Sigorta teknik karşılıklarının vergisel etkileri Levent Atakan
Sigorta teknik karşılıklarının vergisel etkileri Xxxxxx Xxxxxx
I. Bazı sigortacılık terimleri
Sigorta: Kişi ve kurumların bazı şartlar altında karşılaşacakları zarara veya gelir kaybına yol açan olayların maddi sonuçlarından kendilerini korumak için belli bir prim karşılığında risklerini devrettiği anlaşmadır.
Poliçe: Sigortacının, belli bir prim karşılığı sigorta ettirenin para ile ölçülebilir menfaatine zarar gelmesi halinde tazminat vermeyi veya hayat sigortalarında bir miktar para ödemeyi taahhüt ettiği bir akittir.
Riziko: Sigortadan faydalanan veya sigorta ettiren kimsenin kanunla yasak edilmiş ve ahlaka aykırı fiilleri dışında doğabilecek her türlü zararlardır.
Xxxxxxx Xxxxx: Sigortacının sigorta sözleşmesi ile üzerine aldığı rizikoya karşılık sigortalının ödediği ücrettir. Teminat: Sigortacının sigortalıya rizikonun gerçekleşmesi halinde vermeyi taahhüt ettiği güvencedir.
Aktüer: Sigortacılık tekniği ile buna ilişkin yatırım, finansman ve demografi konularında olasılık ve istatistik teorilerini uygulayarak, yasal düzenlemelere uygun prim, rezerv ve kar paylarını hesaplayarak tarife ve teknik esasları
hazırlayan kişilerdir.
Reasürans (Mükerrer Sigorta): Sigortacının, sigorta ettiği menfaatleri dilediği şartlarda tekrar sigorta ettirmesidir. Sigorta şirketleri, teminat verdikleri rizikolarda büyük hasarların aynı zamana gelme ihtimaline karşı hasar ödemelerinde zorlanmamak için mükerrer sigorta yaptırırlar.
II. 2008 yılında Türkiye’de sigorta sektörü
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğinin (TSRŞB) 2008 yılı faaliyet raporuna göre 2008 yılı sonu itibariyle sigorta sektörde faaliyet gösteren 59 sigorta şirketi bulunmaktadır. Bu şirketler tarafından üretilen sigorta prim geliri 2008 yılında cari fiyatlarla bir önceki yıla göre %7,76 oranında artarak 00.000.000.000,00 TL olmuştur. Dolar
bazında ise prim geliri bir önceki yıla göre %7,83 oranında artmıştır. Aynı dönemde küresel ekonomik krizin etkisiyle Avrupa Birliği’nde sigorta sektörünün prim büyüklüğü 1.65 trilyon dolardan 1.61 trilyon dolara düşerek dolar bazında
%6,7 reel düşüş göstermiştir.
Küresel ekonomik kriz etkilerini 2009 yılında Türk sigorta sektöründe de gösterse de sigorta sektörü Türkiye’de gelişmekte olan bir sektör olup, ülkemizde diğer sektörlerin ihtiyaç duyduğu güvenceleri sağlamaktadır.
Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse 2008 yılında ülkemizdeki sigorta şirketleri tarafından toplam 13.780 milyar TL
teminat verilmiş olup, bu tutar GSYİH’nın yaklaşık 15 katıdır. Bu oran sigorta şirketlerinin reel ekonominin çarklarının çalışması için sağladığı güvencenin ve sigortacılık sektörünün ülkemiz ekonomisi için ne kadar önemli olduğunun göstergesidir.
A member firm of Xxxxx & Young Global Limited
III. Sigorta teknik karşılıkları
Sigorta teknik karşılıkları; sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin sigorta sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerini gerekli olduğu durumda yerine getirebilmeleri için belirli kriterler esas alarak sigorta primleri üzerinden ayırdıkları karşılıklardır.
Bir riskin sigorta şirketince üstlenildiği ve bu riskin gerçekleştiği durumda riske ilişkin teminatın sigorta şirketince yerine getirilebilmesi yani sigortalıya zararının ödenebilmesi için bu risklerin gerçekleşme ihtimalleri dikkate alınarak ödenecek tutarlar için sigorta şirketlerince karşılık ayrılması gereklidir.
