ĐŞVERENĐN ÖDEME GÜÇLÜĞÜ HALĐNDE ĐŞÇĐ ALACAKLARININ KORUNMASINA ĐLĐŞKĐN 173 SAYILI ILO SÖZLEŞMESĐ ĐLE ĐLGĐLĐ ÇALIŞMA HAYATI MEVZUATI
ĐŞVERENĐN ÖDEME GÜÇLÜĞÜ HALĐNDE ĐŞÇĐ ALACAKLARININ KORUNMASINA ĐLĐŞKĐN 173 SAYILI ILO SÖZLEŞMESĐ ĐLE ĐLGĐLĐ ÇALIŞMA HAYATI MEVZUATI
M. Xxxxxx XXXXX KAMU-ĐŞ Uzmanı
I- GĐRĐŞ
Uluslar arası Çalışma Teşkilatı (ILO) 23 Haziran 1992 tarihinde düzenlediği 79. Oturumunda, "Đşverenin Ödeme Güçlüğü Halinde Đşçi Alacaklarının Korunması Hakkında 173. Sayılı Sözleşme"yi kabul etmiştir.
Đkinci Dünya Savaşının bitmesinden sonra teknik buluşların birbirini izlemesi, 1960'lı yıllardan itibaren teknolojik gelişmeleri hızlandırdı. 1970'li yıllarda bilgisayarların sanayide devreye girmesi ile bilginin hızla toplantısı, işlenmesi ve saklanması üretim teknolojisini önemli ölçüde etkilemiştir. 1980 sonrasında ise, sanayileşmiş ülkelerin dünya pazarlarında rekabet edememesi ve ucuz işgücüne davalı üretimin çok düşük fiyatla dünya pazarında kabul edilmesi etkisini göstermekte gecikmemiştir. Đşverenlerin ödeme güçlüğü çekmeleri iflaslara neden olmuştur.
Bütün bu gelişmeler etkisini endüstriyel ilişkilerde de göstermiş ve dengeleri değişik şekillerde etkilemiştir. Đşverenlerin ödeme güçlüğü çekmelerine neden olan iflasların, toplumsal ve ekonomik sonuçları dolayısıyla, Uluslar arası Çalışma Teşkilatı bir dizi sözleşmeyi sırasıyla kabul etmiştir.
ILO Genel Kurulu, 173 sayılı ILO sözleşmesini 1992 yılında onaylamakla, bir çok üye ülkenin mevzuatı ve uygulamasında işverenlerin ödeme güçlüğü halinde işçi alacaklarının korunmasını iyileştiren önemli gelişmeleri gözönüne alarak, işçi alacakları konusunda yeni standartlar kabul edilmesinin zamanının geldiği ve yeni bir sözleşme şeklini almasının uygun olacağına karar vermiştir.
Çalışma hayatı mevzuatının, Avrupa Birliği'ne uyum şartlarını da dikkate alarak ILO normlarına uygun şekilde geliştirilmesine yönelik çalışmalar yeni uluslar
arası sözleşme onaylama çalışmaları ile 1996 yılında yapılan Anayasa değişikliğinin ve onaylanmış ILO sözleşmelerinin çalışma mevzuatına yansıtılması çalışmaları biçiminde sürdürülmektedir. 97 sayılı, 143 sayılı ve 147 sayılı ILO sözleşmelerinin onaylanabilirlik çalışmaları başlatılmış; böylece 173 sayılı "Đşverenlerin Ödeme Güçlüğü Halinde Đşçi Alacaklarının Korunması" hakkındaki ILO sözleşmesi ile birlikte, onaylanabilirlik çalışması devam eden ILO sözleşmesi sayısı dörde yükselmiştir1. Türkiye bu sözleşmeleri henüz onaylamamıştır.
II- 173 SAYILI SÖZLEŞMENĐN ÖZELLĐKLERĐ
173 sayılı sözleşme, "Çalışma Koşulları" kategorisine dahil bir sözleşmedir. Yıllardan beri ILO işçi ücretlerinin korunması ve işçi alacaklarının korunması amacıyla çeşitli sözleşmeleri kabul etmiştir. 173 sayılı ILO sözleşmesinin amacı; bir işverenin ödeme güçlüğü halinde, işçilerin çalışmalarından doğan alacakların payları ödenmeden önce verilmek suretiyle, işçi alacakları öncelikli olarak korunmasını, eğer korunamazsa bu alacağın bir garanti kurumunca üstlenilmesini sağlamaktır.
Sözleşmenin 3. bölümünde toplam 14 maddesi bulunmaktadır. Birinci bölümde bulunan 4 madde genel hükümleri ile ilgilidir. Đkinci bölümde yer alan 4 madde ise, öncelik yoluyla işçi alacaklarının korunmasına aittir. Üçüncü bölümde ise garanti kurumu yoluyla işçi alacaklarının korunması ile ilgili 5 madde bulunmakta olup, son maddesi ise son hükümlerle ilgilidir.
