CULPA POST PACTUM PERFECTUM
ISSN:2667-4793 Yıl:4, Sayı:3, Haziran 2021, s.1-16
CULPA POST PACTUM PERFECTUM
(SÖZLEŞMENİN ART ETKİSİ)
Arzu Ören1
ÖZET
Culpa post pactum perfectum veya sözleşmenin art etkisi, sözleşme sona erdikten sonra taraflardan birinin kusurlu davranışını ifade etmektedir. Dürüstlük kuralı, Roma Hukuku’ndan bu yana karine olarak varlığını sürdürmüştür. Önceleri iyi niyet kuralı ile birlikte bona fides ilkesi kapsamında tanımlanan dürüstlük kuralı Türk Medeni Kanunu m.2’de düzenlenmektedir. Tarafların salt sözleşme görüşmeleri yaptıkları safhada dahi güven ilişkisi kurdukları ve bu ilişkinin ihlalinin culpa in contrahendo kapsamında borca aykırılık olarak değerlendirilmesi gerektiği çoğunluk tarafından kabul edilirken, sözleşme görüşmeleri yaptıktan, sözleşme kurulduktan ve ifa edildikten sonra dürüstlük kuralına aykırı davranışların culpa post pactum perfectum kapsamında borca aykırılık olarak değerlendirilmesi şüpheye yer bırakmamalıdır. Zira güven ilişkisi bu durumda çok daha belirgindir.
Culpa post pactum perfectum sorumluluğunun hukuki niteliğinin yanı sıra şartları, örnek teşkil etmesi adına vekilin sır saklama yükümlülüğü ve tazminat kapsamına değinilecek olup, culpa post pactum perfectum sorumluluğunun culpa in contrahendo’nun sözleşme sonrasındaki izdüşümü olarak anılması sebebiyle, culpa in contrahendo’ya ilişkin ileri sürülen görüşlerden yararlanılarak sözleşmenin art etkisine ilişkin açıklamalar yapılacaktır.
Xxxxxxx Xxxxxxxxx: Culpa Post Pactum Perfectum, Culpa In Contrahendo, Güven Sorumluluğu, Dürüstlük Kuralı, Borca Aykırılık
ABSTRACT
Culpa post pactum perfectum, also known as post-contractual impact, represents the faulty actions after the termination of the contract. The fair dealing principle has served as a presumption since Xxxxx xxx. The fair dealing principle, which was early on regulated along with the good faith concept under the principle of bona fides, is set forth today within the Article 2 of the Turkish Civil Code. It is beyond doubt, in the regard of the majority opinion accepting the establishment of a trust relationship for the negotiation phase of the contract and the necessity of interpreting the violation of this relation as obligation breach within the context of culpa in contrahendo, that the interpretation of fair dealing infringements intervening in the sequel of the negotiation, conclusion and fulfillment of the contract ought to be in the favor of obligation breach within the scope of culpa post pactum perfectum, in view of the fact that the trust relation is more prominent in this case.
In the present article we examine, alongside with the legal character of culpa post pactum perfectum liability, the conditions to invoke it, attorney’s duty of confidentiality to serve as exemplification and the scope of the compensation, making explanations on the post-contractual effects with reference to the alleged opinions concerning culpa in contrahendo, in the consequence of reviewing culpa post pactum perfectum as its post-contractual projection.
Keywords: Culpa Post Pactum Perfectum, Culpa In Contrahendo, Trust Liability, Good Faith Principle, Contractual Breach
1 Avukat, ORCID ID: 0000-0001-7989-1659, x.xxxx@xxxxxxxxxxx.xxx. Bu makale hakem incelemesinden geçmiştir.
1. BORÇ İLİŞKİSİ VE KAYNAKLAR
A. Borç ve Sorumluluk Kavramları
Borç kavramı, Roma Hukuku’nda Xxxx ve Xxxxxxxxx’x ait metinlerde tanımlanmıştır. Xxxxxxxxx’x göre, “Obligatio est iuris vinculum quo necessitate adstringimur alicuius solvendae rei secundum nostrae civitatis iura”(“Borç, kentimizin hukuku uyarınca bizi bir şey ödemeye zorlayan hukuki ilişkidir”). Roma Hukuku’nda borç tanımlanırken, hukuki ilişki anlamına gelen “vinculum iuris” ibaresi kullanılmış olsa dahi yalnızca borçlunun borcundan bahsedilmekte olup, alacaklının buna karşılık alacağını talep etme hakkı ve karşılıklı borçlara değinilmemektedir.2
Roma Hukuku’nda kullanılan obligatio terimi dar anlamda borcu ifade ederken, Alman Hukuku’nda borç ilişkisi, schuldverhaltnis teriminin kullanımı ile geniş anlamda ifade edilmektedir. İsviçre doktrininde olduğu gibi Türk öğretisinde de, Alman Hukuku’nun etkileri doğrultusunda borç ilişkisi geniş anlamı ile sıkça kullanılmakta ve bu ilişkinin asli borçlardan oluştuğu görülmektedir.3
Sorumluluk, bir anlamı ile borçlunun borcunu ifa etmemesi durumunda malvarlığının teminat teşkil etme durumunu ifade ederken, bir diğer anlamı ile de borca aykırı davranan borçlunun verdiği zararı tazmin etme yükümlülüğünü ifade etmektedir; bu son anlamı gözetildiğinde sorumluluğun, tazminat borcunun kaynağı olduğu kabul edilmektedir.4
B. İrade Unsuruna Göre Borçların Kaynakları
Roma Hukuku’nda borçların kaynakları önceleri suç ve sözleşme olarak karşımıza çıkarken, sonraki dönemlerde bu kaynaklara suç benzeri ve sözleşme benzeri ilişkiler de eklenmiştir.5 Suç ve suç benzerleri, borçların kanuni kaynaklarından sayılırken sözleşmelerin, borçların iradı kaynağı teşkil ettikleri vurgulanmıştır.6
6098 sayılı TBK, Birinci Bölümü “Borç İlişkisinin Kaynakları” adı altında borçları meydana getiren kaynakları üç kategori altında düzenlemiştir.
Bunlardan birincisi sözleşmeye dayanan borç ilişkileri olup, tarafların iradesi sonucunda meydana gelen borçları içermektedir. Zira taraflar arasında sözleşmese ilişkisinin var olması halinde önceden yüklenilmiş bir borç söz konusudur ve bu borca aykırılık genel davranış kurallarına aykırılık durumundan farklı bir rejime tabi olacaktır.
İradenin kusurlu olması sebebiyle meydana gelen borçlar haksız fiil çerçevesinde değerlendirilmekte ve anılan bölümün ikinci ayrımını teşkil etmektedir. Haksız fiile örnek olarak kusurlu olarak bir şahsı yaralama veya malına zarar verme durumları verilebilir.
TBK m.77 uyarınca üçüncü borç kaynağı ise sebepsiz zenginleşmedir.7 Bu durumda borcun doğumu tarafların iradesine dayanmamaktadır.
2 XXXXXX, Xxxx: “Drept Roman”, xxxx://xxxx.xxxx.xx/xxxxxxx/X_0_X00_Xxxxx_xxxxx_Xxxxxx_Xxxx.xxx, (erişim tarihi: 20.04.2021).
3 XXXXXXX, Xxxxx/ÖZ, Xxxxxx: “Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt – 1”, Gözden Geçirilmiş 14. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2016, s. 3-4.
4 XXXXXXX/XX, s. 17.
5 BERKİ, Şakir: “Roma’da Borçların Kaynakları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı 3, 1950, s.378.
6 BERKİ, s. 394.
7 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, m.77: “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.”, xxxxx://xxx.xxxxxxx.xxx.xx/XxxxxxxXxxxx/0.0.0000-00000000.xxx (erişim tarihi: 25.05.2021).
Önemle belirtmek gerekir ki ilan yolu ile ödül sözü verme veya vasiyetname gibi borç doğumuna yönelik iradeyi yansıtan tek taraflı hukuki işlemlerin de borç kaynağı teşkil etmekte olmasına karşın, en önemli ve en geniş borç kaynağı sözleşmelerdir.8
Kanunda açıkça öngörülen ve yukarıda açıklanan üç borç ilişkisi kaynağının sınırlayıcı olmadığını, kanunun yalnızca en çok karşılaşılan borç kaynaklarını düzenlemek ile yetindiğini ve borçların farklı kanunlar kapsamında da ele alındığını ifade etmemiz gerekir.9 Kişiler Hukukunda dernek ve üye arasındaki ilişki kapsamında meydana gelen aidat borcu, Aile Hukuku ilişkilerinden doğan nafaka borcu, Miras Hukukunda vasiyet alacaklısının alacağı vb. borç ilişkileri Borçlar Kanunu kapsamında değil, farklı kanunlarda düzenlenmektedir.10
C. Dürüstlük Kuralına Dayandırılan Sözleşme Benzeri Borç İlişkileri
Roma Hukuku’nda bona fides adı altında dürüst davranma ve iyi niyet kurallarını içinde barındıran etik ilke, sözleşmelerin kurulması, ifası ve ifa sonrası aşamalarında uygulanmaktaydı.11 TMK m.2/1, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” demek suretiyle dürüstlük kuralını düzenlemektedir.
