Şeker Fabrikaları toplu sözleşmelerinde mutlu son
Şeker Fabrikaları toplu sözleşmelerinde mutlu son
Kamudaki 25 şeker fab- rikasında çalışan 10 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi anlaşmayla so- nuçlandı. İmzalanan toplu iş sözleşmesine göre, şe- ker işçisinin maaşlarına birinci yıl yüzde 6+5, ikin- ci yıl da yüzde 3+3 artış yapılacak. > 2’de
Şeker Fabrikalarının arazileri ‘ranta’ açılıyor
Tarımsal üretimi sanayi ile buluşturan şeker fabrikaları ile ilgili 'şok' bir gelişme ortaya çıktı. Bölge ekonomilerinin can damarı olan şeker fabrikalarının içi boşaltılıyor. Kamuoyundan sessiz sedasız yürütülen çalışma ile fabrikalarda üretim zayıfla- tılırken, değerli araziler ise in- şaat rantına açılıyor. > 17’de
ŞTÜRKİYEE ŞEKERKSANAYİEİ İŞÇİLERRİ SENDİK-ASI IŞ
Yıl: 5
Sayı: 15 Haziran Temmuz Ağustos
2015
Ücretsizdir
GAZETESİ
Her zamankinden daha fazla teyakkuza ve ‘Bir olma’ya ihtiyacımız var
Xxx Xxx
Türkiye’nin şeker ihtiyacının belli olmasına rağmen verim, üretim ve tüketim verilerini çar- pıtarak ithalata gereksinimimiz olduğunu savunan ve bu yönde karar alan Şeker Kurumu’nun ül- kenin şeker üretim ve arzında yeterliliği planlama ve düzenlemelerden yoksun, pancar üreticileri ve şeker çalışanlarının sağlıklı bir piyasada ça- lışmalarına ortam hazırlama aciziyetinde olmasını bir kez daha hayret ve üzüntüyle karşılıyoruz.
GENEL BAŞKAN
BAŞYAZI
Bugün Kurum Başkanının “mevcut şeker stoğu ihtiyacı karşılar ithalata gerek yok” açık- laması, tüm bu talihsiz yaklaşımlara dur deme mücadelemizi ve Kurumun asıl misyon ve viz- yonunu hatırlatma gereksinimimizi birkez daha haklı çıkarmaktadır. Kaldı ki, milyonlarca insa-
D
eğerli Üyelerimiz,
Bugün, 7 Haziran seçimleri sonrası şekillene- meyen iç siyasal ortam ve coğrafyamızın verdiği zorlu imtihanla karşı karşıya kalan ülkemiz; ulus- lararası sistemin, siyasi, ekonomik ve askeri ba- kımdan yeniden şekillenmesine yol açacak bir sürece tanıklık etmektedir.
Taşların yerinden oynadığı, ülkesel güç den- gelerinin değiştiği, tarihin akışının hızlandığı bu süreçte, bir taraftan ABD ve NATO diğer taraftan ise içeride potansiyel terör odağı olan mihrakların baskısı altında olan Türkiye, meşru müdafaa hakkını koruma politikasını yürütmektedir. Kaldı ki, Türkiye NATO üyesi olan bir devlettir ve karşılaştığımız mefhum her saldırı, uluslar arası manada bizzat NATO’nun kendisine yapılmış kabul edilmektedir. Fakat, Türkiye’nin uluslararası büyük bir hedef olması, yaşadığımız her süreçte içeriden ve dışarıdan tehdit edebilecek unsurları her daim harekete geçmeyi bekler bir pozisyonda bırakmaktadır.
Yapılan durum analizi tarihler boyunca aynı rotaya işaret etmekle birlikte, bugün gelinen noktada, Ortadoğu’da bütün büyük güçlerin dahil olduğu bir savaş ortamının varlığı sınırla- rımızı tehdit eder bir hal almıştır. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölgeyi yeniden şekillendirmek adına kurduğu IŞİD terör örgütü ve PKK tehdidi hem Türk dış politikasının hem de iç politikasının son dönemde karşılaştığı en büyük sorunların başında gelmektedir. ABD’nin günlerce “şuan bir tehlike arz etmiyor” dediği IŞİD terör örgütü karşısında bugün tüm bölgenin konuşlandırılmak istenmesi ya da Türkiye açı- sından binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep olan IŞİD’in terör kardeşi PKK’nın yeni xxxxx xxxxx aktörlerince Türkiye’ye partner olarak sunulmaya çalışılması bu alanı kontrol eden ül- kelerin menfaatleri ile ilişkilendirilmelidir.
Nitekim bin yıldır, aynı topraklar üzerinde ya- şayan ve aynı kaderi paylaşan milletimizi ay- rımcılığa sürükleyen, bugün ise maşa olarak kullanılan PKK tarafından son otuz yılda, Türki- ye'de yaşanan ayrılıkçı hareketin ve etnik terörün, milletin bütünlüğüne karşı bir saldırı olduğu gerçeğinden hareketle, öncelikle insanlarda “biz” kimliğiyle ilgili kuşku yaratarak ülkemiz insan- larının bin yılda kazandığı derin bağlarını zede- leyecek etkiler bırakması hedeflenmiştir.
PKK terör örgütü siyasal hareketlerini millet kimliği yerine, sahip olduğumuz tarihsel ve kül- xxxxx büyük mirası ayrıştırma mantığı temelinde bölme amaçlı sürdürmeye devam etmektedir. Fakat, PKK'nın bütün kanlı tarihine rağmen, mil- letimiz üzerinde oluşturduğu etnik ayrıştırma hedefi, çatışma ve etnik kopmaya varan bir so- nuca bugüne kadar ulaşamamıştır.Türkiye denge yönetiminde stratejik hamleler yaparak bir yan- dan ülkemizde ve bulunduğumuz coğrafyada barış ortamını yaratma çabası sarf ederken diğer yandan da kendi çıkarlarını sonuna kadar mu- hafaza etmeye çalışmaktadır. Tüm dünya ise İslam ülkelerindeki huzursuzlukla beslenme an- layışını, bu coğrafyada huzuru içine sindiremeyen
ülkeler işbirliğinde, İslam ülkelerine örnek teşkil eden Türkiye üzerinden sürdürmektedir.
Türkiye’nin farklı illerinde karşılaşılan sokak eylemlerinin, güvenlik güçlerine yönelik saldırı- ların, yol kesme ve adam kaçırma eylemlerinin devam etmesi artık bir karar zamanının geldiği gerçeğini ortaya koymuştur. PKK ve onun siyasi uzantısının Türkiye’de yaşanan bazı hadiseleri bir dayatma, baskı aracı olarak kullanılmasına müsaade edilmemelidir. Çözüm sürecinin devam etmesi için bir yandan siyaseten bölge halkının haklarını savunan, diğer taraftan da silahların gölgesinde dayattığı baskı unsuruyla terörü des- tekleyen zihniyetin mutlaka terör örgütlerinden soyutlanarak silahların bırakılması için her türlü girişimde bulunması gereklidir. Kobani hadise- sinde olduğunu gibi vatandaşları sokaklara dök- memeli, ülke insanımızın ölümüne sebep olacak her türlü şiddet ve terör yanlısı tutumdan mutlak suretle vazgeçilmelidir. Yapılması gereken, birlik ve kardeşlik temelinde etkili ve ortak bir karar mekanizmasıyla iç ve dış tehditlere karşı kararlı ve kalıcı bir mücadelenin sergilenmesi olmalıdır. Amaç, sözde değil; özde icraatlarla desteklenen barış ve demokrasi çağrıları bera- berinde çözüm sürecine katkı vermek olmalıdır.
Unutmamalıyız ki ülke olarak, her zamankinden daha fazla teyakkuza ve bir olmaya ihtiyacımız olduğu kuşkusuzdur..
Değerli Arkadaşlarım,
Siyasi ve uluslararası gündemin her ne kadar gerisinde yer alsa da, emek alanımızı kısacası sektörümüzü ilgilendiren önemli gündem ko- nularının da kamuoyunda sıklıkla yer aldığını görmekteyiz. Ülkemizde pancar şekeri açığı id- dialarının bazı lobiler tarafından ithalatın önünün açılması için spekülatif amaçlı ortaya atılması üzerine Şeker Kurumu tarafından ithalat talep- lerine olumlu yanıt verilmesi, sektör temsilcilerine değil de lobilere kulak verildiğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Halbuki Şeker-İş Sendikası olarak, Mayıs ayının henüz başında yaptığımız basın ve kamuoyu bilgilendirme açıklamamızda, ülkemizde mevcut şeker stokunun gerek tüketicinin gerekse ihra- catçıların ihtiyacını karşılamaya yeter düzeyde olduğu ve bu sebeple şeker ithalatına ihtiyaç olmadığının altını çizmiştik. Şeker çalışanları olarak, ülkemizin yararı için şeker ithalatından derhal vazgeçilmesini, NBŞ temelli çarpık şeker politikalarının terk edilerek pancar şekeri üreti- minin arttırılması, entegre üretim süreci ile katma değer üretme potansiyeli son derece yüksek olan pancar tarımında AR-GE teşvikleri ile sürdürülebilirliğin esas alınması, sektör so- runlarının bütün tarafların görüşlerini alarak ko- lektif akıl ile belirlenmesi konularında uyarılarda bulunmuştuk.
Kaldı ki bugün de, Türkiye Şeker Fabrikaları X.X. tarafından şekere yapılan yüzde 7.2 zam ile satışların düşmesinin akabinde de iç piyasada 100-150 bin ton şeker stoğunun var olduğu gözler önüne serilmiştir..
nımızı etkileyen bu mesnetsiz, öngörüsüz büro- kratik kararın hangi çevrelerin güdümünde ve- rildiğinin siyaseten mutlaka sorgulanması ge- rekmektedir.
Ne yazıktır ki, üreticinin güvendiği ve gelirinin sigortası olarak gördüğü şekerpancarı tarımıyla ülkemiz için stratejik konumu bulunan şeker sa- nayi, Türkiye gerçeği ile örtüşmeyen ve bir kısım çevrelerin siyasi iradeyi yanlış yönlendiren politikalarıyla adeta yok sayılmaktadır. Şekerde kota uygulamasının başladığı günden bugüne ülke nüfusunda meydana gelen yüzde 14 civa- rında artan beraberinde şeker talebi; pancar şekeri üretiminde yüzde 6 oranındaki düşüş, NBŞ’lerde yüzde 53 ve YYT ithalatında yüzde 104 oranındaki artış ile karşılanmaktadır. Veriler ışığında, piyasada pancar şekeri ile mısır şurubu arasındaki rekabet ortamı yaratılmak istendiği açıktır. Bu süreç, Türkiye’nin şeker sanayinde dışa bağımlılığının artması, çok uluslu şirketler ve Türk ortakları ile yurt içi piyasalarda etkinlik- lerini artırma yönünde ilerlemektedir. Türkiye’de sektörel anlamda bu süreç yaşanırken, sorunları birebir yaşayan üretici, azalan kota miktarı ile üretime devam etmekte, bu nedenle önemli oranda gelir kaybına uğramaktadır. Üreticiler ürünlerinden elde ettikleri hasılat ile hayatlarını zorlukla idame ettirmekte, bankalardan kredi almak suretiyle borçlanmaktadırlar.
Bu bir anlamda şeker pancarının yarattığı ta- rımsal üretim kültürünün bitirilmeye yüz tutması demektir.
Halbuki, şekerde uygulamaya konulacak yeni politika araçlarının hazırlıklarını tamamlama aşa- masında olan Avrupa Birliği ile ülkemizin, tarımsal ürünler arasında sanayisi ve üretim teknikleri açısından rekabet edebileceği tek ürün şeker pancarı ve pancar şekeridir. Dolayısı ile AB ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de sektörün geleceğinin garanti altına alınması ve sürdürü- lebilir bir pancar tarımı politikasının sağlanması açısından ilgili her kesimin gerekli tedbirleri alması ve uygulaması noktasında göstereceği duyarlılık ve kararlılık, sektörün ve Türkiye eko- nomisinin geleceği açısından önem arz etmek- tedir.
Unutulmamalıdır ki, Türkiye sahip olduğu po- tansiyel ile pancar ve şeker üretimini, çiftçi ge- lirlerini, ekonomiye yarattığı katma değeri en az yüzde 75 oranında artırabilir güce sahiptir.
Kabulümüz, Türkiye’nin pancar şekeri üretim, kapasite ve talep üçlüsünün verimli bir yapı içerisinde ele alarak beyaz şekeri sadece yerli bir sanayi ürünü olarak değil, dünya ve bulun- duğumuz coğrafyanın şekillendirdiği koşullar altında küresel bir ürün olarak değerlendirilme- sidir.
Sektörde yapısal sorunlarımızın aşılarak, ül- kemiz insanının pancar şekeriyle gücüne güç katan aydınlık yarınlara ulaşması ümidiyle, en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
ŞEKER FABRİKALARI toplu
K
sözleşmelerinde mutlu son
amudaki 25 şeker fabrikasında çalışan 10 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi anlaşmayla sonuçlandı. İmzalanan toplu iş sözleşmesine göre, şeker işçisinin maaşlarına birinci yıl yüzde 6+5, ikinci yıl da yüzde 3+3 artış yapı- lacak.
Kamu Koordinasyon Kurulu ile Hükümet arasında yürütülen müzakereler sonucunda, kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanmasının ardından, Türkiye Şeker Fabri- kalarında da anlaşma sağlandı. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. ile Şeker-İş Sendikası arasında yürütülen müzakereler sonucunda, kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde anlaşmaya varılarak, çerçeve protokolü imzalandı.
Kamudaki 25 şeker fabrikasında 10 bin işçiyi kapsayan Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Pro- tokolü, 01.02.2015 ile 31.01.2017 dönemini kapsıyor. Türkşeker A.Ş. Genel Müdürlük bi- nasında gerçekleştirilen törenle şeker işçilerine ücretlerde iyileştirmeler yapıldıktan sonra birinci yıl ilk altı ayda yüzde 6, ikinci altı ayda yüzde 5 oranında zam yapılacak. İkinci altı ay zammının enflasyonun altında kalması halinde aradaki fark, ikinci yıl birinci altı aydaki ücret zammı ile ödenecek.
PROTOKOL İMZALANDI
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. ile Şeker-İş Sendikası ara- sında yürütülen müzakereler sonucunda, kamu kesimi toplu iş sözleş- melerinde an-
laşmaya varılarak, çer- çeve protokolü
imzalandı.
İkinci yıl ise birinci altı ay yüzde 3, ikinci altı ay yüzde 3 ücret zammı verilen protokolde, ikinci yıl artışların enflasyonun altında kalması halinde enflasyon farklarının ödenmesi karar- laştırıldı.
Protokolde ayrıca yılda bir kez Eylül ayında brüt 500 TL olmak üzere (gelir vergisi telafisi) denge ödeneği verilmesi karara bağlandı. Giyim yardımı olarak birinci yıl 150 TL verilirken, bu rakamın ikinci yıl ücret zamları oranında artırılacağı kaydedildi.
