We use cookies on our site to analyze traffic, enhance your experience, and provide you with tailored content.

For more information visit our privacy policy.

Common use of SONUÇ Clause in Contracts

SONUÇ. Miras sözleşmesi, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayı, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık arz eder. Her ne kadar, taraf ve tek tara- flı dönememe açısından, şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz eder. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye), Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı söz konusu ise de, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda da, onu engelleyecek bir hüküm söz konusu değildir. Bu durum, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerinde, sözleşme lehdarına zarar vermektedir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarma, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510. maddesinde düzenlenen fiillerden biri söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Ayrıca, Türk Medenî Kanununun 527. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık bir düzenleme olmamakla bir- likte, Borçlar Kanununun 106-108. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşı, diğer taraf, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir. Son olarak belirtmek gerekir ki, mirasbırakan, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş ise, bu hakkını kullanarak, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidir.

Appears in 2 contracts

Samples: Miras Sözleşmesi, Miras Sözleşmesi

SONUÇ. Miras sözleşmesiDündar Sır Hukuk Bürosu adına Av. Dr. Xxxx Xxxxx Xxxxxxx, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayı1136 sayılı Avukatlık Kanunu çerçevesinde Türk Hukukuna ilişkin mütalaa verebilmekte olup, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık bu çerçevede işbu Rapor, Şirket’in Türkiye sınırlarında ve Türk mevzuatı kapsamında gerçekleştirdiği faaliyetleri ve hukuki durumu hakkında hazırlanmıştır. Şirket tarafından tarafımız ile paylaşılan bilgi, belge ve beyanlara dayanılarak yukarıda yapmış olduğumuz açıklamalarımız çerçevesinde, Kotasyon Yönergesi’nin 7. maddesinin 5. fıkrası ile 8. maddesinin 1. fıkrasının (e) v (ç) bentleri kapsamında aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir: (i) Şirket’in ilgili mevzuata uygun şekilde kurulup faaliyetine devam ettiği; (ii) Şirket’in kuruluş ve faaliyeti bakımından hukuki durumu ile paylarının hukuki durumu tabi oldukları mevzuata uygun olduğu; (iii) Şirket’in üretimini ve faaliyetlerini etkileyecek önemli bir uyuşmazlık bulunmadığı; (iv) Rapor’un 1.3.6 numaralı bölümünde belirtildiği üzere, tarafımıza sunulan belgeler çerçevesinde halka arz ederedilecek payların devir ve tedavülünü kısıtlayıcı herhangi bir husus bulunmadığı; (v) Rapor’un 2.5 numaralı maddelerinde açıklandığı üzere, Kotasyon Yönergesi’nin 7 maddesinin 5. Her ne kadar, taraf fıkrası çerçevesinde tarafımıza sunulan belge ve tek tara- flı dönememe açısından, şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği beyanlar çerçevesinde yapılan inceleme sonuncunda; Şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kontrolünü elinden bulunduran ortakların Sermaye Piyasası mevzuatında ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz eder. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye), Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı söz konusu ise de, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda da, onu engelleyecek bir hüküm söz konusu değildir. Bu durum, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerinde, sözleşme lehdarına zarar vermektedir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda yer alan kurallarsuçlar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarma, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510TCK’nun 282. maddesinde düzenlenen fiillerden biri suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan ve ödünç para verme işleri hakkında mevzuata aykırılıktan, Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından hüküm giymemiş olması şartını sağladıkları, ayrıca TCK’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılmış olmadıkları; (vi) Şirketin, kuruluş ve faaliyetlerinin devamı için alınması gereken tüm izin, lisans, yetki belgelerinin tamamını almış olduğu kanaatine varılmıştır. Dündar Sır Hukuk Bürosu Av. Dr. Xxxx Xxxxx Xxxxxxx (Ankara Barosu Sicil No:15765) Ortak EKLER EK-1 İncelenen Belgeler Listesi EK-2 Kontrol Değişikliği İzin Yazıları EK-3 Borsa İstanbul A.Ş.’nin Kotasyon Yönergesi’nin 7/5, 8/1-e ve 8/1-ç Maddeleri Çerçevesinde Hazırlanan 27.05.2024 Tarihli Şirket Beyanı EK-7 Av. Xxxxxx Xxxxx Tarafından Hazırlanan ve Şirket’in Taraf Olduğu Dava & İcra Dosyalarını Gösterir 30.05.2024 Tarihli Avukat Mektubu EK-8 Av. Xxxxx Xxxx Tarafından Hazırlanan ve Şirket’in Taraf Olduğu Dava & İcra Dosyalarını Gösterir 10.06.2024 Tarihli Avukat Mektubu EK-9 Av. Xxxxxx Xxxxx Tarafından Hazırlanan Kırıkkale İli, Yahşihan İlçesi, Hacıbalı Köyü 864 Ada 16 Parselde Kayıtlı Taşınmaza İlişkin Beyan EK-10 Rasyonel Grup Taşınmaz Değerleme Anonim Şirketi tarafından Şirket’e ait Ankara ili, Kahramankazan ilçesi, Saray mahallesinde kain ve tapuda 220430 ada, 2 parselde kayıtlı 3 katlı prefabrik imalathaneye ilişkin hazırlanan 17.04.2024 tarihli değerleme raporu EK-11 Şirket’in Sahip Olduğu Markaları Gösterir Tablo EK-12 Şirket’in Sahip Olduğu Tasarım Adlarını Gösterir Tablo EK-1 İncelenen Belgeler Listesi 1. Şirket’in kuruluş esas sözleşmesi ile esas sözleşme değişikliklerine ilişkin genel kurul tutanaklarının yayımlandığı TTSG’nin ilgili sayfaları, 2. Şirket’in SPK ve T.C. Ticaret Bakanlığı onaylı güncel esas sözleşmesi, 3. Şirket Esas Sözleşme tadiline ilişkin 26.02.2024 tarih ve 13/307 sayılı SPK onayı ve 17.04.2024 4. Şirket’in yönetim kurulu karar defteri ve son 3 yıla ait yönetim kurulu kararları, 5. Şirket’in genel kurul karar defteri (tür değişikliğinden önceki adıyla ortaklar kurulu karar defteri) ve son 3 yıla ait genel kurul (tür değişikliğinden önceki adıyla ortaklar kurulu kararı) kararları, 6. Kırıkkale Ticaret Sicil Müdürlüğünce 01.12.2022 tarih ve 607 onay yazısı ile onaylanan Şirket pay 7. Şirket’in temsiline yetkili olan kişilerini gösteren 01.12.2022 tarihli ve 10716 sayılı TTSG ilan sayfası, 8. Yahşihan Noterliği 01.12.2022 tarih ve 6311 yevmiye numaralı Şirket imza sirküleri, 9. Şirket’in Kırıkkale Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde 363Yahşihan sicil numarası ile kayıtlı usulüne uygun olarak kurulmuş bir anonim şirket olduğunu gösteren, Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası tarafından tanzim edilen 17.04.2024 tarih ve 00001728 sayılı Faaliyet Belgesi, 10. Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası tarafından tanzim edilen 17.04.2024 tarih ve 00001729 sayılı Oda Kayıt Sicil Sureti, 11. Şirket’in 2022 ve 2023 mâlî yıllarında beyan olunan matrah ve tahakkuk eden vergiyi gösterir vergi levhası, 12. Şirket pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi Xxxxxx Xxxxxxx’xx adlî sicil kaydı olmadığını gösterir 13. Şirket pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi Xxxxxx Xxxxxxx’xx adlî sicil kaydı olmadığını gösterir 14. Şirket’in 2022 ve 2023 mâlî yıllarına ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporları (2021 yılında Şirket’in türü limited şirket olduğundan bu yıla ait faaliyet raporu bulunmadığı bilgisi Şirket tarafından tarafımıza iletilmiştir.), 15. Şirket’in herhangi bir iflas/konkordato veya kısıtlama halinin söz konusu olduğundaolmadığını tevsik eden Kırıkkale Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden temin edilmiş 29.05.2024 tarihli ve 2024-GD-1179 sayılı iflas ve konkordato belgesi, 16. Şirket’in 2021, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır2022 ve 2023 mâlî yıllarına ait yeminli mali müşavirlik kurumlar vergisi beyannamesi, 17. KanaatimceŞirket’in 2021, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir2022 ve 2023 mâlî yıllarına ait bağımsız denetim raporları, 18. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yokturKırıkkale SMMM odasının 1194 numarası ile tescilli Serbest Muhasebeci Malî Müşavir Xxxxx Xxxxx tarafından hazırlanan 31.10.2023 tarihli, sermayenin ödendiğinin tespitine dair serbest muhasebeci mali müşavir raporu, 19. AyrıcaŞirket’in taraf olduğu kira sözleşmeleri, Türk Medenî Kanununun 527finansman sözleşmeleri, sigorta sözleşmeleri, bayilik sözleşmeleri, bağımsız denetim sözleşmeleri, enerji proje ve EPDK elektrik dağıtım & perakende satış sözleşmeleri, gizlilik sözleşmeleri, hammadde temin sözleşmeleri, iş sağlığı ve güvenliği danışmanlık sözleşmeleri, tehlikeli madde güvenlik danışmanlığı sözleşmeleri, satış ve tedarik sözleşmeleri, gayrimenkul değerleme sözleşmeleri, yazılı sözleşmeleri, kargo taşıma sözleşmeleri ve diğer sözleşmeler, 20. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da onaŞirket’in çalışanlarıyla imzalamış olduğu tam süreli ve kısmi süreli form iş sözleşmeleri, 21. Şirket’in istihdam ettiği işçileri gösterir 24.04.2024 tarihli yazı, 22. Şirket’in sahip oluğu araç ve taşınmazlara ilişkin sahiplik belgeleri (ruhsat, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığındantapu kaydı ve tapu 23. Rasyonel Grup Taşınmaz Değerleme Anonim Şirketi tarafından Şirket’e ait taşınmazlara ilişkin hazırlanan değerleme raporları, 24. Şirket’e ilişkin sigorta poliçeleri, 25. Şirket’in sahip olduğu fikrî mülkiyet hakları, tam koruma sağlana- mamıştırizin, ruhsat, lisans ve sertifikalar, 26. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık bir düzenleme olmamakla bir- likteŞirket avukatı Sayın Av. Xxxxxx Xxxxx tarafından Şirket’in taraf olduğu dava ve icra dosyalarına ilişkin hazırlanan 30.05.2024 tarihli, Borçlar Kanununun 106-108EK-7’de yer alan avukatlık mektubu, 27. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşıŞirket avukatı Sayın Av. Xxxxx Xxxx tarafından Şirket’in taraf olduğu dava ve icra dosyalarına ilişkin hazırlanan 10.06.2024 tarihli, diğer tarafEK-8’de yer alan avukatlık mektubu, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir28. Son olarak belirtmek gerekir kiAv. Xxxxxx Xxxxx Tarafından Hazırlanan Kırıkkale İli, mirasbırakanYahşihan İlçesi, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş iseHacıbalı Köyü 864 Ada 16 Parselde Kayıtlı Taşınmaza İlişkin 10.06.2024 tarihli, bu hakkını kullanarak, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidir.EK-9’da yer alan görüş,

