MADDÎ HUKUK ANLAMINDA SULH SÖZLEŞMESİ
Hakemli Makale
MADDÎ HUKUK ANLAMINDA SULH SÖZLEŞMESİ
Xxxx Xxx METİN∗
ÖZET
Sulh sözleşmesi, tarafların, uyuşmazlık veya tereddüt yaşadıkları sözleşmeyi karşı- lıklı fedakârlıklar ile bertaraf etmeleridir. Bu hukukî işlemin sonucunda taraflar, uzlaş- maya dayanan yeni bir sözleşme yapmış olur. Sulh sözleşmesi Türk Borçlar Kanununda doğrudan düzenlenmemiştir. Taraflar tasarruf yetkisine sahip olmak şartıyla diledikleri bütün konularda sulh sözleşmesi yapabilir. Sulh sözleşmesi maddî hukuk açısından bir borcu, usul hukuku açısından ise bir davayı sona erdirir. Xxxxxxmemizde sulh sözleşmesi maddî hukuk bakımından ele alınmıştır. Öncelikle sulh sözleşmesinin hukukî niteliğine yer verilmiş, ardından da hüküm ve sonuçları ele alınmıştır.
Xxxxxxx Xxxxxxxxx: Sulh, Karşılıklı Fedakârlık, Uyuşmazlık veya Tereddüt, Mevcut Hukukî İlişki.
ABSTRACT
Settlement (compromise) agreement can describe as eliminating an agreement due to making concessions to between parties, which agreement have already legal disputes or hesitate in accordance with parties. As an outcome of this legal transaction automatically they will make a new agreement based on mutual sacrifice. Settlement agreement has not directly codification in Turkish Code of Obligations. Parties have right to make settlement agreement about whole topics, however on conditions that person who is a side of agreement should have power of disposition. Settlement agreement brings to end a legal obligation relating to substantive law. At the same time according to procedural law this agreement terminates a case. However in our analysing settlement agreement be examined within the frame of substantive law. First of all there is included legal characteristic of compromise. At the following part have been evaluated legal effects and results of this legal agreement.
Keywords: Settlement, Mutual Sacrifice, Dispute or Hesitate, The Current Legal Agreement.
∗ Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2. Sınıf Öğrencisi.
I. KAVRAM
Sulh, çoğunlukla bir edayı haklı kılma gayesi taşımaktadır1. Bu bakımdan sulh sözleşmesi özü itibariyle maddî hukuk açısından bir borcu usul hukuku açısından ise bir davayı sona erdirir2.
Sulh günlük hayat da barış ve uzlaşma manalarında kullanılmaktadır3. Hukukî açıdan bakıldığında ise sulh, tıpkı Mecellede de ifade edildiği gibi, iki tarafın anlaşarak aralarındaki nizayı (çekişmeyi) ortadan kaldırdıkları sözleş- medir4. Başka bir deyişle sulh, tarafların ortalama bir yolda birleşebilmek adına yaptıkları anlaşmadır5. Bugün kanunkoyucu sulhu niteliği ve hükümleri itibariyle düzenlememiştir. Bununla birlikte, bazı kanunlarda münferit çeşitli hallerde sulhtan bahsedilmiştir6. Kıta Avrupası hukuk sisteminde kanun koyu- cuların genel olarak sulhu tanımlama yoluna gittikleri görülmektedir. Gerçek- ten de, BGB”nin 779. paragrafında sulh şu şekilde ifade edilmiştir: “Sulh ta- rafların bir hukukî ilişki hakkındaki çekişme veya kuşkuyu karşılıklı fedakâr- lıklarla ortadan kaldırdıkları bir sözleşmedir.”. Fransız Medenî Kanununda da, sulh konusunda BGB § 779 hükmüne benzer bir tanıma yer verilmiştir7. Ancak Fransız Medenî Kanunu’nda, Alman Medenî Kanunu’ndan farklı ola- rak, doğması muhtemel ihtilâflarda sulhun kapsamına alınmıştır. Sulh, İsviçre hukuk sisteminde de geniş bir uygulama alanı bulmasına rağmen, İsviçre Borçlar Kanununda bu müesseseye yönelik kapsam ve unsurlar bakımından bir tanım kabul edilmiş değildir8.
Özetle maddî hukuk bakımından sulh sözleşmesi iç hukukumuzda ayrıntıya girilmeden ele alınmaktadır. Buna karşılık sulh, Batı’da bilhassa iş hukukunda taraflara makul yarar ölçütü çerçevesinde bir güvence oluşturduğundan büyük
1 Xxx Xxxx, Xxxxxxx (Çev: Xxxxx XXXXX); Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, C. 1-2, 2. Baskı, Ankara 1983, s. 425.
2 Aydoğdu, Xxxxx/Kahveci, Nalan; Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 2. Baskı, Ankara 2014, s. 35; Xxxxxxxx, Xxxx; Mahkeme Huzurunda Yapılan Sulhler, SBFD, C. 49, S. 1-2, Y. 1994, s. 335.
3 Türk Dil Kurumu Okul Sözlüğü, Ankara 2000, s. 884.
4 Bkz. Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, m. 1531. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Xxx Xxxxxx Xxxxxx; Xxxxxx’x Hükkâm Şerhu Mewcelleti’l Ahkâm, Xxxxxxx Xxxxx, C. 4, Xxxxxxxx (xxxxx xx- xxxx xxx), x. 0 xx. C.
5 Zevkliler, Xxxxx / Gökyayla, Emre; Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 11. Baskı, Ankara 2014, s. 13.
6 Bilge, Xxxxx; Özel Borç Münasebetleri, Ankara s.6; Ayrıca bkz. TMK m. 462/1-8, HMK m. 313-315, TBK m. 504/3.
7 Bkz. CC. m. 2044.
8 Xxxxxx, İlhan; Maddi Hukuk ve Usul Hukuku Bakımından Sulh Sözleşmesi, MHAD, S.7, Y. 1971, s.149; Xxxxxx, Xxxx Xxxxxx; Sulh Sözleşmesi, Ankara 2014, s. 30-32.
önem arz eder9. Bu bağlamda sulhun alternatif bir çözüm yolu olarak kapsamlı bir şekilde ele alındığı görülmektedir.
Mahkemelerdeki iş yükü, masraflar ve zaman kaybı dikkate alındığında sulh sözleşmesi büyük önem arz etmektedir. Doktrinde isabetle belirtildiği gibi, daimî bir savaş hali bu yolda harcanacak olan kıymetli emeklerin, vakitlerin ve paraların boş yere gitmesine sebep olur10. Sulh sözleşmesi ise, pratik bir yakla- şımla taraflara maliyet ve zaman bakımından ciddî kazançlar sağlar.
