Sözleşme’nin 44. maddesi Uyarınca Birleştirilmiş 4. ve 5. Periyodik Rapor Türkiye
|
|
|
|
|
|
|
|
İNGİLİZCE |
Sözleşme’nin 44. maddesi Uyarınca Birleştirilmiş 4. ve 5. Periyodik Rapor
Türkiye
İÇİNDEKİLER TABLOSU
I. Genel Uygulama Tedbirleri 1
Çekinceler 1
Çocuk Hakları ile İlgili Ulusal Strateji Belgeleri 2
Sözleşme ve İhtiyari Protokol’den sorumlu koordinatör kurum ve kurumun yetki düzeyi 2
Sözleşme ve İhtiyari Protokoller için ayrılan bütçe 3
Sözleşme’nin ve ihtiyari protokollerin açıklanması ve müfredata dâhil edilmesi 4
Raporların ve sonuç gözlemlerinin kamuya ve tüm ilgili taraflara açıklanması 4
C. Yaşama, gelişme ve korunma hakkı 6
D. Çocuğun görüşlerine saygı 7
IV. Medeni hak ve özgürlükler 7
A. Doğum kaydı, isim ve uyruk 7
C. İfade özgürlüğü, hak arama hürriyeti ve bilgi edinme hakkı 8
D. Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü 8
E. Örgütlenme özgürlüğü ve barışçıl toplantı hakkı 8
G. Bilgiye erişim ve zararlı yayınlardan korunma 9
H. Çocuk haklarının korunması ve yaygınlaştırılmasında medyanın rolü 10
C. Çocukların cinsel istismarı ve sömürüsü 12
E. Çocuk mağdurların fiziksel ve psikolojik tedavisi ve topluma kazandırılması 13
F. Çocuklara yönelik sosyal yardım hatları 14
VI. Aile ortamı ve alternatif bakım 14
A. Çocuğun gelişim kapasitesine uygun aile ortamı ve ebeveyn rehberliği 14
B. Ebeveynlerin sorumlulukları, ebeveynlere destek ve çocuk bakım hizmetleri 15
E. Çocuk bakım giderlerinin karşılanması 16
F. Aile ortamından yoksun çocuklar 16
Aile yanına yerleştirme işlemlerinin belirli aralıklarla izlenmesi 16
Evlat edinme (yurt içi ve ülkeler arası) 17
Çocukların yasadışı yollarla ülke dışına çıkarılıp geri döndürülmemesi 17
VII. Engellilik, temel sağlık ve refah 18
Engeli olan çocuklar için sağlanan hizmetler ve engelli kişilerin topluma aktif katılımı 18
A. Hayatta kalma ve gelişme 20
B. Sağlık ve sağlık hizmetleri 20
D. Ergenlerin üreme sağlığı hakları ve sağlıklı yaşam 21
E. Çocukları uyuşturucu kullanımından korumaya yönelik tedbirler 22
F. Sosyal güvenlik, çocuk bakım hizmetleri ve tesisleri 23
VIII. Eğitim, serbest zaman etkinlikleri ve kültürel etkinlikler 23
A. Mesleki eğitim ve rehberlik de dâhil olmak üzere eğitim hakkı 23
B. Eğitimin niteliğine yapılan atıflarla birlikte eğitim hedefleri 24
C. Azınlık gruplarından ve yerli gruplardan gelen çocukların kültürel hakları 25
D. İnsan hakları eğitimi ve vatandaşlık eğitimi 26
A. Mülteci, göçmen ve refakatsiz mülteci çocuklar 26
B. Azınlık gruplarından ve yerli gruplardan olan çocuklar. 27
C. Sokakta yaşayan çocuklar 27
D. Sömürü mağduru çocuklar ile fiziksel ve psikolojik tedavi ve topluma kazandırma tedbirleri 28
Çocukların yasadışı uyuşturucu ve madde üretimine katılması 29
Çocuk kaçırma, satışı ve ticareti 29
E. Kanunla ihtilaf halinde olan çocuklar, çocuk mağdurlar ve çocuk tanıklar 30
Çocuk adaleti, özel veya ayrı mahkemelerin mevcudiyeti ve asgari cezai ehliyet yaşı 30
Hürriyetinden mahrum bırakılan ve gözaltına alınan çocuklarla ilgili tedbirler. 30
Çocukların fiziksel ve zihinsel tedavisi ve topluma kazandırılması 31
X. Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol’ün İzlenmesi 34
XI. Çocukların Silahlı Çatışmalara Dâhil Olmaları ile İlgili İhtiyari Protokol’ün İzlenmesi 36
Giriş
Türkiye Cumhuriyeti hukukun üstünlüğü ilkesiyle yönetilen, üniter, demokratik, laik ve sosyal bir devlettir. İlk raporda belirtildiği gibi, güçler ayrılığı ilkesine dayanan idari yapısı yasama, yürütme ve yargı kollarından oluşur.
Türkiye BM Çocuk Hakları Sözleşmesini 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamış, sonrasında adı geçen Sözleşme, 9 Aralık 1994 tarihli ve 4058 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanarak 27 Xxxx 1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
ÇHS’nin 44. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Türkiye ilk raporunu BM Çocuk Hakları Komitesi’ne 2001 yılında, ikinci ve üçüncü birleştirilmiş raporunu ise 2012 yılında sunmuştur. Eldeki rapor, 2012 ile 2017 yıllarını kapsayan dördüncü ve beşinci birleştirilmiş ülke raporu olup Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB)1 koordinasyonu ve ilgili kamu kurumlarının katılımıyla hazırlanmıştır.
Türkiye’de yaklaşık 23 milyon çocuk nüfusu ile yaklaşık 1,5 milyon geçici koruma statüsü altında Suriyeli çocuk nüfusu bulunmaktadır. Ülkemizdeki toplam Suriyeli nüfusu 3.079.917’dir. Detaylı istatistik bilgiler Ek’te yer alan Tablo 72’de verilmiştir.
Türkiye BM’nin 18 İnsan Hakları Sözleşmesi’nden 16’sına taraf olması2 nedeniyle üst kategoride yer almaktadır.
I. Genel Uygulama Tedbirleri
Çekinceler
İnsan hakları hukuku alanı içerisinde ayrı bir konu teşkil eden azınlık haklarının tanımı ve uygulanışı ile ilgili henüz bir fikir birliği bulunmamaktadır. Daha önceki raporlarda belirtildiği üzere, Türkiye BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin (Madde 27) hükümleri çerçevesinde ve özellikle Lozan Xxxxx Xxxxxxxxxx’nın (Madde 39 devamı) hükümleri çerçevesinde hareket etmektedir.
Bu hükümler saklı kalmak kaydıyla, farklı etnik köken, dil veya din gruplarına ait çocuklar kültürlerini yaşama, kendi dinlerine inanma ve kendi ibadetlerini gerçekleştirme ya da kendi dillerini kullanma konusunda hiçbir güçlük yaşamaz. Devletin resmî dili Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Madde 3) ile düzenlenmiştir. Bu hüküm, Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri arasında olup (Madde 4) Cumhuriyet’in temel unsurlarından biridir.
Anayasa’nın 2. maddesi “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” hükmünü koymuştur. 10. maddesiyle de bireylerin eşitliği ilkesi korunmuş olup “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” hükmüne yer verilmiştir..
Ülkenin Sözleşme’de yer alan çekincelerle ilgili görüşüne önceki raporlarda ve ortak temel belgelerde yer verilmiştir. Sözleşme’nin çeşitli maddeleriyle ilgili çekincelerin iptalinin gözden geçirilmesi hakkındaki önerilerin uygulanmasıyla ilgili çalışmalar devam etmektedir.
Silahlı çatışmalarda yer almak için asgari yaş sınırı
1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun (AK) 2. maddesinde askerlik çağının kişinin 20 yaşına girdiği xxxxx xxxx ayının birinci gününde başlayacağı öngörülmüştür ve bu ilgili maddede savaş veya barış koşullarıyla ilgili bir ayrım yapılmamıştır. Silahlı çatışmalarda yer almanın yaş sınırı da 20 yaştır ve bu konunun yukarıda adı geçen Sözleşme’nin hükümlerine uygun olduğu düşünülmektedir. XI sayılı konu kapsamında bu konuyla ilgili detaylı bilgi verilmiştir.
Çocukların Silahlı Çatışmalara Dahil Olmaları ile İlgili İhtiyari Protokol, ceza ve diğer kanun hükümleri hakkında bilgi
ÇHS’nin uygulanışını geliştirmek amacıyla Sözleşme’ye eklenen ve BM Çocuk Hakları Komitesi’ne bireysel başvuruları inceleme hakkı veren Bireysel Başvuru Usulüne ilişkin Protokol’ü Türkiye 24 Eylül 2012 tarihinde imzalamış olup yukarıda adı geçen Ek İhtiyari Protokol’ün Onaylanması ile ilgili 6976 sayılı Kanun da 9 Mart 2017 tarihinde kabul edilmiştir. Yukarıda adı geçen Protokol’ün onaylanması hakkındaki karar, 7 Aralık 2017 tarihli 30263 sayılı Resmî Gazete’de (RG) yayınlanan 2017/10836 sayılı kararla yürürlüğe girmiştir.3
Çocuk Haklarına ilişkin Ulusal Strateji Belgeleri
Çocuğun haklarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla ilgili kamu kurumlarınca çeşitli strateji belgeleri ve eylem planları hazırlanır. Türkiye’nin 2013 ile 2017 arası yılları kapsayan Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı, çocuk haklarının etkin biçimde uygulanması ve koordinasyonunun sağlanması amacıyla, tüm ilgili paydaşların katılımıyla hazırlanmıştır. Söz konusu belgenin uygulanmasıyla ilgili izleme ve değerlendirme çalışmaları, AÇSHB’nin başkanlığındaki “Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu” tarafından yürütülmektedir.
Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023), AÇSHB’nin eşgüdümünde tüm ilgili paydaşların katılımıyla hazırlanmıştır.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) kapsamında yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirlerin uygulanması ve ilgili kurumlar arasında iş birliği ve eşgüdüm sağlanması amacıyla “Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi (2014-2019)” hazırlanmıştır. Belgenin uygulanmasıyla ilgili izleme ve değerlendirme çalışmaları, AÇSHB sekreterliğinin başkanlığındaki Merkez Koordinasyon Kurulu tarafından yürütülmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın (SB) eşgüdümünde 8 bakanlıkla iş birliği içerisinde yürütülen Uyuşturucu ile Mücadele Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2016-2018) hazırlanarak Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu’nun onayıyla yürürlüğe girmiştir.
Türkiye, Uluslararası Save the Children Birliği tarafından hazırlanan “Çocuk Bakımı ile İlgili Uluslararası Standartlar”ı kabul etmiş olup söz konusu standartlar farklı bakım kurumları tarafından “Ebeveyn Bakımından Yoksun Çocuklar için Minimum Standartlar” adı altında uygulanmaktadır.
Türkiye, ulusal strateji belgelerine ve uluslararası kurumlar tarafından hazırlanmış çocuk hakları strateji belgelerine aktif katılım göstermektedir.
Sözleşme ve İhtiyari Protokol’den sorumlu koordinatör kurum ve kurumun yetki seviyesi
Türkiye’de BM ÇHS’nin uygulanması ve izlenmesinden sorumlu kurum, AÇSHB’dir. ÇHS’yle ve Sözleşme’ye ek ihtiyari protokollerle ilgili çalışmalar, Bakanlığın ana hizmet birimlerinden biri olan Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü (ÇHGM) tarafından koordine edilmektedir.
Sözleşme ve İhtiyari Protokoller için ayrılan bütçe
Türkiye’de eğitim ve sosyal yardımlar için ayrılan bütçe oranı önemli ölçüde arttırılmıştır. 2012 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bütçesi 00.000.000.000 TL iken 2017’de 00.000.000.000 TL olmuştur. İlgili kurumların çocuklar için yapılan harcamalarla ilgili verdiği bilgiler Xx’xx xxx xxxx 0, 0, 3, 4 ve 5 numaralı Tablolarda verilmiştir.
2012 yılında Şartlı Eğitim Yardımı ve Engelli Ailelerine Yardım kapsamında toplam 664.524.491.000 TL aktarılırken 2016’da Şartlı Eğitim Yardımı, Muhtaç Asker Çocuğu Yardımı, Öksüz ve Yetim Yardımları, Engelli Çocukların Evde Bakımı Yardımı, Engelli Öğrencilerin Ücretsiz Taşınması Yardımı, Ücretsiz Ders Kitabı Yardımı, Öğle Yemeği Yardımı kapsamında 1.845.263.987 TL mali kaynak aktarımı yapılmıştır. Konuyla ilgili detaylı bilgi, Ek’te yer alan Tablo 1’de verilmiştir.
Sözleşme, İhtiyari Protokoller ve Strateji Belgeleri için sağlanan uluslararası destekten ve kalkınma yardımlarından faydalanma
Çocuk haklarını koruma ve yaygınlaştırma hedefine ulaşmak için Türkiye, çocuk hakları alanında Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi (AK), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi uluslararası kuruluşlarla iş birliği içerisinde hareket ederek ortak projeler yürütmektedir.
Bağımsız İzleme Kurumları
Anayasa’da belirtilen temel hak ve özgürlükleri kamu gücüyle ihlal edilen bireyler için ikincil yargı yolu olan bireysel başvuru hakkı, 7 Mayıs 2010 tarihli ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile belirlenmiştir.
Ombudsmanlık (Kamu Denetçiliği Kurumu), 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu ile tesis edilmiştir. Adı geçen kurum idarenin tüm iş, işlem ve hareketlerinin yasa, adalet ve insan haklarına saygı yönünden uygunluğunu soruşturma, araştırma ve bu konuda önerilerde bulunma görevlerini yerine getirmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından seçilen bir Başdenetçi ve beş Denetçiden oluşan kurum, 29 Mart 2013 tarihinde başvuruları kabul etmeye başlamıştır. Denetçilerden biri özellikle kadın ve çocuk hakları alanında görevini ifa etmektedir.
Anayasa’nın “Dilekçe, Bilgi Edinme ve Kamu Denetçisine Başvurma Hakkı” başlıklı 74. maddesinde öngörüldüğü üzere, Kamu Denetçiliği Kurumu anayasal bir temele sahiptir. Kurumun bağımsızlığı ve tarafsızlığı yasa ile güvence altına alınmıştır. Kurumun bir yıl içerisinde yürüttüğü faaliyetler ve önerilerinin kısa özeti Yıllık Rapor olarak TBMM Karma Komisyonu’na sunularak TBMM Genel Meclisi’nde görüşülür. Kurum gerekirse Yıllık Raporu beklemeden TBMM’ye Özel Rapor sunabilir.
Kişiler e-posta ya da posta yoluyla Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurmakta serbesttir. Yabancılar da mütekabiliyet şartı gerekmeksizin şikâyette bulunabilir ve kendi dillerinde başvuru yapabilirler.
Başvuruları bağımsız ve tarafsız olarak inceleyen Kamu Denetçiliği Kurumu ayrıca, doğrudan çocuklar tarafından yapılan başvuruları da kabul eder. Çocuk haklarına ilişkin başvurularda menfaat şartı aranmaz; çocuk haklarının ihlal edildiğine tanıklık eden bireyler ve STK’lar Kuruma başvuruda bulunabilirler. Bu amaçla hazırlanan KDK Çocuk web sitesi (xxx.xxxxxxxx.xxx.xx) 2014 yılında kullanıma sokulmuştur.
Kadınlarla ve çocuk haklarıyla ilgili başvurularda Kurum şikâyeti çözüme kavuşturmak için yerinde inceleme ve araştırma yürütebilir, tanıkları dinleyebilir, uzman yardımına başvurabilir ve ilgili idarelerden her türlü bilgi ve belge talebinde bulunabilir.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu (TİHEKK) ile 2016 yılında tesis edilmiştir. Kurum, Ulusal İnsan Hakları Kurumlarının Statüsü ile İlgili BM İlkeleri’ne uygundur. 6701 sayılı TİHEKK’in 17. maddesi uyarınca çocuklar da dâhil olmak üzere, ayrımcılık yasağının ihlal edilmesi nedeniyle mağdur olduğu iddiasını taşıyan tüm gerçek ve tüzel kişiler Kuruma başvuruda bulunabilirler. Kurum, BM İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol (OPCAT) kapsamında, çocuklar da dâhil olmak üzere, ceza kurumlarındaki mahkûmların başvurularını inceleme yetkisine sahiptir.
Kolluk şikâyet sisteminin etkili ve hızlı bir şekilde işlemesini sağlamak ve şeffaflığını ve güvenilirliğini geliştirmek üzere, kolluk kuvvetleri tarafından işlendiği iddia edilen suçları kaydedip izlemek için kurulan “Kolluk Gözetim Komisyonu” hakkındaki 6713 sayılı Kanun, 2016 yılında Resmî Gazete’de yayınlanması üzerine yürürlüğe girmiştir. Disiplin cezası gerektiren eylem, fiil ve davranışlar ile Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı gibi kurumlarda çalışan kolluk kuvvetlerince işlendiği iddia edilen suçlar ile ilgili olarak idari kuruluşların gerçekleştirmiş olduğu veya gerçekleştirmesi gereken iş ve işlemler bu yasa ile belirlenmiştir. Komisyon, İçişleri Bakanlığı’nın (İB) bünyesinde daimî kurul olarak görev yapmaktadır. Kolluk kuvvetleriyle ilgili olarak Komisyon’a ve/veya diğer idari organlara iletilen tüm uyarı ve şikâyetler merkezî kayıt sistemi ile kayıt altına alınır.
Sözleşme’nin ve ihtiyari protokollerin açıklanması ve müfredata dâhil edilmesi
BM Sözleşmesi ve Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi’ne uygun olarak, çocuk haklarının korunması konusu ülke gündemine en üst seviyeden girmiştir. 64. ve 65. Hükümet Eylem Planları’nda “Çocuk haklarının en geniş çerçevede korunacağı” belirtilmektedir.
AÇSHB’nin eşgüdümünde, BM Sözleşmesi ilke ve hükümlerinin yetişkinler ve çocuklar tarafından öğrenilmesini sağlamak ve bunları uygulamaya koymak amacıyla tanıtım kampanyaları, forum, konferans ve benzeri faaliyetler düzenlenmektedir.
Çocuk hakları müfredata dâhil edilmektedir. 2012-2013 yılı itibarıyla “İnsan Hakları, Vatandaşlık ve Demokrasi” dersi, “Hukuk ve Adalet” dersi ile öğrencilerimizin farklı lehçeleri tanıyıp öğrenmeye duyduğu ilgiyi arttırma amaçlı “Yaşayan Diller ve Lehçeler” dersi seçmeli dersler olarak müfredata eklenmektedir. Çocuk hakları ve insan hakları ise bazı başka derslerin içeriğine dâhil edilmektedir.
Raporların ve sonuç gözlemlerinin kamuya ve tüm ilgili taraflara açıklanması
Raporlar ve sonuç gözlemleri resmî yazışmalar aracılığıyla tüm kamu kurumları ile paylaşılmaktadır. Bunlar AÇSHB’nin resmî web sitesi üzerinden kamu erişimine açıktır. Sonuç gözlemleri her yıl düzenli olarak düzenlenen Ulusal Çocuk Forumu’nda çocuklarla ve TBMM başkanlığıyla paylaşılmaktadır.
Sivil toplum kuruluşlarının (STK’lar) ve gençlerin Sözleşme ve İhtiyari Protokoller’in uygulama sürecine katılma seviyesi
Sözleşme ve İhtiyari Protokoller kapsamında konferans ve çalıştay gibi ulusal ve uluslararası faaliyetler yürütülmektedir. Bu faaliyetlerin hazırlık ve uygulama aşamalarında üniversiteler, STK’lar, çocuklar ve gençlerin katılımı sağlanmaktadır.
