ŞİRKETLER HUKUKU(ORTAKLIK)
ŞİRKETLER HUKUKU(ORTAKLIK)
Şirket (Ortaklık), iki ya da daha çok kişinin, ortak bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını (sermayelerini) birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşmedir.
Bu tanımdan hareket ederek ortaklığın unsurlarını saptayabiliriz:
1. Kişi,
2. Sözleşme,
3. Sermaye,
4. Ortak amaç,
5. Ortak amaca ulaşmak için eşit ve aktif ortak çaba (Affectio Societatis) unsuru. Bu unsurlara kısaca göz atmak gerekirse;
Kişi Unsuru
Ortaklık, kişilerin bir araya gelmesi ile kurulduğu için dernek gibi kişiler arasında oluşturulan bir birliktir.
Oysa vakıf mal topluluğudur. Ortaklığın kurulabilmesi için kural olarak asgari iki kişi yeterlidir. Fakat bunun bazı ortaklıklarda istisnaları vardır. Örneğin, anonim ve limited şirket bir kişi ile, kooperatif en az 7 kişi ile kurulabilir.
Bazen azami sayı da gösterilmiştir. Örneğin, limited ortaklık en fazla 50 kişi ile kurulabilir.
Ortaklar gerçek veya tüzel kişi olabilir, fakat istisna olarak, Kollektif ortaklıkta tüm, komandit ortaklıkta ise komandite ortakların gerçek kişi olmaları gerekir. Bu sınırlamanın nedeni, anılan ortakların şirket borçlarından dolayı sınırsız sorumlu tutulmasıdır. Kanun koyucu, sınırsız sorumluluğu, tüzel kişilik yapısı niteliğiyle uygun görmemiş ve sınırlı yani sermaye ile sorumluluğu belirlemiştir.
Bir şirkete ortak olabilmek için özel bir ehliyet kuralı öngörülmemiş olduğundan, fiil ehliyetine ilişkin Medeni Kanun hükümleri şirket ortağı olma yönünden de geçerlidir. Özellikle, vesayet altındaki birinin kişisel sorumluluk
1 gerektiren bir şirkete girmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olması için vesayet makamının izni yanında denetim makamının da onayı gerekir.
Bazı kanunlarda özel hükümler ve bazı meslekleri icra eden kimseler bakımından ortak olamama açısından sınırlamalar vardır. Örneğin, memur, avukat, hâkim, savcı ve noterler yönünden ticaretle uğraşma yasağı getiren özel hükümler vardır. Bu nedenle anılan görevlerde çalışanlar, Kollektif şirketin veya ticari işletme çalıştıran bir adi şirketin ortağı olamazlar; komandit şirkette komandite ortak sıfatı taşıyamazlar. Ancak anonim şirket, limited şirket ve kooperatife ortak olmalarında bir sakınca yoktur; komandit şirketlerde komanditer ortak da olabilirler.
Sözleşme Unsuru
Hukukumuzda, tüm şirketler için geçerli genel bir tanım sayılan Borçlar hukukunda, şirketi bir sözleşme olarak nitelediğinden, ortaklığın temelinde bir sözleşme ilişkisi bulunduğu kabul edilmektedir.
TTK, ortaklık sözleşmelerinin geçerliliğini “resmi onaya bağlı yazılı şekle” bağlamıştır. Kooperatiflerde de aynı şekil öngörülmüştür.
Sermaye Unsuru
Ortaklık sözleşmesinde, ortakların şirkete sermaye (payı) koymaları gerekir. Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;
a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,
b) Fikrî mülkiyet hakları,
c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
e) Kişisel emek,
f) Ticari itibar,
g) Ticari işletmeler,
h) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
j) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer, konabilir.
TTK, sermaye olabilecek değerleri oldukça geniş biçimde saymış olmakla birlikte, bu sayım da sınırlı değildir. Kural olarak ekonomik değer taşıyan her şey (para, taşınır-taşınmaz mal, hak, alacak, kişisel emek, ticari itibar gibi değerler birlikte veya ayrı) sermaye olarak getirilebilir. Ortaklarca getirilecek sermayenin mutlaka eşit değerde ve aynı nitelikte olması gerekmez. Farklı değer ve nitelikte sermaye konulması mümkün ve uygulamada yaygındır.
Ticaret şirketlerine, ekonomik değer taşıyan her şeyin sermaye olarak konulabileceği kuralının kanunlardan veya uygulamadan doğan istisnaları da vardır.
Gerçekten bazı şirket türlerine konulabilecek sermaye konusunda özel düzenlemeler vardır. Örneğin, halka açık anonim ortaklıklarda, halktan toplanan sermayenin nakit olması zorunludur. Bankaların nakit sermaye ile kurulması gerekmektedir. Menkul kıymetler yatırım ortaklığı da ancak nakit sermaye ile kurulabilir.
TTK bazı sermaye türleri bakımından özel sınırlamalar getirmiştir:
Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar, anonim şirketlere ve limited şirketlere sermaye konulamaz. Bir komanditer ortak da kişisel emeğini ve ticari itibarını komandit şirkete sermaye koyamaz Bu sınırlamaların nedeni, sınırlı sorumluluğu bulunan ortaklardan dolayı, alacaklıların güvencesini şirket malvarlığının oluşturduğu, oysa anılan sermaye unsurlarına kesin ve objektif değer biçilemeyeceği, bilançoda gösterilemeyecekleri ve paraya çevrilmelerinin zor, hatta imkânsız olacağı düşüncesidir.
Ortak Amaç Unsuru
Şirketin amacı konusunda çeşitli düzenlemeler vardır:
Şirketlerin amacı sonuçta kâr sağlamak ve bunu ortaklarına paylaştırmaktır. Bunun karşısında, şirket zarar etmiş ise buna da şirketin türüne göre şayet sorumlulukları varsa, o ölçüde ortaklar katlanacaktır.
2 Ortak amaç unsuru, şirketi, dernek ve vakıftan ayırmada kullanılacak temel ölçütüdür. Dernek ve vakıf, ideal (manevi) amaçlı tüzel kişilikler olmakla birlikte, eklemek gerekir ki bir dernek veya vakıf da amacına ulaşmak için ticari işletme çalıştırabilir; bu durumda, dernek kamu yararına da olmamak, vakıf ise gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcamamak şartıyla tacir sıfatını kazanır (TTK m.16).
Affectio Societatis Unsuru
Aslında Borçlar Kanunu m.620’de yapılan tanımda bulunmamakta ise de bu unsur, yukarıda değinilen dört unsura, öğreti tarafından eklenmiştir Söz konusu kavram ile ortak amacı gerçekleştirmek için ortakların birlikte çaba gösterme niyeti kastedilmektedir.
Bu unsur şahıs şirketlerinde çok ağırlıklıdır. Çünkü bu şirketlerde ortakların birbirlerini iyi tanımaları, güven duymaları ve iş birliği içerisinde çaba göstermeleri gerekir. Oysa sermaye şirketlerinde ve özellikle halka açık anonim şirketlerde bu unsur oldukça zayıflamaktadır.
Sermaye şirketlerinde tüm ortakların aktif çaba göstermeleri beklenemez; çünkü şahıs şirketlerinden farklı olarak ortak sayısı genellikle fazla, aralarında ilişki yok veya oldukça zayıf ve sermaye ön planda olduğundan, şirket yönetimi özel organa verilmiş, denetim için de bağımsız denetçilik sistemi getirilmiştir.
Bununla birlikte, çok zayıflamış da olsa sermaye şirketlerinde bile bu unsurdan söz edilebilir; en azından, ortakların, şirketin amacının gerçekleşmesini önleyici veya zorlaştırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü vardır ve bu yükümün temeli, yine “affectio societatis”e dayandırılır.
Ortaklıkların Sınıflandırılması
Ortaklıklar, dört ayrı ölçüte göre sınıflandırılabilir:
1. Düzenleyen kanun ölçütü açısından, Borçlar Kanunu’nda düzenlenen (adi ortaklık), TTK ve Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen (ticaret ortaklıkları) ve özel düzenlemelere bağlı ortaklıklar şeklinde üçlü bir ayrım yapılabilir.
Özel düzenlemelere bağlı ortaklıklara, tamamen kendi özel kanunu bulunan Ereğli Xxxxx Xxxxx AŞ, TC. Merkez Bankası AŞ, İller Bankası AŞ gibi bazı şirketler yanında, belirli faaliyet dallarını düzenleyen, Sigortacılık Kanunu, Bankacılık Kanunu, Finans dair 233 Sayılı KHK’ya tabi şirketler gösterilebilir.
2. Tüzel kişiliği olup olmaması ölçütüne göre de tüzel kişiliği olmayan ortaklık (adi ortaklık) ile tüzel kişiliği olan ortaklıklar (ticaret ortaklıkları ile özel düzenlemelere bağlı tüm ortaklıklar) şeklinde ikili bir ayrım yapılabilir.
Tüzel kişiliğin bulunması, beraberinde, şirketin, ortaklarından ayrı bir ticaret unvanına, malvarlığına, ehliyete, yerleşim yerine ve vatandaşlığa da sahip olmasını getirir.
3. Kişi (şahıs)/sermaye ortaklığı ayrımı, bir ortaklıkta, ortakların kimlik ve ilişkilerinin mi, yoksa sermayenin mi ilk planda önem taşıdığına dayalıdır.
TTK ’da bu ayrım açıkça düzenlenmiş ve ayrıma bazı sonuçlar bağlanmıştır. TTK, Kollektif ve adi komandit ortaklıklar şahıs, anonim, limited ve paylı komandit ortaklıklar ise sermaye ortaklığı olarak sayılmıştır. Ayrıca TTK, şirketlerin genel hükümlerinin uygulanması, ortakların kişisel alacaklılarının durumu ve bazı yükümlülükler yönünden bu ayrıma önemli sonuçlar bağlamıştır.
4. Ortaklık borçlarından dolayı ortakların sorumluluğu açısından, birinci- ikinci derece, sınırlı- sınırsız sorumluluk ayrımları yapılır. Ortaklık borçlarından dolayı ortaklar birinci derece (doğrudan) veya ikinci derece (dolaylı) sorumlu olabilir. Ortaklığın tüzel kişiliği yok ise, ortaklıktan alacaklı olan kişi doğrudan ortaklara başvurur.
Örnek: Adi Ortaklık (Borçlar Kanunu m.638/3). Tüzel kişiliği olan ortaklıklarda, ortaklık borcu için önce tüzel kişiliğe başvurulur.
Belli şartların varlığı halinde ortaklara başvuru hakkı tanınmış ise, bu durumda ortakların ikinci derecede sorumluğu söz konusu olur.
Kollektif şirketlerde ortakların şirket borçları nedeniyle, şirket alacaklısına karşı ikinci derece (dolaylı) sorumluluğu vardır (TTK m.236-237). Adi komandit şirketlerde komandite ortak, m.317 atfı nedeniyle bir Kollektif şirket ortağı gibi sorumlu iken, komanditer ortak, TTK m.322 uyarınca, sınırlı da olsa belirli şartların varlığı hâlinde şirket
3 alacaklılarına karşı sorumludur.
Ortakların sorumlu olduğu hâllerde de bu sorumluluk, sınırlı veya sınırsız olabilir.
Sınırsız sorumluluğun geçerli olduğu şirketlerde ortaklar, şirket borçlarından dolayı, tüm mal varlıkları ile sorumlu olabilmektedir. Örneğin, adi şirket ile Kollektif şirkette tüm, komandit şirketlerde ise komandite ortakların sorumluluğu sınırsızdır.
Buna karşılık, bazı ortaklıklarda ortakların sorumluluğu belirli bir miktar ile sınırlı olabilir. Örneğin, anonim ve limited şirketlerde tüm ortakların ve komandit şirketlerde komanditerlerin sorumluluğu, şirket getirmeyi taahhüt etmiş oldukları sermaye miktarı ile sınırlıdır. Bir ortak, şirkete koymayı taahhüt etmiş bulunduğu sermaye payını ifa etmiş ise, sorumluluğu da sona erer. İfa etmemiş olsa bile, bu sorumluluk üçüncü kişilere değil, şirkete karşı geçerli bir sorumluluktur.
TİCARET ŞİRKETLERİNİN GENEL HÜKÜMLERİ
Ticaret Şirketleri ve Uygulanacak Hükümler
Ticaret şirketlerini sayan hüküm, TTK m.124’de yer almıştır. Ticaret şirketlerinin genel hükümleri, Kollektif, komandit, limited, anonim ve kooperatif için geçerli olan genel hükümlerdir. Ancak ilgili şirket için özel hüküm olduğunda, öncelikle o hüküm uygulanacaktır. Ticaret ortaklıklarına uygulanacak hükümler ve bu hükümlerin sırası konusunda, genel hükümler arasında yer alan TTK m.126 bir düzenleme getirmiş ise de bu düzenleme eksik olup öğretide, Borçlar Kanunu m.26-27 ve TTK m.126 hükümlerinden hareketle yapılan ve genellikle benimsenen sıralama şu şekildedir:
1. Emredici hükümler,
2. Ortaklık sözleşmesi hükümleri,
3. Her bir ortaklık türüne ilişkin yedek nitelikli hükümler,
4. Tüzel kişilere ilişkin Medeni Kanun’un genel hükümleri (Medeni Kanun m.47-55) ile TTK m.124-210 (ticaret ortaklıklarının genel hükümleri),
5. Borçlar Kanunu m.620 vd. (adi ortaklık hükümleri),
6. Diğer ticari hükümler (Bkz. TTK m.1),
7. Ticari örf ve âdet (Bkz. TTKm.1 ve 2),
8. Genel hükümler (Bkz. Medeni Kanun m.1).
Ancak, her bir ortaklık türüne ilişkin hükümlerden sonraki sıralarda gelen hükümler uygulanırken, doğrudan değil, her bir ortaklık türünün “niteliğine uygun olduğu oranda” uygulanması gerekmektedir (TTK m.126).
Ticaret Şirketlerinin Ortak Özellikleri Tüzel Kişilik Bulunması
Ticaret şirketlerinin hepsi tüzel kişiliğe sahiptir. Kuruluşun son aşamasını oluşturan tescil işlemi, tüzel kişiliğin doğması açısından kurucu bir etki gösterir (TTK m.125,215,305,355,569,588, Kooperatifler Kanunu m. 7). Tüzel kişiliğe sahip olmanın da beraberinde getirdiği bazı sonuçlar vardır: Ortaklarından ayrı ehliyet, ayrı malvarlığı, ayrı ticaret unvanı, ayrı yerleşim yeri ve ayrı vatandaşlık gibi.
Sınırlı Sayı İlkesine Bağlılık
Ticaret ortaklıkları sınırlı sayı ilkesine bağlıdır; daha açık bir deyişle, kurucular tarafından, ancak kanunda sayılan ortaklık tiplerinden birisi seçilebilir veya ortaklık, Borçlar Kanunu m.620/2 uyarınca adi ortaklık niteliğinde olur. Kanunda belirtilenler dışında veya karma tipte yeni bir ortaklık yaratılamaz.
Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme Olanağı
6102 Sayılı TTK ‘da ticaret şirketlerinin genel hükümleri arasında, birleşme, bölünme ve tür değiştirme ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (TTK m.134-194). Bu kapsamda, şahıs şirketi/sermaye şirketi/kooperatif şeklindeki üçlü ayrıma (TTK m. 124/2) paralel olarak hangi şirketlerin birleşebileceği (TTK m.137), hangi şirketlerin hangi şirketlere bölünebileceği (TTK m.160) ve hangi şirketlerin hangi türlere dönüştürülebileceği (TTK m.181-182), bu işlemlerin hangi aşamalardan geçmesi gerektiği, hakların korunması ve sorumluluk, hükme bağlanmıştır.
4 Kurulların Elektronik Ortamda Yapılabilmesi Olanağı
TTK m.1527, ticaret şirketlerinde kurulların, belirli şartlara bağlı olarak elektronik ortamda yapılabilmesini düzenlemiştir. Buna göre:
1. Sermaye şirketlerinde, şirket sözleşmesinde veya ana sözleşmede düzenlenmek şartıyla, yönetim kurulu ve müdürler kurulu tamamen elektronik ortamda yapılabilir veya bazı üyelerin katıldığı (fiziki) toplantıya, diğer üyeler elektronik ortamda katılabilir.
2. Kollektif, komandit, paylı komandit ve limited şirketlerde, şirket sözleşmesinde veya ana sözleşmede düzenlenmek şartıyla, elektronik genel kurul veya ortaklar kuruluna katılım, fiziki katılımın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.
3. Yukarıda öngörülen hâllerde elektronik ortamda oy kullanma için, şirketin bu amaca tahsis edilmiş bir internet sitesinin bulunması, ortağın bu yolda talepte bulunması, teknik altyapının katılıma elverişliliğinin bir teknik raporla kanıtlanması ve oy kullananların kimliklerinin saklanması şarttır.
4. Anonim şirketlerde genel kurullara elektronik katılım fiziki katılımın tüm hukuki sonuçlarını doğurur.
Limited Ortaklık
Uygulamada çok yaygın ve önemli bir şirket türü olup, kısmen anonim, kısmen adi ve Kollektif ortaklıklara benzemektedir. TTK’nin limited ortaklığa ilişkin düzenlemelerinde hem şahıs şirketi hem sermaye şirketine özgü birtakım hükümler bulunmaktadır. Ancak TTK limited şirketin sermaye şirketi karakteristiğini güçlendiren hükümlere yer vermiş ve limited şirketi bir sermaye şirketi olarak kabul etmiştir.
Anonim Şirket ile Benzerlikleri
1. Ortaklar şirket borçlarından sorumlu olmayıp sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle yükümlüdürler.
2. Asgari sermaye miktarı (en az on bin TL), kanunda belirtilmiştir.
3. Ortakların oy hakkı, kişi ortaklıklarından farklı olarak, esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanır. Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her yirmi beş Türk Lirası bir oy hakkı verir. Genel kurul kararlarının alınmasında kural olarak çoğunluk ilkesi geçerlidir.
4. Birçok konuda anonim şirketlere ilişkin hükümlere açık atıflar yapılmış olup, bu hükümler limited şirketlere de uygulanır.
Kişi (Şahıs) Ortaklıkları ile Benzerlikleri
1. Esas sermaye payının devri kolaylaştırılmış olsa da yine de payın devrinin anonim şirkete göre daha zor olması,
2. TTK ile tüm ortaklar için bağlılık yükümü getirilmesi,
3. Sermaye artırımı için temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun aranması,
4. Şirketten çıkma ve çıkarılmaya olanak tanınmış olması kişi ortaklıklarına benzer.
Tanımı ve Unsurları
Limited şirket, bir veya daha çok gerçek ve/veya tüzel kişi tarafından kurulan, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için faaliyet gösterebilen, şirket borçlarından dolayı ortaklığın malvarlığı ile ortakların ise sadece taahhüt ettikleri esas sermaye payları ile sınırlı olarak ve yalnızca ortaklığa karşı (şirket sözleşmesinde öngörülmesi durumunda ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle) sorumlu bulunduğu, esas sermayesi belirli ve sermaye paylarının toplamından oluşan bir sermaye şirketidir.
Ortak Sayısı: Bir veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi ortak olabilir.
Böylece tek ortak ile limited şirket kurulabilmesine izin verilmiştir. Kanun ortak sayısının elliyi aşamayacağını kabul etmiştir.
Limited ortaklık, anonim ortaklıkta olduğu gibi bir kişi ile kurulabilmektedir. Niteliğine uygun düştüğü ölçüde, limited ortaklıklara ilişkin tüm hükümler tek ortaklı limited şirketlere de uygulanabilir. Ancak, TTK özel olarak, bir
5 ortağı bulunan limited şirketleri düzenlemektedir. Ortak sayısı bire düşerse durum, bu sonucu doğuran işlem
tarihinden itibaren yedi gün içinde müdürlere yazıyla bildirilir. Müdürler, bildirimin alınması tarihinden başlayarak yedinci günün sonuna kadar, şirketin tek ortaklı olduğunu, bu ortağın adını, yerleşim yerini ve vatandaşlığını tescil ve ilan ettirirler, aksi hâlde doğacak zarardan sorumlu olurlar. Aynı yükümlülük, şirketin bir ortakla kurulduğu hâllerde de geçerlidir.
Ortaklık Borçlarından Sorumluluk: Şirket borçlarından dolayı şirket, malvarlığı ile sorumludur. Ortakların sorumluluğu ise, taahhüt etmiş bulundukları sermaye payı ile sınırlı ve yalnızca şirkete karşıdır. Ancak istisnai olarak, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun “Limited Şirketlerin Amme Borçları” başlıklı maddesine göre; “Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar”.
İşletme Konusu: Anonim şirketlerde olduğu gibi, ekonomik konularda faaliyet göstermesi yeterli olup mutlaka bir ticari işletme çalıştırma zorunluluğu yoktur.
Bununla birlikte uygulamada, genellikle ticari işletme sahibi oldukları görülür. Sigortacılık ve bankacılık yapamazlar.
Xxxxxx Xxxx Xxxxxxx: Limited şirketin esas sermayesi, en az on bin Türk Lirası olup sözleşmede gösterilmesi zorunludur. Burada yazılı en az tutar, Cumhurbaşkanlığı Kararı ile on katına kadar artırılabilir. Esas sermayenin değiştirilebilmesi (artırılabilmesi) için özel bir usul ile sözleşme değişikliği yapılması gerekir.
Limited şirkette esas sermaye, anonim şirkette olduğu gibi itibarî değerli paylara bölünmüştür. Bir ortak birden fazla sermaye payına sahip olabilmektedir.
Esas sermaye paylarının itibarî değerleri farklı olabilir. Ancak esas sermaye paylarının değerlerinin yirmi beş Türk Lirası veya bunun katları olması şarttır.
Tüzel Kişilik: Limited şirket diğer ticaret şirketleri gibi tüzel kişiliğe sahiptir. Şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Anonim şirket ve kooperatiflerde olduğu gibi, limited ortaklıklarda da işletme konusunun ve şirketin türünü gösteren bir ibarenin şirketin ticaret unvanında gösterilmesi zorunludur.
Ortaklığın Kuruluşu
Xxx sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve kurucuların imzalarının noterce onaylanması şarttır. Birleşme ve tür değiştirme gibi istisnalar dışında limited ortaklığın oluşumu, genellikle yeni ortaklık kurma yoluyla gerçekleşir. Yeni ortaklık kurulması üç aşamalıdır.
Sözleşmenin Hazırlanması, İmzalanması ve Noter Onayı Limited şirket ana sözleşmesine yazılması zorunlu kayıtlar şunlardır:
1. Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunduğu yer.
2. Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde, şirketin işletme konusu.
3. Esas sermayenin itibarî tutarı, esas sermaye paylarının sayısı, itibarî değerleri, varsa imtiyazlar, esas sermaye paylarının grupları.
4. Müdürlerin adları, soyadları, unvanları, vatandaşlıkları.
5. Şirket tarafından yapılacak ilanların şekli.
Kurucular Beyanının İmzalanması
Sözleşmenin tescil edilmesi için sicil müdürlüğüne başvurulurken, TTK ’a göre düzenlenmiş kurucular beyanının başvuru belgelerine eklenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Tescil ve İlan
Şirketin kurulma ve tüzel kişilik kazanma anını birbirinden ayırt ederek ön ortaklık sistemini getirmektedir. Buna
6 göre, şirket, kanuna uygun olarak düzenlenen şirket sözleşmesinde, kurucuların limited şirket kurma iradelerini açıklayıp, sermayenin tamamını şartsız taahhüt etmeleriyle kurulur ve ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Tescil kurucu niteliktedir, yani şirket tescil ile doğar.
Ortaklığın Organları ve İşleyişi
Kanunen zorunlu organlar, genel kurul ve müdürlerdir. Zorunlu organlardan birinin bulunmaması ya da toplanamaması, ortaklığın mahkemece feshine yol açabilir. Genel kurulun devredilemez yetkilerinin, müdürlerin devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkilerinin belirtilmesi suretiyle işlevler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir.
Genel Kurul
Yetkileri ve Yetki Sınırları
Öncelikle genel kurulun devredilemez nitelikteki yetkileri sayılmış;
Şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde genel kurulun devredilemez yetkileri arasına girecek konular belirtilmiştir. Genel kurul, münhasır (yalnızca kendisine özgü) olmayan yetkilerini müdürlere/ yönetim komitelerine bırakılabilir; fakat TTK. ’da sayılan münhasır nitelikteki yetkilerini bırakamaz.
Tek ortaklı limited şirketlerde, bu ortak genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Diğer organlara özgü yetkiler, üçüncü kişilerin hakları ve ortakların bireysel hakları, genel kurulun yetkilerine sınır oluşturur.
Genel Kurul Toplantısı
Olağan ve olağanüstü olmak üzere iki tür toplantı vardır. Genel kurul, müdür(ler), tasfiye memurları, mahkemenin izniyle tek pay sahibi, sermayenin en az onda birini oluşturan pay sahipleri (mahkemenin atayacağı kayyım aracılığıyla) tarafından toplantıya çağrılabilir. Ayrıca, limited şirketlerde genel kurul toplantı tutanaklarının, bakanlık temsilcisi tarafından imzalanmasına gerek yoktur.
Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir. Genel kurul toplantılarında gündeme bağlılık ilkesi geçerlidir. Gündemde bulunmayan konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz.
Çağrısız toplantı yapılması da mümkündür.
Genel kurul, toplantı gününden en az on beş gün önce toplantıya çağrılır. Şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya on güne kadar kısaltabilir.