III- 173 SAYILI SÖZLEŞMENĐN GETĐRDĐĞĐ DÜZENLEMELER
Bu sözleşmenin birinci maddesinin birinci fıkrasında "Ödeme Güçlüğü" terimi/'ülkelerin kendi iç mevzuatına uygun olarak, alacaklarına toplu ödeme yapılması amacıyla işverenin bütün mal varlığına yasal işlemlerin yapılabildiği durumlar" olarak tanımlanmıştır. Đkinci fıkrasında ise, "ödeme güçlüğü" terimi genişletilerek, işverenin mali durumunun kötü olması nedeniyle, işçi alacaklarının ödenemediği hallerde, örnek olarak işverenin malvarlığı miktarının, ödeme güçlüğü ile ilgili iflas sürecinin başlatılmasına engel olmadığı hallerde, yapılacak işlemlerin genişletilebileceği şeklinde tanımlanmıştır.
Üçüncü maddesinin birinci fıkrasında ise; sözleşmeyi onaylayan her ülkeye, "işçi alacaklarına öncelik sırası vererek koruma sağlayın" 2. bölüm veya "bir garanti kurumu yoluyla işçi alacaklarına güvence tanıyan" 3. bölümle birlikte her iki bölümdeki yükümlülüklerini kabul eder. Bu tercihini de onama belgesi ekinde belirtir.
1 1999 Yılı Programı, 15.11.1998 tarih ve 23524 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazete, 8 Beş Yıllık Kalkınma Planı, 05.07.2000 tarih ve 24100 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazete
Đkinci fıkrası ise; bu sözleşmenin yalnız 2. bölümünü veya 3. bölümünü kabul eden bir ülkenin, sözleşmenin diğer bölümlerini de kabul ettiğini ILO'ya bildirebileceğini öngörmektedir. Üçüncü fıkrasında ise, her iki bölümün yükümlülüklerini birlikte kabul eden ülkenin en fazla temsil gücüne sahip işçi ve işveren sendikaları konfederasyonlarına danıştıktan sonra, belli işçi grupları ile bazı ekonomik faaliyet alanlarında sınırlama getirebileceği belirtilmiştir.
Dördüncü fıkrasında ise, en fazla temsil gücüne sahip işçi ve işveren sendikaları konfederasyonları, sınırlandırma nedenlerini ILO'ya gönderdikleri yıllık raporlarında belirtileceği hüküm altına alınmıştır.
Beşinci fıkrası ise, en fazla temsil gücüne sahip işçi ve işveren sendikaları konfederasyonlarına danıştıktan sonra, işçi alacaklarından korunanları uygulama dışı bırakabileceklerini düzenlemiştir.
Dördüncü maddenin; birinci fıkrasında, 173 sayılı ILO sözleşmesinin uygulama alanları, şahıs itibariyle bütün çalışanlara, yer itibariyle ise bütün ekonomik faaliyet alanları olarak belirtilmiştir. Đkinci fıkrasında, yetkili otorite en fazla temsil gücüne sahip işçi ve işveren sendikaları konfederasyonlarına danı- şarak, hizmet ilişkilerinin özel doğası gereği kamu görevlilerini veya buna eşdeğer koruma sağlayan başka koruma yöntemleri varsa belirli işçi gruplarını kapsam dışı bırakma imkanını da sağlamıştır.
Öncelik verme suretiyle işçi alacaklarının korunması başlıklı 2. bölümün 5. maddesi ise, işverenin iflası halinde işçi alacaklarına öncelik tanımak suretiyle, diğer alacaklarının payları ödenmeden evvel işçilerin paylarının ödenmesini sağlayarak işçi alacaklarına güvence getirmiştir.
6. maddesi ise, belirtilen güvencenin kapsamını düzenlemek suretiyle korunmanın;
- Đşçilerin ücret alacakları ile ilgili olarak, işverenin iflas durumunun ortaya çıkması veya hizmet akdi ilişkisinin sonra ermesinden önceki 3 aydan az olmayan bir süreyi de,
- Đflas durumunun ortaya çıktığı veya hizmet akdi ilişkisinin sona erdiği yıl ile bir önceki yıl içinde yapılan çalışma sonucu hak edilmiş bulunan izin ücreti alacağını da,
- Đşçilerin, hizmet akdi ilişkisinin sona ermesi nedeniyle hak ettiği kıdem tazminatını da kapsama alacağını belirtmektedir.
Yedinci maddeye göre, işçi alacakları ülkenin iç hukukuna ve mevzuatına uygun olarak, belirli bir miktarını güvence altına almak suretiyle sınırlandırılabilir.
Đkinci fıkrası ise, belirli bir miktarı sınırlanan işçi alacağının değerinin korunması amacıyla gerektiğinde ayarlama yapılabilir, şeklindedir.