Adapazarı - Amasya ve Kayseri Şeker Fabrikaları’nda
TİS sevinci
Şeker-İş Sendikası; Adapazarı, Amasya ve Kayseri Şeker Fabri- kalarını kapsayan Toplu İş Söz- leşmelerini mutlu sonla noktalan- dırdı. Müzakereler sonunda Toplu İş Sözleşme Metinleri imzalandı. İmza törenleri Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx, Şeker-İş Sendikası Genel Sekreteri Xxxxx Xxxxxx’, Şeker-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Xxxxx Xxx, Şeker- İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Xxxxx Xxxxx Xxxxx, Şeker-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Xxxxx
Xxxxxx, Şeker-İş Sendikası Şube Başkanları ve fabrikaların üst düzey yönetimlerinin katılımı ile gerçekleştirildi.
Buna göre Adapazarı Şeker Fab- rikasıyla yapılan 3. Dönem Toplu Sözleşme 01.03.2015-28.02.2017,
Amasya Şeker Fabrikası ile yapılan
26. Dönem Toplu İş Sözleşmesi 01.03.2015-28.02.2017 ile Kayseri Şeker Fabrikası ile yapılan 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesi 01.02.2015-31.01.2017 tarihlerini kapsıyor.
Xxxxx-Xx ‘Xxxxxxxxxx Xxxxx’xx Xxxxxxx Xxxxxxxxx’ne taşıdı
Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçi- leri Sendikası, Ak- saray Balküpü Şe- ker Fabrikası’nda 2012 yılından bu yana yürüttüğü sendikal örgütlen- me ve toplu iş sözleşmesini en- gelleme davasını Anayasa Mahke- mesi’ne taşıdı.
6356 sayılı Kanun ile birlikte gıda işkoluna geçen Şeker-İş Sendikası, sektörde örgütlü gücünü arttırabilmek ve sendikal haklardan yoksun bir şekilde çalışmak durumunda bı- rakılan gıda işçilerine koruyucu bir şemsiye oluşturabilmek için örgütlenme çalışmalarına devam ediyor. Daha önce sendikal örgüt- lenme ile tanışmamış işyerleri esas alınarak yapılan bu mücadelede hukuki süreçler önemli bir yer tutuyor.
Hatırlanacağı üzere Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası’nın 2012 yılında, Aksaray-Balküpü Şeker Fabrikası’nda sen- dikaya üye oldukları gerekçesiyle işten çı- karılan 47 işçi adına başlatmış olduğu hukuk mücadelesi Aksaray İş Mahkemesi’nin işçiler lehine sendikal tazminat ödenmesi yönünde kararıyla noktalanmış, Yargıtay 22. Dairesi de işçilerin sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılmalarını haksız fiil bularak İş Mahkemesi’nin kararını onamıştı. Ayrıca iş- çinin sendikal faaliyetlerini tehdit ve baskıyla engelleme suçundan adı geçen fabrikada bir çok üst düzey yöneticiye 1 yıl 3 ay ile 1
yıl 6 ay arasında hapis cezası verilmişti. Dava emsal teşkil edecek
Konuya ilişkin açıklama yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx, Türkiye’de kamu ve özel olmak üzere şeker fabrikalarının tamamında örgütlü bulunan sendikalarının şeker üretim tesisleri arasında sendikal ör- gütlenmenin olmadığı tek yer olan Aksaray Balküpü Şeker Fabrikası’nda 2012 yılından bu yana örgütlenme çalışması yaptıklarını söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilen yetki tespitiyle işverenin sendikal örgütlenmeyi ve toplu iş sözleşmesi imzalanmasını engellemek adına açtığı da- vanın üç yıldan beri sürdüğünün altını çizen Gök, davanın uzaması sebebiyle Şeker-İş Sendikası’nın işverenle yapacağı toplu söz- leşme müzakerelerinin bir türlü yapılamadığını ifade etti. Gök, “İşverenin her türlü gecikti- rici/engelleyici tutumu sergilemekten ka- çınmadığı bu yargılama süreci nedeniyle Şeker-İş Sendikası, konuyu son olarak Ana- yasa Mahkemesine bireysel başvuruyla taşıdı. Umarız ki Anayasa Mahkemesi, bu
konuda vereceği kararla işçilerin örgütlenme ve toplu sözleşme sürecinin önündeki en- gelleri ortadan kaldırır” diye konuştu.
Şeker-İş Sendikası Hukuk Müşaviri Xxxxxx Xxxxxx Xxxxxxxx tarafından kaleme alınan sendika başvuru dilekçesinde “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11’inci maddesiyle korunan anayasal bir hak olarak örgütlenme hakkının salt varlığı ve tanınması yeterli ol- mayıp, aynı zamanda etkin bir şekilde kul- lanılabilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, örgütlenme hakkına dair dava süreçlerinde makul sürede yargılama ilkesine uyum son derece önemlidir. Onlarca işçinin temel hak- larını doğrudan etkileyecek bir dava sürecinin sürüncemede bırakılması sonuçları itibariyle adil yargılanma ilkesinin ihlali anlamına ge- lecektir. Bugüne kadar verdiği kararlar ile pek çok hak “ihlalini” hukuk dışı ilan eden Anayasa Mahkemesi’nin çalışanların en temel haklarına dair bu başvuruya yaklaşımı, değişen yasaya rağmen değişmeyen “yetki itirazı davaları” sürecini de belirleyici olacaktır” ifadelerine yer verildi.
Yargıtay: Askerden dönen kişiyi işveren almayabilir
Çalıştığı işyerinden askerlik nedeni ile ayrılıp, dönüşte aynı işyerinde çalışma planı yapanlara Yargıtay'dan kötü haber geldi. Yirmi dokuz ay çalıştığı işyerinden 6 aylık vatani görevi için ayrılan gencin kendisini işe almayan işveren aleyhine açtığı davada 'işe iadesi' yönünde karar veren mahkeme kararını değerlendiren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, askerlik dönüşü işe alınmanın yeni bir iş sözleşmesi olduğuna dikkat çekerek, askerlik sonrası işe alınmama halinde 'işe iade davası' açılamayacağına hük- metti.
Türkiye'nin önde gelen mühendislik şirketlerinin birinde 2010 Mart ayı ile 2012 yılı Temmuz ayları arasında tekniker olarak çalışan kişi, askere gitmek için Ağustos 2012'de kıdem tazminatını da alarak işten ayrıldı. Altı aylık vatani görevini tamamlayan kişi, işverene müracaat ederek işbaşı yapmak istedi. Ancak işveren, bu müracaata olumsuz cevap verdi. Bunun üzerine tek-
Yargıtay kararında, "Herhangi bir askeri ve kanuni ödev dolayısıyla işinden ayrılan işçiler bu ödevin sona ermesinden başlayarak iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zo- rundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş söz- leşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye üç aylık ücret tutarında tazminat öder." şeklindeki 4857 sayılı İş Kanu- nu'nun 31/4 maddesi hatırlatıldı.
Davacının işe alınıp alınmaması yeni sözleşme gerektirir
9 Mart 2010 ile 31 Temmuz 2012 tarihleri arasında davalı işyerinde tekniker olarak çalışan davacı işçinin
askerlik sebebi ile iş sözleşmesini kıdem tazminatını da almak suretiyle feshettiğinin hatırlatıldığı Yargıtay 22.Hukuk Dairesi kararında şu ifadelere yer verildi: "Davacının askerlik dönüşü işverence işe alınıp alınmaması yeni bir iş sözleşmesinin kurulması ile ilgilidir. Bu sebeple davacının işe iade isteğinde bulunması mümkün değildir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 31/4. maddesi, işverene askerlik sonrası işçiyi işe alma konusunda bir yükümlülük getirmiş ve başlatılmaması halinde cezai yaptırım olarak tazminat ödenmesini öngörmüştür. Mahkemece davacının talebinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 31/4 maddesi kapsamında as- kerlik dönüşü işe başlatılmama olarak değerlendirildiği buna göre davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan kararın bozulmasına oy birliği ile karar verildi. xxxx://xxx.xxxxx.xxx/
Aydın 2. İş Mahkemesi'ne başvuran Xxxxx Xxxxxx, 17 Haziran 2013 tarihinde çalışmaya başladığı teknoloji markette sendika iş yeri temsilciliğini üstlendiğini, mağaza müdürünün bu durumdan rahatsız olması sonrası 22 Ekim 2013 tarihinde işine son verildiğini, bu haksızlığın giderilerek işe iadesinin yapılmasını talep etti.
Görgün'ün avukatı Xxxx Xxxxxxxxx da müvekkilinin işe başlatılmaması halinde tazminatı ve diğer tüm hakların ödenmesini istedi. İş yeri avukatının, iş yerinde sendika üyesi başka çalışanların da bulunduğunu ve bu durumlarından ötürü bir sorun yaşamadıklarına dikkati çeken Çetinkaya, Xxxxxx'xx işten çıkarılmasında sendikalı olmasının etkisi bulunmadığını vurgulayarak, davanın reddine karar verilmesini talep etti.
Aydın'da iş mahkemesinin, bir tek- noloji markette sendika iş yeri tem- silciliği yapan kişinin çalışmaya başladıktan 4 ay sonra işine haksız yere son verildiği gerekçesiyle açtı- ğı davaya ilişkin verdiği "işe iade" kararı, Yargıtay tarafından onandı
Mahkeme hakimi Xxxxxxx Xxxxxxxx, 6356 sayılı yasanın
2
4. maddesinde "İşveren, iş yeri sendika temsilcilerinin
iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin şekilde belirtmedikçe feshe- dilemeyeceği"nin yer aldığını anımsatarak, davacının işe iadesine, işe başlatılmaması halinde kıdemine göre takdiren 4 aylık ücreti tutarında tazminat ödenmesine, kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süreler için boşta geçen dönem için en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının ödenmesine karar verdi.
Davalı tarafın itirazı üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dai- resi'nce ele alınan dosyaya ilişkin, "kararın dayandığı
deliller ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden temyiz itirazlarının reddi, usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması" kararı verildi.
"Emsal niteliğinde"
Avukat Xxxx Xxxxxxxxx, yerel mahkemenin kararının Yargıtay tarafından onanması sonrası yaptığı açıklamada, kararın özelliğinin "sendika iş yeri temsilcisi olan davacının iş yerinde 4 aylık kıdemi olmasına rağmen işten haksız çıkarılması durumunda işe iade davası açabilme hakkının verilmesi" olduğunu belirtti.
Xxxxxxxxx, "Yargıtay emsal niteliğindeki bu kararıyla iş yeri temsilcileri için 6 aylık kıdem şartını fiilen ortadan kaldırmıştır" ifadesine yer verdi.
niker, Ankara 10. İş Mahkemesi'ne işe iade davası açtı. Xxxxxxxxx ifade veren davacı tekniker, altı aylık askerlik görevini 2013 Şubat ayında tamamladığını, işveren şirkete tekrar işe iadesini istediğini, boş kadro olmadığı için işe alamayacaklarını sözlü olarak belirttiklerini belirtti. Davalı işyerinde 2 yıl 5 aylık çalışması olduğunu ve davalı bünyesinde kadrolu yani belirsiz süreli çalıştığını anlatan tekniker, askerlik görevini tamamlandıktan sonra aynı şirketin işe iadesi istemini kabul etmemesi dolayısıyla mağdur duruma düştüğünü, işe iadesine karar verilmesini talep etti.
Mahkeme işe iadesine hükmetti ama... Davalı şirket avukatı ise davacı ile şirket arasında 1 Kasım 2011'de belirsiz süreli iş
sözleşmesi imzalandığını vurgulayarak, "Davacı muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirmek üzere şirketten 31 Temmuz 2012 tarihinde istifa ederek ayrılmıştır. Davacının işe iade davası açma hakkı bulunmadığından iş bu davanın reddini talep ediyoruz." dedi. Taraf avukatlarını dinleyen Ankara 10. İş Mahkemesi, davacının askerlik dönüşü işe başlatılmamasının hukuka aykırı olduğunun tespitine karar vererek, teknikerin işe iadesi gerektiğine hükmetti. Kararı davalı şirket avukatı temyiz etti. Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, oy birliği ile mahkeme kararının bozulmasına karar verdi.
Yargıtay'dan 'işe iade' davasına onama
İstifaya zorlanan
işçiye kıdem ve
ihbar tazminatı
Y
argıtay, işverenin psikolojik baskısı sonucu istifa etmek zorunda kalan işçiye, kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesine hükmetti.
Kayseri'de bir firmada maaş ve prim alarak çalışan işçi, kendi isteğiyle istifa etti. İstifası kabul edilen işçi, şirketin yıldırma politikası uygulayarak işten çıkarmaya zorladığını, geç saatlere kadar çalıştığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının tahsili için dava açtı.
İş sözleşmesi SMS ile feshedilebilir mi?
Kayseri 3. İş Mahkemesi, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen ka- bulüne karar verdi. Yerel mahkeme kararı, taraflarca temyiz edildi. Temyiz istemini görüşen Yargıtay 22.
Son günlerde, telefon mesajı ile işçilerin iş sözleşmelerinin feshedildiği şikayetleri gündem konusunu oluşturmaktadır.
Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu.
GEREKÇEDEN
Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma gerekçesinde, dosyadaki uyuşmazlık konusunun, taraflar arasındaki iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği olduğu belirtildi. Gerekçede, genel olarak iş sözleş- mesini fesih hakkının, "Hak sahibine karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geç- mesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir hak" olduğu kaydedildi.
İşçinin, haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim öneli (süresi) tanımaksızın iş sözleşmesini feshet- mesinin istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği vur-
göre yapılır."
B- Değerlendirme
gulanan gerekçede, istifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla iş ilişkisinin sona ereceği ifade edildi.
Dairenin gerekçesinde, şu tespitlere yer ve- rildi:
"İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğ- ratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması durumunda gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalı-
dır."
Dairenin gerekçesinde, yerel mahkemenin, "Davalı şirket yet- kililerinin çalışma şartlarını zor- laştırması ve psikolojik baskısı üzerine istifa etmek zorunda kal- ması nedeniyle davacının iş söz- leşmesini feshetmesinin haklı bir
Konuyla ilgili Dünya Gazetesi haberinde şu hususlara yer verildi:
A - İş mevzuatı
İş güvencesi hükümlerinden yararlanan (en az 30 işçinin çalıştığı işyerinde en az 6 ay çalışması olan) işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi ile ilgili bildirimi düzenleyen
İş Yasası'nın 19.maddesi:
"İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yap- mak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir iş- çinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25 inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır."
İş Yasası'nın bildirimler ile ilgili 109.maddesi:
"Bu Kanunda öngörülen bildirimlerin ilgiliye yazılı olarak ve imza karşılığında yapılması gerekir. Bildirim yapılan kişi bunu imzala- mazsa, durum o yerde tutanakla tespit edilir. Ancak, 7201 sayılı Kanun kapsamına giren tebligat anılan Kanun hükümlerine
19.madde hükümlerine uygun olarak yapılan yazılı bildiriminin ille de kağıtla yapılması gerekmez. Telefon mesajı da yazılı bildirimin yapılması usullerinden biridir. İşçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle iş sözleşmesi feshedilecek ise savunmasının önceden alınmış olması koşuluyla, fesih sebebinin açık ve kesin olarak
belirtildiği telefon mesajı ile iş sözleşmesi feshedilebilir.
Ahlak ve iyi niyete aykırı davranışları nede- niyle, yani 25.maddenin(II) numaralı bendi koşullarına uygun olarak işçinin iş sözleşmesi feshedilecek ise, işçinin savunması alınmadan iş sözleşmesi telefon mesajı ile feshedilebilir. Öte yandan, 109.maddedeki bildirim ile ilgili usule uyulmaması, bildirimin geçerliliğini et- kilemez. 109.madde, bildirimin yazılı ve imza karşılığı yapılmasını, bildirimin ispatı için ön- görmektedir.