Toplantı Yapılmaksızın (Sirkülasyon/ Elden Dolaştırma Yoluyla) Genel Kurul Yapılması Herhangi bir ortak görüşme isteminde bulunmadıkça, genel kurul kararları, ortaklardan birinin gündem maddesi ile ilgili önerisine diğer ortakların yazılı onayları alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm ortakların onayına sunulması kararın geçerliliği için şarttır.
Yetersayılar Burada üçlü bir ayrım söz konusudur.
Olağan Kararlar: Sözleşme değişiklikleri ve önemli kararlar dışında alınan kararlardır. Olağan kararlar, kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmüş olmadıkça, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır. Kanun koyucu, olağan kararlarda toplantı yetersayısı aramamıştır.
Önemli Kararlar: TTK ’de sayılan ve istisna oluşturan bazı genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir.
Şirket Sözleşmesinin Değiştirilmesine İlişkin Kararlar: Şirket sözleşmesi, esas sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla değiştirilebilir.
Oy Hakkı ve Hesaplanması
Limited şirkette ortakların oy hakkı esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanır. Limited şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her yirmi beş Türk Lirası bir oy hakkı verir. Ancak, sözleşme ile birden fazla paya sahip ortakların oy hakları sınırlandırılabilir. Ortak, en az bir oy hakkına sahiptir.
Sözleşmede oy hakkı, itibarî değerden bağımsız olarak her esas sermaye payına bir oy hakkı düşecek şekilde de belirlenebilir. Böylece limited şirketlerde, itibarî değerden bağımsız olarak her esas sermaye payına bir oy hakkı vermek suretiyle imtiyaz oluşturulabilir.
Oy hakkının esas sermaye paylarının sayısına göre belirlenmesine ilişkin şirket sözleşmesi hükmü, denetçilerin
7 seçiminde, şirket yönetimi ya da onun bazı bölümlerinin denetimi için özel denetçi seçiminde, sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesinde uygulanmaz.
Kararların Hükümsüzlüğü
Anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.
Müdür/Müdürler (Yönetim ve Temsil Organı) Müdür veya Müdürlerin Seçimi
Ortaklığın yönetim ve temsili TTK ’de düzenlenmiştir. TTK , şirketin yönetiminin ve temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenleneceğini kabul ederek seçilmiş yönetim ilkesini düzenlemiştir.
Limited ortaklıkta müdür(ler) iki şekilde seçilebilirler:
Sözleşme ile: Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir.
Şirket sözleşmesi ile şirketin yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir.
En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekmektedir.
Şirketin müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, tüzel kişi bu görevi onun adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirler.
Genel Kurul Kararı ile: Müdürler, şirket sözleşmesi dışında genel kurul kararı ile de atanabilirler.
Tek Kişilik Şirketlere Özgü Hüküm
Sözleşmenin yapılması sırasında şirket tek ortak tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek ortaklı limited şirketlerde, bu ortak ile şirket arasında yapılan sözleşmenin geçerli olması, sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu zorunluluk, piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelere uygulanmaz.
Müdür veya Müdürlerin Nitelikleri
Limited şirket müdürlerinin nitelikleri TTK’de açıkça düzenlenmemiştir. Limited şirket müdürü olarak gerçek veya tüzel kişi seçilebilir. Şirket müdürlerinden biri tüzel kişi olduğu takdirde, tüzel kişinin bu görevi yerine getirmek üzere, bir gerçek kişiyi belirleyeceği öngörülmüştür.
TTK ’te, en azından bir ortağın şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği (limited ortaklıkta tek müdür varsa onun) kabul edilmiştir.
Birden Fazla Müdürün Seçilmesi Halinde Uygulanacak Hükümler
Şirketin birden fazla müdürünün bulunması hâlinde, bunlardan birinin, şirketin ortağı olup olmadığına bakılmaksızın, genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak atanacağı düzenlenmiştir. Birden fazla müdürün varlığı hâlinde, bunlar çoğunlukla karar alırlar. Eşitlik hâlinde başkanın oyu üstün sayılır. Şirket sözleşmesi, müdürlerin karar almaları konusunda değişik bir düzenleme öngörebilir.
Müdürlerin Devredilemez ve Vazgeçilemez Görevleri
Müdürler, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkilidir. Müdürler, TTK ’de sayılan görevlerini ve yetkilerini devredemez ve bunlardan vazgeçemezler.
Müdürlerin Temsil Yetkisinin Kapsamı ve Sınırlandırılması
TTK ’te “Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler”. Müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yolu ile uygulanır. Buna göre, TTK hükümlerinin limited şirketlerde de uygulanması gerekir.
Müdürlerin Yönetim ve Temsil Yetkisinin Geri Alınması
Genel kurul kararıyla, müdür veya müdürler görevden alınabilir; yönetim hakkı ve temsil yetkisi sınırlanabilir. Her
8 ortak, haklı sebeplerin bulunması durumunda yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını ve sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Nelerin haklı sebep olabileceği, TTK ’te, sayılmıştır.
Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.
Müdürlerin Yükümlülükleri
Müdürlerin Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü, Rekabet Yasağı: Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar.
Bağlılık yükümü hem müdürler hem ortaklar açısından söz konusudur. Oysa rekabet yasağı kural olarak ortaklar hakkında değil, sadece müdürler açısından söz konusudur. Ancak sözleşmeyle, ortakların da şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir.
Müdürlerin Eşit İşlem Yükümlülüğü: Müdürler, ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem yaparlar. Bu yükümlülüğe aykırı olarak alınan müdür kararları ise batıldır.
Müdürlerin Bildirim Yükümlülüğü: Esas sermayenin kaybı ya da borca batık olması, iflâsın bildirilmesi hâllerinde anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
Müdürlerin Şirkete Karşı Borçlanma Yasağı (Şirketten borç almama yükümlülüğü):
Müdürlerin şirkete borçlanma yasağı ile ilgili olarak anonim şirketlere ilişkin TTK 395 inci madde uygulanır.
(1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.
(2) Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere katılamaz. yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir.
(3) Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması madde hükmü saklı kalmak şartıyla, şirketler topluluğuna dâhil şirketler birbirlerine kefil olabilir ve garanti verebilirler.
(4) Bankacılık Kanununun özel hükümleri saklıdır.
Müdürlerin Sorumluluğu: Anonim şirkete ilişkin olan, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen denetçilerin sorumluluğuna ilişkinhükümler limited şirketlere de uygulanır.
Denetim
Anonim şirketin denetçiye, denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri limited şirkete de uygulanır.
Ortak Sıfatının Kazanılması
Ortak sıfatının kazanılması, aslen veya devren gerçekleşir:
Aslen Kazanma
Kuruluş veya sermaye artırımlarında taahhütte bulunan kişiler, tescil ile ortak sıfatını kazanırlar. Birleşme veya tür değiştirme hâllerinde de ortak sıfatı aslen kazanılmış sayılır.
Devren Kazanma
Esas Sermaye Payının Sözleşme ile Devri
9 Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce
onanır. Buna göre, devre ilişkin sözleşmenin yazılı olarak yapılması ve imzaların noter tarafından onaylanması gerekir. Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.
Sözleşmeye hüküm konulması suretiyle, devrin ortaklar genel kurulunun onayına bağlı kalmaksızın yapılabileceği kararlaştırılabilir.
Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir. Böylelikle genel kurula geniş bir takdir yetkisi verilmiştir.
Şirket sözleşmesiyle, esas sermaye payının devri yasaklanabilir. Şirket sözleşmesi, devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.
Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurulun devri reddetmemesi halinde, onayı vermiş sayılacağını kabul etmiştir. Böylece, genel kurulun sessiz kalarak devri sürüncemede bırakması önlenmek istemiştir.
Esas sermaye payının devrini onaylayan genel kurulda Onay kararının, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınması gerekir.
Payın Kanun Uyarınca Geçişi
Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.
TTK şirketin, üç ay içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemesi hâlinde onay vermiş sayılacağını düzenlemiştir.
Esas Sermaye Payının Geçişinin Tescil Edilmesi
Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur. Ticaret siciline tescil kurucu değil, açıklayıcı etkiye sahiptir.
Tescil başvurusunun otuz gün içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir. Sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur.
Esas Sermaye Payının Gerçek Değerin Belirlenmesi
Kanunda veya şirket sözleşmesinde esas sermaye payının bedeli olarak gerçek değerin öngörüldüğü durumlarda, taraflar anlaşamamışlarsa bu değer, taraflardan birinin istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince belirlenir. Mahkemenin kararı kesindir.
Pay Defteri
Şirket, esas sermaye paylarını içeren bir pay defteri tutar. Ortakların, adları, adresleri, her ortağın sahip olduğu esas sermaye payının sayısı, esas sermaye paylarının devirleri ve geçişleri itibarî değerleri, grupları ve esas sermaye payları üzerindeki intifa ve rehin hakları, sahiplerinin adları ve adresleri bu deftere yazılır. Bunlara ek olarak, ortakların pay defterini inceleyebilmeleri öngörülmüştür.
Esas Sermaye Pay Senetlerinin İspat Aracı Şeklinde veya Nama Yazılı Olarak Düzenlenmesi TTK ’ye göre, esas sermaye pay senetleri ispat aracı şeklinde veya nama yazılı olarak düzenlenir. Ortak Sıfatının Kaybedilmesi
Çıkma
Kendi isteği ile bir ortağın ayrılmasıdır. Şu hâllerde gerçekleşir:
1. Esas sermaye payının tamamen devri ile,
2. Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde,
3. Payın itfası ile.
4. Tüm ortakların kabul etmesi ile.
10 5. Sözleşmedeki çıkma nedenlerinin gerçekleşmesi ile: Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
6. Haklı nedenlere dayanarak mahkeme kararı ile: Her ortak, haklı sebeplerin varlığı hâlinde şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.
Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.
7. Birleşme, bölünme, tür değiştirme durumlarında çıkma hakkının kullanılması ile
8. Çıkma bildirimine katılma yolu ile
9. Çıkma davasına katılma yolu ile
10. Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması ile
Çıkmaya Katılma
Ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkma istediği veya haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, müdür veya müdürler gecikmeksizin diğer ortakları bundan haberdar ederler.
Diğer ortaklardan her biri, haberin kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde; şirket sözleşmesinde öngörülen haklı sebep kendisi yönünden de geçerliyse, kendisinin de çıkmaya katılacağını müdürlere bildirmek veya açacağı bir dava ile haklı sebepler dolayısıyla çıkma davasına katılmak hakkına sahiptir.
Çıkarılma
Ortağın, rızası dışında ortaklıktan ayrılmasıdır. Şu hallerde gerçekleşebilir:
1. Ortağın mahkemeden şirketin feshinin istemesi ile
2. Şirket sözleşmesinde öngörülen çıkarılma sebeplerinin gerçekleşmesi ile
. Bir ortağın şirketten çıkarılma sebeplerinin sonradan şirket sözleşmesine konulabilmesine dair sözleşme değişikliğinin, şirket sermayesini temsil eden tüm ortakların genel kurul toplantısında oy birliği ile karar almasıyla mümkün olacağı, kanunda hükme bağlanmıştır.
3. Haklı sebebin bulunması durumunda, şirketin talebi üzerine mahkeme kararı ile
4. Birleşme ile.
5. Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması ile.
Çıkarılma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.
Ortakların Hakları
Ortakların hakları, anonim ortaklıklarda olduğu gibi, mali ve kişisel haklar olarak iki grupta ele alınabilir:
Mali Haklar
Kâr Payı Hakkı ve Yedek Akçelerle İlişkisi
TTK’ye göre, kâr payı, sadece net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir.
Şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye payının itibarî değerine oranla hesaplanır; ayrıca yerine getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin tutarı da kâr payının hesaplanmasında itibarî değere eklenir.
Tasfiye Payı Hakkı
Tasfiye usulü ve tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
Yeni Pay Alma Hakkı
Şirket sözleşmesinde veya artırma kararında aksi öngörülmemişse, her ortak, esas sermaye payı oranında, esas
11 sermayenin artırılmasına katılmak hakkına sahiptir.
Rüçhan hakkının kullanılabilmesi için en az on beş gün süre verilir.
Kişisel Haklar
Genel Kurul Toplantılarına Katılma ve İlgili Haklar
Her ortak, genel kurul toplantılarına katılma, oy kullanma ve kararlara karşı butlan ve iptal davası açma hakkına sahiptir.
Ortaklık Yönetimine ve Temsiline Katılma
Limited şirket ortakları, sözleşme ile veya genel kurul kararıyla müdür seçilebilirler. Anonim ortaklıklarda olduğu gibi yönetim organının oluşturulması zorunludur.
Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı
Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.
Genel Kurul Kararların Butlanının Tespitini ve İptalini İsteme Hakkı
Ortaklar, genel kurul kararlarının iptalini isteyebilecekleri gibi, kararların butlanının tespitini de isteyebilirler.
Denetleme Hakkı
Limited şirkette ortakların şirketi denetleme hakkı bulunmamaktadır. Limited şirketlerde denetim, yeminli mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir veya özel denetçi tarafından yerine getirilmektedir.
Çıkma Hakkı
Sözleşmede, çıkma hakkı ve nedenleri düzenlenebilir. Fakat böyle bir düzenleme bulunmasa dahi, haklı nedenlere dayanılarak mahkemeden, çıkmaya izin verilmesi talebinde bulunulabilir.
Çıkmaya Katılma Hakkı
Ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkma istediği veya haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, diğer ortaklar çıkma bildirimine veya çıkma davasına katılabilirler.
Haklı Nedenle Feshi Talep Hakkı
Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve şirketten çıkarılmasına hükmedebilir.
Ortakların Yükümlülükleri
Ek Ödeme ve Yax Xxxx Xükümlülüğü
Ortakların şirket borçlarından sorumlu olmayıp sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.
Limited şirket ortağına ek ödeme ve yan edim yükümlülüğü getirilebilmesi için bu hususun şirket sözleşmesinde öngörülmüş olması şarttır.
Ek ödeme yükümlülüğünün şirket sözleşmesinde öngörülmesi ancak şirket esas sermayesi ile kanuni yedek akçeler toplamının şirket zararını karşılayamaması, şirketin bu ek araçlar olmaksızın işlerine gereği gibi devamının mümkün olmaması, şirket sözleşmesinde tanımlanan ve Özkaynak ihtiyacı doğuran bir halin gerçekleşmiş bulunması hallerinde istenebilir. Bu yükümlülük, şartların gerçekleşmesi durumunda ortaklara yalnızca şirkete karşı nakdi ödemede bulunma borcu yükler. Bu tutar esas sermaye payının itibari değerinin iki katını aşamaz.
Haksız Alınan Kâr Paylarını İade Yükümlülüğü
Haksız yere kar almış olan ortak ve müdür bunu geri vermekle yükümlüdür. İyiniyetli oldukları takdirde ortak veya müdürün haksız alınan karı geri verme borcu, şirket alacaklılarının haklarını ödemek için gerekli olan tutarı aşamaz.
Bağlılık Yükümlülüğü ve Rekabet Yasağı
12 Ortaklar, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla
kaldırılamaz. Ortaklar, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar. Bağlılık yükümlülüğünün tüm ortaklar için öngörüldüğü belirtilmiştir. Şirket sözleşmesiyle, ortakların, şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir.
Şirket sözleşmesiyle, ortaklar için rekabet yasağı öngörülebileceğinden, kural olarak ortaklar için rekabet yasağı söz konusu değildir. Limited ortaklıkta rekabet yasağı sadece müdürler için geçerlidir.
Geri kalan ortakların tümü yazılı olarak onay verdikleri takdirde, ortaklar, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı düşen faaliyetlerde bulunabilirler.
Ortakların Şirkete Karşı Borçlanma Yasağı
Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz.
Ortakların Sorumluluğu
Kural: Ortağın asli borcu, sermaye taahhüdünü ifa etmekten ibaret olup, bu borcu ifa eden ortağın sorumluluğu sona erer. Fakat sermayenin iade edilmiş, haksız kâr payı veya faiz ödenmiş olması hâllerinde sorumluluk o miktarda yeniden doğar.
Bu kuralın istisnaları şu şekilde sıralanabilir:
Ek Ödeme ve Yax Xxxx Xükümlülüğü
Ek ödeme ve yan edim yükümlüğü tek borç ilkesinin istisnalarını teşkil eder.
Kamu Borçlarından Sorumluluk
, her bir ortak, limited şirketin ödenmeyen veya tahsil olanağı bulunmayan kamu borçlarından dolayı alacaklı kamu idaresine karşı, taahhüt ettiği sermaye oranında sorumludur.
Limited Ortaklığın Sona Ermesi Nedenleri
Limited şirketin şu nedenlerle sona erer (fesih ve infisah):
1. Sözleşmede yazılı sona erme nedeninin gerçekleşmesi ile
2. Genel kurul kararı ile
3. İflâsın açılması ile
4. Kanunda gösterilen nedenlerle
5. Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa şirketin feshine ilişkin verilecek karar ile
6. Bir ortağın talebi üzerine haklı nedenle ve mahkemece verilecek karar ile
7. Şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların, ortakların veya kamunun menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya ihlal edilmiş olursa, müdürün/müdürlerin, Ticaret Bakanlığının, ilgili alacaklının veya ortağın istemi üzerine, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince şirketin feshine karar verilir. Ancak, limited şirketin butlanına veya yokluğuna karar verilemez.
Sonuçları
Sona erme iflâs ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse tescil ve ilan edilir. Tasfiye memurlarının atanması ve azilleri ile tasfiyenin yapılması konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
Birleşme ve tür değiştirme tasfiyesiz infisaha yol açtığı için bu hâllerde tasfiye yapılmaz.
ANONİM ORTAKLIK, KURULUŞU VE ANASÖZLEŞMESİ
Anonim Ortaklığın Önemi, Yarar ve Sakıncaları
13 Anonim şirket en yaygın şirket tipi olmasa da bu tipteki şirketler, bankacılık, sigortacılık, sermaye piyasası ve devletin ekonomik faaliyetleri gibi kilit alanlarda ve büyük sermayeler gerektiren önemli sektörlerde uğraş vermektedirler. Bu nedenle ekonomik açıdan en önemli ve etkili şirket tipi olup kapitalist ekonomik sistemin egemen olduğu tüm ülkelerde, bu sistemin temel taşlarındandır.
Anonim ortaklık hukuki açıdan da büyük öneme sahiptir. Çok ortaklı olmaya uygun yapısı, sermayesi ve faaliyetlerinin çapı gibi nedenlerle bu tür ortaklıklarda, çıkar çatışmaları ve uyuşmazlıklara, diğer ortaklıklara oranla hayli fazla rastlanır.
Ayrıca, anonim ortaklığa ilişkin kanun hükümleri, yapılan atıflar nedeniyle diğer bazı ortaklıklarda da uygulanmaktadır ki; bu da ilgili hükümlerin önem ve uygulamasını daha da artırmaktadır.
Sahip olduğu önem, bu tip şirketin yarar ve sakıncalarını da beraberinde getirmektedir. Başlıca yararları olarak şunlar sayılabilir:
1. Tek başlarına işe yaramayan ve âtıl durumda bulunan küçük tasarrufların bir araya gelmesini sağlayarak büyük sermayeler oluşturur; bu sermayeleri ekonominin hizmetine sunarak büyük yatırımlar yapılmasına ve önemli projelerin hayata geçirilmesine zemin yaratır.
2. Asgari bir sermayeyle kurulması mümkün, ortaklarının sorumluluğu sınırlı ve payların devri şahıs şirketlerine oranla kolay ve tek kişi ile kurulması mümkün olduğu için, çok sayıda kişinin bir araya gelmesine ve dolayısıyla çok büyük sermayelerin toplanmasına elverişlidir. Pay sahibi sayısının 500’ü aşması, şirketin, halka açık anonim ortaklık hükümlerine tabi olmasına (bir başka deyişle sınıf değiştirmesine) yol açar.
3. Anonim şirketler, özel mülkiyetin halka yayılmasına katkıda bulunur; küçük tasarruf sahipleri, bu şirketlere ortak olmak suretiyle, hem dolaylı olarak büyük iş ve yatırımların ortağı konumuna girerler; hem şirket kârından pay alma olanağı kazanırlar.
4. Özellikle menkul kıymet borsaları gelişmiş ve kurumsallaşmış ülkelerde, şirkete girmek ve çıkmak oldukça kolaydır; çünkü borsa, şirket hisselerinin el değiştirmesi için en elverişli pazar ortamıdır.
Bununla birlikte anonim şirket, tamamen sakıncasız bir şirket tipi de değildir. Başlıca şu gibi sakıncalarından söz edilebilir:
1. Anonim şirketler, çoğunluk ilkesine göre yönetildiği için bazen örgütlü küçük bir azınlık şirket yönetimini ele geçirerek şirketi, çoğunluk çıkarları değil, kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilir. Böylece, bir yandan çoğunluk, diğer yandan kamu çıkarları zarara uğratılabilir.
2. Çok sayıda ortağı olabilmesine rağmen, ortakların büyük kısmı, genel kurul toplantılarına ilgisiz kalmaktadır. Bu ilgisizlik, büyük bir güç boşluğu anlamına da gelmekte ve küçük ama örgütlü bir azınlık, şirkete egemen olabilmektedir. Yönetici ve kural olarak denetçilerde genel kurulca seçildiğinden, genel kurulda fiilen çoğunluğu ele geçiren kişi ve gruplar, uygun bulduklarını yönetici ve denetçiyi seçmektedirler.
3. Şirketin sahip olabildiği büyük ekonomik güç nedeniyle, bu tip şirketlerde tekelleşme eğilimi ve tehlikesi daha fazladır. Tekelleşme de serbest piyasa ekonomisine ve rekabetçi ortama vurulan bir darbedir.
Bu nedenledir ki tekelleşmeyi önlemek ve bu tür şirketlerin piyasadaki hâkim durumlarını kötüye kullanmalarını önlemek için özel yasal düzenlemeler yapılması gereksinimi doğar. Ülkemizdeki 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un temel amaçlarından biriside budur.
Anonim Ortaklığın Tanımı ve Unsurları
Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş, borçlarından dolayı sorumluluğu malvarlığı ile ortaklarının sorumluluğu ise taahhüt etmiş oldukları sermaye miktarı ile sınırlı ve yalnızca şirkete karşı olan ortaklık şeklinde tanımlanabilir. Bu tanımda yer alan unsurlar, sermaye, şirketin malvarlığı ile sorumluluğu ve ortakların sınırlı ve şirkete karşı sorumluluğu şeklinde belirlenebilir.
Sermaye Unsuru ve Özellikleri
Sermaye sistemine kısaca değinecek olursak;
1. Kayıtlı sermaye sistemi, ana sözleşmede gösterilen alt ve üst limitler arasında, yönetim kurulu kararı ile ve ana
14 sözleşme değişikliği usulüne uyulmaksızın sermaye artırımına izin veren bir sistemdir. Alt limit, başlangıç sermayesi; üst limit, kayıtlı sermaye ve bu ikisi arasında, fiilen ulaşılan, yani karşılığında pay oluşturulmuş olan
rakama da çıkarılmış sermaye denilmektedir. Bu sistemi benimseyen AŞ’lerde, sermaye artırımı için ana sözleşme değişikliği usulüne uymak gerekmemekte; şirketin ihtiyaçları ve piyasa şartları doğrultusunda, yönetim kurulu kararları ile kolayca sermaye artırımı yapılabilmektedir.
2. Esas sermaye sisteminde ise, kuruluş sırasında şirketin ana sözleşmesinde gösterilerek ticaret siciline tescil edilen ve daha sonra değiştirilebilmesi (artırılması veya azaltılması), ana sözleşme değişikliği gerektiren bir tek rakam vardır; o da esas sermayedir. Bu rakam, Anx xözleşme değişikliği yapılmadıkça artmayacağı ve azalmayacağı için, sisteme, “sabit sermaye sistemi” de denilmektedir.
Şu hâlde, sermaye, sabit sermaye sisteminde “esas sermaye”, kayıtlı sermaye sisteminde ise “çıkarılmış sermayeyi ifade etmektedir. Tanımdan anlaşılmamakla birlikte, değişik hükümlerden hareketle, sermaye rakamının dört özelliği bulunduğu söylenebilir.
Nakit ile İfade Edilmesi
Anonim şirkete para, mal, hak, alacak gibi değerler sermaye konulabilmekte; fakat getirilen sermaye payının mutlaka (Türk Lirası) olarak ifade edilmesi gerekmektedir. Ayın sermaye getirilmesi durumunda değer biçme açısından kanunda özel hükümler mevcuttur.
TTK’de esas sermayenin en az elli bin Türk Lirası, kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş anonim ortaklıklarda ise başlangıç sermayesinin en az yüz bin Türk Lirası olması öngörülmüştür. Ayrıca kanun koyucu Cumhurbaşkanlığına bu belirlenen asgari tutar (lar)ı artırabilme konusunda yetki tanımış, böylece kanun değişikliğine gerek kalmadan bu asgari tutarların değişebilmesinin yolunu açmıştır.
Özel kanunlara bağlı anonim ortaklıklara, özel hükümler dışında bu Kanunun anonim ortaklıklara ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtildiğinden, asgari sermaye tutarı bakımından özel kanunlardaki istisnalar saklıdır (istisnalara örnek olarak bankalar, sigorta şirketleri, finansal kiralama şirketleri, uluslararası fuarcılık, umumi mağazacılık vb. mevzuatındaki özel hükümler gösterilebilir).
Tamamen Taahhüt Edilmiş Olması
Esas veya çıkarılmış sermayenin, ortaklığın kuruluşu sırasında, sermaye artırımı söz konusu ise artırım sırasında tamamen taahhüt edilmiş ve nakit sermayenin, ödenmesi öngörülmüş olan kısmının da ödenmiş olması gerekir.