Appears in 2 contracts

Samples: Hukukçu Raporu, Hukukçu Raporu

SONUÇ. Miras sözleşmesi933 sayılı Kanunun, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayıgerek kuruluşları Anayasa'nın 85. maddesine uymayan komisyonlarda görüşülmüş olması gerekse Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülüp kabul edilmesi sırasında Başkanlık Divanının Anayasa'nın 84. maddesine uygun biçimde kurulmamış bulunması dolayısiyle şekil yönünden iptali gerekirken aksine karar verilecek işin esas yönünden incelenmesine geçilmesine yukarıdanberi açıklanan nedenlerle karşıyım. III. 933 sayılı Kanunun 2. maddesinin D bendindeki çeşitli yasalarda yer alan her türlü yatırımlara ilişkin ruhsat formalitelerini ahenkleştirmek ve çabuklaştırmak için gerekli tedbirleri, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık arz edericabında kararnameler çıkararak almak yetkisini Bakanlar Kuruluna tanıyan hükmün Anayasa'ya aykırılığı sorunu : Bu bent hükmü; Umumî Hıfsısıhha Kanununda, İş Kanunlarında, Mahallî idareler Kanunlarında ve öteki mevzuatta yer alan her türlü yatırımlara (Ezcümle sanayi kuruluş ve işletmesine) ilişkin ruhsat formalitelerdi ahenkleştirmek, çabuklaştırmak ve yetkili mercileri bir arada çalıştırmak için gerekli tedbirleri, icabında kararnameler çıkararak almak üzere Bakanlar Kurılunu yetkili kılmaktadır. Her ne kadarGörülüyor ki yetki, taraf Bakanlar Kurulu kararnameleriyle; a) Yasalardaki ruhsat formalitelerini ahenkleştirme b) Yasalardaki ruhsat formalitelerini çabuklaştırma c) Yetkili mercileri bir arada çalıştırma olmak üzere üç bölümdür. "Yetkili mercileri bir arada çalıştırmak" deyimiyle bir çeşit koordinasyonun öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Böyle bir tedbirin alınabilmesi içinde yasaların değiştirilmesine gidilmesi söz konusu olamayacağından 933 sayılı Kanunun 2. maddesinin D bendinde Bakanlar Kuruluna tanınan yetkinin bu bölümü üzerinde durulmayacaktır. Çeşitli yasalarda yer alan her türlü yatırımlara, özellikle sanayi kuruluş ve işletmelerine ilişkin ruhsat formalitelerini ahenkleştirmek zorunluğu genellikle yasalardaki ruhsat formaliteleri hükümleri arasında uyumsuzluk bulunmasından doğar ve ancak birbiriyle uyuşamayan hükümlerin değiştirilmesi ve tek tara- flı dönememe açısındanbiçime sokulması yoliyle uyum sağlanabilir, şeklî öyle ise hüküm, Bakanlar Kuruluna kararnamelerle yasa kurallarında değişiklik yapmaya varabilecek genişlikte bir yetki tanımaktadır. "Ruhsat formalitelerini çabuklaştırmak" ya gelince : Gecikme yasa hükümlerinden değil de uygulamalardaki tutumdan ileri geliyorsa aksaklık olağan idarî tedbirlerle giderilebilir ve özel bir yasa yetkisini gerektirmez. Gecikmenin nedeni yasalarda yazılı süreler ve işlemler ise bunlar kısaltılmadıkça ve sadeleştirilmedikçe çabuklaştırma sağlanamaz. Yasalarda yazılı süreleri kısaltma, işlemleri sadeleştirme ve böylece yasa kurallarını değiştirme yetkisinin Bakanlar Kuruluna tanınamıyacağı da ortadadır. 933 sayılı Kanunda, on üç hükmünün hemen hemen aynı nedenlerle iptal edilmesinden de anlaşılacağı üzere, Bakanlar Kuruluna olağan yetkileri sınırını aşan ve Anayasa'ya aykırı bulunan yetkiler tanınması eğiliminin ağır basmakta oluşu da "çabuklaştırma" hükmünün konuluş ereğine ayrıca ışık tutacak niteliktedir. Özetlenecek olursa : 933 sayılı Kanunun 2. maddesinin D bendindeki hüküm Anayasa'nın 4., 5. ve 64. maddelerine aykırıdır; iptali gerekli iken çoğunlukça Anayasa'ya uygun görülmüştür. E. 1967/41 -K. 1969/57 sayılı, 23, 24 ve 25/10/1969 günlü kararın bu bölümüne de yukarıda yazılı nedenlerle karşıyım. Üye Xxxx Givda Yukarıdaki karşıoy yazısının 1/2. II. ve III. bölümlerine katılıyorum. Xxx Xxxxx Xxxx KARŞIOY YAZISI Anayasa'nın 84. maddesinin birinci fıkrasında "Meclislerin Başkanlık Divanları, o meclisteki siyasî parti gruplarının kuvvetleri ölçüsünde divana katılmalarım sağlayacak şekilde kurulur." denilmektedir. Bu hüküm, Anayasa'nın 8. maddesi uyarınca Yasama Meclislerini de bağlayan temel bir hukuk kuralıdır. Başkanlık Divanlarının kuruluşu meclislerin içtüzüklerinde ya da içtüzük niteliğinde sayılabilecek kararlarında anılan hükme aykırı bir biçimde düzenlenmiş olursa bir iptal dâvasında Anayasa ve içtüzük hükümlerinden hangisinin geçerli sayılacağı sorununu çözümlemek zorunluğu meydana çıkacaktır. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi, İçtüzük hükmünü değil Anayasa kuralını üstün tutmak zorundadır. Aksini düşünmek daha açık bir deyimle içtüzük hükmünü geçerli savmak Anayasa'nın üstünlüğü ilkesini bir tarafa itmek anlamına gelir ki bunun Anayasa'nın 8. maddesi ile bağdaşır bir yanı yoktur. Başkanlık Divanının kuruluşundaki sakatlığın bir iptal nedeni olacağı Mahkememizin henüz yayınlanmış olmayan esas 1969/24 karar 1969/50 sayılı ve 30/9/1969 günlü kararında daha ayrıntılı olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz ederaçıklanmıştır. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye), Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması Dâva konusu 933 sayılı Kanunun Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında. Meclis Başkanlık Divanı Anayasa'nın 84. maddesine uygun bir biçimde kurulmuş bulunmadığından söz kokusu Kanunun önce bu yönden iptal edilmesi gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı söz konusu ise de, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda da, onu engelleyecek bir hüküm söz konusu değildir. Bu durum, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerinde, sözleşme lehdarına zarar vermektedir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarma, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak, Çoğunluğun görüşüne bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510. maddesinde düzenlenen fiillerden biri söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Ayrıca, Türk Medenî Kanununun 527. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık bir düzenleme olmamakla bir- likte, Borçlar Kanununun 106-108. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşı, diğer taraf, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir. Son olarak belirtmek gerekir ki, mirasbırakan, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş ise, bu hakkını kullanarak, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidirnedenlerle karşıyım.

