Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedir. Yine, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulları, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektir.
Appears in 1 contract
Samples: Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı Türk Borçlar Kanunu’nun 231. maddesi gereğince; “Satıcı daha uzun bir- süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya dev- rinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, alıcı seçim hakkını iki yıl içerisinde kullanmak durumunda- dır. Genel itibariyle alıcının seçim hakkının tabi olduğu görülmektedirbu süre, seçim hakkı- nın niteliği itibari ile yenilik doğuran bir hak olmasına rağmen, zamanaşımı süresidir. YineOysaki zamanaşımına tabi olan haklar, kural olarak, yalnız alacak haklardır. Alacak hakkı niteliğinde olmayan diğer haklar ise zamanaşımına uğramazlar. Ancak TBK m. 231'de açık olarak zamanaşımı süresinin öngörül- müş olması, yenilik doğuran hakların hak düşürücü süreye tabi olmaları kura- lının istisnasını oluşturmaktadır51. Alıcının maldaki ayıp nedeniyle kullanacağı seçim hakkı, yukarıda belir- tilen zamanaşımı süresi dışında, herhangi bir süre ile sınırlandırılmamıştır. Bir başka ifade ile alıcı, iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açık veya gizli ayıbı bildirip, bedelde indirim seçimlik hakkını kullanmak ve tazminat talebinde bulunmak durumundadır52. Burada aslen, satıcının ayıptan doğan sorumlulu- ğundaki ağır şartlar göz önünde bulundurulmuş ve satıcının sorumluluğunu bir nebze azaltabilmek için iki yıl gibi kısa bir süre öngörülmüştür. Fakat, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıpahalı ve değerli eşyaların sahteliğinin yıllar sonra ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulursa (örneğin, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldedeğerli bir tablonun veya pahalı bir takının satılması hali) iki yıllık kısa süre alıcı bakımından hak kayıplarına neden olabi- lecektir. Türk Borçlar Kanunu'nun 148. maddesinde yer alan "bu ayırımda belir- lenen zamanaşımı süreleri, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırsözleşmeyle değiştirilemez." ifadesi, kanunun ikinci ayrımında yer hükümleri kapsamaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu Bu hükümler dışında yer alan zama- naşımı süreleri eğer bunlara ilişkin kurallar emredici nitelikte değil ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda taraf- larca değiştirilebilecektir. Ayıba ilişkin zamanaşımı süresini düzenleyen 231. maddesinde yer alan "Satıcı daha uzun bir tereddüt yoktursüre için üstlenmiş olmadıkça..." ifadesinden ise tarafların zamanaşımı süresini uzatabileceği anlaşılmaktadır. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020Yukarıda bahsi geçmekte olan hükümde tarafların zamanaşımı açısın- dan sadece uzatmaya yönelik bir değişiklik yapabileceklerini belirtilmektedir. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11Ancak bu uzatmanın sınırının ne olacağı konusuna gerek kanunda gerekse gerekçede herhangi bir açıklık getirilmemiştir. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda Öğretide ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirbazı yazarlar TBK.
Appears in 1 contract
Samples: Sales Contracts
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirBeyan yükümlülüğünün ihlal edilmesi, sigor- düzenlemeyi göz ardı etmenin doğru olmadığı ka- naatindeyiz. Yine6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda beyan yü- kümlülüğünün usulü 1436 ncı maddede düzenlen- miştir. Bu madde, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulları6762 sayılı Kanun’daki düzenle- me neticesinde ortaya çıkan ve yukarıda bahsedilen tartışmaya son verici mahiyettedir. Zira, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1436 ncı maddesine göre, “itirazın kabulüne sigortacı, sigorta ettirene cevaplaması için bir soru listesi vermiş ise bu listede sorulan hususlar dışında sigorta ettirene sorumluluk yüklenemez”. Görüldü- ğü üzere, kanun koyucu, 6102 sayılı Kanun’da, sigor- ta ettirenlerin riziko üzerinde etkili olacak önemli hususlar konusunda uzmanlıkları olmadığını dik- xxxx alarak, beyan usulünün liste esası üzerine ku- rulu olması ilkesini benimsemiştir. Sigorta ettirene cevaplaması için soru listesi verildiğinde, listede yer alan sorular dışında kalan ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu beyan edilmesi gere- ken diğer önemli hususların akıbetinin ne olacağı ise, itirazı yerinde gördüğündeyine aynı maddede düzenlenmiştir. Buna göre, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmeklekural olarak sigorta ettirene listedeki sorular dışında herhangi bir sorumluluk yüklenemez; fakat, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktursigorta ettiren bildiği önemli hususları kötü niyetli olarak saklamış ise sorumluluğu söz konusu olacaktır. AncakUygulamada, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindesigortacılar her ne kadar stan- dart teklifnameler kullanmakta ise de, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesibu durum, 12/06/2020sigortacıya standardın dışında soru soramayacağı anlamına gelmez. İtiraz No : 2020/10Riskler özelleştikçe, Karar No : 2020/11tabiî olarak, sigortacıda değişik sorular sorma ihtiyacı ortaya çıkar. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride Kanun koyucu bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirdurumu Türk Ticaret Ka- nunu’nun 1436 ncı maddesinin ikinci fıkrasında dü- zenlemiştir. Bu konuya aşağıda değinilecektirhükme göre, “Sigortacı, liste dışında öğrenmek istediği hususlar varsa bunlar hakkında da soru sorabilir. Söz konusu soruların da yazılı ve açık olması gerekir. Sigorta ettiren bu soruları cevapla- makla yükümlüdür”. Sigortacı, sigorta ettirene cevaplaması için liste vermek zorunda değildir. Bu durum, Türk Ticaret Kanunu’nun 1436 ncı maddesinin ifadesinden açık- ça anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda ise, sigorta ettiren sigortacıya bütün önemli hususları beyan et- mekle yükümlü olacaktır85. 85 Xxxxx, Xxxxxxx, Xxxxxxx Xxxxxx, Adana, 2011, s. 82. ta ettirence bilinen veya bilinmesi gereken önemli hususlar hakkında hiç bilgi verilmemesi veya eksik veya yanlış bilgi verilmesi hâlidir. Sigorta ettirene cevaplandırması için bir soru listesi sunulduğunda ise, buradaki sorulara hiç cevap verilmemesi veya eksik veya yanlış cevap verilmesi hâli de, beyan yü- kümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilir86. Beyan yükümlülüğünü tespit ederken, öncelik- le sigortacı tarafından yöneltilen soruları ve sigorta ettirenin bunlara verdiği cevapları veya doğrudan doğruya sigorta ettiren tarafından yapılan beyanları yoruma tâbi tutmak gerekir. Yorum yapılırken, so- rularda, cevaplarda ve beyanlarda geçen kelimeler ile yetinilmeyip, onların gerçek anlamları üzerinde durulmalıdır. Sigortacının sorduğu sorulardaki ifa- deler birçok mânâya gelecek şekilde ise, sigorta et- tirenin kendi anladığı mânâya göre cevap vermiş ol- ması neticesinde, sigortacı, sorduğu soruların başka anlama geldiğini iddia ederek sözleşmeden cayma imkânına sahip değildir87. Sigorta ettirenin verdiği cevaplar veya yaptığı beyanlar belirsiz veya birçok anlamı ihtiva eder mahiyette olabilir. Bu durum çok açık ise, sigortacının bu belirsizliği gidermesi gere- kir. Sigortacı, sigorta ettiren tarafından yapılan be- yanı farklı şekilde anlar ve fakat bu anlayış gerçek duruma uygun olur ise, sigortacı beyanın başka bir anlam taşıdığını ve bunun da gerçek duruma uyma- dığını artık iddia edemez. Aksi düşünce, iyiniyet ku- rallarına aykırılık teşkil eder88.
Appears in 1 contract
Samples: Insurance Agreement
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı Kanunda, şirketin borca batık olduğu görülmektedirşüphesini uyandıran olguların varlığı halinde yönetim kuruluna bazı görevler yüklenmiştir. YineTTK 376. Mad- desinde borca batıklığa ilişkin işaretlerin neler olduğu açıklanmamıştır. Bu- nunla birlikte kanunun gerekçesinde borca batık durumda olmanın işaretleri- nin yıllık bilânçodan, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıaylık, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeüç aylık veya altı aylık hesap durumlarından, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra de- netçinin, erken teşhis komitesinin raporlarından ve/veya yönetim kurulunun belirlemelerinden ortaya çıkabileceği belirtilmiştir. Benzer şekilde, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’de25 de borca batıklığa ilişkin işaretlerin yıllık ve ara dönem finansal tablolardan, denetime tabi şirketlerde denetim raporlarından, erken teşhis komitesinin raporlarından ve yönetim kurulunun belirlemelerin- den tespit edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Görüldüğü üzere, şirketin mali durumunu yakından takip etmekle yükümlü olan yönetim kurulu, borca batıklığa ilişkin olguları kendi faaliyetleri sırasında belirleyebileceği gibi yıllık bilançodan da borca batıklığa ilişkin olguların varlığı anlaşılabilir. Benzer şe- kilde; denetçinin ve erken teşhis komitesinin26 raporlarından, aylık, üç aylık ve 25 Resmî Gazete, T: 15/09/2018, S: 30536. 26 Erken Teşhis Komitesi TTK’nın 378. maddesinde “Riskin Erken Saptanması ve Yönetimi” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yönetim kurulu, pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla uzman bir komite kurmakla yükümlüdür. Pay senetleri borsada işlem görmeyen şirketlerde ise erken teşhis komitesi, denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kurulu- na yazılı olarak bildirmesi üzerine derhal kurulur. TTK 378/2 maddesi gereğince erken teşhis komitesinin şir- ketin durumu ile ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırdeğerlendirmeleri, olası tehlikeleri ve çözüm önerilerini rapor olarak 2 ayda bir yönetim kuruluna sunması gerekmektedir. ÖrneğinAyrıntılı açıklama için bkz: Tekinalp (2015), Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulus. 240.; Üçışık / Xxxxx, CMK'nın 308/A maddesinin s. 416. altı aylık hesaplardan da borca batıklığa ilişkin olgular tespit edilebilir27. Borca batıklığa ilişkin olguların varlığının tespiti ise tek başına kanuni anlamda bor- ca batıklık sonucunu doğurmaz. Kanuna göre; yönetim kurulu, borca batıklı- ğa ilişkin işaretlerin varlığı durumunda bir ara bilanço düzenlemek zorunda- dır. Borca batıklığa ilişkin bu bilanço düzenlenmeden şirketin borca batık olduğundan söz edilemez. Türk Ticaret Kanunu, iki esasa göre bilanço düzen- lenmesini öngörmüştür. Bunlar; işletmenin devamlılığı esasına göre hazırla- nan bilanço ve aktiflerin muhtemel satış değerleri esasına göre hazırlanan bilançodur. Türk Ticaret Kanunu’na göre; borca batıklığa ilişkin işaretlerin varlığı halinde yönetim kurulunun bu iki esasa göre bilanço düzenlemesi zo- runludur. Borca batıklık durumunun tespiti bakımından kanunda öngörülen bu iki esas birbirinin alternatifi de değildir. Yani, yönetim kurulu bu esaslar- dan birine göre bilanço düzenleyip diğerine göre düzenlemekten kaçınamaz. Çünkü kanunun lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu göre iki esasa göre de bilanço düzenlenmesi yönetim kurulu için bir zorunluluktur. Öğretide ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne yönetim kurulunun iki esasa göre de bilanço düzenlemesinin hükmün korumak istediği menfaat ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli mehaz İsviç- re Borçlar Kanunu m. 725/2 göz önüne alındığında zorunlu olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirsavu- nulmaktadır28. Bu konuya aşağıda değinilecektir.görüşe göre; yönetim kurulu öncelikle işletmenin devamlı- lığı esasına göre bir bilanço hazırlamalı, bu bilançoda şirket borca batık görü- nüyorsa ikinci esas olan aktiflerin muhtemel satış değerleri esasına göre bilan- ço düzenlemelidir. Ancak kanunda ve madde gerekçesinde de iki esasa göre bilanço düzenlenmesinin zorunlu olduğu açıkça ifade edilmiştir. Yine 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde de yönetim kurulunun hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış değerleri esasına göre bilanço hazırlayacağı belirtilmiştir. Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin doğrudan doğruya iflası esas itibariyle İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede 15/07/2016 tarihinde 6728 sayılı kanunla bazı değişiklikler yapılmıştır. Yapılan bu değişikler- den biri de borca batıklık bilançosuna ilişkindir. Kanunun değişiklik yapılmadan önceki halinde borca batıklığın ne şekilde tespit edileceğinden ve de borca batıklık bilançosundan söz edilmemekteydi. 15/07/2016 tarihinde yapılan değişiklik ile sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğunun kanunda sayılan kişiler
