AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
B.B. / BİRLEŞİK KRALLIK Davası 1
(Başvuru no. 53760/00)
KARAR STRAZBURG
10 Şubat 2004
KESİN KARAR
07/07/2004
İşbu karar Sözleşme’nin 44 § 2 maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde kesinleşecek olup bazı şekli değişikliklere tabi tutulabilir.
B.B. / Birleşik Krallık davasında,
M. Pellonpää, Başkan,
Xxxxxxx XXXXXX,
J. Xxxxxxxxxx,
R. Maruste,
S. Pavlovschi,
J. Xxxxxxx Xxxxxxx,
E. Xxxx-Xxxxxxxxx, Yargıçlar,
Ve M. O'BOYLE, Daire Yazı İşleri Müdürü’nün katılımıyla Bölüm olarak toplanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Dördüncü Bölüm), 20 Xxxx
1 İngilizce aslından çeviren: Av. Xxxx XXXXXXXX
2 B.B. v. THE UNITED KINGDOM JUDGMENT
2004 tarihinde gerçekleştirdiği kapalı oturumdaki müzakereler sonucunda anılan tarihte aşağıdaki kararı vermiştir;
USUL
1. Dava, eski “Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi”nin önceki 25. maddesi uyarınca, Birleşik Krallık vatandaşı Bay
B.B. (“başvurucu”) tarafından, Birleşik Krallık ve Kuzey İrlanda aleyhine, AİHM’e, 9 Ağustos 1998 tarihinde yapılan başvurudan (no. 53760/00) kaynaklanmaktadır.
Bölüm Başkanı, başvurucunun isminin açıklanmaması talebini kabul etmiştir (İç Tüzük’ün 47 § 3 maddesi).
2. Birleşik Krallık (“Hükümet”), Bayan Xxxxx Xxxxxxx tarafından temsil edilmiştir.
3. Başvurucu yargılanmasının dayanağı olan yasada, özellikle rıza bakımından aranan yaş sınırının, eşcinsel ve heteroseksüel eylemlerde farklı belirlenmiş olmasının cinsel yönelim temelinde ayrımcılık oluşturduğunu ve ayrıca kendisinin yargılanmasına karar verilirken on altı yaşındaki erkeğin tutuklanmamasının yaş temelinde ayrımcılık oluşturduğunu iddia etmektedir.
4. Xxxxxxx, Sözleşmenin 11 No'lu Protokolünün yürürlüğe girdiği 1 Kasım 1998 tarihinde Mahkemeye gönderilmiştir (11 No'lu Protokol'ün 5 § 2 maddesi).
5. Bu başvuru AİHM’in Dördüncü Bölüm’üne verilmiştir (İç Tüzük’ün 52 § 1. maddesi).
6. Bu Bölümde, davayı inceleyecek Daire Sözleşme'nin 26 § 1 maddesi uyarınca oluşturulmuştur.
7. Mahkeme, 27 Mayıs 2003 tarihli bir kararla, yukarıda açıklanan şikâyetlerin kabul edilebilir olduğunu ve/fakat başvurunun geri kalanının kabul edilemez olduğunu beyan etmiştir.
8. Taraflardan her biri (Başvurucu ve Hükümet), esasa ilişkin beyanlarını sunmuştur.
DAVANIN MADDİ UNSURLARI/OLAYLAR
I. DAVANIN KOŞULLARI
3. Başvurucu 1957 yılında doğmuş, Londra’da yaşamaktadır.
4. Tarafların sundukları gibi davanın ilgili olayları şu şekilde aşağıda özetlenebilir. Açıklanan olaylar Xxxx 1998 ve Şubat 1999 arasında gerçekleşmiştir.
5. Başvurucu, daha önce eşcinsel ilişki kurduğu genç erkek tarafından daha sonra saldırıya uğradığında polisle irtibata geçmiştir. Başvurucu, 1956 tarihli Cinsel Suçlar Yasası'nın bölüm 12/1 ve 2. maddesine aykırı bir şekilde 16 yaşını doldurmuş genç bir erkekle cinsel ilişkiye girdiği iddiasıyla yakalanmıştır.
Başvurucu, kendi rızasıyla bir takım numunelerin alındığı tıbbi bir muayeneye tabi tutulmuş ve konutu polis tarafından aranmıştır. Ertesi gün polis kefaletiyle serbest bırakılmış ve sonrasında resmi olarak suçlanmıştır.
