Şimdi yeni şeyler söylemek lazım
SAYI 189
Eylül 2008
2
Birleşik Metal-İş
Eylül 2008
GÜNDEM
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım
Sıcak yaz günleri geride kalırken, toplu iş sözleşme- leri ve sınıf mücadelesi adına çok daha sıcak geçeceğini düşündüğümüz bir dönemin başlangıcındayız.
Bir taraftan başta MESS grubu olmak üzere, yürürlük tarihi 1 Eylül 2008 olan toplu sözleşme görüşmeleri, diğer taraftan yıllardan beri İMF ve Dünya Bankası aracılığıyla uygulanan emek düşmanı politikaların yarattığı krizimsi ortamın gölgesindeki kısır siyasi çekişmeler… Tuzla’da yaşanan iş cinayetleri, artan terör eylemleri ve bu karma- şa içinde çalışanların aleyhine çıkartılmaya çalışılan yeni yasa tasarılarının söz konusu olduğu yoğun bir gündem- le giriyoruz sonbahara.
Yıllardan beri uygulanan tek yanlı politikalar, emeğin ve emekçilerin fakirleşmesine yol açarken aynı zamanda gederek artan çalışma temposu ise çalışanları fazlasıyla yıprattı.
Ne yazık ki bir çok farklı siyasi partinin yaptığı gibi bu- günkü siyasi iktidar da sorunları, zam yaparak ve faturayı sürekli olarak halka keserek çözmeyi tercih ediyor ve ar- dından da” başka çaremiz yoktu” diyerek mazeret beyan ediyor. Bildikleri ve yaptıkları tek şey zam ve ücretlilerden zorla aldıkları vergiler.
Artık hep birlikte buna dur demek ve yarattığımız kat- ma değerden daha fazla pay almak istiyoruz. Bu bizim hakkımız.
Bütün bunları dikkate alarak MESS’e sunduğumuz TİS taslağını, İşyeri Komiteleri, Şube TİS Komisyonları ve ardından Merkez TİS Komisyonu toplantılarının so- nucunda oluşturduk. Hazırladığımız bu taslağın sadece bizim üyelerimizin değil tüm metal işçilerinin ortak ta- leplerini kapsayan bir taslak olması için büyük bir özen gösterdik.
Amacımız tüm metal işçilerini bu mücadeleye kat- maktır. Bu dönem bütün çalışmalarımızı, metal işçilerinin kendi gücünün daha fazla farkına varması için yapıyoruz. Tüm bunları göz önüne aldığımızda bu dönem şimdiye dek alışıla gelenin dışında bir sürecin bizi beklediğini söyleyebiliriz.
Birleşik Metal-İş Sendikası, 1980 sonrası yıllarda MESS grup sözleşmelerinin gizli öznesi olmuştur. Türk Metal’in de hangi noktada bitirmesi gerektiğini gösteren itici güçtür. Ancak bu dönem artık gizli özne olmaktan çıkıp mücadelenin görünür öznesi olmayı amaçlıyoruz. Kendi çevremiz dışındaki işçilerle de bir araya gelerek, onları bilgilendirmeye çalışıyoruz. Tüm metal işçilerine bölge toplantılarıyla, el ilanlarıyla ve bildirilerle ulaşma- nın yollarını arıyoruz. İşçilere, önderlik edecek yol açıcı bir sendikanın varlığını gösterebilirseniz, üzerlerinde ne kadar baskı olursa olsun korkularından kurtulup, buraya doğru yöneleceklerine inanıyoruz.
Yaşam Koşulları Ağırlaşıyor
Diğer yandan TİS süreçleri dışında çalışanların ve yakınlarının yaşamını yakından ilgilendiren sorunları da hep birlikte yaşıyoruz ve önümüzdeki günlerde bir çok yeni sorunu daha göğüslemek zorunda kalabiliriz.
SSGSS Yasası 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek ve sosyal güvenlik açısından bizler için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bazen ne yazık ki gelen gideni aratır. Bizler de bu yeni dönemde şikayetçi olduğumuz eski Sosyal güvenlik sistemini fazlasıyla arayacağız.
Ancak daha beter bir hazırlık var ki, artık buna da dur demezsek birbirimizin yüzüne bakamayacak hale gele- biliriz; Hükümet Kıdem Tazminatı Fonu Yasa tasarısı ile elimizde kalan son kazanılmış hakkımızı da yok etmeye hazırlanıyor.
Öte yandan özelleştirmede iyice gaza basıldı: AB’ye sunulacak Ulusal Program Taslağı’nda, hükümetin yap- mayı planladığı özelleştirme uygulamaları da yer alıyor. Taslağa göre, şeker, tütün ve çay ürünlerinin işlenmesin- den, Petro-kimyaya, şans oyunlarından sanayi malzeme alımına, otoyol/köprü işletmeciliğinden elektrik üretimi, su şebekesi, kanalizasyon altyapısına kadar pek çok alanda faaliyet gösteren kamu kuruluşları özelleştirilerek, devlet bu sektörlerden tamamen çekilecek. Eğitim, ulusal savunma sanayi, radyo televizyon yayımcılığı, maden iş- letmeciliği gibi birçok alanda ise kısmi özelleştirmeler ya- pılacak. Bütün bunlar emekçiler için, işsizlik, talan, daha çok zam yani pahalılık ve gelecekle ilgili yeni belirsizlikler anlamına geliyor.
Yoksulluğu Yok Etmiyorlar, Gizlemeye Çalışıyorlar
Aslında siyaset sahnesinde insanlara sunulan başlık- lar, arka planda yani ekonomik düzeyde yaşanan sıkıntı- ların üstüne çekilen bir örtü görevi yapıyor. Medya tara- fından devasa gündemlerle topluma dayatılan pek çok konu belki de bundan birkaç ay, bilemediniz bir yıl sonra hatırlanmayacağı halde, ülkenin temel sorunuymuş gibi yansıtılıyor.
AKP’nin kapatılma davası ve Ergenekon iddianame- lerinin magazin sayfalarını aratmayan haberlerinin sür manşetlerden verildiği günlerde, emekçilerin yaşadığı hayati sorunlar yaratılan toz duman ortamında ne yazık ki gözden kaçırılıveriyor. Yaratılan bu hengamede elek- triğe yapılan %20’lik zam, doğalgaza peş peşe yapılan zamlar ve İMF ile sermayenin istekleri doğrultusunda çı- kartılan yasalar da küçük haberler olarak geçiştiriliyor.
Ancak asıl tartışılması gereken gelir dağılımındaki bo- zukluk, giderek artan yoksulluk, yeniden hortlayan ve iki haneli rakamlara geri dönen enflasyon, bir türlü önlene- meyen ve kronikleşen işsizlik, yeni eğitim yılı başlarken çocuklarımızın sağlam bir eğitim sisteminden mahrum ve öğretmen açığıyla malul okullara mahkum edilmesi gibi sorunların üstü ise böyle yapay gündemlerle örtülmeye çalışılıyor.
Grev hakkından mahrum on binlerce kamu emekçi- sinin toplu görüşmelerinin devam ettiği sırada, ekmeğin fiyatı bile 1 YTL olmuşken, devletin resmi kurumu TÜİK adeta alay edercesine açlık sınırının 255 YTL olduğunu açıklıyor. Bu rakam açlık sınırı değil, olsa olsa ölüm sı- nırı olabilir; tabii bu fiyata mezar yeriyle kefen bulunabi- lirse…
Tuzla tersanelerinde ve özel sektöre devredilen ma- denlerde işsizlik ve aşırı kar hırsı nedeniyle karın toklu- ğuna çalıştırılarak iş cinayetleri sonucu yaşamını yitiren veya yaralanan işçilere her gün bir yenisi eklenirken, ül- kemizde ne yazık ki kum torbasıyla insan arasında hiçbir farkın olmadığı gerçeğini de acı bir şekilde yaşıyoruz.
Kapitalizm Sömürüyor, Emperyalizm Bölüyor
Küreselleşen mali piyasaların tükenmek bilmeyen kâr hırsı, emperyalist güçlerin enerji kaynakları üzerine yü- rüttükleri hakimiyet kavgası, aşırı milliyetçiliğin küresel sermayenin paylaşım politikalarının temel aracı haline getirilmesi ve emperyalist güçlerin ortaya koydukları iki yüzlü politikalar pandoranın kutusunu açmaya ve enerji savaşları çağının başlamasına neden olabilir. Bu konuda kim galip gelecek söylemek zor ama mağlup şimdiden bellidir: Yeryüzünün yoksulları ve ezilen halkları.
İşte bütün bunlar yetmezmiş gibi ülkemizde bu işin içine dahil edilmeye çalışılıyor. Montrö anlaşması hiçe sayılarak ABD’nin azgın savaş gemileri boğazlarımızdan geçiyor ve yeni bir tehdit ve savaş unsuru olarak karasu- larımızda dolaşıyor.
Daha bundan 86 yıl önce emperyalistleri toprakları- mızdan kovan, 40 yıl önce ise yine aynı amaçlarla kara- sularımıza giren ABD’li askerleri Dolmabahçe’den denize döken bir neslin evlatlarının yaşadığı bu ülkede, kayda değer hiçbir kitlesel tepkinin olmaması ise toplumsal suskunluğumuzun derecesini ortaya koyması açısından oldukça ilgi çekici olarak değerlendirilebilir.
Bütün bu gelişmeleri göz önüne aldığımızda Türkiye’nin kaotik bir süreçten geçtiğini söyleyebiliriz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Yaşanan tüm sıkıntılar emekçilere bire bir yansıyor. Ülkenin herhangi bir yerinde patlayan bir bomba, ölen bir insanımız, hepimizi derinden yaralıyor, hayatımızı etkiliyor. İşte sırf bu yüzden, işçiler bu oyunu bozmak ve kendi içlerinde birlikteliği sağlaya- rak, ortak çözümler üretmek zorundadır.
Bizler emekçiler olarak, yaşamın her alanında varlığı- mızı hissettirmeli, işyerlerinden başlayarak bir ipek böce- ği gibi sabırla ve bir karınca çalışkanlığıyla mücadelemizi örmeliyiz. Çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki soframızdaki ekmeği büyütmenin ve insanca yaşamanın yolu toplu sözleşme mücadelesinden başlayarak bu ülkede yaşadı- ğımız her soruna duyarlı olmaktan geçmektedir.
Metal iş kolundaki sözleşme ve mücadelenin diğer işkollarına örnek teşkil edeceği bilinciyle, Birleşik Metal- İş Sendikası üyeleriyle birlikte tüm metal işçilerinin hak alma mücadelesine önderlik edecek ve bunu herkese gösterecek kararlılığı bünyesinde barındırmaktadır.
Bu dönem, eğer iyi örülürse, soframızdaki ekmeği bü- yüteceğimiz, daha insanca yaşam koşullarına ulaşarak karanlık güçlerin etkisini azaltacağımız bir dönem ola- caktır. Bunun yolu da tüm işçilerin haklarını almak için hep birlikte mücadelemizi genişletmekten geçmektedir.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası Gazetesi Sayı:189/ Eylül 2008 (Yerel Süreli Yayın) Sahibi: Birleşik Metal-İş adına
Genel Başkan Xxxxx Xxxxxxxxxx
Yayın Yönetmeni: Genel Eğitim Sekr.Xxxxxxxxxx Xxxxxxx
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Xxxxxxxxxx Xxxxxxxx Yazı Kurulu: Xxxxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxx Xxxxxxxxxxx, Xxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxx, Xxxxxx Xxxxx Tasarım-Teknik Hazırlık: Birleşik Metal-İş Basın Yayın Dairesi
Adres: Tünel Yolu Cd. No.2 34744 Bostancı-İstanbul Tel: 0000 000 0000 Faks: 0000 000 0000
xxx.xxxxxxxxxxxxx.xxx e-posta: xxxxx@xxxxxxxxxxxxx.xxx Baskı: MAG Matbaacılık, İkitelli OSB Sitesi Küçükçekmece-İstanbul Tel: 0000 000 0000
Toplu sözleşmeler müzakere değil, mücadele süreçleridir...
Grup Toplu İş Sözleşmesi başladı
Sendikamız, toplu sözleşme teklifini üyeleriy- le birlikte hazırladığı gibi, teklifin son halini üyelerinin onayına sunduktan sonra MESS’e verdi.
Metal işkolu, son yıllarda gerçekleştirdiği olağanüstü büyüme, ihracat, ciro ve kâr artışları ile ekonominin loko- motifi oldu.
Bütün bunlar, metal işçilerinin karşılığı ödenmeyen emekleri, yoğunlaşan sömürüleri sayesinde gerçekleşti.
Bir yanda refah ve bolluk birikirken, diğer yanda yok- sulluk, aşırı çalışma birikti.
Birleşik Metal-İş, teklifi işçilerle birlikte hazırladı.
Sermaye büyürken işçilerin sermaye karşısındaki po- zisyonu geriledi.
Ama metal işkolunda sermaye ile işçiler arasındaki ge- rilim de birikti.
Metal işçileri, yarattıkları değerler ve her geçen gün büyümeye devam eden sermaye ile kendi konumlarını karşılaştırdıklarında, içinde bulundukları koşullara daha büyük bir öfkeyle bakıyorlar.
Son on yıl içinde metal işçilerinin sermaye karşısında- ki konumları yarı yarıya geriledi. Türkiye İstatistik Kuru- mu (TÜİK) ve Milli Prodüktivite Merkezi’nin verilerine göre, metal işkolunda ücretlerin üretilen değer içindeki payı yüzde 2,5’tur. Bu oran 10 yıl önce yüzde 5’ler düze- yindeydi.
Metal işkolunda çalışanların sayısı 10 yıl içinde yüz- de 45 artmasına rağmen ücretin üretimdeki payının yarı
Birleşik Metal-İş Sendikası, grup toplu iş sözleş- mesi hazırlıklarına oldukça erken başladı. Hazırlıkla- ra erken başlanmasının nedeni, üyelerimizi sürece en iyi şekilde hazırlayabilmek, onların toplu sözleşme sürecine katılımını sağlamaktı.
Geçen süre zarfında, grup toplu iş sözleşmesi kapsamında yer alan örgütlü olduğumuz işyerlerinin tamamında işyeri toplu iş sözleşmesi komitelerimizle ve üyelerimizle 2 kez bir araya geldik. Dönemin ko- şullarını, grup toplu sözleşmesinin özelliklerini tar- tıştık ve toplu iş sözleşmesi teklifimizin ayrıntılarını konuştuk. Metal işçilerinin sonuna kadar arkasında duracağı bir teklifi üyelerimizle birlikte hazırladık.
Metal işçilerinin sendikası:
Diğer tarafta ise MESS ve Türk Metal, sözleşme teklifini birlikte hazırladılar. MESS’in dergisinde, Türk Metal’in üst düzey yöneticilerinin, işverenlerle yapılan toplu sözleşme hazırlık toplantılarına katıl- dıklarının belgeleri ve fotoğrafları yer alıyor.
Artık ihaneti gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Ama toplu sözleşme teklifini MESS’e verdiklerini, ilk görüşme gününü 12 Ağustos olarak belirledikleri- ni ve de teklifin içeriğini üyelerinden gizliyorlar.
Türk Metal üyeleri sendikalarının ne teklif et- tiğini bilmese de, onların işverenleri bütün detaylar hakkında bilgi sahibi. MESS bile üyelerini daha iyi bilgilendiriyor.
yarıya düşmesi, metal işkolunda kişi başına ücretin nasıl geriletildiği ve ucuz işgücünün ve sömürünün nasıl yay-
Birleşik Metal İşçileri Sendikası’dır...
gınlaştırılıp, yoğunlaştığını göstermektedir.
Diğer taraftan, temel iktisadi göstergelerde yaşanan kötüleşmeler ve siyasal iktidarın ekonomideki bu olum- suz gidişin yükünü getirmiş olduğu teşvik ve istisnalarla sermayenin sırtından alıp, başta işçiler olmak üzere tüm toplumun sırtına yıkması metal işçilerinin sorunlarını daha da ağırlaştırmıştır.
AKP iktidarı, çıkarmış olduğu İstihdam Paketi ile, yüz- de 11 olan malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primle- rinin işveren hissesini yüzde 6’ya düşürerek, grup toplu iş sözleşmesi öncesi metal sermayedarlarının cebine işçi başına 72 YTL koymuştur. Aradaki 5 puanlık farkın hazi- ne tarafından karşılanmasının sonucu ise bellidir: yüksek oranlı zamlar.
Bir diğer sorun ise siyasal kriz ortamıdır. Devletin ku- rumları birbiri ile çatışır noktaya gelmişlerdir ve demokra- si karşıtı bir süreç hızla derinleşmektedir. Tümüyle işçi sı- nıfı karşıtı olan yürürlükteki 12 Eylül rejimi son dönemini yaşamaktadır ancak, bu rejimin yerine demokratik yeni bir rejimi getirecek siyasal bir irade ortada yoktur. Anayasa değişiklikleri, sendika, toplu sözleşme ve grev yasalarında yapılacak değişiklikler demokratikleşmenin ölçüsü olma- sına rağmen, çatışan taraflardan hiçbiri bu alanlarda adım atmaya niyetli değildir.
2008-2010 grup toplu iş sözleşmesi görüşmelerine me- tal işçileri bu koşullar altında giriyorlar.
Metal işçileri yoğunlaşan sömürü, aşırı çalışma
ve iktisadi yoksullaşma içinde iken ve içinde yaşa- dığı koşullara karşı tepkisi her geçen gün büyürken, onların sendikası olduğu iddiasında olanlar, işçilerin görüşlerine değil, efendilerinin talimatlarına uyarak sözleşme teklifi hazırlıyorlar.
Metal işçilerine karşı kurulan MESS -Türk Metal’in ittifakı yeni değil: Tam 25 yıl önce, yani 1983 yılında askeri cuntanın DİSK’i ve Maden İş’i kapatması nedeniyle sendikasız bırakılan işçiler,
MESS’in kendi üyelerine verdiği talimatla, haberle-
ri bile olmadan Türk Metal’e üye yapılmış yani Türk Metal 1983 yılında bizzat MESS tarafından yeniden kurulmuştur. Bu sayede metal işkolunda sermayenin denetimi altında bir sendikal düzen ve endüstriyel ilişkiler sistemi oluşturulmuştur.
Bu yapı bugüne kadar metal işçilerinin aleyhine işlemiştir. Ama bu düzen daha uzun süre devam et- meyecektir, edemez.
22 Temmuz 2008’de sendikamızda toplanan TİS Komisyonu taslak çalışması yaptı..
Birleşik Metal-İş
Teklif önce işçilerin onayına sunuldu
Birleşik Metal İş Sendikası, toplu söz- leşme teklifini üyeleriyle birlikte hazır- ladığı gibi, teklifin son halini üyelerinin onayına sunduktan sonra MESS’e verdi. Çünkü bizim açımızdan toplu sözleşme- ler müzakere değil, mücadele süreçleri- dir. Toplu sözleşmeler işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirme, sermayenin sömürüsünü sınırlama ve geriletme araç- larıdır. İşçiler bu sürecin asli unsurladır. Sürecin başından sonuna kadar işin içinde olmaları gerekir.
Ortak mücadele hedeflerimiz Sömürüye son!
Metal işçilerini bu dönem zor bir sözleşme süreci bekliyor.
Metal işçileri bu sözleşme dö- neminde, geçtiğimiz dönem içinde sermayenin giderek yoğunlaşan sömürüsünü sınırlama mücadelesi verecekler, gerçekleştirdikleri bü- yümenin karşılığını isteyecekler.
Metal işçileri sömürüyü ortadan kaldırma mücadelesinin bir parçası olarak, son yıllarda yoğunlaşan sö- mürüye karşı mücadele edecekler.
Düşük ücretlilere yüksek zam
Metal işkolu, asgari ücretin hemen üzerinde on binlerce işçinin çalıştığı bir işkolu.
Son dönemlerde gerçekleşen istihdam artışları, işyerlerinin ortalama ücretlerini aşağı çektiği gibi, aynı işi yapan işçiler arasında 2 misli 3 misli ücret farklılıklarının oluşmasına neden oldu. Dolayısıyla, bu dönem metal işçileri ücret zammının oranı kadar, zam yöntemi için de mücadele edecekler.
Düşük ücretli işçilerin, daha yüksek oranlarda zam almasını sağlayacak bir zam yöntemi metal işçilerinin ortak mücadele talebidir.
İşyerlerindeki ücret farkının kapatılması için işe giriş ücretlerinin yükseltilmesi metal işçilerinin bir diğer ortak talebidir.
Esnekliğe Hayır!
Resmi enflasyon ölçü olamaz
Metal işçileri, ücret ve sosyal ödemeler- deki artışlarda enflasyonun ölçü alınmasına karşı da mücadele edecekler.
Çünkü işçiler devletin açıklamış olduğu enflasyon rakamlarının kendi gerçek enflas- yonlarını yansıtmadığını düşünüyorlar ve ücret artışlarının enflasyona endekslenmesi nedeniyle yaşadıkları kayıpları bir daha yaşa- mak istemiyorlar.
Grup toplu iş sözleşmesi sürecinde sermaye ile işçiler arasında çatışmaya neden olan bir diğer konu ise esneklik düzenlemeleri. MESS son iki sözleşme döneminde toplu sözleşme masasına esneklikle ilgili teklifler getirmişti.
Bu dönem, esneklik konusunda getirilecek dayatmalara metal işçileri karşı dura- caklar. Onlar çalışma yaşamlarının alt üst edilmesine, sermayenin iki dudağı arasın- da çalışmaya kısaca esnekliğe karşı sonuna kadar mücadele edecekler.
Taleplerimiz:
Bu hedefler doğrultusunda, bu dönem metal işçileri için hazırladığımız teklifte şu talepleri oluşturduk:
🔾 Saat ücretleri 3,50 YTL’nin altında olanların ücretlerinin 3,50 YTL’ye çekil- mesi
🔾 Birinci 6 ay için tüm işçilere yüzde 5 artı 80 kuruş ücret zammı yapılması.
🔾 İkinci 6 ay için gerçekleşen enflasyon oranının yüzde 50 artırılarak ücret zam- mı yapılması
🔾 Üçüncü 6 ay için yüzde 6 oranında zam yapılması, 6 aylık enflasyon yüzde 6’yı geçerse enflasyon oranına 2 puan eklenmesiyle bulunacak oran kadar zam ya- pılması.
🔾 Dördüncü 6 ay için enflasyon oranının yüzde 50 artırılarak ücret zammı ya- pılması
🔾 İşe giriş ücretlerinin 4,08 YTL’ye çıkarılması ve bu ücretin toplu sözleşme zamlarıyla her 6 aylık dönemde artırılması.
🔾 Sosyal ödemelerin yüzde 45 civarında artırılması.
🔾 Çalışma süreleri, ara dinlenmeleri, iş sözleşmeleri konularında esneklik karşı- tı düzenlemelerin toplu sözleşmede yer alması.
Toplu sözleşme teklifimiz örgütlü olduğumuz grup sözleşmesi kapsamındaki işyerlerinin ortalama saat ücretine 1,12 YTL’lik bir artış getirmektedir. Ücretlerin zamdan önce 3,50 YTL’ye çekilmesiyle, düşük ücretli üyelerimize daha yüksek oranlı zam almayı hedefliyoruz.
Ücret teklifimizi “yüzdeli artı maktu” yöntemiyle yaptık çünkü amacımız işçiler arasındaki birliği sağlamak. Bize göre metal işkolunda yüksek ücretli işçi yok. Ücret zamlarının işçiler arasında dengeli biçimde dağılması için bu yöntemi tercih ediyo- ruz. Bu dönem zam oranı kadar, zammın hangi yöntemle dağıtılacağı da önemli.
Metal işçileri haklılar. Haklarını alabilmek için her türlü bedeli ödemeye, müca- deleye hazırlanıyorlar.
Metal işçileri son 10 yıl içinde sermayenin karşısında sürekli gerileyen konumla- rını iyileştirme için mücadele etmeye kararlılar.
Hangi sendikaya üye olurlarsa olsunlar metal işçilerinin sorunları ortaktır ve sen- dikamızın toplu sözleşme teklifi tüm metal işçilerinin ortak teklifidir.
Metal işçileri, sözleşme döneminde duyarlı ve uyanık olmalıdırlar. Çünkü kar- şılarında sermaye ile işbirliği içinde taşeron bir örgüt var. Temsilcilerini, şubelerini sürekli olarak denetim altına almalı, onları kendilerini bilgilendirmeye zorlamalı- dırlar.
Birleşik Metal İş Sendikası tüm metal işçilerinin toplu sözleşme sürecine yöne- lik en doğru bilgiyi alabilecekleri adres olmayı bu dönem de sürdürecektir.
Birleşik Metal-İş
Tega Mühendislik San. ve Tic. A.Ş. grevinde mücadele sürüyor...
Grevdeki TEGA’da hukuksal süreç
Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Tega Mühendislik işyerinde toplu sözleşme görüşmelerinin uyuşmazlık- la sonuçlanması üzerine 7 Şubat 2008 günü çıktığımız grev, kararlılıkla devam ediyor.
İşverenin yasadışı eylem ve işlemleri karşısında da hukuksal süreçte yaşanan gelişmeler aşağıdadır:
🔾 Tega işverenliğinin 2822 Sayılı Yasa’ya aykırı tutum ve eylemlerinin tespiti için tarafı- mızdan açılan sataşmanın önlenmesi davasın- da işyerinde keşif yapılmış ve dosya bilirkişi- lere tevdi edilmiştir. Dava devam etmektedir.
🔾 Tega işverenliği tarafından, grev uygu- laması öncesinde işçilerin verimi düşürmek suretiyle kanunsuz grev yaptıkları iddiası ile “kanunsuz grevin tespiti ve uğranılan zara- rın tazmini” talebiyle açılan ve Xxxxxx 00. Xx Xxxxxxxxx’nin 2008/429 E. sayılı dosyasında görülen davanın duruşması 14.10.2008 tari- hindedir.
🔾 Tega işverenliği tarfından, uygulanan grevin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddi- ası ile “grevin durdurulması” talebiyle açılan ve Xxxxxx 0. Xx Xxxxxxxxx’nin 2008/125 E. sayılı dosyasında görülen davanın duruşması
mesi ve gereken önlemlerin alınması amacıy- la Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, Ankara Bölge Müdürlüğü’ne, Sincan Kaymakamlığı’na ve Sincan İlçe Jandarma Komutanlığı’na defalarca kez başvurulmuş ancak anılan kurumlar tarafından işverenin yasa dışı eylemlerinin önüne geçilmesi yö- nünde somut adım atılmamıştır.
🔾 Grevin uygulanması öncesi ve sonra- sında iş sözleşmeleri feshedilen üyelerimiz için toplam 84 tane işe iade davası açılmıştır. Bu davalardan 17 tanesinde davacının iş söz- leşmesi daha önce feshedildiği ve açılan işe iade davaları devam ettiği için birleştirme ka- rarı verilmiştir. Bu davalarda 4 ay boşta kalma ücreti ve işe başlatılmamaları halinde sendikal tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Açı- lan işe iade davalarından 4 tanesi kabul edil- miş olup diğerleri devam etmektedir.
Saldırılar durmuyor...
Grevin 139. gününde yeni bir saldı- rıyla daha karşılaştık. Xxxxx Xxxxx’xxx sahibi olduğu ve Xxxxx Xxxxxxxxx’xxx eski ortakları arasında bulunduğu MO- BAK işyerinde çalışan bazı kişiler al- dıkları talimatlar doğrultusunda, “Grev Gözcülüğü” yapan üyelerimize saldır- mış ve darp etmişlerdir. Bu haksız ve vahşice saldırı sonucunda grev gözcü- lerimiz yaralanmış ve hastaneye kaldı- rılmıştır.
Hakları ve ekmekleri için yasal ola- rak greve çıkmak zorunda kalan üyele-
rimizin, yine yasa gereği yerine getir- mek zorunda oldukları grev gözcülüğü görevini yapmalarına bile tahammül edemeyen işveren, bu defa da başka bir işyerinde çalışan insanları üyelerimizin üzerine saldırtarak gerçek yüzünü bir kez daha sergilemiştir.
Sincan Organize Sanayi’nde bir çok işveren, Tega işyerindeki sendikalaş- mayla birlikte adeta “bir başka halde organize” olmuşlar ve grevin başladığı günden bu yana çeşitli biçimlerde sen- dikamız ve üyelerimiz üzerinde olma- dık baskı, şiddet ve saldırılarda bulun- muşlardır.
11.11.2008 tarihindedir.
🔾 Tega işverenliğinin grevi kırmak ama- cıyla yasalara aykırı olarak sendika üyesi olmayan dışarıdan getirilen kaçak işçiler ile üretime devam edilmesi; onların yasalara aykırı olarak grevde bulunan işçilerin yerine çalıştırılması; işyerinde bulunan makinaları başka işyerine taşınarak üretime burada de- vam edilmesi dolayısıyla grev hakkını uygu- lanamaz hale getirilmesi hususlarının tespiti için Sincan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yaptığımız 5 başvuru (sonuca idari işlemlerle ulaşmanın mümkün olduğu gerekçesi ile) red- dedilmiştir.
🔾 Tega işverenliğinin grevi kırmak ama- cıyla başka işyerlerinde üretim yaptığı bilgisi
🔾 Greve katılan işçilerin, 2008 Xxxx ayı ve grevin uygulandığı 7 Şubat 2008 tarihine kadarki ücretlerinin 10 Şubat 2008 tarihinde ödenmesi gerekirken, yasadan kaynaklanan bu yükümlülük yerine getirilmemiştir. Ayrıca grev uygulama tarihinden önce iş sözleşmeleri feshedilen üyelerimizin, fesih tarihi itibarıyla işleyen ücretleri iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte ödenmemiştir. Bu nedenle Sincan 1. Asliye (İş) Mahkemesi’nde 101 tane üyemiz için alacak davası açılmıştır. Bu davalardan 97’si lehimize sonuçlanmıştır.