Dürüstlük kuralına dayandırılan sözleşme benzeri borç ilişkilerinde esas olan taraflar arasındaki yakınlaşma, sosyal temastır. Doktrin ve uygulama bu kişilerin birbirine karşı koruma ödevleri olduğu ve bu kapsamda gerekli önlemleri almaları gerektiğini kabul etmektedir.12
Aralarında sözleşme bulunmayan tarafların birbirine karşı dürüstlük kuralına aykırı davranmak suretiyle koruma ödevlerini ihlal edip zarar vermeleri durumunda, haksız fiil sorumluluğu yerine sözleşme varmış gibi borca aykırılık hükümlerinin uygulanmasına yönelik teoriler Alman doktrininde şekillenmiş ve Türk öğretisinde de benimsenmiştir.13
Sosyal ve ekonomik ilişkiler dinamiğinin zaman içerisinde değişmesi ve çeşitlilik kazanması neticesinde, borç ilişkisi kavramı genişletilmiş ve modern doktrinde borç ilişkisinin edim yükümünden ibaret olmadığı kanısına varılmıştır.14 Şekillenen bu görüş kapsamında, tamamen sözleşme ile meydana gelen ve asıl olarak dar anlamda borcu ifade eden edim yükümlülüğü ile, borç ilişkisi içine giren tarafların malvarlıklarına zarar gelmemesine yönelik davranışları birbirlerinden beklemekte haklı olduklarına yönelik koruma yükümlülüğü arasında ayrım yapılmaktadır. Edim, borcun konusunu teşkil eder ve borçlunun vermesi (dare), yapması (facere) veya yapmaması (non facere) gereken şeyleri ifade etmektedir. Fakat edimin her zaman borcun kaynağı olmadığı gibi, bazen borçlanılmamış edimler de yerine getirilebilmektedir; borçlanıldığı düşünülen fakat batıl bir sözleşmeye dayanan, akabinde sebepsiz zenginleşmeye yol açabilecek edimlerin yerine getirilmesi gibi. Edim yükümlülükleri sözleşme ve tek taraflı işlemler
8 XXXXXXX/XX, s. 36.
9 KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, Xxxxx: Borçlar Hukukuna Giriş, Hukuki İşlem, Sözleşme, Filiz Kitabevi, İstanbul 2017, s.71.
10 KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, s.71.
11 XXXXXXXXXX, Talya: “Roma Hukukunda Sözleşmesel Bona Fides (Dürüstlük Kuralı) Kavramı ve Çağdaş Hukuka Etkisi”, s. 336, xxxx://xxxxxxxxxx.xxxxxxxxxx.xxx.xx/x0000-000-0000 (erişim tarihi: 20.05.2021).
12 AKÇURA, Tuba: “Sona Ermiş veya Geçersiz Sözleşmelerde Tarafların İfa Etmiş Oldukları Edimlerin İadesi”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2018/1, s. 309.
13 XXXXXXX/XX, s.37.
14 ÖZYAKIŞIR, Özkan/XXXXXXX, Xxxxxxxx X.: “Sözleşme Öncesi Görüşmelerin Kesilmesi Bağlamında Culpa İn Contrahendo Sorumluluğu ve Olumsuz Zarar”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 28, S. 2, 2020, s.747.
bakımından geçerli olmakta, koruma yükümlülükleri ise TMK m.2’de düzenlenen dürüstlük kuralına dayanmaktadır.15
Modern hukuk doktrininde borç ilişkisinin tekrar tanımlanması üzerine, bunun edim yükümlülüğünü kapsadığı ve fakat salt edim yükümlülüğünden ibaret olmadığına kanaat getirilmiştir. Edim yükümlülükleri ve koruma yükümlülükleri ayrımı 2002 yılında değiştirilen Alman Borçlar Kanunu m.241’de (Schulrechtmodernisierung ) açıkça düzenlenmiştir.16
Edim yükümünden bağımsız borç ilişkilerini sosyal temas teorisine dayandıran görüş gereğince sözleşme görüşmeleri esnasında meydana gelen ve sözleşmenin sona ermesinden sonra da söz konusu olabilecek sorumluluk sözleşme sorumluluğu kapsamında değerlendirilmektedir.
Sosyal temasın gerçekleşmiş olması için öncelikle taraflardan birinin diğer tarafın hukuki menfaat alanına, hukuki sonuçlar yaratmaya elverişli şekilde girmiş olması aranmaktadır.17
Çalışmamızın konusu olup sözleşmenin sona ermesinden sonraki sorumluluk halini kapsayan ve edim yükümünden bağımsız bir borç ilişkisi olan culpa post pactum perfectum teorisini detaylı olarak inceleyeceğimiz için, sözleşme görüşmeleri sırasında söz konusu olan culpa in contrahendo’ya benzer yönleri sebebi ile değinip, diğer teorileri bu bölümde saymış olmakla yetineceğiz.
2. CULPA İN CONTRAHENDO KAVRAMI
Edim yükümünden bağımsız borç ilişkilerinden olup, tarafların sosyal temasları kapsamında kurdukları güven ilişkisine dayanan sözleşme benzeri borç ilişkilerinden en yaygın tanınanı culpa in contrahendo sorumluluğudur. Sözleşme öncesi sorumluluk olarak da adlandırılan culpa in contrahendo sorumluluğu Alman hukukçu Xxxxxx von JHERİNG18 tarafından, sözleşmenin geçersiz olması veya kurulmaması gibi durumlarda tarafların yaptıkları masrafları tazmin edememelerinden bahisle geliştirilmiştir.
Culpa in contrahendo sorumluluğunun doktrinde ve uygulamada19 kabul edilmesi, culpa post pactum perfectum teorisi bakımından önem arz etmektedir ve sözleşmenin etkisinin genişlemesinde “itici güç”20olduğu ifade edilmiştir. Zira, sözleşme görüşmeleri esnasındaki kusurlu davranışlardan kaynaklanan sorumluluğun kabul edilmesi ile, ilk kez sözleşme sınırları aşılmış ve sözleşme borçlarının culpa post pactum perfectum teorisi gereğince ileri doğru da etki edebileceğinin benimsenmesi kolaylaştırılmıştır.21
Doktrinde, tarafların sözleşme görüşmeleri esnasında “birbirlerine duydukları varsayılan itimat neticesinde”22 belirli yükümlülükleri olduğu kabul edilmiş ve bu durumun taraflar arasında
15 ÖZYAKIŞIR/XXXXXXX, s.748-749.
16 BOZBEL, Savaş, Alman Borçlar Hukuku Reformu İle (Das Schuldrechtsmodernisierungsgesetz) Getirilen Değişiklik Ve Yenilikler, xxxxx://xxx.xxxxxxxxxxxxxx.xxx/0000/00x/00.xxx (erişim tarihi: 25.05.2021).
17 XXXXXXX, Xxxxxxx: Sosyal Temas ve İş İlişkisinden Doğan İşverenin Edimden Bağımsız Koruma Yükümlülükleri ve Sonuçları, Seçkin Yayıncılık, 1. Baskı, 2004, s. 13.
18 XXXXXX, Xxxxx: “Sözleşme Görüşmelerinde Kusur «Culpa In Contrahendo» Ve Sorumluluğun Hukuksal Niteliğinde Yeni Görüşler”, Yargıtay Dergisi, C. 11, S. 3, 1985, s. 234 – 235.
19 Yargıtay HGK T. 13.6.2012 E. 2012/184 K. 2012/385: “Taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalanarak bayilik ilişkisi kurulmamış olsa bile davacı sözleşmenin kurulacağına ilişkin uyandırılan güvene dayalı olarak yapmış olduğu (kar kaybı hariç) giderleri sözleşme öncesi sorumluluk (culpa in contrahendo) ilkesine göre davalıdan isteyebileceğinden…”.
20 XXXXXX, Xxxxxx: Sözleşme Sonrası Sorumluluk, Siyasal Kitabevi, 1.Baskı, 2018, s.30.
21 AKÇAAL, s. 30.
22 TURANBOY, Xxxxxx Xxxx: “Limited Şirket Ortak ve Yöneticilerinin Culpa İn Contrahendo Sorumlulukları” Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1995, xxxxx://xxxxxxxxx.xxx.xx/xx/xxxxxxxx/xxxxxxx-xxxx/000000 (erişim tarihi: 20.04.2021), s.451.