Öncelik sıralamasını düzenleyen 8. maddeye göre ise, ülkenin iç hukuku işçi alacaklarını, öncelikli alacaklar olarak tanımakta ve devlet kurumları ile sosyal güvenlik kurumlarının alacaklarından öncelik sıralaması bakımından daha ön sıralarda yer vermektedir. 2. fıkrasında ise, işçi alacaklarının 3. bölümde yer alan bir garanti kurumu yoluyla korunması halinde; işçi alacaklarına devlet ve sosyal güvenlik kurumlarının kapsamında düşünülen işçi alacaklarından daha alt sıralarda yer verebilir, denilmektedir.
173 sayılı sözleşmenin; Garanti Kurumu Yoluyla Đşçi Alacaklarının Korunması başlıklı 3. bölümünün 9. maddesi; "işçilerin işverenden olan ala- caklarının ödenmesinin iflas nedeniyle yapılamaması halinde, bu işçi alacağının, bir garanti kurumu tarafından karşılanması sağlanır." şeklinde düzenlenmiştir. 10. maddesine göre, garanti kurumunun uygulamasına yönelik olarak, en fazla temsil gücüne sahip işçi ve işveren sendikaları konfederasyonlarına danıştıktan sonra, suistimalleri önlemek amacıyla uygun tedbirler alabilir. 11. maddesinin birinci fıkrasında, garanti kurumunun organizasyonu her ülkenin iç hukukuna uygun bir yapıda yer alır hükmüne yer vermiştir. 2. fıkrasında ise, garanti kurumuna işçi alacakları için, özel bir sigorta şirketine yeterli garanti sağlaması halinde izin verebilir denilmiştir.
12. maddesi ise, işçi alacaklarının garanti kurumu yoluyla korunmasının kapsamını, aşağıda belirtmiştir.
- Đşverenin iflası veya hizmet akdinin sona ermesi durumunda, geriye doğru en az 8 haftalık bir döneme ait, işçilerin ücret alacaklarını,
- Đşverenin iflası veya hizmet akdinin sona ermesi durumunda, geriye doğru en az 6 aylık bir döneme ait izin ücreti alacaklarını,
- Đşverenin iflası veya hizmet akdinin sona ermesi durumunda, geriye doğru en az 8 haftalık bir döneme ait diğer ücretli izin alacaklarını,
- Đşçilerin, hizmet akitlerinin sona ermesi durumunda o tarihe kadar olan kıdem tazminatlarını, güvence altına almaktadır.
13. madde ise, işçi alacakları ülkenin iç hukukuna ve mevzuatına göre korunmasında, uygun bir para limitine göre sınırlama getirebileceğine dairdir. Aynı maddenin 2. fıkrasında, işçi alacaklarına sağlanan bu önceliğin sınırlandığı durum- larda, para değerinin korunması için gerektiğinde ayarlama yapılabilir hükmü vardır.
IV- ĐŞVERENĐN ÖDEME GÜÇLÜĞÜ HALĐNDE ĐŞÇĐ ALACAKLARININ KORUNMASI ĐLE ĐLGĐLĐ ÇALIŞMA HAYATINA ĐLĐŞKĐN MEVZUAT :
Đşçi alacakları ile ilgili çalışma hayatına ilişkin mevzuatı uluslar arası ve ulusal mevzuat olmak üzere 2 xxx xxxxxx altında inceleyeceğiz.
1- Uluslar arası Mevzuat:
A) Birleşmiş Milletler Antlaşması:
Birleşmiş Milletler Antlaşması amaçlar ve ilkeler başlıklı 1. bölümünün 3. maddesinde; "Ekonomik, sosyal, kültürel ve insancıl nitelikteki uluslar arası sorunların çözümünde ırk, cinsiyet, dil ve din ayrımı gözetmeksizin herkes için insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı geliştirip özendirmede uluslar arası işbirliğini gerçekleştirmek" hükmüne yer vermiştir. Birleşmiş Milletlerin bu amacı en iyi insan hakları evrensel beyannamesinde ifade edilmiştir.
a) Đnsan Hakları Evrensel beyannamesi:
10.12.1948 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Đnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Türkiye tarafından 10.03.1954 tarih ve 6366 sayılı Kanunla onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
Đnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin, taşıdığı anlam bakımından insanlık tarihinin sayılı belgelerinden biri olduğuna şüphe yoktur. Hatta, insanlığın gelişme süreci içinde belli bir dönem noktasını simgelediği de söyleyebilir. Gerçi, hemen belirtmek gerekir ki, bu belge hukuk yönünden bağlayıcı bir niteliğe sahip değildir ve onu tanıyan devletlere, hiçbir hukuki yükümlülük yüklemez. Bununla beraber, Đnsan Hakları Evrensel Beyannamesi hukuki bağlayıcılık niteliğinden yoksun da olsa, tarihi ve manevi bakımından büyük bir değer taşır. Evrensel Beyanname, kişinin klasik hak ve hürriyetlerini sıraladıktan sonra, onu toplum şartları içinde ele alarak ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını açıklamaktadır2.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca, 1948 yılında ilan edilen Đnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 23. maddesinin 3. bendinde, sosyal kuruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve yeterli bir ücret hakkını, insan hakkı olarak kabul etmiştir. Buna göre, "Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve yeterli bir ücrete hakkı vardır" Beyannamenin herkese, işverenin iflası halinde, işçi alacaklarının ödenmesini bir garanti kurumu aracılığıyla sağladığı görülmektedir.