Önceden Belirlenmiş ve Sabit Olması
Esas veya çıkarılmış sermaye, ortaklığın kuruluşu sırasında belirlenen ve Ana sözleşmede gösterilen sabit bir rakamdır. Sabit olması, sermayenin ileride hiç değiştirilemeyeceği anlamına gelmez; fakat değiştirilebilmesi için, esas sermaye sisteminde Ana sözleşmenin değiştirilmesi gerekir.
Buna karşılık kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu, çıkarılmış sermayeyi, kayıtlı sermaye rakamına kadar artırabilir ve bunun için Anx xözleşmede yazılı kayıtlı sermaye rakamının yükseltilmesi veya indirilmesi için, Anx xözleşme değişikliği (özellikle genel kurulun kararı) gerekmektedir.
Paylara Bölünmüş Olması
Pay (hisse) kavramının, esas/çıkarılmış sermayenin bir parçası/ pay senedi/ortaklık statüsü olmak üzere üç anlama geldiği belirtilmektedir.
1. İlk anlama göre, esas/çıkarılmış sermayenin pay sayısına bölünmesi ile her bir payın itibari (nominal) değeri ortaya çıkmaktadır. Her payın itibari değeri Anx xözleşmede gösterilmelidir. İtibari değer, şirketin kuruluş sırasında kural olarak gerçek değere (piyasa fiyatına) eşittir. Şirketin malvarlığı artarsa gerçek değer de artar, azalırsa gerçek değer de azalır.
Kanunda payların itibari değerlerinin en az bir kuruş olduğu ve bu itibari değerin birer kuruş ve katları olarak yükseltilebileceği kabul edilmiş; bu değerin, Cumhurbaşkanınca yüz katına kadar artırılabileceği düzenlenmiştir.
Örneğin: Bir anonim şirketin ana sözleşmesine göre, esas/çıkarılmış sermayesi 100.000 Türk Lirası olup nominal değerleri eşit ve her birinin değeri 100 Türk Lirası olan paylara bölünmüş ise, 1000 adet payı vardır. Yani pay sayılarının nominal değerleri ile çarpılması, sermaye rakamını verecektir. Payların eşit itibari değerde olması da
15 zorunlu değildir.
2. İkinci anlamda pay, payın bağlandığı kıymetli evrakı (pay senedini) ifade etmektedir. Pay senetlerinin türleri, tür değiştirmesi, bastırılması, şekli ve özellikle devrini, ayrıntılı olarak düzenlemiştir.
3. Üçüncü anlamda, her bir pay, bir ortaklık statüsünü temsil etmekte; yani paya sahip olan kişi, o pay nedeniyle bazı hak ve yükümlerin de sahibi olmaktadır. Şahıs şirketlerinden farklı olarak, ortaklık statüsü kişilere değil paylara bağlıdır.
Malvarlığı ile Sorumluluk
Her kişi gibi anonim şirket de alacaklılarına karşı malvarlığı ile sorumludur. Malvarlığı, şirketin tüzel kişi sıfatıyla belirli bir anda sahip olduğu mevcut hak, alacak, borç ve yedekleri anlatır. Bu kavram, esas/çıkarılmış sermayeden farklı olarak sabit değil, değer ve içerik yönlerinden ortaklığın faaliyetleriyle bağlantılı olarak değişiklikler gösteren bir kavramdır.
Ortakların sorumluluğu sınırlı olduğu için, şirket alacaklılarının tek güvencesini de ortaklık malvarlığı oluşturur. Bu nedenle kanun koyucu, malvarlığı değerinin esas/çıkarılmış sermaye rakamı altına düşmemesi, ortakların sermaye taahhütlerinin şirkete gerçek değeri ile getirilebilmesi ve sermayenin iade edilmemesi için çeşitli önlemlere yer vermiştir:
Nominal değerden aşağı bir bedelle pay oluşturulamaması;
Aynî sermayeye bilirkişilerce değer biçilmesi; ancak bilançoda gözüken kazançtan veya bunun için ayrılmış yedeklerden kâr dağıtılabilmesi;
Malvarlığı değerinin azalması hâlinde duruma göre alınması gereken tedbirler öngörülmüş olması;
Şirketin kendi paylarını iktisap ve rehin olarak kabul etmesinin sınırlanması ve belirli şartlara bağlanması gibi. İtibari Değer: Hisse senedinin üzerinde yazılı olan değerdir.
Ortakların Sınırlı Sorumluluğu
Ortaklar şirkete getirmeyi taahhüt ettikleri sermaye miktarı ile sınırlı olarak sorumludurlar. Bir ortak, ortaklığa karşı tek (aslî) borcu olan sermaye taahhüdünü ifa etmişse, sınırlı sorumluluğu da sona ermiş olur; tüm ortaklar oy birliği ile karar almadıkça, ortaklar yeni bir sermaye taahhüdü altına sokulamazlar.
Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararların alınabilmesi için oy birliğinin şart olduğu hükme bağlanmıştır.
Ortakların sınırlı sorumluluğunun ortaklığa karşı olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu durumda, şirketten alacağını tahsil edemeyen bir şirket alacaklısı, sermaye borcunu henüz ifa etmemiş ortağa değil, şirket tüzel kişiliğine başvurabilecek, ortağın sermaye koyma borcunun ifasını ise ancak şirketin yönetim kurulu, şayet şirket iflâs halinde ise iflâs idaresi veya tasfiye hâlinde tasfiye memurları isteyebilecektir.
Anonim Ortaklık Türleri
Uygulaması oldukça fazla ve birçok türü bulunan anonim ortaklıkları sınıflandırırken, çeşitli ölçütlerden hareket edilebilir. İki ölçütü kullanarak ortaklık türlerine değineceğiz.
İlki, yukarıda, ticaret ortaklıklarını sınıflandırırken de kullandığımız, özel hükümlere bağlı olup olmamaları açısından yapılan ve anonim ortaklıklara da uygulayabileceğimiz ölçüttür. Diğeri ise, halka açık olup olmamaları ölçütüdür.
Özel Hükümlere Bağlı Olup Olmama Açısından
Anonim ortaklıkların bir kısmı hakkında mevzuatta, öncelikle uygulanacak özel hükümler mevcut iken, diğer (özel düzenlemelere tabi olmayan) anonim ortaklıklar TTK hükümlerine bağlıdır.
Özel Hükümlere Bağlı Anonim Ortaklıklar
Bu gruptaki ortaklıkları da kendi aralarında üç alt başlığa ayırmamız mümkündür:
Kendi Özel Kanunu Bulunan Ortaklıklar: Örneğine oldukça az sayıda rastlansa da bazı anonim ortaklıklar hakkında
16 çıkarılmış özel kanunlar vardır:
Ereğli Xxxxx Xxxxx Fabrikaları AŞ Kanunu, TC. Merkez Bankası K ve İller Bankası AŞ Kanunu gibi. Bu tür anonim ortaklıklar, öncelikle kendi özel kanunlarına tabidirler; özel kanunlarda boşluk bulunan hâllerde TTK hükümleri, genel hüküm olarak bu ortaklıklara da uygulanmaktadır. Nitekim TTK ’ya göre, özel kanunlara bağlı anonim ortaklıklar, özel hükümler dışında, TTK’nin anonim ortaklıklar için öngördüğü hükümlere tabidir.
Belirli Faaliyet Dallarına İlişkin Özel Düzenlemelere Bağlı Ortaklıklar:
Ülke ekonomisi yönünden büyük önem taşıyan, bu nedenle büyük sermaye, sağlıklı işleyiş ve güven gerektiren bazı alanlarda faaliyet gösterme özel hükümlerle düzenlenmiş; bu alanlarda çalışacak ortaklıkların da anonim ortaklıklar tipinde örgütlenmesi zorunlu kılınmıştır.
Örneğin, Bankalar Kanunu’nda Sermaye Piyasası Kanunu’nda yatırım ortaklıklarının, ipotek finansman kuruluşlarının, varlık kiralama şirketlerinin (m.61), merkezi takas kuruluşlarının, merkezi saklama kuruluşlarının, Sigortacılık Kanunu’nda sigorta ve reasürans şirketlerinin; Finansal Kiralama, Faktöring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nda “finansal kiralama şirketi”, “faktöring ” veya finansman Şirketi’nin; Umumi Mağazalar Kanunu’nda işletici şirketlerin, Ödünç Para Verme İşleri Hakkında finansman ve faktöring şirketlerinin anonim ortaklık tipinde olması gerektiği düzenlenmiştir.
Özel hüküm olmayan hususlarda, bu gruptaki anonim ortaklıklar için de genel hüküm olarak TTK. Hükümleri uygulanır.
233 Sayılı KHK Düzenlemesine Bağlı Ortaklıklar: Devletin ekonomik hayatta aktif biçimde rol oynaması için tasarlanmış ve karma ekonomik sistemin bir aracı olan Kamu İktisadi Teşebbüslerini düzenleyen 233 Sayılı
KHK, KİT statüsündeki anonim ortaklıklara ilişkin hükümler içermektedir.
KİT’lerin bağlı ortaklıkları ve iştiraklerinin anonim ortaklık tipinde olması zorunludur. Bu kararnamede boşluk bulunan hallerde bu ortaklıklara da TTK hükümleri uygulanacaktır.
Genel Hükümlere Bağlı Ortaklıklar
Yukarıda belirtilen özel hükümlere tabi olmayan anonim ortaklıklar, doğrudan genel hükümlere (TTK ve ilgili mevzuata) bağlıdırlar.
Halka Açık Olup Olmama Açısından
Oldukça önemli sonuçlar doğuran bir ayrım olup, temel önemi, halka açık anonim ortaklıkların öncelikle Semaya Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuata tabi olması; boşluk bulunan hâllerde yine TTK hükümlerinin genel hüküm olarak uygulanmasıdır. Halka açık olmayanlar ise doğrudan TTK ve ilgili mevzuat hükümlerine tabidirler.
Semaya Piyasası Kanunu uyarınca Halka Açık Anonim Ortaklık, pay senetlerini halka arz eden ve arz etmiş sayılan ortaklıklardır. Şu hâlde halka açıklık niteliği, ya payların fiilen halka arzı ile ya da fiilen halka arz edilmese dahi, kanun gereği, payların halka arz edilmiş sayılması ile kazanılabilmektedir.
Halka Açık Anonim Ortaklıklar da kendi içerisinde, pay senetleri borsada (İMKB’de) işlem görenler (Borsa şirketleri) ve görmeyenler şeklinde ikiye ayrılır. Borsa şirketleri, Semaya Piyasası Kanunu yanında Borsa mevzuatına ve denetimine de tabidirler. Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar.
Kurucu Sıfatı ve Kuruluş Aşamaları
Kuruluş, ortaklık tüzel kişiliğinin doğması için kanunun öngördüğü tüm işlem ve aşamaların gerçekleşmesi sürecini ifade eder. Kanun, Anx xözleşmenin hazırlanmasından başlayan ve tescile dek devam eden aşamalar öngörmüş olup bir aşama tamamlanmadan diğerine geçilememektedir.
TTT tedrici kuruluş sistemine yer vermemiş; fakat kuruluştan hemen sonra halka açılmaya olanak tanıyan bir düzenleme getirmiştir.
Kurucu Sıfatı
Ana sözleşmeyi imzalayan ve sermaye koymayı taahhüt eden gerçek ve/veya tüzel kişiler kurucu sıfatını kazanır.
17 Bir kişi, başkası hesabına pay taahhüdünde bulunmuş ve Anx xözleşmeyi imzalamışsa, adına hareket edilen kişi de kuruluştan doğan sorumluluk bakımından kurucu sayılır.
Halka Arz: Pay senetlerinin satın alınması için her türlü yoldan halka çağrıda bulunulması, halkın bir anonim ortaklığa katılmaya veya kurucu olmaya davet edilmesidir.
Ana sözleşmenin Hazırlanması ve İçeriği
Kurucu sıfatı henüz kazanılmadığı için kurucu adayı diyebileceğimiz kişilerce, kanuna uygun bir Ana sözleşmenin hazırlanması veya hazırlatılması gerekir.
Ana sözleşme, ortaklığın anayasası niteliğindedir. Bu nedenle ortaklığın başlangıcından sona ermesine kadar tüm hususlarda önemli olabilecek temel bir belgedir; ortaklığın kurulması için birtakım bilgilerin bu belgede gösterilmesi zorunlu olduğu gibi, bazı hususların geçerlilik kazanması için de ana sözleşmeye yazılması gerekir.
Ana sözleşme içeriğine giren ve girebilen tüm hususları, ana sözleşme içeriğine dâhil olmada pay sahiplerinin iradelerinin etkisi ve geçerlilik yönlerinden ele almak suretiyle üç xxx xxxxxx altında toplamak mümkündür.
Ana sözleşmede bulunmaları zorunlu hususlar (zorunlu içerik), öngörülmeleri koşulu ile ana sözleşmede bulunmaları zorunlu hususlar (şartlı zorunlu içerik) ve nihayet ana sözleşmede bulunabilen hususlar (ihtiyari içerik). Grubuna girebilecek hususları oldukça sınırlandıran ve TTK’nin anonim ve limited şirket hükümlerine emredici nitelik veren bir ilke içermektedir. Hüküm, Xxx sözleşmenin, TTK’nin anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak kanunda buna açıkça cevaz verilmişse ayrılabileceğini düzenlemiştir. Buna göre, ana sözleşmenin kanundan ayrı bir düzenleme getirmesi ancak kanunun buna açıkça izin vermesi şartına bağlıdır.
Kanun açıkça izin vermedikçe, ana sözleşmede kanundan sapan bir düzenlemeye yer verilmesi mümkün değildir.
Ana sözleşmenin ihtiyari nitelikte hüküm içerebilmesi için dahi, kanunun buna dair açık izin vermiş bulunması gerekmektedir.
Ana sözleşmede Bulunması Xxxxxxx Xxxxxxxx
Bu hususlar, ortaklığın türüne ve halka açık nitelik taşımasına bağlı olarak başka kanunlarda da (örneğin Semaya Piyasası Kanunu) zorunlu hususlar gösterilmiş olabilmektedir. Burada yalnızca TTK ’de gösterilen zorunlu unsurları sayarsak;
1. Şirketin ticaret unvanı ile merkezinin bulunacağı yer,
2. Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış işletme konusu,
3. Şirketin sermayesi ile her payın itibari değeri ile bunların ödenmesinin şekil ve şartları,
4. Pay senetlerinin nama veya hamiline yazılı olacakları,
5. Yönetim kurulu üyelerinin sayıları, bu kişilerden ortaklık adına imza atmaya yetkili olanlar ve ilk yönetim kurulu üyelerinin kimler olduğu,
6. Genel kurulların toplantıya ne şekilde çağrılacakları,
7. Şirkete ait ilânların nasıl yapılacağı,
8. Pay sahiplerinin taahhüt ettiği sermaye paylarının tür ve miktarları,
9. Şirketin hesap dönemi.
Sayılan bu zorunlu hususları içermeyen bir ana sözleşme, emredici hükümlere aykırılık nedeniyle geçersiz olacak, izne tabi ortaklıklarda Bakanlık izin vermekten ve ayrıca sicil memuru tescilden kaçınacaktır.
Öngörülmeleri Koşuluyla Ana sözleşmede Bulunması Zorunlu Olan Hususlar
Bu hususların ortak özelliği, ana sözleşmede bulunmalarının mutlak gerekli olmamasıdır. Bu açıdan, ana sözleşme içeriğine dâhil olmalarının temelinde ihtiyarilik mevcuttur. Fakat ileride ele alacağımız tamamen ihtiyari nitelikteki hususlardan farklı olarak geçerlilik kazanabilmeleri için ana sözleşmede öngörülmeleri zorunludur.
Örneğin, kuruluşla ilgili hükümler birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısının sınırlandırılması; yönetim
18 kurulu üyelerinin görev süreleri ve tekrar seçilmeleri yasağı (m. 362), yönetim yetkilerinin devri, temsilde çift imza kuralının aksi; yönetim kurulu kararlarının pay sahiplerine bildirim şekli, cezai şart ödenmesi ve temerrüt faiz oranı, imtiyazlı pay yaratılması, kayıtlı sermaye sisteminin kabul edilmesi gibi, kanunda gösterilen birçok husus, ancak ana sözleşmeye yazılmış olmaları şartıyla geçerlilik kazanabilecektir.
Ana sözleşmede Bulunabilecek İhtiyari Hususlar
Bu son gruba ana sözleşmeye yazılabilen, ancak yazılmasa dahi başka bir hukuki işlem formu içerisinde de (örneğin genel kurul veya yönetim kurulu kararı ya da bazen alelade bir borçlar hukuku taahhüdü olarak) geçerlilik kazanabilen hususlar girer.
Örneğin:
1. Ana sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı varsa, primli pay senedi çıkarılabilir.
2. yönetim kurulu başkan ve/veya başkan vekilinin, yönetim kurulu kararı veya ana sözleşmede hüküm olması şartıyla genel kurul kararı ile seçilebilecektir.
3. yönetim kurulu üyelerine, tutarı ana sözleşme veya genel kurul kararı ile belirlenmek şartıyla, huzur hakkı, ücret, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir.
4tasfiye memurlarının ana sözleşme veya genel kurul kararı ile atanabileceğini düzenlemiştir.
5. birden çok tasfiye memuru var ve aksi ana sözleşmede veya genel kurul kararında öngörülmemiş ise, işlemlerin şirketi bağlaması için, unvan altında iki tasfiye memuru imzası yeterlidir.
6, Ana sözleşme veya genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça, tasfiye payı dağıtımı para olarak yapılır.
Kanun’da hiçbir hüküm olmayan hususlarda ise, tamamen ihtiyari, yani bir borçlar hukuku sözleşmesine konu olabilecek hususların Ana sözleşmeye yazılmasına, TTK hükmü engel oluşturmaktadır.
Kurucu İmzaları, Noter Onayı
Xxx sözleşme, kurucularca noter huzurunda imzalanacak ve imzalar noterce onaylanacaktır. Bu şeklin resmi onamaya bağlı yazılı şekil olduğu kabul edilmek gerekir.
Ön Ortaklık Kavramı ve Niteliği
Şirket, kurucuların, sermayenin tamamını ödemeyi şartsız taahhüt ettikleri ve şirket kurma iradelerini açıkladıkları, kanuna uygun düzenlenmiş bulunan Ana sözleşmedeki imzalarının noterce onaylanması ile kurulur; tüzel kişiliğin tescil ile doğacağına dair hükmü saklıdır. Bu düzenleme ile şirketin pay sahipleri arasında kurulma ve tüzel kişilik kazanma anları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmakta ve anonim ortaklık kurmak amacıyla bir araya gelen kurucuların, ortaklığın tesciline kadarki dönemde aralarında oluşan ilişkinin, Alman Hukuku örnek alınarak ön ortaklık sayıldığı görülmektedir.
Pay Bedellerinin Ödenmesi
Nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmi beşi tescilden önce, nakdi sermayenin geri kalanı da anonim ortaklığın tescilini izleyen yirmi dört ay içinde ödenecektir.
Kayıtlı sermaye sistemini kabul edecek şirketlerde de gerek kuruluşta gerek sermaye artırımlarında, nakdi sermaye taahhütleri yönünden yine uygulanacaktır.
Gerekiyorsa Bakanlık İzni
Kuruluş sistemlerini açıklarken belirttiğimiz üzere Bakanlıkça yürürlüğe konulacak tebliğ uyarınca, faaliyet konusu yönünden belirlenecek bazı şirketlerin kuruluşu ve Ana sözleşme değişiklikleri izne bağlıdır.
Tescil ve İlân
Ortaklık, merkezinin bulunduğu yerin ticaret siciline yapılacak tescille tüzel kişilik kazanır. Tescil kurucu niteliktedir; daha sonra yapılacak ilân ise açıklayıcıdır. Bakanlık iznine bağlı anonim ortaklıklarda bu iznin alınmasından, diğer anonim ortaklıklarda “şirketin” kurulması tarihinden itibaren otuz günlük süre içinde, anonim
19 ortaklık, merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil olunur.
Kuruluştan Sonra Payların Halka Arz edilmesi Olanağı
Ana sözleşmede taahhüt edilmiş olup da taahhüt sahiplerince, şirketin tescilinden itibaren en geç iki ay içinde halka arz edileceği ana sözleşmede belirtilmiş ve ayrıca garanti edilmiş bulunan nakdi payların karşılıkları, satıştan elde edilen gelirden ödenir. Halka arz, sermaye piyasası mevzuatı uyarınca yapılır. Satış süresi sonunda, payların itibari değerlerinin, varsa çıkarma primlerinin karşılığı şirkete, giderler düşüldükten sonra kalan tutar ise, senetlerini halka arz eden pay sahiplerine ödenir. Halka Arz edildiği hâlde süresinde satılamayan pay bedellerinin tamamı, süresinde halka arz edilmeyenlerin bedellerinin ise yüzde yirmi beşi, iki aylık süreyi izleyen üç iş günü içinde ödenecektir.
Kuruluş İşlemlerindeki Eksiklik ve Aykırılıkların Yaptırımı Sorunu
Kanun koyucu, ortaklığın tüzel kişilik kazanmasından sonra, artık yokluk ya da butlanının ileri sürülememesini temel bir ilke olarak kabul etmiş ve fesih davasını hükme bağlamıştır. Kuruluşta ve sermaye artırımında önemli sebeplerin varlığında, kuruluş eksikliklerinden dolayı tescil ve ilândan itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde, belirli şartlarla, ortaklığın feshi davası açılabilmesine olanak tanınmıştır.
Böylece, anonim ortaklığın kuruluşu sırasında kanunda öngörülen işlemlerin eksik yapılması ya da hiç yapılmaması veya iradelerin sakatlanmış olması veya ana sözleşmenin zorunlu içeriğine uyulmaması gibi durumlarda anonim ortaklık her nasılsa tescil edilip tüzel kişilik kazanmışsa ne yapılacağına ilişkin boşluk doldurulmuştur. Kanun koyucunun kuruluştaki sakatlıkların varlığı hâlinde fesih davasını tercih etmesinin nedeni bu davanın ileriye doğru etkiyi sağlamasıdır.
Kuruluş sırasında kanun hükümlerine aykırılık suretiyle alacaklıların, pay sahiplerinin ve kamunun menfaatlerinin önemli şekilde tehlikeye düşmesi durumunda, pay sahipleri, alacaklılar ve Bakanlık, anonim ortaklığın tescil ve ilânından itibaren üç ay içinde ortaklığın feshi için dava açabileceklerdir.
Kuruluş Sırasında Yapılan İşlemlerden Ortaklığın Sorumluluğu
Henüz tüzel kişiliğin doğmamış olduğu bir aşamada, ortaklığı temsilen işlem yapılması, özel bir hükümle düzenlenmiştir. “Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Ancak, işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içerisinde bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur”.
Kuruluştan Sonra Devralma
Nakit dışı sermaye ile ortaklık kurulması, mahkemeye başvurma, bilirkişi seçimi, değer takdiri, ana sözleşmeye bu değerin yazılması gibi bir takım ağır ve ek formaliteler gerektirmektedir. Kurucular, bu formalitelerden kaçınarak, ortaklığın tescilinden sonra işletme veya bazı ayınları devralmak isteyebilirler. Kanuna karşı hile oluşturan bu davranışlar, ortaklığa, ortaklara ve alacaklılara zarar vereceği için bir yaptırıma bağlanmış ve bazı özel önlemler getirilmiştir.
Uygulanma şartları şunlardır:
1. Ortaklığın tescilinden itibaren iki yıl içinde, bir işletme veya ayın şirketçe devralınmalı veya kiralanmalıdır (ayın, süre ve işlem türü koşulu).
2. Devralınan veya kiralanan değer, ortaklık sermayesinin 1/10’unu geçmelidir (değer koşulu).
3. Bu devir veya kiralama, şirketin işletme konusuna girmemeli veya cebri icra yoluyla da gerçekleşmemelidir (konu ve alış şekli koşulu). Yani şirketin işletme konusuna giren veya girmese bile cebri icra yoluyla edinilen işletme ve ayınlar hakkında bu madde uygulanmaz.
Sonuçları
Devralma ve kiralamalar, genel kurulca tasdik ve ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli olmaz. Geçerlilik kazanabilmesi için, kendisinden kaçınılan kanun hükümlerinin amacı doğrultusunda bazı formalitelere uyulması
20 gerekmektedir:
1. Yönetim kurulunun başvurusu üzerine, şirket merkezinin olduğu yerin asliye ticaret mahkemesince bilirkişi atanır ve değer tespiti yaptırılır.
2. Ağırlaştırılmış yetersayı ile genel kurulun toplanması, konuyu görüşmesi ve onay kararı alması gerekir.
3. Sözleşme genel kurulun onay kararıyla birlikte tescil ve ilân olunur. Buradaki tescil kurucu niteliktedir.
ANONİM ORTAKLIĞIN ORGANLARI
Zorunlu Organlar ve İlişkileri
Kişi ortaklıklarında da tüzel kişilik bulunmasına rağmen, ortak sayısının az ve sorumluluklarının sınırsız olması, ortakların şirket işlerini bizzat yapmak istemelerine yol açmaktadır. Bu nedenle, kişi ortaklıklarında organlaşmaya gidilmemiştir. Buna karşılık, sayıca fazla, aralarındaki ilişki olmayan veya sınırlı düzeyde olan ve sorumlulukları sınırlı ortaklardan oluşan anonim ortaklıklarda bir organlaşmaya ve iş bölümüne gidilmiştir.
TTK sisteminde, genel kurul ve yönetim kurulu olmak üzere, kanunen zorunlu iki organa yer verilmiştir. Bu organlardan birinin uzun süre yokluğu veya genel kurulun toplanamaması durumunda, ortaklığın feshi için, pay sahiplerine, şirket alacaklılarına ve Bakanlığa, dava açma yetkisi tanınmıştır.
