SONUÇ VE ÖNERİLER Örnek Maddeleri

SONUÇ VE ÖNERİLER. Kullanılan paratoner başlığının TSE uygunluk belgesi yoktur.
SONUÇ VE ÖNERİLER. ÖLÇÜMÜ YAPAN AG TOPRAKLAMA GEÇİŞ DİRENCİ / ÇEVRİM EMPEDANSI ÖLÇÜM RAPORU
SONUÇ VE ÖNERİLER. Tarımsal veya tarım dışı amaçlı arazi kullanımlarından kaynaklanan arazi bozulmalarının ve çevreye vereceği olası kirlenmelerin önlenmesi amacıyla hazırlanan bu proje tarım alanlarının korunmasında son derece önemli olacaktır. Bu bölümde projenin genel bir değerlendirmesi yapılır. Proje alanında belli aralıklarla kontroller yapılarak uygulama takip edilmeli ve yeni gelişen şartlar göre yeni tedbirlerin alınması uygulayıcıdan istenecektir. Örneğin istasyon ile ilgili yapılması gereken ekstra inşaat varsa veya suyun doğrudan deşarj edilmemesi gibi. -DİĞER:(Tapu Kayıtları, Özgeçmişler, Diplomalar, Oda Sicil Kayıtları vb.) -HARİTALAR: (1/25000 veya daha büyük ölçekli topoğrafik harita, proje köşe koordinatlarını içeren kroki, jeolojik harita, toprak haritası, fiziki haritalar, arazi fotoğrafları) Tarihi ..../…/20.. Sayısı ..../... Bağlı bulunduğu Vergi Dairesi … Muhasebe/Mal Müdürlüğü Türü İdari Para Cezası Nedeni İzin alınmadan tarım alanını tarım dışı amaçla kullanmak Yasal Dayanağı 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 21.Maddesinin (a ) bendi Ödeneceği Vergi Dairesi …Muhasebe/ Mal Müdürlüğü Son Ödeme Tarihi Tebliğ Tarihinden itibaren 1 ay içerisinde Peşin Ödeme ve indirim Tebliğ Tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili Muhasebe Müdürlüğüne ödenmesi durumunda Kabahatler Kanununa göre % 25 indirim uygulanır.
SONUÇ VE ÖNERİLER. 108 7. KAYNAKLAR 111
SONUÇ VE ÖNERİLER. 42 EK 1: 9. GÖRÜŞME LİSTESİ 45 EK 2: 10. AYRIMCILIK YASAĞI, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ve KÜLTÜREL HAKLARA İLİŞKİN HUKUKSAL ÇERÇEVE 46
SONUÇ VE ÖNERİLER. Küreselleşen dünya pazarı, giderek zorlaşan rekabet şartları ve sürekli olarak çeşitlilik gösteren tüketici profilleri, işletmelerin pazarlama stratejilerini geliştirirken önemle üzerinde durdukları konuların başında gelmektedir. İşletmeler pazarlama stratejileri geliştirirken günümüz ürün anlayışının vazgeçilmez ve tamamlayıcı bir parçası olarak, ürüne değer katan, marka kavramına da önem vermeleri gerekmektedir. Markanın oluşturulmasından geliştirilmesine kadar geçen süreçte işletmelerin amacı, markaya özgü bir değer yaratmaktır. Burada bahsedilen değer; maddi anlamda bir sermaye olmaktan çok, soyut anlamda markanın sahip olduğu imaj, algı, çağrışımlar, statü ve kalite gibi bir çok kararı içermektedir. Kendisine eklenen değerlerle güçlenen marka, ait olduğu işletme için pazardaki yerini iyileştirmekle kalmayıp tüketicilerin gözünde de başarılı ve kalıcı bir konuma yerleşebilir. Günümüzde markalar tüketiciler için gereksinimlerini karşıladıkları basit bir üründen daha fazla anlamlar taşıyabilmektedir. Markaya kişisel özellikler yüklenerek bir varlık olarak kabul edilmesi, satın alma kararı sırasında tercih sebebi olarak görülmesi ve sürekli olarak tüketici zihninde yer edinmesi markanın önemini bir kez daha ortaya koyan özellikler arasında sayılabilir. Pazar araştırmaları incelendiğinde; büyük bir bölümünün tüketici davranışları üzerinde yoğunlaştığı görülebilir. Pazarlama yöneticilerinin, markayı pazarlayacakları hedef kitleyi belirlerken verdikleri kararlar, tüketici davranışlarının analiz edilmesiyle sağlanabilmektedir. Bu noktadan hareketle, tüketici zihninde oluşturulacak güçlü marka çağrışımlarını, işletmelerin planlama faaliyetlerini yaparken göz önünde bulundurdukları kavramlardan biri olarak sayılabilir. İşletmelerin, markaya yaptıkları yatırımın önemli bir kısmını, oluşturulacak çağrışımlara ayırması, tüketici davranışlarının yönlendirilmesini hızlandırabilir. Ayrıca markayla ilgili olarak tüketicilerin hafızasına yerleştirilen çağrışımlar, ilerde uygulanacak olan marka stratejileri içinde bir temel olabilecektir. Bu tez çalışmasında, İşletmeler tarafından oluşturulan marka çağrışımlarının tüketicilerce değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada marka çağrışımı türleri temel alınarak seçilen bazı sektörler bazında, tüketici ilgisi belirlenmeye çalışılmış ve satın alma kararlarına etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla, tüketiciler farklı kriterlere göre analiz edilmiş, daha sonra marka çağrışımları ve çağrışım türlerine, tüketicilerin, yaklaşımla...
