Kiracının Ölümünün Her Türlü Kira İlişkisine Etkisi ve Bu Etkinin Özellikle Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları Bakımından Gösterdiği Özellikler
3AŠLAM 249
Kiracının Ölümünün Her Türlü Xxxx Xxxxxxxxxx Etkisi ve Bu Etkinin Özellikle Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları Bakımından Gösterdiği Özellikler
Doç. Dr. Xxxx XXXXXX*
ÖZET
Bu çalışmada, kullandırma borcu doğuran sözleşmelerden olan kira sözleşmelerinde, sözleşme taraflarından biri konumundaki kiracı- nın ölümünün kira sözleşmelerine etkisi ele alınmıştır. Xxxxxxx genel hükümlerine tâbi kira sözleşmelerinde kiracının ölümü halinde kira sözleşmesi son bulmayıp, kira sözleşmesi kiracının mirasçıları ile devam etmektedir. Xxxxxx veren, kiracısının ölümü üzerine sözleşmeyi xxxxx- xxxxx. Konut ve çatılı işyeri kiraları söz konusu olduğunda ise, kiracı- nın ölümüne bağlanan sonuç farklıdır. Bu tip kiralarda, kiracının ölü- mü üzerine, konut kiralarında kiracı ile birlikte oturanlar, çatılı işyeri kiralarında ise ölen kiracının ortakları ya da bu ortakların aynı meslek ve sanatı yürüten mirasçıları, kira sözleşmesini sürdürebilirler. Konut ve çatılı işyeri kiralarında ölen kiracının mirasçıları, külli halef sıfatları gereği kiracı olamazlar. Türk Borçlar Kanununun 356. maddesi bir özel intikal kuralı getirdiğinden, ölen kiracının kira sözleşmesinden doğan kullanım hakkı terekesi içerisinde yer almaz ve bu sebeple mirasçılarına da intikal etmez.
ABSTRACT
The aim of this study, is to focus on the impact of the death of the lessee who is one of the parties, in a lease contract. The lease cont- ract is accepted as a form of a usage contract. According to the lease contracts that are regulated under the “General Clauses Of The Lease Contract” of the Turkish Code of Obligations, if a lessee dies, the lease
* Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
contract does not end and it continues with the inheritors of the lessee. The lessor on the contrary; does not have the right to annul the abo- ve mentiond contract. However when the lessee in a “Lease Contract of the Residence and The Roofed Place of Business” passes away, the impact is quite different. In a lease contract belonging to the afore said articles; upon the death of the lessee, the people living all together with the late lessee may go on with the residence lease contract and the co-partners of the late lessee and the inheritors of the co-partners dealing with the same profession and art may go on with the roofed pla- ce of business lease contract. The inheritors of the deceased lessee of a lease contract of the residence and the roofed place of business, do not become the new lessees because of their consecutive successor roles. The Article 356 of the Turkish Code of Obligations regulate a special inheritance rule, and followingly the usage right of the late lessee that arises from the lease contract does not take place in his estate and that is the reason why his lessee position is not perceived by the inheritors of the deceased lessee.
Key Words: Lease contract, lessor, lessee, residences lease contract, roofed place of business lease contract, special inheritance rule.
GİRİŞ
Kullandırma borcu doğuran sözleşmelerde kullanma hakkı sahi- binin kişisel özellikleri etkilidir. Yani hukuki işlem, karşı tarafın kişiliği dikkate alınarak gerçekleştirilmektedir. Bir kez daha altını çizmemiz gerekirse, kullandırma sözleşmelerinden doğan kullanma hakkının, “intuitu personae” bir hak olduğunu söyleyebiliriz. Kullanma hakkı tanıyan kişi herhangi birine değil, güvendiği birine bu hakkı temin et- mek ister. Kullanma hakkı sahibinin hak taşkınlığında bulunmayaca- ğına ve kullanma hakkı sona erdiği zaman, iade yükümlülüğünü yerine getireceğine güvenilen bir kişi olması lazımdır. Bu ileri sürülenlerden yola çıktığımızda, kullanma hakkı sahibinin ölümüyle bu hakkın sona ermesi ve mirasçılarına geçmemesi olağan bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır1.
1 Kullanım ödüncü sözleşmesinin sürekli edimler içeren ve ödüncü (ariyet) alanın kişiliğinin önem kazandığı “intuitu personae” bir sözleşme olduğuna ilişkin bkz: YAVUZ, Xxxxxx/ ACAR, Xxxxx/ ÖZEN, Burak, Borçlar Hukuku Dersleri Özel
Aslında genel bir ilke olarak ifade etmek istersek kullanıma yö- nelik hakların mirasbırakanın malvarlığında yer almakla beraber, te- rekede yer almaması mutad olan haklardan sayılması uygun olacaktır. Bu söylediklerimiz kullanma ödüncü yani ariyet sözleşmesinde ödünç alanın hakkı bakımından karşımıza çıkmaktadır2. Onun ölümüyle hak son bulur3. Tüketim ödüncü sözleşmesinin de benzer bir şekilde düşü- nülmesi amaca uygundur. Tüketim ödüncü olarak parayı veya misli bir eşyayı alanın kişiliğinin ödünç veren açısından önemli olduğu ve onun ölümüyle sözleşmenin son bulacağı, bu nitelikteki sözleşmelerin ço- ğunluğu için söylenebilir. Hele tüketim ödüncü sözleşmesi ivazsızsa bu sonuca ulaşılacağından fazla kuşku duymamak gerekir. İvazlı tüketim ödüncü sözleşmesi bakımından, alınan ivaza göre ödünç verenin üst- lendiği risklerin arttığı ve ödünç alanın ölümüyle sözleşmenin son bul- mayıp onun mirasçılarıyla devam edeceğinin kararlaştırılmış sayılacağı belki söylenebilir. Ancak bu konu tartışmaya açıktır. Tipik olmayan kullandırma borcu doğuran sözleşmelerde de kullanma hakkına sahip kişinin kişisel özelliklerinin sözleşmenin kurulmasında etkili olduğu genel olarak söylenebilir. Örneğin bir kredi açma sözleşmesinde kredi alanın ölümünün sözleşmeyi sona erdireceği, kredi alanın mirasçılarıyla bankanın kredi ilişkisini devam ettirmeye zorlanamayacağı sonucuna varılabilir4.
