İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER
1.1 Geçerli Hukuksal İlişki Bulunmayan Taşınmazlarda 2
1.1.1 Kiraya Verilmesi Mümkün Olmayan Kamu Mallarının Tahliyesi 2
1.1.2 Kira Sözleşmesinin Yetki veya Şekil Şartına Aykırı Yapılması 4
1.2 Geçerli Hukuksal İlişki Bulunan Taşınmazlarda 7
1.2.1 Uygulanacak Hukuksal Rejim ve Kapsamı Sorunu 7
1.2.2 Türk Borçlar Yasası’na Göre Konut Ve Çatılı İşyeri Kiralarındaki Tahliye
Nedenlerinin İdarenin Taraf Olduğu Sözleşmelere Uygulanabilirliği 10
1.2.3 Türk Borçlar Yasası’na Göre Tahliye Nedenleri 10
1.2.4 İcra Ve İflas Yasası’nda Yer Xxxx Xxxxxxx Nedenleri 16
KISALTMALAR
C. cilt
D. daire
dn. dipnot
DİK Devlet İhale Kanunu
E. esas
HD. Hukuk Dairesi
HGK Hukuk Genel Kurulu
HTİHY Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik
İİK İcra ve İflas Kanunu
K. karar
md. madde
s. sayfa
S. sayı
TBK Türk Borçlar Kanunu
i
İ˙DARENİ˙N Kİ˙RAYA VEREN SİFATİ TAŞİDİĞ˘ İ TAŞİNMAZLARİN TAHLİ˙YESİ˙
Xxxxxx Xxx Xxxxxxx
GİRİŞ
Günümüzdeki anlamında idarenin, kamu yararı nedeniyle elinde bulunan taşınmazları kiraya verdiği sıkça görülmektedir.1 Esasında borçlar hukukunda düzenlenmiş olan kira sözleşmesinin genel olarak özel kişiler arasında uygulanacağı düşünülerek hazırlanmış olması, bir tarafın idare olduğu kira sözleşmelerinin bazı noktalarında hükümlerin nasıl uygulanacağı konusunda tereddütler oluşturmaktadır. Özellikle kira sözleşmelerinin sona ermesi ve dolayısıyla tahliye kurumunun gündeme gelmesinde tartışmalı bulunan konular, kamu hukuku ile özel hukukun bir karşılaşma noktasında, her iki alanın da detaylıca incelenmesini gerektirmektedir.
İdare, kiraya veren sıfatı taşıyabileceği gibi, kiracı sıfatı da taşıyabilmektedir. Ancak bu incelememizde yalnızca idarenin kiraya veren sıfatı taşıdığı durumlar ele alınacaktır. Yine de kısa bir açıklama olarak, idarenin kiracı olduğu hallerde, harcama yapıldığından dolayı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun değil, 4834 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun uygulanması2 ve dolayısıyla tahliye ilişkisinde de ilgili kanun hükümlerinin dikkate alınması gerekeceğini söyleyebiliriz.
1. TAHLİYE NEDENLERİ
Kamu yararı, kapsamı geniş bir kavram olduğundan, idarenin de taşınmazlarını kiraya vermesinde sayısız neden bulunabileceği söylenebilir. Elbette, kamu yararı amacı ile hareket eden idarenin, sonucu tahliye gibi hak ve özgürlüklere ciddi anlamda müdahale oluşturacak bir durumda sınırlarının da yasal dayanaklarla net bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu bölümde kullandığımız tahliye nedenleri, aslında sözleşmenin sona erme nedenleri olmakla, dolaylı yoldan tahliye kurumu gündeme geleceğinden kısaca tahliye nedenleri olarak
1 Yalnızca belediyelerin gelirleri dahi konunun uygulamadaki sıklığını ve önemini göstermektedir. Xxxxxxxx’xx İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2012 yılı denetim raporuna göre, teşebbüs ve mülkiyet gelirlerinin 840.364.868,00 TL olarak en büyük ikinci kalemi oluşturmakta olduğu, 28.519 adet taşınmazın Büyükşehir Belediyesi adına kayıtlı olduğu ve 1998 adet kira dosyası bulunduğu tespit edilmiştir. (xxxx://xxx.xxxxxxxx.xxx.xx/xxxxx/xxx/Xxxxxxxx_0000/%X0%X0XXXXXXX%00X%X0%0XX%X0%0XX%X0%0XXX
%C4%B0R%20BELED%C4%B0YES%C4%B0.pdf, Son Erişim Tarihi: 26.12.2015)
2 Xxxxx, Xxxxx; “İdarenin Taraf Olduğu Xxxx Sözleşmelerinin Hukuki Rejimi”, s. 117 – 118. 2886 sayılı yasanın kapsamı hakkında, Ünal/Xxxx, Xxxx/Xxxxxxxx; “Devlet İhale Kanunu” s. 37 – 58. Kamu İhale Kanunu’na göre mal kiralanması 22. maddeye göre doğrudan temin usulüne başvurulabilecek hallerdendir.
bahsedilmiştir. İdarenin hangi taşınmazlarını kiraya verebileceği, kiraya verme usulüne uyulup uyulmadığı hususları, tahliye nedenlerini de değiştireceğinden öncelikle yapılmış bulunan kira sözleşmesinin geçerli olup olmadığının incelenmesi gerekecektir.
1.1 Geçerli Hukuksal İlişki Bulunmayan Taşınmazlarda
1.1.1 Kiraya Verilmesi Mümkün Olmayan Kamu Mallarının Tahliyesi
Kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi için, idarenin sahip olduğu kamu ve özel mallarından faydalanması doğal bir gerekliliktir. Özel malların salt gelir getirme amaçlı kiralanabileceği kabul edilmekte ise de, kural olarak idarenin kamusal mallarını kira sözleşmesine konu edip edemeyeceği tartışmalıdır. Bazı hükümlerde kiraya verilebilecek taşınmazlar sayılmakla birlikte, bazı hükümlerde de idarenin bazı mallarının kiraya verilmesi açıkça yasaklanmış bulunmaktadır. Türkiye’de kamu mallarının tümünü kapsayan genel bir yasal düzenleme bulunmadığı, değişik mallar farklı yasal düzenlemelere konu yapıldığı için hukuksal rejimin saptanması güçleşmektedir.3 Bu nedenlerle öncelikle idarenin kamusal ve özel mal ayrımını inceleyerek genel kuralı ve istisnaları tespit etmek gerekmektedir.
1.1.1.1 İdarenin Kamusal ve Xxxx Xxxxxxx Ayrımı
Doktrindeki genel yaklaşımda, idarenin özel mallarının, kamusal malların dışında kalan malları olduğu vurgulanmakta ve kamusal malların tanımı ve içeriği üzerinde durulmaktadır. Kamusal malların belirlenmesinde organik ve maddi koşul birlikte aranmaktadır. Organik koşula göre bir malın kamusal mal sayılabilmesi için bir kamu tüzel kişisine ait olması gerekmektedir. Maddi koşula göre de malın kamunun ortak kullanımına ve yararlanmasına ya da bir kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekir. Doktrinde kamusal mallar, sahipsiz mal, orta malı ve hizmet malları olarak ayrıma tabi tutulmaktadır.4 Nitekim idarenin xxxx xxxxxxx da kamu hizmetine ve kamunun doğrudan yararlanmasına özgülenmemiş olan mallar olarak tanımlanmaktadır.
Yargı kararlarında kamu malının nitelikleri gösterilerek yapılan açıklamalar bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi kamu malını “Doğal nitelikleri gereği herkesin ortak yararlanmasına açık olan sahipsiz mallar ile kamu tüzelkişileri tarafından herkesin ya da halkın bir kısmının yararlanmasına ayrılan orta malları ve kamu hizmeti niteliğindeki etkinliklerin konusu ve aracı olan mallar, kamu malı olarak tanımlanabilir.” olarak tanımlamıştır.5 Danıştay ise “İdare hukuku ilkelerine göre, kamunun kullanımına ve yararlanmasına ait olan veya bu amaca tahsis edilen eşya ve mallarla bir kamu hizmetinin unsuru ve ayrılmaz parçası sayılabilecek olan mallar kamu malları olarak kabul edilmektedir.” demektedir.6