Verilen kararlar miktar yönünden kesin olmasına rağmen davalı tarafından temyiz edilmiş bu talebin reddi üzerine temyizin red- di kararları temyiz edilmiştir. Bu dosyalardan
Grev çadırları
üzerine 3 işyeri için Ankara İş Mahkemeleri eliyle yapılan tespitlerde işyerlerinde Tega işverenliğinin yarı mamul ve mamul malları getirerek burada işlediği tespit edilerek tuta- nak altına alınmıştır. Bilirkişi raporları ile de işverenin grevi etkisiz hale getirmeye çalıştığı tesbit edilmiştir.
🔾 Tega işverenliğinin grevi kırmak ama- cıyla yasa dışı eylem ve işlemlerinin belirlen-
83’ü tarafımızdan icraya konulmuştur. İşveren açtığımız alacak davalarında davalı işyerinin kapısının işçiler tarafından kırıldığı iddiası ile maddi tazminat talebiyle karşı dava açmıştır. Yerel mahkeme talebimiz üzerine karşı dava- nın ayrı dosyada görülmesine karar vermiştir.
🔾 Ayrıca karşılıklı yapılan suç duyuruları nedeniyle açılan ceza davaları ve savcılık so- ruşturmaları devam etmektedir.
Çadırın önünde üç arkadaşız Xxxx önlükleri üstümüzde Grev kırkıncı gününde
Sigaralarımızı yakıp aynı ateşten Gecenin sessizliğini dinliyoruz Sesimiz aydınlığın içinde asılı Yıldız kümeleri gibi
Xxxx xxxx
Umutlu,
Güven dolu,
Yayılıyor karanlığa
Üç işçiyiz gece nöbetinde Üç yürek,
Atıyor kendi bildiğine Evimiz,
Çocuklarımız,
Yarınlarımız, Deviniyor karanlığa.
Greve çıkalı kaç gün oldu Birbirimize soruyoruz Umurumuzda değil işverenin tavrı Umurumuzda değil baskılar
Grev sürmeli Haklarımızı alıncaya dek
Grevler uzanıyor karanlığa.
Çadırın önünde tahta sandalyeler Birinin bacağı kırıldı;
Dışardan dostlar gelince
Yere bağdaş kurup oturuyoruz Soframız tüm emekçilere açık Soframızı,
Grev günlerinde geleceğe kurup, Duyuruyoruz karanlığa.
Gece nöbetinde üç uykusuz yürek Dalıp çıkıyor işçilerin oturduğu sokak- lara
Evlerin kapıları açık, Fesleğen kokuyor pencereler; Üç uykusuz yürek Sokaklarda,
Evlerde,
Aç, açık;
Yaşam kör bir at gibi Kapaklanmış üstlerine, Yaşam alınteri değirmeni Dönüyor,
Sömürüyor, Kuralım grev çadırlarını Karşı duralım karanlığa…
Xxxx Xxxxxx
Penta Elektronik ve SCM işçileri artık sendikalı
Hoşgeldiniz SCM işçileri!..
Bursa Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan, tamamı İtalyan sermayeli Sistemi Comandi Meccanici Otomotiv San. ve Tic. AŞ. işyerinde çalışan işçilerin için- de bulunduğumuz xxxxx xxxxx aylarında başlattıkları ör- gütlenme mücadelesinin ardından, Sendikamız işyerinde toplu sözleşme yetkisini aldı.
İşyerinde çalışan taşeron işçilerinin de örgütlenmede yer alması, SCM işçilerinin bir bütün olarak birliğini güç- lendirdi.
Bursa Şubemiz’de 26 Temmuz 2008 tarihinde yapılan ve SCM’de sendika üyesi tüm işçilerin katıldığı toplantı- da toplu iş sözleşmesi taslağımız hazırlandı. Üyelerimizle hazırladığımız taslağımızın işveren sendikası MESS’e ile- tilmesiyle birlikte, SCM işçilerinin kazanımlarının arttırıl- ması için yürütülen mücadelede yeni bir evreye girilmiş oldu.
İşyerinde ilk sendika temsilcileri de görevlerine baş- ladılar. Baştemsilci Xxxxx Xxxxxxx ve ikinci temsilci Fer- di Bayram, işyeri komitemizin önerisi ile İşyeri Sendika Temsilcileri olarak atandılar.
Hoşgeldiniz PENTA işçileri!..
İstanbul Alemdağ’da kurulu PENTA Elek- tronik Telekomünikasyon Plastik Xxx.xx Tic. AŞ. işçileri, uzun soluklu bir örgütlenme mü- cadelesinin ardından sendikamıza üye oldu- lar.
10 Haziran 2008 tarihinde Çalışma Bakanlığı’nın işyerine ilişkin çoğunluk tespi- tini onaylamasının ardından gelen yetki bel- gesi ile sendikamız işyerinde toplu iş sözleş- mesi yapma yetkisine sahip oldu.
İstanbul 1 Nolu Şubemize bağlı işyerinde yaklaşık 100 işçiyi kapsayacak olan ilk toplu sözleşme taslağımız da yine işçilerle birlikte
hazırlanarak işverene iletildi.
Hep bir ağızdan
türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber, hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek, yarin yanağından gayrı
her şeyde
her yerde hep beraber! diyebilmek için ...
PENTA’da böylece toplu iş sözleşmesi sü- reci başlamış oldu.
Tüm bu süreçte oluşturulan işyeri komi- temizin de önerisi ile Xxxxx Xxxxxx baştem- silci, Xxxxxx Xxxxxx ikinci temsilci ve Xxxxx Xxxxx üçüncü temsilci olarak işyeri sendika temsilcisi görevlerine atandılar.
Yeni temsilci arkadaşlarımıza görevle- rinde başarılar diliyor ve PENTA işçilerine Birleşik Metal-İş Sendikası’na hoşgeldiniz diyoruz.
8 ay süren mücadelenin ardından
Acerer grevi sona erdi
Tam 184 gün…
25 Aralık 2007 tarihinde başlayan grev boyunca ACERER işçileri dondu- rucu soğukta da yakıcı sıcakta da grev önlüklerini çıkarmadılar. Altı ay boyun- ca tüm zorluklara göğüs gererek ekmek kavgasını sürdürdüler.
Yirmi iki grevci işçi, hepsinin başı dik, bu onurlu mücadeleyi sürdürdüler.
Gün oldu aileleri ile birlikte “biz bu fabrikanın önündeyiz” dediler.
Gün oldu grev ziyaretine gelen sınıf kardeşleri ile buluştular, farklı fabrikala-
ra hak mücadelesi veren diğer işçilerin yanında, ziyaretinde oldular.
Onlar grev okulundan geçtiler.
Gebze Şubemize bağlı ACERER işyerinde süren grevimiz, böylesi bir mücadelenin ardından 25 Haziran 2008 tarihinde toplu iş sözleşmesinin imza- lanması ile sona erdi.
1 Temmuz 2008 tarihinde işbaşı ya- pan grevci işçiler, imzalanan toplu iş sözleşmesi ile kazanılmış haklarını ko- rudular ve ücretlerinde %25’lere varan bir iyileştirmeyi sağladılar.
Birleşik Metal-İş
Yeni Seçilen Temsilcilerimiz
YAKACIK VALF SAN. VE TİC. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxxxx Xxxxx Temsilci: Xxxxx Xxxxxxx
RSA TESİSAT MALZEMELE- Rİ SAN. TİC. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxxxx Xxxxx Temsilci: Xxx Xxxx Xxxxx
SİSTEMİ COMANDİ MECCA- NİCİ OTO. SAN. VE TİC. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxxx Xxxxxxx Temsilci: Xxxxx Xxxxxx
SURTEL KABLO SAN. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxx Xxxxx Xxxxxxci: Xxxxx Xxxxxxxxxxx Temsilci: Xxxxx Xxxxx
EJOT TEZMAK BAĞLANTI ELEMAN.TEKNO. SAN. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxxx Xxx- xxxxx
Temsilci: Xxxxxxx Xxxxxxx Xxxxxxci: Xxxxxx Xxxxxxx
ÇİMSATAŞ ÇUKUROVA İNŞAAT MAK. SAN. VE TİC. A.Ş.
Baştemsilci: Xxx Xxxx Temsilci: Xxxxxx Xxxxxxxx Temsilci: Xxxx Xxxxx Temsilci: Xxxxxx Xxxxxxxx
LEGRAND ELEKTRİK SAN. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxxxx Xxxxxx
Temsilci: Xxxxx Xxxx Temsilci: Xxxxx Xxxxxxxx
PENTA ELEKTRONİK TELE- KOM PLAS. SAN. TİC. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxxx Xxxxxx Temsilci: Xxxxxx Xxxxxx Temsilci: Xxxxx Xxxxx
MERT AKIŞKAN GÜCÜ SAN. VE TİC. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxxx Xxxx Temsilci: Xxxxx Xxxxxx
SB. BURSA 5 NOLU DONA- XXX XXXXX MD.
Baştemsilci: Xxxxxxx Xxxxxxxxxxxx
TOTOMAK MAKİNA YEDEK PARÇA SAN. TİC. A.Ş.
Baştemsilci: Xxxxxx Xxxxx Temsilci: Xxxxxx Xxxxx Xxxxxxci: Xxxxx Xxxxx
Yeni seçilen baştemsilci ve temsilcilerimize, başarılar diliyoruz...
İşyeri ziyaretleri
Genel Merkez Yöneticilerimiz, çeşitli tarihlerde, işyerlerini ziyaret ederek, üyelerimiz ile tezgah başlarında, yemeklerde birlikte oldular, karşılıklı sohbetler gerçekleştirdiler...
Sendikamız Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx- xx, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Xxxxx Xxxx ve Xxxxxxx Xxxx yönetimi ile birlikte, 24.07.2008 tarihinde BEKSA işyerini ziyaret ederek üyele- rimizle birlikte oldular.
Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxxxxxx, Xxxxx Xxxx Yönetimi ile 23.07.2008 tarihinde Makina Takım işyerindeki üyelerimizi ziyaret etti.
Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxxxxxx, 16.07.2008 tarihinde, Xxxxxxx Xxxxxxxx bağlı işyerleri temsilcilerinin katıldığı Xxxxx’xx xx-
Xxxxx Xxxxxxx- xxx Xxxxx Xxxxxxxxxx, Xxxxx Xxxx Yönetimi
ile birlikte, 04.07.2008
tarihinde AREVA
işyerini ziyaret ederek üyele- rimizle birlikte oldu.
zenlenen pikniğe katıldı.
Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxxxxxx, Xxxxx Xxxx Yönetimimiz ile birlikte, 11.06.2008 tari- hinde Bosal Mimaysan işyerini ziyaret ederek, üyelerimizle birlikte oldular..
14.08.2008 tarihinde Genel Örgütlenme Sek- reterimiz Özkan Atar ve Genel Eğitim Sekrete- rimiz Xxxxxxxxxx Xxxxxxx, 2 Nolu Şubemiz yöne- ticileri ile birlikte Aryıldız ve SİO işyerlerinde üyelerimizi ziyaret ettiler.
BURSA ŞUBE’den
16 Haziran’da “Tuzla tersanelerinde iş cinayetleri- ne son” çağrısıyla bir basın açıklaması yaptık. Tuzla’da “yaşam hakkı grevi” yapan tersane işçileriyle dayanış- ma içinde olduğumuzu du- yurduk.
Yeni örgütlenen SCM işçileri ile yapılan toplantı- larda, toplu sözleşme taslağı oluşturuldu..
Şubemizde 8 Haziran’da toplanan Şube Temsilciler Kurulumuzda gündemdeki sorunlar ele alındı.
00 Xxxxxx’ta Asilçe- lik işyeri ziyaret edilerek, üyelerimiz TİS sürecindeki gelişmeler konusunda bilgi- lendirildi..
22 Ağustos tarihinde Grammer işyerimizi ziyaret ettik. Xxxxxxx’xx yeni göreve başlayan İnsan Kaynakları Müdürü Xxxxx Xxxxxx ile de bir görüşme yaptık.
25 Haziran’da düzenlenen şube pikniğimizde, temsilcilerimiz açık havada sohbet etmenin tadını çıkardılar..
ESKİŞEHİR ŞUBE’den
Tuzla işçilerine Xxxxxxxxx’xxx xxxxxx
00-00 Xxxxxxx 0000 yılındaki büyük işçi direnişinin 38. yıl- dönümü etkinlikleri ve Tuzla’da meydana gelen işçi ölümlerinin durdurulmasına yönelik bir günlük grev ile dayanışma amacıyla Eskişehir’de yürüyüş ve basın açıklaması eylemi gerçekleştirildi.
Eylemde; DİSK Bölge Temsilcisi ve Sendikamız Şube Başkanı Xxxxxx Xxxxx bir konuşma yaptı.
Konuşmasında; Tuzla’da 44 adet tersaneden sadece ikisinin ya- sal yükümlülüklerini yerine getirdiği için her gün yeni bir işçi cina- yeti yaşanmaktadır. ‘Artık ölmek istemiyoruz’ diyerek greve çıka- cak olan Tuzla işçilerine Eskişehir’den dayanışmamızı sunuyoruz” dedi.
Ayrıca 13 Ağustos tarihinde; Tuzla tersanelerinde test için 19 işçiyle denize atılan filikada 3 işçinin boğularak ölümü üzerine, Eskişehir’de protesto eylemi gerçekleştirildi.
ANADOLU ŞUBE’den
Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’ndeki TEGA MÜHENDİSLİK Grevimiz büyük bir kararlılıkla devam etmektedir. İşyerinde Grev de olan üyelerimiz ve şube yöneticilerimiz sürekli birlikte olmanın yanı sıra sık sık genel toplantılarla da birlikte olmaktadırlar. Sendikamızın kendilerine maddi destekleri de sürmektedir
Anadolu Şubemizde örgütlü işyerleri Şube Yönetim Kurulu tarafından zi- yaret edildi. Ditaş, Koluman-Kögel ve SCT Filtre’deki üyelerimizle birlikte toplantılar yapılarak işyeri sorunları görüşüldü.
Anadolu Şubemizde örgütlü MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi hazırlıkları kapsamında bir dizi toplantılar gerçekleştirildi.
10 Temmuz 2008 tarihinde Başöz Enerji,
11 Temmuz 2008 Tarihinde Çemaş Döküm,
12 Temmuz 2008 tarihinde Xxxxx Xxxx,
13 Temmuz 2008 tarihinde de Çimsataş
işyeri komiteleri ile toplantılar yapılarak toplu iş sözleşmesi taslak çalış- maları ile ilgili işyeri komitelerimizin görüş, düşünce ve önerileri alındı.
Eskişehir’de yayınlanan yerel Sakarya Gazetesi Geleneksel Basın Kupası’na Sendikamız üyelerinden oluşan bir futbol takımı ile katılım sağlandı.
Adalar Migros önünde gerçekleştirilen eyleme; Sendikamız üyesi işçilerin yanı sıra bir çok sendika ve demokratik kitle örgütü katıldı.
Grup adına konuşma yapan Sendikamız Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Xxxxx Xxx; “İşçilerin kobay olarak kullanılması doğal mı? Tuzla’da işçiler neden ölüyor? Bu sorunun son derece basit bir cevabı var. İş güvenlikleri sağlanmadığı için ölüyorlar. Aşırı üretimi son derece sıkışık zamanlarda yapmak zorunda bırakıl- dıkları için ölüyorlar” dedi ve basın açıklaması sık sık atılan sloganlarla sona erdi.
İZMİR ŞUBE’den
2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta Madımak Oteli’nde ülkemizi ortaçağ ka- ranlığına götürmek isteyen gerici yobazların diri diri yakarak öldürdüğü 35 in- sanımız için; 2 Temmuz günü bölgemizde yapılan Sivas Katliamı’nı protesto mitingine İzmir Şube olarak kitlesel katılım sağlandı.
13 Eylül 2008 tarihinde bölgemizde yapılacak olan Herkese Demokrasi Mitingi’ni tartışmak için Konfederasyonumuz DİSK, Genişletilmiş Temsilciler Kurulu’nu topladı.
Genişletilmiş Temsilciler Kurulu’na katılmadan önce yaptığımız Şube Tem- silciler Kurulumuzda; mitinge en yığınsal biçimde katılım sağlanması konusun- da işyerlerimizde ve oturduğumuz semtlerde nasıl bir çalışma yapılacağı kararı alındı ve görüşlerimiz kurulda da ifade edildi.
Birleşik Metal-İş
İST. 2 NOLU ŞUBE’den
Üyelerimiz tiyatroda...
2 Nolu Şubemizde örgütlü Konvekta Klima’dan Ağustos ayı içerisinde 7 işçi arkadaşımız işten atıldı. İşveren tarafından “performans” gerekçesiyle işten atılan arkadaşlarımızın bir kısmı Sendikamız kurullarında da görev alan üye- lerimiz olması nedeniyle; direkt sendikal örgütlülüğümüz hedef alınmıştır.
TÜİK; emekçiler için “ölüm sınırı”nı gösterdi
Devletin resmi rakamlarına göre,
günde 2,12 YTL ile bir kişi karnını doyurabiliyormuş.
Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam eden kamu emekçilerinin, 2009 xxxx xxxx artış oranları tartışılırken; devletin resmi istatistik kurumu (TÜİK), 2008 yılı tahmini değerlerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırını 255 YTL ve yoksulluk sınırını 660 YTL olarak açıkladı.
TÜİK hesabına göre, 4 kişilik bir ailenin toplam günde 8.5 YTL harca- ması gerekiyor. Bu hesaba göre aile üyelerinin her birine sadece 2.12 YTL düşüyor.
Yani devletin resmi rakamlarına göre, günde 2,12 YTL ile bir kişi kar- nını doyurabilecektir.
Xxxx, ulaşım, elektrik, su, yakıt, giyim, sağlık ve benzeri diğer harca- malar da dikkate alındığında, devletin resmi hesaplamalarına göre, bir ki- şiye günlük 5,50 YTL yetmektedir.
Bu para 4 kişilik bir ailenin bir ay boyunca 3 öğün simit ve su ile bes- lenmesine bile yetmiyor.
Yapılan bu son açıklama; milyonlarca emekçiye ölümü göstermektedir. Yaşamın gerçeklerinden uzak, insan aklının ve vicdanın en dip noktasın- dan gelen bir açıklamadır.
Hükümet; bu istatistiklere dayanarak emekçilerin; “insanca yaşama” taleplerini baskılama yöntemi olarak kullanmayı amaçlamaktadır.
AKP hükümeti popülist söylemlerine karşın, ulusal ve uluslararası ser- maye tarafından yönlendirilen ekonomi politikaları uygulamaktadır.
Bu politikanın özü de, iç talebin kısılarak yani emekçilerin gelirlerinin baskı altına alınarak, ihracata yönelik büyüme politikalarının uygulanma- sıdır.
Uluslararası rekabetin artması kâr oranlarının artış hızının azalmasına neden olmakta, bu da emeğin daha da ucuzlatılması talebini getirmekte- dir.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
Genel Yönetim Kurulu
BASIN AÇIKLAMALARIMIZDAN
Kısa bir süre fabrika önünde direniş yapıldıktan sonra, atılan işçilerin tüm haklarını almalarıyla eyleme son verildi.
Özgürlüğe, tutsaklığa ve sevdaya dair şiir, müzik ve belgesel filmlerle bir sahne gösterisi “Acıyı Bal Eyledik”…
Xxxxxxx Xxxxxxxxxx, Xxxxx Xxxxxxx Xxxxxxxxxx’den seçilen şiirler, müzik ve belgeseller eşliğinde yakın dönemi ünlü şairimiz kaleminin tanıklığında sahneye aktarıyor.
Erkal Umut’un derleyerek sahneye koyduğu gösterinin müzikleri, sahnede Xxxxx Xxxxxx ve Grup Kızılırmak, şi- irler ise Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxx ve Xxxxx Xxxxx tarafından yorumlanıyor.
Xxxxx Xxxxxx Kültür Merke- zi’ndeki gösteriyi, sendikamız üyesi işçiler de büyük bir keyifle izlediler…
ACIYI BAL EYLEDİK
«xxx xxxxxx ölür dirilir»
bak şu bebelerin güzelliğine kaşı destan
gözü destan elleri kan içinde
kör olasın demiyorum kör olma da
gör beni
damda birlikte yatmışız öküzü hoşça tutmuşuz koyun değil şu dağlarda san kendimizi gütmüşüz hor baktık mı karıncaya kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu ya nasıl kıyarız insana
sen olmasan öldürmek ne çürümek ne zindanlarda özlem ne ayrılık ne yokluk ne yoksulluk ne ilenmek ne dilenmek ne işsiz güçsüz dolanmak ne gün gün ile barışmalı kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli korka korka yaşamak ne
kahrolasın demiyorum kahrolma da
gör beni
kanadık toprak olduk çekildik bayrak olduk döküldük yaprak olduk geldik bugüne
ekmeği bol eyledik acıyı bal eyledik sıratı yol eyledik geldik bugüne
ekilir ekin geliriz ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
kör olsanı demiyorum kör olma da
gör beni
Xxxxx Xxxxxxx
Yayınlarımızdan
3 ayda bir yayınlanan Çalışma ve Toplum dergimizin 18. sayısı basılarak, dağıtımı yapıldı.
Alışılmadık mizah dergisi Homur, yine güncel bir konuyu, “su- yun özelleştirilmesi”ni, kendi dili ve çizgisi ile ele alıyor..
EMF ve DGB ile ortak çalışmamızın ürünü olan “Güney Doğu Avrupa ve Türkiye’de Ekonomik Yapılar ve Endüstri İlişkileri”
kitabı Türkçe basılarak dağıtımı yapıldı.
Yetki-İşkolu İtirazı Davalarında
Son Gelişmeler
gerekli çoğunluğu sağladığımızın tespiti ile davanın reddine karar vermiştir. Karar işveren tarafından tem- yiz edilmiş olup karar Yargıtay tarafından onanmıştır.
Tezcan Galvaniz
Tezcan Galvanizli Yapı Elemanları A.Ş. işyerinde yürütülün örgütlenme faaliyeti sonucunda yapılan baş- vuru neticesinde Bakanlık 17.04.2008 tarihli olumlu yetki tespiti yazısıyla işyerinde gerekli çoğunluğu sağ- ladığımızı belirtmiştir. Bakanlığın olumlu yetki tespi-
EÜS Elektronik
EÜS Elektronik Üretim San. Tic. A.Ş. Bakanlığa olumsuz çoğunluk tespitine karşı açmış olduğumuz davada yerel mahkemenin, işyerinde yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığımıza dair kararı Yargıtay tarafından onararak kesinleşmiştir.
RSA Tesisat Malzemeleri
RSA Tesisat Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. işyeri için Bakanlığa olumlu çoğunluk tespitine karşı işvere- nin açmış olduğu davada yerel mahkemenin, işyerinde yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığımıza dair kararı Yargıtay tarafından onararak kesinleşmiş olup toplu görüşmelere başlanmıştır.
AKS Otomotiv
AKS Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. işyeri için 16.11.2007 tarihinde yaptığımız başvuru sonucun- da Bakanlık, 03.01.2008 tarihli olumlu yetki tespiti yazısı ile işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızı belirtmiştir. Bakanlığın olumlu yetki tespitine karşı işveren itiraz etmiştir. Yetki itirazı davası Xxxxxxxx 0. Xx Xxxxxxxxx’nde devam etmektedir. Duruşma tarihi 10.09.2008’dir.
AKS Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. işyerinde Bakan- lığa yetki başvurumuzu öğrenen işveren işkolu tespiti için başvurmuştur. Bakanlık, işyerinin “Metal” işkolun- da kurulu olduğuna karar vermiştir. Bakanlığın işyeri- nin ‘Metal’ işkolunda kurulu olduğuna ilişkin tespitine işveren itiraz etmiştir. Xxxxxxxx 0. Xx Xxxxxxxxx’nde görülen işkolu itirazı davasının ikinci duruşması 24.12.2008 günü yapılacaktır.
Güven Elektrik
Güven Elektrik San. Mamul. İml. ve Tic. X.X. işye- rinin “Metal” işkolunda olduğu tespitine karşı yapılan işveren itirazı sonucu yerel mahkeme işyerinin “Petrol, kimya, lastik” işkolunda kurulu bulunduğuna karar vermiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmesi sonucun- da Yargıtay yerel mahkeme kararını bozarak işyerinin “Metal” işkolunda kurulu olduğuna karar vermiştir.
Kararın kesinleşmesi üzerine Bakanlık işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımıza dair olumlu yetki tespiti yazısını düzenleyerek taraflara göndermiştir. İşveren bu tespite itiraz etmiştir. Dava Xxxxxxxx 0. Xx Xxxxxxxxx’nde devam etmektedir. Duruşma tarihi 23.09.2008’dir.
Denco
Denco Hassas Kontrol Sistemleri End. Ve Tic. X.X. işyerinde örgütlenme faaliyetleri sonucunda 24.03.2008 tarihinde yaptığımız başvuru sonucunda Bakanlık, 22.04.2008 tarihli olumlu yetki tespiti yazısı ile işye- rinde gerekli çoğunluğu sağladığımızı belirtmiştir.
Bakanlığın olumlu yetki tespitine karşı işve- ren itiraz etmiştir. Yetki itirazı davası Xxxxxxxx 0. Xx Xxxxxxxxx’nde devam etmektedir. Duruşma tarihi 18.09.2008’dir.
Bosal Mimaysan
Bosal Mimaysan Metal İşleme San. A.Ş. işletme-
sinde uygulanan toplu sözleşmenin bitiminden önce
05.05.2008 tarihinde Bakanlığa başvurularak çoğunluk tespiti talebinde bulunulmuştur. Türk Metal Sendikası da aynı tarihte anılan işyeri için çoğunluk tespiti tale- binde bulunmuştur.
Bakanlık işyerinde bizim ve Türk Metal Sendikası’nın gerekli çoğunluğu sağlayamadığı tespi- tinde bulunmuştur. Tarafımıza gönderilen olumsuz yet- ki tespiti yazısının iptali için Kocaeli İş Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Bakanlık tespitinde, hata yapılarak üye- lerimizin önemli bir kısmı değerlendirme dışı bırakıl- mıştır. Ayrıca başvuru tarihimizden kısa bir süre önce işveren yetki almamızı engellemek amacıyla muvazaalı olarak 68 işçiyi işe almış, bunları 31.05.2008 tarihinde işten çıkarmıştır.
Gebze işyerine aldığı işçileri üyemiz olmadığı hal- de, işe alırken veya ertesi gün sendikamızdan istifa ettir- miştir. Aynı şekilde işletmedeki kapsam dışı çalışanla- rın tamamına yakınını yine sendikamız üyesi olmadığı halde, aynı tarihlerde grup olarak istifa ettirmiştir. Bu şekilde sendikamızdan istifa ettirilen 140 civarında ça- lışanın işyerine çağrılan noter marifetiyle Türk Metal Sendikasına üyelik işlemleri yapılmıştır. Yasaya göre en erken başvuru tarihimizin 05 Mayıs olduğu işve- renlikçe bilindiğinden, 1 Nisan – 31 Mayıs arasındaki muvazaalı işçi giriş-çıkış işlemleriyle çoğunluk sayısı yükseltilerek, sendikamızın yetki almasının önlenmesi amaçlanmıştır.
Çalışan sayısının Nisan ayından önce ortalama 360- 375 arasında iken Nisan ve Mayıs aylarında muvazaalı olarak alınanlarla 459’a yükselmiş, Haziran ayı itibarıy- la 375’e düşerek, yine eski çalışan sayısına gelinmiştir. Muvazaalı olarak işe alınan bu işçiler, işyerinde fiilen çalışmamışlar, Sosyal Sigortalar Kurumu’na giriş ve çı- kışları bildirilmiştir. Sendika üyelerimizin 5 Mayıs’tan bir ay önce istifa etmesini ve Türk Metal Sendikası’na üye olmasını sağlamak amacıyla yoğun baskı uygulan- mış, iki sendika temsilcimizle birlikte, öncü konumun- daki dört üye işçi, 3 Nisan’da işten çıkarılmıştır.
Üyelerimizin kararlılığı ve uluslararası sendikaların örgütlediği dayanışmayla Bosal Group merkezine yapı- lan baskılar sonucunda, merkezin talimatıyla çıkarılan altı üyemiz Bosal işletmesi tarafından geri alınmıştır.
Ar-Metal
Ar-Metal Montaj Elektrik Ağaç ve Taahhüt San. ve Tic. Ltd. Şti. işyerinde yürüttüğümüz örgütlenme çalışmaları sonucunda 02.08.2007 tarihinde Bakanlı- ğa çoğunluk tespiti için başvuru yapılmıştır. Bakanlık 11.12.2007 tarihli yazısı ile işyerinde gerekli çoğunlu- ğu sağlayamadığımızı belirtmiştir. Bakanlığın olumsuz yetki tespitine karşı itiraz ettiğimiz dava devam etmek- tedir.
