SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI Örnek Maddeleri

SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Rüzgar türbinleri, rüzgardaki kinetik enerjiyi önce mekanik enerjiye, daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerdir. Rüzgar türbinleri hem karada hem de denizde yer alabilmektedir. Bir rüzgar türbini genel olarak kule, jeneratör, hız dönüştürücüleri (dişli kutusu), elektrik-elektronik elemanlar ve pervaneden oluşur. Rüzgârın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrilir. Pervane milinin devir hareketi hızlandırılarak gövdedeki jeneratöre aktarılır. Jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi aküler vasıtasıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırılır.
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Bu kılavuz, rafinerilerin inşaat, işletme ve kapatma faaliyetleri ile ilgili çevresel etkilere odaklanmaktadır. Dünya çapında petrol endüstrisi, ABD Pennsylvania’da 1861’de açılan sondaj kuyusundan çıkarılan petrolden gazyağı elde edilmesiyle başlamıştır. Türkiye’de ilk petrol rafinerisi olan Batman Rafinerisi 1955 yılında devreye alınmıştır. Türkiye'nin ilk rafinerisi (Boğaziçi Tasfiyehanesi) 1930 yılında kurulmuş, 1934 yılında kapanmıştır. Günümüzde işletme halinde olan İzmit, İzmir, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde yılda 28 milyon ton ham petrol işleme kapasitesi bulunmaktadır. Petrol rafinerileri çeşitli ünitelerden oluşan birer komplekstir; rafinasyon, karmaşık bir hidrokarbonlar karışımından diğer bazı karmaşık hidrokarbonlar karışımları elde etme işlemidir. Proseslerde alevlenebilen gazlar ve sıvı ürünler elde edilirken yüksek sıcaklıklar ve yüksek basınçlar uygulanır; gerekli tüm teçhizatın sıcaklığa, basınca, korozyona, gerilime dayanıklılıkları uzmanların denetiminde kontrol altında tutulur. (Prof. Dr. Xxxxxx Xxxxxxxx, Ham Petrolden Petrokimyasallara El Kitabı) Rafineriler; ham petrolün LPG, nafta, benzin, kerosen, motorin, baz yağ, ısıtma yağı, fuel oil, bitüm, asfalt, kükürt, parafin gibi çeşitli petrol bazlı ürünlere dönüştürüldüğü tesislerdir. Üretim sürecinde; petro-kimya endüstrisinde kullanılan propan/propilen karışımları, saf nafta ve aromatik yağlar gibi yan ürünler de elde edilir. Rafineriler, çok sayıda kimyasal üretim birimlerinden oluşan büyük komplekslerdir. Rafineri kompleksi içinde veya yakınındaki alanda, gelen ham petrolün ve nihai ürünlerin depolandığı çok sayıda tankın yerleştirildiği depolama tesisleri yer alır. Bir rafineri kompleksi içindeki ana birimler; tuz giderim ünitesi, ham petrolü türevlerine ayıran atmosferik ve vakum distilasyon üniteleri, hidrojen kullanarak nafta içindeki kükürdü gideren hidrojenleme ünitesi, naftayı daha yüksek oktanlı ürünlere dönüştüren katalitik reformer, mazot gibi damıtılmış sıvılardaki kükürdü gideren hidrojenleme, daha hafif ve değerli ürünlere dönüştüren akışkan katalitik kırma ünitesi (AKK) ve hidro-kraking ünitesi, LPG ve keroseni oksidize eden meroks ünitesi, kostik yıkama ünitesi, koklaştırma ünitesi, benzin verimi ve oktan artırmayı sağlayan alkilasyon ünitesi, viskositeyi azaltan vis-kırma ünitesi gibi üretim birimlerinden oluşmaktadır. Bunların yanı sıra; soğutma kuleleri, buhar kazanları, kontrol vanaları, elektrik trafosu gibi altyapı sistemleri bulunur. Rafineri bünyesindeki...