II. SULH SÖZLEŞMESİNİN TANIMI VE KONUSU
Doktrinde sulh sözleşmesinin değişik tanımları yapılmıştır. Bir görüşe göre sulh sözleşmesi, bir hukukî ilişkiye yönelik olarak tarafların aralarında çıkan uyuşmazlık veya belirsizliği ortadan kaldırmak amacıyla birbirlerine karşılıklı fedakârlıkta bulunarak yaptıkları bir sözleşmedir11. Buna karşılık bizim de ge- rekçelerini haklı bulduğumuz hâkim görüşü de dikkate alarak, sulh sözleşmesi- ni, “bir hukukî ilişki hakkındaki doğmuş veya doğması muhtemel bir çekişmeyi ya da tereddüdü karşılıklı fedakârlıklar aracılığıyla kaldırmayı amaçlayan bir sözleşme” olarak tanımlamak mümkündür12. Yargıtayda bir kararında sulh söz- leşmesiyle ilgili olarak,“ Sulh tarafların aralarındaki uyuşmazlığı karşılıklı iradeleri ile bir çözüme bağlamalarıdır.”ifadesine yer vermiştir13.
Sulh sözleşmesi irade serbestîsi (TBK. m. 26) gereği arzu edilen bütün ko- nularda düzenlenebilir. Ancak bunun sınırını, tarafların üzerinde serbestçe tasar- rufta bulunamayacakları konular oluşturur. Buna göre evlenmenin butlanı, bo- şanma, babalık ve nesebin reddi, vasinin atanması gibi konularda sulh sözleş- mesi yapılamaz. Buna karşılık boşanmanın fer”i sonuçlarına ilişkin konularda yapılan sulh sözleşmesi hâkimin onayıyla geçerli olabilir14. Bu anlamda meselâ boşanmadan sonraki mal paylaşımına yönelik olarak sulh sözleşmesi yapmak mümkündür.
9 Özdemir, Erdem; İkale ve Alternatif Bir Öneri Olarak Sulh Sözleşmesi, ÇEİS, C. 27, S. 3, Y. 2013, s. 48.
10 Xxxxx, Xxxxx Xxxxx; Xxxx, AHFD, C. 1, S. 2, Y. 1943, s. 200.
11 Eren, Xxxxxx; Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 19. Baskı, Ankara 2015, s. 938; Özdemir, s. 44.
12 Ulusan, s. 150.
13 HGK. T. 15.12.1973, E. 1972/6-537, K.1973/1201 “Sulh tarafların aralarındaki uyuşmazlığı karşılıklı iradeleri ile bir çözüme bağlamalarıdır. Bu bakımdan sözleşme niteliği taşır. Sulh tek yönlü irade ile değil, karşılıklı anlaşma ile bozulabilir. Sulh' u bozmak isteği, şartlı veya şartsız olduğu veya anlaşmanın oluşması sırasında iradeyi kaldıran nedenler bulunduğu iddi- aları, ayrı bir dava konusudur.”(KBİBB., 1086/m. 92).
14 Xxxxx, s.7; Xxxxxxxx, Xxxxx; Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. 1, 4. Baskı, İstanbul 2008, s. 18.
III. SULH SÖZLEŞMESİNİN HUKUKÎ NİTELİĞİ
A. Genel Olarak
Sulh sözleşmesinin unsurlarını açıklarken kurulacak olan yeni sözleşmenin mevcut bir hukukî ilişkiye dayanması gerektiği, dolayısıyla da bağımlı sözleşme sayılması gerektiği sonucuna varılmıştı. Bu sonuç sulh sözleşmesinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanına dayandığını ve onun rızaî sözleşme olduğunu gösterir15. Ayrıca sulh sözleşmesinin sonucunda ortaya çıkan borç konusu edim- lerin zamanın akışı içerisinde dönemlik veya sürekli değil, bir defaya mahsus bir ifa ile sona ermesi, onun anî edimli bir sözleşme olarak kabul edilmesini gerekli kılar16.
Yukarıdaki bilgilerde görüldüğü gibi sulh sözleşmesinin; bağımlı, rızaî, ani edimli, kendisine özgü, ivazlı, tam iki tarafa borç yükleyen ve malvarlığına etkisi olan bir sözleşme olduğu açıktır.
Sulh sözleşmesin dâhil olduğu diğer sözleşme türlerinin konunun anlaşılır- lığı bakımından daha ayrıntılı incelenmesi isabetli olur kanaatindeyiz. Aşağıda- ki açıklamalarda bu amaç çerçevesinde yapılmıştır.
B. Sulh Sözleşmesinin Kendine Özgü Bir Sözleşme Olması
Kişilerin kendilerine uygulanacak olan kuralları bizzat belirlemesi prensi- bine dayanan sözleşme özgürlüğü ilkesi (TBK. m. 27), bugün Borçlar Huku- kunda geniş ve etkin bir uygulama alanı bulmaktadır17. Bunun tabiî bir sonucu olarak taraflar kanunda bizzat öngörülüp tanımlanan sözleşme türlerini birleşti- rerek karma sözleşmeler oluşturabilecekleri gibi, kanunda doğrudan tanımlan- mayan sözleşmeler de meydana getirebilirler. Ortaya çıkan bu yeni sözleşmelere ise kendine özgü (sui generis) sözleşmeler adı verilmektedir18.
Sulh sözleşmesinin muhtevası dikkate alındığında, kendine özgü sözleşme- ler kategorisinde yer alır19. Zira kanun koyucu sulh sözleşmesine çeşitli kanun- larda yer vermekle birlikte20, bu sözleşmenin tanımı, unsurları ve türleri hakkın- da hüküm ihdas etmiş değildir. Bu sebeple, sulh sözleşmesinin isim olarak bazı
15 Eren, s. 939.
16 Eren, s. 940.
17 Xxxx, Xxx Xxxx/Yücel, Özge;; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 4. Baskı, Ankara 2014, s. 76. Bu konuda ayrıca bkz. TBK. m. 26.
18 Xxxxxxx, X. Xxxxx /Öz, Xxxxxx; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1, 11. Baskı, Ankara 2013, s. 43-44.
19 Gümüş, Xxxxxxx Xxxxx; Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, 3. Baskı, İstanbul 2013, s. 9; Xxxxxxx, Xxxxx; Karışık Muhtevalı Akit (Karma Sözleşme), 2. Baskı, Ankara 2013, s. 15.
20 Eren, s. 940; Karauz, s. 53.
kanunlarda yer alması, buna karşılık, ilgili hükümlerde konuya ilişkin düzenle- melerin bulunmaması, ona isimli sözleşme niteliğini bahşetmez.
