Parsel Örnek Maddeleri

Parsel. İmar ya da kadastro parsellerini oluşturmak ve bunlara isim vermek için kullanılır. Eğer mevcut bir ada içine parsel çiziliyorsa parsel numaraları otomatik olarak verilecektir. Aksi halde parsel numarası otomatik olarak verilemeyecek ve kullanıcı parsel numarasını kendisi belirleyecektir. Oluşturulan parseller PARSEL tabakasına atılacaktır. İşlem Nasıl Yapılır? • Map/Yeni/Parsel işlemine girilir. • Mevcuttaki adanın içine parsel çizilir. • Çıkan dialoga en son parsel numarasından bir sonraki numara gelecektir. Ya da buraya kullanıcı tarafından yeni bir parsel numarası girilmelidir. • Tamam butonu ile işlem sonlandırılır. • Eğer ada içine parsel çizilmiyorsa aşağıdaki gibi bir uyarı alınacaktır. Bu durumda parsel numarasını kullanıcı vermek zorundadır.

Related to Parsel

  • Bilgi/doküman temini Sözleşme Makamı sözleşmenin yürütülmesiyle ilgili olabilecek her türlü bilgi ve/veya dokümanı derhal Yükleniciye temin edecektir. Bu dokümanlar sözleşmenin sonunda Sözleşme Makamı’na iade edilecektir.

  • Bildirimler 10.1. Sözleşme’nin feshine ilişkin bildirimler, Tarafların Sözleşme’de belirtilen iletişim bilgileri kullanılarak telefonla, e-postayla veya yazılı olarak yapılabilir. 10.2. Enerjisa, Sözleşme kapsamındaki diğer bildirimleri; Sözleşme’nin 11.3. maddesi saklı kalmak kaydıyla ve mevzuatta aksi yönde düzenleme olmayan hâllerde, e-arşiv faturasına ya da SMS / e-posta ile linki gönderilen fatura üzerine yazarak ve / veya bu maddede belirtilen bildirim kanallarından birini kullanarak Müşteri tarafından daha önce verilmiş iletişim bilgilerinden birine yapabilir. Müşteri, SMS, MMS, ses kaydı, e-posta, posta ve kalıcı veri saklayıcısı niteliğinde olan benzeri bildirim kanallarıyla kendisine bildirilen ve bu kanallar üzerinden vereceği onayların kendi iradesini yansıttığını, bu tür bildirim kanalları vasıtasıyla elde edilen SMS, MMS, ses kaydı, e-posta, posta vb. kayıtların delil niteliğinde olduğunu kabul eder. Müşteri, iletişim bilgilerini güncel tutmasından sorumludur. Enerjisa, güncellenmeyen Müşteri iletişim bilgisi / bilgileri üzerinden yapılacak bildirimler nedeniyle herhangi bir sorumluluk kabul etmeyecek olup, bu şekilde yapılacak bildirim geçerli bir bildirimin tüm özelliklerini taşır/sonuçlarını doğurur. 10.3. Müşteri’nin kullanım yerine veya Sözleşme’de belirtilen diğer bir iletişim bilgisi üzerinden gönderilen bildirim ve/veya fatura, Müşteri’ye ulaştırılmıs sayılır.