3 Gözübüyük, Xxx/ X.Xxxxx, Xxxxxx; “İdare Hukuku Cilt: 1, Genel Esaslar”, 4. Bası, Turhan Kitabevi, 2006, s. 1035.
4 Xxxxxx, Xxxxx; “İdare Hukuku Dersleri”, Ekin Yayınları, 7 Baskı, Eylül 2008, s. 664.
5 Anayasa Mahkemesi, 1996/66 E. 1997/7 K. 31.01.1997. (Sinerji İçtihat)
6 Gözübüyük, Tan; s. 1037, dn. 9.
Yasal düzenlemelerde bir tanım yapılmamakla birlikte Türk Medeni Kanunu’nun 715. maddesinde “sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar” ile “aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynakların” devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ifade edilmiştir. Yine Kadastro Kanunu’nun “Kamu Malı” başlığı taşıyan 16. maddesinde “Kamu hizmetinde kullanılan hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları” “mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edilen yerler” “yol, meydan, köprü gibi orta malları”ile “devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular” kamu mallarının örnekleri arasında sayılmış ve Danıştay kararlarında da kamu malı olarak örnek gösterilmişlerdir.7
1.1.1.2 İdarenin Kamusal Mallarının Kiralanabilme Durumu
Yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi kamusal malların kural olarak kiraya verilip verilemeyeceği tartışmalıdır. GÖZÜBÜYÜK/TAN’a göre kural olarak kamusal malların idarenin özel mallarından farklı olarak kira gibi özel hukuk sözleşmelerine de konu yapılamayacağı kabul edilmektedir.8 Karşıt görüşte olan GÖZLER kamu mallarının devredilemezliği ve kirası üzerinden yaptığı yaklaşımda kamusal malların kiralanmasının tahsis gayesiyle bağdaştığı ölçüde mümkün olduğunu söylemektedir.9 GÜNEL ise kural olarak kamusal malların özel hukuk sözleşmelerine konu olamayacağı kabul edilmekle birlikte Gözler’in ifade ettiği gibi, malın tahsis gayesi uygunsa malın kullanımının bırakılabileceğini söylemektedir.10 Gerçekten de, idari sözleşmelerinin sınırlı sayıda olmaması11 ve idari sözleşme kıstaslarında kamu hizmeti gibi geniş ölçütlerin bulunması, idarenin kamusal mallar üzerinde tahsis amacına uygun olarak kira sözleşmesi yapabileceğini düşündürmektedir.
Bazı yasa hükümlerinde taşınmazların belli şartlarla kiraya verilebileceği ayrıca düzenlenmiştir. 2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 14. maddesinde “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ... belirli sürelerle kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere, ... gerçek ve tüzelkişilere kiraya verilmesi, Kültür ve Turizm Bakanlığının iznine tabidir.” denilmektedir. Aynı maddeye göre bu varlıklardan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yönetim ve denetiminde bulunan mazbut ve mülhak vakıflarla, 7044 sayılı Aslında Vakıf Olan Tarihi ve Mimari Kıymeti Haiz Eski Eserlerin Vakıflar Umum Müdürlüğüne
7 Danıştay, 1. D. 1996/46 E. 1996/88 K. 19.04.1996. (Sinerji İçtihat)
8 Gözübüyük/Tan; s. 1074. Aynı görüşte olan İmamoğlu belediyelerin kamuya tahsis edilen taşınmazlarını kiraya veremeyeceğini söylemektedir. Xxxxxxxx, X. Altuğ, “Belediye Gayrimenkulleri”, Adalet Yayınları, Ankara 2010, s. 405.
9 Gözler, “İdare Hukuku Dersleri”, s. 678.
10 Günel, Xxxxx; “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Taraf Olduğu Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarına Uygulanacak Hukuk”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 72, S. 1, 2014, s. 840.
11 Gözler, “İdare Hukuku Dersleri”, s. 446.
Xxxxxxx Xxxx Xxxxxxx yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilen vakıf mallarında, karakterine uygun kullanılmak şartı ile kiraya verilmesi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yetkisine bırakılmıştır. Yine 178 sayılı Maliye Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 13. maddesine göre devletin özel mülkiyetindeki yerlerin kiralanması Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Diğer bir düzenleme olarak DİK md. 73’e göre tarihi ve bedii değeri olan taşınmazlar Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görüşü alınarak, Maliye Bakanlığınca kiraya verilebilir.
Özetle, doktrin ve yargı kararları incelendiğinde, kamusal malların tahsis amacına uygun12 olacak şekilde kiralanabildiği, tahsis amacına aykırı13 olarak yapılan sözleşmelerin hukuka uygun olmadığı söylenebilecektir. Böyle hallerde sözleşmenin iptali veya usulüne uygun sözleşmenin yapılmamış olduğunun tespiti gündeme geldiğinden tahliye kurumunun da işlemesi gerekecektir.
1.1.2 Kira Sözleşmesinin Yetki veya Şekil Şartına Aykırı Yapılması
İki tarafı özel kişi olan kira sözleşmelerinin aksine, bir tarafını idarenin oluşturduğu kira sözleşmelerinde bir takım yetki ve şekil şartlarının aranması doğaldır. Bu şartlara aykırı yapılan sözleşmelerde özel kişi kiracı, sözleşmeye dayandığını ileri süremeyecektir. Tahliye sürecini dolaylı yoldan etkileyecek bu durumları ayrıca incelemek gereklidir.
1.1.2.1 Şekil Şartlarına Aykırılık
Her ne kadar borçlar hukuku anlamında kira sözleşmesi herhangi bir şekil şartına tabi olmasa da idare için 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nda genel kuralın dışında şekil şartları öngörülmektedir. Yasanın 4. maddesinde sözleşme, idare ve yüklenici veya müşteri arasındaki “yazılı” anlaşma olarak tanımlandığı gibi aynı yasanın 57. maddesi şekil şartını daha da ağırlaştırarak “noterlikçe tescil edilmiş” olan sözleşmenin yüklenici tarafından idareye vermek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Diğer bir anlatımla en azından onaylama şeklinde resmi geçerlilik koşuluna tabi bir sözleşmeden bahsedilmesi gerekmektedir.14
Bazı durumlarda şekil şartına istisnalar getirildiği görülmektedir. Örneğin, Hazine
Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 47. maddesi;
12 Xxxxx, s. 78. Yazara göre mevzuatta ve uygulamadaki değişiklikler daha önce idari sözleşme olduğunda kuşku bulunmayan kamusal mallardan yararlanma sonucunu doğuran sözleşmelerin bazı hallerde kira sözleşmesi niteliğini haiz olabilceği anlayışını doğurmuştur. Tahsisin kapsamı için, Xxxxx, s. 82 – 90.
13 “Her ne kadar; adli yargı yerince verilen kararda, davacının anılan yerdeki kiracılık sıfatı tesbit olunmuş ise de; 2886 sayılı Yasa'ya göre yapılmış kira akdinin bulunmamasından öte, kamuya ait yolun kiraya verilmesinin mümkün olmaması karşısında, anılan kararın; davacının işgaliye ödemek suretiyle anılan yeri kullanma hakkına sahip olduğunu belirleyen bir karar olarak anlaşılması gerektiğinden, yasa hükümleri gözardı edilerek salt adli yargı yeri kararına dayanılarak verilen ve dava konusu işlemin bu nedenle iptaline ilişkin bulunan temyize konu kararda hukuki isabet görülememiştir.” Danıştay 8. D. 1992/3452 E. 1992/3497 K. (Sinerji İçtihat)
14 Koşulun ispat değil geçerlilik koşulu olduğu üzerine Xxxxx, s. 107.
“İlk yıl kira bedeli, Kanunun 76 ncı maddesi gereğince her yıl merkezî yönetim bütçe kanunuyla belirlenen parasal sınırın yüzde onunu aşmayan sözleşmeler, kamu idareleriyle yapılacak sözleşmeler ve ilk yıl kira bedeli ne olursa olsun (Değişik İbare RGT: 11.09.2014 RG NO: 29116) tarım arazilerinin kiraya verilmesi ile büfe, kantin, çay ocağı gibi yerlerin, geçici iş ve hizmetler için kullanılacak taşınmazların kiraya verilmesinde düzenlenecek sözleşmeler ile taksitli satış sözleşmelerinin notere tasdik ve tescili zorunlu değildir.
(Değişik İbare RGT: 11.09.2014 RG NO: 29116) Tarım arazilerinin kiraya verilmesinde düzenlenecek sözleşmeler arazinin bulunduğu köy veya mahalle muhtarının veya azalarından birinin, büfe, kantin, çay ocağı gibi yerlere ilişkin sözleşmeler, bunların bulunduğu yerin yetkilisi huzurunda düzenlenir; sözleşmeyi bunlar da imza eder.”
demekle, genel kurala istisna getirmiş bulunmaktadır.
Şekil şartına uyulmadan yapılan sözleşmenin hangi yaptırıma tabi olacağı konusunda borçlar hukuku hükümlerine göre karar vermek gerekmektedir.15 Türk Borçlar Yasası’nın 12. maddesine göre şekle uyulmaksızın yapılan sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı açıklanmakta, bu halde butlan halinin varlığı kabul edilip, sonradan onamanın veya iyiniyetin dikkate alınmaması kabul edilmelidir.
