DAVA ŞARTI ARABULUCULUK SON TUTANAK
DAVA ŞARTI ARABULUCULUK SON TUTANAK
Arabuluculuk Bürosu : İstanbul Başvuru Numarası : 2021/ Dosya Numarası : 2021/
Başvuru Tarihi : 04.02.2021 Görevlendirme Tarihi : 04.02.2021
Başvuru Konusu : Tüketici Hukukundan Kaynaklanan Uyuşmazlık İlk Oturum Tarihi : 15.02.2021
Toplantı Adresi :Skyland, X Xxxx, Xxxx Xxxx, Xxx 0, Xx 00, Xxxxxxxxxx/Xxxxxxxx
(Pandemi nedeniyle telekonferans katılım sağlanmıştır.)
Sürecin Bittiği Tarih : 15.02.2021 Arabuluculuk Sonucu : ANLAŞMAMA
TARAF BİLGİLERİ
Başvurucu :
Vekili :
Diğer Taraf 1 :
Vekili :
Diğer Taraf 2 :
Vekili :
ARABULUCU BİLGİLERİ
Arb. Av. Xxxxxx XXXX, Sicil No 548, GSM 532 260 14 33, xxxxxxxxx@xxxx.xx.xx
UYUŞMAZLIĞIN ÖZETİ
Taraflar arasında münakid ................. Tarih ................... Numaralı ve Tarih
............. Numaralı sözleşmeler ile bu sözleşmeler kapsamında başvurucunun keşideci sıfatıyla diğer taraflara verdiği bir kıta sıra senetler, taraflar arasındaki uyuşmazlığın özetini oluşturmaktadır. (Senet listesi ektedir.)
SÜRECİN ÖZETİ
Yukarıda bilgileri verilen başvuru üzerine, taraflarla yapılan iletişim sürecinde, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu va Dava Şartı Arabuluculuk süreci, esasları ve sonuçları hakkında taraflara Arabuluculuk Süreci Bilgi ve İlk Oturuma Davet mektubu gönderildi. Pandemi nedeniyle telekonferans yapılan ilk oturuma, taraf vekilleri katıldı.
İlk oturuma katılan taraf vekillerine;
Başvurucu vekili tarafından dava şartı arabuluculuk hükümlerine göre İstanbul Arabuluculuk Bürosuna başvuruda bulunulduğu, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından UYAP üzerinden dava şartı hükümleri kapsamında arabulucu görevlendirmesi yapıldığı, başvuru formunda dava türünün, "Tüketicinin Açtığı Menfi Tespit" olarak tanımlandığı, görevlendirmenin arabulucu sıfatıyla kabul edildiği,
Taraflarla iletişim kurularak bilgi alındığı ve bilgilendirmeler yapıldığı, başvurucu vekilinden alınan bilgiye göre taraflar arasında münakid Tarih
.................... Numaralı ve ..................... Tarih ..................... Numaralı sözleşmeler ile bu sözleşmeler kapsamında başvurucunun keşideci sıfatıyla diğer taraflara verdiği bir kıta sıra senetlerin taraflar arasındaki uyuşmazlığın özetini oluşturduğu, başvurucu vekili, her ne kadar sıra senetler kambiyo senedi olarak düzenlenmiş ise de, 6502 sayılı yasanın 5. Fıkrası uyarınca Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebileceğini, bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetlerin, tüketici yönünden geçersiz olduğunu, daha önce Tüketici Mahkemesine dava açtıklarını ve sözleşmelerin feshine karar verildiğini, sözleşmeler uyarınca verilen sıra senetlerden sonradan haberdar oldukları için daha önce açtıkları davada senetlerin dava konusu yapılamadığını, sıra senetlerin icraya konulması ihtimalinin başvurucuyu rahatsız ettiğini, anlaşma sağlanamadığı takdirde Tüketici Mahkemesine dava açacaklarını, bu nedenlerle 6502 sayılı yasa uyarınca dava şartı arabuluculuğa başvurduklarını, sıra senetlerin iptali ve bilabedel iadesini talep ettiklerini," bildirdiği,
İlk oturuma hazırlık işlemlerinin tamamlandığı ve tarafların ilk oturuma davet edildiği, pandemi nedeniyle taraf vekillerinin ilk oturuma Telekonferans katılımlarının sağlandığı,
6325 sayılı yasanın 1. Madde 2. Fıkra hükmü "Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden xxxxx xxxx hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır." ile uygulama alanının belirlendiği,
6325 sayılı yasanın 2/a bendi ile :Arabulucunun, "Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi", 2/b bendi ile de, Arabuluculuğu "Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi" olarak tanımlandığı,
6325 sayılı yasanın 3. Maddesi ile "Tarafların, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbest oldukları, şu kadar ki dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi hükmünün saklı olduğu,"
6325 sayılı yasanın 18/A Maddesi 13. Fıkrası ile "Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır."