TTK genel kurul ve yönetim kuruluna tanınan devredilemez yetkileri gösteren maddeler öngörmektedir.
Bu hükümler ile organlar arası görev ve yetki ayrımının belirgin hâle geldiği ve yönetim kurulunun görev ve yetkilerinin ön plana çıkarıldığı söylenebilir.
YÖNETİM KURULU
Yönetim kurulu, ortaklığın yönetim ve temsil organı olup, bulunmaması bir fesih nedenidir. Yönetim kurulunun tek kişiden oluşması mümkündür; üye sayısı ana sözleşmede gösterilir.
Yönetim Kurulunun Görev ve Yetkileri
Yönetim kurulu, kanun ve ana sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisine bırakılanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli her tür işlem ve işler hakkında karar alma konusunda yetkilidir.
Yönetim Kurulu, görev ve yetkilerini kural olarak topluca (kurul şeklinde) kullanır; istisnai bazı işlerde üyelerin bireysel olarak yetkileri vardır.
TTK’de öngörülen ve kurul olarak kullanılan yetki ve görevlerin başlıcaları şunlardır:
1. Ortaklığı yönetmek ve temsil etmek, Yönetim iç ilişkide, temsil ise dış ilişkide gündeme gelir. Bu kapsamda ticari temsilciler ve vekilleri, müdürler ile aynı işleve sahip imza yetkililerini atama ve azletme yetkisi de vardır.
2. Ortaklığın denetimi ve üst düzeyde yönetimi için gerekli düzenin kurulması, Yönetim teşkilatını belirleme ve yönetimle görevli kişilerin kanunlara, ana sözleşmeye, iç yönergelere ve yazılı talimatlara uygun davranıp davranmadığının üst gözetimine de yetkilidir.
3. Ortaklık malvarlığının borca batık hâle düşmesi durumunda mahkemeye bildirim ve birtakım önlemler alınması,
4. Genel kurul toplantılarının hazırlanması ve yürütülmesi, Xxx sözleşme değişikliği, sermaye artırımı ve azaltımları hazırlıklarının yapılması ve yürütülmesi, gerekiyorsa Bakanlıktan izin alınması,
5. Şirket defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporlarının ve kurumsal yönetim açıklamalarının hazırlanması,
6. Ortaklığın sona ermesi ve tasfiye işlemleri ile ilgili görev ve yetkiler,
7. Kanunun öngördüğü tescil ve ilân işlemlerinin yaptırılması gibi,
8. Genel kurul kararlarının uygulanması, gerekirse alınan kararlara karşı iptal davası açılması,
9. Nama yazılı pay senetlerinin devrine izin verilmesi ve yeni malikin pay defterine kaydedilmesi,
10. Sermaye artırımlarında yeni çıkarılan paylar üzerinde mevcut ortakların rüçhan (yeni pay alma) haklarını kullanmalarının sağlanması,
21 11. İmtiyazlı pay sahipleri genel kurullarının gerektiğinde toplantıya çağrılması,
12. Özellikle kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş ortaklıklarda yönetim kuruluna, ana sözleşmeye hüküm konularak önemli bazı başka yetkilerin tanınabilmesi de mümkündür.
Örneğin sermaye artırımlarında rüçhan haklarını kısıtlama, imtiyazlı paylar yaratma, imtiyazları kısıtlama, primli pay çıkarma gibi.
Yönetim kurulunun kullanacağı yukarıdaki yetkilerin büyük bir kısmı, devredilemez görev ve yetkiler niteliğindedir. Ayrıca, sahip olduğu bazı görev ve yetkiler kurul şeklinde kullanılmakla birlikte, bazı yetki ve görevler bireysel olup her bir üye bunları tek başına kullanabilir. Örneğin, uygulanması kişisel sorumluluk doğuracak genel kurul kararlarının iptalini dava etme, yönetim kurulunun toplantıya çağrılması için başkandan talepte bulunma, bilgi alma ve inceleme hakkı gibi.
Yönetim kurulunun en önemli görev ve yetkisi, ortaklığı yönetmek ve temsil etmek olduğundan bunları ayrı ayrı ele almak gerekir:
Yönetim Görev ve Yetkileri
Yönetim, ortaklık iş ve ilişkilerinin yürütülmesi yanında, ortaklık ile ortaklar arasındaki ilişkileri düzenleyen kanun ve ana sözleşme hükümlerinin öngördüğü görev ve yetkileri de kapsar.
Ortaklık iş ve ilişkilerinin yürütülmesine örnek olarak, gündelik işlerin yapılması, memur ve müstahdemlerin atanması, ticari temsilcilerin atanması ve azli, defterlerin tutulması, yazışmaların yürütülmesi, tebligat yapılması ve kabul edilmesi verilebilir.
Ortaklık ile ortaklar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesine örnek olarak ta genel kurulu davet, toplantı hazırlıkları yapılması, tutanak ve cetvellerin düzenlenmesi, sermaye borcunda mütemerrit ortaklara karşı işlem yapılması, rüçhan haklarının kullandırılması, nama yazılı pay devirlerine izin verilmesi, ortakların aydınlatılması (bilgi verilmesi) sayılabilir.
Yönetim kurulu ortaklığın işletme konusu içerisinde kalmak koşuluyla kural olarak her konuda yönetime ve temsile yetkilidir. İstisna olarak, genel kurula (ana sözleşme ve esas sermaye değişikliği, fesih, hesapları onaylama ve kâr dağıtımı kararları) özgü yetkiler ile ortaklığın denetimi gibi işler sayılabilir.
Görev ve Yetkilerin Kullanılması (Toplantılar)
Yönetim kurulu, ortaklık işlerinin yürümesi açısından asgari ve zorunlu nitelik taşıyan, örneğin, defterlerin tutulması, bilanço ve yıllık raporların düzenlenmesi gibi bazı işleri, ayrıca karar almasına gerek olmaksızın yerine getirir. Fakat karara ihtiyaç göstermeyen bu gibi işler dışında, görev ve yetkilerini, alacağı kararlara dayanarak kullanır.
Yönetim kurulu, kararlarını kural olarak yapılması gereken toplantılarda alır. Her üye, yapılacak toplantılara katılmak, toplantıda görüş beyan etmek, oy kullanmak hak ve yetkisine sahiptir; toplantılara katılmak aynı zamanda bir görevdir. Toplantılara mazeretsiz katılmamak, üyenin sorumluluğuna yol açabilir.
Yönetim kurulu, her yıl, üyeleri arasından bir başkan ve ona vekâlet etmek üzere en az bir başkan vekili seçer; Xxx sözleşmede aksi öngörülebilir. Bunlar dışında, işlerin gidişini izlemek, belli konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde, üyelerinin de bulunabileceği komisyon ve komiteler oluşturabilir.
Pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite, denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhâl kurulur ve ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda verir.
Yönetim Kurulunun Toplantıya Daveti: Yönetim kurulu, başkan ya da başkan vekilinin yapacağı davet ile toplanabilir. Üyelerden herhangi birisi de başkan ya da vekilinden, toplantı çağrısı yapmasını yazı ile isteyebilir. Daveti yapan veya yaptıran, toplantının gündemini de belirler.
Toplantıya davet usulü kanunda düzenlenmemiştir. Önemli olan, toplantıdan haberdar edecek ve herhangi bir
22 uyuşmazlık çıktığında bu hususu ispatını sağlayacak bir şekilde davetin yapılmış olmasıdır. Davetin, iyi niyet ve somut olayın özellikleri çerçevesinde belirlenecek bir süre önceden yapılması da gerekir.
Davette gündemin de gösterilmesi gerekir ise de genel kurul toplantılarından farklı olarak yönetim kurulu toplantılarında gündeme bağlılık kuralı geçerli değildir. Yönetim kurulu toplantılarına katılmak her üye için bir görev de olduğuna göre, böyle bir kurala gerek duyulmamıştır. Gündemde olmayan konularda karar alınabileceği gibi, gündeme sonradan madde de eklenebilir.
Toplantı Yeri, Zamanı, Usulü ve Karar:
Kanunda, yönetim kurulunun toplanma yeri ve zamanı hakkında bir hüküm yoktur. Bu konular, çıkarılacak bir iç yönetmelikle düzenlenebilir; yoksa serbestçe belirlenir.
Yönetim kurulu toplantılarında her bir üye, bir oy kullanma hakkına sahiptir.
Oyun bizzat kullanılması gerekir; üyeler birbirlerini temsilen oy kullanamaz ve toplantılara vekil aracılığı ile de katılamazlar. Kural olarak açık oylama yapılır fakat gizli oylama yapılmasına da karar verilebilir. Çekimser oy konusunda kanunda hüküm yok ise de çekimser oy kullanılması mümkündür ancak ret oyu olarak kabul edilmektedir.
Toplantının içeriği bir tutanakla tespit edilmek ve katılan tüm üyelerin imzasına sunulmak zorundadır. Kararların geçerliliği, yazılıp imzalanmasına bağlıdır. Tüm yönetim kurulu üyelerinin toplantıdaki görüş, oy, muhalefet şerhlerini tutanağa geçirtme hakları vardır. Üyeler, bu yolla da kusursuzluklarını kanıtlayıp, müteselsil sorumluluktan kurtulabilirler.
Elden dolaştırma yoluyla karar alınması yöntemi:
Hiçbir üye toplantı yapılması talebinde bulunmamak şartıyla, toplantı yapılmaksızın, bir üyenin belirli bir konuda ve karar şeklindeki yazılı önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınarak da karar verilebilir.
Fakat bu yöntemle karar almanın geçerlik şartı, aynı önerinin tüm üyelere yapılmış olmasıdır. Onayların aynı kâğıtta yer alması zorunlu değil ise de onay imzalı kâğıtlar karar defterine yapıştırılmak veya kabul oyu verenlerin imzasını içeren bir karara dönüştürülmek gerekir.
Bu yola, daha çok, aciliyet veya toplanma güçlüğü olan hâllerde başvurulmaktadır.
Bir üyenin dahi görüşme yapılmasını istemesi hâlinde, elden dolaştırılarak veya toplantısız karar alınamaz.
Doğaldır ki burada, toplantı yetersayısı söz konusu olmaz. Kanun, karar yetersayısı olarak üye tamsayısının çoğunluğunu yeterli görmüştür. Toplantıda veya toplanmaksızın alınan kararlar “karar defteri” ne geçirilmelidir; Kararların yazılı olması ve imzalanması geçerlilik şartıdır.
Elektronik yönetim kurulu toplantısı yapma olanağı:
Yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılabilmesine izin vermektedir. Ana sözleşmede öngörülmüş olması şartıyla, yönetim kurulu elektronik ortamda yapılabilir. Bazı üyelerin fiziken mevcut bulundukları bir toplantıya bir kısım üyelerin elektronik ortamda katılması yoluyla da gerçekleştirilebilir. Bu hâllerde Kanun’da veya Ana Sözleşmede öngörülen toplantı ile karar nisaplarına ilişkin hükümler aynen uygulanır. Bu kararlar güvenli elektronik imza ile imzalanabilecekleri gibi, daha sonra, fizikî imza ile de kayıt altına alınabilirler.
Ticaret Bakanlığı tarafından konuya ilişkin olarak, “Ticaret Şirketlerinde Anonim Şirket Genel Kurulları Dışında Elektronik Ortamda Yapılacak Kurullar Hakkında Tebliğ” yayınlanmıştır.
Yönetim Kurulu Üyesinin Toplantıya Katılma Yasağı: Yönetim kurulu üyeleri, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya eşinin ya da alt ve üst soyundan birinin yahut üçüncü dereceye (bu derece dâhil) kadar, kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaati ile şirketin menfaatinin çatıştığı konularda, o toplantıya katılamazlar. Bu yasak, dürüstlük kuralı gereği olan diğer durumları da kapsar. Şüpheli durumlarda kararı yönetim kurulu verir; bu oylamaya ilgili üye katılamaz. Menfaat çatışması yönetim kurulu tarafından bilinmiyorsa ilgili üyenin açıklama yükümü de vardır. Böyle bir konunun görüşülmesi söz konusu ise, ilgili üyenin toplantıdan çıkması ve çıkış nedenini tutanağa geçirtmesi gerekir.
23 Bunlara aykırı hareket eden üye ile durumu bilmesine rağmen itiraz etmeyen üyeler ve ilgili üyenin toplantıya
katılmasını karara bağlayan üyeler, ilgili işlem yüzünden ortaklığın uğradığı zararı tazminle yükümlüdür.
Toplantı ve Karar Yetersayısı:
Ana sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm öngörülmemiş ise, yönetim kurulu, üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır.
Karar yetersayısı ise mevcudun çoğunluğudur. Oylamada eşitlik durumunda, konu, sonraki toplantıya bırakılır; yine eşitlik çıkarsa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır.
Yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de toplantı ve karar yetersayılarına ilişkin kural uygulanır.
Bununla birlikte, ana sözleşmede farklı yetersayılar kabul edilebilir; toplantı yetersayısı olarak “tüm üyelerin oy birliği” veya “beş kişilik Yönetim Kurulunda en az dört üyenin olumlu oyu” gibi sadece ağırlaştırıcı bir hüküm ana sözleşmede öngörülebilir.
Yönetim Kurulu Kararlarının Hükümsüzlüğü
Yokluk, butlan ve iptal edilebilirlik yaptırımlarının yönetim kurulu kararlarına uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yokluk ve Butlan: TTK, yönetim kurulu kararlarının yokluğuna ilişkin hükümlere yer vermemiştir. Bununla birlikte genel hükümlerin burada da uygulanması mümkündür.
Bir yönetim kurulu kararından söz edebilmek için iki kurucu unsura ihtiyaç vardır. Bunlar, ortada bir yönetim kurulunun mevcut olması ve emredici hükümlere uygun şekilde karar almasıdır. Bu unsurlardan birinin bulunmamasına yol açacak aykırılıklar, kararı “yok” kılar. Örneğin, toplantı yapılmadığı ve elden dolaştırma ile karar da alınmadığı halde toplantı yapılıp karar alınmış gibi gösterilmiş ise, toplantı ve karar yetersayılarına uyulmaksızın karar alınmış ise, yokluk gündeme gelecektir.
Kanun, örnek niteliğinde dört neden sayarak, yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitini açık hükme bağlamıştır. Sayılan bu dört butlan nedeni şunlardır:
1. Eşit işlem ilkesine aykırı kararlar: TTK m.357, eşit işlem ilkesini düzenlemiş olup bu ilke, genel kurul kararları gibi, yönetim kurulu kararları bakımından da uyulması gerekli bir sınır oluşturmaktadır. Örneğin, pay senedi bastırma, bazı pay sahiplerine senetlerin derhal verilmesi, diğerlerinin senetlerinin bir yıl sonra genel kurul sırasında teslim edilmesine dair veya pay sahiplerinin muaccel olmuş nakit sermaye taahhütlerinin ifasında ya da kâr payı dağıtımında bazı pay sahipleri yararına eşitsizlik yaratan kararlar batıldır.
2. Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen kararlar: Genel kurul kararları gibi, yönetim kurulu kararları da anonim şirketin temel yapısına uymalıdır. Anonim şirketin temel yapısı, anonimdik, sermayenin paylara bölünmüşlüğü, her bir payın bir pay sahipliği konumu oluşturması, ortakların sınırlı ve sadece şirkete karşı sorumluluğu, pay devri serbestliği, bağımsız denetime bağlı olma, organlar arası işlevler ayrılığı ve organların devredilemez yetkileri bulunması ve yönetimin hesap verebilirliği gibi ilkelere dayanmaktadır.
Bu ilkelere aykırılık oluşturan yönetim kurulu kararları da batıl sayılacaktır.
Örneğin, pay sahiplerine sermaye borcu dışında ve kendi rızaları da aranmaksızın ek ödeme yükümü getirilmesine, genel kurullarda pay sayısına değil, kafa sayısına göre veya her bir payın itibari değerine bakılmaksızın pay sayısına göre oy kullandırılacağına, pay sahibi olmayan birine, kâr payı, tasfiye payı, genel kurul toplantılarına katılma ve oy kullanma gibi pay sahipliği hakları tanınmasına ilişkin kararlar gibi.
Sermayenin korunması ilkesine aykırı kararlar da batıldır. Örneğin, itibari değersiz veya asgari itibari değerin altında pay oluşturulmasına, şirketin kendi paylarını izin verilen ölçü dışında edinmesine, finansal tabloların ve faaliyet raporlarının incelemeden kaldırılmasına, pay sahiplerinin ve yöneticilerin koşulsuz olarak şirkete borçlanabilmesine, karşılığı ödenmeksizin de hamiline senet çıkarılabilmesine, sermaye için faiz ödenmesine, yedek akçelerin çözülerek tamamen pay sahiplerine dağıtılmasına ilişkin yönetim kurulu kararı gibi.
3. Pay sahiplerinin özellikle vazgeçilemez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan
24 ya da güçleştiren kararlar: Genel kurula katılma, katılmıyor/katılamıyorsa kendisini temsil ettirebilme, oy kullanma, iptal davası, sorumluluk davası gibi kanunun tanıdığı dava açma haklarını kullanma, kâr dağıtımda payını
talep etme gibi hakları ortadan kaldıran, kısıtlayan veya kullanımını zorlaştıran yönetim kurulu kararları da batıldır.
Nakit sermaye borçları muaccel olmamasına rağmen, ancak borcunu ifa eden pay sahiplerinin genel kurul toplantılarına alınmasına ilişkin karar gibi.
4. Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar: Genel kurulun veya yönetim kurulunun devredilemez yetkilerine aykırılık oluşturan ya da şirkete bağımsız denetçi atanmasına gerek olmadığına, zira denetimin genel kurulca seçilecek denetçi tarafından yapılacağına dair yönetim kurulu kararları batıl olacaktır.
Yokluğun ve butlanın ileri sürülmesi bir süreye ve şekle bağlı değildir. Hukuki çıkarı olan herkes, dava yoluyla hükümsüzlüğü tespit ettirebileceği gibi, bunu defi olarak da ileri sürebilir. Hükümsüzlük, yargıç tarafından da kendiliğinden dikkate alınır.
İptal Davası: TTK ’da, yalnızca genel kurul kararlarının iptal davasına konu olması öngörülmüş fakat yönetim kurulu kararları yönünden bu davaya, kural olarak yer verilmemiş olup; bu kuralın iki istisnası mevcuttur:
1. Şirketlerin yapısal değişikliklerinde yönetim organı kararlarının iptaline dair,
2. Halka kapalı anonim şirketlerde de kayıtlı sermaye sistemine geçme iznine paralel olarak yönetim kurulu kararlarının iptalinde, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, öngörülen nedenlerin varlığı durumunda, kararın ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde, yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açabilirler.
Yönetim Yetkisinin Devri
Yönetim hak ve görevi kural olarak, yönetim kurulu tarafından kullanılır ise de istisna olarak, yönetim hak ve görevinin üyeler arasında bölünmesi veya murahhaslara bırakılması mümkündür.
Yönetim kurulu ana sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir.
Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler.
Tamamen devirden kasıt, yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkileri dışında kalan yetkilerin (devredilebilir yetkilerin) tamamının devridir. Kısmi devir ise, devredilebilir yetkilerin bir kısmının devridir.
Yetkilerin Bölünmesi: Xxx sözleşme ve yönerge kapsamında, yönetim işlerinin yönetim kurulu üyeleri arasında bölünüp bölünmeyeceği ve şayet bölünecek ise bunun nasıl yapılacağı saptanır. Örneğin, teknik işler bir üyeye, hukuki işler başka bir üyeye verilerek bölme gerçekleştirilebilir. Bölme, üyelere yapılabileceği gibi, öngörülen komite ve komisyonlara da yapılabilir. Bunun en önemli sonucu, kural olarak, herkesin kendi yetkisindeki işlerden sorumlu tutulmasıdır. Fakat ana sözleşme ve iç yönergede öngörülmemiş olmasına rağmen fiilen bölme halinde bu kural uygulanmaz; tüm üyeler müteselsilen sorumlu olur.
Yetkilerin Devri: TTK çerçevesinde, yönetim işlerinin tamamı veya bir kısmı, yönetim kurulu üyesine (yerleşmiş deyimle murahhas üyeye) veya üçüncü kişiye (murahhas müdüre) bırakılabilir. Bu durumda, yetki kimde ise sorumlulukta kural olarak o kişi veya kişilerde olacaktır. Şu hâlde, devredilen yetkiler nedeniyle diğer veya tüm yönetim kurulu üyeleri, kural olarak sorumlu tutulamazlar. İstisna en iki hâlde, diğer veya tüm üyeler yine sorumludur:
1. yönetim kuruluna özgü/devredilemez sayılan ve kurul şeklinde kullanılabilecek yetkiler nedeniyle,
2. yetki devri yapılan kişinin (murahhasın) seçiminde, makul derecede özen gösterildiğinin kanıtlanamaması nedeniyle.
Temsile İlişkin Görev ve Yetkiler
Ortaklığı üçüncü kişilere ve ortaklara karşı temsil etme görev ve yetkisi, kural olarak yönetim kurulundadır. Fakat istisna en diğer organların da ortaklığı temsil yetkisi vardır: Yönetim kurulu üyelerinin seçimlerinde ve kuruluştan sonra devralmada ortaklığı genel kurulun temsil etmesi, mevcut yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davasında kayyımın ortaklığı temsil etmesi, tasfiye sürecinde ortaklığı tasfiye memurlarının temsil etmesi gibi.
25 Temsil Yetkisi ve Kullanılması
Temsil, adına yapılan işlemlerle ortaklığın hak ve borç sahibi yapılmasıdır.
Yönetim kurulu, ortaklığın kanuni temsilcisi olup temsil yetkisini, ortaklık adına ve onun unvanı altında imza atmak suretiyle kullanır. Bu nedenle, ortaklığı temsile yetkili olanların, göreve başlarken imza örneklerini (imza sirkülerlerini) notere onaylatıp sicile tevdi etmeleri gerekir
Birlikte temsil (çift imza) kuralı gereğince, ortaklık adına düzenlenen bir belgenin geçerli olması için, yönetim kurulu tek kişilik değil ise, ana sözleşmede aksi öngörülmedikçe, temsile yetkili olanlardan ikisinin imzasının bulunması yeterlidir; yoksa tüm temsilcilerin imzası gerekmez. Ancak bu kuralın istisnaları vardır:
1. Yönetim kurulu ikiden çok üyeli olmasına rağmen, ana sözleşmede, temsil yetkisi sadece bir üyeye veya ikiden çok üyeye verilebilir hatta tüm yönetim kurulu üyelerinin imzası aranabilir.
2. Ortaklığa ticari temsilci, ticari vekil (m. 368) veya sınırlı yetkileri olan bir vekil atanmış ise, bu kişi, yetkili olduğu konularda ortaklığı tek başına temsil edebilir. Yetki sınırlamaları konusunda TBK hükümleri uygulanır.
3. Birlikte temsil geçerli olsa bile, her bir temsilci ortaklığın pasif temsilinde (ortaklığa yapılacak ihtar, ihbar ve tebligatları kabulde) tek başına yetkilidir.
Yönetim kurulu, ortaklığı temsil etmeye yetkili olan kişilere ve temsil şekline ilişkin kararını notere onaylatıp sicile vermek, tescil ve ilân ettirmek zorundadır. Temsil yetkisinin tescilinden sonra, ilgili kişilerin seçimine veya atanmalarına ilişkin herhangi bir sakatlık, şirketçe, üçüncü kişilere karşı, ancak sakatlığın bu kişilerce bilindiğinin kanıtlanması koşuluyla öne sürülebilir. Temsil yetkisinin kaldırılması durumunda, bu hususun da tescil ve ilân edilmesi gerekir.
,
Temsil Yetkisinin Bölünmesi ve Devri
Yönetim gibi, temsil yetkisinin de bölünmesi ve murahhaslara devredilmesi mümkündür.
Bölünme
Temsil yetkisi yönetim kurulu üyeleri arasında bölünebilir. Konu, miktar, değer gibi yönlerden yapılacak bölmeler yalnızca iç ilişkide (talimat niteliğinde) geçerli olup üçüncü kişilere karşı kural olarak öne sürülemez.
Devir
Temsil yetkisi de murahhaslara (üye veya müdüre) devredilebilir. Eğer yetki dışarıdan birisine (murahhas müdüre) bırakılacaksa, yönetim kurulu üyelerinden en az birisine de temsil yetkisi verilmelidir. Böylece, temsil yetkisinin tamamen dışardan birilerine verilmesi önlenmiştir.
Temsil Yetkisinin Sınırları
Temsil yetkisinin kanundan ve ana sözleşmeden kaynaklanan sınırları şunlardır:
İşletme Konusu
Şirketin işletme konusu, hak ehliyetine değil fakat fiil ehliyetine sınır oluşturur.
Nitekim temsil yetkisinin şirket amacına ve işletme konusuna giren her tür iş ve işlemi kapsadığı kuralını koyduktan sonra, üçüncü kişinin iyiniyetli olması şartıyla, ona karşı, şirketin konusu dışında yapılan işlemin de şirketi bağlayacağını hükme bağlamış ayrıca ana sözleşmenin ilân edilmiş olmasını da üçüncü kişinin kötü niyetinin ispatı bakımından tek başına yeterli saymamıştır. Bu durumda şirket, kendi temsilcisinin konu dışına çıkarak yaptığı işlem nedeniyle, temsilcisini görevden alabilir (m. 364) ve/veya üçüncü kişi karşısındaki sorumluluğu nedeniyle temsilcisine rücu edebilir.
