SONUÇ. Kefalet sözleşmesi ve garanti sözleşmesi, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadır. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridir.
Appears in 1 contract
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi Yapma borçları ile tevdi ve garanti sözleşmesisatış yollarına başvurulamayan verme edimlerinde ala- caklının temerrüde düşmesi halinde borçluya borcundan kurtulması için tanınan tek imkan, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadırsözleşmeden dönmedir. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli Kanun koyucu alacaklı temerrüdünde sözleşmeden dönmeyi düzen- leyen hükümde (TBK m.110/Art.95 OR) borçlu temerrüdü hükümlerine göndermede bu- lunmuş ve bu şekilde dönmeye ilişkin prosedürlere borçlu temerrüdü hükümlerinin uygu- lanmasını öngörmüş; fakat sözleşmeden dönen borçlunun ayrıca bir farktırtazminat talep edip edemeyeceği hususunu cevapsız bırakmıştır. Aralarındaki bu farklarDoktrinde ise sözleşmeden dönen borçlunun tazminat talep edip edemeyeceği meselesi tartışılmıştır. Bir görüş alacaklının külfet olarak nitelendirilen ifaya katılma fiillerinin ihlali halinde tazminat istenemeyeceğini savunurken, zaman zaman benzerlikler olsa dadoktrindeki hakim görüş borçlunun tazminat talebini tanıma yönündedir. Buna karşılık tazminata imkan tanıyan görüş içerisinde de istenebilecek tazminatın türü bakımından görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Karşılıklı edimli sözleşmelerde alacaklı temerrüdünde sözleşme- den dönmek suretiyle borçtan kurtulma menfaati korunan borçlunun karşı edim alacağına kavuşma menfaati mevcut hukukta, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural tevdi ve satış yollarına başvurmanın mümkün olduğu hallerden farklı olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermezkorunamamaktadır. Borçlunun bu menfaatinin korunabilmesi ancak sözleşmeden dönme ile birlikte istenebilecek tazminatı olumsuz zarar ile sınırlandırmayan görüşlerden birinin kabulü halinde mümkündür. Bu görüşlerden karşılıklı edimli sözleşme- lerde borçlu temerrüdünde alacaklıya tanınan seçimlik hakları alacaklı temerrüdündeki borçluya da tanıyan görüşün kanuni bir dayanağı bulunmamaktadır. Dolayısıyla değerlendi- rilmesi gereken ihtimal, sözleşmeden dönme ile birlikte olumlu zararın tazmininin mümkün olup olamayacağıdır. Aynı tartışma doktrinde borçlu temerrüdü bakımından da yapılmış olmakla birlikte, alacaklı temerrüdünde öngörülen sözleşmeden dönme imkanının arz ettiği fonksiyon ve özel durum göz önünde bulundurulduğunda, borçlu temerrüdündeki yoğun tartışmaların bu alana taşınmaması gerektiği anlaşılmaktadır. Fakat yine de sözleşmeden dönme ile birlikte olumlu zararın tazmininin istenememesinin önündeki en önemli engel, kanun koyucunun bu imkanı öngörmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda ortaya çıkan gerçek olmayan boşluk doktrindeki baskın görüş uyarınca ancak kanun koyucu tarafından yapılacak bir düzenleme ile doldurulabileceğinden, sözleşmeden dönen borçluya olumlu zararını isteme hakkı tanımak de lege ferenda bir öneri olmaktan öteye geçemeye- cektir. Bu gerçek karşısında ilk olarak değerlendirilmesi gereken husus, meselenin çözümü- ne yönelik alacaklı temerrüdü hükümleri dışında mevcut hukuk bakımından bir çarenin bulunup bulunamayacağıdır. Alacaklının ifaya katılma fiillerini yerine getirmekten kaçın- ması alacaklı temerrüdü dışında borca aykırılık teşkil ediyorsa ve özellikle karşılıklı edimli sözleşmelerde borçlu temerrüdünde tanınan seçimlik haklara başvurma olanağı varsa, mese- lenin çözümü nispeten kolaydır: borçlu ifadan vazgeçip olumlu zararını istediğinde fark teorisi sayesinde hem borcundan kurtulabilir hem de karşı edim menfaatine kavuşabilir. Yine alacaklının borçluyu ibra ettiği veya hizmet, kira, eser ve vekalet sözleşmelerindeki özel durumlardan biri varsa, borçlunun bu her iki menfaatinin korunabilmesi kısmen de olsa mümkün olabilmektedir. Ancak garanti sözleşmesinin konusunualacaklının ifaya katılma fiillerini yerine getirmekten ka- çınmasının yalnızca alacaklı temerrüdü hükümlerini devreye sokabildiği hallerde, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu sözleş- meden dönen borçluya karşı edim menfaatini koruyabilmek için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olumlu zararını istemesini haklı kılan gerekçeler vardır. Bu nedenle karşılıklı edimli sözleşmelerle sınırlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya ala- caklı temerrüdü yüzünden sözleşmeden dönen borçluya olması gereken hukuk açısından olumlu zararını isteme imkanı tanımak en uygun çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridir.