6. Başvurucu, dört kez Sulh Ceza Mahkemesi önüne çıkmış ve her defasında yeniden görünmek şartıyla bırakılmıştır. Bu süre zarfında Başvurucu, Xxxxxxxxxx / Birleşik Krallık davası (25186/94 xx.xx karar) ve Komisyon'un 1 Temmuz 1997 tarihli yayımlanmamış raporuna dayanarak Kraliyet Soruşturma Servisi'ne (CPS) ve diğer hükümet yetkililerine, kendisi hakkında yürütülen cezai soruşturma ve kovuşturmanın, insan haklarını ihlal ettiğini bildirmiştir.
7. Başvurucu daha sonra, CPS'nin kovuşturma açma kararı aleyhine yargı denetimine başvurmak için talepte bulunmuş ancak bu talebi reddedilmiştir. Yenilenen başvurusu daha sonra Yüksek Mahkeme tarafından reddedilmiştir. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın ardından başvurucunun Merkezi Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına karar verilmiştir. Merkezi Ceza Mahkemesi önünde ifade verme, usule dair yönlendirme ve başvurucunun davaya hazırlanmak için daha fazla zamana ihtiyaç duyması dolayısıyla duruşmanın ertelenmesi talebini de içeren bir önduruşma (çevirmen notu: bu duruşma asıl dava duruşması değildir, daha kısa, sınırlı şeylerin görüşüldüğü ve belki anlaşarak davaya geçmeme kararı verildiği bir önincelemedir.) görülmüştür.
8. CPS daha sonra tebligat ile başvurucuya, kendisine karşı açılan davaya devam etmemeye karar verildiğini ve belirlenen tarihte Merkez Ceza Mahkemesi önüne çıkması gerektiğini bildirmiştir. Bu belirlenen tarihte mahkeme tarafından beraatine karar verilmiştir. Mahkeme hakimi başvurucunun masraf talebinde bulunmak isteyip istemediğini sormuş, ancak kısa bir tartışmanın ardından başvurucu, ona göre, CPS'nin verilecek
4 B.B. v. THE UNITED KINGDOM JUDGMENT
miktar üzerinde kılı kırk yardığı gerekçesiyle herhangi bir talepte bulunmamaya karar vermiştir.
II. İLGİLİ İÇ HUKUK
A. İlgili olaylar zamanında geçerli olan yasa
15. 1956 tarihli Cinsel Suçlar Yasası (“1956 Yasası”), 12/1 maddesi, eşcinsel ilişkiyi ve Bestialite’yi (çevirmen notu: insanların hayvanlarla cinsel ilişkiye girmesi) suç kabul etmiştir. [çevirmen notu: İngiltere’de 1533 Buggery Yasası’ndan bu yana süregelen yasa metinlerinde suç olarak “buggery” kelimesi geçmekte ve yasada tanımlanmamış olsa da teamül hukukuna göre; anal ve oral yolla insanlar arasında kurulan cinsel ilişkileri ve vajinal yolla hayvanla kurulan cinsel ilişkileri kapsamakta, ölüm cezası verilmekteydi, yüzyıllar içinde çıkarılan yeni mahkeme kararlarıyla yavaş yavaş suç kapsamı daraltıldı, ceza hafifletildi, ancak yine de kadın ile anal ilişki kurmak 1994 yılına dek ve hayvanlarla cinsel ilişki kurmak 2000 yılına dek yasada bu madde kapsamında suç olarak yerini korudu. Kadınlar arası eşcinsel ilişki ise hiçbir zaman bu madde kapsamında suç teşkil etmedi (Yasa koyucuların erkek olduğu gözönüne alınırsa, kadınların eşcinsel ilişki kurabilecekleri ihtimalini tahayyül edemedikleri düşünülmektedir). Erkekler arası eşcinsel ilişki ise 1967 yılına dek suç kapsamındaydı]. 1956 Yasası’nın 13. maddesi uyarınca, ister kamu ister özel alanda olsun, bir erkeğin başka bir erkekle cinsel/müstehcen herhangi bir ilişki kurması suçtur (çevirmen notu: yasa metninde “gross indecency” olarak geçmekte, “iğrenç ahlaksızlık” gibi bir anlama gelmekte, penetrasyon dışında kalan ilişkileri kastetmektedir. Örneğin Xxxxx Xxxxx and Xxxx Xxxxxx davalarında olduğu gibi Buggery’nin ispatlanamadığı hallerde de cezalandırma yapılabilmesi için düzenlendiği düşünülmektedir).