2 KAPANI Münci, Kamu Hürriyetleri, Yetkin Yayınları, Ankara, 1993, s. 62-63
B) Avrupa Sözleşmeleri:
a) Avrupa Sosyal Şartı:
18.10.1961 tarihinde Torino'da imzalanan 16.06.1989 tarihli ve 3581 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan "Avrupa Sosyal Şartı" işverenlerin iflas etmesi halinde, işçi alacaklarına getirilen koruma hakkını, adil bir ücret hakkı başlıklı 4. maddesinin 4. bendinde sağlamıştır. Bu bend, "tüm çalışanların işlerine son verilmeden önce uygun bir bildirim süresi hakkını kabul eder" hükmüne yer vermiştir. Türkiye Sosyal Şartın bu maddesini onaylamamıştır.
b) Avrupa Birliği'nin 80/987 sayılı direktifi:
Avrupa Birliği'nin konu ile ilgili direktifinin gerekçe kısmında, üye ülkeler- deki farklı uygulamaların yarattığı sorunlar dile getirilmiş; Birliğin temel hedef- lerinden olan dengeli ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak amacıyla ve farklı uygulamaların halen sürdüğüne dikkate çekilerek ilgili direktifin çıkarıldığı belirtil- miştir. Direktifin 1. maddesi, uygulamanın kapsamını düzenlemekte ve hizmet sözleşmesi ya da iş ilişkisinden doğan alacakların direktifi ile korunacağını belirt- mektedir. Ayrıca üye ülkelerin istisnai olarak hizmet sözleşmesinin özel koşul- larından doğan sebeplerle ya da bu direktiftekine benzer güvenceler sağlamış olmak koşulu ile belli kategorideki alacakları direktifin kapsamı dışında bırakma- larına olanak tanımıştır. 2. maddede hangi hallerin iflas sayılacağı düzenlenmiştir. Direktif, bu haller sebebiyle üye ülkelerin belirlenmiş bir tarihten geriye doğru işçi alacaklarını garanti altına alabilecek bir garanti fonu oluşturmak için gerekli düzenlemeleri yapmalarını öngörmüştür3.
C) ILO SÖZLEŞMELERĐ :
Türkiye, işverenlerin ödeme güçlüğü halinde işçi alacaklarının korunması konusunda mevcut olan 3 ILO sözleşmesinden birisini onaylamış, birisini onayla- mamış olup, üçüncü sözleşmenin de onaylanabilirlik çalışmaları T.B.M.M.'nde devam etmektedir.
a) Philadelphia Bildirisi:
Đkinci Xxxxx Xxxxxx sırasında, ILO merkezini Kanada'nın Montreal şehrine taşınmıştır. Philadelphia'da 1944 tarihinde yapılan Uluslar arası Çalışma Konfe- ransı, ILO'nun savaştan sonra kendisini bekleyen sorunlara hazırlanmasını ve
3 AYDIN Ufuk, Uluslar arası Hukukta ve Türk Hukukunda Đşverenin Đflası Halinde Đşçi Alacaklarının Korunması, Kamu-Đş Dergisi, Cilt: 5 Xxxx 2000, Sayı : 2, s. 70-71
"Philadelphia Bildirisi" ismiyle anılan bir metinde hedef ve amaçlarını daha kesin olarak belirlemesini sağlamıştır4.
ILO'nun şimdi sözleşmesinin içinde yer alan bu beyanname, 1919 yılında kabul edilen ILO sözleşmesinden daha geniş kapsamlıdır. Sosyal alanda meydana gelen büyük gelişmeleri aksettiren, kararlı bir şekilde sefaletten, güvensizlikten ve uluslar arası mücadelelerden kurtulmaya azmetmiş ulusların özlemlerini dile getiren bu beyanname aynı zamanda ILO'nun milletlere bu güvenlik ve itibarı hangi yoldan hareket etmekle sağlayacağını belirtmektedir5.
