BANKACILIK KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
BANKACILIK KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ihlâl ettikleri ve” ibaresinden sonra gelmek üzere “bankacılık sistemini ya da” ibaresi eklenmiş ve “kanunî kovuşturma talep edilen” ibaresi “Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulan” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2- 5411 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “bankalarının finansal kiralama yöntemiyle sağladığı finansmanlar” ibaresi “bankaları” şeklinde, “benzer” ibaresi “Kurulca belirlenecek diğer” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 3- 5411 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin ikinci, beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bir banka ile bankanın nitelikli pay sahipleri, banka yönetim kurulu üyeleri, genel müdürü, genel müdür yardımcıları ile başka unvanlarla istihdam edilseler dahi yetki ve görevleri itibarıyla bunlara denk veya daha üst konumlarda görev yapan yöneticileri ile bunların eş ve çocukları, birlikte veya tek başına, doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol ettikleri ya da sınırsız sorumlulukla katıldıkları veya yönetim kurulu üyesi ya da genel müdürü oldukları ortaklıklar bankanın dahil olduğu risk grubunu oluşturur.”
“Sermayesinin çoğunluğu ayrı ayrı veya birlikte Hazineye, Özelleştirme İdaresi Başkanlığına, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketine, Türkiye Varlık Fonuna veya bunlara ait fonlara veya merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait bankaların her biri, doğrudan veya dolaylı olarak kontrol ettikleri ortaklıklar ile birlikte ayrı bir risk grubu oluşturur.
Kamu iktisadi teşebbüsleri ile hisselerinin çoğunluğu Özelleştirme İdaresi Başkanlığının, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin, Türkiye Varlık Fonunun veya bunlara ait fonların elinde bulunan diğer kamu kurum ve kuruluşlarının her biri, sermaye, yönetim ve denetimlerine hâkim oldukları bağlı ortaklık, iştirak ve müesseseler ile birlikte ayrı bir risk grubu oluşturur.
Kurul bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 4- 5411 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığıyla” ibaresi “, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu veya bunlara ait fonlarla” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 5- 5411 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kalkınma ve yatırım bankalarının Kurulca belirlenecek usûl ve esaslar çerçevesinde kredi müşterilerinden, ortaklıklarından ve nitelikli paya veya denetim komitesine üye atama imtiyazına sahip ortaklarından sağlayacakları fonlar ile bankalardan, para piyasaları, sermaye piyasaları ve organize piyasalardan kullanacakları fonlar bu Kanun uygulamasında mevduat sayılmaz.”
MADDE 6- 5411 sayılı Kanuna 66 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 66/A maddesi eklenmiştir.
“Bankalarca hazırlanacak önlem planı
MADDE 66/A- Kurulca sistemik önemli olarak belirlenen bankalar, Kanun ve Kanuna istinaden çıkarılan düzenlemelerde yer alan koruyucu hükümlere uyumsuzluk nedeniyle veya sair suretle mali bünyelerinde bozulma yaratacak hâllerden herhangi birinin görülmesi veya görülme ihtimalinin ortaya çıkması halinde alınacak tedbirlerin önceden belirlenmesi maksadıyla, Kurulca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde önlem planı hazırlamak ve Kuruma göndermekle yükümlüdür.
Bu bankalar, konsolide veya konsolide olmayan bazda yaptıkları değerlendirmeler sonucunda, mali bünyelerinde bozulma yaratacak hâllerden herhangi birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin ortaya çıkması durumlarında, önlem planında yer alan konsolide veya konsolide olmayan bazda uygulanacak tedbirleri almak ve ivedilikle Kuruma bilgi vermekle yükümlüdür.
Kurumca konsolide veya konsolide olmayan bazda yapılan denetimler sonucunda mali bünyede bozulma meydana getirecek hâllerin gerçekleştiğinin veya gerçekleşme ihtimalinin tespit edilmesi halinde Kurum bankadan önlem planında yer alan tedbirlerden birini veya birkaçını almasını isteyebilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir.”
MADDE 7- 5411 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“h) 66/A maddesi kapsamında önlem planında öngörülen tedbirleri derhal almaması, alınan tedbirlere rağmen sorunların giderilememesi veya tedbirlerin alınması durumunda dahi sonuç alınamayacağının belirlenmesi,”
MADDE 8- 5411 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “(a), (b), (c) ve (d)” ibaresi “(a), (b), (c), (d) ve (h)” şeklinde ve aynı fıkrada yer alan “plân” ibaresi “program” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
9-
5411 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan “(a), (b), (c) ve (d)” ibaresi “(a), (b),
(c), (d) ve
(h)”
şeklinde, (b) bendinde yer alan
“, (g) bendi ile ilgili
olarak” ibaresi “veya” şeklinde, “plân” ibaresi “program”
şeklinde ve “plânın” ibaresi “programın” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 10- 5411 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bankacılık faaliyetlerine özgü olarak bankalarla müşteri ilişkisi kurulduktan sonra oluşan gerçek ve tüzel kişilere ait veriler, müşteri sırrı haline gelir. Diğer kanunların emredici hükümleri saklı kalmak kaydıyla, müşteri sırrı niteliğindeki bilgiler, bu maddede belirtilen sır saklama yükümlülüğünden istisna tutulan haller haricinde, 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca müşterinin açık rızası alınsa bile, kendisinden gelen bir talep ya da talimat olmaksızın yurtiçindeki ve yurtdışındaki üçüncü kişilerle paylaşılamaz ve bunlara aktarılamaz. Kurul ekonomik güvenliğe ilişkin yapacağı değerlendirme neticesinde, müşteri sırrı ya da banka sırrı niteliğinde olan her türlü verinin, yurtdışındaki üçüncü kişilerle paylaşılmasını ya da bunlara aktarılmasını yasaklamaya, ayrıca bankaların faaliyetlerini yürütmede kullandıkları bilgi sistemleri ve bunların yedeklerinin yurtiçinde bulundurulması hususunda karar almaya yetkilidir. Bu maddede belirtilen sır saklama yükümlülüğünden istisna tutulan hallerde yapılacak paylaşımlar da dâhil olmak üzere, müşteri sırrı ve banka sırrı niteliğindeki bilgiler, sadece belirtilen amaçlarla sınırlı olmak ve ölçülülük ilkesine uygun olarak bu amaçların gerektirdiği kadar veriyi içermek kaydıyla paylaşılabilir.”
“Sır niteliğindeki bilgilerin, üçüncü ve dördüncü fıkralar uyarınca yapılacak paylaşım ve aktarımlarına ilişkin kapsam, şekil, usul ve esasları belirlemeye veya bunlara ilişkin sınırlamalar getirmeye Kurul yetkilidir.”
MADDE 11- 5411 sayılı Kanuna 76 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 76/A maddesi eklenmiştir.
“Finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemler
MADDE 76/A- Bu Kanun kapsamındaki bankalar tarafından; 4 üncü maddede sayılan işlemler yoluyla finansal piyasalarda yapay arz, talep veya döviz kuru dahil fiyat oluşumunu sağlamak amaçlı işlem ve uygulamaların yapılması, internet ortamı dahil farklı araçlarla gerçeğe aykırı veya yanıltıcı bilgilerin yayılması, tasarruf sahiplerinin gerçeğe aykırı veya yanıltıcı şekilde yönlendirilmesi ya da bu amaçları sağlamaya yönelik benzer işlem ve uygulamaların yapılması finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemler olarak kabul edilir. Hangi işlem ve uygulamaların bu madde kapsamına gireceği Kurul tarafından belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.”
MADDE 12- 5411 sayılı Kanunun 77 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına ilişkin hükümler
MADDE 77- Kalkınma ve yatırım bankaları, bu Kanunun 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 54, 55, 56, 57, 61, 63, 64, 106 ilâ 129 uncu maddeleri, 130 uncu maddesinin (a) bendi, 131 ilâ 142 nci maddeleri hariç olmak üzere diğer hükümlerine tâbidir.
Kurul, kurumsal yönetim hükümleri ile koruyucu hükümlerin uygulanmasını da dikkate alarak, kalkınma ve yatırım bankalarından biri, bir grubu ya da tamamı için, belirlenen asgarî veya azamî standart oranlar ve sınırlardan farklı bir oran veya sınır tesis etmeye, hesaplama ve bildirim dönemlerini farklılaştırmaya veya genel olarak belirlenmemiş oran ve sınırlar tespit etmeye yetkilidir.
Katılım bankaları ve kalkınma ve yatırım bankalarınca faizsiz yöntemlerle gerçekleştirilebilecek faaliyetlere ilişkin ûsul ve esasları belirlemeye Kurul yetkilidir.
Katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının faizsiz finansman sağlamak amacıyla katıldıkları ortaklıklar 49 uncu maddenin ikinci fıkrası kapsamında değerlendirilmez.
Katılım bankalarının faizsiz yöntemlerle finansman sağlanması nedeniyle edindikleri ortaklık paylarının toplam tutarı katılım bankaları tarafından kabul edilen katılım fonlarının yüzde ellisini aşamaz ve 56 ncı maddenin birinci fıkrasında belirtilen sınırların hesabında dikkate alınmaz. Katılım bankalarınca faizsiz yöntemlerle finansman sağlanması nedeniyle üstlenilen yükümlülüklerden dolayı gayrimenkul ve emtia üzerine yapılan işlemler 57 nci madde kapsamında değerlendirilmez.”