I. TBK MADDE 333 DÜZENLEMESİ
Xxxx sözleşmelerine geldiğimizde bu konunun nasıl ele alınacağı, Xxxx tarafından açıkça düzenlenmiştir. Eğer Yasada özel bir düzenleme olmasaydı, kullanma borcu doğuran sözleşmelerdeki temel ilkeden yola
Hükümler, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Güncellenmiş Ve Yenilen- miş 14. Xxxxx, Xxxxxxxx 0000, s. 376.
2 Bu konuda bkz: EREN, Xxxxxx, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 4. Baskı, Ankara 2017, s.488; ARAL, Fahrettin/ AYRANCI, Xxxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 11. Baskı, Ankara 2015, s. 294; ZEVKLİLER, Xxxxx/ GÖKYAYLA, X.Xxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 16. Bası, Ankara 2016, s. 403.
3 TBK madde 385: “Kullanma ödüncü sözleşmesi, ödünç alanın ölmesiyle kendili- ğinden sona erer.”
4 Gerçekten de banka kredi başvurusu yapan kişiye ilişkin inceleme yapacaktır. Bankanın hedefi, bu kişinin krediyi iade edeceğine ilişkin bir güven elde etmek- tir. Bu konuya ilişkin açıklamalar için bkz: XXXX, Xxxxx, Kredi Açma Sözleşme- leri, İstanbul 2017, s. 56 vd.; EREN, s. 503.
çıkarak, kiracının hakkının kişisel özelliklerinin gözönünde tutularak tanınmış bir hak olduğu ve onun ölümüyle kira sözleşmesinin sona ere- ceği söylenebilirdi.
Xxxxxxxxx ölümünün sözleşmeye etkisi hem kiranın genel hüküm- leri arasında; hem de konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin düzenleme- ler arasında açıkça ve ayrı ayrı ele alınmıştır. Kiranın genel hükümleri arasında yer alan TBK madde 333’de yapılmış olan düzenlemeye göre5, kiracının ölümüyle kira sözleşmesinin son bulmadığı ve kiracının hak- kının onun mirasçılarına geçeceği, ve bundan böyle kiracının miras- çılarının kira sözleşmesine kiracı sıfatıyla taraf olacağı belirtmiştir. Ne var ki, madde 333, ölen kiracının mirasçılarına sözleşmeyi sona erdir- mek bakımından olağanüstü bir fesih hakkı da vermiştir. Mirasçılar söz- leşmeyi devam ettirmek istemiyorlarsa, feshi ihbar dönem ve sürelerine uyarak sözleşmeyi sona erdirebileceklerdir. Onlar bu olağanüstü fesih hakkını kullanmadığı takdirde sözleşme, kiracının mirasçılarıyla devam edecektir6.
TBK madde 333, kiraya verenin ölümüne ise herhangi bir sonuç bağlamamıştır. Zira kira sözleşmelerinde kiraya verenin şahsı önemli değildir. Yine 333. madde uyarınca, ölümle birlikte kira sözleşmesi der- hal feshedilemez. Kiracının mirasçıları yasal fesih bildirim dönem ve sürelerine uymak zorundadırlar. Türk Borçlar Kanununun 329. madde-
5 TBK madde 333: “Kiracının ölmesi durumunda mirasçıları, yasal fesih bildirim süresine uyarak en yakın fesih dönemi sonu için sözleşmeyi feshedebilirler”.
6 Bu hüküm, İsviçre Borçlar Kanununun 266i maddesi nazara alınarak hazırlanmış- tır. 818 Sayılı eski Borçlar Kanunu madde 265’den farklı olarak artık sözleşmeyi feshetme hakkı sadece ölen kiracının mirasçılarına tanınmış olup, kiraya verenin elinden bu olanak alınmıştır. Eski kanundan farklı ele alınan yeni düzenlemede, kira sözleşmesinin bir yıl ya da daha uzun süreli olması şartı da kaldırılmıştır. Yeni düzenleme uyarınca artık kira sözleşmesi bir yıldan daha kısa süreli de olsa, belir- siz süreli bir kira sözleşmesi de olsa, kiracının ölümü söz konusu olduğunda kiracı- nın mirasçıları sözleşmeyi feshedebileceklerdir. Kısacası yeni düzenleme uyarınca kira sözleşmesinin süresi ne olursa olsun fark yaratmayacak; kiracı öldüyse, kira sözleşmesi kural olarak devam edecek, ancak dilerlerse kiracının mirasçıları ken- dilerine tanınmış olan olağanüstü fesih hakkını kullanarak mevcut sözleşmeyi sonlandırabileceklerdir. Bu konuda geniş açıklamalar için bkz: GÜMÜŞ, Musta- fa Alper, Yeni 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kira Sözleşmesi (TBK
m. 299-356), 04.07.2012 Tarihli ve 6353 Sayılı Kanun’a Göre Güncellenmiş 2. Bası, İstanbul 2012, s. 318 vd.; İNCEOČLU, M. Xxxxx, Xxxx Xxxxxx, Cilt 2, İstanbul 2014, s. 278.
sine göre; xxxx sözleşmesi, altı aylık kira döneminin sonu için üç aylık fesih bildirim süresine uyularak feshedilebilecektir. Kiracının mirasçı- ları, en yakın fesih dönemi için bir fesih beyanı kullanmadıklarında; artık kiracının ölümü sebebiyle fesih hakkı ortadan kalkacaktır7.
Görülmektedir ki, Türk Borçlar Kanunu madde 333 düzenlemesi, kullanma hakkı tanıyan sözleşmelerdeki temel ilkeye, yani kullanma hakkı sahibinin ölümü halinde söz konusu hakkın tereke içinde yer al- mayacağı, kiracının ölümü üzerine sona ereceği ve mirasçılarına intikal etmeyeceği kuralına, tamamen aksi yolda istisnai bir sonuç öngörmek- tedir.
Bu düzenlemenin ana kuralı teyit eden bir düzenleme olmayıp, bunun istisnasını getiren bir düzenleme olduğunu tespit önemlidir. Kullanma hakkı doğuran sözleşmelerde, bu hakkın, hak sahibinin ki- şisel özellikleri gözetilerek tanındığı ve prensip itibarıyla hak sahibinin ölümüyle son bulacağı ilkesi göz önünde tutulmazsa, hatalı yorumlar yapılabilir. Bu hatalı yorumlar özellikle konut ve çatılı işyeri kiraların- da kiracının ölümünün etkisi üzerine düşünürken, bizi yanlış sonuçlara götürebilir. Kullanma hakkı sahibinin ölümünün normalde sözleşmeyi sona erdireceği ilkesi göz önünde tutulmazsa, konut ve çatılı işyeri kira- cısının ölümüyle onun mirasçılarını sözleşmeye taraf yapma düşüncesi- ne kapılmak söz konusu xxxxxxxx0. Oysa ileride görülecektir ki; konut ve çatılı işyeri kiraları açısından meseleleri ele alan düzenlemede de, ana ilkenin başka bir istisnası düzenlenmiş olup; kiracının mirasçılarının kira sözleşmesinden kaynaklanan kullanım hakkını, terekede yer alma- sı mutad olan bir hakmış gibi sahiplenebilmeleri şansları yoktur.
