KEFALET SÖZLEŞMESİNİN FER’İLİĞİ İLKESİ
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1079
KEFALET SÖZLEŞMESİNİN FER’İLİĞİ İLKESİ
Arş. Gör. Töre GÜNSAY*
Öz
Kefalet sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 581-603. maddeleri ara- sında düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 581. maddesinde “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” şek- linde tanımlanmıştır. Kefalet sözleşmesi, bir başkasının borcunu ifa etme- mesi halinde bunun sonuçlarını kişisel olarak üstlenme anlamına geldiği için bu ilişkinin tarafları; kefil, asıl alacaklı ve asıl borçludur. Kefalet sözleşme- sinin amacı ise alacağın teminat altına alınmasıdır.
Kefalet sözleşmesi niteliği itibarı ile tek tarafa borç yükleyen ve ivazsız bir sözleşmedir. Kefalet borcu asıl borçtan bağımız bir para borcu olarak karşımıza çıkar. Yine kefalet sözleşmesinden kaynaklanan borç, tali (ikincil nitelikli) bir borç olma özelliği yanında, fer’i bir nitelik de taşımaktadır.
Kefalet sözleşmesinin fer’iliği çalışmamızın temel konusunu oluştur- maktadır. Kefalet sözleşmesi mevcut ve geçerli bir esas borcun varlığını gerektirmektedir. Böylece kefilin yükümlülüğü asıl borçtan kaynaklanan yükümlülüğe bağlı olmaktadır.
Çalışmamızda kefalet sözleşmesinin niteliği ve özelliklerine değindikten sonra, kefalet sözleşmesinin fer’iliği ilkesi, fer’i olmasına bağlanan sonuçlar ve kefalet sözleşmesinin fer’iliğinin istisnaları incelenmiştir.
Xxxxxxx Xxxxxxxxx
Kefalet Sözleşmesi, Kefil, Alacaklı, Borçlu, Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği
* Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Medeni Hukuk Anabilim Dalı
D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Xxxxx XXXXX’a Armağan, C. 19, Özel Sayı-2017, s. 1079-1101
1080 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
THE PRINCIPLE OF ACCESSORY OF THE BAIL CONTRACT
Abstract
Bail contract, arranged between article 581-603 of the Turkish Code of Obligations. Article 581 of the Turkish Code of Obligations states that “the bail contract is a contract that the sponsor undertakes to be personally responsible for the consequences of the debtor's failure to pay debts.” Since the bail contract is meant to personally undertake the consequences of this if someone else does not fulfill the debt, the parties to this relationship; The guarantor, the principal creditor and the principal debt. The purpose of the bail contract is to secure it.
The bail contract is a contract with a reputation for paying debt to one side. The bail is a debt owed to the original borrower as a money debt. The debt arising from the bailment contract is also a liability as well as a liability (secondary qualification).
The nature of the bail contract constitutes the main point of our work. The bail contract requires the existence of a current and valid principal borrower. Thus the obligation of the guarantor depends on the obligation arising from the original debt.
After touching on the nature and characteristics of the bail contract, we have examined the exceptions of the bail contract principle and the consequences of the bail contract and the bail contract.
Keywords
Bail Contract, Voucher, Creditor, Borrower, Firm of Bail Contract
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1081
I. TANIMI
Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 581-603 maddeleri ara- sında düzenlenmiştir. Kefilin alacaklıya, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmeye kefalet sözleşmesi denmektedir1. Nitekim XXX. x. 000’x xxxx xx “Kefalet sözleş- mesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçla- rından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.”
Kefalet sözleşmesinde amaç alacağın teminat altına alınmasıdır. Kefalet sözleşmesinin asli amacını, hukuki sebebini bu teminat fonksiyonu oluştur- maktadır. Bundan dolayıdır ki, kefilin bu sözleşmeden doğan borcunun hukuki sebebi teminattır. Bu durumda, borçlu borunu ifa etmediği takdirde alacaklı kefile başvuracaktır. Yani kefil alacaklı karşısında ikinci bir borçlu olarak ortaya çıkmaktadır2.
Kefil, kefalet sözleşmesinde alacaklıya karşı sadece teminat borcu altına girdiği için, hiçbir zaman asıl borçlunun yerine geçmez. Bu sebeple, borçlu borcunu ifa etmediği takdirde kefil, alacaklı tarafından aynen ifaya zorlanamaz3. Çünkü kefilin borçlandığı edim, asıl borçlunun borçlandığı
1 Xxxxxxxx, Xxxxx: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 693; Bilge, Xxxxx: Özel Borç Münasebetleri, Ankara 1971, s. 364; Xxxxxxxx, Seza: Türk Kefalet Hukuku, Ankara, 2013, s. 20; Xxxxxxxxx, Xxxxx/Xxxxxxxx, X. Emre: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, 12. Bası, Ankara 2013, s. 653; Xxxxx, Xxxxxx/Acar, Xxxxx/Özen, Burak: Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, 10. Bası, İstanbul 2014, s. 1398; Aral, Xxxxxxxxx/ Ayrancı, Xxxxx: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, 9. Baskı, 2012, s. 417; Gümüş,
M. Alper: Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, Cilt II, 3. Bası İstanbul 2014, s. 320; Xxxxxxxxxxx, Xxxxxx Xxxxx: Kefilin Alacaklıya Karşı Sahip Olduğu Savunma İmkanları, İstanbul 1996, s. 13; Xxxxxxx, Xxxxx: Şekil Şartına Uyulmadan Yapılan Kefalet Sözleş- mesinde İfanın Sonuçları, ”Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 53, S. 2, 2004, s. 95; Özen, Burak: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2012, s. 51; Xxxx, Serkan: Kefalet Sözleşmesinde Kefilin Sorum- luluğu, Ankara 2013, s. 13; Xxxxx, Gökhan: Kefalet Sözleşmesinin Sona Ermesi, Ankara 2009, s. 13.
2 Eren, Xxxxxx: Borçlar Hukuku Xxxx Xxxxxxxx, Ankara 2014, s. 771; Xxxxxxxx, s. 701; Xxxxxxxx, s. 24; Zevkliler/Xxxxxxxx, s. 655; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1399; Gümüş, s. 329; Aydoğdu/Kahveci, Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 3. Xxxxx, Xxxxxx 0000, s. 817.
3 Xxxxxxxx, s. 27; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1401; Eren, s. 772.
1082 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
edim değildir. Burada kefilin üstlendiği edim, borçlunun borcunu yerine getirmemesinden dolayı alacaklının uğradığı müspet zararını gidermek ola- caktır4.
Kefaleti düzenleyen hükümler ilke olarak düzenleyici hükümler ol- makla beraber taraflar sözleşmede bunların aksini kararlaştırabilirler. Bunun istisnası ise TBK. m. 582/III hükmüdür. Bu hükme göre kanunda aksi bir hüküm olmadıkça kefil TBK’nın bu bölümünde kendisine tanınan haklardan önceden feragat edemeyecektir5. TBK. m. 582/III hükmü şu şekildedir :
“Kanundan aksi anlaşılmadıkça kefil, bu bölümde kendisine tanınan haklardan önceden feragat edemez.”
