Sayı: 40 Ekim 2019
Sayı: 40 Ekim 2019
1 MAYIS ALANLARINDAN; KIDEMİME DOKUNMA!
ARAS KARGO, DHL EXPRESS’TE
TOPLU SÖZLEŞME İMZALANDI
30. OLAĞAN GENEL KURULUMUZ
BİRLİK VE MÜCADELE KARARLILIĞIYLA TAMAMLANDI
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Xxxxx XXXXXX
Genel Başkan
Xxxxx XXXXXX
Xxxxx Sekreter
Xxxxx XXXXXXX
Genel Eğitim Sekreteri
Xxxxx ÇEKİN
Yönetim Kurulu Üyesi
Xxxxx XXXX
Genel Mali Sekreter
Xxxxx XXXXXXX
Yönetim Kurulu Üyesi
Xxxxxxxx XXXXXXXX
Genel Örgütlenme Sekreteri
Xxxxxxx XXXXX
Yönetim Kurulu Üyesi
Xxxxxx XXXXXX
Yönetim Kurulu Üyesi
ADANA ŞUBESİ
Şube Başkanı: XXXXX ÇEKİN
Xxxx Xxxxx Xxx. Xxxx Xxxxx Xxx. Xxxxxx Xxx. Xx:00 Xxx:0 X:0 Xxxxxx/XXXXX
Tel: 0000 000 00 00
Cep: 0000 0000000
E-Posta: xxxxxxxxxxx@xxxxxx.xxx
ANKARA ŞUBESİ
Şube Başkanı: XXXXXX XXXXXX
Xxxxxx Xxx. Xxxxxxxxxx Xxx. Xxxx Xxx. Xx:00/00 Xxxxxxx/ XXXXXX
Tel: 0000 0000000 -2784396 Fax: 0000 0000000
Cep: 0000 0000000
E-Posta: xxxxxxxxxxxx@xxxxxx.xxx
BURSA ŞUBESİ
Şube Başkanı: XXXXXXX XXXXX
Xxxxx Xxx. Xxxxxxxx Xxxxx Xxx. Xxxxxxxx Xxx. Xx:00 xxx:0 X.0 XXXXX
Tel: 0000 0000000 Fax: 0000 000 00 00
Cep: 0000 0000000
E-Posta: xxxxxxxxxxx@xxxxxx.xxx
GAZİANTEP ŞUBESİ
Şube Başkanı: XXXXX XXXXXX
Xxxx Xxxxxxxxx: XXXXXX XXXXXXX
Gaziler Cad. Kirişçi Sok. Xxxxxx Xxxxxx No:11 Kat:2 D: 105 Şahinbey/GAZİANTEP
Tel: 0000 0000000 -2382918 Fax: 0000 0000000
Cep: 0000 0000000
E-Posta: xxxxxxxxxxxxxxx@xxxxxx.xxx
İSTANBUL 1 NO’LU ŞUBE
Şube Başkanı: XXXXX XXXXXXX
Xxxxxxx Xxx. Xxxxxxx Xxx. Xx:00/0-0 XXXXX / XXXXXXXX Tel: 0000 0000000-00 Fax: 0000 000 00 00
Cep: 0000 0000000
E-Posta: xxxxxxxx0xxxxxx@xxxxxx.xxx
GEBZE ŞUBESİ
Şube Başkanı: XXX XXXX ATİK
Xxxxxxxxx Xxx. Xxxxxxxx Xxx. Xxxx Xxxxxx Xxxxxx Xx:0 X:0 XXXXX/XXXXXXX
Tel: 0000 000 00 00 Cep: 0000 0000000
E-posta: xxxxxxxxxxx@xxxxxx.xxx
XXXXX XXXXXX
Xxxx Xxxxxxx: XXXXX XXXXXXX
Xxxxx Xxxxx Xxx Xxx. Xx:00/0 Xxxxx / XXXXX Tel: 0232 4839263- 0000000 Fax: 0000 0000000
Cep: 0000 0000000
E-Posta: xxxxxxxxxxx@xxxxxx.xxx
XXXXXXXXX XXXXX XXXXXX
Xxxx Xxxxxxx: XXXXXXXX XXXXXXXX
Xxxxx Xxx. Xxxxxxxxxx Xxx. Xx:00/0 XXXXXX 19 Tel: 0000 000 00 00 Cep: 0000 0000000
E-Posta: xxxxxxxxxxxxxxx@xxxxxx.xxx
MERSİN ŞUBESİ
Şube Başkanı: XXXXX XXXXXX Camii Şerif Mah. İstiklal Cad. 5204. Sokak Arslanlar Apt. No:15 D: 1 Akdeniz/ MERSİN Tel/Fax : 0000 0000000 Cep: 0000 0000000
E-Posta: xxxxxxxxxxxx@xxxxxx.xxx
İÇİNDEKİLER
İŞÇİ GÜCÜ
02
TTÜM TÜAŞIMAMİŞÇİLETRİ SENİDİSKASI
Sahibi:
TÜMTİS Adına Genel Başkan Xxxxx XXXXXX
Sorumlu Yazı İąleri Müdürü
Av. Xxxxx Xxxxxxx
Yazı İąleri
Mukadder Anadolu
Yazıąma Adresi
TÜMTİS Genel Merkezi Xxxxxxx Xxx. Xxxxxxx Xxx. Xx: 00/0-0 Xxxxx / XXXXXXXX
Tel: (0000) 000 00 00-00 / 000 00 00
Faks: (0000) 000 00 00
Sosyal Medya Hesaplarımız xxxxxx.xxx/x0/ xxx.xxxxxxxx.xxx/xxxxxx/ xxxxxxx.xxx/@xxxxxx_xxxxxxx xxx.xxxxxxx.xxx/xxxxxx sendikası xxx.xxxxxxxxx.xxx/xxxxxxxxxxxxx
Grafik Tasarım
Xxxxxxxx Xxxxx Xxxxx
Baskı ve Cilt
Şafak Kırtasiye Kopyalama Hiz. Büro ve Bilgisayar Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Tel: x00 000 000 00 00
TÜMTİS AYLIK YAYIN ORGANIDIR
Yerel Süreli Yayın
43
SÖMÜRÜNÜN BAŞKA BİÇİMİ; GÖÇMEN EMEĞİ
İYİ BİR GELECEK, YAŞANABİLİR BİR DÜNYA İÇİN
05
30. OLAĞAN GENEL KURULUMUZ TAMAMLANDI
23
ARAS KARGO’DA TİS İMZALANDI
25
SENDİKA BİZİM GÜVENCEMİZ
32
AMBARLAR, TÜVTÜRK VE ME- PAR’DA TİS’LER TAMAMLANDI
35
KIDEM TAZMİNATI FONU ÇÖZÜM DEĞİLDİR
41
TÜMTİS’İN BAŞARI HİKÂYESİ
3 | 2019
BİZDEN HABERLER
43
BAŞYAZI
BAŞYAZI Xxxxx Xxxxxx / Genel Baąkan
İyi bir gelecek, yaşanabilir bir dünya için omuz omuza vermeliyiz
Değerli Üyelerimiz
Örgütlenme çalışmaları, toplu sözleş- me görüşmeleri ve genel kurullarla geçen yoğun bir gündemin ardından dergimizin yeni bir sayısında daha birlikteyiz. Bir taraftan genel kurulla- rımızı topladık, yeni hedefler belirleyip yeni mücadele kararları aldık, diğer
taraftan işyeri toplu sözleşmesi görüş-
melerini yürütüp Türkiye tarihinin en büyük krizlerinden birisinin yaşandığı günümüz koşullarında mevcut hakları koruduğumuz, hatta yeni kazanımlar elde ettiğimiz toplu sözleşmeler imza- ladık. Bir taraftan da yeni işyerlerinde örgütlenme çalışmaları yürüttük.
Merkez ve Şube genel kurullarını bir- lik-beraberlik içerisinde, sendikamıza yakışan bir disiplin ve coşku ile ta- mamladık. Sendikamız, yenilenmiş bir mücadele ruhu ve kararlılığıyla, yeni mücadele kararları ve örgütlenme he- defleriyle yoluna devam etme kararı aldı. Genel kurullarımız geçmişin bir muhasebesinin yanı sıra bir arınma ve aynı zamanda yenilenip yeni hedeflere koşmak için inanç ve coşkumuzu ta- zelediğimiz, birbirimize enerji transfer ettiğimiz mücadele günleri oldu bizim için. Seçilen bütün yönetici arkadaşla- rım adına gönül rahatlığıyla söyleyebili- rim ki; üstelendiğimiz görev ve sorum- luluklarımızın bilincindeyiz. İşçi sınıfının ekonomik-demokratik hak ve özgürlük mücadelesinin ön saflarında yer alma- ya, gücümüz yettiğince mücadelenin lokomotifi olmaya devam edeceğiz.
Hepinize göstermiş olduğunuz güven- den dolayı teşekkür ediyorum. Yeni se- çilen şube ve merkez yöneticilerimize, kurullarımıza başarılar diliyorum.
KRİZİN YÜKÜ EMEKÇİLERE YIKILIYOR
Ülkemiz son yılların en etkili ekono- mik krizlerinden birini yaşıyor. İçinde bulunduğumuz ağır ekonomik kriz, emekçilerin günlük yaşamını her yönden doğrudan etkilemeye başladı. Adeta iliğimizde kemiğimizde hisse- der olduk. Xxxxx inkâr edilemez bir hal alan krizin etkileri resmi rakamlara da yansımaya başladı; işsizlik, açlık ve yoksulluk gizlenemez boyutlara ulaştı. ‘Dünyanın en büyük ekonomi- si bizde’ masalı, kimsenin inanma- dığı bir yalan olarak halk üzerindeki sihrini yitirdi. Hükümet çevreleri bile ekonomik krizin yıkıcı etkilerini kabul etmek zorunda kaldılar.
Ülkeyi yönetenler telaffuz etmekten kaçınsalar, enflasyon ve işsizlik ra- kamları ile oynayarak, zam yağmu- runu fiyat ayarlaması olarak pazarla-
maya çalışsalar da bugünkü tabloda ekonomi küçülüyor, işsizlik artıyor, kişi başına düşen gelir geriliyor. Xxxxx Xxxx Xxxx Xxx Xxxxxx 722,2 Milyar dolara ge- riledi. Bu rakam 82 milyon olan ülke nüfusuyla oranlandığında, kişi başına düşen gelir 8 bin 807 dolara indi. Yani dolar bazında refah 10 yıl gerileyerek 2009 yılının da gerisine düşmüş oldu.
Yeni eğitim ve öğretim xxxx xxxxx pa- halılığı ve zamlarla başladı. Servis ve kreş ücretleri, önlük fiyatları arttı, kırtasiye malzemeleri yüzde 60 zam- landı. Mutfakta yangın büyüyor, temel gıda malzemeleri el yakıyor. Bir ayda doğalgaza ikinci, elektriğe üçüncü kez zam yapıldı. Son bir yılda elektriğe yüz- de 60, doğalgaza yüzde 52, akaryakıta
yüzde 30, gıda ürünlerine yüzde 50, tekel ürünlerine yüzde 60, beyaz ete yüzde 40, süte yüzde 50 zam yapıldı. Yılbaşından bu yana yapılan zam oranı yüzde 40’ın üzerinde. Bir ailenin aylık doğalgaz ödemesi 233 lira; elektrik, doğalgaz ve su ödemelerinin toplamı ise 470 Liraya çıktı. Yeri gelmişken be- lirtelim doğalgazda alınan yüzde 18’lik KDV’nin yüzde 1’e düşürülmesi, gelir
2019| 4
BAŞYAZI
durumu düşük olan ailelere ücretsiz sağlanması gerekir. Zaten dörtte biri elektrik, gaz ve su faturasına giden, vergi kesintileri ve enflasyon karşısın- da eriyen asgari ücretin yaşanabilir bir seviyeye çekilmesi gerekir.
Yıllık enflasyonun yüzde 20’lere da- yandığı, iğneden ipliğe her şeye zam yapıldığı koşullarda gerçekleşen kamu kesimi işçi sözleşmeleri yüzde 4+4 gibi düşük zamlarla bitirildi. Me- mur sözleşmelerinde de değişen bir şey olmadı. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, hükümetin sunduğu 2020 için yüzde 4+4, ikinci yıl için de yüzde 3+3’lük zam teklifini noktasına, vir- gülüne dokunmadan onayladı. Türki- ye’de 5 buçuk milyon kamu işçisini ve emeklisini ilgilendiren kamu sözleş- meleri sefalet ücretleriyle sonlandırıl- dı. İzlenen yol ve yöntemler açısından da emeğin gücü olabildiğince zayıfla- tıldı. Kamu sözleşmeleri özel sektör sözleşmeleri için de emsal niteliği ta- şıdığından tüm çalışanları etkileyecek önemdeydi. Bu durum önümüzdeki dönem başta metal olmak üzere çok sayıdaki işyerini kapsayan toplu iş sözleşmeleri ile toplu pazarlık süreci- nin zorlu geçeceğinin habercisi.
Emeğin gücünün zayıfladığı yerde de- mokrasinin, hak ve özgürlüklerin ge- lişmesinin imkânı yoktur. Demokrasi- ler, halkın iradesini serbestçe ortaya koyduğu, hak ve özgürlüklerin güven- ce altında olduğu ortamlardır. Dola- yısıyla demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları da güvencede olmaz. Emekçiler demokrasi mücadelesine dört elle sarılmalı, ekmek mücadelesi gibi demokrasi mücadelesini de sa- hiplenmelidirler.
KIDEM TAZMİNATINDA SANTİM GERİLEMEYİZ
Hak ve özgürlükleri baskılayarak bir yandan da emekçilere yönelik adı ko- nulmamış bir kemer sıkma politika-
sı uygulayan hükümet, krizden çıkış yolu olarak gördüğü yeni ekonomi planlarını devreye koydu. Meclis genel kuruluna getirilen 11. Kalkınma Pla- nı ile Kıdem Tazminatı Fonu, zorunlu bireysel emeklilik gibi emekçilerin hak ve kazanımlarını geriletecek uygula- maların önü açıldı. Dahası elde kalan son kamu mallarının da özelleştirile- rek yağma ve talana açılmasının önü açıldı.
Kıdem Tazminatı Fonu’nun ne şekilde uygulanacağına dair ayrıntılar henüz açıklanmadı ancak, IMF’nin de baskı- sıyla birlikte Hükümet, işçilerin nere- deyse yüz yıllık kazanımı olan kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldıracak düzenlemeleri gündemine almakta gecikmeyecektir.
1936’dan beri kuşaktan kuşağa uy- gulana gelen kıdem tazminatı, işçinin ödemesi sonraya bırakılmış ücretidir. Yani, işçinin alın terinin, emeğinin kar- şılığıdır. Kıdem tazminatı işçiye, işve- renlerce tanınmış bir hak olmadığı gibi bir cezalandırma ya da ödüllendirme aracı da değildir. Dergimizin içeriğinde hukuksal boyutlarına dikkat çektiği- miz gibi, sendika olarak biz, işçilerin canı-kanı pahasına koruyarak bugün- lere getirdiği kıdem tazminatında bir santim geriye gitmeyiz. Bu konuda Türk-İş konfederasyonumuzun genel kurul kararı olan grev hakkını kullana- cağımızdan kimsenin şüphesi olma- sın. Tüm sendika ve konfederasyonla- rın kıdem tazminatı fonu gibi emeğin haklarına yönelik yeni saldırılar kar- şısında omuz omuza bir mücadele vermesi gerekir. Kıdem tazminatını geriye götüren bir düzenlemeye kar- şı mevcudu hem koruyacak hem de ilerletecek ve kapsamını genişletecek bir mücadelenin izlenmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, ekonomide ya- şanan daralma, işsizliğin büyümesi, yani hali hazırda 4,5 milyon olan ka- yıtlı işsiz sayısının artması anlamına
geliyor. İşsizlik, ekonomik bir sorun olmanın da ötesinde sosyal ve top- lumsal sonuçları nedeniyle dezavan- tajlı konumdaki toplumsal kesimleri yani kadın ve çocukları vuruyor. Bu- gün kayıtlı işsizlerin 2 milyon 28 binini kadınlar oluşturuyor. Kadına yönelik şiddetin tırmanışa geçtiği, her yıl 500’e yakın kadının cinayete kurban gittiği; toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sür- düğü koşullarda kadınların iş gücüne katılımının daha güçlü politikalarla desteklenmesi beklenirken, ortaya çı- kan bu tablo içler acısıdır.
İşsizlik ortamında işçilerin can simidi olan İşsizlik Sigortası Fonu ise ama- cı dışında kullanılıyor. Fonda biriken paralar kamu bankalarına aktarılıyor ya da işverene teşvik olarak veriliyor. Geçtiğimiz temmuz ayında İŞKUR’a kayıtlı 4 milyon 39 bin işsizin sadece yüzde 16’sı işsizlik maaşı alabildi. Yani işsizlik fonu işsizlere için değil işve- renler için bir kaynak haline geldi.
KATMERLİ SÖMÜRÜ BİÇİMİ; GÖÇMEN EMEĞİ
Savaşların acı ve yıkıcı sonuçlarını bu sayfalarda ve her platformda dile ge- tirdik. Uluslararası sermayenin yeni pazarlar elde etmek ve kârını arttır- mak için giriştiği savaşların emekçi- lerin yararına olmadığını anlattık. Ne yazık ki Suriye’de 8 yıldır devam eden bir savaş gerçeği ile karşı karşıyayız. Türkiye, Suriye’den sonra bu savaşın en ağır bedelini ödeyen ülkelerden biri oldu ve olmaya devam ediyor. Savaşın yaşandığı Suriye’de ve çatışmaların yaşandığı diğer ülkelerden gelen sı- ğınmacı akını emek piyasalarında önemli sorunları beraberinde geti- riyor. Sömürünün başka bir biçimi olan göçmen emeği, işkolumuz olan taşımacılıkta ücretleri baskılamanın, dahası sendikal örgütlenmeyi engel- lemenin bir aracı olarak kullanılıyor. Dergimizin içeriğinde yer verdiğimiz
5 | 2019
BAŞYAZI
gibi, göçmen emeği kayıt dışı çalış- manın, kuralsızlığın başka bir adı oldu. Resmi kurumlar bile işkolumuzdaki göçmen işçi sayısını tespit edemi- yor. Göçmen işçiliği zaten bölünmüş olan işçi sınıfı üzerinde yeni bölünme ve ayrışmaları beraberinde getiriyor. Göçmen emeği üzerindeki katmerli sömürünün son bulması için kaçak çalıştırma yasaklanmalıdır. Göçmen işçilere yasal statü kazandırılmalı, sosyal güvenlik hakları, sendikal hak- ları güvence altına alınmalıdır.
70 YILLIK BİR MÜCADELE
Krizin tüm olumsuz etkilerine rağ- men yeni dönem ambar işyeri söz- leşmelerini başarıyla tamamladık. Sektörün içinde bulunduğu durum, işverenlerin öne sürdüğü düşük zam teklifine rağmen yüzde 30’a varan üc- ret zammı, sosyal maddelerde yeni kazanımlarla toplu iş sözleşmelerini sonuçlandırdık. Bu dönemde İstanbul Avrupa Yakasında bulunan 32 ambar işyeri daha sendikamıza katıldı. Yuva- ları TÜMTİS’e dönen nakliyat işçileriy- le toplu sözleşme sürecini birlikte ta- mamlamış olmanın kıvancını yaşadık.
Mücadelede 70 yılı deviren sendika- mız, taşımacılık işçileri içerisinde kök salmaya ve büyümeye devam ediyor.
Uluslararası kargo şirketi DHL Exp- ress’te örgütlenme mücadelemizi toplu sözleşme kazanımlarıyla so- nuçlandırdık. Tüm engellemelere rağ- men üyelerimiz sendikamızın öncülü- ğünde mücadeleyi bırakmadı. İçeride üyelikler devam ederken dışarıda ise işten atılan üyelerimiz, işyeri girişini bir direniş alanına çevirerek 556 gün kar-kış demeden bulunduğu alanı terk etmedi. Bu direnişle bir kez daha mücadelemizi uluslararası alana taşı- dık ve sendikal dayanışmayı pekiştir- dik. Sadece Türkiyeli değil tüm dünya işçilerine örnek olacak bir mücadele ile sonuca ulaştık. Elbette ki sadece sendikayı işyerine getiren bir sonuçla yetinmemeliyiz, kazanımlarımızı ko- ruma ve güçlendirme olanaklarını da
yaratmalıyız. Bunun için de birleşik, örgütlü gücümüzü korumalıyız.
Sektörün önemli firmalarından olan Aras Kargo’da bir hayali gerçekleştir- dik. Uzun süren hukuk mücadelesinin sonucunda girdiğimiz müzakere sü- recini ilk sözleşme olmasına rağmen başarıyla tamamladık. Aras Kargo iş- çileri kazanımlarının süreç içerisinde daha da güçleneceğini bilmelidirler. Geleceğini kendi eline xxxx Xxxx Kar- go işçileri bugün gelmiş oldukları bu noktayı unutmamalıdırlar.
Ancak hem Aras Kargo işçileri hem UPS Kargo işçileri, hem de henüz sendikal örgütlülüğün başarılama- dığı diğer kargo işçileri bilmelidir ki; mevcut sendikal kazanımların ko- runabilmesi, en önemlisi de daha iyi sözleşmelerin imzalanabilmesi için mutlaka diğer kargo firmalarının, en azından sektörün çoğunluğunun sen- dikal örgütlülüğe kavuşması zorunlu- dur. Haksız rekabet yoluyla sendikalı işyerlerini boğmaya çalışan işveren- lerin işyerlerinin, yani sendikasız kar- go firmalarının sendikal örgütlülüğe kavuşturulması gerekir. Bu nedenle başta Aras Kargo ve UPS Kargo işçi- leri olmak üzere bütün sendikalı işçi- lerin sendikamızın belirlediği hedefler doğrultusunda sendikasız işyerleri- nin örgütlenmesi çalışmalarına aktif bir şekilde katılması gerekir. Haksız rekabet yapan örgütsüz işyerlerini örgütlemek, sendikal haklara kavuş- turmak demek kendi haklarını ga- rantiye almak, yeni ve daha iyi haklar elde etmek demektir. Yani örgütlen- me çalışmasına katılmak demek yeni kazanımlar elde etmek için çalışmak, mücadele etmek demektir. Bütün kargo işçisi üyelerimizden bu bilinçle hareket etmelerini bekliyorum.
Me-Par işyerinde çoğunluk tespiti da- vası nedeniyle uzayan hukuk sürecini lehimize çevirmiştik. Bu sürecin ar- dından TİS teklif tasarısını hazırlayıp işverene sunmuştuk. Ancak TİS gö- rüşmelerinde tüm iyi niyetli çabaları- mıza rağmen anlaşma sağlanamadı
ve toplu sözleşme süreci yüksek ha- kem kurulu kararıyla sona erdi. İşten atma ve taşeronlaştırma baskısına rağmen Me-Par işçileri sendikal hak- lara kavuştu. YHK tarafından bağıtlan- mış olsa bile hakların güvenceye alın- mış olması bile ileri bir adım olarak kabul edilmelidir. Sendikamız bundan sonra da ekmeğini büyütme müca- delesinde Me-Par işçilerinin yanında olmaya devam edecektir.
Gerek DHL Express gerekse Aras Kargo ve Me-Par işçileri olsun, her biri uzun soluklu mücadelelerden ge- çerek bu noktaya gelmişlerdir. Sendi- kamız önderliğinde tüm işçi sınıfına örnek olacak bir mücadele kararlılığı sergilemiş, işverenlerin bölme, bal- talama ve yenilgiye uğratma çabala- rına rağmen kazanmayı bilmişlerdir. Üyelerimiz takdir edilecek bir direnç örneği sergilemişlerdir. Bir kez daha her birine ayrı ayrı teşekkür edi- yorum. Bu süreçte ambar, UPS ve DHL Lojistik üyelerimiz de ekmeğini bölüşerek örnek bir sınıf dayanış- ması ortaya koymuşlardır. Gerek bu üyelerimize gerekse de bu sürecin öncülüğünü yapan yöneticilerimize ve sendikamızın emektarı çalışanlarına teşekkür ediyorum.
İşkolumuz, neo liberal politikalarla birlikte son yıllarda yaygınlaşan taşe- ronlaşma, kayıt dışı ve esnek çalışma biçimlerinden fazlasıyla nasibini almış- tır. Emekçileri sefalete mahkum eden, örgütsüzlüğe iten, bir bütün olarak emeğin gücünü zayıflatan sömürü bi- çimleri karşısında örgütlenmekten, var olan örgütlülüğümüzü koruyup güç- lendirmekten başka çıkar yol yoktur. Kazanımlarımızı korumak ve geliştir- mek için daha fazla çalışmalıyız. Genel kurulumuzda güçlü bir şekilde özetini bulduğu gibi; dün UPS ve DHL Lojistik, bugün Aras ve DHL Express, yarın hiç- bir kargo sendikasız kalmamalıdır.
İyi bir gelecek ve yaşanabilir bir dünya için omuz omuza vermeliyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2019| 6
30. GENEL KURULUMUZ BİRLİK VE MÜCADELE KARARLILIĞI İLE TAMAMLANDI
7 | 2019
İŞÇİ GÜCÜ
30. OLAĞAN GENEL KURULUMUZU GERÇEKLEŞTİRDİK
30’uncu kez toplanan genel kurulumuzda birlik ve mücadele kararlılığı bir kez daha ifadesini buldu.
S
sif Sendikası Genel Başkanı Xxxxx Xxxxx, Kristal-İş Genel |
Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx, DERİTEKS Sendikası Genel Baş- |
kanı Xxxx Xxxxx, KESK Eş Genel Başkanı Xxxxx Xxxxx, |
Tekgıda-İş Genel Başkanı Xxxxxxx Xxxxxx, Basın-İş Genel |
Başkanı Xxxxx Xxxxx ve Genel Sekreteri Xxxxx Xxxxxxx, |
Dok Gemi-İş Sendikası Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxxxxxxx, |
Xxxxxx-Xx Sendikası Eski Genel Başkanı Xxxxxxx Xxxxxxxx, |
Xxxxxx Xxxxx (CHP İstanbul Milletvekili), Xxxxx Xxxxxxx |
(CHP İstanbul Milletvekili), Xxxxx Xxxxxx (CHP 26. Dönem |
İstanbul Milletvekili), ITF (Uluslararası Taşımacılık İşçile- |
ri Federasyonu) Kara ve Demiryolları Taşımacılık Bölüm |
Xxxxxxxxx Xxxxx Xxxxxxx, Birleşik Taşımacılık Sendika- |
sı (BTS) Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxxxxxx |
Genel Başkan Danışmanı Xxxxx Xxxxxxxxxx, Xxxxxx Xxx- |
endikamızın 30. Olağan Genel Kurulu 00-00 Xxxxx 0000 xxxxxxxxx Xxxxxxxx’da yapıldı. Yoğun katılım ve coşkulu bir atmosferde gerçekleşen Genel Kurulda, kıdem tazminatı gaspına, bireysel emeklilik dayatmaları- na, artan işsizliğe ilişkin birlik ve mücadele kararlılığı öne
çıktı.