MADDE 13- 5411 sayılı Kanunun 144 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Cumhurbaşkanı” ibaresi “Merkez Bankası” şeklinde, “bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak” ibaresi “her türlü işlemlerinden elde edecekleri ücret, masraf, komisyon ve” şeklinde değiştirilmiş ve ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 14- 5411 sayılı Kanunun 146 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 146- Kurul kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle, bu Kanun kapsamındaki kuruluşlara, bu Kanunun;
a) 13 üncü ve 14 üncü maddelerine aykırı şekilde şube ve temsilcilik açılması hâlinde, yüz bin Türk Lirasından ikiyüz bin Türk Lirasına kadar,
b) 18 inci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları hükümlerine aykırılık hâlinde, yüz bin Türk Lirasından ikiyüz bin Türk Lirasına kadar,
c) 25 inci maddesine aykırı şekilde atama yapılması veya 26 ncı maddesinde belirtilen kişilerin yasaklanan görevlerde çalıştırılması hâlinde, yüz bin Türk Lirasından beşyüz bin Türk Lirasına kadar,
d) 28 inci madde hükümlerine aykırılık hâlinde, elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar,
e) 33 veya 34 üncü maddelerine ya da 37 nci maddesinin birinci fıkrasına, 38, 39 veya 42 nci maddelere aykırı davranılması hâlinde elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar,
f) 43 üncü maddede öngörülen bildirimlerin yapılmaması hâlinde elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar,
g) 50 nci maddesindeki kredi yasaklarına uyulmaması hâlinde elli bin Türk Lirasından az olmamak üzere verilen kredinin yüzde beşi tutarına kadar,
h) 52 nci maddesine aykırı davranılması hâlinde, elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar,
i) 53 üncü maddesine göre ayrılması gereken karşılıkların tesis edilmemesi hâlinde, beşyüz bin Türk Lirasından az olmamak üzere, ayrılması gereken karşılık tutarının yüzde beşine kadar,
j) 54 üncü maddesindeki kredi sınırlarına uyulmaması hâlinde, beşyüz bin Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılık oluşturan tutarın yüzde beşine kadar,
k) 56 ncı maddesine aykırı şekilde ortaklık payı edinilmesi hâlinde, beşyüz bin Türk Lirasından az olmamak üzere, aykırılık teşkil eden tutarın yüzde beşine kadar,
l) 57 nci maddesindeki yasaklama ve sınırlamalara aykırılık hâlinde, beşyüz bin Türk Lirasından az olmamak üzere, yasaklama ve sınırlama konusu değerin yüzde beşine kadar,
m) 58 inci madde hükmüne aykırılık hâlinde beşyüz bin Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılık tutarı kadar, 59 uncu maddedeki sınırlamaya uyulmaması hâlinde, beşyüz bin Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılık tutarı kadar,
n) 60 ıncı maddesinin beşinci ve yedinci fıkralarına uyulmaması hâlinde beşyüz bin Türk Lirasından bir milyon Türk Lirasına kadar,
o) 61 inci maddesi ile 76 ncı maddesine aykırılık halinde beşyüz bin Türk Lirasından bir milyon Türk Lirasına kadar,
p) 95 ve 96 ncı maddeleri kapsamında Kurum tarafından bu Kanun kapsamındaki kuruluşlardan talep edilen bilgilerin gönderilmemesi hâlinde elli bin Türk Lirasından beşyüz bin Türk Lirasına, geç gönderilmesi hâlinde elli bin Türk Lirasından beşyüz bin Türk Lirasına, eksik bilgi ile gönderilmesi, kontrol hataları içermesi veya kontrol hatalarının süreklilik arz etmesi hâlinde elli bin Türk Lirasından beşyüz bin Türk Lirasına kadar,
r) 144 üncü maddesi uyarınca alınan kararlara ve yapılan düzenlemelere uyulmaması halinde beşyüz bin Türk Lirası, ayrıca Merkez Bankası tarafından miktar ya da oranların tespit edildiği durumlarda, söz konusu miktar ve oranlara aykırılık oluşturan tutarın on katına kadar,
s) 76/A maddesi kapsamındaki finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemler olarak kabul edilen işlem ve uygulamaları gerçekleştirenlere, menfaat sağlanması halinde sağlanan menfaatin iki katından az olmamak üzere, bir önceki yılsonu finansal tablolarında yer alan faiz, kar payı gelirleri, alınan ücret ve komisyonlar ile bankacılık hizmet gelirleri toplamının yüzde beşine kadar,
idarî para cezası uygulanır.
Kurul, aykırılığın yaptırım kararı verilinceye kadar birden fazla işlenmiş olmasını veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanmasını dikkate alarak bu maddede yer alan tutarları iki katına kadar artırarak uygulamaya yetkilidir.
Kurul bu madde uyarınca verilecek cezaları bu Kanunun 68, 69 ve 70 inci maddeleri uygulanan bankalar için yüzde ellisine, 71 inci maddesi uygulanan bankalar için ise yüzde yüzüne kadar indirmeye yetkilidir.”
MADDE 15- 5411 sayılı Kanunun 147 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “beşbin Yeni” ibaresi “yüzbin” şeklinde, “onbeşbin Yeni” ibaresi “ikiyüz bin” şeklinde, (b) bendinde yer alan “beşbin Yeni” ibaresi “yüz bin” şeklinde, “yirmibin Yeni” ibaresi “ikiyüz bin” şeklinde, (c) bendinde yer alan “beşbin Yeni” ibaresi “elli bin” şeklinde, “yirmibin Yeni” ibaresi “ikiyüz bin” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 16- 5411 sayılı Kanunun 148 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “onbin Yeni” ibaresi “beşyüz bin” şeklinde, “binde beşine” ibaresi “yüzde beşine” şeklinde değiştirilmiş, (b) bendine “alınan kararlara” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve verilen talimatlara” ibaresi eklenmiş, aynı bentte yer alan “beşbin Yeni” ibaresi “elli bin” şeklinde, “onbin Yeni” ibaresi “beşyüz bin” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Kurul, aykırılığın yaptırım kararı verilinceye kadar birden fazla işlenmiş olmasını veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanmasını dikkate alarak bu fıkrada yer alan tutarları iki katına kadar artırarak uygulamaya yetkilidir.”
MADDE 17- 5411 sayılı Kanunun 150 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Yukarıdaki fıkralara aykırılık hâlinde Kurumun ilgili Cumhuriyet başsavcılığını muhatap talebi üzerine sulh ceza hâkimince, dava açılması hâlinde davaya bakan mahkemece işyerlerinin faaliyetleri ve reklamlar geçici olarak durdurulur, ilânları toplatılır, bu aykırılıkların internet aracılığıyla işlendiğinin tespit edilmesi durumunda içerik ve yer sağlayıcıları yurtiçinde ise internet sitelerine erişim engellenir. Bu tedbirler, hâkim kararıyla kaldırılıncaya kadar devam eder. Bu kararlara karşı itiraz yolu açıktır.”
“Birinci ve ikinci fıkralardaki aykırılıkların içerik ve yer sağlayıcıları yurtdışında bulunan internet siteleri aracılığıyla gerçekleştirilmesi durumunda bu internet sitelerine erişim, Kurumun başvurusu üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından engellenir.”
MADDE 18- 5411 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin üçüncü fıkrası ile 57 nci maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 19- 5411 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 33- Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun değiştirilen hükümlerine göre çıkarılacak düzenlemelerin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kaldırılan hükümlere dayanılarak çıkarılan düzenlemelerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Bankalar, bu Kanunun bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen hükümlerinin yürürlük tarihleri itibarıyla oluşabilecek aşımları Kurulca belirlenecek süreler içerisinde giderir.”
MADDE 20- 23/2/2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 26 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Türkiye Xxxxxxxxxx Xxxxxx Xxxxxxx, xxxxx xxxx xx xxxxxxx faiz oranlarını tespit ve ilan etmeye yetkilidir.”
MADDE 21- 5464 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kurul
kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle bu Kanun kapsamındaki
kuruluşlara, bu Kanunun;
a) 8 inci maddesinin
birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırılık halinde
yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
b) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına aykırılık halinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar, ikinci fıkrasına aykırılık halinde yirmibeş bin Türk Lirasından az olmamak üzere, aykırılık oluşturan tutarın yüzde biri tutarına kadar,
c) 10 uncu maddesi ve 11 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırılık halinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
d) 14 üncü maddesi hükümlerine aykırılık halinde elli bin Türk Lirasından ikiyüzelli bin Türk Lirasına kadar,
e) 18 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırılık halinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
f) 24 üncü ve 25 inci maddelerine aykırılık halinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
g) 27 nci maddesinin birinci fıkrasına aykırılık halinde elli bin Türk Lirasından ikiyüzelli bin Türk Lirasına kadar,
h) İlgili maddelerine göre, Kurul tarafından bu Kanuna dayanılarak alınan kararlara, çıkarılan yönetmelik ve tebliğlere ve yapılan diğer düzenlemelere uyulmaması halinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar veya aykırılık teşkil eden tutarın yüzde biri oranına kadar,
idari para cezası uygulanır. Kurul, aykırılığın yaptırım kararı verilinceye kadar birden fazla işlenmiş olmasını veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanmasını dikkate alarak bu fıkrada yer alan tutarları iki katına kadar artırarak uygulamaya yetkilidir.”
MADDE 22- 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 5 inci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut ikinci fıkra üçüncü fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.
“(2) Birinci fıkranın (e) bendinde yer alan tutar faktoring şirketleri için elli milyon Türk Lirası olarak uygulanır.”
MADDE 23- 6361 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- (1) Kurul kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle şirketlere bu Kanunun;
a) 8 inci maddesine aykırılık hâlinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
b) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) veya (c) bendine aykırılık hâlinde, altmışiki bin beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılık oluşturan tutarın on katına kadar,
c) 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasına aykırı işlem yapılması hâlinde altmışiki bin beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılık oluşturan işlem tutarının beş katına kadar,
ç) 11 inci maddesinin ikinci veya beşinci fıkrasına aykırılık hâlinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
d) 13 üncü maddesine aykırı şekilde atama yapılması hâlinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar ve cezanın tebliğ tarihinden itibaren on iş günü içinde aykırılığın giderilmemesi hâlinde, bu sürenin bitiminden itibaren geçen her gün için verilmiş olan cezanın yüzde onu tutarında,
e) 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırılık hâlinde, yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
f) 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olarak şirketin mali büyüklüklerini önemli ölçüde etkileyen veya önemli ölçüde etkilememekle birlikte süreklilik arz eden uygulamalar yapılması hâlinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
g) 14 üncü maddesinin dördüncü veya beşinci fıkrasına aykırılık hâlinde, yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
ğ) 15 inci maddesine istinaden çıkarılan düzenlemelerde yer alan sınırlamalara aykırılık hâlinde, altmışiki bin beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, aykırılık oluşturan tutarın yüzde birine kadar,
h) 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen bildirimin yapılmaması hâlinde, yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
ı) 16 ncı maddesine göre ayrılması gereken karşılıkların tesis edilmemesi hâlinde, yirmibeş bin Türk Lirasından az olmamak üzere, ayrılması gereken karşılık tutarının binde ikisine kadar; üç aydan az olmamak üzere Kurumca verilecek süre içinde aykırılığın giderilmemesi hâlinde ise, tesis edilmeyen karşılık tutarının yüzde üçü oranında,
i) 17 nci maddesinin ikinci veya dördüncü fıkrasına aykırılık hâlinde, yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
j) 19 uncu maddesinin birinci fıkrasına, 22 nci maddesinin birinci veya ikinci fıkrasına, 38 inci maddesinin ikinci fıkrasına ve 39 uncu maddesinin ikinci veya üçüncü fıkrasına aykırılık hâlinde, yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar
idari para cezası uygulanır.
(2) Kurul kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle ilgili gerçek ve tüzel kişilere, bu Kanunun;
a) 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına aykırılık hâlinde elli bin Türk Lirasından yetmişbeş bin Türk Lirasına kadar,
b) 11 inci maddesinin birinci, ikinci veya üçüncü fıkrasına aykırılık hâlinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
c) 17 nci maddesinin ikinci veya dördüncü fıkrasına aykırılık hâlinde yirmibeş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar,
idari para cezası uygulanır.
(3) Kurul kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle ilgili gerçek ve tüzel kişilere, ilgili maddelerine göre Kurul ve Kurum tarafından bu Kanuna dayanılarak alınan kararlara, çıkarılan yönetmelik ve tebliğlere ve yapılan diğer düzenlemeler ile Kurum tarafından verilen talimatlara uyulmaması hâlinde, elli bin Türk Lirasından yetmişbeş bin Türk Lirasına kadar idari para cezası uygulanır.
