İŞÇİNİN SADAKAT BORCUNA AYKIRI DAVRANIŞLARI I- GİRİŞ
İŞÇİNİN SADAKAT BORCUNA AYKIRI DAVRANIŞLARI I- GİRİŞ
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin II inci fıkrasının (e) bendine göre işveren, süresi belirli olsun veya olmasın işçinin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması, meslek sırlarını ortaya
atması gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması durumunda iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin tazminatsız bir şekilde feshedebilir.
1475 sayılı İş Kanunundaki bu bent aynen korunarak 4857 sayılı İş Kanununa aktarılmıştır.
Uygulama alanı en geniş, ancak ayırıcı özelliklerini net olarak ortaya koymada zorluk çekilen bir hükümdür. Kısaca işçinin “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları”, “sadakat borcu” kavramları da kullanılmaktadır[1].
Kanunda sayılan örnekler Ceza Kanunu bakımından suç teşkil eden fiiller olmakla birlikte, sadakat borcuna aykırı her davranışın, bu bent kapsamında haklı neden oluşturması için aynı zamanda suç niteliği taşıması gerekmez; suç oluştursun veya oluşturmasın sadakate aykırı tüm davranışlar bu bende göre, işverene fesih hakkı verir[2].
II- SADAKAT BORCUNA AYKIRILIK VE SINIRLARI
A- Genel Olarak
Sadakat borcu işçiye, işverenin işi ve işyeriyle ilgili hukuken haklı menfaatlerini korumak, onlara zarar vermemek yükümü yükler. Bunun dışında işyerinin amacını geliştirme borcu yüklediği
durumlarda da karşılaşılabilir. Kökenini etik değerlerde bulan sadakat borcu duruma göre, işçiye aktif veya pasif bir tutumda bulunma yükümü yükleyebilir: işçinin işverenin ekonomik çıkarlarını
zedeleyecek biçimde işverenle rekabet edememesi, işverenin iş ve meslek sırlarını açıklayamaması pasif tutuma, işyerindeki yangın veya hırsızlık olayını haber verme aktif tutuma örnek gösterilebilir. Hangi hallerin sadakat borcunu ihlal edeceğini önceden kesin ve kayıtlayıcı bir biçimde belirlemek mümkün olmadığından her bir olayın somut koşulları içinde tarafların durumları da dikkate alınarak saptanması en isabetli yöntemdir. Bu yöntemde yargıcın takdir yetkisinin işlevi büyüktür. Nitekim iş Kanunu da doğruluk ve bağlılığa uymayan hallerin akdin derhal feshine götüreceğini belirtmekle
birlikte bunun hangi hallerde gerçekleşeceği konusunda sınırlı bir sayma yoluna gitmeyip “işçinin işverenin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması, iş ve meslek sırlarını ortaya atması gibi haller”den söz ederek örneklemeyi tercih etmiştir. Bu nedenle, işçinin işverenle arasında mevcut olan ve bir ölçüde kişisel ilişki de kuran iş ilişkisi çerçevesinde bu ilişkiyi zedeleyebilecek, ilişkiye devamı çekilmez kılabilecek her türlü güven kırıcı davranışların hükmün kapsamına sokulması
mümkün olabilecektir[3].
B- İş İlişkisinin Özelliği
Bilindiği üzere; iş ilişkisi karşılıklı güven esasına dayanan sürekli bir borç ilişkisi olup, bu güvenin sarsıldığı durumlarda, anılan tutumla karşılaşan taraftan böyle bir ilişkiyi sürdürmesini beklemek işin doğasına uygun düşmez. İşçinin sadakat borcu; işverenin işi ve işyeri ile ilgili hukuken haklı
menfaatleri korumak, zarar verici ve risk altına sokabilecek davranışlardan kaçınmayı gerektirir[4].
C- Aykırı Davranışlarda Zarar Aranmaması
Bu bendi uygulayarak işçinin sözleşmesini feshetmek için zararın varlığı şart değildir. Diğer bir anlatımla fesih için zarar aranmadığı uygulamada yerleşik içtihat halini almıştır[5].
D- Sadakatin Kapsamına Dahil Olan Unsurların Belirsizliği
Doğruluk ve bağlılık alanı, mevzuat, iş ve toplu iş sözleşmeleri ve iş gelenekleriyle sınırlı bulunduğu için, işçinin bu alan dışında kalan eylem ve davranışları doğruluk ve bağlılığa aykırı sayılamaz.