14. Fıkra ile "Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır."
Hükümlerinin getirildiği,
Dava Şartı Arabuluculuk düzenlemeleri yönünden sırasıyla;
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 3. Maddesi ile "Bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmasının dava şartı" olarak belirlendiği,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5/A/1 fıkra hükmü ile "6102 sayılı yasanın 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı" olarak belirlendiği,
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/A maddesinde yazılı davalar için dava şartı olarak arabuluculuğa başvurunun düzenlendiği, aynı maddenin
2. Fıkrasında ile de 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin onbirinci fıkrası olan "Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır." hükmünün tüketici aleyhine uygulanmayacağı yönünde düzenleme getirildiği,
Anlatıldı.
6325 sayılı yasanın 18/A maddesinde, Dava Şartı Arabuluculuk sürecinin uygulanmasına dair düzenlemeler bulunduğu,
Muhtelif uyuşmazlık konularının;
1) Arabuluculuğa elverişli olup olmadığı,
2) Dava şartı arabuluculuk kapsamında olup olmadığı,
3) Dava şartı olarak açılan bir dosyanın, hangi mahkemenin görev alanında olduğu,
Yönünde yargısal alanda ve doktrinde halen daha tartışmalar bulunduğu, Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından kurulan Whats App grubunda da zaman zaman yargı kararlarının paylaşıldığı, zaman zaman tavsiyelerde bulunulduğu ve bu konularda arabulucu tarafından değerlendirme yapılması ve karar verilmesinin beklendiği,
Yargısal alanda da muhtelif uyuşmazlıkların, arabuluculuğa elverişli olup olmadığı ile dava şartı kapsamında olup olmadığı konularında farklı görüş ve kararlara da rastlanıldığı, menfi tespit davalarının da, dava şartı kapsamında olup olmadığına dair farklı kararların bulunduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2020/237 E., 2020/805 K. Sayısı ile de menfi tespit davalarının, dava şartı kapsamında olmadığı yönünde karar verildiği,
Öte yandan 6325 sayılı yasanın 15/4 fıkrası ile "Niteliği gereği yargısal bir yetkinin kullanımı olarak sadece hâkim tarafından yapılabilecek işlemler arabulucu tarafından yapılamaz." hükmünün getirildiği,
Mevcut yasal düzenlemeler karşısında uyuşmazlığın, dava şartı kapsamında olup olmadığı konusunda karar vermenin, niteliği gereği yargısal bir yetkinin kullanımı mahiyetinde olduğu ve bu konuda kararın, ancak görevli ve yetkili mahkemeler tarafından verilebileceği, uyuşmazlığın dava şartı arabuluculuk kapsamında olup olmadığı konusunda arabulucu tarafından karar verilmesinin açıkça yasaya aykırı olduğu, 6325 sayılı yasanın Arabuluculuk Daire Başkanlığı ve Arabuluculuk Kurulunun görev ve yetkilerini düzenleyen 30. Ve 32. Maddelerinde de bu konuda arabulucuya talimat verebilecek, görev ve sorumluluk yükleyebilecek bir görev ve yetkinin bulunmadığı,
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 83. Madde 2. Fıkrası ile "Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." hükmünü getirdiği, bu nedenle uyuşmazlık konusu kambiyo senetlerinin, tüketici işlemi olup olmadığı, 6502 sayılı yasanın 5. Maddesi kapsamında adi senet olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği veya kambiyo senedinden kaynaklı uyuşmazlığın, mutlak ticari dava olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, uyuşmazlığın hangi mahkemenin görev alanına ait olduğu konusunun da yargısal bir yetki olduğu, bu konuda da arabulucunun karar verme görev ve yetkisinin bulunmadığı,
Uyuşmazlığın dava şartı kapsamında olmadığı kararı ile arabulucu tarafından sürecin sonlandırılması veya mahkemelerin görev alanını belirleyecek şekilde uyuşmazlığın niteliğinin değiştirilmesinin, yargısal yetkilerin kullanılması olarak değerlendirildiği, arabulucunun sürece devam etmemesi durumunda 6325 sayılı yasa ile yüklendiği görevi ihmal etmiş olacağı, ileride başvurucu tarafından açılan davada, görevli ve yetkili mahkemenin, dava şartı veya görev yönünden farklı bir karar vermesinin de muhtemel olduğu, bu durumda tarafların zararlarının oluşabileceği, gecikme nedeniyle müddeabihin tahsil kabiliyetinin de kalmayabileceği, zarar görenlerin, arabulucunun hukuki sorumluluğu yoluna giderek tazmin talebinde bulunabilecekleri gibi cezai sorumluluk yoluna da gidebilecekleri,