Sonuç olarak, işçinin iş sözleşmesi telefon mesajı (SMS) ile feshedilebilir.
Xxxxx Xxxxx XXXXX-SGK E. Başmüfettişi
fesih sebebi olarak kabulünün ge-
rektiğine" karar verdiği belirtildi. Yerel mahkemenin, bu itibarla davacının kıdem tazminatına hakkı
olduğu, davacının işten kendisinin ayrılması ve bir işveren feshinin söz konusu olmaması sebebiyle ihbar tazminatı hakkı bulunma- dığına hükmettiği aktarılan ge- rekçede, şunlar kaydedildi:
"Bu durumda, mahkeme gerek- çesi kendi içerisindeki çelişkilidir. Gerçekten davacının davalı işve- renin psikolojik baskısı ile istifa etmeye zorlandığı, tanık beyanları ve tüm dosya içeriğiyle anlaşıl- maktadır. Bu halde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu sebeple, feshin işverence ger- çekleştirildiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, davacının ihbar tazminatı talebinin kabulü gere- kirken, yanlış değerlendirme ile reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır."
Dünyanın en büyük organik çay havzasını oluşturacak ÇAYKUR Genel Müdürü Sütlüoğlu, hayata geçire- cekleri Organik çay Tarı- mı Projesi ile en yüksek oranda organik çay üre- ten ülke konumuna geli- neceğini söyledi. | |||
ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Süt- lüoğlu, Organik Çay Tarımı Projesi hayata geçtiğinde dünyanın en bü- yük organik çay havzasını da oluş- turacaklarını belirterek, "Aynı za- manda en yüksek oranda organik çay üreten ülke konumuna gelece- ğiz" dedi. Xxxxxxxxx, gazetecilere yaptığı açıklamada, Organik Çay Tarımı Projesi'nin, ÇAYKUR'un önemli pro- | dekar alanda organik alanda çay geçmemiz gerekiyor" ifadesini kullandı. üretimi yapıyoruz. Gelecek yıl bu Proje hayata geçtiğinde ve bölge tamamen 30 bin dekara yaklaşacak. Bir son- organik olduğunda dünyanın en büyük organik raki yıl ise 38 bin dekar seviyesine havzasını da oluşturmuş olacaklarını vurgulayan çıkacak" diye konuştu. Xxxxxxxxx, şunları kaydetti: Xxxxxxxxx, çok hızlı şekilde or- Dünyanın en yüksek oranda organik çayını ganik havzaları genişlettiklerine üreten ülkesi durumuna geleceğiz. Bu konuda dikkati çekerek, "Gönlümüz arzu rakipsiz durumdayız. Çok büyük avantajlarımız ediyor ki çaylıkların tamamı or- var. Çayımızın üzerine kar yağıyor. Onun için ganik olsun. Yoğun kimyasal güb- haşere yok. Dünyanın en sağlıklı çayı bizde. re kullanımı çevrenin doğal den- Çayımızın tamamen organik olma kabiliyeti | ||
jelerinden biri olduğunu söyledi. gesini bozmuştur. Toprağın yapı- var. Hiçbir çay üreten ülkenin böyle bir imkanı Organik çay tarımını gönüllük esasında yü- sını bozmuştur. Canlıları olumsuz yönde etki- yok. Bu iş gönüllülük üzerinden yürüyor. Bundan rüttüklerini ifade xxxx Xxxxxxxxx, "Bir mecbu- lemiştir. Canlı türleri azalmıştır. Yeraltı sularımız dolayı da olabildiği kadar ve vatandaşın kabul riyet yok. Vatandaş arzu ederse ve isterse or- kirlenmiştir. Bütün bu olumsuzlukların gide- ettiği oranda alanlarımızı genişletebiliyoruz. ganik çaya geçebiliyoruz. Organik havzaları- rilmesi, çevrenin tekrar kendisini restore etmesi Bu projeyi toplumsal mutabakat halinde hep mızda da önemli artış var. Şu an fiilen 10 bin ve doğal haline dönüşmesi için organik çaya beraber yürütmemiz lazım." |
Türkiye 'aşırı çalışma'da
Türkiye, 'Çok Uzun Saat Çalı-
OECD rekoru kırdı
şan İşçiler' sırala- masında 36 ülke arasında ilk sırada
yer aldı
OECD'nin "Daha İyi Bir Yaşam Endeksi"ne kaynaklık eden İş-Yaşam Dengesi alt endek- sinde Türkiye 36 ülke içinde "Çok Uzun Saat Çalışan İşçiler", "Cinsiyet Eşitsizliği", "Boş Zaman ve Kişisel Bakım İçin Ayrılan Zaman" sıralamalarının tümünde en kötü sonuçları elde etti.
OECD'nin verilerini paylaştığı endekste iş ve hayat arasında uygun bir denge sağlamanın tüm işçiler özellikle çalışan ana babalar için sorun oluşturduğu belirtildi. Bazı çiftlerin daha çok çocuk sahibi olmaktan hoşlandığını, ancak çalışmamayı nasıl göze alacaklarını bilmediklerini kaydeden OECD, "Bazı ana babalar ise çocuk sayılarından memnun ol- malarına karşın daha fazla çalışmak istiyor. Bu, yönetimler için de bir sorun çünkü ana babalar arzu ettikleri iş/yaşam dengesini ba- şaramazlarsa sadece kendi refahları değil ül- kenin gelişmesi de azalıyor" dedi.
Türkiye'de insanların beşte biri ile onda biri arasında bir bölümünün zamanlarını üc- retsiz işlerde geçirdikleri belirtildi. OECD, "Türkiye'de aile içinde görevlerin dağılımı hala cinsiyet rollerinden etkilenmiş durumda: Kadınlar ücretsiz ev içi işlerde daha fazla
vakit geçirirken, erkeklerin vakitlerini ücretli işlerde daha fazla geçiriyor. Türkiye'de erkekler günde 116 dakikalarını yemek pişirme, temizlik yapma ve bakımda geçiriyor, bu 141 dakika olan OECD ortalamasından düşük ve Türk kadınlarının ev içi işlerde günde harcadıkları 377 dakikanın üçte birinden az. Bu OECD'deki en büyük farklardan biri" dedi.
OECD Türkiye'deki iş-yaşam dengesiyle ilgili şu tespitlerde bulundu:
-İş-yaşam dengesinin bir diğer önemli boyutu kişilerin işte geçirdikleri vakit. Bulgular uzun çalışma saatlerinin kişisel sağlığa zarar verebileceğini, güvenliği tehlikeye düşürebi- leceğini ve stresi artırabileceğini gösteriyor. Türkiye'de insanlar yılda 1855 saat çalışıyor. Bu OECD ortalaması olan 1765 saatten daha fazla. Haftada 50 saat ya da fazla çalışan iş- çilerin genel çalışanlar içindeki payı OECD ülkelerinde çok fazla değil. Ancak Türkiye'de işçilerin yüzde 43'ü, OECD'deki yüzde 9 or- talamanın kat kat fazlası olarak çok uzun saatler çalışıyor. Genel olarak Türkiye'de er- kekler ücretli işlerde daha fazla zaman geçiriyor. Türkiye'de 'ücretli işlerde' erkeklerin yüzde 47'si, kadınların ise yüzde 33'ü çok
uzun saatler çalışıyor."
Raporda çok uzun saatler çalışan işçilerin oranı sıralamasında birinci Türkiye'nin yüzde 43'lük bir paya, ardındaki Meksika'nın yüzde 29, İsrail'in ise yüzde 20 orana sahip olduğuna dikkat çekildi.
Açıklaması yapılan bu verilere göre Türkiye "Çok Uzun Saat Çalışan İşçiler" sıralamasında 36 ülke arasında ilk sırada yer alırken bu alanda tüm çalışanların binde 2'sinin uzun süre çalıştığı Rusya birinci oldu.
Günde uyku ve yemek dâhil "Boş Zaman ve Kişisel Bakım İçin Ayrılan Zaman" sırala- masında da 36 ülke içinde, sonuncu olan Türkiye'de bir işçi bu konulara günde 13 saat 42 dakika harcıyor.
Sıralamada birinci İspanya'daki bir işçi ise günde 16.1 saatini kendine ayırıyor. Türkiye'de çalışma saatlerinin kadınlar aleyhine denge- sizliği açısından yapılan "Cinsiyet Eşitsizliği" sıralamasında da 32 ülke arasında sonuncu oldu. Raporda Türk ve Meksikalı kadınların ev işlerinde erkeklerden 4.3 saat daha fazla çalıştıkları, kuzey ülkelerinde ise farkın 1 saate indiği bildirildi.
Kaynak:
Şeker-İş Eskişehir Şubesi’nden
şeker gibi plaket
Şeker-İş Sendikası Eskişehir Şubesi gıda sek- töründe sağlığa zararlı tatlandırıcılara dikkat çekmek için, imalathanelerinde Nişasta Bazlı Şeker ve Mısır Şurubu kullanmayan ve bunu tezgahlarında ilan eden esnafa doğal pancar şeker kullandıkları için teşekkür plaketi verdi.
Şehrin ünlü helva imalatçılarından tanınmış helva yöneticisi Xxxxx Xxxxxxxx, halk sağlığına önem verdiklerini, sağlığa zararlı tatlandırıcıları helva imalatında kesinlikle kullanmadıklarını söyledi. Her şeyin çok kar elde etmek olmadığını vicdanen huzurlu olmayı tercih ettiklerini ifade
xxxx Xxxxxxxx, 114 yıl, 5 kuşaktır helva imalatı yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını kaydetti. Xxxxx Xxxxxxxx, Şeker-İş Sendikası tarafından onurlandırılmanın ise kendilerine haz verdiğini söyledi.
Şeker-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Xxxxxx Xxxxx de, halkın sağlıklı ürünler imal eden esnaftan alış veriş etmeleri ve bu konuda seçici olmaları gerektiğini vurgulayarak, bundan sonra yapay tatlandırıcı kullanmayan doğal pancar şekeri kullanan esnafın yanında olmaya devam edeceklerini dile getirdi.
Amasya Şeker-İş Futbol Turnuvası’nda Şampiyon İç Hizmetler
Amasya Şeker Fabrikası Şeker-İş Sendikası tarafından düzenlenen Kı- sımlararası Halı Saha Futbol Turnuvası final maçlarıyla tamamlandı. Mekanik Atölye’yi 3-1 yenen İç Hizmetler şam- piyon oldu.
Final maçlarının ardından dereceye
girenler kupa ve madalyalarını dü- zenlenen tören ile aldı. Amasya Şeker Fabrikası Genel Müdürü Xxxxxxxxxx
Xxxxx, şampiyon olan İç hizmetler takımına kupa ve madalyalarını verdi. Turnuvada ikinci olan Mekanik Atölye takımına ise kupa ve madalyasını Bölge Tarım Müdürü Ş. Xxxx Xxxxx verirken, üçüncü olan İdare kısmının ise kupa ve madalyaları Şeker-İş Sen- dikası Şube Başkanı Xxxxx
Xxxxx tarafından verildi. Şeker-İş Sendikası Şube
Başkanı Xxxxx Xxxxx; “Yo-
ğun bir tempo ile çalışan Şeker Fabrikası personelinin moral ve motivasyonunun artması, tüm çalışanlar ara- sında birlik ve beraberliğin sağlanması amacıyla dü- zenlediğimiz turnuvaya he- men hemen tüm kısımları- mız katıldı. Centilmence maçlar ve sportmenliğe ya- kışan tavırlar sergilenmesi bizi çok mutlu etti. Turnu-
vamıza katılan tüm Şeker Fabrikası çalışanlarına teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Kayseri Şeker 1. Masa Tenisi Turnuvası finalleri yapıldı
Kayseri Şeker’de sportif aktiviteler kapsamında 27 Nisan’da başlayıp 28 Mayıs’ta sona eren bir ay süren Masa Tenisi Turnuvasına 65 personel katıldı.
Masa Tenisi hakemlerinden Xxxxx Xxxxxcu ve organizasyon sorumlusu Xxxxx Xxxx gözetiminde gerçekleş- tirilen müsabakalar eleme sistemine göre yapıldı. İnsan Kaynakları biri- minden Xxxxx Xxxxxxxx dördüncü, analiz bölümünden Xxxxxxx Xxxxxxx üçüncü, makinistlik bölümünden Xxxxxx Xxxxxx ikinci olurken güvenlik biriminden Xxxxxxxxxx Xxxxx birinci olmayı başardı.
2015 Yılı Kayseri Şeker 1.Masa Te- nisi Turnuvası ödül törenine Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Xxxxxxx Xxxx, Kayseri Şeker Fabrikası Genel Müdürü Xxxxxx Xxxxx, Şeker İş Sendikası Kayseri Şubesi Başkanı Xxxxxx Xxxxx ile Kayseri Şeker çalışanları katıldılar.
Fabrika Meydanında yapılan ödül töreni esnasında konuşan Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Xxxxxxx Xxxx; masa tenisine olan yoğun ilgiden duyduğu mem- nuniyeti dile getirdi ve Kayseri Şeker yaz spor okullarında masa tenisi branşına da yer verileceğini belirtti.
Kamu işçilerine yüzde 11.3 zam
Kamuda çalışan işçilerin üc- retlerine, 2015’in birinci 6 aylık dönemi için yüzde 6, ikinci 6 aylık dönem için yüzde 5 ora- nında olmak üzere toplam yüzde
11.3 oranında zam yapıldığını açıklandı.
Başbakanlık Çankaya Köş- kü’nde, kamuda çalışan 181 bin işçinin toplu iş sözleşmesine esas teşkil edecek anlaşma pro- tokolü için imza töreni düzen- lendi. Xxxxxxxxx, törende şunları söyledi:
“Yüzde 11.3 oranındaki artış enflasyon ve enflasyon beklen- tilerinin çok üzerinde bir artıştır. Refah standardı anlamında bir yükselmedir. Allah iyi günlerde, mutlu günlerde bu ücretlerin kullanılmasını bütün işçilerimize nasip etsin. İkinci husus, düşük ücretlerde aylık 50 Türk Lirası ile 100 Türk Lirası arasında iyi- leştirme yapılmıştır. 2 bin 150 TL’nin altında olan işçilerin aylık brüt çıplak ücretlerine 2 bin 150 lirayı geçmemek üzere her ay
100 TL iyileştirme yapılacak. Yine 2 bin 151 TL ile 2 bin 250 TL arasında olanların ücretlerine 2 bin 250 lirayı geçmemek üzere 75 lira, 2 bin 251 TL ile 2 bin 350 TL arasında olanların üc- retlerine de 2 bin 350 lirayı geç- memek üzere aylık 50 TL iyi- leştirme yapılacak.”
500 lira denge ödeneği
Sosyal yardımlar ile maktu
ödemelerde ücret zammı ora- nında artışlar yapıldığını belirten Xxxxxxxxx, ayda 220 lira giyim yardımı, yemek yardımı ve sosyal yardımların da devam edeceğini bildirdi. Xxxxxxxxx, “Yılda bir defa olmak üzere, tüm işçilere denge ödeneği olarak 500 Türk Lirası ödeme yapılacak” diye konuştu. Xxxxxxxxx, ikinci yıl enflasyon oranında ücret artışı yapılacağını açıkladı.
