MADENCİLİK PROJELERİ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Alanında Kapasitesinin
Güçlendirilmesi İçin Teknik Yardım Projesi
Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ÇED Alanında Kapasitesinin Güçlendirilmesi için Teknik Yardım Projesi
Sözleşme N° 2007TR16IPO001.3.06/SER/42
MADENCİLİK PROJELERİ
NIRAS IC Konsorsiyum Faaliyet 1.2.3 – Kılavuz 10 Aralık 2017
1
ARALIK 2017
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Alanında
Kapasitesinin Güçlendirilmesi İçin Teknik Yardım Projesi
Proje Adı | Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ÇED Alanında Kapasitesinin Güçlendirilmesi için Teknik Yardım Projesi |
Sözleşme Numarası | 2007TR16IPO001.3.06/SER/42 |
Proje Değeri | € 1.099.000,00 |
Başlangıç Tarihi | Şubat 2017 |
Hedeflenen Son Tarih | Aralık 2017 |
Sözleşme Makamı | T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Avrupa Birliği Yatırımları Dairesi Başkanlığı |
Daire Başkanı | Xxxxxx Xxxx XXXXX |
Xxxxx | Xxxxxxx Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxxxxxxxxx Xxxxxxx Xx: 000, Xxxxxxx - Xxxxxx / XXXXXXX |
Telefon | + 00 000 000 00 00 |
Faks | + 90 312 474 03 52 |
Faydalanıcı | T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü |
Genel Müdür | Xxxxxx Xxxxxxx XXXXXXXX |
Xxxxx | Xxxxxxx Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxxxxxxxxx Xxxxxxx Xx: 000, Xxxxxxx - Xxxxxx / XXXXXXX |
Telefon | + 00 000 000 00 00 |
Faks | + 90 312 419 21 92 |
Danışman | NIRAS IC Sp. z o.o. |
Proje Direktörü | Xxxxxxx Xxxxxxxxxxxxx |
Proje Yöneticisi | Xxxx Xxxxxxxx-Xxxxxxxxx |
Adres | xx. Xxxxxxxx 000, 00-000, Xxxxxx, Xxxxxx |
Telefon | x00 00 000 00 00 |
Faks | x00 00 000 00 00 |
Yardımcı Proje Direktörü | Rast Mühendislik Hizmetleri Ltd.’yi temsilen Xxxxx Xxxxxxx |
Proje Takım Lideri | Radim Misiacek |
Adres (Proje Xxxxx) | XXX Xxxxxxx Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxxxxxxxxx Xxxxxxx Xx: 000 Xxxxxxx Xxxxxx |
Telefon | x00 000 000 00 00 |
Faks | x00 000 000 0000 |
Raporlama Dönemi | Uygulama Aşaması |
Raporlama Tarihi | Aralık 0000 |
XXXXX IC Konsorsiyum Faaliyet 1.2.3 – Kılavuz 10 Aralık 2017
2
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI'NIN
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ (ÇED) ALANINDA KAPASİTESİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ İÇİN TEKNİK YARDIM PROJESİ
Faaliyet 1.2.3
ÇEVRESEL ETKİLER VE ALINACAK ÖNLEMLER KILAVUZU –
MADENCİLİK PROJELERİ
Proje Adı | Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ÇED Alanında Kapasitesinin Güçlendirilmesi için Teknik Yardım Projesi |
Sözleşme Numarası | 2007TR16IPO001.3.06/SER/42 |
Faydalanıcı | T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü |
Xxxxx | Xxxxxxx Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxxxxxxxxx Xxxxxxx Xx: 000, Xxxxxxx - Xxxxxx / XXXXXXX |
Telefon | + 00 000 000 00 00 |
Faks | + 90 312 419 21 92 |
Tarih | Aralık 2017 |
Hazırlayan | Doç. Dr. Xxxxx Xxxxxx |
Kontrol Eden | Radim Misiacek / H. Xxxxxx Xxxxxxxx |
Bu yayın Avrupa Birliği’nin mali desteğiyle hazırlanmıştır.
Bu yayının içeriği Niras IC Sp. zo.o. sorumluluğu altındadır ve hiçbir şekilde AB Yatırımları Dairesi Başkanlığı ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtır şekilde ele alınamaz
İçindekiler Tablosu
V. SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI 3
VI. ÇED Yönetmeliği kapsamındaki yeri 6
VII.2. Uluslararası Sözleşmeler (Türkiye'nin taraf olduğu) 10
VII.3. Avrupa Birliği Direktifleri 11
VIII.2. Seçilen Alternatiflerin Tanımı 13
IX. ETKİLER VE ALINACAK ÖNLEMLER 15
IX.2. Arazi Hazırlama ve İşletmeye Hazırlık Aşaması 18
IX.4. İlgili Etki Hesaplama Yöntemleri 35
X.2. İşletme Faaliyete Kapandıktan Sonra Olabilecek Etkiler ve Alınacak Önlemler 37
XI. UYGULAMADA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR 44
XIV.1. Patlayıcı Madde ve Patlatma Tanımları ve Önemi 45
XIV.2. Xxxx Xxxx Patlatma Terimleri 46
XIV.3. Patlatma Tasarımı (Xxxxxxxx Xxxxxxx) 47
XIV.4. Yer Titreşimi Tahmin Formülleri ve Örnek Problem Çözümü 53
XIV.5. Hava Şoku Tahmin Formülleri ve Örnek Problem Çözümü 61
XIV.6. Taş Savrulması Formülleri ve Örnek Problem Çözümü 68
I. ÖNSÖZ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 25 Kasım 2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’ni uygulamak için yetkili makam olup Yönetmelik Ek II kapsamında listelenen projeler için görevlerinin bir kısmını Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine devretmiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, projelerin çevresel etkilerini ve bu etkilere azaltmak için gerekli önlemleri belirlemek üzere geçmişte belirli sektörler için kılavuzlar hazırlamış olup, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ÇED Alanında Kapasitesinin Güçlendirilmesi için Teknik Yardım Projesi kapsamında ÇED Yönetmeliği’nde yer alan tüm sektörler için kılavuzlar yerli ve yabancı teknik uzmanlar tarafından güncellenmiştir.
Yukarıda bahsi geçen proje kapsamında, aşağıdaki ana sektörler için toplam 42 adet kılavuz hazırlanmıştır;
• Atık ve Kimya
• Tarım ve Gıda
• Sanayi
• Petrol ve Metalik Madenler
• Agrega ve Doğaltaş
• Turizm ve Konut
• Ulaşım ve Kıyı
• Enerji
Bu kılavuzların genel amacı, çevresel etki değerlendirme çalışmalarının incelenmesine veya ÇED Raporlarının ve/veya Proje Tanıtım Dosyalarının hazırlanmasına dahil olan ilgili taraflara arazi hazırlık, inşaat, işletme ve kapatma aşamaları boyunca maden arama faaliyetleri, işletmeye hazırlık, işletme, maden kapatma, kapatma sonrası izleme ve atık yönetimi aşamaları boyunca madencilik projelerinden kaynaklanan çevresel etkileri ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi vermektir.
Bu kılavuz yasal olarak bağlayıcı bir belge olmayıp ve sadece tavsiye niteliğindedir.
II. KISALTMALAR VE TERİMLER
AB Avrupa Birliği
ADM Acil Durum Müdahale
AKD Asit Kaya Drenajı
CO Karbonmonoksit
CO2 Karbondioksit
ÇED Çevresel Etki Değerlendirme
ÇYP Çevre Yönetim Planı
İSG İş Sağlığı ve Güvenliği
NO2 Azot dioksit
PM10 Partikül Madde (10 µm’den küçük)
SKKY Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
SO2 Kükürt dioksit
III. TEKNİK OLMAYAN ÖZET
Madencilik faaliyetleri, maden veya minerallerin cinslerine ve farklı üretim ve zenginleştirme yöntemlerinin özelliklerine bağlı olarak çeşitli çevresel ve sosyal etkiler oluşturmaktadır. Alınacak önlemler ile bu çevresel etkilerin olumsuz sonuçlar yaratması tamamen önlenmeli veya olumsuz etkiler en aza indirilmelidir. Bu amaçlara yönelik olarak hazırlanan madencilik kılavuzu toplam 13 Bölüm ve Patlatma Kılavuzu EK’ini içermektedir.
Öncelikle kılavuzun konusu, hedef grupları, çevresel etki değerlendirmesinin aşamaları verilmiştir. Madencilik projelerinin genel özellikleri tanımlanmış, bu projelerin ÇED Yönetmeliği kapsamındaki yeri belirtilmiş, Kanun ve Yönetmelik’lerden oluşan ulusal mevzuat, taraf olunan uluslararası sözleşmeler ve AB Direktifleri gibi ilgili mevzuat verilmiştir. Madencilik projeleri yatırımcıları tarafından incelenen ve ÇED Yönetmeliği EK III gereği değerlendirmede esas alınan alternatifler açıklanmıştır.
Bu bölümleri takiben, madencilik projesi süreçleri; arama faaliyetleri, arazi hazırlama ve işletmeye hazırlık, işletme, maden kapatma ve kapatma sonrası izleme aşamaları dikkate alınarak, projelerden kaynaklanacak çevresel etkiler ve alınması gerekli önlemler detaylı olarak ilgili alt bölümlerde açıklanmıştır. Ayrıca, ilgili etki hesaplama yöntemleri, su, hammadde, enerji tüketimi gibi kaynak ihtiyaçları ve kapatma sonrası doğaya yeniden kazandırma aşamalarında yapılacak işlemler de ele alınmıştır.
Madencilik kılavuzuna ek olarak patlatma kılavuzu (Ek-I) hazırlanmış, bu kapsamda patlatma terimleri, Xxxxxxxx Yöntemi ile patlatma tasarımı, patlatmanın başlıca çevresel etkilerinden titreşim, hava şoku (gürültü) ve taş savrulması tahmin yöntem ve formülleri verilmiş ve örnek problemlerle açıklanmıştır.
IV. GİRİŞ
Kılavuzun Konusu (kullanma kılavuzu, hedef gruplar, hedef gruplarla ilgili yapı)
Bu teknik inceleme kılavuzu; madencilik projelerinin olumsuz çevresel etkilerini önlemek veya en aza indirmek için alınması gereken tedbirlerin değerlendirilmesi amacı ile hazırlanmıştır.
Bu kılavuz, ÇED çalışmalarını geliştirmek ve bu faaliyetleri standartlaştırmak için ÇED ve Çevre
Yönetim Planı (ÇYP) sürecinde yer alan tüm ilgili tarafların kullanımına açıktır. Ayrıca, bu kılavuzların ana hedef grubu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı personelinin yanı sıra, ÇED ve ÇYP sürecine dâhil olan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü temsilcileri, her bir proje için seçilen İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu üyeleri, proje sahipleri ve Yönetmeliğe göre ilgili dokümanların hazırlanmasına aktif olarak katılım gösteren danışmanlardır.
Bu kılavuzda, madencilik projelerinin çevresel etkileri beş aşamada değerlendirilmektedir. Bunlar; arama, hazırlık, işletme, kapatma ve izlemedir. Kılavuz aşağıdaki bölümlerden oluşmaktadır:
• Alt sektördeki projelerin tanımlanması
• ÇED Yönetmeliği kapsamındaki yeri
• İlgili Ulusal ve AB Mevzuatı
• Proje Alternatifleri
• Çevresel Etkiler ve Alınacak Önlemler
• İzleme Programı
V. SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI
Ülkelerin kalkınmasında ve insanlığın refahında oldukça önemli bir rolü olan madencilik, en eski endüstrilerden biri olarak ülkemizde de pek çok sektörün ihtiyacı olan hammaddeleri sağlamaktadır. Yer kabuğunda bulunan cevher oluşumları üç boyutlu olarak belirlendikten sonra maden işletmeciliği için ekonomik olmaları halinde üretime geçilir.
Madencilik; cevher veya minerallerin yer kabuğundan ekonomik, verimli ve güvenli şekilde çıkartılarak (üretilerek) insanlığın hizmetine sunma işlemidir. Genel olarak iki xxx xxxxx üretim yöntemi vardır. Bunlardan biri maden yataklarının mostra verdiği (yüzeyde izlenebildiği) ve/veya yüzeye yakın olduğu durumlarda uygulanan xxxx xxxx maden işletme yöntemi, diğeri ise açık ocakla üretilemeyecek kadar derinde olan madenlerin üretildiği yeraltı maden işletme yöntemidir. Yeraltı madenciliğinde kömür üretimi, metalik maden üretimi, çözelti madenciliği, yerinde kömür gazlaştırma yapılması ve metan drenajı yoluyla kömür ocaklarından metan gazı üretilmesi mümkündür. Çevre açısından yeraltı işletmesi daha az olumsuz etkiye sahiptir. En temel olumsuz çevre etkisinin tasman (yeryüzü çöküntüsü) olduğu söylenebilir. Yeraltı işletmesinin yerleşim yeri altında bulunması halinde tasman bina hasarlarına, patlatma kaynaklı titreşim ise kişilerin rahatsız olmasına ve/veya bina hasarlarına neden olabilmektedir.
Xxxx xxxx madenciliği, isminden de anlaşılacağı gibi, hiçbir biçimde yeraltı şartlarına inmeden ve tamamen yeryüzünden yapılan bir işlem olup ülkemizde ve dünyada daha yaygın olarak kullanılan yöntemdir. Bunun başlıca nedenlerini; yüksek mekanizasyon olanakları, yüksek verimlilik, düşük kaza oranları, kısa hazırlık zamanı, yüksek cevher kazanım oranı, yüksek emek verimliliği, uygun çalışma koşulları gibi faktörleri sayarak belirtmek mümkündür. Bu avantajlarının yanında, yüksek sermaye (yatırım) gerekliliği, derin cevher oluşumlarında uygulanamaması, iklim şartlarının olumsuz etkileri ve
olumsuz çevresel etkileri nedeniyle de dezavantajlıdır. Her türlü xxxx xxxx madenciliğinde habitatın ve biyo çeşitliliğin yeraltı madenciliğine göre daha fazla etkilendiği söylenebilir. Açık işletme madencilik mekanik metodları başlıca 3 sınıfa ayrılmaktadır. Bunlar: kömür xxxx xxxx maden işletmeciliği, metal xxxx xxxx maden işletmeciliği, agrega ve doğal taş maden işletmeciliğidir.
Bütün maden üretim yöntemleri için izlenen aşamalar Şekil 1’de sunulmuştur.
Şekil 1: Madenciliğin Temel Aşamaları
Kılavuzun ana konusu olan olumsuz çevresel etkiler açısından xxxx xxxx madenciliğinin olumsuz etkilerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür. Madencilik faaliyetleri sonucu xxxx çukurları ve ekonomik niteliği olmayan cevher/kaya atık yığınları oluşumu nedeni ile topografyada değişiklikler olmakta, eko-sistem bozulabilmekte, kullanılması halinde kimyasal maddeler ve/veya asit kaya drenajı (AKD) ile katı atıklardan kaynaklanan partikül maddeler akar veya durgun suların ve/veya toprağın kalitesini olumsuz etkileyebilmekte, dizel araçların egzoz emisyonları ile toz hava kirliliğine yol açabilmekte, delme-patlatma çalışmaları sonucu, yer sarsıntısı, gürültü, hava şoku ve kaya fırlamaları oluşabilmektedir. Ancak alınacak önlemlerle bu etkiler en aza indirilebilmektedir.
Genel özellikleri aynı olmakla birlikte kömür, altın ve diğer metalik madenler, doğal taş (mermer) ve agrega üretimi için yapılan xxxx xxxx işletmeciliğinde bazı farklılıklar söz konusudur. Kömür xxxx xxxx madenciliğinden kaynaklanan başlıca etkinin, kömür yataklarının çoğunlukla yatay veya yataya yakın ve geniş alanları kaplayan oluşumu nedeniyle, topografyanın büyük ölçüde değişikliğe uğraması olmakla birlikte, dekapaj malzemesinin kömürü alınmış bölgelere iç döküm yapılması sayesinde doğaya yeniden kazandırma faaliyetlerinin madencilik faaliyetleri ile eş zamanlı olarak yürütülmesi mümkündür. İç döküm sayesinde xxxx sahası dışında dekapaj yığınları oluşumu azaltılabilmekte, şev açılarının azaltılması ve şev duraylılığı sağlanabilmekte, topografik değişiklikler en aza indirilebilmekte, ayrıca şev yüzeylerini bitkilendirme ve eko sistemin onarılması mümkün olabilmektedir. Metal xxxx
xxxx madenciliği cevher yatağı oluşumunun çoğunlukla dik veya dike yakın olması nedeni ile çok basamaklı derin çukurların oluşmasını gerektirir, bu nedenle genellikle metal açık ocaklarında iç döküm yapılması için üretim faaliyetlerinin bitmesi gerekmekte ve iç döküm daha yüksek maliyetli olmaktadır. Ancak kömür madenciliğinden farklı olarak daha dar bir alanda topografik değişiklik yaratmaktadır.
Açık ocaklardan çıkarılan kömür ve/veya metalik cevherler içerisinde sülfürlü mineraller bulunması halinde asit kaya drenajı (AKD) meydana gelmesi olası etkilerdendir. AKD’nin yanı sıra partikül maddelerden ve diğer kimyasal maddelerden de su kirliliği oluşumu söz konusu olabilir. Bunun için nötralizasyon ve çökeltme havuzu gibi önlemlerle bu etkiler kısmen ya da tamamen bertaraf edilebilir. Derin açık ocaklarda yer altı su seviyesi altına inilen durumlarda xxxx dibinde su geliri olabilmekte ve göl oluşabilmektedir. Bu suların, su kalitesi düzenlendikten sonra akar veya durgun su kaynaklarına tahliyesi yapılabileceği gibi xxxx xxxx yapay gölete dönüştürülerek ve su kalitesi düzenlenerek rekreasyon alanı olarak da yararlanılabilir.
Xxxxxx madenciliğinde ana amaç olabildiğince büyük bloklar çıkartmaktır. Ancak katı atık yığınları ile sulu atıkların duraylılığı ve olanaklı ise katı atıkların değerlendirilerek atık yığınlarının azaltılması da dikkate alınmalıdır. Blok çıkartılamayan kısımlardan agrega üretimi de yapılabilmektedir. Doğal taş madenciliğinde sadece agrega üretimi yapmak da mümkündür. Ayrıca çözelti madenciliği ve sulu ortamlarda yapılan kum/çakıl ocağı işletmeciliği de xxxx xxxx madenciliğinin uygulama alanlarıdır.
Madenden çıkarılan cevher, fiziksel ve kimyasal özellikleri itibarı ile her zaman doğrudan kullanılmaya uygun olmayabilir. Bu tür cevherlerin kullanım yerlerine uygun hale getirilmesi için cevher hazırlama/zenginleştirme işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Cevher hazırlama işlemleri ile cevherin kimyasal özelliklerini bozmadan, boyut, şekil vb. istenen fiziksel özelliklere sahip ürün eldesi amaçlanmaktadır. En yaygın kullanılan cevher hazırlama işlemleri, kırma, öğütme, eleme, sınıflandırma, katı-sıvı ayırımı gibi işlemlerdir. Uygulama yeri ve cevherin özelliklerine bağlı olarak kuru ya da sulu ortamlarda cevher hazırlama yapılabilir. En önemli çevresel etkileri gürültü, titreşim, toz ve kirli su deşarjından kaynaklanabilir. Cevher zenginleştirme ile tenör veya safsızlık içerikleri nedeniyle, istenen kimyasal özelliğe sahip olmayan cevherlerin, çeşitli fiziksel, fizikokimyasal ve kimyasal/biyokimyasal yöntemler kullanılarak, satılabilir nitelikte ürün üretilmesi amaçlanmaktadır. Cevher zenginleştirme genellikle uygun bir cevher hazırlama işleminden sonra yapılır. Ayıklama (elle veya mekanik), yerçekimi ile ayırma, ağır ortam ayırması, manyetik ayırma, elektrostatik ayırma vb. yöntemler en çok kullanılan fiziksel ayırma yöntemleridir. Flotasyon, yağ aglomerasyonu ve flokülasyon (salkımlaştırma) başlıca fizikokimyasal zenginleştirme yöntemleridir. Kimyasal/biyokimyasal zenginleştirme veya kazanma ile istenilen metalin veya bileşenin bir kimyasal çözücü ile cevherden ayrılması sağlanır. Kimyasal/biyokimyasal zenginleştirme veya kazanma sırasında hiçbir çevresel olumsuz etkisi olmayan yalnızca su kullanılabileceği gibi (trona ve tuz üretimi), toksik özellik gösteren ve çevresel olarak kaygı uyandıran siyanür veya çeşitli asitler, bazlar, şelatlar, bakteriler de kullanılabilir. Cevher hazırlama ve zenginleştirmede kavurma, sinterleme, peletleme, vb. işlemler için ısıl işlemler de uygulanmaktadır. Cevher zenginleştirmede, cevherden biri artık/atık, diğeri konsantre (ürün) olmak üzere en az iki ürün çıkar. Özellikle, hem sıvı hem de katı bileşenleri olan artık/atıkların bertarafında, çevresel yönden dikkatli olunmalıdır.
VI. ÇED YÖNETMELİĞİ KAPSAMINDAKİ YERİ
ÇED Yönetmeliği kapsamındaki projeler Ek - 1 ve Ek - 2 listeleri altında yer alan faaliyetlerdir. Aşağıdaki projelere ÇED Raporu hazırlanması zorunludur:
a) Ek-1 listesinde yer alan projelere,
b) "ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere,
c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi Ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere,
Ek-1 listesi altında yer alan projelerin eşik değerleri AB ÇED Direktifi ile uyumlaştırılmıştır. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, ÇED incelemesinin yetkili makamıdır.
Ek-2 listesi altında yer alan projeler Seçme ve Eleme kriterine tabi tutulmaktadır. 2014/24 sayılı Genelge ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ek-2'deki projelerin seçme ve eleme kriterine tabi tutulması için yetkisini Valiliklere devretmiştir. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararı için yetkili kılınmıştır.
Türkiyedeki ÇED işlemi aşamaları Şekil 2’de sunulmuştur.
Şekil 2: Türkiye'deki ÇED İşlemi Aşamaları
ÇED Yönetmeliği EK 1 ve Ek 2 listelerinde de yer alan madencilik projeleri Tablolar 1 ve 2 de
sunulmuştur.
Tablo 1. – ÇED Yönetmeliği Ek 1’de yer alan madencilik projeleri
27- Madencilik projeleri:
a) (Değişik:RG-26/5/2017-30077) Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler,
b) 150 hektarı aşan (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) çalışma alanında açık işletme yöntemi ile kömür çıkarma,
c) Biyolojik, kimyasal, elektrolitik ya da ısıl işlem yöntemleri uygulanan cevher zenginleştirme tesisleri ve/veya bu zenginleştirme tesislerine ilişkin atık tesisleri,
ç) 400.000 ton/yıl ve üzeri kırma, eleme, yıkama ve cevher hazırlama işlemlerinden en az birini yapan
tesisler.
28- 500 ton/gün ham petrol, 500.000 m3/gün doğal gaz veya kaya gazının çıkarılması,
Tablo 2. – ÇED Yönetmeliği Ek 2’de yer alan madencilik projeleri
25- Tuzun çıkarıldığı ve/veya işlendiği tesisler, (Eleme, paketleme hariç)
49- Madencilik projeleri:
a) (Değişik:RG-26/5/2017-30077)Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalışma alanında (kazıve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması,
b) Yıllık 5.000 m3 ve/veya 250.000 m2 ve üzeri kapasiteli mermer ve dekoratif taşların kesme, işleme ve
sayalama tesisleri,
c) 1.000.000 m3/yıl ve üzerinde metan gazının çıkartılması ve depolanması,
ç) Karbondioksit, xxxx xxxx ve diğer gazların çıkartıldığı, depolandığı veya işlendiği tesisler, (Atölye tipi dolum
tesisleri hariç)
d) Kırma, eleme, yıkama ve cevher hazırlama işlemlerinden en az birini yapan tesisler, (Ek-1 listesinde yer almayanlar)
e) Cevher zenginleştirme tesisleri ve/veya bu zenginleştirme tesislerine ilişkin atık tesisleri, (Ek-1 listesinde yer almayanlar)
55- Maden, petrol ve jeotermal kaynak arama projeleri, (Sismik, elektrik, manyetik, elektromanyetik, jeofizik
vb. yöntemle yapılan aramalar hariç)
VII. İLGİLİ MEVZUAT
VII.1. Ulusal Mevzuat
ÇED süreci boyunca, sadece Çevre Kanunu (ikincil mevzuatı ile birlikte) değil aynı zamanda doğayı koruma, kültürel mirasın korunması vb. gibi diğer mevzuatlar da dikkate alınmalıdır. Buna ek olarak, ÇED Sürecinde, tasarım çalışmaları üzerinde etkisi olan madenlere özgü mevzuat da dikkate alınmalıdır.
Ulusal mevzuatın listesi dinamik (değişken) bir belgedir, dolayısıyla ÇED çalışmaları sırasında, bu mevzuatın gözden geçirilmiş ve güncellenmiş son halleri dikkate alınmalıdır.