Buna karşın, Yargıtay bir kararında:
“Belediyenin kamu tüzel kişiliğine sahip ve mallarının idaresinde 2490 sayılı Yasaya bağlı olduğu bilinmekte ise de, tasarruflarında özel hukuk hükümlerine göre sorumlu bulunduğu da kuşkusuzdur. Taraflar arasındaki sözleşmenin yasada öngörülen biçimde yapılmamış olmasından öncelikle belediyenin yetkili organ ve kişileri sorumludur. Her iki taraf kendilerine düşen edimleri zamanında yerine getirerek sözleşmeyi sekiz yıl boyunca sürdürmüşler, sözleşmenin varlığı ve geçerliliği konusunda birbirlerine güven vermişlerdir. Bu itibarla davacı belediyenin iddiası, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunmaktadır. Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 6.6.1979 gün 1978/190 - 199 sayılı kararında da vurgulandığı gibi "sözleşmenin taraflarından birisi, sözleşmenin ifa olunacağı hususunda o güne kadar süregelen davranışları ile karşı tarafa tam bir güvence vermiş ve karşı tarafta sözleşmenin yerine getirileceği inancına iyiniyetle bağlanarak kendisine düşen edimleri yerine getirmiş ise, artık sözleşmenin şekil yönünden geçersizliğini ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşır ve bu iddia yasal korumadan yoksun kalır. "O halde davacı sözleşmenin geçersizliğine dayanarak akdin icrasından kaçınamaz. Davacının bir kamu tüzel kişisi olması ve 2490 sayılı yasaya tabii bulunması bu kuralı değiştiremez. Aksine bir kamu kuruluşu olan
15 Xxxxx, s. 143.
belediyenin özel kişilere nazaran MK. nun 2. maddesinde yazılı iyi niyet kuralına daha sıkı bir şekilde bağlı kalması zorunludur.”16
demekle, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olan ve 8 yıl sonra yapılan başvuruya dayanarak sözleşmenin ifasından kaçınılamayacağı vurgulanmıştır. Bu durum doktrinde de isabetli bulunmasına karşın17 somut olaya göre değerlendirmenin ayrıca yapılması, yalnızca süre kıstası dikkate alınmayarak, idare içerisinde atamalar ve seçimler karşısında değişen idari personel veya seçilmişlerin başvuru hakkını kısıtlayıcı yönde yorum yapılmaması gerektiği de söylenebilmelidir.
Elbette sözleşmenin şekil şartına uygun yapılmaması durumunda olduğu gibi 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi kurumların ihale sürecini atlayarak doğrudan sözleşme akdetmeleri de mümkün bulunmamaktadır. Yargıtay’ın da bu yönde kararı mevcuttur.18
Her ne kadar sözleşme geçerli şekil şartlarına uygun yapılacak olsa da, ihale sürecindeki usulsüzlükler iptal yaptırımına tabi olabilir. Bu durumda iptal kararının geriye yürümesi karşısında sözleşmenin durumunun ne olacağı gündeme gelecektir. Böyle hallerde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 20/2 maddesinde “İlanların geçersizliği ihale yapıldıktan sonra anlaşılırsa, ihale veya sözleşme feshedilir. Ancak, işde ivedilik ve ihalede Devletin yararı varsa, ihale ve sözleşme Maliye Bakanlığının uygun görüşü ve birinci derece ita amirinin onayı ile geçerli sayılabilir.” denilerek sözleşmenin feshinden bahsedilmektedir. Danıştay’ın da geçersiz ilana dayanılarak yapılan ihale işleminin xxxx xxxx halini oluşturduğu ve ihale işleminin geri alınabileceğine dair kararı mevcuttur.19
1.1.2.2 Yetki Şartlarına Aykırılık
Xxxx sözleşmesinin geçerli olabilmesi için her şeyden önce sözleşme yapma yetkisine sahip idarece imzalanması gerektiği söylenmelidir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre 3 yıla kadar olan taşınmaz kiralama yetkisi belediye encümenine (md. 34) daha fazla süreli kiralama yetkisi ise belediye meclisine verilmiştir. (md. 18) Xxxx, yukarıda bahsettiğimiz gibi hazinenin özel taşınmazları ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler bakımından yetkili kurum Milli Emlak Genel Müdürlüğü’dür.20 Bu yetki, hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 46. maddesine göre idare adına ita amiri tarafından kullanılır. Xxx xxxxx, illerde
16 Yargıtay, 1. HD. 1984/4128 E. 1984/4128 K. 19.04.1984. (Sinerji İçtihat) Kararın detaylı metni için, Xxxxx, s. 145 – 146.
17 Xxxxx, s. 146.
18 “Davada dayanılan gerek 31.10.2003 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi, gerekse sonradan yapılan tarihsiz sözleşme 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun açık teklif usulüne uygun yöntem izlenmeden doğrudan yapılmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, yasanın aradığı anlamda yapılmayan bu sözleşmeler geçerli hüküm ve sonuç meydana getirmez. Davacının geçersiz olan bu sözleşmelere dayanarak hak iddiasında bulunması mümkün olmadığından, davadaki istemlerinin reddi yerine kısmen kabul edilmesi doğru olmamıştır.” Yargıtay, 14. HD. 2011/5362 E. 2011/7480 K. 08.06.2011. (Sinerji İçtihat)
19 Danıştay 10 D. 1988/2571 E. 1991/922 K. 13.03.1991. (Sinerji İçtihat)
20 178 sayılı Maliye Bakanlığı’nın Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 13/b maddesi.
defterdar ve yetki devredilen hallerde milli emlak dairesi başkanını, ilçelerde kaymakamı ifade
eder.21 Yine ilişkili kuruluşların yetkileri kendi kurallarına göre belirlenmelidir.
Diğer yandan, kural olarak devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin belediye tarafından kiraya verilememesi gerekir. Yerel mahkemenin, kiracının söz konusu yerde belediyesinin tasarrufunun olup olmayacağını bilememesi nedeniyle artık bu sözleşmenin belediyeyi ve kiracıyı bağladığına dair verdiği karar, Danıştay tarafından sözleşmenin geçerli olmadığının açık olması gerekçesiyle bozulmuştur.22
Kendisine yetki verilmiş olsa da, idare verilen yetkideki şartlarla bağlıdır. Örneğin, DİK md. 64’e göre kiraya verilecek taşınır ve taşınmaz malların kira süresi 10 yıldan çok olamayacaktır. Ancak buna aykırı durum, Yargıtay’a göre sözleşmenin geçersizliğini değil, 10 yıllık süreyi aşan kısmının geçersizliği sonucunu doğurmaktadır.23
Bu bölümde son olarak söylememiz gereken, iki tarafın da kamu kurum ve kuruluşu olduğu, hatta paydaş olduğu hallerde de hükümlerin aynen uygulanması gerektiğidir. Nitekim Danıştay bir kararında, hazine ve belediyenin müşterek mülkiyetinde olan taşınmazda anlaşma olmaksızın kullanma halinde belediyenin fuzuli şagil olduğuna hükmetmiştir.24
1.2 Geçerli Hukuksal İlişki Bulunan Taşınmazlarda
1.2.1 Uygulanacak Hukuksal Rejim ve Kapsamı Sorunu
İdarenin, kiraya verdiği taşınmazlarda karşı tarafı serbestçe seçemeyeceği, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na uygun davranması gerektiği yukarıda açıklanmıştı. Bunun sonucu olarak ihale usullerine tabi olan kamu kurum ve kuruluşları, Devlet İhale Kanunu’nun özel olarak düzenlediği tahliye hükümlerinden de yararlanabilmektedir. Devlet İhale Kanunu’nun 75/2 - 3 fıkraları;
“Xxxx sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi halinde sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır.
İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülkiye xxxxxxxx en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek idareye teslim edilir.” demektedir. Öncelikle bu hükmün uygulanmasına ilişkin uyuşmazlıkların idari yargıda çözümlenmesi gerektiğini söylemeliyiz.25
21 Xxxxx, s. 128
22 Danıştay, 6. D. 1992/1211 E. 1993/553 K. 17.02.1993. (Sinerji İçtihat)
23 Yargıtay, 4. HD. 1969/6647 E. 1969/7945 K. 26.09.1969. (Acar, s. 26)
24 “... Dava konusu olayda, Hazine ile Belediyenin müşterek mülkiyetine konu taşınmazın Hazine hissesine isabet eden 5370 m2’lik kısmına belediye tarafından iş merkezi yaptırılmak suretiyle işgal edildiğinden bahisle ... fuzuli şagil olduğu sabit bulunan ve aksi yönde bir iddiası olmayan davacıdan ... ecrimisil istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” Danıştay, 10 D. 2001/4196 E. 2004/3809 K. 13.04.2004. (Xxxx/Xxxx, Xxxxxxxx/Mesut; “Devlet İhale Kanunu”, Seçkin Yayınları, Mart 2013, s. 285.)