Başbakanlık Çankaya Köşkü’nde, kamuda çalışan 181 bin işçi- nin toplu iş sözleş- mesine esas teşkil edecek anlaşma pro- tokolü için imza tö- reni düzenlendi.
Xxxxxxxxx, törende şunları söyledi: “Yüzde 11.3 oranın- daki artış enflasyon ve enflasyon beklen- tilerinin çok üzerinde bir artıştır. Refah standardı anlamında bir yükselmedir.
Allah iyi günlerde, mutlu günlerde bu ücretlerin kullanılma- sını bütün işçileri- mize nasip etsin.”
Taşeron işçileri mağdur olmayacak
Xxxxxxxxx, “Kamuoyunda ta- şeron olarak bilinen hususlara net bir çözüm getirmeye karar- lıyız. Asıl işte çalıştırılan alt iş- veren işçilerinin kadroya alın- masına ilişkin çalışmalar süratle tamamlanacak” dedi. Xxxxxxxxx, kanuni düzenleme yaptıklarını, yetkinin bakanlar kuruluna ve- rildiğini ifade ederek, konuyu seçimlerin ardından çözüme ka- vuşturacaklarını dile getirdi. Xx- xxxxxxx, “Hiçbir şekilde taşeron işçilerimiz mağdur edilmeyecek. Asıl işte çalıştırılanlar kesinlikle alt işveren işçi, yani taşeron işçi olarak çalıştırılmayacak. Asıl işçiler kadroya alınacak, yardımcı işçi statüsündekiler de belirle- necek. Bundan sonra asıl işçi ve yardımcı iş arasındaki ayrım net ve açık şekilde herkes bile- cek. İşe girerken de hangi işe niçin girdiğini herkes bilmiş ola- cak” dedi.
Kars'ta Şeker Fabrikasının kapanmaması için kampanya
Özelleştirilmesi beklenen Kars Şeker Fabrika- sı'nın kapanma- ması için 'Şekeri- mize sahip çıka- lım' kampanyası
başlatıldı.
Özelleştirilme kapsamına alınan Kars Şeker Fabrikası'nın kapanmaması ve üretimin ar- tırılması için Şeker Fabrikası Müdürü Xxxxxxxx Xxxxx ve Şeker İş Sendikası Başkanı Xxxxx Xxx, köylerde çiftçileri ziyaret ediyor. Fabrika yöne- timi "Bu ışık sönmesin" slo- ganıyla başlattıkları 'Şekeri- mize sahip çıkalım' kampan- yası kapsamında şeker pancarı üretimiyle ilgili çiftçileri bil- gilendiriyor. Akyaka ilçesinde
şeker pancarı üreticileriyle bir araya gelen Xxxxxxxx Xxxxx, el ele verip fabrikanın kapanmasını engelleyeceklerini söyledi. Köyleri tek tek gezdiğini anlatan Necli "Şeker fabrikasının kapatılması yıllardır
gündemde. 'Şekerimize sahip çıkalım' kampanyasıyla üretimi artırıp fabrikanın kapanmasını durdurmak istiyoruz. Ak- yakalı çiftçilerimiz Kars Şeker Fabrikası'nın en gözde çiftçileri. Fabrikamızın çalış- masını sağlayan pancar Akyaka bölge-
sinden çıkıyor. Akyaka bölgesinin pancarı polar bakımından Türki- ye'de ilk sırada. Fabrikamız geçen sene çalışmadı. Amacımız bu yıl fabrikamızın aktif olarak çalışması" diye konuştu.
Şeker İş Sendikası Başkanı Ya- ver Kop, 'Şekerimize sahip çıka- lım' kampanyasıyla üretimi ileri seviyeye taşımayı hedeflediklerini belirterek, "Fabrikamızın ham maddesi olan şeker pancarını çiftçilerimiz ve üreticilerimizle
birlikte artırıp fabrikamızın çalışmasını sağlamak istiyoruz. Fabrikamızın ham maddesini bulduğumuz zaman fabrikanın çalışmasında hiçbir sıkıntı olmayacak. Şeker pancarı ekimini destekleyen bro- şürler dağıtıyoruz" dedi. - Kars
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx: “Xxx Xxxxxx Oyunlarıyla şekerde ithalatın önü açılıyor” | |
Şeker-İş Sendikası Başkanı Xxx Xxx, 1.1 milyon ton pancar şekeri stoku bulunmasına rağmen, lobinin “Xxx Xxxxxx” oyunlarıyla ithalatın önünü açtırdığını, bu durumun Türk işçisi ve pancar üreticisinin “mezarının kazılması” anlamına geldiğini söyledi. Xxxxx-Xx Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx, yeterli şeker stoğu bu- lunmasına rağmen şeker lobisinin Xxx Xxxxxx oyunları ile şeker itha- latının önünün açılmasının Türk işçisi ve pancar üreticisinin meza- rının kazılması anlamına geldiğini söyledi. Xxx Xxx, istihdam alanının genişliği, yarattığı katma değer ve ekonomiye sağladığı ivme ile stra- tejik tarım ürünlerimizden olan şeker pancarından üretilen şeker ile Nişasta Bazlı Şekerler (NBŞ) arasında kıyasıya bir mücadele ser- gilendiğini belirterek, “NBŞA, Tür- kiye ekonomisine bir elin parmakları kadar istihdam sağlamakta ve kat- ma değerinin tamamına yakınını yurtdışına aktararak ülkemizden döviz çıkışının önünü açmaktadır. 2014-2015 pazarlama döneminin | |
8.ayın sonunda, Nisan 2015 itiba- riyle 659 bin tonu Türkşeker’e, 441 bin tonu da özel pılması nedeniyle sözkonusu zarar Türkşeker’in bün- çekilmesine sebep olduğunu söyleyen Gök , şöyle şeker fabrikalarına ait olmak üzere ülkemizin toplam yesinden karşılanmaktadır. Yaklaşık 12 yıldır Türk- konuştu: “Kaldı ki, şeker piyasasını doğrudan etkileyen 1 milyon 100 bin ton pancar şekeri mevcudu bulun- şeker’in sübvanseden yoksun, 2 milyon 75 bin ton yüksek yoğunluklu tatlandırıcılarda (YYT) gelinen maktadır. Bu stok miktarına güvenlik için ayrılan B şekere karşılık 1 milyar TL’yi aşan destek ile besici- nokta da gıda karteli şirketler lehine uygulanan poli- şekeri ile ihracatçı için ayrılan C şekeri dahil değildir” sinden, taşıyıcısına, ihracatçıya kadar kısaca tüm tikaların bir sonucudur. Şeker Kurumu verilerine göre dedi. şeker sektörü sorunsuz bir şekilde idame edilmektedir. 2006 yılından 2014 yılına gelindiğinde YYT ithalatı Amaçlarına ulaştılar Ancak sektör paydaşlarının devletten beş kuruş 142 bin ton şeker eşdeğerinden 373 bin ton şeker Gök, ülkemiz toplam tüketim miktarı gözetildiğinde yardım almadan bütün iyi niyetli çabalarına rağmen eşdeğerine yükselmiştir. Sağlık riskleri tüm dünyada mevcut şeker stokunun gerek tüketicinin gerekse ülkemiz ekonomisine bir tuğla dahi koymaktan imtina tartışma konusu olan YYT için Türk Gıda Kodeksi ihracatçıların ihtiyacını karşılamaya yeter düzeyde eden Xxx Xxxxxx oyuncuları; okyanus ötesi tam bir Katkı Maddeleri Yönetmeliği ile belirlenen maksimum olduğunun altını çizerek, bu durumun ’yurt içi pazarlık hattını kurmuşlar, şeker sektörünün dolayısıyla kullanım limitleri de üretimin yüzde 25’inde aşılmıştır. talebin yurt içi üretimle karşılanması’temel ilkesini yurtiçi kotaların akıbetini buraya zincirlemeye çalış- Yani, YYT kullanan üreticilerin yüzde 25’lik üretim- içerdiğini söyledi. Gök “Yıllardır değişik gerekçelerle mışlardır” dedi. lerinde yasal limitlerin üstünde kullanım söz konusudur. şeker fabrikaları adeta ölüm kapanına alınarak bir NBŞ kotaları pancar şekeri üretimini düşürdü Her aşamasında ülke insanına ve ekonomisine gelir takım oyunlarla kamuoyunun önünde canlı hedef Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx, Sayıştay bırakan yüksek katma değerli pancar şekeri yerine yapılmaktadır. Şeker ithalatı yapmak isteyen bir tarafından açıklanan raporlar ile de pancar şekeri yurt dışına transfer edilen yüksek kârlara sahip NBŞ kesimin sözcüleri, şeker ihtiyaçlarının karşılanmadığı stoklarını dikkate almaksızın sürekli olarak NBŞ kotası lobisinin tercih edilmesi Türk işçisinin, Türk pancar gerekçesiyle kamuoyuna iyi niyetten uzak yanlış arttırımına gidilmesinin Şeker Kanunu amacına üreticisinin mezarını kazmak anlamına gelmektedir.” bilgiler sunarak Dahilde İşleme Rejimi (İhraç edilecek aykırılığı ve pancardan şeker üretimi aleyhine dengenin Türkşeker özelleştirme ihalesi iptal edildi üründe kullanma koşuluyla) kapsamında şeker itha- bozulmasına sebebiyet verdiğinin ortaya konulduğunu Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Türk- latının önünün açılması için Şeker Kurumu’nu zorla- belirterek, “Örneğin 2011-2012 pazarlama yılında şeker A.Ş.’ye ait 9 grupta yer alan taşınmazların 24 mışlar ve amaçlarına da ulaşmışlardır” şeklinde ko- devreden toplam şeker stoku 534 bin ton olmasına Nisan’da gerçekleştirilecek özelleştirme ihalelerini nuştu. rağmen, aynı kişi ve kurumların baskısı ve istekleri iptal etti. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayım- Okyanus ötesi pazarlık hattı kurulmuş ile NBŞ kotası arttırılmıştır. Sektör verilerine göre, lanan ilana göre, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Gök, şeker lobisinin okyanus ötesi pazarlık hattı NBŞ kotasının yüzde 50 oranında arttırılması, pancar Başkanlığı, Türkiye Şeker Fabrikaları (Türkşeker) kurduğunu öne sürerek, “Ancak, bir gerçek daha şekeri üretiminde 120 bin tonluk daralmaya sebebiyet X.X.xx ait; 9 grupta yer alan taşınmazların “Satış” var ki sürekli gözardı edilmekte, hatta kamuoyunun vermektedir” dedi. yöntemi ve “Pazarlık” usulü uygulanmak suretiyle dikkatlerinden kaçırılmaktadır. Şeker ihtiva eden ih- Tatlandırıcı dış alımında patlama yaşanıyor 24 Nisan’da gerçekleştireceği özelleştirme ihalesini racata konu mamul üretimi yapan ihracatçılara dünya Yıllardan bu yana NBŞ lobisi lehine kullanılan iptal etti. Söz konusu taşınmazlar Ankara’nın Nallıhan borsa fiyatları baz alınmak suretiyle şeker satışı ya- takdir hakları binlerce pancar üreticisinin sektörden İlçesi’nde yer alıyordu. |
Seçimler öncesi adaylardan
Şeker-İş’e ziyaret
7 Haziran Genel Seçimlerinde adayların Şeker-İş Sendikasına ziyaretleri yoğun olarak gerçekleşti. Ankara Şubesinin düzenlediği toplantıya Ak Parti Ankara Milletvekili Adayı Xxxxx Xxxxxxxx İlçe Başkanı Xxxxx Xxxx ile Şeker-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Xxxxx Xxx, Ankara Şube Yönetimi ve çok sayıda fabrika çalışanı katıldı. Ziyaret öncesi konuşan Şeker-İş Sendikası Genel Mali Se- kreteri Xxxxx Xxx, Şeker Fabrikalarının özel- leştirme kapsamından çıkartılması için büyük mücadele verdiklerini söyledi. Şen, Ak Parti Ankara Milletvekili Adayı Xxxxx Xxxxxx- du’dan bundan sonraki süreçte Şeker Fab-
rikalarının Devlet-İşçi ve Kooperatif modeli ile faaliyetlerini sürdürmesi konusunda destek istedi.
Siyasi Partilerle buluşma toplantılarının ikinci ayağında MHP ile biraraya gelindi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Xxxxx Xxx- xxxxx, Ankara Milletvekili adayları Xxxxxxx Xxxxx, Xxxxxx Xxxxxxxx, MHP Etimesgut İlçe Başkanı Xxxxxxx Xxxxxx ve Etimesgut Belediye Başkan Yardımcısı Xxxxx Xxxxxxxx katıldı. Sanayimizin sıkıntılarının dile getirildiği toplantıda, sanayinin yeniden yapılandırılması, eleman yetersizliği, geçici Şeker işçilerinin kadroya alınması gibi konular ele alındı.
Toplantıda konuşan Ankara Şube Başkanı Xxxxx Xxxxxxxxx şeker sanayisinin özelleştirme idaresine devrinden bu yana Genel Başkanları Xxx Xxx ve yönetiminin belirlediği stratejiler doğrultusunda haraket ettiklerini söyledi. Taşlıyurt, “Şeker işçisinin verdiği onurlu mücadelenin bitmeyeceğini ve doğruları her platformda anlatacağımızı bu anlamda ülkenin önemli meselesi olan şeker sanayinin yeniden yapılandırılması konusunda milletvekilleri- mizden destek bekliyoruz. Böyle köklü ve büyük bir sanayinin kaderine terk edilmesini şeker işçileri olarak kabul edemeyiz” diye konuştu. Siyasi partilerle buluşma toplantı-
larının son ayağında CHP Milletvekili Xxxxxxxx ile biraraya gelindi. CHP Genel Başkan Yar- dımcısı Xxxxx Xxxxxx, Ankara Milletvekili Adayı Xxxxx Xxxxxxx, CHP Etimesgut İlçe Başkanı Xxxxxxx Xxxxx’xx katıldığı toplantıda söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bingöl, CHP’nin seçim bildirgesinde de olan Şeker Sanayinin özelleştirmesine karşı ol- duklarını ve bunun CHP Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxxxxxxxx tarafından da sürekli olarak vurgulandığını ifade etti. Bingöl, “ Bizim iktidarımız da çiftçiye destek verilerek pancar sanayinin devamlılığı sağlanacaktır” şeklinde konuştu.
Türk Metal Kavlak’la yola devam dedi
Türk Metal 15. Ola- ğan Genel Kurulu An- kara Büyük Anadolu Otel’de yapıldı. Şe- ker-İş Sendikası Ge- nel Başkanı Xxx Xxx’xx Divan Kuru- lu’na seçilmesinin ar- dından Genel Ku- rul’un ikinci gününde seçimlere gidildi. Tek liste ile gidilen se- çimde 264 delegenin tamamı oy kullandı. Genel Başkan Xxxxxx Xxxxxx 261 geçerli oyun tamamını ala- rak yeniden genel başkanlığa seçildi.