Uluslar arası Çalışma Konferansı 1944 yılında Philadelphia'daki toplantısı sırasında, ILO tarafından hazırlanan ve Philadelphia Bildirisinin taslağı ve ILO'nun gelecekteki çalışması için önerileri kapsayan bir raporu ele almıştır. Rapordaki ifadeyle; "Ücretlerin ödenmesinin sürekliliği, ücretlerin düşürülmesi, ücretlerin arttırılması, malla ödemenin yasaklaması, eşit işe eşit ücret, iflas veya tasfiye durumunda ücretlerin korunması vb. konularında ücretlerin ödenmesi metodları üzerinde bir sözleşme veya bir tavsiyenin kabulü ile birçok alanda, özellikle tarım işçileri için, çok yararlı olacaktır". Böylece, 1949 yılında ücretlerin korunmasına ilişkin 95 sayılı ILO sözleşmesi kabul edildi6.
b) Đş Kazalarının Xxxxxxxxx Xxxxxxx 17 Sayılı ILO Sözleşmesi:
17 sayılı sözleşme, Uluslar arası Çalışma Konferansı'nın 10.06.1925 tarihinde yaptığı toplantısında kabul edilmiş olup, 01.04.1927 tarihinde ise yürürlüğe girmiştir.
Sözleşme, sanayide iş kazası sonucu yaralanan, sakat kalan veya hayatını kaybeden işçiler ile geride kalan yakınlarına, almaya hak kazandığı tazminatın ödenmesini düzenleyen hükümler getirmektedir7.
Türkiye bu sözleşmeyi onaylamamıştır.
c) Ücretin Korunmasına Đlişkin 95 sayılı ILO Sözleşmesi :
95 sayılı sözleşme, Uluslar arası Çalışma Konferansı'nın 01.07.1949 tarihinde yaptığı toplantısında kabul edilmiş olup, 24.10.1952 tarihinde ise yürürlüğe girmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi 24.10.1960 tarihinde yürürlüğe koymuştur.
4 Uluslar arası Çalışma Đlkeleri, ILO yayını, Ankara, 1993, s. 6
5 XXXXX Xxxxx, Milletlerarası Sendikal Hareketler, A.Đ.T.Đ.A. yayını, Ankara, 1979, s. 138
6 Uluslar arası Çalışma Đlkeleri, a.g.e., s. 13
7 Uluslar arası Çalışma Teşkilatı (ILO), Türkiye Tarafından Onaylanan Sözleşmeler, Demircioğlu Matbaası Türk-Đş yayın no: 137, Ankara, 1980, s. 239
Sözleşmenin 11. maddesi, bir müessesenin iflası veya mahkeme kararıyla tasfiyesi halinde bu müessesede çalışan işçiler, gerek iflasa veya mahkeme kararıyla tasfiyeye tekaddüm edip, milli mevzuatla tayin edilen bir müddet zarfında geçen bazı hizmetleri dolayısıyla kendilerine borçlanılan ve gerekse milli mevzuatla tayin edilen miktarı geçmeyen ücretler için, imtiyazlı alacaklı mevkiini işgal ede- ceklerini, hüküm altına alarak, işçi alacaklarının korunmasının önemini vurgula- maktadır.
d) Đşverenin Ödeme Güçlüğü Halinde Đşçi Alacaklarının Korunmasına Đlişkin 173 Sayılı ILO Sözleşmesi :
173 sayılı Sözleşme, Uluslararası Çalışma Konferansı'nın 23.06.1992 tarihinde yaptığı toplantısında kabul edilmiştir.
Bu sözleşme, işverenin iflası halinde işçi alacaklarının korunmasına yönelik olarak alınması gerekli tedbirleri öngörmektedir.
Türkiye, bu sözleşmeyi onaylamak amacıyla T.B.M.M.'ne sevk etmiştir.
2- ULUSAL MEVZUAT :
A) Xxxxxx Xxxxxxxxx:
a) Anayasa :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 55. maddesinde "Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurur" denilmektedir.
Bu hükümden anlaşılacağı üzere, Anayasa'nın 55. maddesi, işverenin ödeme güçlüğü halinde işçi alacaklarının korunmasına ilişkin ulusal mevzuat ve idari düzenlemelerin temelini oluşturmaktadır.
b) 1475 Sayılı Đş Kanunu:
1475 sayılı Đş Kanunumuzun; "Kamu tüzel kişilerine ve bunların bazı kuruluşları ile özel sektörü ilişkin ödevler" başlıklı 29.maddesinin 1. fıkrası "Genel ve Katma Bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar; müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde, müteahhitlere ödenecek her istihkaktan önce işyerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığını
kontrol edip, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istene- cek bordrolara göre bu ücretleri bunların istihkaklarından ödeme yükümlülüğü getirmiştir.
Müteahhit aracılığıyla yaptırdıkları her türlü yapı ve onarıma ait istihkakları ödemeden önce, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol edip, ödenmemiş olan ücretleri istihkaklarından keserler. Daha sonra durum, işçilere duyurulur ve başvuran işçilerin ücretleri, kendilerine ödenir. Ancak, buna ilişkin sorumluluk, işçilerin ücret alacaklarının üç aylık tutarını geçmemek üzere sınırlıdır8.