Sulh sözleşmesinin kendine özgü bir nitelik taşıması, yaşanılması muhte- mel bir ihtilaf durumunda ne tür bir yol izlenmesi gerektiği konusunu gündeme getirmektedir. Zira bu tip sözleşmelerde belirli bir tiple ilişki mevcut olmadı- ğından yedek hukuk kuralları doğrudan uygulanamaz21. Bu sebeple, öncelikle sulh sözleşmesine benzer mahiyetteki hukukî müesseselerle kıyas yoluna başvu- rulmalıdır. Buradan sonuç alınamaması halinde, Borçlar Hukuku genel hüküm- ler devreye girer. Bütün bu seçeneklere rağmen, bir hukuk boşluğunun varlığı durumunda TMK. m. 1/II hükmü gereğince hâkimin hukuk yaratması yoluna gidilebilir22.
Kıyasın varlığı, ilk bakışta kanunda açık bir boşluk bulunduğu şeklinde al- gılanabilir. Ancak kanaatimizce burada bir kanun boşluğundan ziyade, bir bi- linçli susma söz konusudur. Zira kanun koyucunun söz konusu alanda uygulayı- cıya ve doktrine bir hareket alanı bıraktığı açıktır. Çünkü hukuk hayatında bu derece önem arz eden bir müessesenin ihmal veya öngörememe sonucu düzen- lenmediği iddiasında bulunulamaz. Sonuç olarak doktrinde bizimde katıldığımız bir görüşe göre kanun koyucu sulh sözleşmesini hüküm koyarak sınırlamak istememiş, sulhu genel hükümlere bağlı bir düzeyde bırakmak suretiyle onun karşılıklı fedakârlığa dayanan uzlaştırıcı işlevine geniş bir alan bırakmıştır23.
C. Sulh Sözleşmesinin İvazlı Bir Sözleşme Olması
Taraflardan her birine bir şey vermek veya yapmak borcunu yükleyen söz- leşmeler ivazlı (karşılıklı) bir sözleşmedirler24. Bu anlamda sulh sözleşmesi de ivazlı bir sözleşmedir. Zira taraflar kendi edimlerini karşı taraftan gelecek bir fedakârlık üzerine ifa etmektedirler25. Fedakârlık iki taraftan da geldiği için bu sözleşme tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme niteliği taşır.
Sulh sözleşmesinde vücut bulan karşılıklı edimlerin eşit veya benzer olması şart değildir. Üstelik burada matematik anlamında bir eşitlik de aranmaz. Bu- nunla birlikte edimler arasında nitelik ve nicelik itibariyle aşırı bir oransızlık da mevcut olmamalıdır26. Aksi takdirde TBK. m. 28 hükmü gereğince, aşırı yarar- lanma (gabin) söz konusu olabilir. Ayrıca karşılık konusu edimlerin sadece
21 Aral, Xxxxxxxxx/Ayrancı, Xxxxx; Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 10. Xxxxx, Xxxxxx 0000, s. 64.
22 Karauz, s. 56.
23 Ulusan, s. 157, Xxxxxxxx, Xxxxxx Xxxx; İbra Sözleşmesi, Ankara 1998, s. 46.
24 Esener, Turhan; Borçlar Hukuku 1, Ankara 1969, s. 19.
25 Eren, s. 939; Xxxxxxxx, s. 14.
26 Karauz, s. 57.
mameleki değerleri ihtiva etmesi mecburî bir şart değildir. Meselâ alacaklının borçlunun karşılıklı bir fedakârlık anlamına gelecek olan edimine karşılık bor- cun ifasını bir süreliğine ertelemesinde durum böyledir.
D. Sulh Sözleşmesinin Tam İki Tarafa Borç Yükleyen Bir Sözleşme Olması
Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflar birbirlerine karşı daima borçludurlar. Yani borca konu olan edimler arasında bir mübadele (karşılıklılık, synallagma) ilişkisi ortaya çıkmaktadır27. Sulh sözleşmesinde de taraflardan her birinin edimi karşı tarafın edimine sebep teşkil ettiğinden, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme niteliği taşır28. Xxxx burada aslî edimler karşılıklı olarak yer değiştirmektedir29. Söz konusu edim, malvarlığına ilişkin veya başka alanlarla ilgili değerlere yönelik olarak yapma, kaçınma, müsaade etme, katlanma şeklin- de ortaya çıkabilir30.
Kanaatimizce, sulh sözleşmesinin tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme olmasında asıl çıkış noktasını tarafların karşılıklı fedakârlıkları oluşturur. Zira kurulacak olan uzlaşma bu karşılıklı fedakârlıklar üzerine temellenmektedir.
Tarafların sulh sözleşmesi yapabilmek için fiil ehliyetine sahip olmaları gere- kir. Eğer taraflardan birinde veya her ikisinde de bu tür bir eksiklik söz konusu ise devreye taraflar adına işlem yapma yetkisine sahip makamlar girer. Sulh sözleşme- sinde tarafların amacının ihtilaflı hukukî ilişkiyi dava yoluna götürmeden çözüme kavuşturmak veya dava safhasındaki uyuşmazlığa son vermek olduğu unutulmama- lıdır. Bu sebeple, taraf iradelerinin niteliği ve tespiti sözleşmelerin yorumlanması hakkındaki kurallar ışığında değerlendirilmelidir31. Sözleşmenin yorumlanması özetle; taraf iradelerinin ve bunların yöneldiği amacın araştırılması, sonunda da
27 Akıncı, Şahin; Borçlar Hukuku Bilgisi, 7. Baskı, Konya 2013, s. 65.
28 Eren, s. 939; Xxxxxxxx, s. 14; Xxxxxx, s. 62; Xxxxxxx, s. 44.
29 Yargıtay da sulh sözleşmesini bu şekilde değerlendirmektedir.’’Sulh, davanın taraflarının karşılıklı olarak anlaşmaları sonucu aralarındaki çekişmeye son vermelerine ilişkin bir usul işlemidir. Somut olayda olduğu gibi, taraflar mahkeme önünde sulh olacaklarsa sulh sözleş- mesine ait beyanlarının hâkim önünde duruşma tutanağına geçirilerek imzalatılması yeterli- dir. Ancak mahkeme önündeki Sulh sözleşmesinin icap ve kabul şeklinde yapılma olanağı da vardır. Sulh sözleşmesinde önemli olan tarafların mahkeme hükmü gerekmeksizin aralarında- ki çekişmeyi sonlandırmalarıdır. Taraflar arasındaki çekişme bütünüyle değil de bazı feragat ve kabul beyanları ile kısmen sonuçlanmışsa ihtilaf bütünüyle ortadan kalkmayacağından böyle bir sözleşme sulh sözleşmesi olarak kabul edilemez. Zira, az önce söylendiği gibi çekiş- me kısmen de olsa sulh akdinin kapsamı dışında kalmışsa orta yerde geçerli ve yeterli bir sulh akdi bulunduğundan söz edilemez.’’ Bkz. 14. HD., T. 18.05.2007, E. 2007/5067, K. 2007/5938, (KBİBB).