9. 1956 Yasası’nın 14/1. maddesi uyarınca, bir kişinin bir kadına cinsel taciz/saldırıda bulunması suçtur. 1956 Xxxxxx’xxx 00/0. xxxxxxx xxxxxxxx,00 yaşından küçük kız çocuklarına karşı işlenen bu bölüm suçlarında çocuğun rızası aranmaz.
10. 1967 tarihli Cinsel Suçlar Yasası (“1967 Yasası”) 1. Bölümü, aşağıdaki gibidir;
“(1) Herhangi bir yasal hüküm ya da teamül hukuku hükmü bulunmasına bakılmaksızın ... özel alanda eşcinsel bir eylem, tarafların rızasının olması ve yirmi bir yaşına erişmiş olmaları şartıyla bir suç teşkil etmeyecektir. ...
(7) Bu bölümün amaçları için, bir erkeğin eşcinsel bir eylemde bulunduğu yönünde muamele görmesi için penetrasyon gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen cinsel/müstehcen herhangi bir eşcinsel ilişki kurması yahut eşcinsel ilişkinin herhangi bir şekilde tarafı olması…gerekmektedir.”
11. Sonraki 1994 tarihli Ceza Hukuku ve Kamu Düzeni Yasası (“1994 Yasası”) 1967 Yasası'nda “yirmibir” olarak belirlenen yaş sınırını “onsekiz” olarak değiştirdi.
B. 2000 Tarihli Cinsel Suçlar (Değişiklik) Yasası (“2000 Kanunu”)
12. Bu yasa 8 Xxxx 2001 tarihinde yürürlüğe girdi. 1. maddeye göre:
“(1) 1956 tarihli Cinsel Suçlar Yasasında,
(a) bölüm 12'nin 1/A ve 1/C alt bölümlerinde
(b) Çizelge 2'nin (cezalar,vb.) 16. Paragrafının (erkekler arası ahlaksızlık, vb.) (a) ve (b) alt paragraflarında
'onsekiz' kelimesi yerine 'on altı' kelimesi yer alacak. ”
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
I. SÖZLEŞME’NİN 14. MADDESİNİN 8. MADDE İLE BİRLİKTE İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA
13. Başvurucu cinsel yönelimi sebebiyle ayrımcılığa maruz kaldığı gerekçesiyle 18 yaşından küçük erkeklerle eşcinsel faaliyetlerde bulunmanın suç teşkil ettiği yasalar uyarınca kendisi hakkında savcılık tarafından kovuşturulma kararı verilirken, heteroseksüel faaliyetler için rıza yaşının 16 olması konusunda şikayetçi olmuştur.
Başvurucu ayrıca yaş temelli ayrımcılığa maruz kaldığı gerekçesiyle, kendisi hakkında kovuşturma kararı verilirken aynı suçtan teknik olarak kendisi kadar suçlu olan on altı yaşındaki çocuğun kovuşturulmaması konusunda şikayetçi olmuştur.
Madde 8’e göre:
“1. Herkes özel ve aile hayatına,… saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin
6 B.B. v. THE UNITED KINGDOM JUDGMENT
önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”
Madde 14, Ayrımcılık yasağı ile ilgili olarak aşağıdaki gibidir:
“Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, …… başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.”
A. Tarafların İddiaları
14. Başvurucu, kendisine uygulanan yargılama sürecinin insan haklarına aykırı olduğu ve Xxxxxxxxxx/Birleşik Krallık (yukarıda anılan) davasında Komisyon'un gösterdiği yaklaşıma da aykırı olduğu yönünde defaatle yaptığı itirazları, CPS ve yerel mahkemelerin gözardı ettiğini içeren kapsamlı iddialar öne sürmüştür.
Başvurucu ayrıca, Xxxxx, Xxxxxxxxxx ve Parry/Birleşik Krallık (no. 22382/93, Komisyonun 19 Xxxx 1995 tarihli kararı) ve Xxxxx ve Xxxxx/Birleşik Krallık (sırasıyla no. 33985/96 ve 33986/96, § 58, AİHM 1999-VI) dosyalarını.mahkemenin dikkatine sunmuştur.
Sözleşme'ye saygı duyulduğu için değil de şikayetçi ifade vermeyi reddettiği için Kovuşturmaya son verildiğinin altını çizmiştir.