Bu çeşit işlerde işverenin, yapım ve onarım işini bitirip istihkakını aldıktan sonra, işçilerin ödenmesi gereken ücretlerini ödemeden ortadan kaybolması tehlikesine karşı, işçi ücretlerinin korunması gereği ortaya çıkmaktadır9.
29. maddenin 2. fıkrası "istihkak ödeneceği ilgili idare tarafından işyerinde şantiye şefliği, işyeri ilan tahtası veya işçilerin toplu bulunduğu yerler gibi işçilerin görebilecekleri yerlere yazılı ilan asılmak suretiyle duyurulur. Ücret alacağı olan işçilerin ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında hüküm ifade eder" şeklinde düzenlenmiştir.
Kamu kuruluşunun istihkak ödeneceğini işyerinde işçilere duyurmasını öngörmekle birlikte, söz konusu duyurunun, istihkakların ödenmesinden ne kadar bir süre önce yapılacağını belirtmiş değildir. Söz konusu duyurunun, işyerinde ücretlerin ödenip ödenmediğini kamu kuruluşlarının araştırmasına ve de işçilerin başvurmalarına yetecek bir süre önce yapılması gerekecektir. Ancak bu konuda belirli bir süre belirleme yerine; duyurunun, istihkakların ödenmesinden uygun bir süre önce yapılıp yapılmadığını tespit işi, her somut olayın özellikleri için yargıca bırakılmalıdır. Bu konuda, yargıç, kamu kuruluşunun iş durumu ve müteahhit veya taşeronun çalıştığı işçi sayısı gibi etkenleri göz önünde bulunduracaktır10.
Ayrıca, 29. maddenin 3. fıkrası, "anılan müteahhitlerin bu idaredeki her çeşit teminat ve istihkak üzerinde yapılacak her türlü devir ve el değiştirme işlemleri veya haciz ve icra takibi bu işte çalışan işçilerin ücret alacaklarından fazlası hakkında hüküm ifade eder" diyerek, ücret alacaklarını hem istihkakların temliki ve hem de haczine karşı korumaktadır.11
Müteahhit ve taşeronların çalıştırdıkları işçilerin ücretlerini ödeyip ödeme- diğini araştırmaksızın bunlara istihkaklarını ödeyecek kamu kuruluşları, işçilerin
8 CENTEL Tankut, Đş Hukuku, C. 1, Bireysel Đş Hukuku, Beta Basım, Đstanbul, 1994, s. 161.
9 CENTEL Tankut, Đş Hukukunda Ücret, T. Denizciler Sendikası, Eğitim Dizisi: No: 9, s. 349
10 CENTEL Tankut, a.g.e., s. 350-351
11 KESER Hakan, Türk Hukukunda Đşçi Alacaklarının Korunması, X.Xxxxx-Đş Sendikası Yayınları, No: 16/1998, s. 13
ücret alacaklarının en çok üç aylık tutarıyla sorumlu tutulmuştur. Đş K. M. 29/I'de kamu kuruluşlarına tanınan denetim ve ödeme yükümü, miktar itibariyle sınırlanmamış bir yetkiyi içermektedir12.
29. maddenin 4. fıkrasına göre, işyerinde işverenin üçüncü kişiye karşı olan borçlarından dolayı haciz uygulamış ise, işçilerin icra kararının alındığı tarihten geriye doğru 3 aylık dönemdeki ücret alacakları karşılanmakta, haciz ancak bundan sonra kalan kısmında hüküm ifade etmektedir.
c) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:
22.04.1926 tarihinde kabul edilen 818 sayılı Borçlar Kanunumuzun, "Ücretin tehlikede bulunmasından dolayı" başlıklı 346. maddesi, "Đş sahibi borcu ödemekten aciz olduğu takdirde, işçi talebi üzerine münasip bir müddet zarfında ücret için teminat verilmezse akitten rücua selahiyettar olur" hükmünü taşımak- tadır. Đşverenin iflası halinde, işçilerin alacaklarının korunmasını kısmen düzen- lemiştir.
d) 2004 Sayılı Đcra ve Đflas Kanunu:
i- Đflas Halinde :
19.06.1932 tarihinde kabul edilen 2004 sayılı Đcra ve Đflas Kanunu'nun
206. maddesi düzenlemesine göre :
- Đflasın açılmasından evvelki bir yıl için hizmetçi ücretleri;
- Đflasın açılmasından evvelki bir yıl için yazıhanenin memur, katip ve müstahdemleri ile müessesede daimi çalışan memur ve müstahdemlerin ücretleri,
- Đflasın açılmasından evvelki bir yıl için gündelik veya parça üzerine çalışan fabrika işçileri ile sair işçilerin kanun ve sözleşmelerden doğan ücret ve para ile ölçülebilen hak ve menfaatleri;
- Cenaze masrafları;
- Đlama müstenid ve paylaştırmaya kadar işleyecek karı, koca ve çocuk nafakaları,
Đşçi ihbar ve kıdem tazminatları;
Đmtiyazlı alacaklar arasında yer almaktadır.
