BORÇLAR HUKUKUNA GİRİŞ 06
BORÇLAR HUKUKUNA GİRİŞ 06
HUKUKİ İŞLEMLER 12
SÖZLEŞME 14
İRADE BOZUKLUĞU HALLERİ 21
SÖZLEŞMEDE ŞEKİL 24
TEMSİL 32
HAKSIZ FİİLLER 42
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME 56
BORçLARIN İFASI 62
BORCUN İFA EDİLMEMESİ 70
MÜTESELSİL BORÇLULUK 82
ALACAĞIN DEVRİ 88
BORCUN ÜSTLENİLMESİ 90
BORÇ İLİŞKİSİNİN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE ETKİSİ 92
BORÇLARIN SONA ERMESİ 96
Borçlar Hukukuna Giriş
Bazen misli olmayan eşyalarda cins borcu konusu olabi- lir. Örneğin zengin bir işadamı, Xxxxxx Xxxxxx’xxx herhan- gi bir üç resmîni sipariş ettiğinde durum böyledir. Xxxxxx Xxxxxx’xxx resimleri şüphesiz misli olmayan eşya özelliğin- dedir. Ancak bu şekilde bir sipariş, borç ilişkisi açısından bakınca cins borcu konusu oluşturur. Çünkü borçlu, Xxxxxx Xxxxxxx'xxx herhangi bir resmîni teslim ettiğinde borcun- dan kurtulabilmektedir. Yine bazı cins borçları özellikle belli bir yerden istenmişse sınırlı cins borcu (stok) borcu oluşur.
Xxxxx Xxxxx (Xxxxxxxx Xxxxxxx Eşya)
Borcun konusu olan edim, belirli özellik ve işaretlerle di- ğerlerinden ayrılmış, yerine başka bir edim ikame edilme- si mümkün değilse parça borcu söz konusu olur. Örneğin; Xxxxxx Xxxxxx’xxx “Oturan Adamlar” tablosu borç konusu olduğunda şüphesiz parça borcu söz konusu olur. Ancak misli bir eşya olmasına rağmen benzerleri arasından seçilip ayrılarak bireyselleştirilmiş bir eşya da artık parça borcu ko- nusu olur. Örneğin yukarıdaki başlıkta cins borcu dediğimiz bir kilo portakal, benzerleri arasından ayrılıp poşetlenmiş- se artık parça borcu konusudur. Ya da sözleşmede “A’nın evindeki televizyon” diyorsa bu borç da yine parça borcu konusudur. Yine 34 FB 1907 plakalı bir araç da parça borcu olduğu tartışmasızdır.
Sınırlı Cins Borcu
Eğer borçlu, borcunu özellikle belirli bir stoktan veya sade- ce kendi ürettiği mallarla edimini ifa edecekse, sınırlı cins borcu vardır. Örneğin şarap üretip teslim etme borcunda belirli bir yılın, belirli ayında yapılan hasattan üretilen şarap borcun konusuysa bu durumda sınırlı cins borcundan bah- sedilir. Sınırlı cins borçları da parça borcu gibi hüküm ve sonuç doğurur. Sınırlı cins borcunda da imkânsızlık günde- me gelebilir. Ancak yine de cins borcu olduğu ve ifa yerinin borçlunun yerleşim yeri olduğu unutulmamalıdır.
3. Sürekliliğine Göre
a) Xxx Xxxx (Bir Defalık Edim, Süreksiz Edim)
Bir ya da birden çok fiille bir defada yerine getirilen edim- dir. Örneğin; satım akdinde satım bedelinin ödenmesi, sa- tılan şeyin alıcıya teslimi, kira borcunun her ay ev sahibine ödenmesi.
b) Sürekli Edim
Kesintisiz bir fiil ya da davranışla ifa edilen, borçluya de- vamlı bir riayet yükümlülüğü getiren edimdir. Örneğin; kira sözleşmesinde ev sahibinin borcu olan evi kiracının kullanımına hazır bulundurma borcu ya da iş sözleşmesin- de işçinin iş görme borcu.
c) Dönemli Edim (Aralıklı Edim)
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Borçlu, alacaklının menfaatini belli zaman aralıklarıyla tek- rarlanan davranışlar ile karşılıyorsa dönemli edim söz konu- sudur. Genelde periyodik bir borç ifası şeklinde olur. Ör- neğin; mali müşavirin her yıl bağlı bulunduğu odaya aidat ödemesi, dönemli bir edimdir.
NOT:
Bir edim hem ani adim hem de dönemli edim ola- bilir. Örneğin; aidat ödeme borcu, ödendiği an bittiğinden ani edim ama her yıl ödenmesi gerek- tiği için dönemli edimdir.
4. Bölünebilirliğine Göre
a) Bölünebilen Edim
Edim konusu şeyin niteliğinde veya değerinde esaslı bir de- ğişme olmadan birbirine eşit parçalara ayrılabilen edimler- dir. Örneğin; para borcu bölünebilen bir edimdir.
b) Bölünmez Edim
Edim konusu şeyin niteliğinde veya değerinde esaslı bir değişme olmadan birden çok parçalara ayrılamayan edim- lerdir. Örneğin; koyun teslim etme borcu bölünemeyen edimdir. Konusu bir şeyi yapmamak olan edimler bölünmez edimlerdir. Konusu bir şeyi yapmak olan edimler de çoğu kez bölünmez edim şeklinde ortaya çıkarlar. Örneğin; işçinin iş görme borcu.