II. KEFALET SÖZLEŞMESİNİN NİTELİĞİ
A. Kefalet Sözleşmesinin Tek Tarafa Borç Yükleyen Bir Sözleşme Olması
Niteliği bakımından bir borç sözleşmesi olan kefalet sözleşmesinin tarafları, kefil ve alacaklıdır. Kefalet sözleşmesinin sebebi, amacı ve tanı- mından anlaşılacağı üzere sadece kefil borçlu durumundadır. İki tarafa değil, bir tarafa, yalnızca kefile borç yükleyen bir sözleşme özelliği gösterir6. Unutmamak gerekir ki kefilin bu sözleşmedeki borçlandığı kişi borçlu olma- yıp alacaklıdır. Alacaklı bu sözleşme ile herhangi bir borç altına da girme- yecektir. Fakat alacaklı sözleşmede bazı edimlerin ifası borcunu üstlendiği zaman, kefalet sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen sözleşme niteliğini kaza- nacaktır ve bu durumda kefil TBK. m. 97’ye göre ödemezlik defini ileri sürebilecektir7.
B. Kefalet Sözleşmesinin İvazsız Bir Sözleşme Olması
Kefalet sözleşmesi niteliği itibariyle ivazsız bir sözleşmedir. Xxxxx burada borçlandığı edime karşı alacaklıdan herhangi bir alacağa sahip olmaz. Ancak kefaletin ivazsız olması zorunlu bir unsur değildir ve kefalet sözleş-
4 Eren, s. 772.
5 Eren, s. 772.
6 Xxxxxxxx, s. 27; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1406.
7 Eren, s. 773.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1083
mesinde taraflar açıkça alacaklının da bir yükümlülük altına gireceğini karar- laştırabilirler8.
Sözleşme ile asıl borçlunun kefile menfaat sağlaması mümkündür ve bu durum kefaletin ivazsızlığı ilkesini bozmayacak, bir ivaz olarak değerlen- dirilmeyecektir9. Kefilin kefaletini sağlamak için borçlunun kefile menfaat sağladığı durumlarda, örneğin kendisine kefil olacak kişiye komisyon veril- mesinde ya da uygulamada sıklıkla rastlanan bankanın aldığı komisyon kar- şılığında kefil olması durumunda, kefalet sözleşmesinin ivazsız niteliği orta- dan kalkmamakta, bu işlem kefaleti ivazlı hale getirmemektedir. Çünkü bu komisyon kefalet sözleşmesinin değil, kefille borçlu arasındaki iç ilişkinin bir unsurunu teşkil etmektedir10.
Ayrıca alacaklıya kanun tarafından yüklenen mükellefiyetleri de kefile karşı yapılmış bir edim olarak kabul etmek mümkün değildir11.
Kefalet sözleşmesinin ivazsız olduğu durumda, kefilin alacaklıya ifada bulunmasını, bir bağışlama olarak algılamamak gerekmektedir12.
C. Kefalet Sözleşmesinin Sürekli Sözleşme Benzeri Bir Sözleşme Olması
Kefilin borcu sürekli olsa da kefalet sözleşmesinin sürekli sözleşme benzeri bir sözleşme olduğu doktrinde ileri sürülmektedir13.
III. TEMEL ÖZELLİKLERİ
A. Kefalet Borcunun Asıl Borçtan Bağımsız Bir Borç Olması
Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında yapıldığına göre, kefil alacaklıya başkasının yani borçlunun edimini değil, kendi üstlendiği edimi
8 Xxxxxxxx, Seza: Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Kefalet, Ankara 1992,
s. 5-6; Xxxxxxxx, s. 694.
9 Xxxxxxxx, s. 694; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1406; Eren, s. 773.
10 Reisoğlu, (Kefalet 92), s. 6; Xxxxxxxx, s. 695; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1406; Aydoğdu/ Kahveci, s. 821-822.
11 Xxxxxxxx, (Kefalet 92), s. 7.
12 Xxxxxxxx, (Kefalet 92), s. 6; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1407; Ayan, s. 19.
13 Gümüş, s. 330; Xxxx, s. 773.
1084 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
borçlanır. Bu borç, borçlunun alacaklıya karşı olan borcundan şekil ve içerik yönünden ayrı ve bağımsızdır14. Böylece kefilin borcu esas ve şekil bakımın- dan asıl borçla aynı olmayıp özel bir borçtur15. Asıl borçlu borcunu ifa etme- diğinde kefilin ifa edeceği borç kendi borcudur. Kefilin edimde bulunduğu borç asıl borçtan başka olan kendi borcu olduğu için, kefilin edimi borçlunun borcunu değil, ancak kendi borcunu sona erdirmektedir16.
Asıl borç ise kefilin alacaklıya ifada bulunmasıyla son bulmayacak, kanuni halefiyet çerçevesinde kefile geçxxxxxxx00. Bu durum TBK. m. 596/I hükmünde şu şekilde düzenlenmiştir:
“Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur…”
Kefalet mahiyeti gereği başkasının borçlanmış olduğu edimin ifasından şahsen sorumluluk söz konusu olduğu için, kendi borcuna kefil olunamaz18. Bir kimse başlangıçta kendi borcuna kefil olamamakla birlikte, sözleşmenin kurulmasından sonra kefalet borcu ile asıl borç aynı kişide birleşebilir. Örneğin kefilin mirasbırakanı olan borçlunun ölmesi durumunda kefil aynı zamanda borçlu sıfatını da kazanacaktır19.
Fakat alacaklı ve kefil sıfatları sonradan birleşirse, örneğin kefilin ala- caklının mirasçısı olması durumunda, alacaklı ve borçlu sıfatları aynı kişide yani kefilde birleştiği için kefalet borcu da bu durumda TBK. m. 135 gereği sona erecektir20 (TBK. m. 135; “Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesiyle borç sona erer…”).
Kefalet sözleşmesiyle kefil başkasına ait bir borcun ifa edilmemesinin sonuçlarından sorumlu olduğuna göre, dolayısıyla kişisel olarak sorumlu
14 Barlas, Nami: Kefalet Hukukuna İlişkin Bazı Sorunlar ve Yargıtay Uygulaması, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu XXI, Ankara, 2006, s. 43; Xxxxxxxx, (Kefalet 92), s. 4-5; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1403; Eren, s. 774; Aydoğdu/Kahveci, s. 823.
15 Xxxxx/Acar/Özen, s. 1403.
16 Xxxxxxxx, s. 699; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1403; Eren, s. 774.
17 Xxxxx/Acar/Özen, s. 1403.
18 Xxxxxxxx, s. 699; Xxxxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxx: Türk Borçlar Hukuku, C. 4, İstanbul 1992, s. 1420; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1403; Ayan, s. 36-37;Eren, s. 774.
19 Xxxxxxxx, s. 700; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1403-404; Eren, s. 774.
20 Xxxxxxxx, s. 700; Eren, s. 774.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1085
olduğu bir borç için kefil olamayacağına göre, bir adi ortaklıkta, ortaklardan birinin şirketi temsilen yaptığı işlemlerden diğer ortaklar da müteselsilen sorumlu olduklarından (TBK. m. 638), bir ortağın bu işlemlerden doğan borçlar için kefaleti de anlam taşımayacaktır21.