Kiranın genel hükümlerinde, kullandırma borcu doğuran sözleş- melerle ilgili temel ilkeden ayrılıp kiracının hakkının, onun ölümüyle mirasçılarına geçeceğinin kabul edilmesi çeşitli sebeplere dayanır. Bu sebeplerin başında konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin kiracıyı koru- yucu düzenlemelerin henüz ortaya çıkmadığı bir dönemde, kiracının ve onun mirasçılarının özel olarak korunması amacı ağır basmıştır. Bun- dan başka kira sözleşmesinin ivazlı bir sözleşme olması, özellikle ivazsız
7 GÜMÜŞ, s. 318; İNCEOČLU, s. 288; AYDIN, Xxxxxx Xxxxx, Xxxx Xxxleşme- sinin Genel Hükümlere Göre Sona Ermesi (TBK m. 327 – 333), İstanbul 2013, s. 146.
8 Bu yanlış kanaat TBK madde 356’nın gerekçesinde de kendini göstermektedir. Konu makalemizin ilerleyen bölümlerinde ayrıca ele alınacaktır.
kullandırma borcu doğuran sözleşmelerde en sert şekliyle uygulanan kullanma hakkı sahibinin ölümünün sözleşmeye son vereceği ilkesini yumuşatmaya götürmüştür.
Ürün kiralarında da kiracının ölümünü düzenleyen hüküm, mad- de 371’de yer alır. Ürün kirası sözleşmelerinde kiracının ölmesi duru- munda, kiracının mirasçıları ya da kiraya veren, altı aylık yasal fesih bildirim sürelerine uymaları koşulu ile söz konusu sözleşmeyi feshedebi- lirler. Bu tip kira sözleşmelerinde, kiracının ölümü halinde sözleşmeyi feshedebilme olanağı hem kiracının mirasçılarına; hem de kiraya vere- ne tanınmıştır. Her iki taraf da altı aylık yasal fesih bildirim sürelerine uymak suretiyle bu imkandan yararlanabilirler9.
II. TBK MADDE 356 DÜZENLEMESİ
Konut ve çatılı işyeri kiralarına gelince, burada da temel ilkeye yani, kullanma hakkı sahibinin ölümünün sözleşmeyi sona erdirici etki göstermesi ilkesine istisna getiren bir diğer düzenlemeyle karşılaşmak- tayız. Bu düzenlemede miras hukuku açısından özel intikal kuralı olarak değerlendirilmesi uygun olacak bir sistem öngörülmüştür.
Miras hukukunda hakim ilke, Roma-Pandekt Hukuk Sistemin- den gelen külli halefiyettir. Bu ilke uyarınca bir malvarlığı, bütün ola- rak yani hem aktifi hem de pasifiyle, tek bir hukuki olayla (ölümle), bir kişiden bir diğer kişiye geçmektedir10 (TMK 599). İntikalin konusu olan şeye göre devir için gereken tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapıl- ması şart değildir. Malvarlığı kapsamı içinde yer alan taşınır, taşınmaz mallar, alacaklar ve borçlar yani intikale elverişli özel hukuk ilişkile- rinin tümü ölüm üzerine kanun gereği (ipso iure) mirasçılara geçerler.
9 Bu konuya ilişkin olarak bkz: SAČLAM, İpek, “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Ürün Kirası Sözleşmesine İlişkin Olarak Getirilen Değişiklikler”, Prof. Dr. Xxxxxxx Xxxxx’x Armağan, İstanbul 2013, s. 1015 vd (1015-1025); ARKAN, SERİM, Azra, Hasılat Kirasında Tarafların Hak ve Borçları, İstanbul 2010, s. 84 vd.
10 DURAL, Xxxxxxx/ ÖZ, Xxxxxx, Türk Özel Hukuku Cilt IV Miras Hukuku, İstan- bul 2016, s.12; KOCAYUSUFPAŞAOČLU, Xxxxx, Miras Hukuku, Hiç Değiş- tirilmemiş 3. Bası, İstanbul 1987, s. 41; XXXXXXX, X. Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Gözden Geçirilmiş 6. Bası, 1995, s. 6; ANTALYA, X.Xxxxxx/ SAČLAM, Xxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxxxx 0000, s.13, XXXX, Xxx Xxxx/ ERTAŞ, Şeref/ ALBAŞ, Hakan, Türk Medeni Hukuku Miras Hukuku, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 9. Baskı, Ankara 2015, s. 59.
Kişiye sıkı biçimde bağlı hukuksal ilişkiler için ise bu söz konusu değil- dir. Zira bunlar intikale elverişli değildirler.
Kural bu olmakla beraber, bazı özel kanunlarda belirtilen hak- lar terekeden ayrılarak özel olarak intikal ederler11. Özel intikal, belirli tereke değerlerinin genel külli halefiyet sistemi dışında ayrıcalıklı özel bir intikal rejimine tabi tutulmasıdır12. Bunun en bariz örneklerinden biri de TBK 356 ve yerini aldığı mülga 6570 Sayılı Gayrimenkul Kira- ları Hakkında Kanunun 13. maddesidir13. Mülga 6570 Sayılı GKHK madde 13: “Kira mukavelelerinin ve Borçlar Kanununun bu kanuna mugayir olmayan vecibelerine kiracılar veya ortaklarıyla sanat, mes- lek ve ihtisasları dolayısıyle aynı meslek veya sanatı idame ettirecek olan mirasçıları ve meskenlerde ölen kiracı ile birlikte ikamet edenler tarafından tamamen riayet edildiği müddetçe bu kanunun yürürlük- ten kaldırılmasından üç ay sonraya kadar aleyhlerine tahliye davası açılamaz.” şeklinde bir düzenleme içerirken onu yürürlükten kaldıran
11 926 Kanun Numaralı, 27/7/1967 kabul tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu madde 199: “(Değişik ikinci fıkra: 22/1/2015 – 6586/57 md.) madalya ve nişan alan veya almaya hak kazananların ölümleri halinde bu madalya ve nişanlar kendileri tarafından mirasçılarından birine bırakılmamış ise, en büyüklerinden başlamak üzere çocuklarına, çocukları yoksa babasına o da yoksa annesine, xxxx ve annenin boşanmış olduğu durumlarda çocuğun velayeti kimde ise ona, xxxx ve babanın olmadığı durumda eşine, eşinin de yokluğu halinde 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kanuni mirasçılarına in- tikal eder.”