SONUÇ VE ÖNERİLER. Türkiye sosyal, politik ve ekonomik olarak h+zl+ değişim geçiren bir ülkedir. Böyle bir değişim sürecinin yaşand+ğ+ toplumlarda da stereotipik bir aile örneğinden bahsetmek yanl+ş olur. Bu nedenle aileye ilişkin yerel çal+şmalar+n yan+nda ulusal çal+şmalar sorunu tan+mlamay+ ve sonras+nda uygun çözüm stratejileri geliştirmeyi sağlayacakt+r. Bu sürecin başlang+c+ da sorunu ortaya koyan alan çal+şmalar+d+r. Bu amaçla haz+rlanan bu çal+şma, eşler aras+ şiddetin ilişkili olduğu etmenleri ve eşler aras+ şiddetin yayg+nl+ğ+n+ belirlemek amac+yla yap+lm+şt+r. Fakat neden sonuç ilişkisini ortaya koyan bir çal+şma değildir; çünkü eşle iletişim, benlik sayg+s+, ekonomik durum, ruh sağl+ğ+ gibi değişkenler şiddetin sebebi olabileceği gibi sonucu da olabilmektedir. İlerleyen çal+şmalarda nedenselliğin çal+ş+lmas+ da aile içi şiddet sorunun ortaya konmas+ ve koruma-önleme programlar+n+n oluşturulmas+ için yararl+ olacakt+r. Ülkemizde medya organlar+ kad+na yönelik şiddeti yans+t+rken tarafl+ davranmakta, şiddet olay+n+ şiddeti uygulayan kişilerin anlat+lar+na göre yorumlamakta adeta şiddete uğrayan kad+n+ suçlu konumuna sokmaktad+r. Böylece medyadan al+nan mesaj, şiddetin olumsuzluğu değil, kad+nlar+n geleneksel bak+ş aç+s+na göre yapmamas+ gereken davran+şlar+ yapt+ğ+nda sonucun neler olabileceği şeklinde alg+lanmaktad+r. Bu da toplumun; şiddeti ortadan kald+rmaya yönelik değil, şiddetin gerektiğinde devam+n+n sağlanmas+ şeklindeki görüşünü destekler niteliktedir. Şiddete maruz kalm+ş kad+n ve çocuklara hizmet veren polis memurlar+n+n eğitilerek mağdurlar+n rehabilitasyonunda ilk aşaman+n karakollarda başlayabilmesini sağlamak ve şiddet mağdurlar+n+n emniyet görevlilerine başvurmalar+n+ engelleyen karakol/polis imaj+n+n değiştirilmesi gerekmektedir. Özellikle şiddet mağduru olan kad+nlar+n nadiren kendiliklerinden sağl+k çal+şanlar+na istismar deneyimlerinden kendiliklerinden bahsedebilmektedirler (McCauley ve ark., 1998). Acil servislerde ve birinci basmak hizmet veren sağl+k kuruluşlar+ndaki hekimler ve sağl+k personeli ise darp alm+ş mağdura (özellikle kad+n) doğrudan soru sormad+klar+n+ kabul etmektedirler (Xxxxxx ve ark., 2002). Bunun sebepleri aras+nda kendilerini yetersiz hissetme, hastan+n rahats+z olacağ+n+ düşünme ve kendi aile içi şiddet deneyimlerini göstermektedirler. Fakat Xxxxxx ve ark. (2005)’n+n yapt+ğ+ çal+şma eğitim almalar+ halinde sağl+k personelinin kendini daha haz+rl+kl+ hissedip daha rahat iletişim kurabildiklerini ortaya koymuştur. Bu da eşi ...
