SİGORTA HUKUKU
SİGORTA HUKUKU
Riziko: Bir zarara uğrama olasılığı, tehlikesi; çeşitli hususların yarattığı olumsuz neticeler.
Reasürans: Sigorta şirketlerinin üstlendiği riskleri sigorta eden şirketlerdir.
Sigorta da tarafların edimi, sigorta şirketleri için teminat sağlama borcudur; sigorta ettiren içinse prim ödemedir.
SİGORTA ŞİRKETLERİNİN KURULUŞU
Sigorta şirketlerinin kurulmasında 3 kısıtlama söz konusudur.
1-Tip Sınırlaması
Her şirket tipi sigortacılık faaliyeti yapamaz. Sadece anonim şirketler ve kooperatif şirketler sigortacılık faaliyeti ile uğraşabilirler. (SK.3)
Aynı zamanda anonim şirket olarak sigortacılık faaliyeti yürütmek isteniyorsa, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan kuruluş izninin de alınması gerekir.
2-Faaliyet Sınırlaması
SK.3’e göre şirketler, sigortacılık işlemleri ve bunlarla doğrudan bağlantısı bulunan işler dışında, başka işle iştigal edemezler.
Buna aynı zamanda başka işle iştigal yasağı da denmektedir. (A Sigortacılık İnşaat AŞ gibi bir şirket kurulması mümkün değildir)
3-Branş Sınırlaması
2 tür branş sınırlaması vardır:
a. Hayat Branşı
Uzun vadeli sigorta sözleşmeleridir. 7-10 yıl gibi uzun vadeye yayılır.
b. Hayat Dışı Branşlar
Kısa dönem sözleşmelerdir. Aksi kararlaştırılmadıkça
1 yıldır.
Sigorta ve Reasürans Şirketlerinde Kurucu Olmak İçin Gerekli Esaslar
• Kurucu sıfatını haiz olacak kişi iflas etmemiş, konkordato ilan etmemiş olmalıdır.
• Kişinin ekonomik suçlardan dolayı adli sicil kaydı bulunmamalıdır.
• Tasfiyeye tabi tutulan finansal kuruluşlarda oy hakkının veya sermayenin doğrudan ya da dolaylı olarak en az %10’una sahip olmamalıdır.
• Sigorta veya reasürans şirketlerinin kurucusu veya ortağı olmanın gerektirdiği mali güce ve itibara sahip olunması
Sigorta Şirketlerinde Hisse Senetlerinin Özellikleri
Hisse senedi çıkarılacağı zaman bunun mutlaka nakit karşılığı çıkarılması gerekir.
Halka açık anonim şirketlerde, halka açık olan kısımlar hariç olmak üzere; hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olması şarttır.
Holding Çatısı Altında Sigorta Şirketi Kurulmasının Esasları
Bunun için holdingin finansal yeterliliğinin sigortacılık faaliyetini yürütebilecek düzeyde olduğunun ispat edilmesi gerekir.
Kooperatiflerin Sigortacılık Faaliyetleri Yapmasının Esasları
Kanun koyucu kooperatifleri 2’ye ayırmıştır.
a- Kapalı Kooperatifler
b- Açık kooperatifler
Kooperatifin üçüncü kişilerle işlem yapma yetkisi varsa, açık kooperatif; sadece kooperatif üyeleri ile işlem yapılması söz konusuysa kapalı kooperatif söz konusudur.
a. Kapalı Kooperatifler
Kurulabilmesi için,
1- Kapalı sigorta şirketlerinde üye sayısı 200’den az olamaz.
2- Sigortacılığın karşılıklı mütüel esasa dayanması gerekir. (TTK.1402) (Mütüel esas: Birden çok kişinin birleşerek, içlerinden herhangi biri için belli bir rizikonun gerçekleşmesi durumunda doğacak zararlarını tazmin etmeyi borçlanmalarıdır.)
3- Yöneticilere herhangi bir ayrıcalık tanınmamış olmalıdır. (Yöneticiler de aidat ödemelidir, bir ayrıcalık tanınamaz.)
b. Açık Kooperatifler
Üçüncü kişilerle de sigorta sözleşmesi yapabilmek için kurulurlar. Bu, ana sözleşmede hüküm olarak yer almalıdır. Aynı zamanda bu husus, Hazine Müsteşarlığınca onaylanmalıdır.
Yabancı Şirketlerin Türkiye’de Sigortacılık Faaliyeti ile Uğraşabilmeleri için Gerekli Esaslar
Bakanlar kurulu kararına göre, yabancı şirketler şube tesis etmek suretiyle Türkiye’de faaliyet gösterebilirler.
RUHSAT
SK.5’e göre, şirketler ödenmiş sermayesinin 5 milyon Türk lirasından az olmaması gerektiği hükme bağlanmıştır.
Şirketlerin faaliyet gösterebilmesi için aynı zamanda ruhsatname almaları gerekir. Ruhsat, her bir branş için ayrı ayrı alınmalıdır.
Ruhsat, Hazine Müsteşarlığı tarafından verilir.
İş planı, SK.2’de tanımlanmıştır. Şirketlerin kuruluş amacı ile en az 3 yıllık faaliyetlerine ilişkin tahminlerini ve yükümlülüklerini sürek olarak yerine getirebileceğinin ayrıntılı bir şekilde ortaya koyulmasıdır.
• Şirketin gerekli teknik donanım ya da yeterli sayıda nitelikli personele sahip olmadığına kanaat getirilmesi
• Ruhsat talep edilen alanda sigortacılık yapma yeterliliğinin bulunmadığının anlaşılması (takdir yetkisi)
Ruhsatı olmayan bir sigorta şirketiyle sözleşme yapılırsa TTK.1401 hükmü uygulanır.
Buna göre, sigorta şirketinin ruhsatsız olarak faaliyet gösterdiğinin bilinmesine rağmen sözleşme yapılması durumunda TBK.604 ve 605 uygulanacaktır. (Xxxxx ve bahse ilişkin hükümler; yani bunlar için dava açılamaz ve takip yapılamaz.) (Xxxxx ve bahis, eksik borç doğuran sözleşme kabul edilir. Bu, borçluyu borcunu ifa etmeye zorlayan hukuki mekanizmaların burada kullanılmamasına sebep olur. Borçlu kendi ifa ederse, ifa geçerli bir ifadır.)
Şirket, kurulduktan sonra 1 yıl içinde ruhsat başvurusunda bulunmalıdır.
Bu süre içerisinde başvuruda bulunulmazsa, şirketin unvanından “sigorta” veya “reasürans” ibaresinin çıkarılması gerekmektedir. Kullanılması yasaktır.
Hazine, ruhsat verilmesine karar verirse; ruhsat alınıp Ticaret Siciline tescil edilir. Ticaret sicili dışında Türkiye’de basım ve dağıtımı yapılan, tiraj bakımından ilk 10 sırada yer alan ve günlük çıkan 2 gazeteye ilan edilir.
Ruhsat Başvurusunun Reddi
Başvurunun reddi SK.6’da düzenlemiştir.
• Şirketin kurucu ve üyelerinin SK’da aranan koşulları taşımaması (iflas etmeme, konkordato ilan etmeme, adli sicil kaydı, finansal şirketlerde belirli oranlarda pay sahibi olunmadığının belgelendirilmesi vb.)
• Başvurunun yeterli beyan ve bilgileri içermemesi ya da kanunda öngörülen şartların taşınmadığının anlaşılması (eksikler tamamlanıp tekrar başvuru yapılır)
• İş planına ve ibraz edilen belgelere göre sigorta sözleşmesine taraf olanların hak ve menfaatlerinin yeterince korunamayacağına yahut sürekli ve yeterli olarak yerine getirilebilecek şekilde oluşturulmadığının tespit edilmesi
ÇALIŞMA SÜRESİ İÇİNDE KONTROL
Kuruluş işlemleri tamamlandıktan sonra çalışan şirket belirli kurallara uymak zorundadır.
SK.16 ve 17’ye göre, “teknik karşılık” ve “teminat”
bu kurallardandır.
Teknik karşılık ve teminatın amacı, şirketin sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirebilecek fonlarının olmasıdır.
SK.18 mali tabloların ve şirket hesaplamalarının hazırlanması ve ilanı yükümlülüğü.
Buradaki esaslar Hazine Müsteşarlığınca belirlenir. Bu tabloların müsteşarlığa gönderilmesi gerektiği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına denetlettirilmesi ve sonucun ilan ettirilmesi zorunludur.
AKTİF AZALTICI İŞLEM YASAĞI
SK.19’da aktif azaltıcı işlem yasağı ile şirket kaynaklarının dolaylı ya da dolaysız kullanımının önlenmesi, örtülü kazanç aktarımı yapılması engellenmek istenmiştir. Kurucuların, ortakların, yk üyelerinin, personel ve denetçilerin hangi kanuni düzenleme altında alacağa sahip olduğu düzenlenmiştir.
Yapılacak ödemeler ana sözleşmede ve genel kurul kararında belirlenir. Bu yasak ile kaynak aktarımı yoluyla şirketin içinin boşaltılmasına sebebiyet verebilecek işlemlerin; ödemelerin engellenmesi amaçlanmıştır.
İntifa ve Oy Kullanma Haklarının Edinilmesi (SK.9)
%10, 20, 33 veya 50’yi bulacak veya bunları aşacak şekilde hisse edinimi söz konusuysa veya azaltımı söz konusuysa müsteşarlığın izni gerekir.
Serbest hisse devri, belirli oranlar gündeme geldiğinde söz konusu olmamaktadır.
Şirketin yönetiminde etkili olabilecek şekilde yönetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren hisse devri de oranlara bakılmaksızın müsteşarlığın iznine tabidir. Xxxx alınmazsa, pay devri kaydedilmez.
Bu hallerde yalnızca müsteşarlık onayı yeterli değildir. Maddede bahsedilen oranlarda pay sahibi olunacaksa aynı zamanda şirket kurucularında aranan niteliklerin de taşınması zorunludur.
Örneğin: Geçmişte iflas eden birine hisse devri söz konusuysa, diğer ortaklar bunu müsteşarlığa bildirebilir. Bu durumda sadece temettü hükümlerinden istifade edilebilir. Bunun dışındaki pay sahibi olmaya bağlı haklardan yararlanılamaz.
ANA SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİKLERİ
SK.8’e göre, ana sözleşme değişiklikleri için müsteşarlığın görüşü aranır. Müsteşarlığın görüşü olmadan genel kurulda bu görüşmeler yapılırsa; sicil memuru ana sözleşme değişikliklerini tescil edemez.
Reasürans ve kooperatifler için hazine müsteşarlığının görüşü alınması gerekirken; anonim şirketler Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın görüşünü almalıdır.
DEVLETİN ÇALIŞMA SÜRESİ İÇERİSİNDE KULLANDIĞI YETKİ
3 temel başlıkta bu yetkiler düzenlenmektedir:
1- Şirketin mali gücünün bozulması durumunda kullandığı yetkiler (SK.20)
2- Genel Şartlar (SK.11)
3- Tarifelere ilişkin yetkiler (SK.12)
SK.20
Riziko gerçekleştiğinde ödeme yapılamaması, minimum garanti tutarının karşılanamaması gibi mali yapısı bozulmuş ya da bozulma emareleri gösteren şirketlere bakan düzeyinde müdahale edilmektedir.
Burada bakan, Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu bakandır. Hazine müsteşarlığı şirkette bozulma emareleri olduğuna dair bakana rapor sunar. Xxxxx, alınması tedbirleri içeren bir süre verir.
SK.11
Sigorta sözleşmeleri, borçlar hukukunda yer xxxx xxxxx işlem şartları üzerinde olmakla birlikte, bazı yönlerden ayrılmaktadır. Bunlar:
1- Hazırlanma aşaması bakımından ayrılmaktadır. Türkiye’de genel işlem şartlarını devlet hazırlar, taraflardan biri hazırlamaz. Sigorta sözleşmeleri Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanır.
2- Onaylama aşaması diğer farklılıktır. Müsteşarlık, hazırladığı bu genel işlem şartlarını aynı zamanda onaylamaktadır. Sigorta şirketleri, onaylanmış genel işlem şartlarını kullanmak zorundadır.
Genel işlem şartlarında bir şart açık değilse, birden fazla anlama geliyorsa; burada hazırlayan aleyhine yorumlanmaktadır. Ancak sigorta genel şartlarında bu yorum tarzı kullanılamaz çünkü şartları hazırlayan devlettir.
Bu durumda “menfaatler dengesi” devreye girmektedir. Sigorta ettiren korunur.
Sigorta genel şartlarına, taraflar özel şart ekleyebilirler. Özel şartın eklenebilmesi için tarafların rızasının bu hususta uyuşması gerekir. Örneğin: terör, halk hareketi genel olarak sözleşme kapsamı dışındadır. Bunlar anlaşılırsa, özel şart olarak eklenebilir.