Appears in 1 contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı Kanun koyucunun iradesi sonucunda ortaya çıkan kanunların niteliğini açık- ça belirtmediği sözleşme açısından, sözleşmeye uygulanacak hukuksal rejimin belirlenmesinde yargı kararlarıyla geliştirilen ve öğreti tarafından sistemleştirilen idari sözleşme ölçütleri devreye girmekte, bu ölçütlere başvurmak gerekmektedir (Nohutçu, 2018: 296; Xxxxxxxx, 2006: 192). İdari sözleşme ölçütleri, -kanunla nitelemede olduğu görülmektedirgibi- uygulanacak hukuk kurallarının ve tabi olunacak hu- kuksal rejimin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Yineİdari sözleşmelerin ölçütleri, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıesas itibarıyla idari sözleşmeler ile idarenin özel hukuk sözleşmeleri arasındaki ayrımı ortaya çıkarmada kullanılmakla birlikte, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadıryanı sıra bu ölçütler daha geniş anlamda idarenin sözleşmeleri ile özel hukuk sözleşmelerini de birbirinden ayırmaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündeİdari sözleşme ölçütleri genel olarak, “itirazın kabulüne sözleşmenin taraflarından birinin idare olması (taraflara ilişkin ölçüt)”, “sözleşmenin konusunun bir kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin olması (kamu hizmeti ölçütü)” ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine“sözleşmenin idareye kamu gücü ayrıcalıkları tanıması (kamu gücü ölçütü)” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu şeklinde üçlü kategoriye ayrıldığından, bu üç ölçüt üzerinde durulacaktır. Kamu hizmetiyle başlayan idari sözleşme ölçütü tespit etme süreci, zamanla kamu hizmeti ölçütünün tek başına yetersizliğinin anlaşılması neticesinde diğer ölçütlerin de eklenmesine yol açmış ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu isebu süreç toplumdaki gereksinimler değiş- tiği ölçüde evrim yolculuğuna devam edecektir. Bu yolculukta örneğin, itirazı yerinde gördüğündeönceleri idari sözleşme ölçütü olarak görülen “süre ölçütü” zaman içerisinde aranmaz hale gelmiştir (Duran, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle1982: 430). Nitekim Danıştay da önceleri, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı bir sözleşmenin ida- ri sözleşme sayılabilmesi için sözleşmenin hizmeti yürütmeye yetecek bir süreyi kapsaması gerektiğini ölçüt olarak kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturetmekteydi (Dş. 8. D., T. 11.01.1966, E. 965/933, K. 966/44, Danıştay Kararları Dergisi, S. 101-102, s. 308). Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeXxxxxxxx’xx bu tutumu eskide kalmış; günümüzde Danıştay süre ölçütünü başlı- ca bir ölçüt olarak ele almamaktadır. Öğretide, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesibir sözleşmenin idari sözleşme sayılabilmesi için “(1) taraflara iliş- kin ölçüt”, 12/06/2020“(2) kamu hizmeti ölçütü” ve “(3) kamu gücü ölçütü” unsurlarından -bilhassa ikinci ve üçüncü unsurların- birlikte (kümülatif ) bulunması gerektiği dile getirilmektedir (Gözübüyük ve Tan, 2006: 542-552; Duran, 1982: 430- 433; Xxxxxxxx, 2006: 206; Çal, 2010: 229). İtiraz No : 2020/10Türk yargı kararlarında da unsur- ların / ölçütlerin birlikteliğinin arandığı görülmektedir (AYM., Karar No : 2020/11T. 09.12.1994, E. 1994/43, K. 1994/42-2, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Cilt I, S. 31, s. 300; AYM., T. 28.06.1995, E. 1994/71, K. 1995/23, R.G., T. 20.03.1996, S. 22586). 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile Bununla birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidiröğretide, bir sözleşmenin idari sözleşme sayılabilmesi için ikinci ve üçüncü unsurdan yalnızca birinin ilk unsurla (taraflara ilişkin öl- çütle) birlikte bulunması gerektiğini, yani ikinci ve üçüncü unsurların birbirine alternatif unsurlar olduğunu ifade eden görüşün azınlıkta olduğu gözlemlen- mektedir (Gözler ve Xxxxxx, 2018: 426; Tekinsoy, 2006: 205-206). Henüz Azınlıkta olan bu görüş, kaynağını daha çok Fransız hukukundan almaktadır. Zira Fransız hukukunda bir yılını doldurmayan kurulların ileride sözleşmenin idari sözleşme sayılabilmesi için ikinci ve üçüncü unsurun birlikte aranmasının gerekmediği, bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyizunsurların birbirinin alternatifi olduğu kabul edilmektedir (Atay, 2018: 564; Xxxxxxxx, 2006: 206). İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirÖzetle, Fran- sız hukukunda idari sözleşme ölçütlerinin “birlikte aranmama” anlayışı varken, Türk hukukunda “birlikte aranma” anlayışı hakimiyetini sürdürmektedir. Bu konuya aşağıda değinilecektirİşte bu özellik arz eden gelişmeler karşısında, idari sözleşme ölçütlerinin bir- likte bulunup bulunmaması tartışmasını, kimi idari faaliyetlerin idari sözleşme ölçütleriyle açıklanamaması durumunu ve idari sözleşme ölçütlerine yardımcı bir unsur olarak rekabet unsurunu ele almak isabetli gözükmektedir.
Appears in 1 contract
Samples: İdari Sözleşmeler
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirSözleşme bir anda kurulup meydana gelen bir işlem değildir. YineSözleşme, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıbir süreç içerisinde meydana gelen hukuki bir işlemdir.1 İş sözleşmesinin yapıl- ması ya işverenin ya da iş başvurusu yapan adayın bir girişimine dayanır. Sözleşme görüşmelerine hazırlanma aracı olarak, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldegazete yada işyerinde yapılan ilanlar, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadıryazılı ya da sözlü olarak doğrudan doğruya veya bir diğer çalışan aracı- lığı ile gerçekleştirilen başvurular gibi iş bulma konusundaki özel ya da resmi kurumlar (Özel İstihdam Büroları, 2 Türkiye İş Kurumu3) kullanılmaktadır. Örneğinİş ilanları ve aracılık etme konusunda verilen yetkiler henüz tek başına bağlayıcı bir sözleşme yapma önerisi değil, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne sadece sözleşme görüşmelerine girişmek ko- nusundaki bir davetten ibarettir. Aynı şey yapılan duyuru ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturbaşvurular için de geçerlidir. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindesomut çalışma koşulları vaat edilmiş ve artık bunlar hak- kında açık ve ayrıntılı bir biçimde konuşulmamışsa, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesio zaman sözleşmenin ta- rafı önceden belirtilen koşulların sözleşmenin içeriğine dâhil edileceğine güve- nebilir.4 Sözleşme kurulmadan önce, 12/06/2020taraflar sözleşmenin içeriği, şartları, içerdiği hak ve yükümlülükler üzerinde birbirleriyle görüşmeler yaparlar, bu görüşme- ler kısa veya uzun sürebilir.5 İş sözleşmesinin yapılmasına ilişkin görüşmelerde işveren ile iş için başvuran adayın çıkarları birbirinden farklıdır. İtiraz No İşverenin amacı, söz konusu boş çalışma yerini hem işin gerektirdiği nitelikler hem de işçinin o işyerindeki diğer işçilerle uyumu açısından optimal bir şekilde dol- durmaktır. İşveren, adayın uygunluğu konusunda bir karar verebilmesi için, gerek doğrudan yönelttiği sorular ve uyguladığı testler, gerek üçüncü şahıslar- dan aldığı referanslar yoluyla aday hakkında edineceği bilgilere ihtiyacı vardır.6 Aynı şekilde iş için başvuran aday işçinin de sözleşme aşamasında doğru karar H Hakem denetiminden geçmiştir. * Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1 Fikren Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2010, 1083. 2 Xxxx Xxxxxxxx Büroları Yönetmeliği, RG: 2020/1001.08.2008, Karar No Sayı: 2020/1126954. 113 3 4904 Sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu, 4904, RG: 5/7/2003, Sayı: 25159. 4 Xxxxxxx Xxxxxxxxx, İşverenin Hizmetine Girmek Üzere Başvuran Kişilerle İlgili Hukuki Sorunlar, Çeviren: Xxxx Xxxxxx, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluÜniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 10.1.2020Cilt: 45, 2020/6 Esayı: 1-4, 2020/6 Kİstanbul 1982, 745. 5 Eren, 1083. 6 Xxxxxx Xxxxx, İş Hukuku, İstanbul 2012, 308; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluXxxx Xxxxxxx, 4.2.2020İşe Girişte Personel Se- çimi İle İlgili Hukuki Sorunlar, 2020/2 Eİş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Ko- mitesi 00. Xxx Xxxxxxxx, 2020/2 K. Xxxxxxxx 0000, 239. verebilmesi için işveren, işyeri, çalışma koşulları vb. konularda görüşme aşa- masında doğru olarak bilgilendirilmesi gerekmektedir. Birbirleriyle sözleşme görüşmelerine girişen kişiler arasında daha bu ilişkinin başladığı anda karşılıklı yükümlülükler doğar. Genel davranış yü- kümlülükleri7 adı verilen bu yükümlülükler edim yükümlülüklerinden tama- men bağımsız yükümlerdir.8 Davranış yükümlerinin bağımsızlığı salt işlevsel açıdan değil, aynı zamanda doğuşta bağımsızlığı da içermektedir. Dolayısıyla, kurulmamış, geçersiz veya sona ermiş bir ilişkide dahi davranış yükümleri var- lığını korurlar. Taraflar arasındaki davranış yükümlülüğü, taraflar arasında bir güven ilişkisi kurar.9 Özen gösterme olarak özetlenebilecek bu yükümlülüklerin dayanağı kurulması istenilen sözleşme değil, dürüstlük kuralıdır.10 Söz konusu güven ilişkisi sözleşme benzeri bir ilişkidir. Güven ilişkisi, Türk Medeni Ka- nunu m.2/1’de yer verilmiş olan dürüstlük kuralına dayanmaktadır.11 Çünkü, bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu ve gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu, zorunluluk hallerinde TMK.m.2 uygulama alanı bulur ve olağan üstü bir imkân sağlar; haksızlığı düzeltici, yasadaki kuralları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getirir. Ancak, önemlidir ki, bu kuralın taliliği de gözetilerek her soruna ona ait kanun hükümleri uygulanması asıl olmalıdır.12 Dürüstlük kuralına göre, görüşmeler sırasında görüşmecilerin sözleşme- nin içeriği ve şartları hakkında birbirlerini aydınlatması, dürüstlük kuralına uygun davranması, birbirlerinin kişilik ve malvarlığı değerlerine zarar verme- mek için gerekli özeni göstermesi, koruma yükümlülüklerine uyması gerek- mektedir. İşte sözleşme görüşmecileri, bu yükümlüklere kusurlu olarak aykırı davranıp, görüşmelerin başlamasıyla aralarında kurulmuş bulunan güven iliş- kisini ihlal ettikleri takdirde, bundan doğan zarardan sorumludurlar.13 Bu so- rumluluğun nitelendirilmesi açısından, toplumsal hayatın hızla gelişmesi so- nucu ortaya çıkan ekonomik olay ve problemlerin çözümünü klasik borç doğu- rucu sorumluluk kaynakları olarak nitelendirilen, haksız fiil, sözleşme ve se- bepsiz zenginleşme içerisinde bulabilme ve aynı unsurları bu yeni olay ve 7 “Davranış yükümlerinin özü, başkalarını edimle ilgisi olmayan zararlardan uzak tut- mada saklıdır. Davranış yükümleri somut edim ilişkisinin amacına uygun bir ifanın gerçekleştirilmesi çıkarına değil, zarardan uzak tutulma çıkarına yönelmiştir”, Xxxx Xxxxxxx, “Culpa İncontrahendo”, “Akdin Müspet İhlali” Ve “Üçüncü Kişiyi Koruyucu Etkili Sözleşme” Kurumlarının Ortak Temeli, Edim Yükümlerinden Bağımsız Borç İliş- kisi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluÜniversitesi, 10.1.2020Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2020/6 ECilt: 2, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedirSayı: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte3, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir1968. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektir8 Xxxxxxx, 117 vd.; Eyrenci, 241, 242.