özel bir hukuki ilişki teşkil ettiği sonucuna varılmıştır. Sözleşme görüşmeleri esnasında meydana gelen kusurlu davranışların, dürüstlük kuralına aykırılık kapsamında değerlendirilmesi neticesinde culpa in contrahendo sorumluluğuna yol açmakta olup, tazminata sebebiyet verdikleri vurgulanmıştır.23
Doktrin ve uygulamada şekillenen culpa in contrahendo sorumluluğunu Yargıtay da kabul etmekte ve dürüstlük kuralına dayandırmaktadır.24
Sözleşme öncesinde meydana gelen culpa in contrahendo sorumluluğu kapsamında tarafların aydınlatma ve açıklama, sözleşme niyeti olmaksızın karşı tarafta hukuki işlemin oluşacağı izlenimi uyandırması neticesinde meydana gelen zararları üstlenme ve kendisi veya karşı tarafın malvarlığına ilişkin meydana gelebilecek zararları önlemek adına özenli davranma yükümlülüklerinden söz edilebilmektedir.25
Önemle belirtmek gerekir ki culpa in contrahendo sorumluluğunun var olması için taraflar arasında geçerli bir sözleşme yapılmış olması veya sözleşmenin kurulmuş olması dahi aranmamaktadır. Zira yukarıda açıklamış olduğumuz gibi culpa in contrahendo sorumluluğu sözleşmenin kurulacağı kapsamında meydana gelen güven ilişkini temel almaktadır. Nitekim Yargıtay kararlarında da bu husus sabittir.26
Sözleşme görüşmelerinin yapıldığı evrede tarafların güven ilişkisi kapsamında beklemekte haklı oldukları dürüstlüğe aykırı davranılmasının neticesinde culpa in contrahendo sorumluluğu meydana gelmekte ve doktrinde fikir birliği bulunmamasına karşın Alman Yüksek Mahkemesi’nin önünü açtığı sözleşmesel sorumluluk benimsenmiştir.27 Açıklanması gereken bir diğer husus yardımcı kişi kullanılmak suretiyle sözleşme görüşmelerinin yürütülmesi konusudur. Sözleşme ifasında olduğu gibi bu halde de, yardımcı kişinin sözleşme görüşmeleri esnasında kurduğu özel temas kapsamında karşı tarafa verilen zararlardan yardımcı kişiyi kullanan sorumlu olacaktır.28
Çalışmamız konusu sözleşmenin sona ermesinden sonraki kusurlu davranışların hukuki niteliği de culpa in contrahendo teorisi kapsamındaki sözleşme görüşmelerinde yapılan kusurlu davranışın hukuki niteliği gibi önem arz etmektedir. Haksız fiil ve sözleşmeye aykırılık görüşlerinin doğuracağı farklı sonuçlar Yargıtay içtihadında da sabittir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu bir kararında:
“Çünkü sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluğun sözleşme veya haksız fiil hükümlerine dayandırılması, zamanaşımı, ispat yükünün dağılımı ve yardımcı kişilerin sorumluluğu açısından önem arz etmektedir…Belirtilen bu durumlarda bir sözleşme kurulmuş veya kurulmamış ya da hükümsüz veya geçerli olmasından bağımsız olarak sözleşme
23 TURANBOY, s.452.
24 Yargıtay 22. HD, 2017/20291 E., 2018/28025 K., 24.12.2018 T., “Ayrıca kanunun yorumlanmasında, tamamlanmasında, irade beyanlarının yorumunda, bu nedenle de hukuki işlemlerin kurulmasında ve yorumlanmasında, sözleşmelerin yeni şartlara uyarlanmasında, tamamlanmasında ve değiştirilmesinde de önemli işlevi olan doğruluk ve güven kuralları, sözleşme görüşmeleri esnasında meydana gelen culpa in contrahendo sorumluluğunun da temelini oluşturmaktadır.”.
25 TURANBOY, s.452.
26 Yargıtay 8. HD T. 23.09.2014 E. 2014/18173 K. 2014/16767: “Özellikle şekle aykırı olarak yapılan taşınmaz satışında zilyetliğin de fiilen alıcıya teslim edildiği durumda, satıcının sorumluluğu tam bir culpa in contrahendo sorumluluğu olarak kendini gösterir. Çünkü alıcı sözleşmenin daha sonra resmi şekilde yerine getirileceğine güvenerek hareket etmektedir.”.
27 YAĞCI, Mine: Yardımcı Kişilerin Fiillerinden Sorumluluk (TBK. m.116), On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2018, s.102.
28 YAĞCI, s.103.
görüşmelerinden doğan sorumluluğun söz konusu olması bugünkü hâkim düşünceye göre artık tartışmasızdır.”, şeklinde hüküm kurmuştur.29
Culpa in contrahendo sorumluluğuna benzer olarak doktrinde30, aslında tek taraflı bir hukuki işlem olan vasiyetnamenin güven ilişkisine bağlanması sonucunda meydana gelen dürüstlük kuralına aykırı davranış tanımlanmıştır. Bir kişi lehine ölüme bağlı tasarrufta bulunacağı sözü veren miras bırakan, kurduğu güven ilişkisi sayesinde bu kişinin hayatında değişikliklere yol açabilmektedir. Miras bırakanın sözüne güvenip, bu yönde hareket eden kişinin korunmaya değer bir hakkının olup olmadığı, miras bırakan sorumluluğunun hangi zeminde değerlendirileceği doktrinde tartışma konusu olmuştur.31 Lehine vasiyetname yoluyla miras bırakılacağına inanan kişinin kendini güvence altına alıp miras sözleşmesi yapmamış olması, korunmaya değer bir hakkının olmadığı anlamına gelmemektedir. Nitekim Alman ve İsviçre mahkemeleri bu durumlarda fiili bir hizmet sözleşmesinin varlığını kabul etmektedir. Alman hukukunda culpa in contrahendo sorumluluğunun düzenlenmiş olmasına benzer olarak, miras bırakanın ölüme bağlı tasarruf sözüne güvenen kişinin korunması adına buna culpa in testando teorisi ileri sürülmüştür.32 Culpa in contrahendo sorumluluğuna ilişkin çalışmamız nezdinde önem arz eden hususlar,
edim yükümünden bağımsız olarak, koruma ödevi kapsamında değerlendirilmesi ve kurulan güven ilişkisi sebebiyle zarara yol açan dürüstlük kuralına aykırı davranışlar bakımından sözleşme sorumluluğunun benimsenmiş olması hususlarıdır. Zira çalışmamızda, borç ilişkisi kapsamındaki edim yükümünün sona ermesinden sonraki kusurlu davranışlar da sözleşmesel sorumluluk zemininde incelenmiştir.
3. CULPA POST PACTUM PERFECTUM
A. Genel Açıklamalar
Culpa post pactum perfectum, sözleşme sona erdikten sonra taraflardan birinin kusurlu davranışını ifade eder. Taraflar arasındaki sözleşme bağının sona ermesinden sonra sözleşme vesilesiyle kurmuş oldukları yakınlık neticesinde birbirlerine zarar verme durumları culpa post pactum perfectum çerçevesinde değerlendirilebilmektedir. Kusurlu davranışın meydana geldiği anda taraflar arasında sözleşme bulunmamasından bahisle bu zararların haksız fiil kapsamında değerlendirilmesi düşünülse dahi sözleşmenin art etkisi teorisi uyarınca borca aykırılık hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmektedir.
Culpa post pactum perfectum teorisi kapsamında oluşan borç ilişkilerine verilen klasik örneklerden biri dükkandan mal satın alıp satıcıya parasını ödedikten sonra alıcının, dükkandan çıkarken kaygan olan zeminde düşerek yaralanmasıdır.33 Verilen örnekte taraflar arasında satış sözleşmesi kurulmuş ve her bir tarafın edimlerini yerine getirmiş olmasının akabinde, satıcının dükkan zeminini kaygan bırakmış olmak suretiyle özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olması neticesinde alıcı, gördüğü zararı sözleşme sorumluluğu kapsamında talep edebilecektir. Aynı örnek culpa in contrahendo için bir mal satın alma niyeti ile kişinin mağazaya girmesi ve sözleşme kurulmadan önce aynı şartlarda zarar görmesi olarak verilmektedir.
Kanımızca, bu durumların izahı için gösterilen klasik örneklerde her ne kadar satıcının doğrudan temas kuracağı veya sözleşmenin ifasından sonra kurmuş olduğu varsayıldığı kişiye karşı
29 Yargıtay HGK T. 13.02.2012 E. 2012/1220 K. 2013/239.
30 İNCE, Nurten: “Miras Bırakanın Güven Sorumluluğu (Culpa In Testando)”, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı 1, 2018, s. 155.
31 İNCE, s. 157
32 İNCE, s.180
33 XXXXXXX/XX, s.38.
yönlenmiş bir davranışı yoksa da koruma yükümlülüğü kapsamında ihmali, borca aykırılık teşkil edecektir.
Culpa post pactum perfectum teorisi culpa in contrahendo’nun sözleşme sonrasındaki yansıması olarak değerlendirilmektedir.34 Bu sebeple culpa in contrahendo’ya ilişkin doktrin ve mahkeme kararlarında ileri sürülen görüşlerin, culpa post pactum perfectum teorisi bakımından uygulanmasını incelenmektedir.