Öte yandan herhangi bir başvuru formunda arabuluculuğa elverişli olmayan bir uyuşmazlık belirtilmiş olsa dahi tüm tarafların katıldığı bir müzakere süreci içinde uyuşmazlık konusunun başka alanlara evrilmesi ve değişmesi ile tarafların, arabuluculuğa elverişli alan ve konularda anlaşabilmelerinin ihtimal dahilinde olduğu, bu durumlarda da uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığından bahisle süreci sonlandırmak yerine, arabuluculuk uygulamalarının zenginleştirilmesi ve uzlaşma kültürünün yerleşmesi, taraflar arasında husumetin önlenmesi ve daha pek çok faydayı sağlamak üzere sürece ve müzakerelere devam edilmesinin de arabulucunun görevi olarak değerlendirildiği, ancak müzakere sürecinin sonunda arabuluculuğa elverişli bir anlaşma metni oluşturulamadığı takdirde uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığından bahisle sürecin sonlandırılabileceği,
Arabuluculuk alanlarının genişletilmesinin, arabulucunun görevi olduğu kadar avukatlık mesleğinin de görevi olduğu, zira yargı süreç, uygulama ve sonuçlarının, avukatlık mesleğini de yapılamaz hale getirdiği, yargı sürecinde yer alan taraflar ve vekillerini bezdirdiği, bu nedenle avukatlık mesleğinin tehdit altında bulunduğu, uzlaşma kültürü ve kazan-kazan prensibine uygun olarak tarafların, uyuşmazlığa düşmelerini önlemek, geleceğe dönük işbirliği alanlarını belirlemek, uyuşmazlıklarını çözümlemek üzere arabuluculuk müzakere sürecinde bir anlaşmaya varmalarının, hem müvekkillerinin çıkarlarını en üst seviyede sağlama hem de avukatlık mesleğine güven ve insiyatif kullanabilme haklarının yeniden kazandırılabilmesi açısından büyük önem arzettiği,
Arabuluculuk alanlarının genişletilmesinden hiç kimsenin, özellikle yargı bürokrasisinin rahatsızlık duymaması gerektiği, tarafların yargı yoluna gitmeksizin uyuşmazlıklarının çözümü olduğu kadar kendi aralarında yapabilecekleri tüm işlem ve hukuki tasarrufların da, arabuluculuğa açık alanlar olduğu, bu konularda 23.12.2013 tarihinde yazdığımız ve xxxx.xx.xx sitemizde yayımlanan "Arabuluculuk Fizibilite Raporu"nda verdiğimiz örnek vakalar ve diğer açıklamaların, arabuluculuk uygulamalarına katkı sağlayabileceği,
Uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk, görevli mahkeme ve arabuluculuğa elverişlilik konularında henüz bir içtihadı birleştirme kararına rastlanmadığı,
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 45. Maddesi ile "İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar." hükmünün getirildiği,
Ancak Avukatlık mesleğinin, yargının nasıl karar verdiğine bakılarak değil, nasıl karar vermesi gerektiğini savunmak suretiyle icra edilebileceği, içtihadı birleştirme kararlarının da Avukatı bağlamayacağı,
Yeni yasal düzenlemeler karşısında yargısal kararların oluşması, yargısal yorum ve uygulamalarda birlik sağlanmasının uzun zaman süreçlerinden sonra gerçekleşebildiği, bu süreçte de pek çok hak sahibinin, hak kayıplarına uğradığı,
3167 sayılı yasada 2003 yılında yapılan değişiklik öncesi ve sonrasında yaşanan yargısal süreç ve uygulamalar ile 2011 yılında yasalaşan 6100 sayılı yasanın dava şartı hukuki yarar konusundaki düzenlemesi sonrasında kısmi davalarda yaşanan yargısal süreç ve uygulamaların, örnek olarak gösterilebilecek süreçler olduğu,
Yeni yeni uygulama alanı bulan 6325 sayılı yasa ve Dava Şartı Arabuluculuk düzenlemesine dair yasa değişiklikleri yönünden de yargısal kararların oluşması, yargısal yorum ve uygulamalarda birlik sağlanmasının uzun zaman süreçleri alabileceği,