Daha önceki raporlarda da belirtildiği üzere, İl Çocuk Hakları Komiteleri ve Çocuk Danışma Kurulu çocuk haklarıyla ilgili faaliyetler gerçekleştirmektedir. Bu komiteler kapsamında eğitim, forum, çalıştay, seminer, toplantı, sergi vb. çeşitli yerel ve ulusal faaliyetler yürütülmektedir. İl Çocuk Hakları Komiteleri ve Çocuk Danışma Kurulu yasal zemin kazanmıştır. Türkiye Çocuk Hakları Koordinatörleri, eşit oy haklarının bulunduğu bir üst kurul olma özelliği taşıyan Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu’nun üyesidir ve görüşlerini doğrudan ifade etme imkânına sahiptir.
İşletmelerin çocuk haklarıyla ilgili faaliyetlerinin araştırılması, değerlendirilmesi, izlenmesi ve alınan tedbirler
Devlet adına yürütülen ve çalışma koşulları, çalışma saatleri, ücretler, iş sağlığı ve güvenliği, çalışanların refahı, çocuk ve gençlerin istihdamı, kayıtdışı ekonomi, işsizlik, iş ve işçi piyasası uygulamaları ile ilgili tüm mevzuat hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili araştırma, teftiş ve izleme çalışmalarını kapsayan inceleme faaliyetleri, 81 sayılı ILO İş Teftişi Sözleşmesi, 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Teşkilâtı ve Görevleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gibi temel iş kanunları ve diğer iş mevzuatı hükümlerine uygun olarak iş müfettişleri tarafından gerçekleştirilir. Gerçekleştirilecek teftişlerde birincil risk grubu olarak çocuk ve genç işçiler hedef alınır. Çocuk ve genç işçilerle ilgili şikâyet ve uyarılar öncelikle plansız teftişler kapsamında değerlendirilir ve teftiş kapsamına alınır. 4857 sayılı Kanun’un 71. maddesini ve Genç ve Çocuk İşçilerin Çalıştırılması Düzenlemesini ihlal eden işverenler hakkında para cezası uygulanır.
II. Çocuğun Tanımı
5395 sayılı ÇKK’ye göre, çocuk terimi, daha erken bir yaşta ergin olsa dahi, 18 yaşının üzerinde olmayan tüm bireyleri ifade eder. 5237 sayılı TCK’ye göre de çocuk, 18 yaşının üzerinde olmayan birey olarak tanımlanır. Buna göre, Türkiye, ÇHS’deki çocuk tanımından daha kapsamlı bir tanımlama yaparak, yetişkin olarak ilan edilseler dahi 18 yaşın altındaki tüm bireyleri çocuk kabul eder.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre, bireyler 18 yaşını doldurduklarında reşit olur. Çocuklar evlenmeleri veya 15 yaşını doldurmaları halinde mahkeme kararıyla erişkin ilan edilebilir. Bu durumda çocuk 18 yaşını doldurmuş gibi haklarından faydalanabilir. Bununla birlikte, yukarıda da belirtildiği üzere, koruma amacı dâhilinde çocuk kabul edilir.
Kız ve erkek çocukları için evlilik yaşı 18 olup bu konuda kız ve erkek çocukları arasında fark bulunmamaktadır. 17 yaşını dolduran çocuk, yasal temsilcisinin izniyle evlenebilir. Bunun dışında, çocuk 16 yaşını doldurduğunda acil durumlarda veya çok önemli bir neden hasıl olduğunda mahkeme kararıyla yetişkin ilan edilerek evlenmesine izin verilebilir.
III. Genel İlkeler
A. Ayrımcılık yapmama
Daha önceki raporlarda belirtildiği üzere, Anayasa, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu (METK), 6701 sayılı TİHEKK, 4721 sayılı TMK, 5395 sayılı ÇKK, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ve diğer yasalar uyarınca herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, engellilik ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Anayasa’ya göre çocuklar, yaşlılar, engelliler, şehitlerin dul ve yetimleri ile gaziler lehine alınacak tedbirler eşitlik ilkesinin ihlali olarak değerlendirilemez.
Geçici koruma statüsündeki çocuklar dâhil olmak üzere Türkiye’deki tüm çocuklar eğitim ve sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanır.
Tüm ders kitapları/eğitim materyalleri MEB tarafından, temel insan hak ve özgürlüklerini destekleyen ve her türlü ayrımcılığı reddeden bir yaklaşımla hazırlanmaktadır. Verilen örneklerde ve ders konularında yer alan bireylerin ve olayların temsilinde toplumsal eşitlik ilkesi gözetilir. İçerikte ve görsellerde bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal eden hiçbir unsura ve ayrımcılık ve önyargı içeren ya da insan hakları aleyhinde ifadelere yer verilmez. Ders kitaplarında geçen şahıs isimleri yalnızca toplumun belirli bir kesimini temsil etmez ve verilen örneklerde ve karakterlerde toplumsal cinsiyet dengesine dikkat edilir. İfadelerde ve görsel öğelerde toplumun değer yargıları, kılık kıyafeti ve yaşam tarzı uygun şekilde yansıtılır; toplumun belli bir bölümü, belli bir siyasi görüş veya düşünce biçimi hakkında küçültücü veya önyargı oluşturan ifadelere yer verilmez.
Olası hak ihlalleri durumunda, tüm kamu hizmetlerinin temini ve bireysel başvurular, bağımsız izleme mekanizmaları vasıtasıyla bu raporun ilgili bölümünde belirtilen kurumlara yapılabilir.
B. Çocuğun yüksek yararı
Hak ve görevler Anayasa’da, 4721 sayılı TMK’de ve 5395 sayılı ÇKK’de çocuğun yüksek yararı esas alınarak tanımlanmıştır.
Aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla 2012 yılında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen Kanunla, mağdurlara yönelik koruma ve destek tedbirleri ile şiddet uygulayan kişilere yönelik etkili cezalar uygulanmaktadır.
Adalet Bakanlığı (AB), çocukla ilgili kamu hukuku ve özel hukukta yer alan tüm yasal düzenlemeleri “çocuğun yüksek yararı” ilkesine göre yeniden düzenlemek ve sistemin verimliliğini ve etkinliğini arttırmak için çalışmalar yürütmektedir. Çocuk mevzuatını değerlendirmek amacıyla, Mağdur Hakları Daire Başkanlığı (MHDB) 2016 yılında bir çalıştay düzenlemiştir. Bu kapsamda, çocuk mevzuatının tahlili amacıyla danışma ekibi tarafından bir rapor hazırlanarak tüm ilgili taraflarla paylaşılmıştır.
C. Yaşama, gelişme ve korunma hakkı4
Anayasa’nın 17. maddesinde “Xxxxxx, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz” denilmektedir.
Aile içi şiddet ve/veya kadına karşı şiddet (gelenek, namus ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet dâhil) vakalarında, kadın konukevleri ve çocuk bakım kurumları tarafından kadın ve çocuklar için koruma ve bakım hizmetleri sağlanmaktadır. Bir önceki raporda kadın konukevlerinin sayısı 36 iken bu rakam Aralık 2017 itibarıyla 136’ya yükselmiştir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca, “100.000’in üzerinde nüfusu olan Büyükşehir Belediyeleri ve belediyeler kadın ve çocuklar için sığınma evleri açar”; yerel idareler de bu sorumluluğu paylaşırlar.
Türkiye’de çocuk ölümü istatistikleri yaşa, toplumsal cinsiyete ve ölüm nedenine göre tutulmaktadır. Ek’te yer alan Tablo 16’da konuyla ilgili detaylı bilgi verilmiştir. Ölüm istatistikleriyle ilgili gizli ve kapsamlı bir veri sistemimiz mevcuttur.
D. Çocuğun görüşlerine saygı5
Özellikle 4721 sayılı TMK’da ve Çocuk Koruma Kanunu’nda çocuğun kendisiyle ilgili alınacak tedbirlerle ilgili görüşlerini dikkate alma ilkesi açıkça düzenlenmiştir.
Okul sisteminde yerleşik bir demokrasi kültürü yaratmak amacıyla, ilk ve ortaöğretim kurumlarında “Okul Öğrenci Birlikleri” oluşturulmaktadır. Bu birlikler öğrencilerin öğrenci işleriyle ilgili görüş ve önerilerini okul yönetiminde dikkate alır.
Ortaöğretim kurumlarında uygulanan/öğretilen müfredatın ve ders kitapları/eğitim materyallerinin ilk hazırlık aşamasında, farklı türde okullarda okuyan öğrencilerin fikir ve görüşleri sorulmakta; ikinci aşamada ise öğrenci temsilcilerinin fikir ve görüşleri alınmaktadır.
IV. Medeni hak ve özgürlükler
A. Doğum kaydı, isim ve uyruk6
Varlığı bildirilmeyen çocuklar ve nüfus kaydı yapılmamış erişkinler söz konusu olduğunda nüfus müdürlükleri; erişkinlerin kendisini, çocukların ise ebeveynlerini ve yasal koruyucu/vasilerini, yoksa büyükanne ve büyükbabalarını, kardeşlerini, bu çocukları barındıran kişileri veya yerel mercileri bildirimde bulunmaya davet etme hakkına sahiptir. Bu davet üzerine, ilgili kişiler otuz gün içerisinde müracaat ederek nüfus müdürlüklerine bilgi vermekle yükümlüdür. Belirtilen sürede gerekli bildirimin yapılmaması halinde yerel yetkili merciinin talebi üzerine kişiler kolluk kuvveti zoruyla getirilebilir ve çocuğun aile kütüğüne kayıt edilmesi sağlanır. İkinci ve üçüncü birleşik raporumuzda konuyla ilgili detaylı bilgi verilmiştir.
633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye uygun olarak, 15 Mayıs 2015 itibarıyla uygulamaya konan doğum yardımı programının doğum kayıt oranları üzerinde olumlu etkisi olmuştur.
Doğdukları yıl içerisinde kaydı yaptırılan çocukların yüzdesi %87,07 (2005 yılında) iken bir önceki rapor dönemi süresince bu yüzde, 2016 yılında %93,67’ye ulaşmıştır (2016 yılında kaydı yaptırılan tüm doğumların %93,67’si yasal süre içerisinde, %3,70’si doğum yılı içerisinde ve %2,63’ü bir yıl geçtikten sonra kayıt ettirilmiştir).
Türkiye’de özellikle kırsal alanlarda doğumlar gereken süre içerisinde kayıt ettirilmekte olup doğumlarla ilgili kayıt sorunu bulunmamaktadır.
B. Kimliğin korunması
4721 sayılı TMK’ya göre, “Hâkimden yalnızca haklı gerekçeyle isim değişikliği talep edilebilir. İsimde yapılan her türlü değişiklik doğum kaydına kaydedilerek resmî olarak duyurulur. İsim değişikliği kişinin durumunda herhangi bir değişikliğe neden olmaz.” İsim değişikliği ile ilgili kanuni ve müteakip işlemler şeffaftır.
Aynı Kanun’a göre, “Evlat edinilen çocuğun miras ve diğer haklarının korunması ve aile bağlarının muhafazası amacıyla, evlat edinilen çocuğun aile ağacı ile evlat edinen ailenin aile ağacı arasında her türlü bağ tesis edilir. Ayrıca, evlat edinilen çocuk hakkındaki nihai mahkeme kararı her iki nüfus kütüğüne kaydedilir. Soyun şüpheli olması halinde, bir sağlık sorunu bulunmadığı müddetçe, soybağını belirlemek için yapılması zorunlu araştırma ve incelemelere onay vermek ilgili şahısların ve üçüncü tarafların sorumluluğundadır” denilmektedir.
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’na göre, evlilik birliği içerisinde Türk bir anne veya babaya doğan çocuk ister Türkiye’de ister yurt dışında doğmuş olsun, Türk vatandaşıdır. Evlilik bağı olmaksızın yabancı bir babadan Türk bir anneye doğan çocuklar da Türk vatandaşıdır. Evlilik bağı dışında Türk bir babadan yabancı bir anneye doğan çocuklar ise, soy tesisini sağlayan usul ve esasların yerine getirilmesi halinde Türk vatandaşlığı elde eder. Türkiye’de doğan fakat yabancı anne veya babası üzerinden doğum yoluyla herhangi bir ülke vatandaşlığı elde edemeyen çocuk, doğduğu andan itibaren Türk vatandaşıdır.
C. İfade özgürlüğü, hak arama hürriyeti ve bilgi edinme hakkı
Anayasa’da belirtilen ifade özgürlüğü ile ilgili ilk ulusal raporda verilen bilgiler hâlen geçerliliğini korumaktadır. Xxxxxxx’xxx 00. xxxxxxx xxxxxxxx, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” Xxxxxxx’xxx 00. xxxxxxx xxxxxxxx ise herkes bilgi edinme ve Denetçiye başvurma hakkına sahiptir. Hak arama hürriyeti ile ilgili olarak, bağımsız izleme kurumları bölümünde belirtilen kurumlara da başvuru yapılabilir.
D. Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
Daha önceki raporlarda belirtildiği üzere, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü Anayasa ve diğer yasalarla güvence altına alınmıştır.
İlk ve ortaokullarda uygulanan müfredatlar ile ders kitapları/eğitim materyalleri Anayasa, Türk Millî Eğitiminin Genel Amaçları ve Türk Millî Eğitiminin Temel İlkeleri esas alınarak hazırlanmaktadır.
Müfredata uygun olarak ders kitapları yenilenmekte olup artık okullarda kullanılmaktadır. İçerik, dil ve söylem ile toplumsal hassasiyetler yönünden eleştirel, çoğulcu, genel eğitim kriterleri de dâhil olmak üzere, Toledo Kılavuz İlkeleri gibi tavsiyeler dikkate alınmaktadır. İlk ve ortaöğretimlerin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatı bu çerçeveye göre yeniden düzenlenerek yukarıda sözü edilen müfredata Alevilik, Bektaşilik, Caferilik ve Nusayrilik konuları eklenmiş ve 2010-2011 akademik yılında uygulamaya konmuştur.
E. Örgütlenme özgürlüğü ve barışçıl toplantı hakkı
Örgütlenme özgürlüğüyle ilgili bir önceki raporda verilen bilgiler hâlen geçerlidir. Herkes, önceden izin almak kaydıyla, yasa gereği suç sayılmayan belirli amaçlarla, silahsız olarak ve herhangi bir saldırıda bulunmaksızın toplantı ve gösteri düzenleme hakkına sahiptir. 6021 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na göre çocukların organizasyon komitesinde yer almasına izin verilmemekle birlikte barışçıl toplantılara katılmaları önünde engel bulunmamaktadır. Yaşlılar ve çocuklara yönelik örgütlenmelerin sayısı 324 iken 2017 yılında çocuklar tarafından kurulan örgütlenmelerin sayısı 16’dır.
F. İnsan Haysiyetinin ve Mahremiyetin Korunması7
Anayasa’nın 20. maddesinde özel hayatın mahremiyeti ve korunması, 21. maddesinde konut dokunulmazlığı ve 22. maddesinde ise haberleşme özgürlüğü herkes için temel bir hak olarak düzenlenmiştir.
Çocuk birimlerinin gerçekleştirdiği işlemlerde gizlilik esastır. Medyanın yargı süreci devam eden çocuğun fotoğrafını çekmesi, çocukla görüşme yapması, belgeler yayınlaması ve çocuğun kimliğini ifşa etmesine izin verilmez ve konuyla ilgili gerekli tedbirler alınır. Yasal kovuşturmaya tabi çocuğun adının kamuya açıklanmasına, çocukla ilgili bilgilerin basına verilmesine, suç mahalli incelemesi gibi, iddiayla ilgili işlemlerin basının huzurunda ve iştirakinde yürütülmesine, basından gelen soruların çocuğa cevaplatılmasına, resimlerinin çekilmesine ve sergilenmesine ve belgelerinin yayınlanmasına izin verilmez ve bunu önlemek için gerekli tüm tedbirler alınır.
G. Bilgiye erişim ve zararlı yayınlardan korunma
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde toplam 1,140 kütüphane bulunmaktadır. Mobil kütüphaneler 40 ilde 1.165 merkezde hizmet vermektedir.
Çocukların internet üzerinden bilgiye erişmesi önünde hiçbir engel bulunmamakta olup çocukları zararlı çevrimiçi içeriklerden korumaya yönelik gerekli yasal düzenlemeler mevcuttur. Bu kapsamda, Xxxxxxx’xxx “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41. maddesi ile “Gençlerin Korunması” başlıklı 58. Maddesi ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da belirtilen suçlarla sınırlı olmak üzere, “erişimin engellenmesi” düzenlemesi mevcuttur. Çevrimiçi yayınlarla ilgili olarak, bir internet adresine erişimin tümden engellenmesini önlemek için esas olarak uyar-kaldır yöntemi benimsenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler kapsamında yürütülen tüm faaliyetler, çocukların internet özgürlüğünden en iyi şekilde yararlanmasını ve daha iyi bir internet ortamına kavuşmasını sağlamak amacıyla, Avrupa Komisyonu’nun 2 Mayıs 2012 tarihli ve COM (2012) 196 sayılı “Avrupa Çocuklar için Daha İyi İnternet Stratejisi”ne uygun olarak yürütülmektedir. Bu bakımdan, AB ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye çocukların kolaylıkla erişim sağlayabildiği pornografik içerikle ve özellikle çocukların cinsel istismarı ile mücadele etmekte olup erişim engeli uygulamalarının neredeyse tamamı bu türden içeriklere karşı uygulanmaktadır. Yasadışı içeriklere müdahale amaçlı tedbirler uygulanır ve bilgiye erişimi zorlaştıran veya haberleşme özgürlüğüne engel olan herhangi bir düzenleme ve uygulama bulunmamaktadır. Bu kapsamda, internet üzerinde geniş kapsamlı bir kısıtlama bulunmamaktadır ve uygulanan tedbirler çevrimiçi ortamda çocukları ve ailelerini koruma amaçlıdır.
Güvenli internet hizmeti aracılığıyla çocuk ve aile profilleri oluşturulmakta ve bu profillere hangi web sitelerinin dâhil edileceğine, kendi alanlarında uzmanlardan oluşan “Çocuk ve Aile Profili Kriterleri Çalışma Grubu” tarafından belirlenen kriterlere göre karar verilmektedir. Çocuk profilinde sohbet ve sosyal medya web siteleri veya içerik yönetimi zayıf (içeriği ziyaretçiler tarafından değiştirilebilen) web siteleri gibi, çocukların yabancılarla iletişim kurabileceği web sitelerine erişim yoktur. Aile profilinde ise, müstehcenlik, çocuk istismarı, şiddet, ırkçılık, kumar, dolandırıcılık yapılan (phishing) web siteleri, zararlı yazılımlar veya SB’nin sağlıksız olarak beyan ettiği ürünler içeren web siteleri gibi, yasadışı içeriği bulunan web sitelerine erişim yoktur. Bu web siteleri filtrelenerek kamunun bunların içeriklerinden korunması sağlanır.
Çocuklarımızı ve ailelerimizi bilinçlendirmek için düzenli olarak, güvenli internet kullanımı, sosyal medya kullanımı vs. gibi eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri düzenlenir. AÇSHB’nin Aile Eğitim Programı (AEP) kapsamında ebeveynlere Medya Bilgisi, Medyayı Anlamak, Bilinçli Medya Kullanımı ve Aile ve İnternet hakkında eğitimler verilmektedir. Programın uygulamaya sokulduğu 2013 yılından beri, medyayla ilgili halk eğitimlerine toplam 38.384 yetişkin katılmıştır. Sosyal medya platformları ve web sitelerinin 7/24 kontrolü sayesinde çocuklar ve gençler için güvenli bir ortam oluşturulmaktadır. İnsanlar TRT Çocuk’un güncellenen web sitesi üzerinden, içeriği yaşa ve eğitim sonuçlarına göre belirlenen çizgi film, program ve kısa videolara erişebilmektedir. Web sitesinin ebeveyn bölümünde çocuk gelişimi, bebek bakımı ve eğitimi konularında ebeveynlere yönelik bilgiler bulunmaktadır.