B. Hukuki Niteliğin Değerlendirilmesi
Culpa in contrahendo’nun bir yansıması olan culpa post pactum perfectum sorumluluğunun hukuki niteliğinin belirlenmesi hem ispat yükü hem de zamanaşımı süresi bakımından önem arz etmektedir. Zira, sözleşmenin sona ermesinden sonra karşı tarafa kusurlu olarak zarar verenin davranışı haksız fiil olarak nitelendirildiğinde TBK m.50 uyarınca “zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” hükmü uygulama alanı bulacaktır. Sözleşme sonrası sorumluluğun, ifası sona eren sözleşme kapsamında borca aykırılık hali olarak yorumlanması halinde ise TBK m.112 uygulama alanı bulacak ve kusurlu davranışta bulunan tarafın kusursuz olduğunu ispat etmesi gerekecektir.
Culpa in contrahendo sorumluluğunda olduğu gibi bu durumda da haksız fiil niteliği benimsendiğinde TBK m.72 kapsamında zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacak olup, sözleşme ilişkisi kapsamında borca aykırılığın benimsenmesi durumunda ise TBK m.146 uyarınca 10 yıllık zamanaşımı uygulanacaktır.
İsviçre Federal Mahkemesi, doktrinde çokça tartışılan ve KAŞAK’ın35 da incelemiş olduğu bir kararında culpa in contrahendo’ya haksız fiil için düzenlenen ve daha kısa olan zamanaşımı süresinin uygulanması yönünde karar vermiştir. Federal Mahkeme bu kararında, güven sorumluluğuna akdi sorumluluk için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının sonucunda zarar görenin zararı ve sorumluyu bilmesi halinde diğer tarafın 10 yıl kadar uzun bir süre boyunca taleplerle karşı karşıya kalmasının beklenemeyeceği ve taraf menfaatleri açısından adil olmayacağı gerekçelerini savunmuştur.36
Dürüstlük kuralına dayandırılan edim yükümünden bağımsız borç ilişkileri bakımından kusurlu davranış neticesinde doğacak sorumluluğun Yargıtay içtihadı gereğince borca aykırılık (sözleşme sorumluluğu) kapsamında değerlendirilmesi şeklindeki kararlara değinmiştik.
Yargıtay HGK 2010 yılında verdiği bir kararında37, “Sözleşme görüşmelerini gereksiz yere kesme, sözleşmenin geçersizliğine yol açma, eksik ve yanlış bilgiler ve öğütler verme genelde haksız fiil sayılmaz (…) Sözleşme ilişkisinde belirli taraflar arasında özel yoğunlukta gönüllü bir güven bağlılığı söz konusudur. Oysa, haksız fiilde fiille mağdur arasında gönülsüz, rastlantısal ve
34 XXXXXXX/XX, s. 38.
35 KAŞAK, Xxxxx Xxxxx: “İsviçre Federal Mahkemesi’nin Güven Sorumluluğunun Tâbi Olduğu Zamanaşımı Süresine İlişkin 13.5.2008 Tarihli (Bge 134 III 390) Kararı”, xxxxx://xxxxxxxxx.xxx.xx/xx/xxxxxxxx/xxxxxxx-xxxx/000000 (erişim tarihi: 25.05.2021).
36 KAŞAK, “Bu görüş esasen, sözleşme görüşmeleri yürüten bir tarafın Art. 127 OR çerçevesinde on yıllık süre boyunca tazminat taleplerine maruz bırakılmasının hukukî güvenlik düşüncesine aykırı düşeceği gerekçesine dayandırılmaktadır. Bununla birlikte culpa in contrahendodan doğan talepler için uygun bir süre düzenlenmelidir. Art. 60 OR’deki zamanaşımı hükmü, tarafların menfaatleri bakımından adil olur. Böylelikle zarara uğrayanın bir taraftan Art. 60 OR hükmündeki bir yıllık süre içerisinde dava açması ya da diğer bir şekilde –özellikle icra takibinde– zamanaşımı süresini kesmesi beklenebilir. Buna karşın zarara uğrayanın zararı ve zarar veren kişiyi bilmesi hâlinde, diğer tarafın aşırı uzun bir süre boyunca taleplerle karşı karşıya kalması ise beklenemezdir.”.
37 HGK, 2010/9-328 E., 2010/370 K., 07.07.2010 T.
yüzeysel bir ilişki kurulur; mağdurun zarara uğratılmama konusundaki güveni herkesten beklenen soyut ve genel bir güven düzeyinde kalır.” demek suretiyle görüşünü açıkça ortaya koymuştur.
Bahis konusu Yargıtay Kararı culpa in contrahendo’ya ilişkin sözleşme sorumluluğunun benimsenmesini güven bağlılığına dayandırıp, haksız fiil durumunda gönülsüz ve rastlantısal bir bağın varlığına değinmiştir. Kanımızca sözleşme görüşmelerine ilişkin culpa in contrahendo için ileri sürülen güven bağlılığı, sözleşmenin sona ermesinden sonraki aşamada çok daha belirgindir.
Culpa in contrahendo teorisine göre sözleşme görüşmesi yapan taraflar düsütlük kuralı çerçevesinde davranmalıdır.38 Tarafların henüz sözleşme kurmadığı ve fakat salt müzakerede bulundukları durumda bile sosyal temas sonucunda tarafların “koruma ödevleri” bulunduğu kabul edilmekte ve bu ödevin ihlali durumunda sözleşme varmış gibi borca aykırılık hükümlerinin uygulanması gerektiği savunulmaktadır.39 SEROZAN, bir kişinin dürüstlük kuralı çerçevesinde bir diğerinden onu somut bir zarardan korumayı bekleme hakkı bulunduğu durumlarda haksız fiil değil, “koruma ödevinin” söz konusu olduğunu belirtmiştir.40
Kanımızca, edim yükümünün meydana gelip gelmeyeceğinden bağımsız olarak yorumlanan culpa in contrahendo’nun koruma yükümlülüğü olarak değerlendirilmesi isabetli bulunurken, edim yükümünün ifa edilmesinden sonra meydana gelen culpa post pactum perfectum’un koruma ödevine aykırılık neticesinde oluştuğu tartışmaya yer bırakmamalıdır. Edim yükümünden bağımsız borç ilişkisi niteliğini haiz olsa dahi, sözleşmenin sona ermesinden sonraki safhada tarafların birbirlerinden, zarar verecek davranışlarda bulunulmamasını beklemelerinin hayatın olağan akışına uygun olduğu yönünde tereddüt bulunmamalıdır.
C. Culpa Post Pactum Perfectum Hukuki Niteliğine İlişkin Görüşümüz
JHERİNG41, culpa in contrahendo sorumluluğu bakımından önceleri haksız fiil niteliğini benimsemiş, sonrasında daha geniş kapsamlı olmasından bahisle “ileride doğacak sözleşme” görüşünü kabul etmiştir. Pratik anlamda önem arz eden haksız fiil ve sözleşmeye aykırılık görüşlerinin yanı sıra, culpa in contrahendo için dürüstlük kuralından kaynaklanan sui generis niteliği savunanlar da mevcuttur.42
Sözleşme görüşmeleri esnasında meydana gelen sorumluluk için haksız fiil görüşünün benimsenmesi, sözleşmenin kurulmadığı safhada sözleşme sorumluluğundan bahsedilemeyeceği olgusuna dayanmaktadır. Haksız fiil görüşü, sözleşme öncesi görüşmelerin önemini görmezden geldiği, özen yükümünü genel anlamda değerlendirdiği ve taraflar arasında kurulan özel ilişkiyi gözetmediği sebebiyle eleştirilmiştir.43 Culpa in contrahendo sorumluluğunun kendine özgü hukuki niteliği haiz olduğunu savunan görüş bu sorumluluk türünü, hem haksız fiil hem sözleşmeye
38 XXXXXXX/XX, s.477.
39 AKÇURA, s. 311.
40 XXXXXXX, Xxxx: “Culpa İn Contrahendo”, “Xxxxx Xxxxxx İhlali” ve “Üçüncü Kişiyi Koruyucu Etkili Sözleşme” Kurumlarının Ortak Temeli: Edim Yükümlerinden Bağımsız Borç İlişkileri, xxxxx://xxxxxxxxx.xxx.xx/xx/xxxxxxxx/xxxxxxx-xxxx/00000 (erişim tarihi: 20.04.2021).
41 XXXXXXX, Xxxxxx, Xxxxx in contrahendo oder Schadenersatz bei nichtigen oder nicht zur Perfection gelangten Vertragen, Jherings Jahrbuch für die Dogmatik des heutigen römischen und deutschen Privatsrecht, Band 4 (Jena 1861), s. 26; akt. XXXXXX, Xxxxxxx: “Culpa İn Contrahendo Sorumluluğu”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 17, S. 1, 2009, s.79.
42 XXXXX, Xxxxx/XXXXXXX, Xxxxxx X./JÄGGĠ, Xxxxx: Schweizeriches Obligationenrecht Allgemeiner Teil, Band I,
6. Auflage, Zürich 1995, N. 981; EREN, Xxxxxx: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, İstanbul 2003, s. 1087; XXXXXX, Cem, Culpa in Contrahendo Sorumluluğu ve Amerikan Hukukundaki Uygulaması, AÜEHFD 2000/ C.IV., Sayı:1-2, s. 352; akt. ARIKAN, s. 79.