30 Karauz, s. 67. Xxxxxxxx, s. 14.
31 Xxxxx, Xxxxxx/Xxxx, Xxxxx/Özen, Burak; Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, 13. Baskı, İstanbul 2014, s. 16-17.
hukukî ilişkinin ne anlama geldiğinin açıklığa kavuşturulmasıdır32. Sözleşmeler yorumlanırken dürüstlük kuralı ve söz konusu hukukî ilişkideki hayatın olağan akışına bağlı olarak ortaya çıkan teamüller büyük önemi haizdir. Zira buradan do- ğacak olan güven ilişkisi, hukukî işlemin açık ve sağlam bir ortamda meydana gel- mesini sağlar. Ayrıca geçmişteki tereddütleri de bertaraf eder33. Bu bakımdan sul- hun ve dürüstlük kuralının paralel amaçlar göz ettiği sonucuna varılabilir.
E. Sulh Sözleşmesinin Malvarlığına Etkisi
Kişinin malvarlığının aktif kısmında yer alan kalemlere dokunmaksızın pa- sifini artıran işlemlere borçlandırıcı işlem denir. Buna karşılık, bir kişinin mal- varlığının aktifinde mevcut olan hakka doğrudan etki yaparak, bu hakkı başka- sının menfaatine olacak şekilde devreden, değiştiren, sınırlayan veya sona erdi- ren işlemlere ise tasarruf işlemi adı verilir34.
Sulh sözleşmesi malvarlığına etkisi bakımından da bir incelemeye tabi tutu- labilir. Böyle bir halde onun ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebi- lecekleri konularda yapılabileceği ortaya çıkar35. Tarafların tasarruf yetkisine sahip olmalarının mecburî bir şart olması onun tasarruf işlemi sayılmasında önemli rol oynar. Bununla birlikte, doktrinde bir görüş, sulh sözleşmesini hem tasarruf işlemi hem de borçlandırıcı işlem olarak kabul etmektedir. Bu görüşü savunan yazarlara göre, sulh, tarafların birbirlerinin taleplerini kabul ettikleri ölçüde borçlandırıcı işlem; buna karşılık kendi taleplerinden vazgeçtikleri ölçü- de de tasarruf işleminde bulunmuş olurlar. Zira burada “sulh olan devreder (=qua transigit alianet)” ilkesi geçerlidir36. Hiç şüphesiz buradaki tasarrufta karşılıklı fedakârlıkta bulunma iradesi tetikleyici bir rol oynamaktadır. İkinci bir görüş ise sulhu, sırf borçlandırıcı işlem hükmünde ele almaktadır. Bu görüşün tabii sonucu olarak sulh sözleşmesine, temel oluşturan işlem herhangi bir sebep- le geçersiz hale gelirse, sulh sözleşmesine dayanılarak yapılmış olan tasarrufî işlemlerin, sebepsiz zenginleşme hükümleri dışında geri istenmesi mümkün değildir37. Söz konusu halde sebepsiz zenginleşme başvurulmasındaki esas amaç, uğranılan zararların telâfisinden ziyade, hukukî bir sebebe dayanmadan yapılan iktisapların iadesidir38.
32 Xxxxxxxxx, Xxxxx; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 15. Baskı, Ankara 2012, s. 244.
33 Xxxxx, Xxxxx; Sözleşmenin Yorumu, İstanbul 2010, s. 93-94.
34 Antalya, Gökhan; Borçlar Hukuku Genel Xxxxxxxx, X. 0, Xxxxxxxx 0000, s. 114-115.
35 Zevkliler/Xxxxxxxx, s. 14; Xxxxxx, s. 59-60.
36 Eren, s. 940.
37 Ulusan, s. 157.
38 Xxxxxxxxxxxx, Hıfzı Veldet/Kaynar, Reşad; Borçlar Hukuku Umumî Hükümler, İstanbul 1955, s.133.
Kanaatimizce, yukarıda bahsedilen konuda amaca uygunluk açısından bir değerlendirme yapmak gerekir. Bu değerlendirmede sulhun bir uzlaşma sonucu elde edildiği dikkate alınmalıdır. Bunun bir sonucu olarak, tarafların sulh saye- sinde elde ettiklerinin korunması bakımından ikinci görüş daha sağlam gerekçe- lere dayanmaktadır. Bu görüşe göre sulh sözleşmesinin niteliği itibariyle bir soyut işlem teşkil ettiği açıktır. Soyutluk ilkesinin özü itibarıyla hukukî istikrar ve güveni sağlamadaki rolü göz ardı edilmemelidir. Burada unutulmaması gere- ken bir diğer nokta ise, sulh sözleşmesinin sadece malvarlığına yönelik bir ala- cak hakkı elde etmek amacıyla yapılmıyor olmasıdır39.
Sulh sözleşmesinin malvarlığına etkisi göz önüne alındığında, daha önce de ifade edildiği üzere, karşılıklı fedakârlıkla ifa edilen edimler arasında aşırı bir oransızlık bulunmamalıdır. Fedakârlıklar arasındaki oransızlığı tayin edebilmek için sözleşmenin kurulması zamanındaki, durumun gerekleri dikkate alınarak edimin objektif, yani herkesçe kabul edilen değerine bakılır40.
IV. SULH SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
A. Genel Olarak
Sulh sözleşmesinin ihtiva ettiği unsurlar; taraflar arasında mevcut bir huku- kî ilişki, uyuşmazlık veya tereddüt ve karşılıklı fedakârlık şeklinde sıralanabilir. Kısaca bahsetmek gerekirse hukukî ilişkiyi oluşturan olayların veya onların nitelendirilmesine ilişkin bir uyuşmazlık ya da hukukî ilişkide bir tereddüt mev- cut olmalıdır41. Bununla birlikte, sözleşme sonucu gerçekleştirecek olan edimler karşılıklı bir fedakârlık bağlamında ifa edilmelidir. Karşılıklı fedakârlık unsuru çoğunlukla bir borcu tanıma, ibra, borcun üstlenilmesi şeklinde tezahür edebi- lir42. Ayrıca ihtilâf ve karşılıklı fedakârlık unsuru, sulhu benzer özellikler taşıdı- ğı ibradan ayıran temel etmenlerdir43.