Appears in 1 contract
Samples: Employment Agreement
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, içinde yüklenici açısından eser sözleşmesinin, arsa sahibi açısından da taşınmaz satım sözleşmesinin unsurlarını barındıran karma nitelikli, iş görme amacı güden bir sözleşme olduğunu ifade etmiştik. Bu tip sözleşmelerde ağırlıklı edim yüklenicinin bina yapma ve teslim yükümlülüğü nedeniyle TBK m. 470 ve devamında yer alan hükümlere göre eser 241 KARTAL, s. 29-30; ERMAN, (İnşaat), s. 11-13; USTA, s. 35-38; YAVUZ, S. 586-587 sözleşmesi kapsamında incelenmekte ve uygulamadaki ihtilafların önemli bir kısmı da yüklenicinin eseri (binayı) mevzuata, ruhsat ve eklerine uygun teslim etmeme, teslim yükümlülüğündeki temerrüdü ve sair aşağıda incelenecek borca aykırı davranışlardan kaynaklanmaktadır. Elbette arsa sahibinin devir borcuna ilişkin ihtilaflar da bu sözleşme kapsamında ortaya çıkan sorunlar arasında yer almaktadır. Ancak edim yükümlülüğünün ve ortaya çıkan ihtilafların ağırlığının yüklenicinin borçlarına bağlı yani inşaat hukuku kaynaklı olduğunu söylemek kanaatimizce yanlış olmayacaktır. Bu kapsamda TBK’nin eser sözleşmesi hükümlerinin yeterli ve doğrudan bu tip sözleşmelere özgü olduğunu söylemek mümkün değildir. Uygulamaya bakıldığında, yasal dayanakları arasında, çok sayıda yasa, yönetmelik, cumhurbaşkanlığı kararnamesi gibi genel düzenleyici işlemleri barındıran inşaat sözleşmelerinin, terzinin diktiği elbise ile ressamın yaptığı tablo ve hatta (5846 sayılı242 yasaya rağmen) maddi olmayan eserlerin dahi243 bu yasanın uygulaması içinde aynı potada değerlendirildiği görülmektedir. YineKanaatimizce, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıbedeli karşılığı inşaat, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldearsa payı karşılığı inşaat, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırgelir paylaşımlı inşaat, işletme hakkı devri karşılığı inşaat gibi tüm inşaat uygulamalarını kapsayacak bir inşaat kanunu, tıpkı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Sınai Mülkiyet Kanunu gibi bağımsız ve ayrı bir kanun olarak halen uygulanmakta olan içtihadı birleştirme kararları ve hukuk genel kurulu kararlarını da kapsayacak şekilde yürürlüğe konulmalı ya da TBK’nin özel borç ilişkileri bölümünde inşaat sözleşmeleri adı altında yeni bir sözleşme tipi olarak yer almalıdır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündeTBK m. 470’e (eBK m. 355) göre eser sözleşmesi, “itirazın kabulüne yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği” sözleşmededir. Buna göre yüklenicinin asli borcu eser meydana getirmek işsahibinin ki ise bunun karşılığında bir bedel ödemektir. Çalışma konumuz açısından Yarg. 23. HD’ si 22.10.2014 tarihli bir kararında244 tarafların borçlarını, “(…) bu sözleşmede yüklenicinin asli edimi finansmanı kendisi tarafından sağlanarak arsa sahibinin arsası üzerinde sözleşme ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ekleri, tasdikli projesi, ruhsatı ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu iseimara uygun olmak üzere inşaat yapıp teslim etmek, itirazı yerinde gördüğündearsa sahibinin borcu da bedel olarak kararlaştırılan bağımsız bölüm-bölümler ya da arsa payının mülkiyetini yükleniciye devretmektir. 242 RG. 13.12.1951/7981, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturKN. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/20205846 KT. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektir.5.12.2951
Appears in 1 contract
Samples: Construction Contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirTürk Medenî Kanunu (“TMK”) m. 706/f. I ve Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) m. 237/f. I hükümleri uyarınca taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmî şekilde düzenlenmesi şarttır. YineAncak bu sözleşmeye resmiyeti verecek makam, Medenî Kanunda ve Borçlar Kanununda belirtilmemiştir. Bu husus, Tapu Kanununda düzenlenmiştir. Tapu Kanunu m. 26/f. I’e göre; “Mülkiyete… mütedair resmi senetler tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri tarafından tanzim edilir.” Bu düzenleme uyarınca taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan satış sözleşmesinin geçerli olması, tapu müdürü1 veya tapu müdürlüğü görevlisi tarafından düzenlenmiş bulunmasına (resmî senet hazırlanmasına) bağlıdır2. Bununla birlikte 7413 1 6083 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Döner Sermaye İşletmesi Kanunu m. 10/f. VIII’e göre; “Diğer mevzuatta “Tapu Sicil Müdürü”ne veya “Tapu Sicil 2 Bu kuralın bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıistisnaları vardır. Tapu müdürü veya tapu müdürlüğü görevlileri tarafından resmî senet düzenlenmesinin aranmadığı hâller için şu örnekler verilebilir: sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun3 ile 1512 sayılı Noterlik Kanununda (“NK”) çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Bu bağlamda, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde7413 sayılı Kanunun 11. maddesiyle noterlerin genel olarak yapacakları işlere taşınmaz satış sözleşmesi de eklenmiş (NK m. 60/f. I, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırb. 3); aynı kanunun 12. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308maddesiyle Noterlik Kanununa eklenen 61/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündemaddesinde yer alan düzenleme çerçevesinde, “itirazın kabulüne 01.01.2023 tarihinden itibaren4 noterlere de tapu müdürlüklerinin yanı sıra taşınmaz satış sözleşmesi yapma yetkisi verilmiştir. Kanun koyucu noterleri taşınmaz satışı hususunda yetkilendirirken taşınmaz türleri arasında –isabetli bir yaklaşımla– herhangi bir ayrım yapmamıştır. Dolayısıyla noterlerin satış sözleşmesini düzenleme hususunda yetkili olduğu taşınmaz kavramının, taşınmaz mülkiyetinin konusunu belirleyen TMK m. 704 ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektir.998 hükümleri
Appears in 1 contract
Samples: Real Estate Sales Contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirTaraflar sözleşmeleri kurularken her birini bazı yükümlülükler üstlenir. YineBu nedenle yüklenici bazı durumlar karşılansa iş sahibinden ilave süre isteyebilecektir. Yüklenici süre uzatımı nedeniyle ek masraf yaparsa bu masraflar da dâhil olmak üzere uğranılan zararı veya mahrum kaldığı karı şartları varsa talep edebilir. Yüklenicinin hakları FIDIC Kırmızı Kitap madde 8.4’de düzenlenmiştir. Hükme göre, madde 10.1’de belirtilen amaçların tamamlanmasının aşağıda belirtilen sebeplerden biri nedeniyle gecikecek olması durumda, yüklenici fıkra 20.1 şartları altında tamamlama süresini uzatımı isteyebilir. Belirelim ki, yüklenicinin söz konusu haklara sahip olabilmesi için bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıyükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. Bunlarını yerine getirilmezse iş sahibi kendi haklarını talep edebilecektir. Bu nedenle yüklenici işi zamanında tamamlanmak zorundadır. Ancak belirtelim ki, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeFIDIC kırmızı kitap m. 8.4’de belirtilen haller ile yukarıda açıkladığımız diğer hükümlerde belirtilen haller dışında yüklenicinin işin 332 SÖZEN, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırs. 18; Yargıtay 15. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündeHD. E 2007/1782 K: 2008/1559 T: 11. 03. 2008 karara göre, “itirazın kabulüne Sözleşmede mücbir sebep olarak kararlaştırılmış olmamakla birlikte, ifa süresi içinde Ağustos 1999’da Adapazarı- İzmit-Gölcük –Yalova yöresinde büyük bir deprem yaşandığı bilinen bir gerçektir. Bazı yerlerde de deprem nedeniyle inşaatlar devamlı veya geçici bir süre durdurulmuştur. Sözleşmede mücbir sebep ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun sürenin uzatılması nedeni olarak belirtilmese dahi, tarafların idaresi dışında idari makamlarca konulan inşaat yasağının teslim süresine eklenmesi gerekeceği ortadadır. Bu durumda mahkemece ilgili belediye ve idari makamlardan 1999 yıl Ağustos ayında meydana gelen deprem nedeniyle dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde inşaat yapımlarının durdurulup durdurulmadığı ve süresi araştırılıp teslimi gereken tarihe eklenmek suretiyle teslim tarihinin saptanması ve buna gecikme varsa, gerekirse alınacak bilirkişi ek raporuyla gecikme tazminatı miktar hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken, bu yönde savunma bulunmasına rağmen eksik inceleme sonucu gecikme tazminat ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesineilgili yazılı şekilde ara verilmesi doğru olmamıştır” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturiçin bkz. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020http://ihalekararisor.com/sözleşme-sonrası- uygulamalar/gecikme-cezasi-sözleşme-sonrasi-uygulamalar/ (E.T.:25.08.2017) zamanında bitirmesi gerekir. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11Aksi durumda iş sahibi madde 8.7 uyarınca tazminat talep edebilme hakkına sahiptir. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirİş sahibinin haklarından biri de sözleşmeyi feshetme hakkıdır. Bu konuya hak FIDIC kırmızı kitap madde 15.2’de düzenlenmiştir. Türk hukukunda açısından yüklenicinin işe zamanda başlamaması veya iş zamanında tamamlamaması halinde iş sahibinin hakları TBK. m. 473’te düzenlemiştir. Bu kapsamda aşağıda değinilecektiriş sahibinin haklarını inceleyeceğiz.