(4) Kurul, aykırılığın yaptırım kararı verilinceye kadar birden fazla işlenmiş olmasını veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanmasını dikkate alarak bu maddede yer alan tutarları iki katına kadar artırarak uygulamaya yetkilidir.”
MADDE 24- 6361 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Faktoring şirketlerinin asgari ödenmiş sermayelerinin artırılması
GEÇİCİ MADDE 6- (1) Faktoring şirketleri asgari ödenmiş sermayelerini bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde 5 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen tutara artırmak zorundadır.
(2) Kurulca uygun görülmesi halinde birinci fıkrada yer alan süre Kurulca iki yılı geçmemek üzere uzatılabilir.”
MADDE 25- 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Halka açık ortaklıkların birleşme, bölünme işlemlerine taraf olması, tür değiştirmesi, imtiyaz öngörmesi veya mevcut imtiyazların kapsam veya konusunu değiştirmesi gibi yatırımcıların yatırım kararlarının değişmesine yol açacak ortaklığın yapısına ilişkin temel işlemler bu Kanunun uygulanmasında önemli nitelikte işlem sayılır. Kurul, önemli nitelikteki işlemleri, önemlilik ölçüsü de dâhil olmak üzere bu nitelikteki işlemlerde bulunulabilmesi veya kararların alınabilmesi için uyulması zorunlu usul ve esasları, halka açık ortaklıkların niteliğine göre belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 26- 6362 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- (1) 23 üncü maddede belirtilen önemli nitelikteki işlemlere ilişkin genel kurul toplantısına katılıp da olumsuz oy veren ve bu muhalefeti tutanağa geçirten pay sahipleri, paylarını halka açık ortaklığa satarak ayrılma hakkına sahiptir. Kurul, halka açık ortaklığın niteliğine göre, ayrılma hakkını, ayrılma hakkına konu önemli nitelikteki işlemin kamuya açıklandığı tarihte sahip olunan paylar için kullanılabilmesine ilişkin esasları belirlemeye yetkilidir. Halka açık ortaklık bu payları pay sahibinin talebi üzerine, Kurulca belirlenecek esaslara göre adil bir bedel üzerinden satın almakla yükümlüdür. Kurul, ayrılma talebine konu payların ortaklık tarafından satın alınmasından önce diğer pay sahiplerine veya yatırımcılara önerilmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyebilir.
(2) Pay sahibinin 23 üncü maddede belirtilen önemli nitelikteki işlemlere ilişkin genel kurul toplantısına katılmasına veya oy kullanmasına haksız bir biçimde izin verilmemesi, çağrının usulüne göre yapılmaması veya gündemin gereği gibi ilan edilmemesi hâllerinde, genel kurul kararlarına muhalif kalma ve muhalefet şerhini tutanağa kaydettirme şartı aranmaksızın birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Ayrılma hakkının doğmadığı hâller ile ortaklığa bu hakkın kullandırılması yükümlülüğünden muafiyet verilmesine, bu hakkın kullanılmasına ve adil bedelin hesaplanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından belirlenir. Kurul ayrılma hakkının kullanılmasına ilişkin bu hususlarda ortaklıkların niteliğine göre farklı usul ve esaslar belirleyebilir.”
MADDE 27- 6362 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasına “iktisap edilmesi hâlinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “söz konusu payların veya oy haklarının iktisabının kamuya açıklandığı tarihte pay sahibi olan” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 28- 6362 sayılı Kanuna 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 31/A maddesi eklenmiştir.
“Borçlanma aracı sahipleri kurulu
MADDE 31/A- (1) İhraççının tedavülde bulunan borçlanma araçlarının sahipleri, borçlanma aracı sahipleri kurulunu oluşturur. İhraççının her bir tertip borçlanma aracı sahipleri de ayrı bir borçlanma aracı sahipleri kurulu oluşturabilir.
(2) Borçlanma aracı sahipleri kurulunun ihraççının yönetim kurulu tarafından veya borçlanma araçları sahipleri tarafından toplantıya çağrılmasına ve borçlanma aracı sahipleri kurulunda karar alınmasına ilişkin esasların ve şartların, ihraççı tarafından borçlanma aracı ihracı nedeniyle hazırlanan izahname ve/veya ihraç belgesinde belirlenmesi zorunludur.
(3) Borçlanma aracı sahipleri kurulunda karar alınabilmesi için, Kurul tarafından veya izahname ve/veya ihraç belgesinde aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunmadıkça; her bir tertip borçlanma araçlarının nominal bedelleri toplamının asgari yarısını temsil eden borçlanma aracı sahiplerinin veya ihraççının tedavülde bulunan tüm borçlanma araçlarının sahiplerinin oluşturacağı kurul için tedavülde bulunan tüm borçlanma araçlarının nominal tutarının asgari yarısını temsil eden borçlanma aracı sahiplerinin olumlu oyu şarttır. Kurulca öngörülen nitelikli çoğunlukla alınacak borçlanma aracı sahipleri kurulu kararları bu kararlara olumlu oy vermeyen borçlanma aracı sahipleri için de hüküm ifade eder.
(4) Borçlanma aracı sahiplerini temsil etmek üzere temsilci atanabilir.
(5) Borçlanma araçlarının geri ödemelerinde temerrüt oluştuktan sonra bu borçlanma araçlarının hüküm ve şartlarının değiştirilmesi halinde, borçlanma aracının temerrüdü nedeniyle başlatılmış tüm takipler ilgili borçlanma aracının hüküm ve şartlarının değiştirilmiş kabul edildiği tarih itibarıyla durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. Borçlanma aracından doğan tüm borçlar ifa edildikten sonra duran takipler düşer.
(6) Kurul, bu madde kapsamındaki usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 29- 6362 sayılı Kanuna, bu Kanunla eklenen 31/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Teminat yönetim sözleşmesi ve teminat yöneticisi
MADDE 31/B- (1) Kurulca belirlenecek sermaye piyasası araçları, bu araçlardan doğan yükümlülüklerin vadesinde yerine getirilmesini teminen Kurulun uygun göreceği varlıklarla teminat altına alınabilir. Teminata konu varlıkların mülkiyeti teminaten genel saklama yetkisine sahip yatırım kuruluşu niteliğini haiz teminat yöneticisine devredilir veya bu varlıklar üzerinde teminat yöneticisi lehine sınırlı ayni hak tesis edilir. Teminata konu varlığın, teminaten devredildiği hususu ilgili sicilde beyanlar hanesine kaydedilir.
(2) Teminat yöneticisi, sermaye piyasası araçlarından doğan yükümlülüklerin teminatını teşkil etmek üzere mülkiyeti kendisine devredilen veya üzerinde lehine sınırlı ayni hak tesis edilen teminat konusu varlıkların sevk ve idaresinin sağlanması, korunması, muhafazası, hukuki yollara müracaat edilmesi, temerrüt hâlinde ya da kanun veya sözleşme hükümlerinde öngörülen sebeplerle, teminattan alacağın karşılanması söz konusu olduğunda; teminata konu varlığın paraya çevrilmesi, teminata konu varlıkların satış tutarının yatırımcılar arasında paylaştırılması, yatırımcıların alacağı karşılandıktan sonra arta kalan değer olursa bunun teminat verene iade edilmesi, borcun sona ermesi ile birlikte teminat konusu varlıkların teminat verene iade edilmesi, yatırımcıların menfaatlerinin korunması da dâhil diğer her türlü iş ve muamelelerin yerine getirilmesi için ihraçtan önce, ihraççı ile yazılı olarak akdedilecek bir teminat yönetim sözleşmesi ile yetkilendirilir. Teminat yönetim sözleşmesinin tabi olduğu usul, esas ve asgari unsurları belirlemeye Kurul yetkilidir.
(3) Teminat yöneticisi, teminatlara ilişkin tapuya tescil işlemleri, gemi sicili, araç sicili ve taşınır rehin sicili dâhil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere özel sicillerde yapılacak rehin, ipotek veya herhangi bir ayni hakkın, şerhin, takyidatın, hak ve alacağın tescili, kaydı ve bunlar için gerekli olan her türlü işlem dâhil olmak üzere teminatın tesisi, terkini, fekki, sona erdirilmesi konusundaki tüm iş ve muameleleri kendi adına ve yatırımcılar hesabına yerine getirmeye yetkilidir.
(4) Kurulun onayladığı her teminat yöneticisinin ticaret unvanı, hangi ihraçla ilgili olarak atandığı ve yetkileri, ihraççı tarafından ihraççının merkezinin bulunduğu yerin ticaret siciline ayırt edici şekilde tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan olunur.
(5) Temerrüt hâlinde ya da kanun veya sözleşme hükümlerinde öngörülen sebeplerle, teminattan alacağın karşılanması söz konusu olduğunda; herhangi bir ihbar veya ihtarda bulunma, süre verme, adli veya idari merciden izin ya da onay alma, teminatın açık artırma ya da başka bir yol ile nakde çevrilmesi gibi herhangi bir ön şartı yerine getirme yükümlülüğü olmaksızın, teminat yöneticisi teminata konu varlıkları satıp bedellerini yatırımcılar arasında paylaştırabilir.
(6) Teminat konusu varlıklar, teminat yöneticisinin malvarlığından ayrıdır ve ayrı izlenir. Teminat konusu varlıklar, teminat yöneticisinin borçları nedeniyle kamu alacakları için olsa dahi haczedilemez, rehnedilemez, iflas masasına dâhil edilemez ve üzerlerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulamaz.
(7) Teminata konu varlıkların türleri ve nitelikleri, sermaye piyasası araçları ile teminata konu varlıklar arasındaki teminat uyumu, teminata konu varlıklara ilişkin kayıtların tutulması, hak ve yükümlülükler, teminat yöneticisinin nitelikleri, ticaret siciline tescili, terkini ve teminat yöneticisine hizmetleri karşılığında ödeme yapılmasına ilişkin usul ve esaslar ile sermaye piyasası aracı ihracında teminat yapısına ilişkin diğer hususları belirlemeye Kurul yetkilidir.
(8) Teminat yöneticisinin sorumluluğunu hafifleten ya da kaldıran anlaşmalar, hüküm veya ifadeler geçersizdir.
(9) Sermaye piyasası kurumlarının teminat yöneticisi olarak atanması durumunda, bu maddenin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmeyen teminat yöneticilerine 96 ncı maddesinin birinci fıkrası; bu maddenin altıncı fıkrasına aykırılık halinde ise 92 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları uygulanır.
(10) Teminat yöneticisinin teminaten mülkiyeti devredilen varlıkları tasarruf amacı dışında kullanması durumunda 5237 sayılı Kanunun 155 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre hükmedilecek ceza beş yıldan az olamaz.