Kanunlar
• Çevre Kanunu
• Milli Parklar Kanunu
• Orman Kanunu
• Mera Kanunu
• Kamulaştırma Kanunu
• İş Kanunu
• Su Ürünleri Kanunu
• Yeraltı Suyu Kanunu
• Kamu Sağlığı Yasası
• Milli Parklar Kanunu
• Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
• Kıyı Kanunu
• İmar Kanunu
• Yaban Hayatının İyileştirilmesi ve Vahşi Yaşamın Korunması Kanunu
• Belediye Kanunu
• Büyükşehir Belediyesi Kanunu
• Turizm Teşvik Kanunu
• Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Ulusal Seferberlik Kanunu
• Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun
• Maden Kanunu
• Xxxxx Xxxxxx ve Arama Genel Müdürlüğü Kanunu
• Bazı Maden Hurdalarının Dışarı Çıkarılmasının Yasak Edilmesi ve Satın Alınması Hakkında Kanun
• Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin
İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanun
Yönetmelikler
• Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
• Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği
• Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü Yönetmeliği
• Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği
• Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği
• Atık Yönetimi Yönetmeliği
• Av ve Yaban Hayvanlarının ve Yaşam Alanlarının Korunması, Zararlılarıyla Mücadele Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
• Çevre Sağlığı Denetimi ve Denetçileri Hakkında Yönetmelik
• Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği
• Xxxxx Xxxx ve Xxxxxx Yönetmeliği
• Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik
• Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği
• İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik
• İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği
• İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik
• Nesli Tükenmekte Olan Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretin Uygulanması Konusundaki Yönetmelikler
• Orman Kanunu'nun 16. Maddesinin Uygulama Yönetmeliği,
• Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Söndürülmesinde Görevlilerin Görecekleri İşler Hakkında Yönetmelik
• Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği
• Su Havzalarının Korunması ve Yönetim Planlarının Hazırlanması Hakkında
Yönetmelik
• Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği
• Su Ürünleri Yönetmeliği
• Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği
• Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik
• Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği
• Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik
• Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Uygulama Yönetmeliği
• Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ile İlgili Yönetmelik
• Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik
• Parlayıcı, Patlayıcı ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük
• Yüzeysel Su Kalitesi Yönetimi Yönetmeliği
• Maden Atıkları Yönetmeliği
• Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması Yönetmeliği
• Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği
• Maden ve Taş Ocağı İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Tozla Mücadeleyle ilgili Yönetmelik
• Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği
• Maden Kanununun I (A) Grubu Madenleri ile ilgili Uygulama Yönetmeliği
• Kum, Çakıl ve Benzeri Maddelerin Alınması, İşletilmesi ve Kontrolü Yönetmeliği
• Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması Yönetmeliği
• Deniz Göl veya Nehir Altında Bulunan Madenlerdeki Çalışmalar Hakkında
Yönetmelik
• Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve GüvenliğiYönetmeliği
VII.2. Uluslararası Sözleşmeler (Türkiye'nin taraf olduğu)
• 20.2.1984 tarihli ve 18318 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi" (BERN Sözleşmesi) uyarınca koruma altına alınmış alanlardan "Önemli Deniz Kaplumbağası Üreme Alanları"nda belirtilen I. ve II. Koruma Bölgeleri, "Akdeniz Foku Yaşama ve Üreme Alanları",
• 12.06.1981 tarih ve 17368 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi" (Barcelona Sözleşmesi) uyarınca korumaya alınan alanlar,
• 23.10.1988 tarihli ve 19968 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Akdeniz’de Özel Koruma Alanlarının Korunmasına Ait Protokol" gereği ülkemizde "Özel Koruma Alanı" olarak belirlenmiş alanlar,
• 13.09.1985 tarihli Cenova Bildirgesi gereği seçilmiş Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yayımlanmış olan "Akdeniz’de Ortak Öneme Sahip 100 Kıyısal Tarihi Sit" listesinde yer alan alanlar,
• Cenova Deklarasyonu’nun 17. maddesinde yer alan "Akdeniz’e Has Nesli Tehlikede Olan Deniz Türlerinin" yaşama ve beslenme ortamı olan kıyısal alanlar,
• 14.02.1983 tarihli ve 17959 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Dünya Kültür ve Tabiat Mirasının Korunması Sözleşmesi’nin 1. ve 2. maddeleri gereğince Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınan "Kültürel Miras" ve "Doğal Miras" statüsü verilen kültürel, tarihi ve doğal alanlar,
• 17.05.1994 tarihli ve 21937 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
"Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak
Alanların Korunması Sözleşmesi" (RAMSAR Sözleşmesi) uyarınca koruma altına alınmış alanlar.
• 27.07.2003 tarihli ve 25181 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Avrupa Peyzaj Sözleşmesi.
VII.3. Avrupa Birliği Direktifleri
AB Entegre Çevre Uyum Stratejisi (UÇES)(2007-2023) Türkiye’nin, AB’ye katılımı için bir ön koşul olan, AB çevre müktesebatına uyumun sağlanması ve mevzuatın etkin bir şekilde uygulanması amacıyla ihtiyaç duyulacak teknik ve kurumsal altyapı, gerçekleştirilmesi zorunlu çevresel iyileştirmeler ve düzenlemelerin neler olacağına ilişkin detaylı bilgileri içermektedir. UÇES'in güncellenmesi çalışmaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Bu kapsamdaki Avrupa Birliği Direktifleri aşağıda sunulmaktadır;
2014/52/EU sayılı ÇED Direktifi; özel ve kamunun belirli projelerinin çevre üzerindeki etkilerine ilişkin Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin Direktifi, çevre ile bağlantılı resmi veya özel projelerin insan, bitki, hayvan, toprak, hava, iklim, maddi varlıklar, kültürel miras üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerinin belirlenmesini ve değerlendirmesini gerektirmektedir.
27 Haziran 2001 tarihli ve 2001/42/EC sayılı Stratejik Çevresel Değerlendirme Direktifi; plan ve programların çevre üzerindeki olası önemli etkilerinin değerlendirilmesi ve mümkün olan en az düzeye indirgenmesi veya ortadan kaldırılması konularının ele alındığı bir süreci belirlemektedir.
28 Xxxx 2003 tarihli 2003/4/EC sayılı Çevresel Bilgiye Erişim Direktifi; çevresel bilgiye erişim hakkı ile ilgili şartları ortaya koyarken, çevresel bilginin erişilebilir olması ve halka duyurulması ile ilgili konuları düzenlemektedir.
21 Mayıs 2008 tarihli ve 2008/50/EC sayılı Hava Kalitesi Çerçeve Direktifi; ozon tabakasını incelten maddelerin azaltılması, uçucu organik bileşiklere (VOC) ilişkin emisyonlar ve yakıt kalitesi ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Hava Kalitesi Çerçeve Direktifi, tüm kirleticiler için ortak metotlar vasıtası ile hava kalitesinin değerlendirilmesine, izleme gereklilikleri ve metotlarına, temiz hava plan ve programlarına ilişkin kurallar getirmektedir.
23 Ekim 2000 tarihli ve 2000/60/EC sayılı Su Çerçeve Direktifi; bütünleşmiş havza yönetimi ve halkın karar alma süreçlerine katılımı esasına dayalı olarak, Avrupa Birliğindeki tüm su kütlelerinin kalite ve miktar açısından korunmasını ve iyileştirilmesini öngören temel yasal düzenlemedir.
19 Kasım 2008 tarihli ve 2008/98/EC sayılı Atık Çerçeve Direktifi; atık yönetimi hiyerarşisi tanımlayarak, atık yönetimi stratejileri öncelikle atıkların oluşumunun kaynağında önlenmesine odaklanmıştır. Bunun mümkün olmadığı hallerde, atık malzemeler yeniden kullanılmalı, yeniden kullanılamıyorsa geri dönüştürülmelidir. Geri dönüştürülmesi mümkün olmayan atık malzemeler ise geri kazanım (örneğin enerji geri kazanımı) amacıyla kullanılmalıdır. Atıkların yakma tesislerinde veya düzenli depolama sahalarında güvenli şekilde bertaraf edilmesi atık yönetimi hiyerarşisinde en son seçeneği oluşturmaktadır. Atık başlığı altında Çerçeve Direktifin yanı sıra, atıkların düzenli depolanması, atıkların taşınımı ve özel atıklar (pil ve akümülatörler, ömrünü tamamlamış araçlar, atık
elektrikli ve elektronik eşyalar, ambalaj ve ambalaj atıkları gibi) konularına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
30 Kasım 2009 tarihli ve 2009/147/EC sayılı Kuş Direktifi ile 21 Mayıs 1992 tarihli ve 92/43/EEC sayılı Habitat Direktifi, korunan alanların (özellikle Natura 2000 alanlarının) belirlenmesine yönelik hükümleri ve tüm sektörlerdeki uygulamalarda göz önüne alınması gereken öncelikli koruma tedbirlerini içermektedir. Buna göre ekonomik ve rekreasyonel gereklilikleri dikkate alarak ekolojik, bilimsel ve kültürel gereklilikler ışığında kuş türlerinin nüfusunun korunmasına yönelik gerekli tedbirleri alınacaktır. Bu sektör altındaki diğer önemli konulardan biri ise, 29 Mayıs 1999 tarihli ve 99/22/EC sayılı Yabani Hayvanların Hayvanat Bahçelerinde Barındırılması Direktifidir.
24 Kasım 2010 tarihli ve 2010/75/EC sayılı Endüstriyel Emisyonlar Direktifi ile 9 Aralık 1996 tarihli ve 96/82/EC sayılı Tehlikeli Maddeler İçeren Büyük Kaza Risklerinin Kontrolüne İlişkin Direktif (SEVESO II); bütünleşmiş izin sistemi ile kirliliğin üretim sürecinde önlenmesi, üretim sonucu oluşan kirliliğin kontrolü, mevcut en iyi teknikler ve halkın katılımı hususlarını düzenleyen 2008/1/EC sayılı Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Direktifinin (IPPC) diğer 6 sektörel direktif ile yeniden şekillendirilerek tek direktif haline getirilmesini hedeflemiştir. Yapılan düzenlemeler sonucunda; 2010/75/EC sayılı Endüstriyel Emisyonlar Direktifi dışındaki diğer direktifler [Büyük Yakma Tesisleri Direktifi (2001/80/EC), Atık Yakma Direktifi (2000/76/EC), Solvent Emisyonları Direktifi (1999/13/EC), Titanyum Dioksit Sanayisinden Kaynaklanan Atıklara ilişkin üç direktif (78/176/EEC, 82/883/EEC, 92/112/EEC)] yürürlükten kaldırılmıştır.
20 Xxxx 2009 tarihli ve 1272/2008/EC sayılı Kimyasallar alanındaki düzenleme; Madde ve Karışımların Sınıflandırılması, Etiketlendirilmesi ve Ambalajlanmasını içermektedir. Bu alandaki diğer bir düzenleme ise; 18 Aralık 2006 tarihli ve 1907/2006/EC sayılı REACH(Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması) düzenlemesidir. Kimyasal maddelerin ve karışımların ithalatı ve ihracatı, kalıcı organik kirleticilerin sınırlandırılması, deney hayvanları ile biyosidal ürünlere ilişkin düzenlemelerdir.
25 Haziran 2002 tarihli ve 2002/49/EC sayılı Çevresel Gürültü Direktifi; çevresel gürültünün değerlendirilmesi ve yönetimine ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Direktif kapsamında, yerleşik nüfusu 250.000’den fazla olan yerleşim alanları, yılda 6 milyondan fazla aracın geçtiği xxx xxxx yolları, yılda 60.000 den fazla trenin geçtiği xxx xxxxx yolları, yılda 50.000 den fazla hareketin gerçekleştiği hava alanları için stratejik gürültü haritalarının hazırlanması ve gürültü eylem planlarının oluşturulması gerekmektedir.
23 Nisan 2009 tarihli ve 406/2009/EC sayılı İklim değişikliğine yol açan sera gazlarına karşı çaba paylaşımı direktifi; sera gazlarının emisyonunun izlenmesi, emisyon ticareti sistemi ile emisyon ticareti sisteminin dışında kalan sektörlerden kaynaklanan xxxx xxxx emisyonlarının azaltılması, karbon yakalama ve depolaması, F-gazlarının kontrolü ve ozon tabakasının korunması ile ilgili AB düzenlemeleri bulunmaktadır. Bu kapsamda AB, 2020 yılına kadar xxxx xxxx emisyonlarını referans yıl olarak kabul ettiği 1990 yılındaki seviyeye göre %20 oranında ve 2030 yılında da 1990 yılına kıyasla
%40 oranında azaltmayı hedeflemektedir.
VIII. ALTERNATİFLER
VIII.1. Giriş
Yatırımcı tarafından araştırılan çeşitli alternatiflerin incelenmesi ve sunulması, ÇED sürecinin önemli bir şartıdır. ÇED Yönetmeliği Ek-3 altında verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatı Bölüm
1.b (Yönetmelik Ek III), ÇED Raporunda, proje alanı ve teknolojisi ile ilgili alternatifler hakkında bilgi verilmesini istemektedir. Yatırımcı tarafından incelenen alternatiflerin ana hatları ve çevresel etkileri göz önünde bulundurularak bu seçimin yapılmasındaki başlıca sebeplerin kanıtı, ÇED Raporuna dâhil edilmelidir.
Madencilik projelerinde; işletme yöntemi (xxxx xxxx/yeraltı xxxx) ve üretim teknolojisi alternatiflerinin değerlendirilmesi en önemli unsuru oluşturmaktadır. Dolayısıyla, madencilik projeleri için, alternatifler çeşitli parametrelerle açıklanabilir:
• Eylemsizlik alternatifi
• Madencilik yöntemleri alternatifleri
• Cevher hazırlama/zenginleştirme alternatifleri
• Maden tesisleri için yerseçimi alternatifleri
• Su temini alternatifleri
• Enerji temini alternatifleri
• Enerji hattı güzergâhı alternatifleri
• Ulaşım ve nakliye güzergahı alternatifleri
• Atık yönetimi alternatifleri
VIII.2. Seçilen Alternatiflerin Tanımı
Alternatif değerlendirme çalışmasının amacı, teknik/mühendislik, ekonomik, sosyal ve çevresel hususları/kriterleri vb. dikkate alarak olası alternatifleri değerlendirmek ve karşılaştırmaktır. Buradaki her bir kriter, ilgili göstergelerle birlikte konuyla alakalı bir takım parametre (ya da alt kriter) ile ifade edilir. Bu tarz analizlerde bir puanlama yaklaşımı kullanmak yaygın bir yöntemdir ve genellikle her parametreye ve/veya her kritere bir değer (ağırlık) verilir (Bu çalışmalar çok kriterli analiz yöntemi olarak da adlandırılır). Alternatiflerin tartışılmasında ve kıyaslanmasında projenin gerçekleştirilmemesi (eylemsizlik) alternatifi, mutlaka bulundurulmalıdır. Eylemsizlik alternatifinin değerlendirilmesi sayesinde, projenin yapılmaması durumunda projeden kaynaklanan hangi olumlu ve olumsuz etkilerin ortadan kalkacağı anlaşılabilecektir.
ÇED Raporlarında, yapılan çok kriterli analizin sonuçlarının bir matris formatıyla sunulması yaygın bir durumdur. Bu matris formatı, her bir alternatifin her bir seçim kriteri karşısında nasıl performans sergilediğini göstermektedir. Söz konusu matris özellikle kamuoyu görüşünün alınması konusunda fayda sağlamaktadır.
Bununla birlikte, ÇED raporu için sadece matris yeterli değildir. Teknik olarak en iyisini seçmek için tanımlanan farklı seçenekleri/alternatifleri karşılaştırmak amacı ile kullanılan analizin bir özetini ÇED raporu içinde bir alt bölümde sunmak tavsiye edilmektedir. Buna ek olarak, ÇED raporuna eklenen veya başka bir yolla ilgili paydaşların kullanımına sunulan ayrı bir belgede yer alacak detaylı seçim analizine atıfta bulunulmalıdır. Seçilen alternatif özeti, ÇED raporunu inceleyen kişilere seçim sürecini takip etmek için gerekli ana unsurları temin etmelidir; örneğin:
• Projenin amaçlarının tanımı,
• Tercih edilen seçeneklerin seçimi için belirlenen temel kriterlerin tanımı (teknik,
ekonomik, sosyal ve çevresel kriterler),
• Belirtilen kriterleri en iyi şekilde ifade eden parametrelerin tanımlanması,
• Her bir parametre ve ölçü birimi için göstergelerin tanımı; Seçilen göstergelerin
değer biçme metodolojisi; gösterge ağırlıkları (varsa),
• Her bir kriter için (parametreleri toplamak amacıyla) ve her bir alternatif için (kriterleri toplamak amacıyla) Kriter ve Puanlama yönteminin ağırlıkları,
• Hassasiyet analizi (varsa) ve seçilen alternatif ile ilgili açıklamalar.
IX. ETKİLER VE ALINACAK ÖNLEMLER
Bu bölüm, madencilik projelerinde arama, hazırlık, işletme, xxxx kapatma ve kapatma sonrası izleme ve atık yönetimi aşamalarında meydana gelen çevresel etkileri ve bu etkileri azaltıcı önlemlerini içermektedir.
Bir maden işletmesinin çevresel açıdan planlanmasında ve çevresel etkilerinin değerlendirilmesinde öncelikle faaliyet için seçilen yerin ve faaliyet alanının mevcut çevresel özellikleri incelenerek, planlanan durum kapsamında çevresel etki değerlendirmesi yapılmalı ve alınacak önlemler belirlenmelidir.
1. Yörenin demografisi ve sosyoekonomik durumu
2. Meteorolojik ve iklimsel özellikler
3. Jeolojik özellikler
– Bölge jeolojisi ve depremsellik
– Çalışma alanı ve jeolojisi
– Cevherin özellikleri
– Örtü tabakasının özellikleri
4. Jeokimyasal özellikler (AKD, muhtemel kirleticiler vb.)
5. Hidrojeolojik özellikler
– Proje Sahasının Hidrojeolojisi
– Yeraltısuyu Kaynaklarının Mevcut ve Planlanan Kullanımı
– Yeraltı su seviyesi
– Su kalitesi
– Yeraltı suyundan faydalanma durumu (mevcut her türlü keson, derin, artezyen vb.
kuyu)
– Yüzeysel su kaynaklarının hidrojeolojik özellikleri,
– Proje Sahasının Hidrojeokimyası
6. Hidrolojik özellikler
– Bölge ve Proje Alanı Hidrolojik Özellikleri
– Yüzeysel Su Kaynaklarının Hidrokimyasal Özellikleri
– Projenin göl, baraj, gölet, akarsu ve diğer sulak alanlara göre konumu
– Yüzeysel su kaynaklarının mevcut ve planlanan kullanımı (içme, kullanma, sulama suyu, su ürünleri istihsali, ulaşım, turizm, elektrik üretimi, diğer kullanımlar),
7. Toprak özellikleri
– Toprak yapısı ve arazi kullanım kabiliyet sınıfı
– Yamaç duraylılığı
– Sahanın erozyon açısından durumu
– Doğal bitki örtüsü olarak kullanılan mera, çayır vb.
8. Tarım ve hayvancılık
– Elden çıkarılacak tarım alanlarının büyüklüğü, arazi kullanım kabiliyeti,
– Tarımsal gelişim proje alanları
– Sulu ve kuru tarım arazilerinin büyüklüğü
– Ürün desenleri ve bunların yıllık üretim miktarları
– Hayvancılık türleri, adetleri ve beslenme alanları
9. Flora ve fauna
– Türler, endemik türler, yaban hayatı türleri ve biyo toplar, ulusal ve uluslararası mevzuatla koruma altına alınan türler
– Xxxxx ve nesli tehlikeye düşmüş türler ve bunların yaşama ortamları, bunlar için belirlenen koruma kararları
– Av hayvanları ve bunların populasyonu ile yaşama ortamları
– Etkilenecek tabii bitki türleri ve ne kadar alanda bu işlerin yapılacağı
10. Koruma alanları (milli parklar, tabiat parkları, sulak alanlar, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, biyogenetik rezerv alanları, biyosfer rezervleri, doğal sit ve anıtlar, arkeolojik tarihi, kültürel sitler, özel çevre koruma bölgeleri, özel koruma alanları, turizm bölgeleri)
11. Orman alanları
– Ağaç türleri ve miktarları veya kapladığı alan büyüklükleri
– Xxxx yerinin işlendiği mescere haritası ve yorumu
– Sahanın yangın görüp görmediği
– Proje yerinde elden çıkarılacak alanın değerlendirilmesi
– Proje sırasında kesilecek ağaçların tür ve sayıları, orman yangınları ve alınacak
önlemler,
12. Peyzaj değeri yüksek yerler ve rekreasyon alanları
13. Proje alanında kültür ve tabiat varlıkları durumu
Daha sonra faaliyetin çevre üzerinde etkileri ve alınacak önlemler belirlenmelidir.
Bunlar:
1. Üretim sırasında nerelerde ve ne kadar alanda dekapaj (örtü kazı) yapılacağı, dekapaj sırasında kullanılacak malzemeler, patlayıcı maddeler, patlatma tasarımı,
2. Dekapaj artığı toprak, taş, kum vb. maddelerin miktarı, nerelere taşınacakları veya hangi amaçlar için kullanılacakları, zararlı olup olmadıkları, zararlı ise nasıl korunacakları,
3. Suyun temin edileceği kaynaklardan getirilecek su miktarları, içme ve kullanma suyu ve diğer kullanım amaçlarına göre miktarları,
4. Proje kapsamındaki elektrifikasyon planı, bu planın uygulanması için yapılacak işlemler ve kullanılacak malzemeler, enerji nakil hatlarının geçirileceği yerler ve trafoların yerleri,
5. Proje kapsamındaki ulaştırma altyapısının planı (ulaştırma güzergâhı ve şekli, güzergâh yollarının mevcut durumu ve kapasitesi, hangi amaçlar için kullanıldığı, mevcut trafik yoğunluğu, yerleşim yerlerine göre konumu, faaliyet için kullanılacak amaçları kaldırıp kaldıramayacağı, yapılması düşünülen tamir bakım ve iyileştirme çalışmaları vb.),
6. Faaliyet sırasında kesilecek ağaçların tür ve sayıları, ortadan kaldırılacak tabii bitki türleri ve ne
kadar alanda bu işlerin yapılacağı, orman yangınları ve alınacak önlemler,
7. Elden çıkarılacak tarım alanlarının büyüklüğü, arazi kullanım kabiliyeti,
8. Üretimde kullanılacak makinaların, araçların ve aletlerin miktar ve özellikleri,
9. Üretim sırasında tehlikeli, toksik, parlayıcı ve patlayıcı maddelerin kullanım durumları, taşınmaları ve depolanmaları,
10. Üretim yöntemleri, üretim miktarları ve imalat haritası,
11. Depolama ve var ise kırma-eleme işleminin ne şekilde gerçekleştirileceği, miktar ve sevkiyatı,
12. İçme ve kullanma amaçlı suların kullanımı sonrası oluşacak atık suların bertarafı,
13. Üretim sırasında toz kaynakları ve çıkacak toz miktarı,
14. Üretim sırasında meydana gelecek titreşim, gürültü kaynakları ve seviyeleri
15. Çalışacak personelin ve bu personele bağlı nüfusun konut ve diğer teknik/sosyal altyapı ihtiyaçlarının nerelerde ve nasıl temin edileceği,
16. Üretim sırasında oluşacak atıkların miktarı ve bertarafı,
17. İnsan sağlığı ve çevre açısından riskli ve tehlikeli faaliyetler,
18. Kültür ve tabiat varlıkları üzerinde oluşabilecek etkiler,
19. Acil eylem planlarının hazırlanması.
Madencilik faaliyetlerinin her aşamasında ortaya çıkabilecek olası etkiler ve bunların önlenmesi için alınabilecek önlemler aşağıda IX.1, IX.2, IX.3 ve IX.4 numaralı bölümlerde sunulmuştur.
IX.1. Arama Faaliyetleri
Arama faaliyeti sırasında sondaj yapılması durumunda oluşan artık sular genel olarak çamur havuzunda kurumaya bırakılarak bertaraf edilmektedir. Sondaj sırasında oluşan atıksu hiçbir alıcı ortama ve havuz dışına deşarj edilmemelidir. Sondaj alanlarında, her sondaj çalışma alanı için ayrı bir sondaj çamur havuzu yapılmalıdır. Çamur havuzlarının tabanına doğal kil serilerek geçirimsizlik sağlanmalıdır. Çamur havuzunun hacmi, bitmiş sondaj deliği hacminin en az iki katına sahip olmalıdır. Eğer sondaj çamuru temiz su ve kil haricinde herhangi bir kimyasal içeriyorsa, çamur havuzunun tabanında ve üst örtü sisteminde geçirimsizlik; havuz tabanında jeosentetik kil üzerine jeomembran, üst örtü sistemi ise jeosentetik kil veya jeomembran ile sağlanmalıdır. Sondaj havuzu yapılması aşamasında arazi hazırlanmasında bitkisel toprak ve hafriyat toprağı daha sonra havuzun kapatılması
işleminde kullanılmak üzere ayrı yerlerde biriktirilmelidir. Sondaj havuzuna yüzeysel suların girmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Sondaj faaliyetinin bitiminden sonra sondaj çamurları kurumaya bırakılmalı ve üzeri yapım aşamasında çıkarılan hafriyat toprağı ve bitkisel toprakla kapatılmalıdır.
Arama faaliyetleri sırasındaki önemli diğer bir sorun ise toz emisyonları ile ilgili sorundur. Yarma ve sondaj alanından üst örtü toprağının kaldırılması, nakliyesi, yükleme ve boşaltımı ve depolanması sırasında oluşacak tozlar dikkate alınmalı, toz indirgeyici yöntemler kullanılmalıdır.
IX.2. Arazi Hazırlama ve İşletmeye Hazırlık Aşaması
Madencilik projelerinde hazırlık çalışması; planlama, tasarım ve inşa aşamalarını kapsayan bir projenin (xxxx xxxx ve/veya yer altı işletmesinin) planlanmış tam kapasite üretime geçebilmesiyle ilgili tüm faaliyetleri kapsar. Tüm maden işletmeleri için, saha temizleme, arazi düzenleme ve gerekli bina ve altyapıların inşaası yanısıra; yer altı işletmelerinde cevher yatağına ulaşmak için gerekli kuyu, desandri, galeri vb. kazıların yapılması, açık işletmeler için yollar ve ilk basamakların hazırlanması ve bir miktar dekapaj yapılması gibi faaliyetler bu kapsamdadır. Eğer cevher hazırlama/zenginleştirme tesisi kurulması da gerekli görülmüşse, tesisin tam kapasite üretime geçebilmesi için gerekli tüm hazırlık çalışmaları da bu dönemde tamamlanır. Hazırlık çalışmalarının ana amaçları, saha temizleme, kazı, dolgu gibi arazi hazırlama işlerini yapmak, kuyu, galeri, yarma, yol vb. kazı yaparak cevher yataklarına ulaşmak ve üretime hazır hale getirmek, ön üretim yapmak, personel, ekipman temin etmek,yol, enerji, bina inşaası vb. altyapı olanaklarını hazırlamak ve cevher hazırlama tesisini hazır hale getirmektir.