Appears in 1 contract
Samples: Sözleşme
SONUÇ. Kefalet Çalışmamızda taşınmaz satış vaadi sözleşmesini incelemeye çalıştık. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ülkemizde sıkılıkla uygulama alanı bulan bir sözleşme türüdür. Şartları henüz gerçekleşmediği için kurulması imkânsız bulunan asıl satış sözleşmesinin görevini yerine getirmesi, uzun ve garanti sözleşmesibıktırıcı şekle ilişkin törenlerden uzak oluşu ve bu hâlin getirdiği kolaylıklara ek olarak özellikle cezai şart ve cayma parası gibi başka hukuki müesseselerle de desteklenerek halkın güven ihtiyacına cevap vermesi nedenleri ile toplumda geniş bir kabul ve uygulama alanı görmüştür. Taşınmaz satış vaadinin hukuki niteliği konusunda genel kabul gören görüş, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadırtaşınmaz satış vaadi sözleşmesinin bir önsözleşme olduğu görüşüdür. Ayrıca kefalet Taşınmaz satış vaadinin bir önsözleşme olması vesilesiyle yani bir sözleşme olması nedeniyle nispi haklar grubuna girmesi doğaldır. Taşınmaz satış vaadinin bir önsözleşme olması ve nispi haklar grubuna girmesi onun karakteristik özelliğini yansıtır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan hak ve borçların var olduklarını söyleyebilmek için bunların doğduğu sözleşmenin geçerli olarak kurulması gerekir. Netice itibariyle taşınmaz satış vaadi, hukuki nitelik olarak bir ön sözleşmedir. Yani bir sözleşmedir. Bu nedenle sözleşmelerin geçerliliği için gereken bütün kurallar burada da aranmak durumundadır. Esasa ait ve şekle ait unsurları muhakkak içermesi gerekir. Bu anlamda tarafların karşılıklı rızalarının uyuşması ve sözleşmenin konusunun belirlenebilir ve imkânsız olmaması gerekir. Şekle ilişkin koşullar ise taşınmaz satış vaadinin koşullarından en önemlisidir. Buna göre taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, resmî şekilde Yrd. Doç. Dr. Xxxxx XXXXXXXX yapılmadıkça geçerli olarak doğmazlar. Resmî şeklin nasıl olacağı Noterlik Kanunu’nda ve Tapu Kanunu’nda gösterilmiştir. Buna göre taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin noterler tarafından düzenleme biçimindeki senetle yapılması gerekir. Tapu sicil memurlarının da taşınmaz satış vaadi sözleşmesini evleviyetle yapacakları kabul görmektedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedirtapuya şerh verilebilmektedir. Bunun ya- nındaiçin ayrıca bir şerh anlaşmasına gerek yoktur. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmesi ile birlikte taşınmaz satış vaadi sözleşmesi aynî bir hak niteliği almamakta sadece kişisel hakkın üçüncü kişilere ileri sürülebilme olanağı kazanmaktadır. Taşınmaz satış vaadi ile vaat edenin yüklendiği borç, taşınmaz satış akdinin kuruluşudur; son hedef o olmakla beraber mülkiyetin geçirilmesi değildir. O hâlde satış vaadi sözleşmesini yerine getirmeyen borçluya karşı alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi açacağı dava da bu satış akdinin yerine getirilmesine ilişkin olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hakTaşınmaz satış vaadi üzerine alacaklı, kural olarakborçluya karşı tapu iptal ve tescil davası açabilecektir. Bu davanın hukuki niteliği tartışmalıdır. Bize göre, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet mahkeme tarafından verilen karar hem satış sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti tescil talebi yerine geçer. Diğer bir ifadeyle mahkeme, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden dolayısıyla açılan bir dava sonucunda doğrudan doğruya mülkiyetin alıcıya ait olduğu yönünde karar verir (TMK 716). Kararın kesinleşmesiyle birlikte de mülkiyet davacı alacaklıya intikal eder. Taşınmaz satış vaadine ilişkin davalarda zamanaşımının ne olacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle genel hükümler uygulanmalı ve davanın zamanaşımı süresi on yıl olmalıdır. Nitekim Yargıtay’ın tutumu da bu şekildedir. Mahkemelerin görevi kamu düzenindendir. Bu nedenle taraflar aralarında yaptıkları anlaşma ile görevli mahkemeyi belirleyemezler. Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Şayet taşınmaz satış vaadinden doğan uyuşmazlık özel kanun hükümleri gereğince bir özel mahkemenin görevine giriyorsa o özel mahkeme davaya bakmakla görevlidir. Uygulamada özellikle tüketici mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasında görev uyuşmazlıkları meydana gelmektedir. Taşınmaz satış vaadinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadıruyuşmazlıkları, yetkili mahkemenin tespiti açısından, genel olarak tapu sicilinde değişikliğe neden olan davalar ile tapu sicilinde değişikliğe neden olmayan Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi ve Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesinde Görev ve Yetkiye İlişkin Sorunlar davalar şeklinde ikiye ayırarak incelenmesi mümkündür. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadırTapu sicilinde değişiklik meydana getiren davalarda yetkili mahkeme HMK m. 12’ye göre taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olmalıdır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridirTaşınmaz satış vaadinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tapu sicilinde değişiklik meydana getirmemeleri hâlinde yetkili mahkemenin genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir.
Appears in 1 contract
Samples: Preliminary Real Estate Contract
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi Sonuçları talih ve garanti sözleşmesitesadüfe bağlı olan ömür boyu gelir sözleşmesinde para veya misli eşya şeklinde dolaylı bir bakım vardır. Sözleşmedeki gelir ödeme ediminin süresi anlaşmaya göre; taraflardan birinin veya üçüncü bir kişinin ömrü boyunca devam edecektir. Ömür boyu gelir, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadırsözleşmenin karakteristik özelliğidir. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca Sözleşme bozucu şarta bağlı olarak sona ermektedirda yapılabilir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan Gelir alacaklısının mutlaka gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadırzorunluğu vardır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedirGelir borçlusu ise gerçek veya tüzel kişi olabilir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezkengelirin gerçek bir kişinin hayatına dayanması şartıyla, garanti sözleşmesi sona ermektedirtüzel kişinin de gelir alacaklısı olabileceğinin düşünülebilir olduğu da ifade edilmektedir. Borçlu Sözleşme TBK m.608 gereği yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Karşı edim olarak taşınmazın devri vaad edildiğinde sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerekir. Ömür boyu gelir sözleşmesinin mahkeme kararına dayandığı hallerde şekil mecburiyeti söz konusu olmaz. Gelir borcunun yerine getirilmesi borçlu tarafından da olabilir, üçüncü bir kişi de borcu yerine getirebilir. Ömür boyu gelir sözleşmesinde kök hak ve kefilbireysel hak söz konusudur. Kök hak ömür boyu gelir isteme hakkını (taraflar arasındaki borç ilişkisini kuran temel hakkı) anlatırken, bireysel hak ise düzenli aralıklarla ödenecek her bir gelir alacağını anlatır. Bu ayırım gerek zamanaşımı süreleri, gerekse devre, haciz ve iflas takibine konu olup olmama bakımından önemlidir. Ömür boyu gelir ilişkisi sözleşme ile ortaya çıkabileceği gibi mahkeme kararına da (TBK m.51/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyleII, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadırTMK m.175, TMK m.176) dayanabilir. Kefalet sözleşmeleri içinAyrıca hâkim ölünceye kadar bakma sözleşmesinde tarafların istemi üzerine ya da kendiliğinden bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir (TBK m.617/II). Mirasbırakanın yaptığı ölüme bağlı tasarrufla da ömür boyu gelir belirlenebilir (TMK m.516). Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde hâkim tarafından verilen ömür boyu gelire çevirme kararı, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadırölünceye kadar bakma sözleşmesini ortadan kaldırmaz. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme Verilen kararla bakma ve alacaklının özen, rehin gözetme ediminin yerini ömür boyu gelir sağlama almıştır. Ömür boyu gelir sözleşmesinde kök hak ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridirbireysel hak bakımından zamanaşımı süreleri farklıdır. Kök hak için zamanaşımı TBK m.146 gereği on yıldır. Bireysel hak bakımından ise her dönem için ifası gerektiğinden TBK m.147/b.1 hükmü gereği zamanaşımı beş yıldır.