Evren Zincir
Evren Zincir İmalat Mak. San. Tic. A.Ş. için yaptı- ğımız başvuru sonucunda Bakanlık, 11.06.2007 tarihli olumlu yetki tespiti yazısı ile işyerinde gerekli çoğun- luğu sağladığımızı belirtmiştir. Bakanlığın olumlu yet- ki tespitine karşı işveren itiraz etmiştir. Yerel mahke- menin lehimize verdiği karar yerel mahkeme işyerinde
xxxx karşı işveren itiraz etmiştir. Yerel mahkemenin lehimize verdiği karar yerel mahkeme işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızın tespiti ile davanın reddine karar vermiştir. Karar işveren tarafından temyiz edilmiş olup dosya Yargıtay’dadır.
Körfez Döküm
Körfez Döküm San. ve Tic. X.X. işyeri için 15.05.2007 tarihinde Bakanlığa çoğunluk tespiti için başvuru yapılmıştır. Bakanlık 04.07.2007 tarihli yazısı ile işyerinde gerekli çoğunluğu sağlayamadığımızı be- lirtmiştir. Bakanlığın olumsuz yetki tespitine karşı itiraz ettiğimiz dava, yerel mahkemenin aleyhimize verdiği karar tarafımızdan temyiz edilmekle Yargıtay tarafın- dan bozularak tekrar yerel mahkemeye gönderilmiştir. Bunun üzerine yerel mahkeme Yargıtay’ın bozma kara- rına uyarak işyerinde gerekli çoğunluğu sağladığımızın tespiti ile davanın kabulüne karar vermiştir. Bu defa işveren ikinci kararı da temyiz etmiş olup karar Yargı- tay tarafından onanmıştır.
Gama
Gama Reklamcılık San. ve Tic. Ltd. Xxx.xx Yön Tek- nik Oto Yedek Parça San. işyerleri ile ilgili işkolu itira- zı davaları devam etmektedir.
Gürkan Elektrik
AD Demirel’de Sözleşme
Kocaeli Şubemize bağlı AD XXXXXXX işyerin- de toplu sözleşme görüşmeleri 21 Ağustos 2008 tarihinde anlaşma ile sonuçlandı.
Varılan anlaşma ile sendika üyelerinin saat üc- retlerine 1 Ağustos 2008 tarihinden itibaren ortala- ma olarak 74 kuruş zam alındı. Bu zam, ikramiyeler dahil net 160,00 YTL’lik bir artış anlamına geliyor.
Toplu iş sözleşmesine göre ücret zammı, işye- rindeki ücret farklılıkları nedeniyle üç grup halinde uygulanacak.
0,60 YTL/saat ücret zammı alan üyelerimiz ikramiye dahil net 130,00 YTL;
0,80 YTL/saat ücret zammı alan üyelerimiz ikramiye dahil net 172,00 YTL
0,85 YTL/saat ücret zammı alan üyelerimizde ikramiye dahil net 183,00 YTL
artış elde etmiş oldular.
Sözleşme ile Bayram ödenekleri ve izin parası 95,00’er YTL, yakacak ödeneği ise 40,00 YTL’ye yükseltildi.
Diğer sosyal ödemelerde ise ortalama yüzde 12 oranında artış sağlandı.
Gürkan Elektrik (Xxxxxx Xxxxxxx) işyerinde sendi- kaya üye olmayan işçilerin, toplu iş sözleşmesinin yü- rürlük tarihi ile imza tarihi arasındaki süreye ilişkin TİS farklarından yararlanamayacaklarının, sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra talepte bulunmaları halinde, talep tarihinden itibaren dayanışma aidatı ödemek sure- tiyle yararlanabileceklerinin tespiti ile vaki sataşmanın önlenmesi talebiyle açtığımız davada yerel mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Karar henüz kesin- leşmemiştir.
Birleşik Metal-İş
Değişiyor, yenileniyor, büyüyoruz!
Sendikamız Genel Temsilciler Ku- rulu; 21 Haziran 2008 tarihinde Xxxxx Xxxxx Türkler Eğitim ve Tatil Sitesi’nde toplandı.
Genel Temsilciler Kurulumuzda, ülkemizin ve işçi sınıfımızın içinde bu- lunduğu ekonomik ve siyasal sorunlar- la, sendikal hareketin içinde bulunduğu durum ayrıntılı olarak değerlendirildi, ayrıca, 2008-2010 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi hazırlıkları, görüş ve öneriler geniş şekilde ele alındı.
Genel Temsilciler Kurulumuz; Sosyal Güvenlik Uzmanı Xxx Xxxxx ile Merkez
Toplu İş Sözleşmesi Uzmanı Xxxxxx Xxxxxx’xxx su- numlarıyla başladı.
Genel Temsilciler Kurulumuzun açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxxxxxx; konuşmasına aylardır zor şartlarda, her tür- lü olumsuzluğa göğüs gererek grev bayrağını dalgalan- xxxxx Xxxxxx ve Tega grevcisi üyelerimizi selamlayarak başladı.
Genel Başkanımız Xxxxx Xxxxxxxxxx konuşma- sında; “Bizler Birleşik Metal-İş Sendikası olarak köklerimizi inkar etmeden, demokratik, sınıf ve kitle sendikacılığının temel ilkelerinden aldığımız güçle değişiyor, yenileniyor ve büyüyoruz. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu bilerek daima ileriye bakıyo- ruz. Bu sendika, çok büyük sınavlardan geçerek, çok zorlu yolları aşarak bugünlere geldi. Darbeler, cezaev- leri, işkenceler, ölümler sendikamızı durduramadı, yo- lundan döndüremedi. Yürüyoruz. Engelleri aşa aşa ve zincirlerimizi kıra kıra geliyoruz. Aynı 1 Mayıs 2008
de olduğu gibi… Ben, Birleşik Metal-İş Sendikası’nın Genel Başkanı olarak 1 Mayıs 2008’de sendikamızla, sendikamızın temsilcileriyle, üyeleriyle ve personeliy- le bir kez daha gurur duydum. Eminim ki bizlere bu mirası, şanlı tarihi ve köklü
geleneği bırakanlar da, baş- ta onursal Genel Başkanı- mız Xxxxx Xxxxxxx olmak üzere bir yerlerden bizleri görmüşler ve gurur duy- muşlardır” dedi.
Genel Başkanımız Ad- xxx Xxxxxxxxxx konuşma- sında; Birleşik Metal-İş Sendikası olarak sadece
1 Mayıs 2008’de değil, SSGSS yasasına karşı yıl- lardan beri yürütülen mü- cadelenin en son aşama- sında, 14 Mart Eylemi ve 6 Nisan Mitingi’nde de iyi bir sınav verdiğini belirti ve önümüzdeki döneme temsilcilerimizin bu inanç ve kararlılıkla hazırlıkla- rını yapmasını istedi. Ve; “Şimdi önümüzde hepimiz için çok önemli olan MESS grup sözleşmeleri var. Bü- yük bir ciddiyetle ve yoğun bir şekilde bu sözleşmelere hazırlanıyor ve sendikanın tüm kademelerinde de aynı duyarlılığın oluştuğunu çok iyi biliyoruz. Bu dönem geçen senelere oranla çok daha fazla sayıda işyerinde
beklentilerin arttığını gözlemliyoruz. Özellikle genç ve yeni üyelerimizin beklentilerinin yüksek olduğu- nun bilincindeyiz. Onların bu haklı talepleriyle görece olarak daha kıdemli ve yüksek ücret alan üyelerimizin ihtiyaçlarını olabilecek en uygun noktada buluşturacak bir taslakla masaya gitmek ve bunun arkasında sonuna kadar durmak zorundayız” dedi.
Genel Temsilciler Kurulumuz yaklaşık olarak bun- dan bir yıl önce yine Xxxxx Xxxxxxx Eğitim ve Tatil Sitesi’nde toplanmıştı. Tesis; yaklaşık iki yıl önce baş- latılan restorasyon çalışmaları sonucunda, Sendikamız örgüt içi toplantıları ve uluslararası panel ve toplantılara da ev sahipliği yapabilecek düzeye getirildi. Tüm otel odaları, yemekhane yeniden restore edildi. Ve Genel Temsilciler Kurulumuza katılmak üzere ülkenin dört bir yanından gelen temsilcilerimiz tarafından beğeniyle karşılandı. Temsilcilerimiz kısa süreliğine de olsa tesis- lerde; dinlenme fırsatını yakalamış oldular.
Konuşma yapan Temsilciler;
Xxxxx Xxxxxx (Akardan) Xxxxxx Xxxxxx (Sarkuysan) Xxxxxx Xxxxx (Xxxxxxx) Xxxxx Xxxxxxxx (G-U)
Xxx Xxxxxx (Xxxxx Xxxx) Xxxxx Xxxxxxxx (Delphi) Xxxxx Xxxxxx (ABB Elektrik)
Xxxxx Xxxxxx (Xxxxx Xxxxxxxx)
Xxxxx Xxxxxxx (Trabzon 11 Nolu Dnt.) Xxxxx Xxxxxx (Ege Bakır)
Xxxxx Xxxxxx (Asemat) Xxxxx Xxxxx (Xxxx Xxxx)
Xxxxxx Xxxx (Xxxxxx Xxxxx) Xxxxxxxx Xxxxx (Koluman-Kögel) Xxxxxx Xxxxx (SCT Filtre)
Xxxxxx Xxxxx (Xxxx Xxxxx) Ertaş Metinalp (Titan Jantsa) Xxx Xxxx (Çimsataş)
Xxxxxx Xxxx Xxxxxx (Sarkuysan) Xxxx Xxxxx (Başöz Enerji) Xxxxxx Xxxxx (ZF Lemförder) Xxxxxxx Xxxxx (Seri-İş)
Xxxxx Xxxxxxxxx (Xxxxx Xxxx) Hazır Duvan (Aryıldız)
Xxxx Xxxxxxx (Delphi)
Xxxxx Xxxxx (Xxxxxxxx Xxxx) Xxxxxx Xxxx (Doruk)
Xxxxxxxx Xxxxx (Xxxxxxxx Xxxx) Xxxx Xxxxx (Çimsataş)
Xxxxx Xxxxx (AD Xxxxxxx) Xxxxx Xxxx (Mert Akışkan)
Temsilciler Kurulu Sonuç Bildirgesi
Kurulumuz, ülkemizin ve işçi sınıfımızın içinde bulunduğu ekonomik, demokratik ve siyasal sorunlarla, sendikal hareketin içinde bulunduğu durum ayrıntılı olarak değerlen- dirilerek aşağıdaki bildirinin yayımlanmasına karar verilmiştir.
Genel Temsilciler Kurulumuz, içinde bulunduğumuz ay, 38. Yıldönümü’nü kutla- dığımız 15-16 Haziran şanlı direnişini, 742 gün süren ve bu uzun mücadelenin sonunda grevi başarıyla sonuçlandıran Tarsus SCT işçilerini, grevleri halen devam eden Gebze Acerer ve Sincan TEGA işçilerini selamla- maktadır.
Genel Temsilciler Kurulumuz, Acerer ve TEGA grevlerine yönelik olarak her türlü da- yanışmanın yükseltilmesin görevi olduğunu ifade etmektedir.
2008-2010 MESS Grup Toplu İş Sözleşmeleri’nin hazırlıkları başlamıştır. Genel Temsilciler Kurulumuz gerek hazırlık sürecinde gerekse sonrasında mücadelenin başarılı bir şekilde yürütülmesi için gerekli kararlılığı ifade etmektedir. Özellikle genç iş- çilerin taleplerinin ortaklaştırılarak, bu müca- deleye katılması ve sorunlarının çözümü için mücadele edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
2008 yılında 0 Xxxxx’x Xxxxxx’de kut- lamak isteyen, başta konfederasyonumuz DİSK ve kardeş örgütlerimize yapılan saldırı- ları değerlendiren kurulumuz, 1 Mayıs günü yaşananların siyasi iktidarın işçi sınıfının hak ve özgürlükleri konusundaki tavrını açık bir şekilde gösterdiğini tespit etmektedir.
Genel Temsilciler Kurulumuz tüm bu ya- şananlara rağmen taleplerinde ısrarcı ola- caktır. Kurulumuz 1 Mayıs’ın derhal genel tatil günü ilan edilerek Xxxxxx Xxxxxxx’xxx 1 Mayıs kutlamalarına açılmasını talep etmek- tedir.
Ayrıca Genel Temsilciler Kurulumuz, DİSK’in işçi sınıfının mücadelesinde göste- receği her türlü çabanın ve mücadelesinin yanında ve içinde olacağını ifade etmekte- dir.
Tuzla tersanelerinde yaşanan iş cina-
yetleri sürmektedir. İçinde bulunduğumuz ay 97’nci işçi tersane patronlarının acımasız ça- lışma kuralları ve iktidarın umursamaz tavrı sonucu hayatını kaybetmiştir. Tersanelerde ölümlerin durdurulması için gerekli adımlar atılmalı ve tersane işçilerinin örgütlenmesi- nin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Genel Temsilciler Kurulu’muz tersane işçilerinin ya- şama hakkını elinden alan tersane patronla- rının ve sorumluluğu olan siyasi iktidarın he- sap vermesi gerektiğinin altını çizmektedir.
Siyaset alanındaki birçok yapay gündem ve çekişmelerle işçi sınıfının gerçek sorunla- rı unutturulmaya çalışılmaktadır.
Sosyal güvenliğin tasfiyesi, asgari ücre- tin sefalet ücretine dönüştürülmesi, yağma ve talana dönüşen özelleştirmeler, her ge- çen gün hızla artan işsizlik, gelir dağılımın- daki adaletsizlik, giderek artan yoksullaşma, tarımın ihmal edilmesi nedeniyle artan dışa bağımlılık ve iç göç, vergi adaletsizliğinin art- ması, büyüyen iç ve dış borçlar, çevre tahri- batına göz yumulması nedeniyle tüm yaşam alanlarının daralması gibi sorunlar gündeme bile gelmemekte, tartışılmamaktadır.
Öte yandan emperyalizm küreselleşme adı altında tüm dünyayı ve halkları acıma- sızca ve kayıtsız şartsız sömürmeye devam etmektedir.
Türkiye ve Türkiye’deki emekçi halkımız da bu amansız baskı, sömürü ve acımasız saldırıdan payını almaktadır.
Burada da her zaman olduğu gibi asıl gö- rev yine işçi sınıfına düşmektedir.
Kurulumuz; başta işçi sınıfı olmak üze- re tüm emekçilerin anti-emperyalist bir karşı duruşu yükseltmeleri gerektiğini bir kez daha belirtilmektedir. Bu doğrultuda Kurulumuz, “Tam bağımsız ve demokratik bir Türkiye” talebini yinelemektedir.
Emperyalizm amacına ulaşmak için aynı zamanda bölgesel savaşları, terörü ve etnik ayrılıkları da kullanmaktan çekinmemekte- dir.
İnsanı ve insan odaklı politikaları değil kazancı amaçlayan egemen güçler, bu eli
kanlı düzeni sürdürmek için ülkemizde terörü kışkırtırken, Ortadoğu’da da politikalarını sa- vaş ve bölücülük üzerine kurmaktadır.
Kurulumuz; emperyalist güçlere hizmet eden terörün ve savaşın sonlandırılması için her türlü barış girişimini sonuna kadar des- tekleyecektir.
Kurulumuz; sermayenin tüm dünyayı bir pazar ve serbest piyasa ekonomisinin talan alanı haline getirmesi gayretlerine karşı, işçi sınıfının uluslararası dayanışmasını daha da yükseltmek gerektiğini özellikle vurgulamak- tadır.
Sendikal hareket, geçen bunca yıla rağ- men 12 Eylül anlayışının koyduğu yasal en- gelleri kıramamıştır.
Bu durum gerek 00 Xxxxx’ün gerekse ikti- dara gelen siyasi partilerin, işçilerin örgütlen- mesini, sendikaların güçlenmesini istemeyen sermaye odaklı bir güce dayandığını açıkça ortaya koymaktadır.
Kurulumuz, başta işçi sınıfı olmak üzere emekçi halkın taleplerini karşılayacak, hak ve özgürlükleri tanıyacak, demokratik, çağ- daş ve ilerici bir anayasa oluşturulması ge- rektiğini vurgulamaktadır.
Kurulumuz son olarak AKP iktidarı ve onun temsil ettiği güçlerin çıkarları doğrul- tusunda uygulanan ekonomik politikaların sonucunda ortaya çıkması muhtemel kriz- lerin faturasının bu kez kesinlikle emekçi- ler tarafından ödenmeyeceği konusundaki kararlılığını vurgulayarak, Birleşik Metal-İş Sendikası’nın tüm kurul, organ ve tüm bi- rimleriyle örgütsel bağlılık ve birlik içerisinde mücadele edeceğini belirtmektedir.
Örgütümüz ve kamuoyunun bilgisine saygı ile sunuyoruz.
Sonuç Bildirgesi; Xxxxxxx Xxxxx Xxx (Öznur Isı Gereçleri) tarafından okunarak oylamaya sunuldu ve oy birliğiyle kabul edildi.
Birleşik Metal-İş
Gönen’de Temsilci Eğitimi
Disiplin, katılım ve coşku
Xxxxx Xxxxx Xxxxxxx Eğitim ve Dinlenme Tesisleri’nde 15-21 Haziran 2008 tarihleri arasında yapılan eğitime toplam 30 temsil- cimiz katıldı.
Eğitimin açılışını her zaman ol- duğu gibi Genel Eğitim Sekrekteri Xxxxxxxxxx Xxxxxxx yaptı. Aykanat açılış konuşmasında özetle şunları söyledi;
Güzel Gönen
Yeşillikler içine boğulmuş güzel Marmara Denizin- de kıyısı olan ufak ve şirin, çok amaçlı Xxxxx XXXX- LER Tatil Sitesi büyük bir çevreye sahip. İçinde güzel otel ve pansiyon şeklinde odalar, yüzme havuzu, ga- zinosu, insanlar için kullanabilecek sportif faaliyetler için her türlü şey var.
Burası gerçekten çok güzel. Eğitim için ideal bir yer ancak aynı zamanda kafa dinlemek veya tatil için de çok uygun. Bizler, büyük bir disiplin ve uyum içinde geçen eğitim saatleri dışında sitemizin diğer özellik- lerinden de yararlanıyoruz. Eğitimler sırasında nasıl bir çok bakımdan kendimizi geliştiriyorsak, sendikal bilgilerimizi artırıyorsak, insan olarak fiziksel anlamda da dinlenme ve sportif açıdan kendimizi geliştirme im- kanlarını değerlendiriyoruz
Ancak tabii sadece bunlar değil. Buraya her yöre- den gelmiş bir grup insanla tanıştım. Onlarla eğitim, faydalı, güzel ve neşeli oldu. Ders bitiminden sonra denize giriyoruz. Tabi ki denizanası var onu da bu- rada gördüm. Zaman zaman yüzüp ondan sonra gü- neşlenip voleybol oynuyoruz.
Bugün, boş vaktimizde Xxxxxx Xxxxxxxx “Gönen’e gidelim, oranın festivali varmış” dedik ve gittik. Güzel, ufak, şirin bir kasaba. İnsanların hem gıda hem de giyim alışveriş yaptığı bir yer.
Bir haftalık güzel bir eğitim bitti. Fakat buraya her üyenin gelmesini, görmesini isterdim.
Hoşça xxx Xxxxx. Gönlümde taht ettim Özümde bir yer
Ne kadar şirin güzel bir yer Erken kalk hava xxxxx xxx güzel
Ne kadar şirin, tatlı, güzelsin Gönen.
Xxxxxxx XXXX (Xxxxx Xxxxx)
“Değerli Temsilci arkadaşlar bu eğitimlere katılmakla bundan sonraki mücadeleniz için de yeni bir başlangıç yapmış oluyorsunuz. 110 civarında 7 günlük Gönen Eği-
timine katılmamış temsilci arkadaşımız var. Dolayısıy- la sizlere sunulan bu fırsatı çok iyi değerlendirmeli ve eğitim süresince çok disiplinli ve katılımcı olmalısınız. Hepinizin çok iyi bildiği gibi bu eğitimleri yılda en fazla bir veya iki kere yapabiliyoruz. Bu açıdan da bu süreyi iyi değerlendirmek gerekiyor. Çünkü, gerek işçi sınıfına gerekse sendikamıza yönelik saldırılar giderek artıyor ve bir çok yeni yasa tasarısıyla birlikte hakları- mız gasp edilmeye çalışılıyor. En son çıkartılan SSGSS Yasası ile İstihdam Paketi dumanı üzerinde olan gasp- lardır. Diğer yandan fabrikalar, altın yumurtlayan tavuk diyebileceğimiz dev işyerleri hızla özelleştirilirken, şimdi sıra eğitim ve sağlığa geldi. Biz, emek düşmanı bu uygulamalara karşı ısrarla yıllardan beri karşı dur- duk. Bundan sonra da duracağız. Bu elbette kolay değil ancak bilinçli, etkin ve katılımcı bir üye kitlesi oluş- turmakla bunu başarabiliriz. Bu nedenle sizlere büyük görev düşüyor. Hepinizin bu eğitimleri en iyi şekilde değerlendirmenizi bekliyor ve başarılar diliyorum.”
Eğitim, iletişim Uzmanı Dr. Xxxxx Xxxxxxx’xx iki gün boyunca büyük bir ilgi ve dikkatle izlenen “İleti- şim” dersi ile devam etti. Dinleme, diyalog kurma, so- run çözme, kollektif çalışma ve sorun çözme üzerine hem teorik hem de uygulamalı olarak yapılan dersler son derece zevkli geçti ve kursiyerlerimiz bu eğitimlere aktif biçimde katılarak yararlandılar.
Sosyal Güvenlik Uzmanı Xxx Xxxxx ve sendikamız avukatlarından Xxxxx Xxxxx’xx dersleri de büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi.
Daha sonra yine sendikamız uzmanlarından Gök- han Düren ve Xxxxxxxx Xxxxx, Küreselleşme ve Krizler, Özelleştirmeler, Sendika ve Siyaset İlişkileri, Örgütlen- me ve sorunları üzerine sunumlar yaptılar.
Son olarak grup çalışmaları yapıldı. Üç ayrı grup belirlenerek gruplara farklı başlıklar verildi ve konuyla ilgili yaptıkları ortak çalışmaları birer sözcü aracılığıy- la sınıftaki diğer kursiyerlerle paylaşmaları istendi.
Son derece başarılı ve zengin içerikte yapılan bu çalışmayla eği- tim sona erdi. Tüm temsilcilerimiz eğitim boyunca büyük bir disiplin ve katılımın yanı sıra dostluk ve arkadaşlık açısından da çok sağlam bir duruş sergilediler.
Eğitimin sonunda bütün kur- siyerler eğitimle ilgili görüş ve düşüncelerini sunarken, ortak görüş”eğitimlerin devamı” şeklin- deydi.
Kapanış konuşmasını ise Cela- lettin Aykanat yaptı;
“Eğitimin bu derece olumlu geçmesinde elbette hocalarımızın
olduğu kadar sizlerin göstermiş olduğunuz ilgi, disiplin ve katılımın büyük payı olduğu kanaatindeyim. Bu ne- denle hepinize teşekkür ederim. Xxxxxx Türkiye’nin en dinamik sendikalarından birinin temsilcilerisiniz. Bun- dan böyle inanıyorum ki çok daha farklı bir biçimde bu mücadeleye devam edeceksiniz. Temsilciler işyer- lerinde sendikanın çekim merkezleridir. Sorumluluğu- nuz bu nedenle çok daha fazladır. Sizlerin aranızdaki uyum, işyerlerinizde kollektif çalışmalara destek olup, komisyonların aktif biçimde yaşama geçirilmesini sağ- lamanız bundan böyle yapacağımız mücadelede hem sizlerin hem de tüm sendikamızın çok daha kolay yol almasını sağlayacaktır. Bundan sonraki mücadelenizde bu eğitimin yararını her zaman göreceğinizi umuyor ve başarılar diliyorum.”
“Öğrendiklerimizi paylaşmalıyız”
Sendikamızın düzenlemiş olduğu 7 günlük temsilci- lik eğitiminin başlangıcında, arkadaşlarla birlikte, yeni hocalarımızın vereceği eğitimlerin bizleri eğitim programı süresince sıkacağı endişesi taşıyorduk. Hepimiz bir araya yeni gelen arkadaşlar olduğumuzdan çekinerek derslere başladık.
Fakat ilk dersten sonra her şey yavaş yavaş pozitif yönde gelişmeye başladı. İlk dersimizin “İLETİŞİM”di. Hocamızın konuya ve bizlere hâkim olmasıyla, hepimiz, bu dersin işyerlerinde çalışan arkadaşlarımızla iletişim konusunda zorlandığımız zamanlarda ne kadar faydalı olacağını gördük. Ayrıca, konunun birebir yaşadıklarımızı ve yapacaklarımızı anlatmasıyla, bizlerin de kendimizi oto kontrol sistemiyle kontrol etmemiz ve davranmamız gerektiğini daha iyi kavradık. Bu da gerçekten bize çok bilgi katmış oldu.
İkinci gün gerek aralardaki çay ve sigara molalarında gerekse eğitim sonrasında zamanlarda hepimiz sanki daha önce yıllarca beraber arkadaşlık yapmış gibi kaynaştık.
İkinci günkü “KOLLEKTİF ÇALIŞMA” dersinde ger- çekten bizler birbirimizi daha iyi tanımayı ve hissetmeyi derste yaptığımız grup çalışmalarında çok daha net olarak yaşadık
Üçüncü gün ise, Av. Olcay hanımın dersinde, eksikliği- ni hissettiğimiz “İŞ HUKUKU” konusunda eksiklerimizi tamamladık ve kafamızda soru işareti bırakan ve işyer- lerindeki arkadaşlarımızın bizim aracılığımızla sorduğu soruların yanıtını alıp bilgimizi güçlendirerek o günü bitirmiş olduk.
Dördüncü gün ise SENDİKAMIZIN DURUŞU, bu- güne kadar yapmış olduğu sınıf mücadelesi ve bu günden
sonra neler yapması gerektiği, bir beyin fırtınası şeklinde Xxxxxx Xxxxxxx ve bizler tarafından konuşulup tartışıldı ve önerilerle geçen faydalı bir ders oldu. Daha sonra KÜ- RESELLEŞME adı altında kapitalizmin tüm dünyayı her anlamda nasıl vahşi bir sömürü alanına çevirdiğini gördük.
Ayrıca Türkiye’de yapılan
Eğitimlerden öğrendiğim çok şey var
Bu eğitimler benim hayata bakış açımı de- ğiştirdi. Hayata sarılmayı, insanları sevmeyi, in- sanlara karşı olan borcumu, aileme olan sorum- luluğumu, kısaca dünyaya bakışımı değiştirdi.
Ben sabrın ne olduğunu askerde öğrendiği- mi zannetmiştim. Sendikal mücadelede kolektif çalışmayı da öğrendim. İnsanlar için bir şeyler yapmanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu öğrendim. Bir hedef belirleyip o hedefe varma- nın tadını öğrendim. Sevmeyi ve sevilmeyi öğ- rendim. Mücadeleyi öğrendim. Herkese verdiği emekten dolayı teşekkür ederim. Saygılarımla.
Menderes Xxxxx Xxxxxxx Kögel Baştemsilcisi - Mersin/Tarsus
ÖZELLEŞTİRMELERİN sistemin bir dayatması oldu- ğunu, nasıl büyük yanlış ve ihanet olduğunu da çok iyi anladık.
Öğleden sonra ise Xxx Xxxxx Xxx ile “İSTİHDAM PAKETİ”, “S.S.G.S.S YASASI” dersiyle, bundan önceki yasanın ve şu anki yasanın her ne şekilde olursa olsun, sömürü düzeninin, sermayenin ve devletin her zaman ellerinin tüm Türkiye’nin insanlarının ceplerinde olduğu bir kez daha çok net bir şekilde anlaşılmış oldu. Sonuçta, bizlerin bu konuları toplumla paylaşmamız gerektiğini bir görev olarak algıladık.
Son gün ise şu anki yazıyı yazarak, itiraf etmem gerekirse Alpaslan Hocadan özür diliyorum ama, içimdeki enerjiyi, arkadaşlardan ve hocalarımızdan aldığımız bilgi ve tecrübeleri bu sayfaya aktarmaya çalıştım.
Tüm yöneticilerimize, hocalarımıza, arkadaşlarımıza bizlerin rahat olması için çalışan aşçımızdan, temizlik ya- pan arkadaşlarımıza kadar, herkese arkadaşlar ve şahsım adına teşekkürler ediyorum.
Xxxxx XXXXXX (ARPEK Baştemsilcisi)
İşyeri eğitimleri devam ediyor
Eğitim Dairemizin yıllardan beri “Fırsat Eğitim- leri” başlığıyla, gelen talepler doğrultusunda ger- çekleştirdiği işyeri eğitimleri devam ediyor. Haziran Temmuz ve Ağustos aylarında 1 No’lu Şubemize bağlı GU, AKS ve Penta işyerleri ile Kocaeli Şubemize bağlı Baysan Trafo ve Tezcan Galvaniz işyerlerindeki üyelerimize yönelik eğitimler yapıldı.
GU
1 Haziran Pazar günü GU işyeri komitesindeki temsilci ve üyelerimizin katıldığı eğitim 1 nolu şu- bemizin yeni binasında gerçekleştirildi. İşyeri Komi- tesinde yer alan 18 kişinin katıldığı eğitimde, işyeri komitelerinin kuruluş esasları, görevleri ve işleyişi ile ilgili bilgiler verildi ve işyerine özgü sorunlar üzerine değerlendirmeler yapıldı.