Yeni olarak yöne-
tim kurulu listesinde Karadeniz Ereğli Şube Başkanı Xxxxx Xxxx Xxxxxx, Genel Başkan Yardımcılığına, Gebze Dilovası Şube Başkanı Xxxxx Xxxxxxxx Genel Mali Sekreterliğine seçildi. Daha önce Genel Başkan Yardımcılığı gör- evini yürüten Xxxxxxxx Xxxxxxxx ve Xxxxxxxx Xxxxxxxx ile Genel Mali Se- kreterliği görevini yürüten Xxxxxx Xxx- sun ise aday olmadı. Türk Metal’in
yeni yönetim kurulu şu şekilde oluştu:
Genel Başkan Pev- rul Kavlak
Genel Başkan Yar- dımcısı Xxxxx Xxxxx
Genel Başkan Yar- dımcısı Xxxxx Xxxxx Genel Başkan Yar-
dımcısı Xxxxx Xxxx Xxxxxx
Genel Mali Sekreter Xxxxx Xxxxxxxx şek- linde gerçekleşti.
Genel Başkan Pev- rul Kavlak seçim so- nuçlarının açıklan- masının ardından Türk Metal’in yeni
yol haritası hakkında ipuçları da ver- di. Türk Metal’in Türkiye’nin en bü- yük ve en güçlü sendikası olma ko- numunu kararlılıkla ve yoğun tem- polu bir çalışma ile sürdürüleceğini kaydeden Kavlak; Kısa zaman sonra Başkanlar Kurulu’nun toplanacağını ve bu toplantıda yapılan tüzük deği- şiklikleri hakkında çalışmalar yürü- tüleceğini de ifade etti.
Türk Metal
15. Olağan Genel Kurulu’nda 264 delegenin tamamı oy kullandı. Xxxxxx Xxxxxx yeniden Genel Başkan seçildi.
Şeker-İş Sendikası Başkanla
“Ülkede kargaşa ortam
TÜRK-İŞ Başkanı Xxxxx Xxxxxx: “Cumhuriyetin en zor yıllarını yaşıyoruz”
Şeker-İş Sendikası Başkanlar Kurulu Ankara’da gerçekleştirildi. 7 Ağustos 2015 tarihinde Genel Merkez Toplantı salonunda yapılan ve TÜRK-İŞ Genel Başkanı Xxxxx Xxxxxx’xx da katıldığı toplantıda özellikle ülkemizde yaşanan terör olayları ile çalışma hayatına ilişkin konular ele alındı. Toplantıda konuşan TÜRK-İŞ Başkanı Xxxxx Xxxxxx, hükümetin acil olarak kurulması gerektiğine vurgu yaptı.
Ülkemizin dışında yaşanan olaylara da değinen Atalay, Türkiye’nin acil tedbir almadığı taktirde Suriye gibi önü alınamayacak olaylara gebe kalabi- leceğinin altını çizdi. Vatansız olmanın zor olduğunu ifade xxxx Xxxxxx, Türkiye’nin tehlikeli bir duruma doğru ilerlediğini kaydetti. Bugün Türkiye’nin Cum- huriyet’in en zor yıllarını yaşandığını belirten Xxxxxx, her vatandaşın ülkesinin geleceği adına üzerine düşen görevi yerine getirmeleri gerektiğini söyledi. Xxxxxx, Şeker-İş Sendikası’nın ülkenin önemli so- runlarında hiçbir zaman duyarsız kalmadığını ve elini her zaman taşın altına koyduğunun da altını
çizdi. Xxxxxx, konuşmasında geçici işçi statüsündeki işçilerin 5 ay 29 günlük çalışmasının kaldırılarak sürekli işçi statüsünde çalıştırılması gerektiğine de açıklık getirdi.
Şeker-İş Genel Başkanı Xxx Xxx:
“Ülkede kargaşa ortamı yaratılmak isteniyor”
Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx de konuşmasına TÜRK-İş başkanı Xxxxx Xxxxxx’x teşekkür ederek başladı. Türkiye’nin iç ve dış politikasına değinen Gök, “Ülkemiz iç siyasetinin önde gelen meselelerinden bölgesel tehditlere ve terör olaylarına, dış politika ve ekonomi eksenli gelişmelerden, çalışma alanımızı oluşturan sektörel konulara değin oldukça yoğun ve takip etmekte dahi zorlandığımız günler yaşıyoruz” diye konuştu.
Genel seçim sonuçlarının ve önümüzdeki dönem şekillenecek Türk siyasetinin ülkemiz insanı ve bekası adına olumlu sonuçlar getirmesinin en büyük temennileri olduğunu belirten Gök, ülkemizin içinde bulunduğu bu sıkıntılı ve zorlu süreçte, siyasilerden beklentilerinin uzlaşı ortamı yaratarak gerekli olan demokratik olgunluğu ve hoşgörüyü göstermeleri olduğunu ileri sürdü.
Çözüm Sürecine de değinen Gök, halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak ve tahrik ederek ülkede kargaşa ortamı yaratılmaya çalışıldığını söyledi. Gök şöyle devam etti:
“Bu vesileyle, Suruç katliamında ve diğer saldırılarda hayatını yitiren vatandaşlarımıza ve şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Zaman geçmeden, dökülen kanların son bulması
ve çözüm sürecinin devam etmesi için; siyaseten bölge halkının haklarını savunan, diğer taraftan da silahların gölgesinde dayattığı baskı unsuruyla terörü destekleyen zihniyetin mutlaka terör örgütlerinden soyutlanması, silahların bırakılması için çağrıda bulunması gereklidir.”
Türkiye’de siyaseten aşılamayan ve bir türlü kararlı adımların atılamadığı bir üretim alanı olan şeker sektöründe yaşanan sı- kıntıları da anlatan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Gök, nişasta bazlı şekerlere ilişkin hukuki girişimlerinin sürdüğünü kaydetti. Xxx, şunları söyledi:
NBŞ’lere ilişkin hukuki girişimlerimiz sürüyor
“Danıştay tarafından bugüne kadar açılmış 10 davamızda nişasta bazlı şeker lobileri karşısında 9. hukuki başarımızı elde etmiş bulunuyoruz. 2014-2015 pazarlama yılında nişasta bazlı şekerler için Şeker Kurulu tarafından ayrılan kotanın yüzde 30 oranında artırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararında ve bu karara dayanak dava konusu diğer işlemlerde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle 29 Haziran 2015 tarihinde kararın yürütmesi durdurulmuştur. İlgili Karar gerekçesinde, gerçekte bir şeker ihtiyacının bulunup bulunmadığı ya da şeker kotaları artışının mevcut ülke şeker stoklarına yapacağı etki göz önüne alındığında, her yıl düzenli olarak nişasta bazlı şeker kotalarının artırılmasının Şeker Kanunu’nun çıkarılış ve şeker piyasasını düzenlemek amacıyla kurulan Şeker Kurumu’nun kuruluş amacına aykırılık teşkil ettiği tespitinde bulunulmuştur. Bugüne dek 3 aydan önce sonuçlanmayan davalarımızın Danıştayca, bu yıl 1 ay gibi kısa bir sürede sonuçlanması çok önemli bir gelişmedir. Çünkü bugüne kadar pazarlama yılı tamamlanmasının ardından verilen Danıştay kararlarının uygulanma imkanı bu-
lunmuyordu. Bu nedenle, Xxxxxxxx'xx bu yıl davayı kısa sürede sonuçlandırması hem şeker piyasası hem de gıda gü- venliği ve halk sağlığı açısından isabetli bir karardır. Tıp dün- yasının önde gelen isimlerinin seslendiği gibi, “Mısır şurubu katılmış ürünlerden adeta bir zehirmişçesine kaçın, fruktoz patlamalarından korunun” uyarıları, artık ülkemiz politikalarında da yerini bulmalıdır.”
Konuşmasına yüksek yoğunluklu tatlandırıcı (YYT) ithalatı ile devam eden Gök, bu durumun sektörü ciddi boyutta tehdit eder duruma geldiğini ve 2014 yılında rekor artış yaşayarak yaklaşık 500 bin tona varan beyaz şeker eşdeğeriyle piyasadaki payını her geçen gün artırmaya devam ettiğini iddia etti.
Şeker sektörü bürokratik yanlışlarla kurban ediliyor Bürokratik yanlışlarla şekerde sağlam bir politikanın belir- lenmesinin önüne taş koyan, çözüm yollarını tıkayan engellerin
bulunduğunu dile getiren Gök, bunu son günlerde şekerde stok ve ithalat oyunları ile yaşadıklarını ifade etti. Gök, “Ülkemiz mevcut şeker stoklarının yeterli olduğu konusunda yaptığımız kamuoyu açıklamalarına rağmen lobilere hizmet politikasından vazgeçmeyen Şeker Kurumu’nun daha henüz, “şeker stoğunun yeterli olduğu” yönünde yaptığı açıklamalarla bir kez daha sektörün kontrolü ve işleyişinde tarafsız ve gerçek veriler ışığında hareket etmediğini, sektörümüzün bü- rokrasi ayağının nasıl bir aciziyet içerisinde olduğunu görüyoruz. Nitekim, sektörümüzün geleceği açısından büyük bir üzüntü ve tedirginlik kaynağı olan bu resmin, ülkemiz şekeri adına verilecek siyasi kararları yönlendiriyor olması adeta endüstrimizi büyük bir girdabın içinde bırakmaktadır” diye konuştu.
r Kurulu Ankara’da yapıldı…
ı yaratılmak isteniyor”
DÜNYADA YOKSULLUĞUN ASIL ADRESİ:
Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklar
Özel bir nüfus grubu olan çocukların, içinde bulundukları şartları seçememelerinin yanı sıra ebeveynleri gibi ken- dilerini korumak veya kendilerine bakmak gibi de bir yetkinlikleri yoktur. Şüphesiz her ülke için, savunmasız durumdaki bu vatandaşlarını yani geleceğini korumak hayati derece önemlidir. Bu sebeple Milletler Cemiyeti 1924 yılında Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi’ni, ulus- lararası toplum ise 1989 yılında Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi kabul etmiştir. Xxx-xxxxxxx rolü ve so- rumluluğu; bunun ihmal edildiği durumlarda ise devletin rolü ve sorumluluğu, bir isme ve vatandaşlığa sahip olma ve bunu koruma hakkı, yaşama ve gelişme hakkı, sağlık hizmetlerine erişim hakkı, eğitime erişim hakkı, sosyal güvenlik hizmetlerine erişim hakkı, insana yakışır bir yaşam standardına erişim hakkı, eğlence, dinlenme ve kültürel etkinlikler için zamana sahip olma hakkı gibi birçok hak söz konusu sözleşme ile güvence altına alınmıştır. Çocuklarla ilgili bütün konularda, çocuğun yüksek yararı gözetilecektir. Devletler, çocukların haklarına eksiksiz biçimde saygı gösterilmesini sağlayacak önlemleri almakla yükümlüdürler.
Çünkü çocukların, düşük eğitim durumu, kötü sağlık, küçük yaşta hamile kalama, madde bağımlılığı, suç işleme ve antisosyal davranış, düşük gelir, işsizlik ve uzun süre devlet yardımına bağımlı kalma ile karşı karşıya kalma riskleri daha fazladır. BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin ana ilkelerinden biri olan çocuğun en yüksek yararı; çocukların yetişkinlerinkinden farklı olan ve aynı olduğu varsayılmaması gereken özel ihtiyaç ve yararları olduğu gerçeğinin kabul edilmesini ve tüm eylemlerde, politikalarda ve uygulamalarda çocuğun en yüksek yararının göz önüne alınmasını gerektirir.
Fakat ne yazıktır ki, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, küresel ekonomiyi 2008'de vuran krizden bu yana dünyanın en varlıklı ülkelerinde en az 2.6 milyon çocuğun yoksulluk sınırının altına düştüğünü bildirmektedir. Avrupa Birliği'ne ve OECD'ye üye ülkelerdeki çocukların yaşam standartlarını inceleyen UNICEF, geçtiğimiz yıl ya- yınlanan 'Resesyon Çocukları'' adlı 41 ülkeyi kapsayan raporda, 41 ülkeden 23'ünde çocukların yoksulluğunun doğrudan 2008 krizine bağlı olarak arttığını belirtmiştir. Krizden en çok etkilenen ülkelerde çocuk yoksulluğunun da dramatik boyutlarda artış gösterdiği görülmekle birlikte; İrlanda, Hırvatistan, Letonya, Yunanistan ve İzlanda'da yoksulluk oranları yüzde 50'inin üzerinde artış kaydetmek- tedir.
Avrupa'daki krizin en çok sarstığı ülke olan Yunanistan'da çocuklu hanelerin ortalama geliri 1998 seviyesine inmiş, İrlanda ve İspanya'daki tablo 10 yıllık bir gerilemeye işaret etmektedir. UNICEF, çocukların yaşam standartlarındaki düşüşün bütçe ve sosyal güvenlik fonlarındaki kesintiyle koşut gittiğini ortaya koymakta, aynı zaman zarfında bir dizi ülkede hükümetlerin çocuk yoksulluğunu azaltmayı başardığı dikkat çekmektedir.
Türkiye’ye baktığımızda, 2008-2013 yılları arasındaki dönemde 15 ila 24 yaş arasında eğitimsiz ve işsiz olan nüfusu açık farkla en çok düşüren ülkedir. Ancak UNICEF bu keskin düşüşe karşın halen 41 ülke arasında eğitimsiz ve işsiz olan en büyük genç nüfusunun Türkiye'de yaşadığına dikkat çekmektedir. Rapora göre her dört Türk gencinden biri bu grupta yer almaktadır. UNICEF, AB dışındaki OECD ülkelerinden bazılarında çocukları yoksulluğa karşı koruyan
sosyal güvenlik politikalarının yaşama geçirilmesini mem- nuniyetle karşılamakta, Türkiye'nin 2012 yılında geçirdiği yasa ile 18 yaşın altındaki bütün çocuklara ana-babalarının durumuna bakılmaksızın ücretsiz sağlık hizmeti vermeye başlamasına özellikle olumlu bir gelişme olarak görmekte- dir.
PEKİ YA ABD..
İlginçtir ki ABD, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi henüz kabul etmemiştir. ABD'nin onaylanan fırsatlar ülkesi imajıyla, çocukların haklarının korunması açısından bir örnek olması gerekirken aksine, uluslararası arenadaki çocuk haklarına ilişkin yerinde sayan bir portre ortaya koymaktadır. Ülkenin refahı ile Amerikalı çocukların durumu paralellik arz etme- mektedir. ABD nüfusunun yüzde 14.5 kadarı fakir, fakat ço- cukların yüzde 19.9’u yani 15 milyon kadar birey yoksulluk içinde yaşamaktadır.. ABD’nin çocuk yoksulluğu oranı İn- giltere’dekinin üçte iki kadar fazlası ve İskandinav ülkele- rindekinin ise dört katına kadar çıkmaktadır. Bazı etnik gruplar için durum çok daha kötüdür; siyahi çocukların yüzde 38’den fazlası ve hispanik çocukların yüzde 30’u yoksuldur.
Bu durumun perde arkasına baktığımızda ABD’nin son 20-30 yılda ekonomisi vahşice eşitsiz hale getirecek politikalara sarılmış, toplumun en kırılgan kesimini giderek daha da arkada bıraktığını görüyoruz. Servetin gittikçe
tepede yoğunlaşması ve bu servet üzerindeki vergilerin bariz şekilde düşmesi eğitim ve çocukların korunması gibi kamu yararına olan yatırımlara gidecek paranın azalması anlamına geliyor. Sonuç olarak ABD’nin çocukları daha da yoksul hale geliyor. Bu çocukların ka- derleri, ekonomistlerin ve IMF gibi kurumların da belirttiği gibi, sadece eşitsizliğin ekonomik büyümeyi ve istikrarı zedelemesine ilişkin acılı birer örnek haline getirmesiyle kalmıyor, adil bir toplumun nasıl olması gerektiğine dair kavramları da ihlal ediyor.