B. Mevcut Hukukî İlişki
Bir veya birden çok kişinin hukukî sonuç doğurmaya yönelmiş irade beyan- larıyla kurulan hukukî işlemler sonucunda ortaya çıkan ilişkiye hukukî ilişki denir44. Kapsam olarak daha dar bir anlamı olan sözleşme ise, kişiler arasında
39 Xxxx, Uğur /Özcan, Durmuş; Öğreti ve Uygulamada İbra Sözleşmesi, Ankara 2013, s. 29.
40 Von Tuhr, s. 312.
41 Xxxxxxxx, s. 14-15.
42 Eren, s. 938, Xxxxxxxx, s. 14.
43 Akyol, Xxxxxxx; Türk Borçlar Kanununun Getirdiği Yeniliklerden İbra, YÜED, C. 8, Xxxx Xxxx, Y. 2013, s. 109.
44 Yıldırım, Xxxxxxxxxx; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 3. Baskı, Ankara 2015, s. 46; Xxxx, Xxxxxx; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 5. Baskı, Konya 2007, s. 80.
kurulmuş olan ve genellikle borç doğuran bir ilişkiyi ifade eder45. Sözü geçen borç ilişkisinin mecburî unsurlarını; alacaklı, borçlu ve edim; buna karşılık mecburî olmayan unsurunu talep teşkil eder46. Sulh sözleşmesi de kaynağını çoğunlukla taraflar arasındaki edimler de yaşanan ihtilâflardan alır. Burada dik- kat edilmesi gereken noktalardan belkide en önemlisi; tek tarafa edim borcu yükleyen hukukî işlemlere yönelik olarak sulh sözleşmesi yapılamamasıdır47. Zira sulh sözleşmesi bir karşılıklılık (mübadele, mütekabiliyet, synallagma) ilişkisi içerisinde kurulur.
Sözleşmeler ilke olarak, başka bir hukukî ilişkiye bağlanmadan, bağımsız şe- kilde kurulurlar. Buna karşılık sulh sözleşmesi ise mevcut bir hukukî işlem üzeri- ne temellendirilir. Dolayısıyla sulh sözleşmesi diğer pek çok sözleşme türünden ayrılarak, asıl ilişkiye bağımlı sözleşme niteliği gösterir. Ancak, söz konusu hu- kukî ilişki kavramı sadece borç ilişkisini kapsayacak şekilde dar yorumlanmama- lıdır. Çünkü yenilik doğuran haklarda; eşya hukuku, miras hukuku, aile hukuku gibi değişik konularda da sulh sözleşmesi yapılabilir48. Gerçektende, sulh sözleş- mesinin uygulama bulduğu alanın yelpazesi çok geniştir. Adı geçene sözleşmenin uygulama alanının bu kadar geniş olması, hukuk sistemi açısından pek çok alanda olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Bununla birlikte, mevcut hukukî işlemin ve ona bağlı olarak da sulh sözleşmesinin, sözleşme olmaları dolayısıyla TBK. m. 27 hükmüne aykırı olmaması gerekir. Buna göre her iki hukukî işlemin de kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırılık teşkil etmemesi ve konusunun imkânsız olmaması gerekir49.
C. Uyuşmazlık veya Tereddüt
Tarafların karşılıklı olarak uyuşmazlığa veya tereddüde düşmüş olmaları sulh sözleşmesi açısından aslî unsur niteliğindedir. Bununla birlikte, doktrinde bu iki durumun bir arada bulunması şartı aranmamıştır50.
Fiilî veya hukukî bir durumun farklı hukukî sonuçlar doğurmaya elverişli olması durumunda taraflar farklı görüşler ileri sürdükleri takdirde, bir uyuşmazlı- ğın varlığından bahsedilebilir51. Başka bir deyişle, uyuşmazlık hukukî bir sonuca
45 Xxxxxxxxxxxxx, Xxxxx; Sözleşmeler Hukuku (Özel Borç İlişkileri), 5. Baxxx, Xxxxxx 0000, s. 29.
46 Xxxxx, Xxxxxx; Borçlar Hukuku Genel Hükümler-Özel Borç İlişkileri, 10. Baxxx, Xxxxxx 0000, s. 37.
47 Karauz, s. 12; Xxxxxxxx, s. 14; Xxxx, s. 939.
48 Ulusan, s. 151; Xxxxxx, s. 2.
49 Xxxx, Xxxxx Xxxxxx; Xxxxxxx Xxxxxx Sulh, SBFD, S. 1, Y.1954, s. 145; bkz. TBK. m. 27.
50 Önen, Ergun; Medeni Yargılama Hukukunda Sulh, Ankara 1972, s. 24.
51 Eren, s. 941; Xxxxxxxx, s. 14.
yönelik birbirine uymayan karşılıklı hukukî iddiaları düzenleyici bir mahiyette olmalıdır52. Diğer taraftan tereddüt hukukî ilişkinin muhtevası, süresi gibi yönleri taraflar için yeterince açık ve öngörülebilir olmadığı (muğlâk) durumlarda ortaya çıkar53. Yani tereddüt, tarafların mevcut hukukî ilişkinin geçerli olup olmayacağı, geçerli olsa bile sonuç doğurup doğurmayacağı konusunda duydukları kaygı so- nucunda varlık gösterir. Çünkü, göre sulh sözleşmesinin şüpheli talep ve alacak haklarını karşılıklı güven altına alma amacı güder54. Ayrıca söz konusu tereddü- dün makûl ve sübjektif mahiyette olması yeterlidir55. Yargıtay da uyuşmazlık ve tereddüdün sulh sözleşmesine etkisini bir kararında şu şekilde açıklamıştır:
“... Sulh sözleşmesi, o sözleşmeyle ilgili bulunan tarafların arasında mey- dana gelmiş uyuşmazlığın taraflardan her birinin bazı haklarından fedakârlıkta bulunup uyuşmazlığı ortadan kaldırmaları konusundaki irade açıklamalarının birleşmesidir. Gerçekten Sulh (Vergleich), tarafların arasındaki hukuki müna- sebete dair bir uyuşmazlığa veya şüpheli bir duruma son vermek amacıyla kar- şılıklı rıza ve fedakârlıkla yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh maddi hukuk bakımından borcu, usul hukuku bakımından ise davayı sona erdiren sebepler- dendir. Taraflar arasında akdedilen sözleşme de bu kapsamda geçerli olup Mahkemece, dava ve sözleşmenin tarihi itibariyle sulhun tasdikine karar veril- mesi gerekir…”56
Doktrinde tereddüdün her iki tarafta da bulunup bulunmaması gerektiğine dair farklı görüşler bulunmaktadır. Bir görüş taraflardan birinin tereddüt halinde bulunmasını yeterli bulmaktadır57. Buna karşılık diğer bir görüş, her iki taraf için aynı anda doğma mecburiyeti bulunmasa da iki tarafta da tereddüdün varlı- ğının gerekli görmektedir58. Kanaatimizce ilk görüş amaca uygunluk açısından hukukî temelleri daha sağlam ve daha kabul edilebilir niteliktedir. Zira tarafların menfaat dengesi gözetildiğinde bir tarafın tereddüdüne karşılık, diğer tarafında tereddüt duymasını beklemek hayatın olağan akışına aykırıdır.