3 Ağustos Pazar günü Genel Merkez Xxxxx Xxxx- ler Salonu’nda yapılan GU üye eğitimine ise 265 kişi katıldı. Saat 12.30’da başlayıp 17.00’a kadar devam eden eğitime üyelerimizin ilgisi ve katılımı son derece yüksek oldu. Şube başkanı Xxxxx Xxxxxx’xx yaptığı kısa açılıştan sonra, Genel Eğitim Sekreteri Xxxxxxxxxx Xxxxxxx, yaptığı konuşmayla GU işçilerine “merhaba” dedi. Daha sonra Baştemsilci Xxxxx Xxxxxxxx’xx ko- nuşmasının ardından İletişim Uzmanı Xxxxx Xxxxxx “İletişim ve iletişimde karşılaştığımız güncel sorun- lar” üzerine bir sunum yaptı. Üyelerimizin büyük bir beğeniyle izlediği ve yaptıkları katılımlarla renklenen sunumdan sonra, Eğitim Uzmanı Xxxxxx Xxxxx,
Sendikal Anlayış ve İlkele- rimiz üzerine kısa bir sunum yaptı ve eğitim daha sonra Baştemsilcimizin işyerinde- ki aksaklıklarla ilgili uyarı ve değerlendirmeleriyle sona erdi.
AKS Otomotiv
İst.1 No’lu şubemiz bün- yesinde örgütlenen ve yetki davası devam eden AKS Otomotiv işyerindeki üyele- rimizle 5 Haziran Perşembe günü yapılan toplantıda, davaya ilişkin bilgiler veril-
di ve üyelerimizin konuyla ilgili soruları yanıtlanarak sendikal işleyişe ilişkin değerlendirmeler yapıldı.
PENTA
Yine İst. 1 Nolu Şubemiz bünyesinde yeni örgüt- lenen Penta işyerindeki üyelerimizle 25 Haziran Çar- şamba günü yapılan toplantıya üyelerimizin tamamı katıldı. Örgütlenmeyle ve genel sendikal işleyişle ilgili bilgilerin verildiği bu toplantıyla sendikamız, Penta çalışanlarına bir kez daha “hoş geldiniz” dedi.
Baysan Trafo
Kocaeli Şubemize bağlı Baysan Trafo işyerindeki
üyelerimize yönelik 8 Haziran Pazar günü yapılan eğitime 35 üyemiz katıldı. İlk bölümde İSİG uzmanı Xxxxxx Xxxxx işyerlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güven- liği konusunda alınması gereken önlemler ve dikkat edilmesi gereken konular üzerine bir sunum yaptı ve ikinci bölümde ise Eğitim Uzmanı tarafından Sendikal anlayış ve ilkelerimizle, sendikal işleyiş üzerine bir sunum gerçekleştirildi.
Tezcan Galvaniz
Aynı gün, yeni örgütlendiğimiz ancak yetki davası Temyiz aşamasında olan Tezcan Galvaniz işyerindeki İşyeri Komitesinde yer alan üyelerimizle genel bir bilgilendirme ve değerlendirme toplantısı yapıldı.
Birleşik Metal-İş
Genç İşçi Buluşmasının ilki Sendikamız Tesislerinde gerçekleştirildi
İşçi gençler,
“yarın”ı kuruyorlar...
Dünyanın her yerinde sorunları ve çö- zümleri ortak olan işçi sınıfının genç üye- leri 7-15 Haziran tarihleri arasında Ke- mal Türkler Tesisleri’nde bir araya geldi. TAREM’in çağrısı ile gerçekleştirilen bu- luşmada DİSK, Türk-İş ve dünyanın diğer sendikalarında örgütlü genç işçiler 9 gün boyunca yaşadıkları sorunları ve çözüm yollarını tartışma fırsatı buldular.
Sabah panelleri, öğleden sonraları yapılan atölye çalışmaları, tiyatro ve film gösterimleri ve konserlerle geçen 9 gün boyunca farklı sektör ve ülke- lerde çalışan genç işçiler bir araday- dı.
Sektörleri, çalışma ortamları ve yaşadıkları coğrafyalar farklı olan işçilerin bir araya gelmesi ve sınıf kardeşleri ile ortak bir mücadelenin yollarını tartışmaları umuduyla ger- çekleştirilen buluşmanın ilk adımı ba- şarıyla gerçekleştirildi.
Buluşmada, sabah panel başlıkları Günümüzde İşçi Sınıfının Durumu, Genç İşçiler ve Sorunları, Küresel- leşme Sürecinde Uluslararası Emek Göçü ve Irkçılık, Endüstriyel Futbol, Örgütlenme Deneyimleri, Uluslarara- sı Örgütlenme Deneyimleri, Çalışma Hayatında ve Sendikal Alanda Kadın ve İşçi Sınıfı Sendikalar ve Siyasetti.
Panellerde genç işçiler örgütlen- me mücadelesinin önündeki engelleri ve yapılabilecekleri tartışarak ortak çözüm yolları yaratmak açısından önemli bir adım atmış oldular.
Latin Amerika’nın birçok ülke-
sinden buluşmaya katılan ve toprak- sız köylü hareketi ve işgal fabrikaları deneyimlerini de paylaşan işçi kar- deşlerimiz, bizimle birlikte olmaktan dolayı duydukları mutluluğu ve bir dünya sistemi olan kapitalizme karşı ortak bir mücadele yürütmenin öne- mini vurguladılar.
CGT & Birleşik Metal ortak eğitimi
Fransa’da CGT Sendikasında ve Türkiye’de Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü Areva, Delphi ve Lisi işçileri ve Fransa’dan Leg- rand, Türkiye’den ise Asil Çelik, Prysmian ve Gramer işçileri 4-7 Haziran tarihlerinde Xxxxx Xxxxxxx Tesisleri’nde birlikteydi. Eğitimin amacı; farklı
ülkelerde aynı çokuluslu şirkette çalışan işçilerin bir araya gelerek çalışma koşulları, üc- retler ve örgütlülükle ilgili deneyimlerini paylaşabilmeleriydi.
Fransa ve Türkiye’den eğitime katılanlar Fransa’da da Türkiye’de de aynı sorunların farklı biçimlerde yaşandığı konusunda hemfikirdi. Yapılan tartışmalar sırasında patronla- rın işçi sınıfını bölmek ve farklı ülkelerdeki işçilerin birbirinden nefret etmesini sağlamak amacıyla üretimi durdurmak, fabrikayı başka bir yere taşımak tehditlerinin vereceğimiz ortak mücadelenin önündeki engellerden biri olduğu vurgulandı. Fransa’daki işyerlerin- de ücretlerin yüksekliğinden şikayet ederek Türkiye’ye geleceğini söyleyen patronların burada da Çin’e gitmekle tehdit ediyor oluşuna dikkat çeken katılımcılar, ancak uluslar arası çapta örgütlü ve yanayana olmaktan başka bir çaresi olmadığının bilincinde olan bir sendikal hareketle bu saldırılara cevap verilebileceğini vurguladı.
Eğitimin sonunda yapılan değerlendirme toplantısında bu tür ortak eğitimlerin önemi vurgulanırken, dünya işçi sınıfının birbirine güvenmek ve ortaklaşmaktan başka çaresi olmadığının altı çizildi. Eğitimin ikinci kısmının 2009 Şubatı’nda yapılması kararlaştırıldı.
Kampın en hareketli günlerinden biri olan örgütlenme deneyimleri- nin tartışıldığı gün ise Tek Gıda İş’li Yörsan işçileri ve Birleşik Metal İş’li Tega işçileri grev mücadelelerini ve patronların bu nedenle uyguladıkları baskıyı bizlerle paylaştı.
Atölye çalışmalarında metal, pet- rokimya, milli savunma ve gıda iş- kollarında çalışan işçiler, sendikal örgütlenme, ücretler ve mücadele süreçlerinde yaşadıkları baskıları iki gün boyunca tartışarak ortak mücade- le yolları aradılar.
Bu yıl ilki gerçekleştirilen Dünya Genç İşçi Buluşması, işçi sınıfına kar- şı bir güç olarak örgütlü davranan ser- mayeye karşı, işçilerin birlik çağrısını dillendirmesi açısından önemliydi.
Grevden Greve Adım Adım
Dayanışmaya!
DİSK Yönetim Kurulu, DİSK’e bağlı sendi- kaların yöneticileri ve üyeleri ile birlikte, 8 Tem- muz günü; “Grevden Greve Adım Adım Daya- nışma!” sloganıyla grev ve direnişte olan işçilere destek ve dayanışma ziyaretinde bulundu.
Mücadeleniz mücadelemizdir
DİSK üyelerinin ilk durağı Türk-İş’e bağlı Basın-İş Sendikası’nın grevde olduğu E-Kart oldu. Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ne araba- larla girişin jandarma tarafından engellenmesi üzerine, ziyaretçiler arabalardan inerek E-Kart’a kadar alkış ve sloganlarla yürüdüler. Sanayide; “Yaşasın sınıf dayanışması”, “E-Kart işçisi yal- nız değildir”, “Direne direne kazanacağız” slo- ganları yankılandı.
E-Kart ziyaretinde sendika yöneticilerini karşılayan Basın-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Xxxxxx Xxxxxx, “Gün mücadele günü- dür. Sizleri yanımızda görmek bizlere güç verdi” şeklinde konuştu.
DİSK Yönetim Kurulu ve DİSK’li kardeşle- riniz adına grevdeki işçi dostları selamladığını söyleyen DİSK Genel Sekreteri Xxxxxx Xxxxxx, grevden greve, direnişten direnişe seslerini bir- leştirdiklerini, dayanışmayı büyüttüklerini kay- detti.
Seslerimiz birlikte daha gür çıktı: “İnadına sendika inadına DİSK!”
İkinci ziyarette; Konfederasyonumuz DİSK’e bağlı Nakliyat-İş’te örgütlendikleri için işten atı- lan Arçelik işçileri ile buluşuldu. Aylardır fabrika ve Koç Holding önünde iş, ekmek ve xxxx xxxx-
delesini büyük bir kararlılıkla sürdüren Arçelik işçileri, DİSK kortejini coşkuyla karşıladı.
Türkiye’nin en büyük sermayedarlarından olan Koç Holding’in sendikalaşma haklarına saygı göstermediğini ifade eden Arçelik işçileri; 190 gündür yürüttükleri mücadeleyi, sonuna ka- dar sürdüreceklerini söylediler. Ve hep birlikte; “İnadına Sendika, İnadına DİSK!” sloganlarıyla halaya duruldu.
Grev mücadelemiz engellene- mez
DİSK kortejinin bir sonraki durağı; grevde olan Kocaeli Üniversitesi işçileri oldu. Kocae- li Üniversitesi bünyesindeki Derbent Uygulama Oteli ile kantin, yemekhane ve öğretim üyeleri restoranında çalışan DİSK Oleyis üyesi olan 90 işçi, toplu sözleşme görüşmelerinden sonuç xxx- namaması üzerine 2007 yılının son gününden beri grevdeler.
Yapılan basın açıklamasında; Kocae- li Valiliği’nin, Üniversite Rektörlüğü’nün ve Jandarma’nın grevci işçilere yönelik baskıcı ve yasadışı davranışları eleştirildi. Genel Sekreter Xxxxxx Xxxxxx, yasadışı davranışlarla işçilerin grev alanından uzaklaştırıldıklarını, gözcülerin görevlerini yapmasının engellendiğini belirterek sorumluları yasaları uygulamaya çağırdı.
Hep birlikte halaya duruldu
DİSK korteji’nin son durağı; Düzce Organize Sanayi Bölgesi’ndeki DESA Deri Fabrikası’nda işten çıkarılan Türk-İş Konfederasyonu’na bağlı Deri-İş’te örgütlü direnişçi işçiler oldu.
Xxxx-Xx Sendikası Genel Başkanı Xxxx Xxxxx yaptığı açıklamada şunları söyledi: “DESA Deri Fabrikasında ça- lışan 41 işçi, sendikalı olduk- ları gerekçesiyle işten çıkarıl- mıştır. 71 gündür işçilerimiz direnişlerini sürdürmektedir. Haklarımızı sonuna kadar koruyacağız ve alacağız.”
DİSK Genel Sekreteri Xxxxxx Xxxxxx ise direnişin, onur ve ekmek uğruna oldu- ğunu belirterek, “Siz burada bütün Türkiye işçi sınıfı adı- na, hepimiz adına, büyük ai- lemiz adına direniyorsunuz. Hepimizin ekmeği ve onuru için mücadele ediyorsunuz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından hep birlikte halaya duruldu ve dayanışma sloganları atıl- dı.
DİSK Yönetim Kurulu’nun grev ve direniş ziyaretlerinde Gebze ve Kocaeli Şubemizde örgütlü işyerlerinden üye ve temsilci arkadaş- larımız da geniş katılım sağladılar.
Özellikle Desa ziyaretinde; Sendikamızda örgütlü Erciyas Boru işçileri vardiya çıkışı servisleri direniş alanına taşıdılar.
Birleşik Metal-İş
Her yerde eylem, her yerde direniş...
Şimdi Dayanışma Zamanı !
Yaz ayları işçi ve emekçilerin gerek toplu iş sözleş- mesi ve grev süreçleriyle gerekse örgütlülük mücadele- siyle sıcak ve hareketli geçiyor…
Gözünü aşırı kâr hırsı bürümüş işverenler, ekmekleri ve sendikal hakları için mücadele eden emekçileri yıl- dırmak için her yola başvuruyorlar. Bu bazen gülünesi bir ücret zammı oluyor, bazen işten çıkarma, bazen gö- zaltı. Ama haklarını alma konusunda kararlı olan işçiler elbette bu insanlık dışı ve demokrasiyle bağdaşmayan haksız uygulamalara sessiz kalmıyorlar ve yurdun dört bir yanında eylem ateşleri yanıyor.
Ankara Tega’da Sendikamız Birleşik Metal-İş’in, Düzce ve Xxxxxxx’xx Xxxx Xxxx Xxxxxxxxx’xxx
Xxxx-Xx Xxxxxxxxx’xxx,
Xxxxx’de E-Kart işyerinde Basın-İş Sendikası’nın, Susurluk Yörsan’da Tek Gıda-İş Sendikası’nın, İstanbul Kumport ve Marport limanlarında Liman-
İş Sendikası’nın,
Sarıyer Belediyesi’nde DİSK Genel-İş Sendikası’nın
Kocaeli Üniversitesi’nde Xxxxxx Xxxxxxxxx’xxx, Arçelik’te Nakliyat-İş Sendikası’nın,
Unilever’de TÜMTİS Sendikası’nın sürdürdükleri grev ve direnişler devam ediyor.
YÖRSAN:
Balıkesir’in Susurluk ilçesinde süt ve süt ürünle- ri üreten YÖRSAN fabrikasında çalışan işçilerin Tek Gıda-İş Sendikası’na üye olmaları üzerine; “otomas- yon” gerekçesiyle dört günde 400 işçi işten çıkarılmış- tı. Sendikalı oldukları için işten çıkarılan ve 5 Aralık 2007’den bu yana eylemde olan Yörsan işçisinin işe iade davalarının ilk kısmı işçilerin lehine sonuçlandı. Mahkeme işten atılan işçilerin işe iadesine karar verdi.
ARÇELİK:
ARÇELİK’in alt işvereni durumunda olan ve yük- leme boşaltma işlerini yapan Yıldıran Yükleme Boşalt- ma Şirketi’nde, kölece çalışma koşullarına ve sefalet ücretine karşı çıkan işçiler, DİSK Nakliyat-İş üyesi ol- dukları gerekçesiyle işten atıldılar. Arçelik işçileri, 7 Aralık 2007 tarihinden bugüne, tüm olumsuz hava ko-
şullarına rağmen kar-kış-soğuk-yağmur demeden, bü- tün ekonomik zorluklarına karşın ekmeğine, onuruna, sendikasına yılmadan sahip çıkarak direnişlerini devam ettiriyor.
BELEDİYELER:
Toplu iş sözleşmelerinin tıkanmasının ardından İstanbul’daki belediyelere birer birer grev kararları asılmaya devam ediyor. Son olarak DİSK’e bağlı Ge- nel-İş Sendikası’nda örgütlü Sarıyer Belediyesi işçile- ri de 15 Ağustos günü belediye başkanlığının girişine “Bu işyerinde grev var” pankartını astılar. Genel-İş Sendikası’nın Kartal’daki grev tarihi 12 Eylül olarak belirlenirken Kadıköy Belediyesi’nde ise bu tarih 17 Eylül olarak belirlendi.
KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ:
DİSK’e bağlı OLEYİS’in 31 Aralık 2007 tarihin- de Kocaeli Üniversitesi’ne bağlı kantin ve işletmeler- de başlattığı grev; biraz zayıflatılmış olsa da devam ediyor. Grev süresince grev kırıcılığına ve Üniversite Rektörlüğü’nün grevi karalamaya dönük çabalarına karşı direnen işçiler, grev gözcülüğü görevlerini sürdü- rüyorlar.
ADANA HİLTON OTELİ:
DİSK’e bağlı OLEYİS, Adana HiltonSa Oteli’ne 18 Ağustos’ta grev kararını astı. Grev kararı alınmasının ardından, işverenin grev oylaması oyununu, işçiler, 25 Ağustos’ta ezici çoğunlukla greve “evet” diyerek boşa çıkardılar, haklarını almakta kararlı olduklarını işvere- ne bir kez daha kanıtladılar.
E-Kart:
Eczacıbaşı ve Xxxxxxxx Xxxxxxxx ortaklığındaki E- Kart işyerinde Basın-İş Sendikası İstanbul Şubesi’nin 15 Haziran’da başlattığı grev, baskı ve engellemelere rağmen gelişerek devam ediyor. Grevlerinin 11. günün- de E-Kart işçileri Eczacıbaşı ortaklığındaki fabrikada grev kırıcılığı saldırısıyla karşı karşıyalar.
UNİLEVER:
İzmit Dilovası’nda Unilever bünyesinde taşeron nakliye şirketlerinde çalışan işçiler, Türk-İş’e bağlı
TÜMTİS sendikası’nda örgütlendiler. Yetki başvurusu Bakanlıkça onaylandıktan sonra iş- çiler sorguya çekilerek
sendikadan istifaya zorlandı. 26 Mayıs 2008 tarihinde 90 işçinin işten atılması sonrasında başlayan direniş, devam ediyor.
DESA:
DESA Deri’nin Düzce Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikasında Deri-İş Sendikası’nda ör- gütlenen 40 işçinin atılmasıyla 29 Nisan 2008 tarihinde başlayan direniş, 3 Temmuz’da Sefaköy Desa önünde direnişe başlayan Deri-İş üyesi Xxxxx Xxxxxx’xx da ka- tılmasıyla iki fabrika üzerinden yürüyor.
Sendikal haklar için mücadele eden Deri-İş sendi- kası yöneticileri ise çeşitli zaman aralıklarıyla gözaltı- na alınarak mücadeleleri engellenmeye çalışıldı.
LİMAN İŞÇİLERİ:
İstanbul’da Arkas Holding’e bağlı Arser’de çalışan liman işçileri Liman-İş Sendikası’na üye olmalarının ardından işten atma saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Yaklaşık 700 işçiden 406’sının sendikaya üye olduğu Haziran ve Temmuz aylarında; toplam 57 işçi, sendi- ka üyesi oldukları gerekçesiyle işten çıkarıldı.İşçiler, farklı tarihlerde yapılan çeşitli eylemlerin yanı sıra Ambarlı’daki sendika temsilciliği önünde beklemeye başladılar.
3 Ağustos’ta Arser firması işvereninin şikayeti üze- rine ifade vermek için Büyükçekmece Adliyesi Nöbetçi Savcılığı’na ifade vermeye giden 4 işçi, adliyeye gelen kişiler tarafından tehdit edildi. Daha sonra da takip edi- lerek yolları kesilen işçiler, yaklaşık 20 kişinin demir sopalı saldırısına uğradılar.
Hepimiz aynı gemideyiz ama forsalar filikada!
Xxxx Xxxx / Sabah-13 Agustos 2008
Öyle buyurmuştu tersane işverenleri şeyi: “Hepimiz aynı gemideyiz!”
Aaa, bir baktık, filikada onlar yok!
Fazla çuval masrafı olmasın, roller daha hakiki olsun, boğulmaya aday olanlar nasılsa alttaki figüranlardır, sa- yıyla mı verdiler kürek mahkûmlarını diye düşünülmüş olmalı ki...
Baskılar, korkular, işsizlik tehditleri, taşeron silleleri altında hiçbir ipe, hiçbir halata, hiçbir palamara, hiçbir zincire “Hayır” diyemeyecek hale getirilmiş işçilerden 19’unu...
Birbirlerine bağlayıp...
Sallayıvermişler gemiden aşağı, filika sağlam mıdır, bakıvermek için!
Değilmiş.
İşte bu kadar! Filika yine de kurtuldu, üç işçi boğul-
du.
“Zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur” diye yazmıştı, “Manifesto”!
Zincirledin mi birbirlerine oysa, bir de canları vardı kaybedecek.
Susturdun mu, bir filikada kıstırdın mı, adlarının “mü- barek” Ramazan diye konmasına bakmadan, bir bayram daha görmeden, boğulacak son nefesleri vardı.
Çünkü, “sermayedarsızlık” olmasın diye şımartılmış “sermayedar arsızlık”, gemiyi kızağa ve gemi azıya aldı, sonunda bunu da yapabildi!
Buna “serbest piyasa ekonomisi” deyip durdular. Buna “muhafazakar ahlak” da dediler.
Buna “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” diyor-
lar.
Buna “cumhuriyet” diyebiliyorlar.
Buna “adalet ve kalkınma” da demişlerdi.
Buna “sosyal demokrat” taşeron da eklemişlerdi. Buna diyemedikleri şu:
Kar hırsından kudurmuş patron ve taşeron vahşeti! Öyle yazacak, filikanın kıçında:
Patron Vahşeti Tuzla İstanbul.
Bir de bayrak.
Hep ona sığınıverirler ya!
Kerteriz alırken borsaları, unutmazsa filikadaki for- saları, şunu da ekleyecek insaniyet tarihi:
İstifa edebilmesini bilmeyen, hemen işler düzelir diye değil ama sırf utanmadığı için görevden alınması gereken bir
işgüvenliğivesağlığıgenelmüdürükasımbey’ine toz konduramayan, çalışmavesosyalgüvenlikbakanıçelik ile bunlara göz yuman iktidarı da isim isim kazıyıverecekler filikaya.
Çünkü, “işçilerin güvenliği ve sağlığı ndan sorumlu o kasımbey, patronlara yaranacağım diye, “Köylü bunlar, ayakları hep toprağa bastığı için 20 metre yükseklikte, 20 santim genişliğinde platformda yürümesini bilmiyorlar, düşüyorlar” deyivermişti.
İlle çok medeni bir ülke şart değil, insaflı bir idarenin olduğu herhangi bir memlekette böyle bir küstahlığa ta- hammül edilemezdi.
Ama öyle olmuyor.
İnsanların ölümüne tükürüveriyorlar. O tükürükleri deniz oluyor, boğuyor. O küstahlıkları dehliz oluyor, yutuyor.
AKP’li, MHP’li patronlar, CHP’li taşeron el ele... İşçi dolu filikalar denize!
Bakın, bu kaza ama kaza değil.
Orası tersane ama sadece tersane değil.
Dipsiz Kuyu’da dilim döndüğünce sık yazmaya çalış- tığım, ama binlerce insanın, yazı ne kelime, yaşadığı ve öldüğü bir sistem var:
Köleci piyasa!
Bu sistemde, siparişlerden başı dönmüş tersaneler- den, çok çağdaş bankalarda bedavadan çok fazla ve hak- sız, hukuksuz çalıştırılan baylara, bayanlara...
Aşırı mesaide bunalmış polislerden temel anayasal hakları teslim edilmeyen gazetecilere...
Lüks alışveriş merkezlerinde, büyük mağazalarda en az 12 saat ayakta dikilen ama insani ve mesleki hakları verilmeyen tezgahtara, satış elemanına...
Onca şehitle içinizi kavuran ordudaki aşırı iş yükü ve manevi zorluklara...
En ücra madenlerden, her köşedeki inşaatlardan, göğe ermiş kulelere, plazalara...
“İnsan hakları” her gün çiğneniyor, Anayasa her gün deliniyor.
Sıkıştılar mı, “aynı gemideyiz” oluyor.
Ve sonra gemileri gidiveriyor...
Filikasını sallamış, sintine niyetine boşal- tıvermiş dibe:
Üç işçi birden, üç ceset daha...
Forsaların cesetleri “otopsi”ye gönderili- yor...
“Öldüren sistem” serbest, aramızda do- laşıyor!
Güngören’deki terör hepimizi vurdu
29.07.2008
İstanbul Güngören’de meydana gelen ve 18 va- tandaşımızın ölümüne, çok sayıda vatandaşımızın ise yaralanmasına neden olan acımasız saldırıyı şiddetle kınıyoruz.
Zamanlama açısından oldukça ilginç ve bir o ka- dar da düşündürücü olan bu saldırının faillerinin bir an önce yakalanması ve yargılanması gerekmektedir. Ülkemizde gerçekleşen bu ve benzeri katliamlarını faillerinin yıllarca bulunamaması, terör saldırılarını yapanları cesaretlendirmekte ve benzeri eylemlere özendirmektedir.
“Gecikmiş adalet adalet değildir” sözünde oldu- ğu gibi geçmiş yıllarda yaşadığımız terör eylemlerini gerçekleştirenlerin yıllar sonra ve bazı belirsiz dava- larla ilişkilendirilerek toptancı bir yaklaşımla ele alın- ması ise inandırıcı olmamakta, tam tersine bu eylem- lerin asıl faillerini daha da cesaretlendirmektedir.
Ayrıca terör saldırıları, sadece terörün kurbanla- rını değil tüm toplumu hedef almakta, vurulanlar ve yaralananların dışında mağdur olanlar ise gerçek an- lamda ve meşru zeminde hak arayanlar olmaktadır. 2007 ve 2008 1 Mayıs’larında bizler bunu çok somut olarak yaşadık.
Ne yazık ki terörle malul ülkemizde, ekmekleri, hakları ve özgürlükleri için mücadele eden birçok insan da ne yazık ki terörist muamelesi görmekte, böylece terör eylemlerini gerçekleştirenlerle, bunları yakalayamayanlar, aslında toplumu bir kez daha ve çok daha derinden yaralamış olmaktadırlar.
Bu nedenle, terörden en çok zarar görenler emek- çiler olmaktadır. Xxx, artık her terör eyleminden sonra duymaktan bıktığımız sözleri bir kez daha duymak istemiyoruz.
Her fırsatta halkın büyük çoğunluğunun deste- ğiyle iktidar olduklarını söyleyenler, yeri geldiğinde demokrasi havarisi kesilenler hiçbir mazeretin arka- sına sığınmadan ve bu tip durumlarda her zaman yap- tıkları gibi sanki iktidarda değil de muhalefetteymiş gibi konuşmadan en kısa zamanda bu olayın faillerini yakalayarak yargı önüne getirmelidirler.
Aksi takdirde bugünlerde gündemde tuttukları birçok iddialarının inandırıcılığı kalmayacaktır.
Bizler Birleşik Metal-İş Sendikası olarak bu acı- masız ve haince saldırıda yaşamlarını yitiren vatan- daşlarımıza rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerken, yaralananlara da geçmiş olsun diyoruz.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
Genel Yönetim Kurulu
BASIN AÇIKLAMALARIMIZDAN
Birleşik Metal-İş
Xxxxx Xxxxxxx’xx yaktığı ışık, İşçi Sınıfının yolunu aydınlatıyor
Alınteri’nin onuru, DİSK’in ve T. Xxxxx-Xx’xx Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxxx katledilişinin 28. yıldönümünde 00 Xxxxxx’da mezarı başında anıldı.
Mezarlık önünde toplanan kitle, sloganlar eşliğinde Xxxxx Xxxxxxx’xx mezarı başına kadar yürüdü. Anmada; “Xxxxx Xxxxxxx aramızda /Birleşik Metal-İş Sendikası” pankartı önde taşınırken Konfederasyonumuz DİSK ve diğer sendikaların da çelenkleri yeraldı.
Xxxxx Xxxxxxx’xx mezarı başındaki anmaya saygı duruşu ile başlandı. Daha sonra KETEV Başkan Yardımcısı Avukat Xxxxx Xx bir konuşma yaptı. Ardından Sendikamız Genel Başkanı Xx- xxx Xxxxxxxxxx’xxx konuşmada; “28 yıl önce Xxxxx Xxxxxxx’x hain bir saldırıyla katledip, işçi sınıfının mücadelesine darbe vur- maya çalıştılar. 00 Xxxxx’le birlikte daha da üst seviyeye çıkar- dılar. 12 Eylül sonrasında sendikal harekette, 12 Eylül öncesini anan bir sendikal anlayış ortaya çıktı. Ancak buralara gelip de buraları ağlama duvarına dönüştürmenin bir anlamı yok. Sen- dikaların yöneticileri olarak buralarda özeleştiri verilmesi gere- kiyor. Sendikalar olarak işçilerde çekim gücü oluşturamadıysak suç bizde. Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxxx’xx ideolojik ve politik anlayışı yolunda yolumuza devam edeceğiz.” dedi.
Daha sonra DİSK Genel Başkanı Xxxxxxxx Xxxxxx bir konuş- ma yaptı. İşçi sınıfına saldırıların belli olduğunu söyleyen Xxxxxx, bu saldırılara karşı emek hattında birleşik ortak cephe oluşturmak gerektiğini vurguladı.
Xxxx, Xxxx Xxxx’xx okuduğu şiirin ardından Xxxxx’xx “Tür- kiye İşçi Sınıfına Selam” şiirinin okunmasıyla son buldu.
