TÜRK BORÇLAR KANUNU UYARINCA SATIŞ SÖZLEŞMESİNDE AYIP NEDENİYLE BEDELDE İNDİRİM HAKKI*
TÜRK BORÇLAR KANUNU UYARINCA SATIŞ SÖZLEŞMESİNDE AYIP NEDENİYLE BEDELDE İNDİRİM HAKKI*
(THE PRICE REDUCTION RIGHT UNDER THE TURKISH CODE OF OBLIGATIONS DUE TO DEFECTIVE GOOD)
Xxxxxx Xxxxxx**
XX
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesinde satıcının ayıp nedeniyle sorumluluğu neticesinde alıcının sahip olduğu seçimlik hakların neler olduğu belirtilmiştir. Çalışmamızda alıcının sahip olduğu bu seçimlik haklardan, satış sözleşmesine konu olan malın bedelinde indirim hakkı incele- necek olup, bu doğrultuda öncelikle farklı teorilere de yer verilerek bu hakkın hukuki niteliği ve bedelde indirimin ne şekilde yapılacağı Yargıtay kararları ışığında değerlendirilecek, daha sonra da bu hakkın kullanılmasının sınırları ve sonuçları 818 sayılı Borçlar Kanunu ile karşılaştırmalı olarak ayrıntılarıyla irdelenecektir.
Xxxxxxx Xxxxxxxxx: Satış Sözleşmesi, Ayıptan Sorumluluk, Bedelde in- dirim Hakkı.
ABSTRACT
This study deals with the issue of buyer’s right to resort to Art. 227 of the Turkish Code of Obligations no.6098 that govern the principle of price reduction among other remedies in case of a contractual breach. The purpose of this study is to elaborate on the nature, scope and outcome of price reduction in the light of Supreme Court’s decisions. For the sake of a better understandig of the matter at hand, a comparison is introduced between current and former regulations of the Turkish Law.
Keywords: Sales Agreement, Responsibility due to Defective Good, Price Reduction Right.
***
* Bu makale, 20.3.2017 tarihinde Editörler Kurulu’na ulaşmış olup birinci hakem ona- yından 21.4.2017 tarihinde, ikinci hakem onayından 26.4.2017 tarihinde geçmiştir.
I. GENEL OLARAK AYIPTAN SORUMLULUK
Satış sözleşmesinde satıcının malın zilyedliği ile mülkiyetini devretme borcunun yanında, söz konusu maldaki ayıbı üstlenme borcu da vardır. Bu hususta borçlunun ayıptan sorumluluğu incelenirken, öncelikli olarak ayıp kavramı ve satıcının ayıbı üstlenme borcundan ne anlaşılması gerektiği irdele- necektir.
Genel olarak ayıp, satış sözleşmesine konu olan malda ortaya çıkan ve alıcının o maldan tümüyle veya gerektiği gibi yararlanmasını engelleyen eksik- likler ve bozuklukları ifade eder1. Satıcının ayıbı üstlenme borcu ise, satıcının satmış olduğu malda yer alan bu gibi eksiklik ve bozukluklardan sorumlu ol- masıdır2.
Maldaki ayıptan satıcının sorumlu olabilmesi için bazı maddi ve şekli şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Söz konusu maddi şartlar; satıcı- nın, daha önce alıcıya satış konusu mala yönelik belirttiği veya söz verdiği nite- liklerin malda bulunmaması, böyle bir söz vermemiş olsa dahi, tabiatı gereği malda bulunması zorunlu olan ve olmadığı taktirde maldan yararlanma olana- ğını kısıtlayan veya yok eden niteliklerin ayıplı olması, maldaki ayıbın yarar ile hasarın alıcıya geçmesinden önce yani malın tesliminden önce mevcut ve gizli olması3, son olarak da satıcının ayıbı üstlenme borcunun sorumsuzluk anlaş- ması ile kaldırılmamış olmasıdır4.
1 Xxxxx Xxxxxxxxx / Xxxx Xxxxxxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 14. Bs., Turan Kitabevi, Ankara, 2016, s.120; Xxxxx Xxxx Kapancı, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Açısından Satış Hukukunda Ayıptan Doğan Sorumluluk ve Sözleşmesel Garanti Taah- hütleri, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2012, s. 5; Xxxxx Xxxx Bilgin, "Satış Söz- leşmesinde Ayıptan Dolayı Sorumluluğun Şartları ve Alıcının Hakları, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümlerinin Değerlendirilmesi Sempozyumu - Prof. Dr. Xxxxxx Ya- vuz'a Armağan, 2011, s. 381. Xxxxxx Xxxxx, Borçlar Hukuku Dersleri (Özel Hüküm- ler)l, Beta Yayınları, İstanbul 2012, s. 67. Xxxxx Xxxxxxx, Taşınır Satımında Ayıplı Mal Nedeniyle Tüketicinin Sözleşmeden Dönmesi, Ankara, 2014, s. 5. Tüketicinin Korun- ması Hakkındaki Kanun’un 8. maddesinde ise ayıplı mal kavramının tanımı yapılmış- tır. Bu hususta “Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan ör- nek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.”
2 Xxxxxx Xxxxxxxx / Xxxxx Xxxx Xxxxxxx, Borçlar Hukuku Genel Hükümler - Özel Borç ilişkileri, 00.Xx., Beta Yayınları, İstanbul, 2013, s. 243; Seyfullah Edis, Türk Borçlar Hukukuna Göre Satıcının Ayıba Karşı Xxxxxxxx Xxxxx, Ankara, 1963, s. 7; Zevkliler / Gökyayla, s. 120.
3 Xxxxx Xxxxxxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, X. X, 0.Xx., İstanbul, 1990, s. 175;Xxxxx Xxxxxxxxx, Açıklamalı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun - Örnek Yargıtay Kararları ve İlgili Yönetmelikler - Tebliğler - Avrupa Birliği Direktifleri, 2. Bs., Ankara, 2001, s. 69; Xxxxx Xxxxxxxxx / Xxxxx Xxxxxxx, Tüketicinin Korunması Hu- kuku, Ankara, 2004, s. 114. Türk Borçlar Kanunu m. 222 gereğince alıcı var olan ayıp- ları önceden biliyor ise artık satıcı bundan sorumlu olmayacaktır. Yine, alıcının satılan malı yeterli gözden geçirmekle görebilecek olduğu ayıplar dolayısıyla da satıcı, eğer bu ayıbın var olmadığı konusunda güvence vermiş ise sorumlu olacak, aksi taktirde so- rumlu olmayacaktır. Gizli ayıplar için, bir diğer deyişle olağan bir gözden geçirmeyle anlaşılamayan ayıplar için ise satıcı alıcıya güven vermemiş olsa bile sorumlu olacak- tır.Ayrıca bkz.Yarg. 4. HD. 21.09.2006, 10201/ 9437. (Çevrimiçi, xxx.xxxxxxx.xxx.xx, 23.02.2017)
4 Bu durumda satıcı, artık ayıptan sorumlu tutulamayacaktır. Ancak Borçlar Kanunu m. 221 gereğince, satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, sorumluluğu sınırlandıran veya kaldıran anlaşma hükümsüz olacaktır.
Satıcının ayıp nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için gerçekleşmesi gere- ken şekli şartlar ise, Türk Borçlar Kanunu’nun 223.maddesi gereğince, alıcının malı teslim aldıktan sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz göz- den geçirmesi ve satıcının sorumluluğuna ilişkin ayıp bulmuş ise, bunu uygun bir süre içinde satıcıya bildirmesidir. Gözden geçirme ve bildirim sürelerine uyma, alıcı için gerçek anlamda bir borç olmayıp, külfet niteliği taşır5. Alıcı uygun bir süre içinde gözden geçirme ve bildirimde bulunmayı ihmal edecek olursa Türk Borçlar Kanunu'nun aynı maddesinin ikinci fıkrası gereğince ayıplı da olsa malı kabul etmiş sayılır. Fakat ayıp, olağan bir gözden geçirme ile veya malı kullanmadan ortaya çıkacak nitelikte değil ise yani gizli veya hile ile giz- lenmişse, alıcı uygun süre içinde bildirimde bulunmamış olsa dahi, ileride ayıp ortaya çıkar çıkmaz hemen satıcıya bildirerek onu sorumlu tutma olanağı ola- caktır6.
Satış sözleşmesine konu olan malda ayıp olduğu taktirde alıcı Türk Borçlar Kanunu'nun 227.maddesinde sayılan dört seçimlik haktan bir tanesini seçebilecektir. Buna göre; alıcı dilerse malı geri vermeye hazır olduğunu bildire- rek sözleşemeden dönebilir, malı elinde tutarak ayıp oranında satış bedelinden uygun bir miktarın indirilmesini talep edebilir, bu yollara başvurmadan malın ayıpsız benzeriyle değiştirilmesini isteyebilir veya aşırı bir masraf gerektirmediği taktirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılma- sını isteyebilir7. Bu hususta çalışmamızda alıcının satış bedelinden uygun mik- tarın indirilmesini talep hakkı irdelenecektir.
II. XXXXXXXX AYIP SEBEBİYLE BEDELDE İNDİRİM HAKKI
A. Bedelde İndirim Hakkının Hukuki Niteliği
Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesi gereğince, satış sözleşmesinde ayıbın var olması halinde alıcı, satış bedelinden ayıp oranında indirim yapılma- sını isteyebilecektir. Alıcının seçimlik hakkını kullanması sonucu satış bedeli- nin indirilmesi, borcun yenilenmesi (tecdit) değildir.Çünkü burada eski bir borç yerine yeni bir borç tahsis edilmesi durumu yoktur.Aynı şekilde satış bedelinin indirilmesi ile yeni bir sözleşme de yapılmış olmaz. Burada yalnızca satış söz- leşmesinin esaslı unsurlarından birinde (satış bedeli unsuru) bir değişiklik yapılmaktadır. Bu noktada öğretide, satış bedelinin indirildiği oranda satış söz- leşmesinin hükümsüzleşmesini sağlayan sözleşmeden kısmen dönülmesi du- rumu olarak değerlendirilebileceği belirtilmektedir8.
5 Zevkliler / Xxxxxxxx, s. 132.
6 TBK.m. 223/II. Satıcının ağır kusurlu olması durumunda, satılan maldaki ayıbın ken- disine uygun sürede bildirilmediğini ileri sürmesi satıcıyı sorumluluktan kurtarmaz. TBK. m. 225/ I. Böylece ayıbın uygun bir süre içerisinde bildirilmesine ilişkin genel ku- ral, satıcının ağır kusurlu olduğu hallerde geçerli olmayacaktır. Zevkliler / Xxxxxxxx, s. 127; Xxxxxx Xxxx, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2017. s. 111.
7 818 sayılı Borçlar Kanunu kapsamında bu haklardan satılanın ücretsiz onarımını talep etme hakkı alıcıya tanınmamıştı. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Ka- nun'da ise, tüketici niteliğine sahip kişilere yapılan satışlar diğer üç seçimlik hakkın yanında ayrıca "özürlü malın ücretsiz onarımını isteme" hakkı da eklenmiştir. Yine 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda dördüncü hak korunmuş ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanuna da bu hak eklenmiştir.Zevkliler / Xxxxxxxx, s. 133.
8 Yavuz, s, 97.
Bedelde indirim seçimlik hakkının hukuki niteliğini genel olarak açıkla- yabilmek için öğretide bu konuda yer alan temel teorilerin irdelenmesi gerek- mektedir.
1. Sözleşme Teorisi
Sözleşme teorisi görüşüne göre, kanunda belirtilen hakların kullanılma- sı, satıcıya yönelik bir öneriden ibarettir.Bu nedenle, alıcının sahip olduğu se- çimlik haklarından birini kullanabilmesi için tarafların bu hususta anlaşmaları veya anlaşamadıkları taktirde hakim tarafından yenilik doğuran bir kararın verilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla satış bedelinde indirimin gerçekleşebilmesi için alıcının bu yöndeki teklifinin öncelikle satıcı tarafından kabul edilmesi gerekir. Eğer satıcı anlaşmadan kaçınır ve bu teklifi kabul etmez ise alıcı aça- cak olduğu eda davası ile satıcıyı kaçındığı kabul beyanında bulunmaya mah- kum ettirecektir. Ancak hakim tarafından verilen yenilik doğurucu kararın etkisi sadece satış bedelinin indirilmesi ile sınırlı olacaktır ve alıcı ödediği satış bedelinden indirilen tutarın iadesini yine yeni bir dava açarak elde edebilecek- tir. Nitekim bu görüş, alıcının bir başka hakkı olan sözleşmeden dönme hakkı- nı kullanabilmesi için, yine tarafların anlaşması yahut anlaşamadıkları taktir- de, hakimin karar vermesi gerektiğini, bu yenilik doğurucu kararın sözleşme- nin dönüştürülmesi ile sınırlı olduğunu, tarafların yerine getirmiş oldukları edimlerin iadesi bakımından yine ayrıca bir dava açmaları gerektiğini savun- maktadır9.
2. Değiştirilmiş Sözleşme Teorisi
Sözleşme teorisinde olduğu gibi burada da alıcının seçimlik hakkını kul- lanabilmesi için satıcıya bir öneride bulunması gerekir. Satıcı bu öneriyi kabul ettiği taktirde seçim hakkı sona erer ve taraflar arasında ilk sözleşmeyi değişti- ren bir sözleşme kurulmuş olur. Eğer ki satıcı bu noktada anlaşmadan kaç- makta ise, bu durumda alıcı dava açarak hakim tarafından yenilik doğurucu bir karar verilmesini talep edebilecektir. Ancak sözleşme teorisinden farklı ola- rak burada alıcının açtığı dava sonucu hakimin vereceği karar, sadece seçimlik hakkın kullanılmasına ilişkin sözleşmenin kurulmasına yönelik değil, aynı za- manda iade talebinin ifasına yönelik de olacaktır. Bu noktada, alıcının satış bedelinde indirim istemesi sonucu satıcı kabulden kaçınırsa, hakim indirilen satış bedeli tutarının alıcıya iadesine karar vermelidir. Verilen iade kararı, örtü- lü olarak satış bedelinin indirilmesi üzerinde anlaşmaya dair yenilik doğurucu sonucu da içerecektir10.
Öğretide değiştirilmiş sözleşme teorisini savunanlar, bu görüşlerini TBK’nın
227. maddesinin IV. ve V. fıkrasında yer alan hakime “dönme yerine onarma veya
9 Xxxx, Xxxx / Xxxxxxx Xxxxxxxxxxxxx, Kommentar zum Schweizersichen Zivilgesetz- buch, Das Obligationenrecht, 2. Teil (Halbnand): Art. 184-418, Zürich, 1936 (naklen) Gümüş, s. 95-96.
10 Xxxxx, Xxxx, Basler Kommentar zum schweizerischen Privatrecht, Obligationenrecht I Art. 1-529
OR, 3.Aufl., Basel und Frankfurt am Main 2003; Xxxxxx, Xxx / Xxxxx, Xxxx, Xxxxxxxxx,
3. Aufl, Zürich, 1995; Xxxxxxx, Xxxxxxxx, Basler Kommentar zum schweizerischen Pri- vatrecht, Obligationenrecht I Art.1-529 OR, 3. Aufl, Basel und Frankfurt am Main 2003, (naklen) Gümüş, s. 96.
bedelde indirime” ve “bedelin indirilmesi yerine dönmeye veya ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesine” karar verme yetkisinin tanınması ile açıklamaktadırlar. Keza, söz konusu yetki ancak, tarafların anlaşmaları veya mahkemenin vereceği yenilik doğuran bir karar olması halinde anlam kazanacaktır11.