B. Kefalet Borcunun Bir Para Borcu Olması
Xxxxxxx, kefalet sözleşmesi ile asıl borcun alacaklısına taahhüt etmiş olduğu edimin konusu para olup asıl borçlunun yerine getirmek zorunda olduğu edim değildir22. Keza TBK. m. 583’te, “Kefalet sözleşmesi…kefilin sorumlu olacağı azami miktar…belirtilmedikçe geçerli olmaz” denilmiştir. Kefaletin geçerliliğini kefilin sorumlu olduğu azami miktarın kefalet sözleş- mesinde belirtilmesini şart koşan madde bu hususu açıkça düzenlemiştir. Zira bu maddedeki “azami miktar” deyimini “azami miktar para” olarak algılamak gerekir23.
Kefalet sözleşmesinde kefilin borcu, asıl borcun niteliğinden bağımsız olarak daima bir para borcu taşıdığından, bunun bir sonucu olarak her türlü borcun kefaletle teminat altına alınması mümkün olacaktır. Para borcuna, verme, yapma ya da yapmama borcuna olduğu gibi, haksız fiil ya da sebep- siz zenginleşmeden doğan borçlara da kefalet mümkündür24. Ayrıca kumar ve bahisten doğan borçlara da kefalet edilebileceği TBK. m. 591’de düzen- lenmiştir. Kişiye sıkı sıkı bağlı edimlere kefalet edilebilmesi ise doktrinde tartışmalıdır25.
Borç ilişkisinde borçlunun kişiliği önemli değilse, kefil isterse TBK. m. 83’e göre borcun aynen ifasını da gerçekleştirebilir26. (TBK. m. 83; “Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir.”). Fakat kefalet sözleş- mesinde kefilin asıl borcu yerine getireceği kararlaştırılmışsa, bu durumda
21 Xxxxxxxx, s. 699; Xxxx, s. 36-37.
22 Xxxxxxxx, s. 697; Xxxxxxxxx, C. 4, s. 1420; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1401.
23 Eren, s. 775.
24 Ayan, s. 34; Xxxx, s. 775.
25 Eren, s. 775.
26 Ayan, s. 34; Xxxx, s. 775.
1086 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
artık sözleşmenin kefalet sözleşmesi değil de müteselsil borç ya da borcun üstlenilmesi olacağı doktrinde ileri sürülmüştür27.
Kefalet sözleşmesinde kefilin borcu asıl borcun ifa edilmesine ilişkin ifa menfaatinin sağlanması olduğuna göre, sözleşmenin hükümsüz olmasın- dan doğan zararlardan (menfi zarar) kefil sorumlu olmayacaktır28.
C. Kefalet Borcunun İkincil Nitelikli (Tali) Bir Borç Olması
Kefalet borcu kural olarak ikincil (tali) bir borçtur29. Bu ilke uyarınca alacaklı, borçluya başvurmadan kefile başvuramaz. Kefile başvuru için öncelikle asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi ve asıl borçluya başvurularak borcun tahsil edilememiş olduğu kanıtlanması gerekecektir30. Kefalet borcu- nun tali olma niteliği özellikle adi kefalette tam olarak kendini gösterir31. Adi kefile başvurulabilmesi için borçluya takip yapılıp alacağın elde edileme- mesi ve rehinler varsa rehinlerin paraya çevrilmesi gerekir. (TBK. m. 585). Borçluya takip yapılıp bu takip semeresiz kalmadan ve rehne başvurmadan adi kefile başvurulamaz32.
Müteselsil kefalette de kefilin borcu tali (ikincil) niteliktedir33. TBK. m.
586 hükmü bu niteliği ortaya koymuştur. Bu hükme göre :
“… bunun için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvence altına alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hakim tarafın- dan belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli veril- mesi hallerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurula- bilir.”
27 Reisoğlu, s. 28; Xxxx, s. 34; Xxxx, s. 776.
28 Ayan, s. 35.
29 Reisoğlu (Kefalet 93), s. 5; Xxxx, s. 777; Xxxxxxx/Kahveci, s. 821.
30 Reisoğlu, s. 25; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1405-1406; Zevkliler/Xxxxxxxx, s. 655; Xxxxx, s. 22; Xxxxx, s. 288; Xxxx, s. 33; Xxxx, s. 777.
31 Xxxxx/Acar/Özen, s. 1405; Ayan, s. 33; Xxxx, s. 777.
32 Xxxxx/Acar/Özen, s. 1405-1406; Ayan, s. 33.
33 Xxxxx/Acar/Özen, s. 1405-1406; Ayan, s. 33.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1087
Görüldüğü üzere müteselsil kefile başvurabilmek için önce esas borçlu- nun ihtar edilmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması gerekir. Yine teslime bağlı taşınır rehni ve alacak rehni paraya çevrilmeden önce de kefile başvurula- mayacaktır.
Asıl borcun para borcu dışında bir borç olması hallerinde ise müteselsil kefaletin tali olma özelliği daha açık biçimde ortaya çıkacak34, ancak asıl borçlunun borcunu yerine getirmediğinin tespitinden sonra kefile başvuru- labilecektir35.
D. Kefalet Borcunun Teminat Sebebine Dayanan Bir Borç Olması
Kefaletin illeti (hukuki sebebi), asıl borçlunun asıl borçlunun ödeme gücünün bulunmamasına veya borcu ödemek istememesine karşı alacaklıya bir teminat sağlamaktır36. Bu yönden asıl borç ile kefalet borcunun sebepleri birbirinden farklıdır. Her iki borç da kendine özgü hukuki sebebe sahiptir. Asıl borç bir bağışlama, alacak, satış, eser ya da kira sözleşmesindeki ifa sebebine sahip olabilirken, kefalet daima teminat sebebine dayanmaktadır37.
Kefaletin illeti olan alacaklıya teminat sağlama gayesini, kefili kefalet akdini yapan sebeplerle karıştırmamak gerekir. Kefil asıl borçlunun vekili, vekaletsiz işgöreni ya da bağışlayan sıfatıyla hareket etmiş olabilir. Bu nedenle kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki ilişkiden doğan savunma sebepleri asıl borcun alacaklısına karşı ileri sürülemez38. Bu iç ilişki rücu bakımından önem taşıyabilir; örneğin iç ilişkide bağışlama sözkonusuysa kefilin rücu hakkı bulunmayacaktır39.
IV. KEFALET SÖZLEŞMESİNİN FER’İLİĞİ
A. Genel Olarak Ferilik İlkesi
Feri hakları, asıl haktan farklı olarak, alacak hakkının amacına hizmet eden ve onun bir parçası olmayan, fakat geçerliliği ve varlığı asıl alacağa
34 Ayan, s. 34
35 Xxxxx/Acar/Özen, s. 1406.
36 Xxxxxxxx, s. 694; Özen, s. 62; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1401.
37 Özen, s. 62; Xxxx, s. 16; Eren, s. 777.