Karşılıklar sigorta şirketlerince yasal düzenlemeler dışında (Sigortacılık Kanunu hükümleri uyarınca karşılık ayrılması zorunludur.) ekonomik nedenlerle de ayrılmaktadır.
A. Sigorta teknik karşılıklarına ilişkin Sigortacılık Kanunu’nda yer alan düzenlemeler
14 Haziran 2007 tarih ve 26552 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5684 Sayılı Sigortacılık
Kanunu’nun “Teknik karşılıklar” başlıklı 16’ncı maddesinde teknik karşılıklara ilişkin açıklamalara yapılmıştır. İlgili maddenin 1’inci fıkrasında sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin sigorta sözleşmelerinden doğan yükümlülükleri için, ilgili maddede belirtilen esaslara göre yeteri kadar karşılık ayırmasının zorunlu olduğu ifade edilirken, 2 ila 7’nci fıkralarda teknik karşılıkların tanımlarına yer verilmiş, 8’inci fıkrada reasürör payına ilişkin olarak düzenlemede bulunulmuş ve ilgili maddenin 9’uncu (son) fıkrasında ise teknik karşılıklara ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği ifade edilmiştir.
Yukarıda bahsi geçen 16’ncı maddenin 2 ila 7’nci fıkralarında yer alan teknik karşılıklara sırasıyla aşağıda yer verilmektedir.
1. Kazanılmamış primler karşılığı (KPK)
Kazanılmamış primler karşılığı yürürlükte bulunan her bir sigorta sözleşmesine ilişkin olarak yazılan brüt primin gün esasına göre takip eden hesap dönemine veya dönemlerine sarkan kısmından; yürürlükte bulunan yıllık hayat sigortaları ile süresi bir yılı aşan birikim priminin de alındığı hayat sigortalarında ise yazılan brüt primlerden varsa birikime ayrılan kısım düşüldükten sonra kalan tutarın takip eden döneme veya dönemlere sarkan kısmından oluşan karşılıktır.
Kanunda gün esasına göre karşılık hesaplaması mümkün olmayan reasürans ve retrosesyon işlemlerinde, sekizde bir esasına göre kazanılmamış primler karşılığı ayrılmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir.
2. Devam eden riskler karşılığı
Sigorta sözleşmesinin süresi boyunca üstlenilen risk düzeyi ile kazanılan primlerin zamana bağlı dağılımının uyumlu olmadığı kabul edilen sigorta branşlarında, ayrıca kazanılmamış primler karşılığının sigorta şirketinin taşıdığı risk ve beklenen masraf düzeyine göre yetersiz kalması halinde ayrılan karşılıktır.
3. Dengeleme karşılığı
Takip eden hesap dönemlerinde meydana gelebilecek tazminat oranlarındaki dalgalanmaları dengelemek ve katastrofik riskleri karşılamak üzere Hazine Müsteşarlığınca belirlenen branşlar için ayrılan karşılıktır.
Sigortacılık Kanununda Hazine Müsteşarlığının, bu karşılığı ikame edecek şekilde, belirlenen usûl ve esaslar çerçevesinde ihtiyat ayrılmasına karar verebileceği ifade edilmiştir.
4. Matematik karşılık
Matematik karşılık; bir yıldan uzun süreli hayat, sağlık, hastalık ve ferdî kaza sigortası sözleşmeleri için sigorta şirketleri tarafından sigorta ettirenler ile lehdarlara olan yükümlülüklerini karşılamak üzere sözleşme teknik esaslarında belirtilen, istatistiksel ve aktüeryal yöntemler kullanılarak hesaplanan karşılıklar ile taahhüt edilmişse, bu karşılıkların yatırıma yönlendirilmesi sonucu elde edilen gelirden sigortalılara ayrılan pay karşılıkları toplamıdır.
5. Muallâk tazminat karşılığı
Kayda geçmiş ancak ödenmemiş tazminat tutarları ile gerçekleşmiş ancak kayda geçmemiş tahmini tazminat tutarları ve bu tazminatlar ile ilgili yapılan gider karşılıkları ve bu tutarların yetersiz kalması durumunda yeterlilik için Müsteşarlıkça belirlenen esaslar çerçevesinde ayrılan ek karşılıklardır.