D. Karşılıklı Fedakârlık
Sulh sözleşmesinin diğer kazandırıcı işlemlerden farkı şu şekilde ortaya çı- kar. Burada taraflar, aralarındaki ihtilâflı ve kuşku doğurucu hukukî ilişkiye yönelik gütmekte oldukları maksatlarından, karşılıklı müsaade altında vazgeçer-
52 Ulusan, s. 151.
53 Eren, s. 941. Xxxxxxxx, s. 15.
54 Ulusan, s. 151; Xxxxxxxx, s. 15.
55 Xxxxxxxx, s. 15; Xxxxx, Xxxxxxx; s.109.
56 Bkz. 13. HD., E. 2012/8040, K. 2012/12696, T. 17.05.2012 (KBİBB).
57 Eren, s. 941.
58 Ulusan, s. 152; Xxxxxx, s. 13.
ler59. Bunun sonucunda da yeni ve menfaatlerini dengeleyen bir uzlaşı oluştura- bilme amaçlanır60. Bahsi geçen fedakârlık gerçekleştirilecek olan edimlerin tutarına yönelik olabileceği gibi, mekân ve zaman hususunda da olabilir61. Kar- şılıklı fedakârlık kavramından gerçekleştirilecek olan tavizlerin matematik an- lamında eşit miktarda olması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Söz konusu fedakârlıkların taraf iradelerini tatmin edecek seviyede olması yeterlidir62. Buna karşılık, her iki tarafın da uzlaşmaya varabilmek adına belli bir fedakârlıkta bulunmaları şarttır. Aksi takdirde, yani karşılık fedakârlığın olmadığı bir ilişki- de, sulh değil, başka hukukî müesseselerin varlığı söz konusu olur63.
Doktrinde hâkim görüşe göre tarafların yapacağı fedakârlığın sadece bir ta- raf açısından mevcut hukukî ilişki üzerinde yapılmasının yeterli olacağı diğer tarafın ise mevcut hukukî ilişkiden bağımsız herhangi bir konuda fedakârlıkta bulunabileceği kabul edilmektedir64. Kanaatimizce fedakârlığı bu ölçüde geniş yorumlamak mevcut hukukî ilişkinin varlığına yönelik uyuşmazlık ve tereddüdü gidermek hususunda yetersiz kalabilir. Bu durum ayrıca kötüye kullanımlara ortam hazırlayabilir. Keza böyle bir durumda sulh sözleşmesinin gayesi aşılmış hatta bu gayeden uzaklaşılmış olur.
Son olarak sulh sözleşmesinde yukarıda sayılan bütün unsurların yanı sıra, tarafların uyuşmazlıklarını sona erdirme iradesine sahip olmaları tamamlayıcı bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır65
V. SULH SÖZLEŞMESİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI
Sulh sözleşmesinin kurulması ile birlikte, taraflar arasındaki ihtilaflı hukukî ilişki ortadan kalkmakta ve yerini uzlaşmaya dayanan, bağlayıcı bir sözleşmeye bırakmaktadır66. Çünkü sulh sözleşmesi, taraflar arasındaki ilişkinin muhtevası- nı bağlayıcı bir sözleşme kurma amacını taşır. Bu sebeple sulh, bir tespit söz-
59 Yargıtay da sulh sözleşmesindeki karşılıklıfedakârlık bağlamında sulhu şu şekilde tanımla- maktadır: "Sulh bir sözleşmedir. Sulh sözleşmesi o sözleşme ile ilgili bulunan tarafların ara- sında meydana gelmiş uyuşmazlığın taraflardan her birinin bazı haklarından fedakârlıkları- nın birleşmesidir." Bkz. 4. HD., E. 1978\7457, K. 1979 \3808, T. 22.03.1979 sayılı kararı (KBİBB).
60 Ulusan, s. 153; Xxxx, s. 939.
61 Xxxxxxxx, s. 14; Xxxxxx, s. 15.
62 Ulusan, s. 154; Eren, s. 941.
63 Xxxxxxxxx, Feyzi Necmeddin; Borçlar Hukuku Akdin Muhtelif Nevileri, C. 1, 4. Baskı, İstan- bul 1980, s. 41.
64 Karşı görüş için bkz. Önen, s. 29.
65 Eren, s. 942.
66 Ulusan, s. 162; Eren, s. 946.
leşmesi niteliği taşır67. Borç ilişkisinin asıl amacının alacaklının tatmini olduğu göz önünde bulundurulduğunda, sulhun sadece alacaklıyı tatmin etmekle kal- mayıp, borçluyu da belli bir seviyede tatmine yaradığı açıktır. Kısacası sulh her iki taraf açısından da borcu tam anlamıyla sona erdirir68. Burada dikkat edilmesi gereken ilk nokta, sulh sözleşmesinin konusunun belirli veya belirlenebilir ol- masıdır. Aksi takdirde sulh sözleşmesi hüküm ve sonuç doğurmaz69.
Taraflardan biri yapılan sulh sözleşmesine karşılık borcunu ifa etmezse, karşı tarafa öncelikle TBK. m. 97 hükmü gereğince ödemezlik def’ini ileri sür- me hakkı doğar. Geciktirici nitelikte olan bu def”i, ancak karşı edimin ifası veya ifasının teklif edilmesine kadar etkinlik gösterebilir70. Bunun sonrasında taraf- lardan biri yinede edimlerini yerine getirmiyorsa, sulh sözleşmesi devre dışı kalır. Böyle bir halde zaten ihtilâflı olan mevcut hukukî ilişkinin yeniden can- lanması söz konusu olabilir71. Söz konusu halde hak mahrumiyetine uğradığını iddia eden taraf eğer bir tazminat davası açacaksa bu davayı sulhtan önceki mevcut hukukî ilişkinin ihlâli olarak açmalıdır72. Ayrıca sulh sözleşmesinin dayandığı temel hukukî ilişki dışında herhangi bir hukukî ilişkiyi kapsaması da söz konusu olamaz. Benzer bir durum sulha taraf olan kişiler bakımından da söz konusudur. Zira sulh sözleşmesinin çevresi ve etkisi sadece ona katılan taraflar- la sınırlıdır73.