Appears in 1 contract

Samples: Anayasa Mahkemesi Kararı

SONUÇ. Miras sözleşmesiDündar Sır Hukuk Bürosu adına Av. Dr. Faik Metin Tiryaki, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayı1136 sayılı Avukatlık Kanunu çerçevesinde Türk Hukukuna ilişkin mütalaa verebilmekte olup, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık bu çerçevede işbu Rapor, Şirket’in Türkiye sınırlarında ve Türk mevzuatı kapsamında gerçekleştirdiği faaliyetleri ve hukuki durumu hakkında hazırlanmıştır. Şirket tarafından tarafımız ile paylaşılan bilgi, belge ve beyanlara dayanılarak yukarıda yapmış olduğumuz açıklamalarımız çerçevesinde, Kotasyon Yönergesi’nin 7. maddesinin 5. fıkrası ile 8. maddesinin 1. fıkrasının (e) v (ç) bentleri kapsamında aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir: (i) Şirket’in ilgili mevzuata uygun şekilde kurulup faaliyetine devam ettiği; (ii) Şirket’in kuruluş ve faaliyeti bakımından hukuki durumu ile paylarının hukuki durumu tabi oldukları mevzuata uygun olduğu; (iii) Şirket’in üretimini ve faaliyetlerini etkileyecek önemli bir uyuşmazlık bulunmadığı; (iv) Rapor’un 1.3.6 numaralı bölümünde belirtildiği üzere, tarafımıza sunulan belgeler çerçevesinde halka arz ederedilecek payların devir ve tedavülünü kısıtlayıcı herhangi bir husus bulunmadığı; (v) Rapor’un 2.5 numaralı maddelerinde açıklandığı üzere, Kotasyon Yönergesi’nin 7 maddesinin 5. Her ne kadar, taraf fıkrası çerçevesinde tarafımıza sunulan belge ve tek tara- flı dönememe açısından, şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği beyanlar çerçevesinde yapılan inceleme sonuncunda; Şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kontrolünü elinden bulunduran ortakların Sermaye Piyasası mevzuatında ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz eder. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye), Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı söz konusu ise de, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda da, onu engelleyecek bir hüküm söz konusu değildir. Bu durum, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerinde, sözleşme lehdarına zarar vermektedir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda yer alan kurallarsuçlar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarma, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510TCK’nun 282. maddesinde düzenlenen fiillerden biri suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan ve ödünç para verme işleri hakkında mevzuata aykırılıktan, Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından hüküm giymemiş olması şartını sağladıkları, ayrıca TCK’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılmış olmadıkları; (vi) Şirketin, kuruluş ve faaliyetlerinin devamı için alınması gereken tüm izin, lisans, yetki belgelerinin tamamını almış olduğu kanaatine varılmıştır. Dündar Sır Hukuk Bürosu Av. Dr. Faik Metin Tiryaki (Ankara Barosu Sicil No:15765) Ortak EKLER EK-1 İncelenen Belgeler Listesi EK-2 Kontrol Değişikliği İzin Yazıları EK-3 Borsa İstanbul A.Ş.’nin Kotasyon Yönergesi’nin 7/5, 8/1-e ve 8/1-ç Maddeleri Çerçevesinde Hazırlanan 27.05.2024 Tarihli Şirket Beyanı EK-7 Av. Görkem Peker Tarafından Hazırlanan ve Şirket’in Taraf Olduğu Dava & İcra Dosyalarını Gösterir 30.05.2024 Tarihli Avukat Mektubu EK-8 Av. Adnan Uçar Tarafından Hazırlanan ve Şirket’in Taraf Olduğu Dava & İcra Dosyalarını Gösterir 10.06.2024 Tarihli Avukat Mektubu EK-9 Av. Görkem Peker Tarafından Hazırlanan Kırıkkale İli, Yahşihan İlçesi, Hacıbalı Köyü 864 Ada 16 Parselde Kayıtlı Taşınmaza İlişkin Beyan EK-10 Rasyonel Grup Taşınmaz Değerleme Anonim Şirketi tarafından Şirket’e ait Ankara ili, Kahramankazan ilçesi, Saray mahallesinde kain ve tapuda 220430 ada, 2 parselde kayıtlı 3 katlı prefabrik imalathaneye ilişkin hazırlanan 17.04.2024 tarihli değerleme raporu EK-11 Şirket’in Sahip Olduğu Markaları Gösterir Tablo EK-12 Şirket’in Sahip Olduğu Tasarım Adlarını Gösterir Tablo EK-1 İncelenen Belgeler Listesi 1. Şirket’in kuruluş esas sözleşmesi ile esas sözleşme değişikliklerine ilişkin genel kurul tutanaklarının yayımlandığı TTSG’nin ilgili sayfaları, 2. Şirket’in SPK ve T.C. Ticaret Bakanlığı onaylı güncel esas sözleşmesi, 3. Şirket Esas Sözleşme tadiline ilişkin 26.02.2024 tarih ve 13/307 sayılı SPK onayı ve 17.04.2024 4. Şirket’in yönetim kurulu karar defteri ve son 3 yıla ait yönetim kurulu kararları, 5. Şirket’in genel kurul karar defteri (tür değişikliğinden önceki adıyla ortaklar kurulu karar defteri) ve son 3 yıla ait genel kurul (tür değişikliğinden önceki adıyla ortaklar kurulu kararı) kararları, 6. Kırıkkale Ticaret Sicil Müdürlüğünce 01.12.2022 tarih ve 607 onay yazısı ile onaylanan Şirket pay 7. Şirket’in temsiline yetkili olan kişilerini gösteren 01.12.2022 tarihli ve 10716 sayılı TTSG ilan sayfası, 8. Yahşihan Noterliği 01.12.2022 tarih ve 6311 yevmiye numaralı Şirket imza sirküleri, 9. Şirket’in Kırıkkale Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde 363Yahşihan sicil numarası ile kayıtlı usulüne uygun olarak kurulmuş bir anonim şirket olduğunu gösteren, Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası tarafından tanzim edilen 17.04.2024 tarih ve 00001728 sayılı Faaliyet Belgesi, 10. Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası tarafından tanzim edilen 17.04.2024 tarih ve 00001729 sayılı Oda Kayıt Sicil Sureti, 11. Şirket’in 2022 ve 2023 mâlî yıllarında beyan olunan matrah ve tahakkuk eden vergiyi gösterir vergi levhası, 12. Şirket pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi Serkan Bahadır’ın adlî sicil kaydı olmadığını gösterir 13. Şirket pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi Serkan Bahadır’ın adlî sicil kaydı olmadığını gösterir 14. Şirket’in 2022 ve 2023 mâlî yıllarına ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporları (2021 yılında Şirket’in türü limited şirket olduğundan bu yıla ait faaliyet raporu bulunmadığı bilgisi Şirket tarafından tarafımıza iletilmiştir.), 15. Şirket’in herhangi bir iflas/konkordato veya kısıtlama halinin söz konusu olduğundaolmadığını tevsik eden Kırıkkale Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden temin edilmiş 29.05.2024 tarihli ve 2024-GD-1179 sayılı iflas ve konkordato belgesi, 16. Şirket’in 2021, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır2022 ve 2023 mâlî yıllarına ait yeminli mali müşavirlik kurumlar vergisi beyannamesi, 17. KanaatimceŞirket’in 2021, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir2022 ve 2023 mâlî yıllarına ait bağımsız denetim raporları, 18. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yokturKırıkkale SMMM odasının 1194 numarası ile tescilli Serbest Muhasebeci Malî Müşavir Yunus Güney tarafından hazırlanan 31.10.2023 tarihli, sermayenin ödendiğinin tespitine dair serbest muhasebeci mali müşavir raporu, 19. AyrıcaŞirket’in taraf olduğu kira sözleşmeleri, Türk Medenî Kanununun 527finansman sözleşmeleri, sigorta sözleşmeleri, bayilik sözleşmeleri, bağımsız denetim sözleşmeleri, enerji proje ve EPDK elektrik dağıtım & perakende satış sözleşmeleri, gizlilik sözleşmeleri, hammadde temin sözleşmeleri, iş sağlığı ve güvenliği danışmanlık sözleşmeleri, tehlikeli madde güvenlik danışmanlığı sözleşmeleri, satış ve tedarik sözleşmeleri, gayrimenkul değerleme sözleşmeleri, yazılı sözleşmeleri, kargo taşıma sözleşmeleri ve diğer sözleşmeler, 20. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da onaŞirket’in çalışanlarıyla imzalamış olduğu tam süreli ve kısmi süreli form iş sözleşmeleri, 21. Şirket’in istihdam ettiği işçileri gösterir 24.04.2024 tarihli yazı, 22. Şirket’in sahip oluğu araç ve taşınmazlara ilişkin sahiplik belgeleri (ruhsat, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığındantapu kaydı ve tapu 23. Rasyonel Grup Taşınmaz Değerleme Anonim Şirketi tarafından Şirket’e ait taşınmazlara ilişkin hazırlanan değerleme raporları, 24. Şirket’e ilişkin sigorta poliçeleri, 25. Şirket’in sahip olduğu fikrî mülkiyet hakları, tam koruma sağlana- mamıştırizin, ruhsat, lisans ve sertifikalar, 26. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık bir düzenleme olmamakla bir- likteŞirket avukatı Sayın Av. Görkem Peker tarafından Şirket’in taraf olduğu dava ve icra dosyalarına ilişkin hazırlanan 30.05.2024 tarihli, Borçlar Kanununun 106-108EK-7’de yer alan avukatlık mektubu, 27. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşıŞirket avukatı Sayın Av. Adnan Uçar tarafından Şirket’in taraf olduğu dava ve icra dosyalarına ilişkin hazırlanan 10.06.2024 tarihli, diğer tarafEK-8’de yer alan avukatlık mektubu, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir28. Son olarak belirtmek gerekir kiAv. Görkem Peker Tarafından Hazırlanan Kırıkkale İli, mirasbırakanYahşihan İlçesi, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş iseHacıbalı Köyü 864 Ada 16 Parselde Kayıtlı Taşınmaza İlişkin 10.06.2024 tarihli, bu hakkını kullanarak, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidir.EK-9’da yer alan görüş,