SONUÇ VE ÖNERİLER. 5271 sayılı CMK'nın ilk halinde bölge adliye mahkemesinin verdiği kesin nitelikteki kararlara karşı başvurulabilecek bir kanun yolu öngörülmemişti. Taraflar, bölge adliye mahkemesi C. Başsavcılığı kararın hatalı olduğunu görmelerine rağmen, başvurabilecekleri bir kanun yolundan yoksun idiler. Bölge adliye mahkemeleri de sonradan hatalı bir karar verdiklerini fark ettikleri halde dosyayı tekrar ele alma ve hatayı düzeltme imkânına sahip değillerdi. Bu durum rahatsızlıklara neden olmuş ve bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden yaklaşık bir yıl sonra özellikle uygulamadan gelen talepler doğrultusunda 7035 sayılı Kanunla bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığının itirazı (CMK m.308/A) kanun yolu kabul edilmiştir. CMK'nın 308/A maddesinin ilk halinde itirazların kararı veren ilgili daire tarafından incelenip karara bağlanması öngörülmüştü. İtirazın ilgili daire tarafından incelenmesinin etkili bir kanun yolu olmadığı anlaşılarak 7188 sayılı Kanunla CMK'nın 308/A maddesinde değişiklik yapılarak, ilgili daire tarafından kabul edilmeyen itirazların beş kişiden oluşan ceza daireleri başkanlar kurulu tarafından incelenmesi kabul edilmiştir. Öncelikle belirtelim ki, olağanüstü nitelikteki bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığının itirazı, uygulamada kendini gösteren gerçek bir ihtiyacın ürünü olarak kabul edilmiştir. İtirazın, bir kurul tarafından incelenmesine ilişkin düzenleme de isabetli olmuştur. İtiraz yetkisinin bölge adliye mahkemesi C.Başsavcısı yerine, X.Xxxxxxxxlığına verilmesinin ise isabetli olmadığını belirtmek gerekir. Yine, ceza daireleri başkanlar kurulunun oluşumuna ilişkin CMK'nın 308/A maddesi ile kurulun oluşumuna, çalışma esas ve usullerinin tespitine ilişkin HSK Genel Kurulunun 12.12.2019 tarih ve 410 sayılı kararı çeşitli açılardan sorunludur ve hukuka aykırıdır: Her iki konuda da yasal düzenleme yapılmalıdır. Bu tespit ve açıklamalardan sonra bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığı itirazına ilişkin önerilerimizi şu şekilde sıralayabiliriz.
SONUÇ VE ÖNERİLER. 125 6. KAYNAKLAR 127
SONUÇ VE ÖNERİLER. 1. Gemi Sicili, deniz taşımacılığında hak ve sorumluluklar açısından hukuki anlamda kanuni teminat ve güvence için önem arz etmektedir. TTK’nin, 994 (1) maddesi ile “gemi sicilinin kuruluşu ve sicilin ne şekilde tutulacağı, memur ve müdürlerinde bulunması gereken nitelikler, hukuki işlemlerin nasıl belgeleneceği hususu ile tescil ve kayıtların değiştirilmesi veya düzeltilmesi, silinmesine ilişkin benzer hususların tüzükle belirleneceği” hüküm altına alınmıştır. Bugün, günümüz şartlarında idari, teknik ve hukuki bakımdan, ihtiyaçların çözümüne yeterince cevap veremeyen ve 6102 sayılı TTK’ye göre güncellenmesi (Tüzük) gerekirken, güncellenmeyen 1957 tarihli Gemi Sicil Nizamnamesi ile yürütülmektedir. TMGS işlemleri halen, 04.02.1957 tarihli Gemi Sicil Nizamnamesine göre yürütülmekte olup zaman içerisinde güncelliğini yitiren ve günümüz şartlarında ihtiyaçlara cevap veremediği düşünülen Nizamnamenin yerine, 6102 sayılı TTK’de öngörülen Tüzüğün hazırlanarak yürürlüğe konması gerekmektedir.