(11) Kurul, bu madde kapsamındaki usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 30- 6362 sayılı Kanunun 35/A maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler, ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kurul, kitle fonlama platformları üzerinden yürütülecek kitle fonlaması faaliyetlerinin; ortaklığa veya borçlanmaya dayalı olarak halktan para toplanması suretiyle yapılması konusunda belirleme yapabilir. Borçlanmaya dayalı kitle fonlaması faaliyetlerine bankacılık mevzuatı hükümleri uygulanmaz.”
“Payları kayden izlenen girişim şirketlerinin genel kurul toplantılarına 29 uncu madde ile 30 uncu maddenin ikinci ve beşinci fıkraları kıyasen Kurulun belirleyeceği esaslar çerçevesinde uygulanır.”
“(6) Kitle fonlaması işlemlerine ilişkin hazırlanan bilgi formunu imzalayan gerçek ve tüzel kişiler bilgi formunda yer alan yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgilerden kaynaklanan zararlardan müteselsilen sorumludur.”
MADDE 31- 6362 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Proje finansmanı dâhil olmak üzere Kurulca belirlenecek hizmet ve faaliyetlerde, kambiyo düzenlemeleri saklı kalmak kaydıyla, kredi ya da ödünç verilmesi ve döviz hizmetleri sunulması”
MADDE 32- 6362 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(5) Fon; tapu ve diğer resmi sicillere tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme talepleri dâhil olmak üzere her türlü sicil işlemleri ile ortağı olacağı limited ve anonim şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı veya pay devri işlemleri dâhil her tür ticaret sicili işlemleriyle sınırlı olarak tüzel kişiliği haiz addolunur. Yatırım fonu portföyünde bulunan taşınmazlar, taşınmaza dayalı haklar ve taşınmaza dayalı senetler tapu kütüğüne fon adına tescil edilir. Tapuda, ticaret sicilinde ve diğer resmi sicillerde fon adına yapılacak işlemler, portföy yönetim şirketi ile portföy saklama hizmetini yürüten kuruluşu temsil eden birer yetkilinin müşterek imzalarıyla gerçekleştirilir.”
MADDE 33- 6362 sayılı Kanunun 58 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(8) Fon; tapu, ticaret sicili ve diğer resmi sicillerde tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme talepleri dâhil olmak üzere her türlü sicil işlemleri ile sınırlı olarak tüzel kişiliği haiz addolunur. Devrinin geçerliliği bir tapu veya sicil kaydına bağlı olan ve konut veya varlık finansmanı fonu portföyüne alınan varlık ve haklar, tapu siciline veya ilgili sicile fon adına tescil edilir. Tapuda, ticaret sicilinde ve diğer resmi sicillerde fon adına yapılacak işlemler, fon kurucusu ile fon kurulunu temsil eden birer yetkilinin müşterek imzalarıyla gerçekleştirilir.”
MADDE 34- 6362 sayılı Kanuna 61/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 61/B maddesi eklenmiştir.
“Proje finansmanı, proje finansman fonu ve projeye dayalı menkul kıymet
MADDE 61/B- (1) Proje finansmanı; uzun vadeli ve yoğun sermaye isteyen altyapı, enerji, sanayi veya teknoloji yatırımları gibi projelerin gerçekleştirilmesi için proje finansman fonu yoluyla finansman sağlanmasıdır.
(2) Proje finansman fonu; projeye dayalı menkul kıymetler karşılığında toplanan para ve/veya diğer varlıklarla, projeye dayalı menkul kıymetler sahipleri hesabına, proje finansmanına konu varlık ve hakların gelirlerine dayalı olarak oluşturulan portföyü işletmek amacıyla yatırım kuruluşları tarafından inançlı mülkiyet esaslarına göre fon iç tüzüğü ile kurulan tüzel kişiliği olmayan mal varlığıdır.
(3) Proje finansmanına konu olan projenin gelirleri ve diğer hakları proje finansman fonuna temlik edilir.
(4) Proje finansmanına konu olacak varlık ve haklara, proje finansman fonunun kurucularına, fonun kuruluşuna, faaliyet şartlarına, yönetimi ve sona ermesine ve projeye dayalı menkul kıymet ihracına ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir.
(5) Kurucu, fon kurulu ve ihraç edilen projeye dayalı menkul kıymet sahipleri arasındaki ilişkilere bu Kanunda ve fon iç tüzüğünde hüküm bulunmayan hâllerde 6098 sayılı Kanunun 502 ila 514 üncü maddeleri hükümleri kıyasen uygulanır.
(6) Fon; tapu, ticaret sicili ve diğer resmi sicillerde tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme talepleri dâhil olmak üzere her türlü sicil işlemleri ile sınırlı olarak tüzel kişiliği haiz addolunur. Devrinin geçerliliği bir tapu veya sicil kaydına bağlı olan ve proje finansman fonu portföyüne alınan varlık ve haklar, tapu siciline veya ilgili sicile fon adına tescil edilir. Tapuda, ticaret sicilinde ve diğer resmi sicillerde fon adına yapılacak işlemler, proje finansman fonu kurucusu ile fon kurulunu temsil eden birer yetkilinin müşterek imzalarıyla gerçekleştirilir.
(7) Projeye dayalı menkul kıymet itfa edilinceye kadar, proje finansman fonu portföyünde yer alan varlıklar ve haklar, proje finansman fonunun kurucusunun ve fon kullanıcısının yönetiminin veya denetiminin kamu kurumlarına devredilmesi hâlinde dahi teminat amacı dışında tasarruf edilemez, rehnedilemez, teminat gösterilemez, kamu alacaklarının tahsili amacı da dâhil olmak üzere haczedilemez, iflas masasına dâhil edilemez, ayrıca bunlar hakkında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilemez.”
MADDE 35- 6362 sayılı Kanunun 91 inci maddesinin başlığı “Kanuna aykırı ihraçlar ile izahnamede yer alan bilgi ve açıklamalara aykırılık halinde uygulanacak tedbirler” şeklinde değiştirilmiş, maddeye ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre tesessül ettirilmiştir.
“(3) İzahnamede yer alan yatırımcıların yatırım kararını etkileyecek nitelikteki taahhüt ve açıklamalara aykırı davranılması veya taahhütlerin makul süre içerisinde yerine getirilmemesi ve Kurulun ilgili düzenlemelerine uygun olarak taahhüt ve açıklamalarda değişiklik yapılmamış olması halinde, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk saklı kalmak kaydıyla, Kurul, ilgililerden aykırılıkların Kurulca belirlenen bir sürede giderilmesini ya da öngörülen işlemleri yapmasını istemeye, taahhüt ve açıklamalarda değişiklik yapılıp yapılmadığından bağımsız olarak, Kurula bu durumun makul bir ekonomik veya finansal gerekçeye dayandığını gösterir belge ve/veya açıklama sunulamadığı takdirde, ihraçtan elde edilen nakit veya diğer varlıkların kullanılmasını engellemek amacıyla kamuyu aydınlatma belgesinde yer alan taahhüt ve açıklamalara aykırı olarak gerçekleştirilen iş ve işlemler için her türlü harç ve teminattan muaf olarak ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemeye ya da öngöreceği diğer her türlü tedbiri almaya yetkilidir. Kurul, ihraçtan elde edilen tutarın izahnameye aykırı olarak kullanılması sonucunu doğurduğu tespit edilen iş ve işlemlerin iptali ve elde edilen nakit ve diğer varlıkların izahnameyi yayımlayan ortaklığa veya kolektif yatırım kuruluşuna iadesi için tespit tarihinden itibaren üç ay ve her halde izahnamenin onay tarihinden itibaren iki yıl içerisinde izahnameye aykırı olarak gerçekleştirilen işlemin iptali için dava açmaya da yetkilidir.”
MADDE 36- 6362 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasına “Bu Kanuna” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve bu Kanuna” ibaresi ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiş, ikinci fıkrasında yer alan “verilir” ibaresi “verilebilir” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Tüzel kişilere, aykırılığın ağırlığı ve etkilediği mağdur sayısı dikkate alınarak bu fıkranın birinci cümlesinde yer alan miktardan az olmamak üzere bağımsız denetimden geçmiş yıllık finansal tablolarında yer alan brüt satış hasılatının %1’i ile vergi öncesi kârının %20’sinden yüksek olanına kadar idari para cezası verilebilir.”
“(7) Kurul veya bu Kanuna göre görevlendirilenler tarafından ilgili gerçek ve tüzel kişilerden bu Kanun ve ilgili diğer mevzuatın sermaye piyasasına ilişkin hükümleriyle ilgili olarak talep ettikleri bilgi, belge, açıklama ve kayıtları (elektronik ortamda tutulanlar dâhil) süresi içinde hiç veya istenen şekliyle vermeyen veya eksik, gerçeğe aykırı, yanıltıcı nitelikte veren veya açıklamalarda bulunan kişiler ve Kurul veya bu Kanuna göre görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarını engelleyen veya zorlaştıran kişiler hakkında birinci fıkranın birinci cümlesinde yer alan miktarda idari para cezası verilir.
(8) Kurula gerçeğe aykırı, yanıltıcı nitelikte bilgi, belge vermek veya açıklamalarda bulunmak suretiyle gereksiz olarak Kanunun 88 inci maddesi uyarınca denetim yapılmasına neden olan kişiler hakkında bin Türk Lirasından yirmibeş bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.”
MADDE 37- 6362 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “iki yıldan” ibaresi “üç yıldan” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 38- 6362 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “iki” ibareleri “üç” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 39- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 40- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
GENEL GEREKÇE
Finansal piyasaların küreselleşmesi, bütünleşmesi, tüketici tercihlerinin değişmesi ve teknoloji kullanımının yaygınlaşması, finans sektöründe faaliyetlerin kapsam ve çeşitliliğinin gün geçtikçe artması olgusunu da beraberinde getirmektedir. Finansal piyasaların etkin ve verimli bir şekilde çalışmasının temini için bu piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesine ilişkin kuralların da zaman içinde gözden geçirilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
Uluslararası piyasalarla bütünleşik şekilde faaliyet gösteren ülkemiz finansal sektörünün denetim ve düzenlenme çerçevesinin uluslararası ilkeler ve standartlarla tam uyumunun sağlanması, bu sektörün ekonomik büyüme sürecine katkı sağlama gücünü artıracaktır. Diğer taraftan, bankacılık sektörünün tabi olması gereken kurallar, ülkemizin de birçoğunda üye olarak yer aldığı uluslararası kuruluşlar (özellikle Basel Bankacılık Denetim Komitesi-BCBS, Finansal İstikrar Komitesi-FSB) tarafından, uluslararası alanda bu sektördeki gelişmeler ve yaşanan tecrübeler çerçevesinde, uluslararası standart ve ilkeler şeklinde belirlenmekte ve üye ülkeler bunlara uyum konusunda taahhütte bulunmaktadır. Bu itibarla, söz konusu uluslararası standartlar ve ilkelerin sürekli izlenmesi ile bankacılık düzenlemelerinde ihtiyaç duyulan değişikliklerin yapılması bankacılık sistemine olan güven bakımından büyük önem taşımaktadır. Bankacılık sisteminin düzenleyici/denetleyici yapısının yeterliliği bağlamında uluslararası kuruluşlarca yapılan değerlendirmelerde söz konusu standartlar ve ilkelerin ülke mevzuatında yer alıp almadığı önemli bir kriter olarak ortaya çıktığından bu standart ve ilkelere uyumun sağlanması amacıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanununda değişiklik yapılmaktadır.