D) BORÇ İLİŞKİSİNDEN XXXXX XXXXXX
1. Asli Haklar
Asli hak, şüphesiz alacak hakkıdır. Alacak hakkı, bir yarar- lanma hakkı olup, borçludan bunu talep etme yetkisi verir. Eğer borçlu, edimi yerine getirmezse alacaklı için dava ve icra takibi açarak zorla yerine getirilmesi istenebilir. Nispi bir hak olan alacak hakkı, sadece taraflar arasında sonuç doğurur. Geçici bir haktır, alacağın tamamen ödenmesiyle son bulur.
9
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Bununla birlikte yan unsurları (ikinci derecedeki) içermeyen bir öneri, geçersiz değildir. Yan unsurlar daha sonra dü- rüstlük kuralı ile doldurulabilir.
Örneğin; malın nasıl teslim edileceği teklif edilmemiş ko- nuşulmamış olsa bile dürüstlük kuralı gereği nasıl teslim edilmesi gerekiyorsa öyle teslim edilecektir. Keza borcun ifa yeri konuşulmamış olsa bile bu konudaki kanun hüküm- leri boşluğu dolduracaktır.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken durum şudur ki; yan hususlar konuşulmuş, müzakere edilmiş ancak bu konuda anlaşma sağlanamamışsa sözleşme kurulmuş sayılmaz.
c) Önerenin Önerisiyle Bağlı Olduğu Anlaşılmalıdır
Bu bağlamda, öneren bağlı olamayacağını bildirdiği ya da işin gereği dürüstlük kuralı ile anlaşılabilecek durum- larda önerisiyle bağlı olmadığından öneri söz konusu de- ğildir.
Öneriye Davet
Karşı tarafın bir öneri yapmasını sağlamak amacıyla son sözü kendisi söyleme hakkını tutarak yapılan teklifler öneri değil, öneriye davettir.
Öneriye davette, sözleşmeyi hemen yapma niyeti değil, bir görüşmeye pazarlığa oturma niyeti vardır.
Örneğin “100 liraya bir kalem almak istiyorum” ifadesi bir öneri değildir. Zira bu beyanda mutlaka bir kalem alınacağı beyan edilmemiş, son sözü söyleme hakkı saklı tutulmuş- tur. Yine “fiyat söylenmeksizin” yapılan reklamlar, tarifeler, kataloglar ve cari fiyat listeleri hep öneriye davettir.
BK. 8: “Öneren, önerisi ile bağlı olmama hakkının saklı ol- duğunu açıkça belirtirse veya işin özelliğinden ya da duru- mun gereğinden bağlanma niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini bağlamaz.”
2. Öneriyle Bağlılık
a) Süreli Öneri
Eğer öneren, kabul için bir süre tayin etmişse bu sürenin sonuna kadar önerisiyle bağlı kalır. Kabul haberi bu süre- nin sonuna kadar kendisine ulaşmamış ise öneride bulu- nan artık önerisiyle bağlı kalmaz.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
BK. 3: “Kabul için süre belirleyerek bir sözleşme yapıl- masını öneren, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır. Kabul bu süre içinde kendisine ulaşmazsa öneren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur."
Sürenin bitiminden sonra gelen kabul cevabı, kabul değil, yeni bir öneridir.
b) Süresiz Öneri
Eğer öneren kabul için bir süre tayin etmemişse buna da süresiz öneri denir. Süresiz öneride, önerenin önerisiyle ne zamana kadar bağlı kalacağını tayin etmek için önerinin hazır olanlar ya da hazır olmayanlar arasında yapılıp yapıl- madığına bakılır.
Eğer öneri hazır olanlar arasında yani, öneren ile kabul- cünün karşı karşıya bulunduğu bir durumda yapılmışsa derhal kabul edilmediği takdirde öneren artık önerisiyle bağlı kalmaz. Telefon ve bilgisayar gibi doğrudan iletişim sağlayan araçlarla önerinin yapılması veya tarafların tem- silcileri vasıtası ile önerinin yapılması, hazırlar arasında bir öneri sayılır.
BK. 4: “Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olan bir ki- şiye yapılan öneri hemen kabul edilmezse; öneren, öne- risiyle bağlılıktan kurtulur. Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.”
Eğer öneri hazır olmayanlar arasında yapılmışsa yani öne- ren ve kabulcü karşı karşıya değilse (mektupla, telgrafla, mail ile, faksla, haberci ile) öneren normal bir kabul habe- rinin kendisine ulaşacağı ana kadar önerisiyle bağlı kalır.
15
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
C) İPTAL EDİLEBİLİRLİK (NİSBİ BUTLAN)
Bazı kaynaklarda nisbi butlan şeklinde de ifade edilebi- len iptal edilebilirlik hallerinde hukuki işlemde bir sakatlık olmakla birlikte taraflar, işlemin sakatlığa uğrayan tarafını düzelterek sözleşmeyi geçerli hale getirmeleri ya da bu sakatlık yüzünden sözleşmeyi geçersiz hale getirmeleri mümkündür.
Sözleşmeyi iptal hakkı, karşı tarafa ulaşması yeterli tek ta- raflı bir irade beyanıyla kullanılır.
Yanılma (Xxxx), aldatma (hile), korkutma (ikrah) sebeple- rinde işlem baştan itibaren iptal edilebilirlik yaptırımına tabidir.
