Araştırmanın Önemi. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında Devlet Memurları kanunu çerçevesinde personel istihdam edilmektedir. Devlet Memurları Kanununun amacı (657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1965) Madde 2’de, “Devlet memurlarının hizmet şartlarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak, yüküm ve sorumluluklarını, aylıklarını ve ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenler” şeklinde belirtilmiştir. İstihdam türleri ile ilgili olarak ta (657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1965) Madde 4’te, “Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür” denilmektedir. Devlet Memurları, kamu hizmetlerinin kendilerine gördürüldüğü en geniş kamu çalışan kesimidir. Kanunda on ayrı sınıf tesis edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarındaki eğitim-öğretim hizmetleri sınıfındaki personel, toplam memurların %39,3’ünü oluşturmaktadır. (Yücel, 2012) Bu oran ile Milli Eğitim Bakanlığı eğitim- öğretim hizmetleri sınıfında en fazla memur çalıştıran kurum olmaktadır. Bu kadar büyük boyutta iş görene sahip önemli bir kurumun çalışanları ile ilişkilerinde hukuki sözleşmelerinin yanı sıra kurumsal bağlılıklarının da sağlanması önemlidir. (Xxxxxxxx & Xxxxxxxx, 1994, s. 245) sözleşmeyi, “istihdam ilişkilerinin gerekli bir bileşeni olan ve geleceğe yönelik bir eylemin taahhüdünü tanımlayan vaatler dizisidir.” şeklinde tanımlar. Psikolojik sözleşme ise, (Özdaşlı & Çelikkol, 2012, s. 142)’nin belirttiği üzere, “İş gören ile işveren arasındaki birbirlerini algılamaya dayalı bir olgudur.” (Xxxxxxxx & Xxxxxxxx, 1994, s. 246)’ya göre psikolojik sözleşme, bir kişi ile diğer taraf arasındaki kişisel güvene dayalı samimiyeti ve çift taraflı değişim anlaşmasının şartlarının kabulünü ifade eder. Psikolojik sözleşme, kanun veya bilinen karşılıklı imzalanan sözleşmelerden farklı olarak daha vicdani bir sözleşmedir. (Özdaşlı & Xxxxxxxx, 2012, s. 143)’a göre, “psikolojik sözleşmeler, bireyler ve işletmeler arasında mübadele anlaşmasının koşullarını kabul eden bireylerin inançlarına dayanır.” Çalışana özgü özellikler, psikolojik sözleşmeler üzerinde etkili olmaktadır. Kişiden kişiye farklılık gösteren bazı demografik özellikler, çalıştıkları kurum veya kuruluşa yönelik yaklaşımlarında diğer çalışanlardan farklı sonuçlar doğurabilmektedir. …Psikolojik sözleşme (kontrat) kavramı bazı demografik özellikler ile ilişkilendirilmiştir. Buna göre genç yaşlardaki çalışanların psikolojik kontrata yönelik ihlal ...
Araştırmanın Önemi. Bu çalışma, günümüzde faaliyet alanları oldukça genişleyen belediye şirketlerinin hukuki altyapısında bulunan eksiklikler ve belirsizliklerin ortaya konması açısından önem arz etmektedir. Belediye şirketleri kamu kaynağı kullanarak kurulmuş ticari şirketler olmakla birlikte bu şirketlerde yaşanan mali sorunlar sıradan bir şirkette olduğu gibi sadece şirket ortaklarının/belediye yönetiminin kişisel menfaatini değil, kamunun genel menfaatini etkilemektedir. Bu çalışma sonucunda tespit edilen sorunlar ve bu sorunlara dair sunulan çözüm önerileri belediye şirketleri özelinde kamusal kaynakların etkili ve verimli kullanılması anlamında uygulayıcılara yol göstermesi açısından önem arz etmektedir.
Araştırmanın Önemi. Xxxxxx ve Xxxxxxx (1998)’e göre özyeterlilik algısı gerçek anlamda ileri seviyede olan rehberlik öğretmen adaylarının mesleklerini icra ederken ortaya çıkan olumsuz durumların üstesinden gelme ve istendik danışmanlık becerilerini sergilemede ziyadesiyle başarılı oldukları vurgulanmaktadır (akt: Yüksel, 2010). Ülkemizde özel eğitim alanında eğitim hizmeti veren resmi ve özel teşebbüslerde görev yapan rehberlik öğretmenleri, özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerle ile çalışmaktadır. Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin eğitsel tanılama hizmetlerini aldıkları Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde (RAM) rehberlik öğretmenleri oldukça önemli görevler icra etmektedir. Ayrıca rehberlik öğretmenleri, özel eğitim okullarında öğrencilerin sergiledikleri problem davranışların sağaltım süreçlerinde, aile eğitim hizmetlerinde önemli görevler üstlenmektedir. Rehberlik öğretmenlerinin bu gibi sorunlara doğrudan veya dolaylı olarak müdahale etmek gibi bir sorumlulukları vardır. Bu sebepten ötürü sahip oldukları bilgi, beceri, tutum ve deneyimlerinin yanı sıra özel eğitime ihtiyacı olan çocukların karşılaşabilecekleri problemlere ilişkin öz yeterlik algıları eğitim sürecine etki eden önemli bir etmendir (Aksoy ve Diken 2009). Son yıllarda öğretmenlerin özyeterlilik algıları eğitim araştırmalarında önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Özel gereksinimli öğrencilerle çalışan öğretmenlerin özyeterlilik algıları ise daha az araştırılmıştır (Kaner, 2010). Bu araştırmada özel eğitim hizmetlerinin yoğun olduğu, özel eğitim okulları ve RAM’larda görev yapan rehberlik öğretmenlerinin özel eğitimde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerine ilişkin öz yeterlik algılarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu incelemeyi gerçekleştirmek için Aksoy (2008) tarafından geliştirilen, Rehber Öğretmen Özel Eğitim Öz Yeterlik Ölçeği (RÖ-ÖEÖYÖ) ve toplam beş sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Bu çalışmayla, rehberlik öğretmenlerinin özel eğitim alanındaki güçlü ve zayıf yönlerinin tespit edilerek, üniversitelerin rehber öğretmen yetiştirme programlarının, Milli Eğitim Bakanlığının ve ilgili diğer kurum ve kuruluşların araştırmadan elde edilecek bulgulardan yararlanması umulmaktadır. Ayrıca daha sonra yapılacak olan araştırmalara sağlayacağı katkı açısından da önemli olduğu düşünülmektedir.