TÜRK BORÇLAR KANUNU DÜZENLEMESİ İLE
Sirküler Sayı: 2014/ 1 – 06.02.2014
TÜRK BORÇLAR KANUNU DÜZENLEMESİ İLE
İBRA
KONU : TÜRK BORÇLAR KANUNUNDAKİ YENİ DÜZENLEMELER IŞIĞINDA
İBRA’NIN İNCELENMESİ.i1
GENEL OLARAK
İbra sözleşmesi, İsviçre Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olmasına karşın, Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu'nda herhangi bir düzenleme bulunmamakta idi. Bu nedenle mahkemeler tarafından Yargıtay içtihatları doğrultusunda karar verilmekteydi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (bundan böyle TBK olarak anılacaktır.) yeni düzenlenmesiyle birlikte öğreti ve uygulamada yer alan ibra sözleşmesinin 132. maddede hukuksal dayanağı belirlenmiştir.
TBK 420. Maddesinde ise, ibra sözleşmesinin şekil ve geçerlilik şartları belirgin hale getirilmiş ve bu hükümlerin destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Uygulanacak kanun bakımından; 01.07.2012 tarihinden önce gerçekleşen fiil ve işlemlerin kanunun yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye halleri TBK hükümlerine tabidir. Dolayısıyla; 10.04.2012’de feshedilmiş olan bir iş sözleşmesi ile ilgili 10.07.2012 tarihinde ibraname imzalanmış ise; bu ibranamenin TBK ‘ya uygun olarak tanzim edilmiş olması gerekir.
İBRA KAVRAMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ
İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya kesin olarak ortadan kaldıran böylece borcu sona erdiren bir sebeptir.2 Tarafların aralarında mevcut olan bir borcu kısmen veya tamamen ortadan kaldırarak borçlunun borçtan kurtulmasına yönelik oluşturulan sözleşmeye ise ibra sözleşmesi denir. Bu nedenle de ibra iki taraflı bir hukuki işlemdir. Alacaklı tek taraflı bir irade beyanıyla alacak hakkından vazgeçemez, borçlunun muvafakati gerekir.
İbra, niteliği itibariyle bir tasarruf işlemi olduğu yani bir hakkı doğrudan doğruya etkileyerek onu ortadan kaldırdığı için, ibranın geçerliliği alacaklının alacak üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmasına bağlıdır.
1 Lütfen sirkülerimizin sonunda yer alan bilgilendirme notunu okuyunuz.
2 İbra, dar anlamda borcu sona erdiren bir sebeptir. Geniş anlamda borç ilişkisi ibra ile sona erdirilemez.
İBRANAME VE İBRA SÖZLEŞMESİ ARASINDAKİ FARKLAR
İbra, iki taraflı bir işlemdir. Tarafların aralarında anlaşarak birbirine uygun irade beyanlarıyla oluşturdukları bir sözleşmedir.
İş hukukunda sıkça kullanılan ibraname ise bir belgedir. Bu belge yazılıp işçi tarafından imzalandıktan sonra işverene verilir. İbranamenin hukuki bir sonuç doğurması için Yargıtay bunun işverene teslim edilmiş olması koşulunu aramaktadır.
Kanaatimizce; ibranamenin işçi tarafından imzalanıp işverene verilmesi lazım geldiğinden yalnızca işçinin imzasının bulunmasıyla ibraname geçerli olacaktır. Ancak, ibra sözleşmesinde durum farklı olmalıdır. İbra sözleşmesi adından da anlaşılacağı üzere bir akit ilişkisi olduğundan yazılı bir ibra sözleşmesinden bahsetmek için her iki tarafında iradelerini gösterir imzalarının ilgili sözleşme üzerinden bulunması uygun olur.
Ancak uygulamada ibra, ibraname ve ibra sözleşmesi gibi kavramlar birbirlerinin yerine kullanıldığı sıklıkla görülmektedir. İlgili belgenin ibra sözleşmesi mi yoksa tek taraflı ibra beyanı içeren ibraname mi olduğunun tespiti için mezkûr belgenin başlığının ne olduğundan ziyade, ilgili hukuki metnin bütününün hukuki mahiyetinin ortaya konulmasına ihtiyaç vardır. Dolayısıyla metne ibraname adı verilmiş olsa dahi her iki tarafın irade beyanlarını somutlaştıran imzaların varlığı halinde belgenin ibra sözleşmesi olduğu kabul edilmelidir.