Kanun Teklifi ile ayrıca, katılım bankacılığının ürün ve hizmetlerinin uluslararası örneklerle uyumlu bir şekilde gelişme göstermesini teminen, katılım bankalarının çalışma prensiplerine uygun ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılmasına yönelik olarak, 5411 sayılı Kanunda değişiklik yapılmaktadır. Mevduat veya katılım fonu kabul etme yetkileri bulunmayan, kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kalkınma ve yatırım bankalarının faaliyet ölçekleri ile finansal yükümlülüklerinin ve risk kompozisyonunun mevduat veya katılım fonu kabul eden bankalarla farklılık göstermesi dikkate alınarak, kalkınma ve yatırım bankacılığının da geliştirilmesini teminen 5411 sayılı Kanunda gerekli değişikliklerin yapılması amaçlanmaktadır.
Finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanması, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışması ve tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması açısından bankacılık sisteminin etkili ve ihtiyatlı kurallar ile düzenlenmesi, bu kurallara uyumun tesisi bakımından, etkin denetimlerin yanı sıra mevzuata aykırılıkların caydırıcı cezalara tabi tutulması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kanun Teklifi ile, idari para cezalarının caydırıcılığının güçlendirilmesi amacıyla 5411 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde değişiklik yapılmaktadır.
Kanun Teklifi ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda yer alan idari para cezası tutarları güncellenerek caydırıcılığın artırılması amaçlanmakta; 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununda yapılan değişiklikle ise faktoring şirketlerinin kuruluşunda nakden ödenecek sermaye tutarının sermaye yapılarının güçlendirilmesini ve daha kurumsal bir yapıya kavuşturulmalarını teminen artırılması ve 6361 sayılı Kanunda yer alan idari para cezası tutarlarının güncellenmesi öngörülmektedir.
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile bir yandan piyasanın güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişi ve gelişmesi, diğer yandan ise yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması amaçlanmaktadır. Bu bakımdan, sermaye piyasalarına ilişkin olarak düzenleme yapılırken, piyasa aktörlerinin tamamının gözetilmesi ve düzenlemelerde ekonomik verimliliğin sağlanmasını temin edecek bir dengenin kurulması da zorunluluk arz etmektedir.
Bu kapsamda Kanun Teklifi ile 6362 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerle, uygulamalardan edinilen tecrübe ve bilgi birikimi dikkate alınarak 6362 sayılı Kanunun yatırımcı odaklı bakış açısının, reel sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde değiştirilerek sermaye piyasalarının derinliğinin ve rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır.
Kanun Teklifi ile, 6362 sayılı Kanunda mevcut düzenlemelerin piyasanın ihtiyaçları, yatırımcı menfaatleri ve edinilen uygulama tecrübeleri ışığında güncellenmesi çerçevesinde; borçlanma aracı sahipleri kurulu oluşturulması ve tüzel kişiliği bulunmayan yatırım fonları, konut ve varlık finansmanı fonlarının tapu ve diğer resmi sicil işlemlerinde tüzel kişiliği haiz addolunmalarının sağlanması öngörülmektedir.
Kanun Teklifi ile şirketlerin mevzuat uyum maliyetlerinin azaltılması ve finansal yeniden yapılandırma süreçlerinin sadeleştirilmesi amacıyla 6362 sayılı Kanunda; önemli nitelikteki işlemlerin tespitinde dikkate alınacak temel kriterlerin belirlenmesine ve karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemelerden yararlanılarak ayrılma hakkının kullanılmasında tüm dünyada benimsenen adil fiyat esasına geçilmesine yönelik düzenlemeler yapılması amaçlanmaktadır. Bu çerçevede İtalyan Hukukunda 2004 yılında yapılan reform örnek alınarak ortaklık tarafından satın almadan önce rüçhan hakkına veya önalım hakkına benzer şekilde ilk olarak pay sahiplerine önerilme hakkının tanınmasına imkan sağlanması ve halka açık anonim ortaklıklarda hakim ortağın değişmesi durumunda ortaya çıkan pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunun, borsa şirketlerinin el değiştirmelerinde ilave bir maliyet yaratması nedeniyle pay alım teklifi zorunluluğuna ilişkin düzenlemelerde değişiklik yapılması öngörülmektedir. Bu hususta ortaklıklara seçim hakkı verilmesi veya zorunlu tutulmasında Sermaye Piyasası Kuruluna inisiyatif bırakılması için esnek bir düzenleme tarzı benimsenmektedir.
Kanun teklifi ile ayrıca, sermaye piyasalarının tabana yayılması, sermaye piyasalarına esneklik kazandırılması ve banka yoluyla finansmana alternatif sağlanması amacıyla 6362 sayılı Kanunda, karşılaştırmalı hukukta geniş bir uygulama alanı bulan “Trust” kurumunun Türk Sermaye Piyasasına “Teminat Yönetim Sözleşmesi” şeklinde kazandırılması ve buna ilişkin genel esasların belirlenmesi amaçlanmaktadır. Teminat yönetim sözleşmesine aykırılık durumunda Sermaye Piyasası Kurulu tarafından alınabilecek tedbirlere ilişkin düzenlemeler ile teminat varlıklarının amaç dışı kullanımı ağır cezai yaptırıma bağlanmaktadır. Dünya uygulamaları örnek alınmak suretiyle ülkemizde de benzeri şekilde kitle fonlama platformlarına ilişkin düzenlemelere esneklik getirilmesi amacıyla Sermaye Piyasası Kuruluna yetki verilmektedir. Yatırım kuruluşlarının proje finansmanı konusunda faaliyette bulunması ve bu amaçla kredi verebilmelerine ya da proje finansman fonları kurabilmelerine imkan sağlamak amacıyla yan hizmetler yeniden düzenlenmekte ve uzun vadeli ve yoğun sermaye isteyen yatırımların finansmanının sağlanması amacıyla proje finansman fonu ve projeye dayalı menkul kıymetlere ilişkin düzenleme getirilmektedir. Proje finansmanında finansman, ihraççıya değil, projeye verilmek suretiyle yüklenicilerin riskinden bağımsız bir sonuç ortaya çıkması hedeflenmektedir.
Sermaye piyasalarında işlenen ihlallerin tespit edilmesi, tedbirlerin uygulanması ve idari, hukuki ve cezai yaptırımların etkinliğinin sağlanması amacıyla; izahnameye, ihraç belgesine ve diğer kamuyu aydınlatma belgelerine aykırı olarak yapılan işlemlerde halka açık şirketlerin ve yatırımcıların zararlarının telafi edilmesi veya halka açık şirketten çıkan paranın geri döndürülmesine yönelik tedbirler alınması, 6362 sayılı Kanunda idari para cezalarının daha caydırıcı hale getirilmesini sağlayan değişiklikler yapılması ve sermaye piyasası suçlarında etkin bir cezai yaptırımın uygulanabilmesini teminen tüzel kişilere verilecek idari para cezasının azami tutarının brüt kâr veya satış hasılatından yüksek olana göre belirlenmesi öngörülmektedir. Denetim sürecinin etkinliğinin sağlanmasını teminen kasıt içermeyen, suçu gizleme gayesi gütmeyen; bilgi ve belge vermeme, eksik verme, süresi içinde vermeme ve/veya gerçeğe aykırı ve yanlış verme fiilleri ile suçu gizleme gayesi gütmeyen; denetimi engelleme veya zorlaştırma fiilleri idari para cezası gerektiren eylemler olarak düzenlenmektedir. Ayrıca, halka açık ortaklıkların yatırımcılarının korunmasını teminen kamuyu aydınlatma belgelerinde yer alan bilgi ve açıklamalara aykırı fiillere yönelik olarak, Sermaye Piyasası Kurulunca alınabilecek tedbirler düzenlenmekte ve 6362 sayılı Kanunda düzenlenen “bilgi suiistimali suçu” ve “piyasa dolandırıcılığı suçu”na ilişkin cezaların alt sınırlarının iki yıldan üç yıla çıkarılması öngörülmektedir.
XXXXX XXXXXXXXXXX
MADDE 1- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca yazılı başvuruda bulunularak soruşturma talep edilebildiğinden 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, madde lafzı tereddüde mahal vermeyecek şekilde yeniden düzenlenmektedir. Ayrıca, yapılan değişiklik ile bankacılık sistemini tehlikeye düşürdükleri tespit edilen banka mensuplarının imza yetkisinin geçici kaldırılacaklar kapsamına alınması amaçlanmaktadır.
MADDE 2- Madde ile, 5411 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, kalkınma ve yatırım bankalarının taşınır ve taşınmaz mal ve hizmet bedellerinin ödenmesi suretiyle veya kâr ve zarar ortaklığı yatırımları, taşınmaz, ekipman veya emtia temini, mal karşılığı vesaikin finansmanı, ortak yatırımların Kanun uygulamasında kredi sayılması sağlanarak, değişen koşullar altında yeni finansman yöntemlerinin oluşması halinde, bu yöntemlerin de kredi sayılabilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna yetki verilmesi öngörülmektedir.
MADDE 3- Madde ile, bankanın dâhil olduğu risk grubuna dâhil edilecek kişilerin, Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından yayımlanan Etkin Bankacılık Denetimine İlişkin Temel İlkelere uyumlu bir şekilde yöneticileri ile bunların eş ve çocuklarını da içerecek şekilde yeniden belirlenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca bankanın dâhil olduğu risk grubu tanımı kapsamında, nitelikli pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri ile genel müdürün başka kuruluşlarda genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı kuruluşlar da dâhil olduğundan özellikle fıkrada geçen kuruluşlar bakımından neredeyse tüm kamu kurum ve kuruluşlarını da içerecek şekilde bankanın dâhil olduğu risk grubu genişleyecek, bu durum ise bu kuruluşların kredi imkanlarını oldukça daraltacaktır. Bu durumun engellenmesi amacıyla söz konusu bankaların risk grubunun sadece kontrol ettikleri kuruluşlarla sınırlandırılması ve Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketine, Türkiye Varlık Fonuna veya bunlara ait fonlara ait bankalar açısından da benzer sakıncaların gündeme gelmesi nedeniyle bu bankaların da kapsama dâhil edilmesi öngörülmektedir. Ayrıca benzer durum tüzel kişi risk grubu tanımından dolayı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketine, Türkiye Varlık Fonuna veya bunlara ait fonlara ait diğer kamu kurum ve kuruluşlarının her biri açısından da geçerli olması nedeniyle bu kamu kurum ve kuruluşlarının da sermaye, yönetim ve denetimlerine hâkim oldukları bağlı ortaklık, iştirak ve müesseseler ile birlikte ayrı bir risk grubu oluşturmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Bunun yanı sıra Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından yayımlanan standartlar ile uyumlu olarak risk gruplarının ve maddenin uygulanmasına ilişkin detayların belirlenmesi hususunda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun yetkilendirilmesi öngörülmektedir.