Appears in 1 contract

Samples: Hukukçu Raporu

SONUÇ. Miras sözleşmesi6762 sayılı TTK’ya göre, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayıKanun’da açıkça yasaklanmayan her konu, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık arz eder. Her ne kadar, taraf ve tek tara- flı dönememe açısından, şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz eder. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye), Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın kural ola- rak esas sözleşme ile bağlılığı söz düzenlenebilirken, 6102 sayılı TTK’nın 340. maddesine göre, esas sözleşme, anonim şirketlere ilişkin hükümlerden ancak Kanun’da açıkça izin ve- rilmesi hâlinde sapabilmektedir. Söz konusu ise dedüzenleme ile anonim şirketlere ilişkin hükümlerin kural olarak emredici olduğu kabul edildiğinden, Yeni TTK’ya göre, ano- 74 Xxxxxxx’xxx “Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti” başlıklı 48. maddesinde, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda dahürriyetine sahip olduğu açıkça ifade edilmiştir. Aynı şekilde BK’nın 19/1. maddesine göre, onu engelleyecek bir hüküm söz konusu değildirsözleşmenin konusu, kanunun gösterdiği sınır dairesinde, serbestçe tayin olunabilir. Bu durum76 Aile pay sahiplerinin şirket üzerindeki etkisinin devamını sağlama, özellikle ivazlı- organizasyon yapısı, hisselerin halka arz edilebilmesi, piyasadaki olumlu miras sözleşmelerindeimajı gibi. Ayrıntılı bilgi için bkz. Ka- rasu, Xxxx; Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Anonim Şirketlerde Emredici Hükümler Xxxxxx, 2009, s. 112 vd. nim şirketlerde sözleşme lehdarına zarar vermektedirözgürlüğü ilkesinin değil, “emredici hükümler ilkesi”nin geçerli olduğu söylenebilir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493TTK’nın 340. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebiaçıkçaifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarmaifadesinden, anonim şirketlere iliş- kin hükümlerden sapmaya izin verilip verilmediğinin tespitinde, sadece mirasbırakana değilhükmün lâfzı- nın dikkate alınması gerektiği sonucuna varılamaz. Söz konusu iznin hükmün anlam ve amacından da çıkarılması mümkündür. Ancak yapılan yorum sonucunda, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine sapma izninin hiçbir tereddüte yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510. maddesinde düzenlenen fiillerden biri söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bırakmayacak kadar açık bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi şekilde anlaşılması gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yokturAksi tak- dirde sapmaya izin verilmediği kabul edilmelidir. AyrıcaAlm. POK’nın aksine, Türk Medenî Kanununun 527TTK’da anonim şirketlere ilişkin hükümleri tamamlayıcı nitelikteki esas sözleşme hükümlerinin geçerli olup olmadığı açıkça düzenlenmemiştir. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda Ancak açık bir düzenleme olmamakla bir- likteolmasa da, Borçlar Kanununun 106-108emredici hükümleri tamamlayıcı esas sözleşme hükümlerinin prensip olarak geçerli olması gerekir. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşıTTK’nın 340. maddesinin 2. cümlesi uyarınca, diğer taraf“Diğer kanunların, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidiröngörülme- sine izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümleri o kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğururlar.” Söz konusu hüküm gereksiz bir hüküm olup madde metninden çıkarılmalıdır. Son olarak belirtmek gerekir kiZira Türk hukukunda özel kanunun öncelikle uygulanacağı genel kuralı uyarınca, mirasbırakankanun koyucunun özel amaçlarla çıkardığı, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş isesomut sorunlara özgün çözüm yolları benimsediği kanunun, uygulamada öncelik taşıması tabiidir. Nitekim TTK’nın 330. maddesinde de, TTK hükümlerinin ancak özel kanunlarda hüküm bulunmayan hâllerde uygulanacağı ifade edilmek suretiyle, bu hakkını kullanarakkanunlarda TTK hükümlerinden farklı hükümlerin geçerli olduğu ve öncelikle uygulanacağı kabul edilmiştir. Emredici hükümler ilkesini düzenleyen TTK’nın 340. maddesinde, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidiremredici hükümlere aykırı esas sözleşme hükümlerinin nasıl bir sonuç doğuracağı belirtilme- miştir. Bu nedenle konuyu genel kurul kararlarının hükümsüzlüğüne ilişkin genel hü- kümlere göre değerlendirmek gerekir. Yani, bir esas sözleşme hükmü veya genel kurul kararı, TTK’nın emredici bir hükmüne aykırılık teşkil ediyorsa, aksi kararlaştırılama- yan maddî hukuk normunu ihlâl etmiş sayılır. Dolayısıyla bu konuda TTK’nın 340. maddesi değil, 445. ve 447. maddeleri esas alınmalıdır. 6102 sayılı TTK, emredici hükümler ilkesini halka açık anonim şirketler ya- nında kapalı tip anonim şirketler açısından da kabul etmiştir. Kanaatimizce, emredici hükümler ilkesi, halka açık şirketler açısından yerinde olmakla birlikte kapalı tip ano- nim şirketler, özellikle aile tipi kapalı anonim şirketler açısından yerinde değildir. Bu nedenle emredici hükümler ilkesinin kapalı tip anonim şirketler için geçerli olmaması gerekir. Bu ilke geçerli olacaksa da, bu şirketler için TTK’da öngörülen mevcut yedek hükümlere ek bazı yedek hükümler de eklenmelidir.