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Pil ve/veya akü üretim tesislerinin çalışma esasları ve koşulları, uygulamaları, düzenleme ve denetlenmesi, ilgili yönetmeliklerle düzenlenmekte olup, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sorumluluğunda olan projelerdir. Pil ve Akümülatör ürünlerinin etiketlenmesi ve işaretlenmesi, üretilmesinde zararlı madde miktarının azaltılması, kullanıldıktan sonra atıklarının evsel ve diğer atıklardan ayrı olarak toplanması, taşınması, bertarafı ile ithalat, transit geçiş ve ihracatına ilişkin yasak, sınırlama ve yükümlülüklerin, alınacak önlemlerin, yapılacak denetimlerin ve tabi olunacak sorumlulukların düzenlenmesi, 31.08.2004 tarih ve 25569 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı denetim ve sorumluluğundadır. Pil ve akümülatörlerin üretiminden başlayarak nihai bertarafına kadar; Çevresel açıdan belirli kriter, temel koşul ve özelliklere sahip pil ve akümülatörlerin üretiminin sağlanması, insan sağlığına ve çevreye zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak alıcı ortama verilmesinin önlenmesi, etiketleme ve işaretlemesi ile pil ve akümülatör ürünlerinin kalite kontrolü, ithalatının kontrolü ve içerdiği zararlı madde miktarının kontrolünün sağlanması, ithalat, ihracat ve transit geçişlerine ilişkin esasların belirlenmesi, gerekli teknik ve idari standartların sağlanması, zararlı madde içeren pil ve akümülatörlerin üretilmesinin, ihracatının, ithalatının ve satışının önlenmesi, atık pil ve akümülatörlerin geri kazanım veya nihai bertarafı için toplama sisteminin kurulmasına ve yönetim planının oluşturulmasına, yönelik prensip, politika ve programların belirlenmesine yönelik hukuki ve teknik esasları 31.08.2004 tarih ve 25569 sayılı Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Atık Pil Ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenmektedir.
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Ülkelerin kalkınmasında ve insanlığın refahında oldukça önemli bir rolü olan madencilik, en eski endüstrilerden biri olarak ülkemizde de pek çok sektörün ihtiyacı olan hammaddeleri sağlamaktadır. Yer kabuğunda bulunan cevher oluşumları üç boyutlu olarak belirlendikten sonra maden işletmeciliği için ekonomik olmaları halinde üretime geçilir. Madencilik; cevher veya minerallerin yer kabuğundan ekonomik, verimli ve güvenli şekilde çıkartılarak (üretilerek) insanlığın hizmetine sunma işlemidir. Genel olarak iki xxx xxxxx üretim yöntemi vardır. Bunlardan biri maden yataklarının mostra verdiği (yüzeyde izlenebildiği) ve/veya yüzeye yakın olduğu durumlarda uygulanan xxxx xxxx maden işletme yöntemi, diğeri ise açık ocakla üretilemeyecek kadar derinde olan madenlerin üretildiği yeraltı maden işletme yöntemidir. Yeraltı madenciliğinde kömür üretimi, metalik maden üretimi, çözelti madenciliği, yerinde kömür gazlaştırma yapılması ve metan drenajı yoluyla kömür ocaklarından metan gazı üretilmesi mümkündür. Çevre açısından yeraltı işletmesi daha az olumsuz etkiye sahiptir. En temel olumsuz çevre etkisinin tasman (yeryüzü çöküntüsü) olduğu söylenebilir. Yeraltı işletmesinin yerleşim yeri altında bulunması halinde tasman bina hasarlarına, patlatma kaynaklı titreşim ise kişilerin rahatsız olmasına ve/veya bina hasarlarına neden olabilmektedir. Xxxx xxxx madenciliği, isminden de anlaşılacağı gibi, hiçbir biçimde yeraltı şartlarına inmeden ve tamamen yeryüzünden yapılan bir işlem olup ülkemizde ve dünyada daha yaygın olarak