25 Uyuşmazlık Mahkemesi, Hukuk Bölümü, 2002/55 E. 2002/81 K. 23.12.2002. (Sinerji İçtihat)
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15/p-3 maddesinde “2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.” denilerek, belediye taşınmazları da bu kapsamda değerlendirilmektedir.26 Aynı şekilde 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 7. maddesinde İl Özel İdaresi’ne ait ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 79. maddesinin yaptığı değişiklikle Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmazlar da 75. maddeye tabidir. Bu üç istisnanın dışında diğer kamu kurum ve kuruluşlarının 75. maddeden yararlanamayacağı çeşitli yargı kararlarında gösterilmiştir.27
Bununla birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 339/2 hükmü gereği konut ve çatılı işyeri kiralarında kamu kurum ve kuruluşlarının hangi usul ve esaslar içinde olursa olsun yaptıkları bütün kira sözleşmelerine de ilgili hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracıyı koruyan birçok hükmün öngörülmesi neticesinde, bu iki kanunun birlikte uygulanması, özellikle sözleşme süresinin sona erdiği hallerde tahliye nedeninin ortaya çıkıp çıkmadığı konusunda sorun oluşturmaktadır. Tahliye nedenlerini belirleyebilmek için DİK ve TBK hükümlerinin çatıştığı noktalarda özel kanun – genel kanun ilişkisini incelemek gerekmektedir. Ancak, tahliye konusunda hangi kanunun özel, hangi kanunun genel kanun olarak nitelendirileceği dahi tartışmalıdır. Bir görüşe göre konut ve çatılı işyeri kiraları bakımından DİK hükümleri özel düzenleme sayılmalıdır.28 Diğer bir görüşe göre asıl TBK hükümleri DİK’e göre özel düzenlemeler içermektedir.29
GÖZLER’e göre hangi hükmün genel, hangisinin özel olduğunun saptanması, lex superior veya lex posterior saptamaları kadar kolay değildir. Uygulama alanı daha dar olan ve o hüküm olmasa dahi yerine diğer hükmün uygulanabildiği hükümlerin özel hüküm olduğu söylenmelidir.30 Bu konuda yasa koyucunun gerçek iradesi ortaya çıkarılmalı ve bu amaçla kanunun hazırlık çalışmaları, hükmün konuluş amacı dikkatlice incelenmelidir.31
Her şeyden önce, TBK md. 339/2 hükmünün bir yenilik getirmediği söylenmelidir. TBK
ile yürürlükten kalkan 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un 14. maddesinde
26 Maddenin yürürlüğe girmesinden önce belediyelerin DİK md. 75’ten faydalanamayacağına ilişkin kararlar
verilmekte idi.
27 “... Somut olaya gelince; Davacı Düzce Kalkınma ve Tanıtma Vakfı ile davalı Düzce Üniversitesi Rektörlüğü arasında akdedilen kira sözleşmesine tabi taşınmazı, Rektörlüğün 2886 Sayılı Yasanın 75. maddesine göre tahliye yetkisi olmadığından uyuşmazlıkta 2886 Sayılı Yasa hükümleri uygulanmaz. Mahkemece davanın 6098 Sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde çözümlenerek kiracılığın tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” Yargıtay, 6. HD. 2014/9520 E. 2014/11186 K. 16.10.2014. (Sinerji İçtihat) Benzer nitelikteki karar için Yargıtay 13. HD. 2009/8167 E. 2010/87 K. 18.01.2010. (Ünal/Xxxx, “Devlet İhale Kanunu” s. 275)
28 Xxxxxxx, Xxxxx; “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Akdettikleri Xxxx Sözleşmelerinde Uygulanacak ve
Uygulanmayacak Türk Borçlar Kanunu Hükümleri”, İzmir Barosu Dergisi, Mayıs 2014, s. 147.
29 Günel, s. 846, dn. 54.
30 Gözler, “Yorum İlkeleri” Anayasa Hukukunda Yorum Ve Norm Somutlaşması Toplantısı, 29.09.2012, s. 67.
(xxxx://xxx.xxxxxxx.xxx.xx/xxxxx-xxxxxxxx.xxx, Son Erişim Tarihi: 26.12.2015)
31 Günel, s. 846.
“2490 sayılı Arttırma, Eksiltme ve İhale Kanunu’na tabi olarak kiraya verilen gayrimenkuller hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur.” demektedir. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 2490 sayılı kanunu yürürlükten kaldırdığı için, yapılmış olan atfın 2886 sayılı yasaya yapıldığı Yargıtay32 tarafından da kabul edilmesine karşın Danıştay33 tarafından kabul edilmemiştir. Dolayısı ile söz konusu hükümlerin, 2886 sayılı yasadan önce zaten uygulandığı, TBK’dan önceki dönemde ise tartışmalı olsa da uygulanma alanı bulması nedeniyle, tarihsel yorum yöntemiyle bir sonuca varmak mümkün olmamaktadır.
Benzer şekilde, salt sistematik yorum yöntemiyle bir sonuca varmak mümkün değildir. 6098 sayılı TBK, 6570 sayılı yasadaki konut ve çatılı işyeri kiralarını, ayrı bir bölüm halinde kanunun içerisine alırken sistematiği koruyarak, kanun gerekçesinde de durum bu şekliyle ifade edilmiştir. Konut ve çatılı işyeri kiralarının yalnızca kapsamı değiştirilmiş, 6570 sayılı yasanın 1. maddesinde, kanunun kapsamı belediye teşkilatı olan yerlerle, iskele, liman ve istasyondaki gayrimenkullerle sınırlandırılmışken, TBK’ye göre ürün kiraları hariç34 hiçbir sınırlama olmaksızın tüm konut ve çatılı işyeri kiraları kapsama alınmış bulunmaktadır.
DİK ve TBK hükümlerini amaçlarıyla birlikte değerlendirerek özel – genel yasa ilişkisi incelenmelidir. Xxxx sözleşmesinin esas olarak TBK’de düzenlendiği, bu nedenle kira sözleşmesi bakımından TBK’nin genel hüküm, DİK’in özel hüküm olduğu kabul edilmektedir. Esas sorun konut ve çatılı işyeri bakımından getirilmiş bulunan hüküm ile birlikte bu bölümdeki düzenlemelerin daha özel nitelikte olup olmadığıdır. Xxxx sözleşmesinin kurucu unsurlarına ilişkin yegane düzenlemenin TBK hükümlerinde yapıldığı ve halihazırda uygulandığına göre, artık 6570 sayılı yasa gibi ayrı bir yasa niteliğinde olmayan, kanun sistematiğinde yerini bulmuş hükümlerin daha genel nitelikte olduğu söylenebilir. DİK’in uygulama alanı bulduğu taşınmazların daha sınırlı olması, TBK 339/2 hükmünün 6570 sayılı yasanın sistematiğine uygun olarak aktarılmış olması dolayısıyla kanun koyucunun aslında özensiz davranmış olabileceği, özel hüküm oluşturmak istemeyebileceği düşüncesi de bu durumu desteklemektedir. Nitekim kanun gerekçesinde35 ve borçlar hukuku eserlerinde bu hükmün getiriliş ve uygulanmasında özel bir amaç olduğundan bahsedilmemektedir.
XXXXX, xxxx sözleşmelerinin sona ermesi ve yenilenmesi konusunda 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun uygulanmaya devam edeceği, ancak bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel kanun niteliğindeki 6098 sayılı TBK’nin konut ve çatılı işyeri kiralarını
32 “... Gerek bu durum ve gerekse kanun koyucunun 2490 sayılı kanun yürürlükten kaldırılmış olmasına rağmen, 6570 sayılı kanunun ona atıf yapan 14. maddesinde bir değişiklik yapma gereğini duymamış olması anılan 14. maddedeki atfın, 2490 sayılı kanunu yürürlükten kaldıran ve onun yerine yürürlüğe giren 2886 sayılı kanuna yönelik olarak da devam ettiğinin kabulünü gerektirmektedir.” Yargıtay, XXX. 0000/ 00 E. 2009/282 K. 08.07.2009, karar metni için Günel, s. 843, dn. 47.
33 İlgili kararlar için Xxxxx, s. 193 – 194.
34 Günel, s. 837. Ürün kirasının ise bu kapsamda sayılamayacağı TBK md. 358 “Bu ayrımda ürün kirasına ilişkin özel hüküm bulunmadıkça, kira sözleşmesine ilişkin genel hükümler uygulanır.” hükmünde ifade edilmiştir.
35 Gerekçede “Böylece 6570 sayılı Kanun’un 14. maddesinin düzenlemesi benimsenmiş olmaktadır.”
denilmektedir.
düzenleyen hükümlerinin tamamlayıcı norm olarak uygulama alanı bulması gerektiğini düşünmektedir.36 AYDOĞDU ise TBK md. 339/2 hükmüne “özel kurallar saklı kalmak kaydıyla” ibaresinin eklenmesi gerektiğini düşünmektedir.37
6570 sayılı yasa döneminde, yasanın kamu kurum ve kuruluşlarının sözleşmelerine uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir düzenlemeye gerçekten ihtiyaç duyulmasına karşın, kira sözleşmelerinin esas uygulama alanı olan TBK’ye aynı hükmün getirilmiş olmasının, bir fayda sağlamaktan çok, uygulama alanının netleşmesinde sakıncalar doğurduğu görülmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu kira sözleşmelerinin tabi olacağı hükümlerin kira sözleşmesi ayrımının başında düzenlenmesi daha isabetli olacaktır.
1.2.2 Türk Borçlar Yasası’na Göre Konut Ve Çatılı İşyeri Kiralarındaki
Tahliye Nedenlerinin İdarenin Taraf Olduğu Sözleşmelere Uygulanabilirliği
TBK’de konut ve çatılı işyeri kiralarında, süre bitiminde sözleşmenin kendiliğinden son bulmayacağına yer verilmiş, ancak yasada sayılı nedenlerle tahliyenin mümkün olabileceği söylenmiştir. TBK 339/2 hükmü gereği, tahliye nedenlerinin idarenin kira sözleşmelerine uygulanabilmesi mümkün olsa da, tahliye nedenleri incelendiğinde, bunun idarenin niteliğine ve kamu yararına ne kadar uygun olduğunun tartışılması gerekmektedir.38 Bu bölümün devamında TBK başta olmak üzere DİK ve İİK’de yer alan tahliye nedenlerini kısaca inceleyeceğiz.