43 ARIKAN, s. 80 - 81.
ilişkin unsurları barındırdığı ve dürüstlük kuralına dayandığı şeklinde açıklamaktadırlar.44 Hakimin boşluk durumunda hukuk yaratmasına dayanan bu görüşe karşı kanunda bir boşluk olmadığı ve nitelikli susma söz konusu olduğu ileri sürülmüştür.45
Culpa in contrahendo sorumluluğunu sözleşme sorumluluğuna dayandıran görüş, bu durumu sözleşme benzeri bir güven ilişkisine dayandırmaktadır.46 Sözleşme kurmak amacıyla yapılan görüşmeler esnasında tarafların sosyal temasının bulunduğu tartışmasız olup, bu ilişkinin tesadüfi olarak meydana gelen bir ilişkiden farklı olduğu açıkça ortadadır. Bu görüş gereğince culpa in contrahendo sorumluluğu kapsamındaki tazminat talebi de sözleşme sorumluluğuna uygulanan 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacaktır.47 Edim yükümünden bağımsız borç ilişkisi görüşü, henüz sözleşmenin bulunmadığı durumlarda veyahut sözleşmenin sona ermesinden sonra tarafların birbirlerini koruma ödevlerinin bulunduğunu savunmaktadır. Bu durumda da haksız fiil sorumluluğu yerine, sözleşmeden doğan borcun ihlali durumunda uygulanacak sonuçların vuku bulacağı ileri sürülmektedir.48
Xxxxxxxnen sözleşme borcu görüşüne karşın culpa in contrahendo durumunda asıl olarak üçlü ayrıma yol açan hukuki nitelik tartışmasının (haksız fiil, sözleşme, sui generis) culpa post pactum perfectum sorumluluğu bakımından etkisini yitirdiği kanısındayız. Zira, tarafların sosyal teması sözleşme müzakereleri ile sınırlı olmayıp ifa edilmiş bir sözleşmenin varlığından söz edilmektedir ve sözleşme sona erdiktan sonra tarafların karşılıklı olarak korunmayı beklemelerinin TMK m.2’de düzenlenen dürüstlük kuralı kapsamında değerlendirilebileceği yönünde şüpheye yer olmaması gerektiğini düşünmekteyiz.
Taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin sona ermesinin ardından meydana gelen zararların, sözleşme sebebiyle oluşan güven ilişkisine dayandırılarak sözleşme sorumluluğuna yol açmaları özellikle üçüncü kişilerin fiillerinden sorumluluk vakıaları bakımından önem arz etmektedir. Zira taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin vermiş olduğu güven sebebiyle taraflardan birinin çalışanının diğer tarafa verdiği zarar haksız fiil olarak nitelendirildiğinde hak kaybına yol açacaktır.
Örneğin yemek siparişi yapan bir şirketin elemanının, siparişin teslim edilmesinin ardından müşteriye hakaret etmesi veya bunu taciz etmesi böyledir. Yardımcı kişinin zarara sebebiyet veren hareketi yapmasını sağlayan, işvereni ve müşteri arasında öncesinde kurulmuş güven ilişkisidir ve yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluğun söz konusu olması gerekmektedir. Hiç şüphe yoktur ki işçi ve müşterinin sipariş teslim edildikten sonra farklı bir gerekçe ile kavga etmiş olması haksız fiil çerçevesinde değerlendirilecektir. 49
Culpa post pactum perfectum sorumluluğun hukuki niteliğine değinmişxxx XXXXXXX’xx50 açıklamış olduğu yan edim yükümleri ve “davranış yükümleri” diye adlandırdığı sözleşme benzeri borç ilişkileri arasındaki ayrıma dikkat çekmek gerekir. Yan edimlerin kaynağını sözleşmesel ilişki olarak açıklarken, davranış edimlerinin dürüstlük kuralına dayandığını vurgulayan yazar, davranış yükümlerinin, tarafların anlaşması suretiyle veya kanun koyucu tarafından düzenlenerek yan edime dönüşebileceğini açıklamaktadır.51 Bu hususun özellikle culpa post pactum perfectum bakımından
44 XXXXXX, Xxxxx: Sözleşme Görüşmelerinde Kusur “Culpa İn Contrahendo” ve Sorumluluğun Hukuksal Niteliğinde Yeni GörüĢler, Yargıtay Dergisi, C.XI, S.3, Temmuz 1985, s. 249; akt. ARIKAN, s. 83.
45 Xxxx, Xxxxxx, Die Haftung aus falscher Auskunft und falscher Raterteilung, SJZ, 1986, s. 355; akt: DURAK, s. 257.
46 ARIKAN, s. 84.
47 ARIKAN, s. 85.
48 XXXXXXX, s. 122.
49 YÜNLÜ, Semih: Yardımcı Kişilerin Fiillerinden Sorumluluk, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2019, s.412.
50 SEROZAN, s.117.
51 XXXXXXX, s.117.
özel bir önem arz ettiğini düşünmekteyiz. Örneğin vekilin sır saklama yükümlülüğü dürüstlük kuralı kapsamındaki güven ilişkisine dayanamakta olup, culpa post pactum perfectum olarak değerlendirilebilecekken tarafların rekabet yasağı kararlaştırmış olmaları davranış ediminin yan edime dönüşmesine örnek olarak verilebilecektir.
Yan edim yükümleri asli edimin gerçekleştirilmesini sağlar ve bununla birlikte var olurlar, davranış yükümleri ise “zarardan uzak tutmaya” hizmet ederler. Bunun yanı sıra doğdukları an esas alındığında yan edim ancak asli edim varsa mevcut olacaktır, davranış yükümü ise sözleşmeden bağımsızdır; ihlal edilmek suretiyle culpa post pactum perfectum sorumluluğuna yol açan ve güven ilişkisine dayanan davranış yükümü sözleşmenin sona ermesinden sonra doğmaktadır.52
D. Culpa post pactum perfectum şartları
Güven sorumluluğu edim yükümünden bağımsız borç ilişkilerinin temelini oluşturmaktadır. Edim yükümünden bağımsız borç ilişkilerinden biri de culpa post pactum perfectum (sözleşmenin art etkisi) kapsamında meydana gelen sorumluluktur.53
Culpa post pactum perfectum’un culpa in contrahendo’nun sözleşme sonrasındaki izdüşümü olduğu kabul edilmesi sebebiyle bu başlık altındaki sorumluluk şartlarını belirlemek adına culpa in contrahendo için ortaya atılan görüşlerden yararlanacağız.
Culpa post pactum perfectum sorumluluğunun bir güven ilişkisine dayandığını açıklamış olmamız, öncelikle güven ilişkisinin şartlarına değinmemizi gerektirmektedir. Güven sorumluluğunun şartları Alman hukukçu Canaris54 tarafından şekillendirilmiş ve güven bağının sözleşmeden sonra da devam eden koruma yükümlerinin temelini oluşturduğunu ileri sürmüştür. Güven duyulan olgu, bu olgunun güvenilen kişiye atfedilebilir olması, güvenenin iyi niyeti ve tasarruflarını duyduğu güvene dayanarak yerine getirmesidir.55
Sözleşme öncesi hukuki ilişkinin kurulmuş olması şartı sözleşmenin art etkisi değerlendirildiğinde sözleşmeden sonra hukuki ilişkinin devam etmesi olarak yorumlanabilecektir. Bir diğer ifade ile bu husus güven ilişkisinin varlığına yöneliktir. Sözleşme görüşmeleri esnasında dahi sosyal temasta bulunan tarafların sözleşmenin ifasından sonra güven ilişkisi kurmuş olduğu tartışmasızdır. Bahsedilen ilişki çerçevesinde ve dürüstlük kuralı uyarınca sözleşmenin sona ermiş olmasına rağmen taraflar, karşılıklı olarak belirli yükümlülüklere sahip olabilecektir. Culpa in contrahendo için güven ilişkisi “sözleşme boyutuna varmayan özel bağlantı” olarak tanımlanmıştır.56 Sözleşme öncesi sorumluluk durumunda tarafların sözleşme görüşmelerinden kaynaklı olarak zarar verici hareketlerden kaçınılacağına ilişkin duydukları güven ileri sürülmektedir. Kanımızca, sözleşmenin art etkisi olarak meydana gelen sorumluluk halinde, özel bağlantının kurulduğunun ispatı dahi gerekmeyecek olup, taraflar arasında bir borç ilişkisinin var
52 XXXXXXX, s.119.
53 BENLİ, Erman: “Ekonomik Zarar”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2010/1, Prof. Dr. Xxxxxx Xxxxxxxxx’a Armağan, C. II, 2011, s. 1078.
54 CANARİS, Xxxxx – Xxxxxxx: Ansprüche wegen “positiver Vertragsverletzung” und “Schutzwirkung für Dritte” bei nichtigen Verträgen, Zugleich ein Beitrag zur Vereinheitlichung der Regeln über die Schutzpflichtverletzungen, JZ, 1965, s. 479; akt. XXXXX, Yasemin: “Güven Sorumluluğu ve Culpa İn Contrahendo”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.25, S.1, 2017, s. 243.