SK.12
Tarifelerden kasıt, sigorta priminin benimsenmesidir. Sigorta priminin tutarının belirlenmesinde çeşitli ilkeler söz konusudur:
1-Serbesti İlkesi: Genel ilkedir, tam serbesti söz konusu değildir. Prim tutarı serbestçe sigorta şirketleri tarafından belirlenir. Prim hesaplanırken nelere dikkat edileceği kanun koyucu tarafından belirlenmiştir. Bu sebeple tam serbesti söz konusu değildir.
2- Zorunlu Sigorta: Belirli durumlarda kanun koyucu sigorta yapılmasını zorunlu kılmıştır. Sigorta ettiren sigorta sözleşmesi yapmak zorunda olduğu gibi, sigorta şirketi de sözleşmeyi kurmak mecburiyetindedir. Zorunlu sigortalarda prim alınamaz. Xxxxxx Xxxxxxxxxxx dışında serbesti söz konusu değildir, prim bakanlıkça belirlenir ve resmi gazetede yayınlanır.
Hayat sigortaları, bir yıldan uzun ferdi kaza sigortaları, hastalık ve ihtiyari deprem sigortaları branşlarında hazırlanan tarifeler, bakanlığın kararıyla müsteşarlığın onayına bırakılabilir.
SK.12/2’ye göre, bakan isterse sigorta şirketlerinin hazırladığı tarifelerin müsteşarlık onayına sunulmasına karar verebilmektedir.
SİGORTA ŞİRKETİNİN SONA ERMESİ
1- Ruhsat İptali (idari işlem)
Sigorta şirketlerinin faaliyete geçmesi için idari bir işlem olan ruhsat alınması zorunludur. Ruhsatı veren yetkili kurum olan Hazine Müsteşarlığı, SK.7’ye göre bu ruhsatı iptal etmeye yetkilidir.
Ruhsat iptali söz konusu olduğunda bu tescil ve ilan edilir.
Şartlar:
• Ruhsat verilmesine ilişkin şartların bir kısmının veya tamamının kaybolması halinde,
3 aydan az olmamak üzere, müsteşarlık tarafından verilecek süre içerisinde durumun düzeltilmemiş olması. Müsteşarlık uyarır, düzeltilmezse ruhsat iptal edilir.
• Ruhsatın verildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde veya müsteşarlığın uygun görüşüyle yapılanlar hariç olmak üzere, aralıksız olarak 6 ay süre ile sigorta veya reasürans sözleşmesi akdedilmemesi. Sigorta şirketleri kuruluşlarından itibaren 1 yıl içerisinde ruhsat başvurusunda bulunmak zorundadır. Ruhsat alındıktan sonra 2. Kez 1 yıllık süre verilir. Bu süre içerisinde sözleşme akdedilmesi beklenir. Ruhsat alındıktan sonra bir sözleşme kurulur; bu sözleşmeden itibaren 6 aylık dönem içerisinde sözleşme yapılmazsa bu ruhsat iptal sebebidir.
• Sigortacılık mevzuatına aykırı uygulamalar sonucunda sigorta sözleşmesi ile ilgili kişilerin hak ve menfaatlerinin tehlikeye düştüğünün anlaışması durumunda. Devlet tarafından yapılan takipte mevzuata aykırı davranış ve sigorta ettirenlerin menfaatlerinin tehlikeye düştüğü belirlenirse, ruhsat iptal edilir.
• SK.20 hariç olmak üzere, bu kanun hükümlerinden doğan yükümlülüklerin ağır şekilde ihlal edilmesi veya yükümlülüklerin ihlalinin mutat hale gelmesi durumunda, müsteşarlık tarafından, 3 aydan az olmamak üzere verilecek süre içerisinde durumun düzeltilmemiş olması durumunda.
20. Madde, mali gücün zayıflamasına ilişkindir. Bakanın ruhsat iptal yetkisi mevcuttur. Bu madde dışında söz konusu durumlar olursa; müsteşarlık 3 aylık süre verir, aksi halde ruhsatı iptal eder.
• İş planında belirtilen hedeflerden, müsteşarlığın bilgisi dahilinde yapılan değişiklikler dışında makul nedenler olmaksızın aşırı derecede uzaklaşılmış olması durumunda. En az ilk 3 yıla ilişkin plan ve hedefler iş planında yer alır. Bu planda
100.000 kişi ile sözleşme yapılması hedeflenirken, 15.000 kişiyle yapılırsa; ruhsat iptal edilir.
Ruhsat iptali söz konusuysa, o branşta yapılan sözleşmeler SK.7/2’ye göre, 6 ayı geçmemek üzere portöylerin devri yoluyla devredilmelidir. Bu yapılmazsa, müsteşarlık tarafından re’sen devir yapılır.
2- Tasfiye, Birleşme, Devir, Portföy Devri ve İflas SK.10’da düzenlenmiştir.
• Şirketin tasfiye edilmesi, bir veya birkaç şirket ile birleşmesi veya aktif ve pasifleri ile başka bir şirkete devrolunması; sigorta portföyünü teminat ve karşılıkları ile birlikte kısmen veya tamamen diğer bir şirkete devretmesi Bakanın iznine tabidir. Devir söz konusu olduğu için alacağın temliki söz konusudur. Bu sebeple, tüm alacaklıların rızasının alınması mümkün olmadığı için Xxxxx’xx izni ile bu rıza alınmış kabul edilir. Aksi halde porföy devri mümkün değildir
• Porföy devirleri günlük gazetelerden ikisinde, birer hafta arayla en az ikişer defa yayımlanmak suretiyle duyurulur.
ACENTE
Sigorta aracılarının içerisinde iki grup yer alır:
acenteler ve brokerlar.
Acenteler bağımsız tacir yardımcılarıdır.
TTK.102’ye göre: Bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içerisinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimsedir.
TTK ve SK’ya göre ise 2 farklı acente ortaya çıkmaktadır:
• Sözleşme yapma yetkisine sahip acente (A
tipi)
• Aracı acente (B tipi)
Aynı zamanda umumi acente ve hususi acente
olarak da bir ayrım söz konusudur.
Acente, sigorta şirketinin sahip olduğu tüm branşlar bakımından yetkilendirilmişse, umumi acentedir.
Sadece bir veya birkaç branş bakımından yetki verilmişse, hususi acentedir.
Bu, sigortacılık uygulamasından doğan bir ayrımdır.
Acentenin atadığı acenteye ise tali acente denir. Sigortacılıkta tali acente uygulaması 2010 itibariyle son bulmuştur.
Acente sıfatı, sigorta şirketiyle acente arasında bir
acentelik sözleşmesi yapılmasıyla kazanılır.
Sözleşme hazırlanır; taraflar, sözleşme süresi, yenileme tarihi, fesih şartları, yetki verilen sigorta branşlarının hangileri olduğu, coğrafi sınırlar vs. tamamı bu sözleşmede yer alır.
Acenteler, hususi vekaletname ile işlem yapma yetkisine sahip olurlar.
Sigorta acenteliği için
• Teknik personel unvanı taşınmalı (SEGEM
sınavını kazanmalı)
• Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olunmalı
• Sermaye olmalı
Acenteler, sahip olmaları gereken özellikler bakımından gerçek kişi acenteler ve tüzel kişi acenteler olmak üzere ayrılır. (acentecilik yönetmeliğine göre)
Gerçek Kişi
• Teknik personel imkanı taşımalı
• Türkiye’de yerleşik olmalı
• Belirli suçları işlememiş olmalı (salt ekonomik suçlar değil; devletin güvenine, anayasal düzene, düzenin işleyişine, milli savunmaya ve devlet sırlarına karşı olan suçlar da dahildir.)
• Sermaye koşullarının yerine getirilmiş olması gerekir
• Fiziki şartları, teknik idarı altyapı, insan kaynakları bakımından yeterli donanıma sahip olunması gerekir.
Tüzel Kişi
• Merkezi Türkiye’de bulunmalıdır
• AŞ veya LTD olarak kurulması gerekir
• Asgari ödenmiş sermaye tutarı yerine getirilmelidir
• Fiziki şart, teknik, insan kaynakları bakımından yeterli donanıma sahip olmalıdır
• Ortakların belirli suçları işlememiş olması
gerekir
Gerçek ve tüzel kişiler bakımından bu koşullar sağlandıktan sonra Hazine Müsteşarlığından uygunluk belgesi alınıp, Odalar Borsalar Birliği nezdinde levhaya kayıt olunmalıdır.
Bunlar sağlandıktan sonra, bir sigorta şirketi ile acentelik sözleşmesi yapılır. Şirket bu sözleşme ile hususi vekaletname verir. Bu da gidip levhaya kaydedilir.
Acente, sigorta şirketi adına sözleşme akdettiğinde ücrete hak kazanır. Bu husus TTK.113 vd. düzenlenmiştir.
Acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra uygun bir süre içerisinde kurulmuş olan sözleşmeler için de (sözleşme sona ermeden önce görüşmelere vs başlandıysa) hakkaniyet gereği ücrete hak kazanılır.
Sigorta şirketi, acente ile yapmış olduğu sözleşmede belirlenen bölge için bir başkasıyla sözleşme yaparak acenteyi saf dışı bırakırsa; acente yine ücrete hak kazanır.
Portföy Tazminatı (Denkleştirme Tazminatı)
Acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra acente tarafından istenebilecek bir tazminattır. Temelinde hakkaniyet anlayışı yatar.
Acente, sigorta şirketi ile olan sözleşmesi döneminde şirkete kazandırdığı müşteriler için sigorta şirketi ile anlaşmasının bitiminden sonraki dönem için tazminata hak kazanır. Bu portföy tazminatıdır. (TTK.122)
Acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra 1 yıl
içerisinde talep edilebilir.
! Acentelik sözleşmesine, denkleştirme tazminatından feragat edildiğine dair bir hüküm konulamaz. Konulursa da geçersizdir.
Denkleştirme tazminatı;
• Acentenin bulduğu müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da sigorta şirketi menfaat elde etmeye devam ediyorsa
• Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin bir sonucu olarak onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içerisinde yapılacak olan işler dolayısıyla, sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybettiği için (sözleşme bitmeden önce müşteri bulunuyor; sözleşme bitiyor; sigorta şirketi müşteri ile anlaşıyor. Acente müşteriyi kazandırdığı için tazminata hak kazanır)
• Durumun özellikleri ve şartların değerlendirilmesi neticesinde hakimin hakkaniyet gereği, tazminatı belirlemesi üzerine
İstenebilir.
Tazminat TTK.122/2’ye göre, acentenin son 5 yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
Denkleştirme Tazminatı Talep Edilemeyecek Haller
1- Müvekkilin feshi haklı kılacak hiçbir davranışı, eylemi olmadığı haller
Sözleşmeyi acente feshederse, denkleştirme tazminatı talep edemez.
2- Müvekkil sözleşmeyi haklı sebebe dayanarak feshetmişse, talep edilemez
Sigorta şirketi sözleşmeyi haklı olarak feshettiyse,
acente denkleştirme tazminatı talep edemez.
BROKER
SK.2’de düzenlenmiştir.
Sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişidir.
Aynı acenteler gibi gerçek ve tüzel kişi broker olabilir.
Sigorta Brokerlığı Yönetmeliği’nde gerçek ve tüzel kişi brokerlar için aranan şartlar belirtilmiştir.
Bunlar, acente gerçek ve tüzel kişi şartları ile benzerdir.
Yine teknik personel kavramı acentede olduğu gibi brokerlik için de düzenlenmiştir.
Tüzel kişi brokerlar için asgari 250.000 TL ödenmiş sermaye aranmaktadır.
Brokerlar bakımından müsteşarlıktan alınacak ruhsat zorunluluğu vardır.
Yönetmeliğin 13. Maddesine göre, brokerlar zorunlu olarak sigorta yaptırmalıdır. (Acentelerde yoktur) Bunu yapmayan brokerlar faaliyete geçemezler. Buna göre, brokerlar mesleki sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.
Acentelerin yaptığı eylemlerden sigorta şirketi sorumlu tutulabilirken, brokerlar bağımsız oldukları için mesleki sorumluluk sigortası mecburidir.
Protokol ve Prim ödenmesi (Yönetmelik.16)
Düzenlemeye göre, brokerlar sigorta şirketiyle aynı masaya oturabilecektir. Sigorta şirketini aradaki anlaşma uyarınca temsil edebilecektir. Bu düzenleme kanun tanımına ve mantığına aykırıdır.
SİGORTA SÖZLEŞMELERİ
TTK.1401’de tanımlanmıştır:
Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.
Sigorta sözleşmesinin tarafı, sigortacı ile sigorta ettirendir. Sigortalı, bu sözleşmenin bir tarafı değildir; üçüncü kişidir. Prim borcu altına giren, sigorta ettirendir.
Sigorta bir sözleşmedir. Bu sözleşmede sigortacı himaye sağlama borcu altında iken sigorta ettiren prim ödeme borcu altındadır.
Sigorta sözleşmelerinde temel ayrım zarar sigortası
ve meblağ sigortası şeklindedir.