İlk ve ortaöğretim müfredatları dâhilinde, bilgi ve medya okuryazarlığı, kullanılan etik değerler ve bilgi ve haberleşme teknolojilerinin üretimi, özel hayatın gizliliği, bilgi güvenliği ve siber suçlar gibi konularda eğitimler verilmektedir.8
H. Çocuk haklarının korunması ve yaygınlaştırılmasında medyanın rolü
Çocuk haklarıyla ilgili bilinçlendirme faaliyetlerinde medyadan aktif şekilde yararlanılır. Bu bağlamda, çocuk haklarıyla ilgili bilinçlendirme faaliyetleri kapsamında çeşitli kurumlarca 2016 yılında hazırlanan ve Üst Kurul tarafından onaylanan kamu spotlarında dört öneri yer almaktadır.
AB’nin Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi ile tam uyumlu olarak hazırlanan 6112 sayılı Kanun’da çocukların ve gençlerin korunmasına yönelik hükümler yer almaktadır. Bu bağlamda, radyo ve televizyon yayın hizmetlerinin yanı sıra küçüklerin ve gençlerin zihinsel, fiziksel ve ahlaki gelişimleri yönünden zararlı olabilecek içeriği olan programlar, bunların yayın saati dilimi ve koruyucu sembollerle yayınlanmalarına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir. Yayın ilkelerinin ihlali halinde idari yaptırımlar uygulanır.
RTÜK’ün çocukları görsel-işitsel medyadan korumak için gerçekleştirdiği bir diğer uygulama da “İyi Uykular Çocuklar!” projesidir. Bu proje kapsamında, 21:30’dan sonra TV kanallarında küçük çocukları TV izlemeyi bırakmaları için uyarmak amacıyla “İyi Uykular Çocuklar!” yazısı gözükmektedir.
Uyuşturucu bağımlılığı, trafik güvenliği, eğitimin önemi ve teşviki, sağlık, spor, kamu yararını ilgilendiren dernek ve vakıflar, şiddetin önlenmesi konularında insanları bilinçlendirmek için TRT tarafından hazırlanan kamu spotları tüm TV kanallarında yayınlanmaktadır.
Uyduda ve kablolu ortamda çocuk temalı programlar yayınlayan 9 medya hizmet sağlayıcısı mevcuttur.9
V. Çocuğa yönelik şiddet
A. İstismar ve ihmal
Anayasa’da, 5237 sayılı TCK’de ve diğer ilgili yasal düzenlemelerde çocukların her türden istismar ve şiddete karşı korunmasıyla ilgili hükümler bulunmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nda çocuklara yönelik suçlar için ağır yaptırımlar öngörülmektedir.
Çocukların şiddet ve istismardan korunması kapsamında, AÇSHB’nin eşgüdümünde Çocuklara Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı Taslağı (2018-2022) hazırlanarak ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne sunulmuştur.
Çocuklara karşı şiddet de dâhil olmak üzere, çocuk hakları konusu Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) tarafından düzenlenen konferans, panel ve seminer gibi sosyal faaliyetlerin yanı sıra vaaz ve hutbelere dâhil edilir. Aile Okulu Projesi kapsamında “Sağlıklı Birey, Mutlu Aile, Huzurlu Toplum” seminerleri düzenlenmektedir. Uzman eğitimciler tarafından “Sağlıklı Birey-Sağlıklı İlişkiler”, “Ailede Sevgi ve Saygı İlişkisi”, “Evlilik ve Boşanma”, Çocuklar ve Yetişkinler için Cinsel Eğitim” ve “Anne-Baba-Çocuk İletişimi” hakkında detaylı bilgiler verilmektedir. Bu bağlamda, 2012 yılından bugüne 2.111 personel aile okulu seminerlerine katılmıştır. 2016’nın ilk altı ayında ülke genelinde çocuk hakları konusunda 6.400 vaaz ve 35 hutbe verilmiş olup konferans, seminer ve panel gibi, 543 dinî sosyal faaliyet düzenlenmiştir.
2013 yılı itibarıyla Din Görevlilerinin Ailenin Korunmasına ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Katkıda Bulunmasını Sağlama Projesine “Çocuklara Yönelik Şiddet, Çocuk İhmali ve İstismarı” modülü eklenmiştir. Ortalama 50.000 personele eğitim verilmiştir.
B. Kadın sünneti, erken yaşta ve zorla evlilik de dâhil olmak üzere tüm zararlı uygulamaların yasaklanması ve ortadan kaldırılması
Türk kültüründe kadın sünneti geleneği ve uygulaması bulunmamaktadır.
Türkiye’de erken yaştaki evliliklerin önlenmesi amacıyla idari tedbirler alınır. AÇSHB’ye bağlı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanarak 2013 yılında yürürlüğe giren “Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı”nda erken yaşta ve zorla evlilikleri önlemeye yönelik hedef ve stratejiler yer almaktadır.10
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nda (2016-2020) doğrudan şiddet mağduru/tanığı çocukların ele alındığı makaleler bulunmaktadır. Adı geçen Eylem Planı’nda Farkındalık Yaratma ve Zihniyet Dönüşümü başlığı altında, “Ulusal ve yerel düzeyde, erken yaşta ve/veya zorla evlilikleri önlemeye yönelik faaliyetler gerçekleştirilecektir” denilmektedir. Ayrıca, kız çocuklarının 12 yıllık zorunlu eğitimi almasını sağlamaya ve okulu bırakmaları önlemeye yönelik destek programları yürütüleceği vurgulanmaktadır; yerel ve ulusal düzeydeki faaliyetlere geçici koruma statüsündeki yabancılar da dâhil edilecektir.
Erken yaşta ve zorla evlilik oranının yüksek olduğu illerde AÇSHB 2017 yılında çeşitli faaliyetler gerçekleştirmiştir. Söz konusu illerde bulunan ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileriyle yapılan görüşmelerden sonra ve illerin birincil ihtiyaçlarına uygun olarak, “Erken Yaşta ve Zorla Evlilikle Mücadele İl Eylem Planı” taslağı oluşturulur.
2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’yle uyumlu olarak, erken yaşta ve zorla evlilik sorununu çözmek amacıyla, kamu kurum ve kuruluşları, yerel idareler, üniversiteler ve STK’ların iş birliği ve katılımıyla “Erken Yaşta ve Zorla Evlilikle Mücadele Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı (2018-2023)” nın hazırlanması için sürdürülen çalışmalar hızlandırılmıştır.
Erken yaşta ve zorla evlilikleri önlemeyi ve kız çocuklarının zorunlu eğitim almasını sağlamayı amaçlayan sosyal yardım programları uygulanmaktadır. “Şartlı Nakit Yardımı” uygulaması, bu bakımdan pozitif ayrımcılık unsurları içermektedir.
Zorunlu eğitim süresinin 2012 yılında 12 yıla çıkarılmasının erken evliliklerin önlenmesinde olumlu etkisi olmuştur.
Aile içi şiddetin ve erken yaşta evliliklerin önlenmesiyle ilgili olarak, bilimsel araştırma, bilinçlendirme projeleri, bölgesel projeler, eğitim, seminer ve kamu spotu gibi faaliyetler yürütülmektedir.
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri Düzenlemesi kapsamında, “Erken Yaşta ve Zorla Evliliklerle Mücadele Sunumu” hazırlanarak Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Koordinasyon, İzleme ve Değerlendirme Komisyonları’na sunulmuş ve kamu görevlilerinin konuyla ilgili farkındalık düzeyini arttırmayı hedefleyen hizmet içi eğitimler için illere gönderilmiştir.
Türkiye, zorla evliliklerin suç sayılması ve gerekli tedbirlerin alınmasıyla ilgili önemli hükümler içeren Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni imzalayıp onaylayan ilk ülkedir.
C. Çocukların cinsel istismarı ve sömürüsü11
Ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) ile uyumlu ve çocuk mağdurlar ve tanıklar, suça itilen çocuklar, cinsel suç ve aile içi şiddet mağduru yetişkinler ile diğer savunmasız gruplarda yer alan yetişkinler için uygun görüşme koşullarına sağlayan teknik donanıma sahip Adli Görüşme Odaları (AGO) tesis edilmiştir.
Adli Görüşme Odaları üç ayrı odadan oluşmaktadır: çocuk mağdurlar ve tanıklar, suça itilen çocuklar, cinsel suç ve aile içi şiddet mağduru yetişkinler ile diğer savunmasız gruplarda yer alan yetişkinlerin ihtiyaçlarına uygun olarak hazırlanan, tanıklık, ifade verme ve sorgulama süreçlerinden önce kullanılan “Bekleme Odası”; sadece uzmanın ve görüşme yapılan kişinin bulunduğu ve görüşmelerin kamerayla kayıt altına alındığı “Görüşme Odası” ile cumhuriyet savıcısı ve avukat gibi ilgili tarafların görüşmeyi gözleyerek sorulmasını istedikleri soruları mikrofon ve kulaklık aracılığıyla görüşmeyi yapan kişiye ilettiği “Gözlem Odaları”.
Adli Görüşme Odaları’nda çalıştırılacak uzmanlar ve diğer personelle ilgili hizmet ve çalışma standartlarının yanı sıra, Adli Görüşme Odaları’nın idari sürecini ve iş akışını belirlemek amacıyla hazırlanan Adli Görüşme Odaları Düzenlemesi 24 Şubat 2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda, 26 farklı mahkemede bulunan 41 yasal görüşme odasından sorumlu Başsavcı Vekillerine ve 10 grupta yer alan Adli Görüşme Odası koordinatörüyle birlikte Aile, Çocuk ve Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinde çalışan 656 psikolog, pedagog ve diğer sosyal hizmet görevlisine “Adli Görüşme Odası Eğitimi” verilmiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) odalarda çalışacak sosyal hizmet görevlilerinin ve Adli Görüşme Odası koordinatörlerinin erişimine sunulmuştur.
MEB tarafından Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri Kılavuzu hazırlanmış ve yayınlandıktan sonra Rehberlik Öğretmenlerine iletilmiştir. Bu kılavuzun ilgili bölümlerinde cinsel istismar mağduru çocukla ilgili temel yaklaşımlar ve konuyla ilgili yasal yükümlülükler açıklanmaktadır. Rehberlik Öğretmenleri tarafından düzenli olarak, öğrencileri, öğretmenleri ve aileleri zorlayıcı yaşam olaylarına karşı güçlendirmeyi hedefleyen psikoloji eğitimi ve gruplara yönelik psikolojik rehberlik hakkında çalışmalar yürütülmektedir.
D. İşkence veya diğer zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı muamele veya cezalar da dâhil olmak üzere işkencenin önlenmesi 12
Türkiye hukuk sisteminde hiçbir koşulda idam cezası ve fiziksel ceza uygulanmamaktadır. Anayasa’nın 17. maddesine göre, “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.”
Emniyet Teşkilâtı Disiplin Tüzüğü’ne göre, işkence yapan polis memurları görevden alınır. Kamu Görevlileri Kanunu’nda 2012 yılında yapılan değişiklik uyarınca Devlet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) işkence ve zalimane, insanlık dışı veya küçültücü muamele suçları için verdiği ve işkenceye ve kötü muameleye karşı önleyici nitelik taşıyan tazminat cezalarını sorumlu memurlara rücu edebilmektedir.
Adalet Bakanlığı tarafından 2015 yılında İnsan Hakları İhlalleri ile İşkence ve Kötü Muamele İddialarına İlişkin 158 sayılı Genelge düzenlenmiştir.
İnsan Hakları İhlalleri ile İşkence ve Kötü Muamelenin önlenmesi kapsamında, adli sistem içerisinde çalışan tüm personel için düzenli eğitim, seminer ve bilinçlendirme faaliyetleri yürütülmektedir; tanıtım materyalleri hazırlanmakta ve ülke dışına çalışma ziyaretleri düzenlenmektedir.
Türk Ceza Adalet Sisteminin Etkinliğinin Geliştirilmesi Projesi kapsamında, Türkiye Adalet Akademisi’nde eğitim gören hâkim ve savcı adaylarına mesleki eğitimler verilmektedir. Adı geçen proje kapsamında Adil Yargılama Hakkı, İhtiyati Tedbirler, Terör Suçları, Siber Suçlar, Etkili Savunma ve Yolsuzlukla Mücadele konularında 516 hâkim-savcı adayına hizmet öncesi eğitim, yaklaşık 500 hâkim ve savcıya da hizmet içi eğitim verilmektedir.
AİHM’nin polis uygulamalarıyla ilgili kararlarını özetleyen Türk Polisi, Polis Uygulamaları ile İlgili AİHM Karar Özetleri I ve Polis Uygulamaları ile İlgili AİHM Karar Özetleri II adı altında, AİHM’nin içtihat hukuku, genel ilkeleri ve tavsiyeleri gibi konuları ve bu konularla ilgili değerlendirmeleri içeren 2.347 kitap yayınlamış olup bu kitaplar tüm emniyet birimlerine dağıtılmıştır. AİHM’nin Türkçe karar metinleri ilgili departmanlara gönderilir ve yukarıda adı geçen kararlar aynı zamanda, tüm personelin bu kararlardan kolaylıkla faydalanabilmesini sağlamak amacıyla Pol-Net portalında yayınlanmaktadır. Prof. Xxxxxxxx Xxxxxxx’xx “İnsan Haklarını Anlamak” kitabı Türkçeye çevrilerek yayınlanmıştır. Ayrıca, AİHS ve polislik isimli bir kitap da Türkçeye çevrilmiş olup yayınlanmak üzeredir.
Emniyetin ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve Avrupa Konseyi ve BM’nin Asgari Cezaevi Standartları’na uygun yeni ve modern cezaevi kurumları inşa edilerek 2017 sonuna kadar hizmete sokulmasını sağlamaya yönelik çalışmalar başlamıştır.
Cezaevi kurumlarındaki mahkûmlara yönelik ilk fiziksel ve psikolojik muayene ve tedavi hizmetleri aile hekimleri tarafından sağlanır; daha detaylı muayene, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerine ihtiyaç duyan kişiler devlet hastanelerine, gelişmiş sağlık hizmetine ihtiyaç duyan kişiler ise üniversite hastanelerine sevk edilir; tüm muayene ve tedavi sonuçları kişinin sağlık dosyasına kaydedilir. Aile hekimliği birimlerinin nüfusa oranı hâlihazırda Xxxxxxx’xx 0/0.000’dür. Cezaevi Kurumlarındaki hükümlü ve tutukların sayısı 1.000’i geçtiği takdirde Aile Hekimliği Birimlerinin hizmete alınması sağlanır.
E. Çocuk mağdurların fiziksel ve psikolojik tedavisi ve topluma kazandırılması
Çocuk mağdurların korunması, bakımı ve psikososyal desteği amacıyla AÇSHB bünyesinde Çocuk Destek Merkezleri (ÇODEM) kurulmuştur. 65 Çocuk Destek Merkezi, çocuk mağdurların farklı uzmanlık alanlarındaki ihtiyaçlarına uygun olarak ülke genelinde hizmet vermektedir. 13
Ayrıca, İl Çocuk Hakları Komiteleri’ne kayıtlı çocukların katılımıyla, Suriyeli çocuklar dâhil olmak üzere tüm çocuklara yönelik psikososyal destek, akranlar arası sosyal uyum eğitimleri, farkındalık oluşturma eğitimleri, boş zaman faaliyetleri, dinlenme, eğlenme ve kültür faaliyetleri gibi sosyal uyum programları düzenlenmektedir.
Travmanın çocukluk üzerindeki olumsuz zihinsel etkilerinin fark edilmesini ve temel yaklaşımlarla ilgili bilgi ve becerilerin geliştirilmesini sağlamak amacıyla SB, “Psikososyal Koruma, Önleme ve Kriz Yönetimi Eğitimi” düzenlemektedir.
Çocuk istismarını önlemek ve istismar yaşayan çocuklara bilinçli ve etkili müdahale sağlamak amacıyla, SB’ye bağlı hastane/kurumlarda, öncelikle cinsel istismar yaşamış çocuklarda ikincil travmayı asgari düzeye indirmek ve adli ve tıbbi süreçlerin hızlıca ve bu alanda eğitimli insanların çalıştığı tek bir merkezde yürütülmesini sağlamak amacıyla Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) kurulmuştur. Türkiye genelinde 27 ilde 30 ÇİM hizmet vermektedir.
Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA 2) kapsamında, Adalet Bakanlığı tarafından yürütülecek, “Türkiye’de Mağdur Haklarına Yönelik Uygulamaların Geliştirilmesi” başlıklı standart bir eşleştirme projesi imzalanmıştır.
MEB’in terör nedeniyle eğitimlerinde geri kalan öğrencilere sağladığı telafi eğitimi kapsamında rehberlik hizmetleri ve psikososyal destek çalışmaları yürütülmektedir.
AÇSHB eşgüdümünde, terör olaylarında doğrudan veya dolaylı olarak mağdur olan/bunlardan etkilenen veya bunlar nedeniyle göçmek zorunda kalan aileler ikamet ettikleri yerde sosyal hizmet görevlileri tarafından ziyaret edilerek kendilerine psikososyal destek ve ekonomik yardım hizmeti verilmektedir.
F. Çocuklara yönelik sosyal yardım hatları
AÇSHB bünyesinde kurulan “Alo 183” Sosyal Destek Hattı, toplumun sosyal hizmet desteğine ihtiyaç duyan tüm kesimlerine psikolojik, hukuki ve iktisadi danışmanlık hizmetleri vermek ve kişilere faydalanabilecekleri sosyal hizmet kurumları hakkında bilgi vererek mümkün olan en kısa sürede ihtiyaç duydukları hizmet çeşidine ulaşabilmelerini sağlamak amacıyla 7/24 ücretsiz hizmet vermektedir.
SB bünyesinde bulunan “Alo 191” Uyuşturucuyla Mücadele Danışma ve Destek Hattı 2015 yılında kurulmuştur. Bu destek hattı, uyuşturucu bağımlılığını önleme, tedavi ve rehabilitasyon mekanizmalarının güçlendirilmesi amacıyla 7/24 ücretsiz hizmet vermektedir.
2015 yılında İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan YİMER 157, Yabancılar İletişim Merkezi Türkçe, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Farsça dillerinde 7/24 ücretsiz hizmet vermektedir.
Alo 155 Polis Xxxxx Xxxxx, Alo 156 Jandarma Xxxxx Xxxxx ve Alo 112 Acil Çağrı Merkezi ise toplumun tüm kesimlerine 7/24 ücretsiz hizmet vermektedir.
VI. Aile ortamı ve alternatif bakım
A. Çocuğun gelişim kapasitesine uygun aile ortamı ve ebeveyn rehberliği
AEP (Aile Eğitim Programı), toplumun dikkatini ailenin önemine çekmek ve aile içerisindeki sorunları asgariye indirmek amacıyla hazırlanmıştır. AEP, aile üyelerinin modern çağda gerekli temel aile hayatı becerileriyle ilgili bilgi, kabiliyet ve tutumları kapsamlı bir şekilde edinmesini sağlamak amacıyla tüm gündelik ihtiyaçları kapsayan eğitim ve iletişim, hukuk, ekonomi, medya ve sağlık olmak üzere 198 konudan ve 27 modülden oluşmaktadır. 2013’ten bu yana halk eğitimi, eğiticiler aracılığıyla ülke genelinde devam etmektedir. Bugüne kadar 8.354 eğiticiye eğitim verilmiştir. Bu eğiticiler aracılığıyla 706.361 yetişkin bu konularda en az bir halk eğitimine katılım göstermiştir. Ebeveynlerin çocuklarının duygusal, sosyal ve zihinsel gelişimlerine katkıda bulunmasını sağlamayı, beklenen gelişim süreci dışında meydana gelebilecek durumları göz ardı etmemelerini ve davranışsal sorunlarla daha iyi başa çıkabilmelerini sağlamayı amaçlayan “Hayatın İlk Çeyreği” modülü kapsamında toplam 44.133 yetişkine halk eğitimi verilmiştir.