AÇIŞ, DİVAN SEÇİMİ, SAYGI DURUŞU
Genel Sekreterimiz Xxxxx Xxxxxx’xx yoklama ve divan önergesini delegelere sunması ile başlayan Genel Kurul- da, Divan Başkanlığını Türk-İş Konfederasyonumuzun Ge- nel Eğitim Sekreteri Xxxxx Xxxxx, Divan Yardımcılığını Kris- tal-İş Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx ve DERİTEKS Sendikası Genel Başkanı Xxxx Xxxxx, Divan üyeliklerini sendikamızın avukatlarından Xxxxxx Xxxxxxxxx ile Xxxxx Xxxxxx yaptı.
Kongreye katılan konuklar
Türk-İş Konfederasyonu Genel Eğitim Sekreteri ve Tek-
İŞÇİ GÜCÜ
‘Örgütlenme hakkı varsa demokrasi vardır’
Genel Kurula hitap xxxx Xxxx-İş Genel Eğitim Sekreteri Xxxxx Xxxxx, kendisine duyulan güvenden dolayı delegele- re teşekkür etti.
İş kanununda 2012’de yapılan düzenlemelerle zorun- lu arabuluculuk sisteminin getirildiğini, yanlış algılarla
emekçilerin yanıltıldığını belirten Irgat, aileleriyle birlikte sayıları 28 milyonu bulan emekçilerin sorunlarını, demok- ratik normlar çerçevesinde ortaya koyabilmesi gerektiğini ifade etti.
dikası Yedikule Şube Başkanı Xxxxx Xxxxx, DERİTEKS Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Xxxxx Xxxxx- xxx ve Tuzla Şube Başkanı Xxxxxx Xxx, Sağlık İşçileri Sen- dikası Kadıköy Şube Sekreteri Xxxxx Xxxxxxx, Hava Yolu Çalışanları Sendikası yöneticileri, Basın İş Şube Başkanı Xxxxx Xxxxxxx, UİD-DER Genel Başkanı ve yöneticileri. DHL Express’te 556 gün direniş yapan işçiler de katılan konuklar arasındaydı.
Kıdem tazminatıyla ilgili Türk-İş’in Genel Kurul kararı bu- lunduğunu belirten Irgat, bu konunun tartışmasının bile ya- pılamayacağını, kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasına izin verilmeyeceğini söyledi.
Örgütlenme önündeki engeller nedeniyle ülkemizde 1 milyon 850 sendikalı işçiden sadece 1 milyonunun toplu sözleşmeden faydalandığını; 13 milyon işçinin sendikasız olduğu aktaran Irgat, “Örgütlenme hakkı varsa demokra- si vardır. Örgütlenmeyi demokrasinin olmazsa olmazla- rı arasında en başa alıyor ve öyle kabul ediyoruz. Bugün, özel sektörde örgütlenmek savaş halini aldı. İlk örgütlenen yerlerde en az 50 işçi işten atılıyor, insanlar işten atılırım korkusuyla örgütlenmekten vazgeçer hale geldiler. Ön- celikle örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalıdır” diye konuştu.
Sendikasız bir demokrasi anlayışının kabul edilemeyece- ğinin altını çizen Irgat, işçilerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri kanallara ihtiyaç olduğunu söyledi. Irgat, söz konusu bu engellere rağmen örgütlenme başarısı göste- ren sendikamız TÜMTİS’i de takdir etti.
Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Xxxxx Xxxxx genel kurulu- muza başarı dileyerek konuşmasını tamamladı.
İŞÇİ GÜCÜ
GENEL BAŞKANIN KONUŞMASI
Açış konuşmasını yapan Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxx, dünya ve ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Dünya emekçilerinin barıąı savunma gibi bir sorumluluğu var’
Genel Başkan Öztürk, dünyada emekçilerin haklarına yönelik saldırıların devam ettiğini, giderek zenginleşen sermayenin karşısında giderek yoksullaşan emekçi sınıfın içinde bulun- duğu durumun iki farklı tabloyu ortaya koyduğunu; dünya- da en zengin 88 kişinin servetinin dünya nüfusunun yüzde 99’unun gelirine eşit olduğunu, her yıl 10 milyon insanın açlık nedeniyle öldüğünü; günde 10 milyon insanın da yeterli sağlık hizmeti alamadığı için hayatını kaybettiğini aktardı.
Başkan Öztürk, Irak, Suriye, Libya ve Ortadoğu’da yürütü- len emperyalist savaşın burada yaşayan halklara yönelik bir vahşet boyutunda devam ettiğini, emperyalistler eliy- le yürütülen vekalet savaşının başta Türkiye olmak üzere çevre ülkelere yansımasının olumsuz olduğunu; Suriye sa- vaşında 400 bin kişinin yaşamını yitirdiğini, 6 milyon Suri- yelinin ülke dışına çıkmak zorunda kaldığını, başta Avrupa olmak üzere başka ülkelerde yaşama umudu arayan Su- riyelilerin Ege ve Akdeniz’in sularında boğulduğunu, mül- teci konumuna düşen Suriyelilerin sığındıkları ülkelerde güvencesiz koşullarda ve karın tokluğuna bir ücretle ça- lışarak iş cinayetleriyle burun buruna geldiğini dile getirdi.
Savaşın Türkiye’ye maliyetinin 37 miyar doları bulduğunu belirten Başkan Öztürk, emperyalistlerin asıl niyetinin ba- rış değil bölgenin kaynaklarını paylaşmak olduğunu, kaza- nan tarafta olsalar bile emekçilerin savaşlarda her zaman bedel ödediğini ifade etti. Başkan Xxxxxx, yaşanan bu tab- loya karşı tüm dünya emekçilerinin barışı savunma gibi bir sorumluluğunun bulunduğunun altını çizdi.
‘Krizin temel sebebi; özel sektör yatırımları ve tüketime dayalı bir ekonomi’
Yönetenler kabul etmeseler de ülkede bir ekonomik kriz yaşandığını, yaşanan işsiz- lik ve art arda yapılan zamlar nedeniyle emekçilerin yaşamının zorlaştığını belirten Başkan Öztürk, krizin çalışma yaşamına etkisinin de ücretsiz izin, saat başı çalışma gibi esnek uygulamalar ve kitlesel işten çıkarmalar olarak yaşan-
dığını ifade etti.
Krizin en önem- li nedenlerin- den birisinin özel sektör ya- tırımları kapsa-
İŞÇİ GÜCÜ
mındaki özelleştirme politikaları ile üretim yerine tüketime dayalı bir ekonomi modelinin izlenmesinden kaynaklandı- ğını belirten Başkan Öztürk, son 16 yılda 60 milyar dolarlık özelleştirme yapıldığını, bunun sonucunda da dışa bağım- lılığın arttığını, çalışanların işsiz kaldığını, üreticinin de zor duruma düştüğünü dile getirdi.
TELEKOM örneğinde olduğu gibi; bazı özelleştirmelerle devletin dolayısıyla da halkın borçlandırıldığını, tüm olum- suz sonuçları bilinmesine rağmen yakın dönemde 14 şe- ker fabrikasının daha özelleştirme kapsamına alındığını, hazine garantili projeler ile betona yatırım yapıldığını, rant- çı, özelleştirmeci bir anlayış nedeniyle de dış borç açığının büyüdüğünü böylece kriz noktasına gelindiğini aktardı.
Başkan Öztürk, tüketime dayalı bir model yerine, üretime dayalı modelin izlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Emekçiden istenen daha fazla fedakârlık
Ekonomiyi düzeltmek adına Reform Paketi’nin devreye konulduğunu bunun için de emekçilerden daha fazla fe- dakârlık istendiğini belirten Başkan Öztürk, ağır vergiler, hak ve kazanımları geriye götüren düzenlemelerin krizden çıkışın bir yolu olarak görülemeyeceğini ifade etti. Açıkla- nan ekonomi paketinde emekçiler yararına bir maddenin dahi bulunmadığını, işçinin son kazanımı olan kıdem taz- minatının tasfiye edilmesi, zorunlu BES’le (Bireysel Emek- lilik) birlikte ücretlerde yüzde 3 oranında kesinti yapılarak sermayeye ucuz kredi sağlanmasının amaçlandığını belir-
ten Başkan Öztürk, hak kaybına yol açan bu düzenlemele- re ilişkin mücadelenin zorunlu olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Kıdem tazimatı hakkı için birlikte mücadele!
İşçilerin en önemli kazanımlarından biri olan ve 1936’dan bu yana uygulana gelen kıdem tazminatının fona akta- rılmasının hak kayıplarına yol açacağını belirten Başkan Öztürk “Fon ile işçinin kıdem tazminatı alabilmesi süre şartına bağlanacak, mevcutta bir yılı dolduran işçi kıdem tazminatı alabilecekken fon ile 15 yıl beklemek zorunda kalacak. Fonun akıbeti de belirsiz olacak. İşsizlik sigorta fonunda biriken paranın nasıl kullanıldığını gördük. İşçinin işsiz kalması durumunda geçimini sağlayabilmesi ama- cıyla kurulan İşsizlik Sigortası Fonu amacı dışında kulla- nılarak 11 milyar lira üç kamu bankasına aktarıldı. İşsizlik fonunda geçen yıl yaklaşık 35 milyar lira gelir elde edildi, toplam fon büyüklüğü 127.6 milyar oldu. Ancak bu fondan işsizlere 5.8 milyar ödenirken işverene 17.4 milyar ödendi. Xxxx xxxx giren her 100 liranın yarısı işverene aktarıldı. Kı- dem tazminatını da fona aktararak aynı akıbete uğratmak istiyorlar” dedi.
Genel Başkan Öztürk, mevcudu geriye götüren düzenle- melere ilişkin sendikalı-sendikasız tüm işçileri aydınlatan, tüm işçileri işin içine katan bir çalışma ile tüm emek örgüt- lerinin birlikte bir mücadele zemininde buluşması gerekti- ğini önemle belirtti.
‘Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz’
Bundan 3 yıl önce ülkemizde bir darbe girişimi yaşandığını, başta sendikamız olmak üzere tüm sendikaların ve emek- çilerin buna karşı çıkarak darbe ve darbecilere açık tavır aldığını belirten Başkan Öztürk konuşmasını şu sözlerle sürdürdü; “Ülkemizde yaşanan 15 Xxxxxx xxxxx girişi- mine karşı tutum aldık, lanetledik. Çünkü bizler geçmişte yaşanan darbelerle ülkenin karanlığa gömüldüğünü, hak ve özgürlüklerin geriletildiğini gördük, bu nedenle darbe ve darbecilerin karşısında olduk. Ancak hepimizin beklentisi şuydu; askeri vesayet gerileyecek yeni bir demokrasi rüz- gârı esecekti. Fakat bunun yerine daha baskıcı bir politika izlendi, mitingler yasaklandı 200 bine yakın işçinin grevi engellendi. Böylece anti demokratik uygulamalar devreye konuldu, işçilerin en temel hakkı olan aynı zamanda işve- xxxx karşı en güçlü silahı olan grev hakkı elinden alındı. Söz söyleme hakkı engellendi.”
Demokrasinin olmadığı yerde emeğin haklarının da ola- mayacağı saptamasında bulunan Başkan Öztürk, emek- çilerin demokrasi mücadelesinden yükümlü olduğunun altını çizdi.
Şube Baąkanı Xxxxxxxxxx’xx Durumu
Sendikal mücadele yürüten sendikacıların cezaevine ko- nulduğunu, sendikal faaliyeti nedeniyle hapis cezasına çarptırılan Ankara Şubemizin Başkanı Xxxxxxxx Xxxxxxx- ğan’ın 2,5 yıldan beri cezaevinde olduğunu aktaran Başkan Öztürk, adil olmayan, hukuka aykırı bu karar karşısında sendikamızın mücadeleyi bırakmadığını ifade etti. Şube yöneticilerimiz hakkında hapis cezası veren hâkimlerin ‘paralel örgüt üyesi oldukları’ gerekçesiyle meslekten el
çektirildiği dolayısıyla yargılamanın bağımsız hukukçular tarafından yeniden yapılması için başvuru yapıldığını ancak bu başvurunun reddedildiğini belirten Başkan Xxxxxx, bu- nun üzerine dosyanın AİHM’ye taşındığını hatırlattı.
Şube başkanımıza verilen hapis cezasının bütün bir sen- dikacılık faaliyetine yönelik olduğunu belirten Başkan Öz- türk, baskılara rağmen sendikamızın mücadeleden geri durmayarak, üyelerinin hak ve çıkarlarını koruyup ilerlet- meye devam ettiğini söyledi.
Üye sayısında yüzde 60 artıą sağladık
Örgütlenme önündeki engellere rağmen sendikamızın mücadelesini ilerleten bir çizgide hareket ettiğini, üye sayı- sını son 4 yılda yüzde 60 oranında arttırdığını belirten Baş- kan Öztürk, geride bırakılan dört yıla ilişkin de bazı değer- lendirme ve saptamalarda bulundu.
Sendikamızın bu dönemde Aras Kargo, DHL Express ve Me-Par işyerlerinde başarılı örgütlenmeler yaparak top- lu iş sözleşmesi bağıtladığını; UPS ve DHL örgütlenmesi sürecinde ortaya konulan dayanışma geleneğinin burada da yaşatıldığını ve üyemiz ambar, kargo ve araç muayene işçilerinin bu dönemde önemli görevler üstlendiğini ifade xxxx Xxxxx Başkan Öztürk, bunun yanı sıra uluslararası sendikal dayanışmanın da bu süreçte önemli rol oynadı- ğını, sendikamızın hem içeride hem de dışarıda sendikal dayanışmayı ören bir anlayışla hareket ettiği değerlendir- mesinde bulundu.
‘Sabrınız ve direnciniz kazandı’
Başkan Öztürk, ülkemiz adli sisteminde yaşanan aksaklık- lar nedeniyle 4 yıl boyunca uzayan hukuk sürecine rağmen Aras Kargo işçilerinin birliğini ve beraberliğini bozmadan süreci sabırla tamamladıklarını söyledi. Aynı sabır ve ka-
rarlılığın Aras Kargo işvereni ile sürdürülen toplu sözleşme sürecinde de ortaya konulduğunu aktaran Başkan Öztürk, üyemiz Aras Kargo işçilerine bu tavrından dolayı teşekkür etti.
Yine Bursa’da Gürsoy şirketler grubunda örgütlenen üye- miz Me-Par işçilerine gösterdikleri sabır ve dirençten dola- yı, aynı şekilde İstanbul’da DHL Express işyerinde yaz, kış demeden direniş alanına gelerek 556 gün boyunca çadırda bekleyen ve sendikasına sahip çıkan üyemiz DHL Express işçilerine teşekkür etti.
‘Evinize hoą geldiniz’
Başkan Xxxxxx, İstanbul Avrupa yakasında kurulu 30’u aş- kın nakliyat işyerinde toplu olarak Nakliyat-İş sendikasın- dan istifa ederek sendikamıza geçen ve yeniden yuvaları TÜMTİS’e dönenen üyelere hitaben de “Evinize hoşgeldiniz” dedi ve sendikamızın ambar işyerlerinde örgütlenmesini yeni dönemde de güçlendirip ilerleteceğini ifade etti.
Küresel sömürüye karąı sendikal dayanıąma
Uluslararası sermayenin sömürüsünü açıktan sürdürdü- ğünü, gittiği ülkelerde ise örgütlenme karşıtı yasalardan faydalandığını belirten Başkan Öztürk, uluslararası serma- yenin sömürüsüne karşı sendikamızın enternasyonal da- yanışmayı öne çıkardığını ifade etti. Uluslararası sermaye- nin sömürüsüne karşı uluslararası dayanışmanın zorunlu olduğu tespitinde bulunan Başkan Öztürk, sendikamızın, UPS ve DHL firmasında örgütlenmesini, örneği az bulunur bir sendikal dayanışma ile sonuca ulaştırdığını ifade etti.
‘Kolektif mücadele ile kazandık’
Sendikamızın en önemli özelliklerinden birisinin üyesiyle ve temsilcisiyle herkesin kendisini bir profesyonel yönetici gibi hissederek mücadeleye omuz vermesi olduğunu, am- bar işçisi üyelerin ekmeğini bölüşerek direniş ve örgütlen- melere destek verdiğini, bugün de UPS ve DHL işçileriyle aynı geleneğin sürdürüldüğünü belirten Başkan Öztürk, bu dayanışma ruhunun kargo işçileri açısından önem taşıdığı- nı vurguladı. “Biz kolektif bir mücadele ile kazandık” diyen Başkan Öztürk sendikası etrafında kenetlenen üyemiz ta- şıma işçilerine teşekkür etti.
Genel Başkan Xxxxx Xxxxxx yeni dönemde sendikamızın kazanımlarını koruyarak mücadelesini ilerletmeye devam edeceği, günde 14-16 saat acımasız rekabet koşulları al- tında çalışan sendikasız durumdaki işçilerin de sendikal ve toplu sözleşme haklarına kavuşması için çalışmasını yürü- teceği, bunun için de hiçbir fedakârlıktan kaçınılmayacağı değerlendirmesi ile konuşmasını tamamladı.
KONUKLARIN KONUŞMALARI
Konukların tanıtımı oturumuyla devam eden kongrede, CHP İstanbul Milletvekilleri Xxxxxx Xxxxx ve Turan Aydo- ğan ile CHP 26. Dönem İstanbul Milletvekili Xxxxx Xxxxxx, KESK Eş Genel Başkanı Xxxxx Xxxxx, ITF Kara ve Demir-
yolları Taşımacılık Bölüm Sorumlusu Xxxxx Xxxxxxx genel kurula hitap eden ve başarı temennisini ileten birer konuş- ma gerçekleştirdiler.
‘Sendikanızla ne kadar gurur duysanız az’
Milletvekili Xxxxxx Xxxxx yaptığı konuşmada, en yüce de- ğer olan emeğin mücadelesinin mutlaka desteklenmesi gerektiğini belirtirken, Milletvekili Xxxxx Xxxxxxx da üre- tenlerin parlamentoda temsilinin önemli olduğunu vurgu- layarak, emek mücadelesinin özgürlük ve adalet mücade- lesinin çıkış noktası olduğunu söyledi.
Milletvekili Xxxxx Xxxxxx da eski bir sendika başkanı ola- rak 25 yıldan bu yana TÜMTİS’i tanıdığını belirterek, “Sen- dikanızla ne kadar gurur duysanız azdır. Alkışı hak eden bir sendika anlayışı var, mücadeleci ve aldığı kararların arkasında duran bir sendika ve bedel ödemiş bir sendika” diyerek cezaevinde bulunan şube başkanı Xxxxxxxx Xxxxxxx- xxx’x xxxxx iletti.
‘Mücadele alanlarında yan yana olacağız’
KESK Eş Genel Başkanı Xxxxx Xxxxx de birlikte mücadele vurgusu yaptı. Ekonomik krizin sonuçlarına değinen Ge- zen, “Krizi biz yaratmadık yüzde 1 yarattı, dolayısıyla be- delini biz ödemeyeceğiz ve bu kararlılıkla sizlerle yan yana olmaya devam edeceğiz” dedi.
MESAJLAR
Türk-İş Konfederasyonumuzun Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxx ile Türk-İş Genel Sekreteri -Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Xxxxxx Xxxxxx, Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Xxxx Xxxxxxx, Türk-İş Genel Mali Sekreteri-Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Xxxxxxx Xxxx, Tes İş Sendikası Genel Başkanı Xxxxx Xxxx, Toleyis Sendikası Genel Başkanı Xxxxxx Xxxxxxx, Türk Harb İş Sendikası Genel Başkanı Xxxxxx Xxxxx, BASS Sendikası Genel Başkanı Xxxxxx Xxxxxx, BASS Sendikası Genel Sekreteri Xxxxxxx Xxxx, UİD-DER (Uluslararası İşçi Dayanışma Derneği), ITF (Uluslararası Taşıma İşçileri Federasyonu) Genel Sekreteri Xxxxxxx Xxxxxx ve cezaevinde bulunan Ankara Şubemizin Başkanı Xxxxxxxx Xxxxxxxxxx’xx gönderdikleri dayanış- ma mesajları okundu.
Ayrıca çok sayıda sendika gönderdiği çelenklerle genel kurulumuz ile dayanışma içinde oldu.
ITF Genel Sekreteri Xxxxxxx Xxxxxx’xx mesajı;
18,5 milyon ulaştırma işçisi adına size bu dayanışma mesajını göndermekten büyük bir gurur duyuyorum. TÜMTİS, ITF’e Türkiye’den üye olan ilk ulaştırma sendikasıdır. Biz onların tarihiyle, örgüt- lenme gündemleriyle, DHL’e ve kargo ve lojistik sektöründeki diğer önemli oyun- culara karşı yürüttükleri kampanyalarla gurur duyuyoruz. TÜMTİS, büyük zorluk- lara karşı gerçek bir liderlik göstermiştir. ITF’de bizler, Türkiye’de bir sendika önderi olmanın çok zorlu ve potansiyel olarak tehlikeli bir iş olduğunun bilincindeyiz. Üye sayınızdaki artışla, örgütlenme kam-
panyalarıyla, TÜMTİS’in sergilediği duruş ve dayanışma eylemlerine verdiği destekle gurur duyuyoruz. Dolayısıy- la, kardeşlerim, sizlere başarılı bir kongre diliyorum ve verdiğiniz tüm destek için teşekkür ediyorum.
Cezaevinde bulunan Ankara Şube Baąkanı Xxxxxxxx Xxxxxxxxxx’xx mesajı:
30’uncu Olağan Genel Kurulumuzu işçilerin ve emekçilerin haklarına yönelik saldırıların yaşandığı, buna karşın emek- çilerin de mücadeleyi bırakmadığı koşullarda topluyoruz. 70 yıllık mücadele tarihine, taşıma işçilerinin örgütlenmesi ve bilinçlenmesi anlamında önemli işler sığdıran sendikamız TÜMTİS, bugün de yol göstermeye devam ediyor. Bundan sonra da aynı mücadele kararlığı ile taşıma işçilerinin öncüsü olmaya devam edecektir ve aynı zamanda emek hareketinin önemli bir bileşeni olarak mücadelesini sürdürecektir.
Bizler, sendikal faaliyetimiz nedeniyle hapsedildik ancak işçi sınıfına olan bağlılığımızı ve inancımızı asla yitirmedik. Du- varların arkasında olsak da yüreğimiz grev, direniş ve mü- cadele alanlarında atıyor.
1 Mayıs’ı karşıladığımız bu günlerde kongremizin toplanıyor olması ayrıca önemli. Bu vesileyle tüm işçilerin 1 Mayısı kut- lu olsun! Hepinizi en derin duygularımla selamlıyor, gelecek güzel günlere olan inancım, mücadele coşkusu ve kararlığı ile Genel Kurulumuza başarılar diliyorum.
20 milyon iąçinin dayanıąması
ITF Bölüm Sorumlusu Xxxxx Xxxxxxx dünya genelinde 20 milyon işçiyi temsil eden ITF adına kongreyi selamlayan konuşmasında, sendikamızın ITF’nin en aktif ve mücadeleci üyesi olduğunu, kargo firmalarındaki örgütlenme kampan- yalarından birisi olan DHL örgütlenmesi sayesinde dünyada yarım milyon işçi çalıştıran şirketin ITF ile küresel bir anlaş- ma imzaladığını bu sayede de diğer ülke işçilerinin sendikal haklarını elde etmesinin yolunun açıldığını dile getirdi.
Başkan Xxxxxxxx Xxxxxxxxxx’xx özgürlüğüne kavuşması için yapılan girişimlere de değinen Akdoğan bu çabaların sonuçsuz kalmasından duyduğu burukluğu dile getirdi. Akdoğan sendikamızla dayanışmanın bundan sonra da devam edeceğini sözlerine ekledi.
DELEGELERİN KONUŞMALARI
Kargo sektöründe örgütlenme olmaz kliąesini kırdık
Bu oturumda ilk sözü alan UPS Kargo işyeri temsilcimiz Olgun Ballıkaya, sendikal örgütlenmenin kargo işçileri açı- sından taşıdığı öneme değindi. TÜMTİS sendikamızın ‘Kar- go sektöründe sendika olmaz’ denilen bir dönemde UPS Kargo ve DHL Lojistik’te örgütlenmesini başarıya ulaştır- dığını, böylece çalışma saatleri, iş koşulları bağlamında kargolarda yeni bir dönemin başladığını, sendika sayesinde kargo işçilerinin söz ve karar sahibi olduğunu aktardı. 10 yıldır sendika üyesi olduğunu belirten Ballıkaya işin sadece
sendikalı olmakla bitmediğini kazanılmış hakları koruma- nın da önemli bir görev olduğunu söyledi.
Sendikal çalıąmalara aktif katılalım
DHL Lojistik işyeri temsilcisi Xxxxx Xxxxxx da yaptığı konuş- mada, kıdem tazminatının korunmasına ilişkin örgütlü-ör- gütsüz tüm işçilerin mücadele etmesi gerektiğini söyledi. Sendikamızın uzun direnişler sonucunda kargo firmaların- da örgütlenmeyi başardığını ancak işin bununla bitmediği- ni, örgütsüz işyerlerindeki çalışma koşullarını değiştirmeye dönük mücadelenin de sürdüğünü ve bu çalışmaya tüm delegelerin aktif katılım sağlanması gerektiğini söyledi.
YÖNETİCİLERİN KONUŞMALARI
‘Son yılların en baąarılı örgütlenmesini gerçekleątirdik’
Genel Örgütlenme Sekreterimiz Xxxxxxxx Xxxxxx, geçen 4 yıla ilişkin değerlendirmelerde bulunarak yeni dönem hedeflerine değindi. Sendikamızın ambar işyerlerinde baş- layan yolculuğunun bugün kargo ve araç muayene işyerle- rini içine katarak devam ettiğini belirten Yıldırım, bu müca- delenin öncüsü olan ambar işçilerine teşekkür etti.
Sektörün içinde bulunduğu durum ve örgütlenme olanak- larına değinen Yıldırım, işkolu barajı ve işvene tanınan itiraz hakkının örgütlenme önünde engel oluşturduğunu, 770 bin işçinin çalıştığı işkolumuzda, dağınık işyerleri bulunduğu- nu, kölelik koşullarını aratmayan uzun çalışma saatlerinin uygulandığını söyledi. 282 gün süren bir direnişin ardından başarıya ulaşan UPS kargo örgütlenmesinin sonuçlarına
değinen Xxxxxxxx, bu örgütlenme ile işçilerin kaygılarını bir kenara bırakarak güven kazandıklarını söyledi.