İBRA SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
Esasa ilişkin unsurlar:
İbra sözleşmesinin geçerli olabilmesi tarafların karşılıklı irade beyanlarının ibra sebebi üzerinde birbirine uygun olması gerekir. İradeleri ise, alacaklı ve borçlunun belirli bir alacağı ortadan kaldırmasıdır. Bu nedenle, icap ve kabul ile birlikte irade beyanlarının da uyuşması önemlidir. Aksi halde hata, hile, gabin vb. hükümlere başvurulması mümkündür. İcap ve kabul açık veya örtülü şekilde olabilir.
İbra konusu borcun bütün kapsamıyla kesin olarak belirtilmesi gerekir. İçeriği net belirtilmeyen, genel sözlerle geçiştirilen ibra sözleşmelerinin dar yorumlanması gerektiği yönünde görüşler mevcuttur. Yargıtay, işçinin işverenle yaptığı sözleşmelerde bu görüşten hareketle dar ve kısmi ibra anlayışını savunmaktadır.
İbra sözleşmesinin şekli:
TBK m. 132’ye göre; “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” Denilmektedir.
Buna göre ibra sözleşmesi, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, TBK m.420’de belirtildiği üzere işçinin işverenden olan alacaklarına ilişkin ibranın geçerliliği yazılı şekle tabidir.
İBRA’NIN HÜKÜMLERİ
İbra bir tasarruf işlemi olduğu için; mevcut borç ibra sözleşmesinin yapılmasıyla birlikte ortadan kalkar. Borcun ibra yoluyla kısmen veya tamamen ortadan kalkacağı tarafların iradelerinden anlaşılacaktır.
Sözleşmede aksine hüküm yoksa asıl borca bağlı olan fer’i borçlar da (faiz, rehin, ceza koşulu vb.) sona erer. Bu durum, alacaklının fer’i nitelikteki haklarını saklı tutup tutmadığına bağlıdır. Fer’i borçların ibraları da mümkündür. Ancak bunlara ilişkin ibra, asıl borcun ibrası sonucunu doğurmaz.
TBK DÜZENLEMESİ IŞIĞINDA İŞ HUKUKUNDA İBRANAME
İş hukukunda ibraname (ibra belgesi= ibra senedi), işçinin işverenden alacaklarını tamamen aldığını ve işyerinde herhangi bir alacağının kalmadığını gösteren bir “Aklama Belgesi” dir. Ancak; ibra sözleşmesi yukarıda da belirtildiği üzere, çalışma ilişkilerinde “ibraname” adıyla yaygın olarak kullanılmaktadır.
İbra sözleşmelerinin geçerliliği sorunu, İş Hukukunda “işçi yararına yorum” İlkesi çerçevesinde değerlendirilmiş ve ağırlıklı olarak Yargıtay kararı ışığında bir gelişim izlemiştir.
İşçi emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle, iş hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanır. İşverenin, işçiye karşı olan borçlarının asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmaktadır. Borcun sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine İş hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmektedir.
Aşağıda 01.07.2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren TBK’ nın ibraname ile ilgili yeni düzenlenmeleri ışığında iş hukuku açısından ibra konusu incelenecektir.
İŞÇİ İLE İŞVEREN ARASINDAKİ İBRA SÖZLEŞMESİNİN KOŞULLARI (TBK Madde 420/2)
TBK 420/2. Fıkrasında, ibra sözleşmesinin geçerliliği aşağıdaki koşulların birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Belirtilen unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Belirtmek gerekir ki; ibra sözleşmesinin etki alanı geçmişteki bir döneme aittir. Buna göre;
gelecekte doğabilecek işçi hak ve alacaklarına karşı ibraname düzenlenemez.
1. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması gerekir.
Yazılı olması gerektiği için herhangi bir teknolojik araç vasıtasıyla veya el yazısıyla yazılabilir. Ancak; düzenleme tarihi ile ilgili bir ihtilafın doğması ihtimaline karşı işçinin el yazısı ile düzenlenmesinde fayda vardır.
✓ İbranamenin içeriği ile imzalar arasında fazla boşluk olmamalıdır.
✓ Farklı renkte kalemler kullanılmamalıdır.
Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 4.12.2008 tarihli 2007/30184 E. 2008/33378 K. sayılı ilamında;
“Keza ibranameler incelendiğinde, işçi imzasını içeren yazı, ödeme miktarı içeren alacak kalemleri yazısı ile çalışma sürelerini ve çalışma yerini gösteren kalem yazıları farklı el ürünü olduğu çıplak gözle görülmektedir. Davacı işe girerken bu belgenin imzalatıldığını iddia etmiş, davacı tanığı da bunu doğrulamıştır. Kalem farklılıkları ve davacı tanığının beyanı davacının iddiasını kanıtlamaktadır. Sunulan ibranameler belirtilen nedenlerle geçersizdir.”
✓ Teknolojik araç ile yazılan ibranamelerde işçinin ad, soyad, adres, imzası ile birlikte mutlaka el yazısı olmalıdır.
✓ Matbu olarak hazırlanan ve boşluk kısımlarının el yazısı ile doldurulması suretiyle ibraname düzenlememeye dikkat edilmelidir. Mümkünse, ibraname matbu değil işçinin el yazısı ile işçiye hazırlatılmalıdır.
✓ İbranamede genel ve soyut cümlelere yer verilmemeli, ibra açık ve kesin şekilde düzenlenmelidir.
2. İbra tarihi ile iş sözleşmenin sona ermesi anından itibaren en az bir aylık sürenin geçmiş olması gerekir.
Buna göre; İş akdi sona ermeden veya sona ermeden itibaren en az bir ay geçmeden ibraname düzenlenemeyecektir. Düzenlense dahi madde ile sabit olduğu üzere hükümsüz olacaktır. İşçinin iradesinin ibra sözleşmesi yapma yönünde olduğuna varılabilmesi için işveren baskısından kurtulması gereklidir.
4857 sayılı İş Kanununun 19. maddesinde, feshe itiraz için bir aylık hak düşürücü süre öngörülmüş olup, bu süreçte işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmaktadır. Feshi izleyen bir aylık süre, işçinin eski işine dönüp dönmeyeceğinin tespiti bakımından önemlidir.
Geçerli ve haklı neden iddialarına dayanan fesihlerde dahi ibraname düzenlenmesi için
feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerekir. Bir aylık bekleme süresi, kısmi ibra açısından işçinin bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesinin bir ay süreyle gecikmesi anlamına gelse de temelde işçi yararına bir durumdur.3
Dikkat edilmelidir ki; bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı ile ilgilidir. İfayı ilgilendiren bir durum değildir. İşçinin fesih ile muaccel hale gelmiş olan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödenmesinin de ertelendiği anlamına gelmemektedir.
3. İbra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi gerekir.
Yargıtay kararlarına göre de; ibraya konu tazminat ya da alacağın kuşkuya yer vermeyecek şekilde, ayrı ayrı metin içinde rakam ve yazıyla yazılmış olması gerekir. (Maaş, Fazla mesai, Yıllık ücretli izin alacağı, Kıdem ve İhbar tazminatı alacağı vb.) Ayrıca, ibraname içeriğinde çalışma süreleri belirtilmeli ve işçiye verilen para ile ölçülebilir sosyal haklar da düzenlenmelidir.
Burada açıkça belirtilmesi gereken husus; hak kazanılan işçilik alacağı tutarı değil, yapılan ödeme miktarıdır.
Kanunun benimsediği sisteme göre işçiye işverence ödeme yapılmaksızın borcun ibrası olanaksızdır. Kaldı ki; işverence ödenen miktar alacağın tamamını karşılıyorsa borcun ibra değil ifa ile son bulduğu anlamına gelir. Ödenen miktar alacağın bir kısmına ise ve ibra sözleşmesinde bu tutar açıkça yer almışsa ibraname geçerli olabilecektir.4
Sonuç olarak; yalnızca alacak türünün ya da ödenen miktarın yazılı olduğu ibra sözleşmeleri geçersiz sayılmalıdır.
4. Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır.
Ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi ödemeye dair ispat sorunlarını ortadan kaldırabilecektir.
Ayrıca; alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmeleri (ivazlı ibra) ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli sayılmıştır.
3 Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 28.2.2012 tarihli 2011/34347 E. 2012/6130 K. sayılı ilamı.
4 YAVUZ, Nihat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun getirdiği değişiklikler ve yenilikler, 3.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2012.
6
MİKTAR İÇEREN İBRANAMENİN MAKBUZ HÜKMÜNDE OLMASI (TBK Madde 420/3)
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini içermeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını içeren diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
Böylece; kısmi ödeme hali de düzenlenmiş ve bu konuda da Yargıtay'ın içtihatları benimsenerek, işçinin bütün alacaklarını içermeyen ibra sözleşmelerinin içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmünde olacakları ifade edilmiştir.
