ÖZEL HUKUK HÜKÜMLERİNE GÖRE YAPILAN YILLARA SARİ İNŞAAT İŞLERİNDE İŞİN BİTİMİ İÇİN GEÇİCİ KABUL GEREKLİ Mİ?
ÖZEL HUKUK HÜKÜMLERİNE GÖRE YAPILAN YILLARA SARİ İNŞAAT İŞLERİNDE İŞİN BİTİMİ İÇİN GEÇİCİ KABUL GEREKLİ Mİ?
1. KONU
Bilindiği üzere, Gelir Vergisi Kanunu’nun 42 nci maddesinde, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kar veya zararın işin bittiği yıl kati olarak tespit edileceği ve tamamının o yılın geliri sayılarak, mezkur yıl beyannamesinde gösterileceği ifade edilmiştir.
Buna göre, Kanunda tanımlanan yıllara sari inşaat ve onarma işi kapsamına giren firmalar, yaptıkları bu işle ilgili kar veya zararı işin bittiği yıl itibariyle tespit edeceklerdir. Bu nedenle anılan işlerde “işin bitim tarihinin” tespiti önem kazanmaktadır. Çünkü söz konusu işle ilgili nihai vergileme işlemleri (varsa ödenecek verginin beyan ve ödenmesi ya da tevkif edilen vergilerin iadesi gibi) bu tarihin ait olduğu yıl itibariyle yapılacaktır. Bu nedenle anılan kanunun 44 üncü maddesinde işin ne zaman bitmiş sayılacağı konusunda özel düzenleme yapılmıştır.
Kanunda yapılan düzenlemeye göre, esas itibariyle işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih, işin bitim tarihidir. Ancak özellikle kamu kurumlarına yönelik olarak yapılan işlerin belli prosedürlere tabi olması ve işle ilgili geçici ve kesin kabul tutanakları düzenlenme zorunluluğu nedeniyle, bu tür işlemler açısından özel belirleme de yapılmış ve geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih işin bitim tarihi olarak kabul edilmiştir.
Geçici kabul ve kesin kabul yöntemleri, her ne kadar kamu (Devlet) tarafından yaptırılan işlemlerde geçerli olmakla birlikte, uygulamada özel hukuk hükümlerine tabi işletmelerin birbirlerine karşı yaptıkları işlemlerle ilgili olarak düzenlenen sözleşmelerde de geçici ve kesin kabul usullerine atıflar yapılabilmektedir.
Bu çalışmamızda; özel hukuk hükümlerine tabi işletmeler arasında bu şekilde yapılan ve geçici kabul ile kesin kabul yöntemlerini de içeren sözleşmelere istinaden yapılan yıllara sari inşaat işlerinde, işin ne zaman bitmiş sayılacağı, işin bitmiş olması için mutlaka kesin kabul tutanağının düzenlenmesinin zorunlu olup olmadığı tartışılacak ve değerlendirilecektir.
2. YASAL DÜZENLEMELER VE MALİ İDARE UYGULAMALARI
Yıllara sari inşaat onarım işlerinde işin ne zaman bitmiş sayılacağı, GVK’nun 44 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “İnşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir. Bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile
olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınır”
Görüldüğü üzere, anılan kanun maddesinde yıllara sari inşaatlarda işin bitimi; işin geçici ve kesin kabul usulüne tabi olup olmamasına göre ikili bir ayırıma tabi tutulmuştur.
Konumuzla ilgili olarak, Kamu İhale Kanunu ya da Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi ile Hizmet İşleri Genel Şartnamesine tabi kamu kesimince ihale olunan inşaat ve onarma işleri açısından bir sorun bulunmamaktadır. Çünkü bu işlerin mutlaka geçici ve kesin kabul usulüne göre yapılması zorunludur ve anılan işlerin bitmesi için geçici ve kesin kabul tutanaklarının düzenlenmesi gerekmektedir.
