BİRİNCİ KİTAP
TÜRK CEZA KANUNU
B–42 TÜRK XXXX XXXXXX
Kanun Numarası: 5237, Kabul Tarihi: 26/9/2004 Yayımlandığı Resmi Gazete: 12/10/2004, Sayı 25611
BİRİNCİ KİTAP
Genel Hükümler
BİRİNCİ KISIM
Xxxxx Xxxxxxx, Tanımlar ve Uygulama Alanı
BİRİNCİ BÖLÜM
Xxxxx Xxxxxxx ve Tanımlar
Madde 1- Ceza kanununun amacı
(1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştiril- mesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.
Madde 2- Suçta ve cezada kanunilik ilkesi
(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
Madde 3- Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi
(1) Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mez- hep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, fel- sefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanı- namaz.
1) İçtihat.
►00.XX 18.4.2019, E. 2019/191, K. 2019/2757; TCK m.3/1’de
düzenlenen orantılılık ilkesine göre; suçun işleniş biçimi, işlenme- sinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği tehlike ile sanığın kasta dayalı kusu- runun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik nazara alınmalıdır.
B-42 m.4 Türk Ceza Kanunu
Madde 4- Kanunun bağlayıcılığı
(1) Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.
(2) (Mülga)
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Kanunun bağlayıcılığı
MADDE 4. - (1) Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.
(2) Ancak sakınamayacağı bir hata nedeniyle kanunu bilmediği için meşru sanarak bir suç işleyen kimse cezaen sorumlu olmaz.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 1. - 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası madde metninden çıkarılmıştır.
Madde 5- Özel kanunlarla ilişki
(1) Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.
3) İçtihat.
►CGK 6.4.2010, K. 2010/79
Madde 6- Tanımlar
(1) Ceza kanunlarının uygulanmasında;
a) Vatandaş deyiminden; fiili işlediği sırada Türk vatandaşı olan kişi,
b) Çocuk deyiminden; henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi,
c) Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine ata- ma veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,
d) Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler, adlî ve idarî mahkemeler üye ve hakimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar,
e) Gece vakti deyiminden; güneşin batmasından bir saat sonra başla- yan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi,
f) Silah deyiminden;
1. Ateşli silahlar,
2. Patlayıcı maddeler,
3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,
g) Basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar,
h) İtiyadi suçlu deyiminden; kasıtlı bir suçun temel şeklini ya da daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerini bir yıl içinde ve farklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişi,
i) Suçu meslek edinen kişi deyiminden; kısmen de olsa geçimini suçtan elde ettiği kazançla sağlamaya alışmış kişi,
Türk Ceza Kanunu B-42 m.7
j) Örgüt mensubu suçlu deyiminden; bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişi,
Anlaşılır.
1) 2018-700 sayılı KHK ile yapılan değişiklik.
MADDE 156- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanu- nunun;
a) 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “ve adlî, idarî ve askerî” ibaresi, “adlî ve idarî” şeklinde değiştiril- miştir.
b) 47 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “tüzükte” ibaresi “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte” şeklinde değiştiril- miştir.
c) 287 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “tüzüklerde” iba- resi “yönetmeliklerde” şeklinde değiştirilmiştir.
2) İçtihat.
TCK 6/1-f: ►CGK 19.2.2019, E. 2017/311, K. 2019/112; Sanık ...
ile eski damadı olan mağdur...’ın, boşanma meselesinden kaynak- lanan sorunları görüşmek amacıyla buluştukları, aralarında çıkan tartışmada sanığın su dolu 500 ml’lik pet şişeyi mağdura fırlattığı ve tekme atmaya çalıştığı olayda; kullanılış amacı ve yapısı ba- kımından saldırı ve savunma amacıyla üretilmediği, caydırıcı ve korkutucu özelliğe sahip olmadığı hususunda tereddüt bulunmayan su dolu 500 ml’lik pet şişenin, sanık tarafından kullanılış biçimi- ne göre mağdurun yaralanması sonucunu doğuracak elverişlilikte olmaması, kullanılış biçimine göre kavgada tokat veya yumrukla meydana getirilebilecek zarardan öte sanığa bir avantaj veya üs- tünlük sağlamaması nedeniyle su dolu 500 ml’lik pet şişenin, kulla- nılış biçimine göre kasten yaralama suçu bakımından silah olarak nitelendirilemeyeceği kabul edilmelidir. ►4. CD 16.6.2010, K. 2010/11870 ►4. CD 21.6.1991, E. 1991/2956, K. 1991/4226, YKD EKIM 1991.
İKİNCİ BÖLÜM
Kanunun Uygulama Alanı
Madde 7- Zaman bakımından uygulama
(1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulana- maz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanu- ni neticeleri kendiliğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yü- rürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
B-42 m.8 Türk Ceza Kanunu
(3) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.
(4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Zaman bakımından uygulama
MADDE 7. - (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan birfiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güven- lik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya gü- venlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendili- ğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
(3) Güvenlik tedbirleri hakkında, infaz rejimi yönünden hüküm za- manında yürürlükte bulunan kanun uygulanır.
(4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 2. - Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkra- sı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(3) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygu- lanır.
3) İçtihat.
►CGK (2018/1,33,100) ►8. CD 26.10.2017, E. 2016/8357, K. 2017/11952 ► 14. CD 5.10.2017, E. 2014/9999, K. 2017/4528 ►
8. CD 25.9.2017, E. 2016/11498, K. 2017/10364 ►Case of C. R.
v. The United Kingdom (20190/92) ►Case of S. W. v. The Uni- ted Kingdom (20166/92) ►CGK 24.5.2016, E. 2015/12-276, K. 2016/263 ►AYM Özlem Kır Başvurusu (2014/5097) ►AYM Zey- xxx Xxxxxxx Başvurusu (2013/1566) ►AYM Xxx Xxxx Xxxxx Başvu- rusu (2013/4836)
Madde 8- Yer bakımından uygulama
(1) Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fii- lin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır.
(2) Suç;
a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,
b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,
c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla,
Türk Ceza Kanunu B-42 m.9
d) Türkiye’nin kıt’a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı,
İşlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır.
1) İçtihat.
►5. CD 15.7.1988, E. 1988/4593, K. 1988/5162; ►4. CD 8.11.1985, E. 1985/7803, K. 1985/8078; ►5. CD 18.7.1985, E.
3718, K.1985/3104
Madde 9- Yabancı ülkede hüküm verilmesi
(1) Türkiye’de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimse, Türkiye’de yeniden yargılanır.
Madde 10- Görev suçları
(1) Yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyen kimse, bu fiile ilişkin olarak yabancı ülkede hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile, Türkiye’de yeniden yargılanır.
1) İçtihat.
►CGK 28.6.1989 (YKD 1990, 133) ►1. CD 10.4.1987, E. 860, K. 1987/1181:EC) ►5. CD 18.7.1985, E. 1985/3718, K. 1985/3104, EC
Madde 11- Vatandaş tarafından işlenen suç
(1) Bir Türk vatandaşı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerek- tiren bir suçu yabancı ülkede işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması ve Türkiye’de kovuşturulabilirliğin bulunması koşulu ile Türk kanunlarına göre cezalandırılır.
(2) Suç, aşağı sınırı bir yıldan az hapis cezasını gerektirdiğinde yargı- lama yapılması zarar görenin veya yabancı hükûmetin şikayetine bağlıdır. Bu durumda şikayet, vatandaşın Türkiye’ye girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılmalıdır.
1) İçtihat.
►6. CD 20.11.1990, E. 7079, K. 1990/9010 ►CGK 25.1.1990
(YKD 1990, 741) ►1. CD 25.1.1990, E. 84, K. 1990/35
Madde 12- Yabancı tarafından işlenen suç
(1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunla- rına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yaban- cı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması Ada- let Bakanının istemine bağlıdır.
(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına iş- lenmesi ve failin Türkiye’de bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.
B-42 m.12 Türk Ceza Kanunu
(3) Mağdur yabancı ise, aşağıdaki koşulların varlığı halinde fail, Ada- let Bakanının istemi ile yargılanır:
a) Suçun, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan ha- pis cezasını gerektirmesi.
b) Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri ve- rilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükûmeti tarafından kabul edilmemiş olması.
(4) Birinci fıkra kapsamına giren suçtan dolayı yabancı mahkemece mahkûm edilen veya herhangi bir nedenle davası veya cezası düşen veya beraat eden yahut suçu kovuşturulabilir olmaktan çıkan yabancı hakkın- da Adalet Bakanının istemi üzerine Türkiye’de yeniden yargılama yapılır.
(5) Birinci fıkra kapsamına giren hâllerde rüşvet ve nüfuz ticareti suç- larından dolayı yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlı de- ğildir.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Xxxxxxx tarafından işlenen suç
MADDE 12. - (1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışın- da, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağ- lıdır.
(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.
(3) Mağdur yabancı ise, aşağıdaki koşulların varlığı halinde fail, Adalet Bakanının istemi ile yargılanır:
a) Suçun, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmesi.
b) Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükûmeti tarafından kabul edilmemiş olması.
(4) Birinci fıkra kapsamına giren suçtan dolayı yabancı mahkeme- ce mahkûm edilen veya herhangi bir nedenle davası veya cezası düşen veya beraat eden yahut suçu kovuşturulabilir olmaktan çıkan yabancı hakkında Adalet Bakanının istemi üzerine Türkiye’de yeni- den yargılama yapılır.
2) 2014-6545 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 56 – 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu- nun 12 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(5) Birinci fıkra kapsamına giren hâllerde rüşvet ve nüfuz ticareti suçlarından dolayı yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlı değildir.”
Türk Ceza Kanunu B-42 m.13
3) İçtihat.
►5. CD 14.10.1987, E. 1987/4154, K. 1987/5301 (YKD Nİ- SAN 1988) ►5. CD 14.1.1987, E. 4154, K. 1987/5301 ►9. CD 23.11.1983, E. 1983/2665, K. 1983/2946 (YKD 1984, 146)
Madde 13- Diğer Suçlar
(1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ül- kede işlenmesi halinde, Türk kanunları uygulanır:
a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar,
b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar.
c) İşkence (madde 94, 95).
d) Çevrenin kasten kirletilmesi (madde 181).
e) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), uyuş- turucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190).
f) Parada sahtecilik (madde 197), para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (madde 200), mühürde sahtecilik (madde 202).
g) Fuhuş (madde 227).
h) (Mülga)
i) Deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması (madde 223, fıkra 2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (madde 152) suçları.
(2) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Be- şinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerde yer alanlar hariç; birinci fıkra kap- samına giren suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır
(3) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı suçlar dolayısıyla ya- bancı bir ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye’de yargılama yapılır.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Diğer suçlar
MADDE 13. - (1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı ta- rafından, yabancı ülkede işlenmesi hâlinde, Türk kanunları uygu- lanır:
a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar.
b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Be- şinci, Altıncı, Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar.
c) İşkence (madde 94, 95).
d) Çevrenin kasten kirletilmesi (madde 181).
e) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (mad- de 190).
B-42 m.14 Türk Ceza Kanunu
f) Parada sahtecilik (madde 197), para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (madde 200), mühürde sahte- cilik (madde 202).
g) Fuhuş (madde 227).
h) Rüşvet (madde 252).
i) Deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması (madde 223, fıkra 2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (madde 152) suçları.
(2) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye’de yargılama yapılır.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 3. - Türk Ceza Kanununun 13 üncü maddesine birinci fık- radan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
(2) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Be- şinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerde yer alanlar hariç; birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır.
3) 2009-5918 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 1 - 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu- nun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde 14- Seçimlik cezalarda soruşturma
(1) 11 ve 12 nci maddelerde belirtilen hallerde, soruşturma konusu suçun yer aldığı kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezasından birinin uygulanması seçimlik sayılmış ise soruşturma veya kovuşturma açılmaz.
Madde 15- Soruşturma koşulu olan cezanın hesaplanması
(1) Miktarının soruşturma koşulu oluşturduğu hallerde ceza, soruş- turma evresinde ileri sürülen kanuni ağırlaştırıcı nedenlerin aşağı sınırı ve kanuni hafifletici nedenlerin yukarı sınırı göz önünde bulundurularak hesaplanır.
Madde 16- Cezadan mahsup
(1) Nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı, yabancı ülkede gö- zaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen süre, aynı suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilir.
1) İçtihat.
►00.XX 30.3.2015, E. 2015/134, K. 2015/48; Sanığın göçmen ka- çakçılığı eyleminin sabit olması halinde göçmenlerin Türkiye’den çıktıkları anda suçun oluşacağı ve suçun Türkiye’de işlenmiş sayı- lacağı, sanığın Yunanistan’da yargılanmasının anılan suç sebebiy- le Türkiye’de yeniden yargılanmasına engel teşkil etmediği, mah- kumiyeti halinde ise TCK 16 uyarınca yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen sürenin, aynı
Türk Ceza Kanunu B-42 m.17
suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilmesi gere- kir. ►1. CD 6.7.1992, E. 1992/1415, K. 1992/1668 (YKD AĞUS- TOS 1992) ►1. CD 30.1.1990, E. 1990/129, K. 1990/74 (YKD Nİ- SAN 1990) ► 9. CD 29.11.1989, E. 2865, K. 1989/4598
Madde 17- Hak yoksunlukları
(1) Yukarıdaki maddelerde açıklanan hallerde mahkeme, yabancı mahkemelerden verilen ve Türk hukuk düzenine aykırı düşmeyen hük- mün, Türk kanunlarına göre bir haktan yoksunluğu gerektirmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine Türk kanunlarındaki sonuçlarının geçerli olmasına karar verir.
Madde 18- Geri verme
(Mülga)
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Geri verme
MADDE 18. - (1) Yabancı bir ülkede işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında ceza kovuşturması başlatılan veya mahkûmiyet kararı verilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuşturmanın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı ama- cıyla geri verilebilir. Ancak, geri verme talebine esas teşkil eden fiil;
a) Türk kanunlarına göre suç değilse,
b) Düşünce suçu veya siyasi ya da askerî suç niteliğinde ise,
c) Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse,
d) Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir suç ise,
e) Zamanaşımına veya affa uğramış ise, Geri verme talebi kabul edilmez.
(2) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yüküm- lülükler hariç olmak üzere, vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ül- keye verilemez.
(3) Kişinin, talep eden devlete geri verilmesi halinde ırkı, dini, va- tandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi görüş- leri nedeniyle kovuşturulacağına veya cezalandırılacağına ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe sebepleri varsa, talep kabul edilmez.
(4) Kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi, geri verme talebi hakkında bu madde ve Türkiye’nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verir. Bu karara karşı temyiz yo- luna başvurulabilir.
(5) Mahkeme geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verirse, bu kararın yerine getirilip getirilmemesi Bakanlar Kurulu- nun takdirine bağlıdır.
(6) Geri verilmesi istenen kişi hakkında koruma tedbirlerine baş- vurulmasına, Türkiye’nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verilebilir.
B-42 m.19 Türk Ceza Kanunu
(7) Geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi halinde, ayrıca Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre tutuklama kararı verilebilir veya diğer koruma tedbirlerine başvurulabilir.
(8) Geri verme halinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir.
2) 2014-6545 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 57 – 5237 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin birinci fık- rasına “ceza” ibaresinden sonra gelmek üzere “soruşturması ya da”, “talep üzerine,” ibaresinden sonra gelmek üzere “soruşturma ya da” ibaresi; üçüncü fıkrasına “nedeniyle” ibaresinden sonra gelmek üzere “soruşturulacağına ya da” ibaresi eklenmiş ve yedin- ci fıkrasında yer alan “Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu” ibaresi “Ceza Muhakemesi Kanunu” şeklinde değiştirilmiştir.
3) Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu (2016- 6706 sK)
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 36- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla;
a) 1/3/1977 tarihli ve 2080 sayılı Ceza Kovuşturmalarının Aktarıl- masına Dair Avrupa Sözleşmesi’nin Onaylanması ve Uygulanması Hakkında Kanunun 3 üncü maddesi,
b) 1/3/1977 tarihli ve 2081 sayılı Ceza Yargılarının Milletlerarası Değeri Konusunda Avrupa Sözleşmesinin Onaylanması ve Uygu- lanması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları ile 5 inci maddesi,
c) 8/5/1984 tarihli ve 3002 sayılı Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkumiyetlerinin İnfazına Dair Kanun,
ç) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 18 inci maddesi, yürürlükten kaldırılmıştır.
4) İçtihat.
►CGK 13.3.2018, E. 2015/670, K. 2018/93 ►CGK 23.1.2018, E.:2017/463, K. 2018/20 ►CGK 16.1.2018, E. 2017/904, K. 2018/10
Madde 19- Yabancı kanunun göz önünde bulundurulması
(1) Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Tür- kiye’de yargılama yapılırken, Türk kanununa göre verilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamaz.
(2) Ancak suçun;
a) Türkiye’nin güvenliğine karşı veya zararına olarak,
b) Türk vatandaşına karşı ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi zararına olarak,
İşlenmesi durumunda, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.20
İKİNCİ KISIM
Ceza Sorumluluğunun Esasları
BİRİNCİ BÖLÜM
Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği, Kast ve Xxxxxx
Madde 20- Ceza sorumluluğunun şahsiliği
(1) Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı so- rumlu tutulamaz.
(2) Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.
1) İçtihat.
►00.XX 29.03.2019, E. 2019/1950, K. 2019/2164; TCK’nın
220/5. maddesinde “Örgüt yöneticileri, örgüt faaliyeti çerçevesin- de işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırı- lır.” denilerek örgüt yöneticileri hakkında özel faillik düzenlemesi ile TCK’nın 20. maddesindeki “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ve faillik bakımından “fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurma” ilke- lerine istisna getirilmiştir.
Madde 21- Kast
(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanı- mındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceği- ni öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi- beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.
1) İçtihat.
►0.XX 23.01.2019, E. 2018/5889, K. 2019/238; Sanığın, bebeği
kanepeye fırlatması sonucunda yere düşüp kafasını çarpabileceğini öngördüğü ancak buna rağmen eylemine devam ettiği ve ölümün bu harekete bağlı olarak gerçekleştiği olayda, sanığın kastının ve iradesinin bebeği öldürmeye yönelik olduğuna dair yeterli delil bulunmaması ve eylemin ölümle sonuçlanmasının da mutlak olma- ması sebebiyle olası kast söz konusu değildir. ►0.XX 22.01.2019,
E. 2018/4135, K. 2019/93; Sanığın, itekleyerek denize düşürdüğü maktulün, gece vakti, almış olduğu darp ve alkolün etkisiyle kendi- sini kurtaramayıp boğularak denizde ölebileceğini öngörebilecek konumda olmasına rağmen denize düşürmek suretiyle öngördüğü neticeyi göze aldığı ve kabullendiği, bunun sonucunda da mak- tulün ölümüne neden olduğu olayda, olası kastla öldürme suçun- dan cezalandırılması gerekir. ►CGK 16.1.2018, E. 2017/904, K. 2018/10; Sanığın maktulün oğlu olduğu, Kocaeli ilinde maktul ile
B-42 m.22 Türk Ceza Kanunu
birlikte müteahhitlik yaptıkları ve aynı apartman dairesinde ikamet ettikleri, olay gecesi dışarıda içki içen ve alkollü olduğu olaydan sonra tespit edilen sanığın, gece saat 23.00 sıralarında üzerinde taşıdığı ruhsatlı tabancası ile müşterek konuta geldiği, kapıyı anne- sinin açtığı, sanığın üzerini değiştirdikten sonra salondaki koltukta oturan maktulün yanına gittiği, bu sırada sanık ile maktul arasında nedeni tespit edilemeyen bir tartışma çıktığı, tartışma sırasında sa- nığın herhangi bir arızası bulunmadığı Adli Tıp Kurumunca düzen- lenen raporlarla belirlenen tabancayı, maktule doğrultarak en az iki defa tetiğe bastığı, atışlar sonucu maktulün akciğer, kalp, mide ve ince bağırsak delinmesi sonucu hayatını kaybettiği olayda sa- nığın olay gecesi tartıştığı babası maktulü hedef alıp tabancasıyla iki kez ateş etmek suretiyle kasten nitelikli öldürme suçunu işlediği kabul edilmelidir.
Madde 22- Taksir
(1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalan- dırılır.
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meyda- na gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusu- rundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı be- lirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bi- linçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
1) İçtihat.