MADDE 4- Madde ile, 5411 sayılı Kanunun 55 inci maddesinde yapılan değişiklikle; Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu veya bunlara ait fonlar ile yapılan işlemler, bu kurumlarca çıkarılan ya da ödenmesi garanti edilen bono, tahvil ve benzeri borçlanma araçlarının kredi sınırlamalarına tabi olmaması amaçlanmaktadır.
MADDE 5- Madde ile, mevduat toplamaları mümkün bulunmayan kalkınma ve yatırım bankalarının fon sağlayabilecekleri alanların genişletilmesi için 5411 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinde yer xxxx xxxxxxxxx ibaresi kaldırılarak, kalkınma ve yatırım bankalarının Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca belirlenecek esaslar çerçevesinde tüm kredi müşterilerinden sağlayacakları fonların da mevduat olarak değerlendirilmemesi amaçlanmaktadır. Ayrıca anılan maddede yapılması öngörülen değişiklikle, bankanın tüm ortaklarından sağlayacakları fonların mevduat sayılmamasına ilişkin uygulamanın sağlıklı bir şekilde takip edilebilmesi, küçük pay sahiplerinin kapsam dışında tutulabilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 6- Madde ile bankaların ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu uygulamalarının uluslararası en iyi uygulamalara uyumunun sağlanması, bankaların mali bünyelerinde herhangi bir sorun mevcut olmasa bile ilerleyen dönemlerde oluşması muhtemel sorunların ve bu durumlara ilişkin alınması öngörülen önlemlerin önceden belirlenmesi suretiyle hazırlayacakları önlem planının Kuruma gönderilerek denetime hazır tutulması sayesinde gözetim ve denetim süreçlerinin etkinliğinin artırılması ve karar alma ve uygulama süreçlerinin hızlandırılması amaçlanmaktadır. Mevcut düzenlemelere göre bankaların mali bünyesinde sorun ortaya çıktıktan sonra gerekli önlem planını hazırlayarak uygulaması öngörülmüş iken bu değişiklikle daha erken aksiyon alma imkanına kavuşulmuş olacaktır. Uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna yetki verilmesi öngörülmektedir.
Ayrıca madde ile, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca konsolide ve konsolide olmayan bazda yapılan denetimler sonucunda mali bünyede bozulma yaratacak hallerin gerçekleştiğinin veya gerçekleşme ihtimalinin tespit edilmesi halinde önlem planlarının bankaca uygulanması beklenmeksizin gerekli tedbirlerin alınması konusunda anılan Kuruma yetki verilmesi öngörülmektedir.
MADDE 7- Madde ile, 5411 sayılı Kanunda önlem alınmasını gerektiren haller kapsamına yeni ihdas edilen 66/A maddesi kapsamında önlem planında öngörülen tedbirlerin bankaca derhal alınmaması, alınan tedbirlere rağmen sorunların giderilememesi veya tedbirlerin alınması durumunda dahi sonuç alınamayacağının belirlenmesi hususlarının eklenmesi öngörülmektedir.
MADDE 8- Madde ile, 5411 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde yapılan değişikliklere bağlı olarak, atıflar yeniden düzenlenmektedir. Ayrıca, önlem planı ifadesindeki plan ibaresi ile mevcut hükümde yer alan plan ibaresinin karışmaması için mevcuttaki plan ibaresinin program olarak değiştirilmesi öngörülmektedir.
MADDE 9- Madde ile, 5411 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde değişikliklere bağlı olarak atıflar yeniden düzenlenmektedir. Ayrıca madde ile, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun bankalardan program isteme yetkisinin yönetimin basiretsizliğinden kaynaklanan risklerle sınırlı kalmaksızın tüm maruz kalınan risklerin azaltılmasını da kapsayacak şekilde genişletilmesi öngörülmektedir.
MADDE 10- Madde ile 5411 sayılı Kanun ve alt düzenlemeleri ile 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu arasındaki uygulamada var olabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır. “Bankacılık faaliyetlerine özgü olarak bankalarla müşteri ilişkisi kurulduktan sonra oluşan gerçek kişilere ait kişisel veriler ve tüzel kişilere ait bilgiler müşteri sırrı haline gelir.” ifadesi eklenerek, gerçek kişi müşterilerin bankalar ile müşteri ilişkisine girmeden önce de var olan ve bankalar dışındaki pek çok şirket, kuruluş tarafından da işlenmekte olan adres, telefon bilgisi, lokasyon bilgisi gibi genel nitelikteki kişisel veriler için yalnızca 6698 sayılı Kanunun uygulama alanı bulacağı; banka ile müşteri ilişkisi kurulduktan sonra oluşan gerçek kişilere ait bankacılık faaliyetlerine özgü mevduat bilgisi, krediler, kredi skoru, hesap hareketleri gibi bilgiler için ise hem 5411 sayılı Kanunun sır saklamaya ilişkin yükümlülüklerinin hem de 6698 sayılı Kanun hükümlerinin uygulama alanı bulacağı, ancak sır kapsamındaki müşteri bilgileri için 5411 sayılı Kanunun hükümlerinin özel nitelikli kanun hükümleri olarak ele alınması gerektiği netleştirilmektedir.
Öte yandan, sır saklama ödevinin yükümlüsü olan bankaların kanunların tanıdığı bir istisna ya da herhangi bir mecburiyet bulunmadığı halde, 6698 sayılı Kanun uyarınca kendi belirleyecekleri amaç ve yöntemler için ve kendi hazırlayacakları rıza metinleri ile bu yükümlülüklerini delmeleri yasaklanmakta, bu kapsamda, sır saklama yükümlülüğünün bankanın aktif rol aldığı rıza metni yöntemiyle değil, sır sahibi müşterinin aktif rol aldığı “müşterinin talebi ya da talimatı” yöntemiyle kaldırılabilmesini sağlamak amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Bunun yanında, madde ile 5411 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca sır saklama yükümlülüğünden istisnaya tabi tutulan tarafların bu kolaylığı suiistimal ederek fıkrada belirtilen amaçlarla orantılı olmayacak şekilde sır niteliğindeki bilgileri paylaşmalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Diğer taraftan, 6698 sayılı Kanun, kişisel verilerin yurtdışına aktarılması hususunda diğer kanunlarda yer alan hükümlerin saklı olacağını belirtmiş olmasına rağmen 5411 sayılı Kanunda bu konuda açık bir hüküm bulunmadığından, sır niteliğindeki verilerin yurtdışına aktarılması konusunda 5411 sayılı Kanun hükümlerinin özel nitelikli kanun hükümleri olarak ele alınmasını sağlamak bakımından, müşterilerin açık rızası olsa bile talep ya da talimatı olmadan sır niteliğindeki bilgilerin yurtiçindeki ve yurtdışındaki kişilere aktarılamayacağı hüküm altına alınmakta ancak ekonomik güvenliğe ilişkin yapacağı değerlendirme sonrası Kurul, müşteri sırrı ya da banka sırrı niteliğinde olan her türlü verinin yurtdışına aktarılmasını yasaklamaya da yetkili kılınmaktadır. Yapılan değişikle ayrıca, bankaların faaliyetlerini yürütmede kullandıkları bilgi sistemleri ve bunların yedeklerinin yurtiçinde bulundurulması hususunda karar alma konusunda Kurula kanunen yetki verilmektedir.
Ayrıca, sır saklama yükümlülüğünden istisna tutulan haller de dahil olmak üzere, sır niteliğindeki bilgilerin paylaşımına ilişkin uygulamada yaşanabilecek tereddütleri gidermek bakımından bu paylaşımların kapsam, şekil, usul ve esaslarının belirlenmesi veya ihtiyaç duyulması halinde bu paylaşımlara sınırlama getirilmesine yönelik olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna yetki verilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 11- Madde ile, finansal piyasalarda yapay arz, talep veya döviz kuru dahil fiyat oluşumunu sağlamak amaçlı işlem ve uygulamaların yapılması, internet ortamı dahil farklı araçlarla gerçeğe aykırı ve yanıltıcı bilgilerin yayılması, tasarruf sahiplerinin gerçeğe aykırı ve yanıltıcı şekilde yönlendirilmesi veya bu amacı sağlamaya yönelik benzer işlem ve uygulamaların yapılması finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemler olarak kabul edilmesi hangi işlemlerin bu kapsamda olacağının Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca belirlenerek Resmi Gazetede yayımlanması öngörülmektedir.
MADDE 12- Madde ile 5411 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle, mevduat veya katılım fonu kabul etme yetkileri bulunmayan, kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kalkınma ve yatırım bankalarının faaliyet ölçekleri ile finansal yükümlülüklerinin ve risk kompozisyonunun mevduat veya katılım fonu kabul eden bankalarla farklılık göstermesi nedeniyle bankacılık sisteminin geneli için belirlenen standart oran ve sınırların kalkınma ve yatırım bankaları için farklılaştırılması konusunda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna yetki verilmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca maddeyle, katılım bankaları ve kalkınma ve yatırım bankalarının Bankacılık Kanununda düzenlenen faaliyetleri faizsiz yöntemlerle gerçekleştirmelerine ilişkin ûsul ve esasları belirlemek üzere Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna yetki verilmesi öngörülmektedir.
Maddeyle, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarınca faizsiz finansman sağlamak amacıyla katıldıkları ortaklıkların bankanın dâhil olduğu risk grubu kapsamında değerlendirilmemesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, kalkınma ve yatırım bankalarına tanınan ortaklık payı sınırlamasına ilişkin muafiyetin katılım bankalarının faizsiz finansman sağlamak amacıyla edindikleri ortaklık payları için de tanınması, katılım bankalarının faizsiz yöntemlerle finansman sağlanması nedeniyle üstlendikleri yükümlülüklerden dolayı gayrimenkul ve emtia üzerine yaptıkları işlemlere ilişkin özel hükümlerin düzenlenmesi öngörülmektedir.
MADDE 13- Madde ile, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 144 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, bankaların kredi, mevduat, dış ticaret, transfer, nakit yönetimi ve kredi kartı gibi tüm faaliyetlerinden her ne ad altında olursa olsun aldıkları ücret, masraf ve komisyonların belirlenmesi hususundaki yetkiler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına verilmektedir.