6. İkramiyeler ve indirimler karşılığı
Sigorta şirketlerinin ikramiye veya indirim uygulamasına gitmesi durumunda, carî yılın teknik sonuçlarına göre sigortalılar veya lehdarlar için ayrılan ikramiye ve indirim tutarları karşılığıdır.
B. Sigorta teknik karşılıklarına ilişkin Hazine Müsteşarlığı yönetmeliği
Hazine Müsteşarlığı, sigorta ve reasürans şirketlerinin mevcut ve muhtemel yükümlülüklerini karşılayacak miktarda teknik karşılık ayırmalarını sağlamak amacıyla 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 16’ncı maddesi ve 28.3.2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun 8’inci maddesinde kendisine tanınan yetkiyi kullanarak “Sigorta Ve Reasürans İle Emeklilik Şirketlerinin Teknik Karşılıklarına ve Bu Karşılıkların
Yatırılacağı Varlıklara İlişkin Yönetmelik” i hazırlamış; ve bu yönetmelik 07.08.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
İlgili yönetmeliğin bazı bölümleri 18.10.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik ile değiştirilmiş ve yönetmeliğin son hali 1.1.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
İlgili yönetmelikte sigorta şirketleri tarafından ayrılan;
- Kazanılmamış primler karşılığı,
- Devam eden riskler karşılığı,
- Muallak tazminat karşılığı
- Matematik karşılıklar
- Dengeleme karşılığı
- İkramiye ve indirimler karşılığı
hesaplama yöntemleri detaylı olarak açıklanmıştır.
C. Sigorta teknik karşılıklarına ilişkin Kurumlar Vergisi Kanunu’nda ve ilgili tebliğlerinde yer alan düzenlemeler
1. Kurumlar Vergisi Kanununda yer alan düzenlemeler
21.06.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İndirilecek giderler” başlıklı 8’nci maddesi kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. İlgili maddenin 1’nci fıkrasının (e) bendinde; sigorta ve reasürans şirketlerince bilanço gününde hükmü devam eden sigorta sözleşmelerine ilişkin sigorta teknik karşılıklarının kurumlar vergisi hesabında gider olarak dikkate alınabileceği ifade edilmiştir.
İlgili maddede yer alan karşılıklar sırasıyla;
a. Muallak hasar ve tazminat karşılıkları
Gider kaydedilebilecek olan muallak hasar ve tazminat karşılıkları Kurumlar Vergisi Kanununda; tahakkuk etmiş ve hesaben tespit edilmiş hasar ve tazminat bedelleri veya bu hesap yapılmamışsa hasar ve tazminatın ve bunlarla ilgili tüm masrafların tahmini değerleri ile gerçekleşmiş, ancak rapor edilmemiş hasar ve tazminat bedelleri ve bunlara ilişkin masraflardan, reasürör payı düşüldükten sonra kalan tutar ile saklama payına isabet eden muallak hasar karşılığı yeterlilik farkları olarak tanımlanmıştır.
b. Kazanılmamış prim karşılıkları
Gider kaydedilebilecek olan kazanılmamış prim karşılıkları Kurumlar Vergisi Kanununda, yürürlükte bulunan sigorta sözleşmeleri için tahakkuk etmiş primlerden, komisyonlar düşüldükten sonra kalan tutarın gün esasına göre bilânço gününden sonraya sarkan kısmından, aynı esasa göre hesaplanan reasürör payının düşülmesinden sonra kalan
tutar olarak tanımlanmıştır.
İlgili tanımda bu tutarın, nakliyat emtia sigortalarında, yıllık primin komisyon düşüldükten sonraki tutarından
şirketlerin kendi saklama paylarında kalanının % 25'ini geçemeyeceği ifade edilmiştir. Bent devamında kazanılmamış prim karşılığının gün esasına göre hesaplanması mümkün olmayan reasürans ve retrosesyon işlemlerinde 1/8
yöntemi uygulanabileceği ifade edilmiştir.