55 XXXXXXX OKUTAN, Gül: “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na Göre Şirketler Topluluğu Hukuku”, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2009, s. 455.
56 GÜVENÇ, Özgür: “Culpa in Contrahendo Sorumluluğu Bağlamında Sözleşme Görüşmelerinin Kesilmesi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 9, S. 1, 2018, s.372.
olmuş olması güven ilişkisine karine teşkil etmektedir. Zira özel bağlantı kavramının borç ilişkisiyle neredeyse tamamen örtüştüğü vurgulanmıştır.57
Geçersiz bir sözleşme kurulmuş olması durumunda culpa in contrahendo sorumluluğu değil, sözleşme kurulmuş gibi culpa post pactum perfectum kapsamında değerlendirme yapmanın isabetli olacağını düşünmekteyiz. Zira sözleşmenin sonradan geçersiz olduğu anlaşılmış olsa bile tarafların, sözleşme geçerliymiş gibi asli ve yan edimlerini ifa etmiş oldukları halde güven ilişkisinin kurulmuş olduğuna dair şüphe olmayacak ve sözleşme kurma amacıyla görüşme safhası geride bırakılmış olacaktır.
Açıklamış olduğumuz güvenin normatif anlamda korunmaya değer olması şartı culpa post pactum perfectum sorumluluğu kapsamında da geçerli olacaktır. Normatif anlamda korunmaya değer ifadesi TMK m.2/1 kapsamında değerlendirilmiş ve dürüstlük kuralının uygulanması gereken zemin ile ilişkilendirilmiştir. Culpa in contrahendo bakımından objektif güvenin korunmaya değer olduğu ileri sürülmüştür.58 Bu kapsamda sözleşme görüşmeleri esnasında zarara uğrayan taraf, ortalama, makul bir kişi olarak değerlendirilmektedir. Böyle bir kişide güven uyandıracak bir hareketin varlığı aranmakta olup, iyi niyetli olmak şartıyla bu davranışın yol açtığı zarar hukuk düzenince korunmaktadır.59 Taraflar arasındaki hukuki ilişki özel bağlantı mahiyetindedir ve bunun varlığı güvenin korunmaya değer olduğu anlamına gelmektedir. Fakat tek başına bu yeterli olmayıp aykırı davranış neticesinde zarar gören, güvenen kişinin iyi niyetli olması aranmaktadır. Güvenen kişinin karşı tarafın dürüstlük kuralına aykırı davranacağını bilmesi veya bilmesi gerekmesi durumlarında güveninin korunmaya layık olmadığı isabetli olarak ifade edilmiştir.60 Culpa in contrahendo halinde sözleşmenin kurulacağına ilişkin duyulan güven kapsamında hareket edilirken, culpa post pactum perfectum durumunda sözleşme ilişkisi yürütülmüş olan kişinin zarar verici hareketten kaçınacağına güvenilmektedir. Burada kanımızca güven unsuru sona ermiş olan borç ilişkisinin kendisidir.
Culpa post pactum perfectum’dan bahsedebilmek için oluşması gereken bir diğer şart açıkladığımız güven ilişkisinin ihlal edilmesi suretiyle karşı tarafın beklenmeyecek şekilde dürüstlük kuralına aykırı davranışının bulunmasıdır. Bahsi geçen aykırı davranış normatif anlamda korunmaya değer güvenin ihlalinden ibarettir.
Hiç şüphe yoktur ki sorumluluğun söz konusu olması için aranan kusur, zarar, illiyet bağı ve hukuka aykırılık şartları culpa post pactum perfectum bakımından da geçerli olacaktır. Sözleşmenin art etkisi kapsamında sözleşme sorumluluğunun genişletilmesini ve culpa post pactum perfectum sorumluluğuna kıyasen sözleşme sorumluluğunun uygulanması gerektiğini savunan görüşe katılmakta olup, kusurun karine olarak kabul edilmesi gerektiği görüşünü paylaşmaktayız.61 Culpa in contrahendo için kabul edildiği üzere62, culpa post pactum perfectum halinde de en azından ihmalin söz konusu olması gerekmektedir. Culpa post pactum perfectum sorumluluğu tıpkı culpa in contrahendo gibi bir tazminat sorumluluğu olduğundan zararın meydana gelmesi aranmaktadır. Sözleşmenin kurulmasından önceki aşamada tarafın sözleşmenin kurulacağına güvenerek yaptığı masrafları kapsayan zararın olumsuz zarar olduğu ifade
57 GÜVENÇ, s.373
58 GÜVENÇ, s.382.
59 GÜVENÇ, s.382.
60 DEMİRCİOĞLU, Xxxxxx Xxxxxx: “Culpa İn Contrahendo Sorumluluğu”, Doktora Tezi, Ankara 2007, xxxxx://xxxxxx.xxxxxx.xxx.xx/xxxxx/xxxxxxxxx/xxxxxx/00.000.00000/00000/0000.xxx?xxxxxxxxx0&xxXxxxxxxxx (erişim tarihi: 20.05.2021).
61 GÜVENÇ, s. 396.
62 GÜVENÇ, s. 396.
edilmiştir.63 Sözleşmenin sona ermesinden sonra da taraflar arasındaki güven ilişkisini ihlal etmek suretiyle yapılan davranış sonucunda culpa post pactum perfectum sorumluluğuna dayanacak kişinin uğradığı zararın olumsuz zarar olduğu kanısındayız. Zarar, dürüstlük kuralına aykırı ve güven ilişkisini zedeleyen davranışın doğal bir sonucu ise, bir diğer ifade ile zarar ve kusurlu hareket arasında illiyet bağı varsa culpa post pactum perfectum kapsamında tazmini talep edilebilecektir.64
4. TİPİK ÖRNEKLER
Sözleşmenin sona ermesinden sonra varlığını sürdüren ve uygulamada en sık rastladığımız koruma yükümlülükleri vekilin sır saklama yükümlülüğü ve işçinin rekabet yasağıdır.65 Vekalet sözleşmesinin sona ermesinden sonra devam eden sır saklama yükümlülüğü ve iş sözleşmesinin sonlandırılmasından sonra işçinin rekabet etmeme yükümünün culpa post pactum perfectum kapsamında değerlendirilme imkanı tartışılmalıdır.
İş görme sözleşmelerinden olan vekâlet sözleşmesi TBK m.502/1 hükmünde düzenlenmektedir. TBK m.506/2 kapsamında ise vekilin sadakat ve özen borçları düzenlenmiştir. Sadakat borcu, vekilin müvekkil menfaatini koruması ve davranışlarını güven ilkesi çerçevesinde yürütmesi gerektiğini ifade etmektedir. Vekilin sadakat borcu vekâlet sözleşmesinin sona ermesinden sonra da devam etmektedir. Nitekim, sözleşme sona ermiş olsa dahi vekâlet sözleşmesi süresince kendisi ile paylaşılan veyahut edindiği sırları saklama ve başka kişilerin bunları öğrenmelerini engelleme yükümlülükleri devam edecektir.66
Vekâlet sözleşmesinin sona ermesinden sonra vekilin devam eden sır saklama yükümlülüğüne istinaden yapmış olduğumuz açıklamalar kapsamında bu yükümlülüğün kusurlu olarak ihlali culpa post pactum perfectum sorumluluğuna yol açacağını düşünmekteyiz. Zira, vekâlet ilişkisi sona ermiş olsa dahi taraflar arasında güven ilişkisinin bulunduğu tartışmasız olup, sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranılması hem TBK m.506’da düzenlenen sadakat borcuna hem de TMK m.2’de düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı davranış teşkil edecektir.
Kanımızca, intuitu personae veya şahsi borçların yüklenildiği sözleşmelerde karşı tarafın kişisel özelliklerinin önem arz etmesi sebebi ile güven ilişkisi daha belirgin olup, sözleşmenin art etkisi olarak dürüstlük kuralına aykırı davranışların borca aykırılık olarak değerlendirilmesi daha kolay olacaktır.
Vekâlet sözleşmesi de intuitu personae borçların üstlenildiği sözleşmelerden olup, bu durumda da güven ilişkisinin kurulduğu tartışmasızdır. Bu güven ilişkisinin ihlalinin ise borca aykırılık kapsamında değerlendirilmesinin isabetli olacağını düşünmekteyiz. Bu sebeple culpa post pactum perfectum sorumluluğunun hukuki nitelik tartışmasının kabul edilebilirliğinin, ancak intuitu personae olmayan sözleşmeler bakımından geçerli olabileceği kanısındayız.
Şahsi borçların üstlenildiği bir diğer sözleşme türü iş sözleşmesidir. İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin kişisel nitelikte olduğu benimsenmiş ve işçinin işverene karşı yan edim ve davranış yükümü olarak sadakat borcunu üstlendiği kabul edilmiştir.67 Sadakat borcunun bir unsuru da işçinin sır saklama yükümlülüğüdür. 6098 sayılı TBK m.396/4 hükmünün açık
63 GÜVENÇ, s. 397.
64 GÜVENÇ, s. 398.
65 AKYOL, Şener; Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, İstanbul, Filiz Kitabevi, 1995, s. 53, 54; Eren, s. 41, 42; akt: GÜVENÇ, s. 374.