Zarar sigortaları, gerçekleşen rizikonun bir zarara yol açması ve sigortacının da bu gerçekleşen zararı tazmin etmesidir. Zarar sigortaları aktif ve pasif zarar sigortaları olarak ikiye ayrılır.
Aktif sigotasının konusu menfaattir. Menfaat, bir malvarlığı değerine sahip olmak, onu kullanmak, onu işletmek dolayısıyla ortaya çıkan bir ekonomik değer ilişkisidir.
Sigortanın konusu malın kendisi değildir; o mala sahip olunması sebebiyle oluşan menfaattir.
Örneğin: araba sigortalarında sigortanın konusu o araba değil; o arabaya sahip olunması sebebiyle oluşan malik menfaatidir.
Pasif sigortaları da zarar sigortalarının bir görünümüdür. Rizikonun gerçekleşmesi, kişinin malvarlığında pasife yol açıyorsa ya da mevcut pasifi arttırıyorsa ortada bir pasif sigortası vardır. Kişinin, üçüncü kişilere karşı ödeme yapma yükümlülüğü ortaya çıktığında pasif sigortasından söz edilir. Tipik örneği, sorumluluk sigortalarıdır (mesela trafik sigortaları)
Örneğin: KTK’ya göre trafik sigortası yaptırılması zorunludur. Üçüncü kişilere karşı KTK uyarınca ödeme yapma yükümlülüğü ortaya çıktığında, sigortacı ortaya çıkan sorumluluğu üstlenir ve kişi yerine gidip bu üçüncü kişiye ödeme yapar. Bu, sorumluluk sigortasının konusunu oluşturur.
Meblağ sigortaları, zarar sigortalarının tam tersidir. Meblağ sigortalarında gerçekleşen rizikonun zarara yol açması aranmaz; teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmesidir. Hayat sigortaları, meblağ sigortalarının en tipik örneğidir.
Hayat sigortalarında temel 2 riziko vardır:
1- Sözleşme süresinin sonunda hayatta kalmak
2- Sözleşme devam ederken ölümün vuku bulması
Sigortacı, bu iki rizikonun gerçekleşmesi halinde ödeme yapar; diğer hallerde de ödeme yapılabilir. Örneğin: Maluliyet
Zarar sigortaları sadece 1 yıllık yapılabilirken; hayat sigortaları 10, 15 yıl gibi uzun süreler için yapılır.
Hayat sigortalarında birden fazla kez sigorta ettirilebilirken; zarar sigortaları için zenginleşme gayesi söz konusu olacağı için yalnızca 1 kez yapılabilir.
Mükellefiyet, zarar sigortalarında tazminat ödeme; meblağ sigortalarında para ödeme şeklindedir.
SİGORTACININ HİMAYE SAĞLAMA BORCU
Sigortacının temel edimi himaye sağlama borcudur. Bu borç için 2 temel teori söz konusudur:
1- Para ödeme teorisi:
Bu teoriye göre sigortacının ediminin riziko gerçekleştiğinde para ödemek olduğu kabul edilir.
2- Tehlike taşıma teorisi:
Bu teori, sigortacının sigorta sözleşmesinin kurulması anından itibaren borç altına girdiğini kabul eder. Sigortacı, riziko gerçekleştiğinde ödeme yapmasını sağlayacak tüm işlemleri gerçekleştirmek zorundadır. Örneğin: teknik karşılık ayırmak, reasürans sözleşmesi yapmak, primleri havuzda toplamak vb.
Sözleşme müzakereleri devam ederken, her iki taraf bakımından dürüstlük kuralından kaynaklanan bilgilendirme yükümlülüğü mevcuttur.
Sigortacı aydınlatma yükümlülüğü (TTK.1423) altında iken sigorta ettiren sözleşme öncesi ihbar yükümlülüğü altındadır.
Sigortacı, kişilerin ne tarz bir yükümlülüğün altına girdiklerine dair sözleşme öncesi safhada sigorta ettireni aydınlatması gerekir.
Xxxxxxx ettiren de herkes tarafından bilinen ve bilinmesi gereken; sigortacının sözleşme yapma iradesi üzerinde etkili olabilecek hususları bildirmekle mükelleftir. Örneğin: ev, hırsızlık riskine karşı sigorta ettirilmek isteniyorsa; konumu, koruma sistemi olup olmadı vb. belirtilmelidir.
Xxxxxlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Xxxxxlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir. (TTK.1423)
Aydınlatma yükümlüsü olan kişi sigortacı veya acentesidir. Sözleşme görüşmeleri acente vasıtasıyla yapılıyorsa; acente de yükümlüdür.
Aydınlatma, sigorta sözleşmesi kurulmadan önce ve gerekli incelemenin yapılabilmesine olanak sağlayacak ölçüde yerine getirilmelidir. Xxxxxxx ettiren, kendisine verilen aydınlatma açıklamasını incelemelidir; sigortacı bunun için kendisine yeterli süre vermelidir.
Aydınlatma yükümlülüğü yazılı olarak yerine getirilir.
Sigorta sözleşmesi yapıldıktan sonra, sözleşme başlangıcına göre rizikonun gerçekleşme ihtimali artarsa, bu durum sigortacıya bildirilmelidir. Ancak bu bildirim yükümlülüğü mutlaka aydınlatma açıklamasında yazılmalıdır.
14 gün içinde yapılan itiraz, sözleşmeyi sona erdirme iradesidir.
Sözleşmeyi sona erdirme iradesi açıklandıktan sonra bunun geriye mi ileriye mi dönük etkili olduğu tartışmalıdır. Sürekli borç ilişkisi doğurduğu için ileriye dönük olarak ifade edildiği gibi geçmişe etkilidir, iptal hükümleri uygulanır şeklinde de ifade edilir.
Sözleşme Kurulması
Sözleşme nasıl kuruluyorsa, sigorta sözleşmesi de aynı şekilde kurulur.
• Tarafların esaslı noktalarda anlaşmaları ve iradelerinin uyuşması aranır.
• Geçerlilik şekli yoktur.
• Sigorta sözleşmesi şekle tabi değildir.
• Sözleşme kurulduktan sonra poliçe verilmesi gerekir. Poliçe düzenlenmese de poliçe kurulmuştur ve hükümlerini doğurmaya devam eder.
TTK.1405’e göre, özel bir durum söz konusudur:
Sigortacı ile sigorta sözleşmesi yapmak isteyen kişinin, sözleşmenin yapılması için verdiği teklifname, teklifname tarihinden itibaren 30 gün içinde reddedilmemişse sigorta sözleşmesi kurulmuş sayılır. (bu, her sigorta branşı için geçerli bir durumdur)
POLİÇE DÜZENLEME MÜKELLEFİYETİ
Sigorta sözleşmesi için müzakerelerin gerçekleştiği safhaya ilişkin düzenlemeler söz konusudur. Bunlara göre;
• Sigortacı aydınlatma; sigorta ettiren sözleşme öncesi ihbar yükümlüsüdür. Bunlar yerine getirilir
• Sözleşme kurulur. Karşılıklı iradeler uyuşur. Ek olarak TTK.1405 uygulanabilir. Teklifin ardından 30 gün geçtiği halde sigortacı hareketsiz kalırsa; sözleşme kurulmuş sayılır.
• Sözleşme herhangi bir geçerlilik şekline tabi değildir.
• Sözleşme kurulduktan sonra sigortacı poliçe düzenlemek zorundadır. (TTK.1424) Sigortacı sözleşmenin yapılmasından itibaren 24 saat diğer hallerde 15 gün içinde poliçeyi vermekle yükümlüdür. Aksi halde doğacak zararlardan sorumludur.
Sigortacının susması yoluyla sözleşme kurulursa, 30 gün geçtikten sonra sigortacı 24 saat içinde poliçeyi düzenlemek zorundadır.
Diğer hallerde ise mesela broker vasıtasıyla kurulan hallerde 15 gündür.
Acente ile sözleşme yapıldığı zaman 24 saattir. Acente, A tipi acentedir. B tipi ile yapılırsa 15 gündür.
Sigortacının süresi içinde poliçeyi düzenleyip vermemesi ile ortaya çıkan zarar arasında bir nedensellik bağı olmalıdır ki sigortacı ortaya çıkan zarardan sorumlu olsun.
Sigortacının poliçeyi düzenleyip vermesiyle birlikte sigorta ettiren için prim ödeme borcu muaccel hale gelir.
Xxxxxxx ettiren bu primi öderse, sigortacının himaye sağlama borcu ortaya çıkar. Riziko gerçekleştiğinde ödeme yükümlülüğü kural olarak ilk primin ödenmesine bağlıdır.
Bu sebeple sigortacı anlaşma yapılmasına rağmen poliçeyi vermezse; riziko gerçekleştiğinde “sigorta ettiren prim ödemedi” savunması geçerli olmayacaktır. Doğan zarardan sigortacı sorumludur.
Sigorta ettiren poliçesini kaybederse, gideri kendisine ait olmak üzere yeni bir poliçe verilmesini sigortacıdan isteyebilir. (TTK.1424/2)
Poliçenin verilmediği hallerde, sözleşmenin ispatı genel hükümlere tabidir.
Poliçenin İçeriği (TTK.1425)
Poliçenin ön sayfasında sözleşmenin tarafları, konusu, süresi vb. yer alır.
Arka sayfada ise genel şartlar ve kararlaştırılmış özel şartlar yer alır. Bunlar, yer almak zorundadır.
Temerrüde ilişkin hükümler de poliçede yer almak zorundadır.
Prim ödemede 2 ayrım söz konusudur: ilk ve sonraki primler.
İlk prim ödenmezse farklı; ilk prim ödenir sonrakiler ödenmezse farklı sonuçlar ortaya çıkar. Bu sigorta sözleşmesine göre değişiklik göstermektedir.
Zorunlu sigortalarda sözleşmelere yapılan “zeyilname” (sözleşme eki) ile sözleşme maddeleri değişiklik gösterebilir. Örneğin: Sözleşmede prim 450 TL sonra 600 TL’ye çıkarılıyor. Bu ödenmek zorundadır; sözleşmede böyle değil denemez.
Tarafların anlaştığı hususlar, teklinamede farklı poliçede farklı ise; esasların sigorta ettiren, sigortalı ve lehtarın aleyhine mi lehine mi incelemesi yapılır.
Poliçede farklı olan esaslar bu tarafların aleyhineyse o hükümler geçersiz kabul edilir. (TTK.1425/2)
TTK.1425/3’e göre, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın lehine olan değişiklikler hemen ve doğrudan uygulanır. Bu değişiklikler ek prim gerektiriyorsa, sigortacı, 8 gün içinde prim farkını isteyebilir. İstenilen prim farkı 8 gün içinde kabul edilmezse, sözleşme eski genel şartlarla devam eder.
Bu değişiklikler Hazine Müsteşarlığı’nca yapılır.
ZORUNLU SİGORTA (SK.13)
Devlet, kamu yararını dikakte alarak belirli alanlarda sözleşme yapma mecburiyeti getirmiştir.
Zorunlu sigorta ihdas etme yetkisi Bakanlar Kurulu’na aittir.
SK.13’e göre, sigortacılar sözleşme yapmaktan imtina edemez. Hem sigorta ettirene hem de sigortacıya getirilmiş bir zorunluluktur. Tipik örnekleri trafik ve deprem sigortalarıdır.
İkinci mecburiyet ise sözleşmenin Türkiye’de yapılması mecburiyetidir. Bu sadece vatandaşlar için değil Türkiye’de yerleşik kişiler için de söz konusudur.
SK.15’e göre, yurtdışında yaptırılabilecek sigortalar:
a) İhracat ve ithalat konusu mallar için nakliyat sigortası, (CIF esasına dayalı sigortalar)
b) Uçak, gemi, helikopter için dış kredi ile satın alındıklarında, münhasıran dış kredi miktarı ile sınırlı olarak ve dış borç ödeninceye kadar; yurt
dışından finansal kiralama yolu ile getirilmelerinde
ise finansal kiralama sözleşmesi süresi ile sınırlı olarak yaptırılacak tekne sigortaları,
c) Gemilerin işletilmesinden doğan sorumluluk sigortası,
ç) Hayat sigortaları,
d) Kişilerin Türkiye haricinde bulunacakları süre için bu süre ile sınırlı olmak kaydıyla veya geçici olarak yurt dışında kaldıkları sırada yaptırabilecekleri ferdî kaza, hastalık, sağlık ve motorlu taşıt sigortaları, yurt dışında da yaptırılabilir.
Bunun kapsamını genişletmekte Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu yetki kapsamında Uluslararası Gemi Sicili’ne kayıtlı gemilerin sigortalarını yurtdışında yapma imkanı tanınmıştır.
Güvence Xxxxxx (SK.14)
İlgili, zararını gideremezse, zorunlu sigorta branşları bakımından güvence hesabı adı altında bir adet kurumumuz mevcuttur. Kişi gidip zararını ordan karşılayabilmektedir.