►CGK 13.3.2018, E. 2015/670, K. 2018/93; Sanığın sevk ve ida- resindeki otomobil ile asfalt, 7 metre genişliğinde, yol şeridi şek- xxxxx xxxx refüjle bölünmüş düz yolda, aydınlatmanın bulunmadığı meskûn mahalde, düğün konvoyunun önünde seyri sırasında, di- reksiyon hakimiyetini kaybedip orta refüjde bulunan ölene çarptığı, çarpmanın etkisi ile ileri fırlayıp aracın altına giren ölenin uzuvla- rının yolun 100 metrelik kısmına yayıldığı olayda; aracın çarpma noktasından 150 metre sonra durabilmesi, ölenin vücut ve kemik yapısının tamamen bozulmuş olması dikkate alındığında mahal sı- nırlarının çok üzerinde bir hızla seyir halinde olduğu anlaşılan sa- nığın, olay yerinde geçiş halinde olabilecek ya-yalara çarpabilece- ğini öngörmesine karşın şoförlük yeteneğine, şansına ve yayaların
Türk Ceza Kanunu B-42 m.23
kendisini fark ederek tedbirli ve dikkatli davranacağına güvenerek istemediği neticeye neden olduğu kazada bilinçli taksirin koşulla- rının oluştuğu kabul edilmelidir.►CGK 23.1.2018, E. 2017/463,
K. 2018/20; sanığın sevk ve idaresindeki kamyon ile orta şeritte seyrederken taşıdığı straforlardan birinin kamyonun arkasında sağ şeritte motosikleti ile seyir halinde olan katılanın üzerine düşmesi neticesinde katılanın direksiyon hakimiyetini kaybettiği ve bari- yerlere çarparak hayati tehlike geçirecek, kemik kırığı oluşacak ve organlarından birinin işlevini yitirecek şekilde yaralandığı olayda; başka araçlara ya da motorsiklet ile seyir etmekte olan insanla- ra çarparak yaralanmasına yol açabileceğinin kamyon sürücüsü sanık tarafından da öngörülmesi gereken bir husus olduğu, buna rağmen sözü edilen hatalı taşıma yönteminin zaman ve emekten ta- sarruf sağlaması ve bu yöntemle ilgili geçmiş deneyimlerinin şanslı sonuçlanması gibi nedenlerle, sanığın istemediği neticenin meyda- na gelmeyeceği inancıyla hareket ettiği anlaşıldığından, sanığın meydana gelen neticeyi 5237 sayılı TCK’nın 22. maddesinin üçün- cü fıkrası kapsamında öngördüğünün, ancak istemediğinin, dola- yısıyla da olayda bilinçli taksirinin bulunduğunun kabulü gerekir.
►1. CD 26.03.2018, E. 2016/5461, K. 2018/1391; Birlikte gittikle- ri avdan dönerken, sanığın aracın engebeli yolda hareket halinde olduğu sırada, ...’ya ait tüfeğin tetiğine bastığı, saçma tanelerinin maktule isabet ederek ölümüne neden olduğu, yakın arkadaş olan sanıkla müteveffa arasında herhangi bir husumetin veya kavganın olmadığı, sanığın olaydan hemen sonra yaralanan müteveffayı ta- nıkla birlikte hastaneye götürdüğü olayda, bilinçli taksirle öldürme suçunun oluştuğu yönünde karar verilmiştir. ►CGK 16.1.2018, E. 2017/904, K. 2018/10 ►12. CD 2.11.2017, E. 2016/3043, K.
2017/8315; Xxxxxx, sanığın eşi, kardeşi ve kardeşinin eşinin ölme- si, sanık için meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alındığında, sanığın münhasıran kişisel ve ailevi durumu bakımından artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olduğu, eylemin bilinçli taksirle gerçekleşmesi sebebiyle sanık hakkında TCK’nın 22/6. maddesinin 2. cümlesinin ailenin tüm fertlerinin olay sebebiyle hayatlarını kaybettiği bu durumun sanık açısından yarattığı ağır sonuç nazara alınmak suretiyle en üst sınırdan indi- rimi gerekmektedir.
Madde 23- Netice sebebiyle ağırlaşmış suç
(1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşu- muna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabil- mesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.
1) İçtihat.
►CGK 2018/17, 120, 149 ►1. CD 2.02.2016, E. 2015/5759, K.
2016/351; Xxxxxx A, oğlu M ve komşuları H’nın maktüle ait nal- buriye dükkanı önünde boya kutuları üzerinde oturdukları sırada boya kutularından birinin patlaması ve boyanın sanık Ö’nün dük- kanının önüne akması sebebiyle taraflar arasında çıkan kavgada,
B-42 m.24 Türk Ceza Kanunu
karşılıklı olarak birbirlerine vurmalarından sonra araya girenlerin müdahalesiyle kendi dükkanına giden sanığın bıçak alarak maktu- lün dükkanının önüne gittiği ancak kapının açılmaması sebebiy- le bıçağı cama fırlattığı, bu sırada dükkan içerisinde bulunan ve kendisinde kronik kalp, damar hastası olan maktulün olayın efor ve stresinin tetiklemesiyle ani kalp krizi sonucu öldüğü anlaşılan olayda; maktülü basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralayan sanığın TCK’nun 86/2 ve 23/1 maddeleri yollamasıyla, 85/1. maddesi gereğince taksirle ölüme neden olma suçundan mah- kumiyeti gerekmektedir.
İKİNCİ BÖLÜM
Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler
Madde 24- Kanunun hükmü ve amirin emri
(1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.
(2) Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.
(3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
(4) Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur.
1) İçtihat.
►CGK 19.03.2019, E. 2016/346, K. 2019/221; Türk Ceza Kanu-
nunun 24 üncü maddesindeki kanunun hükmü ve âmirin emrini yerine getirme, 25 inci maddesindeki meşru savunma ve zorunlu- luk hâli ve 26 ncı maddesindeki hakkın kullanılması ve diğer ka- nunların öngördüğü hukuka uygunluk sebepleri ve suçüstü hâlinde yapılan aramalarda, toplum için veya kişiler bakımından hayatî tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile eklen- tilerine girmek için” şeklinde olup bu durumlarda arama kararı alınmasına gerek yoktur. ►16. CD 23.01.2019, E. 2018/2519,
K. 2019/323; “Sıkıyönetim Direktifi” konulu emir ve eklerindeki “Atama Listesinde” ismi yer alan Komutanın doğrudan emir ve ta- limatı gereğince, tatbiki eğitim kampında bulunan harbiyelileri çok ivedi olarak içtima alanında toplayıp, önceden hazırlanan listede isimleri bulunanlarla birlikte tam teçhizatlı olarak kendilerine ve- rilen konusu suç oluşturan emir ve direktifler doğrultusunda darbe kalkışmasına destek vermek amacıyla ulaştığı yerde trafiğin durma noktasına geldiği, yola devam etme imkanı kalmayan sanıkların bu tepkilere duyarsız kalarak sabaha kadar araçlar içerisinde bekle- dikleri, aynı gün saat 08:00 sıralarında polis ekiplerince gözaltı- na alındıkları anlaşılan olayda, Anayasanın 137/2, TCK’nın 24/3 ve 211 sayılı Kanunun 41/2-3 maddelerindeki , “konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez, yerine getiren kimse de
Türk Ceza Kanunu B-42 m.25
sorumluluktan kurtulamaz” şeklindeki düzenleme değerlendirildi- ğinde; Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tara- fından yasaklanmadığı, hukuka uygunluk veya kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılmadığı, sanıkların TCK’nın 30/1-4 maddesi bağlamında bir hata içinde olduklarının kabulüne imkan bulunmadığı da gözetilerek; tüm unsurları itibariy- le oluşan müsnet Anayasayı İhlal suçundan cezalandırılmalarında hukuka aykırılık yoktur. ►AYM 28.9.2016, Özlem Kır (2014/5097)
►AYM 15.12.2015, Xxxxx Xxxxx ve Kevzer Uytun Başvurusu (2013/9461) ►1. CD 6.2.1991, E. 1991/48, K. 1991/263
Madde 25- Meşru savunma ve zorunluluk hali
(1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, ger- çekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunlulu- ğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunlu- luğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
1) İçtihat.
TCK 25/1:►CGK 4.10.2018, E. 2015/424, K. 2018/399; Sanık ile
maktulün yaklaşık 25 yıldır evli oldukları, alkol alışkanlığı bulunan maktulün sarhoş olduğu zamanlarda sanığa ve çocuklarına şiddet uyguladığı, 22.04.2011 günü saat 23.00 sıralarında alkollü olarak eve gelen maktulün, salonda alkol almaya devam ettiği ve pornog- rafik içerikli film izlemeye başladığı, evde sanık ile maktulden baş- ka kimsenin olmadığı, maktulün ilerleyen saatlerde yatak odasında yatmakta olan sanığın yanına giderek sanıkla cinsel ilişki kurmak istediği, sanığın kabul etmemesi üzerine yatak odasında başlayan tartışma sırasında yaşanan arbedede yatağın üzerindeki çarşaf, yastık ve yorganın yere kayıp düştüğü, duvara dayalı ve sarılı hâl- deki halıların yere devrildiği, yatak odasındaki tartışmanın sonlan- masından sonra maktulün evin salonuna geçerek alkol almaya ve film izlemeye devam ettiği, sabaha karşı aldığı alkolün tesiriyle sı- zan maktulün bulunduğu odaya gelen sanığın, başörtüsünü maktu- lün boynuna birkaç kez dolayıp sıkıca bağlamak suretiyle maktulü boğarak öldürdüğü olayda; maktulün yaşı ve otopsi raporunda be- lirlenen üstün fiziki yapısı da göz önüne alındığında, sanığın iddia ettiği şekilde yaşamına ve cinsel bütünlüğüne yönelik sürmekte olan bir saldırı bulunmadığı gibi önceki tarihlerde vuku bulmuş saldırı- nın o an için tekrarının da muhakkak olmadığı, bu itibarla sanık açısından meşru savunma şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın meşru savunma şartları altında hareket ettiği yönündeki dosyada bulunan tutanak ve bilimsel raporlarla örtüşmeyen, ceza- dan kurtulmaya yönelik soyut savunmalarına itibar edilemeyeceği
B-42 m.25 Türk Ceza Kanunu
ve sanığın eşi maktulü yoğun tahrik altında kasten öldürdüğü kabul edilmelidir. ►CGK 27.2.2018, E. 2017/1051, K. 2018/69; Maktul ile sanığın kardeş oldukları, maktul ile sanık aralarında köydeki arazinin kullanımından kaynaklanan anlaşmazlık bulunduğu, an- laşmazlığın zaman içerisinde husumet boyutuna ulaştığı, olaydan bir gün önce maktulün, eşi ve çocuklarıyla birlikte Nizip’e geldiği, olay günü yanına av tüfeğini alan sanığın traktörüne binerek fıs- tık bahçesinde olduğunu düşündüğü maktulün yanına gittiği, fıstık bahçesinde maktul, maktulün eşi, kızları, oğlu ve tarım işçilerinin fıstık topladığını gören sanığın cep telefonu ile jandarmayı araya- rak fıstığının çalındığını bildirip suç ihbarında bulunduğu, telefonu kapattıktan sonra henüz maktul ve aile fertlerine yaklaşmadan ilk önce tüfekle bir el havaya ateş ettiği, sanığın tüfekle havaya ateş ettiğini gören maktulün, yanında taşıdığı tabancasını çıkarıp sanı- ğa doğru koşmaya başladığı, sanığa yaklaştığı sırada, birkaç metre mesafeden tabanca ile sanığın bacaklarını hedefleyerek ateş edip sanığı sağ uyluk bölgesinden yaraladığı, bacağından vurulan sanı- ğın av tüfeğini maktule doğrultarak bir el ateş edip maktulü öldür- düğü olayda; maktul tarafından yaralama kastıyla ateş edildiğinin bilincinde olan sanığın, arazi uyuşmazlığından kaynaklanan husu- met ve olay esnasında maktul tarafından silahla ağır bir şekilde yaralanmasının doğurduğu öfke ve gazabın etkisiyle hareket edip, av tüfeği ile yaklaşık 2 metre mesafeden sanığın doğrudan göğüs bölgesini hedefleyerek ateş etmek suretiyle maktulü öldürdüğünün anlaşılması karşısında; meşru savunma veya meşru savunmada sı- nırın aşılması hükümlerinin uygulanma imkânının bulunmadığının, sanığın eyleminin yoğun haksız tahrik altında nitelikli öldürme su- çunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir. ►8. CD 18.01.2018,
E. 2017/14410, K. 2018/587; Aralarında husumet bulunan müş- teki ve sanığın birbirlerine karşı ateş açtıkları, sanığın müştekiyi sol bacağından basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde ve hayat fonksiyonlarına etkisi 5. derecede ( ağır ) olacak şekilde yaralandığı olayda; diğer sanığın, sanığın mevcut saldırısını def etmek ve olay yerinden uzaklaşmasını sağlamak amacıyla kendisi- ne ait tabanca ile rastgele ateş etmek şeklinde gelişen eylemi hak- kında TCK’nın 25/1. maddesinde düzenlenen meşru müdafa şart- larının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekmektedir. ►1. CD 14.11.2017, E. 2016/1777, K. 2017/3936; Taraflar arasında çıkan tartışmada birinin, diğerini akciğer ve diyafram yaralanmalarına, yaşamsal tehlike geçirmesine, ağır 6. derecede kemik kırıklarına ve yüzde sabit ize neden olacak şekilde bıçakladığı, öbürünün de bu saldırıyı defetmek için bıçağını çıkararak diğerini hayati teh- like geçirecek şekilde yaraladığı olayda; sanığın eyleminin yasal savunma sınırları içerisinde kaldığı ve TCK’nın 25/1 ve XXX’xxx 000/0-x. xxxxxxx xxxxxxxx beraatine karar verilmesi gerekir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.26
Madde 26- Hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası
(1) Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez.
(2) Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.
1) İçtihat.
►4. CD 5.10.2017, E.2017/18554, K.2017/21559; Sanığın maruz
kaldığını düşündüğü ve iddia ettiği haksızlığa karşı şikayet hakkını kullanacağını bildirme niteliğinde ve şikayet hakkının kullanılması kapsamında söylediği sözleri, dosya kapsamından da sanığın katı- lanlar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan şikayetçi olduğu ancak soruşturma izni verilmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre de anılan sözlerin tehdit niteliği taşımadığının anlaşılması karşısında, olayda TCK’nın 26/1. maddesinde düzenlenen “hakkın kullanılması” kapsamında hukuka uygunluk nedeni bulunmaktadır.
►14. CD 30.11.2016, E. 2016/3510, K. 2016/8162; Suça sürükle-
nen çocuk ile sanık haklarında mağdurenin onbeş-onsekiz yaş gru- bunda bulunduğu, çocuğun cinsel istismarı suçundan açılan kamu davalarına konu eylemlerin TCK’nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup, bu suçlara dair kamu davalarının şikâyet yokluğu sebebiyle düşmesine ve aynı Kanunun 26/2. maddesi kapsamında mağdurenin hukuken geçerli rızasına istinaden sanık ile suça sürüklenen çocukla birlikte kalması halinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağına karar verilmiştir. xXXX Xxxxx Xxxxxxxx Başvurusu (2013/2084).
Madde 27- Sınırın aşılması
(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.
(2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heye- can, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.
1) İçtihat.
►CGK 27.02.2018, E. 2017/1051, K. 2018/69; TCK’nın
27. maddesinin 1. fıkrasında, fail bir hukuka uygunluk ne- deninin sınırını aşmakta ise de, bunu bilerek ve isteyerek yani kasten yapmamaktadır. Ancak, fiil taksirle işlendiğin- de de cezalandırılabiliyorsa, fail sınırı kast olmaksızın aş- mış olması dolayısıyla taksirinden sorumlu tutulmaktadır.
►1. CD 20.06.2017, E. 2016/5535, K. 2017/2399; Sanığın, olay
gecesi 0,35 promil alkol ile evine gelen, bıçakla tehdit edip evden ayrılmasına izin vermeyen, boğazını sıkan maktulü, içinde bulundu- ğu korku ve endişenin etkisiyle boğazını sıkarak öldürmesinde, sa- nığın maktul için onu bekleyerek yapmış olduğu özel bir hazırlığın bulunmayışı, yine husumet veya intikam duygusuyla hareket ettiği-
B-42 m.28 Türk Ceza Kanunu
ne dair bir delilin olmayışı, olayın yeri, zamanı sanık ile maktulün kullandığı vasıtalar, yaşları ve fiziki durumları nazara alındığında, sanığın kendisine yönelmiş, gerçekleşen ve tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anki hal ve şartlara göre, saldırıyla orantılı bir şekilde defetme zorunluluğunda bulunmasına rağmen, bu sınırı mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaşla aştığı anlaşıl- dığı göre, TCK’nın 27/2 ve XXX’xxx 000/0-x xxxxxxxxx xxxxxxxx ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir. ►1. CD 20.3.1991, E. 570, K. 1991/763 ►1. CD 13.3.1991, E.1991/509, K.1991/700 ►CGK 26.3.1990, E. 1990/1-36, K. 1990/87
Madde 28- Cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit
(1) Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kulla- nan kişi suçun faili sayılır.
Madde 29- Haksız tahrik
(1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
1) İçtihat.
►0.XX 23.01.2019, E.2018/4255, K.2019/252; Sanığa yönelen ve sanığı basit tıbbi müdahele ile iyileşir şekilde yaralamaktan ibaret haksız tahrik teşkil eden davranışın ulaştığı boyut dikkate alındı- ğında, TCK’nın 29. maddesi uyarınca makul oranda indirim yapıl- ması gerekir. ►CGK 27.02.2018, E.2017/1051, K.2018/69; Arala- rında fıstık bahçesinin kullanımından kaynaklanan anlaşmazlık bu- lunan sanık ile maktulün olay günü, ilk önce sanığın tehdit kastıyla tüfekle bir el havaya ateş etmesi üzerine maktulün, silahla tehdit eylemine tepki olarak, yaralama kastıyla bel altı bölgesini hedefle- yerek sanığa ateş edip bacağından ağır şekilde yaraladığı, maktul tarafından yaralama kastıyla ateş edildiğini, bu amaçla özellikle vücudunun bel altı kısmının hedeflendiği bilincinde olan ve haksız tahrikte etki-tepki dengesi lehine bozulan sanığın, arazi uyuşmazlı- ğından kaynaklanan husumet ve olay esnasında maktul tarafından silahla ağır şekilde yaralanmasının doğurduğu öfke ve gazabın etkisiyle hareket edip, av tüfeği ile yaklaşık 2 metre mesafeden sa- nığın doğrudan göğüs bölgesini hedefleyerek ateş etmek suretiyle maktulü öldürdüğünün anlaşıldığı olayda, meşru savunma veya meşru savunmada sınırın aşılması hükümlerinin uygulanma imkâ- nının bulunmadığının, sanığın eyleminin yoğun haksız tahrik altın- da nitelikli öldürme suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
►CGK 16.01.2018, E. 2017/923, K. 2018/11; Sanığın; arsayla il- gili kira sözleşmeleri yapmaları sözleşme hürriyetine ilişkin yasal bir hakkın kullanımı olup haksız bir fiil olarak nitelendirilemeyecek
Türk Ceza Kanunu B-42 m.30
olması, sanığın, ısrarla katılanı söz konusu arsayı kiralamaktan vazgeçirmeye çalışarak bir hakkın kullanımını engellemeye kalkış- ması, katılanın ikna olmaması üzerine de tehdit etmesi ve katıla- nın üzerine yürüyüp yüzünü tutmaya çalışması hususları birlikte değerlendirildiğinde, katılanın, sanığın başlangıçtaki ve tartışma sırasındaki haksız davranışlarına karşılık olarak gösterdiği bu tep- kide orantısızlık olmayıp etki tepki arasındaki dengenin sanık lehi- ne bozulmadığının anlaşılması karşısında, yerel mahkemece sanık lehine haksız tahrik hükmünün uygulanmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir. ►CGK 15.12.2009, 2009/1-180- 296 ►1. CD 13/3/1991, E. 698, K. 1991/491 (EU 1991, 80) ►5.
CD 27.2.1991, E. 1991/980, K. 1991/5842 (EC 1991, 80)
Madde 30- Hata
(1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla tak- sirli sorumluluk hali saklıdır.
(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli halleri- nin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(4) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hata- ya düşen kişi, cezalandırılmaz.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Hata
MADDE 30. - (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır.
(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasın- dan yararlanır.
(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşul- ların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 4. - Türk Ceza Kanununun 30 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(4) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.
3) İçtihat
►16. CD 16.4.2018, E. 2018/4, K. 2018/1470; Önce dinî bir kült, ardından da terör örgütü hâline dönüşen FETÖ/PDY’nin, başlan- gıçta bir ahlâk ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve genel- likle böyle algılanması, örgütün gayrı meşru amaçlarını gizleyip alenen kriminalize olmamaya çalışması ve örgütün kurucusu ve yöneticisi (G) hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince ve-
B-42 m.31 Türk Ceza Kanunu
rilen beraat kararının onanarak kesinleşmesi karşısında, özellikle örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan diğer katlardaki örgüt mensupları tarafından bilinip bilinmediğinin olaysal olarak TCK 30 kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. ►14. CD 31.01.2017, E. 2014/8385, K. 2017/388; Suça sürüklenen çocuğun, mağdurenin on beş yaşından büyük olduğunu zannettiğine ilişkin savunması, mağdurenin fiziksel görünümünün on beş yaşından büyük olduğuna ilişkin savcılık gözlemi ve tüm dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının mevcut olup olmadığının tartışılması gerekmektedir. ►1. CD 5.04.2016,
E. 2016/2184, K. 2016/1754; Sanığın gece vakti pencereden ge- len ses üzerine 15 gün kadar önce evine hırsız girmesinin de et- kisiyle evine hırsız girdiği konusunda kaçınılmaz bir hataya düş- tüğü dikkate alındığında, pencerede bulunan kişiye yönelik olarak doğrudan ateş etmek suretiyle gerçekleştirdiği fiilde haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekir. ►CGK 11.3.2014, E. 2013/14- 747, K.:2014/129 ►CGK 25.02.2014, E. 2013/14-563, K. 2014/95
►CGK 25.02.2014, E.:2013/14-349, K. 2014/96
Madde 31- Yaş küçüklüğü
(1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algıla- yamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişme- miş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yön- lendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırıl- mış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla ka- dar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis ce- zasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Yaş küçüklüğü
MADDE 31. - (1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza
Türk Ceza Kanunu B-42 m.31
kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yete- rince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmo- lunur. İşlediği fiili algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan oniki yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde yedi yıldan dokuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezala- rın üçte ikisi indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası altı yıldan fazla olamaz.
