GİRİŞ Örnek Maddeleri

GİRİŞ. Özel hukuk sistemimiz kişilerin irade özgürlüğüne sahip olduklarını ve ancak kendi özgür iradeleriyle hak sahibi olabilmelerini ve borç altına girebilmelerini temel bir ilke olarak benimsemiştir1. Bu temel ilkenin borçlar hukuku alanına yansıma şekli sözleşme özgürlüğüdür. Bu ilke sayesinde kişiler özel borç ilişkilerini, hukuk düzeninin sınırları içerisinde yapacakları sözleşmelerle özgürce düzenleyebilmektedirler2. Bu noktada kişilerin işlem (sözleşme) iradelerinin sağlıklı olması ve gerçek iradelerini yansıtması büyük bir önem kazanmaktadır. Ancak çeşit nedenlerle işlem iradesi oluşum ya da açıklama aşamasında sakatlanabilmektedir. Bu sakatlık, iradenin özgür bir biçimde oluşmadığını veya gerçek iradenin özgürce açıklanamadığını gösterir. 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) iradeyi sakatlayan nedenleri “Rızadaki fesat” başlığı altında hata, hile ve ikrah olarak düzenlemiştir (BK m. 23-31). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) ise bu hususta “İrade bozuklukları” başlığı altında bir düzenle getirmiş; ancak hatayı “yanılma”, hileyi “aldatma” ve ikrahı “korkutma” biçiminde ifade etmiştir3. Hileyi düzenleyen BK x. 00’x xxxx: “Diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafın hatası esaslı olmasa bile, o akit ile ilzam olunmaz. TBK m. 36’ya göre ise: “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir. Görüldüğü gibi bu iki hüküm arasında dilde sadeleştirme dışında esaslı bir farklılık bulunmamaktadır. Bu iki hükümden yola çıkarak hileyi, bir kimsenin hukuki bir işlem yapmasını sağlamak için onu kasten hataya 1 EREN, 14. Bası, s. 297. 2 EREN, 14. Bası, s. 298; XXXXXX, s. 19; XXXXXXXXX, s. 73. 3 Biz çalışmamızda öğretide ve uygulamada yerleşmiş olan eski kavramları kullanmayı tercih ediyoruz. düşürmek şeklinde tanımlamamız mümkündür4. Bir kimseyi hataya düşürmek, onda gerçeğe aykırı bir kanaat uyandırmak suretiyle olabileceği gibi, önceden mevcut olan hatalı kanaatini korumak ve devamını sağlamak suretiyle de olabilir5. Bu durum aktif hareketlerle gerçekleştirilebileceği gibi, karşı tarafı aydınlatma yükümlülüğünün bulunduğu hallerde yalnızca susmak da yeterlidir6. Ancak hangi şekilde gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin karşı tarafı sözleşme yapmaya yönlendirmek için bilerek ve istenerek hareket edilmelidir. Yani hile mutlaka kasta dayanmalı, ihmal bu hususta yeterli olmamalıdır7. Ayrıca hileyle sözleşmenin kurulması arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Hileye maruz kal...
GİRİŞ. İşbu belge (aşağıda bahsedilen diğer tüm belgelerle birlikte) internet sitesinin kullanımına ve işbu internet sitesi yoluyla ürünlerin satın alınmasına dair hüküm ve koşulları belirler (aşağıda "Koşullar" olarak anılacaktır). müşteri internet sitesini kullanmadan önce Koşulları, Çerez Politikamızı ve Gizlilik Politikamızı (hepsi birlikte "Veri Gizliliği Politikası" olarak anılacaklardır) okumalıdır. Bu internet sitesini kullandığınızda veya internet sitesi üzerinden sipariş verdiğinizde siz değerli müşterimiz, işbu Koşullara ve Veri Gizliliği Politikasına uymak konusunda xxxx xxxx gösterdiğinizi kabul, beyan ve taahhüt etmektesiniz. Müşteri, tüm Koşulları ve Veri Gizliliği Politikasını kabul etmediği takdirde internet sitesini kullanmamalıdır. İşbu Koşullar ve Veri Gizliliği Politikası değiştirilebilir. Bunları düzenli olarak okumak müşterinin sorumluluğudur ve müşteri internet sitesini kullandığında veya sözleşmeyi oluşturduğunda (aşağıda açıklandığı şekilde) yürürlükte olan “Koşullar ve Veri Gizliliği Politikası” müşteri için geçerli olacaktır.