  • SONUÇ Çalışmamızın konusunu oluşturan TBK m. 582/2 hükmü, asıl borçlunun yanılması veya ehliyetsizliği sebebiyle geçersiz olan yahut zamanaşımına uğramış bir asıl borç için şahsi teminat gösterilmesi durumunu ele alan bir düzenlemedir. Bu hüküm ilk bakışta, kefalet sözleşmesine hakim olan temel ilkelerden fer’ilik ilkesine istisna getiren ve yanılma veya ehliyetsizlik sebebiyle geçersiz olan asıl borcu teminat altına alan bir kefalet sözleşmesinin geçersiz olacağını bildiği halde bu borca şahsi teminat gösteren bir kimsenin “garanti veren” olarak değerlendirilmesi gerektiğini düzenleyen bir hüküm gibi görünmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanununda, TBK m. 582/2 hükmünün karşılığı olan m. 485/3 hükmü, esas itibariyle kefalet sözleşmesine ilişkin olmayıp garanti sözleşmesine ilişkin bir düzenleme getirmekteydi. eBK m. 485/3 hükmü uyarınca, asıl borçlunun yanılma yahut ehliyetsizliğini bilerek şahsi teminat veren kimsenin, geçersizlik sebebine rağmen ifada bulunması, sözleşmeyi “muteber” hale getirmekteydi. Bu bakımdan eBK m. 485/3 hükmüyle amaçlananın, yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle geçersiz olan bir asıl borcun yerine getirileceğine ilişkin garanti sözleşmesi yapan kimseye özel bir korunma imkanı tanımak ve onu kefalet sözleşmesi bakımından geçerli olan ehliyet ve şekil kurallarının kapsamına dahil etmek olduğu söylenebilmekteydi. Böylece, kefile benzer bir konumda olduğu düşüncesi ile hareket eden kimseye, bu kanaati ile uyumlu bir koruma sağlanmaktaydı. Buna karşılık, TBK m. 582/2 hükmünü, garanti sözleşmeleri için kefalete ilişkin geçerlilik koşullarının uygulanmasını sağlayan bir hüküm olarak değerlendirmek, gerçek kişiler tarafından verilecek her türlü şahsi teminatın kefalet sözleşmesinin geçerlilik koşullarına tabi olacağı düzenlemesini getiren TBK m. 603 hükmü karşısında anlamlı ve isabetli bir değerlendirme olmamaktadır. Zira bu hükümle, daha evvel Yargıtay kararları yoluyla desteklenen kefalete ilişkin koruyucu hükümlerin uygulama alanının genişletilmesi fikri, yasal bir dayanak kazanmıştır101. Bu bakımdan TBK m. 582/2 hükmü değerlendirilirken ehliyetsizlik ve yanılma noktalarında bağımsız olarak şahsi teminat sorumluluğu üstlenen kişi bakımından sorumluluğun bağımsız yönünün asıl borcun geçersizliğinin ileri sürülmesiyle ortaya çıkacağının, asıl borçlunun geçersizliği ileri sürmediği durumda ise teminat gösteren kişinin kefil sıfatıyla sorumlu olacağının ve böylece halefiyet imkanından da yararlanacağının kabulü isabetli olacaktır. Bu bakımdan TBK m. 582/2, eBK m. 485/3’ten ayrılarak asıl borçtaki yanılma veya ehliyetsizlik durumunda kefalet sözleşmesinin “muteber” olup olmadığından bahsetmemiş, bu halde de kefalet sözleşmesine ilişkin kuralların uygulanacağını hüküm altına 101 ÇINAR, 2020, s. 423. almıştır. Ayrıca eBK m. 485/3 hükmünden farklı biçimde, TBK m. 582/2 hükmü zamanaşımı hususunu da hükmün kapsamına dahil etmiştir. Burada önem arz eden husus, TBK m. 582/2 hükmünün getiriliş amacının esasen bazı yönlerden garanti, bazı yönlerden ise kefalet sözleşmesi biçiminde ortaya çıkan karma tipli sözleşmelerin temelinde şahsi teminat veren kişinin “kefil olma niyetinin” olduğunun unutulmaması ve bu sebeple bu sözleşmelerin kefalet sözleşmesine ilişkin hükümler çerçevesinde ele alınması gerektiğidir. Böylelikle TBK m. 582/2 hükmü ile kefilin veya garanti verenin bağımsız şahsi teminat sorumluluğunun da sınırları TBK m. 603 hükmü aşılmadan çizilmiş olacaktır. Fikrimizce, öğretideki genel eğilimin ve Yargıtay’ın görüşünün aksine, TBK m. 603 hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde TBK m. 582/2 hükmünün, geçerli olmayan bir asıl borcun ifa edilmesini tekeffül ederek kefaletten daha ağır bir sorumluluk üstlenen kişiler bakımından önemli bir koruma getirmediği açıkça görülmektedir. Bu anlamda TBK m. 582/2 hükmünün, kişisel teminat veren kimsenin, asıl borcun geçerli olarak varlığını sürdürdüğü dönemde kefil sıfatıyla sorumlu olacağı; buna karşılık asıl borcun geçersiz hale geldiği dönemde ise garanti veren olarak halefiyet imkanından yararlanması mümkün olmayan bir kişisel teminat borçlusu olarak değerlendirilebileceği genel bir duruma işaret ettiğinin kabul edilmesi isabetli olacaktır. TBK m. 582/2 hükmü uygulanırken, şahsi teminat veren kişinin teminat sorumluluğunu üstlendiği esnada, asıl borç ile ilgili geçersizlik sebebinin farkında olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Zaten baştan itibaren tipik bir kefalet sözleşmesi olarak yapılmış olan bir kefalet sözleşmesinde, bu sözleşmenin dayandığı asıl borç ilişkisinde borçlunun yanılma ya da ehliyetsizliğinin sonradan öğrenilmesi, sözleşmenin garanti sözleşmesine dönüşmesine sebep olmayacaktır; zira bu halde fer’ilik ilkesi gereğince kefilin sorumluluğu da ortadan kalkar. Teminat veren, asıl borçlunun yanılmasını veya ehliyetsizliğini bilmeden yahut bilmesine rağmen iptal hakkının kullanılması bozucu koşuluna veya yasal temsilcinin onay vermesi geciktirici koşuluna bağlı olarak kefil olmuşsa, bu halde TBK m. 582/2 hükmünün uygulama alanı bulması söz konusu değildir. Zira bu takdirde gerçek bir kefalet sözleşmesi akdedilmiş olacak ve iptal hakkının kullanılması yahut yasal temsilcinin onay vermemesi üzerine fer’ilik ilkesi gereğince zaten kefilin sorumlu tutulması mümkün olmayacaktır.