UPS örgütlenmesinden edinilen tecrübeler ışığında DHL’de örgütlenme yapıldığını ve zorlu bir mücadelenin ardından toplu sözleşme bağıtlandığını anlatan Yıldırım; aynı dö- nemde sendikamızın TÜVTÜRK’e bağlı Karadeniz ve Ak- deniz bölgesindeki araç muayene istasyonlarında da TİS bağıtladığını aktardı.
Aras Kargo örgütlenmesini son yılların başarılı örgütlen- mesi olarak değerlendiren Yıldırım, dört yıl süren sabırlı bir mücadelenin ardından 5 bin civarında üyenin sendikal haklarına kavuştuğunu söyledi.
“Övgüler ayağımızı yerden kesmemeli, önümüzde daha çok yol var ve örgütsüz durumda bulunan kargo ve ambar işyeri duruyor. Buralarda da başarmadan bize uyku yok. Önümüz- de yeni görevler var. Kargolarda örgütlenme hayali birer bi- rer gerçek oldu. Şimdi durmaya vaktimiz yok. Bisikletin üze- rinde pedal çevirmeden durulamaz, biz daha çok çalışmak zorundayız” diye belirten Yıldırım, örgütsüz işyerlerinin ör- gütlenmesinin de en önemli görevlerden olduğunu söyledi.
Yıldırım, DHL Express’te 556 gün hiçbir şikâyet ve pişman- lık duymadan direniş sürdüren, sürecin tıkandığı yerde fedakârlık yaparak sözleşmenin yapılmasına katkı sunan işçilere teşekkür ederek konuşmasını tamamladı.
‘Bu baąarı hepimizin ortak baąarısıdır’
Genel Sekreterimiz Xxxxx Xxxxxx da “70 yıllık bir çınarın 30 genel kurulunu topluyor olmaktan onur duyuyoruz” sözle- riyle başladığı konuşmasında sendikamızın en temel özel- liğinin bütün zor ve sıkıntılı anlarda dahi bir çağrısı oldu- ğunda bütün üyelerin ve yöneticilerin bahane göstermeden bu çağrıya uyma becerisini göstermek olduğunu söyledi.
Zorlu mücadeleler ve aynı zamanda başarılı örgütlenme- lerle dolu bir 4 yılın geride bırakıldığını, sendikamızın bu dö- nemde, sektöründe öneme sahip üç işyerinde örgütlene- rek sendikalı bir seviyeye taşıdığını belirten Yılmaz, “Geçen genel kurulda sendikamızın üye sayısını artırmayı hedefle- miştik, bu hedefe ulaşmanın önemli adımlarını attık. Bu- gün Aras Kargo’dan, DHL Express ve Me-Par işyerlerinden
Genel kurulumuz, sendikal mücadele veren Güney Kore DHL Express iąçilerine destek ve dayanıąmasını bildirdi.
yeni üyeler aramızda. Bu işyerleri uzun soluklu bir müca- delenin sonucunda sendikalı çalışma düzenine kavuştular. Bu başarı hepimizin ortak başarısıdır” dedi.
Bu başarının altında büyük fedakârlıkların yattığını belirten Yılmaz, önümüzdeki dönem, sendikasız ve güvencesiz ko-
şullarda çalışan kargo, araç çeker ve uzun araç şoförlerinin örgütlenmesi için de aynı bilinç ve sorumlulukla hareket edileceğini söyledi.
Yılmaz, emeğin sorunlarına ilişkin güçlü ve birlikte müca- dele çağrısı yaparak konuşmasını tamamladı.
YENİ SEÇİLEN YÖNETİM KURULU
İki gün süren kongrenin ikinci gününde seçimler yapıldı. Seçim sonucunda Genel Merkez Yönetimi ve Organları ąu ąekilde oluątu:
Genel Baąkan
Xxxxx Xxxxxx
Genel Sekreter
Gürel Xxxxxx
Xxxxx Mali Sekreter
Xxxxx Xxxx
Genel Örgütlenme Sekreteri
Xxxxxxxx Xxxxxxxx
Genel Eğitim Sekreteri
Xxxxx Xxxxxxx
Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri:
Xxxxx Xxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxx, Xxxxxx Xxxxxx.
Merkez Denetleme Kurulu Üyeleri: Xxx Xxxx Xxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxxxx Xxxxxxxxx.
Merkez Disiplin Kurulu Üyeleri: Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxxxxxxx Xxxx.
ŞUBE GENEL KURULLARI TAMAMLANDI
Merkez genel kuruluna gelmeden önce Mersin Şube ve Karadeniz Bölge Şubemi- zin genel kurulları yapıldı, böylece şube genel kurulları tamamlanmış oldu.
Mersin Şube 3. Genel Kurulu
M
xxxxx Xxxxxxxxx 3. Genel Kurulu 03 Şubat 2019 ta- rihinde Yenişehir Belediyesi Nikâh Salonu’nda ya- pıldı. Merkez ve şube yöneticilerimiz ile üyelerimiz
ve konuklarımızın katılımıyla gerçekleştirilen Genel Kurul- da, Divan Başkanlığını Genel Sekreterimiz Xxxxx Xxxxxx, Başkan Yardımcılığını Eğitim Sekreterimiz Xxxxx Xxxxxxx, Kâtip üyeliklerini Bursa Şubemizin Başkanı Xxxxxxx Xxxxx ve sendikamızın avukatlarından Xxxxxx Xxxxxxxxx yaptı.
Açış konuşmasını yapan Şube Başkanı Xxxxx Xxxxxx, dünya ve Türkiye’de önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde genel kurulun toplandığını, uluslararası serma- yenin kârını arttırmak için savaşlar çıkarmaya devam etti- ğini, Suriye’de savaş nedeniyle binlerce insanın yaşamını yitirdiğini ve ülkesini terk ederek mülteci konumuna düş- tüğünü belirterek, “Dünyanın hangi noktasında gerçekleş- tirilmiş olursa olsun savaşların kaybedeni emekçi sınıflar olmaktadır. Savaş, sermaye sınıfı için karlarını artırmanın bir aracı iken biz emekçiler için zamlar, yeni vergiler ve dü- şük ücretle çalışmak anlamına gelmektedir. Bunun için biz emekçiler savaşa karşı olmak durumundayız” dedi.
Kıdem tazminatını korumalıyız
Ülkemizde bir ekonomik kriz yaşandığını bunun fatura- sının ise emekçilere yıkılmak istediğini belirten Gürkan, “Her ne kadar yetkililer ‘kriz yok bunlar manipülasyon’ dese de açıklanan yeni ekonomik program patronları krizden çıkarmanın bir reçetesi olarak ele alınmıştır” dedi. Hükümetin yeni ekonomi programında yeni saldırıların bulunduğunu, kulağa hoş gelen cümlelerle kıdem tazmi- natının fon sistemine dönüştürülerek yok edilmek isten-
diğini belirten Gürkan, “Kıdem tazminatı işinin birikmiş emeğidir. 1936 yılından beri uygulanan kıdem tazmina- tının gasp edilmesine izin vermeyeceğiz. Başta konfede- rasyonumuz Türk İş olmak üzere tüm konfederasyonla- rın ve emekçilerin bu hakka sahip çıkması zorunluluğu vardır” diye konuştu.
Grev yasakları, Ankara şube yöneticilerimize verilen ceza- lar ile basın açıklamaları nedeniyle sendikamız yöneticileri hakkında açılan davalara da değinen Gürkan, tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikamızın faaliyetlerini ara vermeden sürdürdüğünü, Aras Kargo gibi yeni işyerlerini örgütleyerek mücadelesini ilerlettiğini ifade etti.
1994 yılından bu yana sendikamızın üyesi olup çeşitli or- ganlarında aktif görev alan Xxxxx Xxxx’xx emekliliği nede- niyle yeni dönemde görev alamayacağını belirten Gürkan, katkılarından dolayı Tunç’a teşekkür etti.
Savaą, emekçilerin durumu
Genel Başkan Xxxxx Xxxxxx şube genel kurulunda yaptığı konuşmada dünya ve Türkiye’deki gelişmelere ilişkin de- ğerlendirmelerde bulundu. Başkan Öztürk, dünyada süren savaşlar, açlık ve yoksulluk nedeniyle emekçilerin yaşam koşullarının zorlaştığını, ülkemize sığınan mültecilerin içinde bulundukları durumu fırsata çeviren işverenlerin de ücretleri baskıladığını ve işçileri işten çıkarmakla tehdit ettiğini belirterek, “Bu savaşı yoksullar çıkarmadı, Suriyeli zenginler zaten yatırımlarını sürdürüyor. Dolayısıyla bizler mültecileri suçlamak yerine bu sonuçlara yol açan politi- kaları sorgulamalıyız” dedi.
Özelleątirme sonuçları
Başkan Öztürk, izlenen politikalar sonucu tarım ve hay- vancılığın bitme noktasına geldiğini, kendi kendine ye- ten bir ülke olan Türkiye’nin Bulgaristan’dan saman it- hal eder duruma geldiğini, tarım ve köylüyü destekleme politikaları izlenmeden krizden kurtulmanın imkanının olmayacağını ifade etti.
Grev hakkı ve demokrasi mücadelesi
Sendikalaşma oranının yüzde 13’lerde olduğu ülkemiz- de, grev yasakları, sendikacılık faaliyetine yönelik hapis cezaları ve örgütlenme önündeki engellerin sürdüğünü belirten Başkan Öztürk, “Grev hakkının engellendiği bir ülkede demokrasiden söz etmenin imkanı yoktur. Bugün hükümet temsilcileri sanki işçiler demokratik haklarını kullanıyormuş gibi ‘ülkemizde artık grev yapılmıyor’ diye övünmektedirler. Oysa erteleme adı altında getirilen ya- saklarla işçilerin grev hakkı engelleniyor, toplu sözleşme hakkına müdahale ediliyor. Grev evrensel bir haktır. İşçiler
canı sıkıldığı için grev yapmıyorlar, toplu pazarlık hakkını kullanmak için grev yapıyorlar. Siz ‘artık greve izin vermi- yoruz’ derseniz işverenler bundan güç alacak nasılsa grev yok diye rahatlayacaklardır. Dolayısıyla işçilerin bütün bu anti demokratik uygulamalara karşı mücadele etmesi ge- rekiyor” dedi.
Hak ve hürriyetlerin olmadığı yerde emeğin haklarından da söz edilemeyeceğini belirten Başkan Öztürk, fona dev- redilmesi planlanan kıdem tazminatı konusunda da tüm sendika ve emek örgütlerinin birlikte mücadele vermesi gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Sendikamızın gündemine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Başkan Öztürk, sendikamızın önümüzdeki dönem örgütsüz işyerlerinde de çalışmaların sürdüreceğini, kargo işçilerinin içinde bulunduğu kölelik koşullarında kurtul- ması ve sendikalı bir düzene kavuşması için mücadelesini sürdüreceğini ifade etti.
KONUKLARIN VE DELEGELERİN KONUŞMALARI
CHP Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Vahap Se- çer, Türk-İş İl Temsilcisi ve Yol-İş Mersin Şube Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx, Tüm Emekliler Sendikası Mersin Şube Başkanı Xxxx Xxxxxxxxxxx da söz alarak genel kurulumuzu selamladı ve birlik, dayanışma mesajları içeren birer konuşma yaptı.
Konukların konuşmalarının ardından söz alan delegele- rimizden Mersin Taşımacılık işyerinden Xxxxxx Xxx, işçiyi koruyan ve sendikalaşmayı güçlendiren yasalara ihtiyaç olduğunu vurgularken;
Xxxxxxx Xxxxx da, gelinen ekonomik ortamda bütün so- runların işçilerin sırtına yıkılmak istendiği, zenginin daha
zengin fakirin daha fakirleştiğini ve işçilerin buna karşı tek çözümünün örgütlenmek olduğunu dile getirdi.
Aras Kargo işyerinden Xxxxxx Xxxxxxxx, işyerlerinde 4 yıl- dır verilen örgütlenme mücadelesinin toplu sözleşme aşa- masına getirilmesinden büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti.
Araç Muayene İstasyonu işyerinden Xxxxx Xxxxx de, sen- dikalı olmanın sadece e-devlet üzerinden üye olmakla sı- nırlı olmadığını, yüzünü görmediğiniz insanların ekmeğini büyütme mücadelesi olduğunu söyledi. Bunun bir örneği- nin DHL Express’te yaşandığını belirten Xxxxx, “Yurtdışında bizim için mücadele eden, dayanışma gösteren insanları gördük, buradan onlara teşekkür ediyor, selamlıyorum” dedi.
Sendikamızla bugünlere geldik
Kongrede söz alan Xxxxx Xxxx şunları dile getirdi; “1991 yı- lında ambarlarda işe başladım, 95’e kadar zor koşullarda çalıştık, artık çocuklarımızı tanımayacak duruma gelmiş- tik. İmdadımıza hızır gibi yetişen TÜMTİS sendikası oldu. Bir gün İstanbul’dan bir sendikacının gelerek ambarlarda üye yaptığını öğrendik, o bize daha gelmeden biz gittik onu bulduk, sendikaya üye olduk. Böylece insan sınıfına girdik ve bugünlere geldik. Hiçbir zaman makam, mevki peşinde koşmadım, her zaman görevimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Bugün buraya geldiysek; bir evim varsa, emekli oluyorsam TÜMTİS sayesindedir.”
Tunç’a teąekkür
Genel Sekreter Xxxxx Xxxxxx da şu sözlerle Tunç’a teşek-
Mersin Şube Yönetimi
Yapılan seçimler sonucunda ąube yönetimi ąu ąekilde oluątu; Şube Baąkanı Savaş Xxxxxx
Xxxx Sekreteri X. Xxxxx Xxxxxxx
Şube Mali Sekreteri Xxxxxx Xxx
Şube Yönetim Kurulu:
Xxxxxx Xxxxx, Xxxxxx Xxxxxxxx.
Şube Denetleme Kurulu:
Xxxx Xxx, Xxxxx Xxxxxxxx, Xxxxxx Xxxxx.
Şube Disiplin Kurulu:
Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxx.
kür etti; “İlk günden itibaren mücadelemizin yanında saf tutmuş sendikamızın en zor günle- rinde, en önemli görevler alarak bu görevini sür- dürmüş bir arkadaşımızdır. Emekli olması yol arkadaşlığımızın bittiği anlamına gelmiyor, her zaman yanımızda olacak, biliyorum ki nerede bir mücadele olsa katkısını sunmak için koşacaktır. Biz de divan olarak Fereç arkadaşımıza teşek- kür ediyoruz.”
Xxxxxxxxxx’xx mesajı okundu
Konuşmaların ardından mesajlar okundu. Bu- lunduğu Şabanözü Cezaevinden şube genel ku- rulunu selamlayan Ankara Şube Başkanı Xxxxx- xxx Xxxxxxxxxx’xx mesajı salonda yoğun alkışlarla karşılandı.
Karadeniz Bölge Şubesi 6. Olağan Genel Kurulu
Karadeniz Bölge Şubemizin 6. Olağan Genel Kurulu 17 Şubat 2019 tarihinde Samsun’da Türk-İş Eğitim Merkezi Sosyal Tesisleri’nde; genel merkez ve şube yöneticilerimiz ile üyelerimiz ve ko- nuklarımız katılımıyla gerçekleştirildi.
Açıą konuąması, Divan seçimi
Divan seçimi ve saygı duruşu ile başlayan Genel Kurulda Divan Başkanlığını Genel Sekreter Xxxxx Xxxxxx, Başkan Yardımcılığını Eğitim Sekreteri ve İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Xxxxx Xxxxxxx, Kâtip üyeliklerini MYK Üyesi ve Bursa Şube Başkanı Xxxxxxx Xxxxx ile Xxxxxx Xxxx Baş- kanı Xxxxx Xxxxxx yaptı.
Dünya ve Türkiye’de emekçilerin durumu
Açış konuşmasını yapan Karadeniz Şubemizin Başkanı Xxxxxxxx Xxxxxxxx, genel kurulun emekçilere yönelik sal- dırıların yoğunlaştığı, işsizliğin ve yoksulluğun arttığı, artan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle emekçilerin yaşa- mının zorlaştığı koşullarda toplandığını söyledi. Başkan Xxxxxxxx konuşmasında dünya, Türkiye ve sendikamızın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dünyanın pek çok bölgesinde emperyalist tekellerin sa- vaşları körüklediğini, savaşların faturasının emekçi sınıfla- ra yıkıldığını, göçmenlerin gittikleri ülkelerde zor koşullar- da yaşamını sürdürmeye çalıştığını belirtti.
‘1 yılda 1970 ią cinayeti’
Temmuz 2018’den bu yana farklı işkolundan binlerce işçi- nin işten çıkarıldığını, işsiz sayısının arttığını, kayıt dışı ça-
lışma oranın ise ilan edilen resmi rakamlardan daha fazla olduğunu, işçi ölümlerinde Avrupa birincisi olan Türkiye’de bir yılda 1970 ölümlü iş kazasının meydana geldiğini, ge- lir dağılımında zengin ve yoksul arasındaki farkın giderek açıldığını; en zengin yüzde 20’lik kesimin milli gelirden yüz- de 47 pay aldığını, en yoksul yüzde 20’lik kesimin ise milli gelirin sadece yüzde 6’sını elinde bulunduğuna dair veriler sunan Yıldırım, kendi kendine yeten bir ülke olan Türki- ye’de tarımın, bitme noktasına geldiğini, buğday, bakliyat, çay gibi ürünlerde dışa bağımlığın artığını, bölge açısından elverişli koşullara sahip olan fındığın dahi ithal edildiğini aktardı. Yıldırım, üretime dayalı bir politika izlenmeden bu olumsuz tablodan çıkılamayacağını söyledi.
Taąımacılık iąkolunda durum, yeni örgütlenme
İşkolumuz olan taşımacılıkta aşırı sömürü ve yarı aç yarı tok bir ücretle günde 12-14 saati bulan çalışma koşullarının bu- lunduğunu, sendikaya üye olma hakkının işten atma, istifa tehdidi gibi uygulamalarla fiilen engellendiğini belirten Yıldı- rım şöyle dedi; “Her türlü zorluğa ve engellemelere rağmen sendikamız mücadeleden geri durmamıştır. Asla geri atma- mış, iğneyle kuyu kazar gibi büyümeye devam etmiştir. UPS kargoda 282 gün, DHL Lojistikte 476 gün, DHL Express’te 556 gün süren bir direniş sürdürmüştür. Aras Kargo’da 4 yıl hukuk mücadelesi sürdürmüş, yine sayısız işyerinde işten atma ve direnişlerle kazanılan mücadele ile yoluna devam etmektedir. Aras Kargo’daki üyelerimize inanç ve kararlı- lıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Tüm kargo işçilerinin içinde bulunduğu esarete son vermek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
Başkan Yıldırım, sendikamızın Araç Muayene İstasyonları ve diğer işyerlerinde gelinen süreç hakkında da bilgi verdi ve çalışma hayatına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
İşçiyi korumasız durumda bırakan ‘Zorunlu Arabuluculuk’ uygulamasına, yeni bir hak gaspı olarak gündeme getirilen Kıdem Tazminatı Fonu hazırlıklarına ve Ankara şube yöneticilerimize verilen hapis cezalarına da değinen Başkan Yıldırım, tüm bu saldırıların birlikte mücadele ile engellenebileceğinin altını çizdi ve birlik mesajı ile konuşmasını tamamladı.
‘Sermayenin kâr hırsı emekçileri vuruyor’
Genel Başkan Xxxxx Xxxxxx dünya ve ülkemizde ekonomik durum, çalışma yaşamı gündemi ve sendikamızın günde- mine ilişkin değerlendirmeleri içeren bir konuşma ger- çekleştirdi. Ortadoğu’da süren savaş ile bunun sonuçlarına değinen Başkan Öztürk, yoksul Suriye halkının ve emek- çilerinin bu savaştan sorumlu tutulamayacağını belirten Başkan Öztürk, mültecileri suçlamak yerine bu sonuçlara yol açan politikaların sorgulanması gerektiğini söyledi.
Ülkemizde ekonomik krizin emekçilerin yaşamına yansıması ve çalışma yaşamı gündemine de değinen Başkan Öztürk, kıdem tazminatı hakkının korunması ve güçlendirilmesi, grev hakkı ve örgütlenme hakkını içeren taleplere ilişkin mücadele zorunluluğunu dile getirdi.
‘Grev evrensel bir haktır’
Başkan Öztürk grev hakkına ilişkin olarak şu değerlendir- meyi yaptı; “Grev hakkının engellendiği bir ülkede demok-
Karadeniz Şube Yönetimi
Kongrede yapılan seçimler sonucu ąube yönetim kurulu ąu isimlerden oluątu;
Şube Baąkanı Xxxxxxxx Xxxxxxxx Xxxx Sekreteri Xxxxx Xxxxxxx Xxxx Xxxx Sekreteri Xxxxx Xxxxx Xxxx Yönetim Kurulu:
Xxxxx Xxxxx, Xxxx Xxxxxxxx.
Şube Denetleme Kurulu:
Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxxxxxx, Xxxxx Xxxxx.
Şube Disiplin Kurulu:
Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxx, Xxxxxxx Xxxxxxx.
rasiden söz etmenin imkanı yoktur. Bugün hükümet tem- silcileri ‘ülkemizde artık grev yapılmıyor’ diye açıklamalar yapıyor, sanki işçiler demokratik haklarını kullanıyormuş gibi grev yapılmamasıyla övünüyorlar. Grev yasaklarıyla işçilerin grev hakkı engelleniyor, toplu sözleşme hakkına müdahale ediliyor. Grev evrensel bir haktır. İşçiler canı sı- kıldığı için grev yapmıyorlar, toplu pazarlık hakkını kulla- narak greve başvuruyorlar. Siz ‘artık grev yaptırmıyoruz’ derseniz işverenler bundan güç alacak ‘nasılsa grev yok’ diye rahatlayacak, toplu pazarlık aşamasında düşük ücret dayatacaklardır. Dolayısıyla işçilerin sendikalaşma önünde engel oluşturan anti demokratik nitelikteki bu uygulama- lara karşı mücadele etmesi gerekiyor.”
Sendikamızın örgütlenme faaliyetine de değinen Genel Başkan Öztürk, şube genel kuruluna başarı dileyerek ko- nuşmasını tamamladı.
Sendikanın önemi
Daha sonra delegelerimiz söz aldı. Aras Kargo işyerinden Xxxxx Xxxxx yaptığı konuşmada yeni örgütlenmiş olmanın heyecanını taşıdığını söyledi ve sendikal örgütlenmenin ta- şımacılık işçileri açısından önemine vurgu yaptı.
İŞÇİ GÜCÜ
Aras Kargo’da TİS Süreci Kazanımlarla Sonuçlandı
A
ras Kargo’da 6 bin işçi adına sürdürdüğümüz toplusözleşme görüşmeleri 01.03.2019 tari- hinde TİS’in (Toplu İş Sözleşmesi) imzalan-
ması ile sonuçlandı. İmzalanan TİS ile iş güvencesi, ücret ve sosyal haklar bağlamında önemli kazanım- lar elde edildi.
Aras Kargo ile 1. Dönem TİS’i, Genel Başkan Xxxxx Xxxxxx, Genel Sekreter Xxxxx Xxxxxx, Genel Mali Sek- reter Xxxxx Xxxx, Genel Örgütlenme Sekreteri Muhar- rem Yıldırım, Genel Eğitim Sekreteri Xxxxx Xxxxxxx ve Av. Xxxxx Xxxxxx’xx katılımıyla imzalandı. Görüş- mede işveren tarafını Yönetim Kurulu Üyesi Xxxxx Xxxxx, Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Egemen, Yöne- tim Kurulu Üyesi Xxxxx Xxxxxxx ile Genel Müdür Yar- dımcısı Xxxxxxxx Xxxx ve Başhukuk Müşaviri Meltem Lüleburgazlı temsil etti.
01.09.2018-31.12.2020 dönemini kapsayan TİS ile ücret ve sosyal haklara birinci yıl yüzde 40 oranında, ikinci yıl enflasyon oranında zam alındı.
Sendika üyesi işçilerin 01.09.2018 ile 31.12.2018 tari-
25 | 2019
İŞÇİ GÜCÜ
hinde almış oldukları ücretlerine yüzde 9 oranında, 31.12.2018 tarihinde almış ol- dukları ücretlerine de yüzde 22 oranında zam alındı. Ücretlere ek olarak bir aylık ücretleri tutarında ikramiye alındı.
İmzalanan TİS ile yakacak, öğrenim, do- ğum, evlenme yardımlarını içeren sosyal maddelerde artış sağlandı.
Yemek ücretleri 15 TL’ye çıkarıldı
Fazla mesai ücretleri yüzde 60’a çıkarıldı. Mevcut yıllık izinlere birer gün ilave alındı.
İş güvencesini içeren maddelerde önem- li kazanımlar sağlandı. Sendika üyeliği ve sendika temsilciliği için ek güvenceler getirildi. Disiplin kurulu kararı olmaksı- zın işçi çıkarılamayacağı TİS ile güvence altına alındı.
TİS sürecini üyelerimizle sürdürdük
Sektörün lider firmalarından olan Aras Kargo, 844 şubesi, 28 aktarma merke- ziyle Türkiye’nin 1500 yerleşim yerinde faaliyet gösteriyor.
Sendikamız, dört yıl süren hukuk müca- delesinin ardından Xxxx Xxxxx’xx toplu sözleşme yetkisi kazandı. Çalışma Ba- kanlığı’nın 3 Eylül 2018 tarihinde yetki bel- gesini göndermesiyle girilen TİS süreci, sözleşmenin imzalanması ile sona erdi.
Sendikamız TİS teklif tasarısını üyeleriyle birlikte hazırlayıp işverene sundu, süreci üyeleriyle birlikte yürüttü. Yapılan top- lantılarda gelinen süreç değerlendirildi ve toplu iş sözleşmesi üyelerin onayı xxx- narak imzalandı.
2019| 26
İŞÇİ GÜCÜ
Sendika ve toplusözleąme kazanımlarını İŞÇİ GÜCÜ’ne değerlendiren Aras Kargo iąçileri;
SENDİKA BİZİM GÜVENCEMİZ
ADANA ŞUBE
‘Tek güvencemiz sendikadır’
XXXXX XXXXXX (Adana/İąyeri Sendika Temsilcisi):
Öncelikle sendikanın gelmesiyle çok mutlu olduğumuzu söylemeliyim. 10 yıllık perso- nelim bunun 5 yılını sendikasız olarak çalıştım. Beş yıldan sonra sendikal süreç başladı ve yaklaşık bir yıldır toplu sözleşmeliyiz. Sendikal süreçten sonra iş saatlerimiz düzel-
meye başladı. Her şeyden önce insan sıfatına girdik. Bir sıkıntı yaşadığımızda fikrimiz alınıyor artık. İlk işe girdi- mizde 85 gün sonra maaşımızı almıştık. Şimdi neyi ne zaman alacağımızı, ikramiyenin, yardımların ne zaman olacağını biliyoruz. Mesai saatlerimiz standarda bindi. Biz emekçi insanlarız, tek güvencemiz sendikadır. Yeni emekli olanları görüyoruz aldıkları ücretleri biliyoruz sendikadan sonraki ücretleri de biliyoruz bu bir güvencedir. Bir de acaba bugün kapının önüne konulacak mıyım diye düşünüyorum, yüz kızartıcı bir suç işlemediğim sürece işten atılmayacağımı biliyorum.