kullanılan yöntemdir. Bunun başlıca nedenlerini; yüksek mekanizasyon olanakları, yüksek verimlilik, düşük kaza oranları, kısa hazırlık zamanı, yüksek cevher kazanım oranı, yüksek emek verimliliği, uygun çalışma koşulları gibi faktörleri sayarak belirtmek mümkündür. Bu avantajlarının yanında, yüksek sermaye (yatırım) gerekliliği, derin cevher oluşumlarında uygulanamaması, iklim şartlarının olumsuz etkileri ve olumsuz çevresel etkileri nedeniyle de dezavantajlıdır. Her türlü xxxx xxxx madenciliğinde habitatın ve biyo çeşitliliğin yeraltı madenciliğine göre daha fazla etkilendiği söylenebilir. Açık işletme madencilik mekanik metodları başlıca 3 sınıfa ayrılmaktadır. Bunlar: kömür xxxx xxxx maden işletmeciliği, metal xxxx xxxx maden işletmeciliği, agrega ve doğal taş maden işletmeciliğidir. Bütün maden üretim yöntemleri için izlenen aşamalar Şekil 1’de sunulmuştur. Şekil 1 Madenciliğin Temel Aşamaları
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Elektrik enerjisi iletimi, uzakta bulunan enerji kaynaklarının yerleşim alanlarında bulunan tüketicilere bağlanmasını sağlamaktadır. Enerji iletimi, yer altı hatlarından veya havai hatlardan gerçekleştirilebilmektedir ancak kurulum maliyetlerinin düşük olması ve bakımlarının kolay olması sebebiyle çoğunlukla havai iletim hatları kullanılmaktadır. Yer altı hatları uygulaması genellikle şehirlerde gerçekleştirilmektedir.1 Enerji iletim ağı “şebeke” olarak adlandırılmaktadır. Şebeke üzerinde yer alan noktalar arasında çoklu yedeğe sahip hatlar bulunmaktadır bu sebeple herhangi bir güç santralinden herhangi bir yük merkezine birden çok iletim rotası bulunmaktadır. Elektriğin şebekedeki rotası her zaman iletim maliyetine ve enerji fiyatına bağlıdır. Enerji santralleri, iletim için transformatörler tarafından yüksek gerilim haline getirilen 3 fazlı alternatif akım (AC) üretmektedir. Bu nedenle tüm enerji santrallerinden çıkan enerji, her biri üretilen enerjinin üç fazından biri olan üç ayrı hattan gelmektedir. Üç ayrı hattan oluşan her grup devre olarak adlandırılmaktadır. Yüksek gerilim şebekeleri 35 kV ile 154 kV arasındaki gerilimi kullanan şebekelerdir. Elektrik enerjisinin üretildiği santrallerden başlayan ve büyük şehirler ile bölgelerin başlangıcı arasında kullanılan şebekelerdir. Yüksek gerilimde dağıtım yapılmaz. Yüksek gerilimler iletime en uygun gerilimlerdir. Çok uzak mesafelere enerji iletiminde alçak gerilimlerde güç kaybı çok olurken yüksek gerilimlerde güç kaybı az olduğu için yüksek gerilimler çoğunlukla iletim şebekelerinde kullanılır. Türkiye’de kullanılan yüksek gerilim değerleri 66 ve 154 kV’tur. Çok yüksek gerilim şebekeleri 154 kV’un üstündeki gerilimi kullanan şebekelerdir. Türkiye’de çok yüksek gerilim olarak 380 kV kullanılmaktadır. Havai iletim hatları yalıtılmamış olduğundan, yerden ve havadan güvenli erişim sağlanması amacıyla minimum aralıkların korunması gerekmektedir. Her iletim hattına erişim için iletim hattının çalıştığı alanın altında veya üstünde güvenli erişim yolları bulunmaktadır. Enerji iletim hatlarının kamulaştırmasında tüm hat boyunca kamulaştırmama yapılmamaktadır ancak arazi sahipleriyle iletim hattı yapılarına erişim için arazi kullanımını kısıtlayabileceğine dair sözleşmeler bulunmaktadır. Havai iletim hatları yalıtılmamış iletken olan çıplak metalden yapılmaktadır. Kullanılan iletken malzeme neredeyse her zaman demet haline getirilmiş ve demet halinde çelikle güçlendirilmiş alüminyum alaşımıdır. İletken çapı çoğun...