(1)Stiglitz’inde dediği gibi, gelir eşitsizliği sağlık hiz- metlerindeki eşitsizliklerle, eğitime erişimle ve çevresel tehlikelere maruz kalmakla doğru orantılıdır. Tüm bunlar çocukları nüfusun diğer kesimine göre daha olumsuz etkiler. ABD’deki her beş fakir çocuktan birine astım teşhisi konmakta; yoksul olan çocuklar, yoksul olmayan çocuklara göre yüzde 60 daha yüksek bir oranla karşı- laşmaktadır. Öğrenme bozuklukları, geliri yılda 35 bin doların altında olan hane halklarının çocuklarında, yıllık geliri 100 bin dolar olan ailelere göre iki kat daha sık gö- rülmektedir. Dahası, ABD Kongresi’nde bir kesim grup, 23 milyon ABD’li hanehalkının geçimini sağladığı yardım olan gıda yardımlarını kesmek istemiş, açıklıkla söylenebilir ki en fakir gruba dahil olan çocuklar, açlıkla tehdit edilmiştir.
Bu durum, fırsat eşitsizliğiyle doğrudan bağlantılıdır ki bugün ABD, gelişmiş ülkeler arasında fırsat eşitsizliğinde ilk sırada yer almaktadır. Kaçınılmaz bir şekilde, çocukların yetersiz beslendiği, sağlık hizmetine erişimin yetersiz olduğu ve çevresel tehlikelere maruz kalma oranlarının daha yüksek olduğu ülkelerde, fakirlerin çocukları zenginlerin çocuklarına göre çok daha farklı bir yaşam görünümüne sahiptir. Örneğin ABD’nin en elit üniversitelerinde öğrencilerin sadece yüzde 9’u nüfusun alt yarısından gelirken, yüzde 74’ü ise en üstteki yüzde 25’lik gelir grubundan gelmektedir.
Bazı ülkelerde eğitimde fırsat eşitliği için anayasal emirler bulunmaktadır. Fakat ABD’de zengin öğrencilerin eğitimleri için, fakirlerin eğitimine harcanandan çok daha fazla para harcanmaktadır. Sonuç olarak ABD en değerli varlıklarının bir kısmını harcayarak genç insanları yetkinliklerden yoksun bırakarak işlevsiz bireyler haline getirmektedir.
Eşitsizliğin zararlı etkileri çok kapsamlı olmakla birlikte, ekonomilerimize, toplumlarımıza ve yarınlarımıza ciddi bedeller yüklemektedir. Ve bu bedellerin ödenmesi de ka- çınılmazdır. Bu adaletsizlik ancak; doğru politikalar, daha güçlü sosyal güvenlik ağları, artan oranlı vergilendirme gibi daha iyi düzenlemeler ile tersine çevrilebilir. Bu reformların gerektirdiği politik niyeti oluşturmak için, politika yapıcıla- rımızın eşitsizliğin zalim gerçekleri ve çocuklarımız üzerindeki yıkıcı etkisi karşısındaki eylemsizliğine ve tembelliğine karşı çıkmalıyız. Çocuk yoksulluğunu azaltabilir ve
fırsat eşitliğini artırabiliriz.
Kaynakça: (1) Ekonomi alanında Nobel Ödülü sahibi Xxxxxx X. Stiglitz, Columbia Üniversitesi Profesörüdür. Son Kitabı: The Price of Inequality: How Today’s Divided Society Endangers our Future (Eşitsizliğin Fiyatı: Bugünkü Bölünmüş Toplum Ge- leceğimizi Nasıl Tehlikeye Atıyor),2014
(2)BBC, UNICEF, 2014
Xxxxxx Xxxxx - ARGE MÜDÜRÜ
(3) Çocuk Yoksulluğunun önlenmesi, UNICEF, 2006
Mısır şurubundaki büyük tehlike!
Onkoloji Uzmanı Dr. Dizdar, “Tatlı tüketilecekse bu doğal şekerle yapılmış olmalı. Sadece kanser hastaları değil, sağlıklı bireylerde fabrikasyon tatlılardan uzak durmalı, evde hazırlanmış tatlılar tercih edilmeli" dedi.
Bu yıl kotası yüzde 30 artırılan nişasta bazlı şeker, başta obezite, diyabet, pankreas kanseri gibi birçok has- talığa sebep oluyor. Xxxxxxxxx.xxx'da yer alan habere göre; İstanbul Üniversitesi Onkoloji Uzmanı Dr. Xxxxx Xxxxxx, nişasta bazlı şeker (mısır şurubu, glikoz- früktoz şurubu) ve doğal şekerle ilgili konuştu. Dizdar, “Mısır şurubu sentetik bir şeker türüdür ve mısır nişastasından kimyasal yöntemlerle elde edilmektedir. Hazır ürünlerde tercih edilme nedeni ucuz olması ve gerçek şekere göre daha fazla tatlı tadı vermesidir. Meşrubat, kola gibi içe- ceklerin üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Hazır kek, bisküvi gibi ürünlere bakıldığında früktoz içine konduğu şeyin bozulmasını engeller. Marketten alınan bir kek açıldığı zaman kesinlikle bozulmaz, en fazla kurur. Bunun nedeni içerisindeki küflenmeye kaynak temin edebilecek unsurların früktoz tarafından bloke edilmesidir. Mısır şurubundaki früktoz insan vücudunda kolay kullanılabilir bir şeker değil, insan glikoz denen şekeri kullanabiliyor. Bu durumda aldığınız früktoz hızla yağa dönüştürülüyor ve organlarda birikmeye başlıyor. Bu durum tehlikeli, çünkü başta diyabet olmak üzere kanser gibi pek çok hastalığa zemin hazırlıyor" ifadelerini kullandı.
Tüketilecek şeker mutlaka gerçek şeker olmalı "Doğaya bakıldığında pancar şekeri canlıların çoğu için özellikle tercih edilen bir ürün. Tüketilecek şeker
mutlaka gerçek şeker olmalı. Zaten insan bağırsağı toz şekeri işleyebilecek bakterilere sahip, mısır şurubu ya da tatlandırıcılar ise doğrudan vücuda alınıyor, işte zarar bu
nedenle ortaya çıkıyor. Ciddi karaciğer yağlanması, diyabet sorunu var. Çocuk yaşta karaciğer nakli gerektiren nüfus giderek artmakta. Bunun başlıca nedeni 'mısır şurubu ve yapay tatlandırıcı kullanımıdır' diyebilir. Bakkala uğradığımda da sık karşılaşıyorum, ebeveynler çocuk mutlu olsun diye, hatta çocuk talep etmese bile şekerli mamul alma eğilimindeler."
Metanol karaciğer için zehirdir
Diyet ürünlerin çoğunda tatlandırıcı olarak aspartamın kullanıldığını belirten Dizdar, “Aspartam sentetik bir tat- landırıcı fakat sofra şekerine göre yüzlerce kat daha tatlıdır. Tat duygusunu o kadar çok uyarma özelliğine sahiptir ki, bir avuç aspartamla bir ton suyu tatlandırabi-
lirsiniz. Bu nedenle sadece diyet ürünlerde değil, diğer tatlılarda da maliyeti düşürmek için kullanılabilir. Vücuda alındığında sinir sistemi için uyarıcı etkileri olan aspartik asit, fenil alanin, sinir sistemi ve toksik olan metanole dönüşür. Metanol karaciğer için de doğrudan zehirlidir. Aşırı miktarda tüketilmesi çok sakıncalıdır" dedi.
Kadınlarda risk daha yüksek
Tatlandırıcı amacıyla yaygın kullanılan aspartamın kansere neden olduğunu vurgulayan Dizdar, “Kadınlarda risk daha yüksek. Kadınların üreme yetisini azalttığına ilişkin de bilgiler bulunmakta. Genç kadın, kilosuna dikkat etmek için tatlandırıcı ya da diyet ürünler kullanıyor. Ancak diğer taraftan sağlığını ve çocuk doğurma yeteneğini kaybediyor. Bugün için kesin söyleyebildiğimiz şey, me- tabolizmanın işleyişini bozan ürünlerin eninde sonunda kanserle de ilişkili olduklarıdır. Bunun olası bir nedeni doku proteinlerine verdikleri hasardır. Kanser sadece DNA hasarı ile değil, dokunun kontrol yeteneğini kay- betmesi ile de tetiklenebilir" dedi.
Yapay tatlandırılmış ürünler masum değil
Doç. Dr. Dizdar, “Şeker, sadece enerji kaynağı zanne- diliyor, oysa şeker vücutta bir yapı taşı olarak da işlev görüyor. Hatta bu işlevi metabolik işlevlinden daha önemli görür. Yapay tatlandırıcılar sadece şeker tadını taklit etmekle ya da pekiştirmekle kalmıyor, bunların kendi başlarına metabolik etkileri de var. Dolayısıyla diyet içecekler bel bölgesindeki yağlanmayı da artırmakta. Yapay tatlandırılmış yiyecek ve içecekler sanıldığı gibi masum değil, bilakis ciddi suçlular. 'Şeker tüketmiyorum, ama bir türlü kilo veremiyorum' diyenler hayatlarından önce diyet ürünleri çıkartmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Şeker’de EMAF şampiyon
Şeker-iş sendikası Ankara şubesinin düzenlemiş olduğu bahar voleybol turnuvası Fabrika bünyesinde ve yeni örgütlendiğimiz halk ekmek fabrikasının da katılımı ile sona erdi. Turnuvada Şeker Muhasebe 3. olurken, Emaf takımı bu yılın şampiyonu oldu.Kupa töreninde konuşan Şeker İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Xxxxx Xxxxxxxxx,
Sporun insanların birbirine kaynaşmasını birlik ve beraberliği tesis eden önemli bir etkinlik olduğunu
ifade etti. Şeker İş Sendikası Ankara Şubesi olarak ge- leneksel hale getirdikleri bahar voleybol turnuvasını sevinç ve eğlenceyle tamamlamanın huzurunu taşıdıklarını ifade eden Taşlıyurt, “Sanayimizin ve sek- törümüzün sıkıntılı olduğu yıllarda sporun kardeşliğimizi, birliğimizi ve beraberliğimizi pekiştire- cek güzel bir organizasyon oldu. Organizasyon süresinde üzücü bir olayla karşılaştık salon görevlimiz İrfan Selen kardeşimi rahmetle anıyorum. Ailesine
sabır diliyorum. Bu organizasyonun düzenlenmesinde başta Genel Merkezimize Şeker-İş Ankara Şubesi Sendika organlarına ve tertip komitesine teşekkür ed- erim.”
Kupa törenine Şeker Fabrikası Müdürü adına Xxxxx Xxxxx, Makine Fabrikası Müdürü Xxxxx Xxxxx Xxxxxxx, Emaf Fabrikası Müdürü Xxxxxxxxxx Xxxxx, Tohum Fabrikası Müdürü adına Xxxxxx Xxxxxxx En- stitü Fabrikası Müdürü Xxxxx Xxxx katıldı.
16 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker-İş’ten TATLI uyarı
Başkan Xxx Xxx: “Yapay tatlandırıcılara dikkat”
Doğal olmayan şeker ömrü kısaltıyor
Utah Üniversi- tesi, tabii şe-
ker olan pancar yerine mısırdan
elde edilen nişasta bazlı şeker kullanılmasının hayat
süresini kısalttığını tespit etti. Ka- muoyunda NBŞ olarak bilinen nişasta bazlı şekerler (glükoz, früktoz vb.) nihai dö- nemlerde bilinçsiz olarak yaygınlaşmaya başladı. Bu da tartışmaları beraberinde getirdi. Günü-
müzde satışa sunulan derhal her tatlı yiyecek ve içeceğin içinde tatlandırıcı olarak normal şeker yerine mısır şurubu kullanılıyor. NBŞ'nin kimyasal işlemlerden geçirilip elde edilmesine
karşın tabii olduğu ve sağlığa zararlı olmadığı tezi bilinçli şekilde ileri sürülüyordu. Amerika Birleşik Devletleri ABD'nin mühim araştırma merkezlerinden biri olan Utah Üniversitesi araştırmacıları bu tezin doğru ol- madığını kanıtladı. Aynı araştırmada NBŞ'nin kısırlığı artırdığı da görüldü. Dişi fareler üzerinde yapılan denemelere göre, mısır şurupları ile beslenen farelerin sofra şekeri (sa- karoz) ile beslenen farelere göre hayat sürelerinin 1, 87 kat
kısaldığı ve üretkenliklerinin azaldığı belirlendi. (XXXXXXX.XXX)
Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx, Ra- mazan Bayramı öncesinde yapay tat- landırıcılar konusunda uyarıda bulundu. Başkan Gök, merdiven altı olarak tabir edilen ve yapay tatlandırıcılarla imalatı yapılan şeker, lokum, çikolata ve benzeri ürünlerin vatandaşların sağlığına ciddi zararlar vereceğini söyledi.
Başkan Xxx Xxx, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklama, doğal pancar şekeri yerine yapay tatlandırıcıların kullanıldığı ürünlerin toplumsal ölçekte insan ya- şamını tehdit ettiğini belirtti. Kaçak yol- larla üretilerek piyasaya sürülen ürünlerin başta fiyat farkı olarak dikkat çektiğini kaydeden Başkan Gök, “ Bir ürün 2-3 liradan başlayarak 15-20 liralara kadar fiyatlandırılıyorsa bunun sorgulanması gerekir. Kontrolsüz ve denetimsiz üretimi yapılan ürünlerin özellikle açık tezgah- larda kendisine yer bulduğu gerçeği gözardı edilmemelidir. Bu aynı zamanda istihdam sağlayan, vergi ödeyerek devlet bütçesine katkıda bulunan esnaflar için de bir haksızlık niteliğindedir” dedi.
Şeker-İş Ölüm ve Yardımlaşma Vakfı Denetimi yapıldı
Şeker-İş Sendikası Ölüm ve Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Yardımlaşma Vakfının dene- Şti ve Anadolu Şeker Turizm timi 4-7 Ağustos 2015 tarihleri Ltd. Şti., Merkez ve Grand Şe- arasında Başkan Kenan Piynar, ker Hotel Şubesi’ne ait bütün Raportör Xxxx Xxxxx ve Üye kayıtlar incelenmiş olup, kayıt Xxxxx Xxxxxxxx tarafından ger- ve evraklarda herhangi bir ek- çekleştirildi. Hazırlanan rapor- sikliğe rastlanmamıştır. De- da şöyle denildi: netim Kurulu olarak Yönetim “ 4-7 Ağustos tarihleri ara- Kuruluna yapmış olduğu ba- sında Şeker Anadolu Mutfağı, şarılı çalışmalardan dolayı te- Şeker-İş Sıhhiye Misafirhanesi, şekkür eder, başarılarının de-
Vakfın iştiraki olan Şeker-İş vamını dileriz.”