Yer ve Birlikte Temsil
Ortaklığın işletme konusu içerisinde de temsil yetkisine yer ve/veya birlikte temsil sınırlaması getirilebilir. Böyle sınırlamaların tescil ve ilân edilmesi şartıyla, üçüncü kişilere karşı öne sürülmesi mümkündür.
26
Bölünen veya devredilen yetkiler de yer veya birlikte temsil şeklinde sınırlanabilir.
Diğer Sınırlamalar
Yukarıda belirtilenler dışında yapılacak (konu, değer, nitelik gibi yönlerden) sınırlamalar iç ilişkide geçerli olup talimat niteliği taşır; tescil ve ilân edilemez.
Böyle bir sınırlama yapılmış ise, her nasılsa tescil ve ilân edilmiş bulunsa dahi, aksi özel olarak kanıtlanmadıkça, üçüncü kişilerin iyiniyetli oldukları, yani bu sınırlamayı bilmedikleri varsayılır.
Haksız Fiillerden Sorumluluk
Ortaklığın temsilcisi ve yöneticilerinin, görevleri sırasında işledikleri haksız fiiller nedeniyle de ortaklık sorumlu olur. Fakat üçüncü kişinin zararını tazmin eden ortaklığın, zarar veren kişiye rücu hakkı vardır.
Yönetim Kurulu Üyeliği ve Üyelerin Hukuki Durumu
Kurul olarak yönetim kurulu ile anonim şirket arasında organ-tüzel kişi ilişkisi vardır. Tüzel kişiler, organları eliyle hak edinebilir ve borçlanabilirler.
Yönetim kurulu üyeleri (organ görevlileri) ile ortaklık arasında ise sözleşme ilişkisi vardır. Bu sözleşme genellikle vekâlet niteliğinde olmakla birlikte, bazen hizmet niteliği taşıyabilir.
Yönetim Kurulu Üyelerinin Nitelikleri
Kanunda yönetim kurulu üyeleri için bazı nitelikler öngörülmüştür:
1. Yönetim kurulu, tek kişiden de oluşabilir.
2. Yönetim kurulu üyesi gerçek kişi olabileceği gibi, tüzel kişi de olabilir. Fakat bir tüzel kişinin yönetim kuruluna üye seçilmesi durumunda, tüzel kişiyle birlikte tüzel kişi adına sadece bir gerçek kişi de tescil ve ilân olunur. Bu husus, şirketin internet sitesinde yayınlanır. Tüzel kişi adına, sadece tescil edilmiş olan bu kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir. Tüzel kişi adına başka bir gerçek kişinin toplantılara katılarak oy kullanmasına imkân yoktur.
3. Yönetim kurulu üyesinin pay sahibi olması şart değildir.
4. Gerçek kişi üyenin tam ehliyetli olmaları gerekir. Yönetim kurulu üyesinin/ üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil edilecek olan gerçek kişinin tam ehliyetli olması gerekmektedir.
5. Seçilme engeli bulunmaması gerekir. Üyeliği sona erdiren nedenlerin daha baştan var olmasının, seçilmeye de engel oluşturacağı, açıkça hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, bağımsız denetçilik, yönetim kurulu üyeliği ile bağdaşmaz.
Devlet Memurları Kanunu, Noterlik Kanunu gibi özel mevzuatta da üyeliği engel hükümler vardır; fakat böyle özel hükümlere rağmen seçilen kişinin üyeliği geçerli olup, hakkında öngörülen yaptırımlar uygulanır. Avukatlık ise yönetim kurulu üyeliğine engel işlerden değildir.
6. Ana sözleşme ile yönetim kurulu üyesinin belli niteliklere sahip olması koşulu (örneğin, belirli mesleklerde deneyim, belirli alanlarda yükseköğrenim görmüş olma gibi) getirilip getirilemeyeceği konusunda doğrudan bir hüküm mevcut değildir. Bununla birlikte, üyeliği sona erdiren nedenler arasında, ana sözleşmede öngörülen niteliklerin kaybından da söz edilmiş bulunulmasından dolayı istisna olarak ana sözleşmeye bu konuda hüküm konulabileceği sonucuna varılmalıdır.
Yönetim kurulu üyesi sıfatının kazanılması ve kaybedilmesi durumlarının tescil ve ilânı gerekir. Her iki durumda da tescil açıklayıcıdır. Üye sıfatının kazanılması çeşitli şekillerde gerçekleşebilir.
Xxx sözleşme ile Atama
İlk yönetim kurulu üyeleri ana sözleşmede gösterilir; tescil ve ilân edilir.
Genel Kurul Tarafından Seçim
Kuruluştan sonraki dönemlerde, yönetim kurulu üyeleri genel kurulca seçilir. Görev süreleri en çok üç yıl olup, ana sözleşmede aksine hüküm yoksa yeniden seçilmeleri mümkündür. Hatta mevcut üyelerin azli ile yerlerine yenilerinin seçilmesi, gündeme madde olmasa bile her zaman, haklı nedenle veya gündemdeki finansal tabloların
27 müzakeresi maddesine dayanılarak gerçekleştirilebilir.
Kamu Tüzel Kişisince Atama
Ana sözleşmeye konulacak bir hükümle, ortak olmasa dahi, kamu tüzel kişilerinden (devlet, il özel idaresi, belediye, köy ve diğerleri) birisine, işletme konusu kamu hizmeti olan anonim ortaklığın yönetim kurulunda temsilci bulundurma hakkı verilebilir. Kamu tüzel kişisince atanan üye, diğer üyelerin hak ve yetkilerine sahiptir fakat atanmaları ve azilleri ile yerlerine yenisinin atanması, ilgili kamu tüzel kişisinin yetkisindedir.
Yönetim Kurulu Tarafından Geçici Seçim
Bir üyelik boşaldığı takdirde yönetim kurulu, seçilme şartlarına sahip birisini geçici olarak seçer ve ilk genel kurul toplantısında da bu kişiyi genel kurulun onayına sunar. Genel kurul onaylarsa, bu kişi görevine devam eder ve selefinin görev süresini tamamlar; aksi takdirde de yerine birisini seçer.
Yönetim Kurulu Üyeliğinin Kaybedilmesi
Üyeliğin kaybına yol açan nedenler şunlardır:
Azil
Ana sözleşme ile atanmış olsalar dahi, üyeler, genel kurulca azledilebilirler. Üye seçilen tüzel kişiyi temsil eden gerçek kişide, temsil ettiği tüzel kişi tarafından her zaman değiştirilebilir.
İstifa
Tek taraflı ve bozucu yenilik doğuran bir hak niteliğinde olup yönetim kurulu kabulüne gerek olmaksızın her zaman kullanabilir.
Kendiliğinden Sona Erme Nedenleri
Üyenin iflâsı, ehliyetinin kısıtlanması, üyelik için gerekli yasal şartları veya ana sözleşmede öngörülebilecek nitelikleri kaybetmesi, üyeliği kendiliğinden sona erdirir. Ölüm de bir sona erme nedenidir.
Görev süresinin bitmesi durumunda da görev sona erer. Süre en çok üç yıl ise de bu sürenin kısaltılması için ana sözleşmeye hüküm konabileceği, yoksa süreyi ancak genel kurulun kısaltabileceği kabul edilmelidir.
Kamu tüzel kişilerince atanan yönetici ve denetçilerin görev süresini de üç yılı aşmamak üzere bu tüzel kişiler belirler. Görev sürelerinin dolması halinde, ilgili yöneticilerin bu sıfatları ve yetkilerinin kendiliğinden sona erdiğinin kabulü gerekir. Bununla birlikte, genel kurulun, süresi dolmuş bulunsa bile yönetim kurulu üyelerince toplantıya çağrılabileceğini hükme bağlanmıştır.
Yönetim Kurulu Üyelerinin Hakları
Haklar, mali nitelikte olanlar ve kişisel haklar şeklinde iki gruba ayrılır.
Kişisel Haklar
Bunlar, mali nitelik taşımayan ve üyeler için aynı zamanda birer borç (yükümlülük) niteliğinde olan haklardır: Yönetim Kurulu toplantılarına, yönetim ve temsile katılma, görüş bildirme, oy kullanma, bilgi alma ve inceleme, Yönetim Kurulu toplantısı yapılmasını ve gündeme madde ilave edilmesini talep etme hakkı, uygulanması kişisel sorumluluğuna yol açabilecek Genel Kurul. Kararlarına karşı iptal davası açma hakkı ve kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açma hakkı gibi.
Bilgi alma ve inceleme hakkı:
1. Her üye, şirketin iş ve işlemleri hakkında soru sorabilir, bilgi isteyebilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin bilgi, belge, defter, yazı ve benzerlerinin yönetim kuruluna getirtilmesi, üyelerce incelenmesi, tartışılması, bir konu ile ilgili çalışandan veya yöneticiden bilgi alınması reddedilemez. Üyeler ve diğer yöneticiler de yönetim kurulunda bilgi vermekle yükümlüdür; bir üyenin bu konudaki talebi reddedilemez ve sorusu yanıtsız bırakılamaz.
2. Yönetim kurulu toplantıları dışında da her üye, başkanın xxxx ile yöneticilerden bilgi alabilir ve gerekli ise başkandan, şirket defter ve dosyalarının incelemeye sunulmasını isteyebilir; başkan bu istemi reddederse, konu iki gün içinde yönetim kurulu toplantısına getirilir. Kurul toplanamaz veya talep reddedilir ise üye mahkemeye
başvurabilir, mahkeme dosya üzerinden karar verir ve kararı kesindir.
28
3. Yönetim kurulu başkanı, kurul izni olxxxxxxxx, kurul toplantıları dışında bilgi alamaz, defter ve dosyaları
inceleyemez. Başkanın isteminin reddi halinde de dördüncü fıkra uygulanır.
4. Üyelerin bu maddeden kaynaklanan hakları kısıtlanamaz ve kaldırılamaz; fakat ana sözleşme ve yönetim kurulu kararı ile bilgi alma ve inceleme hakları genişletilebilir. Her üyenin, başkandan, kurulu toplantıya çağırmasını isteme yetkisi vardır.
Mali Haklar
Yönetim kurulu üyelerinin mali nitelik taşıyan bazı hakları vardır.
Xxxxx Xxxxx: Yönetim kurulu üyelerine, katıldıkları her toplantı başına ödenebilecek ücrettir. Tutarı ana sözleşmede veya genel kurul tarafından belirlenebilir.
Ücret: Genel kurul kararı ile huzur hakkı yerine veya onun yanında üyelere aylık ücret verilmesi öngörülebilir. Hatta huzur hakkı ödenmeyeceği Ana sözleşmede öngörülmüş olsa dahi ücret ödenebilir. Miktarı Xxx sözleşmede saptanmamış ise genel kurul kararı ile belirlenir.
Kazanç Payı: Çalışmalarını teşvik etmek amacıyla, yönetim kurulu üyelerine kazançtan belli bir oranda pay verilmesi, Xxx sözleşmede hüküm bulunmasına bağlıdır. Kazanç payı, yalnızca net kârdan ve kanuni yedek akçe ayrıldıktan, ayrıca pay sahiplerine ödenmiş sermayenin %5’i oranında veya Ana sözleşmede öngörülen daha yüksek oranda kâr payı dağıtıldıktan sonra verilebilir.
İkramiye: Ana sözleşmede hüküm bulunmasına ve ortaklığın kâr etmesine gerek olmaksızın, genel kurul kararı ile başarılarından dolayı yönetim kurulu üyelerine ikramiye verilmesi mümkündür. Aslında hak değil bir lütuf niteliğindedir. Miktarı ana sözleşmede saptanmamış ise genel kurul tarafından belirlenir. Ayrıca kazanç payından farklı olarak, ikramiye ödenmesi, ortaklığın kâr etmesi şartına bağlı değildir. Ortaklık zarar etmiş bulunmasına rağmen, yönetim kurulu gayretli çalışmış, örneğin bir önceki yıla oranla zararı azaltmış ise ikramiye ödenebilir.
Prim: Genel kurul kararı ile bir teşvik unsuru olarak prim de ödenebilir. Tutarı Xxx sözleşmede veya genel kurul tarafından belirlenebilir.
Yönetim Kurulu Üyelerinin Görev ve Yükümlülükleri Yönetime Katılma Görevi
Yönetim kurulu toplantılarına katılmak, görüş belirtmek, oy kullanmak, gerekirse karşı çıkmak hem bir yetki hem bir borç ve yükümlülük niteliğindedir.
Bilgi Alma ve İnceleme Yükümlülüğü
Bu hem hak hem yüküm niteliğinde sayılmak gerekir. Üyelerin, ortaklık işlerinin yerinde ve usulüne uygun gidip gitmediği konusunda bilgi edinme ve inceleme yükümü vardır. Özellikle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluktan kurtulması veya daha az kusuru olduğunu kanıtlaması, anılan yükümlerin gereğince ifasına da bağlıdır.
Ortaklık ile İşlem Yapma ve Borçlanma Yasağına Uyma Yükümlülüğü
Yönetim kurulu üyesi, kendisi veya başkası adına, şirket ile bir işlem yapamaz. Bu yasak genel kurul kararı ile ortadan kaldırılabilir. Yasağa uyulmadığı takdirde işlem askıda hükümsüz olup ortaklık işlemin kendisi yönünden geçersizliğini öne sürebilir fakat yönetim kurulu üyesi bunu ileri süremez (tek taraflı bağlamazlık) Bankacılık Kanunu hükümleri saklıdır. Yönetim kurulu üyesinin bu davranışı, tazminatı da gerektirebilir.
Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir.
Şirketler topluluğuna dâhil şirketler ise, Bağlı şirketler saklı kalmak şartıyla, birbirlerine kefil olabilir ve garanti verebilir.
Ortaklık ile Rekabet Etmeme Yükümlülüğü
Yönetim kurulu üyesi, “şirketin ortaklık konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi” kendisi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür işlerle uğraşan bir ortaklığa sınırsız sorumlu ortak sıfatıyla da giremez. Rekabet
29 etmeme yükümlülüğü (rekabet yasağı), genel kurul tarafından verilen izinle kaldırılabilir. Rekabet yasağına aykırı işlem yapan üyeye karşı ortaklık şu seçimlik hakları kullanabilir:
1. İşlemden doğan zararın tazmini,
2. Yapılan işlemin ortaklık adına yapılmış sayılması,
3. Üçüncü kişiler hesabına yaptığı işlemlerden doğan menfaatlerin ortaklığa devri.
Bu haklardan birisini seçme yetkisi, diğer üyelere aittir. Hakların kullanımı, aykırılığın öğrenildiği tarihten itibaren üç aylık ve herhalde gerçekleşmelerinden itibaren bir yıllık zamanaşımına tabidir.
Görüşmelere Katılma Yasağı
Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konuların görüşüleceği yönetim kurulu toplantısına katılamaz. Bu yasak, dürüstlük kuralı gereği olan durumlarda da uygulanır. Şüpheli hâllerde kararı yönetim kurulu verir; bu oylamaya da ilgili üye katılamaz.
Menfaat çatışması
Yönetim kurulu tarafından bilinmiyorsa ilgili üye bunu açıklamak ve yasağa uymak zorundadır.
Aksi takdirde, yasağı çiğneyen üye ile menfaat çatışması var ve bilinmekte iken ilgili üyenin toplantıya katılmasına karşı çıkmayan üyeler ve ilgili üyenin toplantıya katılması yönünde oy kullanan üyeler, o işlem yüzünden ortaklığın uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olurlar.
Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü
Yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler, görevlerini ifa ederken tedbirli bir yönetici özeni gösterme ve şirket menfaatlerini dürüstlük kuralına uyarak gözetme yükümü altındadırlar.
ANONİM ORTAKLIKTA DENETİM
Denetim, en genel anlamda, belirli faaliyet ve işlemlerin kurallara uygun olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin değerlendirilmesi olarak tanımlanabilir.
Denetim iradesinin ortaklık içerisinden veya dışarıdan olmasına göre, iç ve dış denetim şeklinde ikili bir ayırım yapılabilir:
İç Denetim
Anonim ortaklıkların iç denetiminden genel olarak anlaşılan, ortaklığın işleyişi ile ilgili olarak, şirket adına yapılan ve elde edilen sonucun pay sahiplerine sunulduğu denetimdir. Anonim ortaklıklarda iç denetim faaliyeti, Yönetim kurulu tarafından ona bağlı, ihtiyari bir alt organ veya komite/komisyon olarak iç denetçilik oluşturulmasına da bir engel olmadığı görülmektedir.
Dış Denetim
Ortaklığın, dışarıdan ve yetkili bazı kişi ya da kurumlar tarafından denetlenmesi olarak tanımlanabilir. Bu denetim, Devlet adına kamu tüzel kişilerince yapılan denetim ile bağımsız denetçiler tarafından yapılan denetim şeklinde ikiye ayrılabilir.
Devlet Tarafından Yapılan Denetim
Devlet tarafından yapılan denetim ile ilgili olarak anlaşılması gereken, temelde Bakanlık denetimidir. Ticaret Bakanlığının, ortaklıkları denetleme ve ortaklıklar ile ilgili hususlarda ikincil düzenlemeler yapma yetkisi bulunmaktadır.
Bakanlığın denetim ile ilgili yetkilerine ilişkin olarak aşağıda belirtilen örnekler verilebilir:
1. TTK’de, Bakanlık Tebliğinde belirlenen anonim ortaklıkların kuruluşu ve ana sözleşme değişiklikleri, Bakanlığın iznine bağlanmıştır. Bu madde uyarınca, kuruluş ve ana sözleşme değişikliklerine ilişkin bu haller dışında; hukuki konumu, niteliği ve işletme konusu ne olursa olsun, anonim ortaklığın kuruluşu ve ana sözleşme değişiklikleri
30 herhangi bir makamın iznine bağlanamaz.
2. TTK. Uyarınca, kuruluşu ve ana sözleşme değişikliği izne tabi bulunan anonim ortaklıkların genel kurul toplantılarında Bakanlığın temsilcisi hazır bulunur; diğer ortaklıklarda, hangi hallerde Bakanlık temsilcisinin bulunacağı ile ilgili usul ve esasları Bakanlık tarafından yayımlanan yönetmelikle belirlenmiştir.
3. Yine, 640 sayılı KHK m.2/ uyarınca, Ticaret Bakanlığı, ortaklıkları denetlemekle görevli olup İç Ticaret Genel Müdürlüğü, kuruluşuna izin verilecek olan anonim ortaklıklar ile genel kurul toplantılarında Bakanlık temsilcisi bulunacak anonim ortaklıkları belirlemek ve bunların işlemlerini yürütmekle görevlidir.
4. Nihayet Bakanlığın denetim yanında, fesih için mahkemeye başvurma yetkisini de düzenlemektedir.
Bağımsız Denetçiler/Denetim Kurumları Tarafından Yapılan Denetim
Bağımsız Denetim ile İlgili Mevcut Özel Düzenlemeler Son yıllarda, başta ABD. Olmak üzere birçok ülkede yaşanan muhasebe yolsuzlukları ve ortaya çıkan ekonomik krizler nedeniyle zarar gören halk, finansal piyasalara güvensizlik duymaya başlamış; bu nedenle özel düzenlemeler yapılmış, üst kurullar oluşturulmuş ve ilgili yasalara tabi ortaklıkların bağımsız denetimlerine ilişkin sıkı bazı önlemler getirilmişlerdir. Bu düzenlemeler, genellikle birbirine paralel kurallar içermektedir.
Türk Hukukundan bazı örnekler vermek gerekirse, 6362 sayılı Semaya Piyasası Kanunu m.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu
4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ve ilgili ikincil düzenlemeler.
Örnek verilen bu mevzuat hükümleri uyarınca oluşturulan üst (düzenleyici) kurullar tarafından yapılan düzenlemelere göre yetkilendirilen Bağımsız Denetim Kuruluşları piyasada faaliyette bulunan anonim ortaklıkları denetlerler. Denetim, ortaklık dışında, ortaklıktan bağımsız denetçiler tarafından gerçekleştirildiğinden, yapılan bu denetim, dış denetimdir.
Türk Ticaret Kanunu ile Getirilen Bağımsız Denetim
Anonim ortaklıklarda bağımsız denetim, genel olarak, ortaklığın bir faaliyet dönemine ilişkin finansal tablolarının kanuna, ana sözleşmenin finansal tablolara ilişkin düzenlemelerine ve Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olup olmadığını Türkiye Denetim Standartları çerçevesinde denetlemek ve sonucu bir rapora bağlamak şeklinde tanımlanabilir.
Denetime Tabi Ticaret Ortaklıkları
TTK ile, anonim ortaklıkların bağımsız denetimleri ve bunu yapacak denetçi ile ilgili düzenlemeler getirilmiştir. TTK tüm anonim ortaklıklar değil, sadece Cumhurbaşkanlığınca belirlenecek şirketler denetime tabidir.
Bağımsız denetimin gerçekleştirilebilmesi için, denetlenecek ortaklık ile denetçi arasında bir denetim sözleşmesinin yapılması gerekmektedir. Bu düzenlemeler, yapılan atıflar nedeniyle, limited ortaklıklar ve paylı komandit ortaklıklar için de geçerli olacaktır.
Cumhurbaşkanınca belirlenen ölçütleri sağlamayan anonim ortaklıklar, Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmeliğe göre denetlenir.
Denetçi Olabilecekler ve Nitelikleri
Denetçi, bağımsız denetim yapmak üzere, yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen kişiler ve/veya ortakları bu kişilerden oluşan sermaye şirketi olabilir.
Denetçilerin nitelikleri,
31 II - Denetçi olabilecekler
Denetçi, bağımsız denetim yapmak üzere, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre ruhsat almış yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen kişiler ve/veya ortakları bu kişilerden oluşan sermaye şirketi olabilir. Aşağıdaki hâllerden birinin varlığında, yeminli mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir ve/veya sermaye şirketi ve bunların ortaklarından biri ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya bu cümlede anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler, ilgili şirkette denetçi olamaz. Şöyle ki, önceki cümlede sayılanlardan biri;
a) Denetlenecek şirkette pay sahibiyse,
b) Denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa,
c) Denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir ticari işletmenin kanuni temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek şirketin yönetim kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan biri, eşi veya üçüncü derece dâhil, üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısmıysa,
d) Denetlenecek şirketle bağlantı hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa,
e) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa,
f) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanuni temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise,
g) (a) ilâ (f) bentlerinde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,
h) Son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa, denetçi olamaz.
(2) On yıl içinde aynı şirket için toplam yedi yıl denetçi olarak seçilen denetçi üç yıl geçmedikçe denetçi olarak yeniden seçilemez. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve bu fıkrada belirtilen süreleri kısaltmaya yetkilidir.
(3) Denetçi, denetleme yaptığı şirkete, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet veremez, bunu bir yavru şirketi aracılığıyla yapamaz.
Denetçinin denetlenen ortaklıktan bağımsız olmasını sağlamak amacıyla, tüm denetim standartlarında benzeri kurallara yer verilmiştir.
Denetimin Konusu ve Kapsamı
Denetçi, denetime tabi ortaklığın veya topluluğun finansal tablolarını, konsolide tablolarını ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporlarını denetleyecektir. Bu denetimin kapsamına, envanterler de dâhil olmak üzere, ortaklığın veya topluluğun muhasebesinin denetimini de girmektedir. Denetime tabi olduğu hâlde, denetlettirilmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmündedir.
Denetçi finansal tabloların ve yıllık raporun, denetleme sürecinde elde ettiği bilgilerle uyumlu olup olmadığını da inceleyecektir. Eğer, denetçinin raporunu sunmasından sonra finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporunda bir değişiklik yapılırsa ve yapılan bu değişiklik denetleme raporunu etkileyecek nitelikteyse denetçi, finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporunu yeniden denetleyecek ve denetim sonucunu raporla özel olarak açıklayacaktır.
Ayrıca denetçi, riskin erken saptanması ve yönetimi amacıyla bir komitenin kurulup kurulmadığını; kurulmuş ise, komite tarafından verilmiş bulunan raporları da inceleyerek komitenin yapısını ve uygulamalarını açıklayan bir
32 rapor hazırlar ve raporuna ekler.
Denetim Standartları ve Kamu Gözetimi Kurumu
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, muhasebe ve denetim standartlarını belirleme yetkisine sahiptir.
Denetimde uygulanacak standartlar, Kamu Gözetimi Kurumunca yayımlanan uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim Standartları’dır.
Kamu yararını ilgilendiren kuruluşlarda denetimi, sadece Bağımsız Denetim Kuruluşu yapabilir. Kamu yararını ilgilendiren kuruluşları sıralamıştır. Bunlar; halka açık anonim ortaklıklar, bankalar, sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri, faktöring şirketleri, finansman şirketleri, finansal kiralama şirketleri, varlık yönetim şirketleri, emeklilik fonları, ihraççılar, sermaye piyasası kurumları, faaliyet alanları, işlem hacimleri, istihdam ettikleri çalışan sayısı ve benzeri ölçülere göre önemli ölçüde kamuoyunu ilgilendirdiği için Kurum tarafından bu kapsamda değerlendirilen kuruluşlardır.
Sayılanlar yanında, Kurum tarafından öngörülen kuruluşlar da bağımsız denetime tabi olacaklardır.
Denetçi Sıfatının Kazanılması
Denetçiyi kural olarak, denetlenecek ortaklığın genel kurulu seçer. Bu yetki, genel kurulun devredilemez yetkilerindendir. Ancak, ortaklığın herhangi bir nedenle denetçisiz kalması durumuna ilişkin olarak, Kanun, iki istisnai düzenleme getirmiştir.
Bunlardan ilki, denetçinin mahkeme tarafından seçilmesi
İkincisi ise, denetçinin feshi ihbarda bulunması durumunda, denetçinin yönetim kurulu tarafından seçilmesidir.