Yürüyüş ve anma boyunca; “Gün gelecek devran dönecek, katiller halka hesap verecek!”, “Xxxxx Xxxxxxx aramızda!”, “Ke- mal Türkler yaşıyor!” vb. sloganları atıldı.
Xxxxx Xxxxxxx Anısına
Kaldırdın ayağa işçi sınıfını Emeğe saygı duymayı öğrettin Maalesef aldılar seni bizden Ama unuttukları bir şey vardı
Liderimizi sökemezlerdi kalbimizden
Tutkuyla bağlanmıştı işçi sınıfı sana Ürperdi sana olan sevgimizi görünce Ruhlarını satan para babaları Kapitalizme karşı savaşımızı
Liderimizin çizdiği yolda devam ettireceğiz Emekçiler seni asla unutmayacak
Rahmetle anıyoruz sevgili onursal Başkanım.
Xxxxx XXXXXX (Bosal Mimaysan Baştemsilcisi)
22 Temmuz 1980
(Xxxxx Xxxxxxx’x İthaftır.)
Yıllardan 1980 Aylardan Xxxxxx
Xxxxx-Mites güneşli, yemyeşil İstanbul’da güneşli
Ama yorgun
Her yanda pankartlar al, al Her yanda grev, fabrikalarda,
Çadırlarda halaylar, bir coşku var işçilerde…
He, hehey de hey
Man, Ferfektup, G. Elektrik grevde. He, hehey de hey
Uzel, İzsal, Pancar Motor, Sungurlar grevde Xx xxxxx xx xxx
Demir Döküm, Penyelüx, Vokka grev de Xxxxx xx xxx
Maden-İş, Tekstil, Hücram-İş grevde Düğünü var işçilerin
Davullara vurulsun dört bir yandan
Dört bir yandan halaylar çekilir çadırlarda… Ve işçiler grevde İstanbul’da.
Yıl 1980 Aylardan Temmuz Mites’de veda günündeyiz
Şiir okuyordum… suspustu salon Bir baş yükseldi arkalardan Kalktı.
O yiğit görümüyle, O güzel gözleriyle, Gözgöze gelmiştik.
Yüreğimle yazmıştım şiiri Yiğitleri anlatıyordu, yiğitleri Yani işçileri anlatıyordu dizeler…
Bitince
Bir alkış tufanı koptu, Onurlandım
Yüreğim fırlayacaktı yerinden
Ve; onu son görüşümdü Ve aylardan Temmuz Yıllardan 1980
Kahpe kurşunlara gelmişti. Haince…
Xxxxxx Xxx Sürekli (Maden-İş Üyesi/ Perma Sharp işyerinden)
Bundan tam 28 yıl önce, 22 Temmuz 0000’xx, Xxxxxx’de evinin önünde sendikaya gitmek üzere arabasına binerken fa- şist saldırganlar tarafından hunharca katledilen onursal Genel Başkanımız, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun kurucusu ve ilk genel başkanı, işçi önderi Xxxxx Xxxxxxx’xx aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.
Yaşamı Türkiye işçi sınıfının demokrasi ve sendikal hak- lar mücadelesi ile iç içe geçen ve bu mücadelenin her zaman içinde yer alan Türkler, Başkanı olduğu T. Maden-İş Sendika- sı ile 1960’lı yılların başında işçi sınıfının toplu sözleşme ve grev hakkının yasallaşması için etkili eylemlerin örgütleyicisi olmuş, Türkiye İşçi sınıfı tarihine altın harflerle yazılan Ka- vel Kablo direnişi ile Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun yasalaşmasında önemli bir rol üstlenmiştir.
1967 yılında DİSK’in kuruluşu işçi sınıfının, kendisine su- nulan sınırlara hapsetmeye çalışan uzlaşmacı ve bürokratik sendikal anlayışlardan kopuşunu temsil etmektedir. Xxxxx Xxxxxxx ve arkadaşları DİSK’in kuruluş kararı ile sonraki yılla- ra damgasını vuracak bir mücadele pratiğinin önünü açmış- tır.
Genel Başkanlığına seçildiği günden katledilişine kadar Genel Başkanlığı’nı sürdürdüğü T. Maden İş Sendikası ve 11 yıl başında bulduğu DİSK’in, emekçilerin umudu haline gelmesinde onun büyük lider yetenekleri ve kararlı mücadele azmi yatmaktadır. Mücadelelerle geçen yaşamında her za- man işçilerle olmuş, tüm eylem kararlarını onlarla birlikte ve onların katılımı ile gerçekleştirmiştir.
Kavel, Demirdöküm, Sungurlar, Xxxxxx gibi birçok direni- şe, 15-16 Haziranlara, 1 Mayıslara ve MESS Grevlerine ismi- ni yazdıran Xxxxx Xxxxxxx, Türkiye İşçi Sınıfının bayraklaşan ismidir.
Demokratik, kitle ve sınıf sendikacılığı temelinde, işçi sınıfının hak ve çıkarları için her türlü karanlık tertibe, sal- dırılara, mahkemelere, cezaevlerine karşın mücadele eden Türkler’in yaktığı ışık işçi sınıfının yolunu aydınlatmaya de- vam etmektedir.
Ülkemiz son dönemde emekçilere saldırıların yoğunlaş- tığı, insanca yaşam talepleri vahşice bastırılmaya çalışıldığı, sendikaların teslim alınmaya çalışıldığı sabun köpüğü şöh- ret dağına tökezleyerek tırmanmaya çalışan sendikacıların çoğaldığı bir dönemden geçiyor. O yüzden bugün, Xxxxx Xxxxxxx’x anmak daha da anlamlı hale geldi.
Devlet içinde öbeklenen karanlık güçler, kendi iç hesap- laşmaları sonucunda değil, ancak yaşamak için emeğini sat- mak zorunda olan milyonların, ayakta kalmak için mücadele eden geniş halk kesimlerinin, işçi sınıfının önderliğinde karar- lı ve etkili mücadelesi ile dağıtılabilir.
Çünkü bu ülkenin gerçek sahipleri, Xxxxx Xxxxxxx’xx uğ- runa canını verdiği emekçilerdir. Karanlık odaklara karşı mü- cadele emekçilerin eşitlik ve özgürlük temelinde yükselteceği taleplerle başarıya ulaşabilir.
Birleşik Metal İş Sendikası, Türkler’in devrettiği onurlu mirası, işçi sınıfının mücadelesinde layık olduğu bir biçimde taşıma karalılığındadır. Türklerin yaktığı ateş, işçi sınıfının yolunu aydınlatmaya devam etmektedir.
DİSK’li yöneticiler ölüm yıldönümlerinde anıldılar
XXXXX XXXXX:
00 Xxxxx’ün karanlık günlerinde 25 Temmuz 1981’de Kazlıçeşme’de sırtından vurularak öldürülen DİSK’e bağlı Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Xxxxx Xxxxx, öl- dürülüşünün 27. yıldönümünde Silivrikapı Mezarlığı’ndaki mezarı başında anıldı.
Yapılan anma törenine Sendikamız Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxxxxxx ve Genel Eğitim Sekreteri Xxxxxxxxxx Xxxxxxx’ta katıldılar.
XXXXX XXXXXXXX:
DİSK’in kurucu ve Genel Başkanların- dan, Gıda-İş Genel Başkanı Xxxxx Xxxx-
oğlu, mücadele arkadaşları, DİSK ve DİSK’e bağlı sendikaların yöneticilerinin de katılımıyla 10 Ağustos Pazar günü mezarı başında anıldı.
2006 yılında kaybetxxxxxxx Xxxxxxxx’xxx 2. ölüm yıldönümünde düzenlenen anmaya Sendi- kamız merkez yöneticileri de katıldılar.
XXXXXX XXXXX:
DİSK Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendi- kası Genel Başkanı Xxxxxx Xxxxx, 27 Temmuz 2007 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etmişti.
Ölümünün 1. yıldönümü’nde 28 Temmuz günü, Ankara-Cebeci Mezarlığı’ndaki mezarı başında anıldı. Anmaya; Genel Başkanımız Ad-
XXXXX XXXXXX:
XXXXXX XXXXX ÖNAL:
DİSK/Sosyal-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxx, ölümünün birinci yıl dönümünde ailesi, dostları ve mücade- le arkadaşları tarafından anıldı. Karşıyaka Mezarlığı’ndaki anmadan sonra Ankara Ser- best Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nda düzenlenen etkinlikte; Xxxxx Xxxxxx’in mü- cadele hayatı anlatıldı.
xxx Xxxxxxxxxx da katıldı.
24 Temmuz 2002 tarihinde kaybettiğimiz, DİSK Genel Başkan Vekili, Genel-İş Genel Baş- kanı Xxxxxx Xxxxx Xxxx; ölümünün 6. yıldönü- münde mezarı başında anıldı.
Madımak müze olsun, bir daha kimse yanmasın
Günlerden 2 Temmuz. 35 Aydın ve sanatçımızın yakıldığı gün. Sivas Madımak’ta yaşanan vahşetin; 15. yıldönümü.
2 Temmuz 1993’de gerici, faşist güçlerin plan- lı bir organizasyonuyla Sivas’ta “Pir Sultan Kültür Etkinlikleri”ne katılanlardan 35 aydın, sanatçı, yazar,
genç, her şeyden önce insan, Madımak Oteli’nde yakılarak katledildiler.
Katliamın üzerinden 15 yıl geçti. Gös- termelik yargılamaların ise gerçeğin üzeri- ni örtme ve asıl suçluları korumaktan öte bir anlamı olmadı.
Suçlular ortaya çıkarıl- madı hala. Tıpkı 1 Mayıs 1977, Sivas ve Maraş 1978 katliamları suçlularının orta- ya çıkarılmadığı gibi…
Xxxxxxx Xxxx’xxxx aydın, sanatçı, öğrenci, öğretmen toplam 35 insanın yaşamını yitirmesine karşın, yakılarak öldürülenlerin yerine Kebap Salonu açıl- mıştır. Bu durum yakınlarını kaybeden aileler ve demokratik kamuoyunun acıla- rını kat be kat arttırmaktadır.
Sivas Madımak Katliamı yıldönümü; her yıl olduğu gibi bu yılda özellikle Si-
vas ve Türkiye’nin birçok ilinde yapılan protesto yürü- yüş ve eylemleriyle anıldı.
İstanbul Kadıköy’de düzenlenen bir mitinge; Sen- dikamız Birleşik Metal-İş yönetici ve üyelerimizde ka- tılım sağladılar.
Kadıköy’de toplanan 30 bin kişi; “Sivas şehitleri ölümsüzdür”, “İnsanlık yanmasın, Sıvas’ı unutma”, “93’teki insanlık ayıbını unutmadık, unutturmayaca- ğız’ yazılı pankart ve dövizler taşındı.
Birleşik Metal-İş
Kendi canı yanınca bağıranlar:
ÇAY-KUR’da yaşananlar
Ülkemizde sendikalaşmanın önünde devasa engel- lerin olduğu açık bir gerçek. Özellikle 12 Eylül yasaları diye adlandırdığımız 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Ka- nunu bu engellerin başında geliyor. İşçilerin örgütlülü- ğünü zayıflatmak, sendikaları işverenler ve siyasi ikti- darlar açısından “sorun” olmaktan çıkarmak amacıyla hazırlanan bu yasalar hala geçerliliğini koruyor.
Toplu sözleşme hakkını elde edebilmek son derece zor şartlara bağlı. Toplu sözleşme yetkisi için işkolu ve işyeri barajları mevcut. Grev hakkı sınırlı, grev yasak- ları alabildiğine geniş. İşten çıkarma, işsizlik, kayıt dışı çalışmayı da bu listeye eklemek mümkün. Sendikal örgütlenme özgürlüğü, adı olan, kendi iğne deliğinden geçmekle aynı anlama gelen bir hak olarak var olmaya devam ediyor.
Tüm bu engellere rağmen örgütlenme mücadelesi veriliyor. 1980 yılından beri birçok sendika örgütlen- mek için, tabiri caizse, deveye hendek atlatıyor.
İşçilerin örgütlenme özgürlüğüne karşı bir başka kuşatma ise “içeriden” gerçekleştiriliyor. “İçeriden”, yani sendikalar eliyle örgütlenmenin engellenmesi... Bu kuşatma çoğu durumda yasal engellerden daha güç- lü bir müdahale olarak yaşanıyor.
İşçiler aslında bu “sendikaları” iyi bilirler. “Sarı sendika” adı işçilerin tanımlamasıdır. Bu sendikaların ortak özelliği bağımsız olmamalarıdır. Bağımlılıkları işverenleredir, siyasi iktidarlara ve devletedir. Kimi örgütlenmelerde devreye sokulurlar. Sendikal rekabet olarak adlandırılmaya çalışılan bu durum, aslında ba- ğımlı sendikalar eliyle sendikasızlaştırmadan başka birşey değildir.
Ülkemizde örnekleri her geçen gün artıyor. Bu sen- dikaların, AKP iktidarı döneminde özellikle kamu işyer- lerinde ve belediyelerde sıkça devreye sokulduklarına tanık oluyoruz. Üniversiteler, yargı, sivil toplum gibi birçok alanda hakimiyet oluşturmakta önemli adımlar atan AKP, sendikal alanda da benzer bir hegomonyayı oluşturmakta ısrarlı davranıyor. Hükümetin ekonomik ve siyasi politikalarının, sendikalar içinde ısrarlı taraf- tarı haline gelen Hak-İş Konfederasyonu, bu noktada önemli bir rol üstlenmiş durumda.
2004 yılında Orman Bölge Müdürlüğü bünyesinde çalışan orman işçilerinin Türk-İş’e bağlı Türkiye Orman İşçileri Sendikası’ndan büyük siyasi baskılarla Hak- İş’e bağlı Tarım Orman-İş sendikasına üye yapılması, içinde bulunduğumuz yıl Çaykur İşletmelerinde çalışan
işçilerin Tek Gıda- İş Sendikası’ndan aynı baskılarla Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’e üye ya- pılmaya çalışılması yıllar sonra Türk- İş’e bağlı kimi sen- dikaların yüz yüze kaldıkları bir saldı- rı oldu.
Oysa ki bu du-
rum yıllar boyu başta sendikamız olmak üzere DİSK’e bağlı birçok sendikanın hemen her örgütlenmede yaşa- dığı saldırılardı. Doğrudan işverenin çağrısıyla gelen, işverenlerin organizasyonları ile sendikamıza üye olan işçilere türlü baskılar uygulayan Türk-İş’e bağlı Türk Metal-İş, işçiyi denetim altında tutmak, işçinin irade- sini temsil edecek ve onu yansıtacak olan sendikanın önünü kesmek için her fırsatta işçilerin karşısına çıkar- tıldı. Ve amaç gerçekte sendikasızlaştırmak oldu.
Ankara’da Erkunt Döküm, Niğde’de Ditaş, Gebze’de Xxxxxxxxx, yine Gebze’de Bosal, Bursa’da Garammer... Liste o kadar uzun ki. Bir kısmında ilk örgütlenmede, bir kısmında toplu iş sözleşmeli olan işyerlerinde patronun Birleşik Metal-İş’ten kurtulmak istemesi üzerine, çağrıldığı her yere koşan bir taşeron sendika. Sendikamız örgütlenmelerini, yasal güçlüklere ve işverenlerin tavrına karşı mücadele etmenin yanın- da her zaman bu taşeron sendikaya karşı da mücadele ederek gerçekleştirdi.
İçeriden kuşatma, sendikanın işçiyi denetleme aracı haline getirilmesi, daha ötesi patron örgütü haline so- kulması ile gerçekleştiriliyor. Örnekleri bunlar...
Peki çözüm?
Sendikamızın yıllardır ısrarla gündeme taşımaya çalıştığı ve bunun için mücadele ettiği, bugün Türk-İş’e bağlı kimi sendikaların da yüksek sesle dillendirmeye başladıkları “referandum” artık göz ardı edilemez bir gerçek haline geliyor. Xxxxxxxx canı yandığında değil, ilkesel, doğru ve haklı olduğu için savunması, savun- maktan da vazgeçmemesi gereken bir çözüm olarak referandum...
Yetkiyi belirlemek için işçinin önüne sandık ko- nacak.
İşçiler, kendi hür iradesiyle sendikasını belirle- yecek.
Baba
Xxx Xxxxxx / Milliyet
Düşünün; babasınız. Bir gün elinize bir tenis kitabı geçiyor.
İki küçük kızınız var; onlara tenis öğretmeye karar veriyorsunuz.
Ama hayatınızda hiç tenis oynamamışsınız. Kitapta okuduğunuz kadarıyla anlatıyor, gösteriyor-
sunuz.
Sonra o kızlar birbirleriyle oynamaya başlıyorlar.
Tenis okullarına gidiyorlar; zamanla profesyonel oluyorlar.
Giderek uluslararası turnuvalarda boy gösteriyorlar. Ve dünyanın en iyi kadın tenisçileri haline geliyorlar.
Onlara bu kapıyı açan babaları, her turnuvada yanlarında oluyor; bir köşeden fotoğraflarını çekiyor kızlarının; onlarla gurur duyuyor.
Sonra gün geliyor; rakipsiz kalan iki kız kardeş birbir- lerinin rakibi oluyorlar.
* * *
İşte o gün; önceki gündü.
Xxxxxx ve Xxxxx Xxxxxxxx, dünyanın en itibarlı tenis turnuvası sayılan Wimbledon’da kadınlar finali oynadılar.
Muhtemelen otelde yan yana odalarda kalmış, kah- valtıyı birlikte yapmış, finale aynı arabayla gelmişlerdi.
Abla-kardeş korta çıkarlarken, yeni boşanmış olan anneleri seyirciler arasındaydı, ama her maçlarını izle- yen babaları, birbirlerine karşı oynayacakları bu maça “Yüreğim dayanmaz” diyerek gelmemişti. Hangi kızı kazanırsa kazansın, sonunda kazanan kendisi olacaktı.
Xxxxxx ve Xxxxx, evin arka bahçesinde maç yapar gibi oynadılar. Ama inanılmaz bir çekişmeyle...
Yıllarca birlikte antrenman yaptıkları için, birbirlerinin kozlarını da açıklarını da ezbere biliyorlardı.
Xxxxxx, ablası fileye geldiğinde topu nereye vuraca- ğını biliyor; Xxxxx de kız kardeşinin servislerini hangi köşeye atacağını adeta hissediyordu.
O yüzden seyrine doyulmayacak bir final oldu.
28 yaşındaki abla Xxxxx, geride başladığı maçta öne geçti ve daha önce oynadıkları finallerin aksine bu kez kardeşini iki sette yenerek kupayı aldı.
İki rakip kardeş, kıyasıya çekiştikleri bu maçtan sonra biraz dinlenip bu kez yan yana oynayacakları çiftler finaline çıktılar.
Ve iki sette rakiplerini silip geçtiler.
* * *
CNN Türk’te güzelim maç bitti; tatsız haberler baş- ladı.
Önce Ergenekon davası haberleri... Ardından AKP’ye kapatma davası haberleri...
Belki maçın etkisiyle bana, kıyasıya çarpışan bu iki davanın ekipleri de kardeşmiş gibi göründü.
İkisi de solun ezildiği yıllarda “Devlet Baba” tarafın- dan özenle büyütülmüşlerdi.
Bu işleri babalarından öğrendikleri için birbirleri- ne karşı neredeyse aynı taktikleri (hukuku zorlayan adımlar, abartılı iddialar, sansasyonel sanıklar, belge sızdırmalar, medya manipülasyonu, yargı darbeleri, tasarlanmış destek mitingleri vs.) kullanıyorlardı.
Birlikte büyüdüklerinden birbirlerinin kozlarını da açıklarını da çok iyi biliyorlardı.
İkisinin de asıl derdi demokrasi olmadığından sadece kendilerini kurtarmayı ve rakibe en fazla zararı verdir- meyi amaçlıyorlardı.
Hangisi kazanırsa kazansın, sonunda Devlet Baba kârlı çıkacaktı.
Belki de sonunda “Birbirimize fazla yüklenmeyelim” diye aralarında anlaşacaklar, birbirlerinin kusurlarını kapatıp ortak olacaklar ve birlikte solun üstüne gidip iktidarlarını perçinleyeceklerdi.
Maçtan sonra olduğu gibi, haberlerden sonra da, yarışan taraflardan çok, onları yetiştiren “Baba”yı kutla- mak gerektiğini düşündüm.
Basından
1 Eylül Xxxxx Xxxxx Günü
Kutlu olsun
Almanya’da halkın % 56’sının oyunu alarak ik- tidara gelen Nazilerin 0 Xxxxx 0000’xx, Xxxxxxx’yı işgaliyle İkinci Xxxxx Xxxxxx da başladı.
Tam altı yıl sürdü bu büyük zulüm ve Mayıs 1945’de sona erdi.
Bitiğinde ardında elli iki milyon ölü, milyonlar- ca yaralı, sakat ve moloz yığını haline gelmiş kent- ler ile acı ve gözyaşı bıraktı.
İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül, Xxxxx Xxxxx Günü olarak kabul edildi. İnsanlık bu kanlı savaşı bir daha asla unutmasın ve savaşlara karşı çıksın diye…
1 Eylül Xxxxx Xxxxx Günü kutlu olsun.
1 Eylül Xxxxx Xxxxx günü, Irak’ta beş yıldır sü- ren tek taraflı emperyalist saldırıda ölen binlerce in- sana, anasız babasız kalan çocuklara, sakat kalan on binlerce insana kutlu olsun.
Kutlu olsun 1 Eylül Xxxxx Xxxxx günü, Filistin’de her gün bombalanan insanlara…
Adı konmamış savaşlarda şehit düşenlere… Abhazya’da, Osetya’da, Gürcistan’da tankların
altında ezilip, kurşunlananlara…
Afganistan’da artık haber bile ol- xxxxx xxx verenle- re…
Afrika kıtasında Çad’da, Ruanda’da hiç yokmuşçasına katledilenlere…
1 Eylül Xxxxx Xxxxx günü kutlu olsun.
Emperyalizm, bugünün moda söylemiyle küre- selleşme adı altında sermaye, bazen petrol, bazen elmas veya altın, bazen farklı enerji kaynakları ve yeraltı madenleri, bazen ucuz işgücü amacıyla hiç umursamadan bir ülkeyi veya bir coğrafya parçasını kan gölüne çevirip talan edebiliyor.
Acımadan ve hiç vicdanı sızlamadan ve gözünü kırpmadan insanları katledebiliyor.
Bunun adına bazen “demokrasi götürüyoruz”, bazen “dünyayı nükleer tehlikelerden kurtarıyoruz” diyorlar ve kendi çıkarları doğrultusunda dünyayı yeniden paylaşıp, haritaları değiştirebiliyorlar.
Sömürdükçe semiren, semirdikçe azgınlaşan, adeta insan kanı ve teriyle beslenen canavarlar gibi büyüdükçe daha da azgınlaşıyorlar.
Yeryüzünün her yerinde, insanları olabilecek en ucuz fiyata ve en acımasız koşullarda çalıştırmak- tan ve gerektiğinde de yaşadıkları coğrafyadaki tüm yaşamsal alanları talan etmekten, karşı çıkanları da öldürmekten çekinmiyorlar.
Bizler Metal işçileri olarak, 1 Eylül Xxxxx Xxxxx gününü adına yaraşır biçimde ve gerçekten “barış”ın hüküm sürdüğü bir dünyada kutlamak istiyoruz.
Biz, bütün dünyada ekilen nefret tohumlarına, halklar arasında yaratılan düşmanlığa karşı barış is- tiyoruz, bölge halklarıyla dostluk ve kardeşlik için- de yaşamak istiyoruz,
Biz, demokratik, sosyal hukuk devleti niteliğine sahip, inancı ve görüşü ne olursa olsun, eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşayabileceğimiz bir ülke istiyoruz.
Emeğin Kamerası,
Sokağın Sineması
2006 yılında; “Neo-liberalizme Karşı Di- reniş Öyküleri”, 2007 yılında; “Yoksulluk, Umut, Direniş”, 2008 yılında da; “Emeği Gören Kamera, Sokağa Çıkan Sinema” slo- ganı ile düzenlenen Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin üçüncüsü bu yıl; 25 ülkeden 50 film ile yapıldı.
Sendikamızın da katkılarıyla...
Her yıl 1 Mayıs’ın ardı sıra düzenlenen İşçi Filmleri Festivali; Sendikamız Birleşik Metal-İş’in yanı sıra birbirinden farklı ol- makla birlikte emekten yana olmak konusun- da ortaklaşan birçok kişi ve örgütün gönüllü katkı ve desteği ile gerçekleşmektedir.
DİSK’ten Birleşik Metal-İş, Sine-Sen, Türk-İş’ten Hava-İş ve Petrol-İş sendikaları ve Halkevleri’nin oluşturduğu “Düzenleyici Örgütlere” bu yıl; DİSK Dev Sağlık-İş ve KESK Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası da dahil oldu.
Festival ayrıca; Hindistan’dan Güney Afrika’ya, ABD’den Güney Kore’ye kadar yurt dışından gelen sinema emekçilerine de ev sahipliği yapıyor.
Bu yıl Festival’de; Dostluk Yardımlaşma Vakfı üyelerinin çabaları ile “Unutturulanlar” dizisi adı altında 4 adet “sözlü tarih” çalış- ması yapıldı. Yeni Çeltek, Fatsa ve Xxxxx’xxx sonra Tariş’in filmleri de festival kapsamında gösterildi.
Birçok gönüllünün katılımıyla seçilen, tercüme edilen, altyazıları tamamlanan film- lerin bir kısmı, festival sonrasında katkı su- nan sendikalara ve demokratik kitle örgütle- rine veriliyor.
Dünyanın dört bir yanından gelen, emeğin, yoksulluğun, mücadelenin öyküsünü anlatan filmlerin gösterildiği festival; Türkiye’nin bir çok ilinde; on binlerce izleyiciyle yaşamın her alanında buluşuyor.
Birleşik Metal-İş
Eğitimli işsiz sayısı her yıl daha çok artıyor
Diplomalı işsizler çoğalıyor
Eğitimli işsiz sayısı her yıl daha çok artıyor, özellikle lise mezunlarının diploması iş ararken pek bir işe yaramıyor
Xxxxxxx Xxxxxx
Ailelerin bin bir fedakârlıklarla, hayallerle okut- tukları çocuklarının önemli bir kısmının diploması var ama işi yok. Eğitimli işsiz sayısı her yıl daha çok artı- yor. Özellikle çarpık eğitim sisteminde lise diplomalı- lar arasında işsizlik hızla büyüyor. Özellikle de genç kadınlar lise diplomaları ile kalakalıyor, iş bulamıyor- lar...
İşsizlik, lise diplomalılardan öte yüksekokul ve üni- versite mezunlarının da kâbusu. Büyük maraton koşusu ile üniversite-yüksekokul kapısından geçip diploması- nı alan birçok yüksekokul diplomalı da iş bulamıyor...
Kısa adı TÜİK olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi verilerinin yaklaşık 2.5 milyon olarak gösterdiği işsizlerin yüzde 37’den fazlasını, yani 932 binini, lise ve yüksekokul-üniversite mezunları oluşturuyor. Bu anlamda Türkiye’de acı bir okumuş, eğitimli işsizliği var.
2008 Mart ayı işgücü verilerine bakıldığında lise ve dengi okul diploması olup da iş bulamayanların sayısı 662 bine ulaşmış durumda.
Yani toplam resmi işsizlerin yüzde 26’dan fazlası lise diplomalı. Yine aynı dönemin verilerine göre 270 bin kişinin de yüksekokul ya da üniversite diploması var, ama işi yok!..
Daha şimdiden 932 bini bulan lise ve yüksekokul diplomalı işsizlerin her yıl sayısının yüzde 2 dolayında artması halinde 2010’da sayılarının 1 milyonu bulması pek muhtemel...
Kadınlar daha işsiz
Özellikle genç lise mezunu kadınlar arasında işsiz- lik çok yüksek. Lise mezunu genç kızlar, kadınların sayısı 1 milyon 180 bine ulaşmış olmakla beraber bun- ların beşte biri iş bulamıyor.
Yani 237 bin genç kadın işsiz ve bu kesimde işsizlik oranı yüzde 20!..Yani resmi işsizlik oranı olan yüzde 10’un bir kat üstünde.
Kadınlar yüksekokul diplomaları ile de ikinci sınıf olmayı alt edemiyorlar.
Yüksekokul mezunları arasında da kadın işsizliği daha yüksek. 2008 Mart verilerine göre, Türkiye’de yüksekokul diplomalı nüfus yaklaşık 3 milyon 250 bine ulaşmış.
Ancak bunların 270 bini işsiz, yani vasıflı emek id- diasına rağmen bu kesimde işsizlik yüzde 8’in üstün- de.
Yüksekokul diploması olanların yüzde 36’sı kadın. Ancak, bu eğitimli kadın işgücü, iş bulmaya gelince makus talihini pek kıramıyor ve erkeklere göre işsizlik oranı daha yüksek.
Yüksekokul diplomalı erkekler arasında işsizlik oranı yüzde 6, 7 iken kadınlarda yüzde 11.2. Yükse- kokul bitirmiş 132 bin kadın işsiz ve 138 bin erkek diplomalı işsiz ile ülkenin üniversite bitirmiş 270 bin işsizini oluşturuyorlar...
Hem lise hem yüksekokul diplomalı işsizliğinin bu kadar yüksek olmasında, eğitim ile üretim kesimleri arasında irtibatsızlığın, genel lise eğitiminin üretici-ya- ratıcı işgücü, birçok sektörün ihtiyacı olan ara eleman ihtiyacını karşılamaması etkin. Benzer şeyler yükseko- kullar için de söylenebilir.