Başkan Xxx Xxx, Türkiye’nin son 8 yılda yüksek yoğunluklu tatlandırıcı it-
halatı nedeniyle adeta yapay tatlandırıcı cenneti haline geldiğini de ifade ederek şöyle konuştu:
“Özellikle Ramazan ayını bir fırsat olarak görenlerin bu anlamda yapay tatlandırıcılarla üretilen ürünleri, va- tandaşların sağlığını hiçe sayarak pi- yasaya sürdüğü gözlenmektedir. Gü- nümüzde sağlıksız gıda tartışmaları her geçen gün dozu artarak kamuo- yunda tartışılır hale gelmiştir. Şeker-İş Sendikamız bu konuda duyarlı yakla- şımlarını sürdürmektedir. Düzenledi- ğimiz paneller, sempozyum ve çeşitli etkinliklerle de bu konudaki hassasi- yetimizi göstermeye devam ediyoruz. Özellikle Ramazan ayı ve takip xxxx Xxxxxx sürecinde bir kez daha bu uyarıyı yapmayı bir sorumluluk olarak taşımaktayız.”
Başkan Xxx Xxx, sözlerini şöyle ta- mamladı:
“Bu vesile ile bir kez daha Ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kut- larım. Xxxxxxxx başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam aleminde huzur ve sağlık içinde geçmesini temenni ede- rim.”
Şeker fabrikalarının arazileri 'ranta'
açılıyor!
gözünü kamaştırıyordu. İmar deği- şiklikleri ile birlikte bugüne kadar üre- tim amaçlı kullanılan bu araziler ranta açılmış oldu.
Kamuoyundan kaçırdılar!
Şeker fabrikalarında üretimi ciddi anlamda sıkıntıya sokacak olan bu imar planı değişikliklerinin kamuoyu- nun koalisyon hükümeti tartışmalarına kilitlendiği bir dönemde sessiz sedasız yayınlanması dikkat çekti. Hükümetin, tarım, hayvancılık, istihdam başta ol- mak üzere ülke ekonomisinin can da-
Kastamonu Şeker-İş’den grev yapan SFC işçilerine destek ziyareti
Kastamonu’da faaliyet göste- caya kadar SFC işçisinin yan- ren SFC işletmesi işçileri ilk larında olduklarını ifade ettiler. defa sendikalı oldular. Türk- Şeker-iş heyetini karşılayan İş’e Bağlı Ağaç-İş Sendikası Ağaç iş sendikası genel mali üyeler işverenle anlaşamayınca sekreteri Xxxxx Xxxxx ve Kas- greve gittiler. Şeker-iş Xxxxx- xxxxxx Xxxx-Xx Şube Başkanı monu Şube Başkanı Xxx Çufa- Xxxxx Xxxxxxxx de anlaşma sağ- daroğlu ve yönetimi işçileri zi- lanıncaya kadar greve devam yaret ederek sorunları hakkında edeceklerini, işçilerin alın terini bilgi aldılar. Sendikasız çalış- anlaşma yoluyla alacaklarını manın kölelikle aynı olduğunu söyledi. Konuşmaların ardından işçilerin rahat bir şekilde ha- Şeker-İş yönetimi grev yapan yatlarını yaşamaları için ücret- Ağaç-İş Sendikası üyelerine tatlı lerinin ve çalışma şartlarının ikram ederek anlaşmanın da iyi olması gerektiğini belirten tatlı bir netice ile bitmesi di- Çufadaroğlu, anlaşma sağlanın- leklerin de bulundular.
Ortada bir hükümet yok ama şeker fabrikalarının özelleştirmesini hızlan- dırmak için arazileri inşaat rantına açılıyor.
Tarımsal üretimi sanayi ile buluşturan şeker fabrikaları ile ilgili 'şok' bir ge- lişme ortaya çıktı. Bölge ekonomilerinin can damarı olan şeker fabrikalarının içi boşaltılıyor. Kamuoyundan sessiz sedasız yürütülen çalışma ile fabrika- larda üretim zayıflatılırken, değerli araziler ise inşaat rantına açılıyor.
Millî Gazete'nin duyarlı yayınları sa- yesinde Türkiye'nin 2011 yılında büyük bir yanlışlıktan döndüğü şeker fabri- kaları ile ilgili yeni bir skandal ortaya çıktı. Şeker fabrikalarının 'üretim alanı' olan değerli arazilerinin imar planları değiştiriliyor. İmar değişiklikleri ile fabrikaların üretim alanı daraltılırken, bu araziler üzerinde lüks konut ve AVM'lerin yapılmasının da önü açılıyor. Özelleştirme İdaresi'nin Çarşamba ve Ereğli şeker fabrikalarının arazileri ile ilgili hazırladığı; 'İmar Planı Değişik- liğinin' onaylanmasıyla ilgili Özelleş- tirme Yüksek Kurulu kararına yönelik tebliğ önceki gün Resmi Gazete'de yayınlandı. Tebliğe göre, Xxxxleştirme İdaresi'nin söz konusu fabrikaların arazilerine yönelik hazırladığı imar plan değişikliği, başkanlığını Başbakan Xxxxx Xxxxxxxxx'xxx yaptığı Özel- leştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylandı. Buna göre Ereğli Şeker Fabrikası'na ait 3 milyon 357 bin 392 metrekare arazisi ile Çarşamba Şeker Fabrikasına ait 1 milyon 735 bin 625 metrekare arazisi üretimden alınarak başta konut olmak üzere farklı şekil- lerde değerlendirilecek.
Mutahitlerin gözünü kamaştı- rıyordu!
Şeker fabrikalarının birçoğunun ara- zisi şehir merkezlerine yakın olma- sından dolayı değer biçilemiyordu. Bu araziler özellikle müteahhitlerin
marı olan şeker fabrikalarında üretimi canlandırmak yerine, değerli arazilerine yönelik kafa yorması ve buraları ranta açması manidar bulundu.
Özelleştirmeyi hızlandıracak!
İmar planı değişiklikleri, şeker fab- rikalarının özelleştirme sürecini hız- landıracak. Çünkü bugüne kadar fab- rikaların arazileri, özelleştirmenin önün- de bir engel olarak gösteriliyordu. 'Böl-Parçala-Sat' modeli olarak da ni- telendirilen bu çalışma ile hükümet bir taşla iki kuş birden vuracak. Bir taraftan bu araziler inşaat rantına açı- lacak bir taraftan da fabrikaların özel- leştirilmesi kolaylaştırılacak.
25 şeker fabrikasının 18-20'si kapanacak!
Uzmanlar, kamunun elindeki 25 şeker fabrikasının bu modelle özel- leştirilmesi durumunda 18-20 fabri- kanın kapanmasına kesin gözle bakı- yor. Türkiye'de sosyal amaçlı ve üretim amaçlı fabrikaların bulunduğunu ve bunların ancak bir yapı içinde üre- timlerini sürdürebileceğine dikkat çe- ken uzmanlar, bu yapının parçalanması durumunda sosyal amaçlı fabrikalarla verimliliği görece olarak düşük olan fabrikaların kapısına kilit vurulacağının altını çiziyor.
Cargill bağlantısı!
Özelleştirmelerin hemen ardından şeker pancarı üretimi de büyük bir darbe yiyecek. Fabrikalar kapandığı için bir çok bölgede artık pancar tarımı yapılamayacak. Türkiye'nin şeker pancarından çekilmesine de en çok tatlandırıcı firmaları sevinecek. Tatlandırıcı yani nişasta bazlı şeker (NBŞ) piyasasında ise ABD'nin küresel gıda devi Cargill söz sahibi. Dolayısıyla özelleştirme ile Türk çiftçisi üretimden çekilecek, ABD'li Cargill'in ise pazar payı genişleyecek.
Kaynak: Milli Gazete
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx:
“Şeker sektöründe ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar”
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx, Türki- ye’nin dünyanın önemli şeker pancarı üreticileri arasında olduğunu ancak, son yıllarda birbiri ardına uygulanan yanlış özelleştirme politikalarıyla şeker pancarında kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıkarılarak pancara getirilen kotalarla üreticilerin tar- lalarını terk ettiğini, Çarşamba, Kars, Alpullu ve Ağrı Şeker Fabrikalarında ise üretimin durduğunu ifade etti. Bir zamanlar tarımda kendi kendine yetebilen ülkeler arasında sayılan Türkiye’de bürok- rasinin öteden beri süregelen iyi niyetten uzak poli- tikaları sebebiyle tarımsal üretim alanında dışa bağımlı aday ülkeler arasına girerek artık hızla üretici olma özelliğinin kaybedildiğini söyleyen Gök, “Tarımda yaşanan olumsuzluklardan etkilenen üreticiler ve köylüler artık üretim yapamaz hale gelirken, üretim alanları giderek kararmakta, geleceğe karamsar bak- makta ve yılgınlığa düşmektedir” diye konuştu.
Şeker sektöründe algı operasyonu sürüyor ‘14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ münasebetiyle yazılı bir açıklama yapan Türkiye Gıda ve Şeker
Sanayi İşçileri Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx, Türkiye’nin stratejik tarım ürünü olan şeker pancarı, dolayısıyla da şeker sektörü üzerinde son on yıldan beri halkın kafasının karıştırılmak suretiyle bir algı operasyonu yürütüldüğünü kaydetti. Çarpıtma, ma- nipülasyon, suçlama, karalama, sansür gibi enfor- masyon savaşı uygulamalarıyla doğal pancar şeke- rinden üretilen xxxxxxx xxxxxxxxxx ‘xxx xxxxxx’, ‘xxxxx xxxxx’ gibi sahte bilgi kırıntılarıyla zihin bom- bardımanına tutulduğuna dikkat çeken Gök, NBŞ lobisinin insanlara ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalıştıklarını söyledi.
Son 15 yılda pancar üreticisi sayısında ve üretilen pancar miktarında büyük düşüş yaşandığına dikkat çeken Gök, 1998 yılında 22 milyon ton olan şeker pancarı üretiminin 2014 yılında 17 milyon tona geri- lediğini, üretici sayısının da 4 te 3 oranında azaldığını ifade etti. Türkiye’nin yeni bir seçim sürecine adım
adım yaklaştığı bu günlerde, kırsal kesimde yaşayan üreticiler ve köylüler ile tarımdan geçimini sağla- yanların, yetersiz destek sebebiyle zor günler geçir- diğine değinen Gök, şöyle devam etti:
“Üretici geliri bakımından vazgeçilmezliği, şekerin işlenmesinden doğan katma değerinin yüksekliği, çiftçiyi tarlaya ve köye bağlayan, ailenin tüm fertlerine çalışma imkânı sağlayan, nüfusu kırsal kesimde tutan, haliyle iç göçü yavaşlatan ürünlerin başında gelmesi sebebiyle ülkemizde pancardan şeker üre- timinin sürdürülmesi kırmızıçizgilerimiz olmalı iken bugün tarımsal üretimi yeniden canlandıracak, yerli üretimi özendirecek, üreticiyi koruyacak, üreticinin ve tarım sektörünün yapısal sorunlarını çözecek; kırsal kesimi, tarımsal üretimi bilgi ve teknoloji ile buluşturacak bir anlayıştan gittikçe uzaklaşan bir yapıda şeker sektörü yok edilmek istenmekte, işsizliğe de davetiye çıkartılmaktadır.
Şeker pancarımız onsu yükselen altın anahtar değerinde
Bir yandan şekerpancarı üretimine kotalar getirilmesi; öte yandan pancar üreticisinin üretimini sürdüre- memesi sonucu ortaya çıkacak olası şeker açığı diğer şeker üreten ülkelerden ve özellikle de AB ül- kelerinden ithal edilerek kapatılacaktır. Sonuç olarak ülkemizde pancar çiftçisinden esirgenen kaynaklar AB`nin pancar, ABD ve Arjantin`in mısır üreticilerine ve çokuluslu agro-sanayi tekellerine milyarlarca liralık dövizle aktarılacak, kaybeden; ürünsüz, topraksız kalan Türk çiftçisi olacaktır. Oysa ki Şeker pancarı üretiminde asıl hedef, verim ve kalite ise en ideal iklim ve toprak yapısı ülkemizde bulunmaktadır. Bu sebeple topraklarımızda yetiştirilen şeker pancarında en önemli kalite göstergesi, içindeki şeker oranını ifade eden polar derecesidir. Türkiye’de üretilen şekerin polar derecesi sektörde sözsahibi olan başta Fransa, İngiltere, Almanya gibi bir çok Avrupa ül- kesinden çok daha kaliteli, rantabl olmakla birlikte her geçen gün onsu yükselen altın anahtar değerin- dedir.”
Fransa ülke çıkarı için şeker üretimini artırdı Şeker sektöründe Fransa örneğini gösteren Gök, yıllık şeker tüketimi 2 milyon ton olan ve şeker ithal
edebilecek yeterli döviz rezervlerine sahip bulunan Fransa’nın bugün daha ucuz bedelle şeker ithal etmek yerine şekerpancarı tarımını karşılaştırmalı üstünlük yönüyle ülke çıkarına uygun olduğu için 4 milyon tonun üzerine çıkartarak şeker ürettiğini dile getirdi. Gök, Türkiye`de de tarım ve sanayide sağladığı yüksek istihdam ve yan ürünlerinin tümünün hayvan beslenmesinde kullanılabilirliği yönü ile şe- kerpancarı tarımının gerçek üreticilerin söz ve karar sahibi olduğu bir yapılanma içerisinde artan oranlarda sürdürülmesiyle şeker ithal eden değil, ihraç eden bir ülke konumuna gelmesinin hiç de zor olmayacağını sözlerine ekledi.
Türk-İş Temmuz ayı verilerine göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı bin 328 lira, yoksulluk sınırı 4 bin
328 lira oldu
TÜRK-İŞ: 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 328 lira
Çalışanların geçim koşullarını yansıtan önemli bir gösterge olarak Türkiye İşçi Sendikaları Konfederas- yonu'nun (Türk-İş) 28 yıldan bu yana, her ay düzenli olarak yaptığı 'Açlık ve Yoksulluk Sınırı' araştırmasının 2015 Temmuz ayı sonuçları açıklandı.
TÜRK-İŞ araştırmasına göre 2015 Temmuz ayı iti- bariyle, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 328 TL oldu. Bir önceki ay açlık sınırı bin 337 TL seviyesinde bulunuyordu. Kıyma etin fiyatı yüzde 3,34 kuşbaşı etin fiyatı yüzde 3,90 oranında arttı. Hesaplamaya dahil edilmeyen dana bonfile kilogram fiyatının 78,90 TL -neredeyse iki buçuk günlük net asgari ücret karşılığı- olduğunu bu arada not edelim. Sakatat ve tavuk fiyatı değişmedi.
Xxxxxx Xxxxxx: Bölgemizde pancar tarımı SOS veriyor
Şeker-İş Sendikası Muş Şube Başkanı Xxxxxx San- car, Şeker Fabrikalarının yarattığı istihdam ve kat- ma değer ile Türk ekono- misinin can damarı olma- sına rağmen izlenen poli- tikalar sebebiyle pancar tarımının tehlike sinyalleri verdiğini söyledi. Sancar şöyle konuştu:
“Pancar milli ürünümüz- dür. Ancak desteklenme- yen bir ürün olduğundan çiftçimiz pancar tarımın- dan el çekmektedir. Çünkü batı bölgelerimizdeki çift- çiler kadar kazanamamak-
tadırlar ve diğer çiftçilerimiz kadar destek alamamaktadırlar. Aslında pancar tarımının ülke ekonomisine kattığı katma değer dü- şünüldüğünde ihmal edilmeyecek bir ürün olduğu rahatlıkla görülecektir. Bir kere doğaya sağladığı oksijen yönüyle hemen hemen bütün tarım ürünlerinin önündedir. Bunu geçelim yan ürün olan küspenin hayvancıya sağladığı katkı büyük bir destek olmakla beraber samanın olmadığı yıllarda bölgede büyük yem açığını kapatmaktadır.”
