ÖZET Örnek Maddeleri

ÖZET. Beyan yükümlülüğünün ihlali halinde sözleşmeden caydığı halde sigortacının sigorta tazminatını ödemekle yükümlü olup olmadığı konusu önemli bir meseledir. Caymanın ex-tunc niteliğinden dolayı, aslında sigortacının tazminat ödemekle yükümlü olmaması gerekir. Oysa Alman, İsviçre ve Türk hukuklarındaki düzenlemeler nedensellik bağını dikkate almakta ve beyan yükümlülüğünün ihlalinin rizikonun ortaya çıkmasına neden olan bir hususla ilgili olmaması halinde sigorta tazminatının ödenmesini öngörmektedir.
ÖZET. Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de değişiklik yapılarak sözleşme bedellerinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamamasına ilişkin düzenlemenin usul ve esasları ile bu düzenlemenin istisnalarına ilişkin açıklamalarda bulunulmuştur. Tebliğde daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedellerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden ne şekilde belirleneceği açıklamalar da yer almıştır. Tebliğ göre; sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde yer alan bedeller Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesi kapsamında Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenirken mutabakata varılamazsa; akdedilen sözleşmelerde döviz veya dövize endeksli olarak belirlenen bedeller, söz konusu bedellerin 2/1/2018 tarihinde belirlenen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru kullanılarak hesaplanan Türk parası cinsinden karşılığının 2/1/2018 tarihinden bedellerin yeniden belirlendiği tarihe kadar Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak artırılması suretiyle belirlenecektir. 13.09.2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Karı ile 32 sayılı Kararda değişiklik yapılmış, yapılan değişiklikle;
ÖZET. Devlet Malzeme Ofisi (DMO), kamu kurumlarının belirli ihtiyaçlarını satınalma görevini üstlenmiş bir Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT)’dür. Bu çalışmanın amacı DMO’nun lojistik açıdan mevzuattaki yükümlülükleri ile lojistik faaliyetlerini in- celemek ve DMO’ya alternatif seçenekler sunmaktır. Bu çalışmanın özgün yönü Türkiye’de 60 yıldır merkezi satınalma kuruluşu olarak görev yapan DMO’nun lojistik yükümlülüklerinin, hâlihazırdaki lojistik faaliyetlerinin durumunun ve ge- liştirme önerilerinin ilk defa sunulmuş olmasıdır. Öneriler depolama, taşımacılık ve tesis yeri seçimi alt konularında sunulmuştur. DMO için en olası senaryolar (1) Mevcut depolardan maliyet etkin olmayanların kapatılarak sezonluk depoların kiralanması, (2) DMO araçlarıyla yapılan nakliyenin azaltılması ve (3) Kapatıla- cak/kiralanacak depolar için yer tespiti olarak sıralanabilir.
ÖZET. Göç olgusu, toplumsal değişimin göstergelerinden biridir. Bir ülkenin sanayileşme ve kentleşme oranı modernleşme süreci ile belirginleşmektedir. Endüstrinin gelişmesine paralel olarak ortaya çıkan kentleşme olgusu ekonomik ve sosyal yapıdaki değişimlerde ifadesini bulur. Endüstriyel gelişme sonucu kentlerde ortaya çıkan işgücü ihtiyacı, köyden kente göçün başlıca nedenini oluşturur. Köyden kente göç, sanayileşmenin bir gereği olduğu kadar modernleşme sürecinin bir simgesi olarak da değerlendirilmektedir. Kente göç eden aile üyeleri, bildikleri çevre ve ilişkilerden kopar, sosyal rollerini kaybederler. Ait olma, yeterlilik ve denetim duygularından uzaklaşırlar. Bütün bu olumsuzluklar, uyum sorunlarını da beraberinde getirir. Kente uyum sürecinde yaşanan tüm olumsuzluklar öncelikle ve özellikle çocukların gelişimlerini ve buna bağlı olarak sosyal uyumlarını etkiler. Bu nedenle, göç eden ailelerin çocuklarının sosyal uyumlarının kente entegrasyonlarında önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Bu araştırma, göç eden ailelerin ilköğretim çağındaki çocuklarının sosyal uyum becerilerinin incelenmesi amacıyla planlanmıştır. Çocukların sosyal uyum sorunlarının ortaya konularak, çözümleri üzerinde durulması, onların sağlıklı kişilik özellikleri geliştirmesi yönünden büyük önem taşımaktadır. Araştırmanın evrenini, Bursa ili merkez ilçelerindeki 1.-3.-5. sınıf öğrencilerinin öğretmenleri ve anne babaları oluşturmaktadır. Örneklemi ise, tabakalı örneklem seçim tekniğine göre Bursa ili ve merkez ilçelerde en fazla göç alan bölgelerde bulunan ilköğretim okullarına devam eden 1.-3.-5. sınıf çocuklarının öğretmenleri ve anne babaları oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu ve “Sosyal Uyum ve Beceri Ölçeği” kullanılmıştır. Sonuç olarak, çocukların sosyal uyum ve becerilerine ilişkin bilgileri incelendiğinde; anne babalar ile öğretmenlerin çocukların sosyal uyum ve becerilerine ilişkin algıları arsında anlamlı bir farklılığın olmadığı ortaya koyulmuştur. * G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü * G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü * G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü‌ * G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü Göç eden ve etmeyen ailelerin çocuklarının sosyal uyum ve becerilerini öğretmen ve anne babaların algıları arasında faktör 1 ve faktör 2 düzeyinde istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmu...