Örneğin, akdi ve kanuni bir mecburiyeti olmadığı için işverenin fazla çalışma isteminin işçi
tarafından reddolunması, kural olarak, doğruluk ve bağlılığa aykırı kabul edilmez; dolayısıyla bildirimsiz feshe hak bahşetmez. Ancak, işçi yangın, su baskını vb durumunda sözleşme ve yasa
gereği bir yükümü bulunmasa dahi işverenin çalışmasına ilişkin istemini reddedemez. Esasen böyle bir bağlılık borcunun sözleşmede bulunduğu varsayılır[6].
E- Örnek Yargıtay Kararları
İşverence işçiye verilen eğitim, işçinin işyerinde mal ve hizmet üretimine katkı sağlaması sebebiyle işveren yararına olmakla birlikte, verilen eğitim sayesinde işçinin daha nitelikli hale geldiği ve ileride daha kolay iş bulabileceği, bu nedenle işçiye masrafları işverence karşılanmak üzere verilen eğitim karşılığında, isçinin belli bir süre çalışmasının kararlaştırılması mümkündür. İşçinin de verilen eğitim karşılığında işverene belli bir süre iş görmesi, işverene olan sadakat borcu kapsamında değerlendirilmekte, işyerinin devri halinde de işçinin eğitim gideriyle uyumlu olarak belli bir süre
çalışma yükümünün devam edeceği kabul edilmektedir[7].
İşçinin arkadaşından borç para alıp bu borcu ödememesi nedeniyle adına kredi çeken iş arkadaşı hakkında icra takibi yapıldığı ve iş arkadaşının bu durumu şikâyet ettiği, işçinin bu
davranışının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı iş ilişkisinin sürdürülmesi işverenden beklenmemelidir[8].
Davacının iş amaçlı bilgisayarı mesai saatleri içerisinde internet alışveriş ve oyun sitelerine birden fazla girmek sureti ile amacı dışında kullandığı ve bu süre zarfında zamanını iş görme edimine
harcamadığı anlaşılmaktadır. Üstlenilen işin yetiştirilmesi veya işverenin zararının oluşmaması, bu olumsuz davranışı ortadan kaldırmaz. Davacı yan yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Bu davranışının diğer işçi gibi işyerinde olumsuzluklara yol açtığı ve iş ilişkisinin işveren açısından devam
ettirilmesinin beklenmez bir hal aldığı anlaşılmaktadır. İşverenin iş sözleşmesini feshetmesi, davacının davranışlarından kaynaklanan nedene dayanmaktadır[9].
İşçi işyerinde çalışırken başka bir işçi adına gelen kredi kartını gizlice alarak bu kredi kartıyla alışveriş yaptığı, kart sahibi işçinin sarf belgeleri geldiğinde durumun ortaya çıktığı ve fişlerdeki imzanın kartı gizlice alan işçiye ait olması üzerine işverenin bu işçiyi sadakat borcuna aykırılıktan dolayı akdini feshetmesinin uygun olduğuna karar vermiştir[10].
İsnat edilen iddialar üzerinden uzun süre geçmesi, davacının şirket müdürün talimatı ile hareket etmesi, verilen talimatlarda usulsüzlük olsa bile verilen emri yerine getirmesi feshi haksız
kılan olgular değildir. Usulsüz işlemler müdürün talimatı ile de olsa yerine getirilmesi işçinin sadakat borcu nedeni ile doğru değildir. Davacının davalı şirkete ait satılacak otomobilin jantlarını kendi otomobilinin jantları ile değiştirerek menfaat sağladığı açıktır. Bu eylemi amiri konumundaki isletme müdürünün izni dairesinde yapması, işverene karşı olan doğruluk ve bağlılığa uymama sonucunu değiştirmez. Çünkü işçilerin amirlerinin suç teşkil eden eyleme izin vermesi işçinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Haksız fiile izin geçerli kabul edilemez[11].