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Ulaştırma projeleri dört farklı kategoride sınıflandırılabilir: karayolları, demiryolları, havalimanları ve limanlar. Bu kılavuz, karayollarının inşaat ve işletme faaliyetler ile ilgili çevresel etkilere odaklanmıştır. Karayolu projeleri, tasarım kriterleri Karayolları Genel Müdürlüğü (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı) tarafından belirlenen altyapı projeleridir. Son 15 yılda Türkiye'de gerçekleşen büyük yatırımlar sayesinde birçok büyük karayolu projesi tamamlanmışken birkaçı da yakın gelecek için planlanmaktadır. V.1.(Alt) sektörün tanımı Yolların sınıflandırmaları, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri ile belirlenir. Ek I ve Ek II projeleri ile ilgili tanımlar aşağıda verilmiştir.
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Bu kılavuz, termik santrallerin inşaat, işletme ve işletme sonrası kapatma faaliyetleri ile ilgili çevresel etkilere odaklanmaktadır. Termik santraller fosil yakıtlar ve biyokütle yakarak elektrik enerjisi ve ısı üreten sistemlerdir. Yakıtın kazanda yakılması sonucunda elde edilen yüksek ısı suyun yüksek sıcağa çıkmasını sağlar ve sudan elden edilen yüksek basınç ve sıcaklıktaki buhar türbinde mekanik enerjiye dönüşür. Jeneratörler mekanik enerjinin elektrik enerjisine dönüşmesini sağlar. Sistemde kullanılan su çeşitli yöntemlerle saflaştırılmış sudur. Üretilen enerjinin küçük bir kısmı santralin enerji ihtiyacını karşılamada ve yakıt sistemlerinin çalıştırılmasında kullanılır. Bir termik santrali oluşturan temel birimler; • büyük yakma kazanları • buhar türbini ve jeneratör • su hazırlama sistemi • yoğuşturma (kondenser) sistemi • soğutma sistemi • fan sistemleri • baca gazı temizleme sistemi • yakıt depolama ve kullanma alanları • yakıt sevkiyat sistemleri • atıksu arıtma tesisi • trafo ve şalt sahaları Termik enerji santrali tipleri, kullanılan yakıt türüne ve yakma prosesine göre farklılık göstermektedir. Termik santral projeleri kullandıkları yakıtın sevkiyatına göre iskele ve liman gibi ek tesislerin yapımını da içerebilmektedir. Kömür yakıtlı santraller, kömür madenleriyle birlikte entegre projeler olarak geliştirilebilmektedir. Çevresel etkiler özellikle yakıt türüne göre değişmektedir. Örneğin kömür yakıtlı bir santralde temel ünitelere ek olarak baca gazı desülfirizasyon sistemi, azot giderme sistemi ve kül depolama alanı, vb. bulunmalıdır.
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlas’ına göre Türkiye, yıllık toplam 2737 saatlik güneşlenme süresi ile yüksek bir potansiyele sahip bulunmaktadır. Türkiye'de bulunan 1644 Güneş Enerjisi Santrallerinin toplam kurulu gücü 1.362,60 MW'dır. Bu kılavuz, güneş santrallerinin inşaat ve işletme faaliyetleri ile ilgili çevresel etkilere odaklanmaktadır. Güneş santralleri temiz ve yenilenebilir enerji projeleridir. Fosil yakıt kullanımı yerine güneç enerjisinin kullanımı xxxx xxxx salımlarının azaltılmasına katkıda bulunmaktadır. Güneş enerjisinin verimli kullanımındaki tek kısıt gece enerji üretimi olmayışı ve yerküre üzerine düşen güneş ışınlarının yer, günün zamanı, yılın dönemi ve hava şartlarına bağlı olmasıdır. Güneş enerjisi teknolojileri temelde iki ana grupta ele alınmaktadır: Yarı iletken fotovoltaik güç sistemleri (güneş pilleri ya da PV olarak anılmakta) kullanarak güneş ışığını doğrudan elektriğe çeviren teknolojiler ve güneş enerjisinden önce ısı elde ederek elektrik üretimi yapan “konsantre/yoğunlaştırılmış güneş ısıl güç/termik güç sistemleri”. Güneş pilleri veya fotovoltaik araçlardan oluşan santraller “güneş paneli” olarak bilinirler. Güneş enerjisi santralleri düşük bakım ihtiyacına sahiptir ve kurulumu kolaydır. Güneş panelleri güneş ışınlarını elektrik enerjisine çevirmek için güneş ışığından gelen enerji parçacıklarını kullanarak silikon piller içindeki elektronları harekete geçirir. Yoğunlaştırılmış güneş enerjili güç̧ sistemleri ise, güneşten gelen enerjiyi çeşitli ayna düzenekleri kullanarak yüksek sıcaklıkta ısı enerjisine dönüştürürler. Yenilenebilir kaynaklara dayalı 1.000 kW kapasiteye kadar olan santrallerde elektrik üretimi lisans alma zorunluluğundan muaf bulunmaktadır. 2017 yılı ortasında toplamda 791 MWe toplam kurulu güç sağlayan 516 adet güneş santrali aktif olarak çalışmaktadır. Bu santrallerin 12’si lisanslı, 504’ü lisanstan muaftır. VI.ÇED YÖNETMELİĞİ KAPSAMINDAKİ YERİ ÇED Yönetmeliği kapsamındaki projeler Ek - 1 ve Ek - 2 listeleri altında yer alan faaliyetlerdir. Aşağıdaki projelere ÇED Raporu hazırlanması zorunludur: a) Ek-1 listesinde yer alan projelere, b) ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi Ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, E...