Ancak özel firmalar arasında yapılan yıllara sari inşaat işleri açısından, düzenlenen sözleşmede öngörülmüş olsa bile geçici ve kesin kabul tutanaklarının düzenlenmesinin zorunlu olup olmadığı, düzenlenirse işin bitimi açısından geçerli olarak kabul edilip edilmeyeceği konusunda tereddütler ve uygulamada farklı görüş ve yorumlar bulunmaktadır.
Mali İdarenin uygulamaları da yeknesak olmayıp, farklı birimler tarafından birbirleri ile çelişen farklı yorumlar yapılabilmektedir. Bazı vergi daireleri, sözleşmede geçici ve kesin kabule ilişkin hüküm bulunması halinde, işin bitmiş sayılabilmesi için mutlaka geçici kabul tutanağı düzenlenmesi şartını ararken, bazı vergi daireleri de düzenlenen geçici kabul tutanağını işin bittiğini gösteren belge olarak kabul etmemekte ve mutlaka işin bittiğini gösteren başka bir belge aramaktadırlar.
Konuya ilişkin verilen ve örnekleri “Mevzuattaki Gelişmeler” bölümünde yer alan bazı özelgelerde ise aşağıdaki gibi görüşler açıklanmıştır.
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 02/08/2011 tarih ve B.07.1. GİB.4. 06.18.02-32229-8159-592 sayılı özelgede; sözleşmede geçici kabul usulü yer almasına rağmen, işin fiilen tamamlandığı tarih, geçici kabul tutanağı aramaksızın işin bitim tarihi olarak kabul edilmiştir.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 16/09/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34. 16.01-GVK 42-1601 sayılı özelgede; daha önce fiilen bitirilmiş bile olsa işlerin geçici kabul tutanağının düzenlendiği tarihte bitmiş sayılacağı belirtilmiştir.
Diyarbakır Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 20/05/2013 tarih ve 71387770- 120[42-2013/78]-21 sayılı özelgede ise geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan işlere ilişkin işin bitim tarihinin, Gelir Vergisi Kanunun 44 üncü maddesinde geçici kabul tutanağının onaylandığı tarih olarak belirlenmiş olması nedeniyle, geçici kabul tutanağının onaylandığı tarih olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
3. KONUNUN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRME
Konu Platformda esas itibariyle iki başlık altında ele alınarak tartışılmıştır.
Birinci olarak; yıllara sari inşaat işlerinde geçici ve kesin kabul yöntemlerinin sadece kamu kurumları tarafından yaptırılan işlerde mi kullanılabileceği yoksa tarafların ikisinin de özel hukuk hükümlerine tabi olduğu işlerde de geçici ve kesin kabul yöntemlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususudur.
İkinci konu, özel hukuk hükümlerine tabi işlerde geçici ve kesin kabul yönteminin geçerli olmasının benimsenmesi halinde işin bitimi nasıl tespit edilecektir. Bir başka ifade ile bu gibi durumlarda işin bitmiş olarak kabul edilebilmesi için mutlaka geçici kabul tutanağının düzenlenmesi ve onaylanması gerekecek midir yoksa bu tutanak olmadan da işin bittiği başka şekilde tevsik edilebilecek midir?
3.1. Özel Hukuka Tabi İşlerde Geçici ve Kesin Kabul Yönteminin Uygulanıp Uygulanamayacağı:
Bir işin Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamına girmesi için; inşaat ve onarma işi olması, işin taahhüde bağlı olarak başkaları hesabına yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir.
GVK’nun 42 nci maddesinde yıllara sari işlerin tanımı ve elde edilen kazancın vergilendirme yöntemi belirlendikten ve bu işle ilgili kar veya zararı işin bittiği yıl itibariyle tespit edileceği ifade edildikten sonra, Kanunun 44 üncü maddesinde işin ne zaman bitmiş sayılacağı konusunda düzenleme yapılmıştır.
Buna göre; inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilmektedir.
Anılan kanun maddesinde, geçici ve kesin kabule tabi olan işlerde işin ne zaman bitmiş sayılacağı açıklanmış ancak bunların tanımı ve hangi hallerde ya da kimler tarafından kullanılacağı konusunda bir belirleme ya da sınırlama yapılmamıştır.