Hata(Yanılma), hile(aldatma) ve ikraha(korkutmaya) maruz kalan olan taraf, süresi içinde iptal hakkını kullanırsa söz- leşme geçersiz olur.
Hakkını süresi içinde kullanmaz ya da işleme icazet verirse sakatlığı düzeltir. (Düzelebilirlik hükümsüzlük)
Aşırı yararlanma (Gabin) halinde ise, işlem mevcut sakatlı- ğa rağmen geçerli bir sözleşme gibi baştan itibaren her iki taraf içinde hüküm ve sonuç doğurur. Ancak gabine(aşırı yararlanmaya) maruz kalan taraf, süresi içinde iptal hakkı- nı kullanırsa sözleşme geçersiz olur. (Bozulabilir geçerlilik) Hakkını süresi içinde kullanmazsa iptal hakkı kalmaz.
Ancak aşırı yararlanma hallerinde daha önce belirttiğimiz gibi aşırı yararlanmaya maruz kalan tarafın, sözleşmeyi geçersiz kılmak ve aynen onaylamak tercihleri yanında edimler arası oransızlığın giderilmesini isteme hakkı da mevcuttur.
D) TEK TARAFLI BAĞLAMAZLIK
(NOKSANLIK)
Kurulmuş bir sözleşmenin geçerli olarak hüküm doğurabil- mesi için bir veya birkaç unsurla tamamlanması gerekiyor- sa tamamlanmamış sözleşme söz konusu olur.
Eksiklik tamamlanana kadar askıda hükümsüzlük durumu söz konusu olur.
Sınırlı ehliyetli ve ehliyetsizlerin yasal temsilci ve danış- manlarının vereceği icazet, yetkisiz temsilde temsil oluna- nın işleme vereceği icazet, resmî bir makamın fiili ile ta- mamlanacak bir sözleşmede resmî makamın beklenen fiili, geciktirici şarta bağlı sözleşmelerde şartın gerçekleşmesi, aile konutu ile ilgili tasarruf işlemlerinde diğer eşin ya da hakimin izni mevcut işlemdeki eksikliği giderir.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Eksikliğin giderilmeyeceği kesinleşmişse sözleşme batıl olur.
E) KISMİ HÜKÜMSÜZLÜK (KISMİ BUTLAN)
BK. 27/2: “Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmı- nın hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayaca- ğı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hü- kümsüz olur.”
Sözleşmedeki sakatlık, sözleşmenin bir veya birkaç mad- desinde olması durumunda sadece o hükümler geçersiz olur.
Sözleşmenin kalan hususları geçerli olarak yürürlüğe girer. Örneğin; kanuni faiz uygulanması icap eden bir durumda daha yüksek bir faiz kararlaştırılmışsa kanuni faizi aşan kı- sım batıldır, ancak sözleşme kanuni faiz haddi üzerinden geçerlidir.
Ancak yapılan sözleşmede geçersiz (batıl) olan kısım, söz- leşmeyi yapmada esaslı bir nitelik arz ediyorsa yani o hü- küm o şekilde düzenlenmezse tarafların sözleşmeyi yap- mayacakları öngörülüyorsa o halde sözleşme bütünüyle batıldır.
Örneğin; kadınların yer altı işlerinde çalıştırılmaları yasak- tır. Kadınları yer altında çalıştırmak konusunda bir iş söz- leşmesi yapılmışsa kadının yer altında çalıştırılacağına dair olan hüküm kısmi butlan ile batıldır. Dolayısıyla iş sözleş- mesi geçerli olacak ve işveren, kadın işçiyi yer üstü tesis- lerinde çalıştırabilir.
Ancak işverenin yer üstü tesislerinde işçiye ihtiyacı yoksa sözleşmenin bütünüyle geçersizliği söz konusu olabilir.
29
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
BORÇLAR HUKUKU
Borcun Kaynakları / Hukuki İşlemler
2. Doğrudan Doğruya Temsil
BK. 40: “Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğ- ruya temsil olunanı bağlar.”
Borçlar Kanunu'nda düzenlenen ve temsil kurumu olarak anlaşılan durum doğrudan doğruya (dolaysız) temsilciliktir. Gerçek anlamda temsilcilik hüküm ve sonuçları açısından budur. Kendisine temsil yetkisi verilen temsilci, üçüncü ki- şiye hukuki işlemi başkası ad ve hesabına yaptığını bildirir- se doğrudan doğruya temsil söz konusu olur. Bu durumda temsilci ile üçüncü kişi arasında yapılmış olan hukuki işlem- den doğan hak ve borçlar doğrudan doğruya temsil olu- nana ait olur. Temsilci, o hukuki işlemden dolayı herhangi bir hak ve borca sahip olmaz.
Doğrudan doğruya temsilin söz konusu olabilmesi için iki şartın gerçekleşmesi gereklidir:
• Temsilcinin temsil yetkisinin bulunması
• Temsilcinin başkası adına hareket etmesi.
a) Temsil Yetkisinin Bulunması
Temsil yetkisi ya kanundan doğar ya da temsil olunanın iradesinden doğar.
b) Temsil Olunan Adına Hareket Etme
Doğrudan doğruya temsil ilişkisinin varlığı için, temsilcinin hukuki işlemi yaparken bunu kendi adına değil, başkasının adına yaptığını, kendisinin temsilci sıfatıyla hareket ettiğini üçüncü kişiye bildirmesi gereklidir.