66 ARAL, Xxxxxxxxx/XXXXXXX, Xxxxx: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 13. Baskı, Yetkin Yayınları, 2020, s.461.
67 XXXXXXXX, Xxxxx: “İş Hukukunda Sadakat Borcunun Genel Bir Değerlendirmesi”, Prof. Dr. Xxx Xxxx Xxxx’x Armağan, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C. 20, 2014, s.460.
düzenlemesi ile sır saklama yükümlülüğünün iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönemi de kapsayıp kapsamadığı yönündeki tartışmalar sona ermiştir. Kanımızca, TBK’da işçinin sır saklama yükümlülüğünün sözleşmenin sona ermesinden sonra da devam edeceği açıkça öngörülmeseydi dahi işveren, işçiden güven ilişkisi kapsamında beklemekte haklı olduğu menfaatin zedelenmesi sebebi ile culpa post pactum perfectum teorisine dayanarak zararının tazminini talep edebilmeliydi. İş sözleşmesinin sona ermesinden sonra taraflar arasında kurulmuş olan güven ilişkisi nezdinde yalnızca işçinin değil, işverenin de sorumlulukları olduğu kabul edilmektedir. İşverenin, işçisi hakkında bilgi vermekten haklı sebep bulunmaksızın kaçınması veyahut yanlış bilgi vermesi ve bu durumun işçiyi zarara uğratması da sözleşmenin art etkisi çerçevesinde değerlendirilmiştir.68 Hiç şüphe yoktur ki vekalet veren ve vekil arasında veyahut işveren ve işçi arasında sır saklama veya rekabet etmemeye yönelik bir sözleşmenin imzalanmış olması halinde culpa post pactum perfectum sorumluluğu söz konusu olmayacak, doğrudan sözleşme ihlali çerçevesinde değerlendirme yapılacaktır. Sözleşmenin varlığı ile güven ilişkisinin en üst düzeye ulaştığı kabul edilmektedir.69 En üst düzeye ulaşan güven bağının sözleşmenin sona ermesinden sonra da aynı şekilde devam etmesi halinde tarafların beklemekte haklı oldukları davranışlara aykırılığın culpa post pactum perfectum kapsamında sözleşmeye aykırılık olarak değerlendirilmesi gerektiği
düşüncesini paylaşmaktayız.
5. TAZMİNAT KAPSAMI
Culpa in contrahendo’ya benzer olarak, haklı güvenin ihlalinden kaynaklanan sorumluluğa ve bunun karşılığında tazminat hakkına yol açan culpa post pactum perfectum neticesinde uygulanacak tazminat kapsamını değerlendirmek adına culpa in contrahendo için ileri sürülen görüşlerin kıyasen uygulanma durumu açıklanmalıdır.
Yukarıda açıklanan şartların oluşması ve taraflar arasında kurulan güvene dayalı özel ilişkiye aykırı davranmak suretiyle zarara yol açılması halinde bunun tazmini sözleşmenin art etkisi kapsamında talep edilebilecektir. Meydana gelen zarar «güven zararı» olarak nitelendirilmektedir. Culpa post pactum perfectum sorumluluğu, sözleşme sorumluluğu kapsamında değerlendirildiğinde haksız fiil sorumluluğu ile yarışabileceği ve fakat sözleşme sorumluluğu ile yarışmasının mümkün olmadığını kabul etmek gerekir. Haksız fiilin söz konusu olduğu bir durumda culpa post pactum perfectum sorumluluğunun şartları da gerçekleşmişse, zarara uğrayan taraf hangi sorumluluk yoluna gitmek istediğini seçebilecektir. Culpa in contrahendo’ya benzer olarak culpa post pactum perfectum kapsamındaki kusurlu davranışın yol açtığı sorumluluk da haksız fiile göre ikincil nitelik taşımamaktadır ve fakat sözleşme sorumluluğuna göre tali nitelik
taşıdığını benimsemek gerekmektedir.70
Culpa post pactum perfectum teorisini sözleşmeye aykırılık kapsamında değerlendirdiğimiz takdirde sözleşme sorumluluğunda olduğu gibi menfi ve müspet zarar farkını ortaya koymamız gerekmektedir. Müspet zarar, borcun hiç yerine getirilmemesi veya zamanında yerine getirilmemesi durumlarda söz konusu olurken menfi zarar, yapılacağına inanılan bir sözleşmenin yapılmaması halinde meydana gelmektedir.71
Culpa post pactum perfectum teorisi gereğince sözleşme etkileri, sözleşmenin sona ermesinden sonraki süreci kapsayacak şekilde genişletilmektedir. Güven ilişkisine aykırı davranan taraf güvenen tarafın güvenme sebebiyle uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Culpa in
68 AKÇAAL, s.34.
69 GÜVENÇ, s. 374.
70 DEMİRCİOĞLU, s.355-357.
71 XXXXX, Xxxx: Prof. Dr. Xxxxxxx Xxxxxx’xx 80. Yıl Armağanı, On İki Levha Yayıncılık, 2018, s.131-132.
contrahendo için ileri sürüldüğü üzere sözleşmenin art etkisi kapsamında da güvenen tarafın, güven ilişkisine aykırı davranılmasaydı uğramayacağı zarar tazmin edilecektir.72
Menfi zararın, culpa in contrahendo teorisinin açıklanması ile şekillenmesinden bahisle73 geçerli olduğuna inanılan veya yapılacağına güvenilen bir sözleşmenin geçerli olmaması veyahut yapılmamasından doğan zararları kapsıyor olması sözleşme ifasından sonra meydana gelen zararları kapsamadığı anlamını taşımamaktadır. Zira, sözleşmenin sona ermesinden sonra sözleşme borcunun varlığından bahsedemeyeceğimiz gibi, borca aykırılık kapsamında müspet zarar da söz konusu olmayacaktır. Önceki başlıklar altında açıkladığımız üzere culpa post pactum perfectum sorumluluğunun sözleşme sorumluluğu ile yarışması mümkün olmayacağından vekilin sır saklama yükümlülüğü vb. sözleşme sonrası yükümlülükler ayrı bir sözleşme kapsamında veya asıl sözleşmede yan edim olarak öngörüldüğü takdirde, culpa post pactum perfectum çerçevesinde güven ilişkisinin ihlalinden değil, sözleşme borcuna aykırı davranıştan bahsedebiliriz; bu halde müspet zararın tazmini söz konusu olacaktır.
Culpa in contrahendo sorumluluğunun menfi zarar tazminine yol açacağı kabul edilmiş olsa dahi hakkaniyet gereğince tazminat kapsamının bu zararı aşabileceği kabul görmüştür.74
Sözleşme sonrası borçlara aykırı davranılması suretiyle güven ilişkisinin ihlali maddi olduğu gibi, manevi zarara da yol açabilecektir. Bu sebeple culpa post pactum perfectum kapsamındaki davranış sebebi ile zarar gören kişi maddi ve manevi tazminat talep haklarını sözleşme sorumluluğuna uygulanan TBK m.146’da düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinde kullanabilecektir. İspat yükünün iddia edene ait olduğu yönündeki genel kurala karşın, borçlu açısından kusur karinesi düzenleyen ve borçlunun kusursuzluğunu ispat etmesi gerektiği yönünde TBK m.112 burada da uygulama alanı bulacaktır.
SONUÇ
Culpa post pactum perfectum veya sözleşmenin art etkisi, culpa in contrahendo’nun izdüşümü olarak anılmakta ve tarafların kurdukları güven ilişkisinin ihlal edilmesiyle meydana gelen bir güven sorumluluğu türüdür. Culpa in contrahendo tarafların sözleşme görüşmeleri esnasındaki sosyal temasına dayanmaktayken, culpa post pactum perfectum halinde taraflar, bu teması çoktan aşmış bulunmaktadırlar. Zira bu durumda, sözleşme kurulmuş, edimler ifa edilmiş ve sözleşme sona ermiştir. Bir diğer ifade ile güven ilişkisi çok daha yoğundur. Bu sebeple, culpa in contrahendo’ya göre sözleşme benzeri borç ilişkisi görüşü bağlamında daha az tartışmaya yol açacak niteliktedir. Hukuki niteliği itibarıyla culpa post pactum perfectum’un, dürüstlük kuralına dayanan borç ilişkilerinin taraflar arasında kurulan güven ilişkisi çerçevesinde yorumlanmasına doğrudan hizmet edeceği kanısındayız.
Culpa post pactum perfectum’un şartları culpa in contrahendo’ya benzer olarak özel ilişkinin kurulması, güven ilişkisinin normatif anlamda korunmaya değer olması ve dürüstlük kuralına aykırı davranıştan ibarettir. Sözleşmenin art etkisi kapsamında meydana gelen olumsuz zararın tazmin edilebilmesi adına, kusurlu davranışın doğal bir neticesi olarak meydana gelmelidir.