Mer’i hükümlere göre, Kamu İhale Kanunu ya da Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi ile Hizmet İşleri Genel Şartnamesine tabi kamu kesimince ihale olunan inşaat ve onarma işlerinin geçici ve kesin kabul usullerine göre yapılması zorunludur. Bunun dışındaki işler açısından ise böyle bir zorunluluk olmadığından, bu işlerin tabi olacağı usullerin genel esaslara göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu konularda asıl belirleyici olan düzenleme Borçlar Kanunu hükümleri olup, bilindiği üzere anılan kanunda ise kanunda sınırlanan haller dışında sözleşme serbestisi kuralları geçerlidir. Yani taraflar, tabi olacakları hükümleri aralarında düzenleyecekleri sözleşme ile serbestçe belirleyebilirler.
Dolayısıyla, özel hukuk hükümlerine tabi olan tarafların yaptıkları yıllara sari inşaat işi ile ilgili sözleşmelerde, işin bitim tarihinin belirlenmesi konusunda diledikleri hükümleri kabul etmeleri mümkün olduğundan, bu konuda geçici ve kesin kabul yöntemini seçmelerinde de herhangi bir engel bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile yıllara sari inşaat işlerinde işin bitim tarihinin tespiti konusunda geçici ve kesin kabul yöntemlerinin uygulanması sadece kamu kurumları tarafından ihale olunan işlerde değil, her ikisi de özel hukuk hükümlerine tabi
olan firmalar arasında da mümkündür ve bunu yasaklayan herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Platformda yapılan değerlendirmelerde, yukarıda belirtilen görüş oybirliği ile kabul görmüştür.
3.2. Özel Hukuka Tabi İşlerde Geçici ve Kesin Kabul Yönteminin Uygulanması Halinde İşin Bitim Tarihi:
Özel hukuk hükümlerine tabi kişiler arasında düzenlenen yıllara sari inşaat işine ilişkin sözleşmelerde taraflar arasında geçici ve kesin kabul yönteminin benimsenmiş olduğu işlerde işin ne zaman bitmiş sayılacağı konusunda, yukarıda da ifade edildiği üzere Mali İdare iki farklı uygulama yapmaktadır. Bazı durumlarda, işin bitmiş sayılması için mutlaka geçici kabul tutanağının düzenlenmiş ve onaylanmış olması şartını aramakta, bunun dışında iş fiilen bitmiş ve bu husus taraflarca tevsik edilebiliyor olsa bile işin bittiğini kabul etmemektedir. Bazı durumlarda ise geçici kabul tutanağının düzenlenmesini yeterli görmemekte, işin bittiğinin mutlaka başka delillerle ispatlanması şartını arayabilmektedir.
Konunun Platformda tartışılması sırasında da iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.
Birinci görüş sahipleri; özel hukuk hükümlerine tabi şirketler arasındaki yıllara sari inşaat işlerinde geçici ve kesin kabul yöntemlerinin kabul edilmiş olması halinde, işin bitmiş kabul edilmesi için mutlaka geçici kabul tutanağının düzenlenmiş ve onaylanmış olması gerektiğini ifade etmektedirler. Bu görüşü savunanların gerekçesi aşağıdaki gibidir.