Hazırlık çalışması genelde aşağıda verilen sıralama içerisinde yürütülür:
1.Fizibilite raporunun planlama dökümanı olarak hazırlık çalışmasına uyarlanması, 2.Genel maden metodunun seçilmesi,
3.Fizibilite raporunda belirtilen parametreler için finansman kaynağı temini, 4.Maden ve arazi kullanım haklarının alınması,
5.Şantiyeye ulaşım, nakliye, haberleşme, enerji hatları gibi altyapıların temin edilmesi, 6.İdari ofis binaları, destek ve hizmet yapılarının planlanması ve inşaası,
7.Üretime hazırlık olması amacıyla, yarma, yol, örtükazı/dekapaj yapılması, galeri, kuyu, desandre
(başaşağı/başyukarı) gibi kazıların yapılması,
8.Cevher hazırlama ve zenginleştirme tesisinin inşası, ocaktan tesise cevher nakliyesi, stok sahası ve
katı atık sahası ile atık barajlarının hazırlanması,
9.Projeye uygun olarak maden işletme, cevher hazırlama ve zenginleştirme ekipmanlarının satın alınması, kurulması,
10.Eleman (teknik, idari, işçi) temini, elemanlara eğitimler verilmesi, bakım atölyesi, yedek parça depoları için binaların yapılması, nakliye yollarının hazırlanması, yemekhane, sağlık merkezi, lojman, oyun alanları gibi çalışanların sosyal-politik-ekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak binaların yapılması,
Hazırlık aşamasında ÇED belgesi uyarınca doğaya yeniden kazandırma planlaması da başlatılır ve
yüzeydeki bitkisel toprak ile dekapaj yığını için de stok yeri ayrılır, atık yönetim planı hazırlanır.
Bu bölümde xxxx xxxx veya yer altı işletmesi hazırlığı ve cevher hazırlama ve zenginleştirme tesislerinin inşaatı sırasında oluşacak çevresel etkiler ve bu etkilerin önlenmesi ve/veya azaltılması için alınacak önlemler yer almalıdır.
IX.2.1. Jeoloji ve Topografya
Olası Etkiler
• Hazırlık çalışmalarının başlaması ile bitkisel üst toprak tabakasının sıyırılması ve geçici depolamasının uygun şartlarda yapılmaması nedeniyle, toprağın organik madde içeriğinin azalması,
• Toprak erozyonu ve yağışlar sonucu toprak kaybı,
• Planlanan yerler dışında; tesviye, kazı ve dolgu işlemleri, iş makinelerinin çalışmaları ve sahadaki araç ve yaya trafiği nedeni ile toprağın sıkışması,
• Hafriyat malzemesi, her türlü altyapı inşaat atıklarının açığa çıkması,
• Uygun olmayan yükleme sonucu nakliyat sırasında dökülen malzemelerin olumsuz
etkileri,
• Araç ve ekipmanların kullanımı ve bakımında kullanılan hidro-karbonların (yağlar, yağlayıcılar) ve yakıt ikmal işlemlerinde kullanılan yakıtların şantiye alanında kontrolsüz veya kazara dökülmesinin bir sonucu olarak kirletici maddelerin toprağa yayılması ve sızması,
• Atıkların ve kimyasal malzemelerinin tedbir almadan depolanmasından kaynaklanan sızıntı suyunun toprağa nüfuz etmesi.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Sıyrılan bitkisel toprakların restorasyon ve peyzaj amaçlı olarak tekrar kullanılmak üzere geçici olarak diğer malzemelerden ayrı bir şekilde depolanması ve organik içeriğini korumak üzere önlem alınması (sulama vb.),
• Saha kullanım planı hazırlayarak iş makineleri, araçlar ve yayaların hareket edeceği alanların sınırlanarak kullanım dışı alanlardaki toprakta sıkışmanın önlenmesi,
• Dekapaj malzemesinin ayrı toplanması, gerektiğinde işletme sonrası rehabilitasyonda kullanılmak üzere stoklanması, tekrar kullanımlarının mümkün olmaması durumunda uygun durumda depolanarak olumsuz etkilerinin azaltılması, inşaat atıklarının öncelikle kaynağında azaltılması, mümkün ise tekrar kullanılması, değilse uygun durumda depolanarak bertaraf edilmesi,
• Maden sahasında drenaj sistemi oluşturularak, sızıntı suyu havuzları yapılarak, sahadaki olası bir kirliliğin yağış yoluyla çevre alanlardaki toprak ve yüzey sularına karışmasının önlenmesi,
• Maden sahası dışına kuşaklama engelleri/kanalları inşa edilerek kirlenmemiş havza suyunun sahaya girmesinin önlenmesi
• Uygun yükleme, nakliyat koşullarının sağlanması,
• Erozyon ve sediman kontrolü amaçlı bir yönetim planı hazırlayarak toprak
taşınımının önlenmesi,
• Katı ve sıvı atıkların ve kimyasalların yönetmeliklere uygun olarak depolanarak kirlilik riskinin önlenmesi; saha içi atık yönetim planı ve tehlikeli madde yönetim planı hazırlanması;
• Yakıt dolum faaliyetlerinin dolum istasyonunda yapılması, sahada yapılmasından kaçınılması, özellikle hareket yetenekleri olmayan veya az olan ekipmanların yakıt teminleri için ise Acil Durum Hazırlık ve Müdahale Planı kapsamında sızdırmazlık tedbirlerinin ve dökülmelere karşı tedbirlerin alınması.
IX.2.2. Gürültü ve Titreşim
Hazırlık faaliyetleri sırasında gürültü ve titreşime neden olan ana etmenler; kazı-yükleme ve nakliyat sırasında oluşan yoğun araç trafiğinin yarattığı gürültü ile delme patlatma sırasında oluşan titreşim ve gürültü olup, hem maden sahasında çalışanları hem de çevredeki yerleşim binalarını ve insanları rahatsız edebilir. Gürültü seviyelerinin değerlendirilmesi için hazırlık faaliyetlerinin kümülatif gürültü seviyeleri gürültü eşik değerleri ile birlikte değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, hazırlık çalışmaları sırasında sahada bulunan hareketli hazırlık ekipmanları (yükleyiciler, kazıcılar, deliciler, kamyonlar) ile pompalar, havalandırma bacaları vs., kullanımı ile bina ve altyapı inşaatı ve (eğer varsa) cevher hazırlama/zenginleştirme tesislerinin inşaatı aşamasında yürütülen hazırlık faaliyetlerinden kaynaklanan gürültü seviyeleri hesaplanmalıdır.
Bilindiği gibi, gerekli izinler ve tedbirler alınmadan patlatma yapılmamalıdır. Patlatma konusunda
ayrıntılı hesaplamalar ayrı bir kılavuz olarak sunulmaktadır (Bkz. XIV. Patlatma Kılavuzu).
Maden hazırlık faaliyetlerinde delme-patlatma çalışmaları çevre ve güvenlik açılarından özel önem taşımaktadır. Patlatmanın etkisiyle titreşim, hava şoku oluşumunun etkisi ve taş savrulması ile ilgili hesaplamalar yapılmalı, yerleşim yerleri üzerindeki etkisi hesaplanmalıdır.
Olası Etkiler
• Geçici trafik yükünden kaynaklanan gürültü,
• Maden alanında mobil iş makineleri (yükleyiciler, kazıcılar, deliciler, kamyonlar) ve pompalar, vantilatörler vb. kullanımı ile bina ve altyapı inşaatı ve (eğer varsa) cevher hazırlama/zenginleştirme tesislerinin inşaatı sırasında (örneğin hazır beton tesisinde) yapılan kırma, yükleme, eleme, taşıma ve boşaltma gibi faaliyetler de dahil olmak üzere açık alanda yürütülen faaliyetlerden kaynaklanan gürültü,
• Binalarda yüzeysel ve/veya yapısal hasarlara, insanlar üzerinde rahatsız edici etkiye neden olan delme-patlatma, kazı-yükleme ve özellikle bozuk zemin üzerindeki kamyon trafiği gibi faaliyetlerin neden olduğu titreşim etkileri.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Uygun bir patlatma tasarımı hazırlanması, patlatmaların tasarıma uygun bir plan dâhilinde yapılması ve patlatma planı ile ilgili olarak etki alanındaki yöre halkının düzenli olarak bilgilendirilmesi,
• Tasarımda öngörülenden fazla anlık patlayıcı kullanmamak ve gerektiğinde özel patlatma uygulamak,
• Gecikmeli kapsüller kullanarak anlık patlayıcı miktarı ve böylece titreşimi azaltmak,
• İş makinelerinin düzenli bakımlarının sağlanması,
• Araçların hız limitlerine uymasının sağlanması,
• Nakliye yollarının yerleşim yerlerinden olabildiğince uzakta tasarlanması ve inşaası,
• Proje alanı yakınındaki yerleşimlerden gelebilecek şikâyetlerin alınması ve değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması,
• Ek titreşime neden olabilecek faaliyetler öncesinde civar yerleşimlerdeki halkın
(örneğin patlatma zamanları ve süreleri konusunda) bilgilendirilmesi,
• Gürültü değerlerinin özellikle yerleşimlerde faaliyetler boyunca izlenmesi ve limit aşımı durumunda ek tedbirler alınması,
• Mümkünse patlatma yerine makinalı kazı (riperleme vb.) yapılması.
IX.2.3. Hava Kirliliği
Hazırlık aşamasında hava kirliliğine neden olabilecek temel faktörler; bitkisel toprağın kazılması, örtü kazı (dekapaj) yapılması, yükleme, boşaltma, nakliye ve depolama sırasında iş makinalarının oluşturacağı toz ile maden alanı içindeki yol güzergâhlarındaki diğer araçlardan kaynaklanan toz ve patlatma sonrası çıkan toz ve zararlı gazlar ile makine ve ekipman kaynaklı egzoz emisyonlarıdır.
Olası Etkiler
• Ulaşım ve nakliye yolları, altyapı ve tesis inşaat faaliyetlerinden kaynaklı toz oluşumu,
• Delme-patlatma kaynaklı toz ve zararlı gaz oluşumu,
• Cevher üstü toprak ve örtü kaya kazısı (dekapaj) ve inşaat faaliyetleri kaynaklı toz emisyonları,
• Xxxx içinde kazı ve nakliyede kullanılan ekipman trafiği kaynaklı toz ve egzoz emisyonları,
• İş ekipmanları dışındaki trafik araçları egzoz emisyonları (proje boyutuna bağlı, genelde sınırlı düzeyde).
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Bitki örtüsü kaldırılmış alanlarda uygulanacak erozyon ve tozuma önlemleri,
• Yağışsız günlerde yeterli sıklık ve miktarda ıslatma yapılarak toz bastırma tedbirleri,
• Xxxx içi yolların iyileştirilerek tozumanın önlenmesi,
• Xxxx dışı yolların gerektiğinde uygun malzeme ile xxxxxxxxxx,
• Xxxxxx xxxxx-xxxxx yapan araç trafiğinin minimize edilmesi,
• Kamyonlarla taşınan tozlu malzemelerin ıslatılması ve üzerinin örtülmesi,
• Araçların egzoz sistemlerinin düzenli kontrolü ve bakımı,
• Araçların hız limitlerine uymalarının sağlanması,
• Araç ve ekipmanların düzenli bakımlarının yapılması,
• Ulaşım ve nakliye yolları dışında arazide araç kullanımının kısıtlanması,
• Gereksiz yüzey açmanın engellenmesi,
• Xxxx dışına çıkan araçların su havuzundan geçirilmesi.
IX.2.4. Sosyal Çevre Üzerine Etkiler
Hazırlık çalışmaları aşamasında, madenin etki alanındaki yerleşimlerde yaşayan yöre halkının maruz kalabileceği çeşitli riskler ve rahatsızlık verici durumlar olabilmektedir. Riskler genellikle, xxxx dışında taşıma araçları trafiğiyle ilgili kaza riskleri, titreşim hasarları, gürültü, toz ve egzoz emisyonlarına bağlı oluşabilecek sağlık sorunları gibi konular olabilir.
Olası Etkiler
• Yerleşimler arası ulaşım yollarının geçici olarak bloke olması,
• Arazi edinimi sonucunda olası yeniden yerleşim,
• Arazi edinimi sebebiyle tarım alanları, mera, yaylak gibi ekosistem hizmeti sağlayan alanların azalması nedeniyle geçim kaynaklarının zarara uğraması,
• Trafik araçlarının ulaşım güzergâhları üzerindeki yollarda tahribata neden olması,
• Hazırlık aşamasında gürültü,hava şoku ve hava kirliliğinden kaynaklı rahatsızlık ve
hava yoluyla oluşan hastalıklar (astım, alerji vb.),
• Delme-Patlatmalar nedeniyle oluşan titreşim ve taş savrulması etkileri dolayısıyla
güvenlik riskleri ve binalarda hasar riski,
• Xxxx dışında da trafiğin artması nedeni ile kaza risklerinin de artması,
• Özel koşullarda taşınması gereken malzeme veya ekipmanın normal trafiği etkileme olasılığı.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Toz emisyonlarının önlenmesi (Bkz. IX.2.3 Hava Kirliliği),
• Hava kalitesinin düzenli olarak izlenmesi (PM10, oT, CO, XX0, X0, XXx, XX0, NO2),
• Trafik kazalarının önlenmesi amacıyla Trafik Yönetim Planı hazırlanması
(kullanılacak güzergâhların belirlenmesi, araç hız limitleri, uyarıcı levhalar, halkın
bilgilendirilmesi vb.),
• Patlatmaların bir plan dâhilinde ve halkı bilgilendirerek yapılması,
• Patlatma ve diğer titreşim kaynaklarından doğabilecek hasarların önlenmesi,
• İzleme sonuçlarına göre gürültü ve kirlilik azaltıcı önlemlerin gözden geçirilmesi ve gerekli hallerde yeni önlemlerin alınması,
• Arazi edinim sürecinin bir planlama çerçevesinde ve halkın en az etkileneceği şekilde yapılması,
• Arazi kullanım durumuna göre proje başlamadan önce, yöre halkının geçim kaynaklarının belirlenmesi ve projeden etkilenebilecek unsurlara istinaden bir “geçim kaynakları yönetim planı” hazırlanması, gerekli durumlarda yöre halkının geçim kaynaklarının düzenlenmesi,
• Coğrafi öncelik sırasına göre (proje alanının bulunduğu yöre öncelikli olmak üzere) istihdam politikaları uygulanması,
• Bölgede yeni ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesinin teşvik edilmesi (sosyal sorumluluk projeleri vb.).
Yeniden yerleşim içeren projelerde:
• Etkilenen halkın düzenli olarak bilgilendirilmesi;
• Etkilenen halka adil ve yeterli imkânlar sağlanması, halkın sosyal ilişkilerini, ekonomik faaliyetlerini ve yaşam standartlarını devam ettirebilmesi için yeni yerleşim alanlarının uygun şekilde seçilmesi, geçim kaynaklarının yaratılması;
• Oluşturulan yeni yerleşimlerin peyzaj, su, elektrik, kanalizasyon gibi fiziki altyapı ihtiyaçları ile okul, ibadethane, sosyal tesisler gibi ihtiyaçlarının karşılanması.
• Etkilenen halka geçimini sürdürebilmesi amacıyla mesleki eğitimlerin verilmesi.
IX.2.5. Yüzey ve Yeraltı Suyuna Etkiler
Hazırlık çalışmaları aşamasında çalışan personelin kullanım suyu temini genellikle çevrede bulunan ve halk tarafından kullanılan kaynaklar ve/veya çevredeki yeraltı suyundan izin alınarak temin edilir. Yine de kullanım suyu kaynaklarının azalması bir sorun oluşturabilir. Kullanım suyu kaynaklı atık sular bir diğer sorundur. Xxxx malzemesinin (dekapaj) depolanacağı alanların yeraltı ve yüzey su kaynaklarını engellemesi/kirletmesi de mümkündür ve önleyici tedbirler alınmalıdır. Maden alanındaki tesislerde aşırı su kullanımı yerel kullanıcılar üzerinde baskı oluşturabilir. Yağmursuyu ve erozyon yoluyla kirleticilerin ve sedimanların yüzey suyu kaynaklarına taşınması ve onları kirletmesi de mümkündür.
Olası Etkiler
• İşletilecek maden yatağı çevresinde ve üst katmanlarında bulunabilecek yeraltı su
akiferlerinin işletmeye hazırlık faaliyeti sırasında zarar görmesi,
• Çalışan işgücü kaynaklı evsel atıksuların yüzey sularına deşarjı,
• Bina inşaatları sırasında beton karıştırma gibi işlerin yapıldığı alanlardan yüzeysel akış yoluyla yüzey sularının etkilenmesi,
• Dekapaj malzemesinin hatalı depolanması sonucu toprak ve yeraltı suyunda kirlilik
riski oluşması,
• Kazı, depolama, nakliye gibi faaliyetler sırasında çevredeki dere yataklarına
malzeme ve xxxx dökülmesi,
• İnşaat alanında kullanılan yakıtların ve kimyasalların su kaynaklarına veya toprağa
kazara dökülmesinden kaynaklı kirlilik oluşması,
• Yağış (yağmur, kar) suyu ve erozyon yolu ile xxxx alanındaki kirleticilerin ve sedimanların yüzey suyu kaynaklarına taşınması.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Hidrojeolojik etüdlerle işletilecek maden yatağı çevresinde işletme öncesinde yeraltı su seviyesi saptanmalı, akifer bulunup bulunmadığı tespit edilmeli ve hazırlık süresince akiferlerin zarar görüp görmediği izlenmelidir,
• Yağış suyunun kirlenmeden tahliye edilmesi (çıplak zemin yüzeylerinde erozyonun önlenmesi, drenaj sistemlerinde sedimantasyonun önlenmesi, kirlenmiş sahaların yağışlara maruz kalmasının engellenmesi),
• Su kenarı bitki alanları veya sulak alanlar oluşturularak kirliliğin tutulması ve arıtılması,
• Havzadaki diğer kullanıcıların kullanımını riske sokmadan izin verilen su çıkarma oranları belirlenmesi ve su seviyesinin izlenmesi,
• Alanda kurulu beton santrali vb. ünitelerin inşaat/hazırlık safhasında kullanılması durumunda, çökeltme havuzları inşa edilerek akarsu akışında değişime neden olmadan ve toprak ve tortular tutulduktan sonra suyun havzalara verilmesinin sağlanması,
• Evsel nitelikli atıksuların arıtılması ve alıcı ortama deşarjının düzenli olarak izlemeye tabi tutulması,
• Varsa beton tesislerinde çökeltme ve nötralizasyon gibi işlemlerin uygulanması ve sediman içeren yüzeysel akışın kontrol edilmesi (örneğin dinlendirme havuzları, drenaj hendekleri yapmak),
• Saha içi Katı Atık Yönetimi ve Atıksu Yönetimi planlarının hazırlanması ve uygulanması,
• Dere yataklarına malzeme ve xxxx dökülmemesi, dere yataklarına müdahale edilmemesi (Bkz: 2006/27 sayılı “Dere Yatakları ve Taşkınlar” ile ilgili Başbakanlık Genelgesi hükümleri),
• Kontrol dışı dökülme olması durumunda anında giderici/düzeltici önlem alınması, kirletici maddelerin suyollarına girmesinin önlenmesi(Tehlikeli Maddeler Yönetim Planı ve Acil Durum Müdahale Planı kapsamında ele alınmalı).
Deniz ortamına yakın projelendirilen maden tesislerinde, kıyı dolgusunun deniz ortamına yayılmasına izin verilmemelidir. Deniz kirliliğine karşı tedbirlerle birlikte su kalitesi, sediman(tortu) ve deniz ekosistemi izlemeleri yapılmalıdır. İzleme sonuçlarına göre ek tedbirler alınmalı veya mevcut tedbirler arttırılmalıdır.
Drenaj suları ve evsel atıksu arıtma tesislerinin dışında alıcı ortamlara deşarj söz konusu olmamalıdır. Evsel atıksu arıtma tesisleri ile prosesatıksu arıtma tesisi çıkış suları SKKY’nin ilgili tablolarında verilen sınır değerleri sağladıktan sonra deşarj edilebilir veya nemlendirme ve toz bastırma gibi işlemlerde kullanılabilir.
IX.2.6. Bitkiler ve hayvanlar, ekosistemler, korunan alanlar ve peyzaj
Madenler, bulundukları yere göre karasal ve sulak alanlardaki ekosistemleri etkileyebilmektedirler. Hazırlık aşamasında üst bitkisel toprak tabakasının sıyrılması, bitki örtüsünün temizlenmesi, morfoloji ve hidrolojideki değişimler, kazı, dolgu, yükleme, nakliyat gibi faaliyetlerden dolayı proje alanlarındaki bitki örtüsü ve habitat zarar görmekte ve/veya kaybolmaktadır. Ayrıca; emisyonlar, gürültü ve su kirliliği gibi nedenlerle çevredeki vahşi yaşam olumsuz etkilenebilmektedir.
Olası Etkiler
• Ormanların, meraların ve diğer doğal yaşam alanlarının bütünlüğünün bozulması,
• Nadir, tehdit altında veya nesli tükenmekte olan türlerin yuvalama yerlerinin ve/veya
yüksek biyoçeşitliliğin/hassas yaşam alanlarının kaybedilmesi.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Maden işletme alanının izdüşümünün minimize edilmesi,
• Geçici yolların en aza indirilmesi,
• Doğal ormanların korunması,
• Kesilen çalı ve ağaçların yaşam alanı oluşturduğu fauna bileşenlerinin izlenmesi,
• Xxxxx, tehdit altında veya nesli tükenmekte olan türlerin yuvalama yerlerinin saptanması, izlenmesi ve taşınması,
• Türlerin üreme, yavrulama, kışlama gibi hassas mevsimlerinde veya günün bazı saatlerinde inşaat faaliyetlerinin önlenmesi veya bu dönemleri dikkate alarak programlanması,
• Gürültü, araç trafiği, ışık gibi rahatsız edici unsurlar ile ilgili olarak personelin bilgilendirilmesi,
• Araçların mümkün olduğunca dikkatli ve yavaş gitmeleri,
• Proje alanı ve yakın çevresinde tespit edilen ve CITES ve BERN Sözleşmeleriyle koruma altına alınan türler ve diğer yaban hayatı türlerine, projeden ayrı olarak ticari kaygı güdülmesi, avlanması, ticaretinin yapılması, kasıtlı olarak öldürülmesi veya alıkonması, yumurtalarına veya yavrularına zarar verilmesinin engellenmesi,
• Kuşların yuvalama mevsiminin başlangıcı öncesinde “kuş kovucu şerit” gibi zararsız
yöntemlerle inşaat alanlarından uzaklaştırılması,
• Testudograeca (tosbağa) gibi kısıtlı hareket özelliğine sahip fauna türleri olması
durumunda, yakın bölgede tahrip olmamış benzer sahalara taşınması,
• Ulaşım ve nakliye yollarının inşaatında habitatın parçalanmasını engellemek üzere, sürüngenler ve özellikle tosbağalar tarafından kullanılabilecek menfezler yapılması,
• Ulaşım ve nakliye yolları üzerine hız sınırı ve hayvan geçiş işaretleri yerleştirilmesi,
• Yabani hayvanlar için geçiş yerleri/yolları bırakılması/inşa edilmesi,
• Çalışanların hassas türlerle ilgili bilgilendirilmesi,
• Yabancı türlerin ve istilacı türlerin yayılmasının saptanması durumunda, uygun bir
imha programı geliştirilmesi,
• Kullanılmayan alanların aşamalı restorasyonunun yapılması,
• Maden sahasının etrafının engelle (çit vb)çevirilmesi.
IX.2.7. Atıklar
Hazırlık aşamasındaki faaliyetler sonucunda beklenen atıklar; dekapaj malzemesi, inşaat kaynaklı atıklar, çalışanlardan kaynaklanacak olan evsel atıklar, kullanılamayacak duruma gelen malzemeler ile kullanılan iş makineleri ve araçların bakım ve onarımı sırasında açığa çıkacak olan boş yağ tenekeleri, yağlı bezler, filtreler vb. malzemelerden ibarettir.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
:
• Biyolojik olarak bozunabilir yemek artıkları gibi organik atıklardan oluşan evsel nitelikli atıklar diğer atıklardan ayrı olarak üstü kapalı bir şekilde geçici olarak konteynırlarda biriktirilmeli ve ilgili belediye tarafından düzenli olarak toplanması ve düzenli depolama alanında bertarafı sağlanmalıdır.
• Malzeme, parça ve ekipmanlardan kaynaklanacak tehlikesiz nitelikteki ambalaj atıkları diğer atıklardan ayrı olarak toplanarak saha içinde ayrılmış geçici bir alanda biriktirilmeli, Ambalaj Atıklarının Kontrol Yönetmeliği hükümlerine uygun şekilde T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan lisansı bulunan yetkilendirilmiş kuruluş veya firmalar tarafından toplanması sağlanmalıdır.
• Atık Yönetimi Yönetmeliği eklerine göre tehlikeli atık olarak değerlendirilen sınırlı miktardaki atıklar saha içinde oluşturulacak geçici depolama alanında tehlikesiz atıklardan ayrı olarak toplanmalı ve Atık Yönetimi Yönetmeliği hükümlerine uygun şekilde lisansı bulunan araçlarla alınarak lisanslı tesislerde geri kazanılması ya da bertaraf edilmesi sağlanmalıdır.