Sendikanın gelmesi hayal deniliyordu ama biz inandık gerekli olduğunu hissettiğimiz için vazgeçmedik. Köle gibi yaşamaktansa en azından bizden sonrakilere bir zemin oluşsun emeği sömürülmesin diye düşündük, işten atılan arkadaşlarımız oldu, bedeller ödedik sonuçta sendika sayesinde arkadaşlarımız haklarını aldılar. Zorlu süreci güzel bir finalle bitirdik. Bütün bir sektörü etkileyen bir gelişme oldu bu örgütlenmemiz, örgütsüz diğer işçilere de bir umut doğdu. Biz yeter ki sendika girsin içeriye başka bir şey istemiyoruz demiştik. Her şey para- sal değil, insan onuru her şeyin üstündedir. Biz birlikte hareket ettiğimiz sürece kazanırız, var olan haklarımızı büyütürüz. Biz birlik olduk kazandık darısı diğer firmaların başına.
ANKARA ŞUBE
Bir umut gerçekleşti
XXXXX XXXX:
Xxxx Xxxxx’xx takım lideriyim. Sendikanın gelmesiyle haklarımızın ne olduğunu öğren- dik, bir yarış atı olmadığımızı anladık. Çocuklarımızın eğitimine küçük de olsa bir katkı aldık, sosyal haklarımız oldu, yemek parası arttı. Kendimi daha çok güvende hissediyo- rum. Ayrıca çalışma düzeni anlamında önemli şeyler oldu, iş saatlerimiz düzene girdi.
Her şeyden önce bir işçinin işçi olduğunu anladık, emek veriyorsak karşılığını alıyoruz ve işimizi düzgün yaptığımız sürece sendika arkamızda olur. Ben bu düşüncedeyim. Aras Kargo’da bir xxxx xxxxx oldu. Üye olmadan önce TÜMTİS’i araştırdım, Türkiye’de yıkılmayacak bir sendika olduğunu gördüm. Aras Kargo’da da yapsa yapsa TÜMTİS yapar dedim. Zaten Xxxx Xxxxx’xx bir kez daha ispatladı kendini. Çok uğraştık ve başardık, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
27 | 2019
İŞÇİ GÜCÜ
BURSA ŞUBE
İşimize kalıcı gözle bakmaya başladık
XXXXX XXXXXXXX:
Öncelikle sendikamızın, iş yerimizde ör- gütlenmesine katkı sağlayan herkese teşekkür ederim. Aras Kargo ile yapmış olduğumuz sözleşme ile birçok kazanımı- mız oldu. Bu sözleşme ile sendika, sadece ekonomik anlamda değil birçok alanda başarı elde etti. Biz çalışanların iş güven-
cesini sağladı, bu da motive edici oldu. Sendikasız çalıştığımız dönemlerde işimize geçici gözle bakıyor, daha iyi bir iş buluncaya kadar çalışacağımızı düşünüyorduk. Sendikamızın toplu sözleşme imzalamasıyla artık Aras Kargo herkesin çalışmak isteyebileceği bir standarda kavuştu; çalışma saatleri, iş güvencesi, ekonomik olarak da çalışmak isteyeceği bir işyeri haline geldi.
Ülkemizde ekonomik krizin etkilerinin sürdüğü koşullarda elde ettiğimiz kazanımlar önemlidir. Biz çalışanların bir- likte hareket ettiğinde ne kadar büyük kazanımlar elde edeceğini gösterdi. Sendika, biz çalışanlar için bir güvencedir. Çocuk yardımı, ikramiye, yakacak yardımı gibi birçok ekonomik kazanım elde ettiğimiz bu sözleşmenin ileriye dönük olarak haklarımızı daha iyi seviyeye getireceğinin bilincindeyiz. Bunun bilincinde olmak biz çalışanları ayrıca motive ediyor ve işimize bağlıyor. Sektördeki diğer işyerlerinin de sendikalaşmasını, kazanımların yaygınlaşmasını ümit ediyorum. Üst yöneticisinden işe henüz girmiş üyemize kadar bu birlikteliğin daim olmasını temenni eder, emeği geçen herkese teşekkür ederim.
GAZİANTEP ŞUBE
Sendika ayağını içeriye atınca…
XXXXX XXXXXX:
Aras Kargo Transfer Merkezi’nde forklift operatörü olarak çalışıyo- rum aynı zamanda sendika temsilcisiyim. 2005 yılından beri Aras Kargo’da çalışıyorum. Sendika ile birlikte iş güvencemiz oldu. En azından ‘kapı orada gidin kafanızı hangi taş büyükse ona vurun’ de- nilmiyor bize. Çalışma saatlerimiz düzene girdi. Mesai konusunda da sıkıntıların aşılacağını düşünüyoruz. Geç saatlere kadar çalış- maktan kaynaklı hiçbir sosyal faaliyetimiz yoktu, ne bir misafirliğe gidiyor ne de bir misafir yüzü görüyorduk. Sendikanın gelmesiyle en geç akşam 6 gibi kapanış oluyor. Çalışanlar evine erken gidip ailesiyle vakit geçirebiliyorlar. Mesela ben gece çalıştığım için iki ço- cuğumu ancak okul çıkışında görebiliyordum.
2005 yılında işe girdiğimde işyerinde sendikalı arkadaşlarla görüşü- yorduk ancak bunların bir kısmı işten atıldı, o yıllarda işten atılma-
mak için kendimizi belli etmeden sendikaya üye olduk. Noter aracılığıyla üye oluyorduk, kendi cebimizden 25 Lira veriyorduk. O zamanki çalışmamız başarıya ulaşmadı. Son dört yılda ise sendikamızın bize vermiş olduğu güçle, tekrar mücadelemize kaldığımız yerden başladık ve sendikal çalışma yaparak örgütlenmemizi yüzde yüz oranında başardık, şu anda bizim burada sendikasız kimse kalmadı. Hepimiz örgütledik, sendikalı olduk.
Şu an için Aras’ta örgütlü arkadaşlardan tek ricam, sendikalarına sahip çıkmalarıdır. Her şey paraya bağlanmasın ki zamanla parasal maddelerde de iyi bir noktaya geleceğiz. İkramiyeler de artacaktır. Bizim ilk hedefimiz sendikanın ayağını içeriye atmasıydı, zamanla her şey yerli yerine oturacaktır. Bu bilinçle hareket etmeliyiz. Kimsenin oyununa gelmemeli, söylentilere kulak asmamalı. Sendika ve sendikal kazanımlarımızın faydalarını ileriki süreçlerde daha iyi anlayacağız. Örneğin emekli olduğumuzda bile faydaları yansıyacaktır. Eskiden düşük primler nedeniyle emeklilik ücreti de düşük oluyordu, şimdi prim brütleri yükselmiş olacak ve maaşlarımız da daha iyi bir seviyede olacaktır.
2019| 28
İŞÇİ GÜCÜ
GEBZE ŞUBE
Yan yana gelmeyi öğrendik
XXXXXXXX XXXXXXX:
Aras Kargo’da taşeron çalışıyordum 1,5 yıldır kadrodayım. Daha önce yan yana gel- memiştik, örgütlülüğün ne olduğunu bilmiyorduk. Kötü giden bir şey olduğunda da kendi aramızda tartışıyorduk ama bunlar bireysel şeylerdi. Sendika ile yan yana gelmeyi öğrendik, sendika işçilerin tek temsilcisi. İşyerimizde imzalanan ilk toplu iş sözleşmesi olmasından dolayı ücret açısından çok yüksek bir beklentimiz yoktu. Sosyal güvencemiz oldu, keyfi işten çıkarmaların önüne geçildi, kısacası artık bi- zim de kanun ve kurallarımız oldu işyerinde ki bunlar sözleşme ile güvence altına alınan haklarımızdır. Biz işçilerin varlığı ortaya çıktı. Yine izin ve sosyal yardımlarda düzenlemeler oldu. Bunları önemli buluyorum. Haklarımız resmiyete kavuştu. Ta- şeronluğu yaşamış birisi olarak örgütsüz işçilere tavsiyem; sendikalı olun!
İş güvencesi elde ettik
SEÇKİN ÖZER:
Sendika ile iş güvencesi oldu, mesailer düzeldi. Önceden, akşam 6’da işimiz bitip de eve gideceğimiz yerde mesaiye kalabiliyorduk, evinde misafir olduğu halde. Önümüzdeki sözleşmede haklarımızın daha da pekişeceğini düşünü- yorum. İşimi daha da önemsiyorum şimdi. Sendikayı girmesi için mücadele verdik, zor oldu. Xxx de arkadaşların tavsiyesiyle üye oldum. Sendikanın bize ne gibi zararı olabilir ki. Aras Kargo’da bu 5. yılım, kurye olarak çalışıyorum. İlerisini görmek istiyorum. Taşımacılık işi zorlukları olan bir iş, örneğin taşıdığınız bir kargonun kırılmaması gereki- yor. Çalışma saatleri ve mesailerle iş düzeni geldi, resmi günlerimiz sabitlendi ki bunun da motivasyonu arttıracağını düşünüyorum. Ben pek çok faydasını gördüm arkadaşlara da tavsiyem bu yönde.
‘Sendikasızlık sahipsizliktir’
ERGÜNDÜZ AKDEMİR:
Yaşım 40 ilk defa sendikalı-toplu iş sözleşmeli ortamda çalışıyorum. Sendikanın pek çok yön- den faydasını gördüm. Biz sendikanın ne olduğunu, bilemediğimiz bazı yönlerini yine sendika gibi kurumlardan öğreniyoruz. Hatta bazen uzak duruyoruz ama içine girince hak, hukuk, sendika ne demek işçi ne demek daha iyi öğreniyoruz. İnsan kendini ifade ettiği sürece in- sandır. Sendika böyle bir ışık yaktı bilincimizde. Hem maddi hem manevi yönden olsun ufuk açtı bize. Yeri gelmişken; üyeye mutlaka eğitim verilmesi gerekiyor ve sendikanın bu eğitim konusuna daha önem vermesi gerekiyor. Sendika ile birlikte çalışma saatleri düzene girdi.
Normalde ben sosyal bir insandım ama işten sonra eve gider gitmez yatıyordum, şimdi sosyal hayatımız oldu. Sendi- kasızlık sahipsizliktir ki bu da iyi bir şey değil. Binlerce kişi içindesin elinden bir kişi tutmuyor gibi düşünün. İlk başlarda sendikaya karşı önyargılar oluyor, ‘dur yapma’ deniliyor ama sendika demek insan demek, çevre demek. Yan yana koca bir yumruk oluyorsun, değerin artıyor.
Ailemizle vakit geçirebiliyoruz
XXXXX XXXXXXXX
Sendika ile birlikte işyerinde pek çok kazanımlarımız oldu. İşe giriş ve çıkış saatlerimiz düzene girdi ki bu ailemizle birlikte vakit geçirmek için de en önemli etkenlerden biri oldu. Ücretlerimiz iyileşti, aldığımız ne giden ne onu biliyoruz artık. Haklarımıza kavuştuk bundan çok memnunuz. Buradan sendikasız arkadaşlara ve sendikalı olmak isteyenler arkadaşla- ra tavsiyem kaçırılmayacak bir fırsattır sendika. Bir kere ne olduğunuzu anlayabiliyorsunuz bir de en önemlisi iş güvencesi kazanıyorsunuz ve işyerinde söz sahibi oluyorsunuz. Sen- dikalı olmak aynı zamanda birlik olmaktır bu da bizler için çok önemli.
29 | 2019
İŞÇİ GÜCÜ
İSTANBUL ŞUBE
Sosyal yaşamımız oldu
XXXXX XXXXX
Aras Kargo’da 10 yılıdır çalışıyorum, müşteri temsilcisiyim. Sendikanın gelmesiyle ücret konusunda iyileştirme oldu. Diğer konularda da bir sorun olduğu zaman muhatabına ulaşabiliyoruz, sendikadan yardım alıyoruz. Esas çalışma ve mesai saatleri açısından düzen geldi. Akşam Saat 6’da şube kapanışı olduktan sonra mesai yapıyoruz. Akşam çıktı- ğımda çocuğuma daha çok vakit ayırabiliyorum. Kendime vakit ayıramıyordum önceden, akşam geç çıktığımız için eve gidince vurup kafayı yatıyorduk, hiçbir sosyal yaşam yoktu. Şimdi sosyal yaşamımız oldu, iyi oldu böyle.
Haklarımızı sendika ile koruyoruz
XXXXX XXXXX
Yaklaşık 6 yıldır Xxxx Xxxxx’xx kurye takım lideri olarak çalışıyorum, aynı zamanda işyeri sendika temsilcisiyim. Sendika geldikten sonra, iş saatleri ve mesai ücretlerinde iyileştirme oldu, maaş artışı ve ikramiyemiz oldu. Yakacak parası gibi sosyal haklarımız alındı ki bunlar önemli kazanımlardı. İş saatlerimiz düzene girdi, bir çözüm gerektiğinde de sendikamızın desteği yanımızda. Sendikalaşmak önemli bir şey, haklarımızı sendika ile koruyabiliyoruz. Keşke tüm işçiler bu olanağa kavuşabilse. Bizler beş yıl mücadele verdik ve güzel bir so- nuçla bitirdik. Tabi ki ne kadar çok sendikalı olursak o kadar güçleniriz. TÜMTİS olarak da gittikçe büyüyoruz. Sendikal çalışmanın büyümesi için bizler de elimizden gelen desteği sağlayacağız.
KARADENİZ ŞUBE
Özsaygı kazandık
XXXXX XXXXX
İlkadım şubesinde kurye olarak başladığım Aras Kargo’da 22 yıldır çalışıyorum. Şu anda forklift sürücüsüyüm. Sendikanın gelmesiyle birlikte işçi olduğumuzu anladık, özsaygı kazandık. İşyerinde çalışma saatleri ve ücretlerle ilgili belirsizlik ortadan kalktı. İkramiye nedir bilmezdik, ikramiyemiz oldu. Eğitim yardımı gibi sosyal haklarımız oldu ve sosyal yaşamımız değişti. Çalışma saatlerimiz düzene girdi. Biz çalışanlar için bunlar çok önemli şeyler. Bundan önce, gecesi gündüzü belli ol- mayan bir çalışma düzeni içerisindeydik şimdi ise bir standarda kavuştu. İş güvencemiz oldu, keyfi
uygulamalar ortadan kalktı. Sendikanın kargolarda örgütlenmesi hayal bile edilemezdi. Ayrıca ilk örgütlenmeye başladığı- mızda kaygı ve endişeler de çok fazlaydı. Arkadaşlarımız acaba işten atılır mıyım endişesi taşıyorlardı ama bunları bir kenara bırakarak başardık. Aras Kargo örgütlenmesi sektörel açıdan da olumlu etkiler yarattı. En basitinden yemek konusunda bile düzen geldi. Bunu önceden istememiz mümkün değildi. Bu yönüyle diğer kargolarda da bir referans olacağını düşünüyo- rum. Xxxxxxxx bir heyecan yarattığını görüyoruz, umarız ki örgütsüz işyerleri de örgütlenir ve haklarını elde eder.
MERSİN ŞUBE
İkramiye ve iş güvencesine kavuştuk
XXXXXX XXXXX
8 yıldır Mersin Transfer Merkezinde ring kuryesi olarak çalışmaktayım. Her şey sendikalı ve toplu iş sözleşmeli düzende çalışmaya başladığımız dönemde daha iyi oldu. Maaşlarımız dü- zeldi. Şimdiye kadar adını duyduğumuz fakat hiç almadığımız ikramiye ve yakacak parası al- maya başladık. En önemlisi de iş güvencemiz oldu. İnanıyorum ki bundan sonra her şey çok daha güzel olacak.
2019| 30
İŞÇİ GÜCÜ
İşyerinde söz sahibi olduk
XXXXXXXX XXXXXX (Mersin/ İąyeri Sendika Temsilcisi):
Mersin Transfer Merkezi’nde 5 yıldır yüklemeci olarak çalışmaktayım. Sen- dikamızın Aras Kargo ile imzaladığı TİS ile birlikte birçok sorunumuz çözül- dü ve düzene girdi. İmzalanan TİS ile birlikte iş güvencesi kazandık, ikramiye yakacak yardımı ve okuyan çocuklarımız için eğitim yardımı almaya başla- dık. Sendikamız ve dolayısıyla bizler işyerinde söz sahibi olduk. İmzalanan TİS ile birlikte en önemli kazanımlarımızdan birisi de maaşlarımızın zam oranını ve hangi tarihte alacağımızı bilmektir. Önümüzdeki dönem daha iyi haklar alacağımıza inanıyorum. Buradan sendikamıza henüz üye olmayan
tüm kargo işçilerini sendikamıza üye olmaya davet ediyorum. O zaman ekmeğimiz daha da büyür.
İZMİR ŞUBE
Çalışma düzeni geldi
XXX XXXXXX (Antalya/Kurye):
Aras Kargo’da 8 yıldır çalışıyorum. Sendikalı olduktan sonra hayatımızda birçok değişiklik oldu. Çalışma saatlerimiz düzene girdi, fazla mesailerimizi alabiliyoruz, belirli düzende mola kullanı- yoruz, çalışma ile ilgili bir sorun olduğunda sendikamızın yanımızda olduğunu biliyoruz. Kısacası kendimi daha güvende hissediyorum. Bir sıkıntımız olduğunda çözüme ulaşacağına inanıyorum. Sendikama emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Geldiğimiz nokta kıymetli
XXX XXXXX (Antalya/ Kurye):
Sendika işyerine gireli daha bir yıl olmadı ama çok şeyi değiştirdi. Çalışma saatleri, bayram tatili ve ücret konusunda bizleri memnun edecek düzenlemeler oldu. Yaklaşık 9 yıldır kargo sektöründeyim, daha 1 yıl öncesine kadar Cumartesiler dahil 13-14 saatten aşağı çalışmıyordum. Aldığımız ücretler de değişmiyordu. Bizler bu sis- temin değişeceğini düşünmüyorduk bile. Ama zamanla fikirler, alışkanlıklar ve ihtiyaçlar değişiyor. Hem işçi hem işveren açısından
bugün geldiğimiz bu noktanın kıymetini anlayarak hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Saygınlık kazandık
XXXX XXXXXX (Denizli):
Sendikal çalışma başladığında her birimizin acaba bu iş nasıl olacak, sendika bize ne getirecek, işten atılır mıyız gibi endişeleri vardı. Gördük ki sendika biziz ve hak verilmez alınırmış. Yağmur, çamur demeden emek verdiğimiz işyerinde haklarımızın bilincinde değildik. Önce işimi- zi yapalım sonra yemek yeriz hatta dinlenmesek de olur mantığıyla hareket ediyorduk. Şimdi molalar olsun çalışma saatlerimiz ve mesai ücretleri olsun düzene girdi. Alınterimizin karşılığının ne olduğunu an- ladık. Her şeyden önce saygınlık kazandık. ‘Çalışıyorsan çalış çalışmı- yorsan kapı orada buyur git’ mantığından, işini yapana saygı duyulan bir iş ortamına kavuştuk. İşte bunları kazandık.
31 | 2019
İŞÇİ GÜCÜ
DHL Express’te mücadelemiz TİS kazanımlarıyla sonuçlandı
Uluslararası kargo şirketi DHL Exp- ress’te uzun soluklu mücadele ve direniş başarı getirdi. DHL Express ile toplu iş sözleşmesi imzalandı.
Genel Baąkan Xxxxx Xxxxxx, Genel Müdür Xxxxx Xxxxxx ile sözleąmeyi imzalarken.
TİS imza törenine ITF Kara Taąımacılığı Bölüm Baąkanı Xxxx Xxxxx ile Kara Taąımacılığı Bölüm Yardımcısı Xxxxx Xxxxxxx da katıldı.
Sendikamız ile DHL Express arasında 23.01. 2019 ta- rihinde imzalanan Toplu İş Sözleşmesi (TİS), Genel Başkan Xxxxx Xxxxxx, Genel Sekreter Xxxxx Xxxxxx, Genel Mali Sekreter Xxxxx Xxxx, Genel Örgütlenme Sekreteri Xxxxxxxx Xxxxxxxx, Genel Eğitim Sekrete-
ri Xxxxx Xxxxxxx ve Av. Xxxxx Xxxxxx’xx katılımı ile gerçekleşti. Görüşmede işveren tarafını Genel Müdür Xxxxx Xxxxxx, Operasyondan Sorumlu GM Yardımcısı Xxxxxxx Xxxxxx, İK Sorumlu GM Yardımcısı Ayla Çe- tinbora ve Av. Xxxxx Xxxxxxxx Xxxxxxx temsil etti.
Ücret ve sosyal kazanımlar
İ
mzalanan TİS ile ücret ve sosyal haklarda önemli kazanımlar sağ- landı. TİS ile sendika üyesi işçilerin ücretlerine ve sosyal haklarına birinci yıl % 21 oranında, ikinci yıl % 17 ora- nında artış sağlandı. Ayrıca 15’er gün-
lük ücretleri tutarında dört ikramiye ve yemek, yol, evlenme, doğum, bayram ve yakacak yardımı alındı.
İşten çıkarılan 7 işçiye kıdem ve ihbar tazminatlarına ek olarak tazminat ödemesi yapıldı.
İmzalanan TİS ile Disiplin Kurulu ka- rarı olmaksızın işçi çıkarılması engel- lendi.
DHL Express’te toplu iş sözleşmesi işyeri önünde direnişini sürdüren iş- çiler de dahil üyelerimizin tamamının onayı alınarak imzalandı.
556 Gün süren direnią
DHL Express’te 2017 yılında sağladığımız çoğunluk tespitine karşı işveren itiraz davası açmış, bu süreçte 9 üyemizi işten çıkar- mıştı. İşten çıkarılan üyelerimiz işyeri önünde 17 Temmuz 2017 tarihinde direniş başlatmıştı. 556 gün süren direniş yurt için- de ve yurt dışında yankı uyan- dırmış, kardeş ve uluslararası sendikaları harekete geçirmişti.
İş yeri önünde direniş devam ederken sendikamız çoğunluk tespit davasını kazandı ardından da TİS görüşmelerine başlandı.
Kararlı, birleąik mücadele
Sendikamız bu süreçte dayanış- maya önem veren bir mücadele çizgisi izledi. TÜRK-İŞ ve diğer konfederasyonlara çağrılar ya- parak kardeş sendikaları da- yanışmaya çağırdı. DİSK, KESK genel başkanı, TÜRK-İŞ’e bağlı sendikalarımızın genel başkan- ları, şube başkan ve yöneticile- ri, direniş yerini ziyaret ederek, basın açıklamalarına katılarak destek verdi.
Yürüttüğümüz kararlı müca- delenin yanında uluslararası boyutta sınıf dayanışması da DHL Express örgütlenmesinde önemli rol oynadı. ITF (Ulusla- rarası Taşıma İşçileri Federas- yonu) ve ETF (Avrupa Taşıma İşçileri Federasyonu) bu süreç- te sendikamızın mücadelesinin yanında oldu. Üst örgütümüz ITF ve ETF’nin çağrısıyla 8 Hazi- ran 2018 tarihinde 20’den fazla ülkede eş zamanlı eylemler ör- gütlendi.
556 gün süren direniş ve müca- delenin ardından DHL Express’te TİS bağıtlandı. Sürecin TİS kaza- nımlarıyla sonuçlanması DHL Express işçileri açısından yeni bir dönemin başlangıcı olurken tüm kargo işçileri açısından da önemli bir kazanım oldu.
İŞÇİ GÜCÜ
YENİLENEN TİS’LER
Türkiye genelini kapsayan ambar işyerlerinde yeni dönem TİS’leri ücretlere % 16 ile % 30 arasında değişen zam artışıyla sonuçlandırıldı.
A
Örgütlü Olduğumuz Ambar İąyerlerinde Yeni Dönem Sözleąmeleri İmzalandı
nkara, Adana, Bursa, Gazi- antep, Gebze, İstanbul, İz- mir, Kayseri, Mersin başta
olmak üzere örgütlü bulunduğu- muz Türkiye genelindeki ambar işletmelerinde 2019-2021 dönemi- ni kapsayan Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) imzalandı.
İmzalanan TİS ile ücretlere % 16 ile
% 30 arasında değişen oranlarda zam alındı. İkramiye ve sosyal hak- larda artış sağlandı.
Sendikamız, ekonomik krizin etki- lerinin sürdüğü, işverenlerin krizin yükünü emekçilere yıkmak istediği koşullarda sürdürdüğü toplu söz- leşme görüşmelerini kazanılmış haklardan taviz vermeden, yeni kazanımların elde edildiği bir TİS ile sonuçlandırdı.
Yeni dönem TİS’leri Genel Başka- nımız Xxxxx Xxxxxx, Genel Sek- reterimiz Xxxxx Xxxxxx, Genel Mali Sekreterimiz Xxxxx Xxxx ile şube başkan ve yöneticilerimizin ve iş- yeri temsilcilerimizin katılımıyla imzalandı.
Üyelerin onayı alınarak imzalandı
Yeni dönem TİS’leri üyelerin ta- mamının görüşü ve onayı alınarak imzalandı. Sendikamız, tüm bölge- lerde genel üye toplantısı ve eğilim yoklaması yaparak TİS sürecine hazırlandı. Adana, Ankara, Bursa, Gaziantep, Gebze, İstanbul, İzmir ve Mersin şubelerine bağlı işyerlerinde üyelerle bir araya gelindi ve TİS’te gelinen süreç değerlendirildi.
Xxxxxxxx’xx 00 xxxxxx xxxx
Xxxxxxxx Xxxxxx yakasında Nakliyat İş sendikasından toplu olarak istifa ederek sendikamıza katılan 32 am- bar işyeri de TİS sürecine dahil edildi. TİS kapsamında kademeler eşitlendi, ücret ve sosyal hakları içeren mad- delerde yeni kazanımlar sağlandı.
Yapılan TİS toplantılarında üyele- rimiz, toplu sözleşmenin gelinen aşamada bitirilmesi yönünde görüş bildirdiler ve toplu sözleşme süreci üyelerin tamamının onayı alınarak imzalandı. İmzalanan TİS ile kaza- nılmış haklar korundu.