Üniversite kapısına yığılan gençleri oyalamaktan öteye gitmeyen, kalitesi günden güne düşen yükseko- kulların, üniversitelerin diplomaları birçok yerde pek itibar görmüyor ve bu kesimde de işsiz sayısı kabar- dıkça kabarıyor...
***
Büyüme istihdam yaratmıyor
Türkiye’de 2002-2007 dönemi art arda gerçekleşen ortalama yüzde 7 büyüme iddialarına rağmen istihda- mın aynı tempoda artmadığı, büyümenin istihdam ya- ratmadığı yeterince ortaya çıktı.
2002-2007 döneminde büyüme ortalamasının yıllık yüzde 6.8’e ulaşmasına karşın, istihdamın artmak yeri- ne yıllık yüzde 1.4’lük düşşlerle seyrettiği görülüyor.
2002’de 21 milyon 354 bin olan istihdamın, 2005’in ilk çeyreğinde 20 milyon 838 bine gerilediği görüldü. Bütün çeyrekler itibarıyla ekonominin büyümesine karşın istihdamı arttırmadığı, eski ve yeni işsizlere iş sahası açmadığı görüldü.
2008 Mart ayına gelindiğinde istihdamın 20 milyon 162 bin ile 3 yıl öncesinin bile gerisine düştüğü göz- lemlendi...
Başka bir ifadeyle, büyümenin istihdam yaratma- dığı, tersine biraz daha işsiz kitlesini büyüttüğü gibi garabet ve sağlıksız bir durumla karşı karşıyayız.
2008 ilk çeyreğinden geriye 6 çeyrek ya da 1.5 yıl gidildiğinde, ekonomi ortalama yüzde 5-6 büyümesi- ne karşın istihdamın sürekli gerilemesi gibi son derece sağlıksız bir gerçekle karşı karşıyayız.
Fırsatçı anlayış
Bu sonuçta, özellikle ihracata dönük sektörlerde, iş- sizler ordusunun artışını da fırsat bilip en az işgücü ile en fazla çıktıyı sağlamaya yönelimlerin payı büyük.
Adına “verimlilik artışı” denilen bu fırsatçı anlayış, işyerlerinde, özellikle 2001 sonrası, iş düzenlemelerine gidip 3 kişinin işini 2 kişiye yaptırarak 1 işgücü mali- yetinden kurtulmak türü düzenlemelere gitti.
Bunun yanında, döviz kurunun düşük seyrini fırsat bilenler, hem yenileme-modernizasyon yatırımlarında hem de yeni yatırımlarda sermaye yoğun teknolojileri kullanarak işgücü kullanımını en aza indirme, böylece nispi artık değeri çoğaltarak dışarıda rekabet gücü bul- ma yoluna gittiler.
Başka bir ifadeyle, 2002 sonrasının ucuzcu kur politikası da istihdam düşmanı bir sonucu yaratmış, bütün büyüme iddialarına rağmen, istihdam artmak ye- rine azalmıştır.
Lise diploması işe yaramıyor
Diplomalı işsizlerin sayısı yıldan yıla artıyor. Özellikle lise mezunlarının diploması iş ararken pek bir işe yara- mıyor. 2006 sonunda 645 bin olan lise diplomalı işsiz sayısı 15 ayda 17 bin işsizin eklenmesiyle 2008 Mart’ında 662 bine çıktı.
2006 sonunda 275 bin olan yükse- kokul diplomalıların sayısı ise 15 ayda ancak 5 bin azaldı ve 2008 Mart’ında 270 bin olarak belirlendi.
Gerçek işsizlik yüzde 20
Aylık oynamalara karşın yıllık ortalamada yüzde 10’da kemikleşen “resmi işsizlik” oranı ile Türkiye, işsizlik oranı yüzde 8 dolayındaki AB’nin ve yüzde 6.6 olan OECD ülkelerinin ile- risinde...
Sayılamayan işsizler, resmi işsizlere eklendi- ğinde işsiz sayısı 5 milyona yaklaşarak, işsizlik oranını da yüzde 18-20 aralığına taşıyor...
Türkiye’de işgücüne katılım oranı yüzde 48 dolayında. Oysa bu oran, OECD ve AB-15’de yüzde 65’in üzerinde.
Tasarruf yapmayı unuttu,
İşçi borçla yaşıyor
Sendikamızın Araştırma dairesi tarafından siste- matik tesadüfi örnekleme yöntemi ile Nisan-Haziran aylarında gerçekleştirilen ve 78 fabrikada yaklaşık 1000 işçi ile gerçekleştirilen araştırma Yüzde 95 güven aralığında yaklaşık olarak +- 0,03 örnekleme hatası ile gerçekleştirildi. Yapılan kontrolden sonra 806 anket geçerli kabul edildi.
Yüzde 81’i borçlu
Araştırmanın sonuçlarına göre Metal işçilerinin sa- dece yüzde 19’unun borcu yok. İşçilerin Yüzde 6,1’inin konut kredisi, yüzde 5,2’sinin araba, yüzde 25,9’nun tüketici kredisi, 41,2’sinin ise kişisel borcu var.
İşçilerin sadece yüzde 13,6’sı aldığı ücretle tasarruf yapabiliyor. Eşi çalışanlar, ev sahibi olanlar ve toprak- tan geliri olanlarda tasarruf yapabilme oranı daha faz- la.
Ev sahibi olanlarda tasarruf yapabilen işçilerin ora- nı yüzde 23,9, kiracı olanlarda ise yüzde 6,6. Eşi ça- lışanlarda tasarruf yapabilenlerin oranı yüzde 22, eşi çalışmayanlarda yüzde 12. Topraktan geliri olanlarda ise tasarruf yapabilen işçilerin oranı yüzde 18 iken, top- raktan geliri olmayanlarda bu oranı yüzde 11.
Yüzde 77’si kredi kartı sahibi
Metal işçilerinin yüzde 77’si kredi kartı sahibi, 25 yaş ve altı işçilerde kredi kartı kullanım oranı yüzde 54,4 iken, yaş grubu ilerledikçe kredi kartı kullanım oranı artıyor. 26-30 yaş grubunda kredi kartı kullanı- mı yüzde 73,4, 31-35 yaş grubunda yüzde79,4, 36-40 yaş grubunda yüzde 80,3 ve 41 ve üzeri yaş grubunda yüzde 82,9.
Yüzde 42’si kredi kartı borcunu ödeyemiyor
Kredi kartı kullanan işçilerin yüzde 58’i kredi kartı borcunu son ödeme tarihinden önce mutlaka ödüyor. Yüzde 24’ü arasıra son ödeme tarihini kaçırırken, sık- lıkla son ödeme tarihini kaçıranların oranı yüzde yüz- de 3,9. Buna karşın işçilerin yüzde 12,6’sı asgari limit ödüyor. Yüzde 0,9’u borcunu ödeyemediği için kulla- namadığı kart sahibi, yüzde 0,2’si ise kredi kartı bor- cundan dolayı icra takibinde.
Yaş ilerledikçe hassasiyet, gelir azaldıkça ödeme güçlüğü artıyor
Son ödeme tarihinden önce mutlaka kredi kartı bor- cunu ödeyen işçilerin oranının en yüksek olduğu yaş grubu 41 ve üzeri. Bu yaş grubundakilerin yüzde 75’i son ödeme tarihinden önce mutlaka kredi kartı borçla- rını kapatıyorlar.
Diğer yaş gruplarında bu oran yüzde 50-60 arasın- da. Ara sıra son ödeme tarihini kaçıranların ağırlıkta olduğu yaş grubu ise yüzde 30 ile 31-35 yaş grubu oluşturuyor. 26-30 yaş grubu sıklıkla son ödeme tari- hini kaçıranlar arasında öne çıkarken, asgari limit öde- yenlerin en kalabalık olduğu yaş grubu yüzde 17 ile 25 yaş ve altı.
2100 YTL ve üzeri gelire sahip olanların hemen he- men hepsi kredi kartı borcunu zamanında öderken, bu oran 900 YTL ve altı gelire sahip olanlarda yüzde 49’a düşüyor. Asgari limit ödeyenler ise en çok 900 YTL ve altı gelire sahip olanlarda görülüyor. Arasıra son ödeme tarihini kaçıranlarla, sıklıkla son ödeme tarihini kaçı- ranlar da gelir artıkça azalıyor.
Kredi kartı borcunuzu düzenli olarak ödeyebiliyor musunuz? | ||||||||||
Aylık gelir | 000-000 | 000-0000 | 1301-1700 | 1701-2100 | 2101-2500 | |||||
Sayı | % | Sayı | % | Sayı | % | Sayı | % | Sayı | % | |
Son ödeme tarihinden önce muhakkak öderim | 147 | % 49,0 | 97 | % 59,1 | 63 | % 75,0 | 20 | % 90,9 | 10 | % 100 |
Arasıra son ödeme tarihini kaçırıyorum | 87 | % 29,0 | 40 | % 24,4 | 14 | % 16,7 | 1 | % 4,5 | ||
Sıklıkla son ödeme tarihini kaçırıyorum | 18 | % 6,0 | 4 | % 2,4 | 1 | % 1,2 | ||||
Asgari limit ödüyorum | 44 | % 14,7 | 22 | % 13,4 | 5 | % 6,0 | 1 | % 4,5 | ||
Borcunu ödeyemediğim için kullanamadığım kartım var | 4 | % 1,3 | 1 | % 1,2 | ||||||
Kredi kartı borcundan mahkemelik durumdayım | 1 | % 0,6 |
Metal sektörü büyüyor, metal işçisi borçlanıyor
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Birleşik Metal İş Yönetim Kurulu, işçilerin alım gücündeki azalmaya paralel olarak borçlanma oranlarının da artığına işaret etti.
Açıklamada metal sektöründe gerek verimlilik gerekse üretim açısından ciddi artışlar yaşanırken, işçilerin hayatlarını idame ettirebilmeleri için borç-
lanmak zorunda kalmalarının anlaşılır bir yanının bulunmadığına dikkat çekildi.
İşçilerin yüzde 42’sinin kredi kartlarını zamanında ödeme konusunda sıkıntı yaşadığının ifade edildiği açıklamada, borçlu yaşamının işçi açısından olağan hale getirilmeye çalışıldığı görüşüne yer verildi.
44.700 YTL’den fazlasının
44.700 YTL’si için 10.293, fazlası % 35
% 27
fazlası
3.570,
% 20
fazlası
1.170,
% 15
7.800 YTL’ye kadar
19.800 YTL’nin
7.800 YTL’si için
44.700 YTL’nin
19.800 YTL’si için
Asgari Ücret
1 Temmuz 2008 - 31 Aralık 2008 tarihleri arasında
16 yaş üstündeki çalışanlar için:
Brüt: 638,70 YTL.
Net: 503,26 YTL.
16 yaşından küçük çalışanlar için:
Brüt: 540,60 YTL.
Net : 432,97 YTL.
SSK Prim Alt ve üst Sınırı
1 Temmuz 2008 - 31 Aralık 2008 tarihleri arasında
Günlük kazanç alt sınırı: : 21,29 YTL. Günlük kazanç üst sınırı : 138,39 YTL.
Kıdem Tazminatı Tavanı
1 Temmuz 2008 - 31 Aralık 2008 tarihleri arasında
2.173,19 YTL.
Vergi Oranları
2008 yılında uygulanacak gelir vergisi dilimleri ve vergi oranları:
% 1,25
% 15,18
% 18,41
% 9,76
Temmuz 2008 ÜFE
Bir önceki aya göre:
Bir önceki yılın Aralık ayına göre: Bir önceki yılın aynı ayına göre: Oniki aylık ortalamalara göre:
% 0,58
% 6,61
% 12,06
% 9,07
% 5,76
Temmuz 2008 TÜFE
Bir önceki aya göre:
Bir önceki yılın Aralık ayına göre: Bir önceki yılın aynı ayına göre: Oniki aylık ortalamalara göre:
6 Aylık
Yoksulluk ve Açlık Sınırı
Dört kişilik ai- lenin gıda har- camalarının
yanı sıra konut, ulaşım, giyim,
sağlık, eğitim gibi ihtiyaçları dikkate alınarak
hesaplanan yoksulluk sınırı, Temmuz ayı için: 2 bin 339 YTL olarak hesaplandı.
Açlık sınırı olarak belirlenen, dört kişilik bir ailenin yeterli beslenebilmesi için gerekli aylık gıda harca- ması tutarı ise, Temmuz ayında 718 YTL oldu.
ÇALIŞMA YAŞAMINDAN
Birleşik Metal-İş
Çalışanlar ve emekliler için
KEY REHBERİ
Xxx XXXXX
Sosyal Güvenlik Uzmanı
1-Giriş
01.01.1987 günü uygulanmaya başlanılan 3320 sayılı “MEMURLAR VE İŞÇİLER İLE BUNLARIN EMEKLİLERİNE KONUT EDİNDİRME YARDIMI YAPILMASI HAKKINDA KANUN” gereğince 9
kişiden fazla işçi çalıştıran özel sektör işverenleri işçileri için ve tüm devlet çalışanları için de devlet işçi-memur ücretinden kesinti yapmaksızın ilave olarak KEY (Konut Edindirme) yardımını herkes için eşit tutarda sağlayacaktı ama 1995 yılı sonunda sona erdirildi.
2- Kişi başı azami ana para 6 lira 16 kuruş
Ücretin-aylığın belli bir oranı değildi KEY, herkes için işverenleri eşit tutarda Tasfiye edilen Emlak Bankasına para ödedi, ta 1995 yılı sonuna kadar 9
Yılı | Süresi | Aylık | Ödeme Tutar |
1987 | İlk 6 ay | 3500 | (6 X 3500) 21.000 |
1987 | Sonraki 6 ay | 7500 | (6 X 7500) 45.000 |
1988 | İlk 6 ay | 15000 | (6 X 15000) 90.000 |
1988 | Sonraki 6 ay | 20000 | (6 X 20000) 120.000 |
1989 | İlk 6 ay | 25000 | (6 X 25000) 150.000 |
1989 | Sonraki 6 ay | 40000 | (6 X 40000) 240.000 |
1990 | İlk 6 ay | 50000 | (6 X 50000) 300.000 |
1990 | Sonraki 6 ay | 65000 | (6 X 65000) 390.000 |
1991-1995 | 5 yılın her ayı için | 80000 | (00 X 0000) 0.000.000 |
TOPLAM | 6.156.000 |
yıl süren KEY için her bir çalışan için aylık ödeme rakamları da aşağıdaki gibidir ve ilk başladığından bittiği 31.12.1995 gününe kadar aralıksız adına KEY yardımı ödenmiş birisi için ödenen toplam KEY 6 YTL 16 yeni kuruştur.
3-KEY ücretten kesilmedi.
KEY keseneklerinin ücret yahut maaştan kesilip kesilmemesi KEY ödemelerinin hak oluşunu değişti- ren bir ayrıntı değildir. KEY’ler işverenler (Kamuda- ki çalışanların işvereni Devlettir) tarafından çalışan- ları adına banka hesabına yatırılan bir yardımdı. Bu bakımdan KEY’leri ücret veya maaş bordrosunda vergi ve diğer kalemleri etkilemeden brüte giren ve nete ilaveten uzun vadede ödenmek üzere biriktirilen bir ücret tamamlayıcısı olarak düşünebiliriz.
“Bunlar ücret bordrosundan kesilen bir kesinti değildi” denmesi bu çalışanların hakkı olmaması anlamına da gelmiyor tabi.
4-Kimler için KEY ödendi, kimler için ödenmedi?
01.01.1987 – 31.12.1995 tarihleri arasında özel veya kamu sektöründe işçi yahut kamuda memur olarak çalışanların KEY’i vardır.
5-KEY’in nemalandırılması
1987-1995 arasında 9 yıl (108 ay) KEY ödentisi yapılanların ana parasının 6 YTL 16 Yeni kuruş oldu- ğunu ifade etmiştik ama şu an azami ödeme tutarının
1400 YTL kadar olduğu görülmektedir. İşte bu artış nasıl sağlandı ve doğru muydu sorusuna cevap ver- mek gerekirse,
3320 sayılı Kanun gereğince çalışanlar için işve- renlerince ödenen KEY’ler altışar aylık mevduat faizi ile değerlendirilmekteydi ilgili 10 uncu maddeye göre;
“Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkan- lığı, bu Kanun uyarınca Türkiye Emlak Kredi Ban- kasında açılan hesaplarda toplanan paraları Devlet Tahvili, Hazine Bonosu veya Gelir Ortaklığı Senedine yatırmak sureti ile nemalandırabilir.Türkiye Emlak Kredi Bankası, söz konusu hesaplarda toplanan pa- raların bakiyesine altı ay vadeli mevduata uygulanan oranda faiz tahakkuk ettirir…” demekteydi.
İlgili Kanunları gereğince, 1999 sonrasından dağıtıldığı zamana kadar ise KEY paralarının ve- rildiği EGYO’nun (Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın) değer artışı ile hesaplamalar yapıldı. Ancak, hesaplamayı yapan makamlar ne Emlak Bankasının altışar aylık dönemsel faiz rakamlarını açıkladılar ne de EGYO’nun 1999 yılından günümüze
kaç kat arttığı konusunu açıkladılar. Xxxx XXX’xxx 1987-1999 arasında altışar aylık mevduat faizi ve 2000 sonrasında ise pa- raların aktarıldığı EGYO’nın değer artışı kadar arttırılmalıydı.
6-Listelerde hak sahiplerinin isimleri veya rakamları eksik
Gerek kamu kurumları gerekse SGK isim listelerini muntazam tutmadıkları için isimlerde eksiklikler var. www.keyode- xxxxxx.xxx web sayfasından Vatandaşlık Numarası veya sosyal güvenlik numarası ile öğrenilebilen isim listelerinde bulunan-
lar için ise KEY rakamlarında eksiklikler var. Hatta bazı devlet kurumları ile belediyelerden hiç KEY ödenmemiş bildirimler yapılmış durumda.
1987-1995 yılları arasında KEY ödentileri her ay işveren ve devletçe Emlak Bankasına yatırılıyor- du ve her 3 ayda bir de yatırılan bu paraların kimin
adına ödendiğini açıklayan Şahıs İcmal Bordrolarının verilmesi gerekiyordu. Ancak gerek Emlak Bankası ve gerekse belge tutmak ve geciken ödemeleri tahsil ile görevli olan SSK o yıllarda para almaya gelince alıyorlar ama 3’er aylık şahıs icmal bordrolarına gelince almıyorlardı. İşte bu nedenle de hem isimler eksik hem de isimlere ait tutarlar eksik.
7-İtiraz süreci nasıl işleyecek
22 Mayıs 2007 günü TBMM’de kabul edilip, 30 Mayıs 2007 günü Resmi Gazetede yayınlanan,
“5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiple- rine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun” gereğince, 27 Temmuz 2008 günü Mükerrer Resmi Gazetede ciltler halinde isimler-tutarlar açıklandı-ilan edildi. Kanun gereğince ilan tarihinden itibaren, isimleri çıkmayan kişiler gerek isimleri çıkmadığı ve gerekse de açıkla- nan kişisel KEY rakamlarını yeterli bulmazlarsa 3 ay içinde kendi çalıştıkları kamu kurumlarına özel sektör
çalışanları ise SGK’ya itiraz edebilecekler. İtirazların son günü 27 Ekim 2008 günüdür. Kanun gereğince; “Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine iletilen listelerde isimleri yer almadığı halde, konut edindirme yardımına müstahak olduğunu ileri sürenler… kurum ve kuruluşlara başvurmaları halinde, adlarına daha önce konut edindirme yardımı yapıldığı hususunun her zaman düzenlenmesi mümkün olmayan nitelik- teki belgelerle kanıtlanması veya bu durumun ilgili kurumların kayıtları ile anlaşılması kaydıyla, konut edindirme yardımı tutarları ilgili kurum veya kuruluş- larca hesaplanarak ilgililerin başvurusunu izleyen 2 aylık süre içinde … Bankaya bildirilir…”
8-Son itiraz günü 27 Ekim 2008
5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sa- hiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun gereğince, listelerde isimleri olmayan veya ismi olduğu halde rakamı az çıkan hak sahipleri ile bunların mirasçıları, 27 Temmuz 2008 ile 27 Ekim 2008 tarihleri arasında İTİRAZ edecekler. Kanun gereğince, “…belirtilen başvuru süresi geçirildikten sonra yapılan talepler ilgili kurum ve kuruluşlarca dikkate alınmaz.” den- mektedir.
9-İtiraz yerleri neresi?
İtirazlar, KEY ödentilerini bildirmekle yükümlü Kurum ve Kuruluşlara yapılacak, özel sektör çalışan- ları yani 1987-1995 arasında SSK’lı olarak özel sektö- re ait 10 veya daha fazla işçinin çalıştığı işyerlerinde çalışmışlarsa eski adıyla SSK’ya yeni adıyla SGK’ya itiraz edeceklerdir.
Bu durumda hem o dönemde çalıştıkları kurum- dan (halen açıksa) KEY belgesi bulabilirlerse bu belgeleri de ekleyerek SGK’ya itiraz etmekte fayda var ama itirazın ekinde belge yoksa itirazınız pek makbul olmaz. Madde içinde de yazdığı gibi iti- raz, “…her zaman düzenlenmesi mümkün olmayan nitelikteki belgelerle kanıtlanması veya bu durumun ilgili kurumların kayıtları ile anlaşılması kaydıyla..” yasal itiraz olarak kabul edilecek. Yani o dönemlere ait KEY kesintisi ile ilgili belgeler gerekiyor. Fakat, elinizde belge yoksa bile itiraz edin, itirazdan sonra mahkemeye gidebilmenin yolu açılıyor.
Önemli Duyuru:
İtiraz etmezseniz mahkemeye de gidemezsiniz daha doğrusu gitseniz bile davanız reddedilir. Bu nedenle mutlaka itiraz edin.
10-Vatandaşlık Numarası Olmayanlar Ne Yapacak?
İsmi, sosyal güvenlik numarası ve KEY parası olan ama T.C. Kimlik numarası listelerde olmadığı için Ziraat Bankalarından para alamayanlar da dilekçe yazıp itiraz edip listelere itiraz edecekler. İşçiler SGK’ya kamu çalışanları da kamu kurumuna dilekçe yazıp, T.C. Vatandaşlık numaranızı listeye ilave ettir- melerini talep edecekler, onlar da 2 ay içinde tasfiye halindeki Emlak Bankasına durumu bildirerek vatan- daşlık numaranızı listeye ekletecekler, siz de paranızı bankadan alacaksınız.
11-Bazı KEY sorularına cevaplar
A-KEY’ler haczedilebilir mi?
KEY’lerin haczedilebilmesinin önü açılmış bulun- duğundan daha doğrusu haczi engelleyen yasa önerisi TBMM’de kabul görmediğinden, gerek çalışan ve gerekse emekli olarak KEY hak sahibi olmasına karşın Ziraat Bankası’na gönderilen ve sayıları 100 bini bulan haciz emrine konu olan kişiler için yapı- lacak hak sorgulamasında KEY hakkının kalmadığı veya haciz miktarına göre azaldığı şeklinde bir sonuç çıkabilir.
B-Boşanmış kadın çalışanların KEY mahrumi- yeti nereden kaynaklanıyor?
3320 sayılı Kanun gereği KEY’ler çalışan eşler- den sadece aile reisine yapıldığından kadın çalışan- lar KEY’den yararlanmamışlardı. Oysa daha sonra boşanma durumunda yardımın sahibi de sadece erkek çalışan kaldı. Kadının boşanması KEY’lerden yarar- lanamamasının da nedeni oldu.
C-KEY Ödemelerinde sıkıntı nereden kaynak- lanıyor?
Ödeme sıkıntısı iki nedenden kaynaklanıyor. İlk sebep enformasyon eksikliğidir. Ne ödemeyi gerçek- leştiren Ziraat Bankası birimleri ne de buralara başvu- ran hak sahipleri yukarıda sözünü ettiğimiz istisnalar çerçevesinde KEY ödemesi hakkı konusunda yeterli bilgiye sahip değildir. Ziraat Bankası sadece listeye göre ödeme yapmakla yükümlü olup salt bu işini yap- maktadır, hataların kaynaklandığı noktalar hakkında bilgi sahibi olmayıp, düzeltme yapma hakkına da sahip değildir.
İkinci ve en önemli neden ödemeye esas listenin son derece kötü hazırlanmış, adeta üzerinde yeterince çalışılmamış, düşünülmemiş oluşudur.
D-Ödemede sıkıntı oluşturan ve KEY Listele- rinden Kaynaklanan hatalar nereden kaynaklanı- yor?
Listelerde çok sayıda hatalı düzenleme bulunuyor. Eksik bilgilerle birlikte var olan bilgiler de düzenlen- meye muhtaç iken düzenlenmemiş. Bu yanlışlıkların kaynaklarını aşağıdaki biçimde tasnif edebiliriz.
Yanlış 1 : Vatandaşlık numarası olmayanların ödenmemesi
1987-1995 yılları arasında KEY keseneği olan çalışanlara ait listeler isim baz alınarak düzenlenmiş ve sıralanmış. Önemli sayıda çalışanın Vatandaşlık numaraları kayıtlı değil. Oysa Ziraat Bankasının ödeme ekranında sorgulama Vatandaşlık numarasına göre yapılıyor. Vatandaşlık numarası bulunmadığı için ekrana gelmeyen kayıtların bu ödeme sistemiy- le ödenme şansı yok. Bu kayıtların sahipleri şimdi harıl harıl itiraz peşinde koşmakta. Tasfiye Halindeki Emlak Bankası kurumların vatandaşlık numarası göndermediğine, buna karşın itirazda başvurulan kurumların çoğu da Vatandaşlık numarası gönderdik- lerini vurguluyorlar.
İşin ilginç tarafı Resmi Gazetede yayımlanan listelerde bu isim ve sicil numaralarının duyurul- muş olmasına karşın, Ziraat Bankası şubelerinde Vatandaşlık numarası olmadığı gerekçesiyle ödeme ekranına gelmemektedir.
Yanlış 2 : Farklı Kaynaklardan Gelen kayıtların birleştirilmemesi nedeniyle eksik ödenmesi
1987-1995 yılları arasında farklı idari birimlerde çalışan memurların, farklı SSK birimlerine kayıtlı işyerlerine çalışan işçiler için bu kamu kurum birim- leriyle SSG birimlerinin aynı kişinin farklı dönemler-
den kaynaklanan KEY alacaklarının birleştirilmemesi nedeniyle sadece birinin ödenmesi nedeniyle hak kayıpları ve itirazlara yol açılıyordu. Bu durum geç de olsa 1 Ağustos 2008 tarihinden itibaren www. xxxxxxxxxxxx.xxx sitesinden de anlaşılacağı gibi düzeltilmiş durumda.
Ne var ki Resmi Gazetenin web sitesinde hala aynı yanlış veri gösterimi devam ediyor.
Örneğin X kişisi 1987-1988 yıllarında A işyerin- de, 1989-1993 yılları arasında B işyerinde, 1994-1995 yılları arasında C işyerinde çalışıyor. Her üç işyeri de Vatandaşlık numarasını da belirtmek suretiyle çalışma sürelerini zamanında ve muntazaman Emlak Banka- sına bildirmiş ve bu kayıtlar listede alt alta gözükse, adeta aynı kişiye ait olduğunu bas bas bağırsa bile sorgulama ekranından vatandaşlık numarası girişinde bu kayıtlardan sadece biri hak olarak ekran geliyordu.
Ödemelerin başlamasından bu durum düzeltilince- ye kadar çok sayıda eksik bilgi sunulmuş oldu.
Kimi kayıtların Türkçe karakter duyarlılığı yok- muş gibi düzenlenmesi ve buna göre aynı kişiye ait birden fazla kayıtların farklı farklı ciltlerde yer alıyor olması, aynı kişiye ait bu kayıtların birleştirilmemiş olması ödemelerin sağlıklı biçimde yapılmasını engelliyor.
Yanlış 3 : Listenin vatandaşlık numarası değil de isme göre düzenlenmiş olması
Listenin üzerinde çalışılarak meydana gelen hataların yüzde 90’ı giderilebilirdi. Listeleme ada göre değil, Vatandaşlık numarasına göre yapılmalı, Vatandaşlık numaralarına göre gerekli birleştirmeler yapılmalı, kayıtlar günceleştirilmeliydi. Vatandaşlık numarası olmamasının nedeni gerçekten ilgililerin
o tarihlerde çalıştıkları yerdeki kurumların gerekli bildirmi eksik yapması ise çalışan o kurumlara yön- lendirilmeli ve kurumun kayıtlarını düzelterek gerekli bildirimi yapması sağlanmalı.
Yanlış 4: Kurumlardan eksik gelen kayıtlar Özellikle SSK başta olmak üzere kimi kamu
kurumlarının hizmet miktarlarına ilişkin olarak eksik
veya hatalı bildirimde bulunması nedeniyle de eksik- likler ve ödemeye engel oluşturan hatalar bulunuyor. Hizmetlerini doğru bildirmiş olsa dahi sadece Vatan- daşlık numarasının saptanmadan gönderilmesi bile ödeme yapılmasına engel oluyor.
E-Bankadan verilen miktarı almak itiraz hak- kını yok eder mi?
Sosyal Güvenlik Kurumu
……………..İl Müdürlüğü’ne
01.01.1987 ile 31.12.1995 tarihleri arasında adıma KEY ödentisi yapıldığı halde www.keyodemeleri. com isimli web sayfasında ve başvurduğum Ziraat Bankası şubelerinde adıma KEY ödemesi çıkmadı/eksik çıktı. Ekte sunduğum belgelerden de görüleceği üzere o yıllarda 10 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerin- de çalıştım ve adıma Konut Edindirme Yardımı yapıldı.