c. Hayat sigortalarında matematik karşılıkları
Xxxxx kaydedilebilecek olan hayat sigortalarında matematik karşılığının her sözleşme üzerinden ayrı ayrı hesaplanacağı ifade edilmiş ve karşılıkların, gelirleri vergiden istisna edilmiş olan menkul kıymetlere yatırılan kısmına ait faiz ve kar payları, giderler arasında gösterilemeyeceği belirtilmiştir.
d. Dengeleme karşılığı
Gider kaydedilebilecek olan dengeleme karşılığı Kurumlar Vergisi Kanununda; takip eden hesap dönemlerinde meydana gelebilecek tazminat oranlarındaki dalgalanmaları dengelemek ve katastrofik riskleri karşılamak üzere sadece deprem ve mühendislik sigorta branşlarında verilen deprem teminatı için hesaplanan karşılıklardır şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı zamanda ilgili bendin beşinci sırasında bir bilânço döneminde ayrılan sigorta teknik karşılıklarının, ertesi bilanço döneminde aynen kara ekleneceği hükmü bulunmaktadır.
2. 1 seri xx.xx kurumlar vergisi genel tebliğinde yer alan düzenleme ve açıklamalar
Yukarıda yer verildiği üzere ilgili maddede sigorta teknik karşılıklarının detaylı olarak tanımlarına yer verilmiştir. 03.04.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri Xx.xx Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde de sigorta teknik karşılıklarının nasıl hesaplanacağına ilişkin detaylı açıklamalarda bulunulmuştur.
Ek olarak 1 xx.xx tebliğde sigorta ve reasürans şirketlerinde bilanço gününde hükmü devam eden sigorta sözleşmelerine ilişkin ayırdıkları teknik karşılıkları, Kurumlar Vergisi Kanununda ve ilgili tebliğlerinde belirtilen hesaplama ve şartlar dikkate alarak kurum kazancından indirim konusu yapılabilecekleri ifade edilmiştir.
Başka bir ifade ile Maliye Bakanlığı bazı sigorta teknik karşılıklarının ne olduğu ve nasıl hesaplanacağı konusunda kendisi ayrı bir belirlemeye gitmiştir.
Diğer taraftan teknik karşılık ayrılmasına ilişkin Hazine Müsteşarlığı yönetmeliği 18.10.2007 tarihi itibariyle
yayınlanmış olduğundan Hazine düzenlemeleri ile Maliye Bakanlığı düzenlemeleri arasında ortaya çıkan farklar veya yeni karşılıklar için Maliye Bakanlığı tarafından Kurumlar Vergisi Tebliğlerinde açıklamalar yapılmıştır.
3. 2 seri xx.xx kurumlar vergisi genel tebliğinde yer alan düzenleme ve açıklamalar
22.4.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2 seri numaralı tebliğde teknik karşılıkların Hazine tarafından yeniden düzenlendiği ifade edilerek;
- Muallak hasar ve tazminat karşılıklarının hesaplanmasına ilişkin açıklamada bulunulmuş ve sigorta mevzuatına göre belirlenen gerçekleşmiş ancak henüz rapor edilmemiş olan hasar ve tazminat bedelleri ile
saklama payına isabet eden muallak hasar karşılığı yeterlilik farklarının da muallak hasar ve tazminat karşılığı kapsamında indirim konusu yapılabileceği ancak, aktüeryal zincirleme merdiven metodu kullanılmak suretiyle ilave olarak ayrılan ek karşılıkların gider olarak indiriminin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
- Sigortacılık mevzuatında kazanılmamış prim karşılığı hesaplamasında daha önceki düzenlemeye göre
farklılıklar bulunmasına karşın, kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi gereken kazanılmamış prim karşılıklarının, Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca ve 1 Seri Xx.xx Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin bu bölümünde belirtilen esaslar çerçevesinde hesaplanacağı ifade edilmiştir.
- Deprem hasar karşılıkları bölümü tebliğden çıkartılmış ve 5684 sayılı Kanunla birlikte sigorta şirketlerince deprem hasar karşılıkları adı altında karşılık ayrılmadığı, anılan Kanun uyarınca ayrılması gereken devam eden riskler karşılığı, dengeleme karşılığı ile ikramiyeler ve indirimler karşılığının sigorta şirketlerince kurum kazancının tespitinde gider olarak indiriminin mümkün bulunmadığı ifade edilmiştir.