• Şantiye binası ve zenginleştirme tesisi gibi binaların temel kazısı çalışmaları ve arazinin hazırlanması ve inşaat aşamasında hafriyat atığı oluşacaktır. Hafriyat atıkları eş zamanlı olarak saha içi yollarda ve peyzaj düzenleme sırasında dolgu çalışmalarında kullanımı yapılamıyorsa ilgili belediye tarafından belirlenen alanda depolanmalıdır; maden alanında depolama yapılmasından kaçınılmalıdır.
• Xxxx xxxx işletmelerinde cevher üzerinde bulunan ve ekonomik değeri olmayan
toprak/kaya gibi örtü malzemesi kazılmakta ve belirlenen xxxx ve dekapaj malzemesi depolama alanında (dökü harmanı) depolanmaktadır. Eğer asit kaya drenajı (AKD) tehlikesi oluşturmuyorlarsa bu malzemelerin, daha sonra üretimi sona eren alanların xxxx kapatma planına uygun olarak arazi düzenlenmesi ve doğaya geri kazandırma işlemlerinde kullanılması mümkündür.
• İnşaat alanındaki araçların bakım ve onarımlarının en yakın yetkili servislerde yapılması; diğer sabit ekipmanların bakım ve onarımlarının faaliyet alanı içerisinde, yetkili firma tarafından yapılması esastır. İşletme alanında yapılmasının zorunluluk arz ettiği durumlarda sızdırmazlık tedbirleri alınacaktır. Atık yağlar "Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği" hükümlerince ağzı kapalı variller içerisinde toplanarak sızdırmaz zeminde geçici olarak depolanmalı ve lisanslı bertaraf veya geri kazanım tesislerine ulaştırılmak üzere lisanslı firmalara teslim edilmelidir.
IX.3. İşletme Aşaması
İşletme (üretim), yer kabuğunda bulunan ve ekonomik değeri olan cevherlerin üretilerek (çıkartılarak) zenginleştirme tesisine veya doğrudan pazara sunulması işlemidir. Üretim işlemleri de hazırlık aşamasında olduğu gibi benzer faktörlerden etkilenir. Bunlar; yatağın konumsal durumu, jeolojik ve hidrojeolojik faktörler, jeoteknik faktörler, ekonomik faktörler, teknolojik faktörler, çevresel faktörler (fiziksel-sosyal-politik-ekonomik) dir.
Madenlerin işletme aşamasındaki etkileri hazırlık aşaması ile büyük benzerlik göstermekle birlikte işletme dönemine has bazı özel etkiler söz konusudur. Bunların yer altı işletmesinde uygulanan göçertmeli yöntemlere bağlı tasmanlar (yeryüzü çöküntüleri), açık ocaklarda duraylılık(şev kayması) sorunları ve en önemlisi de cevher hazırlama/zenginleştirme işlemleri sırasında kullanılan kimyasallar ve tesis atıkları ile hazırlık aşamasında da olduğu gibi, AKD oluşumu söylenebilir.
Göçertmeli yer altı maden metodunun uygulandığı durumlarda (çoğunlukla kömür madenciliğinde) oluşan tasman; yeraltından cevherin üretilmesi sonucu kazılan cevher kalınlığı, panonun boyu, ayak ilerleme miktarı ve cevher yatağının derinliği gibi faktörlere bağlı olarak kazılan kısmın üzerinde ve civarında oluşan yüzey hareketleridir. Düşey oturma, pano kenarlarında eğimler ve birim deformasyon şeklinde izlenir. Yeraltı metal madenciliğinde genellikle dolgulu sistemler uygulanır ve tasman etkisi en aza indirilebilir. Şartların uygun olması durumunda göçertmeli sistemler uygulanırsa tasman oluşur.
IX.3.1. Jeoloji ve Topografya
Olası Etkiler
• Bitkisel üst toprak tabakasının depolanmadığı veya tekrar kullanılmadığı durumlarda kalıcı toprak kaybı ve erozyon,
• Bakım amaçlı depolanan kimyasalların kaza sonucu dökülmesi, sızıntıların toprak
bünyesine geçmesi,
• Yüzey toprağının sıkışması,
• Yeraltı ocaklarında, özellikle kömür ocaklarında, tasman riski oluşması,
• Xxxx xxxx madenlerinde büyük çukurların oluşması,
• Xxxx xxxx şevlerinde duraylılığın sağlanamaması.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Hazırlık aşamasında uygulamaya alınan erozyon ve sediman kontrolü amaçlı yönetim planının işletme aşamasında sürdürülmesi (işletme aşamasına yönelik erozyon kontrol tedbirleri içerecek şekilde),
• Kimyasal depolama alanı ve atık depolama alanı koşullarının mevzuat çerçevesinde dökülme ve sızıntıları engelleyecek şekilde düzenlenmesi ve yönetimi,
• Yüzeysel akış suyunun kirletici içeren yüzeylerle temas etmesinin önlenmesi, temas etmiş ise kirlenmiş yüzeysel suyun ayrı bir drenaj sistemiyle bir havuzda toplanması,
• Toprağın sıkışmasını önlemek üzere araç ve yaya trafiğinin belirlenen yollar dışına çıkmasının engellenmesi,
• Xxxx xxxx kömür madenciliğinde olduğu gibi, xxxx xxxx metal madenciliğinde de
dekapaj malzemesinin, olanaklı ise, xxxxxxx alınmış xxxx çukuruna doldurulması,
• Yeraltı metal madenlerinde xxxx malzemesi veya cevher zenginleştirme tesis atıklarının, çimento ve su ilave edilip, üretimi tamamlanmış yeraltı panoları ve galerilerine dolgu yapımında kullanılması.
• Şev duraylılığı analizi ve tasarımı yapılması
Erozyon ve yüzey suyu kontrolü için; yüzey suyu toplama ve drenaj kanallarının yapılması ve suyun drene edilmesi, kazı alanına su girişini engellemek için kuşaklama bariyer veya hendeklerinin yapılması, şev açılarının heyelana yer vermeyecek şekilde tasarlanması, şev duraylılığını artırmak için gerektiğinde xxxx susuzlaştırması yapılması ve tasman ve şevlerin sürekli izlenmesi yapılmalıdır.
IX.3.2. Gürültü ve Titreşim
Madenin işletme aşamasında araç trafiği ve delme-patlatmalar etki alanındaki yerleşimlerde yaşayan halk üzerinde gürültü ve titreşim kaynaklı olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Patlamalardan önce çevre sakinlerinin planlanan patlatma zamanları ve planlamadaki olası değişiklikler konusunda bilgilendirmesi önemlidir.
Maden üretim faaliyetlerinde delme-patlatma çalışmaları çevre ve güvenlik açılarından özel önem taşımaktadır. Patlatmanın etkisiyle titreşim, hava şoku oluşumunun etkisi ve taş savrulması ile ilgili hesaplamalar yapılmalı, yerleşim yerleri üzerindeki etkisi hesaplanmalıdır.
Olası Etkiler
• Patlatma kaynaklı titreşim, hava şoku ve gürültü,
• Delici, ekskavatör, dozer, greyder, silindir, kamyon, kompresör, jeneratör vb. araç
ve ekipmanın çalışmasından kaynaklanan yüksek gürültü seviyeleri,
• Yeraltı madenlerinde havalandırma bacalarından kaynaklanan gürültü,
• Doğal taş ocaklarında kırma-eleme tesisi ve mermer ocaklarında tel kesme makinesinin ürettiği gürültü,
• Cevher hazırlama/zenginleştirme tesislerinde kırma-eleme ve çalışan birimlerin ürettiği gürültü,
• Cevher/konsantre yükleme, boşaltma ve nakliyesinden kaynaklanan gürültü.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Uygun bir patlatma tasarımı hazırlanması, patlatmaların tasarıma uygun bir plan dâhilinde yapılması ve patlatma planı ile ilgili olarak etki alanındaki yöre halkının düzenli olarak bilgilendirilmesi,
• Tasarımda öngörülenden fazla anlık patlayıcı kullanılmaması ve gerektiğinde özel patlatma uygulanması,
• Patlayıcı maddelerin yeterince gömülmesi, bu amaçla yeterli yük (delik-ayna) mesafesi uygulanması, kırma taş kullanarak yeterli (yük mesafesine eşit) uzunlukta delik ağzı sıkılama yapılması, böylece hava şoku/gürültünün azaltılması,
• Gecikmeli kapsüller kullanılarak anlık patlayan miktarın ve böylece titreşimin azaltılması,
• Ekipman seçiminde ses ve güç seviyesi daha düşük olanların tercih edilmesi,
• Fanlarda, motor egzoz sistemlerinde ve kompresörlerde susturucu kullanılması,
• Ses yayan ekipmanın akustik kaplama ile ses izolasyonu sağlanması,
• Mekanik ekipmanlarda titreşim yalıtımı yapılması,
• Makine ve araçların faaliyet dışında rölantide çalışmasının sınırlanması,
• İş makinelerinin düzenli bakımının sağlanması,
• Kırıcılara madenin yüksekten beslenmesinin önlenmesi, mümkünse kırıcıların kapalı alan içine yerleştirilmesi,
• Değirmen ve eleklerde lastik/kauçuk malzeme kullanılması,
• Cevher hazırlama/zenginleştirme tesislerinde ses izolasyonu yapılması,
• Nakliyeden kaynaklanan gürültüden etkilenen yerlerde ses bariyerleri konulması,
• Kişisel koruyucu malzeme kullanılması.
IX.3.3. Hava Kirliliği
Açık işletmelerde hava kirliliği, cevherin üst örtü toprağı ve kayalarının parçalanarak kazılması,. yüklenmesi, taşınması, boşaltılması ve depolanması; cevherin de benzer şekilde üretilmesi, taşınması; cevher hazırlama/zenginleştirme tesislerinde kırılması, taşınması, boşaltılması/aktarılması, yığılması/depolanması, zenginleştirme işleminin kuru yöntemlerle yapılması sırasında oluşur. Patlatma sonrasında zararlı gaz oluşumu ve özellikle yer altı madenlerinde etkili olması da beklenir. Kullanılan makine ve ekipmanının çalışması sırasında çıkan toz ve egzos gazları da hava kirliliğini etkileyen
faktörler arasındadır.
Toz oluşumu, ürün depolama-nakliye işlemleri, xxxx yükleme-nakliye-boşaltma ve kırma-eleme tesisinde de söz konusudur. 21 Eylül 2017 tarihli Maden Yönetmeliği Madde 26’da belirtildiği üzere, “Kırma-eleme tesislerinde toz indirgeme sistemi olacak şekilde bunkerler, kırıcılar, elekler, bantlar ve malzeme dökülme noktalarının en az ünite bazında kapatılması yönünde işletme projesi hazırlanması ve işletilmesi esastır. Maden Kanunu kapsamında daha sonra geçici tesis yapılması durumunda toz indirgeme sistemi olacak şekilde ve bunkerler, kırıcılar, elekler, bantlar ve malzeme dökülme noktalarının kapatılması zorunludur. Aksi halde tesisin faaliyetleri durdurulur”.
İşletme aşamasında NO2 ve SO2 emisyonlarından kaynaklanacak etkileri azaltmak amacıyla hazırlık aşamasında alınan tedbirler genellikle yeterli olmaktadır: düşük kükürt içerikli dizel yakıt kullanılması; araç ve makinelerin üretici kılavuzlarına uygun olarak kullanılması ve bakımlarının yapılması; eskiyen araç ve makinelerin değiştirilmesi vb. İşletme aşamasında yakındaki yerleşim alanlarında (aylık ölçümler de dahil) NO2 ve SO2 izleme programı uygulanmalıdır.
Olası Etkiler
• Hava kalitesinin düzenli olarak izlenmesi (PM10, oT, CO, XX0, X0, XXx, XX0, XX0, Xx, Xx, Xx, Xx, Xx, Xx, Cr, Co, Cu, Mn, Ni, V, ),
• Delme işleminde uzun süre, patlatma sırasında kısa süre ile toz oluşumu,
• Cevher ve katı atıkların kamyonlara yüklenmesi, boşaltılması ve taşınması sırasında toz emisyonu,
• Kırma-eleme(kuru), öğütme-sınıflandırma ve zenginleştirme tesislerinde toz
oluşumu,
• Yığınlarda (liç yığını, dekapaj yığını, stok sahası vb.) oluşan tozumalar,
• Makine ve ekipmanda kullanılan yakıtın yanmasından kaynaklanan gaz emisyonları ve patlatma sırasında çıkan zararlı gazlar,
• Yeraltı havalandırması sonucu atmosfere salınan sülfürlü, hidrokarbonlu gazlar,
• Cevher zenginleştirme tesislerinden çıkabilecek (sızabilecek) metan, HCN, CO2, H2S gibi gazlar,
• Isısal işlem gerektiren süreçlerden çıkacak gaz ve tozlar.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ne uygun emisyonların sağlanması,
• Yükleme-boşaltma işlemlerinin tozumaya sebep olmayacak şekilde yapılması,
• Nakliye araçlarının üzerlerinin (branda ile) örtülmesi,
• Tozumayı önleyecek şekilde sulama veya kimyasal kullanarak toz bastırma,
• Bant nakliyesinde bantın üzerinin kapatılması,
• Yükleme ve transfer noktalarının olabildiğince düşük yükseklikte yapılması ve kapatılması,
• Gerekli yerlerde (kırıcı ve delicilerde) uygun toz tutma teknolojilerinin kullanılması,
• Nakliye araçların tozumaya sebep vermeyecek şekilde hızlarının kontrol edilmesi,
• Kırma-eleme tesislerindeki işlemlerin kapalı ortamda yapılması ve toz emisyonunun önlenmesi amacıyla basınçlı pulverize su püskürtme ve/veya toz tutma sistemlerinin uygulanması,
• Erozyon olabilecek yerlerde bitkilendirme yapılması.
IX.3.4. Sosyal Çevre Üzerine Etkiler
Maden projeleri ile yöredeki ekonomik aktivitenin canlanması söz konusu olacak ve yöre halkı için proje süresince iş imkânları ortaya çıkacaktır. Ancak, işgücünün madenciliğe kayması sonucu geleneksel üretim alanları olumsuz etkilenebilecektir.
Olası Etkiler
• Yerleşim birimlerinin yerinin değiştirilmesi,
• Arazi edinimi nedeniyle tarım alanları, mera, yaylak gibi ekosistem hizmeti sağlayan alanların azalması ve/veya işgücünün madenciliğe kayması nedeniyle yerel üretimde azalma,
• Tasman, tozlaşma vb nedenlerin etkisiyle yerleşimler ve tarım alanları üzerinde olası etkiler,
• İnsanların göç etmesi.
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Arazi edinim sürecinin bir planlama çerçevesinde ve halkın en az etkileneceği şekilde yapılması,
• Proje başlamadan önce yöre halkının geçim kaynaklarının belirlenmesi ve projeden etkilenebilecek unsurlara istinaden bir “geçim kaynakları yönetim planı” hazırlanması, gerekli durumlarda yöre halkının geçim kaynaklarının düzenlenmesi,
• Coğrafi öncelik sırasına göre (proje alanının bulunduğu yöre öncelikli olmak üzere)
istihdam politikaları uygulanması,
• Bölgede yeni ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesinin teşvik edilmesi (sosyal sorumluluk projeleri vb.).
Yeniden yerleşim içeren projelerde:
• Etkilenen halkın düzenli olarak bilgilendirilmesi;
• Etkilenen halka adil ve yeterli imkânlar sağlanması, halkın sosyal ilişkilerini, ekonomik faaliyetlerini ve yaşam standartlarını devam ettirebilmesi için yeni yerleşim alanlarının uygun şekilde seçilmesi, geçim kaynaklarının yaratılması;
Oluşturulan yeni yerleşimlerin peyzaj, su, elektrik, kanalizasyon gibi fiziki altyapı ihtiyaçları ile okul, ibadethane, spor ve sosyal tesisler gibi ihtiyaçlarının karşılanması. Etkilenen halkın madencilik sırasında ve sonrasında sürdürülebilir bir yaşama sahip olması için meslek eğitimleri verilmesi.
IX.3.5. Yüzey ve Yeraltı Suyuna Etkiler
İşletme aşamasında yüzey ve yeraltı suyunu kirleten potansiyel kaynaklar, geniş alanlara sahip xxxx xxxx yüzeyleri, alanda toplanan suların yeraltı suyuna karışarak onu kirletmesi, xxxx/dekapaj yığınları ve cevher zenginleştirme katı atık alanları, atık barajlarından taşacak, çatlaklarından kaçacak veya tabanından sızacak atık sular, ulaşım ve nakliye yolları, doğal taş ocaklarında uygulanan sulu kesme işleminde kesilen kırıntıların oluşturduğu çamurlaşma sonucu kirlenme, her türlü katı ve sıvı atıktan su ile tepkime sonucu gelebilecek çamur, AKD, ağır metal vb. kirleticilerin yüzey ve/veya yeraltı suyunu kirletmesi ve su kullanımının yüzey ve yeraltı suyunun debi ve kalitesini etkilemesi mümkündür.
Olası Etkiler
• Yağışlardan kaynaklı suların toprak kirletici yüzeylerle xxxx depolama alanı, yığın liçi tesisi ve açık ocaklarda xxxx duvarlarıyla temas ederek (temas suyu) yeraltı suyu ve yüzey sularına karışması ve kirlilik yayması,
• İşletilen maden yatağı çevresinde ve üst katmanlarında bulunabilecek yeraltı su
akiferlerinin maden üretim faaliyetinden dolayı zarar görmesi,
• Yeraltı suyu temini durumunda miktarın azalması,
• Yer altı suyu tablasının aşağılara çekilmesiyle su üretiminin zorlaşması,
• Xxxx depolama alanında sızıntı suyu oluşumu,
• Tozumayı önleme amaçlı ıslatma işleminden kaynaklı sızıntı suyu,
• İşletme aşamasında çalışan işgücü kaynaklı evsel atıksuların yüzey sularına
deşarjı,
• Atıkların hatalı depolanması sonucu toprak ve yeraltı suyunda kirlilik riski oluşması,
• Atık barajlarının tabanından sızma, çatlaklarından kaçak ve savaklardan veya üzerinden taşmanın oluşması,
• AKD oluşumu ve ağır metallerin çözünmesi,
• Cevher hazırlama, zenginleştirme ve işlemede kullanılan reaktifler (siyanür, asit, baz, tuz vb.).
Etki Azaltıcı Olası Önlemler
• Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ne göre deşarj yapılması,
• İşletme süresince su bütçesi yapılarak çalışmaların yürütülmesi,
• Temas suyunun toplama havuzlarına ve çamur havuzlarına yönlendirilerek
dinlendirilmesinden sonra yeniden kullanım için cevher hazırlama/zenginleştirme
tesisine geri gönderilmesi,
• Liç uygulanan yığınların tabanlarının geçirimsiz malzeme (kil ve/veya jeomembran)
ile kaplanması,
• İşletme öncesinde sızıntı suyu drenaj ve yeniden kullanım sistemi oluşturulması,
• Açık ocaklarda xxxx şevlerinden gelen yağışı toplamak üzere çamur havuzu
yapılması ve tekrar kullanılmak üzere geri çevrimi,
• Hidrojeolojik etüdlerle işletme öncesinde tespit edilmiş yeraltı su seviyesi ile varsa akiferlerin üretim süresince zarar görüp görmediği izlenmelidir,
• Yeraltı suyu seviyesinin düzenli olarak izlenmesi, eğer su çekilmesi tahmin edilenden daha yüksek ise farklı yerlerde yeni kuyular açılması,
• Endüstriyel atıksu arıtma tesisinde üretim kaynaklı tüm atıksuların arıtılması,
• Evsel nitelikli atıksuların arıtılması ve alıcı ortama deşarjının düzenli olarak
izlemeye tabi tutulması,
• Saha içi Katı Atık Yönetimi ve AtıksuYönetimi planlarının hazırlanması ve uygulanması,
• Üretilecek atıklardan kaynaklanabilecek AKD’ni belirlemek için, asit-baz denge hesapları yapılmalı, AKD’nin etkisini giderecek uygun depolama yeri ve yöntemleri seçilmelidir,
• Mevzuatın emrettiği biçimde işletme içinde ve çevresinde, su çıkış veya deşarj noktalarında uygun yöntemlerle izleme yapılması; su kalitesinin Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ne uygun hale getirilmesi,
• Altın madenciliğinde siyanür yönetim planı hazırlanması.
IX.3.6. Bitkiler ve hayvanlar, ekosistemler, korunan alanlar ve peyzaj
Kara ve su yaşam alanları madencilik faaliyetlerinden önemli ölçüde etkilenmektedir.
Olası Etkiler
• Yeni ulaşım ve nakliye yolları, üretim alanları, yerleşim birimleri ve altyapı nedeniyle yaşam alanı kaybı veya bütünlüğünün bozulması,
• Gaz emisyonu, gürültü ve titreşim, toprak ve yüzey suyu kirliliği,
• Topografya değişimi, hidrolojik yapı değişimi,
• Taşıt trafiği artışı.
Etki Azaltıcı Önlemler
• Çitle çevrili özel alanlar ayrılarak toprak ve bitki örtüsünün korunacağı ve erişime
izin verilmeyeceği zarar görebilir flora türlerinin ve tehdit altındaki habitatların yerinde korunması,
• Çalışanların eğitilerek maden alanında ve çevresindeki vahşi hayvanların
avlanması ve toplanmasının yasaklanması,
• Zarar görebilir fauna türleri için uygun geçiş yollarının (menfez vb.) yapılması,
• Vahşi hayvanların temiz suya sürekli erişiminin sağlanması,
• Vahşi hayvanların kirli/toksik sulardan uzak tutulması,
• Kritik türler ve habitatlar saptanarak tür ve habitat bazında özel tedbirler
uygulanacaktır (yerinde koruma, tohum toplama, benzer habitata taşıma, vb.).
IX.3.7. Maden Atıkları
Maden işletmelerinde en önemli atık kaynakları; xxxx/dekapaj (atık kayalar/ekonomik olmayan cevherler) ile cevher zenginleştirme atıklarıdır. Xxxx/dekapaj depolama alanları (dökü harmanı) ve maden atığı bertaraf tesisleri, bir taraftan Asit Kaya Drenajı (AKD) potansiyeli taşımaları diğer taraftan ise yığınlarda duraysızlık (kayma) oluşması olasılığı nedeniyle özel öneme sahiptir.
Her tür maden katı atık yığınları, yığınlarda duraysızlık (yığının kayması) olasılığı ve kayması durumunda kaplayacağı alanları tahrip etme tehlikesini de içerebilir. Bu nedenle katı atık yığınlarının duraylılık analizleri yapılmalı ve duraylılığın sağlanması için gerekli önlemler alınmalıdır ve katı atık yığınlarının ne kadar alan kaplayacağı gerçekçi olarak saptanmalıdır. Asit üretme potansiyeli olmayan çamur (pülp/sulu atık) şeklindeki atıklar içerdikleri partikül madde nedeniyle kirletici etki yaratabilir. Bu nedenle sulu atık miktarına bağlı olarak ya atık barajı yapılmalı veya çöktürme havuzlarında partikül maddeler çökertilmelidir. Sulu atık barajlarının/havuzlarının duraylılığı da dikkate alınmalıdır.
AKD oluşumu; sülfürlü minerallerin hava ve su ile (genellikle bir bakterinin katalizörlüğünde) birlikte reaksiyona girerek oksitlenmesi sonucu oluşur. İşletme projesi hazırlanırken, işletme sahasında bulunan kayaçların asit oluşturma, nötürleştirme ve metal özütleme potansiyelleri statik ve kinetik kimyasal testler yapılarak belirlenmelidir. Bu testlerden çıkan sonuçlar ile asit-baz denge hesabı yapılmalı; AKD’yi önleyecek veya en aza indirecek bir üretim/atık depolama planı yapılmalıdır.
Cevher zenginleştirme atıkları, cevherde bulunan fakat ekonomik değeri olmadığı için alınmayan minerallerden ve az miktarda da kazanılamayan değerli minerallerden oluşur. İşlenen cevherin türüne göre, atıktaki değersiz ve değerli mineral oranları değişebilir. Uygulanan zenginleştirme tekniğine göre, boyutları birkaç 10 cm ile birkaç mikron arasındadır; kuru veya sulu olarak çıkabilir; özellikle flotasyon ve liç tekniği ile yapılan işlemlerde atık, çamur (pülp/sulu atık) şeklinde olur ve içinde çeşitli kimyasallar (asit, baz, tuz, siyanür, flotasyon kimyasalları vb.) bulunabilir. Çamur şeklinde çıkan atıklar, doğrudan veya koyulaştırılarak atık barajlarına atılabileceği gibi, filtrelenerek de depolanabilirler. Son yıllarda, katı atıklardan macun dolgu yapılarak yeraltı boşluklarının doldurulması yaygınlaşan bir uygulamadır.
Maden projelendirme aşamasında, her tür maden atıkları için bir atık yönetim planı hazırlanması yanısıra AKD tehlikesi varsa bir AKD Yönetim Planı hazırlanması da gerekli ve önemlidir. Yönetim Planı; hazırlık aşamasında başlayarak işletme aşamasında sürecek asit üretimi ve nötralizasyon
potansiyellerinin ve sızıntı suyu üretiminin modellenmesi üzerine kurulmalıdır. Alınacak kaya örnekleri
üzerinde statik ve dinamik testler yapılmalı, asit üretme ve nötralizasyon potansiyelleri belirlenmelidir.
AKD potansiyeli bulunan pasaların hava ve su ile teması kesilerek AKD üretmeleri önlenebilir veya nötrleştirme kapasitesi bulunan pasalarla tamponlanarak üretilen AKD’nin yerinde nötürleştirilmesi sağlanabilir ya da AKD toplanarak arıtıldıktan sonra kalan arıtma çamurları uygun bir biçimde depolanabilir. AKD’nin yüzey ve yer altı suyuna etkileri gözlem noktaları ve gözlem kuyularından alınacak su numuneleri ile izlenir. AKD oluşumu maden kapandığında da devam edeceği için AKD yönetiminde, pH nötralizasyonu ve sülfatın çöktürülmesini esas alan pasif arıtma yöntemleri (lagünler, doğal ve suni bataklıklar, anoksik kireçtaşı drenleri, ardışık alkali üreten sistemler, kireçtaşı havuzları ve açık kireçtaşı kanalları vb.) öncelikle değerlendirilmelidir. Gerektiğinde, arıtma sistemlerinin kurulması da düşünülmelidir. En doğru yöntem, pasanın asit/baz denge hesabına göre oluşturulacak bir yönetim planı çerçevesinde tanımlanmalıdır.