Dört farklı yaş grubundan oluşan “Aile Eğitimi Kurs Programı (0-18 yaş çocuklu aileler için)” ise, özellikle sosyo-ekonomik koşulları nedeniyle dezavantajlı ebeveynler ve risk altındaki çocuklar için olmak üzere, çocuk bakımından sorumlu bireylerin ebeveynlik becerilerini geliştirmek, onlara sağlıklı ve pozitif bir aile ortamı sunmak ve çocukların gelişimine ve eğitimine destek olmak amacıyla MEB tarafından geliştirilmiştir. Ebeveynlerle okulların bütünleşmesini sağlamak ve ailelerin desteğiyle çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerine destek olmak amacıyla hazırlanan Xxxx Xxxxx Yakınlaşması ve Değişen Anne-Baba Rolleri projesini etkinleştirmek suretiyle, Ebeveyn Eğitim Seminerleri etkili bir şekilde uygulamaya konmuştur.
AÇSHB’ye bağlı kurumların koruması ve bakımı altındaki çocukların ruhsal ve sosyal açlığını ortadan kaldırmak, bunların sosyal, kişisel ve duygusal gelişimlerine destek olmak ve temel toplumsal ve ruhsal değerlere olan hassasiyetlerini geliştirmek amacıyla, DİB’in iş birliğiyle, Etkinlikler Aracılığıyla Değerler Eğitimi Programı geliştirilerek yürürlüğe konmuştur.
B. Ebeveynlerin sorumlulukları, ebeveynlere destek ve çocuk bakım hizmetleri
36-66 aylık çocukların okul öncesi eğitimi MEB bünyesindeki kreş, anaokulu ve uygulama sınıflarında verilmektedir. Devlet anaokullarında eğitim ücretsizdir. Anaokulunda fiziksel ortamlardan tamamen yararlanılabilmesi ve daha fazla çocuğun okul öncesi eğitimden faydalanabilmesi için ikili eğitim verilmektedir. Uygulanan projeler sayesinde âtıl binalar erken çocukluk eğitim merkezlerine dönüştürülmekte ve dezavantajlı bölgelerde prefabrik anaokulları kurularak bu bölgelerdeki ailelerin hizmetine sunulmaktadır. Dezavantajlı bölgelerdeki okullara ek ödenek, kırtasiye malzemesi ve yardımcı personel desteği verilmektedir.
Xxxx Xxxxxx Bakım Merkezleri ve Özel Çocuk Kulüpleri AÇSHB’nin onayı ve gözetimi dâhilinde hizmet vermektedir. Muhtaç durumdaki ebeveynlerin çocukları Xxxx Xxxxxx Bakım Merkezlerinden ve Özel Çocuk Kulüplerinden ücretsiz faydalanır.
Gündüz bakım hizmeti, personel sayısı kriterlerine göre kamu kurumları ve kurumun kendi içerisindeki kuruluşlar tarafından sağlanabilir.
Evde çocuk bakım hizmetleri sunan kadınların hizmetlerini daha resmî bir hâle getirmek suretiyle, 0-24 aylık çocukları olan kadınların iş hayatına katılımını arttırmak ve doğum nedeniyle iş hayatının dışında kalan kadınların iş hayatına yeniden kazandırılmasını kolaylaştırmak, amacıyla 2015 yılında kurulan “Evde Çocuk Bakım Hizmetleri Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi” hâlen uygulanmaya devam etmektedir.
Kadın İstihdamının Desteklenmesi için Büyükanne Projesi 2017 yılında pilot illerde uygulamaya konmuştur. Bu proje sayesinde torunlarına bakan büyükannelere mali destek verilmektedir.
C. Ebeveynlerden ayırma
Anayasa’nın 41. maddesine göre, “Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.” Bu bağlamda, Adalet Bakanlığı ve AÇSHB tarafından sağlanan hizmetlerde, çocuğun yüksek yararına aykırı olmadıkça çocuğun kendi aile ortamı içerisinde bakılması birinci tercihtir. Çocuğun kendi ailesinin yanında bakılması mümkün değilse çocuklar aile temelli hizmetlerden faydalanır ve çocukların öz aileleriyle birleşmelerini sağlamak amacıyla ailelere psikososyal ve ekonomik destek verilir.
D. Aile birleşimi
Daha önceki raporlarda da belirtildiği üzere, aile birleşimi amacıyla ülkeye giriş ve ülkeden çıkışları düzenleyen özel hükümler bulunmamaktadır.
E. Çocuk bakım giderlerinin karşılanması
4721 sayılı TMK’ye göre, “Çocukların bakımı, eğitimi ve korunması ile ilgili giderler anne ve xxxx tarafından karşılanır. Xxxx, baba ve çocuğun karşılayamaması halinde ise bu giderler Devlet tarafından karşılanır.”
Xxxx ve babaların ekonomik nedenlerle çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirememeleri durumunda ailelere sosyal ve ekonomik yardımlarla destek sağlanır. Bu kapsamda, 2017 yılında Aralık ayının sonuna kadar 161.163 çocuk Sosyal ve Ekonomik Destek hizmetinden faydalanmıştır.
F. Aile ortamından yoksun çocuklar
Daha önceki raporlarda da belirtildiği üzere, aile ortamından yoksun çocukların hakları, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat uyarınca güvence altına alınmıştır.
Korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili başlıca hizmet politikamız, çocukların kurum bakımına girmeden aile temelli hizmet modellerinden faydalanması gerektiği yönündedir. Aileler çocuklarının bakımını karşılayamadıkları ve ekonomik nedenlerle kurum bakımına başvurdukları takdirde çocukları kurum bakımına almak için ailelerinden ayırmak yerine kendilerine ekonomik yardım sağlanmaktadır.
Alternatif bakım hizmetleriyle ilgili diğer hedefimiz ise, kurum bakımı altındaki çocukların aileleriyle birleştirilmesidir. Öz aileleriyle birleşemeyen çocuklar için, akrabaları öncelikli olmak üzere koruyucu aile hizmeti sağlanmaktadır. Aralık 2017 itibarıyla 5.642 çocuk 4.654 Koruyucu Ailenin koruması ve bakımı altındadır.
Aileleri yanında bakımı sağlanamayan ve koruyucu aile hizmetinden yararlanamayan çocuklar evlat edindirme hizmetinden yararlanabilmektedir.
Aile temelli hizmetlerden faydalanamayan çocuklar, son çare olarak, ev şeklinde ve mümkün olduğunca aile ortamına yakın biçimde düzenlenen, daire tipi çocuk yuvalarına ve çocuk evlerine yerleştirilmektedir. Hizmet geçişi kapsamında yatakhane tipi kurumlar Haziran 2017 itibarıyla kapatılmıştır. Aralık 2017 itibarıyla ülke genelinde 1.195 çocuk yuvası, 108 Çocuk Evleri Sitesi ve 65 Çocuk Destek Merkezi faaliyet göstermektedir. Kurum bakımı altında toplam 14.189 çocuk bulunmaktadır.
Belirtilen kalite göstergelerine uygun olarak, çocuk bakım hizmetleri sahasında çalışan yöneticilerin sunduğu hizmeti değerlendirme aracı olarak kullanılan “Öz Değerlendirme” sistemi ile ilgili bir Uygulama Kılavuzu hazırlanmıştır. Öz Değerlendirme Kılavuzu’nun amacı çocuk bakım hizmetlerinin niteliğini geliştirmek ve bu hizmetlerden yararlanan çocukların refahına katkıda bulunmaktır.14
Aile yanına yerleştirme işlemlerinin belirli aralıklarla izlenmesi
Kurum bakımı, koruyucu aile, aileleriyle birlikte yaşayan ve kendilerine sosyal ve ekonomik destek verilen çocuklar ile evlat edindirme hizmetlerinden yararlanan çocuklar ilgili mevzuat uyarınca belirli aralıklarla izlenmektedir. Kurum bakımı altına alınan her bir çocuk için, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya ve karşılaştığı sorunları ortadan kaldırmaya yönelik kapsamlı hedefler içeren, bireysel bir uygulama planı hazırlanır. Uygulama planları belirli aralıklarla gözden geçirilir ve yeni hedefler ve faaliyetler içeren düzenlemeler yapılır. Hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirler alınan çocuklarla ilgili gözlem raporları hazırlanarak üç ayda bir mahkemeye sunulur. Sosyal ve ekonomik yardımlar aracılığıyla aileleriyle birlikte yaşayan çocuklar ise üç aylık aralıklarla izlenir.
Koruma/bakım tedbiri sona eren bireylerin izlenmesi, desteklenmesi ve bu bireylere danışmanlık sağlanması amacıyla, 2016/01 tarihli Genelge uyarınca il müdürlükleri bünyesinde “Bakım Sonrası Rehberlik, İzleme ve Değerlendirme Komisyonu” kurulmuştur. Koruma/bakım tedbiri sona eren birey onayladığı takdirde, bu bireylerin en son faydalanmış olduğu sosyal hizmet modelini sunan birim tarafından uzman bir üye görevlendirilmek suretiyle, belirli sürelerde bir yıl boyunca izleme ve rehberlik faaliyeti gerçekleştirilir.
Alternatif bakım altındaki çocukların koşullarının etkili bir şekilde ve çevrimiçi olarak izlenmesi için çalışmalar yürütülmektedir. Yeni oluşturulan Aile Bilgi Sistemi sayesinde koruma ve bakım altındaki çocuklarla ilgili bilgiler tek bir sistem içerisinde toplanmaktadır. Çocuğa ait başvuru tarihi, başvuru nedeni, çocuğun kuruma geliş ve kabul tarihi, tedbirler, eğitim geçmişi vb. bilgilere bu sistem üzerinden erişim sağlanabilmektedir.15
Evlat edinme (yurt içi ve ülkeler arası)16
Türkiye, 2004 yılında Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşme’ye taraf olmuştur. Sözleşme Türkiye için 1 Eylül 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme yönünden merkezi düzeyde yetkili kurum AÇSHB’nin Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’dür.
ÇHS’nin 21. maddesinde öngörüldüğü üzere, kendi aile ortamı içerisinde yaşama şansı olan çocuklara sosyal ve ekonomik yönden destek sağlanır. Kendi ailelerinin bakımı altında kalması mümkün olmayan veya içerdiği riskler nedeniyle aile ortamından uzaklaştırılması zorunlu olan çocuklar ise koruyucu aile veya evlat edindirme hizmetinden yararlanır.
Evlat edindirme hizmeti TMK’nin 320. Maddesi uyarınca ulusal düzeyde “Aracı Kurum” yetkisine sahip AÇSHB tarafından icra edilirken ülkelerarası evlat edinme işlemleri, Lahey Ülkelerarası Evlat Edinme Sözleşmesi uyarınca, bu alanda lisans derecesi sahibi olan ve “Merkez Yetkili” sıfatıyla çocuğun yüksek yararına odaklanan sosyal hizmet görevlileri tarafından belirlenen standartlar dâhilinde icra edilir.
Lahey Sözleşmesi uyarınca, çocukların kendi ülkeleri içerisinde evlat edinilmesine yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Türkiye’de evlat edinmeyi bekleme listelerinde çok sayıda aile bulunması sebebiyle evlat edindirmeye uygun tüm çocuklar yurt içi evlat edindirme hizmetinden hemen yararlanabilmektedir. Xxxx 2012 ile Aralık 2017 arasında 4.490 çocuk evlat edindirme hizmetinden faydalanmıştır.
Türkiye, Velayet Sorumluluğu ve Çocukların Korunması Hakkında Tedbirler Yönünden Yetki, Uygulanacak Hukuk, Tanıma, Tenfiz ve İşbirliğine Dair 19 Ekim 1996 tarihli Lahey Sözleşmesi’ne 2016 yılında taraf olmuş ve böylelikle Sözleşme yürürlüğe girmiştir.
Çocukların yasadışı yollarla ülke dışına çıkarılıp geri döndürülmemesi
Türkiye, çocukların yaşadıkları yerden alınıp yasadışı yollarla başka bir ülkeye kaçırılması veya bu ülkede yasadışı olarak tutulması ile ilgili olarak, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair 1980 tarihli Lahey Sözleşmesi’ne taraftır. Sözleşme’nin uygulanabilmesi için 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönleri ve Kapsamına Dair Kanun kabul edilerek 4 Aralık 2007 tarihli RG’de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girmiştir. Merkezi düzeyde Sözleşe’nin icrasında yetkili kurum Adalet Bakanlığı’dır.
İnsan ticaretinin önlenmesi, Türk vatandaşları ile yabancılar arasında ayrım yapılmaksızın insan ticareti mağdurlarının korunması ve yabancı mağdurlara ikamet izni verilmesi ve mağdurlara sağlanacak destek hizmetleri ile ilgili usul ve esaslara ilişkin “İnsan Ticaretiyle Mücadele ve Mağdurların Korunması Hakkında Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, 5237 sayılı TCK’de insan ticareti suç sayılmakta olup insan ticaretiyle ilgili düzenlemeler 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na da dâhil edilmiştir. Çocuk mağdurların tespiti halinde her işlemde çocuğun yüksek yararı korunarak özel tedbirler alınır.
Ebeveyni cezaevinde olan ve anneleriyle birlikte cezaevinde yaşayan çocukları korumak için alınan tedbirler17
Anneleriyle birlikte cezaevinde yaşayan çocuklar için AEP yürütülmektedir. STK’lar, kamu kurum ve kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği içerisinde anaokulları, gündüz bakım merkezleri ve çocuk kulüplerinde tiyatro, sinema, resim ve hikâye okuma gibi çeşitli sosyo-kültürel faaliyetler ve tedavi çalışmaları yürütülmektedir. Bu faaliyetlerin amacı 0-12 yaş grubundaki çocukların fiziksel, bilişsel ve duygusal refahını koruyup geliştirmek, sosyal uyumlarını sağlamak, temel değer ve davranışları öğretmek, çocukların yaşadıkları ortamdan etkilenmemelerini sağlayarak sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırmak ve çocukları hapis hayatının olumsuz koşullarının belirli ölçüde dışına çıkarmaktır.
Çocuklar 6 yaşına kadar ceza infaz kurumlarında anneleriyle birlikte kalabilirler ve bu yaşı doldurduklarında ailelerine veya vasiye teslim edilirler. Bakacak kimsesi olmayan çocuklar ise alternatif bakım hizmetlerinden faydalanırlar. Annesiyle birlikte yaşayan çocuk annenin rızasıyla çocuğun diğer ebeveynine veya ailenin akrabalarına teslim edilebilir.
Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza infaz kurumları ve cezaevlerindeki mahkûm ve tutukluların 0-12 yaş grubundaki çocukları özel anaokulları ve gündüz bakım merkezleri ile sosyal yardım hizmetlerinden ücretsiz yararlanır.
VII. Engellilik, temel sağlık ve refah
Engeli olan çocuklar için sağlanan hizmetler ve engelli kişilerin topluma aktif katılımı18
Engelli hakları; Anayas’anın 10. maddesi, 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun ve Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme kapsamında garanti altına alınmıştır.
Türkiye 2015 yılında, Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokolü imzalamıştır.
“Engellilerin Toplumsal Entegrasyonunun Geliştirilmesi Projesi” kapsamında, Engelli Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile bu alanda faaliyet gösteren STK'lar arasında diyaloğun arttırılması, STK'ların Türkiye'deki engellilere ilişkin politikalar hakkında bilgi, deneyim, fikir ve tavsiye paylaşımında bulunma kapasitesinin geliştirilmesi amacıyla, toplam 10 ilde sivil toplum eğitimleri düzenlenmiştir. Birleşmiş Milletler Engelli Haklarına İlişkin Sözleşme hakkında seminerlere toplam 1.258 temsilci katılmıştır. Söz konusu proje kapsamında yürütülen STK eğitim programları doğrultusunda, bu alanda faaliyet gösteren STK'ların eğitim ihtiyaçları tespit edilmiş, Sivil Toplum Kapasite Geliştirme Seminerleri düzenlenmiştir. 2015 ve 2016 yılları arasında, proje kapsamında, 8 ilde sivil toplum eğitimleri yapılmış ve bu eğitimlere 937 temsilci katılmıştır.
Engelliliğe ilişkin veriler; 2011 yılında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından ulusal düzeyde yürütülen “Nüfus ve Konut Araştırması” kapsamında, Washington Grubu’nun kriterleri göz önünde bulundurularak toplanmıştır. “Nüfus ve Konut Araştırması”, BM'nin tavsiyesi doğrultusunda, idari kayıtlara dayandırılan kapsamlı bir örneklem araştırmasıdır.
AÇSHB ve BM Kalkınma Programı ile iş birliği içinde, Sözleşme'nin uygulanmasını teşvik etmek ve uygulamaya ilişkin izleme kapasitesini arttırmak amacıyla, 2013-2016 yılları arasında “Engelli Haklarına İlişkin Sözleşmenin Uygulanması ve İzlenmesi Projesi” yürütülmüştür. Projenin sonunda, Sözleşmenin uygulanması ve izlenmesi sırasında kullanılacak gösterge kümeleri tespit edilmiş ve hem Türkçe hem de İngilizce olarak basılmıştır.
5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun uyarınca, tüm toplu taşıma ve servis araçları, 7 Temmuz 2018 tarihine kadar, engelli kişiler için erişilebilir hâle getirilecektir.
2017 yılından yürürlüğe giren “Şehirler Arası Yolcu Taşıma Hizmeti ile Servis ve Turizm Taşımacılığı Hizmetinin Erişilebilir Hâle Getirilmesine Dair Yönetmelik” kapsamında, engellilerin ulaşım hizmetlerine erişebilmesini sağlamak için düzenlemeler yapılmıştır.
Engelli hakları ve erişilebilirlik hakkında bilimsel araştırmalar, sosyal farkındalık faaliyetleri, bölgesel eğitimler, seminerler vb. gerçekleştirilmiştir.
Taşınabilirliği/Erişilebilirliği Destekleme Projelerinin uygulanması ve teknik bilgi desteği sağlanması vasıtasıyla gerçekleştirilen iyi uygulamalar sayesinde, erişilebilirliği tüm illere ve okullara yaymak için çaba gösterilmiştir.
Destekleyici Özel Eğitim Hizmetlerinin Etkinliği Projesi (Efficiency of Support Special Education Services Project) kapsamında yapılan araştırma ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin mevcut durumu tespit edilerek hizmetlerin ve kamu kaynaklarının daha etkili ve etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamaya yönelik yeni politikalar geliştirilmesi hedeflenmektedir.
AÇSHB ve UNICEF Türkiye Temsilciliği arasında imzalanan 2014-2015 Çalışma Planı kapsamında hazırlanan ve uygulanan “Bakım Evlerindeki Otistik Çocuklar için Rehabilitasyon Modeli Oluşturulması” Projesi kapsamında, çocuk bakım evlerindeki engelli çocuklar için bir rehabilitasyon modeli geliştirmek amacıyla çalışmalar yapılmıştır.
Sağlık Bakanlığı ve AÇSHB tarafından topluluk temelli ruh sağlığı hizmetlerinin ve topluluk temelli bakım hizmetlerinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için yürütülen çalışmalara paralel olarak, AB tarafından finanse edilen ve Dünya Sağlık Örgütü'nün teknik desteğiyle yürütülen “Engelli Bireyler için Hizmetlerin Geliştirilmesi Projesi” hayata geçirilmiştir.
Gençlik Bakanlığı ve AÇSHB arasında imzalanan protokollerin hükümleri uyarınca, alternatif bakım hizmetlerinden yararlanan engelli çocuklar ve ergenler, gençlik kamplarından faydalanabilmektedir.