Denetçinin genel kurul tarafından seçilmesinin yanında, istisnai düzenlemelere yer verilmesinin nedeni, ortaklığın denetçisiz kalmasını ve bir boşluğa yol açılmasını önlemektir.
Denetim, bir anlamda yönetimin de denetimi olduğundan, denetçiyi kural olarak, genel kurul seçer. Genel kurul, denetçiyi, her faaliyet döneminde ve herhalde görevini yerine getireceği faaliyet dönemi bitmeden seçmelidir. Genel kurulun denetçiyi seçmesi durumunda, yönetim kurulu gecikmeksizin denetim görevi verilen denetçiyi ticaret siciline tescil ettirmeli ve ilân ettirmelidir.
Genel kurul, faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar, denetçiyi seçmelidir. Aşağıdaki hallerde ise, denetçiyi mahkeme seçer.
1. Genel kurul denetçiyi dördüncü aya kadar seçemezse,
2. Genel kurul kararı geçersiz ise (iptale tabi veya bâtıl ise),
3. Denetçi kendisine sunulan iş teklifini reddederse,
4. Denetçi sözleşmeyi feshederse,
5. Denetçi hakkında görevden alma davası açılmış ise, eş zamanlı olarak mahkeme yeni bir denetçi atar.
Mahkemenin denetçi seçimine ilişkin kararı kesindir. Ücret mahkeme tarafından belirlenir. Ücrete üç işgünü içerisinde itiraz edilebilir.
Yönetim kurulunun denetçiyi seçme yetkisi,
Yönetim kurulu, ilk genel kurul toplantısında istifa nedeni ile birlikte, yeni seçilen denetçiyi genel kurulun onayına sunmalıdır.
Denetim Sözleşmesi Taraflarının Yükümlülükleri Denetçinin Yükümlülükleri
1. Denetimi Türkiye Denetim Standartlarına uygun olarak yürütmek,
2. TTK m.378 uyarınca, risklerin erken saptanması ve yönetimi amacıyla bir komite kurulup kurulmadığını; kurulmuşsa bu komitenin faaliyetleri, uygulamaları ve açıklamaları ile ilgili bir rapor düzenlemek ve denetim
33 raporu ile birlikte yönetim kuruluna vermek,
3. Borcunu gereği gibi yerine getirmek. Bununla anlaşılması gereken, denetçinin, Türkiye Denetim Standartlarına uygun olarak yürüttüğü denetimin sonucunu, yasada belirtilen içerikte ve şekilde denetim raporu yazması ve denetlenen ortaklık yönetim kuruluna teslim etmesidir. Bu hâlde borç sona erer. Denetçi raporu, belirtilen esaslara uygun olmalıdır.
4. Sır saklamak
Denetlenen Ortaklığın Yükümlülükleri
1. Denetim Ücretini Ödeme: Denetlenen ortaklığın temel borcudur. TTK’de ücretin ne şekilde belirleneceği ile ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ancak, denetçinin mahkeme tarafından atanması durumunda, denetim ücretini mahkeme belirler. Ücrete ilişkin karara 3 iş günü içinde itiraz edilebilir. Mahkemenin kararı kesindir. Denetlenen ortaklığın denetim ücretini ödememesi, denetçinin denetleme sözleşmesini haklı nedenle feshetme nedenidir.
2. Denetim Çalışmaları İçin Gerekli Bilgi ve Belgeleri Sağlama: Denetlenen ortaklığın yönetim kurulu, finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporunu düzenlettirip onaylatarak gecikmeden denetçiye verir. Yönetim kurulu üyeleri, denetimin gereği gibi yürütülebilmesi için, denetime konu olan tüm bilgi ve belgeleri denetçinin incelemesine hazır hâle getirmelidirler. Aksi hâlde, kusurunun varlığında sorumlu olurlar.
Denetim Raporunun Sonuçları: Denetçi tarafından verilecek olan denetim raporunda, denetçinin bildirdiği görüşe bazı sonuçlar bağlanmıştır:
1. Olumlu Görüş: Olumlu rapor verilmesi, yönetim kurulunun finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporları ile ilgili yasa, ana sözleşme hükümleri ve muhasebe standartlarına aykırı olmaması anlamına gelir. Bu hâlde denetçi, yönetim kurulunun finansal tablolara ilişkin sorumluluğuna gidilmesini gerektirecek bir nedeni olmadığını açık bir şekilde ifade eder.
Gerekçe uyarınca, denetçinin olumlu görüş içeren bir rapor vermesi, yönetim kurulu üyelerinin ibralarında dayanak oluşturur. Ancak, belirtmek gerekir ki olumlu rapor, yönetim kurulunun ortaklığı iyi yönettiği anlamına gelmediği gibi; sorumluluğuna gidilmesine de engel oluşturmaz.
2. Sınırlandırılmış Olumlu Görüş: Denetçinin çekincelerinin bulunması durumunda vereceği görüştür. Bu durum, finansal tablolarda düzeltilebilecek aykırılıkların bulunduğu ve bu aykırılıkların açıklanmış sonucu etkileyecek ölçüde kapsamlı ve büyük olmadığı anlamına gelir.
Denetçi, sınırlamanın konusu, kapsamı ve düzeltmenin ne şekilde yapılacağı ile ilgili açıklamayı da raporunda yapar. Sonuç olarak, elde ettiği sonuçlar açısından denetçi büyük ölçüde olumlu görüşe sahiptir.
Genel kurul gerekli önlemleri ve düzeltmeleri de karara bağlar. Bu hâlde, aykırılıkların giderilmesi mümkün olduğundan, yönetim kurulu üyelerinin istifa etmelerine gerek yoktur.
3. Görüş Bildirmekten Kaçınma: Ortaklık defterlerinde, denetlemenin uygun bir şekilde yapılmasına ve sonuçlara varılmasına engel olacak ölçüde belirsizliğin bulunması veya denetlenecek konularda ortaklık tarafından önemli kısıtlamaların yapılması durumunda, gerekçelerin açıklanması koşulu ile denetçi tarafından verilen görüştür. Xxxxxxx, kaçınma görüşüne varmasını gerekli kılan olguları ispatlayabilecek vasıtalardan yoksun olsa da bu görüşü verebilir. Kaçınma, olumsuz görüşün sonuçlarını doğurur.
4. Olumsuz Görüş: Olumsuz görüşün verilmesi durumunda, yönetim kurulu, dört iş günü içinde genel kurulu toplantıya çağırır ve toplantı gününden itibaren geçerli olmak üzere istifa eder. Ana sözleşmede aksi öngörülmemişse, eski yönetim kurulu üyeleri yeniden seçilebilir. Yeni yönetim kurulu altı ay içinde, kanuna, ana sözleşmeye ve standartlara uygun finansal tablolar hazırlatır ve bunları denetleme raporu ile birlikte
genel kurula sunar.
Ortaklık ile Denetçi Arasındaki Görüş Ayrılıkları (Yorum Davası):
Ortaklık ile denetçi arasında, yılsonu hesapları, finansal tablolar ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporları ile ilgili olarak ilgili kanunun, ilgili tasarrufun veya ana sözleşme hükümlerinin yorumu veya uygulaması konusunda
34 doğan görüş ayrılıkları hakkında, yönetim kurulunun veya denetçinin istemi üzerine ortaklığın merkezinin
bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi dosya üzerinde inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin vermiş olduğu karar kesindir. Dava giderleri, ortaklığa aittir.
Denetim Sözleşmesinin Sona Ermesi: Anonim ortaklık ile denetçi arasında yapılmış bulunan denetim sözleşmesi, tarafların anlaşması ile sona erdirilemez.
Taraflardan birinin sözleşmeyi sona erdirmesi gerekir.
1. Denetlenen Ortaklığın Sözleşmeyi Sona Erdirmesi:
Anonim ortaklığın sözleşmeyi sona erdirebilmesi, ancak denetçiyi görevden alma davasını açması ile mümkündür. Görevden alma davası, ortaklık merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılır. Davayı azınlık (sermayenin 1/10’u, halka açık şirketlerde 1/20’si) veya yönetim kurulu açmalıdır. Azınlığın bu davayı açabilmesi için, genel kurulun denetçi seçimine ilişkin kararına olumsuz oy kullanması, bunu tutanağa geçirtmesi ve seçimin yapıldığı genel kurul toplantısından geriye doğru üç aydan beri pay sahipliği sıfatını taşıması gerekir.
Davanın, denetçi seçimine ilişkin genel kurul kararının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmasından itibaren üç hafta içinde açılması gerekir. Üç haftalık süre, hak düşürücü süredir.
2. Denetçinin Sözleşmeyi Sona Erdirmesi: TTK, anonim ortaklıktan farklı olarak, denetçiye tek taraflı olarak sözleşmeyi sona erdirme hakkı tanımıştır.
Denetçi bu davayı iki halden biri var ise açabilir. Bunlar:
a. Hakkında görevden alınma davasının açılmış olması.
b. Haklı bir nedenin varlığı.
Özel Denetim
Belirli bazı olayların aydınlatılması amacıyla yapılan denetime, özel denetim; bu görevi yerine getiren kişiye özel denetçi denir. Özel denetçinin görevi, ilgili konuda inceleme ve denetleme yapmak ve elde ettiği sonucu bir raporla açıklamaktır.
Özel Denetçinin Niteliği
Özel denetçi, denetlenecek olan işlem veya olayla ilgili olarak uzmanlığı bulunan kişi veya kişilerdir. Kanun burada, muhasebeci veya mali müşavir olma şartı koymamıştır.
Özel Denetçinin Seçimi
TTK uyarınca, her pay sahibi, gündemde bir kural bulunmasına gerek olmaksızın özel denetim yapılmasını genel kuruldan isteme yetkisine sahiptir.
Pay sahibinin bu talepte bulunabilmesi için, Kanunun aradığı koşullar:
1. Özel denetimin pay sahipliği haklarını kullanmak için gerekli olması,
2. Bilgi alma ve/veya inceleme haklarının kullanılmış olmasıdır.
Pay sahibinin talebinin genel kurul tarafından kabul edilmesi durumunda, anonim ortaklık veya bir pay sahibinin 30 gün içinde başvurusu ile ortaklık merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını istenebilir.
Genel kurul talebi reddederse, azınlık (sermayenin 1/10’una, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda 1/20’sine sahip olan pay sahipleri) veya paylarının itibari değeri toplamı en az 1.000.000 Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde ortaklık merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde özel denetçi atanmasını isteyebilir. Mahkeme talebi dinledikten sonra, uygun bulursa, inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden fazla bağımsız uzman görevlendirir.
Denetim Faaliyetinin Yürütülmesi
35 TTK uyarınca, özel denetçiye, denetim görevini yerine getirebilmesi için gerekli bilgi ve belgelerin verilmesi gerekir.
Özel denetim, amaca yararlı süre içinde ve ortaklık işlerini gereksiz yere aksatmaksızın gerçekleştirilmelidir.
Özel denetçi, inceleme sonucunu ortaklığın sırlarını koruyarak mahkemeye ayrıntılı bir rapor verir. Xxxxxxx, raporu ortaklığa tebliğ eder. Mahkeme raporun açıklanması istemi ile ilgili olarak, raporun açıklanmasının ortaklığın sırlarını veya ortaklığın korunmaya değer diğer menfaatlerini zarara uğratıp uğratmayacağını dikkate alarak karar verir.
Mahkeme ortaklık ve istem sahiplerine, açıklanan rapor hakkında değerlendirmeleri bildirme ve ek soru sormak olanağı tanır. Yönetim kurulu, genel kurula raporu ve yönetim kurulunun buna ilişkin değerlendirmesini sunar.
GENEL KURUL
Pay sahipleri veya temsilcilerinin katılımı ile yılda en az bir defa ve gerektiğinde toplanan bir organ olup ortaklığın birçok konudaki kararları genel kurulda alınır.
Aldığı kararlar, toplantıya katılsın katılmasın tüm ortakları, organları ve ortaklığı bağlar. Yürütme değil, karar organı olduğu içindir ki sorumluluğu da yoktur; sorumluluk, alınan kararları uygulayan yönetim kurulunda ve organ niteliği olmamasına rağmen denetçilerdedir.
Pay sahipleri şirket işlerine ilişkin haklarını -istisnalar saklı kalmak üzere- kural olarak genel kurulda kullanır. Genel kurul kararlarının iptalini ve geçersizliğinin tespitini talep hakkı gibi kanunda tanınan dava hakları, bilgi alma ve inceleme hakkı gibi genel kurul dışında kullanılan haklar, kanunda belirtilen istisnalar arasında sayılabilir.
TTK’nin getirdiği önemli bir yenilik elektronik genel kurul ve oy kullanmaya dair, “genel kurullara elektronik ortamda katılma, öneride bulunma, görüş açıklama ve oy verme, fiziki katılmanın ve oy vermenin bütün hukuki sonuçlarını doğurur” hükmüdür. Ancak bu tür katılma ve oy verme, bazı teknik altyapıyı ve ayrıntılı usul hükümlerini gerektirdiğinden uygulama, Ticaret Bakanlığınca hazırlanan bir yönetmeliğin çıkarılmasına bağlanmış; yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte, sistemin uygulanması, sadece borsa şirketlerinde zorunlu kılınmıştır; Diğer şirketler ise ihtiyari olarak elektronik toplantı ve oy kullanma usulünü uygulayabilirler.
Genel Kurulun Yetkileri ve Yetki Devri
Genel kurulun kanunda ve ana sözleşmede açıkça öngörülmüş olan durumlarda karar alacağını hükme bağlayan TTK, genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerini belirlemiştir.
Bu hükme göre, çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez yetki ve görevler saklı kalmak şartıyla,
1. Xxx sözleşmenin değiştirilmesi;
2. Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görev süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi, görevden alınmaları,
3. Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin seçimi ile görevden alınmaları
4. Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil kullanılmasına dair kararların alınması,
5. Kanunda öngörülen istisnalar dışında ortaklığın feshi,
6. Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı (önemli miktarın ne olduğu, uygulamada soruna yol açabilir), genel kurulun devredilemez yetkisine giren konulardandır.
Tek pay sahipli anonim ortaklıklarda bu pay sahibi, genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek pay sahibinin genel kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerliliği, bu kararların yazılı olması şartına bağlıdır.
Kanunun diğer bazı maddelerinde de genel kurula özgü yetki ve görevlere ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Örneğin, anonim ortaklığın birleşmesi, bölünmesi ve tür değiştirmesi, tasfiye memurunun atanması ve görevden alınması konularında da genel kurul yetkilidir. Kanunda doğrudan öngörülenlerin dışında, yine kanunda açıkça öngörülen hususlarda ana sözleşmeye hüküm konulması yoluyla da genel kurula görev ve yetki verilebilir.
Genel Kurulun Yetkilerinin Sınırları
Ortaklığın karar organı olması ve önemli birçok konuda karar alma yetkisi bulunmasına rağmen, genel kurulun
36 yetkileri şu sınırlamalara tabidir.
Genel Kurula Açık Yetki Vermeyen Kanun Hükümleri
TTK ’da genel kurulun, kanunda ve ana sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alabileceği hükme bağlanmıştır. Ana sözleşmeye hüküm konulmasına getirdiği kanuni sınırlama da düşünülürse, genel kurulun yetkilerinin kanun hükümleri ile sınırlanmış olduğu sonucuna varmak gerekir.
Yönetim Kuruluna ve Denetçilere Özgü Yetkiler
Yönetim kurulu ve denetçilere tanınmış olan yetkilerin kapsamına giren hususlarda da genel kurul karar alamaz; bu sınırlama da yine kanun hükümlerinden kaynaklanır. Çünkü hem Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır. Hükmü hem yönetim kurulu ve denetçilere dair kanun hükümleri bunu gerektirir.
Örneğin, ortaklığın yönetiminde ve dışarıya karşı temsilinde yönetim kurulu yetkilidir; genel kurul bu yetkiyi kullanamaz, yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetimin, kanun ve ana sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkili olduğu belirtilmiş; m. 375’te de, yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez nitelikteki görev ve yetkileri sayılmıştır. Böylece, organlar arasında işlevler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir.
Ortaklığın bağımsız denetimini yapmak denetçilerin yetkisindedir. Denetime tabi olacak şirketler Cumhurbaşkanlığınca belirlenir ancak genel kurul ihtiyari nitelikte iç denetçi seçebileceği gibi, belirli konuların incelenmesi için de özel denetim yapılması istemini onaylayabilir. Fakat istemi onaylaması hâlinde özel denetçiyi seçme yetkisi mahkemede olduğu gibi, genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi halinde de azınlığın talebi üzerine, yine mahkemece özel denetçi atanabilir.
İmtiyazlı (Ayrıcalıklı) Paylar
TTK, ilk Ana sözleşme ile veya Ana sözleşme değişikliği yoluyla, bazı paylar lehine, diğer paylara oranla ek ve üstün haklar sağlayan imtiyazlı paylar yaratılabilir. İmtiyazlar, kâr dağıtımında, tasfiye payı dağıtımında, rüçhan hakkında, oy hakkı gibi haklarda paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır. yönetimde temsil edilme hakkı imtiyaz konusu olabilir. Örneğin; imtiyazlı paylara birden fazla oy hakkı tanınmış ya da yönetici seçiminde grup imtiyazı denilen bir hak sağlanmış olabilir.
İmtiyazlı paylar, genel kurula özgü olan yetkiye sınırlar getirir. Şöyle ki Ana sözleşme değişikliğine, sermayenin artırılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine dair genel kurul kararları, imtiyazlı pay sahiplerinin haklarına zarar verici nitelikte ise, bu genel kurul kararlarının uygulanabilmesi için, hakları zarara uğrayacak olan imtiyazlı pay sahiplerinin kendi aralarında toplanıp genel kurulun karara bağladığı bu değişiklik teklifini onaylamaları gerekir. Böyle bir onay gerçekleşmedikçe genel kurul kararı uygulanamaz.
Azınlık Hakları
TTK, sermayenin belirli bir kısmını (kural olarak onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini) temsil eden pay sahiplerine birtakım haklar tanımış olup azınlık hakları öngörülen hususlarda genel kurulun yetkileri sınırlıdır.
Örneğin, azınlık genel kurulun toplantıya çağrılmasını isteyebilir veya finansal tabloların müzakeresinin bir ay sonraya bırakılmasını isteyebilir.
Bireysel Haklar
TTK’deki bazı haklar, her bir pay sahibine bireysel olarak (münferiden) tanınmıştır.
Örneğin, kural olarak her pay sahibi, genel kurula katılma, kendisini temsil ettirebilme, oy kullanma, alınan kararlara karşı iptal ve butlanın tespiti davası açma, bilgi alma ve inceleme, özel denetim isteme haklarına sahip olup genel kurul, kanunun tanıdığı bu tür bireysel hakları kural olarak sınırlayamaz.
Üçüncü Kişilerin Hakları
37 Ortaklığa karşı üçüncü kişi konumunda bulunanların hakları, genel kurulca tek taraflı olarak ihlal edilemez. Örneğin, ortaklık yönetim kurulu ile bir inşaat sözleşmesi yapan yüklenicinin bu işlemden doğan hakları, onun
rızası dışında, genel kurulca ortadan kaldırılamaz veya sınırlanamaz. Bu haklara saygı gösterilmesi, ahde vefa ilkesinin zorunlu bir gereğidir.
Genel Kurul Toplantıları
Toplantı Türleri, Zaman, Yer ve Gündemleri
1. Genel kurul toplantıları, yapılış zamanı açısından olağan ve olağanüstü, çağrı yapılıp yapılmaması açısından çağrılı ve çağrısız, fiziken bir araya gelinip gelinmemesi açısından ise, fiziken yapılan ve elektronik ortamda yapılan toplantılar biçiminde ayrımlara tabi tutulmalıdır.
Yapılış zamanı açısından, olağan ve olağanüstü olmak üzere iki tür genel kurul toplantısı vardır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Vergi mevzuatı ile TTK m.507-509’daki “dönem kârı” ve “yıllık bilanço” ibareleri nedeniyle, faaliyet dönemi, hesap dönemine ve takvim yılına tekabül ettiği için, hesap dönemi sonu olan 31 Aralık’tan itibaren üç aylık sürede, yani Mart ayı sonuna kadar bu toplantı yapılmalıdır.
Yapılmaması veya geciktirilmesi, sorumluluğa yol açabilir. Yetersayı sağlanamadığı veya azınlık talep ettiği için olağan toplantı bir ya da birkaç kez ertelenmiş ise, izleyen toplantılar da olağan toplantı sayılır.
Olağanüstü toplantılar ise, belirli bir dönemi olmaksızın, gerektiği zamanlarda yapılan toplantılardır; ihtiyaca göre bazen bir yılda birkaç kez yapılabilir ya da yıllarca hiç yapılmayabilir.
2. Ana sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı sürece, toplantılar, şirket merkezinin bulunduğu yerde yapılır. Ana sözleşmede, toplantıların, şirket merkezinin olduğu yer dışındaki bir yerde yapılması öngörülebilir.
3. Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir. Fakat olağan toplantılarda, organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılır, karar alınır. Şu hâlde, olağan genel kurul toplantısının her yıl yapılması ve asgari gündemi kanunda sayılan konuları karara bağlaması gerekmektedir.
Olağanüstü toplantı gündemi ise doğal olarak kanunda gösterilmemiştir; çünkü toplantıya duyulan gereksinim, gündemini de belirler.
Gündeme Bağlılık Kuralı
İster olağan ister olağanüstü olsun, kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla, gündemde bulunmayan konular müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Bu kural gereğince, genel kurul toplantısının gündemi önceden bellidir;
Gündem ilân ve davet mektuplarında mutlaka gösterilmelidir; gündemde belirtilmeyen konularda kural olarak görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.
Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi finansal tablolarının müzakeresi maddesiyle ilgili sayılır. Bu madde ile genel kurula, yönetim kurulu üyelerini her olağan genel kurul toplantısında görevden alabilme olanağı tanınmıştır.
Bu istisnai düzenleme yanında diğer bir istisna oluşturan “yönetim kurulu üyeleri esas sözleşme ile atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler”. Bu düzenleme, yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları yönünden, gündeme bağlılık ilkesine haklı nedenlerin varlığına bağlı olarak istisna getirmiştir.
Nihayet, ilgili kanun hükümleri gereği, genel kurul toplantısı sırasında kullanılabilecek bazı azınlık hakları ve bireysel haklar için de gündemde madde bulunması söz konusu edilemez: Finansal tabloların müzakeresinin bir ay sonraya bırakılmasını isteyebilme, özel denetim isteme, kuruluş ve sermaye artırımlarından doğan sorumluluğun ibrasını önleme gibi.
Toplantıya Çağırmaya Yetkili Olanlar
Genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkili olanlar, yönetim kurulu, görevleri ile ilgili konularda tasfiye memurları, belirli şartlarla her bir pay sahibi ve azınlık olarak sayılmıştır. Çağrıya yetkili olanlar arasında yönetim görevini üstlenen kayyımlar ve iflâs idaresi sayılmamış ise de ilgili kanun hükümleri uyarınca atanan bu görevlilerin de
yetkisi bulunduğu kuşkusuzdur.
38
Bunları ayrı ayrı ele almak gerekirse;
Yönetim Kurulu
İster olağan isterse olağanüstü toplantı olsun, genel kurulu davet etme yetkisi yönetim kurulundadır. Yönetim kurulu, bu yetkisini, toplanıp karar alarak kullanır.
Zamanı gelmesine rağmen olağan toplantı davetine karar verilmez veya ihtiyaç var iken olağanüstü toplantı çağrısı yapılmaz ise yönetim kurulunun sorumluluğu doğar. Görev süresi dolan yönetim kurulu üyeleri de genel kurulu toplantıya çağırma konusunda yetkilidir.
Pay Sahibi
Yönetim kurulu toplanamıyor ya da toplanmasına rağmen genel kurulu toplantıya çağıracak kararı alamıyorsa veya yönetim kurulu mevcut değilse, tek bir payın sahibi bile mahkemeye başvurarak kendisine genel kurulu toplantıya çağırma izni verilmesini talep edebilir; mahkemenin kararı kesindir.
Azınlık Pay Sahipleri
Sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler.
Ana sözleşme ile xxxxx xxxxx daha az sayıda (doğrusu daha az oranda olmalı) paya sahip pay sahiplerine tanınabilir. Çağrı istemi noter aracılığı ile yapılır. Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç kırk beş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır. Kırk beş günlük sürenin başlangıcı yönetim kurulunun karar tarihidir.
Azlığın çağrıya ilişkin talebi yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin karar verebileceği düzenlenmiştir.
Mahkeme çağrı yapılmasını uygun bulursa bir kayyım atar ve kararında kayyımın görev ve yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinden karar verir; karar kesindir.
Tasfiye Memurları
Tasfiye hâlindeki ortaklıkta, görevleri ile ilgili konularda tasfiye memurları da genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptirler.
İflâs İdaresi
İflâs yoluyla tasfiyede, müflis ortaklığın yasal temsilcisi iflâs idaresi olduğu için, genel kurulu toplantıya çağırabilir.
Kayyım
TTK dışında, genel hükümler uyarınca da kayyım atanması gündeme gelebilir. Ortaklık yönetim organından yoksun kalmış ve mahkemece, TMK uyarınca yönetim kurulu yerine kayyım atanmış ise, kayyım da toplantı çağrısı yapabilir. Anonim Şirket Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik uyarınca da herhangi bir nedenle organsız kalan şirketlerde ve ayrıca azlık pay sahiplerinin, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin talebinin yönetim kurulu tarafından reddedilmesi veya yedi iş günü içerisinde olumlu cevap verilmemesi üzerine genel kurul mahkemece atanmış kayyımlar tarafından toplantıya çağrılabilir.