GVK’nun 44 üncü maddesinde, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihin işin bitim tarihi olduğu açık olarak belirtilmiş ve bu konuda herhangi bir ayırım yapılmamıştır. Geçici ve kesin kabul yönteminin sadece kamu kurumlarınca yapılan ihaleler için değil, özel hukuk hükümlerine tabi firmalar arasındaki işler için de geçerli olduğu, Platform tarafından da kabul edilmiştir. Dolayısıyla bu firmalar arasında geçici kabul yönteminin uygulanmasının benimsenmesi halinde, Kanunda yazılı düzenlemenin onlar açısından da geçerli olmamasının bir gerekçesi olamaz. Nitekim kanunda da bu konuda farklı bir düzenleme öngörülmemiştir. Kanun maddesinde, “geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih” ibaresinin bulunması, anılan işlerin sadece kamu kurumlarınca yapılan işlerde geçerli olduğunu göstermez ve söz konusu ibareyi, geçici kabul tutanağını onaylama yetkisi olan kişi ve kuruluşlar tarafından onaylandığı tarih olarak yorumlamak gerekir. Yani özel şirketlerde de geçici kabul tutanağını onaylama yetkisi olan birisinin gerekli onaylamayı yapması yeterlidir. Bunun dışında başka bir şart aramaya da gerek yoktur. Dolayısıyla, anılan şekilde sözleşme düzenlenmiş işlerde işin bitmiş sayılabilmesi için mutlaka geçici kabul tutanağının düzenlenmiş ve onaylanmış olması gerekmektedir.
İkinci görüş sahipleri ise; özel hukuk hükümlerine tabi şirketler arasındaki yıllara sari inşaat işlerinde geçici ve kesin kabul yöntemlerinin kabul edilmiş olması halinde, işin bitmiş
kabul edilmesi için mutlaka geçici kabul tutanağının düzenlenmiş ve onaylanmış olmasının gerekmediğini, işin bittiğinin başka şekillerde de tevsik edilebileceğini ifade etmektedirler. Bu görüşü savunanların gerekçesi ise aşağıda açıklanmıştır.
Yıllara sirayet eden inşaat ve montaj işleriyle ilgili olarak vergileme esasları GVK'nun 42 ve takip eden maddelerinde açıklanmıştır. Kanunu'nun 42 nci Maddesi'nde birden fazla takvim yılına sirayet eden ve taahhüt kapsamında gerçekleştirilen inşaat, onarım ve montaj işleriyle ilgili olarak nihai kurumlar vergisi hesaplamasının işin bittiği yılın Kurumlar Vergisi Beyannamesi ile yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu noktada işin bitim tarihinin ne şekilde tespit edileceği ve belgelendirileceği özellikle kurumlar vergisi ve aynı Kanunu'nun 94 üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15 inci maddesi kapsamında hesaplanan stopaj tutarının mahsup edilmesi açısından önem arz etmektedir. İşin bitimi ise GVK'nun 44 üncü Maddesi'nde " İnşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir" hükmüyle açıklanmıştır.
Yukarıdaki kanun maddesinde Kanun koyucu, Kamu İhale usulüne tabi olmayan özel hukuka tabi işlerle ilgili olarak taraflara iş bitiminin tespiti için düzenlenmesi zorunlu bir belge şartı getirmemiş işin fiilen tamamlandığına yönelik taraflar arasında sözleşmesel ve fiili durumun dikkate alarak bir tespitin yapılmasını hüküm altına almıştır. Dolayısıyla bu gibi durumlarda işin bitim tarihinin tespiti sadece geçici kabul tutanağının düzenlenme şartına bağlanmamalı, taraflarca genel hükümlere göre de tespit edilebilmelidir. Geçici kabul tutanağı, işin bitim tarihinin tespiti konusunda belirleyici ve dikkate alınabilecek bir belgedir ancak mutlaka aranması gereken bir belge olarak değerlendirilmemelidir.
Aksi bir yorum yani işin bitmiş sayılması için mutlaka geçici kabul tutanağının düzenlenme şartının aranması, uygulamada sorunlara ve mükellefler tarafından işle ilgili olarak hesaplanacak karın beyan dönemi konusunda keyfi uygulamalara yol açabilecektir. Şöyle ki;
Kamu kurumlarınca düzenlenen ihalelere konu işlemlerde geçici ve kesin kabul tutanağının düzenlenme ve onaylanma şartının aranması doğru ve gerekli bir uygulama olabilir. Çünkü ilgili mevzuatta, bu tür işlemlerde geçici ve kesin kabul tutanaklarının şekli, düzenlenme zamanı ve diğer hususlarla ilgili olarak ayrıntılı hükümler bulunmaktadır ve ilgili kurumların bunlara uyması zorunludur. Bu işlemler yapılmadan işi yapan kişi ya da şirketin de işlem bedelini tahsil etmesi söz konusu olmadığından, işi yapan kişi de anılan belgeleri an kısa zamanda düzenlemek isteyecektir.