Progeria (erken yaşlanma) hastalığı olan çocuklar ve aileleri arasında sosyal dayanışmayı arttırmak ve kamuoyunda pek bilinmeyen bu hastalıkla ilgili farkındalığı arttırmak amacıyla, STK'larla iş birliği içinde, Türkiye'de ilk kez “İstanbul 2014 Uluslararası Progeria Çocuklar Buluşması” düzenlenmiştir.
Akranlarla entegrasyon/sosyal içerme uygulamaları vasıtasıyla, engelli çocuklara sağlanan eğitimlerin yanı sıra, engelli çocuklara özel eğitim veren yatılı ve/veya gündüzlü okullar da kurulmuştur. Okul çağında olan, fakat engelleri nedeniyle zorunlu eğitimden yararlanamayan bireylere evde ya da hastanelerde eğitim hizmetleri sağlanmaktadır.
Engel türü, yerleşim alanının özellikleri, ulaşım olanakları ve halkın ilgisi temelinde, özel eğitime ihtiyaç duyan çocuk sayısı da hesaba katılarak 2015-2016 eğitim öğretim yılında 55 özel eğitim okulu/kurumu açılmıştır ve 2017 yılı için 106 özel eğitim okulunun/kurumunun inşaatı planlanmıştır.
Özel eğitim kurumlarında/okullarında eğitim alan tüm öğrencilere ücretsiz ulaşım olanağı ve öğle yemeği sağlanmaktadır.
Ortaokul düzeyinde özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar için özel eğitim sınıfları açmak amacıyla yürütülen çalışmalar tamamlanmıştır. İllerindeki bir okula kaydolamayan, işitme engelli ya da ortopedik engelli öğrenciler, özel mesleki eğitim liselerine ücretsiz olarak kaydolmaktadır.
Özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin yetenek sınavıyla öğrenci alan okullara (güzel sanatlar ve spor liseleri) kaydolmasına ilişkin düzenleme yapılmıştır. Merkezi Ortak Sınav Sistemi kapsamında, özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilere yönelik sınav rehberi hazırlanmıştır.
2017 yılında, özel eğitim kurumlarına/okullarına yapılan yatırımları hızlandırmak için projeler hazırlanmış ve Kalkınma Bakanlığı'nın yatırım programında yayımlanmıştır. Bu kapsamda, “Özel Eğitimi İyileştirme Projesi”ne 50.000.000 TL bütçe tahsis edilmiştir. Bu projenin hedefleri; Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi çalıştaylarını standartlaştırmak, özel eğitim sınıflarının ve destek eğitim odalarının eğitim materyali ihtiyaçlarını karşılamak ve özel eğitim okullarını tamir etmek/yenilemektir.
A. Hayatta kalma ve gelişme19
Yenidoğan, Çocuk ve Ergen İzleme Protokolleri güncellenmiş ve sahaya dağıtılmıştır. Yenidoğanların ve çocukların izlenmesi konusunda, temel olarak, hastalıklara yol açan koşulların erkenden tespit edilmesi ve önlenmesi öngörülmektedir. Belirlenen izleme dönemleri ve protokolleri doğrultusunda, yenidoğanlar ve çocuklar izlenmektedir ve bir sorun tespit edildiğinde erkenden müdahalede bulunulmaktadır. Prematüre ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerin daha iyi izlenmesi için Yüksek Riskli Bebek İzlem Rehberi hazırlanmış ve dağıtılmıştır.
B. Sağlık ve sağlık hizmetleri20
Türkiye'de, genel sağlık sigortası uygulaması kapsamında, tüm çocuklar 18 yaşına kadar, sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabilmektedir. Çeşitli nedenlerden dolayı Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan ve geçici koruma altında bulunan tüm bireyler de aynı haklardan ücretsiz olarak yararlanabilmektedir.
Türkiye'de aile hekimi uygulaması kapsamında, her bireyin bir aile hekimi vardır. Aile hekimleri; yaşa, cinsiyete ve hastalık gruplarına göre izleme ve tarama (kanser, kronik hastalıklar, doğum öncesi ve doğum sonrası anne ve bebek sağlığı, yenidoğan ve çocuk sağlığı, ergenler ve yetişkinler vb.) hizmetleri sunmaktadır. Bunun yanı sıra, koruyucu hizmetler de dâhil olmak üzere, birinci basamak sağlık hizmetleri de vermektedir.
Sağlık Bakanlığı tarafından “0-6 Yaş Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme” Programı uygulanmaktadır. Bu programın temel amacı; çocuğun zihinsel ve sosyal gelişim aşamalarını izleyerek destekleyici faaliyetleri birinci basamak sağlık hizmetlerine entegre etmektir. Dolayısıyla, biyo-psikososyal bir bakış açısı kullanılarak, hamile kadınların ve bebeklerin bütüncül bir şekilde izlenmesi amaçlanmaktadır. Program kapsamında, beslenme eksiklikleri düzeyinde yoksulluk, gelişme geriliği, annenin/babanın ruhsal bozuklukları, şiddet ve ihmal/istismar gibi risk faktörleri tespit edilebilmektedir.
Topluluk temelli ruh sağlığı hizmetleri sağlamak amacıyla, Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri (TRSM) kurulmuştur ve bu merkezleri yaygınlaştırma çabaları devam etmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın yatarak tedavi hizmeti veren sağlık tesislerine bağlı olarak faaliyet gösteren TRSM'ler, temel olarak sağlık birimleridir. Bu sağlık birimleri; coğrafi bölgelerinde bulunan ve ciddi bir ruhsal rahatsızlığı olan hastalara ve hastaların ailelerine bilgi vermekte, ayakta tedavi hizmeti ve takip hizmeti sunmaktadır. TRSM’lerde sunulan hizmetler, hastaların toplum içinde yaşama becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda rehabilitasyon, psiko-eğitim, mesleki terapi, grup terapisi ya da bireysel terapi ve psikiyatrik kliniklerle işbirliği gibi yöntemler kullanılmaktadır. Gerektiği takdirde, gezici bir ekiple birlikte, hastalar yaşadıkları yerde takip edilmektedir.
Bebek maması etiketlerinde, anne sütünün bebek için en uygun besin olduğu, bebek formülünün anne sütü ile beslenmenin mümkün olmadığı durumlarda ve yetkili sağlık görevlisinin tavsiyesi üzerine kullanılması gerektiği belirtilmektedir. Bebek mamaları ve hayatının ilk birkaç ayında bebeğin beslenmesi için uygun sütler, Türk Gıda Kodeksi Bebek Formülleri Tebliği ile düzenlenmiştir. Söz konusu tebliğ, Xxxx Sütü Muadillerinin Pazarlanması ile ilgili Uluslararası Yasa'nın” (Mama Kodu) hükümlerini de içermektedir.
“Sağlıkta Dönüşüm Programı” kapsamında, ülke çapında, 29 sağlık hizmeti bölgesi oluşturulmuştur. Böylece tedavi çeşitliliğinin yaygınlaştırılması sağlanmıştır. Bu çerçevede, hastaların kendi sağlık hizmeti bölgelerinde, en uygun koşullarda, her türlü sağlık hizmetini alması amaçlanmaktadır.
Ülke çapında tedavi çeşitliliğini yaygınlaştırmak, sağlık alanında bölgesel kalkınmayı tamamlamak, hizmet kalitesini arttırmak ve aynı yerleşke içinde ihtiyaç duyulan tüm hizmetleri bütünleşik bir şekilde sunmak amacıyla, 2017 yılında, ilk şehir hastaneleri açılmıştır.
Türkiye'de 18 yaşından küçük çocuklara yönelik tedavi hizmetleri, Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezleri’nde (ÇEMATEM) sağlanmaktadır. Türkiye'de toplam 17 adet ÇEMATEM bulunmaktadır. Bu merkezlerde, tıbbi tedavi sağlanmasının yanı sıra, toplumsal entegrasyon ve psikososyal destek hizmetleri kapsamında Sigara, Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Programı da uygulanmaktadır. Merkezlerde verilen tedavi hizmetleri; sosyal güvenlik sistemi kapsamında ücretsiz olarak sunulmaktadır.
Yatağa bağlı olan hastaların tıbbi bakımı ve rehabilitasyonu için bu hastalara, ev ortamında, Evde Sağlık Hizmeti sağlanmaktadır.
Geleceğin Kan Bağışçılarının Kazanımı Projesi; düzgün, etkili, etkin ve zamanında eğitim vasıtasıyla çocukların daha bilinçli olmasına ve sağlıklı bir geleceğe sahip olmasına katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır. AÇSHB başkanlığında, MEB ve Türk Kızılayı ile işbirliği içinde yürütülen proje 24 Haziran 2016 tarihinde tamamlanmıştır. Erken çocukluk eğitimi vasıtasıyla, olumlu davranış değişikliğini ve kan bağışı hakkında farkındalığı arttırmayı hedefleyen proje kapsamında, ülke genelinde 6-18 yaşları arasında 252.000 ilkokul ve ortaokul öğrencisine ulaşılmıştır, eğitim faaliyetleri ve interaktif etkinlikler gerçekleştirilmiştir.
C. Sağlık sorunlarını tespit etme, çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığını güçlendirme, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıkları önleme ve mücadele çalışmaları
Ek'te yer alan Tablo 77'de bu konuda ayrıntılı bilgilere yer verilmektedir.
D. Ergenlerin üreme sağlığı hakları ve sağlıklı yaşam
Ergen ve gençlere yönelik hizmet sunumunu optimize etmek amacıyla “Ergen İzlem Protokolleri” tamamlanmıştır. Birinci Basamak Sağlık Çalışanları için “Ergen Sağlığına ve Sorunlarına Yaklaşım Cep Kitabı”nı hazırlamak için yürütülen çalışmalar hâlen devam etmektedir.
Sağlık, üreme sağlığı, büyüme ve gelişme gibi konular ve ergen sağlığı için alınabilecek tedbirler, MEB tarafından ilkokullarda ve ortaokullarda uygulanan Fen Bilimleri müfredatına (3.-8. sınıflar) dâhil edilmiştir. Sağlık kültürü ve dengeli beslenme ile ilgili konular da müfredata eklenmiştir.
E. Çocukları uyuşturucu kullanımından korumaya yönelik tedbirler21
Anayasa ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca, ilgili kamu kurumları; çocukları ve gençleri alkol ve uyuşturucu bağımlılığından, suç işlemekten, kumar oynamaktan ve benzer kötü alışkanlıklardan korumak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bir çocuğa uyuşturucu ya da uyarıcı madde sağlandığında veya satıldığında, bu maddeleri sağlayan ya da satan kişiye uygulanacak cezalar ağırlaştırılmaktadır.
Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu; Başbakan Yardımcısının başkanlığında kurulmuştur. 2014/9 Sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca, Cumhurbaşkanı ve ilgili Bakanlar tarafından uygun görülen kıdemli kamu görevlileri, temsilciler olarak kurulda yer almıştır. Söz konusu kurul; kurumlar arasında iş birliğini ve koordinasyonu sağlamayı; temel stratejiler belirlemeyi; eylem planları hazırlamayı, onaylamayı, değiştirmeyi, güncellemeyi ve takip etmeyi; uyuşturucu ile mücadele bağlamında uygulamaları değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
2016-2018 yıllarını kapsayan Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Eylem Planı ve Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi hazırlanmış ve uygulanmıştır.
Eylem Planı çerçevesinde, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı, bilimsel bir yaklaşım doğrultusunda hazırlanmıştır. Bu program; her yaş düzeyine uygundur, kanıt temellidir ve çeşitli modüllerden oluşmaktadır. Bu programın temel amacı; yaygın eğitim vasıtasıyla, örgün eğitimin her düzeyindeki öğrencilere, öğretmenlere, ailelere ve toplumun tüm kesimlerine ulaşmaktır. Bu program için e-öğrenme portalı da oluşturulmuştur. Program kapsamında verilen eğitimler hâlen devam etmektedir. Eğitimler; anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise öğrencileri ve yetişkin grupları için ayrı ayrı ve özel olarak hazırlanmış modüllere dayanmaktadır. 22.000 rehber öğretmene eğitim verilmiştir. 2016'da, Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı kapsamında, 41.208 kurs başlatılmıştır ve bu kurslarla 1.486.239 kişiye ulaşılmıştır.
Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Acil Durum Eylem Planı çerçevesinde “Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı” hazırlanmıştır. Bu program; ilk aşamada sağlanan hizmetlerin etkinliğini arttırmayı amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra, aile hekimlerinin, uyuşturucu kullanan ya da uyuşturucu bağımlısı bireyleri tedavi etmek ve bu kişilerin ailelerine destek vermek için gereken niteliklere sahip olmasını sağlamaktadır. Bu program çerçevesinde, 2015 ve 2016 yıllarında 81 ilde eğitimler tamamlanmış ve 19.187 aile hekimi eğitim almıştır. Aile hekimlerine ilave eğitim verilmesi suretiyle, hekimlerin sorumlu oldukları kişilere erken teşhis ve danışmanlık hizmeti sunmaları ve bağımlılığı çok ciddi düzeyde olmayan hastalara ayakta tedavi hizmeti vermesi sağlanmıştır.
Emniyet Genel Müdürlüğü; Türkiye'de uyuşturucu ve uyarıcı madde üretimiyle ve satışıyla yapılan mücadeleyi etkinleştirmek amacıyla, “Narkotim Projesi”ni uygulamaya koymuştur. Proje kapsamında, çocukların bulunduğu yerlerde uyuşturucu üretimini ve satışını önlemeye yönelik çalışmalar aralıksız olarak sürdürülmektedir. 2015 yılında, çocukları uyuşturuculardan korumak amacıyla, temel olarak okullarda, 958 eğitim faaliyeti düzenlenmiştir.
İçişleri Bakanlığı ve MEB tarafından imzalanan “Okullarda Güvenli Ortamın Sağlanmasına Yönelik İşbirliği Protokolü” 2016 yılında tekrar gözden geçirilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğünün 2017/23 Sayılı Genelgesi ve İçişleri Bakanlığının 2017/2 Sayılı Genelgesi uyarınca, öğrencileri uyuşturucu bağımlılığından ve diğer kötü alışkanlıklardan korumak amacıyla, Çocuk, Narkotim ve Kamu Asayişi ekipleri tarafından diğer kurumlarla birlikte gerçekleştirilen, çocuk korumaya yönelik denetim sayısı arttırılmıştır. Motosikletli Polis Ekipleri ve Uyuşturucu ile Mücadele Birimleri tarafından, okullara yakınlardaki yerlerde Narkotim Ekipleri görevlendirilmektedir.
Uyuşturucu kullanımını ve bağımlılığını önlemek amacıyla, “Uyuşturucu Kullanımı ve Bağımlılıkla Mücadele” hakkında 2014/20 sayılı Genelde yayımlanmıştır. Okullarda ve kurumlarda gerekli tedbirler alınmıştır.
MEB tarafından yürütülen, “0-18 Yaş Aile Eğitimi Programı” kapsamında, okullardaki/kurumlardaki öğrencilere ve ailelere eğitimler sağlanmıştır.
Her yıl bağımlılığın ve kötü alışkanlıkların önlenmesine ilişkin vaazlar da verilmektedir.
Türkiye'deki lise öğrencileri arasında “Tütün, Alkol ve Madde Kullanımına Yönelik Tutum ve Davranış” araştırması yürütülmüştür. Bu araştırmayla 11.812 kişiye ulaşılmıştır. Yasadışı ve bağımlılık yapıcı bir maddeyi en az bir kez kullanan öğrenci oranının %1,5 olduğu tespit edilmiştir.
F. Sosyal güvenlik, çocuk bakım hizmetleri ve tesisleri
Daha önce belirtildiği üzere, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca, 18 yaşını doldurmamış kişiler genel sağlık sigortalısı olarak kabul edilmektedir. Ek'te yer alan Tablo 81'de bu konuda ayrıntılı bilgi verilmektedir.
G. Yaşam standartlarına ve yiyecek, giysi ve barınmaya yönelik maddi yardım ve destekler de dâhil olmak üzere, çocuğun fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimini güvence altına almak ve yoksulluğu ve eşitsizliği azaltmak için alınan tedbirler22
AÇSHB tarafından ev temelli bir yaklaşım çerçevesinde, sosyal yardım ve proje destek programları uygulanmaktadır. Yoksul ailelere yardım sağlanırken hane yapısı dikkate alınmaktadır. Özellikle de çocuklu ailelere, temel olarak, çocukların eğitimine ve sağlığına öncelik veren yardımlar sağlanmaktadır.
Eğitim; etkin bir sosyal yardım programı geliştirilmesi ve yoksullukla başarılı bir şekilde mücadele edilmesi açısından önemli bir rol oynamaktadır. Bu hususu göz önünde bulunduran Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’nun önemli bir bölümünü eğitim yardımları için kullanmaktadır.
Her eğitim öğretim yılının başlangıcında, yoksul ailelerin veya ihtiyaçlı ailelerin, ilkokula ve ortaokula devam eden çocuklarının temel okul ihtiyaçları (okul formaları, ayakkabılar, okul çantaları ve kırtasiye malzemeleri gibi ihtiyaçlar) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ile karşılanmaktadır. İlkokul öğrencilerinin ders kitapları, ücretsiz olarak MEB tarafından sağlanmaktadır. Özel Eğitime İhtiyaç Duyan Öğrencilerin Okullara Erişimini Sağlayan Ücretsiz Ulaşım Hizmeti hâlen devam etmektedir.
Geçici koruma altındaki Suriyeli ailelere ve maddi güçlükler nedeniyle çocuklarını okula gönderme konusunda sıkıntı çeken diğer dezavantajlı ailelere, çocuklarının okula düzenli olarak devam etmesi şartına bağlı olarak “Şartlı Eğitim Yardımı” sağlanmaktadır.
Şartlı Sağlık Yardımı kapsamında, toplumun en yoksul kesimine, 0-6 yaş grubundaki çocuklarını düzenli olarak sağlık kontrolüne getirmeleri şartına bağlı olarak düzenli nakit yardımı sağlanmaktadır.
VIII. Eğitim, serbest zaman etkinlikleri ve kültürel etkinlikler
A. Mesleki eğitim ve rehberlik de dâhil olmak üzere eğitim hakkı23
Eğitim hakkı; Anayasa’da, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda ve diğer yasal düzenlemelerde garanti altına alınmıştır. İlkokul eğitimi, zorunlu ve ücretsizdir. Çocuklarını okula göndermeyen kişilere adli ve yasal yaptırımlar uygulanır. Geçici koruma altındaki bireyler ve Türkiye'ye sığınmak zorunda kalmış kişiler de çeşitli nedenlerden dolayı bu haklardan ücretsiz olarak yararlanırlar.
AB ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen Ortaöğretimde Okula Devam Oranlarının Arttırılması Projesi (Increasing School Attendance in Secondary Education Project), kapsamında, yoksul ailelerin lise çağında olan, fakat okulu erken terk etme riski bulunan çocuklarına destek verilerek 2014-2015 ve 2015-2016 eğitim-öğretim yıllarında tek seferlik teşvikler sağlanmıştır. Bu proje; Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA 4) İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Bileşeni kapsamında hazırlanmış ve AB Komisyonu tarafından 12 Kasım 2014'te onaylanmıştır. Proje bütçesinin %85'i AB kaynakları ile finanse edilirken %15'i Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ile finanse edilmiştir. Onaylanan toplam proje bütçesi, 48.000.000 avrodur (yaklaşık 158.000.000 TL). Bu tutarın 41.000.000'u AB ve 7.000.000'u Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’ndan karşılanmıştır.
İşletmelerde Mesleki Eğitim ve Staj için Devlet Teşviki Sağlanması (Providing State Incentives for Occupational/Vocational Training in Enterprises) kapsamında, işletmelerde mesleki eğitim alan öğrencilere, işletmede çalışan kişi sayısından bağımsız olarak, asgari ücretin en az %30'u kadar ücret ödenmektedir. 20'den az personel istihdam eden işletmelere asgari ücretin 2/3'ü, 20 ya da daha fazla personel istihdam eden işletmelere aynı toplamın 1/3'ü devlet desteği olarak sağlanmaktadır. Devlet sübvansiyonu, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacaktır.
İşletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler gibi staj yapan öğrencilere de staj ücreti ödenecektir.
Çıraklık eğitimini, zorunlu eğitim kapsamına dâhil etmeye yönelik mevzuat çalışmaları devam etmektedir.
MEB'e bağlı okullarda eğitimine devam eden, geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerle ilgili olarak Türkçe dil eğitimiyle ilgili ilave programlar oluşturulması, uyum programı düzenlenmesi, temel olarak denklik koşullarını sağlayan ve ara sınıflara kayıt yaptırmış öğrencilere telafi eğitimi hizmetleri sunulması, okul materyallerinin dağıtılması, kendi dillerini öğrenmeleri için öğrencilere kendi dillerinin seçmeli ders olarak sunulması ve bu okullarda ortaya çıkabilecek sınıf ve öğretmen ihtiyacının karşılanması için çalışmalar başlatılmıştır.
B. Eğitimin niteliğine yapılan atıflarla birlikte eğitim hedefleri
Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2015-2019 Stratejik Planı; eğitime ve mesleki eğitime erişim, eğitim kalitesi ve kurumsal kapasite hususları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. 2015 yılında, Yüksek Planlama Kurulu; öğrenci, öğretmen, okul, ilçe ve il gelişim seviyelerinin ülke genelinde yıllık olarak izlenmesi, değerlendirilmesi ve Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kalite Endeksinin oluşturulması amacıyla Millî Eğitim Kalite Çerçevesini kabul etmiştir.
Temel eğitim veren okullarda eğitim kalitesini arttırmak için Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Standartları Sistemi kurulmuştur. Okulların mevcut kaynakları hakkında gerekli bilgiler, bu sistemdeki standartlar ve alt standartlar vasıtasıyla toplanmaktadır. Bu sistem; okul çağındaki tüm çocukların eğitim hizmetlerine koşulsuz bir şekilde erişmesini ve okula düzenli olarak devam etmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Eğitim kalitesini arttırmak için yapılan çalışmalar kapsamında, nitel ve nicel araştırma sonuçlarının yanı sıra eğitim alanındaki yöneticilerden, eğitim müfettişlerinden, özel okul temsilcilerinden, çeşitli STK temsilcilerinden, öğretmenlerden, öğrencilerden ve velilerden alınan öneriler doğrultusunda, haftalık ders takvimi güncellenmiş ve 20.02.2017 tarihli ve 10 Sayılı Kurul Kararı ile onaylanmıştır. Bu Takvim, 2017-2018 eğitim-öğretim yılından itibaren tüm sınıflarda uygulanacaktır.
Okullarda yabancı dil öğrenimin daha etkili olmasını sağlamaya yönelik çalışmalar kapsamında, yoğunlaştırılmış yabancı dil eğitimi uygulamasının hayata geçirilmesi amacıyla “2017 Programı” kapsamında yürütülen çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmalar; 30 Ekim 2016 Tarihli ve 29873 sayılı (mükerrer) Resmî Gazete'de yayımlanan “2017 Programı”nda yer alan şu tedbirler doğrultusunda gerçekleştirilmektedir: Tedbir 6 kapsamında “İlkokuldan sonraki ilk yıl tüm öğrenciler için ortaokula hazırlık sınıfı olarak yeniden yapılandırılacaktır” ve Tedbir 9 kapsamında “Bireylerin en az bir yabancı dili yazılı ve sözlü iletişim kurabilecek şekilde iyi derecede öğrenmesini sağlamak üzere eğitim yöntemleri geliştirilecek ve gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Bu kapsamda, ortaokula geçişte bir yıl hazırlık sınıfı olarak okutulacaktır.”
64. Hükümet Programı 2016 Xxxx Xxxxx Planı ve 10. Kalkınma Planı kapsamında yer alan “Öncelikli Dönüşüm Programları” çerçevesinde, ortaöğretim kurumlarında verilecek ortak ve seçmeli derslerin değerlendirilmesi, basitleştirilmesi, güncellenmesi ve geliştirilmesi için yürütülen çalışmalar tamamlanarak Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'na sunulmuştur. Tüm ortak dersler, Xxxxx'xx gündemine alınmıştır.
Hem Onuncu Kalkınma Planı'nda hem de MEB'in 2015-2019 Stratejik Planı”nda yer alan “plan dönemi sonuna kadar dezavantajlı gruplar başta olmak üzere, eğitim ve öğretimin her tür ve kademesinde katılımı, eğitim ve öğretimi tamamlama oranlarını arttırmak” hedefi doğrultusunda eğitimde kalite odaklı bir anlayış benimsenmiştir. MEB'in eğitime erişimi arttırma, eğitim kalitesini iyileştirme ve kurumsal kapasiteyi geliştirme alanlarındaki çalışmaları yoğun bir şekilde devam etmektedir. Eğitim kalitesinin ve insan sermayesinin iyileştirilmesi bağlamında, ikili eğitim kaldırılmış ve beşinci sınıfların yabancı dil eğitimiyle ilgili müfredat yeniden düzenlenmiştir.
Müfredatın güncellenmesi ve geliştirilmesi, bilim ve teknolojideki gelişmeleri, bireylerin, toplumun ve ekonominin ihtiyaç ve gereksinimlerini dikkate alarak devam etmektedir. Ders kitaplarını incelenme ve değerlendirmede İnceleme Kurulu, ders kitaplarının kalitesinin ve sektörün yüksek kalitede ders kitapları hazırlama kapasitesinin iyileştirilmesine katkıda bulunmaktadır.
Eğitime erişimin yanı sıra, eğitim kalitesini de arttırmak için proje okulları uygulaması yürütülmektedir.
C. Azınlık gruplarından ve yerli gruplardan gelen çocukların kültürel hakları24
Anayasa’nın 10. maddesinde, kanun önünde eşitlik ilkesini vurgulanmaktadır. Temel özgürlükler ve haklar, Anayasa’da garanti altına alınmıştır. Vatandaşlık; sadece etnik kimliğe dayalı değildir ve eşitlik ilkesi doğrultusunda düzenlenmiştir. Ülkedeki farklı etnik ve dinî gruplar, kültürel zenginliğin bir parçası olarak kabul edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kanun ve uygulamalarında ırk, ten rengi, cinsiyet, dil, siyasi görüş ya da diğer görüşler; ulusal, etnik ve sosyal köken ya da diğer bir statü temelinde hiçbir ayrım yapılmaksızın çocukların, çocukların ailelerinin ya da Sözleşme'de belirtilen yasal temsilcilerin hakları tanınmaktadır. Dolayısıyla ülkede etnik kökene dayalı hiçbir resmî istatistik tutulmamakta ve analiz yapılmamaktadır.
Türkiye'deki azınlıkların hakları; 1923 yılında imzalanan Lozan Xxxxx Xxxxxxxxxx’nda düzenlenmiştir. Bu antlaşmaya göre, gayrimüslim Türk vatandaşları, “azınlık” kategorisi altında yer almaktadır. Gayrimüslim azınlıklara mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları; geri kalan Türk vatandaşları ile aynı ve eşit haklardan yararlanmaktadır. Buna ek olarak, Lozan Xxxxx Xxxxxxxxxx doğrultusunda, kendilerine tanınan azınlık statüsünden de faydalanmaktadırlar. Gayrimüslim azınlıkların kendi okulları, ibadet yerleri, vakıfları, hastaneleri ve medya kuruluşları vardır. Gayrimüslim azınlıkların ibadet yerleri, kendi dernekleri ya da vakıfları tarafından yönetilmektedir. İbadet yerleriyle ilgili mülkiyet hakları, bu yerleri kuran gerçek ya da tüzel kişilerde kalmaktadır.
Gayrimüslimlerin kendi dinî programlarını hazırlama ve seçmeli temel din bilgisi dersi kapsamında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına sunma hakkı vardır.
D. İnsan hakları hakkında eğitim ve vatandaşlık eğitimi
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK); MEB müfredatında ayrımcılığı yasaklama ve insan haklarıyla ilgili bölümlerin hazırlanmasına katkıda bulunma sorumluluğuna sahiptir. İlkokullarda verilen “İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi” dersi müfredatında; hak, özgürlük, adalet, eşitlik, birlikte yaşama, farklılıklara saygı duyma vb. kavramlar genel çerçeveyi oluşturmaktadır. Seçmeli Hukuk ve Adalet dersinde ise hak arama hürriyeti, hak arama sürecinde sağlanan yasal olanakları bilme hakkı, uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülebileceği gibi öğrenme çıktılarına yer verilmektedir. Haklar, özgürlükler, eşitlik vb. ile ilgili öğrenme çıktıları; Türk dili, sosyal bilgiler, İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük gibi derslerin müfredatına da eklenmiştir.
E. Dinlenme, oynama, boş zaman değerlendirme, eğlenme ve kültürel ve sanatsal etkinliklere katılma hakkı25
Öğrencilerin eğitici ve eğlenceli etkinlikler vasıtasıyla sosyalleşmesine yardım etmek amacıyla, ilköğretim kurumları tarafından düzenlenen ücretsiz etkinlikler; öğrencilerin zihinsel, fiziksel, sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Trafikte Gençlik Hareketi Projesi kapsamında, özellikle de lise çağındaki gençler için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Söz konusu proje, trafikte güvenlik hakkında farkındalığı ve bireysel sorumluluğu arttırmak amacıyla, sorumluluk hareketi çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
IX. Özel Koruma Tedbirleri
A. Mülteci, göçmen ve refakatsiz çocuklar26
Korumaya ihtiyaç duyduğu tespit edilen tüm refakatsiz çocuklar, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında koruma altına alınırlar. AÇSHB Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Refakatsiz Çocuklar Yönergesi; refakatsiz çocuklara sağlanan hizmetlerin etkinliğini ve performansını arttırmak ve refakatsiz yabancı çocuklara hizmet veren kurumlar/kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla 20.10.2015 tarihinde yayımlanmıştır. Refakatsiz yabancı çocuklar için 10 adet Çocuk Destek Merkezi de kurulmuştur.
Mültecilere yönelik geçici barınma merkezlerininbulunduğun illerin (Hatay, Kilis, Gaziantep, Osmaniye, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Adıyaman, Adana, Malatya ve Mardin) İl Müdürlükleri ya da Psikososyal Destek Ofisleri/Birimleri tarafından psikososyal destek hizmetleri sağlanmaktadır. Bakanlık tarafından sağlanan psikososyal destek hizmetlerinin kapasitesini arttırmak ve il düzeyinde koordinasyon sağlamak amacıyla, 70.000 ya da daha fazla Suriyelinin yaşadığı veya mülteciler için geçici barınma merkezlerinin bulunduğu yerlerde “Psikososyal Destek Ofisi/Birimleri” kurmak ve diğer illerde yetkili bir kişi görevlendirmek için çalışmalar başlatılmıştır.
Türkiye'nin 1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin Cenevre Sözleşmesi'ne koyduğu çekince, çocukların haklara ve hizmetlere erişimini olumsuz yönde etkilememektedir.
İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen “Çocuk ve Gençler Sosyal Koruma ve Destek Programı” çerçevesinde, uluslararası koruma altındaki dezavantajlı çocukların sosyal uyumunu sağlamak, çocukların sosyal alanda ve eğitim alanında karşılaştıkları güçlükleri ortadan kaldırmak için çaba gösterilmektedir.
AÇSHB ve UNICEF arasındaki iş birliği çerçevesinde, İl Çocuk Hakları Komiteleri vasıtasıyla, Suriyeli çocukların topluma entegre edilmesini sağlamak amacıyla “Geçici Barınma Merkezleri Dışında Yaşayan Suriyeli Çocuklara Yönelik Sosyal Uyum ve Eğitim Programları (Social Adaptation and Training Programs for Syrian Children Living Outside the Temporary Refuge Centers)” başlatılmıştır. Programlar; Suriyeli çocukların sosyal uyum sorunlarını asgari düzeye indirmeyi, mevcut riskler ve bu risklerin toplumsal kaynakları hakkında farkındalığı arttırmayı, iki kültür arasında karşılıklı anlayışı ve hoşgörüyü geliştirmeyi de hedeflemektedir. Bu programlar ile 2016'nın sonuna kadar yaklaşık 30.000 çocuğa ulaşılmıştır.
2014 yılında, mültecilere yönelik geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, Aile Eğitim Programlarından (AEP) alınan 19 bölüm Arapçaya çevrilmiştir ve çocukların yüksek yararına hizmet isteyen aileleri güçlendirmek için AÇSHB ve UNICEF arasındaki iş birliği kapsamında uygulanmıştır. Programa, Çocuk Koruma Eğitimi de dâhil edilmiştir. En az üniversite mezunu olan Suriyeliler için eğitici eğitimi programı düzenlenmiş ve 105 öğretmene eğitim verilmiştir. Bu öğretmenler; halk eğitimleri vasıtasıyla 12 geçici barınma merkezinde yaklaşık 15.000 Suriyeliye eğitim vermiştir. UNICEF; halk eğitimi hizmetleri karşılığında, sosyo-ekonomik statülerine destek vermek için Suriyeli öğretmenlere teşvik ödemeleri yapmaktadır. Böylece, Suriyelilerin toplumla olumlu ilişkiler geliştirmesi ve kendi kapasitelerinin farkına vararak topluma uyum sağlaması kolaylaşmaktadır.
Altmış bin Arapça broşür DİB tarafından basılmış ve ilgili müftülüklere dağıtılmak üzere gönderilmiştir. Bu broşürler; Türkiye'de uluslararası koruma altında olan yabancılara aile, ebeveynler arasında iletişim, çocuk ve genç psikolojisi konularında bilgi vermeyi ve sağlıklı iletişim becerileri geliştirmelerine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
MEB tarafından sunulan psikososyal koruma, önleme ve müdahale hizmetleri kapsamında, öğrencilerin başa çıkma becerilerini geliştirmek ve normalleşmelerini sağlamak amacıyla, öğrencilerle birlikte, Psiko-eğitim (Travma Sonrası Normal Tepkiler) Programı uygulanmaktadır. Savaşın ve göçün travmatik etkisini yoğun bir şekilde yaşayan ve normalleşmekte güçlük çeken çocuklar için Grupla Psikolojik Danışma (Toparlanma Tekniklerinin Öğretilmesi) Programı kapsamında ilave çalışmalar da yürütülmektedir. Sözü edilen programların aile oturumları; aileleri desteklemek amacıyla, öğrencilerin aileleri tarafından yürütülmektedir.
Geçici koruma altındaki öğrencilere; uygun yükseköğretim kurumları, meslekler ve merkezi sınavlar hakkında danışmanlık hizmetleri ve bilgiler sağlanmaktadır.
Suça sürüklenen ya da suç mağduru veya tanığı olan çocuklar arasında, cinsel suçlara ve aile içi şiddete maruz kalan dezavantajlı çocuk grupları, faille karşılaşması riskli olabilecek mağdurlar ve özel bir ortamda ifade vermesi gereken mağdurlar AGO'lardan faydalanabilmektedir. Bu dezavantajlı gruplar arasında; terör mağdurları, göçmen kaçakçılığına ve ticaretine maruz kalan kişiler, kadınlar, yaşlılar ve engelli mağdurlar da yer almaktadır.
B. Azınlık gruplarından ve yerli gruplardan olan çocuklar
Bir önceki raporda ve bu raporun VII.C. bölümünde bu konuyla ilgili bilgi verilmiştir.
C. Sokakta yaşayan çocuklar
Mobil i Barış Ekibi Projesi (Mobile Peace Team Project), sokaklarda çalışmaya veya dilenmeye zorlanan çocukların her türlü istismar ve tehlikeye karşı savunmasız olmaları sebebiyle derhal koruma altına alınması gereken illerde farklı kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde uygulanmaktadır.
Mobil ekipler Türkiye’nin tüm illerinde çalışan, dilenen ve risk altında olan çocukları tespit etmek amacıyla AÇSHB tarafından oluşturulmuştur ve bu ekipler aracılığıyla çocukların sosyal hizmetler ve yardımlardan faydalanması, eğitimlerini tamamlaması ve gelecekte bir iş sahibi olmalarının sağlanması hedeflenmektedir.
D. Sömürü mağduru çocuklar ile fiziksel ve psikolojik tedavi ve topluma kazandırma tedbirleri27
Anayasa, çocukların ve gençlerin korunmasını güvence altına alır. Anayasa’da “Hiç kimse yaşına, cinsiyetine ve gücüne uygun olmayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar, çalışma koşulları bakımından özel olarak korunurlar.” hükmü yer almaktadır. Aşağıda yeni gelişmelerle ilgili bilgiler verilmektedir.
Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi uyarınca taraf devletlerin oluşturması gereken 7/24 irtibat noktaları bağlamında Türkiye’nin Ulusal İrtibat Noktası olarak Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlendirilmiştir. 7/24 iletişim ağı; bilgi aktarımı ve depolanmasına ilişkin ulus aşırı talepler için önemli bir ağdır.
2007 yılında, dünya çapında çevrimiçi çocuk sömürüsüyle etkin bir şekilde mücadele etmek amacıyla ABD merkezli Ulusal Kayıp ve Sömürüye Uğramış Çocuklar Merkezi (NCMEC) kurulmuştur. Bu kuruluş, internette çocuk pornografisini ortadan kaldırmak amacıyla sektör temsilcileriyle iş birliği halinde çalışmaya başlamıştır. Türkiye ve NCMEC tarafından 23.10.2014 tarihinde imzalanan anlaşmayla irtibat noktası olarak Emniyet Genel Müdürlüğü görevlendirilmiştir.
Geçerli yasal çalışma yaşı ve çocuk işçiliği de dâhil olmak üzere ekonomik sömürü mağduru olan çocuklar28
Türkiye 1998 yılında 138 Sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi’ni ve 2001 yılında 182 Sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğine İlişkin Sözleşme’yi onaylamıştır.
2005 yılında 182 Sayılı Sözleşme’ye göre ilgili kurum ve kuruluşların katkılarıyla AÇSHB tarafından, 2005-2015 yıllarını kapsayan “Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi İçin Zamana Bağlı Politika ve Program Çerçevesi” hazırlanmıştır ve uygulanmaktadır. 2015 yılında tamamlanan politika ve program çerçevesi, 2017-2023 dönemini kapsayacak şekilde güncellenmiş ve Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023) hazırlanmıştır.
Türkiye’de Mevsimlik Fındık Tarımında En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesine Yönelik Kapsamlı Model Projesi (2012-2017) ILO iş birliğinde gerçekleştirilmiştir. İthal Tarım Ürünlerinde Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi ve İstihdama İlişkin İyi Uygulamaların Sürdürülmesi Amaçlı İşbirliği: Türkiye’deki Fındık Tedarik Zincirinde Uygulama Önerilerinin Denenmesi Pilot Projesi, Adil Çalışma Derneği’nin katkılarıyla eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın eşgüdümünde yürütülmüştür. Proje, çocukların fındık üretiminde çalışmasının önlenmesine odaklanmaktadır ve Ordu, Düzce ve Sakarya illerindeki yaklaşık 1.000 fındık tarlasında uygulanmaktadır.
2010/6 sayılı 24 Mart 2010 tarihli “Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi” başlıklı genelgeye göre “Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi (METİP)” doğrultusunda çocukların mevsimlik gezici tarım işlerinde çalışmalarını engellemek ve eğitime erişimlerini arttırmak amacıyla adımlar atılmaktadır. 2010/6 sayılı Başbakanlık Genelgesi 2017 yılında güncellenmiştir ve METİP ulusal kaynaklar kullanılarak tekrar uygulanacaktır. Mevsimlik gezici/yarı gezini tarım işçisi ailelerin çocuklarının eğitime erişimini ve okula devamlılığını sağlamak amacıyla MEB tarafından Mevsimlik Gezici/Yarı Gezici Tarım İşçisi Ailelerin Çocuklarının Eğitime Erişim Hakkına ilişkin genelge yayınlanmıştır ve 21 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Çocukların yasadışı uyuşturucu ve madde üretimine katılması
Uyuşturucu ve uyarıcı madde üretimi ve ticareti, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmaktadır. Bu rapor, çocukları madde kullanımına karşı korumak için alınacak tedbirler başlığı altında detaylı bilgi içermektedir.