Sulhtan önceki sözleşmenin ihtilaflı noktalarında ortaya çıkan belirsizlik daha sonra ortadan kalkabilir. Böyle bir halde yapılmış olan sulh iptal edile- mez74. Zira sulh sözleşmesinde taraflar aralarındaki ihtilâfı unsurlar, olaylar ve sonuçlar bakımından nitelik olarak sabitledikten sonra, sulhun tamamlanması aşamasına geçerler. Bu aşamadan sonra tarafların sulhtan dönebilmesi, ancak sabitlenmiş olguların ortada bulunmadığı hallerde, sözleşmenin temelinde ya- nılma (TBK. m. 32) gerekçesiyle mümkün olabilir75. Ancak burada hataya dü-
67 Xxxxxxx, Xxxx; Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul 2002, s. 77.
68 Karauz, s. 95.
69 Yargıtay da bir kararında bahsedilen sonucu şu şekilde ifade etmiştir:’’Maddî hukukça bir sözleşmeden ibaret olan sulhun geçerli olabilmesi, diğer sözleşmeler için olduğu gibi, konu- sunun belirli ya da belirtilebilir olması ile mümkündür. Konusu belirli ya da belirtilebilir ol- mayan bir sulh sözleşmesi geçerli sayılamaz.’’. Bkz.9. HD., E. 1967\2597, K. 1967 \6490, T. 11.07.1967 sayılı kararı (KBİBB).
70 Tunçomağ, Kenan; Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1, 6. Baskı, İstanbul 1976, s. 746.
71 Seviğ, Xxxxx Xxxxx; Mukavelelerin Tasnifi ve Borçlar Kanunu Dışında Bırakılmış Mukaveleler ve Bilhassa Sulh Mukavelesi, AHFD, C. 6, S. 1-4, Y. 1949, s. 154
72 Eren, s. 946.
73 Ulusan, s. 152.
74 Von Tuhr, s. 173.
75 Tunçomağ, Kenan; Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. 2, 3. Baskı, İstanbul 1977, s. 10.
şen taraf dürüstlük kurallarına aykırı olarak hatasını ileri süremez76. Buradaki yanılmaya konu olan olaylar sözleşmenin esaslı noktalarını teşkil etmelidir77. Zira sözleşmenin esaslı unsurlarını, tarafların sözleşmenin kurulması için ol- mazsa olmaz şartı (condicio sin qua non) olarak kabul ettikleri noktalar teşkil eder78. Kanaatimizce, sulh sözleşmesinin irade serbestîsi sonucu ortaya çıkan uzlaşmaya dayanıyor olması bu durumun gerekçesinde büyük paya sahiptir. Sulh bakımından sözleşme özgürlüğü ilkesi özellikle borçlar hukukuyla ilgili konularda düzenleme yapıldığında ortaya çıkar. Zira Aile, Xxxxx, Eşya Huku- kundaki sözleşmelerde bu özgürlük söz konusu değildir79. İleride tarafların sulh sözleşmesine ait bir noktayı hiç veya tam olarak düzenlemedikleri ortaya çıka- bilir. Böyle bir durumda yargı yoluna gidilirse, hâkim buradaki boşluğu yapıl- mış düzenlemenin amacını dikkate alarak tamamlar. Hâkim bunu yaparken, tarafların farazî iradelerini de göz önünde bulundurmalıdır80. Bütün bunlara ek olarak, taraflar belirsizliğe yer vermeyecek şekilde sulhu bozucu veya erteleyici şarta bağlayabilir81. Böyle bir durumda sulh sözleşmesi hüküm ve sonuçlarını bu şart anlamında meydana getirir.
SONUÇ
Hukuk hayatında yaşanan ve yaşanması muhtemel olan bütün ihtilâfların doğrudan mahkemelere aksettirilmesi, hukuk sisteminde ciddî tıkanıklıklara yol açar. Buna karşılık, sulh sözleşmesi bu tarz durumlarda tarafları yargılama mas- raflarından kurtarır. Sulh, aynı zamanda taraflara gelecekte yeniden sözleşme yapma şansını tanıyarak hukuki birlikteliği manevî anlamda canlı tutar. Buradan hareketle, sulhun bir alternatif çözüm yolu olduğu sonucuna varılabilir.
Kanun koyucu sulhun geniş uygulama alanını bir hükümle sınırlamak iste- memiştir, Gerçekten de, kanun koyucu, taraflara ilgili konuda tasarruf yetkisine sahip olmak kaydıyla, istedikleri bütün hususlarda sulh sözleşmesi düzenleye- bilme yetkisini tanımıştır. Burada bir tasarruf yetkisinin varlığı,“sulh olan dev- reder” ilkesinin de bir gereği olarak sulh sözleşmesi bir tasarruf işlemi olarak nitelendirilebilir. Ancak bu durum bazı hallerde sulh sözleşmesi sonucu elde edilen kazanımların kaybına sebebiyet verebilir. Böyle bir sonucun ortaya çık-
76 Xxxxxxxx, Safa; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 20. Baskı, İstanbul 2008, s. 103.
77 Von Tuhr, s. 288.
78 Nomer, Xxxxx; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. Baskı, İstanbul 2015, s. 45.
79 Akıntürk, Xxxxxx/Karaman, Derya; Genel Hükümler- Özel Borç İlişkileri, 24. Baxxx, Xxxxxxxx 0000, s. 61.
80 Kocayusufpaşaoğlu, N./Xxxxxx, X./ Xxxxxxx, X./Arpacı, A.; Borçlar Hukuku Genel Bölüm, C. 1, 4. Baskı, İstanbul 2008, s. 32-33.
81 Akil, Cenk; Hukuk Muhakemeleri Kanununda Sulh ve Sulh Yoluyla Şarta Bağlı Hüküm Verilip Verilemeyeceği Meselesi, GÜHFD, C. 16, S. 4, Y. 2012, s. 10.
maması için, sulh sözleşmesini soyut işlem anlamında ayrı bir borçlandırıcı işlem olarak kabul etmek yerinde olur.
Sulh sözleşmesi taraflar arasındaki ihtilâfı, karşılıklı fedakârlıklar aracılı- ğıyla ortadan kaldırma amacını gütmektedir. Bu açıdan sulh gerek toplum haya- tında gerekse hukukî alanda büyük önemi haizdir. Konunun önemi Xxxxxx”ın şu ünlü vecizesinde özet olarak açıklanmıştır: “Kötü bir sulh, iyi bir davadan daha değerlidir.”.