38 Xxxxxxxx, s. 694; Özen, s.65; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1401; Ayan, s. 16.
39 Xxxxxxxx, s. 694; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1401; Eren, s. 777.
1088 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
bağımlı olan özel nitelikli haklar olarak tanımlayabiliriz. Feri haklar alacak hakkının kapsamını genişleten ve alacak hakkını teminat altına alan feri hak- lar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Kefalet sözleşmesinde alacaklının kefile başvuru hakkı da alacak hakkını teminat altına almaya yönelik feri haklar- dandır40.
Fer’i hakların, asıl alacağa bağımlı olmaları ünlü Alman hukukçu Medicus tarafından, geçerlilik yönünden; kapsam yönünden; feri hakkın diğer alacaklı ve borçlusunun değişmesinden etkilenmemesi açısından; sa- vunma sebepleri açısından ve sona ermesi yönünden olmak üzere beş açıdan ele alınarak incelenmiştir41.
Feri hakkın geçerli olarak doğup varlığını sürdürebilmesinin, asıl ala- cağın geçerli olarak doğmasına ve varlığını devam ettirmesine bağlı olması, geçerlilik yönünden bağımlılığını ifade eder. Feri hak, asıl alacağın doğması koşuluna bağlı olarak asıl alacağın doğmasından önce de kurulabilecektir. Bu durum ferilik ilkesini zedelemeyecektir. Çünkü bu durumda feri hak daha doğmamıştır ve asıl borç doğduğunda feri hak doğacaktır42.
Feri hakkın kapsamının, asıl alacağın miktarına göre belirlenmesi, feri hakkın kapsam yönünden asıl alacağa bağımlılığını göstermektedir. Kefilin sorumluluğunun asıl alacağın miktarına bağlı olması, bu yönden bir bağım- lılığı ifade etmektedir43.
Feri hakların, borçlu ve alacaklı sıfatlarının değişmesinden etkilenme- mesi de ferilik ilkesinin diğer bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. TBK.
m. 189 hükmünde, “ Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer.” Denilmek- tedir. Bu durum kefalet sözleşmesinde de geçerli olacaktır. Bunun sonucu olarak asıl alacaklı değiştiğinde, kefile başvuru hakkı da geçecektir44.
40 Ayan, s. 21; Aydoğdu/Kahveci, s. 819.
41 Xxxxxxx, Xxxxxx: “Die Akzessorietaet em Zivilrecht” (JuS 1971/10, s. 497-504), s. 498. (Aktaran, Ayan, s. 21.)
42 Ayan, s. 22; Xxxxxxx/Kahveci, s. 819.
43 Ayan, s. 22.
44 Ayan, s. 22-23.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1089
Faiz alacağı gibi bazı feri haklar, geçerli bir biçimde doğduktan sonra asıl alacaktan ayrı olarak devredilebilirken; kefalet sözleşmesinden doğan alacağın, asıl alacaktan ayrı olarak devredilebilmesi mümkün olmayacaktır45.
Borçlunun değişmesi kural olarak feri hakları etkilememekle birlikte TBK. m. 198 hükmünde buna yönelik istisnalar getirilmiştir. TBK. x. 000’xx :
“Borçlu değişmiş olsa bile, alacaklının borçlunun kişiliğine özgü olan- lar dışındaki hakları saklı kalır. Bununla birlikte borcun güvencesi olarak rehin veren üçüncü kişinin ve kefilin sorumlulukları, ancak onların borcun üstlenilmesine yazılı olarak rıza göstermeleri halinde devam eder.” denil- mektedir. Bu hükümle, asıl borçlunun kişiliğine bağlı olan feri haklar ile, rehin veren üçüncü kişinin ve kefilin sorumlulukları bakımından iki istisna getirilmiştir46.
Ferilik ilkesinin sonucu olarak; feri hakların ifası talebi karşısında, borçlu, asıl borç için geçerli olan savunma sebeplerini ileri sürebilecektir. Bu da feri hakkın asıl alacağa savunma sebepleri açısından bağımlılığını göster- mektedir47.
Feri hakkın asıl alacağa sona erme yönünde bağımlılığını inceleyecek olursak, ferilik ilkesinin bir sonucu olarak asıl hakkın sona ermesine bağlı olarak feri hak da ortadan kalkacaktır48.
Tüm bu açıklamalarda anlaşılacağı üzere, kefalet sözleşmesinin kuru- labilmesi için borçlunun alacaklıya karşı bir borcunun olması ve bu borcun da geçerli olarak varlığını devam ettirmesi gerekmektedir49. Kefalet sözleş- mesi asıl borca bağlı feri bir alacak niteliği taşıdığı için de varlık ve geçer- liliği asıl alacağa bağlı olmayan bir kişisel teminat sözleşmesi, kefalet söz- leşmesi niteliği kazanamayacaktır50.
45 Ayan, s. 23.
46 Ayan, s. 23.
47 Ayan, s. 23.
48 Ayan, s. 23; Xxxxxxx/Kahveci, s. 819.
49 Xxxxxxxx, s. 695; Xxxxxxxx, (Kefalet 2013), s. 22; Xxxxx, s. 287; Xxxxx/Acar/Özen, s. 1404-405; Ayan, s. 23.
50 Gümüş, s. 287; Xxxx, s. 23.
1090 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
Gözden kaçırılmaması gereken bir husus da, kefile başvurulduğu anda geçerli bir borcun bulunmasının yeterli olmasıdır. Yoksa kefalet sözleşme- sinin kurulduğu sırada olması şart değildir. Bu durum ferilik ilkesinin bir istisnası olarak da algılanmamalıdır51.
Kefalet sözleşmesiyle alacaklı asıl borçluya yönelik olan talebi yanında, kefile karşı da bir talep hakkı elde edecektir. Alacaklının kefile karşı ileri sürebileceği talebi, asıl borçluya yönelik olan talebini teminat altına almak için kullanılır. Bu sebeple de kefile yönelik olan talebin varlığı, ilk talebin varlık ve geçerliliğine bağlıdır52.
Kefaletin feri olmasının bir sonucu olarak da, kefaletle temin edilen borcun belirli veya belirlenebilir olması gerekmektedir53.
B. Kefalet Sözleşmesinin Fer’i Olmasına Bağlanan Sonuçlar
Kefalet sözleşmesinin feri olmasının bazı sonuçları vardır:
İlk olarak, asıl borç geçerli biçimde doğmadığı takdirde kefalet sözleş- mesinin de geçersiz olacağını söylememiz gerekir. Örneğin şekle aykırı bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesine xxxxx xxxxx kefil olunması halinde, şekle aykırılıktan dolayı asıl borç geçersiz olacağında, kefalet sözleşmesi de geçer- siz olacaktır54. Ancak asıl borcun geçerli bir biçimde doğmadığı yönündeki savunmanın dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturacağı durumlarda, kefil de bu savunmayı ileri sürememelidir. Örneğin, arsa payı karşılığı inşaat sözleş- mesin geçerlilik şekline aykırı olarak yapıldığında yüklenicinin şekle aykırı- lığı ileri sürmesi dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturacaksa, aynı sonuç yüklenicinin borçlarına kefil olan kişi için de geçerli olmalı, kefil de şekle aykırılığı ileri sürememelidir55.