Örneğin: KTK uyarınca yapılması gereken zorunlu trafik sigortası var. Bir kişi geldi, arabamıza çarptı ve yaralandık. Hastanede tedavi olduk. Ancak bize çarpan aracı tespit edemiyoruz; kamera kaydı yok, plaka yok vb. Dolayısıyla burdan doğan zarar ve masraflar, güvence hesabı tarafından karşılanır.
Güvence hesabı, ağırlıklı olarak bedensel zararlara yönelik bir kurumdur. Kişinin çeşitli sebeplerle zararını gideremediği hallerde güvence hesabına gitme imkanı mevcuttur.
Yer alan zorunlu sigortalar
• Karayolları Xxxxxx Xxxxxxxxx
• Karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası
• Tüp gaz zorunlu sigortası
• Tehlikeli maddeler ve tehlike atık zorunlu mali sorumluluk sigortası
• Maden çalışanları zorunlu ferdi kaza sigortası
Güvence hesabından zararın tazmin edilebileceği haller
Ağırlıklı olarak bedensel zararlar içindir
1- Sigortalının tespit edilememesi. (oluşan rizikoda sorumluluğu olan sigortalı kişinin tespit edilememesi. Örneğin: yolda çarpan ve tespit edilemeyen arabanın sürücüsü)
2- Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sözleşmesini yaptırmamış olan kişilerin neden olduğu bedensel zararlar.
Örneğin: binilen otobüste, otobüs koltuk ferdi kaza sigortasının yapılmaması durumunda riziko gerçekleşirse, güvence hesabına başvurulabilir.
3- Mali bünye zafiyeti veya sebebiyle ruhsatı iptal edilen ya da iflas eden sigorta şirketiyle sözleşmenin bulunması. Bu durumlarda, maddi ve bedensel zararlar için güvence hesabına gidilebilir.
4- Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın yol açtığı bedensel zararlar. KTK uyarınca, araç çalınır veya gasp edilirse işleten sorumlu tutulamaz. Dolayısıyla onun sigortasına da başvurulamayacağı için güvence hesabına gidilebilir.
5- Yeşilkart Sigortası. Yurtdışından gelen kişinin sigortası TR’yi kapsamıyorsa; bu kişiye yeşilkart sigortası yapılır, verdiği zarar Güv. Hes. karşılanır.
Xxxxxxx Xxxxxxxxxx Takip Yönetmeliği
(Kavram) Merkez: SK.31 uyarınca kurulmuş bulunan Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ni ifade eder.
Zorunlu sigortalar, yapılmaları zorunlu olmalarına rağmen kişiler tarafından yapılmamakta veya yapılsa da süresi dolduktan sonra yenilenmemektedir. Bu sebeple bu yönetmelik oluşturulmuş ve bunun takibinin yapılması amaçlanmıştır.
Bu amaçla oluşturulan bir elektronik veritabanı vardır. Bu Merkez nezdinde kontrol edilir. Zorunlu sigortalara ait düzenlenen tüm poliçeler ilgili veritabanından görülmektedir.
Zorunlu sigortaları yaptırmakla mükellef kişilerin ilgili kurumlardan izin, ruhsat, lisans almak istediklerinde mutlaka sigorta sözleşmesinin yapıldığını belgelendirmeleri gerekir.
Poliçe yenilemeleri yönetmeliğin 7.maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre, Merkez kişinin sözleşmesinin bitiminden 30 gün önce Güvence Hesabı’na bildirim yapar. Güvence Xxxxxx da kişiyi ikaz eder.
Aynı zamanda Güvence Hesabı, kişinin faaliyette bulunduğu alana ilişkin olarak izin, ruhsat, lisans vermeye yetkili olan kuruma karşı da bildirim yapar.
Kişi, tanınan 15 günlük süre içerisinde sigorta yenilemesi yapmazsa; faaliyeti durdurulur.
Durdurmadan sonra da verilen maksimum 1 aylık süre içerisinde yenileme yapılmazsa, izin lisans ya da ruhsatı iptal edilir.
1.DÖNEM BİTTİ
SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN SINIFLANDIRILMASI
Doktrinde ve TTK’da ayrı sınıflandırmalar söz konusudur.
TTK AYRIMI
a. Zarar Sigortaları
1. Mal Sigortaları
2. Sorumluluk Sigortaları
2.1. Xxxxxxx Xxxxxxxxxx
2.2. İhtiyari Sigortalar
b. Can Sigortaları
1. Hayat Sigortaları
2. Kaza Sigortaları
3. Hastalık Sağlık Sigortaları
A- Zarar Sigortaları
Zarar sigortalarında teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmesi neticesinde malvarlığında bir zararın oluşması hedeflenir ve bu oluşan zararın giderilmesi de sigorta sözleşmesinin konusunu oluşturur.
a.1. Mal Sigortaları
Kanun koyucunun ifadesiyle mal sigortaları, malvarlığı değerlerinin zarara uğraması halinde sigortacının tazmin yükümlülüğü altına girdiği sözleşmelerdir.
a.2 Sorumluluk Sigortaları
Kişinin hukuken üçüncü kişilere karşı sorumlu tutulması ve tazminat ödeme yükümlülüğünün ortaya çıkması durumunda; sigortacının, kişinin sorumluluğu çerçevesinde ortaya çıkan zararı tazmin yükümlülüğünü üstlendiği sözleşmeler, sorumluluk sigortalarıdır.
Örneğin: Hekimlerin sorumluluk sigortası mevcuttur. Hekimin yanlış tedavi uygulaması neticesinde hasta zarara uğradığı zaman, hekimin tazmin yükümlülüğünü sigortacı yerine getirir.
B. CAN SİGORTALARI
b.1. Hayat Sigortaları
Kişinin ölüm veya hayatta kalma riskinin esasen teminat altına alındığı sigorta sözleşmeleridir.
b.2. Kaza Sigortaları
Beklenmeyen, ani bir olayın gerçekleşmesi neticesinde kişinin ölmesi, sakatlanması gibi olgular teminat altına alınır.
b.3. Hastalık Sağlık Sigortaları
Kişinin sağlık sorunları yaşaması halinde ortaya çıkan tedavinin teminat altına alındığı sigorta sözleşmeleridir.
DOKTRİN AYRIMI
Doktrine göre 2 kanaldan ayrım söz konusudur.
a. İhtiyacı Karşılama Prensibi
1. Zarar Sigortaları
1.1. Aktif Sigortaları
1.2. Pasif Sigortaları
2. Meblağ Sigortaları
b. Rizikonun Konusu
A. İhtiyacı Karşılama Prensibi
a.1. Zarar Sigortası
Rizikonun gerçekleşmesi somut olarak bir tazmin ihtiyacını doğuruyorsa, ortada zarar sigortası var demektir.
Riziko gerçekleşir ve kişinin malvarlığında bir zarar oluşursa somut olarak tazmin ihtiyacı ortaya çıkar.
Malvarlığında mutlaka bir zarar ortaya çıkmalıdır.
a.1.1. Aktif Sigortaları
Aktif sigortaların konusu menfaattir.
Menfaat, bir malvarlığı değerine sahip olmak, onu kullanmak, işletmek dolayısıyla oluşan ekonomik değer ilişkisine verilen isimdir. Bir malın kendisi sigortanın konusunu oluşturmaz.
a.1.2. Pasif Sigortaları
Rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle malvarlığında pasif oluşuyorsa, bir pasifin artması ortaya çıkıyorsa ve üçüncü kişilere karşı tazmin mükellefiyeti oluşuyorsa ortada pasif sigortası vardır. En tipik örneğini sorumluluk sigortaları oluşturur. Reasürans sözleşmeleri de pasif sigorta sözleşmeleridir.
a.2. Meblağ Sigortası
Rizikonun gerçekleşmesinin somut olarak bir ihtiyaç doğurmadığı sözleşmelerdir. Soyutturlar.
Meblağ sigortalarında rizikonun gerçekleşmesi yani teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmesi yeterlidir. Bunun malvarlığında bir zarara yol açıp açmadığına bakılmaz. En tipik örneği hayat sigortalarıdır. Hayat sigortalarında teminat altına alınan riziko esasen ölüm veya sürenin sonunda hayatta olunmasıdır; riziko bu şekilde gerçekleşir.
(Zarar sigortalarında ise, teminat alına alınan riziko gerçekleşecek; bir zarar doğuracak; sigortacı, doğan somut zarar tutarını tazmin edecektir.)
Zarar sigortalarında hakim ilke zenginleşme yasağı prensibidir. Temel hedef, gerçekleşecek somut zararın tazminidir. Zarar neyse, sigortacı onu öder ve sigorta sözleşmesi zenginleşme aracı olarak kullanılamaz.
Bunun dışında çifte sigorta yasağı da mevcuttur. Bir menfaat aynı risklere karşı sigorta ettirildikten sonra ikinci kere bir sigorta sözleşmesine konu edilemez.
İkinci olarak akdedilen sözleşme geçersizdir.
Son olarak aşkın sigorta mevcuttur. Bu, bir menfaatin kendi değerinin üzerinde sigortaya konu edilmesi durumunda; değeri aşan kısmın geçersiz kabul edilmesidir.
Zarar sigortalarında kanuni halefiyet söz konusu iken; meblağ sigortalarında böyle bir imkan söz konusu değildir.
Ancak meblağ sigortalarında bu tarz düzenlemeler söz konusu değildir. İstenilen sayıda, istenilen değerde sigorta sözleşmesi yapılabilir.
B. Rizikonun Konusuna Göre Yapılan Ayrım
1. Malvarlığı Sigortaları
2. Şahıs (kişi) sigortaları
b.1. Malvarlığı Sigortaları
Riziko bir malvarlığı değerinde doğmuşsa malvarlığı sigortası söz konusudur.
b.2. Şahıs Sigortaları
Rizikonun şahsın üzerinde doğması durumudur.
Hayat sigortaları bunun en tipik örneğidir.
Örnek Sınıflandırmalar
Kasko sigortası, TTK’ya göre, bir zarar sigortası ve mal sigortasıdır. Doktrine göre ise, ilk olarak ihtiyacın karşılanması prensibine göre zarar sigortası ve aktif sigortası; rizikonun konusuna göre ise malvarlığı sigortasıdır.
Trafik sigortası, TTK’ya göre, zarar sigortası ve zarar sigortalarında sorumluluk sigortasıdır; sorumluluk sigortaları içerisinde de zorunlu sorumluluk sigortasıdır. Doktrine göre ise, ihtiyacın karşılanması prensibine göre zarar sigortası ve zarar sigortaları içerisinde pasif sigortasıdır. Rizikonun konusuna göre ise malvarlığı sigortasıdır.
Hayat sigortaları, TTK’ya göre, can sigortaları içerisinde hayat sigortasıdır. Doktrine göre ise, ihtiyacın karşılaması prensibine göre meblağ sigortası, rizikonun konusuna göre de şahıs sigortalarıdır.
Yangın sigortaları, TTK’ya göre, zarar sigortaları içerisinde mal sigortasıdır. Doktrine göre ise, ihtiyacın karşılanması prensibine göre mal sigortaları içerisinde aktif sigortadır. Rizikonun konusuna göre ise de mal sigortasıdır.
SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN ÖZEL GÖRÜNÜM BİÇİMLERİ
3 şekilde karşımıza çıkmaktadır.
• Geçici himaye sağlayan sözleşmeler
• Abonman sigorta sözleşmeleri
• Birleştirilmiş sigorta sözleşmeleri
1- Geçici himaye sağlayan sözleşmeler
TTK’da düzenlenmemiş olup ihtiyaç hasıl olduğunda söz konusu olurlar. Hayat ve hastalık branşlarında kullanılamazlar.
Bu sözleşmeler, taraflar arasında sigorta sözleşmesinin kurulmasına yönelik olarak müzakereler devam ederken, sigorta ettirenin, asıl sigorta sözleşmesinin kurulmasına kadar geçen safhada ihtiyaç duyduğu sigorta sözleşmesinin sağlanmasına yönelik olarak akdedilen kısa süreli sözleşmelerdir.
Burada iki sözleşme mevcuttur:
• Geçici himaye sağlayan sözleşme
• Taraflar kurulmasına karar verirse, ikinci bir sözleşme olarak asıl sigorta sözleşmesi
2- Abonman sigorta sözleşmeleri
TTK’da düzenlenmemiş; hiçbir yerde hüküm altına alınmaıştır.
Özellikle deniz yoluyla yük taşınmasında çok sık karşılaşılır.
Sigortacı ve sigorta ettiren öncelikle bir çerçeve sigorta sözleşmesi üzerinde anlaşma yaparlar. Örneğin, taraflar 6 ay, 1 yıl belirli nitelikteki yüklerin, belirli bir sürede; bazen coğrafi sınırlamalar da öngörülerek; taşınma sırasında karşılaşılacak rizikolara karşı sigorta ettrilmesi hususunda anlaşırlar. Sonrasında, her bir somut taşıma gerçekleşeceği zaman sigorta ettiren bildirimde bulunur. Sigortacı da somut taşıma işine ilişkin poliçeyi düzenleyip sigorta ettirene verir. Böylece akdedilen çerçeve sigorta sözleşmeleri, içi münferit sigorta sözleşmelerinde doldurulmuş olur. Taraflar her defasında yeni bir sigorta sözleşmesi kurmaktansa; abonman sigorta sözleşmeleri ile bildirim yoluyla bu sağlanır.
3- Birleştirilmiş sigorta sözleşmeleri
TTK’da genel hüküm olarak düzenlenmemiştir, uygulamada ortaya çıkmıştır.
Uygulamada paket sigorta sözleşmeleri de denir.
2 farklı görünüm biçimi mevcuttur:
a. Birden fazla riziko tek bir poliçeyle teminat altına alınır. Örneğin, bir xxxx xxxxxx, malik menfaatini yangın, hırsızlık, su baskını risklerine karşı teminat altına almak istiyor. Normalde bunun için her riziko adına tek tek sözleşme yapması gerekirken; birleştirilmiş sigorta sözleşmeleri sayesinde tek poliçeyle birden fazla riziko teminat altına alınır
b. Birden fazla kişinin tek poliçeyle teminat elde etmesidir. Mesela aile sağlık sigortası. Xxxx-xxxx- çocuk vs. aile sağlık sigortası yaparsa;, tek poliçeyle birden fazla kişi teminat elde etmiş olur.
TTK’da hüküm altına alınan (TK.1496) grup sigortalarıdır. Grup sigortaları, hayat sigortalarında düzenlenir.
Bunun için en az 10 kişiden oluşan bir grup olması gerekir. Bir tane sigorta ettiren söz konusudur ve bu 10 kişiyi teminat altına alan bir sözleşme yapılır.
Örneğin, bir şirketin çalışanı olmak grup oluşturulmasına örnek verilebilir; bu grupta bulunan kişiler sigorta himayesinden yararlanacaklardır.
SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARI VE İLGİLİLERİ
Hayat ve zarar sigortalarında ilgililer değişiklik göstermektedir. Çünkü bu kişiler farklı statülere sahiplerdir.
Sigorta sözleşmesinin tarafları sigortacı ve sigorta ettirendir. Xxxxxxx ettiren, sigortacı ile sözleşme yapan ve asıl edimi prim ödeme borçlusu olan kişidir.
1- Zarar Sigortalarında İlgililer a.Sigortalı
Zarar sigortalarında sigortalı; sigorta sözleşmesi tarafı olmadığı haled menfaati ya da sorumluluğu sigortaya konu edilen kişidir. Sigorta ettiren kendi menfaatini konu edebilir ancak bu şart değildir.
Üçüncü kişinin menfaatini sigortaya konu ettirebilir.
Sözleşmenin tarafı olmayan ve menfaati sigorta sözleşmesine konu olan kişiye sigortalı denir. Bu durum zarar sigortaları bakımından başkası lehine sigorta olarak isimlendirilir. (TTK.1454)
Sigorta sözleşmesinden xxxxx xxxxxx sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa sigorta tazminatının ödenmesini siortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir. Bu halde, sigorta ettiren prim ödeme borçlusu ve sözleşmenin tarafıdır ancak üçüncü kişi menfaati sigorta sözleşmesine konu edildiyse; tazminat talep etme hakkı doğrudan üçüncü kişiye aittir, yani sigortalıya.
b. İpotekli Alacaklı
İpotekli alacaklıya hak sahibi olma getirilmiştir.
Gemi ipoteğinde, ipotekli alacaklı belirli malvarlığı değerleri üzerinde hak sahibi olmaktadır.
Buna ek olarak da sigorta tazminatı vardır. Tekne sigorta sözleşmesi uyarınca sigortcının ödeme yapma durumu ortaya çıktığında karşıında iki muhatap vardır:
• İlk sigorta ettiren malik
• İpotekli alacaklı
Ödemenin kime yapılacağı konusunda tarafların anlaşması gerekir; bu sigortacının takdirinde değildir. Şayet anlaşma olmazsa, resmi br yere depo edilir.
c. Zarar Gören Üçüncü Kişi
KTK uyarınca zarar gören kişi sigortacıya karşı doğrudan talepte bulunma imkanına sahiptir. Doğrudan, sigortacıyı dava etme imkanına da sahiptir.
Sorumluluk Sigortalarında İlgililer
Sigortacıyı doğrudan dava etme imkanları vardır.
İster zorunlu ister ihtiyari olsun, zarar gören üçüncü kişi sorumluluğu sigorta eden sigortacıya karşı doğrudan başvuru imkanına sahiptir.
Örneğin, malpraktise ilişkin sigorta. Doktorun yanlış müdahalesi sonucu sorumluluk sigortasına başvurulacaktır. TTK.1478 hükmünce zarar gören kişi doğrudan sigortacıdan zararının tazminini isteyebilir.
Menfaatin El Değiştirmesi
Sigorta sözleşmesinin konusunu oluşturan menfaat el değiştirirse; örneğin, sigorta sözleşmesi devam eden araba 3.kişiye devredilirse, bunun sigorta sözleşmesine etkisi mevcuttur. (TTK.1470) Poliçede aksi kararlaştırılmadıkça, menfaatin el değiştirmesi sigorta sözleşmesinin sona ermesine yol açar.
2- Hayat Sigortalarında İlgililer
a. Riziko Şahsı
Kanun koyucu sigorta demektedir ancak riziko şahsı hayat sigortalarında, hayatı sigortaya konu edilen kişidir.
Sigortacı ile sigorta ettiren bu sözleşmenin de taraflarıdır ancak üçüncü bir kişinin hayatı sigortaya konu ise bu kişi riziko şahsıdır.
Sigorta ettiren, TTK.1490 uyarınca üçüncü bir kişinin hayatını da sigortaya konu ettirebilir. Ancak bunun için belirli şartlar vardır:
(2) Başkasının hayatı üzerine sigorta yapılabilmesi için, o kişinin hayatının devamında lehtarın menfaatinin bulunması şarttır. Ayrıca, ölüm ihtimaline karşı yapılan sigortalarda, sigorta bedelinin mutat cenaze giderlerini aşması hâlinde sigortalının veya varsa kanuni temsilcisinin yazılı izni gerekir. Sigortalı onbeş yaşından büyükse kanuni temsilcinin dışında ayrıca onun da izni alınır. İzin olmadan yapılan sözleşme, icazet verilmediği takdirde geçersizdir.
(3) Kanuni temsilcinin lehtar olarak atadığı veya kendisinin sigorta ettiren olduğu durumlarda, kanuni temsilcinin iznin verilmesinde sigortalıyı temsil yetkisi yoktur.
(4) Menfaat şartının sözleşmenin yapılmasından sonra ortadan kalkması hâlinde sözleşme o andan itibaren geçersiz hâle gelir; ancak, sigorta ettirene iştira değeri ödenir. (iştira bedeli: hayat sigorta sözleşmelerinde belirli bir yıldan sonra sigorta ettiren isterse sözleşmesini sona erdirme hakkına sahiptir. Bu iradesini ortaya koyduktan sonra birtakım aktüer hesaplar yapılır ve ayrılma bedeli ödenir. Yani iştira bedeli.)
Hayat sigortalarında zarar kavramına yer olmadığı için, riziko gerçekleştğinde sigortacı poliçede kararlaştırılan tutarı öder ve buna da sigorta bedeli adı verilir.
Xxxxxx (TTK.1493)
Riziko gerçekleştiğinde kendisine ödeme yapılan kişidir. Lehtarın maddi veya manevi çıkarı (menfaati) olmalıdır.
Xxxxxx, gerçek işi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir.
Hayat sigortası yapıldıktan sonra sigorta ettiren lehtarı belirtmediyse ödeme, yasal mirasçılara yapılır. Ödemenin üçüncü bir kişiye yapılması isteniyorsa bu sigortacıya bildirilmelidir.
Atanan lehtar serbestçe değiştirilebilir. Ancak değiştirilemez lehtar ataması yapılırsa değişiklik yapılamaz. Yalnızca belirli şartlar sağlandığında bu değişiklik yapılabilir.
1- Lehtarı değiştirme hakkından vazgeçildiği, feragat edildiği poliçeye yazdırılır.
2- TTK.1493/4 uyarınca bu poliçe, lehtar atanan kişiye de verilir.
• Mirasçılıktan çıkarma hallerinden biri gerçekleşirse
• Bağışlamadan dönme halini gerçekleştirebilecek bir hal vuku bulursa
• İlgililer arasında o kişinin lehtar atanmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa
Lehtar değiştirilebilir.
SİGORTA HUKUKUNDA SÜRELER
Sigorta hukukunda 3 tane süre vardır:
1- Formel Süre
Sigorta sözleşmesinin kurulmasından, sona ermesine kadar geçen süredir.
2- Teknik Süre
Sigorta ettirenin prim ödeme borcunun başlayıp devam ettiği süredir. Önce sözleşme kurulur; ardından teknik süre gündeme gelir. Poliçe düzenlenip verildiğinde, sigorta ettirenin prim ödeme borcu muaccel hale gelir. Bu muaccel hale gelmeyle başlayan süre de teknik süredir.
3- Materyal Süre
Sigortacının himaye sağlama borcunun başlayıp, devam ettiği süredir. İlk primin ödenmesiyle başlar.
Normal şartlarda formel-teknik-materyal süre sıralamasıyla süreler başlarken TTK.1458’e göre farklı bir hal öngörülmektedir:
Taraflar aralarında anlaşarak geçmişe etkili sigorta sözleşmesi kurabilir. Böylece materyal sürenin formel süreden daha önce başlayacağını kararlaştırabilirler. Sözleşme 1 şubatta başlıyor; sigorta himayesi 15 ocakta başlayacak denebilir. Bu, geçmişe etkili sigortadır.
Geçmişe etkili sigorta sözleşmesinin geçerliliği, tarafların bunu bilip bilmemesine göre farklılık göstermektedir.
Buna göre,
• Her iki taraf da rizikonun önceden gerçekleştiğini biliyorsa, sözleşme geçersiz hale gelir.
• Sigortacı bilmiyorsa, sigorta ettiren biliyorsa; sigortacı sözleşmeyle bağlı değildir; sigorta ettiren de ceza olarak kararlaştırılan bedelin tamamını ödemekle yükümlüdür.
• Her iki taraf da bilmiyorsa, sözleşme tüm sonuçlarıyla beraber hüküm ifade eder.
SİGORTA SÖZLEŞMESİNDE TARAFLARIN HAK VE BORÇLARI
Sigorta Ettiren
İki temel yükümlülüğü vardır: Prim ödeme borcu ve
Sigorta Ettirenin Görevleri
1- Prim ödeme borcu (TTK.1430)
Prim, sigortacının himaye sağlamasının karşılığıdır ve borçlusu da sigorta ettirendir. Aksine düzenleme yoksa sigorta primi peşin ödenir.
Ödenecek primin miktarının belirlenmesinde sigortacı yetkilidir. Kural olarak serbestlik söz konusudur. Ancak tam olarak serbestlik yoktur. Kanun koyucu da etkilidir. Sigortacı, sigorta primini tayin ederken, sigortacılığın genel esaslarından ve genel kabul görmüş aktüerya kurallarından ayrılamaz. Salt rekabet, piyasa koşulları vs. belirleyici olamaz.
Zorunlu sigortalar bakımından bakanlığın prim tayini gündeme gelmektedir. İstisnai bir durumdur.
Hayat sigortaları, 1 yıldan uzun süreli ferdi kaza sigortaları, hastalık, sağlık ve ihtiyari deprem sigortaları için bakanlık, sigorta şirketlerinin hazırladığı tarifelerin müsteşarlığın onayına sunulmasını düzenlemiştir.
Prim tayininde rizikonun gerçekleşme ihtimali dikkate alınır; sigorta ettirenin sözleşmeye konu riziko bakımından daha önceki karnesi önem arzetmektedir.
Sigorta primi nakden ödenir. İlk taksidin nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler için kambiyo senedi verilebilir; bu hâlde, ödeme kambiyo senedinin tahsili ile gerçekleşir.
Sigorta ettiren, sigortacının sorumluluğu başlamadan önce, kararlaştırılmış primin yarısını ödeyerek sözleşmeden cayabilir.
Sözleşmeden kısmi cayma hâlinde, sigorta ettirenin ödemekle yükümlü olduğu prim, cayılan kısma ilişkin primin yarısıdır.
Ödeme Zamanı (TTK.1431)
Sigorta sözleşmesi akdeden sigorta ettiren, sözleşmede belirtilen primi ödeme borcu altındadır.
Prim ödeme bakımından çeşitli prensipler söz konusudur.
(1) Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksidin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda sigorta primi, (yük sigortaları) poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin yapıldığı anda ödenir.
(2) İzleyen taksitlerin ödeme zamanı, miktarı ve priminin vadesinde ödenmemesinin sonuçları, poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene bildirilir veya bu şartlar poliçe üzerine yazılır.
(3) Sigorta priminin taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı hâllerde, riziko gerçekleşince, ödenecek tazminata veya bedele ilişkin primlerin tümü muaccel olur.
(4) Başkası lehine yapılan sigortada, prim borcu için sigorta ettirenin aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, zarar sigortalarında sigortalı, can sigortalarında lehtar, bu durumun sigortacı tarafından kendilerine bildirilmesi hâlinde, primi ödemeyi üstlenirlerse sözleşme bu kişilerle devam eder; aksi hâlde, sigortacı sigorta ettirene karşı sahip olduğu hakları kullanır.
Ödeme Yeri (TTK.1432)
Sigorta primi, sigorta ettirenin, sözleşmede gösterilen adresinde ödenir. Sözleşmede başka bir ödeme yeri gösterilmiş olmasına rağmen, sigorta primi fiilen sigorta ettirenin gösterdiği adreste ödenegelmekte ise, bu ödeme yerine ilişkin söz konusu şart yok sayılır.
Uygulamada bu maddenin yeri yoktur. Taraflar aksini kararlaştırabilirler. Para borçlarında genel kural borçlunun parayı götürüp ödemesidir ancak bu düzenlemede alacaklının borçluya gitmesi söz konusudur.
Zarar Sigortalarında Prim Ödeme Borcunun Temerrüdü (TTK.1434)
İfa edilmeme sorunu, ilk primin ifa edilmemesi ve sonraki primleri ifa edilmemesi şeklinde ayrıma tabi tutulur.
İlk Primin Ödenmemesi
Sözleşme üzerinde ve himaye üzerinde olmak üzere etkileri farklıdır.
Ödeme zamanına uygun olarak istenene sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren, temerrüde düşer.
İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden 3 ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Sigortacı hiçbir şey yapmaz, hareketsiz kalırsa; muacceliyetten itibaren sözleşmeden cayılmış kabul edilir.
Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren 3 ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur.
İlk prim ödenmemişse, himaye başlamaz. Çünkü sigortacının himaye sağlama borcu kural olarak ilk primin ödenmesine bağlıdır. İstisnası: Kara ve deniz yoluyla eşya taşımaya ilişkin sigorta sözleşmeleridir. Yük taşıma sigortasında hem prim ödeme borcunun muaccel olması hem de sigortacının himaye borcunun başlaması, sözleşmenin kurulması anı itibariyledir.
TTK.1430/3’e göre, sigorta ettiren de sigortacının sorumluluğu başlamadan önce, kararlaştırılan primin yarısını ödeyerek sözleşmeden cayabilir.
Sonraki Primin Ödenmemesi
Sonraki primin ödenememesi halinde, ilk primin ödenmemesi ile başlayan himaye kesilmez, sona ermez, durmaz.
Borçlar Hukuku bağlamında, iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmede bir taraf ifadan kaçınırsa, diğer taraf ödemezlik def’ini ileri sürebilir. Ancak sonraki primi ödemeyen sigorta ettirene karşı sigortacı, ödemezlik def’ini ileri süremez.
Kanun bu noktada sigortacıya sözleşmeyi sona erdirme hakkı tanımıştır. (TTK.1434/3)
İzleyen primlerden herhangi biri zamanında ödenmez ise, sigortacı sigorta ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü mektupla 10 günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre sonunda, sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi feshedilmiş olur.
Bu maddeye göre, sigorta primi ödenmesinde kesin vade kararlaştırılamamaktadır. Kesin vade, borcun muhakkak belirtilen tarihte ifa edilmesi anlamına gelir. Zamanında ödenmeyen borç için kaç gün geciktiyse o kadar faiz talep edilebilir.
Sigorta ettiren aynı zamanda tüketicidir. Yani Tüketicinin Krounması Hakkında Kanun hükümlerinden faydalanabilir.
Sigortacı TBK anlamında, mütemerrit sigorta ettirenden aynıyla ifa ve faiz talep edebilecektir.
Bir sigorta dönemi içinde sigorta ettirene 2 defa ihtar gönderilmişse sigortacı, sigorta döneminin sonunda hüküm doğurmak üzere sözleşmeyi feshedebilir.
İlk Primin ve Sonraki Primin Ödenmemesi Bakımından Farklar
İlk primin ödenmesinde temerrüt söz konusuysa, sigorta sözleşmesi geçmişe etkili olarak sona erdirilmektedir; yani baştan itibaren sona erdirilmiş sayılır. (TTK’da cayma, BK’da sözleşmeden dönme)
Sonraki primlerin ödenmesinde temerrüde düşülürse, sözleşme ileriye etkili olarak sona erecektir.
Hayat Sigortalarında Prim Borcunun Temerrüdü
İlk primin ödenmemesi bakımından zarar sigortalarıyla aynı hükümler uygulanır; bir fark yoktur.
Sonraki primlerin ödenmemesi bakımındansa 1 yıllık esas öngörülmüştür. Sonraki primlerin temerrüdü halinde, ilk 1 yıl için himayeye etkisi zarar sigortalarındaki gibidir. Ama 1 yıldan sonraki dönem için hayat sigortalarında farklı bir durum söz konusudur. 3 özel hükümle bu düzenlenmiştir.
Genel esas, temerrüt halinde hayat sigortası sözleşmesi feshedilemez.
Sigorta ettiren, en az 1 yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, istediği zaman sözleşmeyi sona erdirerek sigortadan ayrılabilir.
Ayrılma değeri, ayrılmanın istenildiği andaki genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun bir biçimde hesaplanan değerdir. (TTK.1500)
Sigorta ettiren 1 yıl boyunca primlerini öder, sonraki primlerini ödeyemezse; istediği zaman sözleşmeyi sona erdirebilir. Bu halde sigorta ettirene ayrılma değeri ödenir.
En az 1 yıldan beri yürürlükte bulunan ve 1 yıllık primi ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettirenin istemesi hâlinde sigortacı, istem anındaki, genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun bir biçimde hesaplanan değer üzerinden sigortalıya ödünç para vermek zorundadır. (TTK.1501)
Ödünç para için, en az 1 yıldan beri yürürlkte bulunan ve 1 yıllık primi ödenmiş olan bir sigorta sözleşmesi olmalıdır. Sigortacı verdiği bu ödüncü geri alırken faiz de talep edebilir.
En az 1 yıldan beri yürürlükte bulunan ve 1 yıllık primi ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettiren daha sonra prim ödeme borcunu yerine getirmezse, sigortacı bu sebeple sözleşmeyi feshedemez ve prim isteyemez.
Bu hâlde sigorta, prim ödenmesinden muaf sigortaya dönüşür. Prim ödenmesinden muaf sigortada, sigorta bedeli ödenen primle sözleşme uyarınca ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre ödenir. (TTK.1502)
Bu şartlar söz konusuysa, sigortacı sözleşmeyi feshedemez; prim de isteyemez. Artık bu sözleşme, prim ödemeden muaf sigorta haline gelir.
Sözleşme vardır, geçerlidir; himaye de devam etmektedir. Ancak ödeme, primlerinin tamamını ödemiş gibi olmayacaktır.
Ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre belirleme yapılarak, sigortacının ne kadar ödeme yapacağı hesaplanır.
SİGORTA ETTİRENİN GÖREVLERİ
1- Sözleşme Öncesi İhbar Yükümlülüğü
Sözleşme kurulmadan önceki safhada, yerine getirilmesi gereken görev sözleşme öncesi ihbar görevidir. TTK.1435 vd. hükümlerinde yer alır.
TTK.1423 uyarınca, sözleşme müzakereleri devam ederken, aydınlatma yükümlülüğü kapsamında sigortacı tarafında sigorta ettirene yazılı olarak taraf olacağı sözleşmeye dair bilgi verilir. Sigorta ettirenin hakları ve borçları sigorta ettirene bildirilir.
Aydınlatma yükümlülüğünün benzeri olarak, sigorta ettirene de sözleşme öncesi ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Burada sigorta ettiren, sigortacıyı rizişko hakkında bilgilendirmektedir. Böylece sigortacı sigorta ettiren tarafından kendisine verilen bilgileri değerlendirerek sözleşmeye taraf olup olmayacağını ya da sözleşme koşullarını nasıl belirleyeceğine karar verecektir.
İhbar yükümlüsü TTK.1435’e göre aslen sigorta ettirenken; TTK.1412’ye göre, sözleşmeden haberdar olunması koşuluyla sigortalı, temsilci ve lehtar da ihbar yükümlüsüdür.
İhbar görevinin yerine getirilmesinde muhatap sigortacı ya da sigortacının temsilcisi olan acentedir. Aracı acenteye karşı da ihbar görevi yerine getirildiyse, mükellefiyet yerine getirilmiş sayılır.
İhbar yükümlülüğü en geç sözleşmenin yapılması sırasında yerine getirilmelidir.
Sözleşme kurulmadan önce ihbar yükümlülüğü yerine getirilmiş olsun; bundan sonra sözleşme kurulana kadarihbar edilmesi gereken önemli bir durum ortaya çıkarsa TTK.1443 uyarınca bu durum da sigortacıya ihbar edilmelidir. Yükümlülük sözleşme kurulana kadar devam eder.
İhbarın konusu “sözleşmenin yapılması sırasında sigortacının bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususlar”dır.
Sigortacıyıa bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise önemli kabul edilir. Önemli hususlar, her bir sigorta türüne göre farklı olarak değerlendirilir. Mesela yangın sigortası için önemli olan husus, hırsızlık sigortası için önemli olmayabilir.
Yazılı Sorular (TTK.1436)
(1) Sigortacı sigorta ettirene, cevaplaması için sorular içeren bir liste vermişse, sunulan listede yer alan sorular dışında kalan hususlara ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez; meğerki, sigorta ettiren önemli bir hususu kötüniyetle saklamış olsun.
(2) Sigortacı, liste dışında öğrenmek istediği hususlar varsa bunlar hakkında da soru sorabilir. Söz konusu soruların da yazılı ve açık olması gerekir. Sigorta ettiren bu soruları cevaplamakla yükümlüdür.
Sigortacının verdiği sorular dışında kalan hususlar bakımından sigorta ettirenin herhangi bir sorumluluğu yoktur. İstisnası: Sigorta ettirenin önemli bir hususu kötüniyetle saklamış olmasıdır.
Xxxxxxx ettiren, soru listesinde yer almayan ama önemli bir hususu biliyorsa, bunu da bilerek saklıyorsa; kötüniyetle hareket etmiş olur.
YAPTIRIM (TTK.1439)
İhbar görevinin yanlış ya da eksik yerine getirilmesine karşı birtakım yaptırımlar söz konusudur. Burada önemli olan kısım sigortacının ihlali öğrenme anıdır.
• Riziko gerçekleştikten önce öğrenme
• Riziko gerçekleştikten sonra öğrenme Bu durumlar farklılık gösterir.
Riziko Gerçekleşmeden Önce Öğrenme
Sigortacı, sigorta ettirenin ihbar yükümlülüğünü riziko gerçekleşmeden önce öğrendiyse; cayma ve ek prim talep hakkı söz konusudur. (TTK.1439-40)
Prim farkı 10 gün içinde kabul edilmezse, sözleşmeden cayılmış kabul edilir.
Cayma, geçmişe etkili olarak sonuç doğurur. Caymanın süresi öğrenmeden itibaren 15 gündür.
Sigortacı ek prim talebini de öğrenmeden itibaren 15 gün içerisinde sigorta ettirene iletmelidir. Sigorta ettiren 10 gün içerisinde kabul etmelidir aksi halde sözleşmeden cayılmış sayılır.
Cayma halinde, sigorta ettiren kasıtlı ise, sigortacı rizikoyu taşıdığı süreye ait primlere hak kazanır. (TTK.1441) Xxxx xxxxxxxxx, öğrenme anına kadar ödenmiş primleri almaya hak kazanır, sigorta ettirene geri vermez.
Riziko Gerçekleştikten Sonra Öğrenme
Kanun koyucu bu halde kusura göre derecelendirme yapmıştır.
Burada öğrenme anı tespit edilmelidir. Riziko gerçekleştikten önce mi sonra mı? Bundan sonra da kusur kademelendirilir.
Kastın varlığının tespiti tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda nedensellik bağı da tespit edilmelidir. Kanun koyucuya göre bağlantı.
Nedensellik bağı, ihlal ile rizikonun gerçekleşmesi arasında aranır.
Örneğin, adam yüksek tansiyon hastası ama bunu sigortacıya söylememiş. Hasta kendisine sorulan soruya doğru yanıt vermeyip beyin kanaması geçirmiş. Burada kasten ihlal söz konusudur. Riziko gerçekleşmişse, riziko ile yükümlülüğün ihlali arasında nedensellik bağı da vardır. Bu durumda, sigortacının tazminat ödeme borcu ortadan kalkar.