Bu nedenle kayıtlarınızın tekrar incelenerek adıma yapılmış KEY ödentilerini 5664 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine uygun olarak Ziraat Bankası’nca yapılacak ödemelere esas olmak üzere Tasfiye Halindeki Emlak Bankası’na bildirilmesini arz ederim.
Ad soyad ve imza-tarih
Adres:
1- Varsa o yıllara ait aylık bordroları
2- Varsa yıllara ait KEY ödenti belgeleri
Bankadan verilen KEY ödemesini almak, karşı ta- rafı ibra etmek anlamını taşıyan bir evrak imzalanmış olmadığı sürece sakıncalı değildir. Paranın alınması itiraza da engel değildir. İster parayı almış olun ister almayın yasal süresi içinde itirazınızı da yapabilirsi-
niz.
F-İtirazda cevap için ne kadar beklenmeli?
İtiraz dilekçesi verildikten itibaren ilgili Kurumun kendisinden kaynaklanan yanlışlık varsa gerekli dü- zeltmeyi yaparak Emlak Bankası’na göndermesi için iki ay beklemesi gerekiyor.
G-KEY’ler ne kadar sürede alınabilir?
Resmi Gazete’de ilan tarihinden itibaren beş yıl içinde talep edilmeyen KEY’ler Hazine’ye kala- cak. Bu bakımdan dikkat edilmesi gerekiyor. İtiraz müddeti geçince de KEY alınabiliyor ama artık itiraz kabul edilmiyor. Bu nedenle paralarınızı en geç 27
temmuz 2013 gününe kadar mutlaka bankadan alınız.
H-Vefat edenlerin KEY’ini veraset ilamıyla alabilirsiniz
Bir çok KEY ödemesi hak sahibi XXX’xxxxx ödeneceği günü görmeden bu dünyadan göçüp gitti. Bu nedenle bugün bir çok KEY sahibinin bu haklarını yasal mirasçıları alacak.
KEY ödemesi yapılacak hak sahiplerinden vefat edenlerin ödemelerinde referans veraset ilamıdır. Bu bakımdan KEY almak için veraset ilamınız yoksa öncelikle mahkemeden çıkartın ki varisler resmen or- taya çıksın. Veraset ilamında varis kim veya kimlerse onlar KEY ödemelerini veraset ilamındaki hisseleri oranında alabilecekler.
I-Emekliye de KEY parası var
İster Emekli Sandıkları’ndan ister SSK’dan emekli olsun 1987-1995 arasının tamamını veya bir kısmını emekli olarak geçirenlerin (konutu olmayan- ların) adlarına KEY ödenmiştir. Bu nedenle emekli yakınınız bankaya gidip gönül rahatlığıyla KEY paralarınızı alabilir. Hatta etrafınızdaki emeklilere de duyurun. Onlar da listelere baksınlar, isimlerinin
karşısında paraları vardır. Listede ismi olmayanlar ise itiraz etsinler.
12-İtiraz dilekçe nasıl yazılmalı?
KEY konusundaki gerek listede ismi olmayanlar, gere ismi var ama rakamı düşük olanlar veya va- tandaşlık numarası eksikliğinden parasını alamamış olanlar aşağıdaki dilekçelere benzer dilekçelerle başvuru yapabilirler yani itiraz edebilirler.
Özel sektör çalışanları ve kamu işçileri için itiraz dilekçesi
01.01.1987-31.12.1995 tarihleri arasında birkaç ayrı ilde çalışan işçilerin her SGK il müdürlüğüne ayrı başvuru yapmaları gerekiyor. Mesela, 1987-1995 arasında 5 ayrı ilde çalışan işçi (kamu veya özel işçi- si) her SGK il müdürlüğüne ayrı ayrı itiraz dilekçesi vermelidir.
32
Birleşik Metal-İş
Eylül 2008
Esneklik sağlığa zararlıdır...
Esneklik ve İşçi Sağlığı-İş Güvenliği
Kapitalist sistemin gelmiş olduğu bu tarihsel aşama çoğun- lukla küreselleşme adı verilerek anılmaktadır.Her ne kadar kü- reselleşme adı global düzeyde yaşanan tarihsel-toplumsal ve ekonomik dönüşüm süreçlerine dair bir kavramsallaştırma olsa da kapitalist sistemin temel özelliklerinin değiştiğini söyleyebil- mek mümkün görünmemektedir.
Yaşanan gelişmeler ışığında değerlendirildiğinde, kapita- list sistemin içine girdiği krizden çıkmak ve yeniden üretimin devamlılığı esasında, bütün dünya ölçeğinde kendi üretim sis- temini, ona karakterini veren birikim ve rekabetin koşulladığı bir çerçevede, yaygın bir değişikliğe uğrattığı artık bilinen bir gerçek olarak yaşanmakta ve tartışılmaktadır.
“Küreselleşme hayaleti” bütün dünyada çalışanların ve yoksulların üzerine bir kabus gibi çökmüştür. Öyle ki, ILO’nun küresel İstihdam Eğilimleri raporunda işsiz sayısı 189.9 milyon olarak tespit edilirken, dünyada her on kişiden 5’nin “kırılgan” olarak ifade edilen-ya ailelerinin işlerine yardım eden ya da her- hangi bir koruma kapsamında yer almama riski büyük, kendi hesabına çalışanlar ya da gelişmekte olan ülkeler söz konusu ol- duğunda, büyük olasılıkla kayıtdışı sektörde çalışanlar- işlerde istihdam edilmesi gerçeğidir. 2007 yılında istihdam kapsamında tahmini 3 milyar kişinin olduğu belirtilen raporda rakamlara bakıldığında “insana yakışır” iş açığının çok büyük olduğu gö- rülmektedir.(1)
Buradan hareketle, “yapılan işlerde yoksulluk, düşük kazanç, tehlikeli çalışma koşulları, ve sağlık sigortasından yoksunluk gibi riskler” artarak devam ederken; yine ILO tahminlerine göre 487 milyon çalışan kendilerini ve ailelerini günde 1 dolarlık üc- retin üzerine taşıyacak durumda değildir ve 1.3 milyar çalışanda günde 2 dolarla belirlenen sınırın altında kalmaktadır.(2)
Kapitalizmin temel dinamikleri rekabet ve kardır.Bu iki di- xxxxx birbiriyle ayrılmaz bir biçimde hareket edip gelişmenin itici gücünü oluştururken aynı zamanda toplumsal olarak pek çok temel önemde problemin de açığa çıkmasına neden olmak- tadır. Bunları kısaca ifade etmek gerekirse, yoğun sömürü, dü- şük ücretler, yoksulluk ve kalıcı işsizliktir.
Piyasa koşullarında rekabet edebilmek için üretim ma- liyetlerini en aza indirmek ve karı maksimize etmek olmazsa olmaz koşuldur. Bilim ve teknolojideki gelişmeler bu politika- nın uygulanmasına olanak sağlar.Birikimin mantığı, “sermayeyi sürekli olarak üretim sürecini yenilemeye iter.”Çünkü, “kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda emek üretkenliğini artırarak kapitalist rekabette daha güçlü konuma geçmeye çalışır.”(3)
Bu çerçevede, sermaye bütün dünyada çok yoğun bir şekil- de sosyal devlet uygulamalarına ve sendikal örgütlenmelere sal- dırmıştır. Çünkü, bölüşüm ilişkilerini düzenleyen ve sömürüyü sınırlandıran bu mekanizmalar onun vahşi sömürü ve birikim süreçlerinin önünde engel teşkil etmektedirler.
İzleyen dönemde sermaye üretim sürecinde emek dene- tim mekanizmalarında kökten değişikliklere giderek yeni tür iş organizasyonu yaratmıştır. Esnek üretim, yalın üretimde denilen bu yeni organizasyon biçimi, maliyetlerin düşürülmesi ve karın maksimize edilmesi için israfın önlenmesi, zamanın tam olarak kullanılması uygulamalarını kural olarak yerleştirip çalışanları yeni bir tahakküm biçimi altına sokarken, iş yoğunluğu ve ça- lışma süreleri artırılıp boş zaman olgusu ya da emeğin kendisini yeniden üretme zamanı giderek kısaltılmıştır.
İşsizlik, düşük ücret, iş güvencesizliği, uzun çalışma saatle- ri, çalışma sürelerinin düzensizliği, iş yoğunluğu vb. gibi çalış- manın en kötü biçimlerini gözler önüne süren bu üretim biçimi, uluslar arası standartların tariflediği gibi ,çalışanların fiziksel, zihinsel ve sosyal refahlarının mümkün olan en yüksek düzeye çıkarılmasını ve orada tutulmasını,sağlık sorunlarının önlen-
mesini ve sağlığa zararlı risklerden korunmasını dönük hiçbir önleme önem vermez. Kendisinde içkin olan kuralsızlaştırma özelliği var olanı da ortadan kaldırmanın yolların arar. İşin insa- na insanın işe uygunluğu hedefi kabul edilebilir değildir.
Bu nedenle, yukarda verilen ILO’nun dünya ölçeğindeki istihdam ve yoksulluk rakamlarına yılda 270 milyon iş kazası, 160 milyon meslek hastalığı vakası ve 2 milyona yakın ölüm rakamları da eklendiğinde küresel kapitalizmin esnek üretim yapısının yarattığı tahribat, gelişmenin ve refahın bedeli olarak bizlere yutturulmaya çalışılmaktadır. Kapitalizmin sömürgen özü hiçbir biçimde değişmediği gibi, daha da saldırganlaşmış- tır.
Buradan hareketle, görüldüğü gibi, iş sağlığı ve güvenliği çalışanların sadece işletmelerde her aşamadaki faaliyetlerini kapsamamakta, ama aynı zamanda bütün yaşamını ve toplumsal çevresini ilgilendiren bir konuya dönüşmektedir.
Bu bağlamda,
İşsizliğin yarattığı etki
İşsizlik olgusu çalışanlar üzerinde değişik sağlık sorunları- nın oluşmasına yol açar. Esnek üretim ve teknolojinin kapitalist üretim ilişkilerinde işsizliğin artışına neden olduğu ve “gelecek korkusu” yarattığı bilinmektedir. “Stres, anksiyete , kalp damar sistemi hastalıkları gibi bir dizi hastalığa neden olur”(4)İşçi işi- sizlikle tehdit ve terbiye edilir. Fabrika dışında çürümeye terk ettiği ve çalışana ibretlik olarak gösterdiği işsiz insanlarda dahil bütün insanlığın sağlığını bozmaktadır.(5)
İş yoğunluğunun ve uzun çalışma süresinin yarattığı etki
İş yoğunluğunun artırılması ve çalışma süresinin uzatıl- ması çalışanın en başta bedeninin aşırı derecede yıpranmasına neden olur. Aşırı yorgunluk, stres,dikkatsizlik,hatalı üretim,iş kazası,aile ve diğer ilişkilerinde kopukluk vb. gibi fiziksel, zihinsel ve çevresel etkileri gelecekte geri dönülemez hasarlar yaratabilir.
Düşük ücretin yarattığı etki
Düşük ücretle çalışma, yapısı gereği çalışanların ve aileleri- nin yaşam koşullarını olumsuz yönde etkileyecektir. Beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi temel gereksinimlerini uygun bir biçimde giderme söz konusu olamayacak ve sağlıklarında de- ğişik olumsuzluklar yaşanabilecektir. Yoksunluk ve yoksulluk koşullarında daha fazla ücret alabilmek için çalışanlar, iş yo- ğunluğunu ve uzun çalışma saatlerini kabul etmeleri daha kolay olacaktır. Bu durum, çalışanlar açısından gerek işletme içi ve gerekse de işletme dışı sorunların gelişmesine ve yerleşmesinin önünü açacaktır.
Düşük maliyetle çalışmanın yarattığı etki (KKD yokluğu yada yetersizliği)
Kapitalistler küreselleşme çağında rekabet ve birikim uğru- na, işletmelerde gerçekleştirilmesi gerekli olan iş sağlığı ve gü- venliği stratejisi, politika uygulamaları ve bu çerçevede yapılan işlere uygun temin edilmesi bir zorunluluk olan kişisel koruyu- cu donanımları çoğu zaman maliyetleri yükselttiği gerekçesiyle göz ardı etmektedirler ya da koruma özellikleri olmayan ya da çok yetersiz donanımlarla üretim sürecinin devamını sağlamak azmi içindedirler.Bu parametrelerin yokluğunda ve/veya yeter- sizliğinde meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıkları ge- rek çalışanlar gerekse aileleri ve toplumsal çevreleri, gerekse işveren ve gerekse de ekonomik kalkınma açısından ciddi tah- ribat yaratmaktadır.
Sonuç
Metal sektörü, yapısı gereği, oldukça yaygın bir alt sek-
törler grubunu kendi içinde barındırmaktadır ve ülkemizde mo- tor sektör olma özelliği ile bilinmektedir. Yoğun bir rekabetin yaşandığı ve esnek çalışma biçimlerinin yaygın olarak kulla- nıldığı bu sektör, Demir-çelik, döküm, ham çelik, çelik boru, ferro alaşımlar, demir-dışı metaller olarak alüminyum ve bakır olmak üzere ana metal sanayi; tüketici elektroniği, Telekom ci- hazları, askeri elektronik, compenantlar, diğer profesyonel ve endüstriyel cihazlar, bilgisayar cihazları ve elektrikli makine üretimi elektrik ve elektronik sanayi; makine ve beyaz eşya üre- timi, makine ve beyaz eşya sanayi; ve son olarak da otomobil ve traktör üretimi de otomobil ve traktör sanayi gibi geniş bir alanı kapsamaktadır.
Yine yapısı gereği, içerdiği riskler nedeniyle temel özellikler arz eden, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren ağır ve tehlikeli sektörlerin başında gelmektedir.
Çalışma Bakanlığı 2007 Xxxx istatistiklerine göre, 489’ u kamu, 60.909’ u özel olmak üzere toplam 61.398 işletme mevcut olup; kamu işletmelerinde 16.979, özel işletmelerde de
634.287 kişi çalışmaktadır. Ülkemiz metal sektöründe alt sek- törlerin üretim yapısı küçük ve orta ölçekli işletmelerde üretilen ürünün özelliğine göre emek-yoğun niteliği ağır basmaktadır. Bu özelliklere sahip işletmelerde iş kazaları ve meslek hasta- lıklarıyla karşılaşma olasılığı hem kendi içinde sermaye-yoğun, hem büyük işletmelerde ve hem de diğer iş kollarına oranla daha yüksek durumdadır.
2006 SSK İstatistiklerine bakıldığında 79.027 iş kazası , 574 Meslek Hastalığı Vakası yaşanmış ve 1601 kişi yaşamı- nı yitirmiştir.(6) Genel olarak metal sektöründe özel olarak da alt sektörleriyle bakıldığında toplam iş kazasının 25.336’ sı bu sektörde gerçekleşmiştir. %34.7 gibi bir oranla metal sektörü iş kazalarında başı çekmekte ve %6 lık bir oranla da ölümlü iş kazalarında 3. sırada yer almaktadır. (7)
Sendikamızın MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi için ma- saya oturduğu bu önemli süreçte toplu sözleşmelerin içeriğine sağlık ve güvenlik alanından da müdahil olma çabası içine gir- mek sendikal örgütlenme açısından elzem bir konudur. Metal sektöründe ana firmalar dışında bakıldığında orta- küçük ölçekli işletmelerde çalışma ortamı , çalışma koşulları ve iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları oldukça sorunlu bir durumdadır. Esnek üretim, performans vb. gibi kavramlar ve uygulamalar etrafında yaratmaya çalıştıkları acımasız çalışma koşullarına karşı, sömü- rünün sınırlandırılması ve bizlere yakışan sağlıklı ve güvenli iş için taleplerimizi dile getirerek ve ısrarla arkasında durarak cevap verebilme imkanlarını yaratmalı ve kalıcı hale getirme- liyiz.
Kaynakça:
1)ILO Ankara Bürosu,2008 Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu üzeri- ne Basın Açıklaması
2) ILO Ankara Bürosu,2008 Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu üze- rine Basın Açıklaması
3)GamzeYücesan Xxxxxxx,Xxx Xxxxxxx, Xxxxxxxxxx Adaleti , sayfa :39 4)TTB,MSG Dergisi sayı. 28
5)TTB,MSG Dergisi sayı.24 6)SSK 2006 İstatistikleri
7)SSK 2006 İstatistikleri
KCTU binasını kuşatan polis otobüsleri
Güney Kore sendika liderleri tutuklu
KCTU (Kore Sendikalar Konfederasyonu) Başkanı Xxx Xxx-xxxxx, Başkan Vekili Xxx Xxxxx-xx, Genel Sekreteri Xxx Xxxxx-xxxxx, KMWU (Kore Metal İşçileri Sendikası) Başkanı Xxxx Xxx-xxxx, Başkan Vekili Xxx Xxxx-xxx tutuklanmış ve Hyundai Motor işkolunun 6 üst düzey yöneticisi: Xxxx Xxx- xx, Xxx Xxx-xxx, Xxx Xxxx-xx, Xxxxx-xxxx, Xxx Xx-xxx, Xx Xxxxx-xxx xxxxxxxxxx alınarak tutuklanmıştır.
Bütün suçlamalar, 2 Temmuz 2008’deki greve aktif bir şekilde katılarak işi engelledikleri gerekçesiyle 314. Ceza Ya- sasına dayandırılmaktadır. 18 Nisan 2008 Protokolünün yeni- den tartışılması, özelleştirmelere son verilmesi, kamu hizmet- lerindeki değişikliklere son verilmesi, Kore Büyük Kanal’ının yapımın durdurulması ve artan fiyatların aşağıya çekilmesi talepleriyle düzenlenen grevin örgütleyicisi KCTU Konfede- rasyonu olmuştur. Kardeş sendikamız KMWU ise KCTU’yu desteklemek amacıyla greve gitmiştir. Hyundai Sendikaları Yönetimi ise genel grev çağrısı yapmıştır.
Tutuklamaların ardından KCTU binası sarılmış ve içeri gi- renler aranarak içeri sokulmuştur. Polis aynı zamanda KCTU yöneticilerinin evlerine baskınlar düzenleyerek sendika bina- sında olmayanları bu şekilde göz altına almıştır.
Çalışma Bakanlığı tarafından gözaltıların nedeni grevde dile getirilen taleplerin işçilere ait talepler olmadığı ve bu grevlerin politik grevler olduğu belirtilerek açıklanmıştır.
KCTU Konfederasyonu ve KMWU Sendikası genel grev çağrılarının meşruiyetinin altını çizerek dünya işçi sınıfını da- yanışmaya çağırmaktadır.
Talepleri:
-Güney Kore Hükümeti acilen KTCU ve üye sendikaları üzerinde uyguladığı baskıyı durdurmalı
-Güney Kore hükümeti tutuklu ve gözaltındakileri derhal serbest bırakmalı
-Güney Kore hükümeti temel işçi haklarına saygı göster- meli, ki grev hakkı buna dahildir.
-Güney Kore Hükümeti ILO Örgütlenme Özgürlüğü Ko- mitesinin 314. Ceza Yasasına dair yaklaşımını acilen benim- semeli
-Güney Kore Hükümeti kişilerin örgütlenme ve muhalefet etme hakkını garanti altına almalı.
Endonezya Bekaert’da sendikasızlaştırma saldırıları
Endonezya’da Lomenik-SBSI Sendikası üyeleri örgütlendikleri PT Bekaert Tangerang Gelişmiş Fil- treleme işyerinde sendikal faaliyetleri nedeniyle baskı altında.
Sendikasızlaştırma çabasında sınır tanımayan işve- ren 24 Temmuz günü Lomenik-SBSI Sendikası işyeri komitesindeki bütün işçilerin işten çıkardığını duyur- du. Sendika işverenden işten çıkarmaların gerekçesinin belirtildiği bir mektup talep ederek bu gerçekleştirilene kadar sendika üyelerinin çalışmayı sürdüreceğini söy- ledi.
Bekaert Tangerang’in sendika karşıtı saldırılarının sonuncuları:
- Aktif sendika üyelerini ve örgütlenmenin başını çekenleri fazla mesaiye zorlamak
- İşçiler üzerinde baskı kurarak sendikadan istifaya zorlamak. Sendika üyeleri ve aileleri bu baskılarla kar- şı karşıya kalırken, en başından beri örgütlenme çalış- masında bulunan işçilere rüşvet teklif edilmesi.
- İşçileri sendikal faaliyetleri hakkında sorguya çekmek
- Sendikanın İnsan Gücü Bakanlığına kaydına itiraz etmek
Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF) ta- rafından şirket yönetimine yazılan mektupta bu tür uygulamaların işçilerin temel haklarından olan sendi- kalaşma hakkına aykırı olduğu belirtilerek şirketi ulus- lar arası düzlemde kabul edilen temel haklara saygılı olmaya çağırdı, bu uygulamanın ILO Sözleşmelerinin 87 ve 98. maddelerine aykırı olduğu vurgulandı.
Bekaert Tangerang şirketi Belçika kökenli olan Be- kaert Group’a dahil ve grup dünya çapında 20400 işçi istihdam etmektedir. Sendikamızın da örgütlü olduğu Beksa Celik Kord Sanayi ve Ticaret A.S.’de bu grubun üyesidir.
DÜNYADAN
Fransa’da 35 saat sınırlamasına elveda
Fransa’da bundan on yıl önce işçi sınıfının mücadelesi sonucunda elde edilen 35 saatlik çalışma haftası hakkı yeni yasal değişiklikle ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
Fransa’da 35 saatlik çalışma haftasının uygulamada ortadan kaldırılması nedeniyle işçiler sokaktaydı. “İşten sonra da hayat var” ve “hayatımı hissedarlara vermeyi reddediyo- rum” pankartlarıyla yürüyen işçiler 35 saatlik çalışma haftası için mücadelelerini sürdüre- ceklerini açıkladılar.
Senato’da onaylanan ekonominin modern- leşmesi isimli yeni yasa ile birlikte işverenlere işçilerle çalışma saatleri konusunda müzake- reye girebilecek ve bu sayede haftada 35 saat olan çalışma süresini arttırabilecekler.
Yeni yasa ayrıca beyaz yakalı işçiler için 218 gün olan en fazla çalışılabilecek gün sayı- sını 235e yükseltiyor.
Xxxxxxx hükümetinin sunduğu tasarı ile 35 saatlik haftalık çalışma süresini kaldırılmasa da yeni yasası ile birlikte işverenlere verdiği esneklik ve hoşgörü ile pratikteki uygulamaya son verilmiş olunuyor.
Xxxxxxx yaptığı açıklamada 35 saatlik haf- talık çalışma süresinin ekonomiyi ve rekabet edilebilirliği olumsuz etkileyen bir uygulama olduğunu belirtti.
Yeni yasa ile birlikte çalışma saatlerinin kişisel olarak belirlenebildiği uygulamalar Ağustos ayı sonunda hayata geçeceği açıklan- dı.
Sendikalar ise yaptıkları açıklamada “bü- yük işyerlerinde kimse 35 saatlik haftalık ça- lışma sürelerini yeniden müzakere masasına yatırmayı ve Pandora’nın kutusunu açmayı istemiyor” şeklinde açıklama yaptı.
İşçiler ve sendikalar bu uygulamaya izin vermemekte kararlı.
KCTU üyeleri 1 Mayıs 2008 yürüyüşünde
34
Birleşik Metal-İş Eylül 2008
Eserlerinde kahramanlarının tümü emekçi olan yazar: Xxxxx Xxxxxxx
“Umut o dağın ardında değil, avuçlarımızın içindedir”
Emekçiden yana edebiyatçımız Xxxxx Xxxxxxx’xx eserleri, edebiyat anlayışı ve Tuzla tersanele- rindeki işçileri anlattığı “Umut Direniyor” kitabı hakkında sohbet etmek üzere Yalova’daki müteva- zi evindeydik. Kısaltmak zorunda kaldığımız sohbetin tümünü internet sitemizden okuyabilirsiniz.
Xxxxx Xxxxxxx, sınırdan sınıra sürülmüş yaratıcı öğ- retmenlerimizden biri. Ancak, işçiden, emekçiden ve özgürlükten yana sanatçı aydınlarımızdan biri.
Ünlü yazar Xxxxx Xxxxxxx Dinamo, kırk yıl önce onun için bakınız ne diyor: “…Xxxxx Xxxxxxx çok yoksul köy gerçeğinin kıskacından, daha doğrusu mengenesinden kurtulup gelmiş ama kendini yitirmemiş, sanatçıları- mızdan biri. ... Xxxxx Xxxxx’xx Xxxx Xxxxxx dünya- sından geçip gelmiş fakat ondan daha ileri mevzilere düşmüş bir kafanın eseri bu. Xxxx Xxxxxx’xxki Ekşiye Xxxxxx xxxxx kırar öldürür, ancak ağalığın yerine yeni bir düzen getirmeyi düşünmez. Oysa Kıyafet’in roma- nındaki devrimci eşkıya Umur, yıktığı ağalığın yerine neyi koyacağını çok iyi bilir…”
Xxxxx Xxxxxxx; Kırşehir-Kaman, Çağırkan köyü 1938 doğumludur. İlkokulu köyünde, orta öğrenimini Pazar Ören Köy Enstitüsü’nde, yüksek öğrenimini ise Gazi Eğitim İngilizce bölümünde tamamlamıştır. Ço- cukluğu ve öğrenim hayatı, bütün emekçi çocukları gibi güçlükler içinde geçmiştir.
Üniversiteye gitmeden önce iki yıl Bingöl’ün İb- rahiman köyünde öğretmenlik yapmıştır. Karda kışta okula yarı çıplak giysilerle gelen öğrenciler karşısında duygulanır, üzülür. Her yazar gibi o da edebiyata şiirle başlar ve duygularını şöyle dile getirir: “…Gömlek ya- kasızdır donu aşı boyası/Bilemezsin acep bu ne moda- sı/Keten üzerine ipek yaması/Benim memleketim kime ne diyem!...”
Kıyafet, bu dönemde yaşadıklarına sürekli içinde bir ad arıyor: “Ağa, şeyh ve devlet üçgenine sıkıştırılmış olan halkın korkunç yoksulluğunu gördüm. İç acılarımı tek başıma taşıyamaz olunca da paylaşacak birini ara- dım. Derken sanatı buldum. Fakat şiirin kendimi ifade- ye yetmeyeceği endişesiyle düz yazıyı yeğledim.”
Öğrencilik yıllarında İngiliz ve Amerikan şirket- lerinde işçilik yaparak yaz tatillerini değerlendiriyor. 1963 yılında Samsun Ondokuz Mayıs Lisesinde yeni- den öğretmenliğe başlıyor. “Öğretmenlik yaşamımda hiç normal atanmam olmadı, hep sürgün…” 12 Eylül 1980 darbesinde öğretmenlikten atılana kadar bu böyle devam ediyor. 12 Mart Darbesi’nden de payına düşe- ni fazlasıyla alıyor kuşkusuz. Her aydın gibi işkenceyi ve cezaevlerini tanıyor. Ama yaşadıklarını sineye çek- miyor. “İşkence Öyküleri, Hücrede Şenlik, The As- ker” adlı yapıtlarında bunları dile getiriyor. “Mahpus Xxxxxx Xxxxx” adlı yapıtının alt yapısı da Selimiye Cezaevi’nde tanıdığı Xxxxxx Xxxxx ile oluşur.
Kıyafet’in askerliği de oldukça hikayeli geçmiştir. Orada görevi bir ABD birliği ile Türk birliği arasında tercümanlıktır. Erlerimizin Amerikalıların tuvaletleri- ni temizlemesine karşı çıktığı için adeta cezalandırılır. Askeri Mahkemede; iki dost devletin arasını açarak komünizme hizmet etmek suçlaması ile uzun bir süre yargılanır.
Kıyafet’in ilkleri çoktur. Örneğin, 12 Mart Darbesi’nde en çok kitabı toplanan yazardır. Devlet Gü- venlik Mahkemeleri kurulduktan sonra ilk yargılanan roman olan “Bizim Lise” de yine onundur. Türkiye’de ilk eylemli lise boykotu, 1966 yılında kendisinin sürgü- nüne karşı yapılmıştır. Dünyada ilk kez “ilkokul ansik- lopedisi” toplatılma olayı, onun eşi Xxxxx xxxxxxx yaz-
dıkları “Çağdaş İlkokul Ansiklopedisi” için olmuştur. Yazar bugüne dek roman öykü, çeviri inceleme, ço-
cuk öyküsü dalında 45 yapıt vermiştir. İlk romanı olan
“Komünist İmam” 1969 yılında yayımlanır. Kendisi romanın içeriğinden çok adından dolayı epey çeker. Ayrıca içeriği de kuşkusuz bazı kesimleri çok rahatsız eder. Çünkü yurdumuzda ilk kez bir roman; “bizi geri bırakan din değil kapitalist düzendir” diyordu. Hollan- dacaya da çevrilen ve 53’cü baskısı yapılan bu yapıt epey ses getirmiştir.
“Baraj” adlı öyküsü Xxxxxxxxxx Xxx Öykü Yarışma- sında başarı ödülü alır, “İş” adıyla film yapılır. 1999 yılında “Diyarbekir’e Girmek” adlı öyküsü de Me- zoptamya Kültür Merkezi’nin birincilik ödülü ile de- ğerlendirilir. “Yürüyüş Okulu” adlı öyküsü de Kültür Bakanlığı film öykü yarışmasında birincilik ödülü alır ve “Ekmek” adı ile film yapılır.