Maden atıklarının depolandığı tesislerin tabanı ve yan yüzeylerinde sızıntı suyunun yer altı suyuna karışmasını önleyecek şekilde bir geçirimsizlik tabakası olması önemlidir.
Tehlikeli maden atıklarının depolanacağı tesislerin ve yığın liçi tesislerinin tabanında oluşturulacak geçirimsizlik tabakası, en az iki tabaka olarak sıkıştırılmış̧ ve uygun koşullarda nemlendirilmiş minimum 50 cm kalınlığında ve geçirimliliği en fazla 10-9 m/sn olan kil grubu mineral serilerek ve bu tabaka HDPE (yüksek yoğunluklu polietilen) jeomembran ile güçlendirilerek oluşturulur (Bkz. Maden Atıkları Yönetmeliği).
Olası Etkiler ve Önlemler
• Etki azaltmada; atıkların kaynakta azaltılması ve önlenmesi esastır. Atıklar üretildikleri noktada ayrılmalı, mümkünse geri dönüşüme tabi tutulmalı, mevzuata uygun olarak bertarafı sağlanmalıdır,
• Tüm atıklar sınıflandırılarak atık kodlarını ve üretim miktarlarını içeren bir atık envanteri oluşturulmalıdır,
• İşletme aşamasında bakım faaliyetleri sırasında açığa çıkabilecek elektrikli ve elektronik ekipman atıkları, atık pil ve akümülatörler ve atık yağlar için ilgili yönetmeliklere göre gerekli tedbirler alınmalıdır,
• Yeraltı/xxxx xxxx işletmelerinden, xxxx sahalarından olan deşarjlar izlenerek AKD'nin erken tespit edilmesi ve yönetimi sağlanmalıdır,
• Dekapaj yığınının duraylılığı deplasman ölçümleri ile sürekli kontrol edilmelidir,
• Bölgenin depremselliğinin duraylılık (stabilite) üzerindeki etkisi dikkate alınmalıdır.
IX.4. İlgili Etki Hesaplama Yöntemleri
- AKD potansiyeli belirleme,
- Asit oluşturma potansiyeli modelleme,
- Potansiyel kirleticilerin belirlenmesi,
- Su bütçesi hesaplamaları,
- Jeolojik ve hidrojeolojik değerlendirmeler,
- Ekosistem değerlendirme raporu,
- Hava kalitesi modelleme,
- Akustik rapor (gürültü ve titreşim modelleme),
- Patlatma tasarımı ve titreşim, havaşoku, taş savrulması hesaplamaları.
Ayrıca herhangi bir ürün, sistem ya da prosesin “beşikten mezara” çevresel etkilerini belirleyen Yaşam Döngü Değerlendirmesi madencilik faaliyetlerinin çevresel etkilerinin ve hammade kullanımının tespit edilmesinde de kullanılabilmektedir. Bu metodla analiz edilebilen etki kategorileri abiyotik kaynakların tüketimi, iklim değişikliği, küresel ısınma, stratosforik ozon tüketimi, asit oluşturma potansiyelleri, ötrofikasyon, fotokimyasal smog, karasal toksisite, su toksisitesi, insan sağlığı, arazi kullanımı ve su kullanımı olarak sıralanabilir.
IX.5. Kaynak talepleri
IX.5.1. Su tüketimi
Maden arama, çıkarma, yıkama (lavvar tesisleri) ve cevher zenginleştirme işlemleri su yoğunluklu
proseslerdir.
IX.5.2. Hammadde Tüketimi
Elde edilen maden kaynakları bölgeye göre değişmekte ve madenin türüne göre farklı hammaddeler
gerektirmektedir. Madencilik sektörü doğası gereği hammadde yoğun bir sektördür.
IX.5.3. Enerji Tüketimi
Madenlerin çıkarılması, taşınması, temizlenmesi, işlenmesi ve dağıtılması için enerji tüketildiği kadar atıkların yönetimi için de enerji tüketilmektedir. Altın gibi bazı maden çıkarma işlemleri enerji-yoğun ısıl işlemler (termal prosesler) gerektirmektedir.
X. MADEN KAPATMA VE İZLEME
X.1. Maden Kapatma
Madencilik faaliyetleri ekonomik, jeolojik, teknik vb. nedenlerle sona ermekte ve madenler öngörülen ya da öngörülmeyen nedenlerle proje süresi sonunda kapatılmaktadır. Maden kapatma madencilik faaliyetlerinin son aşamasıdır. Nedeni ne olursa olsun bir maden kapatılmak zorunda kalınmışsa maden kapatma prensipleri doğrultusunda kapatılmalıdır.
Uygun bir şekilde kapatılmayan, terkedilen maden işletmeleri; sağlık ve güvenlik tehlikelerine, arazinin bozulmasına, olumsuz çevresel etkilere (ör. asit kaya drenajı), rehabilitasyonun zorlaşmasına ve halkın negatif tepkisi gibi olumsuz koşullara yol açmaktadır.
Maden kapatma sırasında arazinin fiziksel ve kimyasal duraylılığı, arazi ıslahı ve kullanımı konularında belirlenen madencilik faaliyetleri öncesindeki arazi özelliklerine geri dönülmesi amaçlanmalıdır. Bunların dışında maden kapatmanın asıl amaçları toplumun sağlık ve güvenliğini korumak, çevresel zararları en aza indirmek, arazinin verimli kullanımına olanak vermek ve araziyi olabildiğince doğal veya uygun bir hale dönüştürmektir.
Maden kapatma disiplinlerarası bir bakış açısıyla, madencilik faaliyetleri başlamadan önce planlanması gereken ve mutlaka üretim faaliyetleri ile eş zamanlı olarak yürütülmesi ve gerekli durumlarda onaylı bir biçimde yenilenmesi ve sonrasında da izlenmesi gereken bir süreçtir.
X.2. İşletme Faaliyete Kapandıktan Sonra Olabilecek Etkiler ve Alınacak Önlemler
Kapatma aşaması, maden projesi ile eşgüdümlü olarak, jeoteknik etüt raporunu da içeren kapatma projesi ile projelendirilmelidir.
X.2.1. Toprak ve Jeoloji
• Ünitelerin kaldırılmasıyla açığa çıkacak su ve toprak, erozyona maruz toprak yüzeyler,
• Makine ve ekipmandan sızan veya kaza sonucu dökülen yağ ve kimyasalların neden olabileceği toprak kirliliği,
• İşletme döneminde başlayan tasman riskinin devam etmesi.
Söküm ve yıkıntıların bertaraf süreçlerini takiben alanın restorasyonu sağlanmalıdır. Maden alanı, proje öncesindeki durum ve çevre arazi kullanımları ve peyzaj özellikleri ile uyumlu olacak şekilde terk edilmelidir.
X.2.2. Gürültü ve Titreşim
• Proje bileşenlerinin sökümü sırasında kazı işlemlerinde kullanılan makinelerden
gelen gürültü,
• Söküm işlemleri ile ilgili araç trafiğinden kaynaklı gürültü,
• Söküm için kullanılan makinelerden gelen gürültü,
• Açık ocaklarda şev açılarını düşürmek için yapılan patlatma kaynaklı titreşim.
X.2.3. Hava Kirliliği
• Toprak kaplı zeminlerin, rüzgâra ve/veya hizmetten çıkarma ile ilgili trafiğe maruz kalmasının bir sonucu olarak kaçak toz emisyonu,
• Söküm işlemleri için kullanılan makinelerin neden olduğu kirleticilerin emisyonları,
• Toz emisyonlarının yaratacağı geçici sürede su püskürtme uygulanmalıdır.
Projenin büyüklüğüne bağlı olarak trafik kaynaklı emisyonların önemi değerlendirilmeli; bu bağlamda gerekli görüldüğü takdirde kapatma işlemleri bir trafik yönetim planı dâhilinde uygulanmalıdır. Trafik yönetim planı; araç trafiğine ilişkin güzergâh, zamanlama, hız limitleri, sürücü eğitimi, araç bakım standartları ve yakıt ikmal prosedürleri gibi konuları içermelidir.
X.2.4. Atıklar
Ekonomik değeri olmayan yıkıntı atıkları, hafriyat toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında yıkıntı atıklarının sahadan uzaklaştırılması sağlanmalıdır.
Diğer atıklar “tehlikeli atık” nitelikleri olup olmadığına göre değerlendirilmeli ve ilgili mevzuat hükümleri uygulanmalıdır.
Maden Atıkları Yönetmeliği Madde 12’de belirtildiği gibi, “Maden atıklarının depolandığı tesislerde, atık depolama işlemi tamamen bittikten sonra depolama alanında üst örtü teşkil edilmeden önce, alan kurutularak susuzlaştırıldıktan sonra tampon tabaka olarak kazı toprağı veya asit üretme potansiyeli olmayan pasalar serilerek tesviye edilir. Kapatma işlemine başlamadan önce, atıkların veya yapının kayma ve çökme riskine karşı, depolanan atık kütlesinin yeterince oturduğu tespit edilir. Yağmur sularının drenajı için yağış/buharlaşma verileri dikkate alınarak kuşaklama kanalları inşa edilir. İnfiltrasyonun en aza indirgenmesi ve drenajın sağlanması amacıyla, uygun kalınlıkta ve geçirimsizlikte doğal veya jeosentetik malzemeler kullanılır. Tehlikeli ve tehlikesiz maden atıklarının depolandığı tesislerde, üst örtü sisteminde tampon tabakanın üzerinde geçirimsizliği sağlamak amacıyla kil gurubu mineraller ya da jeosentetik kil tabakası kullanılır. Bu durumda, tampon tabaka kalınlığı en az bir metre olmalıdır. Bu tabakaların üzerine yağmur sularını drene edecek uygun kalınlıkta ve özellikte doğal ya da jeosentetik drenaj malzemesi uygulanır. Üst örtü toprağı yöreye özgü bitki türlerinin yetiştirilmesini sağlayabilecek şekilde uygun kalınlıkta serilir ve bitkilendirme yapılır.”
X.2.5. Yüzey ve Yeraltı Suyuna Etkiler
Maden ömrünün tamamlanması üzerine kapatma aşamasında temas suyu kontrolü önemli olacaktır. Potansiyel kirletici yüzeylere sahip olan açık ocaklar, cevher stok alanları, (varsa) yığın liçi, xxxx depolama alanları ve atık depolama tesisleri üzerine düşen yağmur suyunun kirlenmeden uzaklaştırılması esası bu aşamada da devam etmelidir. Madenin kapatılması aşamasında söz konusu potansiyel kirletici yüzeylere sahip birimlerin üzeri düşük geçirgenliğe sahip malzeme ile örtülerek temas suyu oluşumunun sınırlanması önemlidir.
Yüzeysel sular ve yeraltı sularında izleme faaliyetleri, başta AKD olmak üzere, buralardan kaynaklanacak olumsuz etkilerin giderilmesi, kapatma sonrasında da devam ettirilmelidir.
X.2.6. Görsel Etkiler ve Peyzaj Unsurları
Maden alanı ve ünitelerinin, yoğun olarak kullanılan bakı noktalarında neden olduğu görsel kirliliğin giderilmesi için toprak seddeler ve bitki perdesi gibi yöntemler kullanılabilmektedir.
Madenin işletmeye kapanması aşamasında, projenin başlangıcında hazırlanmış ve işletme sırasında oluşan koşullar doğrultusunda yenilenerek onaylanmış ve uygulanmaya başlanmış plan dahilinde doğaya yeniden kazandırma işlerine devam edilmelidir. Doğaya yeniden kazandırma faaliyeti sadece görsel unsurları değil aynı zamanda işletme sonrası olası olumsuz etkileri de dikkate almalıdır. Doğaya kazanım planı, proje ömrü boyunca uygulanmalı; halk sağlığına ve güvenliğine, çevresel etkilerin en aza indirilmesine, toprağın yeniden kullanılabilir bir hale getirilmesine ve alan kullanımı için gerekli durumlarda yeni fonksiyonlar getirmeye odaklanmalıdır.
X.3. İzleme
Madencilik projelerinin işletme aşamasında en önemli ve sürekli etkileri yüzey suları ve yeraltı suları üzerindeki miktar ve kalite bozulması baskıları olmaktadır. Kapladıkları geniş alanlar nedeniyle ekosistemler ve türler üzerindeki etkileri de önemli ölçüde olmaktadır. ÇED raporunda tanımlanan etkileri en aza indirmek için alınması gerekli önlemlerin uygulamasını sistemli bir şekilde takip etmek üzere, projelerin arazi hazırlık, işletme ve kapatma aşamalarında izleme çalışmalarının yürütülmesi büyük önem arz etmektedir.
İzleme, madencilik faaliyetleri ile bozulan arazinin doğaya yeniden kazandırılması ve iyileştirilmesi sırasında, atık barajlarının, atık harmanlarının, çevredeki su, toprak ve hava kalitesinin, arazideki erozyon, sedimentasyon ve duraylılığın ve bitkilerin gelişiminin niteliksel ve niceliksel olarak izlenmesi, periyodik aralıklarla denetlenmesi ve yapılan işlerin tutanakla belirlenmesidir. İzleme faaliyetleri maden kapatma sonrasındaki 5 yıl içerisinde düzenli aralıklarla yapılmalıdır.İzleme programları her bir projeye özgü olarak hazırlanmalı ve mümkün olduğunca ölçülebilir kriterlere (su analizi, arka plan gürültü ölçümü vb.) dayandırılmalıdır.
Madencilik projelerinin hazırlık ve işletme aşamalarında, yukarıda anlatılan etki ve önlemler göz önünde bulundurularak, izleme çalışmalarının yürütülmesi beklenmektedir. İzleme programında kullanılması önerilen izleme matrisi aşağıda sunulmaktadır. İzleme çalışmalarının sıklığı ve izlenecek parametreler projenin karakteristiğine ve konumuna bağlı olacağından ÇED çalışmalarından elde edilecek bulgular doğrultusunda projeye özgü bir izleme programı hazırlanmalıdır. Özellikle şevlerin duraylılığı, su kalitesini belirleyen kimyasal (ör. pH) ve fiziksel özellikler (ör. sediman), flora ve fauna özelliklerini belirleyen bitki çeşitliliği ve sayıları ve hayvan sayıları ve çeşitleri izlenmeli ve işletme faaliyetleri öncesindeki orjinal durumla karşılaştırılmalıdır.
Yürütülecek izleme çalışmalarında ÇED raporunda önerilen önlemlerin yeterli olmaması durumunda yatırımcı tarafından ilave tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Tablo 4. Örnek İzleme Programı
Konu | İzleme Yapılacak Yer | İzlenecek Parametre | İzleme Yöntemi | İzleme Sıklığı |
HAZIRLIK AŞAMASI | ||||
Tarihi, kültürel ve arkeolojik varlıklar | Etki alanı | Buluntular ve rastlantısal buluntu prosedürünün uygulanması | Görsel değerlendirme | Kültür varlığına rastlanıldığında |
Bitkisel üst toprak | Proje alanı | Bitkisel toprağın sıyırılması ve geçici depolamasının uygun şartlarda yapılması | Görsel değerlendirme | Günlük |
Toprak erozyonu | Proje alanı | Azaltıcı önlemlerin uygulanması | Görsel değerlendirme | Aylık veya şiddetli, yağmurlu ve rüzgarlı havalarda ertesi gün |
Hava kalitesi | Proje alanında ve etki alanındaki yerleşimler | Hava kalitesini etkileyen Toz (PM10), SO2 , NO2 vb. kirleticiler. | Alıcı ortamda PM10, SO2 , NO2 ölçümleri | Aylık |
Evsel atık su | Şantiye binası | Atıksu miktarı, özellikleri, toplama ve deşarj sistemi | Su kalitesi ölçümleri | Aylık veya şikayet olması durumunda |
Dekapaj malzemesi, hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atıkları | Proje alanı (yükleme-taşıma sırasında) | Dekapaj malzemesi ile hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının öncelikle kaynağında azaltılması, ayrı toplanması, tekrar kullanılması ve geri kazanılması; tekrar kullanımlarının mümkün olmaması durumunda depolanarak bertaraf edilmesi | Görsel değerlendirme | Haftalık |
Gürültü ve titreşim | Etki alanındaki yerleşimler | Gürültü ve titreşim seviyesi | • En yakın yerleşim biriminde gürültü ölçümü • Binalarda ve yollarda hasar gözlemleri | Aylık veya şikayet olması durumunda Her patlatma sırasında veya ertesinde |
Yerel ve ekonomik aktiviteler | Etki alanındaki yerleşimler | Yerel ekonomik değişimler | Etkilenen halk ile görüşmeler | 6 aylık veya şikayet olması durumunda |
Atıklar | Proje alanı | İlgili yönetmeliklere göre gerekli uygulamalar, kayıtlar, lisanslı taşıma araçları firmaları ve lisanslı bertaraf tesisleriyle sözleşmeler | • Kayıtların ve sözleşmelerin kontrolü • Atık depolama alanlarının yönetmeliklere uygunluğuna ilişkin görsel incelemeler ve/veya ölçümler | 6 aylık Haftalık |
İş Sağlığı ve Güvenliği | Proje alanı | • Risk Analizi • ADM Planları ve Ekipleri • İş araçları/ekipmanların periyodik kontrolleri • İSG izleme planı • Yıllık Çalışma Planı • İSG Eğitimleri | • İç denetim • Bağımsız denetim | Günlük/ Haftalık/ Aylık |
Konu | İzleme Yapılacak Yer | İzlenecek Parametre | İzleme Yöntemi | İzleme Sıklığı |
• İSG Kurulu/Toplantılar • İSG Ölçümleri | ||||
Halkın Güvenliği | Proje alanı ve etki alanındaki yerleşimler | • İkaz levhaları, güvenlik şeritleri, işaretleri ve personeli • Harici Acil Durum Eylem Planı • Taşınır /taşınmaz varlıklardaki hasar • Trafik kazaları | • Görsel incelemeler • Kayıtlar | Günlük Şikâyet veya talep üzerine |
Toprak kirliliği | Proje alanı ve etki alanı | Toprağın kimyasal özellikleri, depolama alanlarında sızıntı, dökülme olup olmadığı | • Toprak kirliliğine neden olan kimyasalların analizi | Altı aylık veya kaza sonucu kirlenme olduğunda |
Sular | Proje alanı ve etki alanındaki yüzey ve yeraltı suları, akarsu, göl ve denizler | Suların kimyasal özellikleri, debi veya seviyesi | • Su kirliliğine neden olan parametrelerin analizi | Haftalık veya kaza sonucu kirlenme olduğunda |
Konu | İzleme Yapılacak Yer | İzlenecek Parametre | İzleme Yöntemi | İzleme Sıklığı |
İŞLETME AŞAMASI | ||||
Flora | Proje alanı ve etki alanı | Bitkisel toprağın yayılacağı alanların belirlenmesi ve peyzaj için alana uygun bitki türlerinin seçilmesi Sıyırılan Bitkisel toprağın uygun bir şekilde ve uygun yerlere yayılması, uygun bitki türlerinin tesis dışındaki alanlara dikilmesi | • Görsel değerlendirmeler • Hassas türler için çiçeklenme döneminde izleme | Yılda 1 kez Hassas türler tespit edilmesi durumunda yılda iki kez(tohumlanma ve çiçeklenme dönemlerinde) |
Fauna | Proje alanı ve etki alanı | Tesisler ve çevresindeki alanlara tekrar geri dönen fauna unsurlarının belirlenmesi | • Çevredeki mevcut fauna elemanlarına ilişkin izlerin takibi | Türlerin üreme/kışlamadön emlerine göre |
Evsel Nitelikli Sıvı Atıklar | Deşarj noktası | Alıcı ortama deşarj edilecek suların özellikleri. | • Su kirliliğine neden olan parametrelerin analizi | Yönetmelikle belirlenen aralıkta |
Hava kalitesi | Proje alanı ve etki alanı | Hava kalitesini etkileyen Toz (PM10), SO2 , NO2 vb. kirleticiler. | • Online/anlık sürekli/kesikli emisyon ölçüm sistemi | Yönetmelikle belirlenen aralıkta |
Toprak kirliliği | Proje alanı ve etki alanı | Toprağın kimyasal özellikleri | • Toprak kirliliğine neden olan kimyasalların analizi | Yönetmelikle belirlenen aralıkta |
Sular | Proje alanı ve etki alanındaki yüzey ve yeraltı suları, akarsu, göl ve denizler | Suların kimyasal özellikleri, debi veya seviyesi | • Derinlik ölçümü • Debi ölçümü • Su kalitesi analizi | Yönetmelikle belirlenen aralıkta |
Konu | İzleme Yapılacak Yer | İzlenecek Parametre | İzleme Yöntemi | İzleme Sıklığı |
Gürültü ve titreşim | Etki alanındaki yerleşimler | Gürültü ve titreşim seviyesi | • En yakın yerleşim biriminde gürültü ve titreşim ölçümü • Binalarda ve yollarda hasar gözlemleri | Yönetmelikle belirlenen aralıkta veya şikâyet olması durumunda |
Mineral Olmayan Atıklar | Proje alanı ve etki alanı | İlgili yönetmeliklere göre gerekli uygulamalar, kayıtlar, lisanslı taşıma araçları firmaları ve lisanslı bertaraf tesisleriyle sözleşmeler | • Kayıtların ve sözleşmelerin kontrolü • Atık depolama alanlarının yönetmeliklere uygunluğuna ilişkin görsel incelemeler ve/veya ölçümler | Yönetmelikle belirlenen aralıkta veya şikâyet olması durumunda |
Maden atıkları ve liç yığınları | Proje alanı | Atık bertaraf yapılarının ve liç yığınlarının stabilitesi Atıklardan ve yığınlardan sızıntı ve gaz veya toz emisyonu Jeokimyasal özellikler (asit/baz dengesi, AKD oluşturma potansiyeli), Atık yönetimi | • Görsel değerlendirme ve topografik ölçümler. Maden atık envanteri • AKD jeokimyasal testler • Analizler | Yönetmelikle belirlenen aralıkta veya şikâyet olması durumunda |
İş Sağlığı ve Güvenliği | Proje alanı | • Risk Analizi • ADM Planları ve Ekipleri • İş araçları ve ekipmanlar periyodik kontrolleri • İSG izleme planı • Yıllık Çalışma Planı • İSG Eğitimleri • İSG KuruluToplantıları • İSG Ölçümleri | • İç denetim • Bağımsız denetim | Günlük/Haftalık/Ay lık/Yıllık |
KAPATMA VE DOĞAYA GERİ KAZANDIRMA AŞAMASI | ||||
Flora ve fauna | Proje alanı ve etki alanı | Çeşitlilik, yoğunluk | • Görsel inceleme, ölçüm, sayım. | Yönetmelikle belirlenen aralıkta ve süresince |
Sular | Etki alanındaki yüzey ve yeraltı suları, gözlem kuyuları, akarsu, göl ve denizler | Suların kimyasal özellikleri, debi veya seviyesi | • Derinlik ölçümü • Debi ölçümü • Su kalitesi analizi | Yönetmelikle belirlenen aralıkta ve süresince veya talep durumunda |
Toprak | Proje alanı ve etki alanı | • Arazi kullanımı • Toprak kaybı ve toprağın kimyasal özellikleri | • Gözlem ve ölçümler • Toprak kirliliğine neden olan kimyasalların analizi | Yönetmelikle belirlenen aralıkta ve süresince |
Sosyoekonomi | Projeden etkilenen yerleşim birimleri | • Nüfus değişimi • İstihdam yapısı • Üretim faaliyetleri | • Sayım, anket, istatistikler | Yönetmelikle belirlenen aralıkta ve süresince |
XI. UYGULAMADA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Madencilik projeleri için yürütülen ÇED sürecinde kümülatif etkilerin incelenmesi büyük önem arz etmektedir. Halihazırda mevcut bulunan veya planlama aşamasında olan projelerin ortak etkilerinin çevre üzerinde oluşturacağı toplam yük hesaplanmalıdır.
ÇED Raporu, projenin gerçekleştirildiği alan çevresindeki diğer benzer etkilere sahip tesislerin özellikleri ve kapasiteleri dikkate alınarak nihai bir değerlendirme yapılması tavsiye edilmektedir. Gerekli durumlarda, modelleme çalışmaları yürütülerek toplam etki değerlendirilmeli, projenin toplam içindeki payına bakılarak gerekliyse alınması gerekli tedbirler arttırılmalıdır.
XII. KAYNAKLAR
• International Finance Corporation, Environmental, Health, and Safety Guidelines for Mining.
• T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, ÇED Rehberi – Xxxx İşletmeciliği ve Cevher Hazırlama - Zenginleştirme Tesisleri.
• Sustainable Gold Mining in Europe.
• xxxxxxxxx.xxx
• BREF for Extractive Waste.
• Xxxx, E, Xxxx, X.X., (1981), Rock Slope Engineering, The Institution of Mining and Metallurgy, Xxxxxx, Third Edition, 358 pages.
• ISEE Blasters’ Handbook, (2011), International Society of Explosives Engineers, Stiehr, J.F.(Ed.), Cleveland, Ohio, USA, 18th Edition, 1030 pages.
• Xxxxxxxx, X.X., (1991), Applied Explosives Technology for Construction and Mining, Arla, Sweden, 2nd Edition, 304 pages.
• Xxxxxxx, X.X., (2000), Vibrations from Blasting, International Society of Explosives Engineers, Cleveland, Ohio, USA, 120 pages.