TBK. m. 131/I hükmü, “Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.” ve TBK. m. 598/I hükmünden, “Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil de borcundan kurtulur.”, anlaya-
51 Ayan, s. 24; Aydoğdu/Kahveci, s. 820.
52 Ayan; s. 24.
53 Ayan, s. 24.
54 13.HD. 20.03.1984, 458/2118, bu karar için bkz. Xxxxxxxx, (Kefalet 2013), s. 46.
55 Ayan; s. 24-25.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1091
cağımız üzere, asıl borç ortadan kalktığında kefalet de ortadan kalkacaktır. Bundan dolayı, kefile başvuran alacaklı, kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulduğunu ve asıl borcun geçerliliğini sürdürdüğünü de kanıtlamak zorun- dadır56.
Asıl borcun geçerli bir biçimde var olmaması durumunda, kefalet söz- leşmesinin konusuz olmasından değil, kefalet sözleşmesinin geçersiz olma- sından söz edilecektir. Ayrıca geçersiz bir borç için kefalet sözleşmesinin yapılması, temel ilişkideki durumu düzeltmeyecektir57.
Bu noktada, geçersiz olan bir sözleşmeden doğan iade borçlarının kefa- letle temin edilip edilemeyeceği sorunu karşımıza çıkmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.03.1977 tarihli ve E.976/1322, 1977/216 sayılı kararına konu olan olayda, şekle aykırı olduğu için geçersiz olan bir taşın- maz sözleşmesinde, alıcı satış bedelinin bir kısmını ödemiştir ve satıştan herhangi bir şekilde cayılması halinde ise alınan nakit ve tahsil edilen bono bedellerinin alıcıya iade edileceği kararlaştırılmıştır. Kefiller de satıcının üstlendiği yükümlülüklere kefil olmuşlardır. Hukuk Genel Kurulu, verdiği kararında, taşınmaz satış sözleşmesinin geçersizliği üzerine satıcının aldığı paranın iadesi borcunun doğduğunu; satım sözleşmesi geçersiz olsa da alınan paranın iadesi borcunun geçerli olduğunu; be sebeple de kefillerden talepte bulunulabileceği sonucuna varmıştır58.
Doktrinde farklı görüşlere konu olan bu kararda; Xxxxxxxxxx, taşınmaz satım sözleşmesinin geçersiz olması sebebiyle, taşınmaz satım sözleşme- sinden kaynaklanan satıcının borcu için kefil olan kişinin sorumlu tutulama- yacağını belirterek, kararda ulaşılan sonucu isabetsiz bulmaktadır59.
Özen ise, kefalet sözleşmesi yapılırken esas borcun kaynaklandığı hukuki ilişkinin geçersiz olduğu kefil ve alacaklı tarafından biliniyorsa, en azından bilinmesi gerekiyorsa, sebepsiz zenginleşmeye dayanan iade talep-
56 Xxxxxxxx, s. 696; Xxxxxxxx (Kefalet 92), s. 2; Özen, s. 80-81; Xxxx, s. 24-25; Dalamanlı, Lütfi: Borçlar Kanunu Şerhi C. 2, Ankara 1977, s. 871; Zevklilier/ Xxxxxxxx, s. 655.
57 Ayan, s. 25.
58 Karar için bkz Karahasan, Xxxxxxx Xxxxx: Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. 5, İstanbul 2004, s. 1220-1222; Özen, s. 154, dn. 362.
59 Xxxxxxxxxx, x. 20-21.
1092 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
lerinin de kefalet güvencesine alınmak istendiğinin kabul edilebileceğini belirtmiş ve bu olayda YHGK’nun, Xxxxxxxx’xxx belirttiği gibi60 yorum yoluyla teminat altına alınan borcun ne olduğunu belirlediğini söylemiştir61.
Kefilin sorumluluğunun esas borçlunun sorumluluğundan daha fazla olmaması da, ferilik ilkesinin bir diğer sonucudur62. Diğer bir ifadeyle kefil, ancak asıl borçlunun sorumlu olduğu kadar sorumlu olabilir, asıl borçludan daha ağır bir sorumluluk altına giremez. Örneğin asıl borçlunun sadece ağır kusurunda sorumlu olduğu kararlaştırılmış olmasına rağmen, kefilin asıl borçlunun hafif kusurundan da sorumlu olacağı kararlaştırılamayacaktır63. Bu ilke kefilin sorumluluğunun esas borçlununkinden fazla olmasını engel- lese de, kefilin sorumluluğunun esas borçludan daha az olmasını engelleme- yecektir64. Ayrıca, faizin düşürülmesi gibi asıl borçluya karşı yapılan iyileş- tirmeler kefil için de geçerli olacaktır65.
Kefaletin feriliğinin bir sonucu da, alacak asıl borçluya muaccel olma- dan kefile de muaccel olamayacak, esas borç muaccel olmadan kefilden talepte bulunulamayacaktır66. İİK 202 hükmüne göre, asıl borç muaccel olmadan kefil iflas ederse, alacaklı alacağını kefilin iflas masasına kaydetti- rebilir. Bu durumda, asıl borç muaccel oldukta sonra, adi kefalet durumunda TBK. m.585 hükmünün, müteselsil kefalet durumunda ise TBK. m. 586 hükmündeki kefile başvuru şartları oluştuğunda, alacaklı alacağına karşılık gelen parayı kefilin sorumlu olduğu miktarca iflas masasından alabilir67.
60 Reisoğlu, (Kefalet 92), s. 16-17.
61 Özen, s. 154.
62 Özen, s. 81.
63 Tanodğan, s. 695; Xxxxxxxx, (Kefalet 92), s. 3; Xxxxx, s. 287; Xxxx, s. 25-26.
64 Xxxxxxxx, (Kefalet 92), s. 3; Özen, s. 81.
65 19. HD. 18.01.2008, 2007/5216, 2008/483 : “Xxxxxxxx ile asıl borçlular arasında Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi imzalandığı ve borcun ileriki bir tarihte ve daha dü- şük bir faizle ödeneceğinin kararlaştırıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Kefaletin fer’i niteliği itibariyle kefilin borcunun, asıl borca bağımlı olduğu ve böylece asıl borçluya muacceliyet tarihi ve faiz indirimi bakımından sağlanan hakların kefil yönünden de geçerli olduğu gözetilmeden mahkemece yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” (xxx.xxxxxxx.xxx.xx); Xxxx, s. 26.
66 Özen, s. 85; Xxxx, s. 26.
67 Ayan, s. 26.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1093
İsviçre Türk hukukunda, Alman hukukunun aksine, kefalet sözleşme- sinden doğan alacak asıl alacaktan bağımsız devredilemeyeceği kabul edil- mektedir. Yine kefalet alacağının asıl alacaktan bağımsız olarak rehnedil- mesi de mümkün olmayacaktır. Asıl alacağın devri kanun gereği (TBK. m. 189/I)68, kefalet sözleşmesinin de yeni alacaklıya geçmesi sonucunu doğuracaktır. Kefilin bu sonuca karşı çıkma olanağı ise bulunmamaktadır69.