(Değişik üçüncü fıkra: 22/1/2015 – 6586/57 md.)Kendilerine madalya ve nişan intikal edenlerin ölümleri halinde, bu madalya ve nişanlar, en büyüklerinden başlamak üzere çocuklarına, çocukları yoksa babasına o da yoksa annesine, baba ve annenin boşanmış olduğu durumlarda çocuğun velayeti kimde ise ona, xxxx ve babanın olmadığı durumda eşine, eşinin de yokluğu halinde 4721 sayılı kanun hükümlerine göre kanuni mirasçılarına intikal eder.”
Bu düzenlemenin ve mülga 6570 Sayılı Kanunun 13. maddesinin külli halefiyet ilkesine istisna teşkil edecek biçimde bir özel intikal kuralı olduğu görüşüne ka- tılmayan ve bilakis birer kanuni vasiyet şeklinde yorumlanması gerektiği fikrini savunan yazarlar için bkz: İNAN/ ERTAŞ/ ALBAŞ, s. 75.
12 XXXXXXX, Xxxx/ ENGİN, Xxxx Xxxxx, Miras Hukuku, Genişletilmiş ve Gün- cellenmiş 4. Baskı, Ankara 2014, s. 88.
13 DURAL/XX, s. 14; ANTALYA/SAČLAM, İpek, , s. 59; XXXXXXX, Xxxxx/ KAHVECİ, Nalan, Türk Boçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri (Sözleşmeler Huku- ku), Gözden Geçirilmiş ve Yenilenmiş 3. Baskı, 2017, s. 690.
ve yerini alan TBK madde 356: “Ölen kiracının ortakları veya bu or- takların aynı meslek ve sanatı yürüten mirasçıları ve ölen kiracı ile birlikte aynı konutta oturanlar, sözleşmeye ve kanun hükümlerine uydukları sürece, taraf olarak kira sözleşmesini sürdürebilirler.” de- mektedir.
Getirilen bu hüküm özel intikal kuralı içerdiğine göre, kiracının ölümü kira sözleşmesinin son bulmasına yol açmayacak; ne var ki kira- cılık hakkı terekede de yer almayacaktır. Başka bir biçimde ifade etmek gerekirse; terekenin tümünden kira ilişkisi ayrılacak ve özel intikal ku- ralı uyarınca, TBK m. 356’da adı geçen kişilere geçecektir14.
Konut kiralarında ölen kiracıyla birlikte oturan kişiler kiracılık hakkını devam ettirecekler, kira sözleşmesinin kiracı tarafını oluştura- caklardır. Bu arada kiracı ile beraber oturanların mutlaka onun mirasçı- sı olmaları da aranmamıştır15. Örneğin annesi (A) ile birlikte bir evde kiracı olarak yaşayan dul (B), geriye yurtdışında yaşayan oğlu (O)’yu bırakarak ölse, (B)’nin tüm terekesi tek mirasçısı olan (O)’ya kalacak, ancak oturduğu konutla ilgili olan kira ilişkisi, tereke kapsamı dışında tutulacak ve özel intikal kuralı doğrultusunda, onunla birlikte aynı ko- nutta oturan ancak mirasçısı olmayan annesi (A)’ya geçecektir. Tek mirasçı konumunda olan oğul (O), kira ilişkisinde kiracı olmaya bağla- nan kullanım hakkının kendisine intikal ettiğini iddia edemeyecektir.
Kısacası özel intikal gündeme geldiğinde; mirasçı bile olamaya- cak kişilere, külli halefiyet dışında miras bırakanın yasal mirasçılarının bile ulaşamayacakları tereke ötesi özel ve ayrıcalıklı bir konum sağlana- caktır16. Bu sonucun gerçekleşmesi kiracıyla birlikte oturanların isteği- nin bu yönde olmasına ve sözleşmeye uygun davranmalarına bağlıdır17.
14 TANDOČAN, Xxxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Cilt: I/2 Kira ve Ödünç Verme (Ariyet, Karz) Sözleşmeleri, Dördüncü Tıpkıbasım, Ankara 1989,
s. 239; XXXXX/XX, s. 14; ANTALYA/ SAČLAM, s. 59; KOCAYUSUFPA- ŞAOČLU, s. 43.
15 Yargıtay, 6. HD, E. 1984/ 8949, K. 1984/ 9372, Kazancı Mevzuat Bankası (erişim 4.02.2017); Yarg. 6.HD, E. 2002/ 4673, K. 2002/ 4883, Kazancı Mevzuat Bankası (erişim 4.02.2017); Yarg. 3. HD, E. 2003/ 14030, K. 2003/ 13811, Kazancı Mev- zuat Bankası (erişim 4.02.2017).
16 SEROZAN/ENGİN, s. 89.
17 GÜMÜŞ, s. 361; XXXXXXX/ KAHVECİ, s. 689; AYDIN, s. 145.
Yukarıda verdiğimiz örnekte, xxxxxx ile birlikte kiralanan konutta oturan bir anne olmasaydı, kiracının ölümüyle birlikte kira sözleşmesi sona erecekti. Oğul (O)’nun kira ilişkisinin kendisine intikal ettiği yö- nünde bir iddiası olamayacaktı. Zira, özel intikal kuralı için aranan olgu gerçekleşmezse, kullanma hakkı sağlayan sözleşmelere ilişkin xxx xxxxx uygulanacak ve kullanma hakkı sahibinin ölümüyle birlikte sözleşme son bulacaktır.
Doktrinde konut ve çatılı işyeri kiralarında, kiracının ölümü üze- rine kiracı ile aynı konutta oturanların söz konusu sözleşmeye ve ka- nun hükümlerine uymaları halinde, yasal bir sözleşme devri meydana geleceği ve sözleşmenin kiraya veren ile ölen kiracı ile birlikte konutta oturanlar arasında devam edeceği ileri sürülmüştür. Xxxxx taraf sıfatının ölen kiracı ile birlikte oturanlara geçeceği kabul edilmiştir18. Ölen kira- cıyla birlikte oturanlar sözleşme ilişkisini kiracı sıfatıyla devam ettirmek istemiyorlarsa veya sözleşmeye uygun davranış içinde değillerse; sözleş- me son bulacaktır. Kiracıyla birlikte oturanların kiracının ödemediği kira bedellerinden sorumlu olmadıklarını iddia etmeleri gibi durumlar, kira sözleşmesine uymama örneği teşkil eder ve bu tip durumlarda kira sözleşmesi sona erer.