1.2.3 Türk Borçlar Yasası’na Göre Tahliye Nedenleri
1.2.3.1 İhtiyaç Nedeniyle Tahliye
TBK md. 000/0’xx xxx xxxx xxxxx xxxx kiraya veren kiralananı kendisi, eşi altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için kullanma zorunluluğu varsa gösterilen sürelere uymak şartıyla açılacak dava ile sözleşme sona erdirilebilir. İdarenin bütünlüğü ilkesi gereği idarenin tek bir organizma39 olduğu, idarede ancak hiyerarşi ve vesayet ilişkisinden bahsedilebileceği nedeniyle, altsoy, üstsoy kavramlarının idare için bir geçerliliği bulunmadığı söylenmelidir.
İdarenin ihtiyaç nedeniyle tahliye hükümlerine başvurduğu örnekler görülmektedir. Yargıtay, bir kararında imar planında yol kapsamında kaldığı belirlenen taşınmazın kamu
36 Xxxxx, s. 196.
37 Aydoğdu, s. 148. “TBK 339/2 hükmü çok geniş ifadeler kullanmasına rağmen, bu hükmü kamu kurum ve kuruluşlarının özel hukuk ilkeleri çerçevesinde akdettiği sözleşmeler bakımından uygulamak gerekir.”
38 “... 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un özellikle kiracının kiralanandan tahliyesini düzenleyen
7. maddesi göz önüne alındığında, tahliye nedenlerinin kamu hizmeti gibi idari faaliyetler yerine getirmekle görevli olan idare değil fakat gerçek kişilerin ihtiyaçlarının dikkate alınarak kaleme alındığı söylenebilir.” Xxxxx, s. 191.
39 Gözler, “İdare Hukuku Dersleri”, s. 94.
ihtiyacı nedeniyle tahliye edilebileceğine karar vermiştir.40 Diğer bir kararda ise belediye meclisinin ihtiyaç gerekçesini belirleyebileceği net bir şekilde açıklanmıştır.41
1.2.3.2 Esaslı Yapım – Xxxxxx Xxxxxxxxx Xxxxxxx
TBK md. 350/2’ye göre kiralananın yeniden inşası, imarı için esaslı onarımı gerekirse ve bu sırada taşınmazın kullanımı imkansız ise kiraya veren fesih bildirim süresine uyarak sözleşmeyi feshedebilecektir.
Ancak günümüzde esaslı yapım ve onarım denildiğinde akla gelen kentsel dönüşüm projelerinde bu hükmün uygulanmadığını ifade etmek gerekir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesinde ayrı bir tahliye usulü öngörülmektedir.42
1.2.3.3 Sonradan Edinme Nedeniyle Xxxxxxx
TBK md. 351/1’e göre kiralananı sonradan edinen kişi, kendisi için kullanma zorunluluğu var ise edinme tarihinden itibaren 1 ay içinde bildirmesi halinde sözleşmenin feshi için dava açabilecektir.
İdare, taşınmaz bir malı özel hukuk usullerini kullanarak edinebileceği gibi, kamulaştırma, devletleştirme gibi kamu hukuku usullerini kullanarak da gerçekleştirebilir.43 Hatta devlet yasal mirasçı sıfatıyla mal da edinebilir. Kamulaştırma halinde TBK’nin 310. maddesinin gösterdiği istisna ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 20. maddesi44
40 “... İmar planında yol kapsamında kaldığı belirlenen taşınmazın yol olarak düzenlenmesinde kamu yararı bulunmakta olup davacının tahliye isteminin bu gerekçe ile kabulü gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı gerekçe ile kabulü doğru değil ise de sonucu itibariyle hüküm doğru olduğundan davacı ve davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemizin 06.12.2011 gün ve 9716/13853 sayılı bozma kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının düzeltilmiş değişik gerekçe ile ONANMASINA ...” Yargıtay, 6. HD. 2012/5459 E. 2012/7475 K. 17.05.2012 (Sinerji İçtihat)
41 “... Öte yandan dava konusu kiralananın tahliyesi için belediye meclisi tarafından karar alınmış, kiralanana neden ihtiyaç duyulduğu somut bir şekilde açıklanmıştır. Kamu kurumu niteliğindeki belediyenin kamu hizmetlerinin görülmesi için, kiraya verilen taşınmazlara ihtiyaç duyabileceği ve bu ihtiyaçları nedeniyle tahliyeye karar verilmesi gerektiği, yargısal içtihatlarda öteden beri kabul edilmektedir. Bu itibarla ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olduğunun kabulü ile tahliyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.” Yargıtay, 6. HD. 2011/3614 E. 2011/8212 K. 14.07.2011. (Sinerji İçtihat)
42 “Uygulamaya başlanmadan önce, riskli yapıların yıktırılması için, bu yapıların maliklerine altmış günden az olmamak üzere süre verilir. Bu süre içinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının idari makamlarca yıktırılacağı belirtilerek ve tekrar süre verilerek tebligatta bulunulur. Verilen bu süre içinde de maliklerince yıktırma yoluna gidilmediği takdirde, bu yapıların insandan ve eşyadan tahliyesi ve yıktırma işlemleri, yıktırma masrafı ile gereken diğer yardım ve krediler öncelikle dönüşüm projeleri özel hesabından karşılanmak üzere, mahalli idarelerin de iştiraki ile mülki amirler tarafından yapılır veya yaptırılır.” (6306 sayılı yasa md. 5/3)
43 Gözler, “İdare Hukuku Dersleri”, s. 686.
44 “Bu Kanun uyarınca lehine kamulaştırma yapılan idare adına tapu dairesince tescil edilen taşınmaz malın boşaltılması idarece icra memurundan istenir. İcra memuru taşınmaz malı onbeş gün içinde boşaltmalarını içindekilere tebliğ eder. Bu süre içinde taşınmaz mal boşaltılmazsa icraca boşaltılır. İtiraz ve şikayet boşaltmayı durdurmaz ve mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilemez.
Taşınmaz malın boşaltılması sebebiyle mal sahibi ve idare tazminat ile sorumlu tutulamaz.
uygulanacağından TBK’nin sözleşmenin sona ermesine ilişkin hükmü uygulama alanı
bulmayacaktır.
1.2.3.4 Kiracının Belediye Sınırları İçerisinde Başka Taşınmazının Bulunması
TBK md. 352/3’e göre kiracının veya eşinin belediye sınırları içerisinde oturmaya elverişli başka taşınmazı bulunuyorsa ve kiraya veren kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmiyorsa, kiraya veren sözleşmenin bitiminden itibaren tahliye için başvurabilecektir. Bu hükmün uygulama alanı oldukça dar olmaktadır. Zira, özellikle bir belediyenin kendi sınırları içinde bulunan bir taşınmazı bilmemesi mümkün değildir.
1.2.3.5 Tahliye Taahhüdü ile Tahliye
TBK md. 352/1’e göre, kiralananın tesliminden sonra kiracı belli bir tarihte boşaltmayı üstlendiği takdirde bu tarihten itibaren açılacak dava ile sözleşme sona erdirilebilir. Ancak ihalenin üzerine bırakıldığı yüklenici veya müşterinin tahliye taahhüdünde bulunması ihalelerden yasaklanmasını gerektirir. DİK md. 84 “... mücbir sebepler dışında taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmeyen müteahhit veya müşteriler hakkında da, ihaleyi yapan bakanlık veya ilgili bakanlık tarafından, bir yıla kadar ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilir ve bu kararlar Resmi Gazete'de ilan ettirildiği gibi ilgililerin müteahhitlik sicillerine işlenir.” hükmü açık düzenleme içermektedir.
1.2.3.6 Xxxx Xxxxxxxxx Ödenmemesi Sonucu İki Haklı İhtar Çekilmesi
TBK md. 352/2’ye göre bir kira yılı içerisinde kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle iki haklı ihtar çekilen kiracı hakkında sözleşmenin feshi hakkı doğmaktadır. İdarenin de bu yola başvurduğu görülmekle birlikte Yargıtay, 2886 sayılı yasanın 75. maddesinin uygulanması gereken hallerde iki ihtar çekilmiş olsa dahi bu sebeplerin aranmaması gerektiğini söylemektedir.45 Bu konuda, benzer nedenle olağanüstü feshi düzenleyen DİK md. 62’ye aşağıda değinilecektir.
1.2.3.7 Xxxx Sözleşmesi Süresinin Sona Ermesi
Konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşme süresinin bitimi ile sözleşme kendiğilinden sona ermez. Bu durum TBK md. 347/1’de “Konut ve çatılı işyeri kiralarında, belirli süreli sözleşmelerin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Xxxxxx veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez.” şeklinde ifade edilmiştir. DİK 75/3 ise “Xxxx sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi halinde sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır.” demektedir. Buradaki sorun belirli süreli kira sözleşmelerinin süresinin bitiminde, sözleşmenin bir yıl için uzayıp uzamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Ekili arazinin boşaltılması hasat sonuna bırakılır. Hasat zamanının beklenmesi mümkün olmadığı hallerde kamulaştırmayı yapan idare, mahkemece takdir edilecek ekin bedelini tazmin etmek şartıyla, arazinin boşaltılmasını talep edebilir. Ekin bedeli 11 ve 12 nci maddeler uyarınca yapılan kamulaştırma değerinin tespitinde nazara alınmış ise, taşınmaz malın boşaltılması için tekrar bu bedelin tespit ve ödenmesi gerekmez.”