MADDE 14- Madde ile, 5411 sayılı Bankacılık Kanununda yer alan ceza tutarlarının güncellenmesi ve Kanuna yeni eklenen 76/A maddesi kapsamındaki finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemler olarak kabul edilen işlem ve uygulamaların idari para cezası yaptırımına tabi tutulması öngörülmektedir. Ayrıca, yaptırım kararı verilinceye kadar aykırılığın birden fazla işlenmiş olması veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanması dikkate alınarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna idari yaptırımı ağırlaştırma yetkisinin verilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 15- Madde ile, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle, ilgili gerçek ve tüzel kişilere 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında verilmesi öngörülen idari para cezası tutarlarının güncellenmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 16- Madde ile, 5411 sayılı Bankacılık Kanununda yer alan sınırlamalara, kararlara ve düzenlemelere aykırı hareketler dolayısıyla öngörülen idarî yaptırım kapsamına, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 5411 sayılı Kanuna dayanılarak verilen talimatların da dâhil edilmesi öngörülmektedir. Ayrıca para cezası tutarlarının güncellenmesi ve söz konusu Kurula yaptırım kararı verilinceye kadar aykırılığın birden fazla işlenmiş olması veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanması dikkate alınarak uygulanacak idari yaptırımı ağırlaştırma yetkisi verilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 17- Madde ile, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 150 nci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle, telafisi mümkün olmayan zararların önlenebilmesini teminen, izinsiz faaliyetlerin işlenmesinde kullanılan internet sitelerine erişimin içerik ve yer sağlayıcının yurt içinde olması halinde internet sitesine erişimin engellenmesinin alınacak tedbirler arasına eklenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca söz konusu değişiklikle, mağduriyetlerin ivedilikle engellenmesini teminen, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını takiben hakim kararı akabinde internet sitesine erişiminin engellenmesine imkan sağlanması amaçlanmaktadır. İçerik ve yer sağlayıcının yurt dışında olması durumunda anılan Kurulun başvurusu üzerine bu tedbirin uygulama yetkisinin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna verilmesi öngörülmektedir.
MADDE 18- Madde ile, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun, ortaklık sınırlarının aşılması hâlinde, xxxx tutarının özkaynak hesaplamasında ana sermayeden indirilmesi yerine söz konusu xxxx tutarının Basel standartları uyarınca yüksek risk ağırlığına tabi tutulmasını teminen 5411 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır. Ayrıca 5411 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde yapılan düzenlemeye uyum amacıyla 57 nci maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır.
MADDE 19- Madde ile, 5411 sayılı Bankacılık Kanununda yapılan değişikliklere göre çıkarılacak düzenlemeler yürürlüğe konulana kadar mevcut hükümlerin uygulanması amaçlanmaktadır.
Ayrıca, 5411 sayılı Kanunda belirtilen sınırlama ve oranlara uyum konusunda yapılan değişiklikler sebebiyle oluşabilecek aşımların giderilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna bankalara süre verme yetkisinin tanınması amaçlanmaktadır.
MADDE 20- Madde ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 26 ncı maddesinde yapılan değişiklikle, azami akdi ve gecikme faiz oranlarının açıklanma periyodunun belirlenmesinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bırakılması amaçlanmaktadır.
MADDE 21- Madde ile, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda yer alan idari para cezası tutarlarının güncellenmesi ve yaptırım kararı verilinceye kadar aykırılığın birden fazla işlenmiş olması veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanması hususları dikkate alınarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna idari yaptırımı ağırlaştırma yetkisinin verilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 22- Madde ile 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 5 inci maddesinde yapılan değişiklikle, sermaye yapılarının güçlendirilmesi ve daha kurumsal bir yapıya kavuşturulmalarını teminen faktoring şirketlerinin kuruluşunda nakden ödenecek sermaye tutarının yirmi milyon Türk Lirasından elli milyon Türk Lirasına çıkarılması amaçlanmaktadır.
MADDE 23- Madde ile, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununda yer alan idari para ceza tutarlarının güncellenmesi ve yaptırım kararı verilinceye kadar aykırılığın birden fazla işlenmiş olması veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanması hususları dikkate alınarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna idari yaptırımı ağırlaştırma yetkisinin verilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 24- 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununa eklenmesi öngörülen geçici maddeyle, faktoring şirketleri için aranan yeni sermaye yükümlülüğüne intibakın sağlanabilmesini teminen geçiş hükmünün düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 25- Madde ile, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 23 üncü maddesinde sayılan önemli nitelikte işlem örneklerinde sadeleşmeye gidilmesi ve önemli nitelikteki işlemlerin tespitinde dikkate alınacak temel kriterler belirlenmesi ve Sermaye Piyasası Kuruluna halka açık şirketlerin niteliğine göre farklı usuller belirleme yetkisi tanınması amaçlanmaktadır.
MADDE 26- Madde ile, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerde genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılmasına ilişkin 446 ncı maddesindeki ifadeler ile 6362 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının uyumlu hale getirilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, söz konusu fıkrada yapılması öngörülen değişiklikle halka açık ortaklıklardan ayrılma hakkının kullanılmasında tüm dünyada benimsenen adil fiyat esasına geçilmesi ve İtalyan Hukukunda 2004 yılında yapılan reform örnek alınarak ortaklık tarafından satın alınmadan önce rüçhan hakkına veya önalım hakkına benzer şekilde ilk olarak pay sahiplerine önerilme hakkının tanınmasına imkan sağlanması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda ortaklıklara seçim hakkı verilmesi veya bunun zorunlu tutulması hususunda Sermaye Piyasası Kuruluna inisiyatif bırakılması için daha esnek bir düzenleme şekli öngörülmektedir.
6362 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılması öngörülen değişiklikle, pay sahibinin genel kurulda oy kullanmasının haksız şekilde engellenmesi halinde de muhalif kalma ve muhalefetini tutanağa kaydettirme şartı aranmaksızın ayrılma hakkından faydalanabilmesi öngörülmektedir.
Ayrıca, muafiyetlere ilişkin fıkranın kapsamı genişletilerek, ayrılma hakkına ilişkin olarak ortaklığın niteliğine göre istisna öngörebilme yetkisinin yanı sıra İtalyan Hukukunda olduğu gibi kurtarma amaçlı birleşmeler, ayrılma hakkının kullanılması halinde sermaye kaybı veya borca batıklık belirtilerinin başlaması gibi bazı hususlarda ortaklık bazında, başvuru üzerine muafiyet hali öngörülebilmesine imkan sağlanması ve ayrılma hakkını tetikleyen hallerin farklılaştırılabilmesi için farklı ortaklıklar bazında farklı esasların uygulanabilmesinin önünün açılması amaçlanmaktadır.
MADDE 27- Halka açık anonim ortaklıklarda hakim ortağın değişmesi durumunda ortaya çıkan pay alım teklifinde bulunma zorunluluğu, borsa şirketlerinin el değiştirmelerinde ilave bir maliyet yaratmaktadır. Ayrıca gerçekleşen devir tarihi ile pay alım teklifinde bulunma tarihi arasında pay sahibi olanların da bu imkandan yararlanabilmesi, hakim ortağın kontrol priminin küçük yatırımcılar ile paylaşılması ilkesi ile bağdaşmamaktadır. 6362 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle, bu maliyetin sınırlanması için pay alım teklifi zorunluluğunun, payın ya da oy hakkının iktisabına ilişkin bilginin kamuya açıklandığı tarihte pay sahibi olan yatırımcılara tanınmasına yönelik değişiklik yapılması amaçlanmaktadır.
MADDE 28- Madde ile 6362 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 31/A maddesiyle, borçlanma aracı sahipleri kurulu müessesesinin oluşturulması amaçlanmaktadır. Böylelikle yatırımcıların değişen koşullara göre toplu bir şekilde hareket edebilmesine ve ihraççılar ile yatırımcıların borçlanma araçlarının hüküm ve şartlarının değişmesi yönünde mutabakata varabilmesine imkan sağlanmaktadır. Ayrıca, borçlanma araçlarının ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde yatırımcılar ve ihraççının yeniden yapılandırma konusunda mutabakata varmaları halinde, yeniden yapılandırmanın uygulanabilirliğinin sağlanabilmesi amacıyla daha önce başlatılmış takiplerin durması, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlememesi ve borçlanma araçlarının ifasıyla takiplerin düşmesi amaçlanmaktadır.
MADDE
29-
Madde
ile, 6362 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 31/B maddesiyle yurt
dışında sermaye piyasalarında geniş bir uygulama alanı bulan
“Teminat Yöneticisi-Trust-
Yed-i Emin” kurumunun Türk
sermaye piyasasına kazandırılması ve buna ilişkin genel
esasların belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Mevcut uygulamada borçlu tahvil ihraç ederken, tahvillerin geri ödenmesini teminaten rehin tesis etmesi mümkündür, ancak tahvillerin ödenmemesi durumunda, rehinli varlıkların paraya çevrilmesi ve hak sahiplerine ödenmesi, hem uzun zaman almakta hem de tahvil sahiplerinin tam olarak alacaklarını alamamasına neden olmaktadır. Getirilmesi önerilen düzenleme ile mevcut uygulamadan farklı olarak tahvil sahiplerinin alacaklarının hızlı bir şekilde tahsiline imkân verilmesi öngörülmektedir. Tahvil sahiplerine bu imkânın verilmesi, tahvil ihraççısının da daha kolay ve düşük faizle borç temin edebilmesine yardımcı olacaktır.
Bu kapsamda teminat yöneticisinin yükümlülüğü teminat alınan varlığın ve teminatın niteliğine göre farklılık arz edebildiğinden söz konusu düzenlemede yer verilen yükümlülüklerin, teminatın mahiyetine uygun düştüğü ölçüde yerine getirilmesi ve teminat yönetim sözleşmesine aykırılık durumunda Sermaye Piyasası Kurulu tarafından alınabilecek tedbirlere ilişkin düzenlemeler ile teminata konu varlıkların amaç dışı kullanımının ağır cezai yaptırıma bağlanması öngörülmektedir. Teminat yöneticisine satış yetkisi verilmesi, teminat varlıklarının teminat yöneticisinin mal varlığından ayrı izlenmesi esasları ile yatırımcılarının daha etkin bir şekilde korunması amaçlanmakta olup, ihraççının merkezinin bulunduğu yerde yapılacak tescil de aleniyeti sağlayacaktır.
MADDE 30- Dünya uygulamalarında kitle fonlaması yöntemleri, fon temin eden destekçilere vaat edilen unsurlar kapsamında sınıflandırılmaktadır. Bağış/yardım, ödül, borç verme ve sermaye modelleri olmak üzere temelde dört farklı finansman yöntemi bulunmaktadır. İlk iki model olan bağış/yardım ve ödül modellerinde, fon sağlayan destekçiler ile bu fonu kullanacak olan taraflar arasında herhangi bir ortaklık veya borç ilişkisi oluşmamaktadır. Bağış/yardım modelinde karşılık olarak herhangi bir şey beklenmemekle beraber, ödül modelinde ise finansmanı kullanan projesinin başarıya ulaşması sonrasında fon temin edenlere bir takım ödüller veya üretimi gerçekleştirilecek bir ürünü iskontolu ya da ücretsiz satın alma fırsatı vaat edebilmektedir. Diğer iki yöntem ise yatırım esaslı olarak değerlendirilmekte olup, fon sağlayan bireyler borç verme modelinde borç veren konumunda iken, sermaye modelinde ise ortak konumunda bulunmaktadır.