Konut ve çatılı işyeri kiraları bünyesinde getirilen düzenleme, ölen kiracı ile birlikte oturan ancak yasal açıdan ölen kiracıya miras- çılık bağı ile bağlı olmayan kişileri, kiracının mirasçılarına karşı koru- mayı amaçlamaktadır19. Ölen kiracı ile aralarında evlilik bağı olmadan birlikte yaşayan kişiler veya ölen kiracının birlikte yaşadığı yaşlı aile büyükleri de bu koruma kapsamındadır. Tabii ölen kiracı ile birlikte ya- şayan kişilerin onun büyük ihtimalle mirasçıları olabileceği olasılığı da gözden kaçırılmamalıdır. Mirasçılar miras hukukunun kuralları ile za- ten korunmakta olduklarından, bu hükmün asıl fayda sağladığı kişiler, ölen kiracı ile birlikte yaşayan ancak onun yasal mirasçısı konumunda bulunmayan kişilerdir.
Özel bir intikal kuralının düzenlendiği TBK madde 356 kapsa- mında, kiracının mirasçılarının sözleşmeye taraf olması hiçbir zaman düşünülmeyecek, kira sözleşmesinden doğan kullanım hakkı hiçbir şe- kilde terekeye girmeyecektir. Xxxx sözleşmesinden kaynaklanan kulla-
18 GÜMÜŞ, s. 361; XXXXXXX/ KAHVECİ, s. 689.
19 İNCEOČLU, s. 290.
nım hakkı, mirasbırakan kiracının malvarlığında yer alan; ancak tere- kesi içinde bulunmayan malvarlığı değerlerinden birini oluşturacaktır.
Şu halde kiracıyla birlikte oturanlara tanınan sözleşmeyi devam ettirme hakkını, öncelikle sözleşmeye taraf olmuş sanılan müteveffa kiracının mirasçılarının alacağı tutuma bağlamak, kanaatimizce doğru değildir.
Çatılı işyeri kiralarında ise, yine bir özel intikal kuralı mevcut olup, kiracının ölümüyle kiracılık hakkının ölenin terekesine girmesi hiçbir şekilde söz konusu olmayacaktır. Burada da kullandırma borcu doğuran sözleşmelerdeki xxx xxxxx olan kullanma hakkı sahibinin ölü- münün kullanma hakkına son verici etkisi, önlenebilir. Bunu gerçek- leştirebilecek olanlar; ölen işyeri kiracısının ortakları veya bu ortakla- rın aynı meslek ve sanatı yürüten mirasçılarıdır. Eğer ortaklar sözleşme ilişkisini devam ettirmek istiyorlarsa ve sözleşmeye uygun davranışta bulunacaklarsa, kiracılık hakkı son bulmayacak, kiracılık sıfatı ortak- lara geçecektir.
Çatılı işyeri kiralarında kira sözleşmesinin yasal sözleşme devri sebebiyle kiraya veren ile ölen kiracının ortağı veya mirasçıları arasın- da devam edeceği ileri sürülmüştür20. Bu arada ölen kiracının ortakları- nın gerçek ya da tüzel kişi olmaları fark yaratmayacaktır. Üstelik TBK madde 356 uyarınca; ölen kiracının ortağının da ölmesi durumunda; aynı meslek ve sanatla uğraşan kiracının ortaklarının mirasçıları da bu düzenlemeden yararlanabileceklerdir21. Bu madde düzenlemesinde yani çatılı işyeri kirasında, kiracının ölümü üzerine ortaklarının veya ortakların aynı meslek ve sanatla iştigal eden mirasçıları değil; ölen
20 GÜMÜŞ, s. 361; XXXXX/ACAR/XXXX, s. 306.
21 Mülga 6570 Sayılı GKHK madde 13’e baktığımızda; onu yürürlükten kaldıran TBK madde 356 düzenlemesi ile mühim bir noktada ayrıştıklarını görürüz. Mülga 6570 Sayılı Kanunun 13. maddesine göre, “sanat, meslek ya da ihtisasları dolayısıyla aynı meslek ve sanatı idame ettirme şartı”, kiracının ölen ortaklarının mirasçıların- da değil, ölen kiracının mirasçılarında aranmaktaydı. Oysa bu gereklilikler, TBK madde 356’da ölen işyeri kiracısının mirasçılarında değil, ortaklarının da ölmesi durumunda, onların (ortakların) mirasçılarında bulunmalıdır. Yürürlükten kal- kan GKHK madde 13’de yer alan düzenlemenin yani ölen kiracının aynı meslek veya sanatı yürüten mirasçılarının kira sözleşmesine devam etmeleri daha yerinde olurdu diye düşünmekteyim. TBK madde 356’da yer alan “ortakların mirasçıları- nın” ifadesinin üzerinde düşünülerek tercih edildiği kanaatinde değilim.
kiracının aynı meslek ve sanatla uğraşan mirasçılarının, mevcut olan sözleşmeyi sürdürmeleri daha doğru olurdu kanaatindeyiz.
Kalan ortak söz konusu iş yerinde tek başına devam edebileceği gibi, kendine yeni bir ortak da alabilir ya da bir tüzel kişiliğin ortaklı- ğına dahi katılabilir22. Yargıtay, aynı meslek ve sanatı sürdürme şartını 6570 sayılı Kanunun yürürlüğü döneminde verdiği kararlarla yorum- lamıştır. Bu kararların pek çoğunda, ölen kiracının ortaklarının veya mirasçılarının sadece kira konusu yerde yürütülen mesleği sürdürüyor olmaları aranmamış, bu mesleği veya sanatı başkaları ile birlikte yürü- tebilme olanağının bulunması halinde dahi onlar aleyhine tahliye da- vasının açılamayacağı sonucuna ulaşılmıştır23. Kiracının ölümü halinde aynı mesleği kendi adına ve vasıtasız olarak sürdürebilecek ortakları aleyhine tahliye davasının açılamayacağına ilişkin kararlar da çok sa- yıdadır24.