  • Teklif edilen özellikler İstekli tarafından doldurulacaktır ve teklif edilen ürünlerin detaylı özelliklerini içerecektir(“uygun” veya “evet” gibi kelimeler yeterli değildir).

  • Tanımlar 4.1. Bu Sözleşmenin uygulanmasında; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği ile Mal Alımları Denetim Muayene ve Kabul İşlemlerine Dair Yönetmelik ve ihale dokümanında yer alan tanımlar geçerlidir.

  • Taraflara İlişkin Bilgiler 2.1. İdarenin

  • Genel Müşteri, IBM'in bir basın veya pazarlama iletişiminde Müşteriyi Bulut Hizmetlerinin bir abonesi olarak genel erişime açık bir şekilde referans verebileceğini kabul eder. Müşteri, Bulut Hizmetlerini tek başına veya diğer ürünlerle veya hizmetlerle birlikte, aşağıda belirtilen yüksek riskli faaliyetlerden herhangi birini desteklemek amacıyla kullanamaz: Nükleer tesisler, toplu taşıma sistemleri, hava trafik kontrol sistemleri, otomotiv kontrol sistemleri, silah sistemleri, hava aracı navigasyonu veya iletişimi veya Bulut Hizmeti hatasının ölüm veya ciddi bir bedensel yaralanma tehdidi doğurabileceği diğer herhangi bir etkinliğin tasarlanması, inşası, denetimi veya bakımı.

  • Taraflara ilişkin bilgiler 2.1. İdarenin

  • Genel yükümlülükler Yüklenici, yürürlükteki mevzuata ve karşılıklı akdedilen sözleşmeye uygun olarak işi yürütecektir. Yüklenici, faaliyetleri veya mevcut düzenlemelere aykırı davranışları ve faaliyetleri nedeniyle doğabilecek taleplerin ve müeyyidelerin tek sorumlusu olmayı peşinen kabul eder.

  • Teminata İlişkin Hükümler 12.1. Kesin Teminatın Türü ve Miktarı: Kesin teminat sözleşme bedelinin % 6’sı oranında olup, bu işe ilişkin kesin teminat miktarı ............................. (. ) dır. Tarihi: ..../..../......... Numarası: ..................... Tanzim eden banka: ....................................... Süresi (vadesi): ..../..../....... Kesin teminat mektubunun süreli olması esastır. Ancak, sözleşmenin yabancı istekli ile yapılması ve ödemenin akreditif yoluyla yapılması durumunda; kesin teminat mektubunun süresi, hizmetin teslim süresine, varsa garanti süresinin de eklenmesi sureti ile bulunacak süre kadar olacaktır. Süre uzatımı halinde, kesin teminat mektubunun (ve varsa ek kesin teminatın) süresi, uzatılan süre kadar yenilenir.