ÖZET. Özet sadece teknik bilgi verme amacına hizmet eder, başka herhangi bir amaç için, özellikle ne istenen koruma alanının belirlenmesinde ne de 54’üncü maddenin, 3’üncü fıkrasını uygulamak amacına hizmet etmez.
ÖZET. Bilindiği gibi, eser sözleşmelerinde en önemli meselelerden birisi “ayıp” hususudur. Çalışmamızda öncelikle, eser sözleşmelerinde yüklenicinin ağır kusuru kavramı ince- lenecektir. İkinci olarak, ayıba ilişkin zamanaşımı süreleri yüklenicinin ağır kusurlu olması haline göre değerlendirilecektir. Sonuç olarak esas mesele ise ağır kusur kavra- mının tanımlanması ve genel hükümlere göre tazminatın özellikle ağır kusur halinde uygulanacak zamanaşımı süreleridir.
ÖZET. 1.1. Yönetici Bilgilendirme Formu (Ek-7) 1.2. Projenin yeri 1.3. Projenin havzadaki diğer tesislerle ilişkisini gösterir şematik plan
ÖZET. 1980 tarihli Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) kapsamında tarafların sözleşmeden doğan sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle bir kusursuz sorumluluktur. Antlaşmanın 74. maddesinin 1. cümlesinde “Taraflardan birinin sözleşmeyi ihlali halinde ödenecek tazminat, mahrum kalınan kâr dahil olmak üzere, ihlalden dolayı diğer tarafın uğradığı zararın toplamına eşittir.” denmektedir. Bu noktada, antlaşmanın tazminat sorumluluğu bakımından tam tazmin ilkesini benimsediği görülmektedir. Kusursuz sorumluluk ilkesi ile tam tazmin ilkesinin benimsenmesi dolayısıyla sözleşmeyi ihlal eden tarafın, ağır bir sorumluluk altına sokulması nedeniyle antlaşma, tazminat sorumluluğunu sınırlandırma ihtiyacı duymuştur. İşte antlaşmanın 74. maddesinin 2. cümlesi bu ihtiyacı karşılamaya yöneliktir. Buna göre sözleşmenin ihlal edilmesi halinde, sözleşmeyi ihlal eden tarafın ödemekle yükümlü olduğu tazminat miktarı, sözleşmeyi ihlal eden tarafın sözleşmenin kurulması sırasında sözleşme ihlâlinin muhtemel sonucu olarak öngördüğü veya o tarihte bildiği veya bilmesi gerektiği veriler ışığında öngörmesi gerektiği zararı aşamaz.
ÖZET. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da “Kapıdan Satışlar” başlığı ile düzenlenen hükümler (m. 8-9), 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı TKHK’da, “İş yeri dışında kurulan sözleşmeler” başlığı ile değiştirilmiş, yapılan değişiklik ve yenilikler 47. maddede yerini almıştır. Bu yenilik ve değişiklikler genel olarak, sözleşmenin adı, geri alma hakkının süresi, sürenin belirlenmesi, geri alma hakkının kullanılması, kullanılamayacağı durumlar, bilgilendirme yükümlülüğüne ilişkin olarak aşamalı bilgilendirme ve İş Yeri Dışında Kurulan Sözleşmeler Yönetmeliği’nin uygulanmayacağı sözleşmelere ilişkin değişikliklerdir. Yeni düzenlemenin, tüketicinin korunması amacına eskiye kıyasla daha çok hizmet ettiği görülmektedir. Bu çalışmada, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un iş yeri dışında kurulan sözleşmelere ilişkin olarak yapmış olduğu yenilik ve değişiklikler eski düzenlemeyle karşılaştırılarak incelenmiştir.
ÖZET. ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDE KAÇAK EKLEMELER SORUNU İLHAN TEMEL