Ayrıca başka birçok kişinin de, aynı suçtan yargılandığını ve hapis cezasına çarptırıldığını belirtmiştir.
Meselenin ilk anda polisin önüne gelmesinin ise kendisinin şikayetçi tarafından saldırıya uğradığını bildirmesi ile olduğunu, Xxxxxx tarafından korunmak isterken bunun yerine Devletin kendisine karşı Sözleşme'yi ihlal ettiğini hatırlatmıştır.
Ayrıca sürecin yürütülmesini eleştirmiş, bilinçli olarak CPS’nin, Sulh Mahkemesi'nde görülecek olan önduruşmaya kendisinin katılmasının gerekli olmadığını söylediğini, böylece onun yokluğunda mahkemeden esas duruşmaya sevki talep edebileceklerini, ayrıca daha sonra da şikayetçinin ifade vermemeye karar verdiğini bildirmediklerini, bu bildirimi kasten geciktirdiklerini belirtmiştir.
15. Hükümet, başvurunun özü olan, eşcinsel ve heteroseksüel ilişkiler için farklı rıza yaşlarının belirlenmiş olduğu bir mevzuatın mevcudiyetinin ve bu yasa gerekçesiyle yargılama yapılmasının sözleşmenin 8. Maddesiyle bağlantılı olarak 14. Maddesinin ihlal edildiğini kabul etmek durumunda kalmıştır. Hükümet, cinsel yönelime göre farklı rıza yaşları arayan bir politikanın varlığının üzüntü verici olduğunu itiraf etmiştir.
Hükümet, eşcinsel ve heteroseksüel faaliyetlere ilişkin rıza yaşının 2001'de eşitlendiğini ve şu anda bu mevzuatın, cinsiyet veya cinsel yönelim temelinde yersiz bir ayrım yapmadığından emin olmak için cinsel suçlarla ilgili kanunun kapsamlı bir değerlendirmesini yaptıklarını belirtmiştir.
Ayrıca, başvurucu aleyhinde cezai takibat başlatılmış olmasına rağmen, CPS’nin suçlamalara devam etmemeye ve başvurucunun resmi olarak beraat etmesine karar verdiğini hatırlatmıştır.
B. Mahkemenin değerlendirmesi
1. Cinsel Yönelim Temelli Ayrımcılık Şikayeti
16. Mahkeme hatırlatır ki; Xxxxxxxxxx v. Birlişik Krallık davasında, Komisyon, erkek eşcinsel faaliyetlerin suç olmaması için rızası olan her iki tarafın 18 yaşını doldurmuş olması şartını ararken, heteroseksüel faaliyetlerin suç olmaması için rızası olan her iki tarafın 16 yaşında olmasını yeterli gören bir mevzuatın mevcudiyeti gerekçesiyle, sözleşmenin 8. Maddesiyle bağlantılı olarak 14. Maddesinin ihlal edildiğine kanaat getirmişti (Xxxxxxxxxx / Birlişik Krallık) [GC], no. 25186/94, 27 Mart 2001 ve 1 Temmuz 1997’nin yayınlanmamış Komisyon Raporu).
Xxxxxxx ayrıca, 14 yaşından 18 yaşına kadar olan erkeklerle eşcinsel faaliyeti suç haline getiren, heteroseksüel ya da lezbiyen ilişkiler için ise böyle bir suç düzenlemeyen bir yasanın var olduğu tespitini yaparak 8. Maddeyle bağlantılı olarak 14. Maddenin ihlal edildiğini ve hatta bir davada da bireylerin bu yasa altında cezalandırıldığını hatırlatmaktadır (S.L. v. Avusturya, no. 45330/99, 9 Xxxx 2003 ve L. ile V. v. Avusturya, no. 39392/98 ve 39829/98, 9 Xxxx 2003).
17. Mahkeme, İç hukukun değiştirilmesinden bu yana, heteroseksüel ilişkilerde rıza yaşını 16 olarak belirleyen bir yasa altında mevcut başvurucunun, 18 yaşından küçük erkekle eşcinsel faaliyette bulunmak suçuyla yargılandığına işaret eder.
Ayrıca kovuşturma duruşmaya kadar sürdürülmemiş ve akabinde başvurucu resmi olarak aleyhindeki suçlamalardan beraat etmiştir. Hükümet'in yukarıda 22. paragrafta belirtilen kabulü de değerlendirilmiştir. Ancak Mahkeme, mevcut davanın koşullarının başvurucunun şikayetlerinin incelenmesini gerektirecek nitelikte olduğu kanaatindedir (S.B.C. v. Birleşik Krallık, no. 39360/98, §§ 19 ve 20, 19 Hazian 2001).