Appears in 1 contract

Samples: Emredici Hükümler İlkesi

SONUÇ. Miras sözleşmesiAB Müktesabatı tarafında; Konsey Tüzüğü, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayıSE’yi düzenleyen başlıca ve doğrudan iç hukuklarda uygulanacak bir kaynaktır. Birçok hususu çok yetersiz ve gelişigüzel şekilde düzenlemek yerine, borçlar üye devletlerin milli hukuklarına atıflar yapması, hukuken problemler doğurabilecek nitelikte ise de121, böylesine birçok ulusun hukukunun sözleşme kavramından farklılık arz ederdâhil olduğu bir sistemin uyumlaştırılmasında her şeye rağmen kat edilmiş önemli bir yol, olumlu bir gelişme ve başarıdır. Her ne kadarBuna karşılık Hukukumuz tarafında; 10 yıldan fazla bir süre devam eden hazırlık süreci sonunda 2012 yılı 1 Temmuz’unda yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile, taraf üye bir devlet olmadan mevzuatımızın AB Müktesebatı ile uyumlu hale getirilebilmesi bakımından büyük bir şans elde edilmiştir. Bu çerçevede, AB Müktesebatı ve tek tara- flı dönememe açısındanAvrupa’daki bazı devletlerin iç hukukları ve bu hukuklardaki gelişmeler dikkate alınarak düzenlemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde AB Müktesebatı ile uyum tesis edilmeye çalışılmıştır. Ancak yeni kanun, şeklî önemli değişiklik ve gelişmeleri beraberinde getirmiş olmasına karşılık, AB Müktesebatına doğrudan değil, ancak dolaylı bir şekilde ulaşmaya çalışılması sonucu, AB Müktesebatı ile tam bir uyum içerisinde bir mevzuatın hayata geçirildiği söylenemeyecektir. 121 Diğer yandan Konsey Tüzüğü’nün, üye devlet hukuklarında AŞ.’ler ile ilgili konuların en ince ayrıntısına kadar düzenlemiş konuları çok genel ve hatta bazen üye devlet hukuklarıyla tenakuza düşecek şekilde yeniden düzenlemesi karşısında, Konsey Tüzüğünün, iç hukuktaki AŞ ile ilgili hükümler ile birlikte doğrudan uygulanmasıyla ilgili olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip çıkacak sorunların ve hukuk çatışmaların giderilmesi gerekecektir. Örneğin, Konsey Tüzüğü 55. Maddesinde, azınlık pay sahiplerinin genel kurulun toplanmasını isteme hakkını düzenlemektedir. Bu maddeye göre, azınlık pay sahiplerinin müracaatında gündem konuları yer almalıdır. Alman anonim ortaklıklar hukuku ise hem gündem konularının hem de sözleşmenin içeriği yapılması istenen genel kurulun nedenlerinin ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz ederamacının ortaya konmasını istemektedir. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye)Bu bağlamda, Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekirgenel kurulun özellikle neden toplanması gerektiği ve niçin gelecek olağan genel kurula kadar beklenilmemesi gerektiği ortaya konulmalıdır. GerçektenAlman hukuku ayrıca azınlık pay sahiplerinin başvurusunun yazılı olması gerektiğini öngörmektedir. SE’ye Konsey Tüzüğü’nün kısmen ve yetersiz bir şekilde düzenlenmiş azınlık pay sahipleriyle ilgili 55. Madde uygulanacak mıdır? Uygulanıp uygulanmayacağına nihai noktada Avrupa Topluluğu Mahkemesi karar verecek olsa da, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardırşu an için Konsey Tüzüğü 55. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedirmaddesi’nin bu husus bakımından uygulanmasına engel yoktur. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı Ancak bu durumda da Tüzükle Alman hukukunun bir çatışması söz konusu olabilecektir. Bilgili, s.205. Bunun neticesi, ülkemizin yarın bir AB üyesi olması durumunda, SE’nin Türkiye’de kurulması ve işleyişine ilişkin olarak mevzuat anlamıyla tam olarak hazır olduğumuzu söylemek güçtür. Sadece SE’nin genel kurul organına dair düzenlemeler noktasından bakıldığında ise durum nispeten daha olumlu gözükmektedir. Ancak yine de, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda da, onu engelleyecek bir hüküm söz konusu değildir. Bu bu konuda mevcut durum, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerindemevzuat gelişmeleri ve değişikliklerini gerektirecek olması yanında, sözleşme lehdarına zarar vermektedirher zamanki gibi yargı ve doktrine de büyük ve önemli bir görev ve sorumluluk yükleyecektir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallarAncak her şeye rağmen, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Ticaret Kanunu ile gerekçesinde de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biribelirtildiği üzere, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarmaTicaret Kanunu, sadece mirasbırakana değilAB’ye üye diğer ülkelerin, onun yakınlarına karşı daticaret, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancakşirketler, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği taşıma, deniz ticareti ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı içinsigorta kanunlarında olduğu gibi, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510. maddesinde düzenlenen fiillerden biri söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek dinamik bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Ayrıca, Türk Medenî Kanununun 527. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda konumda ve eskisiyle kıyaslanamayacak derecede değiştirilme olasılığına açık bir düzenleme olmamakla bir- liktekanundur. Diğer yandan AB Müktesebatı ve bu bağlamda AB’nin ticaret hukukuna ilişkin düzenlemeleri, Borçlar Kanununun 106-108Müzakere Eden Ülke” Türkiye’nin gelecekteki hukuku’dur. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşıXxxxx Xxxxxxxxxx İstanbul, diğer taraf, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa Xxxx 2015 32001R2157 Council Regulation (EC) No 2157/2001 of 8 October 2001 on the Statute for a European company (SE) 32001R2157 Avrupa Şirketi Statüsüne (SE) Dair 8 Ekim 2001 Tarih ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir. Son olarak belirtmek gerekir ki, mirasbırakan, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş ise, bu hakkını kullanarak, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidir.2157/2001/EC Sayılı Konsey Tüzüğü122

Appears in 1 contract

Samples: General Assembly Regulations

SONUÇ. Miras sözleşmesiKanun koyucu, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayı7392 sayılı Kanunun 7. maddesiyle, borçlar hukukunun TKHK m. 48 hükmünde, yayımı tarihinden altı ay sonra (1/10/2022) yürürlüğe girmek üzere, önemli değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikler, esas olarak tüketici ile satıcı/sağlayıcı arasında mesafeli sözleşmenin kurulmasına aracılık edenlerin yükümlülükleri ve sorumluluğu hakkındadır. Yeni düzenlemede “aracılık edenler” yerine “aracı hizmet sağlayıcılar” ifadesi kullanılmış ve böylece Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun m.2-d hükmünde yer alan terminoloji ile paralellik sağlanmış, doktrinde yapılan tanımlara da kısmen kanuni dayanak oluşturulmuştur. İlgili hükümde yapılan tek değişiklik terminolojiye ilişkin değildir. TKHK m. 48(5) hükmünün önceki versiyonunda, satıcı veya sağlayıcı ile yapılan işlemlerin kaydını tutarak talep halinde bunları ilgili kurum, kuruluş ve tüketicilere vermekle yükümlü kılınan ve satıcı/sağlayıcı ile yaptıkları sözleşmeye aykırı fiillerinden sorumlu olacakları belirtilen “aracılık edenler”in tüketiciye yönelik yükümlülüklerinin kapsamı genişletilmiş ve m.48’e eklenen altıncı fıkra ile bir kısmı satıcı ve sağlayıcı ile müteselsilen olmak üzere yeni sorumluluklar detaylı biçimde düzenlenmiştir. Hükme göre aracı hizmet sağlayıcı, tüketicinin talep ve bildirimlerini iletip takip edebileceği bir sistemin kurulması ve açık tutulması ile yükümlüdür. Bu temel yükümlülüğe ek olarak tüketiciye ön bilgilendirme yapılmasından, ön bilgilendirmenin teyidi ve ispatından, ön bilgilendirmedeki eksikliklerden, kayıt tutulması ve gerektiğinde bu bilgilerin paylaşılmasından, aracılık sözleşmesine aykırı uygulamaları nedeniyle satıcı ve sağlayıcıların bu madde hükümlerine aykırı davranmasına sebep oldukları işlemlerden, satıcı veya sağlayıcı adına bedel tahsil etmesi hâlinde teslim veya ifa ile cayma hakkına ilişkin yükümlülüklerden, satıcı veya sağlayıcı onayı olmaksızın düzenlediği kampanyalı, promosyonlu veya indirimli satışlarda sözleşmenin hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesinden de aracı hizmet sağlayıcı sorumlu tutulmuştur. Bu sorumluluğun muhatabı, satıcı/sağlayıcı ile mesafeli sözleşme kavramından farklılık arz ederakdeden tüketicidir. Her ne kadarAracı hizmet sağlayıcının TKHK değişik m. 48(6) hükmü gereği tüketiciye karşı sorumluluğu, taraf tüketiciye ön bilgilendirme yapılması, teyidi ve ispatı ile teslim veya ifa ile cayma hakkına ilişkin yükümlülükler bakımından satıcı/sağlayıcı ile birlikte müteselsil sorumluluk niteliği taşır. Buna karşılık hükümde belirlenen diğer yükümlülüklerin ihlalinden, aracı hizmet sağlayıcı birinci dereceden ve tek tara- flı dönememe açısından, şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz eder. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye), Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı söz konusu ise de, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda da, onu engelleyecek bir hüküm söz konusu değildir. Bu durum, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerinde, sözleşme lehdarına zarar vermektedir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarma, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510. maddesinde düzenlenen fiillerden biri söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Ayrıca, Türk Medenî Kanununun 527. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık bir düzenleme olmamakla bir- likte, Borçlar Kanununun 106-108. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşı, diğer taraf, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir. Son olarak belirtmek gerekir ki, mirasbırakan, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş ise, bu hakkını kullanarak, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidirbaşına sorumludur.