TBK. m. 191/I hükmünde, “Alacak, bir edim karşılığı devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur” denilmiştir. Bu hükme göre alacak ivazlı olarak temlik edilmişse, alacağı devreden, borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu da garanti etmiş olacaktır ve yeni alacaklı karşısında eski alacak- lının da sorumluluğu olacaktır70. Devredilen alacak için kefalet de varsa, eski alacaklının garantiden doğan sorumluluğunun kefilin sorumluluğundan sonra ikinci derecede olduğu kabul edilmektedir. Yeni alacaklının bu garanti sebe- biyle eski alacaklıya başvurabilmesi için, alacağın asıl borçlu ve kefilden tahsil edilemediğinin tespiti gerekir. Kefalet, müteselsil kefalet olsa bile, eski alacaklı öncelikle asıl borçlu ve kefile başvurulmasını isteyebilir71.
Kefalet sözleşmesinde, kefalet alacağının devir kapsamı dışında bırakıl- dığı, alacağın devrinin sadece asıl alacağı kapsadığı, kefalet alacağının eski alacaklıda kalmasının kararlaştırılması durumunda kefalet alacağının ortadan kalktığı; kefalet sözleşmesiyle sadece kefalet alacağının devredileceğinin kararlaştırılması halinde de devrin hükümsüz olacağı, İsviçre ve Türk huku- kunda kabul edilen hakim görüştür72.
68 TBK. m. 189/I : “Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer.”.
69 Özen, s. 88; Xxxx, s. 26.
70 Bu hükme karşılık gelen 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre, alacağı ivazlı olarak devre- den, devir sırasında alacağın varlığını garanti etmiş sayılırken, esas borçlunun ödeme gücünü garanti etmiş sayılmazdı. Esas borçlunun ödeme güçsüzlüğünden sorumlu tutu- labilmesi için bunu ayrıca üstlenmiş olması gerekirdi. Özen, s. 88.
71 Özen; s. 88-89; Xxxx, s. 26.
72 Xxxxxxxx, s. 695; Xxxxx, s. 287; Özen, s. 89; Xxxx, s. 26-27. Bu konudaki ayrıntılı görüşler için bkz, Xxxx, s. 27, dn. 115.
1094 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
Kefaletin feri olmasının bir diğer sonucu olarak da kefil, asıl borçluya veya mirasçılarına ait olan, asıl borçlunun ödeme güçsüzlüğünden doğmayan bütün def’ileri alacaklıya karşı ileri sürebilecektir. Asıl borçlu bunları ileri sürmekten vazgeçmiş olsa bile kefil yine de alacaklıya karşı ileri sürebile- cektir (TBK. m. 591). Burada kefilin, borçlunun ödeme güçsüzlüğünden kaynaklanan def’ileri ileri sürememesi yerindedir. Zira kefalet sözleşmesi zaten borçlunun ödeme güçsüzlüğünden doğan riskler için düzenlenir73.
Esas borcun canlanmasıyla kefaletin de canlanıp canlanmayacağı konu- sunda, Türk Borçlar Kanunu’nda iki durum açıkça düzenlenmiştir. bu iki durumda asıl borcun canlanmasıyla kefilin sorumluluğu da canlanacaktır74. Bu durumlarda ilki alacaklının temerrüdü durumunda karşımıza şu şekilde çıkar : TBK. m.109 hükmüne göre “Alacaklı, tevdi edilen şeyi kabul ettiğini açıklamış veya tevdi bir rehnin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmuş olmadıkça, borçlu tevdi edilen şeyi geri alabilir. - Tevdi edilen şey geri alın- dığı anda alacak, bütün yan haklarıyla birlikte varlığını sürdürür.”75.
Asıl borcun canlanmasıyla kefilin borcunun da canlanacağını düzenle- yen ikinci durum da, borcun üstlenilmesine ilişkin hükümlerde düzenlen- miştir. TBK. m. 000/X’x xxxx “Dış üstlenme sözleşmesi hükümsüz hale gelirse, iyiniyetli üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak üzere, eski borç bütün bağlı borçlarıyla birlikte varlığını sürdürür.”76.
Kanunda bu iki durum dışındaki haller açıkça düzenlenmiş olmamakla beraber, TBK. m 135/II hükmünde birleşmenin geçmişe etkili olarak ortadan kalkması durumunda borcun varlığını sürdüreceği belirtilmekle birlikte, feri hakların durumuna ilişkin bir şey söylenmemektedir. Fakat doktrinde bu durumda feri hakların da canlanacağının kabulünün isabetli olduğu belirtil- miştir77. Ancak birleşme bozucu şartın gerçekleşmesiyle ortadan kalkmışsa,
73 Ayan, s. 27, dn. 116.
74 Özen, s. 28; Xxxx, s. 27-28.
75 Özen, s. 518; Xxxxx, s. 379.
76 Özen, s. 518; Xxxx, s. 28. Ayrıca kurtarıcı biçimde borcun üstlenilmesine izin vermeyen kefilin sorumluluğunun canlanmayacağı görüşü için bkz, Çınar, Xxxx: Türk Borçlar Kanununa Göre Kefilin Sorumluluğunun Sona Ermesi, İstanbul 2013, s. 175.
77 Xxxxxxxx, (Kefalet 2013), s. 287; Özen, s. 518-519; Xxxx, s. 28.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1095
bozucu şart geçmişe etkili olmayacağından, bu durumda kefalet canlanma- yacaktır78.
Bu konuda şu hususa değinmekte fayda vardır. Şöyle ki, bir borcun ortadan kalkmasıyla birlikte, bu borcun canlanması ancak kanun hüküm- leriyle olabilmektedir. Başka bir ifadeyle, taraflar ortadan kalkmış bir borcu kendileri canlandıramazlar. Ancak aynı içerikte yeni bir borç ilişkisi mey- dana getirebilirler. Bu durumda da ilk borç ortadan kalktığından kefalet de sona ermiş olacaktır79.
Bir edimin yerine getirilmesine ilişkin hukuki işlemin icra-iflas hukuku çerçevesinde iptal edilmesi durumunda da ferilik ilkesinin uygulanmaması için herhangi bir sebep bulunmamaktadır. Örneğin İİK. m.279 hükmü gere- ğince kefaletle temin edilmiş olan borcun ifa edilmesi ve bu ifanın başka bir alacaklı tarafından iptal ettirilmesi halinde, İİK. m. 283/V gereğince asıl alacak ve buna bağlı olarak da feri hak olan kefaletin de canlanacağı kabul edilmektedir80. Konuya ilişkin İsviçre Federal Mahkemesi kararında,
Aynı gerekçeyle, asıl borç takasla sona erdiğinde, takas irade sakatlığı nedeniyle iptal edilirse, asıl alacakla birlikte kefalet de canlanacaktır81.
İbra bakımından, ibra sebebe bağlı kabul edildiğinde asıl alacak canla- nacak buna bağlı olarak kefalet de canlanacaktır. Fakat ibra soyut bir işlem kabul edildiğinde, asıl borç geri gelmeyecek, buna bağlı olarak kefalet de canlanmayacaktır82.