XIII. İLETİŞİM BİLGİLERİ
Petrol ve Metalik Madenler Şube Müdürlüğü Agrega ve Doğaltaşlar Şube Müdürlüğü Endüstriyel Yatırımlar ÇED Dairesi Başkanlığı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı – ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü
Xxxxxxx Xxxxx Xxxxxxxxx Eskişehir Devlet Yolu (Dumlupınar Bulvarı) 0.xx No: 278 Çankaya/ANKARA
XIV. EK-1 PATLATMA KLAVUZU
XIV.1. Patlayıcı Madde ve Patlatma Tanımları ve Önemi
Maden işyerleri ve yol yapımı vb.her türlü kazı işlerinde iş makinaları ile kayaların parçalanması ve gevşetilmesi teknik ve/veya ekonomik nedenlerle mümkün olamadığında, kaya parçalama işi kimyasal patlayıcı maddeler kullanılarak patlatma yöntemi ile yapılır. Ancak patlatma bir berhava etme, yok etme işi olmayıp kontrollü biçimde gerçekleştirilmesi gerekli, zorunlu ve tehlikeli bir işlemdir.
Patlayıcı madde veya patlayabilir karışım: Başlıca hidrojen, oksijen, karbon ve azot (başka elementler de olabilir) elementlerinden oluşmuş kimyasal bir bileşik veya birden fazla bileşiğin karışımı olup; ısı, darbe, şok veya sürtünme ile uyarıldığında(kışkırtıldığında), yüksek hızla reaksiyona girip (bozunup) muazzam miktarlarda şok, ısı ve gaz ürünler ortaya çıkaran maddelerdir. Örneğin bir kg ANFO, patladığında 900 kilokalori ısı ve yaklaşık 970 litre gaz açığa çıkarır. Ağzı sıkılanmış ve deliğe hapsedilmiş olan patlayıcının çıkardığı bu gazlar, atmosfere çıkamaz ve ısı ile genleştiklerinden dolayı patlatma deliği duvarlarına (kayaya) yüksek basınç uygular.
Patlayıcı maddenin kompozisyonuna bağlı olarak salınan ısı nedeniyle delik içi sıcaklığı 40000C’ye ve basınç 100.000 atmosfer değerine ulaşabilir. Patlayıcının patlama sırasında yarattığı şok, patlatma deliğini çevreleyen kayalarda yüksek gerilmeler (2.000 MPa-24.000 MPa’a varan basınçlar) yaratır ve kaya basınç dalgaları ile parçalanır, parçalanmış bölgenin dışında kalan kayada ise çatlaklar oluşur. Gerek patlama ile yaratılan çatlaklara ve gerekse kayanın yapısında bulunan doğal çatlaklara doluşan ve yüksek basınç altında olan gaz ürünler bu çatlakları genişletir ve uzatır. Böylece kaya parçalanır, ötelenir ve gevşer.
Patlayıcı maddelerin patlama hızları, kimyasal kompozisyonuna bağlı olarak, 1500 m/s (metrebölüsaniye) ile 9000 m/s arasında değişir. Örneğin 89 mm çapındaki deliğe konulmuş ve uygun biçimde yemlenmiş ANFO 3200 m/s hızla patlar. Bir örnek vererek bir delikteki patlamanın süresini açıklayalım. Delik derinliği 11 m, delik ağzı sıkılama boyu 3 m kabul edilirse, bu deliğe 8 m yükseklikte ANFO yerleştirilmiş (şarj edilmiş) olduğu anlaşılır. Bu durumda tüm ANFO’nun patlaması için geçen süre; 8 m / 3200 m/s = 1/400 s (saniye) veya 2,5 ms (milisaniye) olduğu anlaşılır. Bilindiği gibi dünya ve olimpiyat şampiyonu Xxxxxxx Xxxx 100 m’yi 9 saniye koşmuştur. Buna göre Xxxx bir saniyede 11 m koşmaktadır. Oysaki patlayıcı bir saniyede 3200 metre koşmaktadır. Şu halde istem dışı ve kontrolsüz biçimde patlama olması halinde dünyanın en hızlı atleti dahi kaçamaz ve hayatını kaybeder. Patlayıcı maddelerin birinci tehlikesi buradan kaynaklanır.
Patlayıcı maddelerin kompozisyonunda oksijen bulunduğundan, yapısındaki yakıtın (hidrojen ve karbon gibi) yanması/patlaması için dışarıdan(atmosferik) oksijen almasına gerek yoktur. Bir başka deyişle, kaza ile (istem dışı biçimde) darbe, ısı vb. etki altında kaldığında kendiliğinden patlar. Çünkü yakıtı da, yakıcısı da içindedir ve patlamak için bir uyarı (bir sebep/bahane) aramaktadır. Bu husus patlayıcı maddelerin tehlikeli madde olmasının ikinci nedenidir. Bu nedenle patlayıcı maddeler, yüklenirken, taşınırken, indirilirken ve depolanırken çok dikkatli olmak ve bu konuda eğitim almak önemlidir.
Patlatma: kayaları parçalamak için açılmış delikler içine patlayıcı maddelerin hapsedilmek/gömülmek sureti ile ve belirli bir sıra ile ateşlenerek, önceden belirlenmiş miktarda ve sınırları belirli alan içinde bulunan kayaların parçalanması ve kazı sınırları dışında kalan can, mal ve kaya kütlelerine hasar ve zarar verilmemesi anlamını taşır. Bu nedenle patlatma kontrollü olarak yapılması gereken bir işlemdir.
Ne var ki, patlayıcının yetersiz gömülmesi/hapsedilmesi durumunda aşırı taş savrulması, hava şoku ve gürültü sorunlarına yol açılabildiği gibi; yük (delik-ayna) mesafesinin ve/veya delik derinliğinin fazla olması ve bu sebeplerle patlayıcının aşırı gömülmesi veya gecikme başına (anlık) belirli bir miktardan fazla patlatılması halinde yer titreşimi yolu ile yakın çevrede bulunan her türlü yapıda yapısal hasarlar, kişilerde ise rahatsızlık, endişe veya korku yaratabilmektedir. Patlatmanın kontrollü yapılabilmesi için teknik esaslar ve tecrübeye dayalı olarak geliştirilmiş formüller kullanılarak patlatma tasarımı yapılması gerekli ve zorunludur.
Her ÇED raporunda patlatma tasarım bölümü mutlaka bulunmalıdır. Sadece tasarım ile yetinilmeyip, en kötü senaryoya göre, maden ocağından uzaklığı bilinen herhangi bir yerde yaratabileceği yer titreşimi, hava şoku ve taş savrulması kaynak kitaplarda verilen formüller kullanılarak hesaplanmalı ve öngörülmelidir. Böylece patlatma işleminin önceden belirlenmiş uzaklıktaki yapılarda hasar, kişilerde rahatsızlık ve can ve mal güvenliği sorunları yaratıp yaratmayacağı ortaya konulabilecek ve patlatma kaynaklı çevre sorunları oluşup oluşmayacağı, raporu değerlendirecek makam tarafından değerlendirilebilecektir.
XIV.2. Xxxx Xxxx Patlatma Terimleri
Xxxx xxxxx ocakları basamaklar (kademeler) oluşturularak işletilir. Bu nedenle buralarda yapılan patlatmalara basamak patlatması tabir edilir. Basamak patlatması terimleri aşağıda Şekil 1’de açıklanmıştır. Dilim kalınlığı (yük mesafesi) delik ile ayna (basamak ön yüzü) arasındaki mesafedir.
Şekil 1 Basamak patlatması terimleri
XIV.3. Patlatma Tasarımı (Xxxxxxxx Xxxxxxx)
Patlatma tasarımına, duraylılık (stabilite) analizinin izin verdiği basamak yüksekliği ve delik çapının seçimi ile başlanır, azami yük mesafesi saptandıktan sonra ise diğer parametrelerin hesabı ile devam edilir. Uygulamadan edinilen tecrübeler basamak yüksekliği (K), yük mesafesi (B) ve delik çapı (d) arasında önemli ve hayati oransal ilişkiler bulunduğunu ortaya koymuştur. Bunlar;
B=25 – 40 d (yük mesafesi, delik çapı “d”nin en az 22 katı, en çok 45 katı olmalıdır.
İnç birimi cinsinden delik çapı “d” biliniyorsa, yük mesafesi B metre cinsinden delik çapı kadar alınır
(B,m=d(inç).
Yük mesafesi B, basamak yüksekliği K’nin 5’te biri ile 2,5’ta biri arasında değişmelidir (B=K/2,5-K/5).
Bu bölümde sadece xxxx xxxx patlatma tasarımı anlatılmıştır. Yeraltı maden galerileri, tünel vb. patlatma tasarım yöntem ve yaklaşımları için “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED Alanında Kapasitesinin Güçlendirilmesi için Teknik Yardım Projesi” eğitim notlarından, eğitim programına katılmış kişiler ile eğitim sırasında çözülmüş örnek problemlerden veya kaynak kitaplardan yararlanılabilinir.
Xxxx xxxx patlatma tasarımı için çok sayıda kaynak kitap bulunmaktadır. Bu konuda kaynak kitap yazmış bulunan uluslararası ünlü uzmanların kitaplarında verilen formül ve yaklaşımlar ya da Maden Mühendisleri Odası tarafından yayınlanmış “Maden Mühendisliği Xxxx Xxxx İşletmeciliği El Kitabı” (2005) Eskikaya, Karpuz, Hindistan, Tamzok (Editörler) TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Ankara isimli kitap Bölüm 5’ten yararlanılabilir. Bu bölümde xxxx xxxx patlatma tasarımı için Olofsson yaklaşım ve formülleri anlatılacak ve bir tasarım örneği verilecektir.
Bu bölümde Xxxxxxxx yaklaşımı ve formülleri verilecek olsa da, Ash, Konya, Xxxxxxxxx ve Xxxxxxxxx, Xxxxxxxxxx veya başka uluslararası uzmanların xxxx xxxx patlatma tasarım yaklaşım ve formülleri de ÇED raporlarının (veya PTD) patlatma tasarım bölümünün hazırlanmasında kullanılabilir. Başka yaklaşım ve formül kullanıldığı takdirde, formüllerde geçen semboller, bu sembollerin anlamları, yaklaşımın esas aldığı kabuller vb. tüm açıklayıcı notlar ÇED raporunda verilmelidir.
Olofsson esasen Langefors ve Xxxxxxxxx yaklaşımını kullanmış olup, onların vermiş olduğu temel, ancak biraz karmaşık formülü kolay kullanılır ve basit üç ayrı formül haline getirmiştir.Bu basit formülleri, madende kullanılmak üzere seçilen patlayıcı cinsine ve kudretine (enerjisine) göre bir çarpım katsayısı ile seçilen delik çapında o patlayıcının dolum (şarj) yoğunluğunun (lb, kg/m) karekökünün çarpımı şeklinde ifade etmiştir. Bu üç formül aşağıda verildiği gibidir ve azami yük (delik- ayna) mesafesi(Bmax) hesabında kullanılır.
İsveç’te üretilen ve nitro-gliserin içeren “Dynamex M” dinamiti ülkemizde MKE tarafından üretilen “jelatin” dinamite benzer ve yakın kudrete (enerjiye) sahip bir patlayıcı maddedir. Emulite 150 ise ülkemizde farklı ticari patlayıcı madde üreticisi şirketler tarafından üretilen yemlemeye duyarlı (kapsüle duyarsız) emülsiyon patlayıcı cinsidir. XXXX ise dünyanın her tarafında aynı kimyasal kompozisyonda
üretilen yemlemeye duyarlı (kapsüle duyarsız) standart bir dökme patlayıcı karışımdır. Dolayısı ile bu formüller ülkemizde üretilen patlayıcı cinsleri için de kullanılabilir.
Dynamex M bir tür dinamit olduğundan genellikle yeraltı maden galeri ile tünel patlatmalarında, çapı 50 mm veya daha küçük deliklerde ve çapı 51 mm-102 mm arasında değişen deliklerde yeraltı madeni üretim (pano ya da katarası) patlatmalarında ana patlayıcı madde olarak kullanılmaktadır. Dynamex M veya onun yerli eşdeğeri jelatin dinamit açık ocaklarda ve yerüstü patlatma uygulamalarında genellikle ana patlayıcı madde olarak kullanılmaz, yemleme olarak kullanılır. Benzer biçimde ülkemizde üretilen dinamit eşdeğeri, kapsüle duyarlı emülsiyon patlayıcılar da ana patlayıcı madde olarak sadece yeraltı patlatmalarında kullanılır, açık ocaklarda ise yemleme olarak kullanılır.
Buna karşın tüm dünyada olduğu gibi, xxxx xxxxx ocaklarında ana patlayıcı madde olarak yemlemeye duyarlı (kapsüle duyarsız) dökme patlayıcılardan ANFO kuru deliklerde, emülsüyonlar ise sulu deliklerde kullanılır. Dolayısı ile yukarıda verilen üç formülden ikinci ve üçüncü formüller xxxx xxxx patlatma tasarımında kullanılabilir.
Xxxxxxxx’xx söz ettiği bu üç tür patlayıcı maddenin dolum (şarj) yoğunlukları Tablo.1’de verilmiştir.
Tablo 1 Değişik patlayıcı cinslerinin farklı delik çaplarında dolum (şarj) yoğunlukları, (lb, kg/m)
Xxxxxxxx’xx verdiği üç formülden ikincisi ve üçüncüsünü bir xxxx xxxx basamak patlatma tasarımında azami yük mesafesi belirlemek için örneklendirelim. Madende kullanılacak delik çapı 89 mm ve delikler kuru ise fiyatı daha ucuz olduğundan olağan olarak ANFO ticari isimli patlayıcı madde seçilecektir. Bu durumda dolum yoğunluğu Tablo 1’den 89 mm çap içinlb=5.0 kg/m okunur. Azami yük mesafesi, üç numaralı formüle göre Bmax=1,36 x √5,0 =1,36 x 2,23=3,04 m bulunur. Delikler sulu ise, ANFO suya dayanıksız ve suda çözünen bir patlayıcı olduğundan fiyatı daha pahalı olsa da yemlemeye duyarlı emülsiyon kullanılacaktır. Bu durumda Tablo 1’den plastik kartuşu çakı ile kesilip deliğe bırakılan Emülite 150 satırından 89 mm çap içinlb=7.1 kg/m okunur. Azami yük mesafesi, iki numaralı formüle göre Bmax=1,45 x √7,1 =1,45 x 2,66=3,86 m hesaplanır.
Xxxxxxxx,patlatma tasarım yöntemini bazı kabullere dayandırmıştır. Bu kabuller;
1. Xxxxxxxx patlatma deliklerinin Şekil 1’de gösterildiği gibi eğimli delineceği ve delik eğiminin 3:1 olması gerektiğini kabul etmektedir. Bir başka deyişle, delikler düşey 3 birim, yatay 1 birim olmak üzere eğimli delinecektir. Eğer delikler düşey (dik) veya 3:1’den farklı eğimde delinecekse, formülde R1 düzeltme çarpanı kullanılmasını önermektedir. Xxxxxxx’xx verdiği R1 düzeltme çarpanları farklı eğimler için Tablo 2’de sunulmuştur.
2. Olofsson birim hacimdeki kayayı parçalamak için gerekli olan en az birim patlayıcı miktarını kaya sabiti (rock constant) olarak adlandırmaktadır. Kaya sabiti esasında bir metreküp kayayı parçalamak için gerekli olan ve ülkemizde yaygın olarak “özgül şarj” tabir edilen bir parametredir. Xxxxxxxx İsveç’teki olağan koşullar için kaya sabitini 0,4 olarak kabul etmektedir. Eğer patlatma tasarımı yapılacak ocakta mevcut olan kaya daha düşük veya daha fazla birim patlayıcı miktarı gerektiriyorsa, bu durumu düzeltmek ve formülde kullanılmak için R2 düzeltme faktörü kullanılmasını önermekte ve formüle eklemektedir.
3. Xxxxxxxx’xx üçüncü kabulü, verimli bir patlatma için basamak yüksekliği (K), azami yük mesafesinin 2 katına eşit veya 2 katından büyük olmalıdır (K≥2 x Bmax). Bir başka deyişle, azami yük mesafesi basamak yüksekliğinin yarısına eşit veya yarısından az olmalıdır.
Tablo 2 Farklı delik eğim durumları için R1düzeltme faktörleri
Tablo 3 Farklı kaya sabitleri (katsayıları) için R2 düzeltme faktörleri
Xxxxxxxx, R1 ve R2 düzeltme faktörlerini Xxxxxxxxx ve Xxxxxxxxx formülünü basitleştirerek oluşturduğu ilk formüllerine yerleştirdiğinde, azami yük mesafesini hesaplamak için kullanılacak kendi formüllerini aşağıdaki şekilde vermektedir.
Azami yük mesafesi; seçilen delik çapı, delik çapına bağlı olarak delik dolum yoğunluğu (lb, kg/m) Tablo 1’den, delik eğimi düzeltme faktörü (R1) Tablo 2’den, 0,4 kg/m3’ten farklı kaya sabiti (özgül şarj) Tablo 3’ten bulunduktan sonra yukarıdaki formüller arasından kullanılan patlayıcı cinsi için verilen formül ile hesaplanır. Azami yük mesafesi (Bmax) hesaplandıktan sonra basamak patlatması tasarımı aşağıda verilen sıra ile devam eder.
Alt-delme ya da delik taban payı, U=0,3 x Bmax,
Delik derinliği, (H), deliğin dik (düşey) delinmesi halinde basamak yüksekliği (K) ile alt-delme (U)
toplamına eşittir,H=K+U.
Patlatma delikleri eğimli deliniyor ise eğim derecesine bağlı olarak delik derinliği (uzunluğu) artacaktır. Bu durumda delik derinliği (uzunluğu) hesabında K+U toplamının bir katsayı (k) ile çarpılması gereklidir. Delik eğimine bağlı olarak “k” katsayıları Tablo 4’te sunulmuştur. Bu durumda delik derinliği;
H = k (K + U) formülü ile hesaplanır.
Tablo 4 Farklı delik eğim durumları için delik boyu hesabında kullanılacak “k” düzeltme faktörleri
İyi ve başarılı bir patlatmanın önkoşulu, delikleri doğru yerde, uygun eğimde ve tasarımda öngörülen yük mesafesi ve delik ara mesafeleri sağlanacak biçimde düzenli delmektir. Bu nedenle delikler delinmeden önce delik yerleri, şerit metre kullanılarak ölçüm yapılmak sureti ile (tercihen sprey boya ile boyanmış işaret taşları veya kazıkları ile işaretlenerek) belirlenmelidir. Buna rağmen uygulamada, delik ağzının işaretlenen yerden 10 cm geride, veya 5 cm önde veya 15 cm yan tarafta delinmesi mümkündür. Buna “delik ağzı hata payı” denir. Ayrıca delme esnasında delgi dizisinin, jeolojik sebeple veya operatör hatası nedeniyle sapması, deliğin istenen doğrultuda tam bir doğru çizgi oluşturacak biçimde delinememesi, bir başka deyişle az veya çok “delik sapması” oluşması kaçınılmazdır. Bu hataları telafi etmek ve başarılı bir patlatma gerçekleştirmek için ”delme hatası, (E)” hesabı yapılmalı ve bu “delme hatası” azami yük mesafesinden düşülmelidir. Xxxxxxxx tarafından önerilen “delme hatası” formülü aşağıda verilmiştir.
Uygulanacak yük mesafesi hesabı formülü: B = Bmax- E
Delik aralığı (S):
Aynı sırada bulunan ya da aynı gecikmede patlayacak olan delikler arasında bulunması ve eşit olması gereken uzaklığa delik aralığı denir. İsveç’te uygulanan düzende delik aralığı, uygulama yük mesafesi 1,25 katsayısı ile çarpılarak belirlenir. Bu durumda delik aralığı aşağıdaki formül ile hesaplanır.
Delik aralığı, S = 1,25 x B
Özgül delme (b):
Özgül delme, bir metreküp kaya parçalamak için kaç metre delik delinmesi gerektiğini belirler. Daha çok patlatılan birim kaya hacmi başına delik delme maliyetini hesaplamak için kullanılan bir parametredir. Patlatma tasarımı ile ve patlatmanın başarısı ile doğrudan ilişkisi olmayan bir
parametredir. Özgül delme aşağıdaki formül ile hesaplanır.
Yukarıdaki formülde B x S x K çarpımı, metreküp birimi ile ifade edilen ve bir delikten elde edilen kaya hacmini (Vd) vermektedir.
Xxxxxxxx deliğe patlayıcı maddenin, Şekil 1’de gösterildiği gibi “dip şarjı” ve “kolon şarjı” olarak iki bölüm halinde doldurulmasını (şarj edilmesini) kabul etmektedir. Bunun nedenini, deliğin dip tarafında kayanın daha sıkışık durumda ve parçalanmasının güç olduğu, bu karşın basamak orta ve üst bölümlerindeki kayanın daha serbest ve kolay parçalanabilir olması olarak açıklamaktadır. Bu gerekçe ile dip şarj uzunluğunun aşağıdaki formül ile hesaplanmasını önermektedir.
Dip şarj uzunluğu: hb= 1,3 x Bmax
Bu durumda dip şarj miktarı:Qb=lbx hb formülü ile hesaplanır.
Xxxxxxxx, patlayıcı enerjisinin tümüyle kayaya yöneltilebilmesi ve iyi bir parçalanma sağlanması, delik ağzından taş savrulması ve hava şoku oluşmasının önlenmesi için patlatma deliklerinin ağız kesiminin 4 mm-9 mm boyut aralığında kırmataş kullanılarak ve yeterli uzunlukta sıkılanmasını önermektedir. Sıkılama uzunluğunun (h0), uygulama yük mesafesine eşit alınacağını ve h0= B formülü ile hesap edileceğini belirtmektedir.
Basamak orta ve üst bölümlerinde kayanın daha serbest ve kolay parçalanabilir olması gerekçesi ile kolon şarj yoğunluğunun düşük ve dip şarj yoğunluğunun yüzdeellisine eşit (veya %40-%60 x lb) alınmasının yeterli olacağını belirtmektedir. Bu durumda deliğin kolon bölümünde, delik dibine konulan patlayıcı maddeden daha zayıf (daha düşük enerjiye sahip) farklı bir patlayıcı madde kullanılması ya da delik dibine konulan aynı cins patlayıcı madde kolon bölümünde de kullanılacak ise daha az miktarda konulması gerekmektedir. Oysaki ülkemizdeki uygulamada delik dibinde de, kolon bölümünde de aynı cins ve kudrette patlayıcı kullanılmaktadır. Bu konu aşağıda “örnek tasarım”da ele alınacaktır.
Kolon şarj yoğunluğu: lc= % 40-60 xlb Kolon şarj yüksekliği: hc= H - hb–h0 Kolon şarjı miktarı: Qc= lcx hc Toplam şarj miktarı, Qtop =Qb+ Qc
Xxxxxxxx, birim hacim kaya parçalamak için kullanılan patlayıcı miktarını özgül şarj olarak tanımlamakta ve özgül delmeye benzer biçimde hesaplandığını söylemektedir.
Özgül şarj: q =Qtop/ B x S x K
Yukarıdaki formülde B x S x K çarpımı, metreküp birimi ile ifade edilen ve bir delikten elde edilen kaya
hacmini (Vd) vermektedir.
XXXXXXXX XXXXXXXXXX İLE ÖRNEK PATLATMA TASARIMI
Veriler:
Kaya cinsi: Kireçtaşı Basamak yüksekliği, K = 10 m Delik çapı : d = 89 mm
Kaya sabiti : c = 0,35
Delik eğimi : 5/1 Patlayıcı madde : ANFO Delik koşulu : Kuru
1. Azami yük mesafesi, Bmax= 1,36 √lbR1 R2
Tablo 1’den 89 mm çap için ANFO satırından dolum yoğunluğu lb=5,0 kg/m bulunur. Delik eğimi 5:1 için Tablo 2’den eğim düzeltme faktörü 0,98 olarak okunur. Tablo 3’ten 0,35 kaya sabiti için düzeltme faktörü orantılama yöntemi ile 1,075 olarak bulunur. Bu değerler yukarıda verilen formüle yerleştirilerek Bmax= 1,36 x √5,0 x0,98 x1,075 = 3,20 m hesaplanır.
2. Alt delme, U=0,3 x Bmax= 0,3 x 3,20 = 0,96 m
3. Delik Derinliği, H = k (K + U)
5/1 delik eğimi için delik boyu hesabında kullanılacak “k” düzeltme faktörü Tablo 4’ten 1,02 olarak okunur ve diğer parametrelerle birlikte formüle yerleştirilir ve 5/1 eğimli delik derinliği (uzunluğu) H = 1,02 (10 + 0,96) = 11,18 m hesaplanır.
4. Delme hatası, E = (d/1000) + 0,03 x H
89 mm delik çapı ve 11,18 m delik uzunluğu formüle yerleştirilerek E=(89/1000)+0,03x11,18=0,42 m (≈0,4m) hesaplanır. Bu durumda uygulama yük mesafesi B= Bmax-E =3,20 m – 0,40 m = 2,80 m bulunur.
5. Uygulama delik aralığı, S = 1,25 x B = 1,25 x 2,80 = 3,50 m hesaplanır.
6. Bir delikten elde edilecek kaya hacmi, Vd= B x S x K Vd= 2,80m x 3,5m x 10m = 98 m3 hesaplanır.
7. Özgül delme, b = H / BxSxK= H/Vd= 11,18 m / 98 m3=0,114 m/m3 bulunur.
8. Dip şarj uzunluğu, hb= 1,3 x Bmax= 1,3 x 3,20 m = 4,16 m hesaplanır.
9. Dip şarj miktarı, Qb=lbx hb= 5,0 kg/m x 4,16 m =20,8 kg hesaplanır.
10. Sıkılama uzunluğu, h0= B = 2,80 m bulunur.
11. Kolon şarj dolum yoğunluğu, lc= % 40-60 xlb
Xxxxxxxx, dip şarj yoğunluğunun yaklaşık %50’sini önermektedir. Buna göre lc= 0,5 x 5,0 = 2,5 kg/m olarak hesaplanır. Bununla birlikte ülkemizde, dünyada da olduğu gibi, kolonda da dipte uygulanan patlayıcı cinsi ve dip şarj yoğunluğu uygulanmaktadır. Bu nedenle, lc=lb= 5,0 kg/m alalım.