Uluslararası uygulamalarda kamu otoritesi tarafından pay ve borçlanmaya dayalı modelin düzenlendiği, diğer modellerin ise düzenlemeye tabi tutulmadığı görülmektedir. Bu çerçevede, 6362 sayılı Kanunun 35/A maddesinin birinci fıkrasında yapılması öngörülen düzenlemeyle ülkemizde de benzer şekilde düzenlenecek alana esneklik getirmek amacıyla Sermaye Piyasası Kuruluna yetki verilmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca payları kayden izlenen girişim şirketlerinin genel kurullarını elektronik olarak yapmalarına imkân tanınması öngörülmektedir.
6362 sayılı Kanunun 35/A maddesine eklenmesi öngörülen fıkrayla ise kitle fonlaması işlemlerine ilişkin olarak hazırlanan bilgi formuyla ilgili sorumluluk hususuna açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 31- Madde ile, 6362 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci fıkrasında yapılması öngörülen değişiklikle yatırım kuruluşlarının proje finansmanı konusunda faaliyette bulunması ve bu amaçla kredi verebilmelerine ya da proje finansman fonları kurabilmelerine imkan verilmesi ve böylece sermaye piyasasının gelişimine katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
MADDE 32- Madde ile, 6362 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle tüzel kişiliği bulunmayan yatırım fonlarının tapu, ticaret sicili ve diğer resmi sicillerde tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme talepleri dâhil olmak üzere her türlü sicil işlemlerinde tüzel kişiliği haiz addolunmaları öngörülerek, Gayrimenkul Yatırım Fonlarının tescil dışındaki diğer tapu işlemlerinde ve Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarının ortağı olacakları limited ve anonim şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı veya pay devri işlemleri dâhil her tür ticaret sicili işlemlerinde yaşadıkları problemlerin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca yatırım fonlarının tapu işlemlerinin, kurucu portföy yönetim şirketleri ve portföy saklayıcıları adına, bu kuruluşları temsil eden birer yetkilinin müşterek imzalarıyla gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
MADDE 33- Madde ile, 6362 sayılı Kanunun 58 inci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle tüzel kişiliği bulunmayan konut finansmanı fonlarının ve varlık finansmanı fonlarının tapu ve ticaret sicili dâhil diğer resmi sicillerde tescil, terkin ve benzeri işlemlerde tüzel kişiliği haiz addolunmaları amaçlanmaktadır. Ayrıca konut ve varlık finansmanı fonlarının tapu işlemlerinin, fon kurucusu ve fon kurulunu temsil eden birer yetkilinin müşterek imzalarıyla gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
MADDE 34- 6362 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 61/B maddesiyle proje finansmanı, proje finansman fonu ve projeye dayalı menkul kıymet hususlarının düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
Altyapı yatırımlarının finansmanı gibi büyük projelere ilişkin krediler, büyük hacimli, uzun vadeli olması açısından, menkul kıymetleştirmek için idealdir. Bu projelerin nakit akışlarına dayalı menkul kıymet ihraç edilerek proje yüklenicilerin riskinden olabildiğince bağımsız bir ürün ortaya çıkarılacaktır. Belirli bir alt yapı projesinin finansmanı amacıyla ihraç edilen “Projeye Dayalı Menkul Kıymet” yoluyla projenin beklenen geliri, faiz ve anapara ödemeleri için kullanılacaktır. Projeye dayalı menkul kıymeti tahvilden ayıran temel özellik, ilgili projenin gelirlerinin projeye dayalı menkul kıymet faiz ve anapara ödemelerine tahsis edilmesi ve yatırımcıların ihraççının genel riskine olabildiğince az maruz kalmasıdır. Finansman, ihraççıya değil, projeye verilecektir. Madde metninde ayrıca proje finansmanı fonunun, üçüncü kişilerden gelecek taleplere karşı korunmasına yönelik tedbirlere de yer verilmesi öngörülmektedir.
Kurulması planlanan Projeye Dayalı Menkul Kıymet yapısı ile kurucunun ve fon kullanıcının riskinden bağımsız olarak projelere yatırım yapılabilmesi ve projelerinin gelirlerinin proje finansman fonuna aktarılması ile yatırımcıların gelir beklentilerinin netleşmesi, yabancı yatırımların ülkemize gelişine katkı sağlanması ve özellikle kamu projelerinin uzun vadeli finansmanının sağlanması hedeflenmektedir.
MADDE 35- Madde ile, 6362 sayılı Kanunun 91 inci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle izahname, ihraç belgesine ve diğer kamuyu aydınlatma belgelerine aykırı olarak yapılan işlemlere ilişkin alınacak tedbirler belirlenmekte ve halka açık şirketlerin ve yatırımcıların zararlarının telafi edilmesi veya halka açık şirketten çıkan paranın geri döndürülmesi hususundaki eksikliklerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 36- Madde ile, 6362 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılması öngörülen değişiklikle anılan Kanunda yer alan “zorundadır” veya “yükümlüdür” şeklindeki emredici kurallara aykırı hareket edilmesinin yaptırıma bağlanması hususundaki boşluğun giderilmesi ve idari para cezalarının daha caydırıcı hale getirilmesi için tüzel kişiler için satış hasılatı veya vergi öncesi kâr dikkate alınarak idari para cezalarında üst sınırın, kurumun hasılat veya kârlılık durumuna göre belirlenebilmesi amaçlanmaktadır.
6362 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılması öngörülen değişiklikle, tüzel kişilere idari para cezası verilmesine ilişkin esaslarda 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 8 inci maddesine paralel şekilde düzenlenme yapılması amaçlanmaktadır.
6362 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinde denetimle görevlendirilen personelin denetim kapsamında her türlü bilgi ve belgeyi alabileceği, bireylerden yazılı veya sözlü bilgi alabileceği hüküm altına alınmış, ancak aksi bir davranış bir yaptırıma bağlanmadığı için denetimle görevlendirilen personele bilgi verilmemesi, fiziki olarak sözlü bilgi vermeye çağrılmasına rağmen gelinmemesi, gerçeğe aykırı bilgi verilmemesi durumlarıyla karşılaşılmaktadır. 6362 sayılı Kanunun 103 üncü maddesine eklenmesi öngörülen yedinci fıkrayla Sermaye Piyasası Kurulu veya 6362 sayılı Kanuna göre görevlendirilenler tarafından ilgili gerçek ve tüzel kişilerden anılan Kanun ve ilgili diğer mevzuatın sermaye piyasasına ilişkin hükümleriyle ilgili olarak talep ettikleri bilgi, belge, açıklama ve kayıtları (elektronik ortamda tutulanlar dâhil) süresi içinde hiç veya istenen şekliyle vermeyen veya eksik, gerçeğe aykırı, yanıltıcı nitelikte veren veya açıklamalarda bulunan kişiler ve Kurul veya anılan Kanuna göre görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarını engelleyen veya zorlaştıran kişiler hakkında idari para cezası verilmesi amaçlanmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulunun da üyesi olduğu Uluslararası Sermaye Piyasası Kurulları örgütü (IOSCO - International Organisation of Securities Commissions) tarafından hazırlanan “Credible Deterrence” raporu ve karşılıklı bilgi ve belge değişimini düzenleyen 2019 yılında kabul edilen Geliştirilmiş Çok Taraflı Mutabakatı (EMMOU) ile de uyum sağlanmaya çalışılmıştır.
6362 sayılı Kanunun 103 üncü maddesine eklenmesi öngörülen sekizinci fıkra ise idari para cezası verilmesi gerektiren durumlara bir yenisinin eklenmesine ilişkindir. Şöyle ki, denetim esnasında Sermaye Piyasası Kuruluna ve Sermaye Piyasası Kurulunca görevlendirilenlere kasıtlı olarak gerçeğe aykırı bilgi vermek 6362 sayılı Kanunun 111 inci maddesi kapsamında suç teşkil etmektedir. Ancak kastın olmadığı durumlarda anılan Kanunun 103 üncü maddesinin yedinci fıkrası kapsamında idari para cezası verilmesi önerilmektedir. Ancak, gereksiz nedenle denetime başlanmasına neden olan kişilere bir işlem yapılmamaktadır. Zira denetim öncesi gerçeğe aykırı bilgi verilmesi bir yaptırıma bağlanmamıştır. Haksız yere yapılan denetimler hem Sermaye Piyasası Kurulunun mali ve personel olanaklarını zorlamakta, hem de denetim yapılan kişi ve kurumlar açısından itibar kaybına neden olmaktadır. Bu kapsamda, Sermaye Piyasası Kuruluna gerçeğe aykırı, yanıltıcı nitelikte bilgi, belge vermek suretiyle haksız olarak bir denetime başlanılmasına neden olan kişiye idari para cezası verilmesi amaçlanmaktadır. Söz konusu değişiklik, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanundaki bilgi alma hakkına bir halel getirmemekte; gerçeğe aykırı ve yanıltıcı bilgi ve belge verilmesini kapsamaktadır.
MADDE 37- Sermaye piyasalarında gerçekleşen işlemler bilgiye dayanmaktadır. Bir şirketin kâr yapacağı beklentisi, yeni bir iş alması gibi olumlu beklentiler hisse fiyatını artırırken; zarar açıklanması, üretim tesislerindeki grev gibi olumsuz beklentiler ise hisse fiyatını azaltmaktadır. Bu nevi bilgileri önceden sahip olanların bu bilgiyi kullanarak diğer yatırımcıların zararına olacak şekilde işlem yapması olasıdır. Bu eyleme bilgi suiistimali veya içeriden öğrenenlerin ticareti denilmektedir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu tip kötüye kullanımlar cezai yaptırıma bağlanmış ve bu suçun cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Madde ile, 6362 sayılı Kanunun 106 ncı maddesi kapsamında verilecek cezaların alt sınırı üç yıla çıkarılarak caydırıcılığın artırılması amaçlanmaktadır.
MADDE 38- Sermaye piyasalarında gerçekleşen işlemler bilgiye dayanmaktadır. Bir şirketin kâr yapacağı beklentisi, yeni bir iş alması gibi olumlu beklentiler hisse fiyatını artırırken; zarar açıklanması, üretim tesislerindeki grev gibi olumsuz beklentiler ise hisse fiyatını azaltmaktadır. Var olan bilgileri yanlış ve yanıltıcı olarak yansıtmak suretiyle diğer yatırımcıların aldatılması da olasıdır. Bu eylemlere piyasa dolandırıcılığı veya manipülasyon denilmektedir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu tip kötüye kullanımlar cezai yaptırıma bağlanmış ve bu suçun cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Madde ile, 6362 sayılı Kanunun 107 nci maddesi kapsamında verilecek cezaların alt sınırı üç yıla çıkarılarak caydırıcılığın artırılması amaçlanmaktadır.
MADDE 39- Yürürlük maddesidir.
MADDE 40- Yürütme maddesidir.