Çatılı işyeri kiralarında kiracı ile adi ortaklık yapısı içinde bulu- nan ortakları, kiracının ölümüne rağmen yaptıkları işe devam etmeyi arzuluyor olabilirler. Bu durumda işyerinin bulunduğu yer büyük önem taşır. Ölen kiracının ortakları ile beraber çatılı işyeri olarak kullandı- ğı yer, müşteri çevresinin muhafazası açısından kilit konumundadır. İşyerinin değiştirilmesi müşteri kaybına yol açabileceğinden ölen ki- racının ortaklarının faaliyetlerine aynı işyerinde devam etmelerinde haklı menfaat bulunmaktadır25. Gerçekten de işyerleri söz konusu ol- duğunda, bunların nerede bulundukları ekstra önem arzeder. İşyeri- nin bulunduğu yere göre bir müşteri çevresi de gelişir. Ölen kiracı kira konusu yeri bir işyeri olarak kullanmaktayken öldüğünde, onunla aynı
22 TANDOČAN, s. 239.
23 Yarg.6.HD. 23.11.1961, 9923/592 (TANDOČAN, Cilt I/2, s. 239).
24 Yarg. 6. HD, E. 1986/ 10938, K. 1986/ 14811, Kazancı Mevzuat Bankası (erişim 4.02.2017); Yarg. 6. HD, E. 1988/ 16078, K. 1989/ 223, Kazancı Mevzuat Ban- kası (erişim 4.02.2017); Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 1992 / 339, K. 1992/ 421, Kazancı Mevzuat Bankası (erişim 4.02.2017); Yarg. 6. HD, E. 1993/ 3459,
K. 1993/ 3626, Kazancı Mevzuat Bankası (erişim 4.02.2017); Yarg. 6. HD, E. 2000/ 2110, K. 2000/ 2330, Kazancı Mevzuat Bankası (erişim 4.02.2017); Yarg. 6. HD, E. 2001/ 5333, K. 2001/ 5555, Kazancı Mevzuat Bankası (erişim 4.02.2017); Yarg. 6. HD, E. 2008/ 13591, K. 2009/ 1629, Kazancı Mevzuat Bankası (erişim 4.02.2017).
25 İNCEOČLU, s. 291.
işyerinde çalışan ve gelir elde eden ortakları, çok büyük bir ihtimalle, aynı işyerinde kiracı olarak kalıp, mevcut düzenlerine devam etmeyi arzu edeceklerdir. Kanunun düzenlemesinden yola çıktığımızda, işyeri olarak kullanılmakta olan yerlerin uzun süre boyunca aynı kalmasının öneminin farkına varıldığını ve müşteri çevresinin sabit tutulmasında, işyeri olarak kullanan kiracının ciddi menfaatinin bulunduğunun anla- şıldığını, söyleyebiliriz.
TBK madde 356 düzenlemesi, bazı tartışmalara da kapı arala- mıştır. Bu tartışmanın başlamasına yol açan soru, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracının ölümü üzerine kiracının mirasçılarının miras hu- kuku kuralları doğrultusunda kira sözleşmesinin tarafı sıfatını kazanıp kazanmayacakları ve bu mümkün olduğu takdirde, 356. madde kapsa- mında ölen kiracının ortaklarının veya ortakların mirasçılarının ya da kiracı ile birlikte oturanların taraf olarak kira sözleşmesine devam etmelerinin nasıl temin edilebileceğidir26? Bazı yazarlar, bu sorunun ce- vabını verirken ikili bir ayırımdan yola çıkmaktadırlar. Bu ayırımlardan ilki uyarınca, kiracının mirasçıları (kanuni halefleri) kira sözleşmesini feshederlerse sorun kendiliğinden çözümlenecektir. Fesih sebebiyle ki- racının mirasçıları ölüm üzerine ipso iure kazandıkları taraf sıfatını kay- bedeceklerdir. Kiracının mirasçılarının taraf sıfatını kaybetmeleri üze- rinedir ki ölen kiracının ortakları veya ortaklarının mirasçıları ya kiracı ile birlikte oturanlar, sözleşmeye taraf olabilirler. Bu da kendiliğinden gerçekleşmez. Ölen kiracının ortaklarının veya mirasçılarının söz ko- nusu sözleşmeye devam iradelerini açıklamış olmaları zorunludur27.
Bu görüşü paylaşan yazarların üzerinde durdukları diğer ayırıma geldiğimizde ise; kiracının mirasçılarının fesih beyanında bulunmama- ları yani mirasbırakan konumundaki kiracının taraf olduğu kira söz- leşmesine taraf olarak devam etmek istemeleri halinde, hem kiracının mirasçılarının; hem de TBK madde 356 gereğince kiracının ortakla- rının veya onların mirasçılarının ya da kiracı ile birlikte oturanların aynı anda sözleşmeye taraf olabilecekleri gibi bir durumla karşılaşıla- caktır. Yine bu yazarların tartıştıkları şekliyle ölen kiracının mirasçıları müteveffanın ortaklarını veya konut kirası ise birlikte yaşadığı kişileri,
26 İNCEOČLU, s. 291.
27 Katılmadığımız bu görüş ve bu görüşe ilişkin açıklamalar için bkz: İNCEOČLU,
s. 291, AKYİČİT, Ercan, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Xxxx Sözleşmesi, Ankara 2012, s. 299 vd.
işyeri ya da konuttan uzaklaştırıp kira sözleşmesinin tarafı kalmaya de- vam edxxxxxxxxxxx midir? Bu yazarlar ölen kiracının taraf olduğu kira sözleşmesinin kiracı tarafının kim olacağının belirlenmesi noktasında çözümün kanunun gerekçesinde yer aldığını belirtirler28.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 356. maddesinin gerekçe- sine göre: “… Maddede yapılan düzenlemede, “kiracının mirasçıla- rına” özellikle yer verilmemiştir. Çünkü mirasçı, Türk Medeni Ka- nununun miras hukukuna ilişkin hükümleri çerçevesinde, mirasbı- rakan konumundaki “ölen kiracı”nın külli halefi olarak, söz konusu konut ya da çatılı işyeri kira sözleşmesinin tarafı haline gelmiştir. Bu nedenle, “ölen kiracının mirasçısı”, kira sözleşmesini Tasarının 332 nci maddesine dayanarak feshetmemişse, kiracı olarak kabul edilecektir.” Gerekçeye baktığımızda madde hükmü kapsamında ölen kiracının mirasçılarından bahsedilmemiş olmasının sebebinin, onların zaten miras hukuku kuralları doğrultusunda külli halef olmaları, kendi- liğinden kira sözleşmesinin tarafını oluşturacakları ve TBK madde 333 uyarınca kira sözleşmesini feshetmemeleri halinde zaten kiracı konu- munda bulunacakları olduğu, belirtilmiştir.