12. Kolon şarj yüksekliği, hc= H - hb–h0 = 11,18 – 4,16 – 2,80 = 4,22 m bulunur.
13. Kolon şarj miktarı, Qc= lcx hc= 5,0 kg/m x 4,22 m = 21,10 kg hesaplanır.
14. Toplam şarj miktarı, Qtop =Qb+ Qc= 20,8 kg + 21,10 kg = 41,90 kg bulunur.
15. Özgül şarj, q =Qtop/ B x S x K
q =Qtop/ B x S x K =Qtop/Vd= 41,90 kg/98 m3=0,427 kg/m3 hesaplanır. Bu değer öngörülen kaya sabiti 0,35 kg/m3’den yüksektir. Aşırı ince parçalanma ve parçalanan kitlenin fazla ileri hareketine hatta basamak aynasından (ön yüzünden) xxxx içine doğru taş savrulması benzeri fazla ötelemeye yol açabilir. Eğer ince parça boyutu isteniyor ve taş savrulması sorunu bulunmuyorsa 0,427 kg/m3 değeri kabul edilebilir. Nitekim 15 Eylül 2017 günü Xxxxxx Çimento fabrikası taş ocağına Bakanlık personeli ile yapılan teknik gezideki patlatma uygulamasında özgül şarj 0,490 kg/m3 dolayında saptanmıştır.
Ülkemizdeki kireçtaşları için özgül şarj değerinin 0,30 – 0,35 kg/m3 aralığında değiştiği ve makul düzeyde parçalanma için yeterli olduğu bilinmektedir. Bu nedenle eğer yukarıda hesaplanan 0,427 kg/m3 değeri, öngörülen kaya sabiti değeri olan 0,35 değerine yaklaştırılmak istenirse, aşağıdaki gibi bir düzeltme yapılabilir.
Düzeltme için bir delikten alınacak kaya hacmini artırmak, bir başka deyişle uygulama yük mesafesi ve uygulama delik aralığını %7 dolayında artırmak gereklidir. Buna göre B = 1.07 x 2,80 m = 3,0 m; S = 1.25 x 3,0 m = 3,75 m alınabilir. Bu durumda bir delikten elde edilecek kaya hacmi;
Vd=B x S x K = 3,0 m x 3,75 m x 10 m = 112,5 m3 hesaplanır. Buna göre özgül şarj hesaplandığında q=Qtop/Vd= 41,90 kg / 112,50 m3= 0,372 kg/m3 bulunur. Hesaplanan bu değer öngörülen 0,35 kaya sabiti değerine yakın ve makul bir değerdir.
Esasen patlatma tasarımı, aynı maden veya agrega ocağı içerisinde dahi kaya malzemesi ve kaya kitle yapısı az veya çok değişkenlik gösterdiğinden sabit ve değiştirilmez değildir. Bu nedenle patlatma sonuçlarını oluşan parça boyutu, ötelenme mesafesi, yığın profili vb. açılardan değerlendirmek ve memnun kalınıp kalınmadığı dikkate alınarak, tasarımı deneme yanılma (trial and error) yöntemi ile sürekli değiştirmek, geliştirmek ve değişen kaya malzemesi ve kaya yapısı koşullarına uyarlamak gereklidir.
XIV.4. Yer Titreşimi Tahmin Formülleri ve Örnek Problem Çözümü
Bu bölüm Uluslararası Patlayıcı Mühendisleri Derneği (International Society of Blasting Engineers) tarafından 18. Basımı yapılmış bulunan Patlatma El Kitabı (Blasters’ Handbook) isimli kitaptan yararlanarak hazırlanmıştır. Gerek ABD ve gerekse diğer ülkelerde yapılmış binlerce ölçüm, izleme ve istatistiki analiz sonucunda patlatma kaynaklı yer titreşimi tahmin formülünün genel formu sözü edilen Patlatma El Kitabında aşağıda sunulan formül şeklinde verilmektedir.
PPV = k (D/√W)-β
Bu formülde;
PPV : Tahmin edilecek olan (veya ölçülen) en yüksek (tepe) titreşim seviyesidir. Birimi metrik sistemde mm/s (milimetrebölüsaniye)’dir. PPV kısaltması İngilizce tanım (PeakParticleVelocity) sözcüklerinin baş harflerinden oluşmaktadır.
k : Patlatma sonucu oluşan sonik (sismik) dalgaların inceleme konusu zeminde yayılması ile ilgili bir katsayıdır. Bu katsayı, herhangi bir maden işletmesinde yapılacak çok sayıda (örneğin 20 veya 30 adet) titreşim ölçümü sonucunda ölçülen PPV değeri ile ölçülen mesafe ve uygulamada anlık (gecikme başına) patlayan patlayıcı madde miktarını esas alan istatistik analiz sonucunda, o madendeki zemin
koşulları için geçerli bir katsayı olarak saptanır. İstatistik analiz ile çizilen logaritmik grafikte, saptanan
doğrunun y-eksenini kestiği değer “k” katsayısını verir.
D : Patlatma noktası ile sözkonusu inceleme noktası (veya ölçüm noktası veya hasar görmesi olası ve incelenen yapı) arasındaki fiziki uzaklık olup, metrik sistemde birimi metre’dir. D sembolü İngilizce tanım (Distance) sözcüğünün baş harfidir.
W : Patlatma yapılan madende anlık (gecikme başına) patlatılan patlayıcı madde miktarı olup, metrik sistemde birimi kilogram (kg) dır. Formüle yerleştirilirken karekökü alınır.W sembolü ingilizce tanım (Weight) sözcüğünün baş harfidir.
β: İstatistik analiz sonucu saptanan doğrunun eğimidir. Patlatma sonucu oluşan sonik (sismik) dalgaların inceleme konusu zeminde sönümlenmesi ile ilgili bir katsayıdır. Bu katsayı, herhangi bir maden işletmesinde yapılacak çok sayıda (örneğin 20 veya 30 adet) titreşim ölçümü sonucunda ölçülen PPV değeri ile ölçülen mesafe ve uygulamada anlık (gecikme başına) patlayan patlayıcı madde miktarını esas alan istatistik analiz sonucunda, o madendeki zemin koşulları için geçerli bir katsayı olarak saptanır.
Ölçekli mesafe (Scaled Distance) tanımı, fiziki mesafe (D)’nin uygulamada anlık patlatılan miktar (W)’ın kareköküne bölümü ile elde edilir. Kısaca SD (İngilizce tanımının baş harfleri ile) sembolü ile ve aşağıdaki gibi gösterilir.
D/√W
Bir örnek ile açıklamak gerekirse, uygulamada anlık olarak (gecikme başına) 25 kg patlatılıyor ve patlatma noktası ile inceleme konusu bina arasındaki uzaklık 200 m ise; SD= 200/√25 = 40 olarak bulunur.
ABD’nde, şimdi lağvedilmiş olan Birleşik Devletler Maden Genel Müdürlüğü (USBM) ve halen faal olan Xxxx Xxxx Madencilik Rehabilitasyon ve Denetim Ofisi (OSMRE) tarafından yapılan veya yaptırılan veya yararlanılan çok sayıda titreşim ölçüm sonuçlarının analizi sonucunda bazı madencilik türleri ve patlatma yapılan işkollarında geçerli, yer titreşimi tahmin formülleri Blasters’ Handbook isimli kitapta verilmiş olup; aşağıda Tablo 5’te sunulmuştur. Burada verilen formüller metrik ölçü sistemi için geçerlidir. Çünkü formüllerde yer alan “k” ve “β” katsayıları metrik sisteme göre uyarlanmıştır.
Bazı örnekler vererek Tablo 5’te sunulan eşitliklerin, yer titreşim hızı tahmini için kullanımını açıklayalım. Patlatma yeri ile inceleme altındaki bir bina arasındaki fiziki uzaklığı D=100 m alalım. Anlık (gecikme başına) patlatılan patlayıcı madde miktarını W=38 kg kabul edelim. Bu durumda ölçekli mesafe, SD = 100 m / √38 kg = 16,2221 olacaktır.
Bu patlatmanın herhangi bir yerde yapıldığı varsayılır ise, Tablo 5 ilk satırında yer alan “Genel” formül kullanılacaktır. Bu formül PPV = 1140 x SD-1,6 şeklindedir. k=1140, β=-1,6’dır. SD, k ve β değerleri formüle yerleştirildiğinde PPV = 1140 x (16,2221)-1,6 =13,20 mm/s bulunur. Oluşan sismik dalgaların hakim (baskın) frekansı, mesafenin kısa (100 m) ve zeminin sert, sağlam kaya olması durumunda, 4 Hz (Hertz) veya daha yüksek oluşması halinde ülkemiz yönetmeliği 19 mm/s titreşim hızına izin verdiğinden ve hesapla öngörülen (veya ölçülen) değer 13,20 mm/s; yönetmelikte aşılmaması istenilen değerden düşük olduğundan binada hasar oluşmayacaktır tahmininde bulunulur.
Bu patlatmanın herhangi bir yerde değil de bir baraj inşaatı (otoyol veya bina temel kazısı inşaatı)
işyerinde yapıldığı ve titreşim hızının en yüksek değerinin ne olabileceği sorusuna cevap arandığında Tablo 5, 3. Satırda verilen PPV = 1730 x SD-1,6 formülü kullanılacaktır. Bu durumda, değerler formüle yerleştirildiğinde PPV = 1730 x (16,2221)-1,6 =20,04 mm/s bulunur. Bu değer yönetmeliğin izin verdiği 19 mm/s değerinden yüksek olduğundan bina da sıva çatlağı gibi kozmetik (görünüm bozucu) ve eşik düzeyde bir hasar oluşabileceği anlaşılır. Bu eşik (kozmetik) hasar tehlikesi giderilmek istenirse anlık (gecikme başına) patlatılan patlayıcı miktarını düşürmek gerekir. Patlatma yerinden 100 m uzaklıkta bulunan bina içindeki kişilerin rahatsız olmaması için ABD Federal Tüzüğü günde bir patlatma yapılıyor ise 12,70 mm/s; günde iki ile oniki adet arasında patlatma yapılıyor ise 6,35 mm/s titreşim hızının bina zemininde aşılmaması şartını koymuştur. Patlatma sırasında kişilerin rahatsız olmaması için aşılmaması gereken titreşim hızı PPV=12,70 mm/s, patlatma yeri ile bina arasındaki uzaklık D=100 m alınırsa, aşağıda verilen formül ile anlık patlatılabilecek güvenli patlayıcı miktarını bulmak mümkündür.
⎡
⎢
𝑊 = ⎢
2
⎤
𝐷 ⎥
(1/ ) ⎥
⎢(( 𝑃𝑃𝑉 ) −1,6 )⎥
⎣ 1730 ⎦
D=100 m uzaklık ve aşılmaması gereken PPV=12,70 mm/s değerlerini formüle yerleştirdiğimizde
2
⎡
⎢
𝑊 = ⎢
⎤
100 ⎥
(1/ ) ⎥
= 21,48 𝑘𝑔 𝑏𝑢𝑙𝑢𝑛𝑢𝑟
⎢((12.70) −1,6 )⎥
⎣ 1730 ⎦
Bir başka deyişle, anlık patlatılan miktar 21 kg’ı aşmadığı takdirde 12,70 mm/s hız sınırı aşılmaz.
Tablo 5 Farklı madencilik türleri ve patlatma yapılan işkolları için geçerli titreşim tahmin formülleri
PATLATMA TÜRÜ | METRİK FORMÜL, mm/sec | GÜVENİRLİK DERECESİ | KAYNAK |
Genel | -1.6 P = 1140 x SD | En iyi uyum (%50 güvenirlik) | Dupont |
İnşaat | -1.6 P = 173 x SD | Alt sınır eşitliği (%50’den az güvenirlik) | Oriard |
İnşaat | -1.6 P = 1730 x SD | Üst sınır eşitliği %95 güvenirlik) | Oriard (2005) |
İnşaat | -1,6 P = 4320 x SD | Üst sınır- yüksek hapsetme/patlayıcı fazla gömülmüş (%95 güvenirlik) | Oriard (2005) |
İnşaat | -1.09 P = 53 x SD | En iyi uyum (%50 güvenirlik) | XXXX XX 0000 |
Taş ocağı | -1.82 P = 1090 x SD | En iyi uyum (%50 güvenirlik) | USBM Bülten 656 |
Kömür madeni | -1.52 P = 905 x SD | En iyi uyum (%50 güvenirlik) | XXXX XX 0000 |
Kömür madeni | -1.52 P = 3330 x SD | Üst sınır eşitliği (%95 güvenirlik) | XXXX XX 0000 |
Kömür (düşük frekanslı sahalar) | -1.31 P = 1252 x SD | En iyi uyum (%50 güvenirlik) | XXXX XX 0000 |
Başka bir patlatmanın düşük frekansa sahip dalgaların oluştuğu bir kömür madeninde yapıldığını, anlık patlatılacak miktarın W=100 kg ve patlatma yapılacak yer ile en yakın köy evi arasındaki fiziki
uzaklığın 800 m olduğunu kabul edelim. Bu durumda ölçekli mesafe SD = 800 / √100 =80 hesap edilir. Düşük frekanslı sismik dalgalar için Tablo 5 son satırındaki formül kullanılacaktır. Değerleri formüle yerleştirdiğimizde PPV = 1252 x (80)-1,31 =4,02 mm/s bulunur. Ülkemiz yönetmeliği 1 Hz frekansa sahip dalgalar için 5 mm/s titreşim hızının aşılmaması şartını getirdiğinden ve hesaplanan 4,02 mm/s değeri yönetmeliğin izin verdiği değerden düşük olduğundan köydeki binada eşik düzeyde hasar oluşmayacağı anlaşılır.
04.06.2010 tarih ve 27601 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış ve halen yürürlükte olan “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği” Madde.25 aşağıda aynen verilmiştir.
“Yapılarda çevresel titreşim kriterleri
MADDE 25 – (1) Çeşitli titreşim kaynaklarının neden olacağı çevresel titreşimin kontrol altına alınmasına ilişkin esaslar aşağıda belirtilmiştir:
Maden ve taş ocakları ile benzeri faaliyette bulunulan alanlardaki patlatmaların çevredeki çok hassas kullanımlarda oluşturduğu zemin titreşim seviyesi bu Yönetmeliğin ekindeki Ek-VII’de yer alan Tablo- 6’da verilen sınır değerleri aşamaz.”
Yönetmelik Ek-VII’de yer verilen Tablo-6 aşağıda sunulmuştur.
“Ek-VII, Tablo–6: Maden ve Taş Ocakları ile Benzeri Alanlarda Patlama Nedeniyle Oluşacak Titreşimlerin En Yakın Çok Hassas Kullanım Alanının Dışında Yaratacağı Zemin Titreşimlerinin İzin Verilen En Yüksek Değerleri
Titreşim Frekansı(Hz) | İzin Verilen En Yüksek Titreşim Hızı (Tepe Değeri-mm/s) |
1 | 5 |
4-10 | 19 |
30-100 | 50 |
(1 Hz- 4 Hz arasında 5 mm/s’den 19 mm/s’ye; 10 Hz- 30 Hz arasında 19 mm/s’den 50 mm/s’ye,
logaritmik çizilen grafikte doğrusal olarak yükselmektedir)”
Tablo-6’nın altında sözel olarak ifade edilen logaritmik grafik çizilmiş ve Tablo-6’da verilen frekanslar dışındaki değişik sismik dalga frekansları için yer titreşim hızı tepe (en yüksek) değerinin kaç mm/s değerini aşmaması gerektiği hesaplanmış ve Tablo 7’de sunulmuştur.
Elbette Tablo’7’ye göre değerlendirme yapabilmek için, inceleme konusu maden işletmesinde titreşim ölçümü yapılmış, sismik dalgalar kaydedilmiş ve incelenmiş, sismik dalganın hakim (baskın) frekansı tespit edilmiş olması gerekir.
“Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği” Madde 25 sadece hassas kullanımlardan söz etmekte ve bunlar için aşılmaması gereken üst sınır değerleri vermektedir. Hassas kullanımlar; konut, okul, hastahane, kütüphane, ibadethane vb. yapılardır. Ancak yönetmelik, bina içinde bulunan kişilerin titreşimden rahatsız olmaması için üst sınır değer vermemektedir. Bu konuda ABD Federal Tüzüğünde günde bir patlatma yapılması halinde izin verilen 12,70 mm/s ve günde iki ile oniki adet arasında patlatma yapılması durumunda izin verilen 6,35 mm/s üst sınır değerlerinin aşılmaması şartları, kişilerin rahatsız olmaması için ölçüt (kıstas) olarak ülkemizde de kullanılması
önerilir.
Patlatma sonucu oluşan tipik sismik dalga formu örnekleri Şekil 2’de verilmiştir (Siskind, 2000). Bir doğal taş (agrega) ocağında yapılan bir patlatmanın kaydı örnek olarak Şekil 3’te; bu xxxx patlatmaları için hesaplanmış ölçekli mesafe değerleri ve ölçülen titreşim hızı değerlerini dikkate alarak çizilen ve bu sahada titreşim dalgalarının sönümlenme formülünü veren logaritmik grafik Şekil 4’te sunulmuştur.
Tablo 7 Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği Ek-VII, Tablo-6 altında yer verilen sözel ifade uyarınca hesaplanmış ve Tablo-6’da belirtilenden farklı dalga frekansları için izin verilen (aşılmaması gereken) üst sınır zemin titreşim hızları
Sismik Dalga Hakim Frekansı, Hz | Bina Zemininde İzin Verilen Yer Titreşim Hızı, mm/s |
1,0 | 5,00 |
1,5 | 6,95 |
2,0 | 9,35 |
2,5 | 11,60 |
3,0 | 13,86 |
3,5 | 16,40 |
4-10 | 19,00 |
12 | 24,10 |
14 | 26,00 |
16 | 29,85 |
18 | 32,35 |
20 | 35,05 |
25 | 42,90 |
30 – 100 | 50,00 |
Şekil 2 Üstte inşaat patlatması, ortada 698 m ve altta 2292 m mesafelerde bir yerüstü kömür ocağında kaydedilmiş dalga formları (Siskind, 2000)
Şekil 3 Bir doğaltaş (agrega) ocağında doğal mağara ağzına 167,01 m uzaklıkta, 31,50 kg/gecikme
anlık patlayıcı patlatıldığında mağara ağzı zemininde alınmış titreşim ve gürültü kaydı
PPV
100
y = 4902,1x-1,768
R² = 1
y = 1739,1x-1,768
R² = 0,5159
10
1
1
10
SD
100
PV (mm/sec)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Alanında Kapasitesinin Güçlendirilmesi İçin Teknik Yardım Projesi
Şekil 4 Bir doğaltaş (agrega) ocağında 31.07.2017 ile 04.08.2017 günleri arasında yapılmış 6 adet patlatmada kaydedilmiş 22 adet titreşim verisi kullanılarak çizilen logaritmik grafik ve PPV=4902,1xSD-1,768 biçiminde saptanmış %95 güvenilir sönümlenme formülü
XIV.5. Hava Şoku Tahmin Formülleri ve Örnek Problem Çözümü
Patlatma sonucu oluşan ve atmosferde ilerleyen basınç (ses) dalgaları normal hava basıncından daha yüksek basınç oluşturur, bu nedenle hava şoku (air-blast) olarak adlandırılır. Havada oluşan basınç dalgaları havada önce bir sıkıştırma (positif basınç) oluşturur, bunu bir çekme (negatif basınç) etkisi takip eder. Hava adeta bir akordiyon (müzik aleti) gibi sıkıştırılıp, çekiştirilir.
Bu bölüm Uluslararası Patlayıcı Mühendisleri Derneği (International Society of Blasting Engineers) tarafından 18. Basımı yapılmış bulunan Patlatma El Kitabı (Blasters’ Handbook) isimli kitaptan yararlanarak hazırlanmıştır. Gerek ABD ve gerekse diğer ülkelerde yapılmış binlerce ölçüm, izleme ve istatistik sonucunda patlatma kaynaklı hava şoku tahmin formülünün genel formu aşağıda sunulan formül şeklinde verilmektedir.
Bu formülde;
P = k (D/W^1/3)-β
P : Tahmin edilecek olan (veya ölçülen) en yüksek (tepe) hava şoku (hava basıncı) seviyesidir. Hava şoku (ya da hava yüksek basıncı), bir basınç birimi olan Paskal (sembolü, Pa veya N/m2), veya diğer basınç birimleri olan milibar (sembolü, mb) veya libre/inçkare (psi) ile ifade edilir. P kısaltması ingilizce tanım (Pressure) sözcüğünün baş harfinden oluşmaktadır.
Patlatma kaynaklı yüksek hava basıncı; ses eşdeğeri olarak desibel birimi ve dB sembolü ile de ifade edilebilir. Ses eşdeğeri desibel cinsinden, patlatma sırasında ölçülmüş yüksek basınç, P’nin, patlatma öncesinde ölçülmüş normal hava basıncı, P0’a, oranının logaritmasının 20 ile çarpımı şeklinde ve aşağıda sunulan formül ile hesaplanabilir.
𝑃
𝑃𝑠 = 20 × log ( )
𝑃0
Milibar cinsinden ölçülmüş hava şoku değerini desibele çevirmek için SPLdB=20 x Log Pmb + 134,1 Paskal cinsinden ölçülmüş hava şoku değerini desibele çevirmek için SPLdB=20 x Log PN /m2 + 94 formüllerinden yararlanılabilir (Siskind, 2000). Esasen patlatma titreşimleri ve hava şokunu ölçmek için özel tasarlanmış ve üretilmiş cihazlar, kullanıcının isteği doğrultusunda hava şoku yüksek basıncını doğrudan ya Pa veya dB cinsinden verirler. Kullanıcıya sadece cihazın sorduğu seçeneği seçmek kalır. Örneğin sayfa 58’de sunulan kayıtta “tepe ses basıncı düzeyi” (PSPL) 122,1 desibel (dB) olarak ölçülmüş bulıunmaktadır. Bu bakımdan patlatma uygulamaları için özel olarak tasarlanmamış cihaz kullanılmaması önerilir.
k : Patlatma sonucu oluşan sonik basınç dalgalarının inceleme konusu yerde havada (atmosferde) yayılması ile ilgili bir katsayıdır. Bu katsayı, herhangi bir maden işletmesinde yapılacak çok sayıda (örneğin 20 veya 30 adet) hava şoku ölçümü sonucunda ölçülen P değeri ile ölçülen mesafe ve uygulamada anlık (gecikme başına) patlayan patlayıcı madde miktarını (küpkök ölçekli mesafeyi) esas alan istatistik analiz sonucunda çizilen logaritmik grafik ile o madendeki patlatma ve hava koşulları için geçerli bir katsayı olarak saptanır. İstatistik analiz ile çizilen logaritmik grafikte saptanan doğrunun y- eksenini kestiği değer “k” katsayısını verir.
D : Patlatma noktası ile sözkonusu inceleme noktası (veya ölçüm noktası veya cam kırılması biçiminde veya sıva çatlağı vb. biçimde hasar görmesi olası yapı) arasındaki fiziki uzaklık olup, metrik sistemde birimi metre (m)’dir. D sembolü ingilizce tanım (Distance) sözcüğünün baş harfidir.
W : Patlatma yapılan madende anlık (gecikme başına) patlatılan patlayıcı madde miktarı olup, metrik sistemde birimi kilogram (kg) dır. Formüle yerleştirilirken küpkökü alınır. W sembolü İngilizce tanım (Weight) sözcüğünün baş harfidir.
β: İstatistik analiz sonucu saptanan doğrunun eğimidir. Patlatma sonucu oluşan sonik dalgaların (ses dalgalarının) inceleme konusu xxxx atmosferinde sönümlenmesi ile ilgili bir katsayıdır. Bu katsayı, herhangi bir maden işletmesinde yapılacak patlatmalar sırasında çok sayıda (örneğin 20 veya 30 adet) ölçülen basınç (P) değerleri ile ölçülen mesafe ve uygulamada anlık (gecikme başına) patlayan patlayıcı madde miktarını esas alarak hesaplanan ölçekli mesafe değerleri arasında gerçekleştirilen istatistik analiz sonucunda, o madendeki patlatma ve hava koşulları için geçerli bir katsayı olarak saptanır.
Ölçekli mesafe (Scaled Distance, SD) tanımı, fiziki mesafe (D)’nin uygulamada anlık patlatılan miktar (W)’ın küpköküne bölümü ile elde edilir. Kısaca SD (İngilizce tanımının baş harfleri ile) sembolü ile ve aşağıdaki gibi gösterilir.
D/W1/3
Dikkat edilirse; titreşim hesabında anlık miktarın (W) karekökü, hava şoku hesabında ise küpkökü
alınmaktadır. Bu husus önemlidir ve dikkat edilmelidir.
Bir örnek ile açıklamak gerekirse, uygulamada anlık olarak (gecikme başına) 25 kg patlatılıyor ve patlatma noktası ile inceleme konusu yer arasındaki uzaklık 200 m ise; 200/250,3333 = 68,40 olarak bulunur.
Ağırlık Ölçekleri
Patlatma sırasında oluşan hava şoku ve ses dalgalarının ikisi de basınç olarak ölçülüyor ve desibel birimi ile ifade edilebiliyorsa da frekansları farklıdır (Blasters Handbook, sayfa 584). Ses basıncı dalgalarının frekansı 20 Hz (Hertz) ile 20000 Hz arasında değişmekte olup, işitilebilir sınıftadır. Ancak hava şoku dalgalarının frekansları 20 Hz’den düşük olduğundan işitilemez sınıftadır. Buna (kişiler tarafından duyulamamasına) rağmen hava şoku dalgalarının basınç seviyesi yüksek olduğu takdirde işitme kayıplarına, bina camlarının kırılmasına sebep olabildiğinden tehlikelidir.