18. Mahkeme, S.L. / Avusturya ve L. ile V. / Avusturya davalarında ulaşılan sonuçtan farklı bir sonuca ulaşmak için hiçbir sebep görmemektedir. Bu yüzden mahkeme; ilgili zamanda geçerli olan mevzuatın var olmasını ve başvurucunun bu ilgili yasa altında kovuşturulmasını, Sözleşmenin 8. Maddesiyle bağlantılı olarak 14. Maddesinin ihlali olarak kabul etmektedir.
2. Yaş Temelli Ayrımcılıkla İlgili Şikeyeti
8 B.B. v. THE UNITED KINGDOM JUDGMENT
19. Mahkeme, ‘cinsel yönelim temelinde yapılan ayrımcılığın 8. Madde ile bağlantılı olarak Sözleşme'nin 14. maddesini ihlal ettiği’ yönündeki tespitinin ışığında, başvurucunun ayrıca yaş temelli ayrımcılıkla da ilgili şikayetini göz önünde bulundurmayı gerekli görmemektedir.
SÖZLEŞME’NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDA
27. Sözleşme’nin 41. maddesi uyarınca,
“Eğer Mahkeme, işbu Sözleşme ve Protokollerinin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Taraf’ın iç hukuku bu ihlalin sonuçlarını ancak kısmen ortadan kaldırabiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören taraf lehine adil bir tazmin verilmesine hükmeder.”
A. Zarar
20. Başvurucu adil tazminat hakkında ayrıntılı görüş bildirmiş, yargılanmasının sonucu olarak uğradığı maddi zarar için 2400 sterlin (GBP) tazminat talep etmiş, freelance çalışan bir kahya olduğunu, polis karakollarına ve mahkeme heyetlerine katılması gerektiği zamanlar ve mahkeme karar günü akşamı ile bir gün öncesi dikkati dağılması nedeniyle çalışamaması sonucu toplamda 24 gün çalışamadığını belirtmiş, bu sürede günde 100 sterlin kazanabileceğini ileri sürmüştür.
21. Başvurucu ayrıca, manevi tazminat olarak 31.000 Euro tazminat talep etmiştir. Bu talep, toplam 30.300 Euro olarak, en yüksek tazminatın konu edildiği, eşcinselliği gerekçesiyle taburcu edilen askeri personelin başvurucu olduğu davaya dayanmaktadır (Xxxxx ve Xxxxx/Birleşik Krallık (xxxx xxxxxxxx), 33985/96 ve 33986/96, 25 Temmuz 2000, AİHM 2000-IX ve Lustig-Prean ve Beckett (xxxx xxxxxxxx), 31417/96 ve 32377/96, 25 Temmuz 2000 ve Xxxxxxx ve R./ Birleşik Krallık, 43208/98 ve 44875/98, 22 Ekim 2002 ve Xxxx, Copp ve Bazely / Birleşik Krallık, no. 48535. / 99, 48536/99 ve 48537/99, 22 Ekim 2002).
22. Başvurucu maruz kaldığı aşağılanma, kaygı, hapis cezasına çarptırılacak olma korkusu, medyaya karşı duyduğu rahatsızlık ve itibarının zedelenmesi de dahil olmak üzere yargılanmasının neden olduğu psikolojik zarar sebebiyle hak talebinde bulunmuştur.
Başvurucunun savcılığın istediği gibi suçunu kabul etmeyip şikayetçiden şikayetini geri çekmesi için talepte bulunması sonucu beraat etmiş olması, başvurucularının mahkum edildiği L. ve V. / Avusturya (no. 39392/98 ve 39829/98, 9 Xxxx 2003 tarihli karar) davasından kendi davasının daha az ciddi olduğu anlamına gelmeyeceğini, bu yüzden kendisinin de bahsedilen
davada başvurucuların kazandığı 15.000 Euro’dan daha az tazminat almaması gerektiğini beyan etmiştir.