“…işçinin işverene verdiği ibranamenin, kural olarak, işçiye yapılmış olan ödemeyle sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. İş hukukunun işçiyi koruyucu amacı göz önünde tutulduğunda, bu konuda dar yorum esasının benimsenmesi ve yine kural olarak bir işçinin, işverenin karşılıksız olarak ibra etmesinin ihtimal dışı olması da kabul tarzını destekleyici bir nitelik taşır.” ( HGK.nun 16.6.1971 gün ve E. 1215 ) … işçiye yapılmış ödemelerin miktarını belirleyen ve ibraname adı altında düzenlenmiş olan belgelerin makbuz niteliği taşıdığı kabul edilmiştir.” ( HGK.nun 17.3.1978 gün ve E. 1977/10-26, K. 1978/250 ).
MİKTAR İÇEREN İBRANAMENİN MAKBUZ NİTELİĞİNDE OLMADIĞI DURUM
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.4.1997 tarihli 1997/9-86 E. 1997/339 K. sayılı ilamında;
“…hizmet akdinin feshinde sonra düzenlenen 27.9.1994 tarihli ibraname başlıklı belgede davacı kendisine 84.727.125 Tl. ödendiğini kabul ederek "yukarıdaki sıralanmış haklar ve alacakları nedeni ile halen doğmuş ve ilerde doğması muhtemel bir cümle talep ve dava hakları isbat ile bunlardan gayrıkabili rücu şekilde feragat eylediğimi ve bunlardan serbest irademle kesinlikle vazgeçtiğimi beyan ve kabul eylerim" şeklinde açıklamada bulunmuştur. Davacı bu ibraname ve feragatname niteliğindeki belge ile dava hakkından vazgeçtiğini açık ve kesin bir şekilde beyanetmiş olduğuna göre miktarı içeren bu belgenin makbuz niteliğinde nitelendirilerek fark alacakların hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...” Söz konusu bozma kararına rağmen mahkemenin önceki kararında direnmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararı bozulmuştur.
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA İBRANAME’YE İTİBAR EDİLMEYEN XXXXXXXX0
❖ İŞ İLİŞKİSİ DEVAM EDERKEN DÜZENLENEN İBRA SÖZLEŞMELERİ GEÇERSİZDİR.
İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır.
❖ İBRANAMENİN TARİH İÇERMEMESİ ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.
❖ İRADE FESADI HALLERİNİN VARLIĞI
Yeni Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde ibranamenin geçerliliği sorunu; konuyla ilgili Yargıtay ilkeleri çerçevesinde ve 818 s. Mülga Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen hükümleri yönünden değerlendirilmektedir.
Buna göre; İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
Ayrıca; aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin, bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
❖ MİKTAR İÇEREN İBRANAMENİN MAKBUZ HÜKMÜNDE OLMASI
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı halleri ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
5 Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 15.3.2012 tarihli 2009/44361 E. 2012/8667 K. sayılı ilamı.
❖ SAVUNMA VE İŞVERENİN DİĞER KAYITLARI İLE ÇELİŞEN İBRA SÖZLEŞMELERİNİN GEÇERSİZ OLDUĞU KABUL EDİLMELİDİR.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez.
Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 4.12.2008 tarihli 2007/30184 E. 2008/33378 K. sayılı ilamında;
“Dosya içeriğine göre davacı davalı işverene ait yurt dışı işyerinde … aralıklı olarak 3 dönemde bir yıldan fazla çalıştığı sabittir. Her dönem sonunda, aynı şekilde hazırlanmış matbu ibranamelerde, davacının ihbar ve kıdem tazminatı ile tüm diğer işçilik haklarını aldığını kabul ettiği beyanı olduğu gibi, ibranamenin alt kısmında her işçilik alacağı kalem kalem belirtilerek ödenen miktarlar yazılmıştır. Bu kalemlerden ise sadece ücret alacağının miktar olarak belirtildiği, diğer kalemlerin karşılığında ödeme görünmediği anlaşılmaktadır.
Davalı işveren davacının kıdem tazminatına hak kazanmayacağını savunarak ibraname içeriği ile çeliştiğine göre mahkemece ibraname nedeni ile kıdem tazminatının reddi doğru değildir.”
Denilerek, ibraname içeriğinde kıdem tazminatı yer almasına rağmen davalının savunmasında, bu hakkın kazanılmadığı iddiasında bulunması ibranamenin geçersizliğine yol açmıştır.
