Finansal Kiralama Sözleşmesinde Kiralayanın Kiralananın Ayıbından Sorumluluğunun Belirlenmesi
Finansal Xxxxlama Sözleşmesinde Kiralayanın Xxxxlananın Ayıbından Sorumluluğunun Belirlenmesi
Xxxxx XXXXXX / Stajyer Avukat / İstanbul Barosu – Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi
A. Uygulanacak Hükümlerin Belirlenmesi
Finansal kiralama sözleşmesi bir borç sözleşmesidir. Bu nedenle, bu sözleşmeye Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu (FFFK) ’nda hüküm bulunmayan hallerde, Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümleri uygulanır. Nitekim FFFK m.2/I- 6’da, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlerin uygulanacağı” hükme bağlanmıştır. Mülga FKK’ndan farklı olarak bu Kanunda, TBK’nun genel hükümlerinde de bir düzenleme olmaması halinde, TBK’nun özel hükümlerinin sözleşmenin hükümlerine uygun düştükleri oranda uygulanacağı öngörülmüştür Ancak TBK’nun özel hükümleri, FFFK hükümlerine göre genel hüküm niteliğinde olduklarından, sözleşmenin hükümleri ile bağdaştıkları ölçüde uygulanabilirler. Ayrıca, FFFK m.34’te “uygulanmayacak hükümler” tahdidi olarak sayıldığı için sayılan bu hükümler dışında kalan hükümlerin sözleşmenin hükümleri ile bağdaştıkları oranda uygulanacakları kabul edilmelidir.
FFFK m.34 hükmüne baktığımızda şu sonuçlara varmaktayız; FFFK’nda, kiralayanın ayıptan doğan sorumluluğunu ilişkin sadece FFFK m.24/f.6 (kiralayanın ayıptan sorumlu olduğu finansal kiralama yöntemine işaret eden) hükmü bulunmakta, ilgili hüküm dışında ayıptan sorumluluğun şartlarını ve kiracının ayıptan doğan haklarını düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre kiralayan, finansal kiralama konusu maldaki ayıplardan FFFK m.34’ün (mülga FKK m.26) genel atfı dolayısıyla adi kira sözleşmesinde kiralayanın ayıptan doğan sorumluluğunu düzenleyen TBK m.304-308 hükümleri uyarınca sorumlu olacaktır (1). Ayrıca burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta FFFK m.34’ün “uygulanmayacak hükümler” arasında düzenlediği hükümler konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümlerdir. Finansal kiralama sözleşmelerinde ayıp gündeme geldiğinde ise adi kiraya ilişkin hükümler kıyasen uygulanmaktadır.
Son olarak belirtelim ki, kıyasen uygulama mümkündür çünkü TBK hükümleri FFFK hükümlerine göre hem eski tarihli hem de genel nitelikli hükümlerdir. Bu nedenle FFFK’nda hüküm olamayan hallerde bünyesine uygun düştüğü ölçüde finansal kiralama sözleşmelerine TBK’nun genel hükümleri ile özel borç ilişkilerine ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır (2).
B. Xxxxlayanın Sorumlu Olduğu Hallerin Belirlenmesi
FFFK m.24/f.6'ya göre, "Kiracının seçimi ve talebi üzerine üçüncü kişiden sağlanan malın ayıplı olmasından kiralayan sorumlu tutulamaz. Aynı hüküm, malın bizzat kiracıdan sağlanması hâlinde de uygulanır. (3)". Bu hükme göre, kiralayanın finansal kiralama yöntemlerinden iki durumda ayıptan sorumluluğu bulunmamaktadır. Kiralayanın, bizzat kiracının seçimi ve talebi ile finansmanını sağladığı malda mevcut olan veya sonradan ortaya çıkan ayıplardan sorumlu tutulması söz konusu değildir. Ayrıca FFFK ile kabul edilen ve yeni bir finansal kiralama yöntemi olan sat ve geri kirala yönteminde de kiralayan maldaki ayıplardan sorumlu değildir (4). Gerçekten finansal kiralama konusu maldaki ayıpları en kolay ve en iyi şekilde belirleyecek, malın teknik ve ticari özelliklerini çok iyi bilen kiracı olup, satıcıyı bulan ve kiralayandan malın zilyetliğini kendisine sağlaması için satım sözleşmesi kurmasını -yani bir bakıma sözleşmenin finansmanını- talep eden kiracının, herhangi bir kredi kuruluşundan kredi alarak söz konusu sözleşmeyi bizzat kurması halinde bulunacağı durumdan daha iyi bir durumda olmasını gerektiren bir özellik yoktur (5). Çizdiğimiz tablo içerisinde sat ve geri kirala yöntemiyle finansman sağlayan kiralayanın, kiracıdan satın aldığı malın ayıplarından sorumlu olması elbette ondan beklenemeyecektir.