4. 3 seri xx.xx kurumlar vergisi genel tebliğinde yer alan düzenleme ve açıklamalar
Deprem hasar karşılığı uygulaması son bulduğundan, 20.11.2008 tarihli Resmi Xxxxxx’xx xxxxxxxxxx 0 xxxx xxxxxxxx tebliğ ile 1 Seri Xx.xx Kurumlar Vergisi Tebliğinin "8.6.5. Ayrılan sigorta teknik karşılıklarının ertesi bilânço döneminde aynen kara nakledilmesi" bölümünde yer alan deprem hasar karşılığına ilişkin açıklamalar kaldırılmıştır.
İkinci olarak ise sigorta şirketlerince Sigortacılık Kanunu uyarınca deprem hasar karşılıkları adı altında karşılık ayrılma uygulamasına son verildiğine atıfta bulunularak Sigortacılık Kanunu uyarınca sigorta ve reasürans şirketlerince "Dengeleme karşılığı" adı altında yeni bir karşılık ayrılabilmesi imkanı geldiği ifade edilmiştir.
Tebliğin devamında dengeleme karşılığı adı altında ayrılan karşılıkların kurum kazancının tespitinde dikkate
alınabilmesinin mümkün olduğu belirtilerek, 01.01.2008 tarihinden itibaren uygulanmak üzere takip eden hesap dönemlerinde meydana gelebilecek tazminat oranlarındaki dalgalanmaları dengelemek ve katastrofik riskleri karşılamak üzere sadece deprem ve mühendislik sigorta branşlarında verilen deprem teminatı için hesaplanan dengeleme karşılıklarının sigorta ve reasürans şirketlerince gider olarak dikkate alınabilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan ilgili tebliğde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu uyarınca ayrılan karşılıklardan olan devam eden riskler karşılığı ve ikramiyeler ve indirimler karşılığının sigorta şirketlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indiriminin mümkün olmadığı tekrarlanmıştır.
D. Sigorta teknik karşılıklarına ilişkin güncel sorunlar
1. Sigortacılık Kanunu uyarınca ayrılan teknik karşılıkların kurum kazancının tespitinde gider kabul edilebilen ve gider kabul edilemeyen karşılıklar olarak sınıflandırılması
Yazımızda açıklandığı üzere sigorta teknik karşılıkları sigorta ve reasürans şirketlerinin sigorta sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için ayrılmaktadır.
Aynı zamanda bu karşılıkların ayrılmasına ilişkin düzenlemeler Devlet tarafından sigorta sektörüne ilişkin gerekli düzenlemeleri yapması için görevlendirilen Hazine Müsteşarlığı tarafından yapılmaktadır. Ek olarak sigorta
şirketlerince ayrılan karşılıklar ve bu kurumların mali tabloları bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlenerek Hazine Müsteşarlığına raporlanmaktadır.
Bu kapsamda;
- Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen esaslara göre ayrılan karşılıkların bazıları Vergi İdaresince gider kabul edilmeyerek bu karşılıklar için ayrı bir karşılık ayırma yöntemi belirlenmesi,
- Ayrılması zorunlu tutulan karşılıkların bazı bölümlerinin (deprem ve mühendislik sigorta branşlarında verilen deprem teminatı için hesaplanan dengeleme karşılıkları dışında kalan dengeleme karşılıklarının) kurum kazancının tespitinde gider olarak kabul edilmemesi,
- Bazı karşılıkların tümünün (devam eden riskler karşılığı) kurum kazancının tespitinde gider olarak kabul edilmemesi,
sigorta şirketlerinin vergilendirilmesi konusunda belirsizlik yaratmaktadır.
Bu gibi sorunların önüne geçilebilmesi ticari anlamda elde edilmemiş bir karın vergilendirilmemesi için Hazine ve Maliye Bakanlığının sigorta teknik karşılıklarına ilişkin olarak düzenlemeleri bir arada yürütmesinin yerinde olacağını düşünüyoruz.