12 CENTEL Tankut, a.g.e., s. 352
Đmtiyazlı alacaklar 206. maddenin ilk beş sırasında yazılı olan alacaklardır. Kanun koyucu, hizmetçi ücreti, işçi ücreti, cenaze gideri, nafaka alacağı, doktor ve ebe ücreti ve vergi alacağı gibi özel olarak korunmaya muhtaç olan bazı alacak- ların, diğerlerinden daha önce ödenmesi gerektiğini kabul ederek, bu alacaklara, imtiyaz (rüçhan, öncelik) tanınmıştır. Bu imtiyaz, rehin hakkındaki gibi ayni bir hak olmayıp, yalnız icra ve iflas hukukunun, alacakların ödenme sırası bakımından kabul ettiği bir imtiyazdır13.
Đ.Đ.K.'nun değişen 206. maddesi gereğince, işçi ücretleri imtiyazlı alacak- lardan sayılıp, birinci sırada yer aldıkları cihetle öncelikle ve tam olarak ödenir. Zira birinci sıradaki alacaklılar alacaklarını tamamen olmadıkça sonra gelen sıradakiler bir şey alamazlar14.
Ancak, işçi alacaklarına tanınan bu imtiyaz bir ölçüde yanıltıcı olabilir. Zira Đ.Đ.K. 206. maddesine göre, iflas masası, malların satışından sonra elde edilecek paradan rehinli alacakları, masa alacaklarını, kamu alacaklarını ve özel kanunlarla imtiyazı tanınmış alacakları ödedikten sonra kalan para imtiyazlı alacaklılara dağı- tılacaktır. Böylece bu borçlar ifa edildikten sonra, imtiyazlı alacakların birinci sıra- sını teşkil eden işçi alacaklarına sıra gelecek ve müflis işverenin işçilerine bir yıllık süre ile sınırlı olarak ve fakat arta kalan miktar üzerinden ödeme yapılabilecektir15.
15.06.1985 tarih ve 3222 sayılı Kanun ile tüm işçi alacakları bakımından süre 1 yıla çıkarılmıştır. Yapılan değişiklikten önce ise hizmetçi alacakları dışında, diğer işçiler bakımından 6 aylık bir süreyi öngörmekteydi.
ii) Haciz Halinde:
Đşveren hakkındaki icra takibinde haczedilen malların satış tutarı, alacaklıların alacaklarının tamamını ödemeye yetmezse icra dairesi, alacakların bir sıra cetvelini yapar (ĐĐK. Md. 140) Bu sıra cetvelinde de ücret alacakları birinci sırada yer alır16.
iii) Konkordato Halinde :
Cebri bir sözleşme olan konkordato, Đcra ve Đflas Kanununun öngördüğü
şekilde yapılan, iyi niyetli borçluların başvurdukları kanuni bir yöntemdir.
13 KURU Baki-XXXXXX Xxxxxxx-XXXXXX Xxxxx, Đcra ve Đflas Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 1993, s. 466
14 XXXXX Xxxxx, Türk Đş Hukuku, Uygulamalı Sosyal Politika Dersleri, 1475 Sayılı Đş Kanunu ve Uygulaması, birinci Cilt, Eskişehir, 1985, s. 266.
15 XXXXX Xxxx, a.g.e.s. 75
16 SÜMER Xxxxx Xxxx, Đş Hukuku Ders Notları, Đkinci Baskı, Mimoza Basım, Konya, 1993, s. 57
Borçlunun istemi üzerine verilen konkordato mühletinin iki önemli sonucu vardır. Bunlardan biri, konkordato mühleti içinde borçlu aleyhine hiçbir takibin yapılmaması ve başlamış takiplerin durması, ikincisi ise, borçlunun tasarruf yet- kisinin sınırlandırılmasıdır17.
Konkordato mühleti içerisinde borçlu aleyhine takip yasağını düzenleyen ĐĐK. M. 289, bu takip yasağına iki istisna getirmiştir. (ĐĐK. M. 289/son). Bu istisnalardan ilki, borçlu aleyhine konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilmesidir. Đkinci istisna ise, ĐĐK 206. maddesinin birinci sırasında yazılı alacaklar için sadece haciz yolu ile takip yapılabilmesidir18.
B) Diğer Kaynaklar:
a) Đcra ve Đflas Kanununun Tatbikatına Dair Nizamname :
02.10.1932 tarih ve 2215 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren bu tüzüğün amacı, 2004 sayılı Đcra ve Đflas Kanunu'nun uygulanmasına yönelik usulleri ve esasları düzenlemektedir.
SONUÇ:
Đşverenin Ödeme Güçlüğü Halinde Đşçi Alacaklarının Korunmasına Đlişkin 173 sayılı Sözleşme, 23 Haziran 1992 tarihinde yapılan ILO'nun 79. Oturumunda kabul edilmiştir. Türkiye'nin yeni uluslar arası sözleşme onaylama çalışmaları kapsamında, 173 sayılı ILO sözleşmesi, T.B.M.M. Genel Kurulunun yeni yasama döneminde, onaylanma sırası bekleyen sözleşmelerindendir.