(3) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış mü- ebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde ondört yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası sekiz yıldan fazla olamaz.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 5. - Türk Ceza Kanununun 31 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yete- rince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmo- lunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis ce- zasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış mü- ebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan on- beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.
3) İçtihat
►2. CD 17.01.2019, E. 2018/2062, K. 2019/1016; Camiden hır-
sızlık suçu işlediği iddia edilen SSÇ lerin fiilin hukuki anlam ve so- nuçlarını alygılayıp algılamadığı veya davranışlarını yönlendirme
B-42 m.32 Türk Ceza Kanunu
yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği konusunda uzman hekim raporu alınması gerekir. ►2. CD 5.03.2018, E. 2016/17602, K. 2018/2194; Suç tarihinde 12-15 yaş grubu içinde bulunan ve hak- kında başka suçtan düzenlenen tek hekim raporunda davranış bo- zukluğu sebebiyle davranışlarını yönlendirme yeteneğinin kısmen etkilendiği bildirilen sanık hakkında, TCK’nın 31/2. maddesi uya- rınca hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçları yönünden işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranış- larını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği husu- sunda uzman hekim raporu alınması gerekir. ►2. CD 13.03.2018,
E. 2018/1149, K. 2018/2644; Suç tarihinde 12-15 yaş grubundaki suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan hüküm kuru- lurken, TCK’nın 31/2. maddesi yerine aynı Kanun’un 31/3 mad- desi gereğince 1/3 oranında indirim yapılması gerekir. ►1. CD 22.12.2008, K. 2008/8096 ►2. CD 30.6.2008 K.:2008/11971
Madde 32- Akıl hastalığı
(1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yete- neği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştı- rılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yeri- ne yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
1) İçtihat.
►4. CD 7.03.2018, E. 2018/175, K. 2018/4581; Sanığın Devlet
Hastanesi’nin raporunda ‘’unıpolar depresyon ve davranış bozuk- lukları’’ hastalığının olduğunun belirtilmesi karşısında, suç tarihi itibariyle TCK’nın 32 ve 34. maddeleri uyarınca “akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışları- nı yönlendirme yeteneğinin azalmış veya önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda usulünce sağlık kurulu raporu alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekir.
►2. CD 5.03.2018, E. 2016/17602, K. 2018/2194; Suç tarihinde
15-18 yaş grubundaki sanık hakkında düzenlenen sosyal incele- me raporunda “...işlediği suç davranışının sonuçlarını muhakeme edemediği ve davranışlarını yönlendiremediğinin gözlemlendi- ği” hususunun bildirilmesi karşısında; suça sürüklenen çocuğun TCK’nın 32. maddesi uyarınca suç işlediği tarihte akıl hastalığı ve zayıflığı nedeni ile eylemin hukuksal anlam ve sonuçlarını algı- lama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini tamamen kaldıran veya önemli ölçüde azaltacak şekilde akıl hastalığı ve ceza ehliyeti
Türk Ceza Kanunu B-42 m.33
bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınarak sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesinde zo- runluluk bulunmaktadır. ►9. CD 13.4.2011, K. 2011/2270 ►1. CD 25.1.2011, K. 2011/88 ►1. CD 26.3.1991, E. 651, K. 1991/834
Madde 33- Sağır ve dilsizlik
(1) Bu Kanunun, fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan ço- cuklara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsiz- ler hakkında; oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onsekiz yaşını doldurmuş olup da yirmibir yaşını doldurmamış olan sağır ve dil- sizler hakkında da uygulanır.
1) İçtihat.
►6. CD 13.2.1990, E. 9821, K.:1990/853 EC 1991, 114) ►6. CD
16.12.1986, E. 9046, K. 1986/11395 ►2. CD 9.4.1985, E. 2667, K. 1991/3737
Madde 34- Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma
(1) Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli de- recede azalmış olan kişiye ceza verilmez.
(2) İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işle- yen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Suça Teşebbüs
Madde 35- Suça teşebbüs
(1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
(2) Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla ka- dar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
1) İçtihat.
►2. CD 28.1.2019, E. 2018/6792, K. 2019/1142; Eve katılanlar
yokken balkon kapısının camını kırarak giren ve evi karıştıran suça sürüklenen çocuğun, ihbar üzerine olay yerine kolluk görevlilerinin gelmesiyle evden herhangi bir şey alamadan kaçtığı ve sonrasın- da kolluk görevlilerince yakalandığı olayda, TCK’nın 142/1-b, 35. maddelerinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturup oluşturma-
B-42 m.36 Türk Ceza Kanunu
yacağını araştırması için üst dereceli mahkemeye gönderilmiştir.
►CGK 22.01.2019, E. 2016/135, K. 2019/32; Şikâyetçiyle arka- daş olan ve aralarından husumet bulunmayan sanığın, ani gelişen hareketli kavga ortamında şikâyetçinin karın bölgesini bilerek ve isteyerek hedeflediğine ilişkin kesin bir belirlemenin yapılama- yışı, şikâyetçide yaşamsal tehlikeye neden olacak şekilde sadece bir adet yaranın bulunması, sanığın engel neden bulunmamasına karşın şikâyetçiye yönelik eylemlerini devam ettirmemesi ve eyle- mine kendiliğinden son vererek olay yerinden uzaklaşması husus- ları birlikte değerlendirildiğinde, kasten öldürme suçuna teşebbüs yerine sanığın kastının yaralamaya yönelik olduğunun kabulü ge- rekmektedir. ►CGK 3.5.2018, E. 2017/735, K.2018/143; Gece geç saatlerde Suriye’den gelip siyasi sınırı aracı ile geçerek Türkiye’ye giriş yapan sanığın gümrük sahasından geçiş yapmak istediği, in- şaat halinde bulunan gümrük sahasındaki fiziki şartların uygun olmaması nedeniyle işlemlerinin sabah yapılacağının ve gümrük sahasında beklemesi gerektiğinin gümrük muayene memurlarınca sanığa söylendiği, fiilin, henüz icra hareketlerine başlanılmama- sı nedeniyle teşebbüs aşamasına ulaşmamış hazırlık hareketi ni- teliğinde olduğu, bu aşamaya kadarki fiilerin bir başka suçu da oluşturmadığı, sanıkların ülkeye işlenmemiş altın ithal edebilme şartlarına sahip olmadığının, hazırlık hareketi niteliğindeki fiilinin cezalandırılamayacağı gerçeğini değiştirmeyeceği anlaşıldığın- dan, sanıklara atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığının kabu- lü gerekmektedir. ►CGK 30.5.2017, E. 2017/1-490, K. 2017/299
►CGK 10.2.2009, E. 2008/4-165, K. 2009/18
Madde 36- Gönüllü vazgeçme
(1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi ça- balarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.
1) İçtihat.
►1. CD 13.12.2017, E. 2016/3088, K. 2017/5089; Sanık, icra ha-
reketlerini tamamlayıp neticenin meydana gelmesini önlediğinden, eyleminin öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerekmekle beraber, TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükmü göz önünde tutularak ve aynı Kanun’un 61. maddesi uya- rınca suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suç konusunun önem ve değeri, kasta dayalı kusurun ağırlığı hususları dikkate alınarak, temel ceza makul bir oranda belirle- nerek kasten yaralama suçundan hüküm kurulması gerekir. ►14. CD 12.04.2017, E. 2016/12465, K. 2017/1869; Sanığın yanında
uzanmakta olan mağdureden cinsel organıyla oynamasını istediği, onun kabul etmemesi üzerine kollarından tutarak yapması yönünde isteğini tekrarladığı, ardından yatak üzerinde bulunan bıçağı işa- ret ederek, tanığın gözü önünde soyunup kendisiyle cinsel ilişkiye girmesini istediği ve tanığın ikna etmesi üzerine kendiliğinden ey-
Türk Ceza Kanunu B-42 m.37
lemine son verdiği anlaşıldığından, mevcut haliyle olayda çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu yönünden teşebbüs hükümlerinin uy- gulanma koşulları bulunmayıp, mevcut haliyle sanığın o ana kadar gerçekleştirdiği eylemi TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gö- nüllü vazgeçme hükümleri uyarınca sarkıntılık düzeyinde kalan ço- cuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturur. ►CGK 9.6.2015, E. 2014/14-600, K.2015/194 ►10. CD 22.6.1992, E. 1992/4262; K.
1992/7198 (YKD 1992; 1314) ►3. CD 29.1.1992, E. 1991/13559,
K. 1992/1347 (YKD 1992; 957)
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Suça İştirak
Madde 37- Faillik
(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişiler- den her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır.
1) İçtihat.
►1. CD 29.03.2018, E. 2017/3152, K. 2018/1487; Sanığın nitelikli kasten öldürme eylemine ortak suç işleme kararına bağlı olarak, fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmak suretiyle katıldığı anla- şıldığından, TCK’nın 37/1. maddesi uyarınca sorumlu tutulması gerekir. ►2. CD 15.3.2018, E. 2015/18104, K. 2018/2800; Gü-
venlik kamera görüntüleri tutanak içeriğine göre sanığın baştan itibaren diğer sanıkla birlikte adliye içinde odalara girip çıktıkları, sanığın bilgisayarı aldığı ve adliyeyi terk ettikleri anlaşıldığından, fiilleri yardım eden değil (TCK 39), suçu birlikte işleyen olarak (TCK 37/1) kabul edilmelidir. ►1. CD 15.03.2018, E. 2018/498,
K. 2018/1213; Diğer sanığın isteğiyle maktulün el ve ayaklarını bağlayarak savunmasız bırakan ve gün içinde gelen müşterilerle de ilgilenen sanığın, alt kata inen merdivenlerde yoğun kan izi ve birikintileri tespit edilen aynı işyeri içerisinde bütün gün olanlar- dan habersiz kalmasının da mümkün olmayacağı dikkate alınarak, öldürme suçuna iştirak ettiğine ve TCK’nın 37, 81. maddelerinin uygulanmasına karar verilmiştir. ►CGK 13.3.2018, E. 2014/727,
K. 2018/99; Kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla şüpheli sı- fatıyla aranan sanığın, görevli polis memurları, şikâyetçiler ..., ...,
... ve ... tarafından ikâmet ettiği ….. Mahallesinde bulunan kahve- hanenin önünde görüldüğü, polis memurlarının kendisini aradığını fark eden sanığın kahvehanenin karşı sokağında bulunan iki katlı binaya girdiği, bina etrafının görevlilerce sarıldığı sırada ikinci kattan asfalt zemine atlayıp kaçmaya devam eden sanığın bahçe kapısı açık olan bir eve girdiği, yapılan kontrolde evin avlusunda bulunan kömürlükte saklanan sanığın yakalanarak etkisiz hâle ge- tirildiği ve sanığa kelepçe takıldığı, polis aracına götürülmek üzere
B-42 m.38 Türk Ceza Kanunu
mahalledeki kahvehane ile bakkalın bulunduğu yere gelindiğinde, sanığın kelepçeyi bir şekilde çıkarıp çevredekiler duyacak şekil- de “Beni kurtarın” diye bağırması üzerine yaklaşık 50-60 kişilik grubun sanığı görevlilerin elinden almaya çalıştıkları, görevli me- murların, sanığı yaralama olayına karışması nedeniyle götürmek istediklerini anlatmaya çalıştıkları, ancak kalabalıkta bulunan bazı şahısların sanığın yakasına, boynuna ve bacaklarına sarılıp “Biz bunu kimseye teslim edemeyiz, buradan adam alamazsınız” diyerek yere yatırdıkları, sanığın üzerine kapandıkları, sanığın polis aracına bindirildiği sırada inceleme dışı sanıkların da ara- larında bulunduğu mahalle sakinlerinin attıkları taşlar nedeniyle görevli polis memuru olan şikâyetçiler ... ve ...’un yaralandığı ve polis araçlarının zarar gördüğü olayda; Sanığın yardım istediği ana kadar etrafta bulunan şahısların polis memurlarına yönelik suç işleme konusunda bir fikirlerinin bulunduğuna ilişkin dosyaya yansıyan bir delilin olmaması ve olayın gerçekleştiği yerin sıkça suç işlenen bir mahalle olarak bilinmesi dikkate alındığında, sanı- ğın bu aşamada söylediği “Beni kurtarın” şeklindeki sözlerin suç işleme konusunda karar uyandırıcı nitelik ve ağırlıkta olduğu, sa- nığın bu söz ile polis memurlarının görevini yapmasını engelleme ve polis araçlarına zarar verme hususunda henüz bir fikri olmayan inceleme dışı sanıkları harekete geçirip, polis memuru olan şikâ- yetçilere yönelik görevi yaptırmamak için direnme ve kamu malına zarar verme suçlarını işleme kararının oluşmasını sağladığı an- laşıldığından; sanığın TCK’nın 38. maddesi uyarınca azmettiren sıfatıyla cezai sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmelidir
Madde 38- Azmettirme
(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile ce- zalandırılır.
(2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme halinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi halinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.
(3) Azmettirenin belli olmaması halinde, kim olduğunun ortaya çıkma- sını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hallerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir.
1) İçtihat.
►1. CD 15.01.2018, E. 2017/1888, K. 2018/2; Sanığın olay ön-
cesinde ve olay sırasında birlikte hareket etmek suretiyle “daha önce maktul ve arkadaşları ile aralarında herhangi bir husumet bulunmayan ve o aşamaya kadar suç işleme yönünde bir kararı da olmayan” diğer sanığa maktulün öldürülmesi olayında kullanılan av tüfeğini alarak olay yerine gelmesini söylemeleri ve olay sıra- sında da her ikisinin birlikte maktulün bulunduğu araca “sık sık”
Türk Ceza Kanunu B-42 m.39
demek suretiyle sanığa talimat vermeleri şeklindeki eylemlerinin TCK’nın 38. maddesi kapsamında azmettiren sıfatıyla suça katılma niteliğinde olduğuna karar verilmiştir. ►20. CD 26.02.2018, E. 2017/6703, K. 2018/1145; Sanığın, kız arkadaşı olan ve hakkın- da ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilen yaşı küçük
..... suç işlemeye zorladığına dair delil bulunmaması, ele ge-
çen uyuşturucu maddeleri sanığın kendisine emanet ettiği, ancak satışını yapmadığı, sadece bir defaya mahsus sanığın söylediği kişiye teslim ettiği şeklindeki beyanı ve iletişim tespit tutanakları karşısında, emanet ettiği uyuşturucu maddelerden alması ko-
nusunda yönlendirmek suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna müşterek fail olarak iştirak ettiği anlaşılan sanık hakkında koşulları oluşmadığı halde TCK’nın 38/2. maddesinin uygulanması hukuka aykırıdır.
Madde 39- Yardım Etme
(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; mü- ebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenme- sinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulu- narak icrasını kolaylaştırmak.
1) İçtihat.
►20. CD 23.01.2018, E. 2017/5678, K. 2018/469; Sanığın suçun
kanuni tanımında yer alan eylemi gerçekleştirdiğine dair delil bulunmadığı gibi üzerinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçirilemediği, kendisini arayan uyuşturucu madde kul- lanıcılarını sanıklar ..., ... ve ’e yönlendirdiği anlaşılan olayda,
sanığın eylemi TCK’nın 39/2-c maddesinin uygulanmasını gerek- tirmektedir. ►10. CD 28.12.2017, E. 2016/2896, K. 2017/7538;
Sanığın eyleminin, diğer sanığın uyuşturucu madde temin etme- sine yardımda bulunarak suçun icrasını kolaylaştırmaktan ibaret olması karşısında, hakkında TCK’nın 39. maddesinin uygulanması gerekir.
Madde 40- Bağlılık kuralı
(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılma- sını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusur- lu fiiline göre cezalandırılır.
B-42 m.41 Türk Ceza Kanunu
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir.
1) İçtihat.
►5. CD 10.01.2019, E. 2016/8853, K. 2019/348; Hayvanların
proje çerçevesinde hak sahiplerine dağıtılmış gibi gösterildiği, sanıkların bu şekilde kooperatif parasını mal edindikleri kabul edilen olayda; sanıklar ... ve ...’in eylemlerinin TCK’nın 247/2. maddesinde tanımlanan nitelikli zimmet suçunu, diğer sanıkların da TCK’nın 40/2. maddesi uyarınca özgü suçun faili olabilecek di- ğer sanığın eylemine azmettiren ya da yardım eden sıfatıyla iştirak edebileceklerine karar verilmiştir.
Madde 41- İştirak hâlinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçme
(1) İştirak halinde işlenen suçlarda, sadece gönüllü vazgeçen suç orta- ğı, gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanır.
(2) Suçun;
a) Gönüllü vazgeçenin gösterdiği gayreti dışında başka bir sebeple iş- lenmemiş olması,
b) Gönüllü vazgeçenin bütün gayretine rağmen işlenmiş olması, Hallerinde de gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Suçların İçtimaı
Madde 42- Bileşik suç
(1) Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.
1) İçtihat.
►CGK 17.1.2019, E. 2017/212, K. 2019/20
Madde 43- Zincirleme suç
(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.
(2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi duru- munda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.43
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Zincirleme suç
MADDE 43. - (1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, de- ğişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır.
(2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi duru- munda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, cinsel saldırı, ço- cukların cinsel istismarı ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 6. - Türk Ceza Kanununun 43 üncü maddesinin birinci fıkrasına “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” cümlesi eklenmiş, üçüncü fıkrasında geçen “cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı” ibaresi madde metnin- den çıkarılmıştır.
3) İçtihat.
►CGK 17.1.2019, E. 2017/212, K. 2019/20; Sanığın, A isimli fir- maya başvurarak üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ancak mağdu- run kimlik bilgilerini haiz ve başka bir olay nedeniyle resmî belge- de sahtecilik suçundan ayrıca yargılanmasına yol açan sahte nüfus cüzdanını kullanmak suretiyle mağdur adına düzenlenmesini sağ- ladığı abonelik sözleşmesini imzaladığı ve ... numaralı GSM hattını çıkarttırdığı, yine aynı şekilde mağdur adına düzenlenmesini sağla- dığı Digiturk abonelik sözleşmesini imzalayarak Digiturk abonelik kaydı tesis ettirdiği olayda; sanığın eyleminin özel belgede sahteci- lik suçuna göre özel norm niteliğinde bulunan 5809 Sayılı Kanun’un
56. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.
►CGK 15.01.2019, E. 2017/572, K. 2019/2; Sanığın değişik za- manlarda birden fazla kez cebir ve tehditle mağdureyi fuhşa teşvik edip fuhuş yapmasına aracılık etmesi, aynı suç işleme kararının ic- rası kapsamında aynı mağdura yönelik değişik zamanlarda birden fazla kez fuhuş suçunu işleyen sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekir. ►19. CD 21.02.2018, E. 2015/15922, K. 2018/1770; Sanığın kendisine ait olan seyyar tezgahta, iddianame tarihine kadar farklı tarihlerde bandrolsüz kitapları satışa arz etmesi eylemleri zincirleme biçimde işlenmiş tek suç oluşturduğu gözetilerek, bu eylemlerin bir suç iş- leme kararı icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekir. ►13. CD 4.10.2017, E. 2015/17375, K. 2017/10057; Sa-
nıkların ve suça sürüklenen çocuğun çalmış oldukları eşyaların farklı kişilere ait olduğunu bilebilecek durumda olmadıkları, suça konu yerin konut olması sebebiyle eşyaların farklı kişilere ait ol- duğunu bilseler dahi, ortak hakimiyet ve müşterek zilyetlik kuralı
B-42 m.44 Türk Ceza Kanunu
gereği sanıklar ile suça sürüklenen çocuk hakkında tek bir hırsızlık suçundan hüküm kurulması gerekirken hatalı nitelendirme ile aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilip, TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca uygulama yapılması hukuka aykırıdır.
Madde 44- Fikri İçtima
(1) İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet ve- ren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.
1) İçtihat.