Appears in 1 contract
Samples: Construction Contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirYabancı ülkelerde daha eski tarihlerden itibaren gelişim1 göstermekle birlikte, ülkemizde, tüketicinin korunmasına yönelik hareketler 1970’li yıllarda başlamış2 ve bu amaçla çeşitli tasarılar hazırlanmıştır. YineBu hareketler neticesinde, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulları1982 Anayasası’nın 172. maddesinde konuya değinilmekle beraber bu tarihlerde henüz tüketicinin korunmasına yönelik bağımsız bir kanun metninden bahsetmek mümkün değildir. Gerçekten, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda modern anlamda bir tereddüt yokturtüketici kanununun çıkması için 23.2.1995 tarihine kadar beklemek gerekmiştir. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindesosyal ve ekonomik alanda yaşanan gelişmeler, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesiözellikle de Avrupa Birliği mevzuatında yapılan değişiklikler ve bunlar doğrultusunda iç hukukta uyumun sağlanması mecburiyeti, 12/06/202023.2.1995 tarihinde çıkan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un, 14.3.2003 tarihli 4822 sayılı Kanun’la değişikliğe uğraması gerekliliğini doğurmuştur. İtiraz No : 2020/10Nitekim, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulubahsedilen bu gereklilikler, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K 4077 sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yerine yeni bir Kanun yapılması ihtiyacını da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirortaya çıkarmıştır. Bu konuya aşağıda değinilecektirihtiyaç, 7.11.2013 tarihli 6502 sayılı (yeni)3 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un gerekçesinde şu şekilde ifade edilmiştir; Bu çalışmanın konusunu, yukarıda tarihçesi kısaca belirtilen mevcut ve yeni TKHK kapsamında, ayıplı hizmetten doğan sorumluluk ve tüketiciye bu sorumluluk neticesinde tanınan seçimlik haklar oluşturmaktadır. TKHK’nın 4822 sayılı Kanun’la değiştirilmesinden önce mal ve hizmet sunanlar arasında bir ayrım yapılmamakta4, her iki kurum da aynı maddede düzenlenmekteydi. Oysa mal 1 Halen gelişim halinde olan bu hukuk dalının temeli, ABD başkanı Xxxx X. Xxxxxxx tarafından 15 Mart 1962 tarihinde Kongrede yapılan bir konuşmayla atılmıştır. Buna göre, tüketicilerin güvenlik, bilgi edinme, seçme ve temsil edilme hakları bulunmaktadır. XXXXX, Yılmaz, Tüketici Hukuku Dersleri, Ekin Basım Yayın Dağıtım, 4. Xxxxx, s.7; konuşmanın tam metni için bkz. xxxx://xxx.xxxxxxxxxx.xxxx.xxx/xx/?xxx=0000. 2 Bu yıllarda tüketicinin korunmasına yönelik hareketler için bkz. XXXXX, Yılmaz, Tüketici Hukuku, Ekin Basım Yayın Dağıtım, 3. Baskı, s.59.
Appears in 1 contract
Samples: Ayıplı Hizmetten Doğan Sorumluluk Ve Seçimlik Haklar
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirYüklenici, Covid-19 salgınına bağlı bir ifa güçlüğünün uygulanma ko- şullarının oluştuğu ve bu durumun süre uzatımı şeklinde bir sözleşme uyar- lanması yoluyla aşılabileceğini düşünüyorsa, açacağı uyarlama davası ile bunu hâkimden talep etmelidir91. YineBu durumda hâkim, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulları- Süre uzatım koşulları gerçekleşmediği için davayı reddeder ve taraflar arasındaki ilişki mevcut sözleşme şartlarıyla devam eder. - Süre uzatım koşullarının gerçekleştiği kanaatine ulaşarak, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldesüre artırımı yoluyla sözleşmenin uyarlanması kararı verir ve sözleşmenin mahkemenin uyarlama yönündeki kararına bağlı olarak davanın açıldığı andan itibaren uyarlanmış haliyle hüküm ifade ettiği kabul edilir. Sözleşmenin uyarlanması hakkının dava yoluyla kullanılması öncesinde yüklenicinin, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadıreğer sözleşmede bu yönde özel bir düzenleme yoksa, ortaya çıkan yeni şartlar dikkate alınarak sözleşmenin yeniden müzakere edilmesi için iş sahibi nezdinde girişimde bulunma zorunluluğu yoktur92. ÖrneğinUyarlama davasının açılması, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda tarafların dava haricinde anlaşmasını engelleyen bir tereddüt durum değildir. Ancak yüklenicinin davanın açılması öncesinde bir müza- kere davetinde bulunmasına da engel bir durum yoktur. AncakSözleşmenin süre uzatılarak uyarlanmasını isteyen taraf, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeöncelikle karşı tarafa Covid-19 sal- gınından dolayı meydana gelen değişiklikleri ve bu değişikliklerin sözleş- meye etkisine ilişkin bir bildirimde bulunmalı ve bu bildirim sözleşmenin yeniden müzakeresine ilişkin daveti de içermelidir93. Eğer iş sahibi, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesiyükle- nicinin sözleşmenin uyarlanması talebine olumlu cevap verirse, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirsözleşme tarafların anlaşması yoluyla uyarlanacaktır94. Bu konuya aşağıda değinilecektirdurumda esasen sözleş- menin uyarlanması değil değiştirilmesi söz konusu olmaktadır. Yüklenici- nin müzakere talebinin iş sahibi tarafından kabul edilmemesi ya da müza- kerelerden sonuç alınamaması halinde ise yüklenici ya işe devam ederken gecikmeksizin ya da bu konudaki hakkını saklı tutmuş olmak kaydıyla işin tamamlanmasından sonra açacağı bir dava ile sözleşmenin uyarlanmasını sağlama yoluna gidecektir95. 93 Baysal, B.: Yeniden Müzakere Ödevi, Prof. Dr. Xxxxx Xxxxx’x Armağan, İstanbul 2015, s. 185-198, s. 195.
Appears in 1 contract
Samples: Construction Contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı Çalışmamızın bu kısmında kambiyo senetlerinden olan çekin ödenmemesinin bir sonucu olarak yetkili hamile tanınan kambiyo senetlerine özgü takip yollarını kullanma hakkı değerlendirme konusu yapılacaktır. Alacaklının kambiyo senetlerine özgü takip yollarına başvurabilmesi için gerekli ilk şart TTK’da aranan şekil şartlarını haiz bir kambiyo senedinin bulunmasıdır. Bu sebeple çalışmamızın önceki başlıklarında çekin şekil şartlarını detaylı bir biçimde inceledik. Bu başlık altında ise temel olarak kambiyo senetlerine özgü takip yollarına ilişkin bilgiler verilecek, buna ek olarak çeke ilişkin özel bir husus olduğunda ise ayrıca işlenecektir. Para veya teminat alacağı olan bir kişi genel haciz yoluyla takibe başvurabileceği gibi bu borç bir kambiyo senedine bağlanmışsa, kanunun özel olarak düzenlediği ve genel haciz yoluyla takibe göre daha avantajlı olan kambiyo senetlerine özgü takip yollarını kullanabilir116. Ancak alacaklı aynı dosyada kambiyo senedinin borçlularından bir kısmına karşı genel haciz yoluyla takibe bir kısmana karşı ise kambiyo senetlerine özgü takip yoluna başvuramaz117. Ayrıca alacaklı elinde kambiyo senedi bulunmasına rağmen genel haciz yoluyla takibe başvurursa, kambiyo senetlerine özgü takip yollarına ilişkin avantajlı hükümlerden yararlanamayacaktır118. Alacağı hem kambiyo senedine bağlanmış hem de rehinle temin edilmiş olan alacaklı, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği gibi önce rehne başvurma kuralının bir istisna olan kambiyo senetlerine özgü takip yollarını da kullanabilir (İİK m. 45/3). Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip ile genel haciz yoluyla takip arasında, takip talebinin içeriği, ödeme emrinin içeriği, ödeme emrine itiraz ve şikâyet süreleri gibi ödeme emrinin kesinleştirerek icra belgesi halini almasına kadar olan kısımda alacaklı 116 Muşul, Timuçin: İcra ve İflas Hukuku Esasları, 5. Bası, Ankara, 2015, s. 554. 117 Uyar, Talih / Uyar, Alper / Uyar, Xxxxxx: İcra Hukukunda Kambiyo Senetleri, 4. Bası, Ankara, 2013, s. 97. 118 Ergün, Mevcü: Kambiyo Senetlerine Özgü Takip Yolları, Ankara, 1989, s. lehine farklılıklar mevcuttur. Bu farklılığın sebebi kanun koyucunun kambiyo senedine dayanan alacağın varlığını herhangi bir senede dayanmayan veya adi senede dayanan alacağa nazaran daha muhtemel görmesidir119. Ancak bu aşamadan sonra yani haciz, haczedilen malların paraya çevrilmesi, paraların paylaştırılması ve aciz vesikasının düzenlenmesi aşamaları ise her iki takip yolu bakımından aynıdır120. Kambiyo senetlerine özgü takip yolları TTK’da düzenlenmiş olan kambiyo senetleri için kullanılabilecek özel bir takip yoludur. Kambiyo senetleri TTK’da sınırlı sayıda sayılmış olup poliçe (TTK m. 671-775), bono (TTK m. 776-779) ve çekten (TTK m. 780-823, 670) ibaret olduğu görülmektediriçin, alacaklının alacağı ancak bu senetlerden birine dayanıyorsa, kambiyo senetlerine özgü takip yollarına başvurabilir. YineBuna göre, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıalacaklı kambiyo senetlerine benzer senetlerle veya TTK’da düzenlenmiş olan diğer kıymetli evraklara dayanarak, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırbu özel takip yollarına başvuramaz121. Kambiyo senetlerine özgü takip yollarını kullanabilmek için senedin kambiyo senedi vasfını haiz olmasının yanında bu vasfı da kaybetmemiş olması gerekmektedir. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulukanuni ibraz süreleri içerisinde muhatap bankaya ibraz edilemeyen çekin artık kambiyo senedi vasfı kalmamıştır122 veya zamanaşımına uğramış bir çekte kambiyo 119 Muşul, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündes. 554. 120 Muşul, “itirazın kabulüne s. 554; Ayrıca takip yolları arasındaki farklar için bkz. s. 147 vd. 121 Kuru, Baki: İcra ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu İflas Hukuku (Ders Kitabı), İstanbul, 2016, s. 252; Xxxxxx, Xxxxxx: İcra ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu iseİflas Kanunu Açıklamalı-İçtihatlı (II. Cilt), itirazı yerinde gördüğünde3. Bası, itirazın kabulüne Ankara, 2012, s. 2377; Xxxxxxx, Xxxxxx: Kambiyo Senetlerine Özgü Takip Yolları, İÜHFD, C:71, S:2, T. 2013, s. 166; İpekçi, Nizam: İcra ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekleİflas Kanunu Tatbikatı (Kanun Tabikatı), itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir6. Bası, Ankara, 2006, s. 699; bunda Muşul, s. 553; Yargıtay 1987 yılında verdiği bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedirkararında bu hususu açıkça ifade etmiştir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A Takip dayanağı senedin icra dosyasında mevcut fotokopisinde tanzim tarihi mevcut değildir. Sonradan celp ve tetkik olunan aslında tarih görülmekte ise de açıklanan durum bu tarihin, takip açıldıktan sonra konulduğunu göstermektedir. Tedavüle çıkarıldığı takibin açıldığı günde bono vasfını haiz olmayan bu senede dayanılarak kambiyo senedine mahsus usul dairesinde takip yapılamayacağı hususu İİK’nin 170 a maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak uyarınca re`sen gözetilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca ulaşılması isabetsizdir.” Y. 12. HD, E. 987 K. 2486 T. 23.02.1987 (xxx.xxxxxxx.xxx) (16.06.2016). 122 Yargıtayda çekin kanunda öngörülen ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmemesi halinde yetkili hamilin artık kambiyo senetlerine özgü takip yolunu kullanamayacağını 2002 yılında verdiği kararların birinde isabetli bir biçimde belirtmiştir. “…Dava konusu çek on günlük yasal süre senedi niteliğini kaybeder ve artık o çeke dayanarak kambiyo senetlerine özgü takip yollarına başvurulamaz123. İİK kambiyo senetlerine özgü takip yollarını, haciz yolu ve iflas yolu olmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirikiye ayırmıştır. Bu konuya aşağıda değinilecektirtakip yollarından ikisi de İİK’nın “İflas yolu ile takip” başlıklı altıncı babında düzenlenmiştir. Biz çalışmamızda bu iki takip yolunu ayrı başlıklar altında ele alacağız.