Appears in 1 contract
Samples: Lifetime Income Agreement
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi İnşa edilen gemide ortaya çıkan ayıpların tamir edilmek suretiyle giderilmesi ve bu suretle iş sahibinin sözleşmeden dönmeye ve bedel indirimine yönelebilecek taleplerinin önlenmesi tersaneci için vazgeçilemez bir çözüm tarzı teşkil etmektedir. Bu nedenle tip sözleşmelerde yer verilen garanti taahhüdü ile tersaneciye teslimden sonra ortaya çıkan ayıpları giderme borcu yüklenmiş; bunun karşılığında ise iş sahibinin ayıbın giderilmesi hakkı dışındaki diğer hakları sınırlandırılmış, özellikle tersanecinin ayıba bağlı zararlardan doğan sorumluluğu kaldırılmıştır. Böylece sözleşme riskleri taraflar arasında paylaştırılmıştır. Garanti borcunun varlığından bahsedebilmek için, gemi teslim edildikten sonra ve garanti sözleşmesisüresi içinde bir ayıp ortaya çıkmalı ve bu ayıp tersanecinin riziko alanından doğmalıdır. Söz konusu ayıp malzeme ve işçilikteki hatalardan kaynaklanabileceği gibi tasarım hatalarından da ileri gelebilir. Tersanecinin garanti borcundan sorumluluğu için kusuru aranmaz. Tersaneci garanti borcu kapsamında sadece kendi riziko alanından kaynaklanan ayıpları tamir etmekle yükümlü olup, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadırkötü kullanım, normal yıpranma ve eskime ve iş sahibinden kaynaklanan sebeplerle meydana gelen ayıpları gidermekle yükümlü değildir. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken 93 NSF Art. X. 3 (a). Garanti borcu genellikle garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş süresi adı verilen bir süre ile sınırlandırılmaktadır. Bu sürenin ihbar süresi olarak nitelendirilmesi tip sözleşmelerde açıkça en kısa sürede ihbar yapılması öngörüldüğünden mümkün değildir. Bu nedenle garanti borcunun doğumu için zamanında bir ihbarda bulunulmalıdır. Garanti borcunun kararlaştırılması sonucunda tersaneci ayıbın giderilmesini üstlenmektedir. Garanti borcu ile ayıbın giderilmesine ilişkin tüm masraflar, aşırı dahi olsa tersanecinin üzerinde bırakılmıştır. Bu düzenleme tarzı ilk bakışta tersaneci aleyhine gibi gözükse de iş sahibinin sözleşmeden dönme ve bedel indirimi hakları kaldırıldığından sözleşme bedelini emniyete alması açısından tersaneci lehinedir. Ancak belirtmek gerekir ki, garanti borcuna yer verilmiş olması başkaca önemli ayıplı ifadan doğan diğer hakların sona ermesi için yeterli değildir. Bunun için sözleşmede açık hükümlere yer verilmesi gerekir. Diğer yandan masraf riskini üzerine alan tersaneci, sınırsız bir farktırsorumluluk üstlenmek istemiyorsa, belli bir değeri aşan onarım çalışmasının garanti taahhüdü kapsamında olmayacağını sözleşmede belirtmelidir. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa Garanti süresi içinde tamir edilen malzeme ve parçalar da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermezilave garanti kapsamındadır. Ancak bu garantinin toplamda teslimden itibaren iki yılı geçemeyeceği veya altı aylık bir süreye tabi olacağı, sözleşmede kararlaştırılmaktadır. Diğer yandan ortaya çıkabilecek yeni ayıplar bakımından, ilk ayıbın onarılması talebiyle birlikte garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridirsüresinin duracağının kabulü hakkaniyete uygun düşer.
Appears in 1 contract
Samples: Gemi İnşa Sözleşmesi
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri hem yapı inşa etme ve garanti sözleşmesiteslim borcu hem de arsa sahibinin taşınmazının mülkiyet hakkının tamamı veya bir kısmının devri taahhüdünü içermesi sebebiyle önem arz eden sözleşme türlerinden biridir. Kentsel dönüşümün önü alınamaz hızda ilerleyişi Borçlar Hukukundaki sözleşme serbestisi kuralıyla bir araya gelince uygulamada birçok farklı içeriğe sahip sözleşme türü ortaya çıkmıştır. Bu nedenle çalışmanın konusu olan yüklenicinin işe zamanında başlama ve devam etme borcu sözleşmede yer alan veya almayan hükümlere göre farklı sonuçlar doğurmaktadır. İfası mümkün ve muaccel olan bir borcun borçlusu usulüne uygun yapılmış ihtarla temerrüde düşer. Karşılıklı iki tarafa borç yükleyen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin temerrüdü kural olarak zamanında teslim etmemekle söz konusu olsa da Borçlar Kanunu, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadıristisnai düzenlemesiyle yapının teslimi için zaruri olan işe başlama ve devam etme borcuna aykırılık durumunda da yüklenicinin erken temerrüdüne imkan vermiştir. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş Buna göre sözleşme hükümlerine veya ihtara rağmen yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya işi (hızlı ilerletebilmesi mümkün olmasına rağmen) olması başkaca önemli bir farktırgerekenden yavaş tempoda sürdürmesi halinde tüm olumlu tahminlere rağmen işin teslim süresine yetişmeyeceğinin anlaşılması durumunda arsa sahibi, teslim süresinin sonuna kadar beklemeden sözleşmeden dönebilecek veya genel hükümlere göre ifa ve gecikme tazminatı isteyebilecek veya sözleşmeyi feshedip bundan kaynaklanan zararlarını talep edecek veya yapının tamamlandığı aşamaya kadarki değerini ödeyerek sözleşmeyi sona erdirebilecektir. Aralarındaki bu farklarDoktrin ve Yargıtay kararları, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleriarsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki hükümler, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği genel yorumlanması ve amacı ile arsa sahibinin sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak erdirme iradesini bildirdiği tarihteki niyeti ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktıryapının durumunu da dikkate alarak yüklenicinin keyfiliğini arsa sahibinin de dürüstlük ilkesine aykırı davranışlarını önlemek üzere uygulamaya yön vermektedir. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hakAslolan somut olayda tarafların sözleşme ile belirlenen amacı ve dürüstlüğü korumak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet sözleşmenin ifa imkanı daha muhtemelse sözleşmeyi ayakta tutmak veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridirifa hiç edilmeyeceği veya arsa sahibini zamansal açıdan önemli ölçüde mağdur ederek edileceği anlaşılırsa sözleşmeyi ortadan kaldırmaktır.