Günümüzde yaşanan küreselleşme ile birlikte, yeni dönemin ekonomik koşullarına ayak uyduramayan işletmelerin ve işverenlerin ödeme güçlüğü çekmeleri iflaslarına neden olmuştur. Đflasların toplumsal ve ekonomik sonuçları dolayısıyla, işçi alacakları konusunda yeni standartlar belirlemenin zaman bakımından uygun olacağını göz özüne alan ILO Genel kurulu, 173 sayılı sözleşmeyi onaylamıştır.
173 sayılı sözleşmenin amacı; işverenlerin ödeme güçlüğü halinde, işçilerin çalışmalarından doğan alacakları, işverenin mal varlıklarından diğer alacakların payları ödenmeden önce verilmek suretiyle, işçi alacaklarının öncelikli olarak korunmasının temini ile eğer bu temin edilmezse, bu alacağın bir garanti kurumunca üstlenilmesinin sağlanmasıdır.
17 ERĐŞ Gönen, Uygulamalı Đflas ve Konkordato Hukuku, Açıklamalar ve Đçtihatlar, Ankara, 1991, s. 813
18 XXXXX Xxxxx, a.g.e. s. 42
Ülkemizde mevcut düzenleme, Đcra ve Đflas Kanununda yer almakta, buna göre işverenin iflası halinde işçi alacaklarının korunması, imtiyaz tanıma suretiyle sağlanmaktadır. Đşçilerin iflastan önceki bir yıl için muaccel olan alacakları iflasın tasfiyesinde imtiyazlı alacak olarak kabul edilmiştir. Đcra ve Đflas Kanununda yer alan düzenlemeye göre, kamu alacakları ile rehinli alacaklar iflas masası sıralamasında işçi alacaklarından önce gelmektedir. Bu durumda işçilerin hak kaybına neden olmaktadır. 173 sayılı ILO sözleşmesi bakımından bu düzenleme, "öncelik sıralaması" başlıklı 8. maddeye aykırı düşmektedir.
Türk çalışma hayatı açısından ise, 173 sayılı ILO sözleşmesinin T.B.M.M. "nce onaylanması ile birlikte iç hukukumuza uyum bakımından yeniden düzenleme yapılması gerekli kanunlarımızın başında, Đcra ve Đflas Kanunumuz gelmektedir. Bu Kanunun 206. maddesinde yer alan sıralamada değişiklik yapılması ile işçi alacakları için bir garanti kurumu kurulması gerekli olacaktır.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
XXXXX Xxxx, Uluslar arası Hukukta ve Türk Hukukunda Đşverenin Đflası Halinde Đşçi Alacaklarının Korunması, Kamu-Đş Dergisi Cilt: 5, Xxxx 2000 Sayı: 2
CENTEL Tankut, Đş Hukuku, C. 1, Bireysel Đş Hukuku, Beta Basım, Đstanbul 1994 CENTEL Tankut, Đş Hukukunda Ücret, T. Denizciler Sendikası, Eğitim Dizisi: No: 9
ERĐŞ Gönen, Uygulamalı Đflas ve Konkordato Hukuku, Açıklamalar ve Đçtihatlar, Ankara, 1991
XXXXX Xxxxx, Türk Đş Hukuku, Uygulamalı Sosyal Politika Dersleri, 1475 Sayılı Đş
Kanunu ve Uygulaması, Birinci Cilt, Eskişehir, 1985 KAPANĐ Münci, Kamu Hürriyetleri, Yetkin Yayınları, Ankara, 1993
KESER Hakan, Türk Hukukunda Đşçi alacaklarının Korunması, X.Xxxxx-Đş Sendikası Yayınları, No: 16/1998
KURU Baki-XXXXXX Xxxxxxx-XXXXXX Xxxxx, Đcra ve Đflas Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 1993
SÜMER Xxxxx Xxxx, Đş Hukukunda Ders Notları, Đkinci Baskı, Mimoza Basım, Konya, 1993
XXXXX Xxxxx, Milletlerarası Sendikal Hareketler, X.X.X.Đ.A. Yayını, Ankara, 1979 Uluslar arası Çalışma Đlkeleri, Maya Matbaacılık, ILO Yayını, Ankara, 1993
ULUSLAR ARASI ÇALIŞMA TEŞKĐLATI (ILO), XXXXXXX TARAFINDAN ONAYLANAN
SÖZLEŞMELER, Xxxxxxxxxxx Xxxxxxxx, Türk-Đş Yayını No: 137, Ankara, 1980 1999 YILI PROGRAMI, 15.11.1998 tarih ve 23524 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazete
8. BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI, 05.07.2000 tarih ve 24100 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazete.