Tartışma ve Sonuç. Bu araştırma, özel eğitim okulları ile RAM’larda görev yapan rehberlik öğretmenlerinin özel eğitimdeki psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerine ilişkin öz yeterliliklerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Uygulanan Bağımsız Gruplar T Testi sonucunda rehberlik öğretmenlerinin özel eğitim alanındaki öz yeterliliklerinin ‘cinsiyet’ değişkenine göre farklılaşmadığı görülmüştür. Coşgun ve Xxxxx (2004), danışman adaylarının öz yeterliğine ilişkin yaptıkları çalışmada, cinsiyet farkının öz yeterlik algıları üzerinde bir etkisinin olmadığını göstermiştir. Aksoy (2008)’ un çalışmasına bakacak olursak rehberlik öğretmenlerinin özel eğitim alanındaki öz yeterliliklerinde cinsiyet değişkeninin anlamlı farklılıklar oluşturmadığı görülmüştür. İlgili çalışmalar, bu yönüyle araştırmayı destekleyen bir sonuç ortaya çıkmıştır. Karahan (2008)’ın araştırma neticesinde ortaya çıkan sonuçlar da bu araştırmanın sonucu ile örtüşmekte olup eğitimcilerin özyeterlilik algılarının cinsiyete göre anlamlı bir farklılık göstermediğini ifade etmiştir. Çubukçu ve Girmen (2007)’in yapmış olduğu öğretmen adaylarının sosyal özyeterlilik algılarının belirlenmesi konulu çalışmasında cinsiyet değişkeninin etkili bir faktör olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır. Özerkan (2007)’ın icra ettiği çalışma incelendiğinde, öğretmenlerin özyeterlilik algıları ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir fark olmadığı sonucu görülmektedir. Xxxxxx ve Babaoğlan (2012) ise sınıf öğretmenlerinin öz yeterlilik inançlarının cinsiyetlerine göre anlamlı düzeyde farklılık gösterdiğini, araştırma neticesinde erkek öğretmenlerin öz yeterlilik düzeylerinin kadın öğretmenlere nazaran daha yüksek olduğu sonucunu ortaya koymuştur. Uygulanan Bağımsız Gruplar T Testi sonucunda rehberlik öğretmenlerinin özel eğitim alanındaki öz yeterliliklerinin ‘medeni durum’ değişkenine göre farklılaşmadığı görülmüştür. Güneri ve Xxxxxxx (2003)’in yapmış olduğu çalışmada, sınıf yönetiminde öz-yeterlik, medeni durum ve öğretmenlik deneyiminin öğretmenlerdeki duygusal tükenmeyi açıklayan önemli değişkenler olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Türk (2008)’in yapmış olduğu çalışmada medeni durumun, öğretmenlerin özyeterlilik düzeylerinde bir farklılık oluşturmadığı sonucuna varılmıştır. Benzer (2011)’in yapmış olduğu çalışmada ise, evli öğretmenlerin özyeterlilik düzeylerinin bekâr öğretmenlere göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucuna varmıştır. Uygulanan Bağımsız Gruplar T Testi sonucunda rehberlik öğretmenlerinin özel eğitim alanındaki öz yeterl...
Tartışma ve Sonuç. Araştırma kapsamında incelenen sitelerin genel anlamda birbirine benzediği, bazı hazır programları ortak kullanan sitelerin aynı bilgileri verdiği, web sitelerin kendi içinde eksik yanları ile il merkezleri ve büyükşehirlerin web sitelerindeki eksikliklerin benzerlikler sergilediği görülmüştür. Çocuk dostu belediyelerin amaçları incelendiğinde 0-18 yaş arasındaki her çocuğun yaşadığı şehirde karar alma konusunda aktif rol oynamasını, yaşadıkları şehrin istedikleri gibi olmasında isteklerinin yerine getirilmesinde belediyelerin sorumlulukları vurgulanmaktadır (Çakırer ve Özservet, 2015). Çalışmada çocukların yaşadığı şehirde söz sahibi olması bakımından hakları incelendiğinde; şehir planlamaya katılımda 6 ilin web sitesinde bu durumun olduğu, 75’inde olmadığı; şehir konseyine katılımda 11 belediyenin web sitesinde bu konuda bilgi olduğu, 70’inde olmadığı; şehir yönetimine katılımında 3 belediyenin web sitesinde bu durumun olduğu, ancak 78 belediyenin web sitesinde bu konuda bilgi olmadığı görülmektedir. Buradan da anlaşıldığı üzere çocukların yaşadığı şehrin belediyesine katılım hakkı konusunda sınırlı davrandığı ifade edilebilir. Web sitelerinde sunulan çocuk hakları kapsamında genel bilgilere baktığımızda çocuğun kişisel hak ve özgürlükleri ile verilerin sınırlı olduğu, çocuğun ailesi tarafından yetiştirilebilme sürecinde aile hizmeti kısmının sadece yeni doğan çocuğa gelişim kitabının yollanmasıyla sınırlandığı, nöbetçi doktor bilgisinin hiç bulunmadığı, şehir park haritasının da sınırlı sayıda yer aldığı görülmüştür. Çocukların korunma hakları ile ilgili durumun belediyelerdeki eksik kısımlardan biri olduğu sonucuna varılmıştır. Çocuk hakları sözleşmesi bütün çocukların aynı haklara sahip olması gerektiğini, her çocuğun toplumda her bir alanda aktif ve sorumlu haline gelmesi düşüncesine dayanır (Unicef, 1996). Buna göre her çocuğun şehirde bütün imkanlardan aynı düzeyde yararlanması gerekmektedir. Ancak görme engelli, tekerlekli sandalye ile yürüyen çocuklar için yol haritası çalışmaları yapılmış olsa bile belediyelerin web sitelerinde bu bilgiye rastlanmamıştır. Ayrıca hiçbir belediyede çocuk mültecilerle ilgili de herhangi bir veri bulunmamıştır. Belediyelerin bu hususları ele almaları ve eylem planlarını bu yönde geliştirmeleri önemlidir. Çocuk dostu belediye olmak isteyen belediyelerin bazı ilkeleri benimsemesi gerekmektedir. Bu ilkeler çocuğun yüksek yararını gözetmek, çocuğa saygı duymak, çocuğun gelişim hakkını savunmak, eşitlik sağlamaktır (Çakı...