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Atık yakma tesisleri (AYT), çok geniş bir aralıktaki atık çeşitlerinin yüksek sıcaklıkta işlem gördüğü tesislerdir. Atık yakmanın amacı, atıkların hacmini ve kirletici özeliklerini azaltırken, yakma işlemi sırasında ortaya çıkan zararlı maddelerin konsantre edilmesi, uzaklaştırılması veya bertaraf edilmesidir. Atık yakma işlemi (özellikle karışık evsel atıklar) genel olarak elektrik ve buhar üretimi ile enerji geri kazanımı sağlanacak şekilde gerçekleştirilir. Atık yakma tesisleri, tasarım kriterleri Atıkların Yakılmasına İlişkin Yönetmelik (AYİY) kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen atık bertaraf tesisi projeleridir. Tesise kabul edilecek atık türüne göre işletme koşulları, teknik altyapı (fırın, enerji geri kazanımı, baca gazı arıtma sistemi) ve teknik tasarım esasları değişmektedir. Bu kılavuz, atık yakma tesislerinin inşaat, işletme ve işletme sonrası dönemdeki çevresel etkilerine odaklanmıştır.
SEKTÖRDEKİ PROJELERİN TANIMLANMASI. Atıksu arıtma tesisleri (AAT), temel yaşam kaynağı olan suyun evsel veya endüstriyel amaçlarla kullanıldıktan sonra ıslah edildiği tesislerdir. Arıtma ihtiyacı, arıtılmış atıksuların verildiği alıcı ortamın kullanım maksatlarına göre belirlenir. Arıtma tesisinde yer alan prosesler sonucu farklı özellikte arıtma çamuru oluşmaktadır. Arıtma çamurlarının da ilgili arıtma tesisi içinde veya tesis dışına taşınarak lisanslı tesislerde işlenmesi, arıtılması ve bertaraf edilmesi gerekmektedir. Atıksu arıtma tesisleri, tasarım kriterleri öncelikle Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen projelerdir. Tesise kabul edilecek atıksu türüne göre (evsel, endüstriyel vb.) işletme koşulları, prosesler ve teknik tasarım esasları değişmektedir. Bu kılavuz, atıksu arıtma tesislerinin inşaat, işletme ve işletme sonrası dönemdeki çevresel etkilerine odaklanmıştır. Ayrıca derin deniz deşarjı ile ilgili bilgiler yine bu kılavuz kapsamında sunulmuştur. V.1.(Alt) sektörün tanımı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde (Resmi Gazete Tarihi: 31.12.2004; Sayı: 25687); A tıksu: Evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer kullanımlar sonucunda kirlenmiş veya özellikleri kısmen veya tamamen değişmiş sular ile maden ocakları ve cevher hazırlama tesislerinden kaynaklanan sular ve yapılaşmış kaplamalı ve kaplamasız şehir bölgelerinden cadde, otopark ve benzeri alanlardan yağışların yüzey veya yüzeyaltı akışa dönüşmesi sonucunda gelen suları,