Başvurucu vekili olarak müvekkilinin haklarını savunmak üzere vekalet üstlenen herhangi bir Avukat meslektaşımızın, geçmişte yaşanan yargısal süreç ve uygulamaları da dikkate alarak Dava Şartı Yokluğundan davasının reddedilmesini önlemek, bu şekilde ileride hak kayıpları yaşamamak düşüncesiyle Dava Şartı Arabuluculuğa başvurmasının temkinli bir yaklaşım olarak değerlendirilebileceği gibi uzun ve masraflı olacak bir yargılama süreci yerine, taraflar arasında geleceğe dönük işbirliği imkanlarını sağlayabilmek, uyuşmazlığın, tarafların ortak iradesi ile dostane bir şekilde çözümünü gerçekleştirebilmek, taraflar arasında husumeti önlemek, hiç değilse diğer tarafın da uyuşmazlık ile ilgili görüş ve düşüncelerini öğrenmek üzere Arabuluculuk yoluna başvuruda bulunmasının, basiretli bir davranış olacağı,
Taraflar arasında anlaşma sağlanamaması halinde görevli mahkemede dava açıldığında ve asıl dava kabul edildiğinde, mahkemece, uyuşmazlığın dava şartına tabi olmadığından bahisle yargı giderlerinden olan Arabuluculuk ücretinin davalıya yüklenmesi yerine, davacı taraftan alınmasına dair karar verilebileceği, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen ve anlaşmama halinde yargılama sonunda davada haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 2 saatlik arabuluculuk ücretinin miktarı ile Arabuluculuğa başvurulmaması halinde üstlenilen risk ve Arabuluculuk sürecinde umulan faydalar bir bütün olarak mukayese edildiğinde, 2 saatlik arabulucu ücretini yüklenme riskinin, başvurucu yönünden daha fazla tercih edilebilir olduğu,
Taraf vekillerine anlatılarak sürece devam edileceği bildirildi.
Başvuruya konu somut olayın, 6325 sayılı yasa 1. Madde kapsamında tarafların uyuşmazlık konusu hakkında serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk alanında kalan bir uyuşmazlık ve uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olduğu anlatıldı.
Taraf vekilleri, ayrı ayrı söz aldı, uyuşmazlıkla ilgili açıklamalar yapıldı, diğer taraflar vekili, anlaşmayacaklarını bildirdi.
Arabuluculuk süreci sonunda Anlaşma halinde Anlaşma Belgesinin, Arabulucu tarafından düzenlenmesinin taraflara sağlayacağı haklar ve hukuki faydaları anlatıldı. Ancak tarafların, ek bir mali külfet oluşturacağı düşüncesiyle Arabulucu önünde Anlaşma Belgesi imzalamaktan kaçınmaları durumunda, haricen de anlaşarak uyuşmazlığı sona erdirebilecekleri hatırlatıldı.
Müzakere sürecinde taraf vekillerinin üzerinde mutabık kalabilecekleri bir çözüm üretemedikleri anlaşılmış olmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 2/b ve 15/7 maddeleri hükümleri gereğince taraf vekillerine çözüm önerisinde bulunuldu.
Taraf vekilleri, "Aramızda anlaşamıyoruz, Arabulucunun önerdiği çözüm üzerinde de anlaşamıyoruz, haricen anlaşmayı da düşünmüyoruz, süreç sonlandırılsın" dediler.
SONUÇ :
Taraflar arasında münakid ................... Tarih .................. Numaralı ve Tarih
................ Numaralı sözleşmeler ile bu sözleşmeler kapsamında başvurucunun keşideci sıfatıyla diğer taraflara verdiği ve ekte listesi bulunan bir kıta sıra senetler, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olup uyuşmazlık konularında anlaşma sağlanamadığına dair iş bu ARABULUCULUK SON TUTANAĞI, Arabulucu tarafından 5 yıl süre ile muhafaza edilmek, bir örneği Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmek ve birer örnek taraflara verilmek üzere, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununda yer alan Dava Şartı Arabuluculuk hükümleri uyarınca düzenlenip imza altına alındı. 15.02.2021(*)
Arabulucu | Başvurucu Vekili | Diğer Taraf 1 ve |
Arb. Av. Xxxxxx XXXX | .................. ................. | Diğer Taraf 2 Vekili |
E-İmza | E-İmza | ................ ................ |
E-İmza |
İşbu belge, 5070 sayılı yasa kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.
(*) Taraf vekillerinin anlaşmama iradeleri 15.02.2021 tarihli oturumda beyan edilmiş ise de Son Tutanağın hazırlanması ve taraf vekillerince imzalanması, 16.02.2021 tarihinde tamamlanmış ve Son Tutanak, taraf vekillerine 16.02.2021 tarihinde verilmiş olmakla zamanaşımı ve hak düşümünün devamı yönünden görevli ve yetkili mahkeme tarafından, tutanağın teslim tarihinin esas alınabileceğine dair taraf vekillerine açıklamada bulunuldu.
Eki: Uyuşmazlık konusu senetlere ait bilgileri içeren liste.