Toplantıya Çağrı Usulü
Çağrı veya davet usulü yönünden iki tür toplantının ayırt edilmesi gerekir.
Çağrılı Genel Kurul
Bir çağrı (davet) üzerine yapılacak toplantılarda belirlenmiştir.
Davet ilânı, Xxx sözleşmede gösterilen şekilde ve Türk Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanacak ilân ile yapılır. TTK ilânın ayrıca şirketin internet sitesinde de yer alacağı belirtilmiştir.
Ancak internet sitesinde genel kurul çağrı ilânının yer alması gerekliliği de internet sitesi kurma zorunluluğu olan
39 şirketler için söz konusu edilebilir. Çağrı, ilân ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki
hafta önce yapılır.
İlâna ek olarak, pay defterinde yazılı pay sahipleri ile önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilânın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir. Ayrıca kanunda bildirilen birtakım belgelerin genel kurul toplantısından en az on beş gün önce, ortaklık merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemelerine hazır bulundurulmaları da gerekir.
Çağrısız Genel Kurul
Bütün payların sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunması ve aralarından birisinin itiraz etmemesi durumunda davet usulüne uyulmaksızın toplantı yapılabilir. Özellikle küçük ve aile tipi anonim ortaklıklarda yaygın olarak kullanılan bu usulde, çağrıya ilişkin olanlar dışındaki tüm hükümlere uyulması gerekmektedir.
(Gündeme bağlılık, görüşme, oy kullanma, karar yetersayılarına uyma ve karar alma, tutanak düzenleme gibi).
Davetsiz bir genel kurul, toplantı yetersayısı var olduğu sürece karar alabilir. Şu hâlde, çağrısız genel kurulun karar alabilmesi için gerekli toplantı yetersayısı (tüm payların temsili zorunluluğu), sadece toplantının açılışında değil, toplantı süresince de aranır.
Çağrısız toplanan genel kurulda, gündeme oybirliği ile madde eklenebileceği ve bunun aksine ana sözleşme hükmünün geçersiz olacağı düzenlenmiştir.
Genel Kurul Toplantılarına Katılma Yetkisi, Hazır Bulunanlar Listesi ve Oy Xxxxx
Xxxxx kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır bulunanlar Listesi”nde adı bulunan pay sahipleri katılır. Hazır bulunanlar listesinde adı yer alan senetsiz (çıplak) payların, ilmühaberlerin, nama yazılı pay senetlerinin sahipleri ve Semaya Piyasası Kanunu. Uyarınca kayden izlenen pay sahipleri, bizzat veya temsilci aracılığı ile genel kurul toplantısına katılabilirler. Gerçek kişiler kimlik, tüzel kişi temsilcileri vekaletname sunmak zorundadırlar.
Kayden izleme, pay senetlerinin fiziki olarak basılmadan, aynı nitelik ve hakları taşıyacak şekilde elektronik ortamda izlenmesidir.
Hamiline yazılı pay senedi sahipleri, genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını kanıtlayarak giriş kartı alırlar ve bunları sunarak toplantıya katılabilirler. Ancak, kartın verilmesinden sonraki bir günde hamiline pay senedini devraldığını kanıtlayan pay sahipleri de toplantıya katılabilir.
Genel kurula katılma ve oy kullanma hakkı, pay sahipliğini kanıtlayan belgelerin veya pay senetlerinin depo edilmesi şartına bağlanamaz.
Genel kurula katılabilecekler listesi, yönetim kurulunca hazırlanır; yönetim kurulu başkanı tarafından imzalanır ve toplantı yerinde, toplantı başlamadan hazır edilir. Listenin içermesi gereken asgari unsurlar TTK ’da gösterilmiştir. Genel kurula katılanlarca imzalanan liste, hazır bulunanlar listesi adını alır.
Merkezi Kayıt Kuruluşu, pay senetlerini ve bunlara ilişkin hakları kayden izlemek üzere kurulmuş bir anonim şirkettir. Senede bağlanmamış paylar ile nama yazılı pay senetlerinde ve ilmühaberlerde, pay defterine kayıtlı pay sahibi veya onun yazılı olarak yetkilendirdiği kişi, hamiline yazılı pay senetlerinde senedin zilyedi anonim ortaklığa karşı pay sahipliği haklarını kullanma yetkisine sahiptir.
Bir payın üzerinde intifa hakkı bulunması durumunda, aksi kararlaştırılmamışsa, oy hakkı intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır. Ancak intifa hakkı sahibi, pay sahibinin çıkarlarını hakkaniyete uygun şekilde gözetmeksizin hareket ederse ona karşı sorumludur.
Genel kurula bizzat veya temsilcisi aracılığı ile fiziken veya elektronik ortamda katılan her bir pay sahibi, en az bir oy hakkına sahiptir. Her pay sahibinin kanunen en az bir oy hakkı bulunmaktadır. Buna göre TTK sisteminde oydan yoksun pay oluşturulması mümkün değildir. Buna karşılık, Semaya Piyasası Kanunu çıkarılan SPK Tebliği, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda oydan yoksun pay senetleri çıkarılabilmesine izin vermiştir. Bu tür senet sahipleri, genel kurula katılabilir, görüş açıklayabilirler, sadece genel kurulda oy kullanamazlar.
Bu yoksunluk karşılığında onlara ana sözleşme ile bazı imtiyazlar tanınır.
40 Her pay sahibinin en az bir oy hakkına sahip olması kuralını ortadan kaldıran genel kurul kararları, butlan yaptırımına tabidir.
Oy hakkı, payın bedelinin (nakit sermaye borcunun), kanunen veya ana sözleşme ile belirlenmiş bulunan en az miktarının ödenmesi ile doğar.
Pay sahipleri, genel kurulda oy haklarını, paylarının toplam itibari değeriyle orantılı olarak kullanacaklardır; oylar, elektronik ortamda katılma yoluyla da kullanılabilir.
TTK, birden çok paya sahip olanların kullanacağı oy sayısına, ana sözleşme ile bir üst sınır konulmasına da izin vermektedir oyda imtiyaz tanınması da mümkündür.
Sadece “eşit itibari değerli paylara farklı sayıda oy hakkı tanınması” yöntemi ile oyda imtiyazlara izin verilmiştir. Ayrıca, TTK’de oyda imtiyaz tanınması hâlinde oy sayısına üst sınır konulmuş ve oyda imtiyazın kullanılamayacağı hâller belirtilmiştir.
Pay sahipleri, kendileri ve belirli derecedeki yakınları ile ortaklık arasındaki işlere dair görüşmelerde oy kullanamayacakları gibi, pay sahibinin ve sayılan yakınlarının ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye ortaklıkları ile anonim ortaklık arasındaki kişisel nitelikteki bir işe ve işleme ilişkin konularda da oy kullanamayacaklardır. Semaya Piyasası Kanunu oydan yoksunluk düzenlenmiştir.
Şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkilileri de yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararlarda, kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar.
Yoksunluğun konuluş nedeni, bir kişinin kendisi veya yakınlarının ilgili oldukları bu gibi konularda şirketin değil, kendilerinin ve yakınlarının çıkarlarını gözetecekleri endişesidir. Fakat yoksunluk devamlı nitelikte olmayıp belirli kişi ve konularla sınırlıdır. Bu durumlarda oydan yoksun kişi, toplantılara katılabilir, söz alabilir, yalnızca oy kullanamaz. Kullandığı takdirde kararın iptal edilebilirliği gündeme gelir.
Genel Kurul Toplantılarında Temsil ve Türleri
Pay sahibi paylarından doğan haklarını kullanmak için genel kurula kendisi katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilci olarak genel kurula yollayabilir. Temsilcinin pay sahibi olmasını öngören ana sözleşme hükümleri geçersizdir.
Kanun, genel kurula katılma ve oy haklarını temsilci sıfatıyla kullanan kişinin, temsil edilenin talimatlarına uyması gerektiğini, fakat talimata aykırılığın oyu geçersiz kılmayacağını hükme bağlamıştır. Bu durumda, temsil edilenin temsilciye karşı hakları saklıdır.
Bir pay birden çok kişinin ortak (paylı veya elbirliği) mülkiyetinde ise, bu kişiler ya içlerinden birisini ya da üçüncü bir kişiyi, genel kurulda temsilci olarak atayabilirler.
Hamiline yazılı pay senedini, rehin, hapis hakkı, saklama sözleşmesi veya kullanım ödüncü sözleşmesi ve benzeri sözleşmeler nedeniyle elde bulunduran kimse, pay sahipliği haklarını ancak pay sahibi tarafından özel bir yazılı belge ile yetkilendirilmişse kullanabilir.
Adi Temsilci
Adi temsilci genel hükümler anlamındaki temsilci olup kendisine temsil yetkisinin yazılı olarak verilmesi gerekir.
Tevdi Eden Temsilcisi
Tevdi eden teriminden, payını kayden veya pay senedini fiziken bir kişiye bırakan ve kendisini genel kurulda temsil ettirmek isteyen kişinin anlaşılması gerekir.
Kendisine pay senedi tevdi edilen kişi, aynı zamanda pay sahibini genel kurulda temsil etme hakkı ile donatılmışsa tevdi eden temsilcisi olarak nitelendirilecektir.
Tevdi eden temsilcisi, oy haklarını tevdi eden adına kullanma yetkisine sahipse, nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda talimat almak için, her genel kurul toplantısından önce, tevdi edene başvurmak zorundadır.
Zamanında istenmiş olup da talimat alınamamışsa, tevdi edilen kişi, katılma ve oy haklarını, tevdi edenin genel
41 talimatı uyarınca kullanır; böyle bir talimatın yokluğu hâlinde oy, yönetim kurulunun yaptığı öneriler yönünde verilir.
Tevdi eden temsilcisi kendisine verilen talimata aykırı oy kullanmış ya da talimatın bulunmadığı durumlarda genel talimata ya da genel talimatın yokluğunda yönetim kurulu üyelerinin önerilerine aykırı oy kullanmışsa bunun yaptırımının ne olacağı hükümde belirtilmediğinden, sorunun çözümü uygulama ve öğretiye kalmıştır. Tevdi olunan kişiler, bu kişilerin bağlı olacakları esas ve usuller ile temsil belgesinin içeriği Bakanlıkça bir yönetmelik ile düzenlenir.
Genel Kurul Toplantı ve Karar Yetersayıları
Genel kurulda alınan kararlar, toplantıya katılsın veya katılmasın herkesi bağladığından, kanun koyucu, toplantı yapılabilmesi ve karar alınabilmesi için belirli oranda katılım olmasını öngörmüştür. Yetersayılar toplantı türüne göre değil, gündem konusuna göre değişebilmekte ve ilk toplantıda yetersayı sağlanamadığı takdirde, kanun sonraki toplantıda bazen daha düşük yetersayıları yeterli görmektedir.
Ayrıca, karar alınmasında, olumlu oyların o konudaki karar yetersayısını sağlaması aranmakta; yani, çekimser oyların, olumsuz yönde (kararın reddine dair) sayılacağı genellikle kabul edilmektedir. Toplantı yetersayısı iki türlüdür:
Basit (Olağan) Yetersayılar
Kanunda veya Xxx sözleşmede aksine daha ağır bir yetersayı öngörülmüş olmadıkça, genel kurul, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu oranın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda bu oran sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz. Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.
Ağırlaştırılmış Yetersayılar
Kanun bazı konularda karar alınabilmesi için ağırlaştırılmış yetersayılar öngörmüştür.
Özellikle ana sözleşme değişikliklerinde ilgili konuya göre farklı yetersayılar aranmaktadır. Ağırlaştırılmış nisaplar ise ana sözleşme değişiklikleri için yapılacak genel kurul toplantılarında, oyda imtiyazlar dikkate alınmaz ve her pay, sahibine bir oy hakkı sağlar. Ağırlaştırılmış yetersayılara bağlı hâller şunlardır:
Genel Ana sözleşme Değişiklikleri
Kanunda veya Xxx sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, ana sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır.
İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesidir.
Ana sözleşme değişikliklerinde geçerli olan nisaba ilişkin genel kuralı ortaya koyduktan sonra, maddenin diğer fıkralarında özellikli bazı durumlar gösterilmiş ve daha farklı yetersayılar öngörülmüştür:
Pay Sahiplerinin Taahhütlerinin Artırılması veya İkincil Yükümlülükler Konulması ile Ortaklık Merkezinin Yurt Dışına Çıkarılması
Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük getiren ve ortaklık merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin ana sözleşme değişikliği kararları, sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin oy birliğiyle alınır.
İkincil yükümlülükler ana sözleşme değişikliği yoluyla ortaklıktaki payların bir kısmına bağlanmışsa bu hükmü yükümlü olan payların sahiplerinin oy birliği şeklinde anlamak amaca daha uygun olacaktır. Bu yetersayıya ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde, izleyen toplantıda da aynı yetersayı aranacaktır.
İşletme Konusunun Tamamen Değiştirilmesi, İmtiyazlı Pay Oluşturulması, Nama Yazılı Payların Devrinin Sınırlandırılması ve Xxxx Xxxxxxxxxx Azaltılması
TTK’de, ortaklık işletme konusunun tamamen değiştirilmesi; imtiyazlı pay oluşturulması, nama yazılı payların
42 devrinin sınırlandırılmasına yönelik ana sözleşme değişikliklerinde ise sermayenin en az yüzde yetmiş beşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyları aranmaktadır. Esas sermayenin azaltılması kararının payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen orana ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı yetersayının aranacağı düzenlenmiştir.
Pay Senetleri Menkul Kıymet Borsalarında İşlem Gören Anonim Şirketlerin Bazı Kararları
Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde, sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin ana sözleşme değişiklikleri ile birleşmeye, bölünmeye ve tür değiştirmeye ilişkin kararların alınabilmesi için yapılacak genel kurul toplantılarında, ana sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir
(Düzenleme yalnızca pay senetleri borsada işlem gören anonim ortaklıklara uygulanacaktır. Bu nitelikte olmayan halka açık anonim ortaklıklar hükmün kapsamı dışındadır.
Yetersayıların Xxx sözleşme ile Değiştirilebilmesi
Genel kurullar, bu Kanunda veya Xxx sözleşmede, aksine daha ağır bir nisap öngörülmüş bulunan durumlar hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin ya da temsilcilerinin varlığıyla toplanır.
Basit yetersayılar ana sözleşme ile ancak artırılabilir ancak hafifletilemez. Ağırlaştırılmış nisaplar da ana sözleşme ile daha da artırılabilir ancak hafifletilemez.
Halka açık ortaklıkların genel kurul toplantılarında, ortaklık merkezinin yurt dışına taşınması ile bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlar hariç olmak üzere, Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.
Halka açık ortaklıklarda yeni pay alma haklarının kısıtlanmasına, kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kuruluna yeni pay alma haklarını kısıtlama yetkisinin verilmesine, sermaye azaltımına, toplantı nisabı aranmaksızın, ortaklık genel kuruluna katılan oy hakkını haiz payların üçte ikisinin olumlu oy vermesi şartı aranır. Ancak, toplantıda sermayeyi temsil eden oy hakkını haiz payların en az yarısının hazır bulunması hâlinde, toplantıya katılan oy hakkını haiz payların çoğunluğu ile karar alınır. Ana sözleşme ile daha ağır nisaplar öngörülebilir.
Oy Sözleşmeleri
Oy sözleşmeleri konusunda, TTK ‘da bir düzenleme yoktur. Bununla birlikte öğreti, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde bu anlaşmaları geçerli saymaktadır. Oy hakkının, ortaklık karar organlarında belli yönde kullanılması, kullanılmaması veya çekimser kalınmasını sağlamak amacıyla ortaklar arasında veya ortaklar ilen üçüncü kişiler arasında yapılan anlaşmalara oy sözleşmeleri denilmektedir.
Oy sözleşmeleri, pay sahipleri sözleşmesi veya başka bir sözleşme içinde veya tamamen ayrı bir sözleşme şeklinde yapılabilir. TTK getirdiği sınırlama nedeniyle, oy anlaşmaları, ortaklık ana sözleşmesinde yer alamaz.
SPK tarafından yürürlüğe konulan “Halka Açık Anonim Ortaklık Genel Kurullarında Vekâleten Oy Kullanılmasına ve Çağrı Yoluyla Vekâlet veya Hisse Senedi Toplanmasına İlişkin Esaslar Tebliği” oy sözleşmelerinin geçerlilik sınırları yönünden önemli hükümler içermektedir.
Toplantıların Yapılması ve Yürütülmesi Katılım ve Bakanlık Temsilcisi
Genel kurula katılabilecekler listesi, yönetim kurulu tarafından imzalanır ve toplantıdan önce genel kurulun yapılacağı yerde bulundurulur. Genel kurula katılanların imzaladığı liste, hazır bulunanlar listesi adını alır.
Kuruluşu ve ana sözleşme değişiklikleri izne bağlanan şirketlerin genel kurul toplantılarında “Bakanlık Temsilcisi” nin yer alacağı, diğer anonim şirketler için hangi durumlarda Bakanlık temsilcisinin bulunacağı ile görevlendirme esasları, görev, yetki ve ücretlerinin Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlamıştır.
Anonim Şirket Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik, 28 Kasım 2012 tarihli ve 28481 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu kapsamda Bakanlık temsilcisinin bulunması gereken toplantılarda, önce Ticaret İl Müdürlüklerine başvurularak ücreti yatırılmalı ve temsilcinin gönderilmesini talep edilmelidir; temsilcinin toplantıya katılımı sağlanmadığı veya
katılmasına rağmen tutanakları imzalamadığı takdirde, alınan kararlar geçersiz olur.
43
Temsilcinin görev ve yetkileri, yalnızca orada oturmak ve imza atmaktan ibaret değildir; toplantıya nezaret etmesi,
mevzuata uygun davranılıp davranılmadığını gözetmesi ve bir aykırılık görürse bunu raporuna yazması gerekir.
İç Yönerge
Anonim şirket yönetim kurulunca, genel kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin kuralları içeren bir iç yönerge hazırlanır. Bu yönergenin asgari unsurları, Bakanlık tarafından belirlenir ve genel kurulun onayından sonra yürürlüğe konulur. İç yönergenin tescil ve ilânı da zorunludur.
Toplantının Yönetimi
Ana sözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa toplantıyı, genel kurul tarafından seçilen, pay sahibi sıfatını taşıması şart olmayan bir başkan yönetir.
Başkan, xxxxxxx yazmanını ve gerek görürse oy toplama memurunu belirleyerek başkanlığı oluşturur. Gereğinde başkan yardımcısı da seçilebilir.
Toplantı, divan başkanınca tarafsız bir şekilde yönetilmeli, hakkaniyet ve iyi niyet çerçevesinde herkes, ilgili konuda görüş ve eleştirilerini açıklayabilmelidir.
Başkan, zaman darlığı nedeniyle konuşan sayısı ve sürelerini sınırlayabilir.
Görüşmeler gündem sırasına göre olur; farklı yetersayılara tâbi gündem maddeleri var ve gerekiyorsa, yetersayının varlığı araştırılır. Alınan kararlar tutanağa geçirilir; karara karşı çıkan isterse muhalefet şerhi yazdırır. Kararların, tereddüt doğurmayacak şekilde ve gerekli yetersayılarla alınarak tutanağa yazılması gerekir.
Karara karşı çıkan ve muhalefet şerhi yazmak isteyen ortakların şerhleri yazılır veya yazılı olarak verdikleri şerhler tutanağa eklenir.
Karar alınması için yapılacak oylama, kural olarak açık ve el kaldırma yoluyla yapılır. Ortakların talep etmesi durumunda oylamanın şekli, genel kurulca belirlenir.
Tutanak ve Önemi
Düzenlenecek tutanak, pay sahiplerini veya temsilcilerini, bunların sahip oldukları payları, gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini, genel kurulda sorulan soruları, verilen cevapları, alınan kararları, her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarını içerir. Bu anlamda, tutanak genel kurulda alınan kararları ve yapılan seçimleri kanıtlama işlevine sahiptir.
Tutanak, toplantı başkanlığı ve Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır; aksi hâlde alınan kararlar geçersizdir.
Yönetim kurulu, tutanağın noterce onaylanmış bir suretini derhâl ticaret sicili müdürlüğüne vermek ve bu tutanakta yer alan tescil ve ilâna tabi hususları tescil ve ilân ettirmekle yükümlüdür; xxxxxxx ayrıca hemen internet sitesi kurma zorunluluğu olan şirketlerin internet sitesine de konulur. Aynı işlemler tek kişilik anonim ortaklıklarda da uygulanacaktır.
Hükümde bu tutanağın ne zamana kadar düzenleneceğine ilişkin azami bir süre öngörülmediğinden, somut olaya göre davranmak ve mümkün olan en kısa sürede düzenlemek gerekecektir.
Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü
Genel kurul kararlarının varlık ve geçerlilik kazanabilmesi için gerekli şartlar, kanunun çeşitli hükümleri ile saptanmıştır. Bir karar, oluşması ve içeriği açısından bu hükümlere ve bunlar çerçevesinde düzenlenmiş ana sözleşme hükümlerine aykırılık taşıdığı takdirde hukuken sakatlanır. Hukuki sakatlık, ihlal edilen hukuk kuralının niteliğine göre dört şekilde ortaya çıkar: Yokluk, butlan, iptal edilebilirlik (iptal davası) ve askıda hükümsüzlük.
Yokluk
Bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu/şekli nitelikteki emredici hükümlere aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile zedeler. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, çıkarı olan herkes tarafından her zaman öne sürülebilir ve tespit ettirilebilir; hâkim tarafından da resen dikkate alınır. Tespit hükmü açıklayıcı niteliktedir.
44 Emredici hükümlere göre, genel kurul kararlarının oluşabilmesi için iki kurucu unsur gereklidir: Birincisi genel kurul toplantısı yapılması, ikincisi toplantıda karar alınmasıdır. Bunların birisindeki eksiklik durumunda, işlem (karar) hiç
doğmamış sayılır; yani baştan itibaren yoktur. Dolayısıyla bir toplantı yapılmadığı veya karar alınmadığı halde alınmış gibi gösterilir ise, karar yokluk yaptırımına tabi olur.
Örneğin, çağrı, yetkili kişi veya organlarca yapılmamış ise istisna dışında, çağrı yapılmaksızın toplantı yapılmış ve karar alınmış ise ya da oylama yapılmaksızın karar alınmış ise yokluk yaptırımı uygulanır; genel kurul toplantısı yapılmaksızın veya toplantı dışında kullanılan oylar ile alınan bir karar yoktur; katılması gereken toplantıda Bakanlık temsilcisinin hazır bulunmadığı veya terk ettiği toplantıda alınan bir karar yine yoktur;
Bir pay sahibi veya temsilcisi hazır bulunmaz ya da toplantıya itiraz ederse çağrısız toplantı yapılamaz, yapılırsa yok sayılır. Öğretide çoğunluk ve Yargıtay, toplantı ve karar yetersayılarına uyulmaksızın alınan kararların da yoklukla sakatlanacağı görüşündedirler.
Butlan
Kanunda Sayılan Butlan Nedenleri
Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran kararlar: Sınırlanması veya tamamen kaldırılması, pay sahibinin rızası ile dahi mümkün olmayan, sadece pay sahibinin yararları için değil, aynı zamanda anonim şirketin temel yapısı gereği, kanunen tanınan ve korunan haklar, vazgeçilmez olarak nitelenmiştir. Genel kurula katılma, kendisini genel kurulda temsil ettirebilme, asgari oy, kanunda tanınan dava hakları gibi.
Pay sahiplerinin genel kurula katılma haklarını ortadan kaldıran veya sınırlayan ya da sermaye borcunun tamamen ifa edilmiş olması, ikincil yükümlülüklerin ifa edilmiş olması, şirkete borç veya şirket borçlarına kefalet verilmiş bulunulması gibi ek şartlara bağlayan kararlar, asgari oy hakkını ortadan kaldıran veya sınırlandıran kararlar batıldır.
Ayrıca, yukarda sayılan haklar dışında da kanunun tanıdığı vazgeçilemez nitelikte haklar olduğu belirtilmektedir: Eşit işleme tabi tutulma hakkı, kârdan yoksun bırakılmama hakkı gibi. Bu hakları kaldıran veya sınırlayan kararlar batıl sayılacaktır. Örneğin, ana sözleşmede imtiyaz hükmü mevcut değilken, aynı konumdaki ortaklara farklı kâr payı ödenmesini öngören veya ödenme zamanı konusunda ayrıcalık yaratan ya da sermaye artırımında yeni paylardan alma konusunda bir kısım ortaklara haksız kısıtlama getiren genel kurul kararları eşitlik ilkesine aykırıdır.
Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran kararlar: Bilgi alma ve inceleme hakkının kapsamı ve kullanılma esasları gösterilmiş, bu hakkın ana sözleşme ve şirket organlarından birinin kararı ile kaldırılamayacağı ve sınırlanamayacağı belirtilmiştir. Bu hakkın daha önce kullanılması şartına bağlı olarak da her pay sahibine, özel denetim isteme hakkı tanınmıştır. Kanunda düzenlenen bu haklar da kanuni sınırlar dışında sınırlanamaz; kullanılmaları şarta bağlanamaz ve zorlaştırılamaz. Aksi takdirde ilgili genel kurul kararı batıl olur.
Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlar: Anonim şirketin temel yapısı, anonimlik, sermayenin paylara bölünmüşlüğü, her bir payın bir pay sahipliği konumu oluşturması, ortakların sınırlı ve sadece şirkete karşı sorumluluğu, pay devri serbestliği, bağımsız denetime bağlı olma, organlar arası işlevler ayrılığı ve organların devredilemez yetkileri bulunması ve yönetimin hesap verebilirliği gibi ilkelere dayanmaktadır. Bu ilkelere aykırılık oluşturan genel kurul kararları da batıl sayılacaktır.