►4. CD 8.03.2018, E. 2014/26783, K. 2018/4599; Sanığın, katıla-
nın evinin önünde av tüfeği ile havaya doğru üç el ateş ettiği olay- da, sanığın eyleminin TCK’nın 106/2-a maddesinde tanımlanan silahla tehdit ve aynı Kanunun 170/1-c maddesinde tanımlanan genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını oluşturduğu ve TCK’nın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren suçtan hüküm kurulması gerektiği yönünde karar verilmiştir. ►12. CD 21.12.2017, E. 2016/2886, K. 2017/10706; Sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan TCK’nın 179/2. maddesi gereğince dava açılmasına rağmen TCK’nın 44. maddesi gereğin- ce değerlendirme yapılarak, zarar-tehlike suçu ayrımına göre so- mut olayda zarar suçu olan taksirle yaralama suçu oluştuğundan trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Yaptırımlar
BİRİNCİ BÖLÜM
Cezalar
Madde 45- Cezalar
(1) Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır.
Madde 46- Hapis cezaları
(1) Hapis cezaları şunlardır:
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
b) Müebbet hapis cezası.
c) Süreli hapis cezası.
Madde 47- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
(1) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlünün hayatı boyunca devam eder, kanun ve Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirti- len sıkı güvenlik rejimine göre çektirilir.
1) 2018-700 sayılı KHK ile yapılan değişiklik.
MADDE 156- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
a) 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “ve adlî, idarî ve askerî” ibaresi, “adlî ve idarî” şeklinde değiştirilmiştir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.48
b) 47 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “tüzükte” ibaresi “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte” şeklinde değiştiril- miştir.
c) 287 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “tüzüklerde” iba- resi “yönetmeliklerde” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 48- Müebbet hapis cezası
(1) Müebbet hapis cezası, hükümlünün hayatı boyunca devam eder.
Madde 49- Süreli hapis cezası
(1) Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz.
(2) Hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli ha- pis cezasıdır.
Madde 50- Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar
(1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik du- rumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesinde- ki özelliklere göre;
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önce- ki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak ama- cıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna de- vam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerek- tirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir mes- lek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gö- nüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
Çevrilebilir.
(2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
(3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulu- nanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
(4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine
B-42 m.50 Türk Ceza Kanunu
göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir ha- linde uygulanmaz.
(5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevri- len adlî para cezası veya tedbirdir.
(6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan teb- ligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getiril- mesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, infaz hâkimliği kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan neden- lerle yerine getirilememesi durumunda, infaz hâkimliğince tedbir değiş- tirilir.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar
MADDE 50. - (1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sos- yal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişman- lığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim ku- rumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasak- lanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya ge- rektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, Çevrilebilir.
(2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek ola- rak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
(3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işle- diği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitir- miş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
(4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı hâlinde, birinci fıkranın
Türk Ceza Kanunu B-42 m.51
(a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir hâlinde uygulanmaz.
(5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çev- rilen adlî para cezası veya tedbirdir.
(6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edil- memesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan ne- denlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahke- mece tedbir değiştirilir.
2) 2008-5739 SK ile yapılan değişiklik.
MADDE 4 - 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “yaptırımın” ibaresi “tedbirin” olarak değiştirilmiştir.
3) 2020-7242 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 8 – 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu- nun 50 nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “hükmü veren mahkeme” ibaresi “infaz hâkimliği” ve yedinci fıkrasında yer alan “hükmü veren mahkemece” ibaresi “infaz hâkimliğince” şeklinde değiştirilmiştir.
3) İçtihat.
►3. CD 10.01.2019, E. 2018/7920, K. 2019/406; Suça sürüklenen çocuğun fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmadığı ve dosya- da mevcut adli sicil kaydına göre de daha önceden hapis cezasına mahkum edilmemiş olduğu anlaşıldığından, hükmolunun kısa sü- reli hapis cezasının TCK’nin 50/3. maddesindeki zorunluluk gere- ğince TCK’nin 50/1. maddesinde düzenlenen seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi gerekir. ►13. CD 28.02.2018, E. 2016/3507, K. 2018/3003; Suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlı- ğının ihlali ve mala zarar verme suçlarından belirlenmiş kısa süreli hapis cezalarının TCK’nın 50/3 maddesi gereğince, adli para ceza- sı veya seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi zorunludur. ►2. CD 16.03.2017, E. 2014/30819, K. 2017/3112; Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan hükmolunan 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası, TCK’nın 49/2 ve 50/3. madddeleri uyarınca kısa süreli ha- pis cezası olmaması sebebiyle adli para cezasına çevrilemez.
Madde 51- Hapis cezasının ertelenmesi
(1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işle- diği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
B-42 m.51 Türk Ceza Kanunu
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
Gerekir.
(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen gi- derilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun ye- rine getirilmesi halinde, infaz hâkimi kararıyla hükümlü infaz kurumun- dan derhal salıverilir.
(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan faz- la olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.
(4) Denetim süresi içinde;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulu- nan bir eğitim kurumuna devam etmesine,
Mahkemece karar verilebilir.
(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulma- sını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hü- kümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranış- ları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek infaz hâkimine verir.
(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçiril- diği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.52
1) 2020-7242 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 9 – 5237 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin ikinci fıkra- sında yer alan “hakim” ibaresi “infaz hâkimi”, beşinci fıkrasında yer alan “hakime” ibaresi “infaz hâkimine” ve yedinci fıkrasında yer alan “hakimin” ibaresi “infaz hâkiminin” şeklinde değiştiril- miş ve yedinci fıkrasına “çektirilmesine” ibaresinden sonra gelmek üzere “infaz hâkimliğince” ibaresi eklenmiştir.
2) İçtihat.
►1. CD 19.03.2018, E. 2018/502, K. 2018/1257; Deneme süresin-
de işlendiği iddia olunan yeni suçun denetim süresinin bitiminden sonra işlendiği göz önüne alındığında, sanığın deneme süresi içe- risinde işlediği bir suç bulunmadığı gerekçesiyle TCK 51/7 uygu- lama alanı bulamamaktadır. ►2. CD 14.02.2018, E. 2017/6061,
K. 2018/1236; Sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis ceza- sının TCK’nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verildi- ği halde TCK’nın 53/4 maddesine aykırı olarak aynı maddenin 1. fıkrasında düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Madde 52- Adlî para cezası
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulun- mayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılma- sı suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.
(4) Xxxxx, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişi- ye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı ge- çemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edile- ceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Güvenlik Tedbirleri
Madde 53- Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma
(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmi- yetin kanuni sonucu olarak;
a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, be-
B-42 m.53 Türk Ceza Kanunu
lediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hiz- metlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (...),
c) Xxxxxxx hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulun- maktan,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişilik- lerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek ku- ruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,
Yoksun bırakılır.
(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis ceza- sının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.
(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hüküm- lünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın
(e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına ka- rar verilebilir.
(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulan- maz.
(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanıl- ması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halin- de, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklan- masına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.
(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşme- siyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.53
1) Anayasa Mahkemesi’nin 8/10/2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı.
Anayasa Mahkemesi’nin 8/10/2015 tarihli ve E.: 2014/140, K.: 2015/85 sayılı Kararı ile; bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;…” bölümü, aynı fıkranın (b) bendinde yer alan “…seçilme ehliyetinden…” ibaresi yönünden, yine aynı fıkrada yer alan “…hapis cezasına…” ibaresi ise (b) bendinde yer alan “Seçme ve…” ibaresi yönünden iptal edilmiş- tir. Aynı karar ile bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “…ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresi ile aynı maddenin ikinci fıkrası, birinci fıkranın (b) bendinde yer alan “Seçme ve seçilme ehliyetinden…” ibaresi yönünden iptal edilmiştir. Aynı karar ile bu maddenin dördüncü fıkrasında yer alan “Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya…” ibaresi, aynı maddenin birinci fıkrasında yer alan “…seçilme ehliyetinden…” ibaresi yönünden iptal edilmiştir.
2) 2020-7242 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 10 – 5237 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesine “ertelenen veya” ibaresinden sonra gelmek üzere “denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası in- faz edilen ya da” ibaresi ve ikinci cümlesine “cezası ertelenen” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen” ibaresi eklenmiştir.
3) Açıklama.
Anayasa Mahkemesi E.2014/140, K.2015/85, T.8.10.2015. RG 24.11.2015/29542): Anayasa Mahkemesinin bu kararı göz önünde alındığında, TCK 53. maddenin sadece suç işleyen kişilerin seçme ve seçilme ehliyetinden yoksun bırakılabileceğini düzenlediği, seç- me ve seçilme hakkından yoksunluk yaptırımının içeriğinin artık TCK’da geçerli olan kurallara göre belirlenemeyeceği, yoksunlu- ğun içeriğinin Anayasa’nın 67 ve 76. maddeleri ile birlikte ilgili kanunlara göre tespit edileceği anlaşılmaktadır. “Diğer siyasi hak- ları kullanmaktan” yoksunluk ise Anayasa’nın 2. maddesine aykırı görülerek iptal edilmiştir.
4) İçtihat.
►CGK 8.04.2019, E. 2019/163, K. 2019/291; Yüklenen suçu
TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanıklar hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarı- sından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasak- lanmasına karar verilmesi gerekmektedir. ►6. CD 24.01.2019, E. 2016/1239, K. 2019/268; Sanık hakkında yakınana yönelik nitelikli yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Anayasa Mahke- mesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayım- lanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının TCK’nin 53. maddesinin uygulanma-
B-42 m.54 Türk Ceza Kanunu
sı yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
►17. CD 13.11.2017, E. 2015/23751, K. 2017/13748; Anayasa
Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı RG’de yayımlanmış olması sebebiyle iptal kararı doğrultu- sunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden de- ğerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. ►5. CD 9.11.2017, E. 2014/9286, K. 2017/4854
Madde 54- Eşya müsaderesi
(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya ge- nel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir. Eşyanın üzerinde iyiniyetli üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş sınırlı ayni hakkın bulunması hâlinde müsadere kararı, bu hak saklı kalmak şartıyla verilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça naza- ran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı ola- cağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
(5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın mü- saderesine karar verilir.
(6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.
1) RG’de yayımlanan ilk metin.
Madde 54 - Eşya müsaderesi
(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir su- çun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu gü- venliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça na- zaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.55
(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satı- mı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
(5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tü- müne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
(6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.
2) 2016-6763 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 11- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 54 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Eşyanın üzerinde iyiniyetli üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş sı- nırlı ayni hakkın bulunması hâlinde müsadere kararı, bu hak saklı kalmak şartıyla verilir.”
3) İçtihat.
►15. CD 14.02.2018, E. 2015/2299, K. 2018/938; Adli emanete
kayıtlı sahte belgelerin dosyada delil olarak saklanması gerekirken TCK 54. uyarınca müsaderesine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
►7. CD 16.01.2018, E. 2017/12744, K. 2018/366; Mahkemece
suça konu aracın müsaderesi için Kaçakçılıkla Mücadele Kanu- nu’nun 13. maddesinde belirtilen müsadere şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesinden sonra şartların oluştu- ğunun kabul edilmesi halinde TCK.nun 54/3. maddesi uyarınca müsadere edilip edilmeyeceğine karar verilmesi gerekir. ►Case of Agosi v. The United Kingdom (9118/80) ►AYM Xxxxx Xxxxxx Baş- vurusu (2013/3044) ►AYM Xxxxx Xxxxxxxxx ve Xxxxx Xxxxxxxxx Başvurusu (2014/5167).
Madde 55- Kazanç müsaderesi
(1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlen- dirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançla- rın müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
(2) Müsadere konusu eşya veya maddi menfaatlere elkonulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hallerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.
(3) Bu madde kapsamına giren eşyanın müsadere edilebilmesi için, eş- yayı sonradan iktisap eden kişinin 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyiniyetin korunmasına ilişkin hükümlerinden yarar- lanamıyor olması gerekir.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Kazanç müsaderesi
MADDE 55. - (1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun ko- nusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddî men- faatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu
B-42 m.56 Türk Ceza Kanunu
ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddî men- faatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
(2) Müsadere konusu eşya veya maddî menfaatlere elkonulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hâllerde, bunların karşı- lığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.
2) 2009-5918 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 2 - 5237 sayılı Kanunun 55 inci maddesine aşağıdaki fık- ra eklenmiştir.
“(3) Bu madde kapsamına giren eşyanın müsadere edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyiniyetin korunmasına ilişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması gerekir.”
3) İçtihat.
►20. CD 28.11.2017, E. 2017/5668, K. 2017/6555; “Sanıktan ele
geçirildiği anlaşılan” denilerek emanette kayıtlı 8.160 TL’nin mü- saderesine karar verilmiş ise de; bu paranın sanıktan ele geçirildi- ğine dair dosyada bir belgenin bulunmadığı, alıcı sanık’tan aldığı 400 TL’nin dışında kalan 7.760 TL’nin suçun işlenmesi ile elde edildiğine dair kesin delil bulunmamasına rağmen TCK’nın 55/1. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
►17. CD 13.11.2017, E. 2015/23751, K. 2017/13748; TCK’nın 55.
maddesi gereğince kazanç müsaderesinin suçun işlenmesiyle elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesiyle oluşan maddi menfaatlerle, bunların değerlendirilmesi veya dö- nüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın, suçun mağ- duruna iade edilememesi halinde mümkün olduğu, somut olayda suçun mağdurunun açıkça belli olduğu ve bu bağlamda, kazanç müsaderesi koşullarının oluşmadığına karar verilmiştir.
Madde 56- Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri
(1) Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ve ne suretle uygulanacakları ilgili kanunda gösterilir.
Madde 57- Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri
(1) Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve te- davi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik ted- birine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.
(2) Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleş- tirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtil- mesi üzerine mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabilir.
(3) Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteli- ğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, bunun süre ve aralıkları belirtilir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.58
(4) Tıbbi kontrol ve takip, raporda gösterilen süre ve aralıklarla, Cum- huriyet savcılığınca bu kişilerin teknik donanımı ve yetkili uzmanı olan sağlık kuruluşuna gönderilmeleri ile sağlanır.
(5) Tıbbi kontrol ve takipte, kişinin akıl hastalığı itibarıyla toplum açı- sından tehlikeliliğinin arttığı anlaşıldığında, hazırlanan rapora dayanıla- rak, yeniden koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedi- lir. Bu durumda, bir ve devamı fıkralarda belirlenen işlemler tekrarlanır.
(6) İşlediği fiille ilgili olarak hastalığı yüzünden davranışlarını yönlen- dirme yeteneği azalmış olan kişi hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümle- rine göre yerleştirildiği yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda düzenlenen kurul raporu üzerine, mahkûm olduğu hapis cezası, süresi aynı kalmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, mahkeme kararıyla akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
(7) Suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı ki- şilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı mad- de bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin tedavisi, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder. Bu kişiler, yerleşti- rildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabilir.
1) İçtihat.
►4. CD 6.11.2017, E. 2015/28621, K. 2017/24077; Akıl hastalığı
sebebiyle hakkında TCK’nin 32/1. maddesi gereğince ceza veril- mesine yer olmadığına karar verilen sanığın aynı Kanun’un 57/1. maddesi gereğince yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda “ko- ruma ve tedavi altına alınmasına” karar verilmesi gerektiği gö- zetilmeden, “güvenlik tedbiri uygulanmasına” denilmek suretiyle infazda duraksamaya neden olunması hukuka aykırılık teşkil eder.
►10. CD 14.07.2017, E. 2016/3511, K. 2017/3522; TCK’nın “Akıl
Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri” başlıklı 57. maddesinin 7. fıkrasında düzenlenen tedavi altına alınma güvenlik tedbirinin, al- kol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığı altında başka suç işleyen kişiler bakımından da uygulanabilmesi mümkündür.
Madde 58- Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular
(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu ce- zanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmi- yet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.
B-42 m.58 Türk Ceza Kanunu
(3) Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hük- molunur.
(4) Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz. Kasten öldürme, kasten yara- lama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve tica- reti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
(5) Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işledi- ği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.
(6) Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz reji- mine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü in- faz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir.
(8) Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbest- lik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır.
(9) Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra de- netimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.
1) İçtihat.
►6. CD 23.01.2019, E. 2016/241, K. 2019/259; Suç tarihinden
sonra kesinleşen eski hükümlülük kaydı tekerrüre esas alınamaz.
►CGK 1.11.2018, E. 2016/860, K. 2018/498; Suç işlendiği tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümleri de gözetil-mek suretiyle mik- tar itibarıyla temyiz kesinlik sınırının altında bulunan adli para ce- zası ile mahkûmiyet hükümlerinin tekerrür uygulamasına da esas alınamayacağının kabulü gerektiğinden, Yerel mahkemece tekerrü- re esas alınan hükmün 20.06.2007 tarihinde verildiği, bu hükümde sanığın doğrudan 500 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine karar verildiği, sonuç cezanın, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulu- nan 1412 sayılı CMUK’un 305. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca miktar itibarıyla kesin nitelikte olması nedeniyle temyiz imkanının bulunmadığı ve sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi- nin uygulanmasına esas alınamayacağı kabul edilmelidir.►7. CD 4.07.2017, E. 2014/30657, K. 2017/5614; Sanık hakkında hem adli para cezası hem de hapis cezası verildiği ve adli para cezası için TCK’nın 58. maddeye göre tekerrür hükümleri uygulanamayacağı halde tekerrür hükümleri uygulanmasına karar verilirken hiçbir ayrım yapmaksızın sanığın cezasının TCK’nın 58/6. maddesi ge- reğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.59
Madde 59- Sınır dışı edilme
(1) İşlediği suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilen yabancı, ko- şullu salıverilmeden yararlandıktan ve her halde cezasının infazı tamam- landıktan sonra, durumu, sınır dışı işlemleriyle ilgili olarak değerlendiril- mek üzere derhal İçişleri Bakanlığına bildirilir.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Sınır dışı edilme
MADDE 59. - (1) İşlediği suç nedeniyle iki yıl veya daha fazla sü- reyle hapis cezasına mahkûm edilen yabancının, cezasının infazın- dan sonra derhâl sınır dışı edilmesine de hükmolunur.
2) 2005-5328 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 1. - (0) 00.0.0000 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanu- nunun 59 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 59. - (1) İşlediği suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilen yabancı, koşullu salıverilmeden yararlandıktan ve her halde cezasının infazı tamamlandıktan sonra, durumu, sınır dışı işlem- leriyle ilgili olarak değerlendirilmek üzere derhal İçişleri Bakan- lığına bildirilir.
Madde 60- Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri
(1) Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir.
(2) Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır.
(3)Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile na- zaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hakim bu tedbirlere hükmetmeyebilir.
(4) Bu madde hükümleri kanunun ayrıca belirttiği hallerde uygulanır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi
Madde 61- Cezanın belirlenmesi
(1) Xxxxx, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Xxxxxx güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.
B-42 m.61 Türk Ceza Kanunu
(2) Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.
(3) Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluşturduğu hallerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulun- durulmaz.
(4) Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı ge- rektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.
(5) Yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşeb- büs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.
(6) Hapis cezasının süresi gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir. Hapis cezası için bir günün, adlî para cezası için bir Türk Lirasının arta- kalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez.
(7) Süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı bu madde hüküm- lerine göre belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan fazla olamaz.
(8) Adlî para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adlî para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.
(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.
(10) Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne ek- siltilebilir, ne de değiştirilebilir.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Cezanın belirlenmesi
MADDE 61. - (1) Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Xxxxxx güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngö- rülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.
(2) Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.61
(3) Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluştur- duğu hâllerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.
(4) Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hâllerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.
(5) Yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.
(6) Hapis cezasının süresi gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmî takvime göre he- sap edilir. Hapis cezası için bir günün, adlî para cezası için bir Türk Lirasının artakalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez.
(7) Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 7. - Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine altıncı fık- radan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fık- ra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
(7) Süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı bu madde hükümlerine göre belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan fazla olamaz.
(8) Adlî para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre ce- zanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve in- dirimler, gün üzerinden yapılır. Adlî para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.
3) 2006-5560 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 1 - 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşa- ğıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suç- larda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.”
4) İçtihat.
►6. CD 24.01.2019, E. 2016/1239, K. 2019/268; Sanığın mağdu-
ra yönelik yağma suçunu birden fazla kişi ile birlikte ve kuru sıkı tabanca ile işlediklerinin anlaşılması karşısında TCK’nın 61. mad- desi gereğince temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması gerekmektedir. ►3. CD 10.01.2019, E. 2018/5715, K. 2019/360; Sanığın eylemi neticesinde, katılanın yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralandığı, aynı zamanda hayat fonksiyonlarını orta (2.) derecede etkileyen kemik kırığının meydana geldiği olayda, birden fazla nitelikli hal ihlaline neden olan sanık hakkında TCK’nin 86/1.
B-42 m.62 Türk Ceza Kanunu
maddesince temel cezaya hükmedilirken meydana gelen zararın ağırlığı ve kastının yoğunluğu da dikkate alınarak TCK’nın 61. ve
3. maddesindeki orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan uzaklaşıl- ması gerekir.
Madde 62- Takdiri indirim nedenleri
(1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halin- de, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.
(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiil- den sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdi- ri indirim nedenleri kararda gösterilir.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Takdiri indirim nedenleri
MADDE 62.- (1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri neden- lerin varlığı hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis ce- zası verilir. Diğer cezaların beşte birine kadarı indirilir.