Appears in 1 contract

Samples: Aracı Hizmet Sağlayıcının Tüketiciye Karşı Sorumluluğu

SONUÇ. Miras sözleşmesiSigortacının sözleşme öncesi aydınlatma yükümlülüğünü ihlal etmesi hâlinde TTK’nin 1423/2 maddesi ile sigorta ettirene tanınan itiraz hakkı, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayıhükmün lafzı ve mehaz VVGaF §5a gözetildiğinde, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık öncesi TBK’nin 21. maddesi gereğince sigorta sözleşmesi kapsamına girmemiş olan ve poliçeyle birlikte sigorta ettirene verilen genel işlem koşullarının sözleşme kapsamına girip girmeyeceği hususunda sigorta ettirene tanınan bir haktır. Başka bir deyişle sözleşme öncesinde aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmediği durumlarda genel işlem koşullarının da TBK’nin 21. maddesi gereğince sözleşme kapsamına giremeyeceğini öngören kanun koyucu sigorta sektöründeki uygulamaları da gözeterek bu yönde sigorta ettirene itiraz hakkı tanımış bulunmaktadır. Sigorta ettiren itiraz hakkını poliçenin kendisine teslim edilmesinden itibaren on dört gün içinde kullanırsa itirazın içeriğine göre, itiraza uğrayan şartlar yazılmamış sayılacak, sözleşme itiraza uğramayan şartlarla yapılmış olacaktır. Sigorta ettiren itiraz hakkını kullanmaz ise sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olacak; böylece sözleşmenin kurulmasından sonra verilen genel işlem koşulları sözleşme kapsamına girecektir. Sigorta ettirenin itiraz hakkını kullanmaması nedeniyle sözleşmenin poliçede yazılı şartlarla yapılmış olması, hiçbir şekilde sigortacının sözleşme öncesi yerine getirmediği aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Zira TBK’nin 21. maddesinde düzenlenen genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi (yürürlük denetimi) ile TTK’nin 1423/1 maddesinde düzenlenen aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi için yapılması gerekenler birbirinden farklı hususlardır. TTK’nin 1423/2 maddesinin düzenlenmesiyle öğretide yer alan tartışmaların temelini itiraz hakkının kullanılmaması hâlinde sigortacının aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmiş olacağı varsayımı oluşturmaktadır. Bu şekilde bir varsayımın kabul edilmesi; itiraz hakkının sigorta ettirene tanınan bir haktan ziyade sanki sigortacıya tanınan bir hak görünümü arz ederetmektedir. Her ne kadar, taraf Oysa TTK’nin 1423/2 maddesinin yoruma muhtaç bir madde olduğu gözetildiğinde Alman hukukundaki süreç ile VAGaF §10a ve tek tara- flı dönememe açısından, şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği VVGaF §5a incelendiğinde itiraz hakkının genel işlem koşullarının yürürlük denetimine ilişkin olduğu ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz eder. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye), Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini itiraz hakkının kullanılmadığı durumda sigortacının aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı getirdiği varsayımının söz konusu ise deolmayacağı aşikârdır. Öte yandan TTK’nin 1423/2 maddesine mehaz olan ve itiraz hakkının yer aldığı Alman sigorta hukukundaki VVGaF §5a, reform sonrası VVG’ye alınmamış; böylece genel işlem koşullarının sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda dakapsamına girmesi hususu, onu engelleyecek bir hüküm genel hükümlere bırakılarak tartışmalara son verilmiştir. Avrupa Birliği Mevzuatı’nda da sigortacının bilgilendirme yükümlülüğü kapsamında itiraz hakkı hiçbir zaman söz konusu değildirolmamıştır. Bu durum, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerinde, sözleşme lehdarına zarar vermektedirO hâlde sigorta ettirenin gerçek anlamda korunması için Avrupa Birliği Mevzuatı’nda hiç yer almayan ve Alman sigorta hukukunda da kaldırılan itiraz müessesesinin Türk hukukunda da kaldırılması gereklidir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493. Kanaatimizce TTK’nin 1423/2 maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebiAydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olurifadesinin Türk Medenî Kanununun 546ibaresinin hükümden çıkarılarak sigorta sözleşmelerinde yer xxxx xxxxx işlem koşullarının yürürlük denetiminin TBK’nin 21. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarma, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510. maddesinde düzenlenen fiillerden biri söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi maddesine bırakılması gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Ayrıca, Türk Medenî Kanununun 527. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık bir düzenleme olmamakla bir- likte, Borçlar Kanununun 106-108. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşı, diğer taraf, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir. Son olarak belirtmek gerekir ki, mirasbırakan, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş ise, bu hakkını kullanarak, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidir.

Appears in 1 contract

Samples: Insurance Contract

SONUÇ. Miras sözleşmesi7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile genel olarak iş mahkemeleri ve iş yargılamasına ilişkin yeni bir düzenleme yapılmakla birlikte, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayıas- lında yürürlükten kaldırılan 5521 sayılı İş Kanunu’nda, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık arz ederyargılama an- lamında, çok önemli değişikliğe yol açmamıştır. Her ne kadar7036 sayılı Kanun’un bu konuda getirdiği en önemli yenilik veya değişiklik, taraf iş uyuşmazlık- larının bir kısmı için dava şartı olarak (zorunlu) arabuluculuğun kabul edilmesidir. Böylece Kanun’da belirlenen iş uyuşmazlıkları için, dava açmadan önce arabulucuya başvurmak, bu başvurunun başarısız ol- duğu belgelendikten sonra dava açmak mümkündür; aksi halde dava, dava şartı yokluğundan usûlden reddedilecektir. 7036 sayılı Kanun’la birlikte, başta 4857 sayılı İş Kanunu olmak üzere diğer iş mevzuatın- da da önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerin merkezinde, zorunlu arabuluculuk kurumu bulunmaktadır. Bu çerçevede, iş gü- vencesi, işe iade uyuşmazlıkları bakımından da zorunlu arabuluculuk kapsamında özellikle İş Kanunu’nun 20. ve tek tara- flı dönememe açısından21. maddelerinde ekleme ve değişikliklere gidilmiştir. Biz bu çalışmada işe iade talepleri kapsa- mında zorunlu arabuluculuğun gösterdiği özellikleri incelemeye ça- lıştık. İşe iade talepleri ile ilgili zorunlu arabuluculuk, şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği ve yürürlüğü açısından getirilen özel hü- kümler sebebiyle tamamen olmasa da bazı özellikler arz ederönemli farklılıklar göster- mektedir. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye)İşe iade talepleriyle ilgili zorunlu arabuluculuk bakımından, Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi öncelikle bu özel hükümlerin dikkate alınması gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme Bu hü- kümler dışında, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, zorunlu arabuluculuğa ilişkin düzenlenen hükümler geçerli olacak; burada da hüküm bulunmayan hallerde başta 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkla- rında Arabuluculuk Kanunu olmak üzere, arabuluculuğa ilişkin genel ilke ve kurallar uygulanacaktır. İş Kanunu’nda düzenlenen feshe karşı koruma ya da iş güvencesi hükümleri ile bağlılığı söz konusu ise deiş sözleşmelerinin geçersiz feshine karşı işçileri korumak amaçlanmış; böyle bir durumda başvurulacak hukukî imkânlar dü- zenlenmiştir. Geçersiz bir feshe muhatap olduğunu düşünen işçi, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda dafes- hin geçersizliğini ileri sürmek istiyorsa, onu engelleyecek önce arabulucuya başvurmak, arabuluculuk süreci başarısız olursa, feshin geçersizliğini mahkeme (veya özel hakem) önünde dava etmek durumundadır. İşe iade talebiyle arabulucuya başvuru, diğer zorunlu arabu- lucuya başvurulardan farklı olarak, bir hüküm söz konusu değildiraylık hak düşürücü süreye bağlıdır. Bu durumsüre, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerinde, sözleşme lehdarına zarar vermektedir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu fesih bildiriminin tebliği ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarma, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olurbaşlar. Ancak, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği teb- liğin yapılmaması veya tebliğle ilgili sorunlar bakımından, daha önce Yargıtay’ın işe iade davalarında verdiği kararların ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı doktrinde kabul edilen kriterlerin burada da geçerli olduğunu söyleyebiliriz. İşçi, ara- bulucuya başvurmak yerine, doğrudan dava açarsa, mahkeme dava şartı sebebiyle talebi usûlden reddetmek ve ret kararını re’sen taraflara tebliğ etmek durumundadır. Bu red kararının kesinleşmesinden son- ra da, re’sen yapılacak tebliğden itibaren, iki hafta içinde arabulucuya başvurma imkânı tanınmıştır. Gerek önce arabulucuya başvuru halin- deki bir aylık süre sınırı, gerekse doğrudan mahkemeye başvurudan sonra iki haftalık ek süre, diğer iş uyuşmazlıklarında düzenlenmeyen, işe iade taleplerine özgü hükümlerdir. Burada tartışmaya xxxx xxxx, bu hak düşürücü süreler geçirilerek arabulucuya başvurulmuşsa, ara- bulucu hâkim ve karar verici konumunda olmadığından, bu sürelerin geçtiğinin nasıl dikkate alınacağı ve sürecin nasıl işletileceğidir. Kana- atimizce, burada akla gelebilecek en pratik yol, karşı tarafın bu duru- mu ileri sürerek arabuluculuk görüşmelerine katılmaması, arabulucu- nun da bu durumu tutanakta belirterek görüşmeleri sonlandırması ve eğer daha sonra dava açılırsa, bu durumun ayrıca davada değerlendi- rilmesidir. İşe iade taleplerinde taraflar bakımından da özel bir hüküm kabul edilmiştir. Buna göre, asıl işveren-alt işveren ilişkisi söz konusu ise, işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçek- leştirilebilmesi için, mirasbırakanın yakınlarına karşı işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekir. Bu hüküm özellikle uygulamadaki muvazaalı ilişkilerin çözümü için getirilmiş- se de, başka sorunlara yol açabilecek niteliktedir. Öncelikle, gerçekten böyle bir ilişkinin mevcut olup olmadığı, arabuluculuk sürecinde ince- lenerek çözülecek bir konu değildir. Bu konuda bir sorun çıkarsa, ara- bulucu yargılama yapmadığından karar veremeyecektir. Keza zaman zaman menfaat zıtlığı da olan asıl işveren-alt işverenin görüşmelere birlikte katılması ve birlikte ortak irade oluşturmaları kolaylıkla sağla- nacak bir durum da değildir. İşe iade taleplerinde arabulucuya başvuru ve sürecin yürütülmesi yönünde özel hüküm bulunmadığından, iş uyuşmazlıklarında zorun- lu arabuluculuğa ilişkin hükümlerle, orada da hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanacaktır. Ancak, süreç içinde arabulu- cu özellikle işe iade ile tarafların özel menfaatlerinin ortaya çıkmasına, sorunun arkasındaki gerçek sebebin tespit edilmesine çaba göstermeli; bu çerçevede sağlıklı ve her iki tarafın menfaatine uygun bir çözüm üretilmesine katkı sağlamalıdır görüşündeyiz. Arabuluculuk sürecinde arabulucu taraflara ulaşamamışsa, taraf- lar katılmadığı için görüşme yapılamamışsa, taraflar görüşmeye katıl- makla birlikte anlaşmaya varılamamışsa veya tarafların görüşmelere katılmaları sonunda anlaşmaya varılmışsa arabulucu süreci sonlandı- rarak son tutanağı düzenlemeli ve bunu arabuluculuk bürosuna ilet- melidir. Arabuluculuk görüşmeleri başarıyla sonuçlanır ve taraflar anla- şırlarsa, Kanun’da bu anlaşmanın içeriğinde zorunlu olarak nelerin bulunması gerektiği, işe iade talepleri bakımından özel olarak düzen- lenmiştir. Buna göre, işe başlatma tarihi, işçinin çalıştırılmadığı süre için işçiye (en çok dört aya kadar, doğmuş bulunan) ödenecek ücret ve diğer hakları ve işçinin işe başlatılmaması durumunda ödenecek tazminatın parasal miktarı anlaşma metninde mutlaka yer almalıdır. Aksi halde anlaşma sağlanamamış sayılır ve arabulucu son tutanağı buna göre düzenler. Kanun’da tam olarak açıklık olmasa da tarafla- rın anlaşmaya varması halinde, feshin geçersiz hale geleceğini, hüküm ve sonuç doğurmayacağını, iş sözleşmesinin devam ettiğini söylemek mümkün olabilecektir. Anlaşmaya rağmen işçinin kararlaştırılan ta- rihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukukî sonuçları ile sorumlu olur. İşverenin, işçiyi işe başlat- maması halinde ise, işçi, kendisine ödenmesi gereken tazminatı talep edebilecektir. Kanun’da belirtilen şekilde, anlaşma metnine icra edi- lebilirlik şerhinin verilmesi ile veya taraflar, avukatları ve arabulucu- nun metni imzalanması halinde bu şerhe ihtiyaç duymadan anlaşma belgesi ilâm niteliğinde belge sayılacaktır. Ancak, işe iade taleplerinin niteliği konusundaki tartışmalar ve önce işe iade, olmazsa parasal hak- ların ödenmesi şeklindeki düzenleme sebebiyle icra konusunda uygu- lamada sorun çıkma ihtimali yüksektir. En azından kanun koyucunun arzuladığı sonuç tam olarak gerçekleşmeyebilecektir. Arabuluculuk süreci işletilmesine rağmen görüşmeler başarıyla, yani anlaşmayla sonuçlanmayabilecektir. Bu durumda da, Türk Medenî Kanununun 510arabulucu, arabuluculuk faaliyetini sonlandırarak son tutanağı düzenleyecektir. maddesinde düzenlenen fiillerden biri İşçi, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde işe iade davası açabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmaz- lık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Esasen, iş hukukunda ve iş yargılamasındaki ağır iş yükünü ber- taraf etmenin öncelikli amaç olduğu anlaşılan zorunlu arabuluculuk, içinde birçok sorunu barındırmaktadır. Zira iş hukukunun kendine özgü ilkeleri ve sorunları bulunmaktadır. İş uyuşmazlıkları da diğer uyuşmazlıklardan farklılık gösteren bir alandır. İş hukukundan kay- naklanan bu özellikler ve sorunlar yanında, işe iade taleplerinin ayrı sorunları ve özellikleri bulunmaktadır. Bu çalışmada yaptığımız tes- pitler çerçevesinde, yapılan düzenlemenin, bu sorunları tamamen çöz- düğünü söylemek mümkün gözükmemektedir. Hatta arabuluculuk bakımından getirilen hükümlerin, yeni sorunlara da yol açma ihtimali bulunmaktadır. Eğer istenen şekilde bir uygulama sağlanamazsa, hem araya arabuluculuk faaliyetinin girmesi sebebiyle sürecin uzaması söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştırolacak hem de iş yargısı yeni bir sorun ve iş yükü ile karşı karşıya kalabilecektir. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Ayrıca, Türk Medenî Kanununun 527. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık bir düzenleme olmamakla bir- likte, Borçlar Kanununun 106-108. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşı, diğer taraf, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir. Son olarak belirtmek gerekir ki, mirasbırakan, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş Bunun ise, bu hakkını kullanarakişe iade gibi, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidirişçinin mümkün olan en kısa sürede hakkına ulaşmasının özel önem taşıdığı bir uyuşmazlık türünde, istenen amacın dışında bir durum olduğu açıktır.