❖ HER TÜRLÜ YASAL HAKLARIN SAKLI TUTULMASI – İHTİRAZI KAYIT
İşçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazı kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 15.3.2012 tarihli 2009/44361 E. 2012/8667 K. sayılı ilamında;
“Somut olayda, davacının kıdem tazminatı ve fazla çalışma alacaklarını talep ettiği, davalının ibraname ile ödeme savunmasında bulunduğu ve dosya kapsamından "İBRANAMEDİR" başlıklı belgede, davacının "28.07.2001-26,09,2007 tarihleri arasındaki çalışmalarından doğan, normal ve fazla mesai ücretleri, yıllık izinleri ile Birlikte kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiği, hiç bir alacağının kalmadığının " belirtildiği davacının bu ibranameyi "tazminat haricinde bütün haklarımı aldım" şeklinde ihtirazı kayıtla imzaladığı anlaşılmaktadır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, davacıdan yazılı belgeye ve imzaya karşı beyanı sorularak, mahkemece irade fesadı halleri araştırılarak, fazla çalışma yönünden ibranamenin geçerli kabul edilip edilmeyeceği değerlendirilerek, fazla çalışma yönünden oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile fazla çalışma alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.”
❖ SAVUNMA İLE ÇELİŞMEYEN KISIMLAR YÖNÜNDEN İBRANAMENİN GEÇERLİLİĞİ
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez.
İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir.
Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
❖ İBRANAME SAVUNMASI, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
❖ MATBU İBRANAME (Geçerli Olmadığı- Delil Olarak Kabul Edilemeyeceği)
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 28.1.1993 tarihli 1992/6412 E. 1993/999 K. sayılı ilamında;
“İşverenin matbu olarak hazırlattığı ve önceden imzalattığı, daha sonra da boşluklarını doldurduğu ibraname, mahkemece, talep edilen hakların ödendiğini gösteren delil olarak kabul edilemez. Mahkemenin yapması gereken iş, işçinin taleplerini değerlendirerek fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücretlerine karar vermektir.”
Denilerek, matbu olarak düzenlenerek önceden imzası alınmış olan ve bırakılan boşlukların sonradan doldurulduğu anlaşılan ibraname geçerli değildir.
SONUÇ
6098 sayılı Yeni Türk Borçlar Kanunu ile hukuksal düzenlenmeye kavuşan ibra, uygulamada özellikle bireysel iş hukukunda iş akdinin sona ermesine ilişkin olarak yaygın olarak kullanılmaktadır. Hukuki bir düzenlemenin olmayışı nedeni ile Yargıtay kararlarından hareketle ibranameler incelenmekteydi. Yasa koyucu tarafından ibranameye ilişkin temel hükümlerin yasal düzenlemeye kavuşması birçok uygulama sorunlarının çözülebilmesini sağlamaktadır.
Sözü edilen yasal düzenleme sadece işçinin alacaklı olduğu durumlar için işçi yararına kısıtlamalar öngörmektedir. Ancak; işverenin cezai şart ve eğitim gideri talep ettiği yine işçinin vermiş olduğu zararın tazminine dair uygulamalarda ve hatta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde işçinin işverene borçlu olduğu durumlarda taraflar, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın işçinin borçlarını ibra yoluyla sona erdirebileceklerdir.
Stj. Av. Serap İBİL
i Burada yer alan bilgiler Elmadağ Hukuk Ofisi tarafından bilgilendirme amacı ile hazırlanmıştır. Bu kapsamda verilen bilgi, yorum ve tavsiyeler hukuk danışmanlığı kapsamında değildir. Bu kaynakların kullanılması nedeni ile ortaya çıkabilecek hatalardan Ofisimiz sorumlu değildir.