3. Yenilik Doğuran Hak Teorisi
Yenilik doğuran hak teorisine göre, alıcının seçimlik hakları yenilik do- ğuran hak niteliğinde olup; alıcı, seçimlik haklardan hangisini talep ediyorsa tek taraflı irade beyanı ile bu hakkı seçmiş olur ve beyanın satıcının hakimiyet alanına ulaşması ile de yenilik doğuran hak sonuçlarını kendiliğinden doğu- rur12. Bu noktada alıcının satış bedelinde indirim istemesi halinde, bu yöndeki beyanının satıcıya ulaşması ile birlikte satış bedelindeki indirim, satıcının ka- bulüne veya bir dava açılmasına gerek olmaksızın kendiliğinden sonuç doğura- caktır13. Öğretide bedelde indirim ve sözleşmeden dönme değiştirici yenilik do- ğuran haklar olarak kabul edilirken14; bedelde indirim hakkının bozucu yenilik doğuran hak olduğunu yönünde görüş de mevcuttur15.
Bunun yanında, sözleşmeden dönme ve bedelin indirilmesi haklarının kullanılmakla sonuç doğurması itibariyle yenilik doğuran hak olduğu fakat, onarım ve yenisiyle değiştirme seçimlik haklarının ise alıcının ifa menfaatine ulaşmasını sağlayan, sözleşmenin aynen ifasına hizmet eden talepler olması nedeniyle yenilik doğuran hak değil, edaya yönelik icra edilebilir talepler oldu- ğunu savunan görüşler de vardır16. Söz konusu görüşe göre, sözleşmenin ku- rulması anından itibaren alıcının sahip olduğu asli ifa talebi malın teslim edil- mesinden sonra içerik değiştirerek tâli ifa talebine dönüşür ve alıcı malın yenisi ile değiştirilmesi veya onarım adları altında aynen ifada ısrarcı olabilir. Nasıl ki ifa talebi bir yenilik doğuran hak değilse ve icra edilmesi gerekiyorsa, aynı şe- kilde onarım veya yenisi ile değiştirme de edaya yönelik icra edilebilir talepler- dir. Dolayısıyla ancak sonuca ulaştırmaları, yani ayıpsız ifanın gerçekleşmesi ihtimalinde alıcının talep hakkı sona erer. Satıcının malı tamir edememesi veya verilen yeni malın da ayıplı çıkması ihtimalinde ise alıcının diğer seçimlik hak- larına başvurmasına engel olamaz.
B. Değerledirme
Öncelikle belirtmek gerekir ki, taraflar irade serbestisi gereğince, sözleş- me ile aralarında çıkacak uyuşmazlığa çözüm olarak yukarıda belirtilmiş olan
11 Xxxxxxxxx Xxxx / Xxxxx Xxxxxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İstanbul, 2015, s. 137.
12 Xxxxx Xxxxxxxxxxxxxxxxx / Xxxxxxx Xxxxxx / Xxxx Xxxxxx / Xxxxxxxxxx Xxxxxx, Borçlar Hukuku Genel Bölüm, C. III., Filiz Kitabevi, İstanbul, 2014, s. 235. Eren, s. 129.
13 Ayrıntılı bilgi için bkz. Xxxxx Xxx, Medeni Hukukta Yenilik Doğuran Haklar, Ankara, 2005, s. 170 vd; Xxxxx Xxxxxx, Uluslararası Satım Sözleşmelerine İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) Uyarınca Satıcının Yükümlülükleri ve Sözleşmeye Aykırılı- ğın Sonuçları, İstanbul, 2005, s. 363
14 Xxxxx Xxxxxxx / Xxxxx Xxxxxxx, Türk Borçlar Hukuku (Özel Borç İlişkileri) Adalet Yayınevi, Ankara, 2014. s, 176.
15 Xxxxx, s. 81.
16 Xxxxx Xxxxxx / Ece Baş, “Avrupa Birliği Hukuku ile Karşılaştırmalı Olarak 6502 Sayılı Yeni Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Uyarınca Satım Sözleşmesinde Ayıptan Doğan Sorumluluk” İstanbul Barosu Dergisi Tüketici Hakları ve Rekabet Hu- kuku Özel Sayısı, C. 88, İstanbul, 2014, s. 35.
görüşlerden herhangi birini kararlaştırabilirler. Ancak taraflar aralarında böyle bir sözleşme yapmamış iseler, alıcıya tanınan seçimlik hakkın niteliği o vakit önem kazanır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 202.maddesinde her ne kadar, alıcının bedelde indirim seçimlik hakkını kullanabilmesi için dava açması gerektiği be- lirtilmiş olsa da 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesinde“alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir” denilmek suretiyle, alıcının söz konusu hakkı kullanabilmesi için dava açma zorunluluğu olmadığı gibi, satıcı- ya bu konuda öneride bulunup, onunla anlaşma yapma zorunluluğunun da olmadığı sonucuna varılır. Alıcı, bedelde indirim hakkını tek taraflı irade beya- nını kullanmak suretiyle seçmiş olur17. İstisnai hal dışında alıcının bu hakkın kullanılmasından vazgeçmesi mümkün değildir. Satıcının, alıcının seçimine itiraz ederek dava açması halinde ise dava, tespit davası niteliğinde olacaktır. Bu nedenle kanaatimizce, alıcının bedelde indirim hakkına yönelik, gerek söz- leşme gerekse değiştirilmiş sözleşme teorisinde belirtilen alıcı ve satıcının an- laşmış olması gerektiği görüşüne bu noktada gerekli olmayacak, yenilik doğu- ran hak görüşünü benimsemek isabetli olacaktır.
II. BEDELİN İNDİRİLMESİ ŞEKLİ
Alıcının satış bedelinin indirilmesi yolunu seçtikten sonra, tarafların ara- larında anlaşarak satış bedelinden indirilecek tutarı belirleme imkanı vardır. Ancak taraflar arasında böyle bir anlaşma olmadığı taktirde, bu tutarın tespiti mahkeme kararı ile olacaktır.
X. Xxxxx Metod Yöntemi
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 202. maddesinde, alıcının bedelde indi- rim seçimlik hakkını kullanması halinde, indirilecek tutarın nasıl hesaplanaca- ğına ilişkin bir hüküm yer almamaktaydı. Ancak yargı kararlarında baskın olarak nispi metodu uygulanmaktaydı18. Söz konusu hesaplamaya göre;
17 Eren, s. 129.
18 Yarg. 13. HD. 03.07.2014, 9225/ 2864:“…Satış bedelinden indirilecek miktarın tespi- tinde, doktrinde, "mutlak metod", "nisbi metod" ve "tazminat metodu" adıyla bilinen deği- şik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygu- lanan "nispimetod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (Bkz. 13.HD. T.26.12.1997, E.1997/7580; K. 1997/10870) Bu metoda göre; satış tarihi itiba- riyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma mik- tarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bede- li gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır. Somut olayda, davaya konu bağımsız bölümün satış tarihindeki ayıplı ve ayıpsız değerlerinin belirlenerek nispi metodun uygulandığı an- laşılmaktadır…” Yarg. 13. HD. 26.12.1997, 7580/10870,:“ …Ayıp nedeni ile bedelden indirim miktarının tesbitinde öğretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilen orantılı me- todundan yararlanılması gerekir. Bu metoda göre satım tarihi itibarı ile aracın ayıpsız ve ayıplı değeri arasındaki orantı kararlaştırılan semere uygulanır. Değişik bir anlatımla, bilirkişiler öncelikle satım tarihi itibariyle davaya konu aracın, tarafların kararlaştırdıkla- rı satım bedeli gözetilmeksizin gerçek ayıpsız sürüm değeri ile saptanan ayıplı haldeki sürüm değerini ayrı ayrı saptamalı, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edi- lecek oranı, bu defa taraflarca kararlaştırılan satım bedeline uygulamalı, böylece satış bedelinden indirilmesi gereken miktarı tesbit etmelidirler…” Benzer yönde Yargıtay Kararları: Yarg. 13. HD. 02.10.2013, 24807/24013; Yarg. 13. HD. 02.05.2013, 29295/11031; Yarg. 13.HD. 13.04.2014, 8150/7244.(çevrimiçi, xxx.xxxxxxx.xxx.xx, 10.02.2017)
“Ayıpsız Değer / Ayıplı Değer = Kararlaştırılan Bedel / Ödenecek Bedel” “Ödenecek Bedel = Kararlaştırılan Bedel x Ayıplı Değer / Ayıpsız Değer”
şeklindedir.
Malın bedeli önceden ödenmişse;
“İstenecek (indirilecek) miktar = Kararlaştırılan Bedel – Ödenecek Bedel” şeklinde olacaktır19. Söz konusu yöntem, satılanın ucuz veya pahalı ol-
masına göre sağlanan karın göz önünde tutulması bakımından adalete en uy-
gun olan metod olarak kabul edilmiştir20. Yargıtay, bu yöntemi hesaplarken, malın ayıplı ve ayıpsız değerini, bedelindeki kar gözetilmeksizin ayrı ayrı sap- tanması gerektiğini belirtmiştir21.
B. Mutlak Metod Yöntemi
Mutlak metod yönteminde esas olarak, satılanın objektif değeri işe satı- lanın ayıplı durumundaki objektif değeri arasındaki fark bulunur. Bulunan değer, satılandaki değer azalması tutarını oluşturur ve satış bedelinden değer azalması tutarının indirilmesi ile satış bedeli bulunur. Burada alıcı eğer satış bedelini satıcıya ödemiş ise, satıcıdan işte bu değer azalması tutarının iadesini talep edebilecektir22.
C. Tazminat Yöntemi
Tazminat yönteminde, malın ayıplı değeri hesap edilir ve bu değer malın bedelinden düşürülerek, aradaki fark alıcıya ödenir23.
III. BEDELDE İNDİRİM HAKKININ KULLANILMASININ SONUÇLARI
A. Bedelde İndirim
25 Mayıs 1999 tarihli Tüketici Malları Satım Sözleşmeleri ve İlgili Garan- tilerin Bazı Yönleri Hakkında 1999/44/AT sayılı Avrupa Parlamentosu ve Kon- seyi Yönergesi’ne göre, bedelin indirilmesi hakkı sadece tüketicinin sözleşmeye uygun bir ifa elde edemediği hallerde kullanılmasını uygun görmektedir. Bir başka deyişle tüketici, herhangi bir sebeple onarım veya yenisiyle değişim iste- me hakkına sahip değilse ancak o zaman bedelde indirim hakkını kullanabile- cektir. Oysaki ne 6502 sayılı TKHK’da, ne de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanu- nu’nda böyle bir sistem benimsenmiştir. Bu sebeple onarım veya yenisiyle deği- şim haklarının kullanılmasına gerek olmadan alıcı direkt bedelde indirim hak- kını kullanabilecektir24.
Direkt olarak bedelde indirim hakkını kullanabilecek olan alıcının bu hakkı yukarıda da belirttiğimiz üzere, yenilik doğuran bir hak niteliğinde olma- sı nedeniyle, alıcının seçim hakkını kullanması da genel olarak yenilik doğuran hakların kullanılmasına hakim olan prensipler çerçevesinde değerlendirilecek-
19 Xxxxx, s. 133; Xxxx, s. 149.
20 Zevkliler/Xxxxxxxx, s 138; Xxxx, s. 149.
21 Yarg. 16. HD., 31.03.1997, 6841/7405. (Çevrimiçi, xxx.xxxxxxx.xxx.xx,11.02.2017)
22 Xxxxx,s 105; Xxxx, s. 148; Zevkliler / Xxxxxxxx, s. 138.
23 Zevkliler, Xxxxxxxx, s. 138; Xxxx, s. 148.
24 Atamer/Baş, s. 45.
tir. Böylece alıcı, bir kere seçim hakkını kullanmışsa, seçim hakkı da sona ere- cektir. Bundan sonra yeni bir seçim hakkı yapma imkanı olmayacaktır. Ancak taraflar isterler ise, sözleşme serbestisi sınırları içerisinde, seçim hakkının kul- lanılmasının sonuçlarını ortadan kaldıran veya değiştiren bir başka sözleşme yapabileceklerdir. Örneğin, önceden sözleşmeden dönme yolunu seçerek seçim hakkını kullanmış olan alıcı, satıcı ile anlaşarak satış bedelinin indirilmesi yo- lunu kabul edebilir25.
Alıcı, tek taraflı beyan olarak satış bedelinde ayıp oranında indirim talep ederek, sözleşmeyi ayakta tutmaktadır. Bu talep çerçevesinde, sözleşme varlı- ğını sürdürdüğü için alıcı ayıplı malı alıkoymakta, buna karşılık henüz ödeme- diği satış bedelini de ödemek durumunda kalmaktadır. Ancak, burada alıcının ödeyeceği bedel sözleşmede kararlaştırılan ilk bedel değil, ayıp oranında indi- rilmiş bedeldir26.
Bedelin indirilmesi hakkı ayrıca Viyana Satım Sözleşmesi (CISG) m.50 düzenlenmiş olup buna göre, “malların sözleşmeye uygun olmaması du- rumunda bedel ödenmiş olsun veya olmasın alıcı bedeli, fiilen teslim edilen malların teslim anındaki değeri ile sözleşmeye uygun malların aynı andaki de- ğeri arasındaki farkla orantılı olarak indirebilir…” Sözleşme kapsamında alıcı, bedelden indirim isteme hakkıyla satım bedelinin bir kısmını veya tamamını alıkoyabilme veya satım bedelini daha önce ifa ettiği hallerde de bunların iade- sini isteme hakkına sahip olmaktadır. Keza satım bedelinin ödenmiş olması, bedelde indirim isteme hakkından feragat anlamına gelmemektedir27.
B. Xxxxxxxx Xxxxxx
Satıcının ayıptan doğan sorumluluğu kural olarak, kusurunun olup ol- madığı yönünde bir farklılık yaratmaz28. Bir diğer deyişle, malın ayıplı çıkması halinde alıcının seçimlik haklarını satıcıya yöneltmesi satıcının kusuruna bağlı değildir29. Ancak burada önemle belirtilmelidir ki, satıcının kusuru olmasa bile sorumlu olması sadece seçimlik haklara yöneliktir. Buradan satıcının tazminat ödeme borcu yönünden kusursuz sorumlu olduğu sonucu çıkarılmamalıdır30.
Alıcı, kanunda belirtilmiş olan seçimlik hakkın kullanılmasıyla birlikte zararın giderilmesini isteyebileceği gibi sadece zararın tazmini de isteyebilecek- tir. Alıcı bu noktada sadece zararın tazminin talep etmişse, satılanda ayıp bu- lunması TBK x. 000’xx xxxxxxxxxx gereği gibi ifa etmeme niteliğini taşıyacağı
25 Xxxxx Xxxxxxx / Xxxx Xxxxxx, Medeni Hukuk - Giriş Kaynaklar – Temel Xxxxxxxxx,
00. Xxxx, Xxxxxxxx, 0000, s. 165.
26 Eren, s. 147.
27 Xxxx Xxxxx Aktürk, “Viyana Satım Sözleşmesi Kapsamında Satıcının Ayıptan Sorum- luluğu”, Ankara Barosu Dergisi, S. 231,
28 Satıcının ayıpları bilmese bile sorumlu olması durumu sadece hayvan satımları açısın- dan sınırlandırılmıştır. TBK m. 220’de hayvan satıcısının sorumluluğu genişletilmiş ve yazılı olarak üstlenilmiş olmasının yanı sıra, kasten veya ağır ihmal ile ayıbın varlığının gizlenmesi hallerinde de sorumluluk olacağı belirtilmiştir.
29 Xxxxxx Xxxxxx, “Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Borca Aykırılıktan Doğan Ku- sursuz Sorumluluğa Genel Bakış”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2015, s. 508.
30 Xxxxx Xxxxxx, “Taşınır Satımı Sözleşmesi” Türk Borçlar Kanunu Sempozyumu, Oniki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2012, s. 199.
için, alıcı ifaya olan menfaatini talep edebilecektir31. Nitekim bu durum TBK m. 227/II hükmünde: “Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı- dır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Seçimlik hakların kullanılması ile birlikte zararın giderilmesi noktasında ise bir ayrım yapmak gerekecektir. Seçimlik hakkın kullanılması sadece satı- landaki değer eksikliğini giderecektir. Ancak tek başına değer eksikliğinin gide- rilerek ayıbın telafi edilmesi alıcının uğradığı zararı tam olarak karşılayamaya- bilir. Bu durumda alıcı, seçimlik hakkını kullanarak tamamıyla karşılayamadı- ğı olumlu zararının tazmini TBK m. 112 uyarınca karşılayacaktır. Bu doğrultu- da satıcı, aleyhine olan kusur karinesini çürüterek sorumluluktan kurtulabilir.
Peki bedelde indirim seçimlik hakkını kullanan alıcı, TBK 229/I, b.3’te belirtilen “ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi” ve aynı madde- nin II. fıkrasında yer alan “satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.” hüküm- lerinden yararlanabilecek midir? Keza söz konusu madde hükmü “Dönmenin Sonuçları” başlığı altında düzenlenmiştir ve 818 sayılı BK m 205/II ve III gibi bedel indirimi seçimlik hakkı ile birlikte bu tazminat talebinin söz konusu olup olmayacağını düzenlememiştir.
Öğretide, satış bedelinin indirimi seçimlik hakkını kullanan alıcının, uğ- radığı zararın tazminini sadece TBK 112 ile uyarınca talep edebileceğini, TBK
m. 229/I, b.3 ve II’nin kıyasen uygulanamayacağı görüşü mevcuttur. Bu görü- şü savunanlar dayanak olarak, satıcıyı sebep sorumluluğuna dayalı olarak kusuru olmaksızın tazminat ödemekle yükümlü kılan 229.madde hükmünün, ayıplı ifanın en ağır sonucu olan sözleşmeden dönme için getirilmiş istisnai bir hüküm niteliğinde olup, ayıplı ifanın daha hafif bir sonucunu oluşturan bedel indirimi hakkının kullanılması durumunda uygulama bulmaması gerektiğini belirtmişlerdir32. Keza Yargıtayın da genel olarak bu görüşü benimsediği söyle- nebilir33.
Öğretideki diğer görüşe göre ise, TBK m. 229/I,b.3 ve II’nin kıyasen uy- gulanması ile alıcı, bedelde indirim seçimlik hakkını kullandığı taktirde uğradı- ğı zararın tazminini isteyebilecektir. Bu doğrultuda alıcı, uğramış olduğu doğ- rudan zararı satıcı ayıplı ifada kusurlu olmasa bile talep edebilecekken; uğradı- ğı dolaylı zararı sadece satıcı kusurlu ise talep edebilecektir. Bu görüşü savu- nanlar, sözleşmeden dönme halinde satıcının kusuru olmasa bile sorumlu tu- tulması söz konusuyken, satış bedelinin indirilmesi halinde satıcıyı sadece kusurlu ise bu zarardan sorumlu tutmanın isabetsiz olacağını belirtmişlerdir34.
31 Zevkliler/Xxxxxxxx, s. 143; Xxxx, s. 150.
32 Xxxxx Xxxxxx,Tüketici Satım Sözleşmelerine İlişkin TKHK m.4 – Eleştiriler ve Reviz- yon Teklifleri-,Batider, C. XXIV, S.1, 2007, s. 95; Edis,. 126.
33 “…BK'nun 202. maddesine göre satıcının tekeffülü altındaki satılanın ayıbı anlaşıldığı zaman, alıcı seçimlik hakkına sahiptir. Dilerse satılanı redde hazır olduğunu beyan ederek satımın feshini, dilerse satılanı alıkoyup semenin tenzilini isteyebilir. Şayet uğ- ranılan zarar semenin tenzili ile karşılanmazsa alıcı, semenin tenzili ile birlikte eksik ifa nedeniyle uğradığı zararı BK'nun 96. maddesi uyarınca isteyebilir.” Yarg. 19. HD., 28.06.2011, 1069, 5025. (Çevrimiçi, xxx.xxxxxxx.xxx.xx,11.02.2017)
34 Xxxxxx Xxxxx, Satıcının Satılanın (Malın) Ayıplarından Sorumluluğu, İstanbul, 1989,
s. 189; Xxxx Xxxxx, Satım Konusu Ayıplı Malın Tamir Edilmesi, Ankara, 2005, s. 59;
Bu görüşü savunanlara gore, zararı meydana getiren ve bedelde indirim ile dönmeyi gerektiren olay bakımından herhangi bir ayrım yoktur.Keza, satılan- daki küçük/önemli olmayan bir ayıp, önemli bir zarara sebep olabilecektir. Böyle bir zararın olması durumunda, satış bedelinin indirilmesi hakkının kul- lanılması halinde, satıcıyı kusurlu ise bu zarardan sorumlu tutmak ve fakat dönme durumunda kusuru olmasa bile satıcının sorumlu olduğunu kabul et- menin haklı bir tarafı yoktur35. Ayrıca yine böyle bir zararda da alıcının dönme yolunu seçebileceğini söylemek kafi olmayacak, hakimin dönme davası netice- sinde bedelin indirilmesine karar vermesi halinde, bu ihtimal gerçekleşmeye- cektir. Bu nedenle bedelde indirimde de kıyas yoluyla TBK m. 229/I, b.3 ve II hükmü uygulanabilmedilir36.
Kanatimizce söz konusu hükmün sözleşmeden dönme seçimlik hakkı kapsamında istisnai bir hüküm olduğu göz önünde tutulmalı ve TBK m. 229 hükmünde tazminata ilişkin düzenlemeler kıyas yoluyla diğer ayıba ilişkin hak- lara uygulanmamalıdır.Bu doğrultuda, TBK m. 112’de yer alan hüküm doğrul- tusunda alıcının, seçimlik hakkını kullanarak tamamıyla karşılayamadığı olumlu zararının tazminini sağlamalıdır. Nitekim TBK m. 229’un gerekçesinde- ki, “…alıcının, satılanın ayıplı olması nedeniyle, dönme hakkını kullanmasının sonuçlarının, Tasarının 228.maddesinde düzenlendiği göz önünde tutulursa, onun dönme dışındaki diğer seçimlik hakları ile birlikte, uğradığı zararın gideril- mesini, genel hükümlere gore isteyebileceğinde bir duraksama yoktur.” ibaresi, kanun koyucunun da ilk görüşü benimsediğini göstermektedir.
IV. BEDEL İNDİRİMİ HAKKININ KULLANILMASINDA ÖZEL DURUMLAR
A. Bedel İndirimi Hakkının Kullanılamayacağı Haller
TBK m. 227/V gereğince; “Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benze- riyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”Bu hükmün amacı esas itibariyle, alıcının hem ayıplı malı alıkoyup, hem de aynı anda satış bede- linin indirimini isteyerek satış bedelinin tamamını geri almasını engellemektir37.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 202. madde hükmünde bu durum “kıy- metinin noksanı satılanın semenine müsavi ise alıcı ancak satımın feshini talep edebilir” şeklinde düzenlenmişti. Ancak bu hüküm, yine aynı kanunun 203. maddesi gereğince çeşit satışlarında alıcıya satılanın değiştirilmesini isteme hakkıyla çeliştiği gerekçesiyle eleştirilmekteydi ve ilk hükmün, ikinci hükmün verdiği bir başka seçimlik hakkın varlığını görmezden geldiği belirtilmekteydi. Bu nedenle 202. madde hükmünün, ‘istenilen indirimin satım parasına eşit olması halinde, alıcı, satım parasının indirilmesini talep edemeyecektir.’ şeklin- de anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir38. Ne var ki 6098 sayılı Kanun ile bu ifadeye satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme imkanı da eklen- miştir.
Xxxxxxx, X. Salih, Tacirler Arası Ticari Satımlarda Satıcının Ayıplı İfadan (Ayıplı Mal Tesliminden) Sorumluluğu, Ankara, 2008, s. 160; Zevkliler / Gökyayla, s. 143.
35 Gümüş, s. 106
36 Aral / Xxxxxxx, s. 151; Xxxx, s. 150.
37 Xxxxx, s. 111; Xxxx, s. 135; Zevkliler/ Xxxxxxxx, s. 139.
38 Xxxxx,s. 156.
B. Sadece Bedel İndirimi Hakkının Kullanılabileceği Haller
TBK m. 228/II gereğince, “Satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzün- den yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştir- mişse alıcı, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.” Söz konusu madde metninde yer alan üç farklı durumdan birinin mevcut olması; alıcının, sözleşmeden dönme, ayıbın giderilmesi ve ayıplı malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi seçimlik haklarının ortadan kalkmasına ve alıcı- nın sadece satış bedelinde indirim talep etme hakkına sahip olmasına neden olur. Hükümde yer alan “değerindeki eksiklik karşılığı” satış bedelinde indirim; TBK m. 227/I,b.2’de olduğu gibi “ayıp oranında” satış bedelinde indirim olarak okunması gerektiği belirtilmiştir39.
1. Satılanın Yok Olması
TBK m. 228’in ikinci fıkrasında, öncelikle satılanın alıcıya yüklenebilen bir sebep nedeniyle yok olması durumu belirtilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanu- nu’nun 204. maddesinde40 ise “alıcının taksiri” kavramı kullanılmışken, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda bu ifadeye yer verilmemiştir. Taksir kelimesin- den her ne kadar kusur kavramının anlaşılması gerektiği düşünülse de, bunun yine de teknik anlamda bir kusur olmadığı belirtmek gerekir. Çünkü burada alıcı, kendisine teslim edilen satılanın maliki olmuştur ve malik sıfatıyla, satı- lanı dilediği gibi kullanabilecektir. Bu noktada kusur kavramı ile asıl anlatıl- mak istenen husus, alıcının kendi davranışıyla satılanın herhangi bir şekilde bozulmasına, telef ve hasara uğramasına yol açmasıdır. Yoksa alıcının bu dav- ranışlarında bir hukuka aykırılık durumunun gerçekleşmesi söz konusu olma- dığı gibi, gerçek anlamıyla bir kusurdan da söz edilemeyecektir41. Nitekim 6098 sayılı kanunun 228.maddesinde bu durum, “...satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa...alıcı, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Böylelikle, alıcıya yüklenebilen herhangi bir sebeple satılanın yok olduğu hallerde alıcı sadece bedelde indirim talep edebilecektir. Yine TBK m. 228’in ikinci fıkrasında her ne kadar malın alıcıya yüklenebilir bir sebeple yok olma- sından bahsediliyor ise de, öğretide, yine alıcıya yüklenebilir bir sebeple malın ağır bir biçimde zarara uğraması durumunda da alıcının sadece bedelde indi- rim hakkının olacağı kabul edilmektedir42.
2. Alıcının Satılanın Biçimini Değiştirmesi
TBK 228 hükmünde belirtilen ve alıcıya sadece bedelde indirim talep hakkını kullanmasına neden olan bir diğer durum ise, alıcının fiiliyle, satılanın biçiminde bir değişiklik meydana getirmesidir43. Bu noktada üzerinde düşü-
39 Xxxxx, s. 112; Xxxx, s. 133; Zevkliler/ Xxxxxxxx, s. 136.
40 BK. m. 204/II:“Mebi müşterinin taksiri yüzünden telef olmuş yahut müşteri onu başka- sına temlik veya şeklini tağyir etmiş ise ancak kıymet noksasına mukabil semenin tenzi- lini dava edebilir.”
41 Xxxxx, s. 159.
42 Gümüş, s. 112.
43 Burada geniş anlamda biçim değiştirmeden söz edilmiş olmakla beraber, asıl belirtil- mek istenen, mülga kanunda hukuki tağyir olarak belirtilen işleme, birleşme ve karış- ma halleridir.
nülmesi gereken soru, alıcının yapmış olduğu değişikliklerin kapsamı ne olma- lıdır ki alıcının talep hakkını sadece bedelde indirim talep hakkına indirgesin? Burada kanunda değişikliğin boyutunun ne derecede olması gerektiği konu- sunda bir netlik yoktur. Ancak bizim de katılmış olduğumuz ve öğretide belirti- len görüş neticesinde, alıcının yapmış olduğu şekil değişikliği Medeni Kanun’da belirtilen dürüstlük kuralı gereğince, satıcı tarafından kabul edilemez bir nite- likteyse, o vakit alıcı sadece bedelde indirim talep hakkını kullanabilecektir44.
3. Alıcının Satılanı Başkasına Devretmesi
TBK 228’de alıcının sadece bedelde indirim talep edebileceğini belirtilen son durum ise, alıcının satılanı başkasına devretmesi halidir. Burada “devir” kavramının geniş olarak yorumlanması gerektiği ve yalnızca mülkiyetin geçi- rilmesi değil, satılan üzerinde bir sınırlı ayni hak tesis edilmesinin de bedelde indirim dışındaki seçimlik hakların kullanılmasına engel sayılması gerektiği yönünde görüş bildiren yazarlar da mevcuttur45.
Öğretide bu noktada, alıcının satılanı devrederken ayıbın varlığını bilip bilmemesinin önem arz etmeyeceğini savunan bir görüş mevcutken46; aksi gö- rüşe göre, alıcının maldaki ayıbı bilerek malı devretmesi malın misli ile değişti- rilmesi ve sözleşmeden dönme haklarından feragat sayılacaktır47.
Genel olarak, TBK m. 228/II’de belirtilen durumların sınırlayıcı olmadığı ve alıcının somut olaya göre satılanı kullanmasının da dönme hakkını ortadan kaldırabileceği ve somut olayın şartlarına göre TBK 228/II’yi uygulanabilir kıla- cağı belirtilmektedir48.Satılanın alıcı tarafından ayıplı olduğu bilinmesine rağ- men devredilmesi durumuna benzer olarak, alıcının satılanın ayıplı olduğunu bilerek kullanması yine malın değiştirilmesi ve sözleşmeden dönme hakların- dan feragat anlamına geleceği aktarılmıştır49.Aral/Ayrancı, alıcının ayıbı bilme- sine ragmen satılanı kullanmayı devam etmesinin dönmeden feragat olarak yorumlanabilmesi için somut olayın özelliklerine bakmak gerektiğini belirtmek- tedirler. Örneğin alıcı ayıbı öğrenmiş olmasına ve geçerli bir sebebi olmamasına ragmen satılanı kullanmakta ısrar eder ise o zaman alıcı sadece 228/II’ye kıya- sen satış bedelinin indirilmesini talep edebilmelidir50. Kanaatimizce buradaki geçerli sebebi malın korunmasına yönelik bir kullanma olarak algılamak ve sınırlandırmak makul olacaktır.Bir diğer deyişle alıcının, mala zarar gelmesini engelmek amacıyla onu kullanması ancak geçerli bir sebep sayılmalıdır.Aksi taktirde somut olayda da hangi sebebin geçerli olduğunun tespiti kolay olma- yacaktır.