Appears in 1 contract

Samples: Compulsory Mediation as a Cause of Action in Reemployment Claims

SONUÇ. Miras sözleşmesiViyana Satım Sözleşmesi, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayı1 Ağustos 2011 tarihinden itibaren milletlerarası mal satım sözleşmeleri bakımından Türk hukuk düzeninin bir parçasını teşkil etmekte olup,artık Türk satım hukukunda yeni bir dönemin başladığını söylemek mümkündür. Türk hâkiminin, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık arz ederyabancılık unsuru taşıyan bir satım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığa uygulanacak hukuku belirlerken, öncelikle söz konusu uyuşmazlığın Viyana Satım Sözleşmesi kapsamına girip girmediğini tespit etmesi gerekmektedir. Her ne kadarBu kapsamda öncelikle, taraf Sözleşme’nin“Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmında yer alan 99-101. maddeleri uyarınca zaman bakımından uygulanıp uygulanmayacağının tespiti gerekir. Türk hâkimi önüne gelen davada, anlaşmanın zaman bakımından uygulama şartlarının oluşmadığını tespit ederse, MÖHUK’un 24’üncü maddesini uygulayarak somut uyuşmazlığa uygulanacak hukuku bulacaktır. Bununla birlikte, Sözleşme’nin zaman bakımından uygulanabilir olduğunun tespiti tek başına yeterli olmadığından hem yer hem de konu bakımından uygulanabilirliğini de tespit etmek gerekmektedir. 183 Çalışkan, s.148. 184 Çalışkan, s.148. 185 Xxxxxx, m.50; Xxxxxxxxxxxx/Xxxxxx,s.62. Ancak daha önce de belirtildiği üzere,Sözleşme irade muhtariyetini temel almış olduğundan, Sözleşme’nin tüm şartlarının gerçekleşmesine rağmen taraflara Sözleşme hükümlerinin uygulanmayacağını kararlaştırma (optingout) imkânı tanınmış olup bu bağlamda 6. madde, Sözleşme hükümlerinin emredici hukuk kuralı olmaktan ziyade yedek hukuk kuralı niteliğinde olduğunu göstermektedir. Viyana Satım Sözleşmesi’nin 7. maddesi gereği, Sözleşme’nin yorumlanmasında; Sözleşme’nin uluslararası niteliği, Sözleşme’nin yeknesak uygulanmasının sağlanması ve tek tara- flı dönememe açısındanuluslararası ticarette dürüstlük kuralının gözetilmesi olmak üzere üç ilke esas alınmalıdır. Son olarak, şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise Viyana Satım Sözleşmesi’ne konulabilecek çekinceler Sözleşme’nin 92-96’ıncı maddelerinde düzenlendiğinden, Sözleşme’nin uygulanabilirliği tespit edilirken bu hükümlerin de sözleşmenin içeriği ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz eder. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye), Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçekten, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı söz konusu ise deÇalışkan, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda daXxxxx: Uluslararası Satım Hukukunda Kanunlar İhtilafi Meseleleri, onu engelleyecek bir hüküm söz konusu değildirİstanbul,2014. Bu durumXxxx, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerindeXxxxxxx X.: International Sale of Goods (Xxxxxx 2009). Business Lawyer, sözleşme lehdarına zarar vermektedirVol. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallar64, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni 2009, <SSRN: xxxx://xxxx.xxx/xxxxxxxx=0000000>. Xxxxxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxx: “CISG’ın Sözleşxxxxxxx Xxxxxx ve Niteliği Bakımından Uygulama Alanı”, Galatasaray Hukuk Fakültesi Dergisi, Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın (CISG) Türk Medenî Borçlar Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biriÇerçevesinde Değerlendirilmesi Sempozyumu Özel Sayısı, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarma2013/1, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak, bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510. maddesinde düzenlenen fiillerden biri söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Ayrıca, Türk Medenî Kanununun 527. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık bir düzenleme olmamakla bir- likte, Borçlar Kanununun 106s.53-108. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşı, diğer taraf, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidir. Son olarak belirtmek gerekir ki, mirasbırakan, miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş ise, bu hakkını kullanarak, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidir71.