TÜVTÜRK’e Bağlı Adana-İçel-Hatay Araç Muayene İstasyonlarında TİS’ler Yenilendi
T
ÜVTÜRK’e bağlı Adana-İçel-Ha- tay Araç Muayene Hizmetleri Yapım İşletim A.Ş. ile sürdür- düğümüz yeni dönem Toplu İş Söz- leşmesi (TİS) 06.03.2019 tarihinde, sözleşmenin imzalanması ile tamam-
landı.
Yeni dönem TİS’i, Genel Başkan Ke- xxx Xxxxxx, Mersin Şube Başkanı Xx- xxx Xxxxxx, Şube Sekreteri M. Xxxxx Xxxxxxx, Şube Mali Sekreteri Xxxxxx Xxx, Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ser- dar Günay ve Av. Xxxxxx Xxxxxxxxx ile İşveren tarafını temsilen Genel Müdür Xxxx Xxxxxx, Genel Müdür Yardımcısı Xxxxx Xxxx, İnsan Kaynakları Müdürü Xxxxx Xxxxx ve Av. Xxxx Xxxxx’xx katılı- mıyla imzalandı.
Mersin, Adana ve Hatay il ve ilçelerin- de bulunan 15 araç muayene istas-
yonundaki üyelerimizi kapsayan TİS ile ücret, ikramiye ve sosyal haklarda önemli kazanımlar sağlandı.
01.01.2019-31.12.2020 Dönemini kap- sayan TİS ile ücret, ikramiye ve sosyal haklara sözleşmenin birinci yılında giydirilmiş olarak yüzde 36 ile yüzde 54 oranı arasında zam alındı.
İkinci yıl “Yeniden Değerleme Oranın- da (etiket zammı)” zam alındı.
İmzalanan TİS ile
• 2019 yılı ücretlerine yüzde 24 ile yüzde 48 arasındaki oranlarda zam alındı.
• İkramiye ücretleri 1’er maaş ilave edilerek attırıldı.
• Fazla çalışma ücreti yüzde 75 ora- nında arttırıldı.
Sosyal haklarda artıą
• Okul öncesi (ana okulu) okullarda okuyan her bir öğrenci için net 125,00 TL,
• İlköğretimde (İlkokul ) okuyan her çocuk için net 150,00 TL
• Ortaokul, Xxxx ve dengi okullar- da okuyan her bir çocuk için net 200,00 TL,
• Fakülte ve yüksek okulda okuyan her bir çocuk için net 300,00 TL olarak imza edildi.
• Xxxxxx yardımı ve yıllık izinlere ilave alındı
• Ramazan bayramı yardımı net 185 TL’ye, Kurban Bayramında net 365,00 TL’ye çıkarıldı.
• Yılbaşı ödeneği 135 TL artırıldı.
• Yıllık izin kullanan personele birin- ci yıl için net 190,00 TL izin yardımı alındı.
• Yıllık izinlerin yasal sürelere 6’şar gün ilave edilerek uygulanması sağlandı.
• Her bir işçi için ferdi kaza sigorta- sı yaptırılması TİS ile imza altına alındı.
Sendikamız üyelerle yaptığı toplantı- larda gelinen süreci değerlendirdi ve yeni dönem TİS’ini üyelerin onayını alarak imzaladı.
Me-Par Nakliyat’ta TİS Bağıtlandı
İstanbul, Kocaeli ve Bursa’da işyerleri bulunan Gürsoy Şir- ketler Grubu’na bağlı, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’n- de kurulu bulunan ve TOFAŞ ve Ford’un ürettiği araçların Türkiye geneline dağıtımını yapan Me-Par Nakliyat’ta yasal süreç tamamlandı ve TİS imzalandı. Me-Par Nakliyat’ta 2011’de örgütlenme çalışması başlatmış ve çok kısa bir sürede pek çok işçinin sendikamıza katılımını sağlamıştık. Bu süreçte önce 15, ardından da 11 üyemiz işten çıkarıl- mış, işten çıkarılan üyelerimizin işe iadesi için yasal süreç
başlatılmıştı. Yargıtay, işçilerin sendikal sebeplerden dolayı işten çıkarıldığına hükmederek işe iade kararı vermişti.
Sendikamız, yasal sürecin tamamlanmasının ardından iş- verenle toplu sözleşme görüşmelerine başladı. Görüşme- lerde anlaşma sağlanamaması üzerine de uyuşmazlığa gidildi ve toplu sözleşme 15 Şubat 2019 tarihinde Yüksek Hakem Kurulu kararıyla sonuçlandırıldı.
1 Haziran 2018 ile 31 Mayıs 2020 arasını kapsayan TİS ile Sendika üyesi işçilerin ücretlerine birinci 6 ay (31 Mayıs 2018- 30 Kasım 2018) için yüzde 6 zam yapıldı. Bir sonraki 6 ay için yüzde 6; üçüncü ve dördüncü 6 ay için de yüzde 5 zam yapıldı. Ücretlere, bir yılda 20 günlük ücretleri tutarında ikramiye ila- ve edildi. Yemek yardımında mevcut uygulama korundu; ya- kacak, eğitim, evlilik, doğum gibi yardımlarda artış sağlandı.
Vergide adalet sağlansın
B
xxxx Xxxxxxxxx düzenlediği basın açıklamasında vergide adaletsizliğe son verilmesi istendi. Bursa Şubemizin başkan ve yöneticileri ile örgütlü bu- lunduğumuz ambarlar, UPS, Aras Kargo ve DHL Express iş yerlerinden üyelerimizin katılımıyla Kent Meydanı’nda gerçekleşen basın açıklamasına, KESK, Tekgıda-İş, MMO,
CHP’nin aralarında bulunduğu emek, meslek örgütleri ile siyasi parti temsilcileri de destek verdi.
Basın açıklamasında konuşan Şube Başkanımız Xxxxxxx Xxxxx, ekonomik kriz ortamında, artan fiyatlar ve hayat pahalılığı nedeniyle yaşam şartları zorlaşan emekçilerin, yılsonuna doğru giderek ağırlaşan bir vergi yüküyle de kar- şı karşıya bulunduklarını bildirdi. SGK primi, işsizlik fonu, gelir vergisi, damga vergisi kesintileri ile ücretlerinin yüzde 42 buçuğunu kaybeden emekçilerin, yılın ikinci yarısında artan vergi kesintisi sebebiyle daha fazla kayba uğradığı- nı belirten Xxxxx, Eylül ayından bu yana asgari ücretlilerin maaşlarında 79 lira azalma olduğunu, asgari ücretli bir iş- çinin ödediği prim, fon ve vergi kesintileri toplamının aylık 729 liraya, yıllık 9 bin liraya ulaştığını ifade etti.
Vergi yükü ücretli çalıąanların sırtında
Bütün vergi yükünün ücretten başka geliri olmayan emek- çilerin sırtına yıkılmasının kabul edilemez olduğun belirten Xxxxx, “Biz ücretli çalışanların aldığı her 100 liranın 60-65 lirası doğrudan ya da dolaylı vergi olarak bizlerden geri alınıyor. İğneden ipliğe, elektrikten doğal gaza, ekmekten tuza, her şeye zam yapılır, açlık ve yoksulluk katlanırken; vergi kesintisini yüzde 15’ten yüzde 20’ye çıkarıp maaşla- rımızı düşüren bu sisteme artık dur demek, bu adaletsizli- ğe karşı ayağa kalkmak kaçınılmaz hale gelmiştir. İşçi ve
emekçilerin taleplerine kulak tıkayan hükümet, zamlar- la beli bükülen emekçilerin vergi dilimi sebebiyle azalan ücretlerine çare bulacağına yeni zam ve vergi paketi an- lamına gelen Yeni Ekonomi Programı açıkladı. Biz işçi ve emekçiler için kazanılmış haklarımızın gaspı, yeni zam ve vergiler anlamına gelen, bu sefalet programına tahammü- lümüz yoktur. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Biz emekçiler bu adaletsizliğe artık yeter diyoruz” dedi.
Vergide adaletin göstergesinin az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması şeklinde olduğunu ancak Türkiye’nin vergi adaletsizliğinde AB ve OECD ülkeleri- ne kıyasla ilk sıralarda olduğunu dile getiren Xxxxx, “Adil, yaşanabilir bir ücret için, vergide adaletsizliğe derhal son verilmeli, adil bir vergi sistemi uygulanmalıdır. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır. Asgari ücret üzerinde ücret alanlar için de asgari ücret tutarı kadar kısım vergiden muaf tutul- malıdır” diye konuştu.
Av. Dr. Xxxxx Xxxxxx/ Selüloz-İą Sendikası Hukuk Müąaviri
1936 yılından beri uygulanagelen ve çalışma yaşamının en önemli kaza- nımlarından olan Kıdem Tazminatı, bugün ‘reform’ adı altında getirilen yasal düzenlemelerle hedef tahta- sına oturtulmuş bulunmakta.
Hükümetin “Yeni Ekonomi Progra- mı Yapısal Dönüşüm Adımları” adı altında açıkladığı pakete göre Kı- dem Tazminatı, bir Fon’a bağlana- cak; kurulacak olan bu Fon, Birey- sel Emeklilik Sigortası ile entegre edilecek.
Selüloz-İş Sendikası Hukuk Müşa- viri Avukat Dr. Xxxxx Xxxxxx, Kıdem Tazminatının hukuksal boyutlarını, Fon’a devredilmesiyle oluşabilecek hak kayıplarını Türk-İş dergisine değerlendirdi.
Av. Dr. Xxxxx Xxxxxx’xxx Türk-İş Dergisi Sayı 414’te yer alan “Kıdem Tazminatı; Fon Yerine Güvence Ge- reksinimi” başlıklı yazısını kısalta- rak yayımlıyoruz. Okurlarımız ya- zının bütününe xxxx://xxx.xxxxxx. xxx.xx/xxxxx/0xXX0x000Xx0.xxx linkinden erişebilirler.
KIDEM TAZMİNATI FONU ÇÖZÜM DEĞİLDİR
1. Türkiye Fon Pratiğinde Baąarılı Olmuą Fon Örneği Yoktur. Fon Yönetiminde Kısa Dönemli Siya- si Yararlar Belirleyici Olacaktır.
Sermaye birikiminin yetersiz, bireysel tasarrufların düşük, vergi gelirlerinin yatırımları karşılamaktan çok uzak olduğu, devletin sosyal harcamaları finanse etmekte zorlandığı koşullarda kaynak yaratmak için uygulanan en önemli araçlardan birisini fonlar oluş- turmaktır.
Yasayla gündeme getirilen fon uygu- lamaları vergi gibi zorunluluk ilkesi- ne dayandırılır. Türkiye de uygulanan fon veya fona benzeri uygulamalara bakıldığında hiçbir zaman fonların ku- ruluş amaçlarına uygun işlemediği, fona para toplanırken verilen sözlerin yerine getirilmediği görülecektir. Ger- çekten de:
• “5.1.1961 yılında 223 sayılı Yatı- rımlar Finansman Fonu Teşkil ve Tasarruf Bonoları İhracı Hakkın- da Kanun satın alınması zorunlu borç senetlerini düzenledi. Yasaya göre, gelir vergisi, kurumlar ver- gisi mükellefleri vergi matrahla- rının yüzde üçü oranında tasarruf bonosu satın almak zorundaydı. Tasarruf bonoları 10 yıl vadeli ve yüzde 6 faizli menkullerdi. Amaç- ları gelir sahiplerini tasarrufa yöneltmekti. Fakat öngörülen Finansman Fonu kurulamadı ve 1967 yılında çıkarılan 930 sayı-
lı kanunla bu fondan vazgeçilip, tasarruf bonosu sistemi Mali Denge Vergisine dönüştürüldü ve 1971’den itibaren tamamen kaldı- rıldı.
• 1970 yılında kamu emekçilerini kapsayan Devlet Memurları Yar- dımlaşma Kurumu (MEYAK) adı altında bir kurum kuruldu. Böy- lece kamu çalışanlarının ücret- lerinin yüzde beşi 10 yıl boyunca kesildi. Ancak bu sistem de başa- rılı olamadı.1982 yılında o döne- me kadar gerçekleşen enflasyon artışının çok altında bir faiz oranı eklenerek MEYAK kesintileri iyice eritildi ve bu şekilde geri ödendi.
• Bir diğer zorunlu tasarruf sistemi Konut Edindirme Yardımı (KEY) idi. KEY kesintileri 1995 yılına ka- dar 9 yıl süreyle devam etti. 1987 ile 1995 arasında işçi ve memuru kapsayan sistem, çalışanlar ko- nut sahibi olamadan 1996 yılında durduruldu. 1999 yılında 588 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hesap- larının Tasfiyesine Dair Kanun Hükmünde Kararname ile Türki- ye Emlak Bankası hesaplarında bulunan KEY kesintilerinin pa- rasal miktarı değerindeki gayri- menkul, Emlak Gayrimenkul Ya- tırım Ortaklığına devredildi. Sonuç ise çalışanlar açısından beklenil- diği gibi gerçekleşmedi ve fonda biriken paralar eridi.
• 1988 yılında ise Zorunlu Tasarruf Fonu kuruldu. 3417 sayılı Çalışan- ların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilme- sine Dair Kanun “zorunlu tasarruf fonu” adı altında çalışanlardan tasarruf kesintisini yapılmasını ve bu tasarrufların nemalandırılarak çalışanları birikime teşvik etme- yi amaçlıyordu. Tasarrufa Teşvik Fonu’nda yüzde iki işçi yüzde üç işveren kesintisi yapıldı. Fakat tasarrufa yönlendirme içerikli bu sistem de başarısız oldu. 2003 yı- lında çıkarılan 4853 sayılı Çalışan- ların Tasarruflarının Teşvik He- sabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun ile hesapta biriken paralar tasfiye edildi. Zorunlu tasarruf hesap- larında biriken paralar da düşük faizle nemalandırılmış, oldu. Böy- lece devlet bağımlı çalışanlardan ucuza borçlanmış, oldu.”1
1 DİSK AR Soru ve Yanıtlarla Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemli (BES) Raporu Eylül 2016
Çok önemli bir diğer fon uygulaması pratiği işsizlik sigortası fonudur. İş- sizlik Sigortası Fonu Bülteninin Nisan 2019 sayısına göre, “İşsizlik Sigortası Fonunun 2019 yılı Nisan ayı getirisi
%1,04 olmuştur. Xxxx - Nisan 2019 döneminde ise Fon getirisi %4,23 ola- rak gerçekleşmiştir. Fonun son bir yıl- lık getirisi %11,83 olmuştur.” Aynı bül- tende verilen rakamlara göre de Fon getirisinin %4,23 olduğu Xxxx - Nisan 2019 döneminde Yurt içi ÜFE artış oranı %5,8 olarak gerçekleşmiş, Ma- yıs 0000- Xxxxx 2019 arası fon getirisi
%11,83 olurken Yurt içi ÜFE artış oranı
%30,12 olmuş ve fon zarar etmiştir.
Görüldüğü gibi fonun siyasi etkilere açık olması, SGK, işsizlik sigortası ör- neğinde yaşandığı gibi siyasetçilerin günü kurtarma çabalarıyla kolaylıkla, kısa vadeli siyasi yararları önceleye- rek fonu yönlendirmeleri, kısaca fo- nun kötü yönetilmesi nedeniyle işçiler bedel ödemek zorunda kalacaktır.
2. Kıdem Tazminatı Fonu Kaynak Yetersizliği Yaąayan Her Hükü- met tarafından Gündeme Geti- rilmiątir
Kıdem tazminatı kurumu gibi kıdem tazminatı fonu tartışmaları da yeni de- ğildir. 1954 yılında toplanan 2. Çalışma Meclisinde “kıdem hakkına tekabül eden karşılıkların işyerlerinde ayrı bir fon halinde veya karşılıkların umumi bir fonda toplanması imkânlarının Ça- lışma Bakanlığınca araştırılması ka- rarlaştırılmıştır”.2 1962 yılında yapılan 3.Çalışma Meclisinde kıdem tazmina- tının fona bağlanması görüşü tartışıl- mıştır.3 1976 yılında “Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı Taslağı” hazır- lanmasına rağmen yasalaşamamıştır. Aynı taslak 1978 yılında iş güvencesi yasa tasarısı ile birlikte yeniden gün- deme getirilmiş, 1980 ve 1982 yılların- da yine iş güvencesi ile birlikte fon tar- tışmaları yapılmış, çalışma meclisleri fon kurulmasını sürekli gündemlerine almışlardır.4857 sayılı yasanın geçici 6.
2 Xxxx Xxxxx “Dünyada ve Türkiye’de Kıdem Taz- minatı Uygulamaları” İktisat dergisi, Xxxx- Mart 2015, Sayı 530, s. 33
3 Xxxxx Xxxxx, “Kıdem Tazminatı Fonu Kanun
maddesindeki hüküm nedeniyle yeni- den kıdem tazminatı fonu tartışılmaya başlanmıştır. Tüm bu tartışmalarda fon kurulmasının gerekliliği; işçinin kıdem tazminatı hakkını güvence al- tına almak, işletmeleri altından kalk- makta zorlanacakları kıdem tazminatı yükünden kurtarmak ve fon da biriken parayla ekonomiye kaynak sağlamak gerekçelerine dayandırılmıştır.4
Kıdem tazminatının fona devri AK Parti döneminde iki biçimde kamuo- yunda tartışılmıştır. 2013 yılına kadar AK Parti kamuoyuna hazırladığı tasarı veya taslakları sunup tartıştırmıştır. 2013 yılına kadar bu şekilde somut dört belge açıklayan AK parti 2013 yılında sadece bir cümleyle konuyu gündeme getirmekte, somut bir bel- ge olmadan kıdem tazminatının fona devri tartışması yaptırmaktadır.
Birinci taslak, 2004 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Xxxxx Xxxxx- xxxxxx tarafından 9. Çalışma Mecli- si’ne sunulan metindir.
İkinci taslak, 2008 yılı Şubat-Mart ay- larında tartışmaya açılan “İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapıl- ması Hakkında Kanun Tasarısı Tas- lağı” veya daha yaygın bilinen adıyla İstihdam Paketi içindeki bir bölümdür.
Üçüncü metin, 2012 yılında Çalış- ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Xxxxx Xxxxx’xx dışında, Xxx Xxxxxxx, Xxxxx Xxxxxxxx ve Maliye Bakanı Xxxxxx Xxxxxx tarafından, TOBB’un yönlen- dirmesiyle hazırlandığı ileri sürülen “Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı”dır.
Dördüncü metin ise 2013 yılı Ekim ayında taraflara iletilen ve bir önceki metinle büyük ölçüde örtüşen “Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı”dır.
Hazırlanan taslaklarda fonu gerekçe- lendirme biçimleri de genellikle ben- zer sözcüklerle dile getirilmiştir. AK Parti döneminde hazırlanan ilk tasla- ğı kamuoyuna sunan ve 2006 yılında kıdem tazminatı fonu kurulması için çalışmalara başlayacağını belirten dönemin Çalışma ve Xxxxxx Xxxxx- lik Bakanı Xxxxx Xxxxxxxxxxx kıdem
tazminatı fonunu işçilerin alacaklarını almakta yaşadıkları güçlükle açıkla- mıştır.
Kıdem tazminatının fona bağlanma- sını 26-27 Eylül 2013 yılında toplanan Çalışma Meclisinin gündemine aldıra- rak tartıştıran Çalışma Bakanı Xxxxx Xxxxx’xx “Çalışma Meclisi Hazırlık Top- lantısı Raporu” önsözünde kıdem taz- minatının fona devri konusunda 2006 yılındaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanında çok da farklı düşünmediği görülmektedir.
Kıdem tazminatının fona devrine iliş- kin bu görüşlerin ortak noktasını kı- dem tazminatının işçiler açısından gü- vencesiz bir alacak olduğu, işletmeler açısından ise ciddi bir yük oluşturduğu tezi oluşturmaktadır.
3. Kıdem Tazminatının Fona Devri Kıdem Tazminatının Yarı Yarıya Azalması Demektir.
Kıdem tazminatına esas ücret işçinin fesih tarihindeki son giydirilmiş 30 günlük brüt ücretidir. İşçinin fondan aynı ücreti alabilmesi için fona yatırıl- ması gereken prim oranı %8,3’tür. Ka- muoyuna sunulan taslaklarda işveren için öngörülen prim oranı ise 2004 taslağında %3’tür. 2013 taslağında ise oran belirtilmemiştir. Yüze 3’lük bir primle fondan hesaplanacak kıdem tazminatı matematiksel olarak kıdem tazminatına esas ücretin yarı yarıya azalması hatta 14 günlük ücrete düş- mesi anlamına gelmektedir.
Fon öngördüğü prim oranıyla ken- di içerisinde tutarlı da değildir. Prim oranlarını %8,3’ün altına düşürdü- ğünde kıdem tazminatını bugünkü tutarından daha aşağı çekmiş ola- caktır. Tam aksini yapıp prim oranla- rını %8,3’ün üzerine çıkardığında ise işverenlerin maliyetlerini arttırmış olacaktır5. Dolayısıyla hem işverenle-
5 Xxx Xxxxx Xxxxxxxx/ Xxx İhsan Xxxxx Xxx/ Xxxxxxx Xxxxxx, “Türkiye’de ve Dünyada Kı- dem Tazminatı Fonu”, Xxxxxxxx Xxxxxxx Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakül- tesi Dergisi[^Y.2016, C.21, S.4, s. 1161 “ Kı- dem tazminatı fon çalışmalarında en önemli sorun prim ödemelerinin ne kadar olacağı konusudur. Primin düzeyi firmaların işgücü
Tasarısı Taslağı Konusunda Bazı Düşünce- maliyetini azaltacak kadar düşük tutulmalı,
ler” TÜHIS İş Hukuku ve İktisat Dergisi Cilt: 21 Sayı: 2 - 3Kasım 2007 / Şubat 2008, s.32
4 Xxx Xxx Xxxx, “Türk İş Hukukunda Kıdem Taz- minatı Fonu Tartışmaları”, www. XXXXX.xxx
bununla beraber çalışanların da beklentileri- ne cevap verecek makul bir düzeyde tutul-
rin maliyetlerini azaltıp hem de kıdem tazminatı tutarını aşağı çekmemek fon sisteminde olanaklı değildir. İşve- renlerin maliyetlerini arttırmayı asla akla getiremeyeceklerine göre fonu savunanların amacının kıdem tazmi- natı tutarlarını güvence gerekçesiyle aşağıya çekmek olduğu açıktır.
Diğer yandan fon tasarıları, giydiril- miş ücreti değil işçinin çıplak ücretini esas almaktadır. Kıdem tazminatına esas ücret sadece gün olarak değil bu yolla miktar olarak da düşürülecek- tir. Ayrıca, fona devirden sonra kıdem tazminatı hesabında son ücret esas alınmayacak son bir yıl içindeki ücret- lerin ortalaması esas alınacak, kıdem tazminatına esas ücret bir de bu yön- temle düşürülecektir.
Kıdem tazminatının fona devri ile bir- likte kıdem tazminatı işveren bağlantısı kopmuş olacağından, kıdem tazmina- tına esas gün sayısının iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleriyle arttırıl- masının önü de kapanmış olacaktır.
4. Kıdem Tazminatının Fona Dev- ri İą Güvencesinin Zayıflaması Demektir.
Kıdem tazminatının uygulamada ikili işlevi vardır. Bir yandan işverenlerin tazminatsız işten çıkartırım tehdidi üzerinden işçilerin kontrolünün sağ- lanmasına hizmet ederken, diğer yandan da işten çıkartmanın maliye- tini arttırarak iş güvencesine hizmet etmektedir. Bu anlamda kıdem taz- minatının iş güvencesi işlevi de vardır. Fona devirle birlikte kıdem tazminatı- nın iş güvencesi etkisi ortadan kalka- cak, işveren maliyet kaygısı yaşama- dan işçi çıkarabilecek hale gelecektir.
5. Fon Prim Tahsili Baąlı Baąına Bir Sorun Haline Gelecek Fona Primlerin Yatırılmaması Halin- de İąçiler Hiç Kıdem Tazminatı Alamama Riski İle Karąı Karąı- ya Kalacaklardır.
Bugüne kadar uygulanan fon örnekle- rinde, işverenlerin işçiden kestikleri ve fona yatırmaları gereken primleri ya-
tırmadıkları, bu nedenle işçilerin Ko- nut Edindirme Fonundan ve Zorunlu Tasarruf Fonunundun yararlanama- dıkları, bir dizi davalarla boğuşmak zorunda kaldıkları görülmüştür. Üste- lik fona para aktarmayan kuruluşların başını belediyeler gibi kamu kuruluş- ları çekmiştir. Fona işçinin ücretinin yüzdesi olarak prim kesileceğinden çift bordronun neredeyse bir hak ola- rak görüldüğü çalışma yaşamında gerçek ücret üzerinden primlerin yatı- rılması istisna haline gelecektir.
Bugün açtığı davalarla gerçek ücretini en azından emsal ücret araştırmasıyla kanıtlayabilen işçiler, fona devir halin- de çok büyük bir olasılıkla işverenin bildirdiği ücretin aksini yazılı delille (SGK primlerinde olduğu gibi) kanıtla- mak zorunda kalacaklardır.
Nitekim SGK’nun resmi internet site- sinde kayıt dışı istihdam, “sosyal gü- venlik açısından “niteliği itibariyle ya- sal işlerde çalışarak istihdama katılan kişilerin, çalışmalarının gün veya üc- ret olarak ilgili kamu kurum ve kuru- luşlarına hiç bildirilmemesi ya da ek- sik bildirilmesi” olarak tanımlanabilir” denilmektedir. SGK’na göre “3 türlü kayıt dışı çalışma söz konusudur: Ça- lışanların Sosyal Güvenlik Kurumuna hiç bildirilmemesi,- Çalışma gün sayı- larının eksik bildirilmesi, - Sigorta pri- mine esas kazanç tutarlarının eksik bildirilmesidir”6 Kurum bu yasa dışı durumu tespit etmekte ancak ortadan kaldıramamaktadır. Benzer bir duru- mun fon için geçerli olmayacağını dü- şünmemizi gerektirecek hiçbir somut olgu yoktur. Dolayısıyla kıdem tazmi- natının fona devri ile birlikte kayıt dışı çalışanlar kıdem tazminatı hakkından yoksun kalacaklardır.
6. Kıdem tazminatını Hak Edią Ko- ąulları Ağırlaąacak Kapsam da- ralacaktır.
Kıdem tazminatının fona devri ile bir- likte, belirli süre prim ödeme halinde, emeklilik ve ölüm hallerinde kıdem tazminatı ödenecektir. Prim ödeme
sona erdirenler kıdem tazminatı alamayacaktır.
• Askerlik nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirenler kıdem tazminatı alamayacaktır.
• Sağlık nedenleriyle iş sözleşme- sini sona erdirenler kıdem tazmi- natı alamayacaktır.