Cinsel istismar ve sömürü
Türkiye Cumhuriyeti, Lanzarote Sözleşmesi’ne taraf devletlerden biridir. Adalet Bakanlığı, Komite’nin denetim organı olan Lanzarote Komitesi’nin çalışmalarına Türkiye adına düzenli olarak katılmaktadır.
Çocuk dostu alanların oluşturulması, uzman kişilerce çocukların ifadelerinin alınması, çocuğun ifadesinin tek seferde alınması ve ikincil örselenmenin önlenmesi amacıyla 30 ildeki 31 mahkeme binasında 31 görüşme odasının kurulması, Adalet Bakanlığı tarafından 2012-2014 yılları arasında yürütülen Çocuklar için Adalet Projesi’nin çıktıları olmuştur. Mağdurun ifadesi alınırken, mağdurun kendisini güvende hissetmesini sağlayacak şekilde bir görüşme ortamı kurulur ve çocuğu ifadeye hazırlamak ve desteklemek amacıyla bir uzman eşliğinde özel bir odada (mikrofonlu kulaklık yoluyla) soruları savcı veya hâkim sorar.
Cinsel istismara uğramış çocukların ikincil örselenmesini en aza indirmek için Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) ihtiyaçlar doğrultusunda genişletilmektedir.
Cinsel istismar mağduru çocuklar dâhil olmak üzere, tüm suç mağdurları için Çocuk Destek Merkezleri kurulmuştur ve ülke genelinde 36 ÇODEM faaliyet göstermektedir. Cinsel suç mağduru olan çocuk anneler ve hamile çocuklar için 2 ÇODEM ve 8 birim vardır. Merkezler, çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamak, fiziksel, duygusal, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını belirlemek ve onları ailelerine ve akrabalarına dönmeye hazırlamaya yönelik gerekli müdahaleleri gerçekleştirmek için çalışmaktadır. Merkezler; örselenme, suça itilme, sokakta yaşama, gebelik ve yaşa ve cinsiyete dayalı madde bağımlılığı konularında uzmanlaşmıştır.
Çocuk kaçırma, satışı ve ticareti
İnsan ticareti suçu 5237 sayılı TCK’nın 80. maddesinde düzenlenmiştir. Satmak veya köle işçilik ya da fuhuş yapmaya zorlamak amacıyla çocukların kaçırılması, insan ticareti suçu kapsamına girmektedir. Çocuklar insan ticareti mağduru ise; failin cezalandırılması için tehdit, baskı, şiddet, nüfuzu kötüye kullanma veya ayartma fiilleri aranmaz.
Söz konusu maddede, bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunacağı da belirtilmektedir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu kanunlarla düzenlenmiştir ve bu suç için ceza şartı vardır. Bu nedenle, söz konusu suç bir örgüt aracılığıyla işlenirse de cezalandırılmalıdır.
Diğer sömürü biçimleri
Çocukları medyanın olumsuz etkilerinden korumayı amaçlayan 1117 sayılı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu hâlen yürürlüktedir.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun uygulanması için, çocuk haklarının korunması amacıyla “Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması” ilkesine uyulmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, çocukların reklamlarda ve duyurularda sömürülmesini engelleyici bir yapıdadır.
E. Kanunla ihtilaf halinde olan çocuklar, çocuk mağdurlar ve çocuk tanıklar
Mağdur Hakları Daire Başkanlığı, öncelikle mağdur, tanık ve suça itilen çocuk olarak adli süreçlerde yer alan çocuklara, ayrıca aile içi şiddet ve cinsel suç mağduru kadınlara ve özel ihtiyaçları olan savunmasız gruplardaki diğer mağdurlara, adli süreçler esnasında karşılaşabilecekleri sorunları en aza indirmek ve ikincil örselenmeleri önlemek amacıyla bilgilendirme ve psikososyal destek hizmetleri sağlamaktadır.
Hâkim, savcı, avukat, kolluk görevlisi, sağlık çalışanı, sosyal çalışmacı, kâtip ve mübaşir gibi, çocuklarla çalışan hizmet sağlayıcıların suç mağdurlarına yönelik davranışlarına ilişkin ilkeler ve kuralları içeren Mağdurlara Yaklaşım Kılavuzu, Adalet Bakanlığı bünyesinde faaliyet göstermekte olan Mağdur Hakları Daire Başkanlığı tarafından yayınlanmıştır.
Çocuk, kadın, yaşlı ve engelli suç mağdurlarına ve aile içi şiddet, terör, işkence, insan ticareti, ayrımcılık ve nefret suçu ve cinsel suç mağdurlarına hizmet sunan kamu görevlilerinin dikkat etmesi gereken önemli konular ve kurallar hakkında yol gösterici bilgiler içeren 16.000 kılavuz yayınlanmış ve dağıtılmıştır.
Çocuk adaleti, özel veya ayrı mahkemelerin mevcudiyeti ve asgari cezai ehliyet yaşı29
Önceki raporda belirtildiği gibi, özel mahkemeler (çocuk mahkemeleri, çocuk ağır ceza mahkemeleri ve aile mahkemeleri) bulunmaktadır. Çocuklar için asgari cezai ehliyet yaşına ilişkin bilgiler günceldir.
2015-2019 yıllarını kapsaxxx Xxxxxxxxx Plan’da çocuklara yönelik özel tedbirler ve hedeflere yer verilmiştir ve söz konusu planda kadınlar, çocuklar, yoksul, yaşlı ve engelli kişiler için “dezavantajlı gruplar” terimi kullanılmıştır.
2016 programı kapsamında Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Anneleriyle Kalan Çocuklar için Kurumsal bir Model Geliştirilmesi Projesi’nde çocukların yüksek yararı için cezaevlerinde uygun fiziksel ve sosyal çevrenin oluşturulması planlanmıştır.
Hürriyetinden mahrum bırakılan ve gözaltına alınan çocuklarla ilgili tedbirler30
5395 sayılı ÇKK kapsamında, suça itilen çocukların yaşına, örselenme durumuna ve cinsiyetine göre uzmanlaşmış 5 ÇODEM kurulmuştur.
Önceki nihai gözlemlerde bir cezaevi hakkında belirtilen konulara ilişkin olarak soruşturma yürütülmektedir ve ilgili kişiler için gereken yasal ve idari yaptırımlar uygulanmaktadır. Şu an itibariyle çocuk tutuklu ve hükümlüler söz konusu cezaevinde barındırılmamaktadır.
Çocukların cezalandırılması ve özellikle idam ve ömür boyu hapis cezasının yasaklanması hakkında onarıcı yaklaşıma dayalı alternatif hükümler
Türk hukuk sisteminde, idam cezası ve fiziksel cezalar hangi şart altında olursa olsun yasaklanmıştır. İhtiyaç sahibi çocukların ve suça itilen çocukların haklarını ve refahını korumaya ve güvence altına almaya ilişkin 5395 sayılı ÇKK, Türk Ceza Sisteminde yürürlüktedir. Çocukların temel haklarının korunması ilkesi işbu kanunla uygulanmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesine göre, fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmuş olup 18 yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 18 yıldan 24 yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu cezalar 12-15 yaş grubu için daha kısa dönemlerde uygulanır ve 12 yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu olmadığı kabul edilir. Bu nedenle, Türk kanunlarına göre, çocuklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet hapis cezasına hükmolunması mümkün değildir.
Ulusal ve uluslararası mevzuata göre (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, BM ÇHK, Havana Kuralları, Pekin Kuralları), çocuklar yetişkinlerden ayrı, tutuklular da hükümlülerden ayrı barındırılmalıdır.
Çocuk tutuklular, az sayıda çocuğun bulunduğu kapalı çocuk cezaevlerinde veya kapalı çocuk cezaevleri olmadığında yetişkin cezaevlerinin çocuk bölümlerinde barındırılır. Çocuk Islahevleri, çocuk hükümlülere ilişkin verilen cezaların, hükümlülerin eğitilmesi, meslek edindirilmesi ve topluma kazandırılması amacıyla uygulandığı tesislerdir. Bu kurumlarda, firar etmeye yönelik herhangi bir engel bulunmamaktadır. Bu kurumların güvenliği, kurum içi güvenlik görevlilerinin denetimi ve sorumluluğundadır.
Eğitimlerine ıslahevlerinde devam eden çocuklar burada 21 yaşına kadar kalabilir. Çocuklar kendilerini geliştirmek için eğitimlerine devam ederken aynı zamanda okullarında düzenlenen sosyal faaliyetlere/spor faaliyetlerine katılabilir, eğitmenler ve uzmanların gözetiminde cezaevi dışında yabancı dil, bilgisayar, üniversiteye hazırlık, mesleki eğitim gibi kurslara katılabilir, açık öğretime, üniversiteye giriş sınavlarına ve tiyatro, konser, spor faaliyetleri gibi sosyal etkinliklere katılabilir.
Çocuk hükümlüler/tutuklular, eğitim ve rehabilitasyon faaliyetleri için gereken altyapıya ve donanıma sahip, çocuklarla ilgili konularda uzman personelin görevlendirildiği, eğitim ve öğretime dayalı kurumlardan oluşan ayrı (müstakil) kapalı çocuk cezaevlerinde barındırılır. Çocuk tutuklular, çocukların ayrı odalarda kalabildiği ve kaçmaya karşı korunan, uluslararası standartlara uygun 4 kapalı cezaevinde barındırılır (İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay); hükümlüler ise kaçmaya karşı korunan 3 çocuk ıslahevinde barındırılır (Ankara, İstanbul, Denizli).
2002 yılından beri, tüm çocuk hükümlüleri/tutukluları ayrı kurumlarda barındırmak amacıyla, eğitim, rehabilitasyon ve sosyal alanlarla donatılan, çocukların yalnız kalabildiği modern kurumlar inşa edildi. 2012 yılında çocuk tutukluların yalnızca %4’ü ayrı kapalı çocuk cezaevinde barındırılabiliyorken (Elmadağ, Elâzığ, İzmir), 2016 yılında çocuk tutukluların yaklaşık %45’i ayrı kapalı çocuk cezaevlerinde kalıyordu. 288 kişi kapasiteli 3 Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan (Tarsus, Diyarbakır ve Kayseri) ikisi, Tarsus ve Kayseri Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarının inşaatı tamamlanmış ve hizmete alınmıştır.
Çocuk ceza infaz sistemi için uygun olmayan Ankara, İzmir ve Elâzığ Çocuk Islahevleri kapatılmıştır. Bu kurumların kapatılmalarının ardından, çocukların ihtiyaçları göz önüne alınarak inşa edilen Çocuk Islahevleri Xxxxxx’xx 0000 xxxxxxx, Xxxxxxxx’da ise 2015 yılında hizmete alınmıştır. Hükümlü kız çocukları 2013 yılından bu yana Denizli Çocuk Islahevlerinde barındırılmaya başlanmıştır. Ayrı kapalı çocuk cezaevlerine 2016 yılında Hatay Kapalı Çocuk Cezaevi de eklenmiştir.
Yeni açılan kurumlarla birlikte, çocukların yalnız kalabildiği ve öz bakım ihtiyaçlarını giderebildiği yerler sağlayarak, birbirlerine karşı olumsuz davranış riskinin en aza indirilmesi amaçlanmaktadır. Eğitim ve rehabilitasyon çalışmalarının gerçekleştirildiği sınıf, grup çalışma odası, görüşme odası, çok amaçlı oda, fitness merkezi, atölye gibi alanların sayısı arttırılmış ve kalitesi yükseltilmiştir.
Çocukların fiziksel ve zihinsel tedavisi ve topluma kazandırılması31
Çocukların toplumsal bir hareketle Adalet Bakanlığı ile iş birliği içerisindeki kuruluşlara entegre edilmesine yönelik çabalar çok yönlü bir şekilde sürdürülmektedir. Bu çabalar arasında, kurumun fiziksel koşullarının uluslararası standartlara göre iyileştirilmesi, çocuklarla çalışabilecek nitelikte personelin istihdam edilmesi veya mevcut personelin hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerle yetiştirilmesi, çocuk hükümlülere yönelik olarak, onları tekrar suça karışmaktan alıkoyacak eğitim ve rehabilitasyon faaliyetleri ön planda tutulmaktadır. Hükümlü çocukların, mesleki ve akademik eğitimden özgür bireylerle aynı düzeyde yararlanabilmelerini sağlayacak düzenlemelerin yanı sıra, kurumsal bakım altındaki çocukların sosyal ve kültürel alanlardaki gelişimi desteklenmekte, tüm kurum ve kuruluşlarda planlı bir şekilde psikososyal destek ve müdahale programları yürütülmektedir.
Hiç eğitim almamış veya eğitimine devam edememiş çocuklar, ilgili kurumlarda eğitim hizmetleriyle ilgilenen öğretmenler tarafından bir eğitim değerlendirmesine tabi tutulmakta ve bu çocukların eğitim görebilmeleri için gerekli tüm prosedürler yerine getirilmektedir. Ayrıca çocukların daha sağlıklı ve uyumlu bireyler olarak yetişmelerine destek olmak amacıyla, psikologlar ve psikososyal hizmetlerde görev alan sosyal çalışmacılar tarafından bireysel çalışmalar ve grup etkinlikleri düzenlenmektedir. Bireysel özellikleri dikkate alarak, çocuklar içerisinde bulundukları koşulların farkında olmaya ve psikososyal destek hizmeti sunan uzmanlarca gerçekleştirilen bireysel görüşmeler ve grup çalışmaları aracılığıyla, bu koşullara alternatif çözümler üretmeye teşvik edilmektedir. Aileler ve diğer toplumsal destek sistemleri harekete geçirilerek, gerekli müdahaleler gerçekleştirilmektedir.
Sözleşme, İhtiyari Protokoller ve diğer uluslararası belgeler kapsamında, çocuk adaleti sisteminin tüm meslek üyeleri için çocuk adaleti alanında düzenlenen eğitim faaliyetleri32
Çocuklarla çalışmak, özel bir mesleki bilgi, özel beceriler ve yeterlilik gerektirir. Bu nedenle, kurumlarımızda çocuklarla muhatap olan yöneticiler ve çalışanlar, söz konusu hedef grubun fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim özelliklerini iyi bilmektedir ve bu gelişim sürecine yönelik uygun yaklaşımla ilgili gerekli bilgi, beceri ve tutumları sergilemektedir.
Bu doğrultuda, ceza ve tutukevlerinde görev yapan personelin psikososyal ve yönetim becerilerini güçlendirmek üzere “ARDIÇ hizmet içi eğitim programı” geliştirilmiştir. Bu program kapsamında, Psikososyal Destek Hizmeti uzmanları (sosyal çalışmacılar ve psikologlar) tarafından bireysel çalışmalar ve grup etkinlikleri olarak düzenlenmek üzere sekiz psikososyal destek ve müdahale programı geliştirilmiştir. Ayrıca kurum yöneticilerinin, uygulayıcıların, koruma yetkililerinin ve ilgili kurumlarda görev yapan diğer personelin kapasitesini güçlendirmek amacıyla bir Personel Eğitim Programı hazırlanmıştır. Bu program çerçevesinde, kurumsal bakım altındaki çocuklara yönelik yaklaşımlar, ergenlik döneminde gözlenen özellikler, pozitif davranış, kişilik gelişimi, ulusal/uluslararası yönetmelikler, ihmal ve suiistimal, ev içi iletişim, ekip çalışması, ön yargılar, imaj ve tükenmişlik, halkla ilişkiler ve STK'larla çalışma, protokol kuralları, yönetim becerilerinin geliştirilmesi, iş yerinde psikolojik şiddet, duygu yönetimi, müzakere ve arabuluculuk, kriz yönetimi gibi konular hakkında eğitimler verilmektedir.
Sekiz farklı psikososyal destek ve müdahale programından oluşan (Genel Bilgi ve Yaklaşım İlkeleri, Kısa Süreli Grup Çalışmaları, Aile Eğitim Rehberi, Daha İyiye Yönelik Öfke Yönetimi Programı, Cinsel İstismara Yaklaşım Programı, Özgüvenli Davranış Programı ('Buradayım'), İnfaz Koruma Memurlarını Bilgilendirme Programı, Bağımlılık Programı) Çocuk Müdahale Programları, Psikososyal Destek Hizmeti uzmanları tarafından, kurumlarda ve ailelerinin/vasilerinin yanında kalan çocuklar için uygulanmak üzere geliştirilmiştir. Adalet Bakanlığı ile ilişkili kurumlarda kalıcı olması planlanan bu programlar, kurumlardaki çocukların psikososyal gelişimine yardımcı olmayı, davranış değişikliklerini ve kişilik gelişimini desteklemeyi, sorunlu alanları güçlendirmeyi ve çocukları topluma yeniden entegre olmaya hazırlamayı amaçlamaktadır.
Kişisel Verilerin Korunması ve Sanal Ortamda İşlenen Suçlar konulu eğitim programları, Türkiye Adalet Akademisi bünyesindeki Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından, “Özel Yaşamın korunması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Uygulamaları Sözleşmesi Kapsamındaki Koruma Önlemleri” başlığı altında 85 kişinin katılımıyla; “Bilişim Teknolojileri Kanunu” başlığı altında 80 kişinin katılımıyla; 5651 Sayılı Kanun'la ilgili olarak 91 kişinin katılımıyla ve “Koruma Tedbirleri ve Cezai Yargılama Prosedürleri” başlığı altında 103 ceza hâkiminin katılımıyla, hâkimler ve savcılar için düzenlenmiştir.
Çocuklarda Organize Suçlar ve Cinsel İstismar konulu eğitimler; “Organize Suçlarda Soruşturma ve Kovuşturma Prosedürü” başlığı altında 85 kişinin katılımıyla; “3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu” başlığı altında Diyarbakır'da gerçekleşen terör suçlarının araştırılması ve soruşturulması ile görevli 77 hâkime ve savcıya; “Uyuşturucu Suçları” başlığı altında 97 kişinin katılımıyla; “Çocuklara Yönelik Cinsel İstismar Suçlarının Araştırılması ve Soruşturulması” başlığı altında 93 kişinin katılımıyla; “5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundan Doğan Suçların Araştırılmasına ve Soruşturulmasına İlişkin Prosedürler” başlığı altında 116 kişinin katılımıyla yine hâkimler ve savcılar için düzenlenmiştir.
Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetle ilgili olarak, 6284 Sayılı Kanun ile ilgili eğitimler, 162 aile mahkemesi hâkiminin katılımıyla ve aile içi şiddet mağdurlarının daha iyi korunabilmesini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
5395 sayılı ÇKK ile ilgili, bilişim araçlarıyla işlenen çocuklara karşı suçlar, sanal ortamda işlenen suçlar ve 6284 sayılı Kanun eğitimleri, Hizmet Öncesi Eğitim Müdürlüğü tarafından verilmiştir. Bilimsel Çalışmalar ve Enformasyon Dairesi Başkanlığı tarafından, insan hakları standartlarının uygulanması ve çocuk hakları, terörle mücadele kanunu, dezavantajlı gruplara yönelik ayrımcılığın önlenmesi, çocuklara karşı kötü davranış ve işkence, çocuk adaleti sisteminin etkililiği, sanal ortamda işlenen suçlar ve çocuk pornografisi konularında sempozyumlar düzenlenmiştir. İlgili sempozyumlarda hazırlanan raporlar ve yazılı çalışmalar, Türkiye Adalet Akademisi tarafından Ekim 2012'de kitap haline getirilerek yayımlanmıştır.