Culpa in contrahendo sorumluluğundan, yalnızca sözleşme bakımından meydana geldiği zaman itibarıyla ayrılmakta olan culpa post pactum perfectum sorumluluğunun uygulamada, sözleşme kapsamındaki yan edimlerden ayırt edilmesi hususunun önem arz ettiğini düşünmekteyiz.
72 YÜREKLİ, Sabahattin: “İş Hukukunda Sözleşme Görüşmelerinden Doğan Sorumluluk (Culpa İn Contrahendo)”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 72, S. 2, 2014, s.563.
73 Xxxxxxx’xx, culpa in contrahendo’yu genel sorumluluk sebebi olarak ortaya koyduğu makalesinden bahsedilmektedir, bkz. DEMİRCİOĞLU, s.331.
74 DEMİRCİOĞLU, s.333.
Bu ayrımı yapmak adına kullanılması gereken en faydalı yolun ise “doğum” anının olduğu görüşüne katılmaktayız. Zira yan edimler sözleşme esnasında doğmakta iken, dürüstlük kuralına dayandırılan culpa post pactum perfectum kapsamındaki davranış edimi sözleşmenin sona ermesinden sonra meydana gelmektedir.
Culpa post pactum perfectum sorumluluğu bakımından zarara uğrayanın beklemekte haklı olduğu bir davranış söz konusudur ve aykırı davranışta bulunan, güven ilişkisini ihlal etmiş olmaktadır. Örneğin, vekâlet ilişkisi sona erdikten sonra vekilin sır saklama yükümlülüğü veya sır vermekten kaçınması olumsuz edimlerdir. Bu koruma yükümüne aykırı olarak sır paylaşan vekil culpa post pactum perfectum kapsamında sorumlu tutulacaktır. Hiç şüphe yoktur ki tarafların arasında sır saklamaya ilişkin bağımsız bir sözleşme bulunması durumunda sözleşme edimine aykırılık söz konusu olacak ve müspet zarar sözleşme kapsamında talep edilecektir.
Çalışmamızda, doğrudan culpa post pactum perfectum’u ele alan kaynakların eksikliği sebebiyle culpa in contrahendo’ya kıyasen ana hatlarıyla açıklamalar yapmış olsak dahi, culpa post pactum perfectum sorumluluğunun sözleşme benzeri borç ilişkilerinin hukuki niteliklerinin borca aykırılık kapsamında değerlendirilmesi bakımından daha açıklayıcı olacağı kanısındayız.
KAYNAKÇA
XXXXXX, Xxxxxx: Sözleşme Sonrası Sorumluluk, Siyasal Kitabevi, 1. Baskı, 2018.
AKÇURA, Tuba: “Sona Ermiş veya Geçersiz Sözleşmelerde Tarafların İfa Etmiş Oldukları Edimlerin İadesi”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2018/1, s. 309 – 311.
XXXXXX, Xxxxxxx: “Culpa İn Contrahendo Sorumluluğu”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 17, S. 1, 2009, s.79 – 85.
XXXXXXX, Xxxxxxx: Sosyal Temas ve İş İlişkisinden Doğan İşverenin Edimden Bağımsız Koruma Yükümlülükleri ve Sonuçları, Seçkin Yayıncılık, 1. Baskı, 2004.
XXXX, Xxxxxxxxx/AYRANCI, Xxxxx: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 13. Baskı, Yetkin Yayınları, 2020.
BENLİ, Erman: “Ekonomik Zarar”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2010/1, Prof. Dr. Xxxxxx Xxxxxxxxx’a Armağan, Cilt II, 2011, s. 1078.
BERKİ, Şakir: “Roma’da Borçların Kaynakları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı 3, 1950, s. 378 - 394.
BOZBEL, Savaş: Alman Borçlar Hukuku Reformu İle (Das Schuldrechtsmodernisierungsgesetz) Getirilen Değişiklik Ve Yenilikler, xxxxx://xxx.xxxxxxxxxxxxxx.xxx/0000/00x/00.xxx (erişim tarihi: 25.05.2021).
DEMİRCİOĞLU, Xxxxxx Xxxxxx: Culpa İn Contrahendo Sorumluluğu, Doktora Xxxx, Ankara, 2007.
DURAK, Yasemin: “Güven Sorumluluğu ve Culpa İn Contrahendo”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.25, S.1, 2017, s. 243 – 257.
XXXXX, Xxxx: Prof. Dr. Xxxxxxx Xxxxxx’xx 80. Yıl Armağanı, On İki Levha Yayıncılık, 2018. GÜVENÇ, Özgür: “Culpa in Contrahendo Sorumluluğu Bağlamında Sözleşme Görüşmelerinin Kesilmesi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 9, S. 1, 2018, s.372 – 398.
İNCE, Nurten: “Miras Bırakanın Güven Sorumluluğu (Culpa In Testando)”, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı 1, 2018, s. 155 – 180.
KAŞAK, Xxxxx Xxxxx: “İsviçre Federal Mahkemesi’nin Güven Sorumluluğunun Tâbi Olduğu Zamanaşımı Süresine İlişkin 13.5.2008 Tarihli (Bge 134 Iii 390) Kararı”, xxxxx://xxxxxxxxx.xxx.xx/xx/xxxxxxxx/xxxxxxx-xxxx/000000 (erişim tarihi: 25.05.2021), s. 1808.
XXXXXXXX, Xxxxx: “İş Hukukunda Sadakat Borcunun Genel Bir Değerlendirmesi”, Prof. Dr. Xxx Xxxx Xxxx’x Armağan, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 20, 2014, s. 460.
KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, Xxxxx: Borçlar Hukukuna Giriş, Hukuki İşlem, Sözleşme, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2017.
XXXXXX, Xxxx: Drept Roman, Drept Xxxxxx Xxxxx, Editura Universul Juridic, 2011, xxxx://xxxx.xxxx.xx/xxxxxxx/X_0_X00_Xxxxx_xxxxx_Xxxxxx_Xxxx.xxx, (erişim tarihi: 20.04.2021). XXXXXXX OKUTAN, Gül: Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na Göre Şirketler Topluluğu Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2009.
XXXXXXX, Xxxxx/ÖZ: Xxxxxx, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt – 1, Gözden Geçirilmiş
14. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2016.
ÖZYAKIŞIR, Özkan/XXXXXXX, Xxxxxxxx X.: “Sözleşme Öncesi Görüşmelerin Kesilmesi Bağlamında Culpa İn Contrahendo Sorumluluğu ve Olumsuz Zarar”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020, s. 747 – 749.
XXXXXXX, Xxxx: “Culpa İn Contrahendo”, “Xxxxx Xxxxxx İhlali” ve “Üçüncü Kişiyi Koruyucu Etkili Sözleşme” Kurumlarının Ortak Temeli: Edim Yükümlerinden Bağımsız Borç İlişkileri, xxxxx://xxxxxxxxx.xxx.xx/xx/xxxxxxxx/xxxxxxx-xxxx/00000 (erişim tarihi: 20.04.2021), s. 117 – 122.
TURANBOY, Xxxxxx Xxxx: “Limited Şirket Ortak ve Yöneticilerinin Culpa İn Contrahendo Sorumlulukları”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1995, xxxxx://xxxxxxxxx.xxx.xx/xx/xxxxxxxx/xxxxxxx-xxxx/000000 (erişim tarihi: 20.04.2021), s. 451 – 452.
XXXXXXXXXX, Talya: “Roma Hukukunda Sözleşmesel Bona Fides (Dürüstlük Kuralı) Kavramı ve Çağdaş Hukuka Etkisi”, xxxx://xxxxxxxxxx.xxxxxxxxxx.xxx.xx/x0000-000-0000 (erişim tarihi: 20.05.2021), s. 336.
YAĞCI, Mine: Yardımcı Kişilerin Fiillerinden Sorumluluk (TBK. m.116), On İki Levha Yayıncılık, 2018.
XXXXXX, Xxxxx: “Sözleşme Görüşmelerinde Kusur «Culpa In Contrahendo» Ve Sorumluluğun Hukuksal Niteliğinde Yeni Görüşler”, Yargıtay Dergisi, C. 11, S. 3, 1985, s. 234 – 235.
YÜNLÜ, Semih: Yardımcı Kişilerin Fiillerinden Sorumluluk, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2019.
YÜREKLİ, Sabahattin: “İş Hukukunda Sözleşme Görüşmelerinden Doğan Sorumluluk (Culpa İn Contrahendo)”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 2014, Cilt 72, Sayı 2, s. 563.
ELEKTRONİK KAYNAKÇA
xxx.xxxxxxxxx.xxx.xx xxx.xxxxxxx.xxx.xx xxx.xxxxxx.xxx.xx xxx.xxxxx.xxx.xx xxx.xxxxxxxxxx.xxx.xx xxxx://xxxx.xxxx.xx/xxxxxxx xxx.xxxxxxx.xxx.xx xxx.xxxxxxxx.xxx