Ancak özel hukuk hükümlerine tabi firmalar arasında gerçekleştirilen işlerde geçici ve kesin kabul tutanaklarının şekli, düzenleniş zamanı ve diğer hususları düzenleyen herhangi bir yasal mevzuat bulunmamaktadır. İş bedelinin ödenmesi de kamu ihalelerine tabi işlerin aksine taraflarca serbestçe belirlenebilmektedir. Dolayısıyla taraflar anlaşmak suretiyle iş fiilen bitmiş bile olsa geçici kabul tutanağını işin bittiği tarihten çok sonra düzenleyebilirler hatta bu konuda yasal bir zorunluluk olmadığı için hiç düzenlemeyebilirler. Bazı durumlarda da
tarafların hukuki durumları, işin mahiyeti konusunda anlaşmazlık olması gibi ya da başka bir nedenle geçici kabul tutanağının düzenlenmesi fiilen mümkün olmayabilir.
Dolayısıyla, işin bitmiş sayılması için mutlaka geçici kabul tutanağının düzenlenmiş ve onaylanmış olması şartının aranması halinde, iş fiilen bitse bile işle ilgili kar veya zararın beyan dönemi çok farklı dönemlerde gerçekleşebilir hatta hiç beyan edilmeyebilir. Bu durum ise işin sonunda vergilendirilmesi gereken kar çıkması halinde ödenmesi gereken verginin mükelleflerce istenildiği dönem beyan edilerek ödenmesi nedeniyle idare aleyhine; işin sonunda zarar doğması ya da yeterli kazanç olmadığı için daha önce stopaj yoluyla ödenen vergilerin iadesinin talep edilecek olması durumunda ise mükellef aleyhine bir sonuç doğuracak; her iki durumda da mükellefler arasında farklı uygulamalara ve farklı sonuçlar ortaya çıkmasına yol açacaktır ki; kanundaki düzenlemenin böyle bir amaç gütmediği ve güdemeyeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, özel hukuk hükümlerine tabi şirketler arasındaki yıllara sari inşaat işlerinde geçici ve kesin kabul yöntemlerinin kabul edilmiş olması halinde, işin bitmiş kabul edilmesi için mutlaka geçici kabul tutanağının düzenlenmiş ve onaylanmış olması şartının aranması doğru olmadığı gibi yasal olarak da zorunlu değildir. Aynı şekilde düzenlenen geçici kabul tutanağının yeterli belge olarak kabul edilmeyerek, mutlaka başka şekilde işin bittiğinin tevsikini istemek de yasal ve doğru değildir. Bir başka ifade ile geçici kabul tutanağının düzenlendiği ve taraflarca onaylandığı durumlarda, bu belgenin düzenlenmesi işin bitim tarihinin tespiti açısından yeterli olmalı ancak mutlak şart olarak aranılmamalı; işin bittiğinin başka bir şekilde tevsik edilebilmesi halinde de iş geçici kabul usulüne tabi olsa fakat geçici kabul tutanağı düzenlenmese bile işin bittiği kabul edilmeli ve vergileme ile ilgili gerekli işlemlerin buna göre yerine getirilmesi gerekir. Aksi bir yorum, kanunun lafzına ve ruhuna uygun olmayacağı gibi, keyfi ve mükellefler arasında farklılıklar yaratacak uygulamalara da yol açabilecektir.
Platformda yapılan tartışmalar sonucunda yukarıda açıklanan ikinci görüş benimsenmiş ve kabul edilmiştir.