Xxxxlayanın kiralanan maldaki ayıplardan sorumluğu sadece kiralananın finansal kiralama sözleşmesi yapılmadan önce kiralayanın mülkiyetinde olan ve kiralanan mallar bakımından kabul edilecektir. Ayrıca kiracının talep ettiği ama bizzat seçmediği (kiralayanın seçtiği) mallar bakımından da ayıptan sorumluluk kural olarak kiralayana ait olması gerekir (6). Fakat belirtelim ki, sözleşme ile bunun aksini kararlaştırmak mümkündür.
C. Ayıptan Sorumluluğun Hukuki Niteliği ve Özellikleri
Doktrinde kiraya verenin ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun hukuki niteliği tartışmalıdır. Azınlıkta kalan bir görüş, bu sorumluluğun borçlu temerrüdünün özel bir hali olduğunu ileri sürmektedir (7). Bu görüşe göre, kiraya verenin kiralananı, sözleşmede belirlenen amaca uygun şekilde kullanmak üzere teslim etme ve sözleşme süresince de bu şekilde bulundurma borcu mevcuttur. Eğer kiralanan mal ayıplı olarak teslim edilirse ya da sonradan ayıplı hale gelirse kiraya veren bu borcunda “gecikeceği” için borçlu temerrüdüne düşer. Buna göre, ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca kira sözleşmesini sona erdirme hakkı da borçlu temerrüdünün bir hukuki sonucudur.
Buna karşılık hakim görüş, burada bir borçlu temerrüdünden söz edilmeyeceğini kabul etmektedir. Her ne kadar TBK’nun 304.maddesi bu konuda tereddüt yaratabilecek bir ifadeye
sahip ise de, borçlu temerrüdü ancak kiralananın hiç teslim edilmemesi halinde söz konusu olabilir. Hiç şüphesiz önemli ayıp içerdiği için kiracı tarafından teslim alınmama durumunda da, teslim gerçekleşmiş olmayacağı için, borçlu temerrüdü hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Buna karşılık kiralananın tesliminden sonra artık ayıplı olsa dahi bir ifa gerçekleşmiştir. Ayıplı ifa, kötü ifanın özel bir görünümüdür (8). Bir an için kiraya verenin kiralananı sözleşme süresi boyunca elverişli halde bulundurmak borcunu yerine getirmediği, diğer bir ifade ile bu borcunu yerine getirmekte geciktiği düşünülebilirse de, rekabet etmeme, sır saklama gibi sürekli borçlara aykırılık bir borçlu temerrüdü teşkil etmez. Bu tür borçlar “atıl” bir durumda bulunmakta iken, borca aykırı davranışın ortaya çıkması ile gündeme gelirler. Bu nedenle de bu tür borçlara aykırılık halinde bir gecikmeden söz etmek mümkün değildir (9). Sonuç olarak bize göre de, kiraya verenin ayıptan sorumluluğu, borcun gereği gibi ifa edilmemesinin (kötü ifa) özel bir görünümü niteliğindedir.
Doktrinde kiraya verenin ayıptan sorumluluğunun niteliği tartışmalıdır. Bir görüşe göre kiraya verenin ayıptan sorumluluğu tamamlayıcı nitelikte tali bir borçtur (10). Başka bir görüşe göre ise kiraya verenin ayıptan sorumluluğu aslî bir borç niteliğindedir (11). Biz de bu görüşlerden asli bir borç olduğu görüşüne katılmaktayız.
Xxxx sözleşmesinde kiralananın sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli olmaması, doğrudan kiracının sözleşmeyi yapmadaki asıl menfaatini zayıflatmakta veya tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bundan dolayı kiraya verenin ayıptan dolayı sorumluluğu kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etme veya sözleşme süresince bu durumda bulundurma borcu kapsamında asli bir borçtur. Doktrinde öne sürülen TBK m.301 hükmünün ayıptan doğan sorumluluğun esasını oluşturduğu görüşüne katılmaktayız.
Xxxxxx verenin ayıptan sorumluluğu kanundan doğan bir borçtur (12). Kiraya veren, kiralananın ayıplı olmadığını taahhüt etmese bile bu borç kanunen mevcuttur; bunun için ayrıca sözleşmede herhangi bir hükme yer verilmesine gerek yoktur. Kiralananın sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli teslim edilmemesi veya sonradan elverişsiz hale gelmesi, kiraya verenin ayıptan sorumluluğuna gidebilmek için yeterlidir (13).
Xxxxxx verenin ayıptan sorumluluğu kusura dayanmayan bir sorumluluktur (14). Kiraya veren, kiralananın ayıplı teslim edilmesinde veya sonradan ayıplı hale gelmesinde kusurunun bulunmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulamaz (15).
Dipnotlar;