Ancak unutmamak gerekir ki temsilci üçüncü kişi ile işlem yaparken, temsil olunanın değil bizzat kendi iradesini açık- lamaktadır. Bu nedenle temsilcinin ayırt etme gücüne sa- hip olması şarttır.
36
Bir malın mülkiyetinin kazanılması için iyi niyetin gerekli ol- duğu, (emin sıfatıyla zilyetten taşınır mal mülkiyetinin veya tapu siciline güven ilkesi çerçevesinde taşınmaz mal mül- kiyetinin kazanılması gibi) hâllerde, temsilcinin ve temsil olunanın iyi niyetli olması gereklidir.
Temsilcinin iradesi sakatlanırsa, iptal hakkı kural olarak temsil olunandadır. Temsilcinin iptal hakkını kullanabil- mesi için ayrıca yetkilendirilmesi gerekir. Unutmayalım ki temsilci, temsil olunan iradesini yansıtmaktadır. O halde temsilcinin aldatması veya korkutması, 3. kişinin aldatma- sı veya korkutması değil, “taraf aldatması” ya da “taraf korkutması”dır.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
BK. 40/2: “Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bil- dirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur.”
Yukarıdaki madde metnine göre; temsilcinin işlemin karşı tarafına temsilci olduğunu söylememesine rağmen bazı hal- lerde dolaylı değil yine doğrudan temsilcilik söz konusu olur.
Bu haller:
• Üçüncü kişinin hal ve durumdan karşısındaki kişinin temsilci olduğunu anlayabilmesi durumunda tem- silci sıfatını bildirmese dahi doğrudan temsil söz konusu olacaktır. Örneğin; şirket çalışanının yaptığı hukuki işlemi, şirketi adına yaptığı anlaşılmaktaysa.
• Üçüncü kişi için hukuki işlemin temsilci ile veya tem- sil olunanla yapılmasının bir önemi bulunmaması durumunda da temsilci sıfatını bildirmese dahi doğ- rudan temsil söz konusu olacaktır. Örneğin; hizmet- çilik yaptığı ev için marketten deterjan alan hizmetçi, temsilcidir ancak temsilci olduğunu karşı tarafa bil- dirmese dahi doğrudan temsil söz konusudur.
3. Temsilci olmayan kişiler
a) Ulak (Haberci)
Bir hukuki işlem yapılırken bir tarafın iradesini karşı tara- fa ileten kişidir. Yani sadece ileten konumundadır. Oysaki temsilci kendi iradesini kullanır. Temsilci kendi iradesini açıkladığı için ayırt etme gücüne sahip olmalıdır. Ancak ulak için ayırtım gücü dahi aranmaz.
KONU ANLATIM
Borcun Kaynakları / Haksız Fiiller
D) İLLİYET BAĞI
Haksız fiil ile zarar arasında bir neden sonuç ilişkisinin bu- lunmasıdır. Haksız fiil olmasaydı zararın doğması mümkün olmayacak idiyse fiil ile zarar arasında bir illiyet bağı var demektir.
Örneğin; birine yumruk atılarak o kişinin dişi kırılmışsa, di- şin kırılmasının sebebi yumruktur. Bu ikisi arasında illiyet bağı mevcuttur.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Ancak illiyet bağını kurmak her zaman bu kadar kolay değildir. Yukarıdaki örnekte dişi kırılan kişi, diş hekimine giderken yolda kaza geçirip ayaklarını kaybetse, yumruk atan kişi bu ikinci kazadan sorumlu olacak mıdır? İlk bakış- ta saldırgan, mağdura yumruk atmasaydı dişi kırılmayacak- tı, dolayısıyla diş hekimine doğru yola çıkmayacak ve kaza geçirmeyecekti. Ancak böyle bir illiyet bağı kurmak saldır- gan açısından da oldukça adaletsiz bir sonuç doğuracak- tır. Zira sadece yumruk atmış olmasına rağmen bacaklarını kaybeden bir insana tazminat ödemek zorunda kalacaktı.
Borçlar Kanunu'muzun ve öğretinin baskın olarak kabul ettiği illiyet bağı uygun illiyet bağıdır.
Bir zararla fiil arasında uygun illiyet bağının bulunduğunu kabul edebilmek için hayat tecrübelerine göre olayların normal akışı içerisinde fiilin bu zararı meydana getirebile- ceği sonucuna varılmak gerekecektir.
Birden Çok Sebep ve İlliyet Bağı
• Ortak İlliyet:
Birden çok sebep, tek başlarına meydana getiremeyecek- leri bir sonuca ancak birlikte ulaşabiliyorlarsa ortak illiyet- ten söz edilir. Örneğin; tek başlarına kaldıramayacakları bir taşı kaldırarak aşağıdan geçen kişinin üzerine atarak yaralanmasına sebep olmak.
• Yarışan İlliyet
Her biri tek başına sonucu meydana getirebilecek birden çok sebep birlikte etkili olmuşsa yarışan illiyet söz konusu olur ve her iki sebebin faili de tazminattan müteselsilen sorumludur. Örneğin; her birinin akıttığı zehir tek başına dereyi zehirlemeye yeterli iki fabrikanın atıklarının derede yüzenlere zarar vermesi gibi.