45 Yargıtay, 6. HD. 2012/18647 E. 2013/1619 K. 05.02.2013. (Sinerji İçtihat)
Bir görüşe göre, her ne kadar DİK hükümleri, TBK hükümlerine oranla özel hükümler olsa da, DİK’ten sonra yürürlüğe giren TBK 339/2 hükmü, niteliği ile daha özel bir hükümdür. Ayrıca DİK md. 75’in uygulanabilmesi için kira sözleşmesinin sona ermiş olması gerekmektedir, halbuki TBK’ye göre sözleşme sona ermeden 1’er yıllık sürelerle uzamakta, dolayısı ile tahliye kurumu gündeme gelmemektedir. Sözleşmenin sona erme hali DİK’e göre değil TBK’ye göre değerlendirilmelidir.46
Diğer bir görüşe göre DİK md. 7’de ihale şartnamesinde süre uzatımı verilebilecek hallerin ve şartların yazılı olması gerekmektedir.47 Yine DİK md. 64’e göre kiraya verilecek taşınmaz malların süresi 10 yıldan fazla olamayacaktır. Kanunun açık hükmü karşısında belirlenen sürenin dolması halinde kendiliğinden uzama mümkün olmayacak, ancak başka bir ihale yapılarak kira ilişkisi kurulabilecektir.48
Yargı kararlarında ve bakanlık genelgelerinde de görüş birliği bulunmamaktadır. Yargıtay DİK’in 75. maddesinin öncelikli olarak uygulanacağını söylerken49, Danıştay ise idarenin kamusal ve xxxx xxxxxxx üzerinden ayrım yapmış, özel mülkiyete konu taşınmazlarda kiralayanın taşınmazı tahliye edeceğini bildirmediği sürece sözleşmenin aynı şartlarla bir yıl uzayacağını ifade etmiştir.50
46 Günel, s.847 – 848.
47 Xxxxx, s. 199 – 201.
48 Aydoğdu, s. 154. “... İlk ihale ile kiracı olarak kiralanana giren kişi, akde uygun davrandıkça sözleşme süresi sona erse bile adeta ömür boyu o yeri işletme hakkını elde edecekti. Bu ise emredici ihale kanunlarının mantığına aykırı düşeceğinden ...” Acar, s. 27. “Kira süresi biten taşınmaz, şartname ve sözleşmesinde süre uzatımı ile bir hüküm bulunmaması halinde yeniden ihaleye çıkarılacaktır. Xxxxxxx, Xxxxxxxx 12. Dairesinin 10.10.1972 gün ve
E. 2272, K. 3089 sayılı kararında da kira süresinin bitmesi üzerine gayrimenkulün yeniden ihaleye çıkarılmasının kanuna aykırı olmadığı belirtilmiştir.”
49 “2886 sayılı Devlet İhale Kanunun 75/3. maddesinde; tahliyeye ilişkin koşullar ile birlikte kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği, aksi halde ecrimisil alınacağı hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm, esasen 2886 sayılı Kanun ile Hazine tarafından kiraya verilen taşınmazlara ilişkin olmakla birlikte; 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15.maddesinin 3.fıkrasının 2.cümlesinde, 2886 sayılı Kanunun belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmakla; belediyelere ait taşınmazların kira sözleşmelerinde de 2886 sayılı Kanunun 75.maddesi hükümleri uygulanacaktır.
Hal böyle olunca, somut olayda 6570 sayılı Kanun hükümlerinin uygulama yeri bulunmamakta; uyuşmazlığın 2886 sayılı Kanunun 75. maddesi çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir.” Yargıtay, HGK, 2010/13-671 E. 2010/696 K. 22.12.2010, (Sinerji İçtihat) benzer nitelikteki kararlar için Yargıtay, 6. HD. 2013/16478 E. 2014/9702 K. 11.09.2014; Yargıtay, HGK. 2013/6-1221 E. 2014/754 K. 15.10.2014 (Sinerji İçtihat)
50 “... 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun'un 11. maddesinde; kiracı, kira süresinin bitmesinden en az onbeş gün önce kiralanan şeyi tahliye edeceğini yazı ile bildirmediği takdirde sözleşmenin aynı şartlarla bir yıl uzatılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 75. maddesinin "Ecrimisil ve tahliye" başlıklı 3.fıkrasında ise, kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği kuralına yer verilmiştir.
Yine Danıştay, ayrı bir kararında bir yıl uzamış kira sözleşmesinden sonra İstanbul Defterdarlığı’nın Beyoğlu Kaymakamlığı’ndan istediği tahliye işleminde hukuka aykırılık bulunmadığına karar vermiştir.51 İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün 15.11.2005 gün ve 2005/119 sayılı genelgesinde de öncelikle kira sözleşmesi hükümlerine uyulacağı söylenerek, net bir açıklamada bulunulmasa da, kira süresi sona eren gayrimenkullerin belediyece tahliyesi istenmemiştir.52
Bunların dışında kira parası alınmış olsa bile bunun ecrimisil sayılacağı ve kira sözleşmesinin yenilenmeyeceğine ilişkin Yargıtay kararları bulunmaktadır.53
2886 sayılı Kanunun 74. maddesine dayanılarak çıkarılan Devlete Ait Taşınmaz Mal Satış, Trampa, Kiraya Verme, Mülkiyetin Gayri Ayni Hak Tesisi, Ecrimisil ve Tahliye Yönetmeliğinin 77. maddesinde, kiraya verilen veya mülkiyetin gayri ayni hak tesis edilen taşınmaz mallardan süresi dolduğu halde tahliye edilmeyen, sözleşmesi veya taahhütnamesi fesh edilen ve herhangi bir sözleşmeye dayanmaksızın fuzulen işgal edilen hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malların tahliye edileceği belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre, özel mülkiyete konu taşınmazlarla ilgili olarak akdedilen kira sözleşmelerinde, kiralayanın taşınmazı tahliye edeceğini ilgiliye bildirmediği sürece sözleşmenin aynı şartlarla bir yıl uzatılmış sayılacağı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki veya hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlarda ise, kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra taşınmazın sözleşme hükümlerine veya Yönetmeliğin 77. maddesine göre tahliye edileceği sonucuna ulaşılmaktadır.” Danıştay, 10. D. 2001/4278
E. 2004/3657 K. 07.04.2004, kamusal mal ve özel mal ayrımının isabetsizliği konusunda Xxxxx, s. 205. Genel hükümlere göre tahliye yapılmasının gerektiği konusunda Danıştay 10. D. 2008/9775 E. 2012/1985 K. 30.04.2012. (Sinerji İçtihat)
51 Danıştay, 10. D. 2001/4278 E. 2004/3657 K. 07.04.2004. (Okan/Xxxx, s. 235)
52 “Ancak, Belediyelerin sahip olduğu taşınmazların 2886 Kanun kapsamında ihaleyle kiraya verilmiş olması, bu kiralama sözleşmesinin bir özel hukuk akdi niteliğini ortadan kaldırmamaktadır. Ayrıca iş hanı, konut, otel, dükkan gibi damlı/müsakkaf yapılar bakımından 18.05.1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun ve Borçlar Kanunu hükümlerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Bu nedenle, yukarıdaki hükümler dahilinde belediyelerin sahip olduğu taşınmazlar bakımından 2886 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin uygulanmasında aşağıdaki usul ve esaslara uyulması uygulamada doğan hukuki sorunların önlenmesi bakımından büyük önem arz etmektedir.
1) 2886 sayılı Kanun dahilinde ihale edilen taşınmazlar bakımından arsa ve arazi dahil, öncelikle kira sözleşmesi hükümlerine göre hareket edilecektir. Ayrıca, kira süresi dolmadan ve tahliye isteğine ilişkin hukuki şartlar oluşturulmadan mülki idare amirinden tahliye talebinde bulunulmayacaktır.
2) 6570 sayılı Kanun kapsamında bulunan taşınmazlar için, tahliye şartlarının yasal olarak doğmuş olması ve bunun belediye tarafından belgelendirilmesi halinde tahliye talebinde bulunulabilecektir. Mahkemelerde tahliye davasına konu edilmiş bir taşınmazın tahliyesi için 2886 sayılı Kanunun 75 inci maddesine göre tahliye talebinde bulunulmayacaktır.
3) Belediye taşınmazının, belediyenin rızası hilafına veya bilgisi dışında işgali söz konusu ise, bunun belgelendirilmesi yoluyla mülki makamdan tahliye talebinde bulunulacaktır.” (Tam metin için Okan/Xxxx, Xxxx/Xxxxxxxx, “Kamu Taşınmazlarında Ecrimisil Ve Tahliye”, Seçkin Yayınları, 2012, s. 109 – 110.