Başvurucu ayrıca S.L./Avusturya davasını örnek göstererek, o davada başvurucunun yargılanmamış olmasına rağmen, yalnızca benzer ayrımcı bir mevzuatın salt varlığı nedeniyle 5.000 Euro tazminat ödendiğini belirtmiş, ayrıca A.D.T./Birleşik Krallık davasında erkek erkeğe müstehcen/uygunsuz ilişki kurmak sonucu suçlu bulunan ve şartlı tahliye olan başvurucunun
10.000 Euro tazminat aldığını ileri sürmüştür.
Bunların yanında başvurucu, Aydιn/Türkiye ve B/Fransa (Aydιn v. Türkiye, 25 Eylül 1997 tarihli karar, Yargılama ve Karar Raporları 1997- VI, s. 50 ve B/Fransa, 25 Mart 1992 tarihli karar, Seri A no. 232 C).
23. Son olarak başvurucu, verilecek olan maddi ve manevi tazminatların ağırlaştırılması veya cezai tazminat olarak % 50 oranında artış yapılmasını talep etmiştir. Ayrıca Hükümet aleyhine Mahkeme'den, yaptırımı olan emirler vermesini ya da bunun yerine ekstra zarar tazmini talep etmiştir. Başvurucu talebine göre Xxxxxxx, Hükümetin, başvurucudan özür dilemesini, tüm eşcinsellerin yaşadığı sorunları telafi etmesini ve iç mevzuatın Sözleşmeye uygun olarak güçlendirmesini sağlamalı, buna zorlamalıdır.
24. Hükümet Mahkemenin hiçbir maddi tazminata hükmetmemesini çünkü başvurucunun belirttiği işi yahut ücreti alabileceği yönünde hiçbir delil öne sürememiştir. Manevi tazminata ilişkin olarak hükümet, yargılamaya devam edilmemiş olduğunu ve başvurucunun ne suçlu bulunduğunu ne de cezalandırıldığını vurgulamıştır. Sözleşmenin ihlal edildiği görüşünün yeterli adil tazmin teşkil edeceğini, yine de eğer mahkeme manevi tazminata hükmetme görüşündeyse, bunun 2.000 sterlinden fazla olmaması gerektiğini beyan etmiştir. Hükümet, başvurucunun işaret ettiği davaların bu davaya kıyasla çok daha ciddi olduğunu, yukarıda bahsedilen L. ve V./Avusturya ile A.D.T./Birleşik Krallık davalarında başvurucuların suçlu bulunup cezalandırıldığını, S.L./Avusturya davasında başvurucunun ergenlik döneminde cinsel gelişimine engel olunduğu, stres ve aşağılanma yaşatıldığı belirtilmiştir. Hükümete göre “terhisi verilmiş askeriye personeli” davaları ile kıyaslamak ise çok yersizdir, o davalarda başvurucular başarılı oldukları, ileride terfi alacakları, önemli ölçüde iş tatmini elde ettikleri kariyerlerinden mahrum kalmışlardır. Ayrıca başvurucunun işaret ettiği diğer davalardan Xxxxx/Türkiye davasında “Başvurucunun polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada devlet görevlisinin tecavüzüne uğraması” ve B/Fransa davasında “Devletin başvurucuyu transseksüel bir kadın olarak kaydettirmemesi ve böylece evlenmesini engellemesi” maddi unsur açısından huzurdaki davadan farklıdır.
10 B.B. v. THE UNITED KINGDOM JUDGMENT
Hükümet ayrıca AİHM’in, Sözleşmeci Devletlere tavsiye verme veya yönlendirme formu içinde dolaylı emir verme yetkisine sahip olmadığını, bu sebeple Başvurucunun kalan iddialarına izin verilmemesi gerektiğini öne sürmüştür.
25. Başvurucunun maddi zarara ilişkin iddiası ile ilgili olarak Mahkeme, içtihat hukukuna göre, Sözleşme'nin ihlali ile başvurucunun talep ettiği tazminat arasında net bir nedensel bağlantı olması gerektiğini belirtmiştir (örneğin; Xxxxxxx, Messegué ve Jabardo / İspanya, 13 Haziran 1994 tarihli karar (Madde 50), Seri A no. 285-C, 16-16).
Xxxxxxx, başvurucunun freelance olarak çalıştığını ve kendisine iş teklif edilmişken daha sonra yargılama yüzünden reddedildiğini kanıtlayamadığını yahut mahkeme olmasaydı belirttiği işi gerçekten alabileceğini veya iddia ettiği tutarları kazanabileceğini doğrulayabilecek herhangi bir kanıt sunmadığını gözlemlemiştir. Bu şartlar altında maddi tazminata hükmedilemeyecektir.