C. Kefalet Sözleşmesinin Fer’i Olmasının İstisnaları
Kefalet sözleşmesinin geçerliliğinin asıl borcun varlık ve geçerliliğine bağlı olması kuralının (fer’ilik ilkesi) istisnaları ancak kanunun izin verdiği hallerde mümkün olabilecektir. Kefalet sözleşmesinin varlık ve geçerlili- ğinin asıl borca bağlı olması kuralı (fer’ilik ilkesi) emredici bir nitelik taşı- dığından, sözleşmeyle taraflarca bu kuralın esnetilmesi geçersizdir. Taraf-
78 Ayan, s. 28, dn.121
79 Ayan, s. 28, dn. 117.
80 Özen, s. 519; Xxxx, s. 28-29.
81 Ayan, s. 29.
82 Ayan, s. 29.
1096 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
ların kefalet sözleşmesinin feriliğini azaltacak veya ortadan kaldıracak şekilde irade göstermeleri söz konusu değildir83. Fakat tarafların ferilik ilke- sini ortadan kaldırmaya yönelik iradeleri olduğunda yapılan hukuki işleme derhal geçersiz demek doğru olmaz. Bu durumda yapılan teminat sözleşme- sinin kefalet değil de garanti sözleşmesi gibi bir teminat sözleşmesi olduğu ortaya çıkabilir. Örneğin kefalet sözleşmesinde, asıl borcun sona ermesine rağmen kefilin sorumlu kalmaya devam edeceğine yönelik bir hüküm mevcutsa, burada bir kefalet sözleşmesi değil, başka bir teminat sözleşmesi (genelde bağımsız garanti sözleşmesi) olması söz konusudur84.
Kefalet sözleşmesinin feriliğinin istisnalarını inceleyecek olursak :
Asıl borçlu bir savunma aracından feragat etmesi halinde, bu durum kefili etkilemeyecektir. Bu durumun ferilik kuralına bir istisna getirdiği söylenebilir85.
Ferilik ilkesinin bir diğer istisnası, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra alacaklı ile borçlunun asıl borcun miktarının artmasına sebep olan değişiklikler kefil için bağlayıcı olmayacaktır. Çünkü kefil onay vermedikçe, kefalet borcu asıl borçta meydana gelen kötüleşmeleri takip etmez. Keza Alman Medeni Kanununun 767/I, c.3 hükmünde de, kefalet sözleşmesinden sonra asıl borçlunun yapacağı hukuki işlemlerle kefilin sorumluluğunun arttırılamayacağı açıkça ifade edilmiştir86.
Eğer kefilin borcu muaccel değilse, asıl borçlunun bütün borçlarını muaccel hale getiren iflas halinde dahi kefil borcunu ifa etmek zorunda değildir. Diğer bir ifadeyle, asıl borçlu hakkında iflas kararı verilmesi ha- linde, iflas bu durumda taşınmaz rehniyle temin edilenler haricinde müflisin bütün borçlarının muaccel olmasına sebep olurken, kefile ise asıl borç için geçerli olan vadeden önce başvurulamayacaktır87. Bu da bir başka istisna olarak kabul edilmektedir.
83 Xxxxxxxx, (Kefalet 2013), s. 22; Xxxx, s. 29-30.
84 Xxxxxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxx: Kefalet Sözleşmesini Düzenleyen Hükümler Işığında Bağımsız Garanti Sözleşmeleri, İstanbul 2009, s. 114; Xxxx, s. 29-30.
85 Ayan, s. 30.
86 Xxxxxxxxxx, s. 116; Xxxx, s. 30.
87 Xxxxxxxxxx, s. 118; Xxxx, s. 30.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1097
İİK. m. 295/I hükmüne göre, konkordatonun tasdik edilmesi üzerine, borçlu konkordatoda belirlenen oranda yükümlü olurken, kefil ise konkor- datoya muvafakat etmeyen alacaklıya karşı alacağın tamamından sorumlu olacaktır88. Alacaklı, konkordatoya muvafakat etmiş olmasına rağmen kefil- den alacağının tamamını talep etmek istiyorsa şayet, kendi hakları ödeme karşılığında kefile devretmeyi ve alacaklılar toplantısını yer, gün ve saat ola- rak kefile en az on gün önceden bildirmesi gerekir89. Konkordatoya muva- fakat eden ve İİK. m.295/II’deki getirmeyen alacaklı, ancak konkordatoda kabul edilen oranda kefilden talepte bulunabilir90. Konkordatoya muvafakat etmeyen veya etse bile İİK. m.295/II belirtilen şartları yerine getiren ala- caklı, kefilden alacağın tamamını talep edebilecektir91’92. Kefalet sözleşme- sinin amacının, alacaklıyı esas borçlunun ödeme güçsüzlüğüne karşı koru- mak olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, ödeme güçsüzlüğün bir göstergesi olan konkordatonun onaylanması durumunda ferilik ilkesinden sapılması amaca uygun olacaktır ve bu durum ferilik ilkesinin bir istisnası tam anlamıyla bir istisnasıdır93.
İİK. M. 196 hükmüne göre “İflasın açılması ile birlikte, iflas masasına giren alacaklarda faiz işlemeye devam eder. - Rehinle temin edilmemiş ala- caklarda ticari olmayan işlerdeki faiz oranı uygulanır. - Ancak, bu maddeye göre alacaklılara tahakkuk edecek faiz ödemeleri, 195 inci maddeye göre hesaplanan anaparalar ödendikten sonra bakiyesi üzerinden yapılır.” Bu hükme göre asıl borçlunun sorumlu olduğu faiz oranı ile kefilin sorumlu olduğu faiz oranı değişik olabilecektir. İİK m. 196 hükmüne göre asıl borçlu- nun iflas etmesi üzerine işleyecek olan faiz miktarının düşmesi gibi etkiler
88 Xxxxxxxx, (Kefalet 1992), s. 4; Altay, Sümer: Konkordato ve Xxxxxxx Xxxxxxxxx Xxxxxx, X. 0, Xxxxxxxx 0000, s. 948; Özen, s. 96; Xxxxxxxxxx, s. 120.
89 Altay, s. 948-949; Özen, s. 96; Xxxx, s. 31.
90 Reisoğlu (Kefalet 1992), s. 106; Özen, s. 96.
91 Özen, s. 96; Xxxxxxxxxx, s. 120; Xxxx, s. 31.
92 12.HD 08.03.2005, 1662/4706: “Alacaklı banka konkordatoya muvafakat etmiş olup, İİK.nun 295. Maddesi hükmüne göre müteselsil kefil konumunda bulunan şikayetçi borç- luya karşı takipten sonra doğan tüm alacak haklarını isteme hakkına sahip bulunmak- tadır.”
93 Özen, s. 96-97.
1098 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
kefili etkilemez94. Bu da kefilin sorumluğunun feriliğine istisna olan başka bir durumdur95. Xxxxx, asıl borçlunun sorumlu olduğundan daha yüksek bir miktarda faiz ödemek durumda kalırsa, bu kısım için rücu hakkına sahip olmayacaktır. İsviçre hukukunda öne sürülen bir görüşe göre de, kefaletle temin edilen asıl borç anapara olmayıp onun faiziyse, kefil bu durumda ancak iflas açılana kadar doğan faizden sorumlu olacağı söylenmektedir96.