• Seçimlik (Alternatif) İlliyet
Zararı birden çok fiilden her biri meydana getirmiş olma- sına rağmen, gerçekte bunlardan hangisinin zararın se- bebini teşkil ettiği tespit edilemiyorsa seçimlik illiyet söz konusu olur.
Örneğin; trafik kazası sonucu bir kişinin yaralandığı bir du- rumda hangi arabanın çarptığı tespit edilemiyor ve o saat- lerde 5 araba yoldan geçmişse seçimlik illiyet vardır. Keza bir kavgada yaralanan şahsı, kavgaya katılanlardan kimin yaraladığı tespit edilemiyorsa seçimlik illiyet söz konusu olacaktır. İlk örnekte kazaya sebebiyet veren araba ile kaza arasında kusur illiyeti tespit edilemediğinden hiçbir so- rumlu tutulamazken, ikinci örnekte her bir failin suçun olu- şumunda etkisi olması sebebiyle hepsini sorumlu tutmak gerekecektir. Ancak belirtmek gerekir ki, kalabalık bir grup arasında dayak yiyen bir kişi söz konusu olduğunda yara- lama yapan failin kim olduğu yine de tespit edilmişse, di- ğerlerinin yaralamadan dolayı sorumlu olmayacağı açıktır.
• Xxxxxx Xxxxx
Zarar verici fiil işlenirken mevcut olan fakat henüz zararı meydana getirmemiş olan olgudur. Etkili olgu gerçekleş- memiş olsaydı bile zararı tek başına ortaya çıkarmaya etkili farazi sebebin zaten sonucu meydana getirebileceği iddia- sıyla kurulmak istenen bağa ise farazi illiyet denir. Tartışma- lı olmakla birlikte etkili olgunun farazi sebeple illiyet bağını kestiği kabul edilir. Örneğin; kanser tüm vücuduna yayılmış ve ölümü tıbben beklenen bir hastanın ameliyatı sırasında yanlış narkozla kaybedilmesi halinde durum böyledir. Yan- lış narkoz veren, zaten hasta ölecekti diye sorumluluktan kurtulamaz. Ancak tazminat miktarından indirim yapılabilir.
İlliyet Bağını Kesen Haller
Bu haller söz konusu olduğunda illiyet bağı kesildiğinden haksız fiil sorumluluğundan söz edilemez. Bu sebepler:
• Mücbir Sebep
Sorumlu veya borçlunun, faaliyeti dışında meydana gelen, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan dep- rem, kasırga gibi sebeplerdir.
Xxxx, mücbir sebebin varlığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulur.
• Üçüncü Kişinin Ağır Kusuru
Zarar, üçüncü şahsın ağır kusuru ya da kastı ile gerçekleş- mişse fail bu son durumdan sorumlu tutulamaz. Örneğin; fail, mağduru bıçakla yaralamış ancak daha sonra mağ- dur hastane personelinin ağır kusuru ya da kastıyla kan kaybından ölmüşse fail ölümden sorumlu tutulamaz.
• Zarar Görenin Ağır Kusuru
Zarar görenin ağır kusuru ya da kastı söz konusu ise de sorumluluk yoktur. Örneğin; işçi intihar etmişse işverenin bundan sorumlu olması düşünülemez.
45
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Borcun Kaynakları / Haksız Fiiller
B) ZAMANAŞIMI
Xxxxxxx ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itiba- ren 2 yıl ve her halükarda olayın gerçekleşmesinden itiba- ren 10 yıl içerisinde davanın açılması gerekir. Ancak, zara- ra sebep olan haksız fiil için Ceza Kanunu'nda öngörülen süre daha uzun ise, bu süre dikkate alınır. Ve bu süre tek süre olarak uygulanır.
Haksız fiil sebebiyle, zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası za- manaşımına uğramış olsa bile zarar gören, haksız fiilden kaynaklanan alacağını ileri sürerek her zaman bu borcu ödemekten kaçınabilir.
Haksız fiildeki zamanaşımı süresi, hak düşürücü süre ol- madığı için taraflarca ileri sürülmemişse hakim tarafından re’sen dikkate alınmaz.
Bedensel zararın kapsamı karar verme sırasında tam ola- rak belirlenemiyorsa hakim, kararın kesinleşmesinden baş- layarak iki yıl içinde, tazminat hükmünü değiştirme yetki- sini saklı tutabilir.
C) SORUMLULUK SEBEPLERİNİN ÇOKLUĞU
1. Birden Fazla Sebep
BK. 60: “Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe da- yandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olma- dıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.”
Borçlar Kanunu'nda yeni düzenlenmiş bu hükme göre, bir kişi birden fazla sebepten sorumlu olabildiği durumlarda zarar gören için daha yüksek tazminat ödenecek durum- dan sorumlu olunacaktır.
2. Birden Fazla Tazminat Yükümlüsü
Birden fazla kişi, bir zarar birlikte sebebiyet vermelerine rağmen her biri, zarardan farklı sebeplerle sorumlu ol- duklarında haklarında müteselsil sorumluluk kuralları işler ve hepsi zarar görene karşı müteselsil sorumludur. Daha sonra kendi aralarında sorumluluk oranına göre rücu etme hakları olmakla birlikte zarar görene karşı her biri zararın tamamından sorumlu olacaklardır.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Rücu
Bir haksız fiilde birden fazla kişi, tazminat yükümlüsü ola- rak sorumlu olduklarında aslında her biri aynı sebep ve oranla sorumlu olmayabilir. Örneğin; biri fiili işleyen kusur- lu fail olarak sorumlu iken, diğeri kanun gereği kusursuz sorumlu olabilir. Keza yine birlikte fail olmaları durumunda bile biri yangını çıkartan kişi diğeri gözetçilik yapan kişi gibi farklı oranlarda sorumlu olabilirler. Ancak bu kişiler dış ilişkide BK. 61 hükmünce zarar görene karşı müteselsil sorumludurlar.