Appears in 1 contract
Samples: Construction Contract
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi ve garanti Kredi açma sözleşmesi, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden banka ile müşteri arasında kurulan, isimsiz, sürekli edimli, bankanın kararlaştırılan limite kadar krediyi müşterinin emrine hazır tutma ve kullandırma; müşterinin ise kullandığı kredi ile birlikte faiz ve provizyon ödeme borcu altına girdiği, tarafların karşılıklı güveninin ön planda olduğu bir çerçeve sözleşmedir. Uygulamada bankalar, kredi açma sözleşmesine ekledikleri hükümler ile hem kredi kullandırma hem de kullanılacak kredinin şartlarını belirleme yetkisini kendi uhdelerinde tutmaktadırlar. Buna ek olarak müşterilerinden teminat göstermelerini talep etmekte ve bunu sözleşmenin olmazsa olmazı haline getirmektedirler. Türk Borçlar Kanunu ile kefalet sözleşmesinde birçok yenilik yapılmıştır. Bunlardan birisi de mülga Borçlar Kanunu’nda yer almayan “kefaletten dönme” kurumunun, TBK m. 599 ile hukukumuza girmesidir. Kanun koyucu, hakkaniyet gereği kefile dönme hakkı tanımakla birlikte, bunu belirli şartlara tabi tutmuş ve kefilin istediği anda sözleşmeden dönebilmesini engellemiştir. Kefaletten dönebilmek için öncelikle, güvence altına alınan alacağın henüz doğmamış olması gerekir. İkinci olarak asıl borçlunun, borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli farklılıklar barındırmaktadırölçüde bozulmalı veya mali durumunun, kefalet sözleşmesi yapıldığı sırada kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü 86 Bu konuyla ilgili olarak: “Banka, iyiniyet kurallarına aykırı olarak, tahsis ettiği krediyi kullandırmayacak olursa, bu krediye güvenerek bazı teşebbüslere geçmiş olan kimsenin bir tazminat talebine maruz kalabilir...” (Xxxxxxxx, s. 333). olduğu ortaya çıkmış olmalıdır. Bahsedilen bu iki şart mevcut olduğu takdirde, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak kefaletten dönebilir. Kredi açma sözleşmelerinin kendine has niteliği ile kefaletten dönme kurumu arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Kefaletten dönmenin şartlarından olan “güvence altına alınan alacağın henüz doğmamış olması” kıstası bu ilişkinin sebebidir. Zira daha önce bahsedildiği gibi banka uygulamasında kredi açma sözleşmesinin kurulması ile taraflar açısından herhangi bir borç doğmaz. Ancak müşterinin yapacağı münferit kredi talebinin banka tarafından kabulü ile borç doğar. Bu durumda banka, alacaklının talebini değerlendirip kabul edene kadar, TBK m. 599’da yer alan şartlar oluştuğu takdirde kefaletten dönmek mümkündür. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli müşteri limitin bir farktırkısmını kullanmış olsa bile, kefilin aynı şekilde sözleşmeden dönerek kredinin henüz kullanılmamış kısmının sorumluluğundan kurtulması da kanaatimizce mümkün olmalıdır. Aralarındaki bu farklarTürk Borçlar Kanunu m. 599/II hükmü uyarınca, zaman zaman benzerlikler olsa dakefaletten dönmenin ardından, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermezbankanın uğradığı menfi zararın kefil tarafından karşılanması gerekir. Ancak garanti sözleşmesinin konusunukendisine kanun koyucu tarafından tanınan bir hakkı kullanan kefil, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden aralarında hiçbir hukuki ilişki bulunmayan kredi müşterisinin dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridirsebebiyle uğradığı zararı tazmin etmek zorunda değildir.
Appears in 1 contract
Samples: Kredi Açma Sözleşmesi
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi Görüldüğü üzere, mevcut borcun ifa edilme- mesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olan cezai şart, bir borç ilişkisinde, borcun zamanında ve garanti sözleşmesigereği gibi ifasının teminatını teşkil etmek üzere alacaklıya icabından doğan zararını ispat yükümü altına girmeden, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadırbelli bir tazminat alabilme hakkını veren kayıt hükmünü taşımaktadır. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl Sözleşmeden doğan borç hiç veya gereği gibi ifa edilmediği takdirde sözleşme konusu borca bağlı fer’i olan feri borç niteliğindeki cezai şart muaccel hale gele- rek bağımsız bir alacak niteliğine bürünmektedir. Türk Hukukunda cezai şart kural olarak her tür borç ilişkisi için kararlaştırılabilmekte olup, cezai şartın kararlaştırılabilmesi için sözleşme- den doğan borcun geçerli olması ve cezai şartın kararlaştırıldığı aşamada henüz ifa edilmemiş ol- ması gerekmektedir. İş sözleşmeleri ile düzenlenen cezai şart hü- kümleri genellikle kalifiye nitelikte olan işçilerin iş sözleşmelerinin feshinin önüne geçilmesini, işçi için yapılmış bulanan eğitim giderlerinin iş- çiden talep edilebilmesini ve 6098 sayılı TBK. uyarınca yapılmış bulunan rekabet yasağı söz- leşmesine uyulmasını sağlamaya yöneliktirler. Cezai şartın geçerli olabilmesi için iş sözleş- mesinde işçi ya da işveren aleyhine öngörülen cezai şartın fesih hakkının özünü ortadan kaldı- ran nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedircezai şart olmaması gerekmek- tedir. Kanundaki Bu anlamda bir hakkın özünü ortadan kal- dırır şekilde tespit edilen cezai şartlar geçersiz olacaktır. Diğer yandan, cezai şartın geçerli kabul edi- lebilmesi için cezai şartın karşılıklı olması ile cezai şartın miktarı, cezai şartın muaccel olma sebebi gibi unsurlarda da taraflar arasında denk- lik sağlanmış olması gerekmektedir. Ayrıca, bir 110 Yarg.9.HD. 15.04.2010 t. E.2008/24493, K.2010/10480 sözleşmede cezai şartın varlığından söz edilebil- mesi için bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir cezanın açık ve net bir biçimde kararlaştırılmış olması gerek- mektedir. Yani cezai şartın karşı tarafça talep edilebilmesinin söz konusu olabilmesi için hangi durumun gerçekleşmesi gerektiğinin açık ve net olarak sözleşmede belirtilmiş olması gerekmek- tedir. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinde olduğu gibi, belirli iş sözleşmelerinde de, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerli olacaklardır. Ancak, belirli süreli iş sözleşmelerinde sözleşmenin sü- resinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, öncelikle taraflar arasın- daki iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu an- lamında objektif sebebe dayalı belirli süreli ya da asgari süreli olması gerekmektedir. İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şartlar tek taraflı olarak değerlendirilme- mekte ve eğitimin içeriği işçiye sağlamış oldu- ğu katkılar gibi unsunlar göz önüne alınarak ta- ahhüt edilen çalışma süresinin eğitimin türü ve masrafları ile orantılı olması koşulu ile geçerli sayılmaktadırlar. Ancak, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri kapsamında verilmesi gereken eğitim- lere ait giderlerin eğitim masrafı olarak talep edi- lebilmesi mümkün değildir. Diğer yandan, rekabet yasağına ilişkin söz- leşme cezai şart hükmü içeriyorsa, işveren ge- nel hükümler uyarınca ancak, zararın cezai şartı aşan kısmını işçinin kusurunu ispatlaması koşu- lu ile talep edebilecektir. Ancak, rekabet yasağı sözleşmelerinde cezai şartın kararlaştırılması durumunda, genel hükümlerin aksine işçi söz- leşmede aksi bir düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuşturyoksa tespit edilen cezai şart tutarını ödemek suretiyle sözleşme ile bağlılıktan kurtulabilecektir. Garanti sözleşmeleri Cezai şartın fahiş olması durumunda ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayıha- xxx xxxxx hükümler uyarınca cezai şart tutarını kendiliğinden indirebilecektir. Bu anlamda, kural olarakha- kim şart ve ceza arasındaki ilişkiyi gözeterek, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunuiş- çinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere giderek, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifaişçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezai şartlardan, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri sözleşme kap- samında çalışılan ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridirçalışılması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidebilecektir.