KISALTMALAR
AHFD. : Ankara Hukuk Fakültesi Dergisi
BGB. : Bürgerliches Gesetzbuch (Alman Medenî Kanunu)
Bkz. : Bakınız
C. : Cilt
CC. : Code Civile (Fransız Medenî Kanunu) ÇEİS. : Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası çev. : Çeviren
E. : Esas
GÜHFD. : Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
HD. : Hukuk Dairesi
HGK. : Hukuk Genel Kurulu
HMK. : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
K. : Karar
KBİBB. : Kazancı Bilişim İçtihat Bilgi Bankası
m. : madde
MHAD. : Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi
s. : sayfa
S. : sayı
SBFD. : Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi
T. : Tarih
TBK. : 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
TMK. : 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu
Y. : Yıl
YÜED. : Yaşar Üniversitesi Elektronik Dergisi
BİBLİYOGRAFYA∗
AKINCI, Şahin: Borçlar Hukuku Bilgisi, 7. Baskı, Konya 2013.
AKINTÜRK, Xxxxxx/KARAMAN, Derya: Borçlar Hukuku Genel Hükümler- Özel Borç İlişkileri, 24. Baskı, İstanbul 2015.
XXXXX, Xxxxx: Sözleşmenin Yorumu, İstanbul 2010.
AKYOL, Xxxxxxx: Türk Borçlar Kanununun Getirdiği Yeniliklerden İbra, YÜED, C. 8, Xxxx Xxxx, Y. 2013, s. 97-130.
AKİL, Cenk: Hukuk Muhakemeleri Kanununda Sulh ve Sulh Yoluyla Şarta Bağlı Hü- küm Verilip Verilemeyeceği Meselesi, GÜHFD, C. 16, S. 4, Y. 2012, s. 1-18.
XXX XXXXXX EFENDİ: Xxxxxx’x Hükkâm Şerhu Mecelleti’l Ahkâm, Xxxxxxx Xxxxx,
C. 4, İstanbul (basım tarihi yok).
XXXXX, Xxxxx Xxxxx: Sulh, AHFD, C. 1, S. 2, Y. 1943, s. 200- 210.
ANTALYA, Gökhan: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.1, İstanbul 2015.
XXXX, Xxxxxxxxx/AYRANCI, Xxxxx: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 10. Baskı, Ankara 2014.
XXXX, Xxxxx Xxxxxx: Xxxxxxx Xxxxxx Sulh, SBFD, C.9, S. 1, Y. 1954, s. 141-158. XXXX, Xxxxxx: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 5. Baskı, Konya 2007.
AYDOĞDU, Xxxxx/KAHVECİ, Nalan: Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 2.
Baskı, Ankara 2014.
BİLGE, Xxxxx: Özel Borç Münasebetleri, Ankara 1962.
EREN, Xxxxxx: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 2. Baskı Ankara 2015. XXXXXXXXXXXXX, Erzan: Sözleşmeler Hukuku (Özel Borç İlişkileri), 5. Baskı,
Ankara 2015.
ESENER, Turhan: Borçlar Hukuku, C. 1, Ankara 1969.
GÜMÜŞ, Xxxxxxx Xxxxx: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, 3. Baskı, İstanbul 2013.
XXXXXXXXX, Feyzi Necmeddin: Borçlar Hukuku Akdin Muhtelif Nevileri, C.1, 4.
Baskı, İstanbul 1980.
İNAN, Xxx Xxxx/Yücel, Özge: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 4. Baskı, Ankara 2014. KARAUZ, Xxxx Xxxxxx: Sulh Sözleşmesi, Ankara 2014.
XXXXX, Xxxxxx: Borçlar Hukuku Genel Hükümler-Özel Borç İlişkileri, 10. Baskı, Ankara 2015
∗ Dipnotlarda geçen eserler, yazarlarının soyadları ile anılmıştır. Aynı yazarın birden fazla eserine yapılan atıflar kısaltılmış şekilleriyle parantez içerisinde gösterilmiştir.
XXXXXXXXX/ Xxxxx: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 15. Baskı, Ankara 2012
KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, N./HATEMİ, H./ XXXXXXX, X./XXXXXX, X.: Borçlar
Hukuku Genel Bölüm, C. 1, 4. Baskı, İstanbul 2008.
KUNTALP, Erden: Karışık Muhtevalı Akit (Karma Sözleşme), 2. Baskı, Ankara 2013. NOMER, Xxxxx: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. Baskı, İstanbul 2015.
XXXX, U./ XXXXX, D.: Öğreti ve Uygulamada İbra Sözleşmesi, Ankara 2013.
XXXXXXX, M. K./ÖZ, T.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1, 11. Baskı, İstanbul 2013.
ÖNEN, Ergun: Medeni Yargılama Hukukunda Sulh, Ankara 1972.
ÖZDEMİR, Erdem: İkale ve Alternatif Bir Öneri Olarak Sulh Sözleşmesi, ÇEİS, C. 27, S. 3, Y. 2013, s. 32-51.
XXXXXXXX, Safa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 20. Baskı, İstanbul 2008. XXXXXXX, Xxxx: Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul 2002.
SEVİĞ, Xxxxx Xxxxx: Mukavelelerin Tasnifi ve Borçlar Kanunu Dışında Bırakılmış Mu- kaveleler ve Bilhassa Sulh Mukavelesi, AHFD, C. 6, S. 1-4, s. 136-157.
XXXXXXXX, Xxxxx: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C.1, 4. Baskı, İstanbul 2008.
TANRIVER, Xxxx: Mahkeme Huzurunda Yapılan Sulhler, SBFD, C. 49, S. 1-2, s. 333- 349.
TUNÇOMAĞ, Kenan: Borçlar Hukuku C. 1, Genel Hükümler, 6. Baskı, İstanbul 1976 Kısaltılmışı: TUNÇOMAĞ, Genel).
TUNÇOMAĞ, Kenan: Borçlar Hukuku C. 2, Özel Borç İlişkileri, 3. Baskı, İstanbul 1977 (kısaltılmışı: TUNÇOMAĞ, Özel).
TURANBOY, Xxxxxx Xxxx: İbra Sözleşmesi, Ankara 1998.
ULUSAN, İlhan : Maddi Hukuk ve Usul Hukuku Bakımından Sulh Sözleşmesi, MHAD, S. 7, Y. 1971, s. 149-203.
VELİDEDEOĞLU, H. V.\XXXXXX, X.: Borçlar Hukuku Umumî Hükümler, İstanbul 1955.
XXX XXXX, Xxxxxxx (Çev: Xxxxx XXXXX): Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, C. 1- 2, 2. Baskı, Ankara 1983.
XXXXXXXX, Xxxxxxxxxx: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 3. Baskı, Ankara 2015. XXXXX, C./ACAR, F./XXXX, B.: Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, 13. Baskı,
İstanbul 2014.
ZEVKLİLER, A./GÖKYAYLA, E.: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 11. Baxxx, Xxxxxx 0000.