Gerekçeden hareket eden pek çok yazar29, kendi eserlerinde TBK madde 333’ün konut ve çatılı işyeri kiralarında uygulama alanı bul- mayacağını çünkü konut ve çatılı işyerlerine ilişkin hükümlerin özel düzenleme olduğunu ileri sürmüş olmalarına rağmen; kendileri ile çe- lişkiye düşerek TBK 356 uygulamasında, hem ölen kiracının mirasçı- larının hem de ölen kiracının ortaklarının ya da ölen kiracı ile birlikte
28 İNCEOČLU, s. 292; AKYİČİT, s. 299- 300; AYDIN, s. 146.
29 Kanunlar hazırlanırken yapılan çalışmalardan örneğin gerekçeler, tasarılar, ko- misyon ve meclis görüşmeleri gibi kaynaklardan kanunun ruhunun tespitinde ya- rarlanılabilir. Bunlar yardımcı unsurlardır. Gerçekten de yorum yapılırken kanu- nun kaynak çalışmalarından, gerekçeden, tasarıların gelişmesinden ve hatta karşı fikirlerden de yararlanılabilir. Ancak bunlar yorum yapılırken bağlayıcı değildir. Bu konuda bkz: DURAL, Xxxxxxx/ SARI, Xxxx, Türk Özel Hukuku Cilt I Temel Kavramlar ve Medeni Kanunun Başlangıç Hükümleri, İstanbul 2016, s. 129; AN- XXXXX, X. Gökhan/ TOPUZ, Xxxxx, Medeni Hukuk Giriş Temel Kavramlar Başlangıç Hükümleri, İstanbul, 2016, s. 280-281; XXXXXXX, X.Xxxxx/ BAR- LAS, Xxxx, Xxxxxx Xxxxx, Giriş Kaynaklar Temel Kavramlar, 22. Bası, İstan- bul 2016, s. 77; XXXXXXX, Serap/ ERLÜLE, Fulya, Medeni Hukuk, İstanbul 2016, s. 17; XXXXXX, Xxxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx Xxxxx, Gözden Geçirilmiş 8. Bası, İstanbul 2017, s. 82.
oturanların aynı anda kiracı taraf olabileceği gibi şaşırtıcı bir sonuca varmışlardır30.
Hatta bu yazarlar miras hukuku kurallarının ve külli halefiyet ilkesinin üstünlüğünden bahsederek, TBK madde 356’da zikredilen kişilerin kira sözleşmesine kiracı taraf olabilmeleri için ölen kiracının mirasçılarının TBK madde 333 uyarınca kira sözleşmesini feshetmiş ol- maları gerektiğini; aksi takdirde kiracı taraf olamayacaklarını ileri sür- müşlerdir31.
Kanaatimizce ölen kiracının mirasçılarının tereke kapsamında yer alan bir hak olarak kiracılık hakkına sahip çıkmaları söz konusu olmayacaktır. Yine ölen kiracının mirasçılarının tutumuna göre mü- teveffanın ortaklarının ya da onunla birlikte yaşayanların kiracılık sıfatını taşıyıp taşımayacakları belirlenmeyecektir. Ortada bir özel in- tikal kuralı vardır. Bu kural uyarınca mirasbırakan kiracı öldüğünde, kira sözleşmesinden doğan kiracılık hakkı, ölenin malvarlığından çıkıp terekesine dahil olmayacaktır. Tereke kapsamına girmeyen bu kulla- nım hakkı, TBK madde 356 bünyesinde işaret edilen kimselere intikal edecektir. Mirasçıların külli halef sıfatıyla hak sahibi oldukları tereke kapsamı içinde kiracının kullanım hakkı yer almaz.
Bu sebeple ölen kiracının mirasçılarının, konut ve çatılı işyeri ki- ralarında, ölen kiracının kullanım hakkı üzerinde külli halef oldukları iddiasıyla adı geçen kira sözleşmesinde taraf kılınabilmeleri çabalarına; ve bu sebeple de açık bir düzenleme olmasına rağmen, TBK madde 356 uyarınca kiracının ortaklarının ya da kiracıyla birlikte yaşayanların sözleşmeye taraf yapılmamalarına ya da en azından külli halefler kira sözleşmesini feshettikleri takdirde taraf olabilecekleri görüşüne, katıl- mamaktayız.
30 İNCEOČLU, s. 292; AYDIN, s. 146; AKYİČİT, s. 299. İNCEOČLU, 356. maddenin gerekçesini kullanarak 333. maddenin konut ve çatılı işyeri kiralarında da uygulama alanı bulacağından şüphe duyulamayacağını ileri sürerek, kiracının mirasçılarının kira sözleşmesini kendileri devam ettirmek istemeleri halinde, ölen kiracının ortaklarının ya da birlikte yaşadığı kişilerin yasal bir sözleşme devri ne- ticesinde sözleşmenin tarafı haline gelmelerine “izin verilmesinin” açıklanamaz ol- duğunu söylemektedir. Bunun miras hukuku ve halefiyet sistemine aykırı olduğu kanaatindedir. GÜMÜŞ, net bir şekilde TBK madde 356’nın kiracının mirasçı- larını hüküm kapsamı dışında tuttuğunu belirtmiştir. Bkz. s. 362.
31 İNCEOČLU, s.292.
Tıpkı madalya ve nişanların intikalinde olduğu gibi, tıpkı mülga 6570 Sayılı GKHK madde 13’de düzenlenmiş olduğu gibi, TBK madde 356’da da özel bir intikal kuralı düzenlenmiştir. Madde 356’nın özel intikal kuralı olduğunun net şekilde belirlenmesinin ardından yuka- rıda ortaya koymuş olduğumuz problemlerin tartışılmasına dahi gerek kalmayacaktır. Kural, özel intikale ilişkin olduğunda artık kimlerin mi- rasçı yani külli halef olduğunu tartışmak gereksiz hale gelir. Kanunun düzenlemesinde işaret ettiği kişiler, hak sahibi olur ve diğer külli halef- ler devre dışı kalır.