Appears in 1 contract
Samples: Kambiyo Senedi
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirKİSK 23’e göre “Mücbir sebeplerden dolayı sözleşmenin feshedilmesi ha- linde, hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilerek, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar iade edilir.” Bu hükümde yalnızca sözleşmenin feshin- den bahsedilmiştir. YineBuna karşılık KİSK 10/II’de yer alan “Süre uzatımı verilmesi, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarısözleşmenin feshi gibi durumlar da dâhil olmak üzere” ifadesi göz önünde bulundurulduğunda, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündesözleşmeye aykırılığın mücbir sebepten kaynaklanması halinde bunun tek sonucunun sözleşmenin sona erdi- rilmesi olmadığı, “itirazın kabulüne süre uzatımı verme” seçeneğinin de bulunduğu an- laşılır. Tüm bu hükümler, borçlar hukukunun temel ilke ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu kavramları çerçevesinde yorumlandığında şu tablo ortaya çıkmaktadır: KİSK 10 ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu KİSK 23’te sözleşmenin feshiyle kastedilen, kamu ihale sözleşmesi- nin ifasının sürekli olarak imkânsız hale gelmesi sonucunda, TBK 136 uyarınca, edim yükümlerinin karşılıklı olarak ve tazminat gerektir- meksizin sona ermesidir. Buna karşılık süre uzatımıyla kastedilen ise, itirazı yerinde gördüğündemücbir sebep sonucunda ifanın gecikmesi durumunda, itirazın kabulüne mücbir sebe- bin etkili olduğu süre boyunca yüklenici hakkında gecikmeye bağlı sonuçların uygulanmaması olsa gerektir.56 Süre uzatımı ayrıca bazı hallerde, gereği gibi ifa etmemenin mücbir sebepten kaynaklanması durumunda da yükleniciyi bunun sonuçlarından kurtarabilir.57 KİSK’in anılan hükümlerini dikkate alarak, mücbir sebeplerin kamu ihale sözleşmesi üzerindeki etkilerini, KİSK 36 uyarınca söz ko- nusu Kanun’da hüküm bulunmadığı için uygulanacak TBK hükümleri yüklenicinin ediminin ifasının tarafların sorumlu olmadığı bir sebeple imkânsız hale gelmesi durumunda, karşılıklı edim yükümleri ayrıca bir beyana gerek ol- maksızın, kanun gereği sona erer. Ayrıca fesih yalnızca sürekli borç ilişkisi ni- teliğindeki sözleşmelerin ileriye etkili olarak sona erdirilmesini ifade eder. Buna karşılık satım ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekleeser sözleşmesi niteliğinde kamu ihale sözleşmeleri, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancakâni edimli sözleşmeler olup, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindebu nitelikteki sözleşmeler fesih değil, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirdönme yoluyla geçmişe etkili olarak sona erdirilirler. Bu konuya aşağıda değinilecektirnedenle fesih yerine sözleşmenin sona ermesi veya sona erdirilmesinden bahsetmek daha isabetli olurdu. 57 Bkz. aşa. III, B, 4. çerçevesinde, sözleşmeye aykırılığın türlerine göre ayrı ayrı incelemek gerekir.
Appears in 1 contract
Samples: Kamu İhale Sözleşmeleri
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı Sözleşmenin taraflarının bir sözleşmeyi idari sözleşme olarak nitelemesi yeterli değildir. Zira bu konuda kanun koyucunun iradesi devreye girmektedir (Sancakdar vd., 2015: 553). Bir sözleşmenin hukuksal niteliği kanunla - kanun koyucunun iradesiyle belirlenmişse, burada “teşrii kriter (kanunla nitelendirme)” bulunduğu kabul edilir. Bu durumda, ilgili kanunda sözleşmenin hukuksal ni- teliğine ilişkin düzenleme esas alınır. Kanunla nitelendirme söz konusuysa idari sözleşme ölçütlerine başvurmaya gerek kalmamakta, zira ilgili sözleşmenin hu- kuksal niteliği kanun koyucu tarafından ortaya konulmuş bulunmaktadır. Kanunla niteleme, “doğrudan niteleme” şeklinde olabileceği gibi “dolaylı ni- teleme” şeklinde de olabilir (Gözler ve Xxxxxx, 2018: 422; Akyılmaz vd., 2019: 472; Xxxxxxxx, 2006: 185; Çal, 2010: 228). Bir kanun doğrudan doğruya bir sözleşmenin “idari sözleşme” yahut “özel hukuk sözleşmesi” olduğuna dair bir düzenleme içeriyorsa bu durumda “doğrudan niteleme”nin olduğu görülmektedir. Yinevar sayılır ve ona göre hareket edilir (Gözler ve Kaplan, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulları, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır2018: 422). Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde5441 sayılı Devlet Tiyatroları Personeli Hakkında Kanun’un 5. maddesine göre, “itirazın kabulüne Devlet Tiyatroları sanatkar memurları, uygulatıcı uzman memurları ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu uzman memur- ları sanat ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda yönetim kurulu kararı üzerine Genel Müdürle aralarında yapılacak bir tereddüt yokturyıl süreli idari sözleşmelerle göreve alınırlar”. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile Bununla birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidirkanun koyucu koyduğu görev hükümleriyle idarenin imzaladığı sözleşmelerden doğan uyuş- mazlıkların hangi yargı kolunda çözüleceğini ve dolayısıyla bu sözleşmelerin hukuksal rejimini belirlemişse burada bir “dolaylı niteleme” olduğundan bahse- dilir (Bilgen, 1970: 3; Xxxxxxxx, 2006: 185-186). Henüz Bilgen’e göre, “Kanun görevli yargı merciinin idari yargı yerleri olduğu hükmünü ortaya koymuşsa, sonuç ola- rak ortada kanunun nitelediği idari sözleşme var demektir” (Bilgen, 1970: 10). Benzer şekilde, kanun görevli yargı yerinin adli yargı yeri olduğunu belirtmişse bu durumda ortada bir yılını doldurmayan kurulların ileride özel hukuk sözleşmesinin olduğu dile getirilmektedir. Örneğin, 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun’un 5. maddesine göre, “Yüksek Planlama Kurulunca belirlenen idare ile sermaye şirketi veya yabancı şirket ara- sında yapılacak sözleşme, özel hukuk hükümlerine tabidir”. 3996 sayılı Kanun’un bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirmaddesinde geçen “sözleşme, özel hukuk hükümlerine tabidir” hükmünden hareketle söz konusu sözleşmenin özel hukuk sözleşmesi olduğu, özel hukuk rejimine tabi tutulduğu ve dolayısıyla görevli yolunun adli yargı olduğu sonu- cuna gidilebilir.