(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fi- ilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulun- durulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.
2) 2005-5328 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 2.- (1) Türk Ceza Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen “beşte” ibaresi, “altıda” olarak değiştirilmiştir.
Madde 63- Mahsup
(1) Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Dava ve Xxxxxxx Düşürülmesi
Madde 64- Sanığın veya hükümlünün ölümü
(1) Sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar ve- rilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabi- lir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para ce- zalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.65
1) İçtihat.
►6. CD 6.03.2019, E. 2018/501, K. 2019/1358; Sanık hakkında
yağma ve suç örgütüne üye olmak suçları bakımından, UYAP sis- teminden alınan sanığın nüfus kaydına göre, sanığın hükümden sonra 18.10.2017 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, TCK’nin 64/1. maddesinin uygulama olanağının değerlendirilmesi zorunludur.
Madde 65- Af
(1) Genel af halinde, kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.
(2) Özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son ve- rilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir.
(3) Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir.
Madde 66- Dava zamanaşımı
(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlar- da yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlar- da onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerek- tiren suçlarda sekiz yıl,
geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını dol- durmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldur- muş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut de- liller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; se- çimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
(5) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahke- mece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin za- manaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşeb- büs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suç- larda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği
B-42 m.66 Türk Ceza Kanunu
günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştı- rılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerekti- ren suçların yurt dışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmaz.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Dava zamanaşımı
MADDE 66. - (1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suç- larda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suç- larda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş ya- şını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından ha- pis cezası esas alınır.
(5) Aynı fiilden dolayı her ne suretle olursa olsun tekrar yargılan- ması gereken hükümlünün, sonradan yargılanan suça ait üçüncü fıkrada yazılı esasa göre belirlenecek zamanaşımı göz önünde bu- lundurulur.
(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, te- şebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, ke- sintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üze- rinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağır- laştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis ce- zalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.67
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 8. - Türk Ceza Kanununun 66 ncı maddesinin beşinci fık- rası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(5) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mah- kemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
3) TCK 94’de 2013-6459 sK ile yapılan değişiklik.
İşkence suçunda zamanaşımı işlemez (TCK “2013-6459” 94/6).
4) İçtihat.
►CGK 26.03.2019, E. 2017/1054, K. 2019/250; Sanığa atılı 6831
sayılı Kanun’un 93/2. maddesinde düzenlenen yeniden tarla aç- mak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenen işgal ve faydalanma suçunun yaptırımı Kanun’un 93/1-2. maddeleri uyarınca 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası olup, TCK’nın 66/1-e. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresi sekiz yıl, 67/4. maddesi göz önüne alındığında ise kesintili dava zamanaşımı süresi on iki yıldır.
►2. CD 17.01.2019, E. 2018/6837, K. 2019/1114; Suç tarihinde
12-15 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun hırsızlık ve iftira suçlarından eylemine uyan TCK’nın 142/1-b, 267/1 ve 31/2. maddeleri uyarınca belirlenecek cezanın miktar ve nev’i itibariy- le tabi olduğu aynı Yasa’nın 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerine göre belirlenen 6 yıllık zamanaşımının, 05/06/2012 olan suç tarihinden inceleme tarihine kadar gerçekleşmiş olması gerekçesiyle açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar ve- rilmiştir.►AYM Xxxxx Xxxxxxxxx ve Xxxxx Xxxxxxxxx Başvurusu (2014/5167) ►AYM Xxxxx Xxxxx Başvurusu (2014/29) ►CGK 3.3.2009, K. 2009/45
Madde 67- Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi
(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözü- müne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar ve- rilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zama- naşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alın- ması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının veril- mesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı veril- mesi,
Halinde, dava zamanaşımı kesilir.
B-42 m.68 Türk Ceza Kanunu
(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren ye- niden işlemeye başlar.
(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Ka- nunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.
Madde 68- Ceza zamanaşımı
(1) Bu maddede yazılı cezalar aşağıdaki sürelerin geçmesiyle infaz edil- mez:
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında kırk yıl.
b) Müebbet hapis cezalarında xxxx xxx.
c) Yirmi yıl ve daha fazla süreli hapis cezalarında yirmidört yıl.
d) Beş yıldan fazla hapis cezalarında yirmi yıl.
e) Beş yıla kadar hapis ve adlî para cezalarında on yıl.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını dol- durmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldur- muş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle ceza infaz edilmez.
(3) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı yurt dı- şında işlenmiş suçlar dolayısıyla verilmiş ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis cezalarında zamanaşımı uygulanmaz.
(4) Türleri başka başka cezaları içeren hükümler, en ağır ceza için ko- nulan sürenin geçmesiyle infaz edilmez.
(5) Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.
Madde 69- Ceza zamanaşımı ve hak yoksunlukları
(1) Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresi ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam eder.
Madde 70- Müsaderede zamanaşımı
(1) Müsadereye ilişkin hüküm, kesinleşmeden itibaren yirmi yıl geçtik- ten sonra infaz edilmez.
Madde 71- Ceza zamanaşımının kesilmesi
(1) Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hü- kümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün ya- kalanması ceza zamanaşımını keser.
(2) Bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla ha- pis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.72
1) İçtihat.
►19. CD 5.05.2016, E. 2015/25206, K. 2016/17557; Türk Ceza
Kanunu’nun 71. maddesinde düzenlenen ceza zamanaşımının ke- silmesine dair hususların disiplin hapsi mahiyetinde olan tazyik hapsi için geçerli olmadığı, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 354/2. maddesinde yer alan ceza zamanaşımı süresinin kesilmesine dair başkaca bir yasal düzenlemenin de bulunmadığı, bu sebeple 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 354/2. maddesi gereğince bah- se konu tazyik hapsinin kesinleşmesinden itibaren 2 yıllık sürenin geçmesi ile zamanaşımı süresinin 29.5.2014 tarihinde dolduğu gö- zetilerek itirazın kabulü gerekmektedir.
Madde 72- Zamanaşımının hesabı ve uygulanması
(1) Dava ve ceza zamanaşımı süreleri gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir.
(2) Dava ve ceza zamanaşımı re’sen uygulanır ve bundan şüpheli, sanık ve hükümlü vazgeçemezler.
Madde 73- Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar
(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
(2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden baş- lar.
(3) Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.
(4) Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel ol- maz.
(5) İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar.
(6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sa- nığı etkilemez.
(7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.
(8) (Mülga)
1) RG de yayınlanan ilk metin.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar, uzlaşma MADDE 73. - (1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
B-42 m.73 Türk Ceza Kanunu
(2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hak- kı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.
(3) Şikâyet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirir- se bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.
(4) Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı dü- şürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infa- zına engel olmaz.
(5) İştirak hâlinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikâyet- ten vazgeçme, diğerlerini de kapsar.
(6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez.
(7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikâyetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsî hak- larından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahke- mesinde de dava açamaz.
(8) Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir.
2) 2006-5560 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 2 - 5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin başlığında yer alan “, uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
MADDE 45- 5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin sekizinci fıkrası ile 227 nci maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırıl- mıştır.
3) İçtihat.
►19. CD 12.02.2018, E. 2015/13977, K. 2018/1163; Sanığın üze-
rine atılı suçun soruşturmasının ve kovuşturmasının şikayete tabi olduğu gözetilerek, TCK’nın 73/6. maddesi uyarınca şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği hususu sanıktan sorularak so- nucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. ►4. CD 15.01.2018, E. 2014/50711, K. 2018/711;
Müştekilerin sanık hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerini be- yan etmeleri karşısında, iştirak halinde işlenen suçlardan dolayı sanıklardan birisi hakkında şikayetten vazgeçilmesi halinde, vaz- geçmenin diğer sanığa da sirayet edeceğinin gözetilmemesi su- retiyle TCK’nın 73/5. maddesine aykırı davranılması ve ayrıca sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği saptanarak sonucuna göre davanın düşmesine karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.74
Madde 74- Dava veya cezanın düşmesinin etkisi
(1) Genel af, özel af ve şikayetten vazgeçme, müsadere olunan şeylerin veya ödenen adlî para cezasının geri alınmasını gerektirmez.
(2) Kamu davasının düşmesi, malların geri alınması ve uğranılan zara- rın tazmini için açılan şahsi hak davasını etkilemez.
(3) Cezanın düşmesi şahsi haklar, tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin hükümleri etkilemez. Ancak, genel af halinde yargılama giderleri de istenemez.
Madde 75- Önödeme
(1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yu- karı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili;
a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,
b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için otuz Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı,
c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını,
Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açıl- maz. Failin on gün içinde talep etmesi koşuluyla bu miktarın birer ay ara ile üç eşit taksit hâlinde ödenmesine Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir. Taksitlerin süresinde ödenmemesi hâlinde önödeme hükümsüz ka- lır ve soruşturmaya devam edilir. Taksirli suçlar hariç olmak üzere, önö- demeye bağlı olarak kovuşturmaya yer olmadığına veya kamu davasının düşmesine karar verildiği tarihten itibaren beş yıl içinde önödemeye tabi bir suçu işleyen faile bu fıkra uyarınca teklif edilecek önödeme miktarı yarı oranında artırılır.
(2) Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye intikal etmesi halinde de fail, hakim tarafından yapılacak bildirim üzerine birinci fıkra hükümlerine göre saptanacak miktardaki parayı yargılama giderle- riyle birlikte ödediğinde kamu davası düşer.
(3) Cumhuriyet savcılığınca madde kapsamına giren suç nedeniyle önödeme işlemi yapılmadan dava açılması veya dava konusu fiilin niteliği- nin değişmesi suretiyle madde kapsamına giren bir suça dönüşmesi halin- de de yukarıdaki fıkra uygulanır.
(4) Suçla ilgili kanun maddesinde yukarı sınırı altı ayı aşmayan hapis cezası veya adlî para cezasından yalnız birinin uygulanabileceği hallerde ödenmesi gereken miktar, yukarıdaki fıkralara göre adlî para cezası esas alınarak belirlenir.
B-42 m.75 Türk Ceza Kanunu
(5) Bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan kal- dırılması, kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve müsadereye ilişkin hükümleri etkilemez.
(6) Bu madde hükümleri;
a) Bu Kanunda yer alan;
1. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi (98 inci maddenin birinci fıkrası),
2. Genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması (madde 171),
3. Çevrenin taksirle kirletilmesi (182 nci maddenin birinci fıkrası),
4. Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma (264 üncü maddenin birin- ci fıkrası),
5. Suçu bildirmeme (278 inci maddenin birinci ve ikinci fıkraları), suçları,
b) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 108 inci madde- sinin birinci fıkrasında yer alan suç,
c) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koru- ma Kanununun 74 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan suç,
d) 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 32 nci madde- sinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan suç,
bakımından da uygulanır. Bu fıkra kapsamındaki suçların beş yıl için- de tekrar işlenmesi hâlinde fail hakkında aynı suçtan dolayı önödeme hü- kümleri uygulanmaz.
(7) Ödemede bulunulması üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadı- ğına dair kararlar ile düşme kararları, bunlara mahsus bir sisteme kay- dedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
1) RG’de yayımlanan ilk metin.
Madde 75 - Önödeme
(1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı üç ayı aşmayan suçların faili;
a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,
b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yir- mi Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı,
c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, ha- pis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını,
Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapıla- cak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz.
(2) Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye in- tikal etmesi halinde de fail, hakim tarafından yapılacak bildirim
Türk Ceza Kanunu B-42 m.75
üzerine birinci fıkra hükümlerine göre saptanacak miktardaki pa- rayı yargılama giderleriyle birlikte ödediğinde kamu davası düşer.
(3) Cumhuriyet savcılığınca madde kapsamına giren suç nedeniyle önödeme işlemi yapılmadan dava açılması veya dava konusu fiilin niteliğinin değişmesi suretiyle madde kapsamına giren bir suça dö- nüşmesi halinde de yukarıdaki fıkra uygulanır.
(4) Suçla ilgili kanun maddesinde yukarı sınırı üç ayı aşmayan ha- pis cezası veya adlî para cezasından yalnız birinin uygulanabilece- ği hallerde ödenmesi gereken miktar, yukarıdaki fıkralara göre adlî para cezası esas alınarak belirlenir.
(5) Bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan kaldırılması, kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve müsadereye ilişkin hükümleri etkilemez.
2) 2016-6763 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 12- 5237 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin birinci fıkra- sında yer alan “üç” ibaresi “altı” şeklinde, “yirmi” ibaresi “otuz” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiş, dördün- cü fıkrasında yer alan “üç” ibaresi “altı” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Taksirli suçlar hariç olmak üzere, önödemeye bağlı olarak ko- vuşturmaya yer olmadığına veya kamu davasının düşmesine karar verildiği tarihten itibaren beş yıl içinde önödemeye tabi bir suçu işleyen faile bu fıkra uyarınca teklif edilecek önödeme miktarı yarı oranında artırılır.”
“(6) Bu madde hükümleri;
a) Bu Kanunda yer alan;
1.Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi (98 inci maddenin birinci fıkrası),
2. Genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması (madde 171),
3. Çevrenin taksirle kirletilmesi (182 nci maddenin birinci fıkrası),
4. Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma (264 üncü maddenin birinci fıkrası),
5. Suçu bildirmeme (278 inci maddenin birinci ve ikinci fıkraları), suçları,
b) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 108 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan suç,
bakımından da uygulanır. Bu fıkra kapsamındaki suçların beş yıl içinde tekrar işlenmesi hâlinde fail hakkında aynı suçtan dolayı önödeme hükümleri uygulanmaz.
(7) Ödemede bulunulması üzerine verilen kovuşturmaya yer ol- madığına dair kararlar ile düşme kararları, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuş- turmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahke- me tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.”
B-42 m.76 Türk Ceza Kanunu
3) 2019-7188 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 16 – 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu- nun 75 inci maddesinin birinci fıkrasına birinci cümlesinden son- ra gelmek üzere aşağıdaki cümleler ve altıncı fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
“Failin on gün içinde talep etmesi koşuluyla bu miktarın birer ay ara ile üç eşit taksit hâlinde ödenmesine Cumhuriyet savcısı ta- rafından karar verilir. Taksitlerin süresinde ödenmemesi hâlinde önödeme hükümsüz kalır ve soruşturmaya devam edilir.”
“c) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 74 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan suç,
d) 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 32 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan suç,”
4) İçtihat.
►19. CD 23.10.2017, E. 2015/34193, K. 2017/8445; Sanığa so-
ruşturma aşamasında ön ödeme ihtarı yapılırken anılan madde metninde yer alan birim gün sayısının alt sınırı ve bir gün karşılığı uygulanacak para miktarının alt sınırı göz önünde bulundurularak 500 TL olarak ceza miktarı belirlenmesi gerektiği halde, Cumhuri- yet Savcısınca sanığa her bir eylemi için toplam 1.007,00 TL ceza miktarı tebliğ edilmesi usulsüz olduğundan, TCK’nun 75/3. mad- desi yollamasıyla, aynı maddenin 2. fıkrasına göre mahkemesince usulüne uygun önödeme işlemi yapılmadan yargılamaya devam edilmesi hukuka aykırıdır.
İKİNCİ KİTAP
Xxxx Xxxxxxxx
BİRİNCİ KISIM
Uluslararası Suçlar
BİRİNCİ BÖLÜM
Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar
Madde 76- Soykırım
(1) Bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırki veya dini bir grubun ta- mamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.77
(2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.
(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.
Madde 77- İnsanlığa karşı suçlar
(1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insan- lığa karşı suç oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kasten yaralama.
c) İşkence, eziyet veya köleleştirme.
d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma.
e) Bilimsel deneylere tabi kılma.
f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı.
g) Zorla hamile bırakma.
h) Zorla fuhşa sevketme.
(2) Birinci fıkranın (a) bendindeki fiilin işlenmesi halinde, fail hak- kında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; diğer bentlerde tanımlanan fiillerin işlenmesi halinde ise, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ceza- sına hükmolunur. Ancak, birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.
(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.
Madde 78- Örgüt
(1) Yukarıdaki maddelerde yazılı suçları işlemek maksadıyla örgüt ku- ran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandı- rılır. Bu örgütlere üye olanlara beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(3) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.
İKİNCİ BÖLÜM
Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti
Madde 79- Göçmen kaçakçılığı
1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan,
B-42 m.79 Türk Ceza Kanunu
b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağ- layan,
Kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(2) Suçun, mağdurların;
a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,
b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi, hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.
(3) Bu suçun; birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarısına kadar, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza yarısından bir katına kadar artırılır.
(4) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Göçmen kaçakçılığı
MADDE 79. - (1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân sağ- layan,
b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkân sağlayan,
Kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(3) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâ- linde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hük- molunur.
2) 2010-6008 sK ile yapılan değişiklik.
Madde 6 - 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 79 uncu maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle ek- lenmiş, aynı maddeye birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağı- daki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir. “Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(2) Suçun, mağdurların;
a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,
b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi, hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.”
3) 2019-7196 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 56 – 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanu- nunun 79 uncu maddesinin birinci fıkrasına “üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve” ibaresinden sonra gelmek üzere “bin günden” iba- resi eklenmiş ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.80
“(3) Bu suçun; birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi ha- linde verilecek ceza yarısına kadar, bir örgütün faaliyeti çerçeve- sinde işlenmesi halinde verilecek ceza yarısından bir katına kadar artırılır.”
4) İçtihat.
►CGK 5.6.2012 E. 2012/322, K. 2012/221; Sanığın eylemini yasal olmayan yollardan ülkeye sokma ve ülkede kalmalarına imkan sağ- lama olarak kabul eden ve suçun tamamlandığı gerekçesi ile teşeb- büs hükümlerini uygulamayan yerel mahkemenin direnme hükmü isabetsizdir. ►CGK 5.4.2011, E. 2010/204, K. 2011/39: Sanık Yu- nanistana gitmek üzere ülkemize yasa dışı yollardan giren yabancı uyruklu 14 göçmeni evinde maddi menfaat karşılığı barındırdığı ve kolluk görevlilerince göçmenlere yiyecek götürmekte iken yakalan- dığı için TCK 79/1-a madde hükmündeki kalmayı sağlama unsuru gerçekleşmiştir. Bu suç kalkışma suçu olmadığı için, genel hüküm- lere göre teşebbüs kurallarının uygulanması gerekir.
Madde 80- İnsan ticareti
(1) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresiz- liklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye so- kan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiil- ler var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir.
(3) Onsekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hallerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir.
(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
İnsan ticareti
MADDE 80. - (1) Zorla çalıştırmak veya hizmet ettirmek, esarete veya benzerî uygulamalara tâbi kılmak, vücut organlarının veril- mesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygu- lamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rıza- larını elde etmek suretiyle kişileri tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden, barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.
B-42 m.81 Türk Ceza Kanunu
(2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir.
(3) Onsekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hâl- lerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir.
(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
2) 2006-5560 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 3 - 5237 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esa- rete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim ola- naklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.”
3) İçtihat.
►18. CD 13.2.2017, E. 2015/2430, K. 2017/1481: Yurt dışından
getirdikleri küçük yaşta mağdurenin para karşılığı fuhuşa zorlanm- saının aynı zamanda bu suçtan bağımsız olarak TCK 80/3 hümün- deki insan ticareti suçunun da oluşacağı gözeltilmelidir. ►18. CD 6.12.2016, E. 2016/15853, K. 2016/18706: TCK 81. maddesindeki
insan ticareti suçunun oluşması için suçun maddedeki maksatlarla seçimlik hareketlerden birinin bulunması suretiyle işlenmesi gere- kir.
İKİNCİ KISIM
Kişilere Karşı Suçlar
BİRİNCİ BÖLÜM
Hayata Karşı Suçlar
Madde 81- Kasten öldürme
(1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
1) İçtihat.