Ve zarar gören, herhangi birinden tazminatın tamamını tahsil etme imkanına sahiptir. Böyle bir durumda örneğin kusursuz sorumlu tazminatın tamamını ödemişse, kusurlu sorumluya rücu ederek ödediğini ondan geri alma hakkı- na sahiptir. Yine farklı kusur oranlarıyla sorumlu olanlarda zarar görene karşı müteselsil sorumlu olduklarından zarar görene tazminatı içlerinden biri ödemişse diğerlerine her birinin kusuru oranında rücu edebilecektir. Zarar gören açısından bakınca tazminat yükümlüsü olanların tümünün müteselsil borçlu olduğunu belirtmiştik. Ancak tazminatı ödeyen kişi, diğerlerine rücu ederken müteselsil kuralı iş- lemez. Her birinden sorumlu olduğu miktar istenecektir.
54
Rücu istemi, tazminatın tamamı ödendikten ve birlikte sorumlu olunan kişinin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, her halükarda (hiç öğrenilmemişse) 10 yıl geçmekle zamanaşı- mına uğrar. Xxxxxxxxxx kendisinden ödemesi istenilen kişi bu durumu daha sonra rücu edeceği kimselere bildirmek zorundadır. Eğer bildirilmemişse rücu hakkındaki zama- naşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarınca yapılabileceği tarihten başlar.
Borçların Hükümleri / İfa
§ 7. İKİ TARAFA BORÇ YÜKLEYEN SÖZLEŞMELERDE İFA
İki tarafa borç yükleyen sözleşmeler kendi içinde ek- sik iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler ve tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olarak ikiye ayrılır. Alım-Satım, trampa(mal değişimi), iş(hizmet) sözleşmesi gibi sözleş- meler tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Taraflar, birbirine tam karşılık ödemektedirler. Ancak ücretsiz veka- let veya ücretsiz vedia(genel saklama) gibi akitlerde, vekil ya da vedia alan(saklayan) işini tam yapmak zorunda iken müvekkil ya da vedia veren(saklatan) sadece masrafları ödemektedir. Eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde ifa sırası işin niteliğine göre belirlenir. Ancak tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde ifa sırası çok önemlidir. Zira ifa sırası ödemezlik def’i iddiasında özellikle incelenmelidir.
A) İFA SIRASI
1. Taraflardan Önce Biri İfa Etmesi Gerekiyorsa
a) Taraflardan hangisinin önce ifada bulunacağı kararlaştı- rılmış olabilir.
b) Taraflardan hangisinin önce ifada bulunacağı kanun tarafından kararlaştırılmışsa bu sıra takip edilir. Örneğin; önce işçi edimini yerine getirir sonra işveren ücret öder.
c) İşin mahiyeti gereği bazen birinin önce ifada bulunma- sı gerekir. Örneğin; elektrik şirketi önce elektriği vermeli, müşteri fatura belirlendikten sonra ödeme yapmalıdır.
d) Bazen teamül gereği önce ifa belirlenmiş olabilir. Ör- neğin; lokantada müşteri önce yemeği yer, hesabı sonra öder. Bunun aksi uygulanıyorsa mutlaka belirtilmelidir.
2. Aynı Zamanda İfa
Borçlar Kanunu Özel Hükümleri bölümünde düzenlenen satış sözleşmesi kurallarına göre, taraflar, kural olarak aynı anda ifa yükümlülüğü altındadır.
68
BK. 207/2: “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.”
B) ÖDEMEZLİK DEF’İ
BK. 97: “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası is- teminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özel- liklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.”
Ödemezlik def’i taraflara, karşı edim ifa edilinceye kadar, ya da en azından ifası usulüne uygun teklif edilene kadar kendi borcunu ifadan kaçınmasını sağlar.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Ödemezlik def’i ileri süren kişi ne borcunu ne de sözleşme- yi inkar etmektedir. Ancak kendi edimini yerine getirmek için karşı tarafın edimini yerine getirmesi talebini beyan etmektedir.
Ödemezlik def’inin ileri sürülebilmesi için karşılıklı ve va- desi gelmiş borçlar olmalıdır. Ancak ödemezlik def’i ileri süren tarafın kendi edimini önce yerine getirmesi gerekti- ğine dair kanun, sözleşme ya da bu konudaki bir örf olma- malıdır. En azından aynı anda yerine getirilmesi gereken borçlar söz konusu olmalıdır. Eğer def’i ileri sürenin önce- likle ifa etmesi gereken bir borç söz konusu ise ödemezlik def’i ileri süremez.
Ödemezlik def’i, ileri sürülmedikçe hüküm ve sonuç do- ğurmaz. Yargılama aşamasında hakim tarafından re’sen dikkate alınmaz.
C) İFA GÜÇSÜZLÜĞÜ (ACİZ HALİ)
BK. 98: “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, taraflar- dan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ve özellikle iflas etmesi ya da hakkındaki haciz işleminin sonuçsuz kal- ması sebebiyle diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse bu ta- raf, karşı edimin ifası güvence altına alınıncaya kadar kendi ediminin ifasından kaçınabilir.