• On yıl, on beş yıl prim ödeme süre- si, mevsimlik çalışan işçilerde iki katına yirmi 30 yıla çıkacaktır.
• Sık sık iş değiştirmek ara vermek zorunda kalan işçiler, inşaat sek- töründe çalışanlar prim ödeme süresini doldurmakta zorlanacak bu süre onlar içinde katlanacaktır.
İşverenin primleri yatırmadan iflas et- mesi, Bireysel Emeklilik Şirketleriyle fonun ilişkilendirilmesinde şirketin iflas etmesi hallerinde fon, kıdem taz- minatına hiçbir fazladan güvence ge- tirmeyecektir.
III-KIDEM TAZMİNATLARINA FONLA GÜVENCE GETİRİLMESİ OLANAKLI DEĞİLDİR
Kıdem tazminatının hukuki niteliğini nasıl tanımlarsanız tanımlayın, kıdem tazminatı işçinin geleceğine yapmış olduğu bir yatırımdır. İşverenlerin ise kıdem tazminatı ödememek için, uygulamadaki deyimle kıdem sıfır- laması yapmak için onlarca yöntem geliştirdikleri yargıya yansıyan uyuş- mazlıklarla gün yüzüne çıkmıştır. İş- çinin çalıştığı işyerinin devri, işverenin sık sık ticari unvanını değiştirmesi, iş- çiden istifa belgesi alınarak girdi çıktı yapılması, genellikle fesihten sonra tutulan tutanaklarla haklı fesih ne- denleri yaratarak ödemeden kaçınma, işçinin istifaya zorlanması sık görülen yöntemlerdendir.
Özellikle kıdemli işçilerde işverenin haklı fesih nedeni yaratarak işten çı- kartma korkusu, kıdem tazminatını yakmamak için her türlü çileye kat- lanma tavırları sık görülen durumlar- dır. Öte yandan özellikle iflas ve aciz hallerinde kıdem tazminatı neredeyse
süresi taslaklarda değişik olarak be-
hiçbir güvenceye sahip değildir.
malıdır. Bugün ödenmekte olan oran %8,3 lük bir orandır. İşverenlerin işgücü maliyeti- nin azalması için aylık fona yatıracağı oranın
lirlense de en az 10 yıldır. Bu süre dol- madan;
• Evlilik nedeniyle iş sözleşmesini
Onuncu Çalışma Meclisi Hazırlık Top- lantısı Raporu da kıdem tazminatının güvencesinin olmadığını, kıdem taz-
%8,3 ten daha az olması durumu çalışanlar açısından mevcut haklarının daha kötüye git- 6 SGK, Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Partalı, mesi olarak görülmektedir”. xxxx://xxx.xxx.xxx.xx/ İn.T. 03.01.2014
minatını hak etmiş olduğu halde ala- bilen işçi sayısının çok düşük olduğu- nu ortaya koymuştur. Rapora göre,
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) veri- leri incelendiğinde, 2011 yılı içinde Ku- ruma yaklaşık 12,5 milyon işten çıkış bildirgesi verilmiş ve bunların sadece yüzde 10’u kıdem tazminatına hak ka- zanılabilecek şekilde hazırlanmıştır.
Yine SGK 2011 yılı verilerine göre 11,7 Milyon kayıtlı işçinin 5,5 Milyon’u bir yıldan daha az bir süredir aynı iş ye- rinde çalışmaktadır.
2011 ve 2012 yıllarında Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerince sonuç- landırılan kıdem tazminatı ile ilgili işçi şikâyetlerinin toplam işçi şikâyetleri içindeki payı sırasıyla yüzde 42,4 ve yüzde 32,3 olarak gerçekleşmiştir.
Yapılan bir diğer araştırmaya göre; (Xxxxx, vd., 2012:132-165):
Araştırmanın örneklem grubunu oluşturan ve işine son verildikten son- ra işsizlik sigortasına başvuran 292 kişinin yüzde 42,5’inin en son çalıştığı işyerinden kıdem tazminatının tama- mını aldığı, yüzde 3,4’ünün bir kısmını aldığını, yüzde 53,4’ünün alamadığı görülmüştür.
İmalat sektöründe çalışan işçilerin yüzde 59,2’si, hizmetler sektöründe çalışan işçilerin yüzde 58,2 si ve inşa- at sektöründe çalışan işçilerin yüzde 71,4’ü kıdem tazminatlarını alama- maktadır.
Kıdem tazminatını alamayan işçilerin yüzde 34’ü istifa etmiş, yüzde 17’ si
sözleşmeyi haklı nedenle feshetmiş, yüzde 7’sinin sözleşmesi ise işveren tarafından haklı nedenle feshedilmiş- tir. İstifa eden işçilerin yüzde 33,3’ü, işveren tarafından haklı nedenle işten çıkarılan işçilerin yüzde 44,4’ü kıdem tazminatının tamamını ya da bir kısmı- nı almışken, haklı nedenle sözleşme- sini fesheden işçilerin yüzde 64,1’i, as- kere giden erkek işçilerin yüzde 12,5’i kıdem tazminatını alamamaktadır.
İşçilerin yüzde 62,5’i kıdem tazminatı konusunda işverenleri ile bir uyuş- mazlık yaşamadıklarını, geri kalanı ise kısmen veya tamamen sorun ya- şadıklarını ifade etmişlerdir. Kıdem tazminatı konusunda işverenleri ile sorun yaşayan işçilerin yarıya yakını iş mahkemelerinde dava açmış, yüz- de 33,8’i ise hiçbir şey yapmamış ve yalnızca yüzde 3’ü Bakanlığımıza baş- vurmuştur.
Kıdem tazminatını alamayan işçilere, işverenleri neden şikâyet etmedikleri sorulduğunda işçilerin;
• yüzde 45,7’sinin işvereni şikayet etmek istemediği,
• yüzde 10,9’unun nereye, nasıl baş- vuracağını bilmediği,
• yüzde 4,3’ünün avukata danışmak için para bulamadığı,
• yüzde 2,2’sinin işvereninin kendisi- ne alacağı kalmadığına dair ibra- name imzalattığı görülmüştür.
Bazı işverenler, işçinin bir yıllık kıde- me sahip olmaması amacıyla farklı uygulamalara tevessül etmektedir. Her ne kadar İş Kanununun 11 inci maddesinde getirilen düzenleme ile belirli süreli iş sözleşmelerinin esas- lı bir neden olmadan birden fazla üst üste yapılamayacağı ve aksi halde iş sözleşmesinin başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edileceği hüküm altına alınmışsa da uygulamada uzun yıllar süren yargılama süreçleri nede- niyle işçilerimizin bu konuda mağdur oldukları da bir gerçektir.
Aynı şekilde bazı işverenlerimizin kı- dem tazminatı ödememek amacıyla iş sözleşmesini kıdem tazminatına hak kazanamayacak şekilde sona erdirdiği, işçiyi istifa etmeye veya ibra- name vermeye zorladığı da Bakanlığı- mızca malumdur. Her ne kadar yargı kararları bu girişimlerin önünü kapat- mışsa da işçinin çoğu zaman mahke- meye başvurmaya gerek duymaması veya başvursa dahi uzun yargılama süreleri nedeni ile hak kaybına uğra- dığı açıktır”7
Rapordaki veriler yıllardır dile getir- meye çalıştığımız işçi alacaklarının, bu alacaklar içerisinde de kıdem tazmi- natı alacağının güvencesinin olmadı- ğını göstermesi açısından çarpıcıdır.8 Dolayısıyla fon yasası çıkartılmasının gerekçelerinden birisi olarak ifade edilen kıdem tazminatına güvence getirme gerekliliği bizimde katıldığı- mız bir saptamadır.
Fon tasarısının güvence getirece- ğim iddiasıyla yola çıkıp kıdem taz- minatının hak ediş koşullarını geriye götürmesini güvence kavramıyla bağdaştırmak olanaklı değildir. Fon tasarısına göre kıdem tazminatını ilk kez alacaklar için “en az on yıl/on beş yıl sigortalılık süresini doldurmaları ve adlarına en az 3600 prim ödeme gün sayısı tahakkuk ettirilmesi” zorunlu- dur. Hükmün açık anlatımına göre 15
7 ÇSGB, Çalışma Meclisi Hazırlık Toplantısı Ra- poru, Ankara 2013, s. 38,39
8 İşçi alacaklarının Güvencesizliğine ilişkin Bkz. Xxxxx Xxxxxx, “İşverenin Aciz Hali İflas İşye- rinin Kapatılması İşyeri Devirleri ve Toplu İşten Çıkartmalar”, İş Hukukuna İlişkin So- runlar ve Çözüm Önerileri, Galatasaray Üni- versitesi Yayınları, İstanbul 1998, ss.66-93
yıl kesintisiz çalışıp, hiç prim eksiği olmadan 3600 gün prim yatırmamış olanlar kıdem tazminatı hak edeme- yecektir.
Fon tasarısına göre her şey yasala- ra uygun gitse işverenler prim öde- me yükümlüklerini geciktirmeksizin yerine getirseler, bir işçi 10 yıl-15 yıl kesintisiz çalışmadan kıdem tazmi- natı alamayacaktır. İkinci kez alması için beş yıl daha kesintisiz çalışması zorunludur. Geriye emeklilik ve ölüm kalmaktadır. Kıdem tazminatının hak ediş koşullarını bu denli ağırlaştırmayı güvence olarak sunmak gerçekten de cüretkar bir savdır.
Tüm bu sakıncalar, on yıllık-on beş yıllık çalışmasını tamamlayıp kıdem tazminatını aldıktan sonra çalışma- larını sürdürenlerin ikinci kez kıdem tazminatı almaya çalışmalarında da yaşanacaktır. İkinci kez kıdem tazmi- natı alabilmek içinde 1800 gün prim yatırılmış olması gerekmektedir. 1800 gün prim koşulu ise beş yıl kesintisiz çalışmaya denk gelmektedir.
Kıdem tazminatı alabilmek için geriye emeklilik, ölüm kalmaktadır. Fon ayrı- ca konut edinme halinde hesaplarında birikenin yarısını alma hakkı vermek- tedir. Fonun sağlıklı çalışıp çalışmadığı tartışmalarına hiç değinmeden, fon tasarısında yer alan işçinin şirketten bilgi alacağı, alacağı bilgi doğrultu- sunda kıdem tazminatı fonuna yatı- rılan tutarların nasıl değerlendireceği konusunda şirketi yönlendireceği gibi fantezilere ilişkin hiçbir şey söyleme- sek dahi fon tasarısı ile özünde kıdem tazminatının ulaşılamayacak bir hak haline dönüştürüldüğünü saptamak gerekmektedir.
Bir diğer önemli nokta ise işçi alacak- larının Türk Hukukunda genel olarak güvencesinin bulunmadığı gerçeği- dir. Örneğin Ticaret Kanununda gemi alacağı unutulmamıştır. Gemi alacağı ayni bir alacak olarak düzenlene- rek güvence altına alınmıştır. Rehin- le menkul mal verenlerin alacakları güvence altına alınmıştır. Bankaların alacakları ipotekle koruma altına alın- mıştır. Finansal kiralama şirketlerinin özel kanunları vardır. Finansal kira- lama Kanunu ile alacakları güven- cededir. Kamu alacakları, Kamu ala- caklarının tahsili hakkındaki kanunla
güvence altına alınmıştır. Örnekleri çoğaltmak olanaklıdır. Tek güvencesiz alacak işçi alacaklarıdır demek abartı olmayacaktır.
Bu nedenle tekrarlayalım ki işçi ala- caklarının konumuz özelinde de kı- dem tazminatlarının güvence altına alınması bir zorunluluktur. Kıdem tazminatı ücret niteliğinde kabul edil- mediğinden 818 sayılı Borçlar yasa- sının 346, Yeni Borçlar yasasının 436. maddesindeki kısmi güvence kapsa- mına girmediği gibi, işverenin ödeme aczine düşmesi durumunda işçinin ücretine güvence getirmek için 4857 sayılı yasanın 33. maddesiyle oluştu- rulan ücret garanti fonu kapsamına da girmemektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 1992 yılında kabul etmiş olduğu 173 sayılı “işverenin ödeme güçlüğü ha- linde işçi alacaklarının korunmasına ilişkin sözleşmeyle” işçi alacaklarına güvence getirmenin yollarını belirle- meye çalışırken, korunması gereken işçi alacaklarının arasında kıdem taz- minatının da bulunduğunu “İşçilerin hizmet ilişkilerinin sona ermesi nede- niyle hak ettikleri tazminatı da kapsar” sözleriyle vurgulamıştır.
Türkiye’nin henüz onaylamadığı ILO 173 sayılı Sözleşmenin II. Bölümüne göre “ bir işverenin ödeme güçlüğü halinde, işçilerin çalışmalarından do- ğan alacakların payları ödenmeden önce verilmek suretiyle işçi alacak- ları öncelikle korunur” Sözleşmenin detayına girmeden belirtmeliyiz ki sözleşme işçi alacaklarının ya devlet alacakları dahil tüm alacaklardan ön- celikli sıraya alınması ve işverenin mal varlığından öncelikle işçi alacaklarının ödenmesini kabul eden bir sistemle ya da “ işçilerin istihdam ilişkileri se- bebiyle işverenden olan alacaklarının ödenmesinin işveren tarafından öde- me güçlüğü nedeniyle yapılmaması halinde “ alacağın bir garanti kuru- munca üstlenmesi” esasını benimse- miştir.
Bu nedenle sorunun kıdem tazminatı fonu yerine “Kıdem Tazminatı Garanti Fonu” oluşturularak çözülmesi gerek- tiği görüşü dile getirilmiştir.9
9 Xxxxx Xxxx, “Kıdem Tazminatı Konusunda Bir Öneri”, İNTES, Mart -Nisan 2006 sayı 94 s.53
Dolayısıyla kıdem tazminatına gü- vence getirilmek isteniyorsa kıdem tazminatı hakkını sınırlamaya gerek yoktur. Yapılacak yasal düzenlemeyle ILO 173 sayılı sözleşmenin çizdiği çer- çevede kıdem tazminatına güvence getirilebilir.
IV. KIDEM TAZMİNATI –İŞ GÜVENCESİ –İŞSİZLİK SİGORTASI
Kıdem tazminatı fonu tasarısını savu- nanların getirmiş olduğu gerekçeler- den bir tanesini de Kıdem Tazminatı- nın iş güvencesi ve işsizlik sigortasının karşılığı olduğu, bu iki kurumun bu- lunduğu AB ülkelerinde ayrıca kıdem tazminatı kurumuna yer verilmediği, bu haliyle kıdem tazminatının işlet- melerin altından kalkamadığı bir yük haline geldiği savları oluşturmaktadır. Öncelikle belirtelim ki kıdem tazmi- natı ve işsizlik sigortasının bir arada bulunmasına engel bir durum yoktur. Nitekim Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine dayanılarak, “kıdem tazminatını ve iş güvencesini birlikte uygulayan 21 (%28) ülke”10 bulunduğu belirtilmiştir. Aynı “Araştırma kapsa- mındaki 12 (%17) ülkede bir çalışanın işten çıkartılması durumunda, kıdem tazminatı, iş güvencesi ve işsizlik Si- gortası alma hakkı bulunmaktadır”.11
Tasarı da kıdem tazminatını, işçinin yaşlılık aylığı almak için işten ayrılma- sı ya da işten çıkartılan işçinin yaşlılık aylığı almayı hak etmesi veya 15 yıl fona prim ödeme koşulu ile ölüm ha- linde hak sahiplerine ödenen bir tutar haline getirerek niteliğini değiştirmiş, kıdem tazminatını bir tür emekli ikra- miyesine dönüştürmüştür.
Hemen belirtelim ki ülkemizde 4857 sayılı yasayla getirilen iş güvencesi- ne en azından ILO 158 anlamında bir iş güvencesi demek olanaklı değildir. İşe iadeyi işverenin insafına terk eden, çalışanların sadece %10 unu kapsa- yabilen bir sisteme ne denli iş güven- cesi denilebilir, bu tartışmayı bir tarafa bırakıp iş güvencesinin var olduğunu kabul etsek dahi; İşyeri ile ilgili geçerli bir sebebe dayanan işveren her za-
10 Xxxxxx Xxxxx, “Ülke Örnekleri İle Kıdem Taz- minatı Uygulamalarına Genel Bir Bakış”, Kı- dem Tazminatı, Xxxx Xxxxxxxx, 2011, Editörler, xxxxx Xxxxx/Xxxxxx Xxxxx, Ankara, 2011,
11 Xxxxxx Xxxxx, a. g. e. s. 74
man işçi çıkarabilecektir. Türkiye’nin sık sık krizlere giren ekonomik ya- pısı göz önüne alındığında bu geçerli sebep her an mevcuttur. İşçi işini ne kadar iyi yaparsa yapsın, ekonomik zorluk, teknolojik gelişmeler gibi ta- mamen kendi dışında gerçekleşen sebepler ile işsiz kalabilecektir. Ça- lışanlar, bu gün olduğu gibi yarın da kendilerinden kaynaklanmayan se- bepler ile işsiz kaldıklarında bir de kı- dem tazminatını alamazlar ise, diğer bir ifade ile, 15 yıl prim ödenmemiş olduğu için fondan kıdem tazminatını, işletme gereklerinden doğan geçerli fesihlerde de geçersiz fesih tazminatı- nı alamadıkları takdirde karşı-karşıya kalacakları geçim sıkıntısına, asgari ücretin brüt tutarının %40 nı aşmayan ve en çok 10 ay süre ile alacakları iş- sizlik ödeneği ilaç olamayacaktır.
Kıdem tazminatının işsizlik sigortası ile bağdaşmayacağı iddiası ILO 158 sayılı sözleşme hükümleri ile de xxxxx- mektedir. Hizmet İlişkisine Son Veril- mesi Hakkında 158 sayılı “Sözleşme- nin 12. maddesinin 1-a bendi “hizmet ilişkisine son verilen bir işçiye doğru- dan işveren tarafından veya işverenle- rin katkısıyla oluşturulmuş bir fondan ödenecek kıdem tazminatı” demek suretiyle çalışırken işine son verilen işçiye bir kıdem tazminatı ödenme- sini emredici nitelikte düzenlemiştir. Bu düzenlemenin lafzından anlaşılan işine son verilen işçiye, şartları var- sa, kıdem tazminatı iş sözleşmesini sonlandırma anında ödenecektir. Aynı Sözleşmenin 12/1-b ve c maddeleri de kıdem tazminatı ve işsizlik sigorta- sının birlikte var olabileceğini öngör- mektedir”12
AB ile karşılaştırmanın sadece iş gü- vencesi ve kıdem tazminatı boyutuyla sınırlı bir şekilde yapılması da doğru bir tutum değildir. Eğer bir karşılaştır- ma yapılacaksa AB ülkeleri düzeyinde asgari ücret, sosyal yardımlar, sosyal güvence, yaşlılık aylığı, elbette ki sen- dikal haklar ve özgür toplu pazarlık bütünlüğü içerisinde bir karşılaştır- manın yapılması gerekmektedir.
V. DÜNYADA KIDEM TAZMİNATI UYGULAMALARI
İşveren ve hükümet tarafından sık sık kıdem tazminatının dünyada çok sınır-
12 Xxxxx, a. g. e. s. 33
lı bir uygulama alanı bulunduğu tezi ortaya atılmaktadır. Oysa:
“Dünya Bankası tarafından yayınla- nan bir araştırmaya göre 183 ülke- nin 152’sinde (yüzde 83) zorunlu ve 18’inde (yüzde 10) yarı zorunlu (toplu sözleşmeler yoluyla) kıdem tazmi- natları uygulaması varken sadece 13 ülkede (yüzde 7) ikisine de rast- lanmamaktadır. 22 ülkede ise hem zorunlu hem de toplu sözleşmeler yoluyla kıdem tazminatı uygulaması söz konusudur. Yüksek gelir grubuna sahip ülkelerde yüzde 70 oranında zo- runlu kıdem tazminatı uygulamasına rastlanırken yüzde yüz oranında top- lu sözleşmeler yoluyla kıdem tazmi- natı uygulamasına rastlanmaktadır. Düşük gelir grubuna sahip ülkelerde ise oldukça yüksek oranlı (yüzde 95) zorunlu kıdem tazminatı uygulaması görülmektedir. Orta üst gelir grubu ülkelerinde de yüksek oranda zorunlu kıdem tazminatı uygulaması görül- mektedir”.13
Dünyada kıdem tazminatı uygula- malarının değişiklik gösterdiği, kimi ülkelerde feshin şekline bağlı olmak- sızın her durumda kıdem tazminatının ödendiği, kimi ülkelerde, feshin şekli- ne bağlı olarak belirli fesih hallerinde ödendiği, kimi ülkelerde ise ekonomik nedenlerle işten çıkarmalarla sınırlı olarak kıdem tazminatı ödendiği gö- rülmektedir. Genel olarak dünyada kıdem tazminatı ödenen halleri ise “işten çıkarmalar, toplu işten çıkart- malar, iflas, iş görmezlik, emeklilik ve işten ayrılma”14 başlıkları altında top- lamının olanaklı olduğu belirtilmiştir.
VI. KIDEM TAZMİNATI VARLIK AMACINA UYGUN BİR ŞEKİLDE YENİDEN DÜZENLENMELİDİR.
Kıdem tazminatının sahibi ne işveren ne devlettir. Kıdem tazminatının tek sahibi çalışarak kıdem tazminatını hak eden işçidir. Kıdem tazminatı işçi- nin ileride ödenmek üzere ötelenmiş ücretidir.
Bu nedenle;
• Kıdem tazminatının sık sık tartışma gündemine alınarak sanki işçilere yapılan bir yardım, bir lütufmuş
gibi ele alınmasına son verecek
13 Xxxxx, x. x. x. x.00
14 Xxxxx, a. g. e. s. 30
düzenlemeler yapılmalıdır.
• Kıdem tazminatının ötelenmiş üc- ret olduğu belirtilerek yasal bir tanımı yapılmalıdır. Ücret olması- na karşın vergiden muaf olduğu açıkça yasada belirtilmelidir.
• Kıdem tazminatına ayni hak sta- tüsü verilmeli, işyeri değişse ma- kinalar devredilse dahi devir alan işverene kıdem tazminatı tutarı kadar borç geçeceği hüküm altı- na alınmalıdır.
• Kıdem tazminatı tavanı kaldırılma- lıdır.
• Kıdem tazminatı ödemesi feshin şekline bağlı olmaktan çıkartıl- malı, iş sözleşmesi nasıl sona ererse ersin işçinin son giydiril- miş ücreti üzerinden ödenmesi sağlanmalıdır.
• Kıdem tazminatına güvence, ga- ranti fonu üzerinden ya da kıdem tazminatı imtiyazlı alacaklar sı- rasında birinci sıraya konularak getirilmelidir.
• Kıdem tazminatının istenilebilmesi için işverenin aciz hallerinde fesih şartı aranmamalı, işveren teminat gösteremediğinde iş sözleşmesi sona ermemiş olsa dahi aciz ve iflas hallerinde kendiliğinden talep edile- bilir olma statüsü kazandırılmalıdır.
SONUÇ:
Kıdem tazminatı; ücretlerin düşük olduğu, kayıt dışı istihdamın kayıt- lı istihdamı geçtiği, işçilerin %80’nin iş güvencesi kapsamında olmadığı, sendikalaşma oranın her geçen gün düştüğü, sendikaların etkilerini yi- tirdiği, geçici işlerin artıp, kısa süreli çalışmaların olağan çalışma biçimine dönüştüğü, iş gücü piyasasının alt iş- verenlik kurumuyla parçalandığı, özel istihdam bürolarının pıtrak gibi çoğalıp işsizliğin ticaretini yaptığı koşullarda işçilerin ellerinde kalan son haklardan birisidir. Bu hakkın sınırlandırılmaya değil güvenceye gereksinimi vardır. Dolayısıyla ülkemiz gündeminde tartı- şılması gereken kıdem tazminatı fonu değil, kıdem tazminatının güvencesi sorunudur.
Xxxxxx Xxxxxxx /Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi
Sınıf Sendikacılığı Uluslararası Sınıf Dayanıąması ile Buluąunca:
S
TÜMTİS’in Baąarı Hikayesi
xxxxxxxxx 1970’lerin sonundan günümüze uzanan küresel saldırısı karşısında sendikaların savunmaya çekildiği bilinen bir gerçektir. Bu ortamda sendikala-
rın yeniden canlanması için pek çok deneme ve araştırma yapılmaktadır.
Bu yazıda TÜMTİS’in geçtiğimiz on yıldaki atılımını değer- lendirmeye çalışacağım.1 2000’lerin ortasında TÜMTİS, kü- çük ölçekli nakliye firmalarında örgütlü, toplu sözleşmeli üye sayısı 1.500 civarında olan bir sendikaydı. Son on yıldaki atılımıyla sendika dört büyük kargo şirketini örgütlemiş ve toplu sözleşmeli üye sayısını 12.000 bandına taşımıştır. Bu büyüme, sadece ülkemiz ölçeğinde değil, küresel ölçekte
bile hayli çarpıcı ve istisnaidir.
Ülkemizde son yıllarda demokratik kurumlar ve yargı ba- ğımsızlığı ciddi şekilde aşınmıştır. Bu durum, iktidarla yakın ilişkisi olmayan demokratik kitle örgütlerinin faaliyetlerini ciddi şekilde zorlaştırmaktır. TÜMTİS’in bu siyasal iklime rağmen böylesi bir büyüme kaydetmiş olması, başarısının kıymetini daha da arttırmaktadır.
Taąımacılık sektörü
Evvela TÜMTİS’in faaliyet gösterdiği taşımacılık sektörünün genel durumuna değinelim. Taşımacılık sektörü, son otuz yılda çalışma hayatında yaygınlaşan esnek çalışma ilişkile- rinden fazlasıyla nasibini almıştır. Taşeronlaşma, acentelik, kayıt dışı çalışma, kendi hesabına çalışma gibi farklı esnek çalışma yöntemleri pek çok sektörden daha sık görülür. Tür- kiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre sektörde kayıt dışı çalışan işçilerin oranı %20’dir. Bu oran ülke genelinden iki puan yüksektir. Örneğin imalat sanayiinde kayıt dışı işçi ora- nı %15’tir. Öte yandan TÜİK’in verilerinde dış göçle ülkemize gelen kayıt dışı işçilerin sayılmadığını hatırlatalım.
2019 Temmuz verilerine göre taşımacılık sektöründe kayıtlı çalışan işçi sayısı 753 bin, sendikalı işçi sayısı ise 84 bindir. Yani bir başka deyişle kayıtlı işçiler arasında sendikalaşma oranı %11’dir. Bu oran Türkiye genelindeki orandan 3 puan düşüktür. Kayıt dışı çalışan işçileri de kattığımızda taşımacı- lık sektöründeki sendikalaşma oranı %9’lara iner. TÜMTİS’in asıl olarak yüzünü döndüğü özel sektördeki taşımacılık işçi- lerinin sendikalaşma oranı ise %6 civarındadır.