►1. CD 23.1.2019 E. 2018/5213, K. 2019/283; Sanık hakkında te- şebbüs hükümleri uygulanırken katılanda meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlağı gözetilerek ceza belirlenir. ►0.XX 23.01.2019,
E. 2018/4255, K. 2019/252; Sanığın kendine ait ağaç biçme ma- kinesini geri almak için istemesi üzerine başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavga esnasında sanığın mağduru 6 defa ya- ralaması eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu yönünde
Türk Ceza Kanunu B-42 m.81
karar vermiştir. ►CGK 29.5.2018, E. 2014/605, K. 2018/243; Kas- ten öldürme ve ruhsatsız tabanca taşımak suçlarından yargılama yapan mahkemece, emanette bulunan bıçakla ilgili rapor aldırılıp ayrı bir iddianame ile dava açılması sağlandıktan sonra, her iki kamu davasının birleştirilerek sanığın en ağır cezayı gerektiren madde uyarınca alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle cezalandırıl- ması gerekmektedir. ►CGK 24.4.2018 E. 2016/757, K. 2018/187; Tüfeğin kaza ile ateş aldığını iddia etmesine karşın, tartışma sıra- sında tüfekle kısa mesafeden maktülün kafasına ateş eden sanığın fiilinde öldürme kastı vardır.►8. CD 18.10.2017 E. 2016/3350, K. 2017/11546; Sanığın mağdurun yanına gelerek silahla birden faz- la ateş etmesi sonucu sağ arka kasık bölgesinden yaraladığı fakat yakınlarının gelmesi nedeni ile fiili tamamlayamadığı olayda; suç- ta kullanılan aletin öldürmeye elverişli olması, hedef alınan vücut bölgesi, atış sayısı, husumet dikkate alındığında kasten öldürmeye teşebbüs suçu oluşmuştur. ►CGK 8.4.2008, K. 2008/76 ►Case of Xxxxxxx and Others v. France (46043/14)
TCK 81/1-b:►CGK E. 2017-905, K. 2019-146; Sanık A. G. G.
nin maktül X. H. B’yi üzerine benzin döküp yakarak öldürmesi olayında, çözülmesi gereken hukuki problem sanığın eyleminin TCK’nın 82/1-b, maddesindeki canavarca hisle veya eziyet çekti- rerek öldürme suçunu mu, TCK 81/1 maddesindeki kasten adam öldürme suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir. Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının “b” bendinde, kasten öldürme fiilinin, “Canavarca hisle veya eziyet çektirerek” ger-çekleştirilmesi bu suçun nitelikli hâli olarak düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde, kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesi hâlinde canavarca hisle öldürmenin söz konusu olaca- ğı, öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesinin, canavar- ca hisle öldürmenin arz ettiği özellik olduğu belirtilerek, kişinin yakılarak, öldürülmesi, cana-varca hisle öldürmeye örnek ola- rak gösterilmiştir. Faildeki ahlaki kötülüğün yoğunluğu ve insani duygulardan yoksunluk, cezanın artırılmasını gerektirir hâl kabul edilmiştir. Eziyet çektirerek öldürme suçun bir işleniş şekli olduğu hâlde, canavarca hisle öldürme failin sübjektif durumuyla ilgili bir husustur. Xxxxxxx Xxxxxxxca his veya eziyet çektirmenin tanımı yapılmamış ise de, bu sözcükler psikolojik bir olgudur. Bu olgu her türlü bulgu ve kanıtla belirlenebilir. Bu bağlamda özellikle failin davranışları, fiili işlemeye iten nedenlerle sonuç arasındaki oran- sızlığı ölçüt oluşturabilir. Ancak hiçbir neden olmaması her zaman bu içtepinin kanıtı olamayacaktır. Yasa kullanılan aracı değil, sa- nıktaki içtepiyi ağırlaştırıcı neden olarak benimsemiştir. Suçta kul- lanılan araç sanıktaki içtepinin kanıtlanmasında yardımcı olacak- tır. Xxxxxxxca his sevki’nin toplumun ortak bilincinin, duygusunun ve viCD anının hiçbir zaman onaylamayacağı, alçakça bir güdü/ içtepi olduğunun gözden uzak tutulmaması gerekir. Eylemin ağır- lığı ile eyleme iten neden arasındaki oransızlık, failin tehlikeliliği
B-42 m.82 Türk Ceza Kanunu
ve kötülüğünü sergileyen ölçüt-lerle ortaya konulması gerekeceği, (Xxxx Xxxxxx, agm, s. 481.) gibi ölçütler de göz önünde bulunduru- larak bir tanımlama yapmadan her bir olayın kendi koşulları için- de değerlendirilmesi gerekir. Sanığın yaktığı maktulü tekrar söndü- rüp doktora götürmesi nedeniyle, azınlık görüşünce sangın eylemi TCK’nın 81/1. maddesindeki kasten öldürme suçunu oluşturduğu iddia edilmiş ise de, sanık olayı gören tanıkların bağırması nede- niyle suçtan kurtulma saiki ile yanmakta olan maktulü söndürmeye başlamıştır. Sanığın fiilden sonraki davranışları saikini veya ken- disini bu şekilde suç işlemeye iten hissini değiştirmeyecektir. Suç yoluna giren sanığın netice alıncaya kadar canavarca his saikinin devamı zorunlu değildir Sanığın netice almaya elverişli hareketle- ri bu saikle işlemesi yeterlidir. Sanığın bu saiki netice alınmadan sona erse dahi, TCK’nın 36. mad-desine benzer bir düzenleme bu- lunmadığı için burada sanığın canavarca saikle maktulü yakması sonucu gerçekleşen ölümden sorumlu tutulması hakkaniyete de uy- gundur. Sanığın, gerçekleştirdiği eylemin ağırlığıyla onu bu eyleme iten neden arasında aşırı derecede ölçüsüzlük-oransızlık bulunma- sı, sanığın eyleminin toplum tarafından hiçbir zaman onaylamaya- cak oluşu bir bütün olarak de-ğerlendirildiğinde; Maktulün üzerine canavarca ve vahşi bir yöntem olan benzin döküp yakarak öldüren sanığın, öldürme suçunu TCK’nın 82/1-b maddesine be-lirtilen şe- kilde canavarca hisle işlediğinin kabul edilmesi gerekmektedir.
Madde 82- Nitelikli haller
(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Xxxxxxx yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
i) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle,
k) Töre saikiyle,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalan- dırılır.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Nitelikli hâller
MADDE 82. - (1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
Türk Ceza Kanunu B-42 m.83
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükle- er, biyolojik veya kimyasal silâh kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunama- yacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Xxxxxxx yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesi- ni kolaylaştırmak amacıyla,
i) Kan gütme saikiyle,
j) Töre saikiyle,
İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile ce- zalandırılır.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 9. - Türk Ceza Kanununun 82 nci maddesinin birinci fık- rasının (h) bendinde geçen “kolaylaştırmak” ibaresinden sonra gelmek üzere, “ya da yakalanmamak” ibaresi ile bu bentten sonra gelmek üzere aşağıdaki (i) bendi eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
i) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
3) İçtihat.
TCK 82/1-a:►1. CD 23.1.2019, E. 2018/4632, K. 2019/268; Sa-
nık hakkında tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek suçunun sevk maddesi (TCK 82/1-e) bakımından beraat; tasarlayarak öldürme suçundan (TCK 82/1-a) müebbet hapis cezası ile cezalandırılması- na ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin hükmün tem- yizen incelenmesi sonucunda suçtan zarar gören Aile ve Sosyal Po- litikalar Bakanlığının katılma haklarını (TCK 237) kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi ve dosyanın yerel mahkemeye gönderilerek katılma hakkının kullanılması sağlanması gerektiği (CMK 273/4) halde esasa girilerek yargılamaya devam edilmesi bozmayı gerektirmiştir.
TCK 82/1-d:►CGK 27.2.2018, E. 2017/1051, K. 2018/69; Maktül
ile sanığın kardeş oldukları, aralarında husumet bulunduğu, mak- tülün sanığı silahla bel altından yaraladığı, sanığın da bu haksız tahrikin etkisi ile iki metreden göğsüne ateş ederek öldürdüğü olay- da meşru savunmada sınırın aşılması yoktur, yoğun haksız tahrik altında nitelikli öldürme suçu oluşur.
TCK 82/1-e:►1. CD 23.1.2019, E. 2018/5889, K. 2019/238; Sanı-
ğın bebeğini kanepeye fırlatması sonucu yere düşüp kafasını çarpa- bileceğini öngörmesine rağmen fiili işlediği anlaşıldığından, olası kastla değil, netice sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu (TCK 87/4) oluşmuştur.
Madde 83- Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi
(1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirme- mesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi
B-42 m.84 Türk Ceza Kanunu
için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenleme- lerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması,
Gerekir.
(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmo- lunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.
1. İçtihat.
►00.XX 21.12.2017, E.2016/3435, K.2017/10707; Sanığın aracı-
nın üzerinde yapılan teknik incelemede aracın arka frenlerinin her ikisinde de %40-%45 aralığında sapma olduğu tespit edilmiş olma- sı, sanığın görme düzeyleri itibariyle gece ve gündüz araç sevk ve idare etmesinin mümkün olmadığının anlaşılmış olması, kazadan sonra ölenin hayatını kurtarma olanağı bulunmasına rağmen, olay yerinden hiç durmadan ayrılması gerekçeleriyle TCK’nın 83. mad- desinde belirtilen kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçunu oluşturacağı yönünde karar verilmiştir. ►0.XX 9.03.2016,
E. 2015/5441, K. 2016/1144; Sanığın sevk ve idaresindeki araçla hızlı bir şekilde kavşağa girip yolun sağ tarafında dönmek istedi- ği sırada yaya geçidinden geçmekte olan maktüle çarpıp kaçtığı olayda, xxxxx tarafından sağlık görevlilerine haber verilmesi du- rumunda ölüm sonucunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin tespi- tine göre fiilin kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi şek- linde oluşabileceği yönünde karar verilmiştir. ►00.XX 4.06.2013,
E. 2012/24745, K. 2013/15126; Sanığın gece vakti önüne aniden çıkan maktule aracıyla çarpması ve panikleyerek kaçması ardın- dan jandarmaya teslim olduğu olayda, sanığın eylemi TCK’nın 83. maddesinde düzenlenen ihmali davranışla kasten öldürme suçunu oluşturur.
Madde 84- İntihara yönlendirme
(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kara- rını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yar- dım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Mülga)
Türk Ceza Kanunu B-42 m.85
(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya teh- dit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
İntihar
MADDE 84. - (1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, baş- kasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar ha- pis cezası ile cezalandırılır.
(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla ka- dar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiilin basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişme- miş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle ce- bir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 10. - Türk Ceza Kanununun 84 üncü maddesinin başlığı “İntihara yönlendirme” şeklinde değiştirilmiş ve maddenin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi madde metninden çıkarılmıştır.
3) İçtihat.
►0.XX 11.04.2013, E. 2010/6485, K. 2013/3121; Xxxxxxxx intihar etme kararı üzerinde sanığın kendisine ait intihar etme kararının etkili olduğu ve onun kararını takviye ettiği söylenebilirse de, sanı- ğın kararının münhasıran kendi intiharına ilişkin olması ve bunun dışında maktulün intiharına yönelik herhangi bir söz veya hareke- tinin bulunmaması ve hatta intihar anında sanık ve maktulden her birinin bir diğerinin intiharını istemek bir yana öncelikle kendisi- nin intihar etmek istediğinin açıkça anlaşılması karşısında, sanığın eylemlerinin intihara yönlendirme suçunun unsurlarını oluşturma- dığına karar verilmiştir.
Madde 85- Taksirle öldürme
(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişi- nin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Taksirle öldürme
MADDE 85. - (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
B-42 m.86 Türk Ceza Kanunu
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanması- na neden olmuş ise, kişi üç yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) 2005-5328 ile yapılan değişiklik.
MADDE 3. - Türk Ceza Kanununun 85 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki “üç yıldan” ibareleri “iki yıldan” şeklinde değiştirilmiştir.
3) İçtihat.
►CGK 4.07.2017, E. 2016/1418, K. 2017/362; Sanığın direksiyon hâkimiyetini kaybedip orta refüj taşına ve refüjdeki ağaçlara çar- parak karşı yön bölümüne girdikten sonra mağdur ...’ın da bulun- duğu kamyonete çarptığı, kaza neticesinde ....r, ...ve ...’nin öldükle- ri, ... ile ...’nin yaralandıkları olayda; sanığın pişmanlığını gösterir davranışının dosyaya yansımaması ve kazanın meydana gelmesin- de diğer araç sürücülerinin kusurunun bulunmaması gerekçesiyle hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı yönünde karar verilmiştir. ►0.XX 22.01.2019, E. 2018/4135, K. 2019/93; Sanık ...’in itekleyerek mak- tulü denize düşürdüğü, denize düşen maktulün suyun içerisinde de- nizin dibine doğru battığı, maktulün almış olduğu darp ve alkolün etkisiyle kendisini kurtaramayıp boğularak denizde ölebileceğini öngörebilecek konumda olmasına rağmen sanığın denize düşürmek suretiyle öngördüğü neticeyi göze alması gerekçesiyle olası kast oluşur. ►0.XX 26.03.2018, E. 2016/5461, K. 2018/1391; Birlikte
gittikleri avdan dönerxxx, sanığın aracın engebeli yolda hareket halinde olduğu sırada, ’ya ait tüfeğin tetiğine bastığı, saçma
tanelerinin maktule isabet ederek ölümüne neden oldukları, yakın arkadaş olan sanıkla müteveffa arasında herhangi bir husumetin veya kavganın olmadığı, sanığın olaydan hemen sonra yaralanan müteveffayı tanık. ’la birlikte hastaneye götürdüğü olayda, bilinçli
taksirle öldürme suçunun oluştuğu yönünde karar verilmiştir.►C- GK 15.3.2016, E. 2014/12-411, K. 2016/133
İKİNCİ BÖLÜM
Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar
Madde 86- Kasten yaralama
(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algıla- ma yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî mü- dahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmo- lunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
Türk Ceza Kanunu B-42 m.86
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Xxxxxxx yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak su- retiyle,
e) Silahla,
f) Xxxxxxxca hisle,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında,
(f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Kasten yaralama
MADDE 86. - (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağ- lığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Xxxxxxx yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmo- lunur.
2) 2005-5328 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 4. - Türk Ceza Kanununun 86 ncı maddesine aşağıdaki fıkra ikinci fıkra olarak eklenmiş, ikinci fıkrasındaki “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” ibaresi “şikâyet aranmak- sızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde değiştirilmiş ve fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdu- run şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
3) 2020-7242 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 11 – 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin üçüncü fık- rasına aşağıdaki bent ve “oranında” ibaresinden sonra gelmek üzere “, (f) bendi bakımından ise bir kat” ibaresi eklenmiştir.
“f) Canavarca hisle,”
4) İçtihat.
►CGK 22.01.2019, E. 2016/135, K. 2019/32; Sanıkla şikâyetçi ve arkadaşları arasında çıkan tartışma esnasında sanığın eline geçir- diği bıçakla şikâyetçiye saldırdığı, sağ el orta parmakları ile kar- nında oluşan kesiler nedeniyle şikâyetçinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda; ani gelişen hareketli kavga ortamın-
B-42 m.87 Türk Ceza Kanunu
da şikâyetçinin karın bölgesini bilerek ve isteyerek hedeflediğine ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamayışı, şikâyetçide yaşamsal tehlikeye neden olacak şekilde sadece bir adet yaranın bulunması, sanığın engel neden bulunmamasına karşın şikâyetçiye yönelik ey- lemlerini devam ettirmemesi ve eylemine kendiliğinden son vererek olay yerinden uzaklaşması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın kastının yaralamaya yönelik olduğu yönünde karar ver- miştir. ►CGK 19.6.2018, E. 2016/626, K. 2018/288; Katılanın yü- zündeki kesilerin yüzde sabit iz oluşturup oluşturmadığının ancak olay tarihinden itibaren en az 6 ay geçtikten ve iyileşme sürecinin tamamlanmasından sonra yapılacak muayene sonucu düzenle- necek rapora göre yapılabileceği göz önüne alındığında, bu süre geçmeden alınan rapora dayanılarak katılandaki yaralanmaların yüzde sabit iz oluşturduğunun kabulüyle hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. ►3. CD 20.01.2014, E. 2013/7298, K. 2014/1336
►AYM Yunus Kalkan Başvurusu (2013/4383) ►0.XX 4.03.2008,
E. 2007/15310, K. 2008/3914; Sanığın kasten yaralama suçunu iş- lerken kullandığı “kamçının” TCK m.6 kapsamında kabul edilme- sinden dolayı şikayete tabi olmadığına karar verilmiştir.
Madde 87- Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
(1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıfla- masına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğma- sına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artı- rılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçün- cü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.
(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artı- rılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçün- cü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.
(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına ne- den olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.87
(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
MADDE 87. - (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli za- yıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğ- masına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde üç yıl- dan, ikinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan az olamaz.
(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel ha- yata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan, ikinci fıkraya giren hâllerde sekiz yıldan az olamaz.
(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması hâlinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarı- daki maddenin birinci fıkrasına giren hâllerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, ikinci fıkrasına giren hâllerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2) 2005-5328 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 5. - Türk Ceza Kanununun 87 nci maddesinin dördüncü fıkrasındaki “ikinci” ibaresi “üçüncü” şeklinde değiştirilmiştir.
3) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 11. - Türk Ceza Kanununun 87 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında geçen “ikinci” ibareleri “üçüncü” olarak de- ğiştirilmiştir.
4) 2006-5560 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 4 - 5237 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza,
B-42 m.88 Türk Ceza Kanunu
kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.”
5) 2020-7242 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 12 – 5237 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “onaltı” ibaresi “onsekiz” şeklinde değiştiril- miştir.
6) İçtihat.
►0.XX 6.11.2017, E. 2016/12186, K. 2017/12375; Katılanın polis
memuru sanıklardan kaçmaya çalışırken, tel örgülere takılarak yere düştüğü ve bu esnada sanıkların yere düşen katılanın yanına gelerek batın bölgesine tekme atmaları sonucu katılanın dalağının ağır derecede hasar gördüğü olayda, sanıkların eylemleri siste- matik ve süreklilik arz eder şekilde olmadığından işkence suçunu oluşturmadığı, eylemlerinin neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçunu oluşturduğu yönünde karar verilmiştir.
TCK 87/3:►CGK 5.02.2019, E. 2017/308, K. 2019/61; Bar sahibi
olan sanığın, işyerine eğlenmeye gelen katılan ve yanındakilerin aldıkları alkolün tesiri ile istek şarkı çaldırma nedeniyle bar çalı- şanlarıyla tartışmaya başladıkları, tartışmanın kavgaya dönüşmesi ile kavgaya dâhil olan sanığın sopa ile katılanın sol koluna vurarak hayat fonksiyonlarını orta (2) derecede etkileyecek şekilde katılanı yaraladığı olayda, kırığın yaşamsal fonksiyonlara etkisi ile oran- tılı olarak makul bir oranda artırım yapılmayarak fazla ceza tayin edilmesini orantılılık ilkesine aykırı bulmuştur.
TCK 87/4: ►0.XX 23.01.2019, E. 2018/5889, K. 2019/238; Sanı-
ğın, bebeği kanepeye fırlatması sonucunda yere düşüp kafasını çar- pabileceğini öngördüğü ancak buna rağmen eylemine devam ettiği ve ölümün bu harekete bağlı olarak gerçekleştiği olayda, sanığın eyleminin TCK’nin 87/4. maddesinde ifade edilen neticesi sebebiy- le ağırlaşmış yaralama suçuna uyduğu yönünde karar vermiştir.
►CGK 26.6.2018 E. 2018/166, K. 2018/308; Sanığın ani gelişen arbede sırasında, hareketli ortamda elindeki bıçağı sallayan tek öldürücü darbe ile maktülü yaralaması hayati öneme sahip karın bölgesini hedeflememesi ve saldırıya devam etmemesi yaralama kastı ile hareket ettiğini gösterir. Kasten yaralama sonucu öldürme suçu oluşmuştur.
Madde 88- Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi
(1) Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bu- lundurulur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Daha az cezayı gerektiren hâller
MADDE 88. - (1) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâ- linde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.89
(2) Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi hâlinde, ve- rilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulan- masında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bulundurulur.
2) 2005-5328 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 6. - Türk Ceza Kanununun 88 inci maddesi başlığı “Kas- ten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi” şeklinde değiştiril- miş, birinci fıkrası metinden çıkarılmış, ikinci fıkra birinci fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.
Madde 89- Taksirle yaralama
(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algıla- ma yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıfla- masına,
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâ- yete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Taksirle yaralama
MADDE 89. - (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağ- lığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli za- yıflamasına,
B-42 m.89 Türk Ceza Kanunu
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranın- da artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel ha- yata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artı- rılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması hâlinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) Bilinçli taksir hâli hariç olmak üzere, bu maddenin kapsamına giren suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
2) 2006-5560 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 5 - 5237 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin beşinci fık- rası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.”
3) İçtihat.
►0.XX 22.01.2018, E. 2017/4598, K. 2018/641; Sanık ile katılan arasında çıkan kavgada, sanığın katılanın göğsüne ve yüzüne yum- rukla vurduğu, sonrasında katılanın kalp krizi geçirdiği, sanığın ey- lemlerinin katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, ancak olayın efor ve stresiyle katılanda kalp krizinin gerçekleştiği, dolayısıyla davaya konu olayla geçirdiği kalp krizi arasında illiyet bağı bulunduğu ve geçirdiği kalp krizinin kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğunun belirtildiği olayda; sanığın katılanın kalp rahatsızlığını önceden bilip bilme- diği araştırılıp, bildiğinin tespit edilmesi halinde sanığın eyleminin bilinçli taksirle yaralama suçunu, bilmediğinin tespit edilmesi ha- linde ise taksirle yaralama suçunu oluşturacağı yönünde karar ve- rilmiştir. ►00.XX 21.12.2017, E. 2016/12211, K. 2017/10611; 146
promil alkollü olan sanığın idaresindeki araç ile ana yoldan seyirle yan yola girmek istemesi sırasında, aracının direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde aracında yolcu olarak bulunan mağdur ...’ın nitelikli şekilde yaralanmasına tam kusuru ile sebebiyet verdiği olay- da, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ile aynı zamanda taksir- le yaralama suçlarının oluştuğu yönünde karar verilmiştir. ►CGK 6.06.2017, E. 2017/108, K. 2017/311; Işıklı işaret cihazlarıyla dona-
Türk Ceza Kanunu B-42 m.90
tılan kavşağa gelirken kendi yönündeki araçlara kırmızı ışık yandı- ğını görmesine karşın boş olan kavşaktan geçmeye çalışan sanığın, neticeyi öngörmesinin gerekmesi nedeniyle, tam kusurlu olduğu ve bilinçli taksirle hareket ettiğinde kuşku bulunmamaktadır. Bu iti- barla, sanığın eylemi “bilinçli taksirle birden fazla kişinin yaralan- masına neden olma” suçunu oluşturmaktadır. ►4. CD 2.5.2006, E. 2004/18181, K. 2006/10269; Yanlış aşı yapmak taksirle yaralama suçu oluşturur. Şikayet ve uzlaştırmaya tabidir.