Hakkı tehlikeye düşen taraf, ayrıca uygun bir sürede istedi- ği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.”
Taraflardan biri ifa güçsüzlüğüne düşmüşse, diğer taraf ödemezlik def’i ileri sürebilir.
Ancak, def’i ileri süren, öncelikli olarak borcu yerine getir- mek durumunda olan taraf ise ödemezlik def’i ileri sürme- si BK.97 gereğince mümkün değildir. Bu durumda borcu ifa etmesi gereken taraf, ifa güçsüzlüğüne düşen taraftan bir teminat göstermesini isteyebileceği gibi sözleşmeden dönme hakkını da kullanabilir.
Borçların Hükümleri / İfa Edilmeme
• Borçlu, zarar doğmadan önce alacaklı ile yardımcı kişinin kusuruyla vereceği zararlardan sorumsuz tu- tulmuş olabilir.
BK. 116/2-3: “Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumlu- luk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir.
Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, an- cak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma kesin olarak hüküm- süzdür.
Borçlunun kendisi ile ilgili sorumsuzluk anlaşması gereğin- ce sadece hafif ihmalinden kaynaklanan zararlardan kurtu- labilirken yardımcı kişinin ağır ihmal ve kastıyla gerçekle- şen kusurlardan da sorumsuzluğu düzenlenebilir.
Yardımcı kişi ile borçlu arasında hizmet ilişkisi varsa yardım- cı kişinin sadece hafif ihmalinden kaynaklanan zararlardan dolayı sorumsuzluk anlaşması yapılabilir.
Ancak yine, uzmanlık gerektiren bir meslek yapılıyor ve kanunlar çerçevesinde bu meslek ancak belli kişiler tarafın- dan yapılıyorsa yardımcı kişinin hiçbir fiilinden sorumsuzluk hakkında anlaşma yapılamaz.
C) SÖZLEŞMEDEN DÖNME
Alacaklı aynen ifa ya da tazminat istemeyerek sözleşme- den dönme yoluna da gidebilir. Ancak bu yol sadece iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler için mümkündür.
Kusurlu imkansızlık halinde de kanunumuz sözleşmeden dönme olanağı tanımamıştır. (Bu konuya borçlunun temer- rüdünün sonuçlarında ayrıca değinilecektir.)
§ 2. BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
(İFADA GECİKME)
İfası mümkün olan ve muaccel bir borcun zamanında ödenmemesi halinde gecikme söz konusu olur.
Borçlunun gecikmesi ya da temerrüdü dediğimiz bu du- rum sadece bir tespitten ibarettir, bir sonuç değildir.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Borçlunun temerrüdünden bahsedilmesi için halen ifası mümkün bir borç söz konusu olmalıdır.
BK. 117: “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıy- la, temerrüde düşer.
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleş- mede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirle- mişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleşti- ği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bil- dirim şarttır.”
Şartları:
1. Borcun Muaccel Olması
Temerrütten bahsedebilmek için öncelikle borç muaccel olmuş ve buna rağmen ödenmemiş olması gerekir.
2. İhtar
Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere; borçluyu te- merrüde düşürebilmek için kural olarak alacaklının borç- luya ihtar göndermesi gerekir. Temerrüt ihtarı, daha önce de belirtildiği gibi, hukuki işlem değil, hukuki işlem benzeri fiildir.
74
Herhangi bir şekil şartına tabi olmayan (tacirlere ilişkin hü- kümler hariç) ihtarın, borçlunun borcunu talep ettiğini be- lirtir nitelikte olması yeterlidir.
Borçların Özel Durumları
ALTINCI BÖLÜM BORÇLARIN ÖZEL DURUMLARI
§ 1. MÜTESELSİL BORÇLULUK
Borçlar Kanunun genel düzenlemeleri alacaklının karşısın- da bir borçlu olması hali içindir. Ancak bazı borç ilişkilerin- de borçlu taraflarında birden fazla kişi bulunabilir.
Borç ilişkisinde alacaklı tarafın karşısında birden fazla şah- sın borçlu olarak yer alması durumunda müteselsil borçlu- luktan söz edilir.
BK. 162: “Birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirir- se, müteselsil borçluluk doğar.
Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanun- da öngörülen hâllerde doğar.”
Müteselsil borçluluk, ya kanundan ya da tarafların iradesin- den doğar. Müteselsil borçluluğun söz konusu olabilmesi için, borç ilişkisinin konusu olan edimin de bölünebilir nite- likte olması gerekmektedir.
Kanundan doğan müteselsil borçlulara örnekler:
• İşletme devri ve birleşmelerde, bu işletmeler
• Birlikte ariyet alanlar
• Birlikte vekalet verenler ve alanlar
• Birlikte vedia alanlar
• Bir zarara birlikte sebep olanlar
A) ALACAKLI İLE BORÇLULAR ARASINDAKİ İLİŞKİ (Dış ilişki)
1. Alacaklı Dilediği Borçluya Başvurabilir
82
Alacaklı, muaccel olmuş borcun tamamını ya da bir kısmını borçluların tamamından, birinden ya da birkaçından iste- yebilir. Her borçlu edimin tamamından sorumludur.
Bu sorumluluk borcun tümüyle ifasına kadar devam eder.