Yargıtay’ın nelerin sadakat borcuna aykırılık olarak değerlendirdiğini başlıklar halinde belirtmek istersek: İşçinin, istirahatlı iken işverene rakip olabilecek bir başka işyerinde çalışması, aldığı iki saatlik izinden dönmemesi ve işyerinde bu esnada hırsızlık olması, bankada fon müdür yardımcılığı yapan işçinin, mevzuata aykırı biçimde kredi limitini aşması ve güvencesiz kredi
işlemlerine kalkışması, işçinin PKK’lı olması, işyerinde halli gereken bir sorunu olan kişiden haksız menfaat sağlaması, çaycı ve temizlikçi olarak çalıştığı işyerinden birtakım malzemeleri saklaması, TEK’de elektrikçi olarak çalışırken evinde kaçak elektrik kullanması, gerçeği yansıtmayan irsaliye düzenlemek, yapılan tüm sözlü uyarılara rağmen işverene ait kumaş parçalarını götürmeye
kalkışmak, işverenden izin almaksızın mesai saatleri dışında kendi adına ve hesabına iş yapması, muhasebeci olarak çalışırken merkezden gönderilen paraları saymaması ve bunların eksik çıkması, işyerinden iki bidon benzin kaçırırken yakalanmak, izinsiz olarak işyerindeki kutu biraları içmek ve fazladan yemek parası ödemek, işe gelmiş gibi önceki vardiyada kart basmak ve fazla çalışma
bordrosu imzalamak, aynı işyerindeki bir kadın işçiyle işyeri dışında zina halinde yakalanmak, iş saatleri içinde uyurken yakalanmak, irsaliyede belirtilenden fazla mal yüklemek, karşılıksız çek
ödemek, arkadaşlarının akdinin feshini protesto için işbaşı yapmamak, şeklinde sıralayabiliriz[12]. 1475 sayılı İş Kanunu döneminde de benzer nedenler sadakate aykırılık olarak kabul ediliyordu, örneklendirmek istersek: puantaj cetvelinde çalışma gün ve saatlerini fazla göstererek fazla ücret
alınmasını, işe geç gelmiş işçileri zamanında gelmiş ve erken çıkan işçileri ise işten paydosta çıkmışçasına kart basılmasını, mazeret uydurarak izin alıp maça girmeyi, işçinin yoklamayı
imzalayıp kendisini o gün işe gelmiş gibi gösterdikten sonra işyerini bırakmış olmasını, bir hastalık sonucu olmaksızın görev sırasında uyumayı, Yargıtay haklı fesih nedeni olarak kabul etmişti[13].
Yine Yargıtay çeşitli kararlarında ise aşağıda başlıklar halinde değineceğimiz olayları ise sadakat borcuna aykırılık olarak kabul etmemiştir: Müdürün izin ve onayı olmadan kendisine belli
aylarda fazla çalışma ve tatil ücreti tahakkuk ettiren işçinin söz konusu tarihlerde gerçekten anılan çalışmaları yapmış bulunması, uzun yıllardır başka işyerinde de çalışan işçinin bu durumundan yeni haberdar olunduğu iddiasının ciddi görülmemesi, işyerinde işçilere her ay dağıtılan jiletleri satan
işçinin bu durumu doğruluk ve dürüstlük kuralına aykırılık oluşturmayacağı [14].
F- Sadakat Borcunun Aranacağı Zaman Dilimi
Sadakate aykırı tutumun işyerinde ya da dışında yahut mesai saatlerinde veyahut ta mesai dışında sergilenmesi farksızdır[15]. Bu kapsamda deneme süresi içinde, iş akdinin askıda olduğu zamanda, izin kullanılan süre boyunca da sadakat borcu devam etmekte, konu ile ilgili Yargıtay kararları
aşağıda kısaca ifade edilmektedir.
Deneme süresinde işçinin iş görme, sadakat, özen, itaat yükümlülüğü, rekabet yapmama, işverenin ücret ödeme, işçiyi gözetme, eşit davranma yükümlülüğü bulunmaktadır[16].
Mevsime tabi olarak yapılan işlerde, belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçi hizmet edimini, ancak iş mevsiminde ifa etmekle yükümlüdür. Mevsimlik çalışmanın sona ermesi nedeniyle
işyerinden ayrılmak zorunda kalan, fakat iş sözleşmesi bozulmamış olan işçi, ertesi mevsim başına kadar işverene hizmet etmek, işveren de ona ücret ödemek zorunda değildir. Bir başka anlatımla, işçi ve işverenin iş sözleşmesinden doğan temel borçları bir sonraki mevsim başına kadar askıya
alınmaktadır. Askı döneminde, işçinin iş görme, işverenin ise ücret ödeme borcu ortadan
kalkmakta, ancak işçinin sadakat ve kısmen işyerindeki kurallara uyma talimat borçları, işverenin ise gözetme borcu ve eşit işlem borçları devam etmektedir[17].
İş şartlarında esaslı değişiklik niteliğinde olan ücretsiz izin uygulamasının yazılı olarak yapılmaması eylemli fesih kabul edilse dahi, feshin geçersizliği kararına kadar işçinin iş görme edimi dışındaki borçları devam eder[18].
İş sözleşmesi ile işçiye yüklenen hak ve yükümlülüklerden biri de sadakat borcudur. İşçinin izinde olması bu borcu ortadan kaldırmaz. İşçinin izinli olduğu dönemde iş sözleşmesinden doğan sadakat borcuna aykırı davranış içine girmesi, işveren için haklı nedene dayanan bir fesih sebebidir[19].