Kastın olmasına rağmen nedensellik bağı yoksa, prim oranlaması yapılmalıdır. Örneğin, adam tansiyon hastası ama beyin kanamasından değil; ayağı kayıp düştüğü için ölmüş olsun. Burada kast ile yükümlülük ihlali arasında nedensellik bağı yoktur. Bu durumda, sigortacı, adamın yüksek tansiyon hastası olduğunu bilseydi ne kadar prim isteyecektiyse; bunu mevcut alınan primle oranlar. Mesela adam yıllık 2500 TL prim ödemiş. Eğer tansiyon hastası olduğu bilinseydi 5000 TL ödemesi gerekecekti.
Xxxxxx hastane masrafları da 10.000 TL olsun. Bu durumda, ödenmesi gereken primle, ödenmiş prim oranlanır. 2500/5000 = ½. Bu oranlamayla birlikte masrafların da yarısı için ödeme yapılır. Yani 10.000 liralık masrafın 5.000 lirası ödenir.
Kusur kademelendirilmesi yapıldıktan sonra kastın olmadığı ancak ihmalin olduğu tespit edilirse; nedensellik bağına da bakılır. Varsa, kusurun derecesine göre indirim yapılır. İhmal var, nedensellik bağı yoksa tam ödeme yapılır.
Rizikoyu Ağırlaştırmama Görevi
Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttıran davranışlardan kaçınmalıdır. Sözleşme devam ederken, rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttıracak, rizikoyu ağırlaştıracak hareketlerde bulunmamalıdır. (TTK.1444)
Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamaz.
Sözleşmenin kurulduğu safhaya nazaran farklılık arz eden bir durumun gerçekleşmesi, rizikonun ağırlaşması anlamına gelir. Bu durumda, rizikonun gerçekleşme ihtimali artar ya da sigortacının ödeyeceği tazminat miktarı yükselir.
Anlık değişmeler, rizikonun ağırlaşması sonucunu doğurmaz. Ağırlaşma durumunun ortaya çıkması için, süreklilik arz eden bir durumun söz konusu olması gerekir. Örneğin, A arabası için kasko sigortası yaptırmıştır. Sözleşmeye göre araç her gün kapalı kapalı otoparkta durmaktadır. Ancak A, bir gün misafirliğe gittiğinde sadece o güne mahsus aracını dışarıya park etmiştir; o gün de araba çalınmıştır. İşte burada süreklilik arz etmeyen bir durum söz konusudur. Ancak A, otopark creti fazla geldiği için aracını otoparkta bırakmaktan vazgeçer ve dışarıya koyarsa, burada rizikonun ağırlaşması söz konusudur.
Ahşap evini yangın rizikosuna karşı sigortalatan bir kişi, evine şömine yaptırırsa rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttırmış olur.
Kronik hastalığı olan ve düzenli olarak ilaç kullanması gereken ya da tedavi olması gereken bir kişi, tedavisini aksatırsa ya da ilacını kullanmazsa bu da rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttıran bir harekettir.
İşyerinde güvenlii sağlanması için gece bekçisi istihdam edilen bir işyerinde, işyeri sahibi ekonomik gerekçelerle bekçiyi işten çıkartırsa yine rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttırmaktadır.
Sigorta ettiren, rizikonun ağırlaşması sonucunu doğuracak bir işlem gerçekleştirdiyse bunu derhal sigortacıya bildirmek zorundadır.
Bu işlemler sigorta ettirenin bilgisi dışında yapılmışsa; sigorta ettiren öğrenmeden itibaren 10 gün içerisinde bu işlemleri sigortacıya bildirilmek durumundadır.
Ağırlaşma bakımından da riziko gerçekleşmeden önce ve sonra olarak iki ayrım söz konusudur.
Sigortacının Hakları (TTK.1445)
Sigortacı sözleşmenin süresi içinde, rizikonun gerçekleşmesi veya mevcut durumun ağırlaşması ihtimalini ya da sözleşmede riziko ağırlaşması olarak kabul edilebilecek olayların varlığını öğrendiği takdirde, bu tarihten itibaren 1 ay içinde sözleşmeyi feshedebilir veya prim farkı isteyebilir.
Farkın 10 gün içinde kabul edilmemesi hâlinde sözleşme feshedilmiş sayılır.
Sözleşme öncesi ihbar görevinde fesih için 15 günlük süre verilmişken; rizikonun aırlaşması bakımından 1 aylık sre verilmiştir.
Sigortacıya riziko gerçekleşmeden önce sözleşmeyi feshetme (ileriye yönelik olarak sözleşmeyi sona erdirme – cayma değil) ile prim farkı isteme hakları verilmiştir.
Sigortacı, rizikonun gerçekleşmesinden önce, sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini öğrenince, birinci fıkraya göre sözleşmeyi feshetse bile, değişikliğin meydana geldiği sigorta dönemine ait prime hak kazanır.
Sözleşmenin feshiyle birlikte sigorta ettirenin kastı söz konusuysa sigortacı fesih anına kadar ödenmiş primlere hak kazanmış olur; geri ödeme yapmaz.
Xxxxxxx ettiren, rizikoyu ağırlaştıran durumu ortadan kaldırır ve eski hale dönerse; bu durumda sigortacı feshetme hakkını kullanamaz.
Sigortacı süresi içinde fesih ve prim farkını isteme hakkını kullanmazsa; bu hakları düşer.
Riziko Gerçekleştikten Sonra Ağırlaşmanın Öğrenmesi
Bu durumda kusur kademelendirmesi yapılır. Kastın varlığı ve nedensellik bağı tespit edilir; yaptırım ona göre uygulanır.
Kast ve nedensellik bağının varlığı halinde sözleşme feshedilebilir. Bu durumda sigorta tazminatı veya bedeli ödenmez.
Kast var, nedensellik baı yoksa ödenen prim ve ödenmes gereken prim oranlanır. Ödeme bu orana göre yapılır.
Kastın olmadığı durumda, ihmal varsa yine nedensellik bağına bakılır. Bağ varsa, kusur oranında indirime gidilir.
RİZİKONUN GERÇEKLEŞMESİNDEN SONRAKİ GÖREVLER
3 başlık altında incelenebilir; hepsinde yaptırım ortaktır. TTK.1446-47-48 hükümlerinde düzenlenmiştir.
1- Rizikonun gerçekleşmes halinde sigortacıya ihbar görevi (TTK.1446)
Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir.
Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.
Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, indirim yolundan yararlanamaz.
2- Bilgi verme ve araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü
Riziko gerçekleştikten sonra sigortacıya haber verilir. Sigortacı bu durumu hasar departmanına iletilir.
Olayın incelenmesi, teminat kapsamında olan ve olmayan durumların tespit edilmesi; gerçekleşen olay sonucu ortaya çıkan zararın tespiti vs. sigorta şirketlerinin hasar departmanı tarafından yapılır.
İhbar dosyası geldikten sonra, sözleşmeye ilişkin bir hasar dosyası açılır; buna bir numara verilir. Sonra bağımsız bir eksper görevlendirilir. Sigorta eksperleri, sigortacının kendi çalışanları değildir.
Bağımsızdırlar.
Sigorta eksperi olayı inceledikten sonra bir hasar raporu yazar. Sigorta şirketleri de bu olaya göre ödeme yapar veya yapmaz.
İşte tüm bu süreçte, sigortacının ödeme yapıp yapmama hususunda karar verme sürecinde, sigorta ettirenin ihbarı başlangıç noktasıdır.
Bu noktadan sonra hasar raporunun hazırlanması için sigorta ettirenin bilg verme ve araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü söz konusudur. (TTK.1447)
Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır. Burada sigortacı aleyhine bir durum ortaya çıkmış olmalıdır. Kusur oranında indirim yapılmasının şartı budur. Bu şart olmadan, hükmün uygulanması söz konusu değildir.
3- Zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu haklarını koruma yükümlülüğü (TTK.1448)
Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için, imkânlar ölçüsünde önlemler almakla yükümlüdür.
Sigorta ettiren, sigortacının bu konudaki talimatlarına olabildiğince uymak zorundadır. Birden çok sigortacının varlığı ve bunların birbirlerine aykırı talimatlar vermeleri hâlinde, sigorta ettiren, bu talimatlardan zararın azaltılması ve rücu haklarının korunması bakımından en uygun olanını dikkate alır.
Bu yükümlülüğe aykırılık sigortacı aleyhine bir durum yaratmışsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.
Sigortacı sigorta ettirenin birinci fıkra gereğince yaptığı makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta tazminatından veya bedelinden ayrı olarak tazmin etmekle yükümlüdür.
Sigortacı, sigorta ettirenin istemi üzerine giderlerin karşılanması amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.
Örneğin, kamyon ile yük taşınıyor. Yolda giderken gizli buzlanma sebebiyle kamyon devrildi ve yükler de etrafa dağıldı. Bu durumda “ne de olsa mallar sigortalı” denilip geçilemez. Malların muhafaza edilmesi gerekir. Somut olaya göre; yeni bir araç temin edilebilir, tekrar bir yükleme faaliyeti gerçekleştirilebilir; bozulabilir bir yük ise depoya götürülüp muhafaza edilebilir vs. Sigorta ettiren bu tedbirleri almakla yükümlü kılınmıştır.
Bu tedbirler için yapılan makul masraflar,
sigortacıdan temin edilebilir.
SİGORTA ETTİREN VEYA LEHTARIN SİGORTALIYI ÖLDÜRMESİ (TTK.1504)
Sigorta ettiren, sigorta bedelini ödeme borcunun doğmasını sağlamak amacıyla sigortalıyı öldürür veya öldürülmesinde suç ortaklığı ederse, sigortacı bedel ödeme borcundan kurtulur.
Lehtar, sigortalıyı öldürmüş veya onun öldürülmesinde herhangi bir şekilde suç ortaklığı etmişse, sigorta bedelinden mahrum kalır ve bu bedel ölenin mirasçılarına ödenir.
SİGORTA HİMAYESİNİN SINIRLARI
Tespit edilmesi gereken ilk husus, geçekleşen rizikonun teminat içinde olup olmadığıdır. Teminat içerisindeyse, sigortacı ödeme yapmakla mükelleftir.
Sigortacının ödeme yapma borcunun doğduu hallerde birtakın sınırlamalar söz konusudur. Bunlar özelikle aktif zarar sigortalarında gündeme gelir.
1- Sigorta Bedeli: Zarar ve meblağ sigortalarında geçen, esasen poliçede yazan; sigortacılığın ediminin üst sınırını oluşturan, sigortacının riziko gerçekleştiğinde ödeyeceği azami tutarı, bedeli ifade eden kavramdır.
2- Sigorta Değeri: Sigortaya konu olan menfaatin değerini ifade eder. Menfaat, zarar sigortalarından aktif sigortanın konusunu oluşturur. Meblağ sigortalarında sigorta değeri ve menfaat kavramına yer yoktur!
Aktif sigortalarda bedel ve değerin eşit olması kuraldır. Mesela evin değeri 300.000 TL ise sigorta bedelinin de 300.000 tl olması gerekir. Bu eşitlik bozulduğunda da eksik sigorta ve aşkın sigorta olmak üzere iki farklı kavram ortaya çıkar.
3- Sigorta Zararı: Rizikonun gerçekleşmesi neticesinde oluşan somut zarar tutarını ifade eder. Başka bir deyişle sigorta zararını ifade eden, zarar sigortalarının bütün alanlarında geçen ve riziko gerçekleştiğinde ortaya çıkan; sigortacının ödeyeceği somut zarar tutarını ifade eder.
Örneğin, araç 100.000 lira ediyor olsun. Sigorta değeri de sigorta bedeli de 100.000 liradır. Aracı çarptık, 10.000 liralık masraf oluştu. Sigortacı bu zarar tutarını yani 10.000 TL’yi bize ödeyecektir. Bu somut tutara sigorta zararı denir.
Aktif sigortalarda değer ile zarar sigortalarında oluşan somut zarar tutarı, sigortacının ödeyeceği tutarın belirlenmesinde rol oynar.
TAKSELİ SİGORTA (TTK.1464)
Taraflar sözleşme ile sigorta değerini belirli bir para olarak belirlemişlerse, bu para taraflar arasında, sigorta değeri için esas olur. Takse esaslı şekilde fahiş ise, sigortacı taksenin indirilmesini isteyebilir. Umulan kazanç takselenmiş ise, taksenin sözleşme yapıldığı sırada ticari tahminlere göre elde edilmesi mümkün görülen kazancı aşması hâlinde sigortacı bunun indirilmesini isteyebilir.
Sigortacı ve sigorta ettiren birlikte, menfaatin değerini tayin edip bunu da poliçeye yazıyorlarsa; takseli sigorta vardır. Amaç, ileride sigorta değeri belirlenirken uyuşmazlık çıkmasını engellemektir.
Takse, esaslı şekilde fahiş ise; sigortacı taksenin indirilmesini isteyebilmektedir. Bunu mahkemeden ister.
Esaslı surette fahiş sayılma için, takse ile gerçek değer arasında %10’luk bir fark olmalıdır.