GİRİŞ. Ekonomik yaşamda en klasik ödeme aracı paradır. İnsanlar dâhil oldukları borç ilişkilerindeki ödeme borcunu genellikle para ile ifa etmektedir. Ne var ki insanlık tarihinin dinamik yapısı, paranın en temel ödeme aracı olarak kalmasına izin vermemiştir. Farklı yerlere ulaşımın kolaylaşması insanlar arasındaki ekonomik ilişkilerin çeşitlenmesine sebep olmuş, bu çeşitlilik de para gibi kullanılabilecek ödeme araçlarına olan ihtiyacı artırmıştır. Nitekim bulunduğu yerden farklı bir yere giden bir kişinin gündelik ihtiyaçlarını karşılamak için yüklü miktarda para taşımak zorunda olması, başta güvenlik olmak üzere birçok problemi beraberinde getirmiştir. Söz konusu pratik ihtiyaçlar sebebiyle paranın dışında kullanılabilecek ödeme aracı arayışına girilmiş, bu ihtiyaca cevap vermek amacıyla kredi kartı sistemi geliştirilmiştir. İlk kez 1894 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde “Hotel Credit Letter Company” tarafından çıkarılan kredi kartı, başlangıçta sınırlı alanlarda kullanılmıştır1. Kullanım alanının genişlemesiyle birçok kurum ve kuruluş kredi kartı çıkarmış ve günümüzün önemli kartlı sistem kuruluşlarının temeli atılmıştır. Bu kuruluşların piyasaya sürdükleri kredi kartlarının Amerika ve Avrupa'da kabul edilmesiyle birlikte kredi kartı kullanımı tüm dünyada yaygınlaşmıştır2. 1 Xxxx Xxxxx, Kreditkartensysteme, Eine ökonomisch-juristische Studie, 2. Auflage, Xxxxxx- xxxx Verlag, 2018, s. 77; Xxxxxxxxx Xxxx von Xxxxxxxxxx/Xxxxxx Xxxxxxx, Vertragsrecht und AGB-Klauselwerke, Werkstand: 46. EL, Xxxx Verlag, 2020, Rn. 1; Xxxx Xxxxxx, Hukuki Yönden Kredi Kartı Uygulaması, Güncelleştirilmiş 2. Baskı, Beta Yayınları, 1996, s. 13; Xxxxxxx Xxxxx, Kredi Kartı Uygulaması ve Özel Hukuk Açısından Kredi Kartının Hukuka Aykırı Kullanımı, 1. Baskı, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1997,
GİRİŞ. Veri sorumlusu olarak S.S. Tire Süt Müstahsilleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (“Tire Süt” veya "Kooperatif”) için müşterileri, çalışanları ve ilişki içinde olduğu diğer gerçek kişilere ait kişisel verilerin korunması, büyük önem arz etmektedir. Kişisel verilerin işlenmesi ve korunması süreçleri için işbu Politika ve diğer yazılı politikalar ile hedeflenen; Tire Süt ile ilişki kuran müşterilerimizin, potansiyel müşterilerimizin, çalışanlarımızın, çalışan adaylarımızın, ziyaretçilerimizin, işbirliği içinde olduğumuz kurum çalışanlarının, kooperatifimize dahil iş ortaklarının, dahil olduğumuz şirketler topluluğu çalışanlarının ve üçüncü kişilerin kişisel verilerinin hukuka uygun biçimde işlenmesi ve korunmasıdır. Bu kapsamda, 6698 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat gereğince kişisel verilerin işlenmesi ve korunması için Tire Süt tarafından gereken idari ve teknik tedbirler alınmaktadır. Bu Politikada kişisel verilerin işlenmesi süreçleri için Tire Süt tarafından benimsenen, aşağıda belirtilen temel prensipler açıklanacaktır: • Kişisel verilerin rıza kapsamında işlenmesi, • Kişisel verilerin hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun işlenmesi, • Kişisel verileri doğru ve gerektiğinde güncel tutma, • Kişisel verileri belirli, açık ve meşru amaçlar için işleme, • Kişisel verileri işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü işleme, • Kişisel verileri ilgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza etme, • Kişisel verisi işlenen ilgili kişileri aydınlatma ve bilgilendirme, • Kişisel verisi işlenen ilgili kişilerin haklarını kullanması için gerekli altyapıyı oluşturma, • Kişisel verilerin korunması için gerekli tedbirleri alma, • Kişisel verilerin işleme amaçlarının tespit ve uygulamasında, üçüncü kişilere aktarılmasında, ilgili mevzuata ve KVK Kurulu düzenlemelerine uygun davranma, • Özel nitelikli kişisel verilerin işleme ve koruma hususlarının özel olarak düzenlenmesi.