Madde 90- İnsan üzerinde deney
(1) İnsan üzerinde bilimsel bir deney yapan kişi, bir yıldan üç yıla ka- dar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İnsan üzerinde yapılan rızaya dayalı bilimsel deneyin ceza sorum- luluğunu gerektirmemesi için;
a) Deneyle ilgili olarak yetkili kurul veya makamlardan gerekli iznin alınmış olması,
b) Deneyin öncelikle insan dışı deney ortamında veya yeterli sayıda hayvan üzerinde yapılmış olması,
c) İnsan dışı deney ortamında veya hayvanlar üzerinde yapılan deney- ler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların insan üzerinde de yapılmasını gerekli kılması,
d) Deneyin, insan sağlığı üzerinde öngörülebilir zararlı ve kalıcı bir etki bırakmaması,
e) Deney sırasında kişiye insan onuruyla bağdaşmayacak ölçüde acı verici yöntemlerin uygulanmaması,
f) Deneyle varılmak istenen amacın, bunun kişiye yüklediği külfete ve kişinin sağlığı üzerindeki tehlikeye göre daha ağır basması,
g) Deneyin mahiyet ve sonuçları hakkında yeterli bilgilendirmeye da- yalı olarak açıklanan rızanın yazılı olması ve herhangi bir menfaat temi- nine bağlı bulunmaması,
Gerekir.
(3) Çocuklar üzerinde bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu gerektir- memesi için ikinci fıkrada aranan koşulların yanı sıra;
a) Yapılan deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların çocuklar üzerinde de yapılma- sını gerekli kılması,
b) Rıza açıklama yeteneğine sahip çocuğun kendi rızasının yanı sıra xxx ve babasının veya vasisinin yazılı muvafakatinin de alınması,
c) Deneyle ilgili izin verecek yetkili kurullarda çocuk sağlığı ve hasta- lıkları uzmanının bulunması,
Gerekir.
(4) Hasta olan insan üzerinde rıza olmaksızın tedavi amaçlı denemede bulunan kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, bilinen tıbbi müdahale yöntemlerinin uygulanmasının sonuç vermeyeceğinin an-
B-42 m.90 Türk Ceza Kanunu
laşılması üzerine, kişi üzerinde yapılan rızaya dayalı bilimsel yöntemlere uygun tedavi amaçlı deneme, ceza sorumluluğunu gerektirmez. Açıklanan rızanın, denemenin mahiyet ve sonuçları hakkında yeterli bilgilendirmeye dayalı olarak yazılı olması ve tedavinin uzman hekim tarafından bir has- tane ortamında yapılması gerekir.
(5) Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sonucunda mağdurun yaralanması veya ölmesi halinde, kasten yaralama veya kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçeve- sinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbir- lerine hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
İnsan üzerinde deney
MADDE 90. - (1) İnsan üzerinde bilimsel bir deney yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İnsan üzerinde yapılan rızaya dayalı bilimsel deneyin ceza so- rumluluğunu gerektirmemesi için;
a) Deneyle ilgili olarak yetkili kurul veya makamlardan gerekli iz- nin alınmış olması,
b) Deneyin öncelikle insan dışı deney ortamında veya yeterli sayı- da hayvan üzerinde yapılmış olması,
c) İnsan dışı deney ortamında veya hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların insan üzerinde de yapılmasını gerekli kılması,
d) Deneyin, insan sağlığı üzerinde öngörülebilir zararlı ve kalıcı bir etki bırakmaması,
e) Deney sırasında kişiye insan onuruyla bağdaşmayacak ölçüde acı verici yöntemlerin uygulanmaması,
f) Deneyle varılmak istenen amacın, bunun kişiye yüklediği külfete ve kişinin sağlığı üzerindeki tehlikeye göre daha ağır basması,
g) Deneyin mahiyet ve sonuçları hakkında yeterli bilgilendirmeye dayalı olarak açıklanan rızanın yazılı olması ve herhangi bir men- faat teminine bağlı bulunmaması,
Gerekir.
(3) Çocuklar üzerinde bilimsel deney hiçbir surette yapılmaz.
(4) Hasta olan insan üzerinde rıza olmaksızın tedavi amaçlı dene- mede bulunan kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. An- cak, bilinen tıbbî müdahale yöntemlerinin uygulanmasının sonuç vermeyeceğinin anlaşılması üzerine, kişi üzerinde yapılan rızaya dayalı bilimsel yöntemlere uygun tedavi amaçlı deneme, ceza so- rumluluğunu gerektirmez. Açıklanan rızanın, denemenin mahiyet ve sonuçları hakkında yeterli bilgilendirmeye dayalı olarak yazılı olması ve tedavinin uzman hekim tarafından bir hastane ortamında yapılması gerekir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.91
(5) Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sonucunda mağdu- run yaralanması veya ölmesi hâlinde, kasten yaralama veya kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çer- çevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü gü- venlik tedbirlerine hükmolunur.
2) 2005-5328 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 7 - Türk Ceza Kanununun 90 ıncı maddesinin üçüncü fık- rası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(3) Çocuklar üzerinde bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu gerek- tirmemesi için ikinci fıkrada aranan koşulların yanı sıra;
a) Yapılan deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların çocuklar üzerinde de yapılmasını gerekli kılması,
b) Rıza açıklama yeteneğine sahip çocuğun kendi rızasının yanı sıra ana ve babasının veya vasisinin yazılı muvafakatinin de alın- ması,
c) Deneyle ilgili izin verecek yetkili kurullarda çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının bulunması,
Gerekir.
Madde 91- Organ veya doku ticareti
(1) Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun konusunun doku olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Organ veya doku satın alan, satan, satılmasına aracılık eden kişi hakkında, birinci fıkrada belirtilen cezalara hükmolunur.
(4) Bir ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve on- bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokuyu sakla- yan, nakleden veya aşılayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Belli bir çıkar karşılığında organ veya doku teminine yönelik ola- rak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişi, bir yıla kadar hapis ce- zası ile cezalandırılır.
(7) Bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçeve- sinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbir- lerine hükmolunur.
(8) Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sonucunda mağdurun ölmesi halinde, kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
B-42 m.92 Türk Ceza Kanunu
Madde 92- Zorunluluk hali
(1) Organ veya dokularını satan kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak, hakkında verilecek ceza- da indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Madde 93- Etkin pişmanlık
(1) Organ veya dokularını satan kişi, resmi makamlar tarafından ha- ber alınmadan önce durumu merciine haber vererek suçluların yakalan- malarını kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Bu suç haber alındıktan sonra, organ veya dokularını satan kişi, gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanma- sına hizmet ve yardım ederse; hakkında verilecek cezanın, yardımın nite- liğine göre, dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İşkence ve Eziyet
Madde 94- İşkence
(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruh- sal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak du- rumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla, İşlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hük-
molunur.
(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.
(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.
(6) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
İşkence
MADDE 94. - (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
Türk Ceza Kanunu B-42 m.95
b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla, İşlenmesi hâlinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.
(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi hâlinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.
2) 2013-6459 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 9 - 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 94 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(6) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.”
3) İçtihat.
►0.XX 20.04.2017, E. 2017/468, K. 2017/4455; Sanığın eylemi-
nin ani olarak gelişen nitelikte olmayıp, mağdurun elleri kelepçeli vaziyette iken kelepçelerinden tutup karakolun başka yerine götü- rerek burada copla vücudunun değişik yerlerine vurma, aynı za- manda tehdit, hakaret içeren sözler sarf etme şeklinde sübut bulan eyleminin işkence suçunu oluşturduğu yönünde karar verilmiştir.
►0.XX 5.04.2017, E. 2016/5680, K. 2017/3721; Polis merkezine getirilen katılanı, gözlem odasına gitmemek için direnmesi üzeri- ne polis memuru sanıklar ..., ... ve ...’ın darp ettikleri; daha sonra da nöbet değişimde polis memuru ...’nın ...’i kameranın olmadığı koridora çektiği ve burada da dövdükleri, bu şekilde eylemlerinin sürekli ve sistematik bir hal aldığı, o sırada polis merkezinin amiri olan ve darp olayını görmesine, önleme görevi bulunmasına rağ- men müdahale etmeyerek suça iştirak eden ...’nın işkence yapmak suçunu işledikleri yönünde karar verilmiştir.►AYM Hidayet En- mek ve Eyüpsabri Tinaş Başvurusu (2013/7907)► XXX Xxxxx Xxxx Başvurusu (2013/2482)
Madde 95- Neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence
(1) İşkence fiilleri, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıfla- masına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğma- sına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, yarı oranın- da artırılır.
(2) İşkence fiilleri, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
B-42 m.96 Türk Ceza Kanunu
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat ar- tırılır.
(3) İşkence fiillerinin vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre sekiz yıldan onbeş yıla ka- dar hapis cezasına hükmolunur.
(4) İşkence sonucunda ölüm meydana gelmişse, ağırlaştırılmış müeb- bet hapis cezasına hükmolunur.
Madde 96- Eziyet
(1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleş- tiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak du- rumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı,
İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ceza- sına hükmolunur.
İçtihat.
►0.XX 14.07.2014, E. 2013/20172, K. 2014/18515; Sanıkların
katılan P.U a yönelik kasten yaralama şeklinde gerçekleştirdikleri eylemlerin TCK m.96 uyarınca tanımlanan eziyet suçunu oluştur- duğu gerekçesiyle sadece eziyet suçundan hüküm kurulması gerek- tiği yönünde karar verilmştir. ►00.XX 28.01.2013, E. 2012/13107,
K. 2013/658; Sanığın, ceza evine konulan mağdurları jiletle tehdit etmek suretiyle banyoya götürüp iki kez soğuk suyla duş aldırdığı ve elbise askısı ile dövdüğü, ayrıca koğuşta bulundukları sırada komiklik yapıp beni eğlendirin diyerek şarkı söylemelerini ve oyna- malarını istediği, mağdurların kabul etmemesi üzerine onları tek- rar dövdüğü şeklinde süreklilik arz eden eylemlerin her bir mağdur yönünden TCK’nın 96/2-a maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğu yönünde karar verilmiştir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlâli
Madde 97- Terk
(1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.98
(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hük- molunur.
1)İçtihat
►CGK 20.3.2018, E. 2015/986, K. 2018/102; Sanığın, aynı iş ye- rinde çalıştığı bir erkekle girdiği ilişki sonucu hamile kaldığı, ai- lesinden bu durumu gizlediği, 21.12.2012 gecesi, evdekilere haber vermeden saat 05.00 sıralarında evinden dışarı çıktığı, dışarıda doğum yaptıktan sonra mağdur bebeğini evinin yakınlarında bu- lunan çöp konteynerinin içine, plasenta ve göbek kordonunu ayır- madan çöplerin arasına bırakarak ikametine döndüğü, temizlik gö- revlisinin mağdur bebeğin bulunduğu konteyneri çöp kamyonuna devireceği sırada, çöp konteynerinin içinde çöplerin arasında kanlı ve kıpırdayan mağduru son anda fark ettiği, çöp kamyonuyla vakit kaybetmeksizin Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkla-rı Has- tanesine götürdükleri, yaşamsal tehlike geçiren mağdurun, yoğun bakımda yapılan uzun tedavi sonucu sağlığına kavuşturulabildiği olayda; bebeği, en kötü hijyen şartlarına sahip yerlerden olan çöp konteynerine bırakan sanığın asıl amacının terk olmadığı, kasten nitelikli öldürme suçuna teşebbüsü oluşturacağı, sanığın bebeğini geçici olarak çöp konteynerine bıraktığı ve banyo yapıp giysileri- ni değiştirdikten sonra bıraktığı yerden alacağı şeklindeki savun- malarının cezadan kurtulmaya yönelik olduğundan itibar edile- meyeceği kabul xxxxxxxxxxx.x0.XX 12.05.2016, E. 2016/5394, K. 2016/9879; Katılan ...’ı annesi sanığa bırakarak duruşma salonun- dan uzaklaşması sonrasında, sanığın da katılana bakamayacağını söyleyerek İlçe Emniyet Müdürlüğüne bırakması şeklinde gerçekle- şen olayda, suçun “kendi haline terk” unsurunun gerçekleşmemesi ve eylemin bakım ve gözetime yönelik yükümlülüklerine aykırılık oluşturmaması sebebiyle bu davranışın TCK’nın 233. maddesinde düzenlenen aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlal suçu- nu da oluşturmaması karşısında, TCK x.00’xx xxxxxxxxxx “Terk” suçunun oluşmadığına karar verilmiştir.
Madde 98- Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi
(1) Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye hal ve ko- şulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhal ilgili ma- kamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dola- yısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
İçtihat
►0.XX 18.01.2016, E. 2015/27008, K. 2016/615; Sanıkların, üze-
rine sıcak su dökülmesi sebebiyle yaralanan yaşı küçük çocukla- rı olan mağdur S. G.’i hastaneye götürmek veya 112 acil servisi
B-42 m.99 Türk Ceza Kanunu
aramak yerine, kendi imkanları ile çocuğun yanan yerlerini suya tutma ve komşularından aldıkları merhemle tedavi etme şeklinde gerçekleşen olayda, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmiş- tir. ►0.XX 6.12.2010, E. 2009/20201, K. 2010/32787; 9 yaşındaki
ölen A. H.’ın dereye yüzmek için girdiği fakat suyun derin kısımla- rında yüzemeyerek çırpınmaya başladığı, onunla birlikte yüzmeye giden arkadaşları 11 yaşındaki B.’ın ardından da H.’in öleni kur- tarmak amacıyla suya girdikleri ancak kurtaramadıkları, bu duru- mu gören 15 yaşındaki sanığın, suya batan ölene yardım etmemesi veya kurtarılabilmesi için yetkili kurumlara bildirim yükümlülüğü- nü yerine getirmemesi eylemlerinin TCK x.00’xx xxxxxxxxxx “Yar- dım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi” suçunu oluşturmadığına karar verilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çocuk Düşürtme, Düşürme veya Kısırlaştırma
Madde 99- Çocuk düşürtme
(1) Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebe- lik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocu- ğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Birinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımın- dan bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halin- de, onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) İkinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) Rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi halinde; iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yukarıda- ki fıkralarda tanımlanan diğer fiiller yetkili olmayan bir kişi tarafından işlendiği takdirde, bu fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırı- larak hükmolunur.
(6) Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.100
Madde 100- Çocuk düşürme
(1) Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi halinde, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmo- lunur.
1) İçtihat.
►0.XX 5.04.2011, E. 2010/14557, K. 2011/2772; Müşteki ile evli
ve 28 haftalık hamile olan şüphelinin, müşteki ile tartışması üzeri- ne evi terk ederek sağlık kontrollerine gitmemesi üzerine, ebesi ile yaptığı telefon görüşmesinde evde düşük yaptığını söylediği olayda kamu davasının açılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde ka- rar verilmiştir.
Madde 101- Kısırlaştırma
(1) Bir erkek veya kadını rızası olmaksızın kısırlaştıran kimse, üç yıl- dan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, kısırlaştırma işlemi yapma yetkisi olmayan bir kimse tarafından yapılırsa, ceza üçte bir ora- nında artırılır.
(2) Rızaya dayalı olsa bile, kısırlaştırma fiilinin yetkili olmayan bir kişi tarafından işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hük- molunur.
ALTINCI BÖLÜM
Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar
Madde 102- Cinsel saldırı
(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçek- leştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuş- turmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kö- tüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulundu- ğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
B-42 m.102 Türk Ceza Kanunu
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı ora- nında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Cinsel saldırı
MADDE 102. - (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut doku- nulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle iş- lenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bu- lunan bir kişiye karşı,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
(5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozul- ması halinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmo- lunur.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü ha- linde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
2) 2014-6545 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 58 – 5237 sayılı Kanunun 102 nci maddesi aşağıdaki şe- kilde değiştirilmiştir.
“MADDE 102- (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut doku- nulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sar- kıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle ger- çekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruş- turma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.102
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bu- lunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bu- lunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yarala- ma suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâ- linde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.”
3) İçtihat.
►CGK 27.3.2018, E. 2017/938, K. 2018/119; Sanığa “çabuk ol,
işini bitir” diyerek birlikte suç işleme kararını ortaya koyan ve sanığın gerçekleştirdiği eylemde üstlendiği görev ile fiilin işleni- şi üzerinde diğer sanıkla birlikte hâkimiyet kuran sanığın, nitelikli cinsel saldırı suçuna iştirak ettiği, bu bağlamda nitelikli cinsel sal- dırı suçunu birden fazla kişi ile birlikte işleyen sanık hakkında ilgili maddenin uygulanmasının isabetli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
►CGK 27.3.2018, E. 2015/255, K. 2018/120; Küçük bir yerleşim yerinde yaşayan ve henüz 17 yaşının içinde olup mağdureden sa- dece 2 yıl 3 ay büyük olan sanığın içinde bulunduğu sosyal ortam, eğitim düzeyi ve kişisel özellikleri gözetildiğinde, mağdure ile cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı hal ol- maksızın girdiği cinsel ilişki sonucunda mağdurenin ruh sağlığının bozulacağını öngöremeyeceği ve TCK’nın 23. maddesi gereğince ortaya çıkan bu ağır neticede taksir derecesinde dahi kusurunun bulunmaması sebebiyle cezasının TCK’nın 103/6. maddesi kapsa- mında artırılamayacağı, ancak ruh sağlığının bozulması şeklinde ortaya çıkan zararın TCK’nın 61. maddesi uyarınca sonuç ceza bakımından sanığın kazanılmış hakkı gözetilmek suretiyle cezanın bireyselleştirilmesinde dikkate alınması gerektiği kabul edilmelidir.
►CGK 23.1.2018, E. 2014/844, K. 2018/17; Ortaokuldan mezun olan, küçük bir ilçede yaşayan ve henüz 17 yaşının içinde olup mağdureden sadece 2 yıl 8 ay büyük olan sanığın içinde bulundu- ğu sosyal ortam, eğitim düzeyi ve kişisel özellikleri gözetildiğinde, mağdureye karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı hal olmaksızın gerçekleştirdiği cinsel davranışlar sonucunda mağdurenin ruh sağlığının bozulacağını öngöremeye- ceği ve TCK’nın 23. maddesi gereğince ortaya çıkan bu ağır ne-
B-42 m.103 Türk Ceza Kanunu ticede taksir derecesinde dahi kusurunun bulunmaması sebebiyle cezasının TCK’nın 103/6. maddesi kapsamında artırılamayacağı,
ancak ortaya çıkan zararın TCK’nın 61. maddesi uyarınca ceza- nın bireyselleştirilmesinde dikkate alınması gerektiği kabul edil- xxxxxxx.x0.XX 8.01.2018, E. 2017/6890, K. 2018/20; Katılan ile eşi olan sanığın tartışmaları ve bunun üzerine yatak odalarında sanığın katılanın üzerine çullandığı, katılanın odadan çıkmasına izin vermeyerek kapıyı kilitlediği, müşterek çocuklarının odanın camını kırarak sonlandırdığı olayda, nitelikli cinsel saldırı suçu- nun teşebbüs aşamasında kaldığı yönünde karar verilmiştir. ►14. CD 7.12.2017, E. 2015/218, K. 2017/6281; Mağdurenin vücuduna temasta bulunmaksızın kendisinden hoşlandığını ve ilişkiye gir- mek istediğini söylemesi şeklindeki eyleminin TCK’nın 105. mad- desinde düzenlenen cinsel taciz suçunu bu olaydan iki gün sonra mağdureye sarılarak öpmeye çalışması şeklindeki eyleminin ise aynı Kanunun 102/1. maddesinde düzenlenen basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu ve bu suçlardan ayrı ayrı mahkumiyet hüküm- leri kurulması yönünde karar xxxxxxxxxxx.x00.XX 8.11.2017, E. 2014/10329, K. 2017/5421; Katılanın, sanığın ilk ifadesinde ken- disini öpmek istediğini söylemesinin ardından elleriyle omuzları- nı tuttuğunu, sonraki ifadesinde ise iki elini yana açması üzerine kollarından tutarak ittirdiğini belirtmesi karşısında eksik inceleme ile cinsel taciz suçundan hüküm kurulması gerekçesiyle bozma ka- rarı verilmiştir. ►00.XX 7.11.2017, E. 2017/2005, K. 2017/5375; Sanığın, yeğeniyle cinsel ilişkiye girmesi teklifinde bulunup, elini cinsel organına doğru götürdüğünü beyan ettiği olayda, sanığın eyleminin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğuna karar verilmiş- tir.►Case of Stübing v. Germany (43547/08)
Madde 103- Çocukların cinsel istismarı
(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düze- yinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmo- lunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fii- lin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuk- lara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etki- leyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması su- retiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere
Türk Ceza Kanunu B-42 m.103 hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olma- sı hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulundu- ğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafın- dan,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kul- lanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı ora- nında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Çocukların cinsel istismarı
MADDE 103. - (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıl- dan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi et- kileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel dav- ranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla ka- dar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanıl-
B-42 m.103 Türk Ceza Kanunu mak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara kar- şı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yarala- ma suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozul- ması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hük- molunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmo- lunur.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 12. - Türk Ceza Kanununun 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kulla- nılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçek- leştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
3) 2014-6545 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 59 – 5237 sayılı Kanunun 103 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 103- (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel is- tismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun fa- ilinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel is- tismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlik- te fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi et- kileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel dav- ranışlar,
anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olma- mak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
Türk Ceza Kanunu B-42 m.103
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bu- lunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bu- lunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan ki- şiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara kar- şı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrala- ra göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yarala- ma suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâ- linde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.”