Appears in 1 contract
Samples: İş Sözleşmesi
SONUÇ. Kefalet Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ve garanti sözleşmesi, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadıriki tarafa borç yükleyen bir borçlandırıcı hukuki iş- lemdir. Ayrıca kefalet Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte taraflar arasında nispi bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedirilişkisi tevlit edip, kendisine taşınmazın satışı vaat olunan tarafın hakkı, vaat borçlusu maliki satış sözleşmesi- nin kurulmasına ilişkin irade beyanında bulunmaya zorlamaktır. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu Söz konusu hak, ayni ma- hiyette olmadığından kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadırolarak ancak borçlandırıcı sözleşmenin tarafına karşı ileri sürü- lebilir. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması Buna karşın taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tapu siciline taraflardan birinin istemi üzerine şerh verilmesi halinde, garanti hakkın niteliği ayni hak olmamakla birlikte şerh sebebiyle ayni tesir kazanmıştır. Söz konusu ayni tesir, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden dönme doğan şahsi hakkın herkese karşı değil, şerhten sonra taşınmaz üzerinde hak sabi olanlara karşı ileri sürülmesini sağlayacaktır. Zira şerh verilmiş kişisel haklar, ayni haklar gibi herkese karşı değil, sadece şerh verilmiş taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hak sahiplerine karşı ileri sürülebilme yetkisini haizdir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin şerhi iki etkiyi içinde barındıracaktır. Bunlardan ilki, şerhten sonra taşınmazın her yeni maliki, mülkiyeti döneminde doğan borç ile sorum- ludur. Şerh sonrası taşınmazı iktisap eden her yeni malik borçlanma iradesi olmadığı halde eşyaya bağlı borç ilişkisi sebebiyle vaat alacaklısına taşınmazı devir ve tescil yükümlülüğü altına girecektir. Şerhin ikinci etkisi ise şerhten sonra kişisel hakkın konusu olan taşınmazda sınırlı ayni hak tescili ya da diğer kişisel bir hakkın şerhi marifetiyle kazanılan haklardan, doğmuş borcun ifasında alacaklıya zarar verenlerin etkisiz kalmasını sağlayan munzam ya da ayni bir etkidir. Mülkiyet satış vaadi alacaklısına intikal ettikten sonra hak sahibi, şerhten sonra taşınmaz üzerine tesis edilmiş olan ve mülkiyet hakkı bulunmaktadırile bağdaşmayan bütün sınırlı ayni hakların terkin edilmesini talep ve dava edebileceği gibi şerhten sonra önceki malikin borcu sebebiyle taşınmazın haczi halinde haczin mürtefi kılınmasını da isteyebilecektir. 85 XxxxxxxxxxZira şerhe rağmen yapılan sınırlı ayni hak tescilleri muteber olmadığı kadar şerh sonrası yapılan şahsi haklara ilişkin şerhler de şerh lehtarına karşı hükümsüzdür. Nitekim üzerinde şerh bulunan satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın mülkiyetini cebri icra satışından kazanan kişi, s.468-472şerh lehtarının haklarına maruz kalıp, katlanmak mükellefiyeti altına girecektir. Borcun nakli halinde kefalet Bir diğer ifadeyle şerh sonrası taşınmaz üzerine malikin borçlarından dolayı ipotek ya da haciz tatbik ettiren kişi, şerh lehtarının haklarına halel getiremeyeceği gibi, cebri icradan şerhe konu taşınmazı iktisap eden kişi de şerh lehtarının haklarını bertaraf edemeyecektir. Ancak, bu korumanın sağlanması, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedirtapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, şerh lehtarı adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamayaca- ğından, ipotek, haciz ya da diğer takyidatların kaldırılması için şerhten itibaren beş yıl içeri- sinde tescil davası açılması ve üçüncü kişi adına taşınmazın tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedirZira tapu sicilindeki şahsi yük ya da sınırlı ayni sınırlamalar ile diğer takyidatla- rın terkini ayni hak sahibine tanınmıştır. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadırKaldı ki malikin tasarruf işlemlerini icra edebilme- si mülkiyetin tapu siciline tescil edilmiş olmasına bağlıdır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridir.Şerhin gerek eşyaya bağlı borç
Appears in 1 contract
Samples: Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi ve Satıcının alıcıya satış konusunun nitelikleri ile ilgili olarak (saf) garanti taahhütleri vermesi mümkündür. Böyle bir durumda garanti taahhüdünün konusunu teşkil eden riziko üzerinden ikili bir değerlendirme yapılarak bu taahhütlerin hukuki niteliği tespit edilmelidir. Buna göre eğer malın kontrol edilebilir özelliklerine ilişkin rizikoların temin edilmesi söz konusuysa bağımsız olmayan bir teminat taahhüdünden bahsedilecektir. Bağımsız olmayan teminat taahhüdü, satış sözleşmesinin bir yan hükmüdür. Bu taahhütlere satış hukukundaki ayıptan doğan sorumluluk düzenlemeleri niteliklerine uygun düştüğü ölçüde uygulanacaktır. Öte yandan eğer malın özelliklerini etkileyebilecek dış etkenlere bağlı kontrol edilemez rizikoların temin edilmesi söz konusu ise artık bağımsız bir garanti sözleşmesinin varlığından bahsetmek yerinde olacaktır. Satıcının bağımsız garanti sözleşmesine ise garanti sözleşmelerine uygulanacak hükümler uygulanacaktır. Garanti sözleşmesi, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadır. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i düzenlemesi bulunmayan kendine özgü (sui generis) nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- sözleşmedir. Diğer taraftan satıcı tarafından verilen bu saf garanti taahhütleri, ayıptan doğan sorumluluk kapsamında söz konusu olan nitelik vaatlerinden de kendiliğinden sona ermektedirfarklıdır. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuşturZira nitelik vaatlerinde, sadece bir bilgi açıklamasına, özel bir taahhüt söz konusu olmaksızın ve gerekmeksizin, kanun tarafından sonuçlar bağlanmaktadır. Nitelik vaatleri, özel olarak “ayıp” kavramıyla çalışmakta ve hasarın geçiş anına odaklanmaktadırlar. Oysa ki garanti taahhütlerinde geleceğe ilişkin rizikoların güvence altına alınması söz konusudur, ayıp gibi teknik bir kavramın şartlarının oluşup oluşmadığına da bakılmamaktadır; sadece irade serbestisi çerçevesinde giderileceği kararlaştırılmış bir arıza / aksaklığın bulunması yeterlidir. Garanti sözleşmeleri isetaahhütlerinin ayıptan doğan sorumluluk düzenine etkisine değinilecek olursa, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayıadi ve ticari satışlarda bir garanti taahhüdü kararlaştırılması yoluyla ayıptan doğan sorumluluğun kaldırılabilmesi ancak bu konudaki açık bir anlaşmanın varlığına bağlıdır. İlgili durum, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle tüketici satışlarında farklıdır. Bu satışlarda tüketicinin korunması prensibi gereğince böyle bir kayıt her durumda doğrudan sona ermezdoğruya geçersiz olur. Ancak Her üç satış türünde de özel bir belirtme bulunmaması halinde sözleşmesel garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru taahhütleri ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı ayıptan doğan sorumluluk hükümleri paralel olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridirvarlıklarını sürdürürler.