26. Başvurucunun manevi tazminat talebine dönülürse, Mahkeme öncelikle, yetişkinler arasında eşcinsel eylemleri cezalandıran mevzuatın yürürlükte olması ile ilgili bir dizi davada, her türlü manevi zarar için bir ihlal tespitinin kendisinin yeterli adil tazmin teşkil ettiğini gözlemlemiştir (bkz. 24 Şubat 1983 tarihli Xxxxxxx / Birleşik Krallık kararı, Seri A no. 59,
s. 7-8, § 14; 26 Ekim 1988 tarihli Xxxxxx v. İrlanda kararı, Seri A no. 142 ,
s. 21-22, § 50 ve 22 Nisan 1993 tarihli Modinos / Kıbrıs kararı, Seri A no. 259, s. 12, § 30). Fakat bunun yanında, henüz yakın zamanda görülen S.L. / Avusturya davasında Mahkemenin, ayrımcı mevzuatın varlığının, başvurucunun on sekiz yaşına gelene kadar erkeklerle cinsel ilişkiye girmesinin engellendiği anlamına gelmesi gerekçesiyle 5.000 Euro tazminata hükmettiğini de belirtmiştir. Ayrıca, ayrımcı mevzuatın başvurucuların yargılanmasına neden olduğu durumlarda da manevi tazminat ödemeleri yapılmıştır. Fakat mahkeme, başvurucunun işaret ettiği birinde 15.000 Euro diğerinde 10.000 Sterlin tazminata hükmedilmiş iki davada yalnızca yargılama değil aynı zamanda cezalandırmanın da olduğunu, homoseksüelliği sebebiyle terhisi verilmiş askeriye personeli davalarında gerçekleştirilen araştırmaların istisnai bir karaktere sahip olduğunu, terhis işleminin başvurucuların kariyerleri ve beklentileri üzerinde derin bir etki bıraktığını, politika mutlak ve genel niteliği yüzünden başvurucuların davranışları veya hizmet kayıtları ne olursa olsun doğuştan gelen kişisel özellikleri nedeniyle taburcu edildiklerini belirtmiştir (Xxxxx ve Xxxxx / Birleşik Krallık (xxxx xxxxxx), Lustig-Prean ve Xxxxxxx (xxxx xxxxxx), Xxxxxxx ve R. / Birleşik Krallık ve Xxxx, Copp ve Bazely / Birleşik Krallık, hepsi yukarıda belirtilmiştir). Son olxxxx Xxxxx/Türkiye ve B./Fransa davalarındaki olayların ve ihlallerin bu davadan çok farklı olduğu ve aralarında bağ kurulamayacağını belirtmiştir.
27. Mahkeme bu davada başvurucunun sözleşmeye aykırı bulunan ilgili yasa sebebiyle yargılandığını, duruşmaya çıkarılma kararı verildiği ancak çıkarılmadan dosyanın CPS tarafından düşürüldüğü ve başvurucunun beraat ettirildiğini, yargılanmanın başvurucu üzerinde endişe ve sıkıntı yaratmış olduğunu onaylamaktadır.
Mahkeme, hakkaniyete dayalı bir değerlendirme yaparak, başvurucuya ödeme günü kuru üzerinden sterline çevrilmek üzere 7000 Euro tazminat ödenmesine karar vermiştir.
28. Mahkeme ağırlaştırılmış veya cezai tazminat vermediğini hatırlatır (örneğin, Cable ve Diğerleri / Birleşik Krallık [BD] no. 24436/94 vb., 30, 18 Şubat 1999, bildirilmemiş).
29. Mahkeme ayrıca başvurucunun 31. paragrafta talep ettiği türden emirleri yerine getiremeyeceğini yineler (örneğin, Xxxxxxxxxxxxxxxxx ve Diğerleri / Yunanistan (Madde 50), 31 Ekim 1995 tarihli karar, 330-B Seri A, § 34, Akdivar ve Diğerleri / Türkiye (Madde 50), 1 Nisan 1998 tarihli karar, Raporlar 1998-II, § 125 ve Xxxxxxxx / Birleşik Krallık, no. 29178/95,
§§ 88-90, 1 Temmuz 2003).