4) Anayasa Mahkemesi’nin 12/11/2015 tarihli, 2015/26 E., 2015/100 K. sayılı kararı.
Bu maddenin ikinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 12/11/2015 tarihli ve E.: 2015/26, K.: 2015/100 sayılı Kararı ile iptal edil- miş olup, Kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 11/12/2015 ta- rihinden başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi hüküm altına alınmıştır.
5) Anayasa Mahkemesi’nin 26/5/2016 tarihli ve E.: 2015/108, K.: 2016/46 sayılı Kararı.
Bu maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan ‘…ta- mamlamamış…’ sözcüğü yönünden (1) numaralı fıkranın birinci ve ikinci cümleleri Anayasa Mahkemesi’nin 26/5/2016 tarihli ve E.: 2015/108, K.: 2016/46 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olup, Kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 13/7/2016 tarihinden başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi hüküm altına alınmıştır.
6) 2016-6763 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 13- 5237 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümleleri aşağıdaki şekilde yeniden dü- zenlenmiş, fıkraya ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağı- daki cümle eklenmiş ve maddenin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ceza- sına hükmolunur.”
B-42 m.104 Türk Ceza Kanunu
“Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıl- dan az olamaz.”
“(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulma- sı suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı ol- mamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.”
7) İçtihat.
►0.XX 22.02.2018, E. 2014/4293, K. 2018/1468; Sanığın mağ-
dureyi duvara dayayarak dudaklarından öpmeye çalıştığı, bir süre sonra sanığın tekrar mağdureye yanaşarak öpmek istediği, eliyle mağdurenin bacaklarını ve göğüslerini okşamaya çalıştığı, yine bir süre sonra sanığın bıçağı mağdurenin boğazına dayayarak öpmeye çalıştığı, bu şekilde birçok kez mağdureye karşı cinsel istismarda bulunduğu olayda, sanığın eylemlerinin TCK m.103’te düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğuna karar verilmiştir.
►00.XX 22.02.2018, E. 2017/6641, K. 2018/1268; Suça sürük-
lenen çocuğun, olay günü altı yaşı içerisinde bulunan mağdureyi ağaçlık alana zorla götürdüğü mağdureyi darp edip bıçak göster- diği, ellerini arkadan bağladığı, mağdurenin direncini bu şekilde kırdıktan sonra soyup cinsel organını mağdurenin cinsel organı- na sürttüğü, bir süre sonra boşalması üzerine eylemini tamamla- yarak olay yerinden ayrıldığı olayda, sanığın eyleminin çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğu, eylemin nitelikli boyu- ta ulaştırılma imkanı olmasına rağmen bu yönde hareket edilme- mesi sebebiyle olayda teşebbüsten söz edilemeyeceği, çocuğun eylemine uyan TCK’nın 103/1, 103/4, 31/3. maddeleri uyarınca ceza verilmesi yönünde karar verilmiştir. ►00.XX 12.12.2017, E. 2017/3381, K. 2017/6395; Mağdurenin soyut beyanı, olayın hemen akabinde şikayetçi olmaması, başkaca inandırıcı delil bulunama- ması sebebiyle mağdure ile aralarında daha önceden duygusal anlamda ilişki bulunan sanığın, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan beraatine karar verilmiştir.
Madde 104- Reşit olmayanla cinsel ilişki
(1) Xxxxx, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üst- lenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmak- sızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.104
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Reşit olmayanla cinsel ilişki
MADDE 104. - (1) Xxxxx, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fail mağdurdan beş yaştan daha büyük ise, şikâyet koşulu aranmaksızın, cezası iki kat artırılır.
2) Anayasa Mahkemesinin 23.11.2005 tarihli 2005/103 E. 2005/89 K. sayılı kararı.
5237 sayılı “Türk Ceza Kanunu”nun 104. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
3) 2014-6545 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 60 – 5237 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “altı aydan iki” ibaresi “iki yıldan beş” şeklin- de değiştirilmiş, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlen- miş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tara- fından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
“(3) Xxxxx, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.”
4) İçtihat.
►00.XX 16.11.2017, E. 2017/5849, K. 2017/5693; Suç tarihinde
mağdurenin on altı yaşında olduğu anlaşıldığından, onunla cinsel ilişkiye giren şüphelinin eyleminin reşit olmayanla cinsel ilişki su- çunu oluşturduğundan bahisle şikayet yokluğu sebebiyle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, TCK’nın 103/2. maddesinde düzenlenen çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturup mevcut delillerin kamu davası açılmasını gerek- tirir nitelikte bulunduğuna karar verilmiştir. ►00.XX 17.10.2017,
E. 2016/6259, K. 2017/4808; Sanığın, para karşılığı bir çok erkek- le birlikte olan mağdureye yönelik eylemini zorla işlediğine dair mağdurenin soyut beyanlarından başka cezalandırılmasına yeter, hertürlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ve mevcut haliyle eylemin 5237 Sayılı TCK’nın 104/1. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu göze- tilerek bu suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde çocuğun nite- likli cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir. ►00.XX 15.06.2017, E. 2017/985, K. 2017/3351; Suç tarihinde onbeş-onsekiz yaş aralı- ğında, zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayabilecek olan mağdurenin, sanıklarla rızasıyla ilişkiye girmesi eyleminin, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturacağı, söz konusu su- çun kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu ve mağdure ile annesi
B-42 m.105 Türk Ceza Kanunu
müşteki sanıklardan şikayetçi olmadıklarını ifade etmeleri üzerine suçun oluşmadığına karar verilmiştir.
Madde 105- Cinsel taciz
(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdu- run şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağla- dığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafın- dan,
c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak sure- tiyle,
d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
e) Teşhir suretiyle,
işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Cinsel taciz
MADDE 105. - (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nü- fuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 13. - Türk Ceza Kanununun 105 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(2) Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak su- retiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan ya- rarlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
3) 2014-6545 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 61 – 5237 sayılı Kanunun 105 inci maddesinin birinci fık- rasında yer alan “hükmolunur” ibaresi “, fiilin çocuğa karşı işlen-
Türk Ceza Kanunu B-42 m.105 mesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Suçun;
a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan ki- şiler tarafından,
c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolay- lıktan faydalanmak suretiyle,
e) Teşhir suretiyle,
işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı ora- nında artırılır.
Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.”
4) İçtihat.
►00.XX 7.12.2017, E. 2015/218, K. 2017/6281; Mağdurenin vü-
cuduna temasta bulunmaksızın kendisinden hoşlandığını ve ilişki- ye girmek istediğini söylemesi şeklindeki eyleminin TCK’nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu bu olaydan iki gün son- ra mağdureye sarılarak öpmeye çalışması şeklindeki eyleminin ise aynı Kanunun 102/1. maddesinde düzenlenen basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu ve bu suçlardan ayrı ayrı mahkumiyet hüküm- leri kurulması yönünde karar verilmiştir. ►00.XX 8.11.2017, E. 2015/43173, K. 2017/12615; Ele geçirilen görüntülerde, bir erkek ve kadının cinsel birleşmesinin yanı sıra birden fazla kadının ci- simle yaptıkları müstehcen görüntülerin bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın yaşı büyük mağdura cep telefonu ile gönder- miş olduğu müstehcen videoların doğal olmayan ilişki türleri çer- çevesinde değerlendirilemeyeceği, sanığın eyleminin cinsel taciz boyutunda kaldığına karar verilmiştir. ►14. CD 14.6.2017, E. 2014/6837, K. 2017/3304; Sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında müştekinin cep telefonuna cinsel içerikli mesaj gön- dermesi, sıkça arama zincirleme biçimde cinsel taciz suçunu oluş- turur; ayrıca huzur ve sükünu bozma suçundan (TCK 123) hüküm kurulamaz. ►00.XX 14.06.2017, E. 2014/6837, K. 2017/3304;
Sanığın müştekinin cep telefonuna cinsel içerikli mesajlar gönder- me, sık sık arama şeklindeki eylemleri, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu değil, cinsel taciz suçunu oluşturur.
B-42 m.106 Türk Ceza Kanunu
YEDİNCİ BÖLÜM
Hürriyete Karşı Suçlar
Madde 106- Tehdit
(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvar- lığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük ede- ceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası- na hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlı- ğına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.
1) İçtihat.
►0.XX 8.03.2018, E. 2014/26783, K. 2018/4599; Sanığın, ka-
tılanın evinin önünde av tüfeği ile havaya doğru üç el ateş ettiği olayda, sanığın eyleminin TCK’nın 106/2-a maddesinde tanımla- nan silahla tehdit ve aynı Kanunun 170/1-c maddesinde tanımla- nan genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını oluş- turduğu, TCK’nın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren silahla tehdit suçunun uygulanmasına karar verilmiştir. ►0.XX 8.03.2018, E. 2018/1165, K. 2018/4743; Sanık ...’ın mağdur X. A.
‘ın dükkanına gelerek, mağdurun eşinin kendisine olan borcunu istediği, mağduru yaraladığı, “ölüm anını beklersin, parayı öde- mezsen Balçovada rahat gezemezsin” diyerek tehdit ettiği, silahı mağdurun başına dayararak “parayı ödemezsen seni öldürürüm” dediği olayda, sanığın mağdura yönelik tehdit eylemlerinin aynı yer ve zamanda, birbirini takip eden söz ve davranışlarla gerçek- leştirildiği gerekçesiyle tek bir tehdit suçunun oluştuğu yönünde karar verilmiştir. ►0.XX 22.02.2018, E. 2018/581, K. 2018/3577; sanık ...’ın kız kardeşi olan müştekiye “o...” diyerek alenen xxxxxxx ettiği ve kız kardeşini tekmeleyerek basit tıbbi müdahale ile gideri- lebilecek şekilde kasten yaraladığı...” olayda, tehdit suçundan ku- rulan hükmün kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Türk Ceza Kanunu B-42 m.107
Madde 107- Şantaj
(1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yap- mayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Şantaj
MADDE 107. - (1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapa- cağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykı- rı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
2) 2005-5377 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 14. - Türk Ceza Kanununun 107 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(2) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir ki- şinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.
3) İçtihat.
►00.XX 24.05.2017, E. 2015/17241, K. 2017/4259; Evli olan sa-
nıklar S. ve N.’ın, katılan ...’e, talep ettikleri miktardaki parayı ver- mediği takdirde, cinsel içerikli özel konuşmalarını içeren ve gizlice kaydedilen ses kaydını ifşa edecekleri tehditleriyle TCK’nın 107/2. fıkrasındaki şantaj suçunu işledikleri yönünde karar verilmiştir.
►00.XX 16.05.2017, E. 2015/15634, K. 2017/3998; Sanığın üvey
teyzesi olan katılanın bilgisayarını tamir ettiği sırada bilgisi dışın- da casus program yükleyerek katılanın resimlerini ve belgelerini aldığı ve fotoğraflar üzerinde görüntü düzenleme programı vasıtası ile fotoğrafları yarı çıplak hale getirdiği, kendisi ile cinsel ilişkiye girmediği takdirde bu fotoğrafları akrabalarına göstermekle tehdit ederek şantajda bulunduğu, daha sonra fotoğrafları katılanın akra- balarına dağıttığı iddia edilen olayda, sanığa isnat edilen fiillerin gerçekleştiğinin kabulü halinde şantaj suçu oluşacaktır. ►0.XX 9.03.2017, E. 2017/11, K. 2017/7254; Sanığın, katılana yönelik “Bu iş büyüyecek, o koltuğu kaybedeceksin, bizimde elimizde bir- şeyler var, o seçim zamanı dağıtılmayan gazete tarayıcıdan tarandı herkese yollanacak, herkes bilsin” biçimindeki mesajda şantaj su- çunun “yarar sağlama” öğesinin ne şekilde gerçekleştiği açıkça gösterilip tartışılmadığı gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
B-42 m.108 Türk Ceza Kanunu
Madde 108- Cebir
(1) Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına mü- saade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten ya- ralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.
1) İçtihat.
►0.XX 18.04.2016, E. 2014/1543, K. 2016/7451; Sanığın, katıla-
nın ikametgahına saat 20.30 sıralarında gelerek kapıyı açmaması üzerine, yan dairenin kapısını kırarak katılanın evinin balkonuna geçtiği, balkon kapısına zarar vererek eve girdiği, rıza hilafına girdiği evde yaklaşık iki saat boyunca kaldığı, bu zaman zarfında katılanı tehdit ettiği, yaraladığı, telefonla kolluk güçlerini arama- sına mani olmak için cep telefonunu kırdığı olayda, suçun işleniş şekli, kasta dayalı kusurun ve meydana gelen tehlikenin ağırlığı, suç işleme saiki nazara alınarak hükmolunan cezaların alt sınırdan ayrılarak belirlenmesi gerektiği yönünde karar verilmiştir. ►0.XX 2.02.2011, E. 2009/26, K. 2011/915; Mağdur Başbakan X.X.X.’xx,
halka hitap etmek üzere tören alanına gelip halkı selamladığı sı- rada, protesto için bir araya gelen sanıkların, slogan ve mağduru hedef alarak uygun mesafeden çok sayıda yumurta attıkları, ancak güvenlik güçlerinin engellemesi nedeniyle isabet ettiremedikleri, daha sonra guruba müdahale edildiği ve mağdurun konuşmasını gerçekleştirdiği olayda, cebir kullanma eylemi kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla işlenmiş ise, cebir kullanma suçunu değil, TCK.nın 265. maddesinde düzenlenen “gö- revi yaptırmamak için direnme suçunu”, bir kimseyi siyasi düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlamak ya da açıklamaktan men et- mek için işlendiği taktirde ise, TCK.nın 115. maddesinde belirtilen “düşünce ve kanaat özgürlüğünün kullanılmasını engelleme suçu- nu” oluşturucağı yönünde karar verilmiştir.
Madde 109- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar ha- pis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kul- lanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Xxxxxxx yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
Türk Ceza Kanunu B-42 m.110
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat ar- tırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına ne- den olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama su- çunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
1) İçtihat.
►CGK 15.01.2019, E. 2017/548, K. 2019/1; Sanığın, yolda cep telefonu ile konuşarak yürüyen mağdurenin önünü kesip cep telefo- nunu zorla alarak cebine koyduğu, ardından mağdureye vurmaya başladığı ve saçından tutarak yol kenarından 23 metre uzaklıkta bulunan boş araziye kadar sürüklediği olayda, sanığın eylemleri yağma suçunu ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluş- turur. ►0.XX 15.03.2018, E. 2018/498, K. 2018/1213; Sanık ’e
TCK’nın 109/2. maddesi uyarınca temel ceza takdir edildikten sonra sanık sayısı sebebiyle ceza artırılırken, suça özgülenmiş bir silah kullanılmadığı, mağdurun el ve ayaklarının bağlanma- sında kullanılan ip ve ağzını kapatmada kullanılan koli bandının silah sayılamayacağı gerekçesiyle sanık hakkında ayrıca TCK’nın 109/3-a maddesinin uygulanmaması gerektiği şeklinde karar veril- miştir. ►00.XX 8.02.2018, E. 2015/390, K. 2018/756; Sanıkların, müştekilerin oturduğu evin önüne gelip kapıyı çalmaya başladık- ları, kapının açılmaması üzerine hızlı şekilde vurmaya devam edip “T.’yi verin onu alacağız, dövdürmek neymiş göreceksiniz” diye bağırdıkları, bu sırada müştekilerin evden çıkmadıkları, kapının açılmadığını gören sanıkların pencere camını kırıp içeriye girmek istedikleri sırada müşteki S.’ın pencereyi kapattığı ve bir süre son- ra olay yerine gelen jandarma görevlilerini fark eden sanıkların eve giremeden araçla ayrıldıkları olayda, kişiyi hürriyetinden yok- sun kılma suçunun icrai hareketlerine başlanılmaması gerekçesiyle söz konusu suçun oluşmadığı yönünde karar verilmiştir.
Madde 110- Etkin pişmanlık
(1) Yukarıdaki maddede tanımlanan suçu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksı- zın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
1) İçtihat.
►0.XX 13.03.2018, E. 2014/9361, K. 2018/1793; Sanığın
eylem sırası ve sonrasında katılanın şahsına zarar verme- mesi gerekçesiyle, sanık lehine 5237 Sayılı TCK’nın 110. maddesinin uygulanması gerektiğine karar verilmiştir. ►14. CD 11.01.2018, E. 2014/11847, K. 2018/229; Sanığın, darp
ederek şahsına zarar verdiği mağduru kendiliğinden serbest
B-42 m.111 Türk Ceza Kanunu
bırakmayıp, mağdurun telefonda görüştüğü şahsın araması üzerine mahalline gelen polis memurları tarafından kurtarıl- dığı olayda, 5237 Sayılı TCK’nın 110. maddesi uyarınca etkin pişmanlık unsurlarının oluşmadığına karar verilmiştir. ►14. CD 2.11.2017, E. 2014/11862, K. 2017/5318; Sanığın, diğer
sanıklarla birlikte cebir kullanmak suretiyle araca bindirdiği mağdureyi bir süre alıkoymasının ardından diğer sanıklardan kurtarıp kendi evinde gecelemesini sağladıktan sonra ertesi sabah kolluğa teslim ettiği ve olayda mağdurenin yaralanma- sının da basit tıbbi müdahaleyle iyileşebilecek şekilde olduğu anlaşıldığından, sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 110. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygu- lanmasına karar verilmiştir.
Madde 111- Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması
(1) Tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçla- rının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Madde 112- Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi
(1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir dav- ranışla;
a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı ola- rak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,
b) Kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına,
c) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklen- tilerine girilmesine veya orada kalınmasına,
engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Eğitim ve öğretimin engellenmesi
MADDE 112. - (1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla;
a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,
b) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına,
Engel olunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2) 2014-6529 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 12- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu- nun 112 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değişti- rilmiştir.
“Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi
MADDE 112- (1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka ay- kırı başka bir davranışla;
Türk Ceza Kanunu B-42 m.113
a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,
b) Kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına,
c) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına,
engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar ha- pis cezasına hükmolunur.”
3) İçtihat.
►00.XX 7.02.2017, E. 2016/777, K. 2017/776; Sanık ...’nun diğer
sanık ... ile birlikte eğitim ve öğretim hakkını engellemek amacıyla girdiği sınıfta, öğretim görevlisi olan mağdur ...’nun eline vurmak suretiyle yaralama eyleminde bulunduğu, mağdurun kasten yara- lanması eyleminin, cebir, tehdit kullanarak eğitim öğretime engel olma suçunu oluşturduğu yönünde karar verilmiştir.
Madde 113- Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi
(1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir dav- ranışla;
a) Bir kamu faaliyetinin yürütülmesine,
b) Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek ku- ruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına,
engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
1) RG’de yayınlanan ilk metin.
Kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları- nın faaliyetlerinin engellenmesi
MADDE 113. - (1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka ay- kırı başka bir davranışla, kamu kurumu faaliyetinin yürütülmesine engel olunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2) 2014-6529 sK ile yapılan değişiklik.
MADDE 13- 5237 sayılı Kanunun 113 üncü maddesi başlığıyla bir- likte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi MADDE 113- (1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka ay- kırı başka bir davranışla;
a) Bir kamu faaliyetinin yürütülmesine,
b) Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek ku- ruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına,
engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar ha- pis cezasına hükmolunur.”
3) İçtihat.
►0.XX 6.06.2017, E. 2016/10702, K. 2017/16805; Suçun, 5237
Sayılı TCK’nın 113/1-a maddesinin yürürlüğe girmesinden önce işlenmesi ve değişiklikle birlikte atılı suça dair olarak öngörülen