Appears in 1 contract
Samples: İdari Sözleşmeler
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirİşverenin gözetme borcuna aykırı davranışı sonucunda meydana gelen iş kazası yahut meslek hastalığı nedeniyle uğradığı bedensel zararın tazminini talep edebilmek her şeyden evvel Anayasal sistemin bir gereğidir (Araslı, Utkan, Yeni Borçlar Yasası’nın İş Kazası ve Meslek Hastalıklarından Xxxxx Xxxxx Tazminat Davalarında Getirdiği Yeni Sistem ve Hakkaniyet İndirimi, Sicil İş Hukuku Dergisi, S.24, Aralık 2011, s.142). Yine, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulları, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırGerçekten de AY. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündem.17’de, “itirazın kabulüne Xxxxxx, yaşama, maddi ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesinemanevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ifadelerine yer verilmiştir. Bunun yanı sıra çalışma hayatı özel olarak düzenlenerek, herkesin çalışma hak ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ödevine sahip olduğu, devletin de çalışanları korumak için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu belirtilmiştir (AY m.49). AY m.60’da ise sosyal güvenlik herkes için bir hak olarak düzenlenmiş ve devletin sosyal güvenliği sağlama yönünden gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu vurgulanmıştır (Araslı, 2011: 142). Bunun sonucunda sosyal güvenlik yasalarında güvence altına alınan iş kazası ve meslek hastalıklarının Sosyal Güvenlik Kurumlarınca karşılanmasının Anayasal bir görev olarak karşımıza çıktığını söylemek mümkündür (Araslı, 2011: 142-143; Güleç (Uçakhan), 2014: 28-29). Sosyal Sigortalar Sistemi ise, itirazı yerinde gördüğündezararın belirli bir bölümünü karşılamakta, itirazın kabulüne geri kalan zarar miktarı için ise herhangi bir düzenlemeye yer vermemektedir. İş kazası veya meslek hastalığı sonucunda bedensel zarara uğrayan işçilerin malvarlığında meydana gelen eksilmenin tazmini hakkında (Bilindiği üzere kural olarak, bir zarara uğrayan kişi, sorumlu olduğunu düşündüğü kişiye doğrudan doğruya başvurarak zararın giderilmesini isteyebilir. Bunun için ise mağdur, sorumlu aleyhine bir tazminat davası açabilir. Söz konusu dava ile mağdur, mahkemeden sorumlu kişinin, uğranılan zararı tamamen ya da kısmen karşılayacak bir tazminat ödenmesine mahkum edilmesini ister, bkz. Xxxxxxxxxx, Xxxxx/Xxxxxxx, Xxxxxx, Sorumluluk Hukuku (Çeviren: Xxxxx Xxxxxxx), Ankara, 1983, s.157. Tazminat ise, kişinin maddi ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmeklemanevi malvarlığında meydana gelen eksilmenin doldurulması için yüklenilen edim, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda giderimdir, bkz. Xxxxxxxxx, Xxxxxxx, Xxxxxxxx Xxxxxx, Maddi Xxxxxxxx, 0.X., Xxxxxxxx, 0000, s.68). 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda herhangi bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirdüzenleme yer almamaktadır. Bu konuya aşağıda değinilecektirnedenle belirtilen türde zarara uğrayan kişilerin zararlarının giderilmesi, bedensel zararla sonuçlanan tüm sorumluluk hallerinde söz konusu olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun genel hükümleri uygulanır (m.53 ve m.54) (Süzek, Sarper, İş Kazasından Xxxxx Xxxxx Tazminat, Prof. Dr. Xxx Xxxxx’x Armağan Cilt I, İstanbul, 2010, s.704; Sümer, Xxxxx Xxxx, İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığı Nedeniyle Sorumluluğunun Hukuki Niteliği ve Konuya İlişkin Yargıtay Görüşünün Değerlendirilmesi, Yeni Yasal Düzenlemeler Işığında Bedensel Zararların Tazmini Esasları ve Usulü Kongresi 0-0-0 Xxxxx 0000, Xxxxxx Barosu Ulusal Kongre, s.72; Tunçomağ, 1998: 322; Akın, 2001a: 100; Özdemir, 2014: 535; Aydınlı, 2015: 324; Xxxxxxxxxxx ve Kaplan, 2016: 233; Xxxxxxxxx X., 2016: 80-81; Xxxxx vd., 2017: 370; Süzek, 2018: 429). Uygulamada, işverenin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına aykırı davranışı sonucunda zarar gören işçi ya da hak sahiplerinin işverene karşı açtıkları maddi tazminat davaları sosyal sigorta mevzuatı hükümleri çerçevesinde sağlanan haklar dışında kalan zararların ödetilmesi ilkesine dayanmaktadır (Süzek, 1985: 192 vd; Güleç (Uçakhan), 2014: 405; Aydınlı, 2015: 321; Xxxxxxxxx A., 2016: 81; Xxxxxxxxxxx ve Xxxxxx, 2016: 233; Çelik vd., 2017: 370). Kanun koyucu işverenin işçiyi gözetme borcu hususunda özel bir sorumluluk türü öngöremeyerek, genel hükümlere atıf yapmakla yetinmiştir (İşverenin işçiyi gözetme borcundan doğan hukuki sorumluluğunun niteliği öğretide ve Yargıtay uygulamasında yoğun tartışmalara neden olmuştur. Konunun 6098 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden evvel ve yürürlüğe girdikten sonraki dönem olarak ikiye ayrılarak incelemesinin daha doğru olacağı kanaatindeyiz. 6098 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden evvel, öğretide hakim olan bir görüşe göre, Türk-İsviçre Borçlar Hukuku öğretisine göre asıl olan kusur sorumluluğudur ve kusursuz sorumluluk türü bir istisna teşkil etmektedir. Kusursuz sorumluluktan söz edebilmek için bu sorumluluk halinin kanunda açıkça düzenlenmiş olması gerekmektedir. Ancak Türk Borçlar Kanununda işverenin sorumluluğu açısından kusursuz sorumluluğu öngören herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle bu görüşte olan yazarlar tarafından işverenin hukuki sorumluluğunun kusurlu sorumluluk olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür, bkz. Xxxxxxx, X. Xxxxx, İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Zararlardan İşverenin Sorumluluğu, İÜHFM, 1968,
Appears in 1 contract
Samples: Maddi Tazminat Faizi
Genel Olarak. CMK'nın 308. maddesine göre, itiraz yoluna başvurma yetkisi yalnızca Yargıtay C.Başsavcısına aittir. Buna karşılık, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı itiraz yoluna başvurma yetkisi bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığına verilmiştir. Belirtelim ki bu farklılık bir dikkatsizlik sonucu oluşmuş değildir. CMK'nın 308/A maddesinde de değişiklik yapan 7035 sayılı Kanunun Adalet Komisyonunda görüşülmesi sırasında bu satırların yazarı tarafından her iki düzenleme arasındaki farklılığa ve muhtemel sorunlara dikkat çekilmiş, ancak 7035 sayılı Kanun Tasarısında yer alan “bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığı” ifadesinin değiştirilmesi uygun görülmemiştir.72 Kanunda, itiraz yetkisi bölge adliye mahkemesi C.Başsavcısına değil de bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığına verildiğinden, bölge adliye mahkemesi C.Savcılarından birinin C.Başsavcısından habersiz olarak yaptığı itiraz hukuken geçerli bir itiraz olacaktır. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri veya ceza daireleri başkanlar kurullarının kurulu, C.Başsavcısının onayı olmadan yapıldığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirveremez.73 Elbette ki, bölge adliye mahkemesi C.Başsavcısı yapılan itirazı geri alabilir. YineBölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığı resen veya yapılan başvurular üzerine itiraz kanun yoluna başvurabilir. Kişilerin itiraz yoluna başvurma talebi, bazı bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığını itiraz yoluna başvurmaya tahrik etmek amacını taşır ve bu işlevi görür. Bu talep, esas itibariyle bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıkararının hatalı ve hukuka aykırı olduğuna ilişkin bir ihbar niteliğindedir. CMK'nın 260. maddesinde gösterilip karardan etkilenen kişilerin itiraz yoluna başvurma talebinde bulunmakta hukuksal 72 Adalet Komisyonunun 19.06.2017 tarihli oturumuna ilişkin tutanak için bkz. xxxxx://xxx. xxxx.xxx.xx/xxxxxxx/xxx/xxxxxxxx_xxxxxxxxxxx.xxxxxxxxx?xXxxxxxxXx=0000. 73 KAYMAZ, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeCeza Muhakemesinde İstinaf, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırs.336. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluYurtcan, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündemaddesindeki bu düzenlemeyi eleştirmektedir. Yazar'a göre, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı nasıl ki CMK'nın 308. maddesi ile itiraz kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu yoluna başvurma yetkisi Yargıtay C.Başsavcısına verilmiş ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın CMK'nın 308/A maddesinde düzenlenen olağanüstü itiraz yoluna başvurma yetkisinin de bölge adliye mahkemesi C.Başsavcısına tanınması gerekir. Yazar, bu yetkinin bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığına tanınmasının sisteme aykırı olduğunu ve mutlaka değiştirilmesi gerektiğini belirtmektedir. YURTCAN, s. 598. menfaatlerinin bulunduğunda kuşku yoktur. Bu talebin kabul edilmemesi, ilgilerin tekrar talepte bulunmasına engel değildir. İtiraz yoluna başvurma talebinin reddine ilişkin karara karşı başvurulacak bir kanun yolu mevcut değildir. Acaba CMK'nın 260.maddesinde gösterilenler dışında bir kişi, bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığına başvurarak itiraz yoluna gidilmesi talebinde bulunamaz mı? Bu şekilde bir talep üzerine bölge adliye mahkemesi C.Başsavcılığı ne şekilde hareket etmelidir? Yukarıda, kişilerin, ceza daireleri kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulmasını talep etmelerinin ihbar niteliğinde olduğunu belirtmiştik. Bu açıdan bakıldığında, pek olası olmamakla beraber, CMK'nın 260. maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz dışındaki kişilerin de itiraz talebinde bulunmalarına bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini engel olmadığını düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece Bölge adliye mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirC.Başsavcılığı bu gibi talepler üzerine de itiraz kanun yoluna başvurulmasına gerek bulunup bulunmadığı hususunu değerlendirmelidir. Bu konuya aşağıda değinilecektirİtiraz kanun yoluna başvurulması uygun görülmediğinde, itiraz yoluna başvurulmasında hukuksal bir menfaati bulunmayan kişilere bir bildirimde bulunulmasına gerek bulunmadığını düşünmekteyiz.