B. Ücretler ve Harcamalar
30. Başvurucu, yasal işlemler için 10.000 avro, yerel ceza ve adli inceleme işlemlerine ilişkin 5.000 avro ve Sözleşme takibatı ile ilgili olarak 5000 Avro talep etmiştir. Ayrıca Ceza davaları hakkında avukatlara ilk anda danışma için 200 GBP, adli inceleme başvurusu için ödenen ücret olan 70 GBP, transkripsiyonlar ve yerel işlemler ile ilgili diğer belgeler için 247,67 GBP Fotokopi için 100, telefon, faks ve internet için 100 GBP, posta ücreti için 20 GBP ve bisikletle hukuk kütüphanesine gitme bedeli için 50 GBP olmak üzere çeşitli harcamalar için faiz dahil olmak üzere 800 GBP talep etmiştir. Başvurucu ayrıca ağırlaştırılmış veya cezai tazminat olarak bu tutarların % 50 oranında artırılmasını talep etmiştir.
31. Hükümet, başvurucunun başvurusu için harcadığı süre veya bisiklet yolculuklarının masraflarını talep etme hakkına sahip olmadığını, çünkü bunlara gerçekten zorunlu olarak katlanmak zorunda olmadığını ileri sürmüştür. Kalan kalemlere gelince, Hükümet, başvurucunun iddialarını desteklemek için herhangi bir kanıt üretememiş ve yerel ceza davalarındaki masraflarına ilişkin iddiasını terk etmiş olması gerekçesiyle, Mahkeme'nin
400 ile 500 arasında bir tazminattan daha fazlasına hükmetmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.
12 B.B. v. THE UNITED KINGDOM JUDGMENT
32. Mahkeme, ücretlerin ve harcamaların ancak gerçekten ve zorunlu olarak gerçekleşmiş ve makul miktarlarda olması halinde tazmin edileceğini hatırlatır.
Başvurucunun, yerel mahkeme ve AİHM sürecine hazırlanırken geçirdiği süre ile ilgili talep ettiği tutar dikkate alınamaz zira başvurucu kendi vakasını sunmuştur (Brincat / İtalya, 26 Kasım 1992 tarihli karar, Seri A, no. 249-A, §29).
Yerel mahkeme işlemlerinin maliyeti konusunda ise, başvurucu beraatini müteakip masraflarını talep etmeye davet edilmiş, ancak başvurucu masraf talebinde bulunmamaya karar vermiştir.
Bu şartlar altında Mahkeme, bu masraflar konusunda herhangi bir tazminat vermeyi uygun bulmamaktadır. Ancak, başvurucunun bu Mahkeme huzurundaki davası için belgelerin temin edilmesi, fotokopi, faks, posta dahil olmak üzere diğer çeşitli masraflarda bulunmuş olduğu ortadır.
Tüm bu koşullar dikkate alındığında, ödeme tarihinde sterline dönüştürülmek üzere başvurucuya masrafları için 600 Euro ödenmesine karar verilmiştir.
C. Gecikme Faizi
33. Mahkeme, gecikme faizi olarak Avrupa Merkez Bankası'nın marjinal kredi faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranın uygun olduğuna karar vermiştir.
BU GEREKÇELERLE MAHKEME,
1. Sözleşme'nin 8. Maddesi ile bağlantılı olarak 14. maddesinin ihlal edildiğine;
2. (a) Davalı Devletin, Sözleşmenin 44 § 2 maddesine göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, manevi tazminat olarak 7.000 Euro (yedi bin), masraflar ve harcamalar için 600 Euro (altı yüz) olmak üzere uzlaşma tarihinde sterline çevrilmek üzere başvurucuya ödemesine;
(b) Yukarıda belirtilen üç aylık sürenin sona ermesinden ödeme gününe kadar geçen süre için Avrupa Merkez Bankası'nın marjinal kredi faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek orana eşit oranda basit faiz uygulanmasına;
Oybirliğiye Karar vermiştir.
3. Başvurucunun adil tazminat talebinin kalanı oybirliğiyle reddedilmiştir.
İşbu karar, İngilizce dilinde tanzim edilmiş; ardından Mahkeme İçtüzüğü’nün 77. maddesinin 2. ve 3. fıkraları uyarınca 10 Şubat 2004 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiştir.
Xxxxxxx O'BOYLE Xxxxx XXXXXXXXX
Yazı İşleri Müdürü Görevde olan Başkan
Resmi çeviri değildir.
İngilizce aslından çeviren
AV. XXXX XXXXXXXX
GSM : x00 000 000 00 00 – e-posta : xx.xxxxxxxxxxxx@xxxxx.xxx Xxxxxxxxxx Xxx. 0. Xxxxxx Xx:000 Xxxxxxxx/Xxxxx