Alacaklının müteselsil borçlulardan birine dava açması ya da icra takibi başlatması diğer borçlulara başvurma hakkını elden almaz.
BK. 163: “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birin- den isteyebilir.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye ka- dar devam eder.”
2. Borçluların Alacaklıya Karşı Savunmaları
BK. 164: “Müteselsil borçlulardan biri, alacaklıya karşı, ancak onunla kendi arasındaki kişisel ilişkilerden veya mü- teselsil borcun sebep ya da konusundan doğan def’i ve itirazları ileri sürebilir.
Müteselsil borçlulardan biri ortak def’i ve itirazları ileri sür- mezse, diğerlerine karşı sorumlu olur.”
a) Şahsi savunmalar
Her borçlu şahsına ilişkin itiraz ve def’i sebepleri her za- man ileri sürerek borcu ödemekten kaçınabilir. Müteselsil borçlu, tek başına borçlu olacağından daha kötü bir hale getirilemez.
Sadece kendi borçlu olduğunda borçtan kurtulabildiği tüm hallerde müteselsil borçluluk halinde de kurtulma şansı vardır.
Örneğin, sözleşmeyi yaparken iradesinin sakatlandığını, kendi alacağı için takas yaptığını, alacaklı tarafından ibra edildiğini, borcun kendisine ilişkin kısmının zamanaşımına uğradığını her zaman ileri sürebilir.
Bir borçlunun şahsından kaynaklanan savunmalar sadece o borçlu tarafından ileri sürülebilir. Diğer borçlular, bu savun- mayı kullanamaz.
b) Ortak Savunmalar
Ortak savunmaları her bir borçlu ileri sürme hakkına sahip- tir. Ancak dikkat etmek gerekir ki ortak savunmaları sun- mak sadece bir hak değil aynı zamanda bir yükümlülüktür. Ortak savunmaları yapmadan borcu ödeyen müteselsil borçlu, diğer borçlulara rücu hakkını kaybeder.
Borç İlişkisinde Taraf Değişimi
5. Borcun üstlenilmesi sözleşmesi iptal edilirse
Borcun nakli sözleşmesi herhangi bir nedenle iptal edilir- se, iyi niyetli üçüncü kişilerin kazandıkları haklar saklı kal- mak kaydıyla, önceki borç, bütün fer’ileri ile birlikte yeni- den doğar.
Borcun dış üstlenilmesi sözleşmesi iptal edildiğinde, borcu üstlenen kişi bu sözleşmenin geçersiz olmasından kusurlu ise alacaklının zararlarını tazmin etmek zorunda kalır.
D) BORCA KATILMA
BK. 201: “Borca katılma, mevcut bir borca borçlunun ya- nında yer almak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın, xxxxxx ile birlikte borçtan sorumlu olması so- nucunu doğuran bir sözleşmedir. Borca katılan ile borçlu, alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olurlar”
Borca katılma, mevcut bir borca borçlunun yanında yer al- mak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın, xxxxxx ile birlikte borçtan sorumlu olması sonucunu doğu- ran bir sözleşmedir.
Borca katılma söz konusu olduğunda borcu üstlenme de- ğil, borçlunun yanında yeni bir borçlu katılması söz konusu olmaktadır.
Borca katılan için şartlar elverdiği takdirde borcun üstlenil- mesi ile ilgili hükümler uygulanacaktır.
Borca katılan ile borçlu, alacaklıya karşı kural olarak müte- selsilen sorumlu olurlar.
§ 3. SÖZLEŞMENİN DEVRİ
BK. 205: “Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile dev- reden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve dev- redenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır.
Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve söz- leşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir.
Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.
Kanundan doğan halefiyet hâlleri ile diğer özel hükümler saklıdır.”
Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır.
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve söz- leşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir.
Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.
§ 4. SÖZLEŞMEYE KATILMA
BK. 206: “Sözleşmeye katılma, mevcut bir sözleşmeye taraflardan birinin yanında yer almak üzere, katılan ile bu sözleşmenin tarafları arasında yapılan ve katılanın, yanında yer aldığı tarafla birlikte, onun hak ve borçlarına sahip ol- ması sonucunu doğuran bir anlaşmadır.
Anlaşmada aksi kararlaştırılmamışsa, sözleşmeye katılan ile yanında yer aldığı taraf, sözleşmenin diğer tarafına karşı müteselsilen alacaklı ve borçlu olurlar.
Sözleşmeye katılmanın geçerliliği, katılma konusu sözleş- menin şekline bağlıdır”
Sözleşmeye katılma, mevcut bir sözleşmeye taraflardan birinin yanında yer almak üzere, katılan ile bu sözleşmenin tarafları arasında yapılan ve katılanın, yanında yer aldığı tarafla birlikte, onun hak ve borçlarına sahip olması sonu- cunu doğuran bir anlaşmadır.
Anlaşmada aksi kararlaştırılmamışsa, sözleşmeye katılan ile yanında yer aldığı taraf, sözleşmenin diğer tarafına kar- şı müteselsilen alacaklı ve borçlu olurlar.
Sözleşmeye katılmanın geçerliliği, katılma konusu sözleş- menin şekline bağlıdır.
91
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
Borç İlişkisinin Üçüncü Kişilere Etkisi
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxxxxxx.xxx /xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx
NOTLAR
93
xxx.xxxxxxxxxxxx.xxx / xxx.xxxxxx.xxx / xxx.xxxxxxxxxxxxxxx.xxx