Appears in 1 contract
Samples: Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirArsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, müteahhidin asli borcu, sözleşmeye uygun şekilde binayı tamamlayıp, arsa sahibinin payına düşecek olan bağımsız bölümleri teslim etmektir. YineMüteahhit tarafından, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarısözleşme gereği üzerine düşen edimlerini yerine getirilmesi, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldebinanın plan ve projesine uygun olarak tamamlanması akabinde teslim ile gerçekleştirilir362. Bu bağlamda, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra teslim, binanın tamamlanmasını takip eden bir haldir. Binanın tamamlanmaması, diğer deyişle müteahhidin üzerine düşen binayı tamamlama ve teslim borcunu eksik ifa etmesi, müteahhidin sözleşme ile üstlendiği veya başlangıçta ya da sonradan kapsamda kabul ettiği iş değişikliği ve ilave işleri yapmamış olmasıdır363. Örneğin AYAN’a göre, taraflar arasında akdedilmiş arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde ya da yapılan ek protokolde yer alan, mutfak dolaplarının takılmaması, asansörün yapılmamış olması, pencerelerin takılmaması, parkelerin döşenmemesi, sözleşmede ayrık bir hüküm var ise yapı kullanma izninin 362 Kırmızı, s. 954: "Karşılıklı edimleri içeren kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde aslolan, sözleşmenin tam olarak ifası olup, yüklenicinin borcu, inşaatı sözleşme ve eklerine, tasdikli ruhsatına, düzenlenen plan ve projesine uygun şekilde tamamlayıp sözleşmede kararlaştırılmış ise iskan iznini de alarak teslim etmektedir." (Y. 15. HD., 31.10.2003 T., 2003/1739 E., 2003/5138 K.) 363 Gauch (Werkvertrag), s. 29, no: 101 vd. (Xxxxxx, Xxxx, s. 61) alınmamış olması, ortak alandaki merdiven korkuluğunun eksik bırakılması gibi haller eksik ifa halidir364. Eksik ifa kavramı için öğretide çeşitli tanımlar yapılmıştır. XXXXX’x göre, eksik ifa, teknik şartnamede belirtilmiş olan işlerin ya da bu şartnamede belirtilmese dahi, orta seviyedeki bir inşaatta olması gereken imalatların yapılmaması halidir365. Nitekim, tarafların teknik şartnameyi sözleşmenin eki olarak kabulü mümkündür366. Bu takdirde, sözleşme eki haline gelen şartname delil sözleşmesi niteliğinde olur367. ŞENOCAK’a göre, eser sözleşmesinin içeriğine göre borçlanılan tüm işlerin tamamlanmaması halinde eksik ifa söz konusu olup368, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki eksik ifa, teknik şartnamede yer alan işlerin yapılmamasıdır369. Nitekim, teknik şartname, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin kapsamına dahil edilmemiş olsa dahi, inşaat işlerinin genel geçer kurallarını oluşturmaları sebebiyle, hakim tarafından sözleşmenin gereği gibi ifası yönünden re'sen dikkate alınmalıdır370. XXXXXXXXX’xx göre eksik ifa, yapılması gerektiği halde yapılmayan, mevcut halini iş sahibinin eksik olarak nitelendirdiği eserdir371. BÜYÜKAY, eser sözleşmesinin kapsamına göre borçlanılan tüm işlerin tamamlanmamış olması hali eksik iş olarak nitelendirilmiştir372. AVCI, sözleşmede açıkça kararlaştırılmamış olsa dahi, normal bir inşaatta bulunması gereken imalatların yapılmamış olması halini de eksik iş olarak görmektedir373. ŞAHİNİZ’e göre, eksik ifa, yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılmış ya da dürüstlük kuralı gereği yapması gereken işlerin bir kısmını yapmamasıdır374. XXXX’x göre, eseri 364 Ayan, s. 61; Y. 15. H.D., 22.02.2010 T., 2009/1389 E., 2010/1028 K. (xxx.xxxxxxx.xxx, Erişim tarihi: 29.03.2016) 365 Erman, Arsa Payı, s. 201 366 Xxxxxxxxxx, s. 27 367 Xxxxxxxxxx, s. 60: "Sözleşmeye göre, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan eski B.İ.G.Ş. sözleşmenin ekidir. Böylece X.X.X.X. ve bu şartnamenin 33 ile 34. maddeleri HUMK'nun 287. maddesi uyarınca taraflar arasında delil sözleşmesi niteliğindedir." (Y. 15. HD., 06.02.1992 T., 1992/157 E., 1992/472 K.) 368 Kırmızı, s. 729; Xxxxxx, s. 208; Xxxxxxx, s. 106; Xxxxx, İnşaat, s. 1060 369 Erman, Arsa Payı, s. 199 370 Turanboy, s. 160; Xxxxxx, İnşaat, s. 141 371 Xxxxxxxxx Xxxxx, , s. 16 372 Büyükay, s. 110; Xxxxxxx, s. 228 373 Avcı, s. 94 374 Xxxxxxx, s. 39 tamamlamak için yeni bir çalışma ortaya koymak gerektiği halde eksik ifanın söz konusu olur375. Ayrıca, eksik iş, işin gereği gibi ifası ile ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırbir kavramdır376. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu Yargıtay ise, itirazı yerinde gördüğündeeksik ifayı eksik iş olarak adlandırmakla, itirazın kabulüne bu kavramı "sözleşme ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekleeklerine göre yapılması kararlaştırıldığı halde tam yapılmayan iş" olarak tanımlamıştır377. Başka bir içtihadında ise eksik işi, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı "işin sözleşme ve ekleri ile projesinde gösterilen miktarda yapılmaması ya da kararlaştırılan veya işin niteliği itibariyle yapılması gereken bazı imalatların yapılmamış ve mevcut halini iş sahibinin kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturettiği eser (iş)" olarak tanımlamıştır378. AncakDiğer taraftan, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeeksik ifanın tespitinde mahallinde bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak durumun açıklığı kavuşturulması gerektiği içtihat olunmuştur379. Kanaatimizce eksik ifa, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına taraflar arasında akdedilmiş arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve ekleri uyarınca ya da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirbunlarda yer almasa bile dürüstlük kuralı gereği yapılması gereken işlerin yapılmamış olması halidir.
Appears in 1 contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirTBK m. 323’te düzenlenmiş olan kira ilişkisinin devri, 818 sayılı Borçlar Kanunda düzenlenmemişti. Yine6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile oluşturulan bu kurum, kira 192 ARAL/AYRANCI, s. 257; AYDOĞDU/KAHVECİ, s. 388. 193 ZEVKLİLER/GÖKYAYLA, s. 220; ancak kiracı kendisi aleyhine yürütülecek yargısal süreçlerde lehine ol- ması bakımından veya kiraya verenin sözleşmede belirlediği şartlara uyulmaması sebebi ile kiralananın tahliyesini kolaylaştırması bakımından kira sözleşmesinin varlığını bir ispat şartı olarak yazılı bir şekilde tesis edebilir. 194 HMK m. 200 gereği belirlenecek kira bedelinin yasal sınırı aşması halinde senetle ispat kuralı uyarınca bu durumun ispatı ancak yazılı şekilde yapılabilecektir. Bununla beraber bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıözel kanunlarda, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldekira sözleşmesinin yapılmasına özel olarak geçerlilik şekli öngörülmüştür. Bunlardan birkaçı şunlardır; 2920 sayılı Türk Sivil Hava- cılık Kanununun 119. maddesi uyarınca hava araçlarının kiralanması, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırFikir ve Sanat Eserleri Kanunun 52. Örneğinmaddesi uyarınca yapılacak kira sözleşmeleri yazılı, 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 57. maddesi uyarınca kamu tüzel kişilerine ait taşınmazların kiraya verilmesine ilişkin kira sözleşmelerinin noterlikçe tasdik edilmesi gerekmektedir. 195 ZEVKLİLER/GÖKYAYLA, s. 225; Bağlantılı işleme ilişkin kanun hükmü gerekçesinde de bu durum belir- tilmiş, bağlantılı sözleşmenin geçersizliğine rağmen kira sözleşmesinin ayakta kalacağı ayrıca ifade edilmiştir. Bu- nunla beraber, bağlantılı işlem olmasa idi tarafların böyle bir sözleşmeyi akdetmeyecekleri, düşünülerek; tarafların farazi iradelerine hüküm bağlanması, kanunun kiracıyı koruma amacıyla düzenlediği bu madde hükmüne aykırı olacaktır. Bu yöndeki detaylı açıklamalar için Bkz.: XXXXX XXXXXXX, Xxxx, Konut Ve Çatılı İşyeri Kira Sözleş- mesi İle Bağlantılı İşlemler (TBK m. 340), Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu2018, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündeAdalet Yayınevi, “itirazın kabulüne s. 140-143. sözleşmesi devam ederken herhangi bir sebeple kira sözleşmesinin tarafı olan kiracının kira sözleşmesini devretmek istemesi sonucunda, kiraya verenin de rızası ile kira söz- leşmesinin tarafı olmaktan çıkmasını ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu isekira ilişkisinin devralan tarafın geçme- sini sağlar196. Belirtmek gerekir ki TBK m. 323 düzenlemesi yalnızca kira ilişkisinin kiracı tarafından devrini konu edinmiştir197. Şu halde TBK m. 323 hükmü, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda kiracı tara- fın sözleşmeyi iradi olarak devrine ilişkin özel bir tereddüt yokturdüzenlemedir198. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020Buna karşın kiraya verenin kira ilişkisini devretmesi de mümkündür. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride Ancak bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirdurumda TBK m. 323 hükmü uygulama alanı bulmayacaktır. Bu konuya aşağıda değinilecektir.durumda burada uygulama alanı bulacak olan kanun hükmü TBK m. 205 olacaktır. Çünkü TBK m. 323 hükmü, TBK m. 205’te yer alan sözleşmenin devri kurumunun kira sözleşmelerinde var olan özel bir halidir199 ve kira ilişkisinin devrinin kiraya veren tarafından yapılması halinde TBK m. 205 hükmü kapsamı içinde yer alacaktır200. Şu halde kiraya verenin kira ilişkisini devret- mesi durumu TBK m. 323 kapsamı dışında yer alıp, bu bakımdan genel hüküm niteli- ğindeki TBK m. 205 hükmü uygulama alanı bulacaktır201. Ancak belirtmek gerekir ki; TBK m. 323’te yer alan kira ilişkisinin devri, kira sözleşmesi bakımından bir genel hüküm niteliğindedir. Bu halde kira ilişkisinin devrini düzenleyen TBK m. 323
Appears in 1 contract
Samples: Kira Sözleşmesi
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının Satış sözleşmesi1toplumlarda en çok uygulanan sözleşmelerden birisidir. Bu sözleşme ile satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlenmesidir2.Kısaca satış sözleşmesi, bir eşyanın para ile değiştirilmesidir. Satış sözleşmesinde hasar kavramı, hukuk sistemlerinde birbirine yakın anlamlar ifade etmektedir. Buna karşın, adı geçen sözleşme açısından, hasarın geçişi ile ilgili düzenlemeler farklı olduğu görülmektedirhükümlere 1 Bir şeyin zilyetliğinin ve mülkiyetinin bir bedel karşılığında devrini amaçlayan sözleşme için 818 sayılı Borçlar Kanunu‟nda satım sözleşmesi kavramı yer almakta iken, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu‟nda satış sözcüğüne yer verilmiştir. Bunun sebebi gerekçede; ““Satım” sözcüğünün, sözleşmenin her iki tarafını değil de, sadece satıcı tarafını ifade ettiği sanılarak, günlük dilde, hattâ 818 sayılı Borçlar Kanununun bazı hükümlerinde “alım satım”dan söz edildiği ve uygulamada da genellikle “satım” yerine “satış” sözcüğünün kullanıldığı göz önünde tutularak, Tasarıda “satış sözleşmesi” teriminin kullanılması tercih edilmiştir. Yine, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıayrı bir sözleşme olan trampa, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldemal değişim sözleşmesi adı ile ayrı bir bölümde düzenlenmiştir. Bu nedenle, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırTasarının İkinci Kısmının Birinci Bölüm başlığında 818 sayılı Borçlar Kanunundan farklı olarak, sadece “Satış Sözleşmesi” ibaresi kullanılmıştır.” şeklinde belirtilmiştir. ÖrneğinBkz. Adalet Bakanlığı: Borçlar Kanunundan Türk Borçlar Kanununa, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu2011, CMK'nın 308s. 285. 2 Xxxxx, Xxxxxx/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündeAcar, Xxxxx/Özen, Burak: Borçlar Hukuku Dersleri (Özel Hükümler), 10. Baskı, İstanbul 2012, s. 24. bağlanmıştır. Bu çalışmada “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 Türk Hukuk Sistemi” esas alınarak, satış sözleşmesinde hasarın geçişi incelenmiştir. Bu yapılırken önce, bugün yürürlükte olmayan 818 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu eski Borçlar Kanunu‟ndaki düzenleme ele alınmıştır. Daha sonra ise, itirazı yerinde gördüğünde01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K 6098 sayılı kararın Türk Borçlar Kanunu‟nun hasarın geçişi ile ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirhükümleri incelenmiştir.