1
İBRANAME ÖRNEKLERİ İBRANAME
İŞÇİNİN | İŞVERENİN | |||
Adı Soyadı : | Unvanı : | |||
T.C. Kimlik No : | İşyeri Sicil No : | |||
SSK Sicil No : | Adres : | |||
Xxx Xxxxx Tarihi : | ||||
İşten Çıkış Tarihi : | ||||
İşten Ayrılış Şekli : Terk | [ ] | Ayrılma [ ] | Çıkarma | [ ] Askerlik [ ] |
Evlilik | [ ] | Emeklilik [ ] | Vefat | [ ] Diğer [ ] |
Ödemeler | Brüt Kazanç | Net Ödeme |
Hakedilmiş Ücret Alacağı | ||
Fazla Mesai Ücreti | ||
Bayram ve Genel Tatil Alacağı | ||
Hafta Tatili Ücreti | ||
Yıllık İzin Alacağı | ||
Sosyal Haklar | ||
İkramiye ve Prim Alacağı | ||
İhbar Tazminatı | ||
Kıdem Tazminatı | ||
TOPLAM |
Başlangıç tarihi / /20 tarihi olan iş akdim / /20 tarihinde sona ermiştir. Çalışma süremin içinde doğmuş olan tüm ücretlerimi, her türlü sosyal hakkım ile hafta ve genel tatil günlerine ait ücretlerimi, ayrıca yapmış olduğum fazla mesai ücretlerim ile yıllık izin ücretlerimi ve ayrılış esnasında hak etmiş olduğum ve yukarıda belirtilen istihkaklarım eksiksiz olarak ve tüm ferileriyle tarafıma ödenmiş bulunmaktadır.
Kanun ve Hizmet akdinden doğan hiçbir şekil ve nam altında herhangi bir hak ve alacağımın kalmadığını beyanla ….(Şirket ismi) ’ yi gayri kabili rücu olmak üzere geçmişe ve ileriye etkili şekilde ibra ederim. İşbu ibranameyi herhangi bir baskı altında kalmaksızın iradem ile imzaladığımı, ibranamede yer alan el yazısının ve imzanın şahsıma ait olduğunu kabul ve beyan ederim. / /20
İBRA EDEN
Adı Soyadı : İmzası :
Tel No : ( )
Adres :
İşten ayrılış tarihinden itibaren
6 ay içerisinde bulunacağı tebligat adresi:
1
İBRA SÖZLEŞMESİ
Bu protokol; ……………….. ile …………… unvanlı görevde çalışmakta olan T.C
kimlik numaralı Sn. ……….’ nin arasında imzalanmış olup taraflar arasındaki mevcut iş sözleşmesinin ../../…. tarihinde karşılıklı ve birbirine uygun serbest iradeleri sonucu anlaşma yolu ile sona erdirmeleri sonucunda Sn…………’nin, ………………. şirketinin bünyesinde hak kazandığı tüm tazminat ve alacaklarına ilişkin olarak düzenlenmiştir. Taraflar, İşveren Şirket nezdindeki tüm alacakları hususunda herhangi bir maddi veya manevi baskı altında kalmaksızın aşağıdaki şartlarda karşılıklı anlaşarak sulh olmuş ve gayri kabili rücu olarak birbirlerini ibra etmişlerdir.
1. Sn. ……... ‘nin …… Şirketi bünyesinde bulunan …….. Unvanlı pozisyonda ../../….-../../…. tarihleri arasındaki çalışması nedeniyle doğmuş olan;
Kıdem Tazminatı : TL
İhbar Tazminatı : TL
Fazla mesai Ücreti : TL
Hafta tatili Ücreti : TL Ulusal bayram ve resmi tatil alacağı : TL
Yıllık izin alacağı : TL olmak üzere Sn…….’nin, işveren ’den
mevcut toplam alacağı ………..-TL ( türklirası) dir.
2. Ödeme şekli ve tarihi şu şekildedir; Xxxxxxx tarafından Sn…….’nin …………………………..
IBAN nolu hesabına TL ödenmiştir.
3. İş bu ödemenin yapılması halinde şirket nezdinde doğan alacak kalemlerinin tamamı faizi de dâhil olmak üzere ödenmiş olacak ve Sn…..’nin, işveren ’den tüm çalışma süresine ilişkin
herhangi bir hak ve alacağı kalmayacaktır. Sn….., fazlaya ilişkin haklarından gayri kabili rücu şekilde feragat etmektedir.
4. İş sözleşmesi anlaşma yoluyla sona eren Sn , iş sözleşmesi nedeni ile herhangi bir
konuda Şirket aleyhine dava açmayacağını ve tüm konularda tam ve kamil bir şekilde kabil-i rücu olmak üzere ibra ettiğini belirtir. Bu durumda tarafların birbirlerinden alacakları kalmamış olacaktır.
5. İşbu ibra sözleşmesi bir sayfa ve 5 maddeden ibaret olup …/…/…. tarihinde Şirket ve Sn……...
arasında üç nüsha olarak imzalanmıştır.