44 Xxxxx Xxxxxxxx, Alıcının Ayıplı Malı İade Edememesinin Dönme Hakkının Kullanılma- sına Etkisi,Yüksek Lisans Tezi, AÜSBE, 2010, s. 145.
45 Xxxxx, s. 160; Edis, s. 102.
46 Gümüş,s. 112.
47 Xxxxx, s. 125.
48 Gümüş,s. 112.
49 Xxxxx, s. 164; Xxxxxxx, s. 64.
50 Aral/Xxxxxxx, s 142.
V. ZAMANAŞIMI SÜRESİ
A. Genel Olarak
Türk Borçlar Kanunu’nun 231. maddesi gereğince; “Satıcı daha uzun bir- süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya dev- rinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, alıcı seçim hakkını iki yıl içerisinde kullanmak durumunda- dır. Genel itibariyle alıcının seçim hakkının tabi olduğu bu süre, seçim hakkı- nın niteliği itibari ile yenilik doğuran bir hak olmasına rağmen, zamanaşımı süresidir. Oysaki zamanaşımına tabi olan haklar, kural olarak, yalnız alacak haklardır. Alacak hakkı niteliğinde olmayan diğer haklar ise zamanaşımına uğramazlar. Ancak TBK m. 231'de açık olarak zamanaşımı süresinin öngörül- müş olması, yenilik doğuran hakların hak düşürücü süreye tabi olmaları kura- lının istisnasını oluşturmaktadır51.
Alıcının maldaki ayıp nedeniyle kullanacağı seçim hakkı, yukarıda belir- tilen zamanaşımı süresi dışında, herhangi bir süre ile sınırlandırılmamıştır. Bir başka ifade ile alıcı, iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açık veya gizli ayıbı bildirip, bedelde indirim seçimlik hakkını kullanmak ve tazminat talebinde bulunmak durumundadır52. Burada aslen, satıcının ayıptan doğan sorumlulu- ğundaki ağır şartlar göz önünde bulundurulmuş ve satıcının sorumluluğunu bir nebze azaltabilmek için iki yıl gibi kısa bir süre öngörülmüştür. Fakat, bazı pahalı ve değerli eşyaların sahteliğinin yıllar sonra ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulursa (örneğin, değerli bir tablonun veya pahalı bir takının satılması hali) iki yıllık kısa süre alıcı bakımından hak kayıplarına neden olabi- lecektir.
Türk Borçlar Kanunu'nun 148. maddesinde yer alan "bu ayırımda belir- lenen zamanaşımı süreleri, sözleşmeyle değiştirilemez." ifadesi, kanunun ikinci ayrımında yer hükümleri kapsamaktadır. Bu hükümler dışında yer alan zama- naşımı süreleri eğer bunlara ilişkin kurallar emredici nitelikte değil ise, taraf- larca değiştirilebilecektir. Ayıba ilişkin zamanaşımı süresini düzenleyen 231. maddesinde yer alan "Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça..." ifadesinden ise tarafların zamanaşımı süresini uzatabileceği anlaşılmaktadır.
Yukarıda bahsi geçmekte olan hükümde tarafların zamanaşımı açısın- dan sadece uzatmaya yönelik bir değişiklik yapabileceklerini belirtilmektedir. Ancak bu uzatmanın sınırının ne olacağı konusuna gerek kanunda gerekse gerekçede herhangi bir açıklık getirilmemiştir. Öğretide ise bazı yazarlar TBK.
m. 146’daki genel düzenlemenin 10 yıllık bir üst sınır getirdiğini belirtirken53, bazıları herhangi bir üst sınırın olmayacağını savunmaktadırlar54.
Türk Borçlar Kanunu’nun 246. maddesi gereğince: “Taşınır satışına iliş- kin kurallar, kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır.” Buna göre, taşınır satış sözleşmesinde satıcının ayıptan doğan sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla, taşınmaz satış sözleşmesinde satıcının ayıptan doğan sorumlu-
51 "Borçlar Kanunu'un 207. maddesindeki süre, hak düşürücü süre olmayıp, zamanaşımı süresidir". Yarg. 19. HD. 16.02.2009, 5952/1084, Xxxxx X, s. 1227; Xxxxx, s. 82.
52 Gümüş, s. 115; Xxxx, s. 123.
53 Xxxxxxx, s. 125; Aral, s. 149; Xxxxxxx, s. 83.
54 Xxxxx, s. 85.
luğu hakkında da uygulanabilecektir. Fakat kanunun 244.maddesi taşınmazın yüzölçümü miktarındaki eksiklikleri ayıp sayarak satıcının bu eksiklik nede- niyle sorumluluğunu öngörmekte ve sadece taşınmaz üzerindeki yapılara özgü olmak üzere özel bir zamanaşımı süresi getirmektedir. Buna göre: “Bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden başlayarak beş yılın ve satıcının ağır kusuru varsa yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar55.”
B. Satıcıın Ağır Kusurlu olduğu Hallerde
Türk Borçlar Kanunu’nun 231. maddesinin son fıkrasında yer alan hü- küm gereğince; “Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacaktır.” Bu durumda genel hü- kümlerde yer alan on yıllık zamanaşımı süresi söz konusu olacaktır.
Taşınmaz satışında ise satıcının ağır kusuru olması halinde satıcı beş yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacaktır56. Ancak taşınır satışındaki ayıplarda satıcının ağır kusurlu olması durumunda kanun maddesi herhangi bir süre öngörmemiş olduğu için genel zamanaşımı hükümlerine başvurulacak olduğu halde Türk Borçlar Kanunu’nun 244.maddesinde, satılan taşınmazdaki bir yapının ayıplı olmasından dolayı ağır kusurlu satıcının sorumluluğunu açık bir şekilde yirmi yıllık zamanaşımına bağlamıştır.
SONUÇ
Satış sözleşmesine konu olan malda ayıp olması durumunda alıcının sa- hip olduğu bedelde indirim seçimlik hakkının hukuki niteliğinin ne olduğu hususunda farklı görüşler yer alsa da kannatimizce bu yenilik doğuran bir haktır ve alıcı tek taraflı irade beyanı ile bu hakkı seçmiş olur. Beyanın satıcı- nın hakimiyet alanına ulaşması ile de bu yenilik doğuran hak sonuçlarını ken- diliğinden doğurur.
Söz konusu bedelde indirim hakkının kullanılması sonucu bedelde indi- rimin nasıl yapılacağına ilişkin kanunda net bir ifade yer almazken Yargıtay genel olarak nispi metodun uygulanması yönünde bir görüş benimsemektedir. Nitekim bu yöntemin satılanın ucuz veya pahalı olmasına göre sağlanan karın göz önünde tutulması bakımından adalete en uygun olan metod olduğu söyle- nebilir.