Appears in 1 contract

Samples: Vienna Sales Convention

SONUÇ. Miras sözleşmesiTürk Borçlar ve Đş Kanunu’nda düzenlenmemiş olan ibra, şeklî anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından dolayıöğretide Đsviçre Hukuku’na paralel bir çerçevede benimsenmiş125, borçlar hukukunun sözleşme kavramından farklılık arz ederçok sayıda Yargıtay kararına ko- nu olmuştur. Her ne kadarGerek Borçlar Hukuku ve gerek Đş Hukuku bakımından ibranın gerçek bir ihtiyaca cevap verdiği söylenebilir. 124 Yargıtay 9. H.D., taraf ve tek tara- flı dönememe açısından10.12.2002 T., şeklî olarak sözleşmelerde bulunması gereken unsurlara sahip ise de sözleşmenin içeriği ve yürürlüğü açısından bazı özellikler arz eder. Mi- ras sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile sona ermesine (dönmeye)2002/10816 E., 2002/23501 K. 125 XXXXXX, X.; Đsviçre Medeni Kanun Şerhi, Cilt VI, Borçlar Ka- nunu hükümlerinin uygulanmasında miras Kanunu, I. Kısım, Genel Hükümler, s.72, (XXXXXXX, Dr. Xxxx XXXXX). Uygulamadaki ihtiyaç, bu belgeleri özellikle Đş Hukukunda oldukça sık kul- lanılır hale getirmiştir. Zira, hizmet sözleşmelerinin sona ermesinde özellikle işve- renler ilerde herhangi bir hukuki yükümlülük altına girmemek amacıyla yaygın bir şekilde hizmet sözleşmesi sona eren işçinin elinden bu tür belgeler almak yolunu seçmektedirler126. Bir ibra sözleşmesi ile işverenin de bazı hak ve alacaklarından vazgeçmesi mümkündür. Hizmet sözleşmesinin ölüme bağlı tasarruf nite- liğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Gerçektenfeshi sırasında işverenden daha önce almış olduğu avansları kapatan bir işçi ya da hizmet sözleşmesi hükmü gereği cezai şart yükümlüsü olan işçinin, miras sözleşmesinde miras- bırakan ile sözleşme lehdarı arasında edimler açısından dengesizlik vardır. Mirasbı- rakan sözleşme yapmakla edimini yerine getirmiş sayılırken, lehdarın edimini ayrıca ifa etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın sözleşme ile bağlılığı söz konusu ise de, sözleşme konusuyla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi durumunda işverenden ibra belgesi alması da, onu engelleyecek ilerde ortaya çıkabilecek bazı ihtilaflarda önemli bir hüküm söz konusu değildirimkan sağlayabilir. Bu durumÇalışma hayatında çok sık başvurulan ve iş yargısını bu denli meşgul eden bir kurumun yasal düzenlemeye kavuşturulması bir zorunluluktur. Konunun, özellikle ivazlı- olumlu miras sözleşmelerinde, sözleşme lehdarına zarar vermektedir. Önceki Medenî Kanunda miras sözleşmesinden dönmeye ilişkin yer alan kurallar, bazı değişikliklerle 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu ile de benimsenmiştir. Bu değişikliklerden biri, önceki Kanunun 493. maddesinde yer alan “mahrumiyet se- bebi” ifadesinin Türk Medenî Kanununun 546. maddesinde “mirasçılıktan çıkarma” şeklinde Borç- lar Kanunu’nda yer alması olmuştur. Mirasçılıktan çıkarmagerekliliğinin ötesinde, sadece mirasbırakana değil, onun yakınlarına karşı da, belirli davranışların sergilenmesi durumunda söz konusu Đş Kanunu’nda mutlaka ayrıca ele alınması ve işçi lehine yorum ilkesinin sağladığı korumanın sınırlarının belirlen- mesi yerinde olur. Ancak, Yeni Đş Kanununda da bu değişiklikte sadece “mirasbırakan” ifadesine yer verildiği ve “yak- ınları” ifadesi yer almadığı için, mirasbırakanın yakınlarına karşı da, Türk Medenî Kanununun 510. maddesinde düzenlenen fiillerden biri söz konusu olduğunda, mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönüp dönemeyeceği hususunda tartışmalar son bulmamıştır. Kanaatimce, mirasbırakanın yakınlarına karşı mirasçılıktan çıkar- mayı gerektirecek bir fiilin vuku bulması durumunda da mirasbırakanın miras sözleşmesinden dönebilmesi gerekir. Sözleşme lehdarının mirasbırakanın yak- ınlarından daha fazla korunmasının haklı bir gerekçesi yoktur. Ayrıca, Türk Medenî Kanununun 527. maddesinde miras sözleşmesi lehdarı korun- muşsa da ona, mirasbırakanın kastı veya fiili davranışları karşısında mirasbırakanın sağlığında sözleşmeden dönme hakkı tanınmadığından, tam koruma sağlana- mamıştır. Sağlararası edimin yerine getirilmemesi sebebiyle miras sözleşmesinden dönülmesi durumunda Türk Medenî Kanununda açık yönde bir düzenleme olmamakla bir- liktebulunmamak- tadır. Oysa bir ibra sözleşmesinin şeklinin ve unsurlarının belirlenmesi, asıl önemlisi hangi hallerde geçerli olduğunun hem işçi hem de işveren tarafından önceden bilinmesi, hukukun etkinliği ve güvenirliği bakımından çok önemlidir. AKINTÜRK, Xxxxxx : Müteselsil Borçluluk, Ankara 1971. ARSEBÜK, Esat : Borçlar Hukuku, Ankara 1943. XXXXXX, X. : Đsviçre Medeni Kanun Şerhi, VI. Cilt, Borçlar Kanununun 106Kanunu, I. Kısım, Genel Hükümler, Xxxxxxx XX (ÇEVĐREN, Dr. Xxxx XXXXX). BERKĐ, Şakir : Borçların Sukutu, AÜHF., Cilt XII. CENTEC, Tankut : Đş Hukukunda Ücret, Đstanbul 1968. XXXXX, Xxxx : Đbranamenin Niteliği ve Kapsamı, ĐHU Đş Kanunu Madde 26, No:1, Đstanbul 1982. ÇENBERCĐ, Xxxxxxx : Xx Xxxxxx Xxxxx, Ankara 1972. ÇENBERCĐ, Xxxxxxx : Xx Xxxxxx Xxxxx, Ankara 1976. ÇENBERCĐ, Xxxxxxx : Đş Kanunu Xxxxx, Xxxxxx 0000. DOĞAN, Mürsel :Türk Đş Hukukunda Đbra Sözleşmesi,Yargıtay Dergisi,Cilt 5,Sayı 1. 126 XXXXX, Xxxxx; a.g.m., s.102-108103. maddelerinden yararlanarak temerrüde düşen tarafa karşıEREN, diğer tarafXxxxxx : Borçlar Hukuku, edimden vazgeçerek tazminat istemi veya aynen ifa ve zararın tazmini istemi şeklindeki haklardan istediğini kullanabilmelidirGenel Hükümler, 3. Son olarak belirtmek gerekir kiBaskı, mirasbırakanCilt III., miras sözleşmesinde dönme hakkını açıkça saklı tutmuş iseAnkara 1991. EREN, bu hakkını kullanarakXxxxxx : Borçlar Hukuku, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilmelidir.Genel Hükümler, 7. Xxxxx, Xxxxxxxx 2001. XXXXXXXXX, F. N. : Borçlar Hukuku Umumi Hükümler, Cilt II, Đstanbul 1969. XXXXX, X. Xxxxx : Şerhli Đş Kanunu, Ankara 1998, Cilt 2. XXXX, X. Naim : Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 3. Baskı, Ankara 1984. KESER, Hakan : Đş Hukukunda Đbraname Uygulamaları, Kamu-Đş, Cilt 5, Temmuz 1999, Sayı 1. XXXXXXXXX, M.Xxxxx: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Cilt 2, Ankara 2001. XXXXXXXXX, Xxxxxxx : Đş Kanunu Xxxxx, Xxxxxx 0000. XXXXXXX, X. Xxxxx: Xxxxxx Xxxxxxx Xxxxx, Đstanbul 1955. XXXXXXX, X. Xxxxx: Borçlar Xxxxx Xxxxxxxx, Cilt 1, 4.Xxxxx, Xxxxxxxx 1987. SAYMEN/ELBĐR: Türk Borçlar Hukuku, Đstanbul 1958. SAYMEN, F. H. : Türk Đş Hukuku, Đstanbul 1954. XXXXXXXX, Xxxxx: Borçlar Hukuku, Özel Borç Đlişkileri, Cilt 1, 3. Bası. TANRIVER, Xxxx: Konkordato Komiseri, Ankara 1993. TEKĐNALP/ÇAMOĞLU: Türk Ticaret Kanunu, Đstanbul 1969. TEKĐNAY/AKMAN/BURCUOĞLU /ALTOP: Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler,

Appears in 1 contract

Samples: Đbra Sözleşmesi