Umut Direniyor
Yıllar geçer, doğal olarak ömür azalır ama Türkiye’nin sorunları inadına çoğalır. Kıyafet hep ezi- lenin emekçinin yanında olan kalemini bu kez başka bir alana, Tuzla tersanelerine çevirir. Haziran 2006 yılında yayınlanan “Umut Direniyor” adlı romanının hazırlık sürecini şöyle anlatıyor: “Kitap yayınlanmadan beş yıl önce idi. Kişiliğine ve kimliğine saygı duyduğum X.Xxxxxxx Çelik, bir gün beni uyardı: ‘Abi Tuzla yö- resinde bir gezsene. Oralar emeğin sömürüsü açısından tam bir felaket. İşçi sınıfının yazarı olduğunuzu biliyo- rum. Bunu ancak siz yazarsınız.’ dedi. Xxxxxxxxxxxxx, sahi ben yazmazsam xxx xxxxxxx?
Xxxxx Xxxxx öldükten sonra işçi sınıfının yazın alanında öksüz kaldığını düşünen Xxxxx Xxxxxxx, işçi sınıfının yazarlığına soyunmuşlardan sayıyor kendini. “Aylarca tersaneler ve orada çalışanların oturduğu ge- cekondular yöresinde dolaştım. Tersanelere girmek hiç de kolay olmadı. Limter-İş’li emekçi dostların yardı- mıyla bir biçimde girdim. Öff, neler gördüm neler. Rö- portaj için gitmiştim ama gördüklerimin bir röportaja sığmayacağını tez anladım. Böylece tersaneler benim için birer dershane oldular.
Özellikle son dönemlerde aydın ve yazarların işçi ve emekçilerin sorunlarına yaklaşımını nasıl buluyor- sunuz sorumuzu ise; “12 Mart ve 00 Xxxxx’den sonra edebiyatımız ezilenlerin, emekçilerin sorununa adeta sırtını döndü. Birey olma, birey psikolojisini tanıma adı altında bireyciliğin, bencilliğin övgüsü yapılıyor. Dahası özeleştiri, ya da büyük yazar olmak kalkanı ar- kasında devrimci gençliğe sövme yarışı başladı. Birey psikolojisi ama hangi birey? Altındağ gecekonduların- daki birey mi, Çankaya villalarındaki birey mi? Her gün 36 bin kişinin doktor raporuyla açlıktan öldüğü bir dünyada, sınıf gerçeğini hesap etmeden ortalama bir aşk öyküsü nasıl yazılabilir?”.
Ayrıca edebiyatın bir üstyapı kurumu olarak alt- yapıyı yoğun biçimde etkilediğini ve de tarihin her döneminde sermaye sınıfının onun büyülü gücünden yararlandığını ifade ediyor. “Bu sayede sermaye; ge- niş kitleleri uyutur, ya da çıkarı doğrultusunda yürütür. Altın yürekli güzel prensesler, peygamber rütbesinde kral Xxxxxxxxxxx, boşuna mı yaratılmıştır? Edebiyatta işçiye, emekçiye, köylüye yakın duran yazarlara ikin-
ci sınıf yazın insanı gözüyle bakılır olması da boşuna değildir. Büyük sermaye, yani büyük medya kendi ede- biyatını ve edebiyatçısını epeyce yetiştirmiştir. Zaten kötü bir sistem, yeterince kötü yetiştirmeden ayakta duramaz ki…”
Roman ve öykülerindeki “Tezli” sözcüğünü şöyle açıklıyor: “Tezli roman, bir diyeceği, konusu, amacı, söyleyeceği sözü olan yapıttır. Yani Post Modern hiçlik denen olayın tam tersidir. Biliyorsunuz post modernizm konuyu, amacı, özü reddeder. Gerçekte bu ince bir işçi sınıfı düşmanlığıdır. Ben tezli romanı önemsiyorum, çünkü emekçiden yanayım ve ezilenlere söyleyecek sözüm dahası namus borcum var Yazar insanlığın
önce somut sorunlarını tespit ve çözümüne yönelik işa- ret fişekleriyle donanımlı eserler vermelidir. ”
Xxxxx Xxxxxxx sözlerini; “Umut Direniyor”un arka kapağındaki seslenişi ile bitiriyor: “Umut o dağın ar- dında değil, avuçlarımızın içindedir. Umut göçebedir; her iklim ve toprakta yaşar. İnsanı dik tutan ise belke- miği değil, onuru ve umududur”.
Xxxxx Xxxxxxx sadece roman ve öyküleri ile de- ğil, pratikte de emekçilerin örgütlülük mücadelesinin içinde yer almış bir yazardır. Bir eğitimci olarak, TE- ÖDMF, TÖS, TÖB-DER, EĞİTİM-SEN, TYS, TBKP
gibi parti, sendika ve demokratik örgütlerin ya kurucu üyelerinden, ya da üyelerinden birisi olmuştur. Bizce daha önemli özelliği, kahramanı işçi, emekçi olmayan eseri yoktur.
Romanlar: Komünist İmam, Xxxx Xxxxxxxxx, Xxx Xxx, Xxxxx Xxxx, Yaşamak Yasak, Yatırım Çocuklar, Başlayan Kavga, Bismillah Sevda ve Xxxxxxizm, İnsan Yokuşu...
Öyküler: Baraj, Radar, Görüş Günü, Ölülerle Söyleşiler, İşkence Öyküleri, Xxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxxxxx,Yelkovan Otu, Diyarbekir’e Girmek, Diyarbekir’den Çıkmak…
Anı-İnceleme: Mahpus Xxxxxx Xxxx, Oy Pazarı, Bulgaristan’da Eğitim, Hücrede Şenlik, On İkiden Fıkra- lar, The Asker…
Çocuk Öykü ve Romanları: Bizim Fabrika, Cin Top, Küçük Kapıcı, Küçük Yarışçı, Bizim Fabrika, Çingene Ço- cuğu, Almanya Afacanları, Kurnaz Kurt, Sığırcık Kayası, Gül ve Güdek, Toz Kuyruk, Kuşkalenin Kuşları, Kanatsız Kuşlar, Uçan Tilki...
Çeviriler: Bitmeyen Kavga (Xxxx Xxxxxxxxx), Devrim Sancısı (Kamen Kalçev), Devrim Bitmeseydi (Kamen Kalçev), En Güçlü Xxx (Xxxxxx Xxxxxx), Xxxxxx Oyuncağı- mı Çaldı (Xxxxxx Xxxx)...
ADRES: Emirbayırı-Özen sok.14-YALOVA
Tel : (0 000) 000 00 00 xxxxxxxxxxxx@xxxxxxx.xxx
ÜZÜNTÜLERİMİZ
İstanbul 1 Nolu Şubemizde örgütlü Anadolu Isuzu’dan Xxxxx Xxxxxxx’xx çocuğu, Xxxxx Xxxxx’xx annesi vefat etti. G-U’dan Xxxxx Xxxxx’xx babası ve amcası, Xx- xxxxx Xxxx’xx babası, Xxxxxxxxxx Xxxxxxx’xxx kayınvalidesi, Xxxx Xxxxx’xx kayınbabası, Xxxxx Xxx’xx anneannesi vefat etti. Alkom’dan Xxxxx Çalışır iş kazası geçirdi. Xxxx Xxxxxxxxx, Xxxxx Xxxxxxxx ameli- yat oldu. Xxxx Xxxxxxx’xxx Xxxxx Xxxxxx’xxx babası vefat etti.
Bursa Şubemizde örgütxx Xxxx Xxxxx’xxx Xxx Xxxxxxxx’xx babası, Xxxxxx Xxxxxx’xx babası, Xxxx Xxx’xxx annesi vefat etti. Xxxxx Xx- xxxxxx, Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxx Xxxxx iş kazası geçirdi. Xxxxxxx’xxx Xxxxxx Xxxxxxxx’xx babası, Xxxxxx Xxxx’xx babası vefat etti.
Xxxxx Xxxxxxxxx
lü; Xxxxxxxx Boru’dan
örgüt- Os-
man Gençtürk’ün ve Xxxxx Xxxxxxxxxxxx’xxx babası vefat etti. Xxxxx’xxx Xxxx Xxxxxx’xx babası vefat etti. Çayırova Boru’dan Xx- xxx Xxxxx, Xxxxxx Xxxxxxxxx, Xxxx- xxx Xxxxxxxx, Xxx Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxxxx, Er- xxx Xxxxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxx Xxxxxxx, Xxxxx Akdeniz iş kazası geçirdi, Xxxxx Xxxxxx ameliyat oldu. Xxxxx Xxxx’xxx Xxxxx Xxxxx ve Yö- netim Kurulu üyesi Xxxxx Xxxxxx
iş kazası geçirdi. Sarkuysan’dan
Xxxxx Xxxxxxx, X. Xxxxx Xxxxx,
M. Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxx, Xxxxxx Xxxxxxxxx iş kazası geçirdi. Kürüm Demir’den baştemsilcimiz Xxxxxx Xxxxxx ameliyat oldu. Çayırova’dan Emre Çıkıkçı, Xxxxx Xxxxx iş ka- zası geçirdi, Xxxxxx Xxxxx ame- liyat oldu. Bosal’dan Xxxxxx Xxxx iş kazası, Phılıps’den Xxxxxx Xxxx, Xxxxxx Xxxxxxxxx ameliyat oldu. Xxxxxx’xxx Xxxxx Xxxxxxx’xx babası, Bosal’dan Xxxxx Xxx trafik kaza- sında vefat etti. Phılıps’den Xxxxxx Xxxxx’xx ağabeyi vefat etti.
Anadolu Şubemizde örgütlü; Koluman-Kögel’den Gülnar/Mersin orman yangınlarında üyemiz Zeki Çal’ın teyzesi yanarak hayatını kaybetti. Xxxxx’xxx Xxxxx ve Xxxxx Xxxxxxx’xx babaları vefat etti. Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx ve Xxxxx Xxxxxx ameliyat oldular. Xxxxx Xxxxxxxx Trafik kazası geçirdi. Çimsataş’tan Xxxx Xxxx iş kazası geçirdi. Xxxxx Xxxxx’xx annesi, Xxxxxx Xxxxx’xx annesi, Xxxxxx Xxxxx’xxx babası, Xxxxxxx Xxxxx’xx hanımı vefat etti.
Xxxxxxx Xxxxxxxxx örgütlü AD Xxxxxxx işyeri temsilcimiz Xxxxxx Xxx Xxxxxx’ın annesi vefat etti. Trak- ya Sanayi’nden Xxx Xxxx’xx annesi vefat etti.
İzmir
Şubemizde
örgütlü
Xxxxxx’xxx Xxxx Xxxxxxx’xxx Baba- sı, Xxxxxx Xxxxxxxx’xxx An- nesi, Xxxx Xxxxxx’xx Babası, Xxxxx Xxxxx ve Xxxxxx Xxxxx kardeşlerin Annesi, Xxx Xxxxx’xxx Babası ve- fat etti. Seri-İş’den Xxxxx Xxxxxx’xx Babası vefat etti. Polkima’dan Xxxxxxx Xxxxx- cı ameliyat oldu. Tariş’den Xxxxx Xxxxxx’xx Babası ve-
fat etti.
Kaybettiklerimize Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Ameliyat ve iş
kazası geçiren arkadaşlarımıza geçmiş olsun der acil şifalar dileriz.
Gebze Şube- mizde örgütlü; Areva işyerinden 1969 doğumlu,
2 çocuk babası
üyemiz XXXXXX XXXXX,
işyeri pikniğinde kalp krizi geçirip
vefat etti.
MUTLULUKLARIMIZ
Sendikamız Genel Yönetim Kurulu üyesi Genel Mali Daire Başkanı Xxxxxxxx Xxxxxx’xx kızı Xxxx; 5 Temmuz 2008 tarihinde evlendi. Esen’i Sendikamız yöneticileri ve çalışanları bu mutlu gününde yalnız bı- rakmadılar.
İstanbul 1 Nolu Şubemizde örgütlü Anadolu Isuzu’dan Xxxxx Xxxxxxx, Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxxxxxx Xxx- kan, Xxxxx Xxxxx, Xxxxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxx evlendi. Xxxxx Xxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxxx Xxxxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx- lı, Xxxx Xxxx, Xxxxxx Xxxxx, Xxxxxx Xxxxxxx, Xx- xxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxx Xxx, Xxxxxxx Xxxxx, Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxx, Xxxxxx Xx- xxxxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxx, Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx’xxx çocukları oldu. Alkom’dan Xxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxxx evlendi. G-U’dan Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxx, Xxxxxxx Xxxxx, Xxxxxxx Xxxx, Xxxxx- xxx Xxxxxx’xx çocukları dünyaya geldi. Xxxxx Xxxxxx, Xxxx Xxx Xxxxx, Xxxx Xxxxxx evlendi. Xxxx Xxxxxxx’xxx Xxxxxx Xxxxxx evlendi.
Bursa Şubemizde örgütxx Xxxx Xxxxx’xxx Xxxx Xx- xxxx, Xxxxx Xxxxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx, xx- xxxxx, Xxxxxx Xxxx’xxx oğlu Efe Aydın sünnet oldu, Xx- xxxxx Xxxxxx’xx ikiz çocukları, Xxxxx Xxx’xx oğlu, Xxxxxx Xxxx’xxx Xxxx isminde erkek, Xxxx Xxxxx’xx kızı Xxxxxxxx, Xxxxx Xxxxx’xx oğlu dünyaya geldi. Xxxxxx Xxxx, Meh- met Xxxxxxxxx’xxx oğulları sünnet oldu. Xxxxxxx’xxx Xxxxx Xxxxx evlendi, Xxxxx Xxxx’xx oğulları Xxxxxxx ve Xxx, Xxxxxxx Xxxxxx oğlu Xxxxx sünnet oldu. Bursa Sağ- lık Bakanlığı Ramadan Xxxxxxxxxxxx’xxx oğulları Xx- xxx ve Emir sünnet oldu. Xxxxxxx‘xxx Xxxxx Xxxxx’xx kızı, Xxxxx Xxxxx’xx kızı, Xxxxxx Xxx’xx kızı, Xxxxx Xxxxx’xxx xxxx, Xxxxx Xxxxxxxx’xx oğlu, Xxxxxx Xxxx’xx kızı, Xxxxx Xxxxxx’xx xxxx, Xxxxxx Xxxxxxxx’xx oğlu, Xxxxx Xxxxxx’xx oğlu, Xxxx Xxxxxx’xx oğlu dünyaya geldi. Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxx, İs- mail Baş, Xxxxx Xxxxxxx evlendi. Prysmıan’dan Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xx, Xxxxxxx Xxxx, Xxxxx Xxxxx Xxxxx Xxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxxxxx, Xx- xxxxx Xxxxx emekli oldu. Xxxxxxx’xxx Xxxxx Xxxxx emekli oldu.
Xxxxx Xxxxxxxxx örgütlü; Xxxxxxxx’xxx Xxxx- xxx Xxxxxxx evlendi, Xxxxxx Xxxxx’xxx Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxxx ve Xxxxx Xxxxxx’xx çocukları dünyaya geldi, Xxxx Xxxxx, Xxxxx Xx evlendi. Sarkuysan’dan Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxxxxx Xxxxxx evlendi. Çayırova’dan Xxxxxx Xxxx’xxx kızı dünyaya geldi. Xxxxx Xxxx, Xxx- xxx Xxxxx evlendi. Xxxxxxxxxxx Xxx’xxx çocuğu oldu.
Phılıps’den Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxx, Xxxxx Xxxxxxx, Xxxxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxxxx Sapaz’ın çocukları, temsilxxxxx Xxxxx Xxxxx’xx torunu dünyaya geldi.
Anadolu Şubemizde örgütlü; grevdeki Tega Mühendislik’ten; Xxxxx Xxxxxx evlendi. Xxxxx Xxxxxxx’xxx çocuğu dünyaya geldi. Xxx Xxxxxxx; Xxxxxx Xxxxxxxx’xxx oğlu, Xxxxxx Xxxxxxx’xxx kızı dünyaya gel- di. Xxxxxxx-Xxxxx’xxx Xxxxxx Xxxxxx Xxxxxx’in kızı Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxx’xx oğlu Xxxxx Xxxxx dünyaya gel- dik. Xxx Xxxxxx’xx oğlu Xxxxxx Xxxxx ve Xxxx Xxxxx’xxx oğlu Xxxxxxx xxxxxx oldu, Xxx Xxxxxxxxx evlendi. Xxxxx’xxx Xxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xx, Xxxxx Xxxxxxxx ve Xxxxx Xxxxxxxx’xxx kızı evlendiler. Xxxxxxxx Xxxxxxxxx’xxx oğlu sünnet oldu. Xxxxxxxx’xxx Xxxxx Xxxxxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxx Xx, Xxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxx Xxxxxx ve Xxx Xxxxxxx evlendi. Xxxxx Xxxxxxxx’xxx kızı, Xxxxxxxxxx Xxxxx’xx kızı, Xxxxxx Xxxxxxxx’xx kızı, Xx- xxxxxx Xxxxx’xx kızı, Xxxxxxxx Xxxx’xx, Xxxx Xxxxxx’xx oğlu, Xxxxx Xxxxx’xx oğlu, Xxxxxxxx Xxxxxxxxx’xx oğlu dünyaya geldi.
Xxxxxxx Xxxxxxxxx örgütlü AD Xxxxxxx’xxx Xxxx Xxxx xxxxxxx, Xxxxx Xxxxx xxxxxxxxxx. Xxxxxx Xxxxxx’nden Xxxx Xxx, Xxxxxx Xxxxx’xx çocukları sün- net oldu, Xxxxx Xxxxxx evlendi. Xxxxx Xxxxx’xxx Xxxxx Xxxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxx’xx çocukları dünyaya geldi. Xxxxx Xxxxx Evlendi. Xxxxxxx Xxxx’xxx çocuğu sünnet oldu.
İzmir Şubemizde örgütlü Totomak’dan Xxxxx Xxx, Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxxxxxx ev- lendi. Xxxxx Xxxxxx’xx kızı, Xxxxx Xxxxx’xx oğlu, İbra- him Açık’ın kızı, Xxxxx Xxxxx’xx erkek, Xxxxx Xxxxx’xx kızı, Xxxxxx Xxxxxx’xx kızı, Xxxx Xxxxxxxxxx’xxx erkek, Xxxxxx Xxxxx’xx erkek, Xxxxxx Xxxx’xx kızı dünyaya gel- di. Xxxxxx’xxx Xxxxxx Xxxxxx, Xxxxx Xxxxxxxxx, Xxxxx Xxxxxx’xx çocukları sünnet oldu. Xxxxx Xxxxxxxx, Aziz Doğru evlendi. Xxxx Xxxxx’xx kızı, Xxxxx Xxxxx’xx oğlu, Xxxxxxx Xxxx’xx kızı, dünyaya geldi. Lisi-FTB’den Tur- gut Çam, Xxxxx Xxxxxx-Xxxx Xxxxxxxxxx, Xxxxxx Xxx- xxx, Xxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxx evlendi. Xxxx Xxxxxx’xxx Temsilci Xxxxxxxxxx Xxxxxxx oğlunu evlendirdi, Xxxx- xxx Xxxxxx evlendi. Xxxx-Xx’xxx Xxxxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxx, Xxxxx Xxxxxx, Xxxxxx Xxxxxx çocukları ve Xxxxx Xxxxxxxx ikizleri dünyaya geldi. Xxxxxx Xxxxxxxx ve Xxxxx Xxxxxxx evlendi. Polkima’dan Ramazan İnce, Musa Soyuer, Mustafa Börekçi’nin çocukları sünnet oldu. Tariş’den Soner Tek evlendi.
Dünyaya yeni gelen minik kardeşlerimize hoş geldiniz diyor, sağlıklı bir yaşam temenni ediyoruz. Yeni evli çiftlere ömür boyu mutluluklar dileriz.
Hazırlayan: Şahin Karayılan
SOLDAN SAĞA:
1) Yenileştirmek, modernize etmek, çağdaşlaş- tırmak. 2) İnce dantel./Eşek anırması./Besinle- rin vücutta yanmasıyla oluşan ve idrarla dışarı atılan azotlu madde./Rusça’da evet. 3) Bir erkek adı./Tesbih başlığı. 4) Eski bir Galatasaray’lı fut- bolcu./Ters, zıt, karşıt. 5) Vücutta görülen gev- şeklik, ağırlık, tembellik./Müstahkem mevki. 6) Trabzon’un bir ilçesi./Anlam./Elle kolun, ayakla bacağın birleştiği bölüm. 7) Sebzeli bir yemek türü./Numaranın kısa yazılışı. 8) Bir nota./Bir bayan adı. 9) Ekin biçme ve ürün kaldırma işi./ Erzurum’un bir ilçesi. 10) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü./İki uçtan eşit uzaklıkta olan yer. 11) Acemce su./Vücudun biçim değiştirmesiyle oluşan geçici kollar ve ayaklar üzerinde sürünerek yer değişen tek hücre- li canlı./Talihin açılması. 12) Bilgiçlik taslayan./ Dokuma maddelerinin bükülmüş liflerinden yapı- lan bağ./Bir ajans adı. 13) Mürekkep balığının bir türü./Cilve.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1) Bir oyunda kişilerden birinin kendi kendine yaptığı konuşma./Araba koşumunda atların boyunlarına geçiri- len ağaç veya üstüne meşin geçirilmiş çember. 2) Oyul- muş yer./Dövmek işi, patak, kötek. 3) Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal./Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı./Bir renk. 4) Kansızlık./Amerikan pamuğu. 5) Nazım Hikmet’in soya- dı./Kenevirden yapılmış çok kalın ip./Canın yongası. 6) Nikel’in simgesi./Hayale dayanan, aslı olmayan, varsa- nılan, mevhum./Bir bağlaç. 7) Bir işe ayrılmış zaman./İç içe geçen veya birbiri üzerine gelen parçaları tutturmaya yarayan bir tür tahta veya metal çivi. 8) Topluluk, takım, grup, camia simgesi./Simgesi –İ- olan bir element./Eski dilde ayak. 9) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, mesa- fe./Taburunu kısa yazılışı./Rütbesiz asker. 10) Gökyüzü./ İşaret./El sıkışma. 11) Bir bilim veya sanat alanında üs- tün bilgisi ve yeteneği olan kimse./Bir ülkü uğruna feda edilen veya kendini feda eden kimse. 12) Eski dilde ateş./ Canavar düdüğü./Maden teknik aramanın kısa yazılıyı.
13) Bir erkek adı./Damızlık erkek koyun./Alev, yalaz.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
28 yıl geçti ama..
12 Eylül Darbecileri hala iktidardalar
1980 yılı içinde üç önemli tarihtir; 24 Ocak, 22 Tem- muz ve 12 Eylül.
“24 Ocak Kararları” adıyla tarihe geçen kararlar, 12 Ey- lül darbesinin kilometre taşı olmuştu. Kararlar, Türkiye’nin bağımlılığını arttıracak ekonomik politikaları öngörüyor- du. İhracata dayalı büyüme ve başta finansal piyasalar ol- mak üzere ekonominin birçok alanda serbestleştirilmesi gündeme getirildi. Özelleştirme, bu politikanın en önemli parçasıydı.
Bu kararların yerine getirilmesi için yapılması gereken, işçi sınıfının kazanımlarının elinden alınmasıydı. Mali- yetler düşürülecek, bunun için ücretler aşağıya çekilecek, sosyal haklar budanacak, işçilerin yıllar boyu mücadele ile elde ettikleri siyasi ve ekonomik ne kadar kazanım varsa hepsi ortadan kaldırılacaktı.
Kemal Türkler, 24 Ocak Kararları açıklandığında “bizi ortadan kaldırmadan bu kararları hayata geçiremezler” di- yordu. Kemal Türkler’in “biz” dediği DİSK’ti. DİSK’in ve Maden-İş’in Türkiye işçi sınıfı içindeki örgütlülüğüydü, işçilerin örgütlü gücünün getirdiği kazanımlardı.
22 Temmuz 1980’de Kemal Türkler’i katlettiler. 22 Temmuz, 12 Eylül darbesine giden yolun, o bildik, o in- sanlık dışı provokasyonlarının en büyüğü oldu. 12 Eylül darbecileri DİSK’ten önce Kemal Türkler’i ortadan kaldır- dılar.
Ve ardından 12 Eylül geldi.
12 Eylül darbesinin ağır bilançosu
Darbeciler hemen işe koyuldular.
Darbeyi izleyen birkaç gün içinde DİSK ve bağlı tüm sendikalar kapatıldı. Sendikaların taşınır taşınmaz bütün mallarına el kondu. Davalar açıldı. DİSK faaliyetlerine 13 yıl ara vermek zorunda bırakıldı.
Sürmekte olan grevler durduruldu. İşçiler zorla işbaşı yaptırıldı.
Sözleşmeler Yüksek Hakem Kurulu’nda, önceki söz- leşmelere göre ciddi gerilemelerle bağıtlandı.
Darbeyi izleyen 4 yıl boyunca ülkede bir tek grev ya- pılamadı.
Sendikalar, toplu sözleşme ve grev yasaları örgütlenme- yi neredeyse imkansız hale getirecek şekilde değiştirildi.
5 yıl içinde ülkedeki sendikalı işçi sayısı dörtte bire düştü.
8 yıl içinde işçilerin gelir dağılımından aldıkları pay
%30’lardan %14’lere geriledi.
Bu süre zarfında 650 bin kişi gözaltına alındı. Darbe sonrası kurulan sıkıyönetim mahkemelerinde 230 bin kişi yargılandı.
İdamla 52, işkenceyle 171 kişi katledildi.
Darbeciler…
Darbenin hemen ardından Milli Güvenlik Konseyi baş- kanı Kenan Evren; “bir garson bile benden fazla maaş alı- yor” diyerek kimler için darbe yapıldığını açıklıyordu.
12 Eylül öncesi bir süre MESS başkanlığı yapmış, dar- be döneminde Hazine Müsteşarı olan Turgut Özal, 24 Ocak kararlarının hayata geçmesinde darbe sonrası en önemli isim oldu.
12 Eylül’de Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyo- nu TİSK’in başkanı olan Halit Narin’nin “şimdiye kadar biz ağladık onlar güldü, şimdi gülme sırası bizde” sözü sermayenin darbenin arkasında olduğunu açıkça gösteri- yordu.
Ve tabi ki ABD! İstihbarat örgütü CIA, darbeyi merke- zine “bizim çocuklar başardı” diye not geçiyordu.
12 Eylül darbesi işçi sınıfına karşı yapıldı. Darbe emek- çilere vuruldu. 12 Eylül darbesi, diğer tüm darbelerde oldu- ğu gibi ABD’siz, sermayesiz, cuntasız olmadı. Sermayenin çıkarına, işçi sınıfının kazanımlarına yapıldı.
28 yıl sonra
Aradan yirmi sekiz yıl geçti. Bugün hala ülkeyi yöne- tenler, siyasi ve ekonomik planda 12 Eylül çizgisini sürdü- rüyorlar.
İşçi ve emekçilerin o günden bu güne elinde kalan ne varsa hepsini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Sağlık ve emeklilik hakkı gasp ediliyor. Sendikalaş- maya müdahaleler sürüyor. İşsizlik çığ gibi büyüyor. Hak arama mücadelesi veren, bayramlarını kutlamak isteyen işçilere 12 Eylül dönemini aratmayacak şiddette saldırılar gerçekleştiriliyor.
12 Eylül’de bile el uzatılmaya cesaret edilemeyen kı- dem tazminatlarımızın ortadan kaldırılması gündemde. Bölgesel asgari ücrete ilişkin düzenlemeler hazırlanıyor.
2821 ve 2822 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Grev Lokavt Kanunu, 12 Eylül sonrası değiştirilmiş haliyle yürürlülükte kalmaya devam ediyor. Siyasi iktidar, serma- yenin çıkarına, sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden biri olan bu iki yasanın özüne hiç dokunmadan varlığını sürdürmesini sağlıyor.
Bugün işçilere ve emekçilere yönelen saldırılar açıkçası 12 Eylül’ü aratmıyor.
Tüm bunlar, söz konusu işçiler, onların kazanımları ol- duğunda AKP hükümetinin, 12 Eylül hükümetlerinin ihti- raslı bir mirasçısı olduğunu gösteriyor.
SON İSTEK
Bitki olacaksam Çayır çimen olayım Aman baldıran değil
Yol altında kalacaksam
Gelin arabaları geçsin üstümden Çelik paletler değil
Üstümde çocuklar koşuşsun Ne kaçan ne kovalayan Askerler değil
Kerpiç yapacaksanız beni Okullarda kullanın Cezaevlerinde değil
Soluğum tükenmez de kalırsa Islık öttürsünler
Aman ha düdük değil
Kalem yapın beni kalem Şiirler yazan sevi üstüne Ölüm kararı değil
Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında Sakın ola ki
Silahlarla değil
Aziz NESİN
13 Eylül’de İzmir’de miting var...
Türkiye’de gerçekleştirilen darbelerin işçi sınıfına yöneldiğini söyledik. Özellikle 12 Ey- lül darbesi, sınıf içinde güçlü bir örgütlülüğü sağlayan DİSK’i hedef aldı.
Sendikamız ve Konfederasyonumuz, yıllar- dır bu gerçekleri kamuoyuna anlatmak, 12 Ey- lül darbesinde sorumluluğu olan tüm güçlerin adalet önüne çıkartılması için mücadele etmek- ten vaz geçmedi.
Bu mücadele devam edecek.
12 Eylül darbesinin 28.yılında Konfederas- yonumuz DİSK’in çağrısı ile İzmir’de düzen- lenecek miting de bu mücadelenin bir parçası olacak.