4 SONUÇ
Özel hukuk hükümlerine tabi şirketler arasındaki yıllara sari inşaat işlerinde geçici ve kesin kabul yöntemlerinin kabul edilmiş olması halinde, uygulamada, Kanun maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten beri oluşan teamüller Kamu İhale usullerine tabi olmayan özel sektör tarafları arasındaki yıllara sari inşaat işlerinde de geçici kabul tutanağının iş bitiminin belgelenmesi anlamında kullanılması şeklinde olmuş ve vergileme açısından ilgili belgenin taraflarca imzalandığı tarih dikkate alınmıştır. Nitekim Mali İdare öteden beri vermiş olduğu özelgelerde de bu uygulamanın vergileme açısından dikkate alınabileceğine dair görüşler vermiştir.
Elbette ki özel hukuk düzenlemelerine tabi olan ve esasında Borçlar Hukuku açısından anlam ifade eden ve taraflar arası bağlayıcı olan inşaat taahhüt sözleşmelerinde işin bitiminin bir diğer ifade ile fiilen tamamlanmasının geçici kabul esasına ve belgesine bağlandığının
ayrıca belirtilmiş olması yukarıda belirtmiş olduğumuz genel kabul görmüş uygulamanın temelini oluşturmaktadır. Nitekim bu uygulama Mali İdare açısından da onaylanmış ve hatta vergi daireleri tarafından Geçici Kabul tutanakları olmadan işlem tesis edilmemiştir.
Bununla birlikte; yıllara sirayet eden inşaat işleri ilgili olarak son zamanlarda Mali İdarece iş bitim zamanının ve dolayısıyla beyan döneminin tespiti için geçici kabule tabi olmayan işlerle ilgili hazırlanan geçici kabul tutanaklarının ispat edici bir doküman olarak kullanılamayacağı ve bu işlerle ilgili olarak gerek beyan edilen kazanç gerekse mahsubu yapılan stopaj rakamlarının kullanımı için mükelleflerden ayrıca belge/doküman ve açıklama istendiği görülmektedir.
Her ne kadar Mali İdare'nin konuyla ilgili olarak yaklaşımı çok yakın bir geçmişte yaşanan fiili örneklerde değişmiş olsa da, taraflar arası imzalanan inşaat sözleşmesinde ayrıca belirtilen ve bu sözleşme hükümlerine uygun olarak işin fiilen tamamlandığını gösterecek şekilde hazırlanan geçici kabul tutanağını bu belgenin sadece Kamu İhale usulüne tabi işler için düzenlenebilecek bir belge olması gerektiğinden hareketle kabul etmemek bizce Kanun koyucunun kanun maddesinde aramadığı bir şekil şartını koymak olacaktır ve bu anlamda kabul edilemezdir. Nitekim Mali İdare'nin yeni yaklaşımında aranan iş bitirme belgesinin şekil ve muhteviyatı itibariyle barındırması gereken asgari unsurlar konusunda Mali İdarece ayrıca bir açıklama yapılmamış olup; halihazırda istenen belgeye ilişkin Maliye nezdinde belirsizliğin korunduğunu ayrıca belirtmek isteriz.
Dolayısıyla açık ve net bir Kanuni düzenleme yapılmadan yukarıda belirttiğimiz şekilde İdare’nin görüşünü değiştirmesi ve buna uygun şekilde taraflardan geçici kabul tutanağı yerine fiilen iş bitirme belgesi adı ile bir belge talep etmesinin bizce Kanuni dayanağı yoktur. Böyle bir uygulama ülkemizde devam eden ve birçok alt taşeron ilişkisi olan büyük ölçekli altyapı projelerindeki iş bitirme şartlarını ve dolayısıyla vergileme prensiplerini ciddi şekilde etkileyecektir.
Platformda yapılan tartışmalar sonucunda, uygulama ile ilgili olarak Mali İdarenin açıkladığı farklı görüş ve yorumların tereddütlere yol açması nedeniyle konunun herkesi ilgilendirecek şekilde sirküler veya genel tebliğ ile açıklığa kavuşturulmasında yarar bulunduğu konusunda görüş birliği oluşmuştur.