Appears in 1 contract
Samples: Sales Contracts
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi ve garanti Xxxx sözleşmesi, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadırtaraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerden biridir. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i Bu nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun sözleşme oluşu, sözleşmede çeşitli değişikliklerin gerçekleşmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Nitekim sözleşmenin ilerleyen dönemlerinde, tarafların ihtiyaçlarına göre çeşitli değişiklikler yaşanabilmektedir. Bu değişikliklerden biri de kira sözleşmesinin taraflarında görülen değişikliktir. Taraflar sözleşmeyi sona erdirmek yerine, kiracı ya da kiraya veren tarafın yerine üçüncü bir kişinin sözleşmeye dahil olmasını ve sözleşmenin devam ettirilmesini kararlaştırabilirler. Bu sayede sözleşmeden süresinden önce ayrılan taraf, fesih sebebiyle karşı tarafa tazminat ödemek zorunda kalmamaktadır. Bazen de tarafların iradesine gerek bulunmaksızın, kanun gereği taraf değişikliği gerçekleşebilmektedir. Tarafların iradesi sonucunda ya da kanun hükmü gereğince gerçekleşen taraf değişikliği, çeşitli sonuçları da beraberinde getirmektedir. Bu sonuçlardan biri de mevcut teminat ilişkileri hakkındadır. Fakat hukukumuzda tüm taraf değişikliği hâllerinde ve her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedirtürlü teminat hakkında uygulanabilecek bir kural mevcut değildir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuşturDeğişikliğin sözleşmenin hangi tarafında gerçekleştiğine ve teminatın türüne ve kim tarafından sağlandığına göre sonuçlar değişmektedir. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca Tarafların iradesine bağlı olarak sona ermektedirkiracının değişmesi TBK m. 323’te özel olarak düzenlenmiştir. Bunun ya- nındaDevir için kanunda ifade edilen şartların gerçekleşmesi hâlinde, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğramasısözleşmeyi devralan üçüncü kişi, garanti sözleşmesini sona erdirmezkira ilişkisinde kiracının yerini alır ve kira ilişkisinden ve kanundan doğan bütün hak ve borçlar üçüncü kişiye ait olur. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri Xxxx sözleşmesinde kiracının değişmesi durumunda, ilk kiracı ya da üçüncü kişiler tarafından sağlanan teminatlar hakkında TBK m. 198/II’nin kıyasen uygulanacağı kabul edilmektedir. Buna göre devreden kiracı tarafından sağlanmış, para, kıymetli evrak ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektediripotek gibi ayni teminatlar devirden sonra da geçerliliklerini korur. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadırFakat kiraya veren lehine sağlanan teminat, kiracı tarafından değil de üçüncü bir kişi tarafından sağlanmışsa,teminatın geçerliliği, teminat sağlayanın yazılı rızasına bağlıdır. Kefalet sözleş- meleriÜçüncü kişilerin devre rıza göstermemeleri hâlinde, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridir.söz konusu teminatlar
Appears in 1 contract
Samples: Kira Sözleşmesi
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi ve garanti sözleşmesi, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadır. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli Sözleşmeden doğan bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleriifasının, sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan bir hukukî engel nedeniyle mümkün olmaması anlamına gelen hukukî imkânsızlık durumunda, borcun ifasının TBK 112/136 anlamında imkânsız hale geldiği kabul edilmelidir. Tüm imkânsızlık hallerinde olduğu gibi, hukukî imkânsızlık hallerinde de sözleşmede kararlaştırılan edimi aynen ifa borcu sona erer. Geçici hukukî imkânsızlığın söz konusu olduğu durumlarda ise aynen ifa borcu sona ermeyip, hukukî engel var olduğu sürece ertelenir. Aynen ifa borcunun sona ermesi veya ertelenmesi nedeniyle taraflardan herhangi birinin uğradığı zararın tazminini karşı taraftan talep edebilip edemeyeceği, imkânsızlıktan taraflardan hangisinin sorumlu olduğuna bağlıdır. Söz konusu sorumluluk öncelikle taraflar arasındaki sözleşmeye, bu konuyu düzenleyen bir sözleşme hükmünün bulunmaması halinde ilgili kanun hükümlerine göre belirlenir. Hukukî imkânsızlıktan taraflardan hiçbirinin sorumlu olmadığı hallerde, sona eren aynen ifa borcunun yerine herhangi bir tazminat borcu da doğmaz. Buna karşılık borçlu kural olarak karşı edimi talep hakkını kaybeder. Açıklanan şekilde sona eren borçları teminat altına alan fer’i haklar da sona erer. Alacaklı, borçlunun imkânsız hale gelen edim yerine elde ettiği ikame değerin veya böyle bir değere ilişkin talep hakkının kendisine devrini talep edebilir. Alacaklı ikame değeri talep ettiği takdirde, kendi edimini de yerine getirmek zorundadır. Taraflardan hiçbirinin sorumlu olmadığı geçici hukukî 154 Gauch/Xxxxxxx/Xxxxxxxxxx, s. 65 N. 2461. 155 Buna karşılık bir diğer görüşe göre, TBK 110’da (OR 95) yer alan “dönme” kavramını teknik anlamıyla dönme olarak anlamamak gerekir: Söz konusu hüküm borçluya genel olarak sözleşmeyi sona erdirme imkânı tanımakta olup, borçlu TBK 125/II (OR 107/II) uyarınca sözleşmeden dönebileceği gibi, sözleşmeyi ayakta tutup, kendi edimini ifa etmeksizin, fark teorisine göre müspet zararının tazminini de talep edebilir: Xxxxxx, s. 326; aynı görüşte: Xxxxx/Xxxxxxx/Xxxxxxxxxx, s. 65 N. 2462; Xxxxxx, s. 948 N. 93. imkânsızlık halinde ise borçlu, temerrüdün kusura bağlı olmayan sonuçlarıyla karşı karşıya kalır. Böylece alacaklı, şartları gerçekleştiği andan itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sözleşmeyi yerine göre dönme veya fesih yoluyla sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak erdirebileceği gibi, hukukî engel ortadan kalktıktan sonra borcun aynen ifasını da talep edebilir. Hukukî imkânsızlıktan borçlunun sorumlu olduğu hallerde, sona eren aynen ifa borcu, tazminat borcuna dönüşür. İmkânsızlık nedeniyle sona eren ifa yükümünün teminatı olarak kurulmuş kefalet, rehin ve riskin ortaya çıkmasından sair fer’i haklar, tazminat borcu için de güvence teşkil ederler. Edim konusunun değerinin zarar olarak hesabında, alacaklının talebine bağlı olarak, kendisi için en uygun zaman noktasındaki değer esas alınmalıdır. Alacaklının tazminat talebi kural olarak aynen ifa borcunun muacceliyetinden itibaren on yıllık genel zamanaşımı süresine tâbidir. İmkânsızlığın aynen ifa borcunun