İİK m.143/IV “Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz istene- mez” hükmünce, asıl borçlu hakkında borç ödemeden aciz belgesi alınmışsa, bu aciz belgesinde belirtilen alacak için faiz işlemeyecektir. Kefil ise bu halde de işleyen faizden sorumlu olacaktır ve kefil bu faiz için asıl borçluya rücu da edemeyecektir97.
Kefilin yazılı izni olmadıkça, asıl borcun kurtarıcı biçimde devrinin kefaleti sona erdirmesi de feriliğin istisnalarından biridir98.
Kefilin sorumluluğunun esas borcun varlığı ve geçerliliğine bağlı ol- ması ilkesine getirilen en önemli istisnalardan biri de: Cari hesapta bulunan borç kalemlerinden birine verilen kefalet, cari hesabın kat edilmesi ve baki- yenin onaylanması üzerine son bulmayacak; kefilin sorumluluğu bakiye için devam edecektir99.
Asıl borç için belirlenen ifa yeri, kefalet sözleşmesinden doğan borcun ifa yerini etkilemeyecektir100. Yabancılık unsuru taşıyan hukuki ilişkilerde de uygulanacak hukuk, kefalet sözleşmesi için doğrudan geçerli olmayacak- tır101.
İleride doğacak veya geciktirici şarta bağlı borçlara olan kefaleti, doktrinde ferlik ilkesinin bir istisnası olarak kabul eden görüşler olmakla birlikte, bu durumda kefilin sorumluluğunun feriliğine aykırı düşmeyeceği
94 Özen, s. 520-521; Xxxx, s. 31-32.
95 Xxxxxxxxxx, s.120; Xxxx, s. 32. Burada bir istisnanın mevcut olmadığı görüşü için bkz.
Xxxxx, s. 22; Xxxxxxx/Kahveci, s. 820.
96 Ayan, s. 32.
97 Ayan, s. 32.
98 Xxxxxxxxxx, s. 116; Xxxx, s. 32.
99 Özen, s. 97; Xxxx, s. 32.
100 Xxxxxxxxxx, s. 117; Xxxx, s. 33.
101 Ayan, s. 33.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1099
hususunda görüşler de mevcuttur102. Özen, gelecekte doğacak bir borca veya geciktirici koşula bağlı bir borca kefil olunabilmesinin kefaletin feriliğine aykırı düşmeyeceği görüşündedir103. Ayan’a göre de bu durumda kefalet sözleşmesi, borç doğmadıkça veya şart gerçekleşmedikçe hüküm doğurma- yacağından, ferilik ilkesinin bir istisnası değil, tam aksine ferilik ilkesinin vurgulanması söz konusudur104.
SONUÇ
Kefalet sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu madde 581’de, kefilin alacak- lıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Kefalet sözleş- mesiyle kefil, borçlunun borcunu hiç veyahut gereği gibi ifa etmemesinden kişisel olarak sorumlu olmayı taahhüt etmektedir. Bu bakımdan kefalet sözleşmesi için, kefil tarafından güvence altına alınan asıl bir borcun varlığı gereklidir. İşte kefalet borcu için asıl bir borcun varlığı zorunlu olduğundan, kefalet borcu fer’i (yan) bir borç olarak karşımıza çıkmaktadır. Kefalet söz- leşmesinin varlığı, devamı, sona ermesi asıl borca bağlı olduğu için, fer’ilik özelliği kefalet sözleşmesinin en önemli özelliklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kefaletin bu fer’ilik özelliğine bağlanan sonuçlarına bakacak olursak; kefalet borcu, ancak teminat altına alının asıl bir borcun varlığıyla doğacak, onunla varlığını sürdürecek ve asıl borç sona erdiğinde de sona erecektir. Kefalet borcu asıl borçtan fazla olamayacak ve kefalet alacağı asıl alacaktan ayrı olarak devredilemeyecektir. Asıl borçlunun alacaklıya karşı sahip ol- duğu def’ilere, (ödeme güçsüzlüğü içinde olmasından kaynaklanan hariç) kefil de sahip olacaktır. Kefalet sözleşmesinin bu fer’i niteliğinden kısmen dahi olsa feragat mümkün olmayacaktır. Görüldüğü üzere kefalet sözleşme- sinin karakterini belirleyen en önemli özelliklerden biri olan fer’ilik özelli- ğini taraflar bu konuda anlaşsa da kısmen ya da tamamen ortadan kaldıra- mayacaklardır.
102 Ayan, s. 29, dn. 125.
103 Özen, s. 80.
104 Ayan, s. 29, dn. 125.
1100 Arş. Gör. Töre GÜNSAY
KAYNAKÇA
Altay, Sümer: Konkordato ve Xxxxxxx Xxxxxxxxx Xxxxxx, X. 0, Xxxxxxxx 0000.
Aral, Xxxxxxxxx/Ayrancı, Xxxxx: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, 9.
Baskı, 2012.
Ayan, Serkan: Kefalet Sözleşmesinde Kefilin Sorumluluğu, Ankara 2013.
Aydoğdu/Kahveci: Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 3. Baskı, Ankara 2017.
Ayrancı, Xxxxx: Şekil Şartına Uyulmadan Yapılan Kefalet Sözleşmesinde İfanın Sonuçları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 53, S.2, 2004.
Barlas, Nami: Kefalet Hukukuna İlişkin Bazı Sorunlar ve Yargıtay Uygulaması, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu XXI, Ankara 2006.
Bilge, Xxxxx: Özel Borç Münasebetleri, Ankara 1971.
Çınar, Xxxx: Türk Borçlar Kanununa Göre Kefilin Sorumluluğunun Sona Ermesi, İstanbul 2013.
Dalamanlı, Lütfi: Borçlar Kanunu Şerhi, C. 2, Ankara 1977.
Xxxxxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxx: Kefalet Sözleşmesini Düzenleyen Hükümler Işığında Bağımsız Garanti Sözleşmeleri, İstanbul 2009.
Eren, Xxxxxx; Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2014.
Xxxxxxxxxx, Xxxxxx Xxxxx: Kefilin Alacaklıya Karşı Sahip Olduğu Savunma
İmkanları, İstanbul 1996.
Xxxxx, X. Alper: Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, Cilt II, 3. Bası, İstanbul 2014.
Xxxxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxx: Türk Borçlar Hukuku, C. 4, İstanbul 1992.
Xxxxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxx: Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. 5,
İstanbul 2004.
Özen, Burak: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2012.
Kefalet Sözleşmesinin Fer’iliği İlkesi 1101
Xxxxxxxx, Seza: Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Kefalet, Ankara 1992 (Kefalet 92).
Xxxxxxxx, Seza: Türk Kefalet Hukuku, Ankara, 2013.
Xxxxx, Gökhan: Kefalet Sözleşmesinin Sona Ermesi, Ankara 2009.
Xxxxxxxx, Xxxxx: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C. II, 1989.
Xxxxx, Xxxxxx/Acar, Xxxxx/Özen, Burak: Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, 10. Bası, İstanbul 2014.
Xxxxxxxxx, Xxxxx/Xxxxxxxx, X. Emre: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri,
12. Bası, Ankara 2013.