Daha fazla üretim için kaliteli üretim tek- nolojilerinin geliştirilerek daha az alanda daha fazla ürün elde edecek bir tarımda ya- pılandırılmaya gidilmesi gerektiğinin altını çizen Sancar, pancar tarımının milli bir mesele olarak ele alınması gerektiğini, aksi halde işsizler ordusuna yeni işsizler eklene-
ceğini ifade etti. Sancar, “Tam anlamıyla fabrika- larımızı doyurabilecek mik- tarda pancar tarımına yö- nelmesi halinde ülkeye büyük katma değerler sağ- layacağı bilinmektedir. Do- layısıyla bu gün dünyada şeker kartellerinin özellik- lede gelişmekte olan ül- kelerdeki acımasız oyun- larına gelmeden milli sa- nayimiz şeker sanayi ve milli ürünümüz diyeceği- miz pancar tarımının de- vamını sağlamak amacı ile uyanık durmak, yapay tatlandırıcıların sağlık üze-
Meltem TV yöneticileri Şeker-İş’i ziyaret etti
Meltem Medya Grubu Ankara Sorumlusu ve Bağımsız Türkiye Partisi Ankara 2. bölge milletvekili adayı Xxxxx
Xxxxxx, Ankara 1. bölge milletvekili adayı Xxxxx Xxxx, Meltem Tv Ankara sorumlusu Xxxxxxx Xxxxxx ve BTP İl Teşkilat Üyesi Xxxxx Xxxxxxx Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Xxx Xxx’x makamında ziyaret ederek şeker sek- törüne ilişkin görüş bildirdiler.
rindeki önemli olumsuzlukları da düşünerek doğal pancar şekeri tüketimine teşvik ve toplumda bilinçlendirme yapılmalıdır” diye konuştu. Sancar şöyle devam etti:
“Bölgemizde pancar verimi batı bölgele- rimize göre düşüktür. Bunun mevsimler şartlara bağlı olan yönü. Çiftçimizden kay- naklanan yönleri vardır fakat bu durum çiftçimizin batıdaki çiftçilerimize göre daha az kazandığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Doğuya pek çok alanda verilen teşvikler pancar tarımına da verilmelidir. Zira bölge- mizde pancar olmamasından çalışmayan fabrikalarımız vardır. İlimizde de pancar rekoltesi gittikçe düşmektedir. Çiftçi bu ta- rımdan tamamen çekilmeden desteklen- melidir. Yoksa Şeker Fabrikası pancar ol- mazsa atıl duruma gelecektir.”
VEFAT
Trafik canavarı bir aileyi yok etti
Çorum Şeker Fabrikası Xxxxxx Xxx- xx Xxxxx Xxxxx, eşi Xxxxxxx, çocukları Xxxxxx ve Xxxxx Xxxxx geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. Şeker-İş Sendikası Genel Merkezi ola- rak merhum arkadaşımıza ve ailesine Allah’tan rahmet, tüm dost ve yakın- larına başsağlığı ve sabırlar dileriz.
Xxxxxx Xxxxxxxxx
Çorum Şeker Fabrikası Boruhane Kısmından emekli olan Xxxxxx Xxxxxxxxx 23.06.2015 tarihinde vefat etti. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesi ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dileriz.
Xxxx Xxxxxxx
Yozgat Yerköy Bölgesi Ekim Söküm Çavuşu Xxxx Xxxxxan yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ar- kadaşımıza Allah’tan rahmet, kederli ailesi, yakınları ve tüm Şeker-İş Ca- miasına başsağlığı ve sabırlar dileriz.
Xxxx Xxxxxxx
Xxxxx Xxxxx
Uçak şampiyonluğa uçtu
Kastamonu Şeker Fabrikası Ham fabrika Maniplant Yardımcısı Xxxxx Xxxx, Bilekgüreşi Avrupa Şam- piyonası 70 kg kategorisinde Bulgaristan'da yapılan müsabakada Avrupa birincisi olarak Kastamo-
nu’yu, sendikamızı ve ülkemizi gururlandırdı. Teşekkürler Xxxx Xxxxx .
Anız yakımı topraklarımızın tansiyonunu yükseltiyor
Bu sene kuraklık ve mevsim nor- mallerinin üzerinde seyreden sı- caklar, anız yakmayı çok tehlikeli bir hale getiriyor. Geleceğimizi be- reketsizleştiren bir cinayeti adeta kendi elimizle işliyoruz.
Her yıl Haziran-Eylül döneminde rutin bir tarımsal uygulama gibi yapılan ve toprak verimliliğine uzun vadede ciddi zararlar veren anız yakma ve yanlış arazi kulla- nımı, verimli tarım alanlarının azal- masına ve tarım arazilerinde sür- dürülebilir verimliliğini kaybetme- sine neden oluyor.
Devlet, anız yakmayı yasaklasa da bunu pek takan yok gibi. Yürürlükte olan 2872 sayılı çevre kanunu ile hukuken suç kapsamına alınarak anız yakma fiili kesinlikle yasaklandı. Anız yakanlar, Kabahatler Yasasına göre cezalandırılacaklar denildi. Ceza için uygulanan rakam ise tam evlere şenlik. Dekar başına 38.71 TL.
Uzmanlara göre anız yakmanın ya- bani otların çıkmasını engellemediği hatta bu bitkilerin tohumlarının çim- lenme miktarlarını da artırabiliyor.
Her şeyden önemlisi yanan anız ile birlikte topraktaki karıncasından böceğine, kaplumbağaya kadar tüm canlılar kömürleşiyor. Ekosistemin dengesi bozuluyor. Her yakılan anız bırakın kar etmeyi üreticilerin cep- lerindeki parayı yakmaları anlamına geliyor. Tabiata verdikleri zararlar da bonusu.
Uzmanlar Türkiye topraklarının yüzde 76'sının organik madde yö- nünden çok zayıf olduğunu öne sü-
rüyorlar. Yakılan her organik madde gübre olabilecek, bitkinin beslen- mesinde kullanılabilecek madde- lerin de yakılması anlamını taşıyor. Dolayısıyla anız yakılan yerlerde organik madde de yandığı için, üreticiler daha fazla gübre kullan- mak zorunda kalıyorlar. Yani büyük ekonomik kayıp ortaya çıkıyor. İkinci kayıp ise, toprağa düşen ya- ğışı tutan organik maddelerdir. Bunlar yakıldığı için topraktaki ya- rarlanılabilir su miktarı da düşüyor. Toprakların su tutma özelliği de azalıyor. Topraklarımızın tansiyonu
sürekli yükseliyor. Bunu düşürmek için acil bir eylem planının devreye sokulması gerekiyor. Aksi halde toprak ananın başta kıtlık olmak üzere farklı bir şekilde intikam ala- cağı kaçınılmaz.
Toprakların milli servet olduğu ve gelecek nesillerin de bu toprağa bağımlı bir yaşam süreceği unu- tulmuş durumda. Geçtiğimiz yıl içerisinde 33 adet anız ateşi nede- niyle yaklaşık 284 hektar orman alanı yok oldu.
Ülkemizin bu konuda büyük ek- sikliği olsa da geç kalmadan üreti- cilerin seminer, sempozyum gibi toplantılarla bilinçlendirilmesi, bil- gilendirilmesi ve modern tarım tek- niklerinin anlatılması şart. Anız yakma cezasının ise yeni yaptırım- larla caydırıcı hale getirilmesi yö- nünde çalışmaların yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.
> XXXXX XXXX
Saygılarımla…
Dualarla hizmete girdi...
TADİLAT BİR AY SÜRDÜ
Y
Şeker Anadolu Mutfağı yeni yüzüyle hizmette
Şeker-İş Sendikası Vakfı iştirak- lerinden Şeker Anadolu Mut- fağı yenile- nen yüzüyle
yeniden hizmete
açıldı.
aklaşık 1 ay süren tadilatla baştan aşağıya yenilenen Anadolu Mutfa-
ğı’nın açılışı Şeker-İş Sendi- kası Genel Başkanı Xxx Xxx ve Genel Merkez Yönetimi tarafından yapıldı. Sendika personelinin de hazır bulun- duğu törende okunan duanın ardından açılış kurdelası ke- sildi. Açılış merasiminde bir konuşma yapan Şeker-İş Sen- dikası Genel Başkanı Xxx Xxx, Şeker Anadolu Mutfağı’nın sendikaya, üye işçilere ve vatandaşlara hayırlara vesile olması dileğinde bulundu. Anadolu Mutfağı’nın resto- rasyonu vatandaşlar tarafın- dan da beğeni ile karşılandı.
Anadolu Mut- fağı’nın açılışı Şeker-İş Sendi- kası Genel Baş- kanı Xxx Xxx ve Genel Merkez Yönetimi tarafın- dan yapıldı.
22 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ 23
ŞEKER-İŞ YÖNETİM KURULU
Xxx XXX | Xxxxx XXXXXX | Xxxxx XXX | Xxxxx Xxxxx GÜZEL | Xxxxx XXXXXX |
Genel Başkan | Genel Sekreter | Genel Mali Sekreter | Genel Eğitim Sekreteri | Genel Teşkilatlandırma Sekreteri |
ŞEKER-İŞ GENEL MERKEZİ
Karanfil Sok. No: 59 Bakanlıklar-Ankara Tel: (000) 000 00 00–74 Faks: (000) 000 00 00
AFYONKARAHİSAR: Xxxxx XXXXXXXX
Afyonkarahisar Şeker Fabrikası Afyon Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
AĞRI: Agit ARSLAN Ağrı Şeker Fabrikası / Ağrı Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
ALPULLU: Xxxxx XXXXXX
Ordu Cad. No:14 Alpullu/ Kırklareli Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
AMASYA: Xxxxx XXXXX
Atatürk Bul. No: 270 Şeker Fab. Karşısı/Suluova/Amasya
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
XXXXXX: Xxxxx XXXXXXXXX
Xxxxxxx Xxx. Xxxxx Xxxxxxxxx Xxx 00000 Xxxxxxxxx /Xxxxxx
Tel: (000) 0000000-00 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
BOR: Xxxxx XXXXXX
Bor Şeker Fabrikası Bor/Niğde
Tel: (000) 000 00 00 Faks: (000) 000 00 00
e-posta: xxx@xxxxxxx.xxx.xx BURDUR: Xxxxxxx XXXX Xxxxxx Şeker Fabrikası/Burdur
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx ÇARŞAMBA: Xxxxx TÜRE (İl Temsilcisi) Xxxxxxxx Xxxxxx Xxxxxxxx Xxxxxx Xx: 0 Xxxxxxxx/Xxxxxx Tel: (000) 0000000
Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
ÇORUM: Xxxxx XXXXXXXX
Üçtutlar Mah.Albayrak 6. Sok. No:19140 /Çorum Tel: (000) 0000000
Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
ELAZIĞ: Xxxx XXXXXX
Elazığ Şeker Fabrikası/Elazığ
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
ELBİSTAN: Xxxxxx XXXXX
Xxxxx Xxxx Xxxxx Xxxxx Xxxxxxxxx 00000 Xxxxxxxx/X. XXXXX
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
ERCİŞ: Xxxxx XXXXX
Erciş Şeker Fabrikası Erciş/Van
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
EREĞLİ: Xxxxxx XXXXXXX
Ereğli Şeker Fabrikası Ereğli/Konya Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
ERZİNCAN: Xxxxxx XXXXX
00 Xxxxx Xxx. Xx:00 Xxx:0 Xxxxxxxx Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
ERZURUM: Xxxxx XXXXXX
Erzurum Şeker Fabrikası Ilıca/Erzurum Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
ESKİŞEHİR: Xxxxxx XXXXX
Xxxxxxx Xxx. Xxxxxx Xxxxxx Xx:00/0 Xxxxxxxxx Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
ILGIN: Xxxxx XXXXX
Xxxxxxx Xxx. Xxxxxx Xxxxxxx Xxxxxxx XXXXX Xxxxxx Xxx 00 Xx:000 Xxxxx/ Xxxxx
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxx@xxxxxxx.xxx.xx KARS: Xxxxx Xxx (İl Temsilcisi) Kars Şeker Fabrikası/ Kars
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxx@xxxxxxx.xxx.xx
KASTAMONU: Xxx XXXXXXXXXXX (Xx Xxxxxxxxxx) Xxxxxxxxxx Xxx. Xxxxxxxx Xxxxxxx/ Xxxxxxxxx Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
KAYSERİ: Xxxxxx XXXXX
Kayseri Şeker Fabrikası/Kayseri
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
AZETESİ
e-posta: xxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
KIRŞEHİR: Xxxx XXXXXX (İl Temsilcisi) Xxxxxxx Xxxx Xxxxx 00. xx. Xxxxxxxx Şeker Fabrikası/Kırşehir Tel: (000) 0000000
Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
KONYA: Xxxx XXXX
Xxxxxx Xxx.Xxxxx Xxx. Xx:00 Xxxxx Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
KÜTAHYA: Xxxxx XXXXXX
Xxxxxxx Xxxxxxx 0.Xxxxx Xxxxxxx Xx:0 Xxxxxxx Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
MALATYA: Xxxx XXXXX
Malatya Şeker Fabrikası /Malatya
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
MUŞ: Xxxxxx XXXXXX
Atatürk Çocuk Parkı Karşısı No:18 Muş Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxx@xxxxxxx.xxx.xx
SAKARYA: Xxxx XXXXX (İl Temsilcisi) Xxxxxx Xxx. Xxxxx Xxx. Xx:0 Xxxxxxx
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
SUSURLUK: Xxxxxx XXXXXXXX
Xxxxxxx Xxx. Xxxxx Xxxxxx Xx:00 Xxxxxxxx/ Xxxxxxxxx Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000 e-posta: xxxxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
TURHAL: Xxxxxx Xxxxx XXXXXX
Zille Cad. No:1 Turhal/Tokat
Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
UŞAK: Xxxxx XXXXXX
Xxxxx Xxxx Cad. Şeker İşhanı İstasyon Cad No:97 Uşak Tel: (000) 000 00 00 Faks: (000) 000 00 00
e-posta: xxxx@xxxxxxx.xxx.xx
YOZGAT: Xxxxxx XXXXXXXXX
Yozgat Şeker Fabrikası Sorgun/ Yozgat Tel: (000) 0000000 Faks: (000) 0000000
e-posta: xxxxxx@xxxxxxx.xxx.xx
SEKER-IS
TÜRKİYE EKER SANAYİİ İ ÇİLERİ SENDİKASI
Yıl: 5 Sayı: 15 Haziran-Temmuz 2015
TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI
Şeker-İş Sendikası Adına Sahibi:
Xxx XXX
Genel Yayın Yönetmeni: Xxxxx Xxxxx XXXXX Editör:
Xxxxx XXXX
Yönetim Yeri: Xxxxxxxx Xxx. Xx: 00 Xxxxxxx-XXXXXX Tel: (0000) 000 00 00-00 Faks: (0000) 000 00 00
Hazırlık ve Baskı: İhlas Xxxxxxxxxxx X.X. Xxxxxx Xxxx Xxxxxxx Xxxxxxxxxx Xxxxxx 0. Xxxxx
Xx: 00 Xxxxxxx/XXXXXX
Tel: 0312.351 83 10
Baskı Tarihi: 17.08.2015
Yayın Türü: Yaygın Süreli Bu gazete basın Ahlak İlkelerine uymayı taahhüt eder.