Sermayenin korunması amacına yönelik hükümlere aykırı kararlar:
Örneğin, itibari değersiz veya asgari itibari değerin altında pay oluşturulmasına, şirketin kendi paylarını izin verilen ölçü dışında edinmesine, finansal tabloların ve faaliyet raporlarının incelemeden kaldırılmasına, pay sahiplerinin ve yöneticilerin şirkete borçlanabilmesine, karşılığı ödenmeksizin de hamiline senet çıkarılabilmesine, sermaye için faiz ödenmesine (m. 509-510), yedek akçelerin çözülerek tamamen pay sahiplerine dağıtılmasına ilişkin kararlar gibi kararlar da batıldır.
Genel Hükümlere Dayanan Butlan Nedenleri
45 Bir hukuki işlem, kurucu/şekli nitelikteki hükümlere aykırılık taşımadığından varlık kazanmış olabilir fakat işlem, öze (konusuna) ilişkin emredici hükümlere aykırı ise örneğin, karar, konusu itibarıyla diğer kanunlardaki mutlak
emredici hükümlere, ahlaka, adaba, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ya da imkânsız ise o karar batıldır. Yokluktaki gibi, butlanda da kesin geçersizlik söz konusudur; hâkim bunu resen göz önünde bulundurur ve herkes bu geçersizliği bir süreye bağlı olmaksızın ileri sürebilir ve tespit ettirebilir. Fakat davacının dilerse tespit yerine iptal davası açabileceği de kabul edilmektedir. Butlanı öne sürmek bakımından azami bir süre konulmasına gerek olup olmadığı tartışmaya açıktır; fakat herhâlde, aradan uzun bir süre geçtikten sonra butlan iddiasında bulunmak, somut olayın özelliklerine göre aykırı sayılarak dava reddedilebilir.
Askıda Hükümsüzlük
Yokluk ve butlan yaptırımına yol açacak bir aykırılık bulunmamasına rağmen, bazen bir işlemin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için ek birtakım şartların gerçekleşmesine de ihtiyaç varsa askıda hükümsüzlük gündeme gelir. Ek şart gerçekleşir ise işlem tamamen geçerli, gerçekleşmez ise tamamen geçersiz olur; bu arada geçecek süreçte ise işlem askıda hükümsüzdür. Hükümsüzlük her zaman bir tespit veya itiraz konusu yapılabilir ve hâkim tarafından resen dikkate alınır.
Örneğin, genel kurulun ana sözleşme değişikliği için aldığı karar, imtiyazlı pay sahiplerinin haklarına zarar verici nitelikte ise, kararın uygulanabilmesi, imtiyazlı pay sahiplerinin onay kararına ihtiyaç gösterir.
İptal Davası
Anonim ortaklıkta kararların alınmasında kural olarak çoğunluk ilkesi geçerlidir. Genel kurulda alınan kararlar toplantıya katılmayanlar ile katılıp da karara muhalif oy verenler için de bağlayıcıdır. Bu nedenle uygulamada genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılmasına sıkça rastlanır.
Davanın Maddi Hukuka İlişkin Şartları
İptal davası açılması ve davanın başarısı, üç şartın varlığına bağlıdır. Bir Genel Kurul Kararının Mevcut Olması: Ortada bir genel kurul kararı bulunmalıdır. Bu anlamda genel kurul kararları arasına, ret kararlarının, azınlık pay sahipleri kararlarının, imtiyazlı pay sahipleri kurulu kararlarının da gireceği kabul edilmektedir.
Kararın Kanuna, Xxx sözleşmeye ve Dürüstlük Kuralına Aykırılık Taşıması:
1. Kanuna aykırılık: Bir kararın oluşabilmesi için kanunun kurucu/şekli nitelikteki mutlak emredici kurallarına aykırılığın yokluk yaptırımına yol açtığına yukarıda değinmiştik. TTK sayılan örnekler dışında, kararın konusu yönünden emredici hükümlere aykırılığının yaptırımı da butlandır.
2. Ana sözleşmeye Aykırılık: Ortaklığın kuruluşu açıklanırken belirtildiği üzere, ana sözleşmede, mutlak zorunlu ve öngörülmesi şartıyla bulunması zorunlu hususlar ile yine kanunun izin verdiği ihtiyari hususlar bulunur. Bu kapsamda, yedek hükümlerden ayrılan veya emredici hükümleri daha da ağırlaştıran hükümlere de yer verilebilir. Emredici bir kanun hükmü ana sözleşmeye de yazılmış ise, ana sözleşmeye değil kanuna aykırılık doğar.
Ana sözleşmeye aykırılık taşıyan kararlara karşı iptal davası açılabilir. Örneğin, ana sözleşmede yönetim kurulu üye sayısı üç gösterilmesine ve gündeminde sayı değişikliği bulunmamasına rağmen genel kurul beş üye seçmiş ise bu karar ana sözleşmeye aykırıdır.
3. Dürüstlük Kuralına Aykırılık: Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı genel kurul kararlarını da iptale tabi kılmıştır. Hâkim, her bir somut olayda bu açıdan inceleme yapmalı ve ortaklık çıkarları ile çoğunluğun çıkarları arasında paralellik olup olmadığını araştırmalıdır.
Örneğin, küçük pay sahiplerini daha da zayıf duruma düşürmek, rüçhan haklarını kullanmalarına engel olabilmek için uygun olmayan bir zamanda ve/veya çok yüksek miktarda sermaye artırımı yapılması, hakların en az zarar verecek şekilde kullanılması ilkesine ve dolayısıyla iyi niyete aykırılık oluşturabilir.
Davanın Tarafları, Dava Açma Şartları ve Süresi
Yokluk ve butlandan farklı olarak, kararın iptal edilebilirliği için mutlaka bir dava açılması gerekmektedir. Mahkeme iptal kararı verirse, karar hükümsüz kalmaktadır. TTK, davanın tarafları ile dava açma şartlarını ve dava açma süresini özel olarak düzenlemiştir.
Davacı Sıfatı
46 İptal davasını açabilecek olanlar, dava açma şartları yönünden üç grupta ele alınmaktadır: Pay sahipleri, organ olarak yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birisi.
Pay Sahipleri: Kanun, toplantıya katılan ile katılsın-katılmasın her bir pay sahibi şeklinde ikili bir ayrım yapmaktadır:
1. Toplantıya katılanlar: Toplantıya katılmış olup da karara olumsuz (ret) oy veren pay sahibinin iptal davası açabilmesi için muhalefetini tutanağa geçirtmiş olması gerekir. Muhalefet her bir karar için ayrı ayrı olabileceği gibi, toplu olarak da tutanağa yazılabilir. Toplantı başkanlığı muhalefetin tutanağa yazılması istemine uymaz ise, Bakanlık temsilcisinin bunu sağlaması, görevi ve yetkisi gereğidir aksi hâlde sorumluluğu doğar. Muhalefetin gerekçeli olması mümkün fakat zorunlu değildir.
Karar lehinde oy verenler, çekimser kalanlar ve aleyhte oy kullanmasına rağmen muhalefetini xxxxxxxx geçirtmeyenler dava açamazlar. Fakat irade fesadı nedeniyle oyun geçersizliğine dayanılarak kararın da iptali istenebilir; bu durumda muhalif kalma ve tutanağa yazdırtma şartı aranmaz.
2. Toplantıya katılsın/katılmasın tüm pay sahipleri: Toplantıya katılmış olsun olmasın, red oyu versin vermesin, her bir pay sahibi, toplantıya çağrının usulüne uygun yapılmadığını veya gündemin gereği gibi ilân edilmediğini, toplantıya katılma yetkisi bulunmayanların toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve (doğrusu veya olmalı) oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini iddia eden pay sahipleri, bu aykırılıkların, kararın alınmasında etkili olduğunu da öne sürerek iptal davası açabilirler
Çağrı usulüne aykırılık, çağrının yok sayılmasına yol açacak derecede ağır ise, genel kurul kararı da yoktur fakat davet var ama usulüne uygun değil ise kararın iptali dava edilebilir.
Organ Olarak Yönetim Kurulu: Genel kurul kararlarını uygulamakla yükümlü olan organ yönetim kuruludur. Bu nedenle genel kurul iptal edilebilir bir karar aldığında organ olarak yönetim kuruluna da iptal davası açma hakkı tanınmıştır. Yönetim kurulu, önce toplanarak iptal davası açmak için bir karar almalıdır. Davanın açılması bir şarta bağlı değildir.
Yönetim Kurulu Üyelerinden Her Biri: Alınacak olan kararın uygulanması, hukuki ve/veya cezai açıdan kişisel sorumluluklarına yol açacak nitelikte ise, her bir yönetim kurulu üyesinin de iptal davası açma hakkı vardır. Anılan şartın varlığını mahkeme resen araştırmalıdır.
Davalı Sıfatı
Davalı ortaklık olup, onu yönetim kurulu temsil eder. Fakat yönetim kurulu dava açmışsa ortaklığı temsil etmek üzere kayyım atanmalıdır. Şirketin iflâsı hâlinde iflâs idaresi, iflâs dışında bir nedenle tasfiye durumunda tasfiye memuru, tasfiye amacına yönelik işlemlerle ilgili olarak alınan kararların iptali davasında şirketi temsil edebilir; diğer işlerde yine yönetim kurulu temsil etmelidir. Yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu bireysel olarak dava açmışsa, şirkete yine kayyım atanması gerekir.
Dava Açma Süresi ve Yetkili Mahkeme
Kararın alındığı tarihten itibaren 3 aylık süre içinde dava açılmalıdır. Süre hak düşürücüdür, hâkim resen dikkate alır. Yetkili ve görevli mahkeme, şirket merkezinin bulunduğu yerin asliye ticaret mahkemesidir. Davada basit yargılama usulü uygulanır.
Xxxxxx ve İptal Davalarına İlişkin Çeşitli Hükümler
“Çeşitli Hükümler” üst başlığı altında, butlanın tespiti ve iptal davalarına dair bazı düzenlemeler getirilmiştir:
Butlan veya iptal davası açıldığı hususu ile duruşma günü, yönetim kurulu tarafından usulen ilân edilir; şirketin internet sitesinde açıklanır. İptal davaları, bu süre dolmadan başlamaz; birden çok dava açılır ise bu davalar birleştirilerek görülür. Mahkeme, şirketin talebi üzerine, muhtemel zararlara karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir; teminatın niteliği ve miktarını mahkeme belirler.
Genel Kurul Kararının Uygulanmasının Ertelenmesi
İptal veya butlanın tespiti davası açılması, yönetim kurulunun sorumluluğu saklı kalmak üzere, kararın uygulanmasını önlemez. Ancak mahkeme yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra kararın
47 uygulanmasının ertelenmesine (icranın geri bırakılmasına) karar verebilir.
Mahkeme Kararın Sonuçları
Mahkeme, butlan veya iptal davasını kabul ederse, kesinleşen ilâm, davada taraf olsun olmasın bütün pay sahipleri ile şirket organlarını ve organ üyelerini bağlar. Mahkeme butlanın tespiti veya iptal davasını reddettiği takdirde, davanın kötü niyetle açıldığı kanıtlanarak, ortaklığın uğradığı zarardan dolayı davacıların müteselsil sorumluluğuna başvurulabilir.
ANONİM ORTAKLIĞIN SONA ERMESİ
Sona Erme Nedenleri
Sona erme nedenleri, infisaha ve feshe yol açan nedenler şeklinde ikiye ayrılır:
İnfisah
Kanunda ve şayet öngörülmüş ise ana sözleşmede gösterilen bir nedenin gerçekleşmesi ile ayrıca karar alınmasına, ihbarda bulunulmasına yahut mahkeme kararına gerek olmaksızın ortaklığın kendiliğinden sona ermesidir. Şu hâllerde ortaya çıkar:
Sürenin Sona Ermesi
Zorunlu olmamakla birlikte, ana sözleşmede hüküm bulunmak şartıyla, ortaklık belirli bir süre ile sınırlı olarak kurulabilir. Belirli süreden bir zaman ölçüsü ile değil de bir işin tamamlanmasına bağlı olarak da söz edilmesi mümkündür. Örneğin, bir şehrin metro inşaatını yapmak için kurulan şirketin süresinin metro inşaatı bitimine ya da sınırlı bir konuda ve ruhsat alınmasına bağlı olarak faaliyet gösterecek ortakların ruhsat süresi sonuna dek sürmesi gibi.
Belirli süreli bir ortaklık, bu süre bitiminden önce fesih kararı alabilir ya da ana sözleşme değişikliği yoluyla süreyi kısaltabilir veya uzatabilir. Fakat belirlenen sürenin değiştirilemeyeceği yönünde ana sözleşmede bir hüküm var ise, bu hâlde sürenin beklenmesinde ve süre bitiminde ortaklığın tasfiye sürecine girmesinde zorunluluk olacaktır.
Sürenin değiştirilemeyeceğine ilişkin ana sözleşme kaydı, “aksine esas sözleşmede hüküm” kapsamına gireceği için, tüm ortaklar rıza göstermedikçe süre bitiminden önce ortaklığın feshine de olanak kalmaz.
Ana sözleşmede öngörülen sürenin dolmasına rağmen faaliyetlere devam edilmesi hâlinde ise ortaklık sona ermeyecek ve belirsiz süreli ortaklık hâline gelecektir.
İşletme Konusunun Elde Edilmesi veya İmkansızlaşması
Ortaklığın işletme konusu, yalnız bir köprü veya metro inşaatı yapımı gibi çok sınırlı ise, inşaatın tamamlanması yahut yapımının imkânsız hâle gelmesi hâlinde bu sona erme sebebi ortaya çıkabilir.
Sermayenin 2/3’ünün Kaybedilmesine Rağmen Gerekli Önlemlerin Alınmaması
Kanunda öngörülen infisah sebeplerinden bir tanesi de sermayenin 2/3’ünün kaybedilmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmaması hâlidir. Maddede, öngörülen önlemlerin alınmaması hâlinde şirketin kendiliğinden sona ereceği (infisahı) hükme bağlanmıştır.
Ortaklığın İflâsı
Mahkemece ortaklığın iflâsına karar verilmesi üzerine ortaklık infisah eder. İflâs kararı ortaklık alacaklılarının ortaklığın iflâs yoluyla takibi sonucu verilebileceği gibi, ortaklığın aktiflerinin ortaklık borçlarını yetmeyeceğinin anlaşılması üzerine ortaklığın (yönetim kurulunun) talebi ile de söz konusu olabilir.
Ana sözleşmede Öngörülen Bir İnfisah Sebebinin Gerçekleşmesi
Sona erme sebeplerini düzenleyen infisah sebeplerini de kapsayacak şekilde yerinde bir ifadeyle ana sözleşmede öngörülmüş “herhangi bir sona erme sebebinin” gerçekleşmesi, bir sona erme sebebi olarak sayılmıştır.
FESİH
Kanunda ve şayet öngörülmüş ise ana sözleşmede gösterilen bir nedenin gerçekleşmesi hâlinde, ortaklığı sona erdirme yetkisine sahip olan kişi veya makamlarca ortaklığın dağıtılmasıdır. Fesih nedenleri iki başlıkta toplanabilir:
48 Mahkemece Fesih
Organlardan Birisinin Eksikliği veya Toplanamaması
Uzun süredir şirketin kanunen zorunlu organlarından birisinin mevcut olmaması veya genel kurulun toplanamaması hâlinde pay sahipleri, şirket alacaklıları yahut Bakanlığın talebiyle mahkemece durumun uygun hâle getirilmesi için öncelikle süre tayin edilmek şartıyla ortaklığın feshine karar verilebilir.
Kamu Düzenine veya İşletme Konusuna Aykırı Faaliyet ve İşlemlerde Bulunulduğu Gerekçesiyle Bakanlığın Dava Açması
TTK’de kamu düzenine ya da işletme konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Ticaret Bakanlığınca fesih davası açılabileceği düzenlenmiştir. Hükümde ayrıca, dava açılması; söz konusu işlem, hazırlık ve faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık süreye tabi tutulmuştur.
Xxx sözleşmede Öngörülen Fesih Sebeplerinden Birinin Gerçekleşmesi
Anılan hükme dayanılarak ana sözleşmede infisah sebepleri kararlaştırılabileceği gibi bazı fesih nedenleri de gösterilebilir. Örneğin bir marka veya patent kullanma sözleşmesinin feshine bağlı olarak ortaklığın feshi veya “ortaklığın üst üste beş yıl süreyle zarar etmesi hâlinde sermayenin onda birini oluşturan azınlık ortaklığın feshini mahkemeden talep edebilir” tarzında m. 531 hükmü dolayısıyla ortaklığın feshine yol açabilecek özel bir haklı sebep hâli ana sözleşmede öngörülebilir.
Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi
Haklı sebeple feshi bir sona erme sebebi olarak düzenleyen TTK’ye göre; haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri, mahkemeden, ortaklığın feshini talep edebilirler. Haklı sebep kavramının tanımına maddede yer verilmemiştir.
Öğretide genel olarak tanımlandığı şekliyle, azınlığın hakkaniyete uygun ve objektif olarak ortaklığın devam etmesinden umduğu faydaları ortadan kaldıran ve ortaklığın devamını çekilmez hâle getiren olgular haklıdır.
Esasen haklı sebep kavramı somut olaya göre belirlenmesi gereken bir kavram olup haklı sebebe sonuç bağlanan hâller TMK uyarınca hâkime takdir yetkisi tanınan hâllerdendir. Anonim ortaklıklarda haklı sebep örnekleri genellikle çoğunluk gücünün kötüye kullanılmasından ileri gelmekle birlikte istisna en az sayıda ortaktan meydana gelen anonim ortaklıklarda kişisel sebepler de ortaklığın feshi için haklı sebep oluşturabilir. Ortaklığın kâr elde etmesine rağmen pay sahiplerine uzun süre kâr payı dağıtılmaması yahut çok düşük miktarda kâr payı verilmesi, buna karşılık yöneticilere yüksek miktarda ödemeler yapılması, ortaklık kaynaklarının yalnız çoğunluk amaçlarına hizmet edecek şekilde kullanılması, sürekli şekilde eşit işlem ilkesine aykırı davranılması başlıca haklı sebep örnekleri olarak sayılabilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde mahkemece ortaklığın feshine karar verebileceği gibi, davacı pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenerek ortaklıktan çıkmalarına yahut duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüme de hükmedilebilir. Çıkma dışında mahkemenin öngörebileceği çözümler için İsviçre ve Türk öğretisinde dile getirilen başlıca öneriler; mahkemece ortaklığın bölünmesi, ana sözleşmenin değiştirilmesi, bu kapsamda kâr dağıtılmasına, oy hakkına, bilgi alma hakkına ilişkin düzenlemeler yapılması, genel kurul yerine karar alınması, bu kapsamda mevcut yöneticilerin değiştirilmesi, kâr dağıtımı kararı verilmesi, ayrıca müdür atanması vb. hususlarda yönetim kurulu kararları alınması, değiştirilmesi ve icrasına hükmedilmesi olarak sayılabilir.
Haklı sebeple fesih davası ortaklık için son çare olarak başvurulması gereken bir çözüm tarzıdır.
Genel Kurulca Fesih
Genel kurul, ortaklığın sona ermesi (TTK m.529/1, d), bir başka ortaklıkla birleşerek sona ermesi yahut tam bölünme yoluyla sona ermesi yönünde karar alabilir. Bunun için, kanunda ve varsa ana sözleşmede öngörülen artırılmış toplantı ve karar yetersayılarına uyulması gerekir.
Sona Ermenin Sonuçları ve Tasfiye
Tasfiyesiz infisaha yol açan hâller dışındaki bir nedenle sona erme, şirket malvarlığının tasfiyesini gerektirir. Tasfiye sürecine giren bir ortaklığın tüzel kişiliği devam eder; fakat ortaklığın ehliyeti, organları ve yönetimi konusunda,
49 kanun gereği birtakım değişiklikler oluşur. Tasfiye, ortaklık malvarlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilip borçların ödenmesi, geriye bir miktar artarsa, bu miktarın tasfiye bakiyesi dağıtımı hükümlerince dağıtılması ve
ortaklık kaydının sicilden terkin ettirilmesi için yapılması gereken işlemlerin bütününü ifade eder.
Tasfiye İlkeleri
1. Tasfiye sırasında tüzel kişilik devam eder.
2. Ortaklık amacı, kendiliğinden tasfiye amacına dönüşür; Ortaklık, bu amaçtan dolayı kural olarak yeni işlem ve faaliyetlere girişemez. Ticaret unvanına “Tasfiye Hâlinde” ibaresi eklenir.
3. Organlar varlıklarını sürdürür. Ancak, tasfiye sırasında ortaklık organlarının görev ve yetkilerinin, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olmakla birlikte tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlerle sınırlı hâle gelir.
4. İflâs dışındaki sona erme nedenlerinden biriyle tasfiye, tasfiye memurlarınca yapılır. İflasta ise iflâs idaresince tasfiye yapılır.
Tasfiye Memurları
Tasfiye, kural olarak yönetim kurulu tarafından yapılır fakat ana sözleşmede tasfiye memurları gösterilebileceği gibi, sonradan, genel kurul tarafından seçilmeleri de mümkündür. Tasfiye memurunun ortaklardan olması zorunlu değildir. Ana sözleşme ve atama kararında aksi öngörülmedikçe, ücret hakları vardır. Şirketin feshine mahkemece karar verilmiş ise, tasfiye memurları da mahkemece atanır.
Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birisinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır; yoksa ne yapılması gerektiği konusunda kanun düzenlemiştir.
Atanma yöntemi ne olursa olsun, genel kurulun daima bu memurları azletme ve yerlerine yenilerini seçme yetkisi vardır; haklı nedenlere dayanarak mahkemece azil ve yerlerine atama yapılması da istenebilir. Tasfiye memurlarının da tescil ve ilânı gerekir.
Tasfiye memurları, bu süreçte, ortaklık organları yanında, tasfiye işleri ile sınırlı olarak yönetim ve temsile yetkili olup (m. 539) kanunda belirtilen işleri yaparlar.
Ortaklığın hak ehliyeti ve tasfiye amacı sınırları içerisinde görev ifa ederler fakat tasfiye amacı dışında yaptıkları işlemler de şirketi bağlar; meğerki üçüncü kişinin kötü niyeti kanıtlanmış bulunsun.
Genel kurulu toplantıya çağırma ve önemli olmayan miktardaki aktifleri satma yetkileri de vardır. Kural olarak birlikte hareket ederler; birden çok iseler, çift imza kuralı geçerlidir. Fakat ana sözleşme veya genel kurul kararı ile tek başlarına yetkili kılınabilirler. Ayrıca, gecikmesinde sakınca olan işler ile pasif temsilde (ihtar, ihbar gibi beyanları kabul) tek başlarına yetkili oldukları gibi; devri mümkün olmayan yetkiler dışında, belirli işlerin yapılması için birbirlerine veya üçüncü kişiye temsil yetkisi verebilirler.
Tasfiye İşleri
İflâs dışındaki sona erme hâli, yönetim kurulu tarafından tescil ve en çok birer hafta ara ile üç kere ilân ettirilir. İlanda, üçüncü ilândan itibaren bir yıl içerisinde ortaklık alacaklılarının, belgeleriyle birlikte başvurması gerektiği duyurulur. Tasfiye sürecinde, memurlarca yapılacak işlemler kısaca şunlardan ibarettir:
İlk envanter ve bilançonun hazırlanması, defterlerin tutulması, alacaklıları davet, şirketin alacaklarını tahsil etme, günlük işlemlerin yürütülmesi ve başlanmış işlerin bitirilmesi, aktiflerin paraya çevrilmesi, şirket borçlarının ödenmesi, tasfiye artığı (bakiyesi) varsa dağıtılması ve nihayet, şirketin sicilden terkini ile tüzel kişiliğin sona erdirilmesi ve Tasfiye artığının dağıtımı, kural olarak, ortakların ödedikleri sermaye payı oranında yapılır. Fakat ana sözleşmede, tasfiye payı almada imtiyazlı paylar öngörülmüş ise, imtiyazlar dikkate alınır.
Ortaklık borçları, mevcutlarından fazla ise, tasfiye memurları, durumu derhâl şirket merkezinin bulunduğu yerin asliye ticaret mahkemesine bildirmek zorundadırlar; mahkeme de iflâsın açılmasına karar verir.
Ek Tasfiye ve Tasfiyeden Dönme
Ek tasfiye, tasfiyenin bitmesinden sonra, ek işlerin yapılmasının zorunlu olduğu hâllerde gündeme gelmektedir. Bu hâllerde son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri veya alacaklılar, şirket merkezinin olduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurarak ek işlemler yapılana dek, şirketin yeniden tescilini talep edebilirler.
Mahkeme talebi yerinde görür, yani ek işlerin yapılmasını zorunlu bulursa, yeniden tescil kararı verir; aynı veya
50 yeni bir ya da birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayıp tescil ve ilân ettirir.
Tasfiyeden dönme ise, şirketin, süresinin dolması veya genel kurul kararı ile sona erdiği hâllerde, malvarlığı dağıtımına başlanmamış olması şartıyla gündeme gelmektedir. Bu hâl ve şartlarda, genel kurul sermayenin en az yüzde altmışının olumlu oyu ile şirketin devamına karar verebilir; bu karar tasfiye memurlarınca tescil ve ilân ettirilir. Ana sözleşme, söz konusu yetersayısı ağırlaştırabilir veya başkaca önlemler içerebilir.