SONUÇ
Kullandırma borcu doğuran sözleşmelerden doğan hak, çalışma- mızın başında belirtmiş olduğumuz üzere, hak sahibinin ölümüyle orta- dan kalkar, ölenin terekesi içinde bir değer olarak yer almaz ve miras- çılarına miras yolu ile intikal etmez. Xxxx sözleşmeleri de kullandırma borcu doğuran sözleşmelerdendir. Xxxxxxx genel hükümleri arasında yer alan 333. madde, kullandırma sözleşmelerine özgü bu ilkeye istis- na teşkil eder bir nitelik taşımaktadır. Bu hükme göre, kira sözleşmesi- nin kiracı tarafının ölümü söz konusu olduğunda, kira sözleşmesi sona ermemekte; tam tersine kiracının mirasçıları, kira sözleşmesine kiracı sıfatıyla devam edebilmektedirler. Xxxx sözleşmesini sona erdirmek iste- yen müteveffa kiracının mirasçıları ise; diledikleri takdirde feshi ihbar dönem ve sürelerine uymak suretiyle, mevcut kira sözleşmesini sonlan- dırabilmektedirler.
Konut ve çatılı işyeri kiralarını düzenleyen hükümler arasında yer alan TBK madde 356’da da, kiracının ölümünün sözleşmeye etkisi düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye baktığımızda bir kez daha temel ilke- den kopulduğunu ve kiracının ölümünün kira sözleşmesini sona erdir- mediğini görürüz. Konut ve çatılı işyeri kiracısı ölünce, kira sözleşmesi ortadan kalkmayıp devam edecek; konut kiralarında kiracı ile birlikte oturanlar, çatılı işyerlerinde ise, ölen işyeri kiracısının ortakları veya bu ortakların aynı meslek ve sanatı yürüten mirasçıları, kira sözleşmesini kiracı sıfatıyla sürdüreceklerdir.
TBK madde 356 düzenlemesi, bir özel intikal kuralı içerir. Özel intikal kuralı bulunduğunda, ölen kiracıya ait olan ve kira sözleşmesin- den doğan alacak hakkı, ona ait tereke değerleri içerisinde yer almaz. Mirasçılarına yani külli haleflerine intikal etmez. Ölen kiracıya ait olan kullanma hakkı, madde düzenlemesinde işaret edilen kişilere geçer.
Konutlarda kiracı ile birlikte oturanların, çatılı işyerlerinde kiracının ortağı olanların ya da ortakların aynı meslek ve sanatı yürüten miras- çılarının kiracı sıfatıyla mevcut kira sözleşmesine devam edebilmeleri için; ölen kiracının külli haleflerinin bu konudaki tavırlarına bakmak, ancak onlar kira sözleşmesine taraf olmak istemedikleri takdirdedir ki, bu imkanı TBK madde 356 düzenlemesinde adı belirtilenlere tanımak, bu hükmün bir özel intikal kuralını düzenlediği gerçeğinin göz ardı edil- mesi anlamına gelir.
KAYNAKÇA
AKYİČİT, Ercan, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Kira Sözleşmesi, Ankara 2012.
ANTALYA, X.Xxxxxx/ SAČLAM, İpek, Miras Hukuku, İstanbul 2015.
ANTALYA, O. Gökhan/ TOPUZ, Xxxxx, Medeni Hukuk Giriş Temel Kavramlar Başlangıç Hükümleri, İstanbul, 2016.
ARAL, Xxxxxxxxx/ AYRANCI, Xxxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 11. Bax- xx, Xxxxxx 0000.
ARKAN, SERİM, Azra, Hasılat Kirasında Tarafların Hak ve Borçları, İstanbul 2010.
XXXXX, Xxxxxx Xxxxx, Xxxx Xxxleşmesinin Genel Hükümlere Göre Sona Ermesi (TBK m. 327 – 333), İstanbul 2013.
AYDOČDU, Xxxxx/KAHVECİ, Nalan, Türk Boçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri (Sözleşmeler Hukuku), Gözden Geçirilmiş ve Yenilenmiş 3. Baskı, 2017.
XXXXX, Xxxxxxx/ ÖZ, Xxxxxx, Türk Özel Hukuku Cilt IV Miras Hukuku, İstanbul 2016.
DURAL, Xxxxxxx/ SARI, Xxxx, Türk Özel Hukuku Cilt I Temel Kavramlar ve Me- deni Kanunun Başlangıç Hükümleri, İstanbul 2016.
EREN, Xxxxxx, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 4. Baskı, Ankara 2017.
GÜMÜŞ, Xxxxxxx Xxxxx, Yeni 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kira Söz- leşmesi (TBK m. 299-356), 04.07.2012 Tarihli ve 6353 Sayılı Kanun’a Göre Güncellenmiş 2. Bası, İstanbul 2012.
HATEMİ, Xxxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx Xxxxx, Gözden Geçirilmiş 8. Bası, İstanbul 2017.
HELVACI, Serap/ ERLÜLE, Fulya, Medeni Hukuk, İstanbul 2016.
İNAN, Xxx Xxxx/ ERTAŞ, Şeref/ ALBAŞ, Hakan, Türk Medeni Hukuku Miras Hukuku, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 9. Baskı, Ankara 2015.
İNCEOČLU, M. Xxxxx, Xxxx Xxxxxx, Cilt 2, İstanbul 2014.
KOCAYUSUFPAŞAOČLU, Xxxxx, Miras Hukuku, Hiç Değiştirilmemiş 3. Bası, İstanbul 1987.
XXXXXXX, X. Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Gözden Geçirilmiş 6. Bası, 1995.
XXXXXXX, X.Xxxxx/ XXXXXX, Xxxx, Xxxxxx Xxxxx, Giriş Kaynaklar Temel Kavramlar, 22. Bası, İstanbul 2016.
SAČLAM, İpek, “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Ürün Kirası Sözleşmesine İlişkin Olarak Getirilen Değişiklikler”, Prof.Dr. Xxxxxxx Xxxxx’x Armağan, (s. 1015-1025), İstanbul 2013.
XXXXXXX, Xxxx/ ENGİN, Xxxx Xxxxx, Miras Hukuku, Genişletilmiş ve Güncellen- miş 4. Baskı, Ankara 2014.
TANDOČAN, Xxxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Cilt: I/2 Kira ve Ödünç Verme (Ariyet, Karz) Sözleşmeleri, Dördüncü Tıpkıbasım, Ankara 1989.
XXXXX, Xxxxxx/ ACAR, Xxxxx/ ÖZEN, Burak, Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hü- kümler, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Güncellenmiş Ve Yenilenmiş
14. Baskı, İstanbul 2016.
ZEVKLİLER, Aydın/ GÖKYAYLA, X.Xxxx, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri,
16. Bası, Ankara 2016.