EKSİK SİGORTA
Aktif sigortalarda kural olarak değer ve bedelin birbirine eşit olması gerekmektedir. Bu eşitlik bozulduğunda ortaya çıkan 2 sigorta türü vardır:
1- Eksik sigorta: Bir tabirle “menfaat değerinin altında sigorta” olarak değerlendirilir. Bedel, değerden daha az belirlenmiş olmalıdır. 500.000 TL’lik ev, 300.000 TL’ye sigorta ettirildiğinde; eksik sigorta söz konusu olur.
Bedel ve değerin farklı belirlenmesinin bilinçli olmasına gerek yoktur; arada farkın olması yeterlidir.
Menfaatin zarara uğraması halinde, sigortacının ödeyeceği tutar riziko gerçekleştiğinde tespit edilir. Tutulan eksper de eksik sigortanın varlığını tespit edebilir.
Sigorta bedeli, sigorta değerinden az olduğu takdirde, sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının zarara uğraması hâlinde sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre tazminat öder. (TTK.1462)
Eksik sigorta varsa, sigortacı TTK.1462’ye göre, sigorta bedelinin, sigorta değerine olan oranına göre tazminat öder.
Bunun için ortada bir zarar sigortası olmalı ve somut olayda eksik sigortanın varlığının tespit edilmiş olması gerekir. Aynı zamanda kısmi xxxx ve hasar halinde; aksine sözleşme yoksa sigorta bedeli, sigorta değerine oranlanarak sigorta zararına yansıtılır.
Örnek, evin bedeli 500.000 TL iken, değeri 250.000 TL olsun. Bu durumda ½’lik bir oran söz konusudur.
Somut olayda da 50.000 TL’lik bir zarar oluşmuş olsun. Bu halde, bulunan oran somut zarara oranlanır ve ödeme ona göre yapılır. Yani sigortacı 25.000 TL ödeyecektir.
Aksine sözleşme varsa buna ilk tehlike sigortası denir; bedel ve değerin birbirine eşitlenmesi, buna göre primin yeniden tayin edilmesi ve zararın buna göre ödenmesi istenebilir. Poliçede ilk tehlike sigortasına dair bir esas yoksa, nispet kurala uyulur.
Sigortaya konu olan şey tamamen zayi olursa, sigortacı poliçede yazan bedeli öder.
AŞKIN SİGORTA (TTK.1463)
Sigorta bedeli sigorta olunan menfaatin değerinin üstünde ise, aşan kısım geçersizdir. Bu sebeple, sigorta bedeli ile sigorta priminin onu karşılayan kısmı indirilir ve tahsil edilmiş fazla prim geri verilir.
Sigorta ettirenin, mali çıkar sağlamak amacıyla kötüniyetle yaptığı aşkın sigorta sözleşmesi geçersizdir. Sözleşme yapılırken geçersizliği bilmeyen sigortacı, durumu öğrendiği sigorta döneminin sonuna kadar prime hak kazanır.
Sigorta bedeli, sigorta değerini aşıyorsa, menfaatin üstündeyse aşkın sigorta söz konusudur. Bu aktif sigorta grubuna girer.
Aşkın sigortada, sigorta bedelinin sigorta değerini aşan kısmı geçersizdir.
Zarar sigortalarında zenginleşme yasağı söz konusu olduğu için; bedelin değeri aştığı kısım geçersiz olmaktadır. Sigorta sözleşmesi yoluyla zenginleşilemez, gerçek zarar neyse o tazmin edilir.
Aşkın sigorta halinde prim de ona göre belirleneceği için ödenenen fazla primler iade edilir. Sözleşme kanun yoluyla tadil edilmiş sayılır.
Hileli Aşkın Sigorta
TTK.1463/2’ye göre, kötü niyetle ve mali çıkar sağlamak amacıyla yapılan aşkın sigortanın tamamı geçersiz sayılır.
Sözleşmeyi yaparken bunu bilmeyen sigortacı, durumu öğrendiği sigorta dönemi sonuna kadar prime hak kazanır.
BİRDEN ÇOK SİGORTA (TTK.1465)
Aynı menfaatin, aynı rizikolara karşı, aynı süre için, birden çok sigortacıya, aynı veya farklı tarihlerde sigorta ettirilmesi hâlinde sigorta ettirene sigorta bedelinden daha fazlası ödenmez.
Birden çok sigortada, sigorta ettiren, sigortacılardan herbirine hem rizikonun gerçekleştiğini hem de aynı menfaat için yapılan diğer sigortaları bildirir. (bildirim yükümlülüğü)
Aynı menfaat, aynı rizikolara karşı, aynı sigorta döneminde sigorta edilmişse; birden çok sigorta söz konusudur.
Zarar sigortalarında birden çok sigortaya izin verilmez. (Meblağ sigortalarında izin vardır.) Bu şekilde bir sigorta olursa, sigorta ettirene sigorta bedelinden daha fazlası ödenmez. (zenginleşme yasağı)
MÜŞTEREK SİGORTA (TTK.1466)
Bir menfaat birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda, aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsi, ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılır. Bu takdirde sigortacılardan her biri, sigorta bedellerinin toplamına göre, sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur.
Sözleşmelere göre sigortacılar müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalı, uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her biri yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olur. Bu hâlde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır.
Zarar Sigortalarında 3 grup sigorta söz konusudur:
• Müşterek sigorta – TTK.1466
• Çifte sigorta – TTK.1467
• Kısmi sigorta – TTK.1468
Kanun koyucu müşterek ve kısmi sigortaya belirli şartlar altında izin verirken; çifte sigortayı kural olarak geçersiz saymaktadır.
Çifte sigorta için 3 istisnai hal belirlemiştir; bunlar varsa, geçerli saymaktadır.
1 – Müşterek Sigorta
Aynı menfaat, aynı rizikolara karşı, aynı süre için sigorta teminatı altına alınır. Sigortacılar arasında, rizikoyu beraber taşıma iradesi vardır. Yani o kadar büyük bir riziko ki, birden fazla sigortacı beraber ancak üstlenebiliyorlar. Böyle bir durumda müşterek sigortadan bahsedebilmek için, sigortacılar arasında rizikoyu birlikte taşıma iradesi olmalıdır. Sigortacılar, aldıkları risk oranında bedel öderler.
Örnek, bir inşaat var ve değeri 10 milyon TL. Beş sigorta şirketi, 2şer milyonluk sigortalar yapıyor. Her sigorta şirketi, 2 milyondan sorumludur.
Sigortacılar arasında müteselsil sorumluluk da ayrı sorumluluk da kararlaştırılabilir. Sigortacıların birinden, kedi bedel oranından yüksek bir ödeme alınmışsa; bu sigortacı diğerlerine rucü hakkına sahiptir.
Kanuna göre jeran mümkündür. Xxxxx, poliçeyi düzenleyen şirkettir. Sigortacılar arasında bir jeran sigorta şirketi tayin edilebilir. Jerana yapılan bildirim, diğer sigorta şirketlerine de yapılan bildirim hükmündedir.
2- Çifte Sigorta (TTK.1467)
Çifte sigorta yapılması istisna halleri dışında mümkün değildir; değerinin tamamı sigorta ile taminat altına alınıp, birden çok sigorta olacak şekilde aynı menfaat, aynı riziko ve aynı sigorta süresi çerçevesinde sigorta ettirilemez.
İstisnalar
a) Sonraki ve önceki sigortacılar onay verirlerse; bu takdirde, sigorta sözleşmeleri aynı zamanda yapılmış sayılarak riziko gerçekleştiğinde sigorta bedeli, 1466 ncı maddede gösterilen oranda sigortacılar tarafından ödenir. (1466 – müşterek sigorta. Onay ile çifte sigorta mecburen müşterek sigortaya dönüşür.)
b) Sigorta ettiren, önceki sigortadan doğan haklarını ikinci sigortacıya devir veya o haklardan feragat etmişse; bu takdirde, devir veya feragatin ikinci sigorta poliçesine yazılması şarttır; yazılmazsa ikinci sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır. (Haklar sonraki sigortacıya devredilmektedir. Dolayısıyla önceki sigorta sözleşmesinden xxxxx xxxxxx artık söz konusu değildir. Devir veya feragat ikinci sözleşmede yazılmalıdır aksi halde ikinci sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır.)
c) Sonraki sigortacının, ancak önceki sigortacının ödemediği tazminattan sorumluluğu şart kılınmış ise; bu hâlde önceden yapılmış olan sigortanın ikinci sigorta poliçesine yazılması gerekir; yazılmazsa, ikinci sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır. (Yani iki sigorta sözleşmesi de ayaktadır ancak sonraki sigortacı, önceki sigortacının ödemediği tazminattan sorumlu tutulabilir. Sigorta ettiren değerden fazlasını tazmin edemez. Aynı şekilde bunun da ikinci poliçeye yazılması gerekmektedir aksi halde geçersiz sayılır.)
KISMİ SİGORTA (TTK.1468)
Sigorta olunan menfaatin değeri önceki sözleşmeyle tamamen teminat altına alınamamışsa bu menfaat, geri kalan değerine kadar bir veya birkaç defa daha sigorta ettirilebilir. Bu takdirde, o menfaati sonradan sigorta eden sigortacılar, bakiyeden dolayı sözleşmenin yapılış tarihleri sırasıyla sorumlu olurlar. Aynı günde yapılmış olan sözleşmeler, aynı anda yapılmış sayılır.
Kısmi sigortada, sigortacılar arasında rizikoyu birlikte taşıma iradesi yoktur. Bu şekilde müşterek sigortadan ayrılır. Menfaat yine birden fazla sigorta şirketi arasında paylaşılır ama bunların rizikoyu birlikte taşıma iradesi yoktur.
Örnek, Baraj inşaatı beş sigorta şirketine sigorta ettirilmiş olsun. Bu beş şirket birlikte sigorta etme iradesinde olmasın. Toplam sigorta bedeli, gerçek bedeli aşmadan sigortacılardan farklı miktarlarda bedeller alınabilir. Mesela A’dan 2 milyon, B’den 3 milyon şeklinde; yapılan sözleşmede ne bedel kararlaştırıldıysa.
Kısmi sigortalar için aynı zamanda gerçek bedel birden fazla sigorta şirketine bölündüğü için her bir sigorta aslında eksik sigortadır.
TAZMİNAT BORCUNUN ÖDENMESİ (TTK.1427)
Sigortacının nasıl, ne şekilde ödeme yapacağı
TTK.1427’de belirlenmiştir.
Kanuna göre sigorta tazminatı nakden ödenir.
İstisnası: Aynen tazmindir.
Örnek, dışı tamamen camla kaplı 32 katlı bir gökdelen olsun. Bu binanın camlarının kırılmasına karşılık yapılan bir sigorta olabilir. Taraflar aralarında “nakden” veya “aynen” tazmini kararlaştırabilirler.
Aynen tazmin söz konusu olursa, sigorta şirketi tüm camları aynen taktıracaktır. Bu öngörülmemişse, kural nakden tazmindir.
Sigorta ettiren; riziko gerçekleştiğinde riziko ile zarar arasında illiyet bağını tespit; rizikoyu ispat etmelidir.
İstisnalar (TTK.1409)
Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur.
(2) Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.
Sigorta ettiren rizikonun sözleşme kapsamında olduğunu ortaya koyarken; sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin ya da bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını da sigortacı ispatlar. Yani istisnaların ispat yükümlülüğü sigortacıdadır.
Ödeme ne zaman yapılır?
Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde ihbardan 45 gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre 15 gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. (1427/2)
Buna göre eksper araştırmaları 45 günü geçemeyecektir. Sigortacının borcu, sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya ihbarı tarihi itibariyle 45 gün sonra muaccel olacaktır.
Can sigortalarında bu araştırma süresi 15 gündür.
Araştırmalar, 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak 3 ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az %50’sini avans olarak öder. (1427/3)
Örnek, buzulların arasında kalıp orada batan bir tekne için; sigortacı ödeme yapacaktır ancak önce araştırma yapması gerekir. 45 günlük süresi vardır ancak oraya ulaşması vs. zor olabilir; buzullar buna izin vermeyebilir. Aynı zamanda sigorta ettiren de bir ödeme bekliyor olacaktır. Bu halde 1427/3 uygulanır ve sigortacı hasar miktarının veya bedelin en az
%50’sini sigorta ettirene avans olarak öder.
(4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.
(5) Sigortacının temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.
Hasar miktarına ilişkin, taraflar hakem bilirkişi de atayabilir. Hakem bilirkişinin belirlediği hasar miktarı üzerinde mutabık kalabilirler. Hakem bilirkişi atanmış ve hasar miktarını belirlemişse, bu bilirkişi raporu değerindedir.
Sözleşmede hakem bilirkişinin atanacağına dair bir hüküm varsa ve buna rağmen bu kişi atanmamışsa; dava açıldığı takdirde Yargıtay: Bu bekletici meseledir, hakem bilirkişi atansın; hasarı belirlesin. Davaya daha sonra devam edilsin. Görüşündedir.