muacceliyetinden sonraki bir zamanda gerçekleşmesi halinde ise zamanaşımı süresi, imkânsızlık anından itibaren işlemeye başlamalıdır. Alacaklı tazminat yerine, aynı şartlar altında, varsa ikame değeri de talep edebilir. Zararı hesaplanırken mübadele teorisini tercih eden alacaklının kendi edimini yerine getirmesi gerekirken, zararının fark teorisine göre hesaplanmasını isteyen alacaklı kendi edimini yerine getirmekten kaçınabilir. Borçlunun sorumlu olduğu geçici hukukî imkânsızlık hallerinde ise alacaklı geçici nitelikteki hukukî engelin ortadan kalkmasından sonra borcun aynen ifasıyla birlikte gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, şartları gerçekleştiği andan itibaren TBK 125 ve yerine göre TBK 126’dan doğan haklarını kullanabilir. Zilyetliğin devri için belirli bir süre konulmuş (belirli vadeli) ticari satış sözleşmesinde alıcının müspet zararını talep ettiği kabul edildiğinden (TBK 212/II), alıcı ancak derhal satıcıya bildirmek şartıyla borcun aynen ifasını isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Hukukî imkânsızlıktan alacaklının sorumlu olduğu hallerde, tarafların sözleşmede kararlaştırılan borçları aynen ifa yükümü karşılıklı olarak sona erer. Bu durumda alacaklı, borçlunun uğradığı zararı TBK 112 uyarınca tazmin etmelidir. Tazminatın kapsamı belirlenirken, borçlunun edim yükümünden kurtulmasının sonucu olarak elde ettiği veya elde etmeyi kötüniyetle ihmal ettiği her türlü yarar veya sağladığı her türlü tasarruf, tazminattan indirim sebebi olarak dikkate alınmalıdır. Alacaklının tazminat borcu, TBK 146 uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi olacaktırtâbidir. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken Borçlunun imkânsız hale gelen edim dolayısıyla elde ettiği bir ikame değer varsa tazminat ödeyen alacaklı bunun kendisine verilmesini talep edebilir. Tazminat borçlusu alacaklının edimini güvence altına alan fer’i haklar, tazminat borcu için de geçerliliklerini korur. Hukuki imkânsızlıktan her iki tarafın da sorumlu olduğu hallerde ise her iki taraf da birbirinden TBK 112 uyarınca tazminat alacaklısı olup, her iki tazminatın da karşı tarafın kusuru oranında indirilmesi gerekir. Eser sözleşmesinde TBK 485/I uyarınca, yüklenicinin borcunu ifası, iş sahibinin kusurundan kaynaklanmayan ancak onunla ilişkili bir sebeple sürekli olarak imkânsız hale gelirse, yüklenici o ana kadar eserin meydana getirilmesiyle ilgili olarak yaptığı masrafın karşılanmasını isteyebilir. Eser meydana getirme borcunun imkânsızlaşmasına iş sahibi kusuruyla neden olmuşsa, TBK 485/II uyarınca yüklenici müspet zararının tamamının karşılanmasını talep edebilir. Ancak bu hakdurumda yüklenicinin eseri meydana getirme borcundan kurtulmasının sonucu olarak elde ettiği veya kötüniyetle elde etmeyi ihmal ettiği her türlü yarar ile sağladığı her türlü tasarrufun tazminattan indirilmesi gerekir. Keza, gerek TBK 485/I, gerekse 485/II kapsamındaki olaylarda, zararın yüklenicinin davranışları nedeniyle artan kısmının, TBK 52/I uyarınca tazminattan indirilmesi gerekir. Alacaklının sorumlu olduğu geçici hukukî imkânsızlık, kural olarakolarak alacaklı temerrüdü oluşturur. Bu nedenle borcun muacceliyeti hukukî engelin var olduğu süre kadar ertelenmiş olacağından, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadıralacaklı borçlu temerrüdüne bağlı hakları kullanamaz. Ancak garanti verenin Geçici hukukî imkânsızlık ortadan kalkıp, ifa mümkün hale geldikten sonra alacaklı yalnızca borcun aynen ifasını talep edebilir; borçlu da borcunu aynen ifa ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bir şeyin teslimine ilişkin borçlarda, borçlu alacaklının sorumlu olduğu geçici imkânsızlık süresince edim konusu için yaptığı masrafların karşılanmasını, vekâletsiz iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halindegörme hükümlerine göre (TBK 529) alacaklıdan talep edebilmelidir. Diğer sözleşmelerde ise borçlu, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadırgeçici hukukî imkânsızlık nedeniyle masrafında meydana gelen artışın karşılığını alacaklıdan isteyebilmeli, alacaklı temerrüdüne bağlı olarak tasarruf ettiği giderler veya işgücünü başka şekilde kullanmak suretiyle elde ettiği yararlar ise borçlunun toplam masraf alacağından düşülmelidir. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472TBK 110 uyarınca sözleşmeden dönen borçlu da alacaklıdan menfî zararının tazminini talep edebilmelidir. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridir.AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi AÜSBFD : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi BasK : Basler Kommentar
Appears in 1 contract
Samples: Legal Impossibility of Performance in Contractual Obligations
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi TBK m. 83’e göre, borçlu borcunu şahsen ifa etmek zorunda değildir. Borçlu yerine üçüncü bir kişi ifada bulunabilir. Borçlunun kişisel bilgi ve garanti sözleşmesiyeteneğinin ön planda olduğu iş görme sözleşmelerinde kural, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadırborçlunun borcunu şahsen ifa etme- sidir. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli Eser sözleşmesine ilişkin TBK m. 471/f.3’te yüklenicinin borcunun kişisel ni- teliği dikkate alınarak, yüklenicinin eseri şahsen ifa etmesi gerektiği ifade edilmiştir. İstisna sözleşmesinde yüklenicinin işi şahsen yapma borcu, onun işin yapılması sırasında yardımcı kişiler kullanmasına engel değildir. Ancak, yardımcı kişi kullanıl- ması daha düşük nitelikte bir farktıreserin meydana gelmesine neden olacaksa yardımcı kişi kullanımı mümkün değildir. Aralarındaki bu farklarDiğer taraftan, zaman zaman benzerlikler olsa dayüklenicinin kişisel niteliklerinin önem arz etmediği durumlarda eserin yapılması bir üçüncü kişiye devredilebilir. Yüklenicinin, sona erme hallerinde de kendisini belli etmektedirişi kendi yönetimi altında yaptırma borcunu ihlal etmesi sebebiyle doğan sorumluluğu TBK m. 112 vd. Kefalet sözleşmesihükümlerine tabidir. Yüklenici, yardımcı kişile- rin iş sahibine verdiği zararlardan ise, TBK m. 116 uyarınca sorumludur. Yüklenici, TBK m. 471/f.3 çerçevesinde iş sahibine taahhüt ettiği şeyi başkasına dahi imal ettirebilir. Asıl yüklenicinin kendi adına ve hesabına yaptığı bir eser söz- leşmesi ile iş sahibine karşı olan eser yapma borcunu kendisine bıraktığı kişi alt yük- lenicidir. Alt yüklenici, bağımsız hareket etme ve uzman olma nitelikleri bakımından yardımcı kişilerden ayrılmaktadır. Alt yüklenici ile asıl yüklenici arasındaki sözleşme ilişkisi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte yüklenici ile iş sa- hibi arasında yapılan eser sözleşmesinden bağımsızdır. Bu sebeple alt yüklenici, asıl yükleniciye karşı borçlu olup, iş sahibine karşı bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektediraltına girmez. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermez. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun İş sahibinin alt yükleniciden borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifaetmesini talep edebilmesi, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca bağlı olarak sona ermektedir. Bunun ya- nında, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğraması, garanti sözleşmesini sona erdirmez. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedir. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadır. Kefalet sözleş- meleri, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak, kural olarak, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 Xxxxxxxxxx, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridir.alt yüklenicinin ayrı bir sözleşme ile
Appears in 1 contract
Samples: Eser Sözleşmesi
SONUÇ. Kefalet sözleşmesi ve garanti sözleşmesi, fer’ilik-bağımsızlık özel- likleriyle birbirinden önemli farklılıklar barındırmaktadır. Ayrıca kefalet sözleşmesi kanunda düzenlenmişken garanti sözleşmesinin düzenlenmemiş olması başkaca önemli bir farktır. Aralarındaki bu farklar, zaman zaman benzerlikler olsa da, sona erme Borçlar Kanununda düzenlenmiş olan irade sakatlıkları hallerinde de kendisini belli etmektedir. Kefalet sözleşmesi, asıl borca bağlı fer’i nitelikte bir borç olmasın- dan dolayı asıl borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halin- de kendiliğinden sona ermektedir. Kanundaki düzenleme de bu hu- susu açıkça ortaya koymuştur. Garanti sözleşmeleri ise, asıl borçtan bağımsız olmasından dolayı, kural olarak, asıl borcun sona ermesiyle doğrudan sona ermeziradesi sakatlanan tarafın sözleşmeyle bağlı olmaması ilkesi benimsenmiştir. Ancak garanti sözleşmesinin konusunu, asıl borçlunun borcunu ifa etmemesi riski oluşturduğu için ifa, ibra, ta- kas, yenileme, alacaklının kusuru ile imkânsızlık veya riskin ortaya çıkması hallerinde asıl borca Bununla birlikte iradenin sakatlanmasına bağlı olarak sona ermektedirmeydana gelen zararın tazmin edilmesi ilkesi de benimsenmiştir. Bunun ya- nındaYanılma halinde tazminat talebi için sözleşmenin yanılma sebebiyle iptal edilmiş olması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, alacaklının kusuru olmadan asıl borcun imkânsız hale gelmesi veya asıl borcun zaman aşımına uğramasıyanılma halinde tazminat talebi sözleşmenin yanılma sebebiyle iptaline bağlanan bir haktır. Sözleşmenin yanılma sebebiyle iptalinde karşı tarafın tazminat talebi için yanılan tarafın kusurlu olması, garanti sözleşmesini sona erdirmezkarşı tarafın zararının doğmuş olması ve karşı tarafın iyiniyetli olması gerekmektedir. Süre bakımından belirli süreli kefalet sözleşmeleri ve garanti söz- leşmeleri sürenin bitmesiyle sona ermektedirYanılma halinde karşı tarafa ödenecek tazminatın hukuki niteliği culpa in contrahendo sorumluluğudur. Ancak belirsiz süreli sözleşmeler bakımından farklılık ortaya çıkmaktadırTazmin edilecek zarar ise kural olarak menfi zarardır. Kefalet sözleş- meleriSözleşmenin aldatma sebebiyle iptal edilmesinde aldatılan tarafın tazminat hakkı söz konusudur. Aldatma davranışı karşı akitçe yapılmışsa, karşı akit dilerse haksız fiil hükümleri dilerse culpa in contrahendo esasına göre borca ilişkin hükümler çerçevesinde aldatmaya maruz kalan tarafın menfi zararını karşılamak zorundadır. Üçüncü kişinin aldatmasında ise üçüncü kişi, haksız fiil hükümleri çerçevesinde meydana gelen zararın tazmininden sorumludur. Yanılmadan farklı olarak aldatma sebebiyle tazminat talebi için sözleşmenin iptal edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Korkutma davranışı ister karşı akit tarafından olsun ister üçüncü kişi tarafından olsun korkutmaya maruz kalan taraf sözleşmeyle bağlı değildir. Korkutmanın karşı akitçe gerçekleşmesi durumunda karşı akit, aldatmada olduğu gibi hem haksız fiil hükümleri hem de culpa in contrahendo esasına göre korkutmaya maruz kalanın menfi zararlarından 295 74 Tiftik, s.413. sorumludur. Üçüncü kişinin korkutmasında ise üçüncü kişinin haksız fiil hükümleri çerçevesinde sorumluluğu kabul edilmektedir. Diğer irade sakatlığı hallerinden ayrı olarak korkutmanın üçüncü kişinin davranışından kaynaklanması durumunda, sözleşmenin kurulmasından itibaren on yılın dolmasıyla ka- nunun emredici hükmü korkutmaya maruz kalanca iptal edilmesi nedeniyle karşı akidin (iyiniyetli olmak şartıyla) oluşan zararları fedakarlığın denkleştirilmesi esası çerçevesinde sözleşmeyi iptal edenden istenebilmektedir. Hakkaniyet gereği sona ermektedir ancak garanti söz- leşmelerinde genel zamanaşımı kuralı uygulanacak ve riskin ortaya çıkmasından itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olacaktırkabul edilen bu tazminat bir kusursuz sorumluluk örneğini teşkil etmektedir. Kefalet sözleşmelerinde kefile sözleşmeden dönme xxxxx xxxxx- mışken bu hak296 Tezi, kural olarakİstanbul, garanti sözleşmelerinde bulunmamak- tadır1970. Ancak garanti verenin iş hayatında yetkin olmayan gerçek kişi olması halinde2010. Güncelleştirilmiş 6. Baskı, garanti sözleşmesinden dönme hakkı bulunmaktadır. 85 XxxxxxxxxxMimoza Yayınevi, s.468-472. Borcun nakli halinde kefalet sözleşmesi de garanti sözleşmesi de sona ermektedir. Ancak alacağın temlikinde kefalet sözleşmesi sona ermezken, garanti sözleşmesi sona ermektedir. Borçlu ve kefil/garanti veren sıfatlarının birleşmesiyle, hem kefalet hem de garanti sözleşmesi sona ermektedir ancak alacaklı yararına ke- falet veya garanti sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı kalmak- tadır. Kefalet sözleşmeleri için, garanti sözleşmesinden farklı olarak ka- nunda özel öngörülen başka sona erme sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, çalışanlara kefalete özgü sona erme, alacaklının kefilin öde- mesini kabul etmemesi halinde sona erme ve alacaklının özen, rehin ve belgeleri teslim etme yükümlülüklerini ihlali halinde sona erme halleridir2010.
Appears in 1 contract