Özetlersek TÜMTİS, esnek çalışma ilişkilerinin Türkiye ge- nelinden daha yaygın olduğu, sendikal örgütlülüğün ise daha zayıf olduğu zorlu bir sektörde faaliyet yürütmektedir.
TÜMTİS’in baąarı hikayesi
TÜMTİS’in dönüşüm hikayesini 2009’dan başlatabiliriz.
1 Bu yazı Türkiye’nin Büyük Dönüşümü isimli derleme kitapta yer alan “Türkiye Sendikal Hareketinde Aykırı Bir Yeniden Canlanma Vakası: TÜMTİS’in Yakın Dönemdeki Atılımı” isimli makalemin bir özetidir.
2007’de sendikanın yönetimine gelen yeni ekip 2009’da Amerikan United Parcel Service (UPS) kargo şirketini ör- gütleme kararı alır. TÜMTİS bu kampanyada bağlı olduğu küresel sendika International Transport Workers’ Federa- tion (ITF) tarafından desteklenir. Uzun bir mücadelenin so- nunda sendika 2011’de UPS’i örgütler ve yaklaşık 2.700 işçi için toplu sözleşme imzalar. UPS ülkemizde bir sendikanın örgütleyebildiği ilk büyük ölçekli kargo firmasıdır. Sendika- nın ikinci büyük başarısı Alman DHL şirketinin örgütlenmesi olur. 2012-2014 yılları arasında yürütülen daha da zorlu bir mücadele sonucunda sendika yaklaşık 2.300 DHL işçisi için toplu sözleşme imzalar. Üçüncü büyük başarı 2019’da gelir. Yargı sürecinin uzaması sebebiyle beş yıla yayılan bir gayret- le TÜMTİS, Aras Kargo’yu örgütler. Bu örgütlenme sonucun- da yaklaşık 4.500 işçi için toplu sözleşme imzalar.
2009-2019 yılları arasında Türkiye’de toplu sözleşmeli ça- lışan işçi sayısı yaklaşık %40 oranında artmıştır. Bu oran TÜMTİS için yaklaşık %550’ye ulaşmaktadır. 2000’lerin so- nunda küçük ve lokal ölçekli bir sendika olan TÜMTİS, bu süre zarfında sektöründeki dünya sendikalarınca tanınan, saygın bir sendika haline gelmiştir. Daha da önemlisi, ciddi bir büyüme potansiyeline sahiptir.
Peki, bunca istisnai bir başarı nasıl mümkün olmuştur? Türkiye ve dünyadaki genel eğilimlerden bu kadar farklı bir sendikal örgütlenme ve büyüme hikayesi nasıl ortaya çıka- bilmiştir?
Meseleyi üç başlıkta açıklamaya çalışacağım.
Sınıf sendikacılığı
Sendikalar üzerine çalışan en önemli bilim insanlarından biri olan Xxxxxxx Xxxxx sendikacılık tarzlarını üç başlıkta gruplandırır. Birincisi piyasa sendikacılığıdır. Piyasa sendi- kacılığı, sendikaları ekonomik çıkar örgütleri olarak görür ve ekonomik kazanımlara odaklanır. İkincisi sivil toplumcu sendikacılıktır. Bu tarz sendikacılık, sendikaları sivil toplu- mun bir parçası olarak görür ve işçilerin toplumdaki sta- tüsünü yükseltmeyi hedefler. Sınıf sendikacılığı ise üçüncü
tarzdır. Sınıf sendikacılığına göre sendikalar, işçi sınıfı ve ser- maye sınıfı arasındaki mücadelenin bir aracıdır. Sendikalar, işçi sınıfının mücadele okullarıdır.
Hyman’a göre diğer iki tarz sendikacılık, sınıf sendikacılı- ğından daha sonra ve ona tepki olarak ortaya çıkmıştır. Sınıf sendikacılığı, işçileri harekete geçirme, onları mücadeleye sevk etme ve kazanımlar elde etme noktalarında daha ba- şarılıdır. Ancak sınıf sendikacılığını uzun vadeli olarak sür- dürebilmek zor ve meşakkatlidir. Bu sebeptendir ki çoğu sendika 20. yüzyıl içerisinde sınıf sendikacılığından uzaklaşıp diğer iki tarza kaymıştır. TÜMTİS sendikası, Xxxxx’xx tanım- ladığı üç tarzdan sınıf sendikacılığı anlayışına daha yakındır. Ülkemizde bu anlayışa yakın az sayıdaki sendikadan biridir.
TÜMTİS liderliği, kendisini sadece çalışma koşullarını değil, tüm ekonomi-politik sistemi dönüştürebilecek bir potansi- yele sahip olan kolektif bir öznenin bir parçası olarak görür. Sendikanın pek çok yöneticisi ve uzmanı sendikacılığı bir iş gibi değil bir dava olarak benimser. Türkiye sendikacılık ortalamasının çok üzerinde bir özveri ve gayretle çalışır. Sendika yöneticilerinin aldıkları ücret, sendika üyelerinin aldığı en yüksek ücret miktarıyla sınırlandırılmıştır. Yönetici ve uzmanların üyelerle iletişimi ve etkileşimi Türkiye ortala- masına göre ileri bir düzeydedir. Yönetici ve uzmanlar örgüt- lenme sırasında işten atılan üyeleriyle aylar süren direnişler yapar. Sendikanın liderleri örgütlenmede stratejik hareket eder. Yani bir yöneticinin güzel ifadesiyle “döke saça” örgüt- lenmezler. Tek bir işyerini hedefleyip sonuç alıncaya kadar oraya odaklanırlar. TÜMTİS bu şekilde üyelerinin özgüvenini ve kolektif güçlerine olan inancını güçlendirir. Sendikal akti- vizmi yaratmak, sürdürmek, yeni üyeler kazanmak ve bun- lar sonucunda somut maddi kazanımlar elde etmek nokta- larında benzerlerine göre daha beceriklidir.
TÜMTİS elbette ki Türkiye’de sınıf sendikacılığını benimse- yen tek sendika değildir. Ülkemizde bu anlayışı bir ölçüde benimseyen en az on beş sendika sayılabilir. Bunların bü- yük çoğunluğu işkolu barajını aşamayan küçük sendikalar olsalar da aralarında TÜMTİS gibi barajı aşan sendikalar da mevcuttur. Geçtiğimiz on yılda bu sendikalardan hiçbiri TÜMTİS’in gösterdiği büyümenin yanına bile yaklaşama- mıştır. Bu farkı bu sendikaların sınıf sendikacılığı idealine göreli yakınlık ve uzaklıkları ile açıklamak mümkün olabi- lir. Ancak bu nüansları karşılaştırmalı bir şekilde incelemek ayrı bir araştırmanın konusudur.
Burada TÜMTİS’in bu özgünlüğünü açıklamak için iki faktö- re daha dikkat çekelim.
Uluslararası sınıf dayanıąması
TÜMTİS yönetiminin 2007’de değiştiğini belirtmiştik. Sınıf sendikacılığını yeniden canlandırmayı savunan, daha büyük bir enerji ve motivasyonla yönetime gelen yeni liderlik he- men başarı elde edemez. Sendikanın UPS örgütlenmesini başarabilmesinde küresel sendika federasyonlarından aldı- ğı destek önemli rol oynar.
Yeni yönetim, iki uluslararası firmada yürüttüğü mücadele sayesinde bağlı olduğu küresel sendika federasyonu ITF ile yakınlaşır. Bu örgütlenmeler başarılı olmaz, ancak bu iş
birliği iki taraf için de umut verici olur. 2009 yazında İstan- bul’da düzenlenen özel bir toplantıda TÜMTİS yönetimi ITF yetkilileriyle bir araya gelir. Ana gündem maddesi büyük ölçekli uluslararası firmalarda örgütlenme olan bu toplan- tı, yakın zamanda başlayacak UPS kampanyasının temelini oluşturur. ITF bu kampanya için maddi destek sağlar. Bunun yanında TÜMTİS’e dev bir şirkette örgütlenmenin ve ulus- lararası bir kampanya yürütmenin gerektirdiği bir dizi özel bilgi ve beceriyi de transfer eder.
Ülkemiz gibi yerel güç kaynaklarının son derece aşındığı ül- kelerdeki sendikalar, uluslararası sınıf hareketinin desteği- ne daha sık başvurmaktadır. UPS kampanyası, bu anlamda Türkiye’deki en parlak ilk örneklerden biridir.
Taąımacılık sektöründeki iąçilerin yapısal gücü
Xxxxxxx Xxxxxx, Emeğin Gücü isimli kitabında 1870’ten 1996’ya dünyadaki işçi eylemlerini inceler. 120 xxxx xxxxx bu dönemde en çok işçi eyleminin gerçekleştiği sektör taşı- macılık sektörüdür. Silver’ın gösterdiği üzere taşıma işçileri görece güçlü bir işyeri pazarlık gücüne sahiptir. Bu konum- larının da etkisiyle kurdukları sendikalar tarih boyunca gö- rece güçlü ve mücadeleci olma eğilimindedir. Sektörde stok mefhumu yoktur. Dağıtım ve toplamanın son derece dakik olması gerekir ve aksamaların maliyeti çok yüksektir. Xxxxxx ayrıca taşımacılık sektöründeki sendikaların uluslararası dayanışma içinde olmalarının daha güçlü bir maddi temeli olduğunu ortaya koyar.
Benzer bir eğilimi ülkemiz üzerine yapılan bir çalışmada da görebiliriz. Osmanlı’daki işçi hareketleri üzerine yaptığı araştırmasında Xxxxx Xxxxxxxx taşımacılık işçilerinin açık ara en çok grev yapan işçi grubu olduğunu ortaya koyar. Demir- yolu ve rıhtım işçileri Osmanlı işçi hareketinin en aktif ve en grevci üyeleridir.
Şüphesiz Silver’ın ve Xxxxxxxx’xx işaret ettiği bu eğilimler tarihsel olgulardır. Taşıma işçilerinin bu gücü ve aktivizmi karşısında sermaye boş durmamış ve 1980’lerden günümüze sistematik bir karşı saldırı örgütlemiştir. İşçileri farklı yöntemlerle par- çalamış, güvencesizleştirmiş ve güçsüzleştirmiştir. Sektörün ülkemizdeki durumunu yukarıda kısaca betimlemiştik. Fakat sermaye hala ve daima işçiye bağımlıdır. Kâr elde edebilmek için işçiye muhtaçtır. Taşımacılık sektöründe işçinin sermaye karşısındaki yapısal gücü pek çok sektöre göre hala daha be- lirgindir. Taşımacılık işçilerinin tüm dünyadaki mücadele mira- sı ve geleneği ortadır. Bu güç ve miras TÜMTİS’in mücadelesini destekleyen bir dip akıntısı olarak varlığını korumaktadır.
Sonuç
TÜMTİS, ülkemiz ve dünya sendikal hareketi içerisinde müca- deleci bir sendikacılık anlayışını somut bir başarı ve büyüme hikayesiyle bir araya getirebilen nadir örneklerden biridir. Mü- cadeleci ve mücadeleyi büyütebilen bir sendikacılığın, geçmişe dair bir nostalji ya da uzak gelecekteki bir ihtimal değil, bugün ve burada mümkün olduğunu gösterir. O güzel umut uğruna mücadelenin bugün, yanı başımızda sürmekte olduğunu orta- ya koyar. O umut, Xxxx Xxxxx’xxx ifadesiyle “modern çağın en güzel umudu, yani eşitlik, özgürlük ve dayanışma ideallerinin birlikte hayata geçebilecekleri umudu”dur. Umut ayaktadır.
Xxxxx Xxxxx /İąçi Sağlığı ve İą Güvenliği Meclisi Üyesi
Sömürünün Başka Bir
Biçimi Göçmen Emeği ve Sendikal Olanaklar
T
Türkiye’de 2019 yılının ilk sekiz ayında iş cinayetlerinde ölen 952 işçinin 00’xx xxxxxx xxxx, xxxxxxxxxx ölen her yüz işçinin 8-9’u göçmen işçilerden oluşuyor. Göçmen işçiler sigortasız, ucuz, dışlayıcı yani tamamen korunmasız koşullarda çalışıyorlar.
ürkiye’ye göç edip / göç etmek zorunda kalıp farklı statülerde çalışan işçiler bulunmakta ya da bulunuyor.
Bu noktada mülteci, şartlı mülteci, göçmen, düzensiz göçmen vb. hukuki kavramlar yanında “misafir” gibi yeni bir kavram da icat edildi. Ancak emek hareketinin yıllardır kul- landığı ve içselleşen bir kavram olarak ‘göçmen işçi’ kavra- mının kullanılması daha doğru bir tanımlama olur. Ancak be- lirtmeliyiz ki günümüz Türkiye’sinde göçmen işçiliğin temel belirleyeni savaşlar sonucu gerçekleşen ‘mültecilik’tir.
Türkiye’de göçmen tanımı 5553 sayılı İskân Kanunu’nda ya- pılmıştır: “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, yer- leşmek amacıyla tek başına veya toplu halde Türkiye’ye gelip bu Kanun gereğince kabul olunanlardır.” Takiben diğer bent- lerde de yapılan diğer göçmen tanımlarının hepsinin başlan- gıcında “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup” ibaresi geçmiştir. Bunun nedenini Türkiye’nin 2000’li yıllara kadar kapalı bir yapıya sahip olması, Cumhuriyet tarihinde 1980’li yılların sonu ve 1990’lı yılların başında yaşanan Bulgaris- tan’dan gelen kalıcı ‘soydaş’, Kuzey Irak’tan gelen geçici göç dışında kabulün ve sınır geçişinin zor olması oluşturmuştur.
Ancak 2000’li yıllarla birlikte Afganistan’da başlayan, Irak’ta devam eden, bölgeyi saran ve son olarak Suriye’de şiddet- lenen savaş süreçleri ile birlikte ülkemize yoğun bir göç yaşanmıştır. Bu göç hareketinin bir kısmı transit olmakla beraber artık kalıcı hale gelen milyonlarca göçmen bu- lunmaktadır. Bu durumun bir yansıması olarak ülkemizde göçmen işçi ölümlerine de sık sık rastlamaktayız.
Suriye Savaąı ve Türkiye
Xxxxxx’xxx 0000 xxxxxxxx xxxx süregelen savaştan dolayı mil- yonlarca insan göç etmiştir. Resmi verilere göre sadece İs- tanbul’da 500 bin ve ülkemizde 4 milyon Suriyeli göçmen ya- şamaktadır. Suriyeli göçmenlerin ezici bir çoğunluğu sefalet koşullarında yaşamaktadır. Bu durum göçmen emeğini ucuz işçiliğin önemli bir kaynağı haline getirmiştir.
Türkiyeli işçilerin göçmen emeği konusunu tartışmasının te- melinde ise emek piyasalarında ücretlerin düşürülmesi ve hakların gaspı politikaları bulunuyor. Örneğin sosyalist ülke- lerin çözülüşü ile birlikte birkaç bin Romen işçinin ülkemize
gelmesi özellikle Xxxxxx’xx birçok gerilimi doğurmuştu. An- cak bu göçle kıyaslanamayan bir kitleselliğe sahip olan Su- riyeli göçmen işçilerin varlığı emek hareketi açısından ülke çapında bir tartışmayı beraberinde getirdi. Ücretlerin düşürül- mesi, grevlerin kırılması ve genel olarak güvencesizleştirme politikalarının önemli bir sebebi olarak Suriyeli işçiler görü- lüyor. Ama bu durum sonuç olarak haklı olmayı getirmiyor.
Bu tepkiler dile getirilirken gündelik 30 TL’ye çalıştırılıp azami düzeyde sömürülen Suriyeli işçilerin yaşamı, iş cinayetlerin- de her geçen gün ölen Suriyeli işçiler, istismar edilen kadın ve çocuklar, başka bir ülkeye göç etmek isterken denizde can verenler ve Suriye’deki savaşın en başından beri bir tarafı ol- duğumuz gerçeği unutuluyor. Bu gerçekler, eleştiri ve dışla- manın değil sorunun çözümü ve ortak bir işçi örgütlenmesi oluşturmamızın bizim için zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak göçmen emeği konusunda savaşın başla- ması, ülkemizin tutumu, emek piyasasında güvencesizleş- tirme, göçmen işçiler, örgütlenme gibi sayacağımız birçok başlığın emek hareketi tarafından yeterince tartışılmadığı, ortak bir politika oluşturulmadığı açıktır.
Türkiye ve AB arasında göçmen pazarlığı
İş cinayetlerinde hayatını kaybeden göçmenler, Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında da bir pazarlık konusu olmuş durumda. Buna göre Suriyeli göçmenleri kendi sınırla- rı içinde istemeyen AB, göçmenlerin Türkiye’de kalması karşılığında 6 milyar Euro’luk bir ‘yardım miktarı’ belirle- di (5,6 milyar Euro’nun ödendiği belirtiliyor). Uluslararası kurumlar ve hükümetler arasında yapılan anlaşmalar ve ‘vizesiz Avrupa’ aldatmacasıyla imzalanan Geri Kabul An- laşması’yla da göçmenlerin hayatı pazarlık konusu haline getirilip, yasal bütün düzenlemeler buna göre yapıldı.
Bu pazarlık sürecinde Türkiye’den ayrılarak Yunanistan’a geçen göçmenlerin, Türkiye ve AB arasında varılan göç- men mutabakatı kapsamında Türkiye’ye geri gönderilme- sinin önü açıldı. Varılan anlaşma sadece Suriyelileri değil, diğer göçmen gruplarını da kapsıyor. Yunanistan tarafından iadesine karar verilen göçmenlerin belirlenen şehirlerdeki
kamplara yerleştirilmesi öngörüldü. Türkiye hali hazırda iki işlevi birden yerine getiriyor. Avrupa için hem istenmeyen (vasıfsız emek gücü olarak görülen) göçmelerin tutulduğu hem de Avrupalı sermayenin ucuz göçmen emeğinden ya- ralanabileceği bir alan haline getirildi.
Tabi siyasal iktidarın politikalarına dair bir iki cümle ek- lemek gerekiyor. AB ile pazarlık, sermayeye ucuz emek gücü sağlama veya güvenlik politikaları dışında bir resmi politika oluşturulmuyor. Politik adres olarak Göç İdaresi Genel Müdürlüğü görülüyor ki Müdürlük İçişleri Bakan- lığı’na bağlı. İçişleri Bakanlığı da göçmenler ile ilgili ‘gü- venlik’ eksenli açıklamalar yaparken izliyoruz. Ancak en azından bir ‘Göç Bakanlığı’ kurulabilir ve sorunlar bütüncül olarak ele alınabilirdi.
Sermaye için ucuz emek gücü: TİSK raporu
Sayıları her geçen gün artan Suriyeli göçmenler için hükü- met, çalışma hayatında yasal zemine oturtmak adı altında bir takım düzenlemeler gerçekleştirdi. Belirli şartları yerine getiren Suriyelilere çalışma izni verilmesine dair yönetme- lik yürürlüğe girdi. Sermaye cephesinden de düzenleme- ye ilişkin öneriler gecikmedi. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) bir rapor hazırlayarak, Suriyeli iş- çilerin emek piyasasına dâhil edilmesinin ne kadar elzem olduğuna dair bir açıklamada bulundu. Rapor; işverenle- rin, sanayi odası yetkililerinin, esnaf ve ticaret odalarından temsilcilerin görüşleri alınarak hazırlandı. Genel olarak raporda Suriyelilerin, işverenler tarafından hem “vicdani duygular”, hem de emek gücüne olan ihtiyaçlarından do- layı zaman zaman kayıt dışı olarak çalıştırıldığı belirtiliyor.
Raporda dile getirilen ortak kaygı ise Suriyeli işçiyi kayıt dışı çalıştıran ve çalıştırmayan firmalar arasındaki rekabetin uzun vadede emek piyasasını olumsuz yönde etkilemesi. Patronların çalışma izni konusundaki beklentisi ise nitelik gerektirmeyen işlerde emek açığını kapatmak ve Suriyeli iş- çilerin sosyal güvenlik masraflarının devlet tarafından kar- şılanması. Ayrıca ülkelerindeki savaşın bitmesi durumunda Suriyelilerin, çalışma izninin sona ermesi ve ülkelerine dö- nerken hiçbir hak ve tazminat talep edememesi olarak be- lirtilmiş. Özetle, işverenlerin yasal olarak Suriyeli çalıştırma şartı, prim ve teşvik gibi uygulamalarından yararlanarak iş- çileri ucuza çalıştırmak ve işin son bulması durumunda ise hak ve tazminat talep etmelerini önleyen düzenlemelerdir.
Burada 2014 yılında İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon ih- racatçı Birlikleri (İTKİB) Başkanı’nın yaptığı açıklamayı da hatırlamak lazım. İTKİB Başkanı “Marmara bölgesini ekonomik krizden koruyan 2 milyon Suriyeli oldu” diyerek Suriyeliler olmasa Bangladeş’ten 500 bin işçi sipariş ede- ceklerini eklemişti.
Göçmen iąçilerin çalıąma koąulları
Kriz koşullarında sermaye açısından göçmen işçiler, düşük ücretle güvencesiz şekilde çalıştırılabilecek emekçiler ola- rak her zamankinden daha da önem kazanmaktadır. Gün- de 16 saati bulan uzun çalışma süreleri, angarya ve sözlü
fiziksel şiddet, havalandırmasız ve ışıksız ortamda koruyu- cu ekipmanlar olmaksızın işbaşı yaptırma, asgari ücretin altındaki ücretlerle sigorta ve sosyal güvenlik kapsamı dı- şında çalışmakta ve iş yavaşlatma gibi hakkını arama ha- linde keyfi şekilde işten çıkartabilmektedir.
Devlet kurumlarının konunun üzerine yeterince gitmemesi de işverenlerin aradığı bu çalıştırma koşullarının devamlılı- ğını ve yaygınlaşmasını sağlamaktadır. Örneğin Gaziantep Babacanlar Kargo’da kaçak çalıştırmanın tespiti ve ön- lenmesi ile ilgili TÜMTİS’in şikayetleri sonuçsuz kalmıştı. Kurumlar sorumluluğu birbirine atmışlardı ve bu durum işyerindeki sendikasızlaştırma sürecini belirlemişti.
Maden, tarım, inşaat, tekstil; merdiven altı tezgâhlarda ve fason üretim yapılan işyerlerinde göçmen işçiler Türkiye’de emek piyasasında kayıt dışı işçiler olarak enformel şekil- de eklemlenmektedir. İşverenler, işçiler arasında etnik ve mezhepsel ayrımcılığı körükleyerek göçmen işçileri, Tür- kiyeli işçilere karşı ücret artışlarını baskılamada ve yevmi- yeleri düşürmede bir araç gibi görmektedirler.
Sendikal hareket ve göçmen iąçiler
0- Xxxxxxx’xx xxxxxxx xx xxxxxx xxxxxxx xxxxxxxx xxxxxxxxx ‘xxxxxxx’ akını çok kısa bir zaman diliminde milyonlarca göç- men işçinin (dört milyon Suriyelinin 1,4 milyonu, bir milyon Afganistanlının tamamı, yine Orta Asya ülkelerinden gelen on binlerce işçi vb.) emek piyasalarında yer alması sonucunu getirmiştir. Kimliksiz göçmenler ve kayıt dışı çalıştırma de- netlenmelidir. Ancak bu demek değildir ki ekonomik krizin nedeni Suriyeli ve Afganistanlı göçmenlerdir. Ekonomik kri- zin sorumlusu bu krizden zenginlik sağlayanlardır.
Yukarıda TİSK raporunun ve akabinde İTKİB Başkanı’nın konuşmalarının iyi okunması gereklidir. Sermayenin iste- diği ücretleri düşürmek, çalışma saatlerini artırmak, sen- dikalaşma mücadelesini önlemek yani işçiyi ‘korunmasız (sendikasız)’ bırakmaktır. Sermaye bu politikasını göçmen işçi çalıştırarak ve işçileri bölerek hayata geçirmeye çalış- maktadır. ‘Suriyeliler olmasa Bangladeş’ten 500 bin işçi sipariş edileceğinin’ belirtilmesi işçi karşıtı politikaların her koşulda gerçekleştirilmek istendiğinin bir ifadesidir.
2- Tabii dönüp dolaşıp kendi sendikal mücadelemize geli- yoruz. Nesnel durumun bu kadar yakıcı talepler etrafında yanyana getirme olanaklarına rağmen ortak mücadele ve ortak örgütlenme perspektifine dair adım atılamıyor. Oysa dünyada Güney Kore Göçmen İşçiler Sendikası (MTU), İs- panya’da Genel İşçi Birliği (UGT) ve Tarım İşçileri Sendika- sı (SOC) gibi örnekler bulunmaktadır. Buradaki örgütlen- melerin incelenmesi, konfederal ya da işkolu düzeyinde sendikalarda göçmen işçiler ile ilgili bir birim açılması gibi adımlar atılabilir. Yine son iki yılda tarım ve tekstil işkolun- da göçmen işçilerin de katıldığı direnişler ve hak kazanım- ları hayata geçmiştir. Sendikalar, ortak mücadele ve ortak örgütlenme perspektifi ile hareket etmelidir. Ülkemize öz- gün durumları da göz önünde bulundurarak bugünkü poli- tikasızlık ve sıkışmışlık durumundan çıkılabilir.
HABERLER
Xxxxxx Xxxxxxxx
1 MAYIS’TA ‘KIDEMİME DOKUNMA’ TALEBİ
B
irlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs, tüm yurtta yaygın, kitlesel ve coşkulu bir şekilde kutlan- dı. Bu sene yapılan 1 Mayıs kutlamalarında, kıdem
tazminatı fonu, zorunlu bireysel emeklilik düzenle- mesi, işsizlik ve ekonomik krizin sonuçlarına iliş- kin tepki ve talepler öne çıktı.
Sendikamız, kardeş sendikalar ve emek örgüt- leriyle birlikte, şube, temsilcilik ve üyelerin bu- lunduğu tüm bölge ve illerde 0 Xxxxx xxxxxxxxxxx xxxx. Xxxxx, Xxxxxx, Xxxxx, Xxxxxxxxx, Samsun, İzmir ve Mersin başta olmak üzere şubelerin bulunduğu tüm bölgelerde, yapılan ortak kutlamalarda yerini aldı. Temsilciliklerin bulunduğu Antalya ve Kayseri ile Eskişe-
hir, Malatya, Diyarbakır, Van, Balıkesir ve
Tekirdağ’da üyelerimiz, sendikamızın pankart ve flamala- rıyla 1 Mayıs kutlamalarına katıldı. Üyelerimiz, kutlamala- rın yapıldığı alana aileleri, eş ve çocuklarıyla birlikte geldi.