53 “... Ecrimisil olarak alınması gereken paranın “kira parası” adı altında alınmış veya ödenmiş olması, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yenilendiği anlamına gelmez...” Yargıtay, 6. HD. 2014/4093 E. 2014/13769 K. 10.12.2014. (Sinerji İçtihat)
Nihayetinde Uyuşmazlık Mahkemesi, Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin sözleşmenin uzamayacağına ilişkin yaptığı duyuru neticesinde sözleşmenin feshini hukuka uygun bulan kararı (temyiz süresi kaçırıldığından kesinleşmiştir) ile Yargıtay’ın kira sözleşmesinin belirsiz süreli kira sözleşmesine dönüştüğü ve sözleşmenin feshinin usulüne uygun yapılmadığı kararlarını incelediği davada, 2886 sayılı yasanın 75. maddesinin uygulanacağına karar vermiştir.54
DİK’e tabi ihalelerde idarenin harcama yapmadığı, aksine gelir getirme amacının güdüldüğü, dolayısı ile kiracılara tıpkı bir gerçek veya özel tüzel kişiden taşınmaz kiralamış gibi yaklaşım gösterme gereği ileri sürülebilse de, bazı ihalelerin değerinin milyonları bulduğu, gelir elde etmenin kamu yararı ile bağdaşması gerektiği, uzun süreli sözleşmelerde rayiç kaybı endişesinin oluşacağı,55 durumun kötüye kullanılabilmesinin mümkün olduğu da düşünülmelidir. Örneğin, 5 yıllık kira sözleşmesi yapmak isteyen belediyenin, bunu belediye meclisine sunmak yerine, belediye encümenince 3 yıllık kira sözleşmesi yapması ve diğer 2 yılı uzatma süresi olarak uygulaması mümkün olacak, belki de belediye meclisleri tarafından yapılacak uzun süreli kira sözleşmeleri hiç görülmemeye başlanacaktır.56
Sonuç olarak, idarenin kira sözleşmesinin diğer tarafını seçmekte serbest olmadığı, bu kuralların ayrı yasal koşullara bağlandığı düşünüldüğünde DİK’in açık hükümleri karşısında, şartnamede belirlenen ve sözleşmeye bağlanan sürenin bitiminde DİK md. 75’e göre tahliye koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir.
1.2.3.8 TBK'nin Genel Hükümlerindeki Tahliye Nedenleri
Kiracının özenle kullanma ve komşularına saygı gösterme yükümlülüğünü ihlal etmesi, (md. 316) kira ilişkisinin varlığının çekilmez hale gelmesi sebebiyle olağanüstü fesih (md. 331) ve kiracının iflası, (md. 332) konut ve çatılı işyeri kiralarının dışında genel sona erdirebilme halleri olarak düzenlenmiştir. Kiraya ilişkin genel hükümlerde düzenlenen bu haklardan kiraya veren idarenin yararlanabilmesinde bir engel bulunmamaktadır.57
54 Kararın sonuç bölümü şu şekildedir: “Görevle ilgili olmaksızın, aynı konu ve sebebe ilişkin ve tarafları aynı olan ve aralarındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunduğu anlaşılan Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin kesinleşen 3.7.1991 gün ve E.90/2364, K.91/1419 sayılı kararı ile Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen 15.1.1992 gün 91/822, K.92/5 sayılı kararları arasındaki hüküm uyuşmazlığında; Kiracının kiracılık sıfatının 31/12/1983 tarihine kadar devam ettiğine, 1.1.1984 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 2886 sayılı Yasa’nın olaya uyan 75. maddesi hükmüne göre yürürlük tarihinden sonra kiracının fuzuli şagil olduğuna ve büfenin tahliyesi gerektiğinden tahliye işleminin iptaline yönelik davanın reddine, üyelerden ... karşı oyları ve oy çokluğuyla 7.3.1994 gününde kesin olarak karar verildi.” (Uyuşmazlık Mahkemesi, Hukuk Bölümü, 1993/51 E. 1994/5 K. 07.03.1994. (xxx.xxxxxxxxxx.xxx.xx/Xxxxxxxx/xxxxxxx/xxxxxxx- kararlari/uyusmazlik-mahkemeleri.aspx, Son Erişim Tarihi: 26.12.2015) Benzer nitelikte ve daha yeni diğer bir karar için, Uyuşmazlık Mahkemesi, Hukuk Bölümü, 2012/328 E. 2013/1752 K. 30.12.2013. (Sinerji İçtihat)
55 Xxxxx, s. 197.
56 Acar, yine de bu durumun aşılma yöntemini söylemektedir: “Hem du duruma (kanuna aykırı davranmaya) meydan vermemek hem de yıl içinde ikide bir meclisi toplantıya çağırmamak bakımından, belediye başkanları konuyu meclislerin bütçe toplantısında gündeme getirerek, bütçe kararnamelerine “belediye encümenleri gerektiğinde başkaca biz izne gerek kalmaksızın, belediye mallarını kiraya verebilir şeklinde hüküm koydurmaları gerekir.” (Acar, s. 25)
57 Günel, s. 850.
1.2.4 İcra Ve İflas Yasası’nda Yer Xxxx Xxxxxxx Nedenleri
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 269 ve devamı maddelerinde düzenlenen özel tahliye usulüne göre ödenmemiş kira borcu için ihtar göndermek yerine, maddede yazılı unsurları ile borcunu ödemediği takdirde tahliye edileceği yazısını içeren bir ödeme emri icra kanalı ile gönderilir. Borçlu ihtar müddeti içinde borcunu ödemez ise tahliye davası açılabilir. Daha hızlı ve daha az masraflı çözümlenen bir yöntem olması nedeniyle uygulamada daha çok görülmektedir. Eski tarihli bir kararda, ödeme süresi geçtikten sonra her zaman tahliye istenebileceği, ancak belediye tarafından tahliyenin 1 sene sonra istenmiş olması karşısında akdin devamına rıza gösterileceğinin kabulünün gerektiği söylenmektedir.58 Bu noktada belirtmemiz gerekir ki, karar tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra 2004 sayılı İcra Ve İflas Kanunu’nun 269/A maddesinde yapılan değişiklik ile, verilen ödeme süresinin bitiminden itibaren 6 aylık dava açma süresi getirilmiştir.
1.2.2.8 DİK’te Yer Xxxx Xxxxxxx Nedeni
DİK’in sözleşmenin olağanüstü feshini düzenleyen 62. maddesi “Sözleşme yapıldıktan sonra 63 üncü maddede yazılı hükümler dışında müteahhit veya müşterinin taahhüdünden vazgeçmesi veya taahhüdünü, şartname ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi üzerine, idarenin en az 10 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatı gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” demektedir.
XXXXX’x göre bu düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun iki haklı ihtar nedeniyle tahliye hükmüne karşılık gelmektedir.59 Yargıtay, madde metninde müteahhit veya müşteri denilmesine karşın, durumu geniş yorumlamakta ve hükmün kanuna tabi tüm ihalelerde uygulanacağını söylemektedir. Buna karşın aynı kararda borcun ödenmemesi halinde akdin feshi için TBK’de gösterilen şartların gerçekleşmesi, tak taraflı feshin gerekmediğine karar verilmiştir.60 Diğer bir dairenin daha eski tarihli ve aksi yönde kararları da mevcuttur.61
58 Yargıtay, 12. HD. 2002/10773 E. 2002/12083 K. 06.06.2002. (Sinerji İçtihat)
59 Xxxxx, s. 213.
60 “... Bu çerçevede; Dairemizin 25.06.2007 tarih ve 2007/7997 K. sayılı, 07.04.2010 tarih ve 4054 K. sayılı ilamında da tartışıldığı üzere, kira bedellerinin ödenmemesi halinde aktin feshi ve tahliye istenebilmesi için Borçlar Kanununun 260. (TBK.nun 315 ve 362 md.) maddesindeki şartların gerçekleşmesi ve davacının da buna dayalı olarak tahliye isteminde bulunması gerekir. 2886 Sayılı Kanunun 62. maddesi genel hükümlere ilişkin bir madde olup kira parasının sözleşmede yazılı sürede ödenmemesi bu madde gereğince davacı tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak feshini gerektirmez...” Yargıtay, 6. HD. 2014/4919 E. 2015/164 K. 14.01.2015 (Sinerji İçtihat)
61 “...Kira sözleşmesindeki üç yıllık süre bitmemiş ise de, davacıların kiraları, kendilerine gönderilen ihtara ve verilen süreye rağmen ödemediklerinden ... 2886 sayılı yasaya göre kiraya verilen taşınmazın kira sözleşmesinin, davacıların sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle idarece 2886 sayılı yasanın 62. maddesine göre feshedilip, aynı yasanın 75. maddesine göre işlem yapılması da yasaya uygundur.” Yargıtay, 13. HD. 2004/17401 E. 2005/1770 K. 08.02.2005. (Sinerji İçtihat)
2. TAHLİYE USULÜ
İdarenin kiraya veren sıfatı taşıdığı taşınmazlarda tahliye nedeninin ve bağlı olduğu hukuksal rejimin tespitinin önemi, esasında 2886 sayılı yasanın 75. maddesinde özel olarak gösterilen bir tahliye usulüne dayanmaktadır. Dava açılmaksızın tamamlanan bu sürecin idarenin lehine olduğu görülmektedir. Bu bölümde tahliye isteminin nasıl yapılacağı ve kim tarafından gerçekleştirileceği konuları üzerinde durulacaktır.