G- İspat Yükü
İşçinin iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiğini işveren ispat etmekle yükümlüdür[20].
III- SONUÇ
Hangi davranışların sadakat borcuna aykırı olduğunu önceden belirlemek mümkün değildir. Bu nedenle önceden sayıp dökme yerine bir ölçü getirilebilir ki bu da, iş ilişkisi güven esasına dayalı bir ilişki olduğundan, davranışın, işverenin güvenini sarsıcı nitelik taşıyıp taşımadığı olabilir. İşçinin
işyerindeki konumu, işi, işyerinin özellikleri, iş yaşamının gerekleri, çevrenin gelenekleri gibi objektif kriterlerden hareketle işverenin güvenini sarsıcı kabul edilen bir davranış, sadakat borcuna aykırı bir davranış olup, bu bent hükmüne göre de haklı neden teşkil eder[21].
Eğer işçinin iş akdi sadakate aykırılıktan dolayı feshedilmiş ve bu fesih nedeni de aynı zamanda Ceza Kanunu açısından suç vasfı taşıyorsa, feshin geçersizliği sadece ceza yargılaması sonucunda fiilin o işçi tarafından yapılmadığına ilişkin hüküm verilmesi halinde mümkün olur.
İşçi sadakat borcunun gereğini yerine getirmek için bazen bir şeyleri yapmak bazen de yapmamak zorundadır. İşçinin sadakat borcu sadece işyerinde bulunduğu saatler içinde değil işyerinde
olmadığı zamanlarda da hatta iş akdinin askıda bulunduğu zamanda da devam etmektedir.
İşçinin sadakat borcuna aykırılıktan dolayı iş akdi sonlandırılmış ise ihbar ve kıdem tazminatı ödenmez.
[1] Xxxxxxx Xxxxxxxxx, Xx Xxxxxx Xxxxxx, Ankara 2005, s.291.
[2] Xxxxx Xxxxxxxxxxxxxxx, Xx Xxxxxx, Xxxxxx 0000, s. 628.
[3] Xxxxx Xxxxxxx, İş Kanunu Xxxxx, Xxxxxx 0000, s. 1174.
[4] Yrg. 9 HD’nin 02/05/2005 tarihli ve E. 2005/25130, K. 2005/16369 sayılı kararı.
[5] Xxxxxxx Xxxxxxxxx, Xx Xxxxxx Xxxxxx, Ankara 2005, s.291.
[6] Xxxxxxx Xxxxxxxx, İş Kanunu Xxxxx, Xxxxxx 0000, s.572.
[7] Yrg. 9 HD’nin 14.05.2009 tarihli ve E.2008/1781, K. 2009/13520 sayılı kararı.
[8] Yrg. 9 HD’nin 14/07/2008 tarihli ve E. 2007/42720, K. 2008/20166 sayılı kararı.
[9] Yrg. 9 HD’nin 04/05/2009 tarihli ve E. 2008/36305, K.2009/12393 sayılı kararı.
[10] Yrg. 9 HD’nin 21/04/2005 tarihli ve E. 2005/24113, K. 2005/14190 sayılı kararı.
[11] Yrg. 9 HD’nin 25/03/2009 tarihli ve E. 2007/40375, K. 2009/7909 sayılı kararı.
[12] Xxxxx Xxxxxxx, İş Kanunu Xxxxx, Xxxxxx 0000, s.1177.
[13] Xxxxxxx Xxxxxxxx, İş Kanunu Xxxxx, Xxxxxx 0000, s.572.
[14] Xxxxx Xxxxxxx, İş Kanunu Xxxxx, Xxxxxx 0000, s. 1179
[15] Xxxxx Xxxxxxx, İş Kanunu Xxxxx, Xxxxxx 0000, s.1179.
[16] Yrg. 9 HD’nin 11/05/2009 tarihli ve E.2009/15921, K.2009/13019 sayılı kararı.
[17] Yrg. 9 HD’nin 16/04/2009 tarihli ve E.2007/ 36309, K. 2009/ 10880 sayılı kararı.
[18] Yrg. 9 HD’nin 09/11/2009 tarihli ve E.2009/32059, K.2009/31083 sayılı kararı.
[19] Yrg. 9 HD’nin 14/07/2008 tarihi ve E.2008/26211, K. 2008/20195 sayılı kararı.
[20] Yrg. 9 HD’nin 20704/2008 tarihli ve E.2007/35822, K. 2008/10336 sayılı kararı.
[21] Xxxxx Xxxxxxxxxxxxxxx, Xx Xxxxxx, Xxxxxx 0000, s. 628.