Alıcı, bedelde indirim hakkıyla birlikte zararın giderilmesini isteyebileceği gibi sadece uğradığı zararın tazmini de isteyebilecektir. Alıcı bu noktada sadece zararın tazminin talep etmişse, satılanda ayıp bulunması TBK m. 112’de dü-
55 TKHK. m. 12’ye göre de, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda bu süre taşınmazın tesli- minden itibaren beş yıldır. Ayrıca TBK m. 478 gereğince eser sözleşmesi çerçevesinde yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmiş ise, bu sebeple açılacak davalar da teslim ta- rihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
56 53 “… Gayrimenkul satışında ölçünün eksik çıkması nedeniyle alıcının satıcıya karşı açacağı davanın yasal dayanağı B.K’nun ayıba karşı tekeffül ile ilgili hükümleri- dir.Ayıba karşı tekeffül davası X.X 000 xxxxxxx xxxxxxxxxxxx X.X 000/0 maddesi gere- ğince 1 yıllık zamanaşımına tabidir. Satıcının alıcıyı iğfal etmiş olması halinde satıcı 1 yıllık zamanaşımı süresinden istifade edemez…” Yarg. 13. HD. 01.04.2008, 15133/4504. (Xxxxxxxxx, xxx.xxxxxxx.xxx.xx.,)
zenlenen gereği gibi ifa etmeme niteliğini taşıyacağı için, alıcı ifaya olan menfa- atini talep edebilecektir. Bedelde indirim hakkını kullanılması ile birlikte zara- rın giderilmesi noktasında ise bir ayrım yapmak gerekecektir. Bu hususta se- çimlik hakkın kullanılması sadece satılandaki değer eksikliğini giderecektir. Ancak tek başına değer eksikliğinin giderilerek ayıbın telafi edilmesi alıcının uğradığı zararı tam olarak karşılayamayabilir. Bu durumda alıcı, seçimlik hak- kını kullanarak tamamıyla karşılayamadığı olumlu zararının tazmini TBK m.
112 ile karşılayacaktır. Bu doğrultuda satıcı, aleyhine olan kusur karinesini çürüterek sorumluluktan kurtulabilecektir.
Alıcı bedelde indirim hakkını kullanırken bazı kanuni sınırlamalara tabi- dir. Bu noktada, satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı bedelde indirim hakkını kullanamayıp, sözleşmeden dönme veya satılanın ayıp- sız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilecekken; satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı, sadece değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilecektir.
KAYNAKÇA
Akıntürk, Xxxxxx / Xxxx Xxxxxxx, Derya: Borçlar Hukuku Genel Hü- kümler - Özel Borç ilişkileri, 21. Bs., Beta Yayınları, İstanbul-2013.
Aral, Fahrettin / Ayrancı, Xxxxx: Borçlar Hukuku- Özel Borç ilişkileri, Yetkin Yayınları, Ankara-2015.
Arbek, Xxxx: Satım Konusu Ayıplı Malın Tamir Edilmesi, Ankara-2005. Atamer Yeşim / Baş Ece, “Avrupa Birliği Hukuku ile Karşılaştırmalı Ola-
rak 6502 Sayılı Yeni Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Uyarınca Satım
Sözleşmesinde Ayıptan Doğan Sorumluluk” İstanbul Barosu Dergisi Tüketici Hakları ve Rekabet Hukuku Özel Sayısı, C. 88, İstanbul-2014.
Xxxxxx Xxxxx, “Taşınır Satımı Sözleşmesi” Türk Borçlar Kanunu Sem- pozyumu, Oniki Levha Yayıncılık, İstanbul-2012, s. 187-222.
Atamer Yeşim, Uluslararası Satım Sözleşmelerine İlişkin Birleşmiş Millet- ler Antlaşması (CISG) Uyarınca Satıcının Yükümlülükleri ve Sözleşmeye Aykırı- lığın Sonuçları, İstanbul-2005.
Atamer, Yeşim: Tüketici Satım Sözleşmelerine İlişkin TKHK m.4 – Eleşti- riler ve Revizyon Teklifleri-,Batider, C. XXIV, S.1, 2007.
Aydoğdu, Xxxxx / Kahveci Nalan: Türk Borçlar Hukuku (Özel Borç İlişki- leri), Adalet Yayınevi, Ankara-2014.
Xxxxxx, Xxxxx Xxxx: "Satış Sözleşmesinde Ayıptan Dolayı Sorumluluğun Şartları ve Alıcının Hakları, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümleri-
nin Değerlendirilmesi Sempozyumu - Prof. Dr. Xxxxxx Xxxxx'x Armağan, 2011, s. 381-418.
Buz, Vedat: Medeni Hukukta Xxxxxxx Xxxxxxx Xxxxxx, Xxxxxx-0000. Çağlayan, Pınar: Alıcının Ayıplı Malı İade Edememesinin Dönme Hakkı-
nın Kullanılmasına Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, AÜSBE, 2010.
Edis, Seyfullah: Türk Borçlar Hukukuna Göre Satıcının Ayıba Karşı Te- keffül Borcu, Ankara-1963.
2017.
Eren, Xxxxxx: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara-
Gümüş, Xxxxxxx Xxxxx: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C.I., Vedat Ki-
tapçılık, İstanbul-2013.
Xxxxxx, Xxxxxxx / Xxxxxxx, Rona /Arpacı, Xxxxxxxxxx: Borçlar Hukuku Özel Bölüm, Filiz Kitabevi, İstanbul-1992.
Kahveci, Nalan: Taşınır Satımında Ayıplı Mal Nedeniyle Tüketicinin Söz- leşmeden Dönmesi, Ankara-2014.
Kapancı, Xxxxx Xxxx: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Açısından Satış Hukukunda Ayıptan Doğan Sorumluluk ve Sözleşmesel Garanti Taahhütleri, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul-2012.
Kocayusufpaşaoğlu, Xxxxx / Xxxxxx, Xxxxxxx/Xxxxxx, Rona / Arpacı, Xxxxxxxxxx: Borçlar Hukuku Genel Bölüm, C. III., Filiz Kitabevi, İstanbul-2014.
Xxxxxxx Xxxxx / Xxxxxx,Nami: Medeni Hukuka Giriş – Temel Kavram- lar, 21. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul-2015.
Pekmez, Xxxxxx: “Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Borca Aykırılıktan Doğan Kusursuz Sorumluluğa Genel Bakış”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2015, s. 489-522.
Şahiniz, Salih: Tacirler Arası Ticari atımlarda Satıcının Ayıplı İfadan (Ayıplı Mal Tesliminden) Sorumluluğu, Seçkin Yayınları, İstanbul - 2008.
Xxxxxxxx, Xxxxx:Xxxxxxx Xxxxxx Xxxx Xxxx Xxxxxxxxxx,X. X, 0.Xxxx
.,Xxxxxxxx-0000.
Xxxxx, Xxxxxx: Borçlar Hukuku Dersleri (Xxxx Xxxxxxxx), Beta Yayınları, İstanbul-2012. (Yavuz).
Xxxxx, Xxxxxx: Satıcının Satılanın (malın) Ayıplarından Sorumluluğu, Beta Basın Yayım, İstanbul-1989.
Yavuz, Nihat: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, C.I, Adalet Yayın- ları, Ankara-2013. (Xxxxx X.)
Yücer Aktürk, İpek: Viyana Satım Sözleşmesi Kapsamında Satıcının Ayıptan Sorumluluğu, Ankara Barosu, 2015, s. 211-238.
Zevkliler, Aydın / Gökyayla, Emre: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkile- ri,14. Bs., Turan Kitabevi, Ankara-2016.
Zevkliler, Aydın / Xxxxxxx, Xxxxx: Tüketicinin Korunması Huku- ku,Ankara-2004.
Zevkliler, Aydın:Açıklamalı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun - Örnek Yargıtay Kararları ve İlgili Yönetmelikler - Tebliğler - Avrupa Birliği Di- rektifleri, 2. Bası., Ankara-2001