Xxxxxxx’xx 0 Xxxxx
Xxxxxxxx ve Xxxxx’xx xx xxx 0 Xxxxx, Xxxx-Xx Konfede- rasyonumuzun aldığı karar doğrultusunda Kocae- li’de ortak bir mitingle kutlandı. Milli İrade Meyda- nı’nda yapılan mitinge yüzbin emekçi katıldı. Sabah saatlerinden itibaren toplanma yerlerinde buluşan emekçiler pankart ve flamalar eşliğinde mitingin
yapıldığı alana yürüyüş gerçekleştirdi.
Sendikamız, örgütlü bulunduğu nakliyat am- barı, kargo-lojistik, araç muayene işyer- lerinden üyeleriyle 1 Mayıs alanındaydı.
Ambar, UPS, Aras Kargo, DHL Lojistik, DHL Express işyer- lerinden üyelerimiz, sabah saatlerinden itibaren bulunduk- ları semtlerden gelerek toplanma yerinde bir araya geldi. Üyelerimiz, eş ve çocuklarının katıldığı coşkulu bir kortej ve “Yaşasın 1 Mayıs”, “Kıdem Tazminatına Dokundurtmayız”, “Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz” yazılı pankartları eşliğinde Xxxx Xxxxx Parkı’ndan kutlamaların yapıldığı yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıktaki Milli İrade Meydanı’na yürüyüş ger- çekleştirdi.
Kutlamaların yapıldığı meydana “Kıdemime Dokunma,
Vergide adalet sağlansın, Taşeronda ayrımcılığa son, Krizin bedelini ödemem, Emeklilikte yaşa takılmak istemiyorum” taleplerini içeren dev pankart asıldı.
Kürsüde yapılan konuşmalarda da kıdem tazminatına yö- nelik gasp girişimlerine, vergide adaletsizliğe, taşeronda ayrımcılığa, emeklilikte yaş engeline, işsizliğe ve hayat pa- halılığına yönelik tepki ve talepler öne çıktı. Emeğin sorun- larının dile getirildiği konuşmalarda, kızlarımızın ve oğulla- rımızın çeyiz parası olan kıdem tazminatını geri götürmeye yönelik her türlü girişimin karşısında olunacağı bildirildi.
ZİYARETLER
Xxxxxx Xxxxxxxx
S
İBB Baąkanı Xxxxxxxx’xx Ziyaret
endikamız Genel Başkanı Xx- xxx Xxxxxx’xx aralarında oldu- ğu Sendika Başkanları, 10 Eylül
2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx’xx ziyaret ettiler.
Ziyarete Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxx’xx yanı sıra Tekgıda-İş Genel Başkanı Xxxxxxx Xxxxxx, Kristal-İş Ge- nel Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx, DERİTEKS
Genel Başkanı Xxxx Xxxxx, TOLEYİS Genel Mali Sekreteri Xxx Xxxxx ve Pet-
rol-İş Sendikası Eski Genel Başkanı Xxxxxxx Xxxxxxxx da katılarak Büyük-
şehir Belediye Başkanı Xxxxxxxx’xx tebrik ve başarı dileklerini ilettiler.
Ankara Büyükąehir Belediye Baąkanı Yavaą’ı ziyaret
Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxx’xx aralarında bulunduğu Sendika Başkanları, Ankara Büyükşe- hir Belediye Başkanlığı görevine seçilen Xxxxxx Xxxxx’x makamında ziyaret etti. Genel Bakanımız Xxxxx Xxxxxx’xx yanı sıra Belediye-İş Sendika- sı Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx, Basın-İş Genel Başkanı Xxxxx Xxxxx ve Tez-Koop-İş Genel Baş- kanı Xxxxxx Xxxxxxxxxxx’xxx katıldığı ziyarette Belediye Başkanı Xxxxxx Xxxxx’x tebrik ve başarı dileklerinde bulunuldu.
Petrol İą’e tebrik ziyareti
Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxx’xx de aralarında bu- lunduğu Sendika Başkanları, Petrol İş Sendikası Genel Merkezi’ne ziyaret gerçekleştirdi. Genel Başkanımız Ke- xxx Xxxxxx ile Tekgıda-İş Genel Başkanı Xxxxxxx Xxxxxx, DERİTEKS Genel Başkanı Xxxx Xxxxx, Kristal İş Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx ve 1999- 2015 yılları arasında Petrol-İş Sendikası Genel Başkanlığı görevinde bulunan Xxxxxxx Xxxxxxxx’xx katılımıyla gerçekleşen ziyarette, 31 Ağustos-1 Eylül tarihinde gerçekleşen Petrol-İş 28. Ola- ğan Genel Kurulu’nda Genel Başkanlık görevine seçilen Xxxxxxxx Xxxxx’x ve Yönetim Kurulu üyelerine başarı dileklerinde bulunuldu.
HABERLER
Xxxxxx Xxxxxxxx
Xxxx Xxxx’xx iąten çıkarma ve istifa baskısı Bakanlık İą Baąmüfettiąi raporuyla belgelendi
Gaziantep Belediyesi’ne bağlı Xxxx Xxxx’xx 28.07.2018 ta- rihinde sendikamız üyesi 28 işçinin işten çıkarılmasıyla ilgili yapılan başvuru üzerine inceleme başlatan Çalışma Bakanlığı İş Başmüfettişi hazırladığı raporla, işyerinde iş- çilerin zorla sendikadan istifa ettirildiğini, işten çıkarma tehdidi ile karşı karşıya bırakıldıklarını tespit etti.
İąçilere yönelik baskıyı belgeleyen raporda;
“28.08.2018 tarihinde aynı anda toplu bir şekilde çıkışları ve- rilen işçileri, TÜMTİS sendikası üyeliğinden istifa edip, işyeri yetkililerinin istediği Öz Taşıma İş sendikasına da üye olma- ya yönelik uygulamaları nedeniyle sendikal baskının yapıldı- ğı, işyerinde sendika seçme, üye olma ve sendikal faaliyette bulunma özgürlüğün e aykırı uygulamalar bulunduğu, işve- renin sendikaya üye olmayı dayatarak ya da farklı sendika üyeliğinden istifaya zorlayarak, istifa etmeyen işçileri işten çıkarmayla tehdit etmesi ve bu nedenle aynı gün içerisinde (208.07.2018 tarihinde) toplu bir şekilde iş sözleşmeleri- nin, işverenlikçe feshedilmesi nedeniyle adı geçen işçilerin, 6356 sayılı kanun 25/4. Maddesinde belirtilen işverenin (…) yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi halinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir. Hükmü gereği tazminat talep edebileceği husu- sunda yargıya gidebileceği, …” görüşü yer aldı.
Gaziantep Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü 23.08.2019 tarihli yazısında sendikal baskıda bulunarak sendika özgür- lüğünün ihlali suçunu işleyen Gazi-Xxxx Xxxxx Müdürü ile işveren şirketin Genel Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda Öz Taşıma İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı hakkında Cum- huriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacağını belirtildi.
Gaziantep Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü 23.08.2019 tarihli yazısında “Ayrıca, işyerinde kendilerine uygulanan sendikal baskıyla ilgili olarak 5237 sayılı TCK’nın 118. Mad- desinin birinci fıkrasında bireysel sendika özgürlüğünün ihlali suçunu düzenleyen ‘Bir kimseye karşı bir sendika-
ya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıy- la, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ Hükmü çerçevesinde de- ğerlendirildiği ve bu hükmü uyarınca konuyla ilgili olarak işveren şirket Gazi-Ulaş Gaziantep Ulaşım Hizm. Mak. Ve San. Tic. A.Ş.’nin Genel Müdürü Xxxxx Xxxxx ile işveren şir- ketin Genel Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda Öz Taşıma İş Sendikası G. Antep Şube Başkanlığı görevini de yürüten Xxxxx Xxxxxxx Xxxx hakkında Cumhuriyet Savcılığına da suç duyurusunda bulunulacağı belirtilmiştir.”
Gazi Ulaą’ta iąveren ve Öz Taąıma İą’in, sendikal örgüt- lenmeye yönelik tasfiye giriąimleri nasıl geliąti?
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan belediye oto- büs şoförleri 2003 yılında, zorlu bir örgütlenme sürecinin ardından sendika ve toplu sözleşme hakkına kavuşmuş, önemli kazanımlar elde etmişlerdi. Sendikamızda örgütle- nen şoförler, her toplu sözleşme döneminde yeni kazanım- lar elde ederken, işverenin sendikamızı tasfiye etmeye yöne- lik girişimlerine karşı da mücadele etmek zorunda kaldılar.
Özelleştirme girişimleriyle, belediye şirketleri arasında na- killerle, işkolu değişikliği yapılarak tasfiye edilmeye çalışı- lan sendikamız, işverenin bütün oyunlarını boşa çıkardı ve 7 dönem boyunca yeni kazanımlar elde ettiği TİS’ler imzaladı.
Xxxx Xxxx’taki kazanımlarımızın diğer belediye işçileri ile taşeron şirket işçileri tarafından örnek alınmasından ve aynı nitelikte sözleşmeler imzalanmasını talep etmelerin- den rahatsızlık duyan işveren, son olarak Hak-İş’e bağlı Öz Taşıma İş sendikasını devreye koyarak sendikal kazanım- ları ortadan kaldırma girişimlerini sürdürdü. Ne yazık ki işveren ve Öz Taşıma İş’in girişimleri sonucunda Xxxx Xxxx işçileri kazanılmış haklarını kaybetmeye başladı. 2018 yı- lında üyelerimize yönelik yoğun istifa baskısı ve işten çı- karma tehditleri sonucunda Gazi-Ulaş’ta çoğunluğu elde
xxxx Xx Taşıma İş kazanılmış hakları geriye götüren bir sözleşme imzaladı.
Yılların mücadelesiyle elde ettikleri kazanımlarını geri alınmasını kabul- lenmeyen Xxxx Xxxx işçileri zorla üye ettirildikleri Öz Taşıma İş’ten istifa ederek yeniden sendikamıza üye ol- dular. Ancak bu kez de işveren baskısı ile karşılaştılar ve işçilerin sendikamı- za üye olmalarına tahammül göster- meyen işveren 28.07.2018 tarihinde
sendikamız üyesi 28 işçinin işine son verdi. Sendikamız, işten çıkarılan iş- çilerle ilgili hukuki süreç başlattı ve 30.07.2018 tarihinde Gaziantep Ça- lışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne yaptığı müracaatta sendika üyesi iş- çilerin işten çıkarılmasıyla ilgili incele- me yapılması talebinde bulundu.
Başvuruyu değerlendiren Bakan- lık İş Başmüfettişinin 15.11.2018- 20.11.2018 tarihleri arasında işyerinde
yaptığı inceleme sonucunda işçilerin zorla sendikadan istifa ettirildikleri tespit edildi. Bakanlık başmüfettişleri- nin yaptığı inceleme ve düzenlediği ra- porda, işçilere yönelik ‘sendikal baskı yapıldığı’, ‘işyerinde sendika seçme ve üye olma ve sendikal faaliyette bulun- ma özgürlüğüne aykırı uygulamalar bulunduğu’, ‘işverenin farklı sendika üyeliğinden istifaya zorlayarak, istifa etmeyen işçileri işten çıkarmayla teh- dit ettiği’ belirtildi.
Xxxx-Xxxx’xx mahkeme sendikamızı haklı buldu
yapılan tasfiye sürecine ve sonrasındaki gelişmelere de- ğindi. Öz Taşıma İş’in imzaladığı sözleşme ile kazanılmış haklarını kaybeden işçilerin bu durumu kabullenmeyip yeniden sendikamıza üye olduklarını ancak bu kez de işveren tarafından işten çıkarıldıklarını anlatan Canyurt, “Bu süreçte işten atılan işçilerin bir kısmı, sendikamızın girişimleriyle işlerine geri döndüler. Tüm girişimlerimize rağmen işe alınmayan 20 üyemiz içinse işe iade dava- sı açtık. Gelinen süreçte mahkeme bizleri haklı buldu ve
Gaziantep Belediyesi’ne bağlı Xxxx Xxxx’ta 28.07. 2018 ta- rihinde işten çıkarılan sendikamız üyesi 20 işçi hakkında açılan işe iade davasında, mahkeme, işçilerin işe iadesi- ne karar verdi. Konuya ilişkin Gaziantep Şubemizde dü- zenlenen basın toplantısında konuşan Şube Sekreterimiz Xxxxxx Xxxxxxx, sendikamızın yıllardan beri örgütlü bu- lunduğu Xxxx Xxxx’ta, Hak-İş’e bağlı Öz Taşıma İş eliyle
Geniąletilmią Baąkanlar Kurulumuz Toplandı
Genişletilmiş Başkanlar Ku- rulumuz, çalışma yaşamı gündemi ve sendikamızın gündemine ilişkin değerlen- dirmelerde bulunmak üzere 24.09.2019 tarihinde sendi- kamızın genel merkezinde toplandı. Örgütlü bulunulan iş yerlerine ilişkin sorunlar ve genel durum değerlen- dirmesi yapılan toplantıda, sendikasız işyerlerine yö- nelik örgütlenme olanakları değerlendirildi, bu işyerlerine yönelik örgütlenme kam- panyaları görüşüldü.
işçilerin sendikal sebeplerle işten çıkarıldıkları tescilledi. İşveren bu karara saygı duymalıdır” dedi. Avukat Xxxxxx Xxxxx da “İş mahkemelerinden, sendikal nedenle baskı yapıldığına ve sendikal nedenle iş akdine son verildiğine dair mahkeme kararı aldık. Mahkeme işe iade kararını verdi. Mağdur edilen işçilerin tekrar işe alınmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
EYT Ankara Mitingindeydik ‘Eriąim sendikaya eriąecek’
Genel Örgütlenme Sekreterimiz Xxxxxxxx Xxxxxxxx, Ankara Şube Başkanımız Xxxxxx Xxxxxx ile şube yö- neticileri ve işyeri temsilcileri ve üyelerimizin katılı- mıyla Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma Derneği’nin düzenlediği mitinge katılarak emeklilik hakkı gasp edilen EYT’lilere destek verdik. EYT’liler “Ne erken emeklilik istiyoruz ne de bütçeye yük olu- yoruz, alın terimizin karşılığı olan haklarımızı istiyo- ruz” talebinde bulunuyor.
İstanbul 1 No’lu Şube Başkanımız Xxxxx Xxxxxxx ve üye- lerimizin katılımıyla, sendikalaşma mücadelesi veren Tez Koop-İş üyesi Erişim Çağrı Merkezi işçilerine destek verdik. Türkiye İş Bankası’nın iştiraklerinden olan Erişim Çağrı Mer- kezi’nde sendikalı işçilere yönelik baskılara ilişkin basın açık- laması düzenlendi. Türkiye’de 150 bin kişinin çalıştığı çağrı merkezlerindeki (Call Center) olumsuz çalışma koşullarına dikkat çekilen açıklamada işçilerin sendika hakkına saygı du- yulması istendi.
Babacanlar Kargo’da iąe iade kararı
Gaziantep Babacanlar Kargo’da işten çıkarılan 8 üyemiz adına açılan işe iade davalarında sona gelindi. Xxxxxxxxx
0. Xx Xxxxxxxxx’nde görülen davada mahkeme, 6 işçi hakkında işe iade ve boşta geçen süreleri için tazminat ödenmesine karar verdi. Babacanlar Kargo’da sendika- mız üyesi 11 işçi işveren ve adamları tarafından darp edi- lerek işten çıkarılmıştı. İşten çıkarılan üyelerimiz 5 Eylül 2017 tarihinde işyeri önünde direniş başlatmış, direniş yaklaşık iki yıl sürmüştü.
Direniąteki Cargill iąçilerine destek
Aras Kargo Avrupa yakası işyeri temsilcilerimiz ve DHL Lojistik işyerinden üyelerimizin katılımıyla direnişteki Tekgıda-İş üyesi Cargill işçilerine destek ve dayanışma ziyaretinde bulunduk. ABD gıda tekeli Cargill’in Bursa Orhangazi’deki işyerinde sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan 14 işçi, 18 Nisan 2018 tarihinde başlattık- ları direnişini geçtiğimiz Ağustos ayında, şirketin İstanbul Ataşehir’deki genel müdürlük binası önüne taşımışlardı.
20. Çalıąma Ekonomisi Kongresi Pamukkale’de Yapıldı
B
u yıl 20. kez düzenlenen Çalışma Ekonomisi ve En- düstri İlişkileri Bölüm Kongresi 11-13 Ekim 2019 tarihinde Pamukkale Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişki- leri Bölümü ev sahipliğinde, Pamukkale’de gerçekleşti-
rildi.
Yaşadığımız çağın sorunlarına çözüm üretmeyi amaçla- yan kongre, çok sayıda akademisyen ile sendikaları bir araya getirdi. Konfederasyonumuz Türk-İş ile Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü iş birliği ile ger- çekleştirilen kongrenin bu yıl ki teması Sosyal Politikada Güncel Tartışmalar üzerine oldu.
Kongrede, 4. Sanayi Devrimi olarak nitelendirilen otomas- yon sistemi (Endüstri 4.0), göçmen krizi, iklim değişikliği, yaşlanma ve bakım açığı, işgücü piyasasında artan esnek- lik, yeni çalışma modelleri ve yükselen işsizlik gibi temel başlıklar masaya yatırıldı, tüm bu dönüşümlerin sosyal politikada etkileri üzerinde duruldu.
Taąımacılıkta durum, örgütlenme önündeki engeller
Sendikamızı temsilen Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxx ile Genel Mali Sekreterimiz Xxxxx Xxxx’xx katıldığı kongrede, Genel Başkan Öztürk, taşımacılık işkolunda örgütlenme olanakları ve örgütlenme önündeki engellere ilişkin bir su- num gerçekleştirdi. Genel Başkan Öztürk, taşeronlaşma ve esnek çalışma biçimleri ile sendikalar kanunu kapsa- mındaki bazı mevzuatların örgütlenme önünde engel oluş- turduğunu belirterek, çözüm önerilerinde bulundu.
Mevzuatta aranan işkolu ve işyeri barajı, çoğunluk ve yetki tespiti ile işverene tanınan itiraz hakkı gibi uygulamaların yası sıra işkolu tespitine ilişkin yaşanan adli süreçlerin de örgütlenme önünde engel oluşturduğunu belirten Başkan Öztürk, bu durumun taşımacılıkta zorlu örgütlenme sü- reçlerini beraberinde getirdiğini söyledi. Sendikamızın son yıllarda uluslararası kargo firmalarında göstermiş olduğu başarılı örgütlenme süreçlerine de değinen başkan Xxxxxx, en önemli anahtarın dayanışma olduğunu vurguladı.
KADIN
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karąı Mücadele Günü
25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı farkındalık yaratmak amacıyla BM (Birleşmiş Milletler) tarafın- dan 1999 yılında ilan edilen ve tüm dünyada bu içerikle ele alınan bir gündür. BM’nin 25 Kasım’a böylesi bir önem atfetmesinin nedeni 1960 yılında Xxxxxxx Cumhuriyeti’nde tecavüz edilerek vahşi bir şekilde öldürülen üç kız kardeşin hikayesine dayanır. Bu cinayet tüm dünyada öfke ve nefret uyandırırxxx Xx- xxxxx Xxxxxxxxx olarak anılan üç kız kardeşin baskıcı uygulamalara karşı mücadelesi, kadın mücadele- lerine ilham verir.
Her 3 kadından 1’i ąiddet görüyor
Kadına yönelik şiddet, dünyada en yaygın insan hakkı ihlalleri arasında yer alıyor. Türkiye’de ortalama her gün 5 kadın öldürülüyor, her 3 kadından 1’i şiddet gö- rüyor. Kadınların yüzde 61’i eşlerinin ya da eski eşleri- nin şiddetine maruz kalıyorken, şiddet uygulayan er- keklerin ise yüzde 91’ini eş, baba, kardeş gibi yakınları oluşturuyor.
Kadına yönelik şiddeti diğer şiddet türlerinden ayıran en önemli etken toplumsal cinsiyet temelli olmasıdır. Kadına yönelik şiddet BM’nin ilgili bildirgesinde şöyle tanımlanıyor;
“Kadına yönelik şiddet, şiddet ister kurumsal ister kamusal ister özel hayatta olsun, bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya özgür- lükten keyfi olarak yoksun bırakma dahil ol- mak üzere, kadınlara fiziksel, cinsel veya psi- kolojik zarar veya acı verme sonucu doğuran veya bu sonucu doğurması muhtemel olan, cinsiyete dayalı her türlü şiddet eylemi anla- mına gelir.”
Öldürmeye varan fiziksel şiddetin yanı sıra, kadınların
çiminde ekonomik şiddet olarak da ortaya çıkabiliyor.
Kadına yönelik yıkıcı eleştiri, alay etme, isim takma, aşağılama, duygu sömürüsünde bulunma ise psiko- lojik şiddeti oluşturuyor.
Cinsel ilişkiye zorlama, cinselliğinden dolayı aşağı- lama, güç kullanma da sıkça rastlanan cinsel şiddet türleri arasında.
Son yıllarda buna, cep telefonu mesajlarıyla cinsel ta- cizde bulunma, takip edilerek denetleme gibi teknolo- jik şiddet biçimleri de eklendi.
İąyerlerinde kadına yönelik ąiddet türleri
İşyeri ve işyerine dâhil olan ortamlarda kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik zarar ve acı veren toplumsal cinsiyete dayalı her türlü şiddet işyerinde kadına yöne- lik şiddet olarak tanımlanmıştır.
FİZİKSEL ŞİDDET: Fiziksel güç kullanılarak uygula- nan şiddet türüdür. Saldırı, tekmeleme, tokat atma, itme, sarsma, çimdik atma, ısırma, boğazını sıkma, bir cisim fırlatma gibi… Kadınların ağırlıklı çalıştığı hizmet ve kamu sektöründe fiziksel şiddete maruz kalma oranı yüksektir.
ekonomik özgürlüğünü kısıtlama, işe göndermeme, MOBBİNG (YILDIRMA): İşyerlerinde iktidarı elinde
eve para bırakmama, parayı kullanarak aşağılama bi- bulunduran kişinin ya da gurubun, diğerlerine ruhsal
55 | 2019
KADIN
yollar kullanarak, uzun süreli sistemli baskı uygula- ması, duygusal saldırı ve yıpratma yaratması olarak tanımlanabilir.
Bir davranışın mobbing sayılması için süreklilik arz etmesi, giderek artan bir durum olması, mağdurun durumla baş etmekte zorlanması, yıldırma yoluyla mağdurun işten ayrılmasına kadar yıldırtma sayılabilir
Mobbing (yıldırma) örnekleri
• Yeterince çalışmamakla suçlama, genç ve dene- yimsiz olmakla suçlama, yaşlı ve işe yaramaz ol- makla suçlama,
• Aşırı yük yükleme ya da iş arkadaşlarının önünde küçük düşürme, beceriksiz olmak ile suçlama,
• Çalışanı diğer çalışanlardan ayırarak izole etme,
• Belirli bir çalışan hakkında bir söylenti yaymak,
• İşçinin ofiste tecrit edilmesi,
• Çalışanın görevlerini yerine getirmesini zorlaştır- mak,
• Çalışanın işten ayrılmasını sağlamaya çalışmak,
• Konuşurken sözünün kesilmesi,
• Küskünlükler,
• Yok sayılma,
• Lakap takma,
• Görmezden gelinme,
• Yapılan işin sabote edilmesi,
• Sürekli suçlanma ve eleştirilme,
• Uygunsuz şakalar yapılması,
• Statünün küçümsenmesi,
• Cinsel tacize maruz bırakılması,
• Sözlü ya da yazılı tehdit,
• Kaba ve kötü sözlerle rencide edilme,
• Motivasyonun kırılmaya çalışılması,
• İş performansının dışında işler verilmesi,
• Alışılmış iş düzenini bozularak farklı işlere yönlen- dirilmesi
CİNSEL TACİZ: Kadınların işyeri ortamında isteği dı- şında cinsel içerikli tekliflere, şakalara, hakaretlere ve
/ veya bunları içeren görsel, sözlü ya da fiziksel davra- nışlara maruz kalmasıdır.
İąverenin hukuki sorumluluğu
Türk İş Hukukuna göre işvereninin “işçiyi gözetme borcu” çerçevesinde çalışanın vücut bütünlüğünü, sağlığını ve yaşamını korumakla ve işyerinde iyi niyet kurallarına uygunluğu sağlamak gibi görevleri vardır. Bir şikâyet olduğunda işveren soruşturma başlatarak gerçekten iddia edildiği gibi taciz varsa şiddetine göre gerekeni yapmalıdır.
İąyerinde cinsel taciz hangi biçimlerde
ortaya çıkıyor?
• İstenilmeyen dokunuşlar ve el şakaları
• İstenilmeyen hediye teklifi, yemek daveti
• Dik dik ve yukarıdan aşağıya manalı bakışlar
• Cinsel içerikli şakalar yapmak, fıkralar anlatmak
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) işyerinde cinsel taciz suç- tur. TCK’nın 105’inci maddesine göre; Bir kimseyi cin- sel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur. Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiy- le, işlenmesi hâlinde ise verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
Türk İş Hukukuna göre 4857 sayılı İş Kanunu’nda cin- sel taciz eylemi hem işçiye hem işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı veriyor. Nitekim Sakarya İş Mahke- mesi’nde görülen bir davaya ilişkin Yargıtay 9. Hukuk Dairesi işyerinde tacizi haklı fesih nedeni sayarak em- sal niteliğinde bir karara hükmetmiştir.
Şiddetin kadın açısından sonuçları, kişisel değerlerin sarsılması, derin bir güvensizlik, tekrarlanacağı kor- kusuyla işe konsantre olamama; özgüvenin sarsıl- ması, uykusuzluk, psikolojik hastalıklar ve depresyon, post travmatik stres bozukluğu olarak ortaya çıkıyor.
Kadınlar işyerinde veya işe giderken uğradıkları şid- detin hukuksal takibini yaptırırken, bu konuda özel bir yasa olmadığı için Anayasa, TCK ve İş Kanunu arasın- da sıkışıp kalabilmektedirler.
Toplumsal hayatın önemli mekânlarını oluşturan iş- yerlerinde, evde ve sokakta şiddetsiz bir yaşam müca- delesi her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Bunun için de kadın-erkek tüm işçiler el ele vermelidir.
2019| 56
BASINDA BİZ
İŞÇİ GÜCÜ
57 | 2019
İŞÇİ GÜCÜ
BASINDA BİZ
2019| 58
Kitaplar ellerimle öykülendi Düşlerim vurdu şiirler denizine Eski ezgilerle coşkulanan Sesimdir, çağları delip geldi.
Xxxxxx Xxxxxxxx
KIDEM TAZMİNATIMA DOKUNMA
ZORUNLU BES’E HAYIR