GİRİŞ. (a) İşbu doküman, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile Erişim ve Arabağlantı Yönetmeliği hükümleri uyarınca Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ (Turkcell) şebekesi ile İşletmeci şebekesi arasında tesis edilecek arabağlantıya ve ilgili diğer hizmetlere ilişkin Turkcell’in Referans Arabağlantı Teklifi’dir (RAT).
GİRİŞ. İşbu Referans IP Seviyesinde Veri Akış Erişimi Teklifinde dikkate alınan hususlar şunlardır:
GİRİŞ. Ülkemizi sarsan 06.02.2023 tarihli depremler sadece birçoğumuzun hayatla- rını kökten değiştirmekle kalmadı aynı zamanda hayatın birçok alanında da köklü değişikliklere yol açtı. Toplumsal yaşamı düzenleyen temel kurallar olan hukuk kurallarının da bu köklü değişikliklerden nasibini almaması elbette beklenemezdi. Bu kapsamda deprem bölgesindeki kişiler ile akdedilmiş olan sözleşmelerin akıbetleri husu- sunda ciddi tartışma ve mülahazalar baş gösterdi. Bu doğrultuda da tüm dünyayı iki yıl boyunca kasıp kavuran Kovid-19 pandemisi döneminde yine tartışma ko- nusu yaptığımız mücbir sebep ve bunun sonuçları kavramı tartışma masalarında baş rolü aldı. Depremler ülkemizde 11 ili deyim yerindeyse yerle bir etti. Bu iller (ve bun- ların ilçeleri) arasında çok önemli limanlar da yer aldığından depremlerin deniz ticareti üzerinde de ciddi etkileri söz konusu oldu ve halen daha bu etkinin devam ettiğini de tespit etmek mümkün olmaktadır. İşte bu çalışmanın amacını da depremlerin deniz ticareti üzerindeki etkile- rini bir yönü ile ele almak oluşturmaktadır. Bu kapsamda çalışma, deniz yoluyla yapılan taşımalarda kullanılan sözleşme türlerinden birisi olan yolculuk çarteri sözleşmeleri özelinde depremlerin etkisini incelemeyi hedeflemekte; bu hedefi bir makale boyutunda gerçekleştirmek için ise bu incelemeyi daha da özelleş- tirerek yolculuk çarteri sözleşmeleri açısından depremlerin bu sözleşmelerdeki yükleme/boşaltma ve sürastarya sürelerine olan etkilerini, Türk ve İngiliz hukuku açısından, mukayeseli bir biçimde değerlendirmeyi hedeflemektedir. Bu amaçla çalışmada öncelikle yolculuk çarteri ve mücbir sebep kavramları genel açıklamalar altında kısaca açıklanmaya çalışılacak; ardından Türk hukuku açısından deprem mücbir sebebinin yolculuk çarteri sözleşmelerindeki yükleme/ boşaltma ve sürastarya sürelerine olan etkisi başta Türk Ticaret Kanunu (TTK)1 ve Türk Borçlar Kanunu (TBK)2 hükümleri ışığında ayrıntılı biçimde inceleme konusu yapılacaktır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise konu İngiliz hukuku açı- sından ele alınarak bu hukukun uygulanacağı yolculuk çarteri sözleşmelerine ko- nulan mücbir sebep klozları ışığında sürelerin akıbeti hakkında değerlendirme yapılacaktır. Burada son olarak neden İngiliz hukuku ile mukayeseli bir çalışma yapılma ihtiyacı duyulduğunun da açıklanması gerektiği düşünülmektedir. Yolculuk çarte- ri sözleşmeleri, deniz yolu ile yapılan taşımalarda yüzyıllardan beri kullanılmakta olup; bu sözleşmelerin çoğu, uygulamada tip sözleşme olarak nitele...
GİRİŞ. (a) İşbu doküman, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile Erişim ve Arabağlantı Yönetmeliği hükümleri uyarınca Türk Telekomünikasyon AŞ (Türk Telekom) şebekesi ile İşletmeci şebekesi arasında tesis edilecek arabağlantıya ve ilgili diğer hizmetlere ilişkin Türk Telekom’un Referans Arabağlantı Teklifi’dir (RAT).