Uluslararası Çocuk Adaleti Sempozyumu düzenlenmiş, Ekim 2013'te Koruma/Önleme Oturumları, Açılış Konuşmaları ve Ön Oturumlar, Uygulama Oturumları ve Deneme Oturumları olarak dört kitap halinde yayımlanmıştır. “Terörle Mücadelede Özgürlük ve Güvenlik Dengesi” başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenlenmiştir.
Türkiye Adalet Akademisinin desteği ve Avrupa Komisyonu Genel Müdürlüğü, Genişleme ve Kurumsal Yapılaşma Biriminin teknik desteği ve bilgi paylaşımları ile “Terörün Finans Kaynaklarıyla Mücadelede Hukukun ve Adaletin Rolü” konulu bir sempozyum düzenlenmiştir.
Silahlı çatışmalara dahil olan çocuklar, fiziksel ve psikolojik tedavinin karşılanması ve topluma kazandırma
Bir önceki ulusal raporda da belirttiğimiz gibi, Anayasa’nın 90. maddesinde aşağıdaki hükme yer verilmektedir: Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” Bu bağlamda, söz konusu protokollerin hükümleri, Türkiye iç hukuku açısından bağlayıcıdır. Çocukların Silahlı Çatışmalara Dâhil Olmaları Konusundaki İhtiyari Protokol hükümleri ağırlıklı olarak 18 yaşın altındaki çocukların silah altına alınmaları ile ilgilidir ve düzenlemelere göre 18 yaşın altındaki bireyler için bu tür bir uygulama bulunmamaktadır. Devlet kurumlarının Sözleşmede suç olarak görülen uygulamaları gerçekleştirmeleri mümkün değildir. Terör örgütlerine, silahlı çetelere, isyan hareketlerine ve benzeri gruplara ilişkin suçların ceza kanunlarında ayrı ayrı tanımları ve cezaları vardır. Mevcut yasal çerçeve uygun ve yeterlidir.
Bilgi Aktiviteleri, Sosyal Aktiviteler, Ailelerle Gerçekleştirilen Çalışmalar doğrultusunda, gerekli iletişim kanallarının oluşturulması ve geliştirilmesi, terör örgütlerine katılımın önüne geçilmesi, bu örgütlerin propagandalarının çürütülmesi, örgüt üyelerinin teslim olmalarının sağlanması ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile koordinasyon halinde, çocukların silahlı güçlere katılımını önlemek ve söz konusu grupların çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmak amacıyla terörle mücadelenin desteklenmesi çerçevesinde bir takım bilgilendirici ve tedbir niteliğinde aktiviteler gerçekleştirilmektedir.
Bu aktivitelerde genellikle vatandaşlarımızın, özellikle de gençlerin terör örgütlerine katılımının önlenmesi ve gençlerin zararlı oluşumlardan zarar görmemeleri amaçlanmaktadır. Özellikle doğu ve güneydoğu illerinde, terör nedeniyle travma yaşayan vatandaşlarımızın rehabilitasyonu için çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Bu aktiviteler arasında, terör örgütlerinin propagandalarına maruz kalan ve maruz kalma riski taşıyan gençlerin mantıklı kararlar verebilmelerini sağlamak için gerçekleştirilen bilgilendirici aktiviteler, terör örgütlerinin hedefindeki gençlerin aileleriyle görüşmeler, bu gençlere yönelik, terör örgütlerinin bir istismar malzemesi olarak kullandıkları spor etkinlikleri, toplumsal, kültürel faaliyetler ve geziler ve terör örgütü mensuplarının aileleriyle, bu kişilerin evlerine geri dönmeleri ve aktif pişmanlık hükümlerinden faydalanmaları için yapılan görüşmeler yer almaktadır.
X. Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol’ün İzlenmesi33
Lanzarote Sözleşmesi çerçevesinde oluşturulan Taraflar Komitesi, ulusal yasaların ve uygulamaların Lanzarote Sözleşmesine uygunluğunu denetlemektedir. Türkiye, Komite denetleme raporları kapsamında paydaşların elde ettikleri bilgiler doğrultusunda oluşturularak iletilen anketleri yanıtlamaktadır. Bu çerçevede, “Mülteci Krizi Nedeniyle Cinsel İstismara ve Sömürüye Uğrayan Çocukların Korunması” başlıklı acil denetleme çalışmasının ardından hazırlanan raporda, Türkiye ile ilgili herhangi olumsuz bir değerlendirme yer almamaktadır.
5651 Ssyılı Kanun ve 5237 Sayılı sürk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri gereğince, “çocukların cinsel istismarı” ile ilgili tüm içeriklere erişim internet ortamında engellenmiştir.
Avrupa Konseyi Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesi Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanmış ve onaylanmıştır. Sözleşmenin 9. maddesinde çocuk istismarına ilişkin suçlara yer verilmektedir.
18 Mayıs 2011 tarihinde, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bünyesinde kurulan ve Türkiye'nin tek suç ihbar hattı olan İhbarWeb (xxxxxxxx.xxx.xx), çocuklara yönelik cinsel istismar suçları, çocuk pornografisi ve bu kapsamdaki suçlarla mücadele ile ilgili uluslararası iş birliğini güçlendirme amacıyla kurulan bir suç ihbar hattı olan INHOPE (İnternet Acil Hat Sağlayıcıları Birliği) üyelerinden biridir. Türkiye Cumhuriyeti ve INHOPE arasındaki iş birliği, üyeliğin başladığı tarihten itibaren sürdürülmektedir ve çocukların internet üzerinden uğradıkları cinsel istismara, özellikle de çocuk pornografisine karşı ortak çalışmalar yürütülmektedir.
Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelere ve diğer yasal belgelere ilişkin gerekli bilgiler bir önceki raporda sunulmuş, ilgili sorular rapor ekinde listelenmiştir. Çocukların cinsel sömürüsü ve istismarına ilişkin eylemler hakkındaki hükümler, uluslararası düzenlemeler doğrultusunda, ulusal yönetmeliklere dâhil edilmiştir.
Çocuklarla cinsel ilişki ve çocukların cinsel istismarı 5237 sayılı TCK’da bağımsız suçlar olarak tanımlanmış ve rapor sürecinde söz konusu suçlara yönelik cezalarda artış yapılmıştır.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun yürürlüğe koyan Türkiye Cumhuriyeti, 2016 yılında Avrupa Konseyi'nin Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesine ve Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesine Ek Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokole taraf olmuştur. Söz konusu yasal düzenlemelerle koruma altına alınan kişisel verilerle ilgili gerekli mekanizmalar oluşturulmuştur.
6545 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerle, çocukların cinsel sömürüsü ve çocuklarla cinsel ilişki suçlarını işleyen hükümlülerin gözetim ve salıverilme süreleri uzatılmıştır. Çocuk mağdurların korunmasına yönelik, şartlı tahliye olan suçluların gözetim süresince mağdurun yaşadığı bölgede yaşamaması veya çalışmaması, mağdurun bulunduğu yerlere yaklaşmaması, çocuklarla birlikte olunması gereken ortamlarda çalışmaması, çocuklarla ilgili bakım ve denetim yükümlülükleri içeren aktivitelere katılmaması gibi bazı önleyici tedbirler, çocuğun yüksek yararını korumak amacıyla ilgili hükümlere eklenmiştir. Fakat söz konusu hükümler, ilgili suçları işleyen kişilerin de çocuk olmaları durumunda uygulanmamaktadır.
Daha önceki raporlarda da belirtildiği gibi, cinsel sömürü mağduru çocuklarla ilgili tespit ve teşhislere ilişkin prosedürler, çocukların korunması amacıyla oluşturulmuş özel kolluk kuvvetleri ve ÇİM'lerin özel personeli tarafından yürütülmektedir.
Mağdurların yakınlarına yönelik hizmetlerle ilgili bilgiler, “Kanunla ihtilaf halinde olan çocuklar, çocuk mağdurlar ve çocuk tanıklar” başlığı altında sunulmuştur.
İlgili suçların mağdurlarına yönelik hizmetler, Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesindeki Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlükleri ve üniversitelerin Çocuk Koruma, Araştırma ve Uygulama Merkezleri tarafından sunulmaktadır.
Lanzarote Sözleşmesi uyarınca düzenli aralıklarla gerçekleştirilen Lanzarote Komitesi toplantılarına katılım sağlanmaktadır.
Çocuklara yönelik online cinsel istismar suçlarının önlenmesi amacıyla başlatılan ve birincisi 2012 yılında Brüksel'de düzenlenen Çocukların Online Sömürüsüne Yönelik Küresel İşbirliği Konferansına katılım sağlanmıştır.
Başta Avrupa Konseyi Çocuk Haklarına Yönelik Strateji Belgeleri hazırlığı ile ilgili olmak üzere, çocuk haklarına ilişkin toplantılara katılım sağlanmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 60. maddesinde, “Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri” başlığı altında, “(1) Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet hâlinde, iznin iptaline karar verilir.(2) Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır.” hükümlerine yer verilmektedir.
Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol kapsamındaki suçların zararlı sonuçlarına ilişkin farkındalığı arttırmak amacıyla, 6112 Sayılı Kanun’un “Medya Hizmet İlkeleri” başlıklı 8. Maddesinin birinci paragrafının ilk (n) fıkrasınca, müstehcen yayın hizmetlerine yasak getirilmiştir. Yine bu çerçevede hazırlanan, 2 Kasım 2011 tarihli Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik metninin 8. Maddesinin (n) fıkrasında, “Medya hizmetleri müstehcen olamaz” ifadesi yer almaktadır. Müstehcenlik kavramı ise bir sonraki ifadede açıklanmıştır: “Cinsel duyguları sömürmeye yönelik, bireyleri cinsel meta olarak gösteren, insan bedenini cinsel tahrik unsuruna indirgeyen, toplumsal yaşam alanı içinde sergilenemeyecek mahrem söz ve davranışlar içeren, toplumda yaşayan bireylerin ar ve utanma duygularını örseleyen ve cinsel isteklerini tahrik ve istismar eder nitelikte olamaz.”
Mağdurlar gerekli görüldüğü takdirde kısa sürelerle sınırlı olmak üzere ÇİM’lerde misafir edilebilmekte, prosedürler tamamlanana kadar geçen süreçte, mağdurların konaklama, beslenme ve sağlık ihtiyaçları karşılanmaktadır. Ayrıca, mahkeme tarafından gerekli görüldüğü takdirde, mağdur çocuk için barınma ve koruma tedbirleri alınmaktadır.
Türkiye, Çocukların Online Sömürüsüne Yönelik Küresel İşbirliği (the Global Alliance against Child Sexual Abuse Online) ile birlikte hareket etmektedir. Küresel İşbirliğinin kuruluş amacı, çocukların cinsel istismarına yönelik suçların ve bu tür suçlara maruz kalan çocuklara ait görüntü ve kayıtların yayılmasının önlenmesidir. Küresel İşbirliğinin Türkiye koordinasyonu Adalet Bakanlığı tarafından sağlanmaktadır. Türkiye, iş birliği kapsamındaki toplantılara bakanlık düzeyinde katılım sağlamaktadır.
Kolluk eylemleri ve prosedürlerine ilişkin uluslararası iş birliği, Emniyet Genel Müdürlüğü, Interpol Daire Başkanlığı tarafından sağlanmaktadır.
XI. Çocukların Silahlı Çatışmalara Dâhil Olmaları ile İlgili İhtiyari Protokol’ün İzlenmesi
3634 Sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun 15 yaşın üzerindeki çocukların mükellefiyetini düzenleyen 2. Maddesinde, 2012 yılında yapılan değişiklikle birlikte, ilgili maddeye “18 yaşından aşağı, 65 yaşından yukarı ve malul ve sağlığı bozulmuş olanlarla, bakıma muhtaç çocuğu olan ve gebe bulunan kadınlar şahsi mükellefiyete tabi tutulmazlar” hükmü getirilmiştir.
1111 Sayılı Askerlik Kanununun 2. Maddesinde ise, askerlik çağının kişinin yirmi yaşına girdiği xxxxx xxxx ayının birinci gününde başladığı ve savaş durumlarının buna istisna olmadığı belirtilmektedir.
Yine 1111 Sayılı Askerlik Kanununun 11. Maddesinde, askerlik hizmetinin zorunlu olduğu ve Kanunda herhangi bir gönüllü katılım sisteminin düzenlenmediği hükmü yer almaktadır. Asker yetersizliği veya benzer sebeplerle toplam asker sayısının arttırılması gereken durumlara ilişkin prosedürler ise aynı kanunun 57. Maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre, bu tür durumlarda asker ihtiyacı, yedeklerden sağlanmalıdır. Gönüllü katılıma yalnızca profesyonel hizmetlerde izin verildiği belirtilmektedir.
Bu hususla ilgili diğer bilgiler, ilgili gözlemlerin de yer aldığı İhtiyari Protokol bölümünde sunulmuştur.
Askerlik hizmeti ile ilgili hususlar, 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu Kanun’a göre, askerlik çağı kişinin yirmi yaşına girdiği xxxxx xxxx ayının birinci gününde başlamaktadır ve ilgili hüküm savaş veya barış durumuna bağlı olarak değişiklik göstermemektedir. 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun, Anayasa’nın ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ilgili hükümleri bir arada ele alındığında, çocukların silah altına alınamayacakları görülmektedir.
Çocukların savaş durumunda dahi silahlı güçlere katılamayacakları kanunlarca güvence altına alınmıştır. İlgili hüküm ve maddelere, rapor sürecinde eksiksiz bir şekilde riayet edilmiştir.
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu hükümleri gereğince, Türkiye'de uluslararası veya geçici koruma talebinde bulunan çocukların kayıtları Göç İdaresi İl Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilmekte ve refakatsiz çocuklar Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ilgili birimlerine yönlendirilmektedir. Refakatsiz çocukların koruma başvurusunda bulunmadıkları durumlarda, bu çocukların Türkiye'de ikametleri, aynı Kanun’un 46. maddesi gereğince, İnsani İkamet İzni olarak düzenlenmektedir. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun hükümleri, söz konusu çocuklar için tüm durumlarda geçerlidir. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgi “Mülteci, göçmen ve refakatsiz mülteci çocuklar” başlığı altında verilmiştir.
Ülkemizde ikamet eden ve koruma ihtiyacı bulunan Suriyeli çocuklar, öncelikle aileleri tarafından desteklenmektedir. Aile desteğinin söz konusu olmadığı durumlarda ise, 5395 sayılı ÇKK’nın koruyucu hükümleri uygulanmakta, böylece hiçbir çocuğun sokakta kalma riskiyle karşılaşmaması sağlanmaktadır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve (önceden Başbakanlık, şu an İç İşleri Bakanlığı bünyesinde bulunan) AFAD iş birliğiyle, 13-18 yaş grubunda bulunan ve temel hayati ihtiyaçlarını giderebilecek gelişmişlik düzeyindeki refakatsiz Suriyeli çocukların gözetimi ve aileleriyle birleşmelerinin sağlanması amacıyla iki Çocuk Koruma Dairesi oluşturulmuştur.
Çocukların savaş durumunda silahlı kuvvetlere katılma olasılığı ve askerdeyken savaş suçu işlemesi nedeniyle cezalandırılma olasılığı
Çocukların savaş durumunda dahi silahlı güçlere katılamayacakları kanunlarca güvence altına alınmıştır.
1 Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın birleşimi.
2 Türkiye’nin taraf olduğu belgeler için bkz. xxxx://xxxxxxxxxx.xxxxx.xxx/ Erişim Tarihi: 11.04.2017
3 Bu başlık kapsamındaki detaylı bilgileri Ek, Tablo 96, I’de bulabilirsiniz.
4 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, III, C’de bulunabilir.
5 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, III, D’de bulunabilir.
6 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, IV’te bulunabilir.
7 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, IV, F’de bulunabilir.
8 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, IV, G’de bulunabilir.
9 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, IV, H’de bulunabilir.
10 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, V, B’de bulunabilir.
11 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, V, C’de bulunabilir.
12 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, V, D’de bulunabilir.
13 ANKA Çocuk Destek Programı hakkında daha fazla bilgi Ek, Tablo 94’te bulunabilir.
14 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, VI, F’de bulunabilir.
15 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, VI, F’de bulunabilir.
16 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, VI, F’de bulunabilir.
17 Bu başlık kapsamındaki mevzuatla ilgili detaylı bilgi Ek, Tablo 96, VI, F’de bulunabilir.
18 Bu başlık altında yer alan mevzuat hakkında daha ayrıntılı bilgi için bakınız Ek, Tablo 96, VII. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Yönelik Ulusal Eylem Planı hakkında bilgilere Tablo 73 üzerinden erişilebilir. Engellilerin erişebildiği camiler ve mescitler hakkında bilgi için Tablo 78 incelenebilir.
19 Bebek hastalıklarının erken teşhisi ve tedavisi hakkındaki programlar ve bebek ölümlerinin önlenmesi için yürütülen çalışmalar hakkında bilgilere Ek’teki Tablo 75 üzerinden erişilebilir.
20 Bu başlık hakkında daha ayrıntılı bilgi için bakınız Ek, Tablo 76.
21 Bu başlık altında sözü edilen mevzuat hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız Ek, Tablo 96, VII, E. Uyuşturucu ve madde bağımlığının önlenmesine ilişkin eğitimler hakkında bilgi almak için bakınız Tablo 79. Uyuşturucu bağımlığı hakkında ülke genelindeki araştırmalar hakkında bilgi almak için bakınız Tablo 80. ANKA Çocuk Destek Programı hakkında bilgi almak için bakınız Tablo 94.
22 Bu başlık altında belirtilen mevzuat hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız Ek, Tablo 96, VII, G.
23 Bu başlık altında belirtilen mevzuat hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız Tablo 96, VIII, A; Organize Sanayi Bölgelerindeki okullar hakkında bilgi için bakınız Tablo 90 ve okul öncesi eğitim ve ilkokul eğitimi veren kurumların standart sistemi aracılığıyla öğrencilere sağlanan beceriler hakkında bilgi için bakınız Tablo 82.
24 “Yaşayan Xxxxxx ve Lehçeler” dersi hakkında bilgi için bakınız Ek, Tablo 74.
25 Bu başlık kapsamında yer alan çalışmalar hakkında bilgi almak için bakınız Ek, Tablo 83, 84, 85.
26 Bu başlık altında yer alan mevzuat hakkında ayrıntılı bilgi almak için bakınız Ek, Tablo 96, IX, A; AFAD ve UNICEF tarafından sosyal çalışmacılara sağlanan eğitimler hakkında bilgi için bakınız Tablo 87; ve Sağlık Bakanlığı tarafından geçici koruma altındaki kişilere sağlanan bağışıklama hizmetleri için bakınız Tablo 88.
27 Bu başlık altındaki mevzuat ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız Ek, Tablo 96, IX, D bölümü; ANKA Çocuk Destek Programı hakkında bilgi Tablo 94’te verilmiştir.
28 Bu başlık altındaki mevzuat ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız Ek, Tablo 96, IX bölümü; Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı hakkında bilgi Tablo 89’da verilmiştir.
29 Çocuk adalet sistemine ilişkin projeler ve programlar ile ilgili bilgi için bakınız Ek, Tablo 91.
30 Denetimli serbestlik birimlerinin sunduğu rehberlik hizmetleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız Ek, Tablo 92.
31 Düzenlemeyle ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız Ek, Tablo 96, IX bölümü.
32 UNICEF işbirliğiyle hazırlanan eğitim kılavuzlarıyla ilgili daha fazla bilgi için bakınız Ek, Tablo 95.
33 Bu başlık altındaki yönetmeliklerle ilgili ayrıntılı bilgiye Ek Belge, Tablo 96, X bölümünden; çocukların ihmal ve cinsel istismar dâhil olmak üzere istismar edilmelerinin önlenmesine yönelik eğitimlere ilişkin bilgiye Tablo 93'ten; ve ANKA Çocuk Destek Programı ile ilgili bilgilere Tablo 94'ten ulaşabilirsiniz.