İşitilebilir ses, gürültü olarak da adlandırılır ve ölçümleri genellikle standart ses düzeyi ölçüm cihazları ile yapılır ki, bu cihazların içerisinde filitreler (ağırlık ölçekleri) vardır. Bu filitreler ölçülen gerçek basınç değerini insan kulağının duyma aralığına (20 Hz-20000 Hz) uyarlar ve bu nedenle düşük frekanslı hava sarsıntısını ölçmek için tasarlanmış patlatma sismografları veya manometreler ile aynı veriyi sağlamaz, hava basıncını olduğundan daha düşük gösterir.
Yüksek frekanslı ve insanlar tarafından işitilebilir sesler gürültü olarak adlandırılır ki, genellikle farklı ağırlık ölçeklerine karşılık gelen dB(A), bazen dB(B) veya dB(C) ölçeği ile verilir. Buna karşın patlatma kaynaklı hava basıncı doğrusal (L, Linear) dB(L) ölçeği ile ifade edilir. Bu doğrusal sistemler patlatma kaynaklı düşük frekanslı enerji seviyelerini daha uygun, kayıpsız ve doğru ölçer.
Anlam kargaşasını önlemek için, patlatma kaynaklı düşük frekanslı yüksek hava basıncı desibel ile değil, doğrusal birimler Paskal (Pa), milibar (mb) veya libre/inçkare (psi) ile ifade edilir. Oysaki, toplum gürültü standartları (A) ağırlıklı gürültü seviyesi için geliştirilmiştir, öyle ifade edilir ve
patlatmalardan kaynaklanan yüksek hava basıncına uygulanmaz (Blasters Handbook, sayfa 584). Çünkü A ağırlıklı filitre içeren cihazlar düşük frekanslarda sağlıklı basınç ölçüm değeri vermez. Nitekim Şekil 3’te verilen titreşim ve hava şoku kaydında yer alan dalgalardan en üstte ve MicLyazısı sağında yer alan pembe renkli dalga hava şoku dalgası olup frekansının düşük olduğu, titreşim dalgaları ile kıyaslandığında kolayca anlaşılır. Hava şoku dalgasının sıfır (referans) çizgisini kestiği noktadaki frekansı 8,3 Hz’tir (Şekil 3). Şekil 3’te yer alan bir hava şoku dalgası ile üç titreşim dalgasının hakim frekans analizi Şekil 5’te verilmiştir. Şekil 5’in alt tarafında yer alan pembe renkli dalga üzerine cihazın otomatik olarak yazdığı “MicL Dominant Frequency = 7,25 Hz” yazısı dikkate alındığında hava şoku dalgasının hakim frekansının A ağırlıklı ölçüm yapan cihazların ölçüm alt sınırı olan 20 Hz değerinden çok düşük olduğu ve frekansı 7,25 Hz olan hava şoku basıncını A ağırlıklı cihazların doğru ölçemeyeceği anlaşılacaktır.
Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği EK-I’de“Gürültü Göstergeleri” başlığı altında öncelikle göstergeler tanımlanmış ve açıklanmıştır. Örneğin Lgündüz TS 9798 (ISO 1996-2)’de tanımlandığı gibi A ağırlıklı uzun dönem ses ortalaması olup, xxxxx xxxxxx sürelerinin tamamına göre belirlenir denilmektedir. Oysaki patlatma gürültüsü uzun dönemli olmayan anlık bir gürültüdür. Bu nedenle A ağırlıklı uzun dönem ses ortalamasının kullanılması, yukarıda izah edilen nedenle maddi olarak imkansızdır. Yönetmelik EK-I’in “1.2 ilave gürültü göstergeleri” başlıklı bölümünde; “Bazı hallerde ilave olarak özel gürültü göstergeleri kullanılması yararlı olabilir” denilerek, ilave gürültü göstergelerine bazı örnekler verilmiştir. Verilen bu örnekler arasında;
a) İncelenmekte olan gürültü kaynağı, ilgili zaman süresinin sadece çok kısa bir bölümünde faaliyet gösterirse, örneğin bir xxxxx xxxxxx süreleri toplamının % 20’sinden daha az olursa denilmekte,
b) Gürültü yaratan olay sayısının çok düşük olması, örneğin gürültü yaratan olay sayısının saatte birden daha az olması, gürültü yaratan bir olayın beş dakikadan daha kısa bir süre içinde sona eren gürültü olması denilmekte ve buna örnek olarak geçen bir uçak veya trenin gürültüsü verilmektedir. Patlatma gürültüsü de bunlar gibi anlık bir olaydır.
c) Gürültünün düşük frekanslı içeriğinin güçlü olması,
durumları bulunmakta olup, tamamen patlatma gürültüsü olayını kapsamakta ve tanımlamaktadır. Bu nedenle bu klavuzda; patlatma gürültüsünün düşük frekans içeriğinin güçlü olması, patlatma gürültüsünün bir kaç saniye (beş dakikadan çok daha kısa süre) içinde sona ermesi ve yönetmelikte tanımlanan 12 saatlik toplam gündüz süresi içinde % 20’den daha az süreli olması dikkate alınarak, gürültü değerlendirmesinde L cetvelinin ve ABD Tüzüğünde verilen sınır değerlerin esas alınması bilimsel ve teknik esaslara ve yönetmeliğe uygun bulunmuş ve önerilmektedir.
ABD Federal Tüzüğü Tablo 8’de verilmiştir.
Tablo 8 ABD Federal Tüzüğünde cihazın düşük frekansları ölçme kabiliyetine bağlı olarak izin verilen en yüksek gürültü düzeyleri
Ölçüm sisteminin düşük frekans limiti (Hz) | Azami gürültü seviyesi (dB) |
2 Hz veya daha düşük | En yüksek 133 |
6 Hz’den düşük (2 Hz’e kadar) | En yüksek 129 |
Diğer taraftan L ağırlıklı olarak ölçülen patlatma kaynaklı hava şoku hangi düzeye ulaştığında ne tür
etkiler yarattığı da literatürde verilmekte (Xxxx ve Xxxx, 1981) olup, Şekil 6’da sunulmuştur.
Şekil 5 Sayfa 58’de verilen titreşim ve hava şoku kaydında yer alan dalgaların hakim frekans değerleri
Şekil 6 Gürültünün (ses dalgalarının) farklı seviyelerine insanların ve yapıların tepkileri (Hoek ve Xxxx,1981)
Şekil 6’da görüldüğü üzere L ağırlıklı ölçülmüş hava şoku 97 dB değerine ulaştığında insanların dikkatini çekmeye başlamakta, 117 dB değerine yükseldiğinde bazı hassas kişilerin şikâyet etmeye başladıkları anlaşılmaktadır.
ABD Federal Tüzük’ünde ölçüm cihazının frekans ölçme kabiliyetine bağlı olarak izin verilen 129 dB veya 133 dB hava şoku seviyelerinde binalarda herhangi bir hasar ve cam kırılması oluşmamaktadır. 140 dB değeri hasarsızlık sınırı olarak kabul edilmektedir. Hava şoku 148 dB değerine ulaştığında bazı pencere camlarının kırıldığı görülmektedir (Şekil 6).
Hava şoku 170 dB değerine yükseldiği takdirde pencere camlarının çoğu kırılmakta, 180 dB hava şoku
düzeyinde bina sıvalarında çatlaklar ve dökülmeler şeklinde izlenen yapısal hasarlar oluşmaktadır. Hava şoku tahmininde kullanılan formüller Blasters’ Handbook isimli kitapta verilmiş olup; aşağıda Tablo 9’da sunulmuştur. Burada verilen formüller metrik ölçü sistemi için geçerlidir. Çünkü formüllerde yer alan “k” ve “β” katsayıları metrik sisteme göre uyarlanmıştır.
Tablo 9 Farklı madencilik türleri ve patlatma yapılan işkolları için geçerli titreşim tahmin formülleri
PATLATMA TÜRÜ | METRİK FORMÜL, mbar | GÜVENİRLİK DERECESİ | KAYNAK |
Açıkta Patlama (Hapsedilmemiş) | -1.38 P = 3589 x SD | En iyi uyum | Perkins |
Kömür Madeni (ArakesmePatl) | -1.62 P = 2596 x SD | En iyi uyum | XXXX XX 0000 |
Kömür Madeni (Şev öteleme patlatması) | -0.79 P = 5.37 x SD | En iyi uyum | XXXX XX 0000 |
Taşocağı basamak patlatması | -0,97 P = 37.1 x SD | En iyi uyum | XXXX XX 0000 |
Metal Madeni | -0.71 P = 14.3 x SD | En iyi uyum | XXXX XX 0000 |
İnşaat (ortalama) | -1.1 P = 24.8 x SD | En iyi uyum | Oriard (2005) |
İnşaat (iyi hapsedilmiş) | -1.1 P = 2.48 x SD | En iyi uyum | Oriard (2005) |
Gömülü (Tam hapsetme) | -0.96 P = 1.73 x SD | En iyi uyum | XXXX XX 0000 |
Bazı örnekler vererek Tablo 9’da sunulan formüllerin hava şoku tahmini için kullanımını açıklayalım. Patlatma yeri ile inceleme altındaki bir bina arasındaki fiziki uzaklığı D=200 m alalım. Anlık (gecikme başına) patlatılan patlayıcı madde miktarını W=27 kg kabul edelim. Bu durumda ölçekli mesafe, SD = 200 / 270,3333 = 200/3=66,6740 olacaktır.
Anlık (gecikme başına) 27 kg patlayıcı madde delik içine yerleştirilmeyip zemin üzerinde açıkta patlatıldığı takdirde Tablo 9 ilk satırında verilen P=3589 x SD-1,38 formülü kullanılacak ve 200 m uzaklıktaki binada 10,91 milibar basınç oluşturacağı hesaplanacaktır (Tablo 10). Bu değer Siskind (2000)’in verdiği formül ile desibel’e çevrildiğinde 154,85 dB hava basıncı oluşacağı anlaşılır (Tablo 10). Şekil 6 dikkate alındığında binanın tüm veya çoğu camlarının kırılacağı anlaşılacaktır.
Anlık 27 kg patlayıcı madde bir doğaltaş (agrega) ocağında delik içine yerleştirilip patlatıldığı takdirde Tablo 9 dördüncü satırında verilen P=37,1 x SD-0,97 formülü kullanılacak ve 200 m uzaklıktaki binada 0,631 milibar basınç oluşturacağı hesaplanacaktır (Tablo 10). Bu değer Siskind (2000)’in verdiği formül ile desibel’e çevrildiğinde 130,10 dB hava basıncı oluşacağı anlaşılır (Tablo 10). Şekil 6 ve Tablo 8 dikkate alındığında 130,10 dB değerinin ABD Federal Tüzük’ünde, 2 Hz’den daha düşük frekansları ölçebilen cihaz bulunduğu ve doğru ölçüm yapıldığı takdirde izin verilen 133 dB sınır değeri aşmadığı anlaşılacaktır.
Anlık 27 kg patlayıcı madde bir metal maden ocağında delik içine yerleştirilip patlatıldığı takdirde Tablo 9 beşinci satırında verilen P=14,3 x SD-0,71 formülü kullanılacak ve 200 m uzaklıktaki binada 0,725
milibar basınç oluşturacağı hesaplanacaktır (Tablo 10). Bu değer Siskind (2000)’in verdiği formül ile desibel’e çevrildiğinde 131,30 dB hava basıncı oluşacağı anlaşılır (Tablo 10). Şekil 6 ve Tablo 8 dikkate alındığında 131,30 dB değerinin ABD Federal Tüzük’ünde, 2 Hz’den daha düşük frekansları ölçebilen cihaz bulunduğu ve doğru ölçüm yapıldığı takdirde izin verilen 133 dB sınır değeri aşmadığı anlaşılacaktır.
Tablo 10 Farklı madencilik türleri, patlatma yapılan işkolları ve açıkta patlama durumları için örnek hava şoku hesapları
PATLATMA TÜRÜ | METRİK FORMÜL, mbar | HESAPLANAN P (mbar) | HESAPLANAN P (dB) |
Açıkta Patlama (Hapsedilmemiş) | -1.38 P = 3589 x SD | 10,91 | 154,85 |
Xxxxx Xxxxxx (ArakesmePatl) | -1.62 P = 2596 x SD | 2,88 | 143,28 |
Xxxxx Xxxxxx (Şev öteleme patlatması) | -0.79 P = 5.37 x SD | 0,195 | 119,90 |
Taşocağı basamak patl. | -0,97 P = 37.1 x SD | 0,631 | 130,10 |
Metal Madeni | -0.71 P = 14.3 x SD | 0,725 | 131,30 |
İnşaat (ortalama) | -1.1 P = 24.8 x SD | 0,244 | 121,85 |
İnşaat (iyi hapsedilmiş) | -1.1 P = 2.48 x SD | 0,024 | 101,70 |
Gömülü (Tam hapsetme) | -0.96 P = 1.73 x SD | 0,031 | 103,93 |
Patlayıcı madde kaya kitlesi içine ne kadar az gömülür, hapsedilirse hava şoku da o denli yüksek oluşur. Aksine patlayıcı madde kaya kitlesi içinde gereğince gömüldüğü takdirde hava şoku makul ve kabul edilebilir düzeyde olur. Bu nedenle patlatma tasarımı iyi yapılmalıdır. Tasarımın iyi yapılması tek başına yeterli değildir, uygulama tasarım doğrultusunda yapılırsa yüksek hava şokunu önlemek mümkün olur.
Yüksek hava şoku oluşumunu önlemek için xxxx xxxx patlatma tasarımında yük mesafesi delik çapının 25 katından az, 40 katından fazla olmamalıdır. Delik ağzında yük mesafesine eşit uzunlukta sıkılama uygulanmalı ve sıkılama malzemesi kırmataş olmalıdır. 102 mm delik çapına kadar 3 mm - 9 mm boyutta kırmataş, daha büyük delik çaplarında 5 mm – 25 mm boyutta kırmataş uygulanmalıdır. Delik makinasının delerken çıkardığı ve çoğunluğu toz ya da birkaç mm ebadında olan kırıntılar kesinlikle sıkılama malzemesi olarak kullanılmamalıdır.
Yüksek hava şoku oluşmasının diğer nedenleri, patlatılacak basamaktaki kaya kitlesinde kil damarları, açık eklemler, ezik zonlar veya başka zayıf tabakalar, küçük mağaralar gibi zayıflıkların bulunmasıdır. Bu nedenle tasarım ne kadar iyi yapılmış olursa olsun uygulamaya da özen gösterilmeli, zayıflık zonlarının bulunduğu basamak kesimlerinde delikler özenli delinmeli, patlayıcı madde miktarı azaltılmalı, kademeli şarj uygulaması yapılmalı ve diğer tedbirler alınmalıdır.
XIV.6. Taş Savrulması Formülleri ve Örnek Problem Çözümü
Taş savrulması da, hava şoku sorunu gibi, patlayıcının kaya kitlesi içine yeterince gömülmemesi, hapsedilmemesi durumunda meydana gelir. Yeterince hapsedilmeyen patlayıcı maddenin reaksiyon sırasında açığa çıkardığı yüksek basınç altındaki gazların, yük mesafesinin yetersiz (delik çapının 20 katından az) olması halinde aynadan (basamak önyüzünden) veya sıkılama uzunluğunun yük mesafesinin özellikle %80’ninden az olması veya sıkılama malzemesinin tozlu, birkaç mm çapında küçük boyutlu veya ıslak malzeme olması gibi durumlarda delik ağzından püskürmesi sırasında söktüğü veya beraberinde taşıdığı kaya parçalarından oluşur. Bu nedenle patlayıcının yeterince gömülmesi taş savrulmasını önlemenin önkoşuludur.
Patlayıcı madde kaya kitlesi içine yeterince gömülüp hapsedildiğinde kesinlikle taş savrulması meydana gelmez. Buna rağmen kişileri, makineleri ve çevrede bulunan binaları korumak ve hiçbir risk üstlenmemek için patlatma öncesinde kişilerin dışına çıkarılacağı (uzaklaştırılacağı) bir güvenlik ya da koruma bölgesi oluşturulmasına ihtiyaç duyulur. Örneğin kaya kitlesi içinde fark edilemeyen bir jeolojik zayıflık düzlemi veya mağara benzeri boşluk bulunması halinde en kötü senaryo gerçekleşebilir ve taş savrulması oluşabilir. En kötü senaryonun gerçekleşmesi halinde dahi eğer kişiler ve makinalar asgari güvenlik bölgesi dışına çıkartılmışsa hiçbir can ve mal güvenliği sorunu oluşmaz. Bu nedenle asgari güvenlik mesafesi (yarıçapı) hesap edilir.
Literatürde sık kullanılan basit bir formül Xxxxxxxx ve arkadaşları tarafından 1975 yılında geliştirilmiş
olup, bu formülün orijinal hali aşağıda verilmiştir.
Lmax=260 d2/3
Bu formülde;
Lmax= en kötü durumda taşların savrulabileceği uzaklık olup metre birimi ile ifade edilir. d=delik çapı olup, Xxxxxxxx formülüne (imperyal ölçü birimi) inç birimi ile yerleştirilir.
Örnek Problem-1: d= 3,5 inç (89 mm) ise Lmax=260 d2/3 = 260.(3,5)0,667=260 x 2,30=599,6 m ≈600 m bulunur. Ancak incelediğimiz bazı ÇED raporlarında ya bilmezlikten ya da bilerek delik çapı metre birimi ile formüle yerleştirilmekte ve örneğin Lmax=260 d2/3 = 260.(0,089)0,667=260 x 0,20=51,8 m ≈52 m olarak hesap edilmektedir. Bu kesinlikle kabul edilebilir değildir.
Blasters’ Handbook isimli kitabın 387. sayfasında Xxxxxxxx ve arkadaşlarının formülü metrik sisteme uyarlanmış hali ile Lmax=30 d0,667 şeklinde verilmiş olup bu formülde delik çapı d milimetre olarak alınmaktadır.
Örnek Problem-2: d= 89 mm ise Lmax=30 d0,667 = 30.(89)0,667=30 x 19,96=598,91 m ≈600 m
hesaplanmaktadır.
Şu halde delik çapını milimetre birimi ile esas alan ÇED raporlarında uygulanacak Xxxxxxxx formülü
Lmax=30 d0,667 şeklinde alınmalıdır.
Örnek Problem-3:Bilindiği gibi 1 inç=25,4 mm, 4 inç=4 x 25,4=101,6 mm’dir.
Delik çapı 4 inç alınırsa, Lmax=260 d2/3 = 260.(4)0,667=260 x 2,52=655 m bulunur.
Delik çapı 101,6 mm alınırsa, Lmax=30 d0,667 = 30.(101,6)0,667=30 x 21,807=654,21 m hesaplanır. Krater patlatmaları tasarlayıp uygulayarak, bir başka deyişle patlayıcı maddeyi farklı derinliklerde gömerek patlayıcı miktarına da bağlı olarak taş savrulması oluşturma veya oluşturmama amaçlı test patlatmaları yapan Chiepetta ve arkadaşları “ölçekli gömme derinliği” kavramını geliştirilmiştir. Bu kavram azami taş savrulma mesafesi hesabı için ikinci bir yöntem oluşturulması olanağı vermiştir.
Ölçekli gömme derinliği (SDOBm) formülü (Metrik sistem):
𝑺𝑫𝑶𝑩𝒎
= 𝒍𝒔 + 𝟎. 𝟎𝟎𝟎𝟓 × 𝒎 × 𝒅
𝟎. 𝟎𝟎𝟗𝟐𝟑 × (𝒎 × 𝒅𝟑 × 𝝆𝒆)𝟎.𝟑𝟑𝟑
Bu formülde;
SDOBm = metrik sistemde gömme derinliği, birimi (m/kg0.333), ls = sıkılama uzunluğu, birimi (m),
d = delik çapı, birimi (mm),
m = katkıda bulunan patlayıcı kolon (şarj) uzunluğu, (aşağıdaki eşitliğe bkz) ρe= patlayıcı yoğunluğu, birimi (g/cm3)
NOT:
“m” ‘nin azami değeri, delik çapı 100 mm’den (4 inç’ten) küçük olduğunda 8’dir.
“m” ‘nin azami değeri, delik çapı 100 mm’den (4 inç’ten) büyük veya eşit olduğunda 10’dur.
Bu formülde;
𝒎𝒎 =
𝟏𝟎𝟎𝟎 × 𝒍𝒄
𝒅
mm = katkıda bulunan patlayıcı kolon (şarj) uzunluğu (delik çapı cinsinden),
lc = patlayıcı kolon (şarj) uzunluğu, birimi (m), d = delik çapı, birimi (mm)
Azami taş savrulması mesafesi formülü (Metrik sistem):
Lmax = 11 x (SDOBm)-2,167 x d0,667
Örnek Problem-4:
127 mm çapındaki patlatma deliği içindeki patlayıcı kolonunun (şarjın) uzunluğu 9,10 m, delik ağzı sıkılama uzunluğu 2,4 m ve deliğe konulan emülsüyon tipi patlayıcı maddenin yoğunluğu 1,2 g/cm3 ise, azami taş savrulması mesafesini bulunuz.
Şarj boyu/delik çapı oranı = 9100 mm / 127 mm = 71,65 olup 10’dan büyüktür. (Dikkat: formülle hesap
yapıldığında da; mm=(1000x9,10)/127=71,65 bulunur).
Bir başka deyişle şarj uzunluğu delik çapının 10 katından büyüktür ve delik çapı 100 mm’den büyüktür.
Bu nedenle m=10’dur.
Metrik sistemde ölçekli gömme derinliği hesabı:
𝟐, 𝟒 + 𝟎. 𝟎𝟎𝟎𝟓 × 𝟏𝟎 × 𝟏𝟐𝟕
𝑺𝑫𝑶𝑩𝒎 = 𝟎. 𝟎𝟎𝟗𝟐𝟑 × (𝟏𝟎 × 𝟏𝟐𝟕𝟑 × 𝟏, 𝟐)𝟎.𝟑𝟑𝟑 = 𝟏, 𝟏𝟒
Azami taş savrulması mesafesi hesabı:
Lmax= 11 x (1,14)-2,167 x 1270,667 = 209,56 m ≈ 210 m
Test edilmiş krater patlatması deneylere dayanan ve XxXxxxxx tarafından önerilip Blasters’ Handbook kitabında yer alan “ölçekli gömme derinliği” kavramına dayalı azami taş savrulma mesafesi hesabı da güvenilir bir yöntemdir.
Buna rağmen aynı problemi bir kez de Xxxxxxxx formülü ile çözersek;
Delik çapı 5 inç alınacağından, Lmax=260 d2/3 = 260.(5)0,667=260 x 2,9256=760,65 m bulunur.
Sonuç ve kanaat:
Farklı yaklaşım ve farklı formüller kullanıldığında farklı güvenlik uzaklıkları hesaplanabilir. Ancak bu hesaplar en kötü senaryo halinde hiçbir kimsenin canına veya hiçbir mala zarar gelmemesi için bir tür tedbir mesafesidir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi, hesap sonucu 210 metre çıktığı için mutlaka
210 m uzaklığa veya hesap sonucu 760 m çıktığı için 760 m mesafeye taş savrulacaktır anlamı çıkmaz. Yük mesafesini (delik dibi ile basamak önyüzünün dibi arası) delik çapının 22 katından az, 45 (tercihen 40 katından) katından çok uygulamamak, sıkılama uzunluğunu mutlaka yük mesafesine eşit uygulamak, sıkılama malzemesi olarak agrega (kırmataş) kullanmak ve delikler delinmeden önce aynada (basamak ön yüzünde) jeolojik arıza, açık eklem, kil damarı, kırık ve ezik zon bulunup bulunmadığını kontrol etmek ve jeolojik arıza varsa arızalı kesimde bulunan delik veya deliklere olağandan daha az patlayıcı madde yerleştirmek, deliği/delikleri kademeli şarj etmek (arıza olan kesimi ara-sıkılama ile geçmek, bu kesime patlayıcı koymamak, patlayıcı konulan her kademeyi ayrı yemlemek) veya arızalı çıkan deliği iptal etmek gibi gerekli önlemler alındığı takdirde uzak mesafelere taş savrulmaz. Yukarıda sözü edilen önlemler alındığı takdirde patlatma sırasında parçalanan kayaların fırlayabileceği olağan mesafe, basamak yüksekliğinin azami 4 katı kadar olur. Bir örnek vermek gerekirse, basamak yüksekliği 10 m olması durumunda taşların savrulabileceği azami uzaklık 40 m kadar olur.
Yukarıda 127 mm (5 inç) delik çapı için Örnek Problem-4, “ölçekli gömme derinliği” formülü ile çözüldüğünde azami taş savrulma mesafesi 210 m, Xxxxxxxx (1975) formülü ile çözüldüğünde 760 m çıkmaktadır. Burada “bu formüllerden hangisi kullanılmalıdır” sorusu akla gelebilir ve öneri istenebilir. Bilindiği gibi patlatmanın olumsuz çevresel etkileri tasarımın doğru yapılmasına bağlı olduğu kadar doğru uygulanması, bir başka deyişle tasarım ve uygulama parametreleri ile de ilgilidir. Xxxxxxxx gözlemler yaparak, patlatma ve uygulama parametrelerinin çoğunluğunu dikkate almadan, formülünü bu parametrelerden sadece delik çapına bağlı olarak geliştirmiştir. Ölçekli gömme derinliği formülü tasarım ve uygulama parametrelerinden delik çapının yanısıra sıkılama uzunluğu, şarj (patlayıcı) kolonu uzunluğu, sıkılama uzunluğunun delik çapına oranı ile patlayıcı madde yoğunluğunu dikkate almaktadır. Ayrıca, “ölçekli gömme derinliği” formülü krater patlatması (delik ağzından püskürme) deneyleri yapılarak geliştirilmiş olup, tasarım ve uygulama parametrelerinin çoğunluğunu dikkate almaktadır. Bu nedenle azami taş savrulması mesafesi hesabında “ölçekli gömme derinliği”
formülünün yeterli olduğu değerlendirilmekte ve bu formülün kullanılması önerilmektedir.