GİRİŞ. T.C. Sağlık Bakanlığı (“İdare”) ile ADN PPP Sağlık Yatırım A.Ş. (“Şirket”) arasında 27/06/2013 tarihinde Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Yapılacak Olan Adana Şehir Hastanesine Ait Yapım İşleri ile Ürün ve Hizmetlerin Temin Edilmesi İşine Ait Sözleşme ve ekleri ("Proje Sözleşmesi") imzalanmış olup Proje Sözleşmesi uyarınca Şirket tarafından yürütülecek işletme ve bakım hizmetlerinin tümünün ya da bir kısmının ifası için alt yüklenicilik usulüyle bir üçüncü şahıs yüklenici tayin etme yetkisi Şirket’e tanınmış ve Şirket, ISS İşletme Hizmetleri A.Ş.’yi (“Hizmet Sağlayıcı”) alt yüklenici olarak tayin etmiştir. Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi için Hizmetin sunulması hususunda Pazar Testi sürecinin sonunda mevzuatı gereği Hizmeti yürüten ilgilinin önalım hakkı saklıdır. İlgilinin önalım hakkını kullanmaması durumunda ise söz konusu sözleşme Kazanan Katılımcı ile Hizmet Sağlayıcı arasında imzalanacaktır.
GİRİŞ. İş sözleşmesinin askıya alınması ile, sözleşme taraflarının, iş sözleşme- sinden doğan temel borçları hükmünü yitirir; işçinin iş görme ve işverenin üc- ret ödeme borçları geçici olarak ertelenir. İş yasalarımızda, iş sözleşmesinin askıya alınması münhasıran bir başlık halinde düzenlenerek tanımı, şartları, hüküm ve sonuçları düzenlenmemiştir. İş yasalarının çeşitli yerlerinde dağınık şekilde hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca, iş sözleşmesinin askıya alınması hal- leri yalnızca yasada öngörülen hallerle sınırlı olmayıp, şartları gerçekleştiğinde kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. İş sözleşmesinin askıya alınması, beraberin- de birçok sorunu gündeme getirmektedir. Biz de bu amaçla iş sözleşmesinin H Hakem denetiminden geçmiştir. * Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı 762 Araş. Gör. Xxxxxx Xxxxx askıya alınmasını bütün yönleri ile Yargıtay uygulaması ve doktrindeki görüşler ışığında ele almaya çalışacağız. Bu amaçla çalışmamızın birinci ve ikinci bölümünde, genel olarak iş söz- leşmesinin askıya alınması kurumundan, şartlarından ve yasalarda öngörülen ve uygulamanın ortaya çıkardığı askı hallerinden bahsedeceğiz. İş sözleşmesi- nin askıya alınması için (özellikle işçi açısından); iş görme edimini yerine getir- menin mümkün olmaması ve/veya işverenin ifayı kabul etmesinin mümkün olmaması, iş görme edimini yerine getirmemenin geçici olması, iş görme edimi- ni yerine getirmemenin kusursuz olması ve tarafların sözleşmeyi askıya alma konusunda anlaşmış olmaları gerekir. İş yasalarında iş sözleşmesinin askıya alınması halleri; işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik hallerinde işine de- vam edemediği süreler (İK. m. 25/I-b, DİK, m.14/III, BİK. m. 12/I ve m.16/VII), askerlik veya kanundan doğan başka ödevler nedeniyle işçinin işine gidemediği günler (İK. m. 31/I ve II, BİK. m.16), işçiden veya işyerinden kaynaklanan zor- layıcı sebeplerle çalışılamayan süreler (İK. m. 24/III ve m.25/III, BİK. m.17/IV), işçinin gözaltı veya tutuklanması nedeniyle işine gidemediği süreler (İK. m. 25/IV, BİK. m.17), grev nedeniyle çalışmayan veya lokavta maruz kalan işçile- rin grev ve lokavt süresinde çalışamadığı süreler (STİSK. m. 67/I), işçi kurulu- şunda yönetici olarak iş yerinden ayrılan işçilerin görevde geçirdiği süreler (STİSK. m.23/I), evlenme ve ölüm dolayısıyla verilen izinler (İK. m. 46/III-b, BİK. m.19/II) olarak belirlenebilir. Bunların dışında, iş sözleşmesinin askıya alınması toplu iş sözleşmeleri veya bireysel iş sözleşmel...