2. Potansiyel rücu gelirlerinin indirimi
Hazine Müsteşarlığı tarafından yayınlanan Sigorta ve Reasürans İle Emeklilik Şirketlerinin Teknik Karşılıklarına ve Bu Karşılıkların Yatırılacağı Varlıklara İlişkin Yönetmeliğin “Muallak tazminat karşılığı” başlıklı 7’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca (kısaca) sigorta şirketlerince muallak hasar karşılığı rakamının tespiti sırasında son 5 veya daha
fazla yıllarda tahakkuk etmiş muallak hasar dosyalarına ilişkin olarak, bu hasarların oluştuğu dönemi izleyen dönemlerde tahsil edilen rücu, sovtaj ve benzeri gelirlerin söz konusu yıllara ait tahakkuk etmiş muallak tazminat karşılıklarına bölünmesi suretiyle bulunan ağırlıklı ortalama dikkate alınarak bir tutar hesaplanması ve bu tutarın muallak hasar karşılığının tespiti sırasında gelir olarak dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. Sigorta şirketleri de bu uygulamaya paralel hareket etmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunu ve ilgili tebliğlerinde muallak hasar karşılığı hesaplanması sırasında bu tip bir gelir kaydedilmesi gerektiği hususunda hüküm bulunmamaktadır. Ancak ilgili tutarın indirim konusu yapılabileceği konusunda da kanunda ve ilgili tebliğlerinde bir açıklama yoktur.
Ancak Maliye Bakanlığının Hazine Müsteşarlığınca yönetmelikle eklenen ve gider yaratan karşılıkları kabul
etmemesi yaklaşımı dikkate alındığında karşılık ayrılması kapsamında gelir kaydedilen bu tutarı da gelir olarak dikkate alınmaması gerektiği iddia edilebilir.
Öte yandan konuya ilişkin olarak bir düzenleme bulunmaması bu tutarın indirimine ilişkin tereddütler yaratmaktadır. İlgili tutarın kurumlar vergisi hesabında indirim kalemi olarak dikkate alınıp alınmayacağı konusunda Maliye
Bakanlığının açıklama yapmasının yerinde olacağını düşünüyoruz.
3. Dengeleme karşılıklarının gelir kaydı
Yazımızda açıklandığı üzere deprem hasar karşılığı uygulamasına son verilmesini müteakiben deprem ve mühendislik sigorta branşlarında verilen deprem teminatı için sigorta şirketleri tarafından dengeleme karşılığı adı altında bir karşılık ayrılmaktadır.
Bu karşılığın ayrılmasındaki mantık daha önce deprem hasar karşılığında olduğu gibi olası bir depremde sigorta şirketlerinin mali sorumluluklarını yerine getirebilmesi için bir kaynak yaratmaktır. Aynı zamanda Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’nci maddesi uyarınca deprem ve mühendislik branşlarında verilen deprem teminatı için hesaplanan dengeleme karşılıkları kurum kazancının tespitinde gider olarak kabul edilmektedir.
Ancak Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesinde yer alan bir bilanço döneminde ayrılan teknik karşılıkların ertesi bilanço döneminde aynen kara eklenmesi hükmü kapsamında bir önceki yılda ayrılan ve Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca gider olarak dikkate alınan bu dengeleme karşılıkları bir sonraki dönem gelir olarak hesaplara
intikal etmekte ve kurumlar vergisi açısından giderleştirilmesine izin verilen tutar bir sonraki yılda gelir kaydedilmekte ve tanınan giderleştirme hakkı sadece bir yıl ötelemeye dönüşmektedir.
Her ne kadar dengeleme karşılığının yerine geldiği deprem hasar karşılığı için de benzer bir uygulama söz konusu idiyse de, uygulama bu hali ile dengeleme karşılığı adı altında deprem ve mühendislik sigorta branşlarında verilen deprem teminatı için ayrılan karşılığın gider kaydedilmesine izin verilmesi hükmüne ve sigorta şirketleri bünyesinde deprem fonu oluşturması amacına ters düşmektedir.
Bu kapsamda Maliye Bakanlığının karşılık uygulamasını bir vergi alma yöntemi olarak değerlendirmek yerine, karşılıkları sigorta şirketlerinin sorumluluklarını yerine getirmesi için kaynak yaratan bir uygulama olarak görmesi ve konuya açıklık getirilmesi amacıyla gerekli düzenlemeleri yapması yerinde olacaktır.