2.1 Tahliye İstemi
2886 sayılı yasanın 75/4 hükmüne göre “İşgal edilen taşınmaz mal idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye xxxxxxxx en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.” Hangi hallerde istemde bulunulabileceği Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik’te62 yazılmıştır. Buna göre sözleşmenin süresinin dolduğu, sözleşmenin feshedildiği veya hiç sözleşme bulunmaksızın işgalin bulunduğu durumlarda tahliye istenebilecektir. (HTİHY md. 89) Bu şartların nasıl gerçekleştiği yukarıda tahliye nedenleri arasında incelenmiş idi.
Tahliye isteminde bulunacak mercii defterdarlık veya mal müdürlüğüdür. Ancak bu istemde bulunurken hasat sezonu ve mevsimsel faaliyet dönemine dikkat edilir. (HTİHY md. 89)
İstem bulunmasa dahi, defterdarlar, mal müdürlükleri veya varsa milli emlak müdürlükleri tarafından kiraya verilmemiş veya kullanımı bırakılmamış hazine taşınmazlarının en az yılda bir kez tespiti sağlanır, taşınmaz mahalinde taşınmaz tespit tutanağı düzenlenir. (HTİHY md. 84)
2.2 Tahliyenin Uygulanması
İstemde bulunulan xxxxx xxxx, en geç 15 gün içinde taşınmazı tahliye ederek, idarece görevlendirilecek memurlara boş olarak teslim eder. (HTİHY md. 89) Buradaki boş deyimini, şartname ve sözleşmedeki hükümlere uygun olarak yorumlamak gerekir. Eğer, kiracı taşınmazın üzerine sabit bir tesis inşa etmiş ise, bu tesisleri yıktırıp götürmesi için kendisine 30 gün süre verilir, götürmemesi halinde masrafları kendisinden tahsil edilmek üzere işlemlerin idare tarafından yapılacağı tebliğ olunur. (HTİHY md. 89/2)
Danıştay, xxxxx xxxx ibaresini dar şekilde yorumlamış ve vali yardımcısı tarafından tesis edilen kararı yetki yönünden hukuka aykırı bulmuştur.63
62 19.06.2007 tarih ve 26557 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
63 “... 2886 sayılı Yasa'nın 75. maddesinde mülkiye amirliğinden değil mülkiye amirinden söz edilmesi karşısında, mülkiyeti hazineye ait taşınmazları tahliye ettirme yetkisinin taşınmazın bulunduğu yere göre ilçelerde kaymakam, illerde valiye ait olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Bu durumda, tahliyeye ilişkin olarak işlem tesis etme yetkisi bulunmayan vali yardımcısı tarafından tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır...” Danıştay, 2013/1465 E. 2013/7454
K. 30.10.2013. (Sinerji İçtihat)
SONUÇ
Günümüzde kira gelirleri, kamu gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. İdareye ait taşınmazların bu gelirleri kamu yararına uygun olarak elde etmesi ve uyuşmazlık halinde yine en az zararla sürecin tamamlanması önem arz etmektedir.
Bu amaçla 2886 sayılı yasanın 75. maddesinde yazılı ve kolaylaştırılmış özel bir tahliye usulünün varlığı, bu usulün kapsamı ve uygulaması konusunda da tartışmaları beraberinde getirmiştir. Özellikle Türk Borçlar Kanunu ile Devlet İhale Kanunu arasında çıkan uyuşmazlıkların nasıl çözümlenmesi gerektiği konusu, bu yasalardan önce yürürlükte bulunan 2490 sayılı Arttırma, Eksiltme Ve İhale Kanunu ile 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun dönemlerinden bu yana tartışılmıştır.
Her ne kadar TBK 339/2 hükmünde, ilgili hükümlerin kamu kurum ve kuruluşlarının yaptığı kira sözleşmelerine uygulanacağı ifade edilmiş olsa da, konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümlerin idarenin niteliklerine uygun olmadığı dikkat çekicidir. Bu hüküm aynı zamanda kiraya ilişkin genel hükümlerin ve ürün kirasına ilişkin hükümlerin yorumlanmasını zorlaştırmaktadır.
Devlet İhale Kanunu’nun ruhu ve ihalelerin temel ilkeleri gereği, sözleşmenin kurulma aşamasında karşı tarafını serbestçe seçme imkanı bulunmayan ve şartnamelerle bağlı olan idarenin, sözleşmenin sona ermesi sürecinde de yapacağı işlemlerin belirgin ve öngörülebilir olması gereklidir. Bu nedenle birbirinden farklı yargı kararları neticesinde verilmiş bir Uyuşmazlık Mahkemesi kararı doğrultusunda uygulaması geliştirilmiş bu alanda yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunun söylenmesi gerekmektedir.
Xxxx sözleşmelerine ilişkin hükümlerin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda toplanması karşısında, önceki hali korunarak alınan 339/2 fıkrasının, ayrı bir yasada bulunduğu zamanki gibi yorumlanamayacağı bir gerçektir. 6570 sayılı yasanın, idarenin taraf olduğu sözleşmelere uygulanıp uygulanmayacağı konusunda belirleyici bir hüküm bulunması zorunluluğuna karşın, halihazırda genel kanun özelliğini taşıyan ve uygulanmakta olan TBK’ye hükmün aynen taşınarak, uygulama alanının tekrar edilmesinde pratik bir fayda bulunmamaktadır.
Bu halde, 339/2 hükmü olmasa dahi, konut ve çatılı işyeri ayrımında yer alan hükümlerin idarenin taraf olduğu kira sözleşmelerine genel hüküm olarak uygulanmasını engelleyen bir durum bulunmamaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun tüm kira sözleşmeleri için genel kanun niteliğinde olması amaçlanmış ise ilgili fıkranın kaldırılmasının veya kira sözleşmeleri ayrımının en başına alınmasının belirsizliği ortadan kaldıracağı söylenebilecektir. Eğer 339/2 hükmü ile Devlet İhale Kanunu’na göre özel hükümler içeren bir bölüm oluşturulması amaçlanmış ise de, bunun daha somut biçimde, idarenin niteliğine uygun olan maddelerin gösterilmesi suretiyle yapılması isabetli olacaktır.
KAYNAKÇA
Xxxx, Xxxxxxxxxxx: “Belediyelerde Taşınır ve Taşınmaz Malların Kira ve Tahliye İşleri”, Çağdaş Yerel Yönetimler, C. 4, S. 4, Temmuz 1995, s. 23-35.
Aydoğdu, Xxxxx: “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Akdettikleri Xxxx Sözleşmelerinde Uygulanacak ve Uygulanmayacak Türk Borçlar Kanunu Hükümleri”, İzmir Barosu Dergisi, Mayıs 2014, s. 142-156.
Xxxxx, Xxxxx: “İdarenin Taraf Olduğu Xxxx Sözleşmelerinin Hukuki Rejimi”, 12 Levha Yayınları, Kasım 2013.
Xxxxxx, Xxxxx: “İdare Hukuku Dersleri”, Ekin Yayınları, 7 Baskı, Eylül 2008.
Gözübüyük/Tan, A. Şeref/Xxxxxx: “İdare Hukuku Cilt 1 Genel Esaslar”, 4. Baskı, Ankara 2006. Xxxxx, Xxxxxxx Xxxxx: “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Taraf Olduğu Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarına Uygulanacak Hukuk”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.
72, S. 1, 2014, s. 831-850
Xxxxxxxx, X. Altuğ: “Belediye Gayrimenkulleri”, Adalet Yayınları, Ankara 2010.
Okan/Xxxx, Xxxx/Xxxxxxxx: “Kamu Taşınmazlarında Ecrimisil ve Tahliye” Seçkin Yayınları, 3.
Bası, Ağustos 2013.
Ünal/Xxxx, Xxxxxxxx/Mesut: “Devlet İhale Kanunu”, Seçkin Yayınları, Mart 2013.
Elektronik Kaynaklar
Xxxxx Xxxxxx, “Yorum İlkeleri”, (Çevrimiçi)
xxxx://xxx.xxxxxxx.xxx.xx/xxxxx-xxxxxxxx.xxx
Sayıştay İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2012 Denetim Raporu, xxxx://xxx.xxxxxxxx.xxx.xx/xxxxx/xxx/Xxxxxxxx_0000/%X0%X0XXXXXXX%00X%X0%0XX%X0
%9CK%C5%9EEH%C4%B0R%20BELED%C4%B0YES%C4%B0.pdf,
Sinerji İçtihat Bankası, (Çevrimiçi) xxxx://xxx.xxxxxxxxxxxxxx.xxx.xx/ Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı,
xxx.xxxxxxxxxx.xxx.xx/Xxxxxxxx/xxxxxxx/xxxxxxx-xxxxxxxxx/xxxxxxxxxx-xxxxxxxxxxx.xxxx