Appears in 1 contract
Samples: Sales Contracts
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirÇek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun1 (TTK) üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu2 (ÇK)3 ve bu kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. TTK m. 670 vd. düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedi olup TTK’nın 780 ila 818. maddeleri, bu kambiyo senedine tahsis edilmiştir. Yine, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıTTK’nın çeki düzenleyiş biçimi bonoya benzer şekilde olmuş4; ayrıca çeke özel hükümler konulmuş ve geri kalan konular için poliçe hükümlerine atıf yapılmıştır (TTK m. 818). Nakdi ödeme söz konusu olmaksızın yapılan ödemelerde kullanılan araçların, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldehala en önemlisi konumunda bulunan çek, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda iktisadi açıdan bir tereddüt yokturödeme aracıdır. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindebu hususu açık bir şekilde düzenleyen bir kanun maddesi bulunmamaktadır. Buna rağmen, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesiçekin muhatap bankaya ibrazı halinde ödenebilen bir kambiyo senedi oluşu, 12/06/2020aynı zamanda teminat cirosu ile ciro edilememesi bu niteliğini ortaya koymaktadır5 6. İtiraz No 1 RG: 2020/1014.02.2011/ 27846. 2 5941 sayılı Çek Kanunu TTK’daki hükümleri yürürlükten kaldırmamakta; sadece özel kanun-genel kanun ayrımı göz önünde bulundurularak TTK hükümleri de uygunlanmaya devam edilmektedir. Yargıtayın 1992 tarihli bir içtihadı birleştirme kararı da bu ifadeyi destekler niteliktedir. İlgili karara göre; “…Bu kanun Türk Ticaret Kanunu’na göre hem özel kanun, Karar No hem de daha sonraki kanun olması dolayısıyla öncelikle uygulanması gerekmekle beraber, kanunun 1. maddesindeki “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır” hükmü nedeniyle çek yasasında hüküm bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunu’nun çekle ilgili hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Şunu belirtmek gerekir ki, bu kanunun uygulanması bakımından çek Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmakta devam etmektedir…” (Y. İBGK, K. 1992/1-5, T. 14.12.1992) Kararın tam metni için bkz. (xxx.xxxxxxx.xxx) (22.06.2016). 3 RG: 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektir20.12.2009/27438.
Appears in 1 contract
Samples: Kambiyo Senedi
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirİrade beyanlarının iletilmesinde kullanılan bir araç olan şekil (Tuğ, 1994: 3; Xxxxxxx, 1950: 319; Xxxxxx, 2019: 77) irade beyanının dış kalıbıdır (Xxxxxxxxx, 2000: 427). YineNitekim bir hukuki işlemin kurucu unsurunu oluşturan irade beyanının sözle, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıyazıyla veya başka bir davranış ile açıklanabiliyor (Xxxxxx ve Küçükgüngör, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri 2002: 33; Şeker, 2008: 49; Xxxxxxx, Xxxxx, Xxxxxxxxx ve Altop, 1993: 99; Xxxxxen, 2016: 28; Kocayusufpaşaoğlu, Xxxxxx, Xxxxxxx ve Arpacı, 2008: 270) olması, her türlü irade beyanının bir şekil içinde ortaya çıktığını gösterir (Ermenek, 2000: 3; Xxxxxxx ve Öz, 2020: 146). Bu bağlamda, sözleşmelerde şekil, sözleşmenin kurucu unsurlarını oluşturan öneri ve kabul beyanlarının belirli bir şekilde açıklanmasının, bu sözleşmenin geçerliliğini nasıl etkilediğine ilişkin bir konudur (İnan ve Yücel, 2014: 207; Tekinay vd., 1993: 99). Sözleşmeler hukuku alanında kural, şekil serbestliğidir. Bu husus, TBK md. 12/f.1 hükmünde “sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre, şekil serbestliği kural olmakla birlikte her hukuki işlemin belli bir şekle bağlı olmaksızın yapılabilmesi mümkün değildir. Diğer bir ifadeyle, irade beyanının sonuç doğurmasının belli bir şekle bağlandığı hallerde şekil serbestliğinden bahsedilemeyecektir. İşte hukuki işlemin belli bir şekilde yapılması zorunluluğunun kanundan veya taraf iradelerinden doğması durumunda şekil serbestliği değil; şekle bağlı işlemler söz konusudur (Deliduman, 2000: 428). Kanun veya taraf iradeleri dışında örf adet hukuku veya TMK md. 1 kapsamında hakimin yarattığı hukuk ile bir şekil şartının getirilmesi ise mümkün değildir (Altaş, 1998: 48). Sözleşme taraflarının irade beyanlarının kanun veya taraf iradelerince bir şekle bağlanması durumunda şekil, yapılan sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulmasına hizmet edebileceği gibi, yapılan sözleşmenin ispatına ilişkin bir gereklilik olarak da ortaya çıkabilir. İlk halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırgeçerlilik şekli (örneğin taşınmaz satış sözleşmesi TBK md. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308237/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne f.1 gereğince resmi şekilde; alacağın devri TBK md. 184/f.1 gereğince yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz) ; ikinci halde ise ispat şekli (örneğin hüküm ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda sonuçları TBK md. 299 vd. düzenlenen kira sözleşmesi için bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi geçerlilik şartı öngörülmemiş olmakla birlikte ispat kolaylığı açısından bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılmış olması halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesisöz konusu şekil kuralı ispat şekli olarak kabul edilecektir) söz konusu olur. Sözleşmenin şekli konusunda kanunda öngörülen şekil, 12/06/2020kural olarak geçerlilik şeklidir. İtiraz No Bu konu TBK md. 12/f.2’de şu şekilde hüküm altına alınmıştır: 2020/10“ Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, Karar No : 2020/11kural olarak geçerlilik şeklidir. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluÖngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” Bu kapsamda, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308bir sözleşme için kanunda bir şekil şartının öngörüldüğü hallerde söz konusu şekil şartının TBK md. 12/A maddesi f.2 hükmü gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile geçerlilik şartı olduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır. Bununla birlikte, daire kararının kaldırılmasına sözleşme kanunda bir şekle bağlanmamış olsa da karar verilmelidir. Henüz sözleşme taraflarının kendi iradeleriyle söz konusu sözleşme için bir yılını doldurmayan kurulların ileride şekil kuralı öngörmeleri ve bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirsuretle sözleşmeyi geçerlilik şekline bağlamaları mümkündür.
Appears in 1 contract
Samples: Katılma Anlaşması
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının Xxxxxxx’xx 00 Xxxxxx 0000 xxxxxx, xxxxxxxxxxx “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı'nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır. Anayasa'nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir. MGK'nın anılan toplantısında "demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla" Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar formatlarının farklı vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır. Olağanüstü hâl, daha sonrasında üçer aylık dönemler hâlinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından uzatılmış ve 18/07/2018 tarihinde kaldırılmıştır. 23/07/2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti tarafından Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine, Türkiye’de 21/07/2016 tarihinde olağanüstü hâlin yürürlüğe girmesiyle birlikte başlayan süreçte, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin 15. maddesinde görüldüğü şekliyle Sözleşme’den doğan yükümlülükler bağlamında daha az güvence sağlanabileceği belirtilerek derogasyon bildiriminde bulunulmuştur. 23/07/2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 3/1. maddesi ile yargı mensupları ve bu meslekten sayılanlardan terör örgütlerine veya Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna MGK tarafından karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu görülmektedirdeğerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği düzenlenmiştir. YineAnılan KHK, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulları18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Kanun'la değiştirilerek kabul edilmiş, itirazın kabulüne bu Kanun ise 29/10/2016 tarih ve 29872 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 23/01/2017 tarih ve 29957 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (685 sayılı KHK) ile 667 sayılı KHK'nın ilgili maddesi uyarınca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar vermekle yetindikleri haldeverilen hâkim ve savcıların, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirolarak Danıştayda dava açabilecekleri düzenlenmiştir. Bu konuya aşağıda değinilecektir685 sayılı KHK, 01/02/2018 tarihli ve 7075 sayılı Kanun'la değiştirilerek kabul edilmiş, anılan Kanun 08/03/2018 tarih ve 30354 sayılı (mükerrer) Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kadriye Çatal/Türkiye (B. No: 2873/17, 07/03/2017) kararında, haklarında meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilen yargı mensupları için doğrudan Danıştayda iptal davası açma imkânının tanındığını belirterek Kadriye Çatal tarafından yapılan başvuruyu iç hukuk yollarının tüketilmemiş olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulmuştur.
Appears in 1 contract
Samples: Legal Action
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirArsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde sözleşme öncesinde yüklenici, üzerine bina inşa etmeyi yükümlendiği parselde mümkün olduğunca fazla bağımsız bölüm inşa etmeyi, arsa sahip ya da sahipleri de arsası üzerinde inşa edilecek binadan olabildiğince fazla sayıda ve/veya alan açısından büyük bağımsız bölüm almayı hedeflemektedir. YineElbette her iki tarafında hedeflerini sınırlayan parsel üzerindeki imar durumudur. Daha geniş olarak imar düzenidir. İmar hukuku kaynaklarının oluşturduğu genel ve yerel nitelikli imar düzeninde; bir arsa üzerinde yapılacak olan resmi ve özel nitelikli, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıdeğişik çeşitte ve değişik amaçlara özgülenecek yapıların, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri çeşidine ve amacına göre hangi özellikleri taşıması gerektiği belirlenmekte, İmar mevzuatındaki bu düzenlemelerde; “İmar hukuku açısından yapı sayılan bir inşaatın yapıldığı yere ve bölgeye göre; nitelik, kullanılacak malzeme, yükseklik, cephe genişliği, yola ve komşu taşınmazlara olan uzaklığı, kat adedi, kaplayacağı alan, parsel içinde yapılacağı yer ve benzeri özellikleriyle yapıya başlanmadan önce ve yapı bitirildikten sonra uyulması gereken kurallar”366 yer almaktadır. Ancak bazen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafları, imar düzeni ile belirlenen kurallara aykırı olarak örneğin, inşaat yasağı olan veya yapı hakkı olmayan bir yerde ya da yerel idareden alınması gereken yapı izni olmaksızın veya bu izin alınsa bile izin ve eklerine aykırı olarak yapı yapabilmektedirler. 366 ZEVKLİLER, s. 219-220 Bazen her iki taraf ya da çoğunlukla arsa sahibi, durumdan haberdar olmadan parselde hiç ya da sözleşmeye göre inşaat yapmaya elverişli imar durumu olmadığı halde, diğerlerinin itirazın kabulünden daha başlangıçta imkânsızlık hali mevcutken arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapmakta, bazen sözleşme anında bu imkân mevcut olmakla birlikte sonradan imar durumunun değişmesiyle kısmen veya tamamen imkân ortadan kalmakta veya sözleşme anındaki haklardan daha fazla bağımsız bölüm elde edilmesi sonucunu doğuracak imar planı değişiklikleri olabilmektedir. Bazen ruhsat almadan inşaata başlanmakta ama inşaat imar durumuna uygun yapılmakta bazen inşaat hem ruhsatsız hem de imara aykırı yapılmaktadır. Kimi zaman da ruhsat alınarak başlanan inşaat imar durumu değişikliği olmamasına rağmen ruhsat ve eklerine aykırı olarak devam etmekte ve hatta tamamlanabilmektedir. Taraflar kimi zaman imar durumundaki olası değişiklikleri sözleşmede öngörmekte, değişecek imar durumuna göre inşaatın yapılmasına ya da yapılmamasına, kazanılacak fazla bağımsız bölüm veya alanların paylaşılması konusuna dair sözleşmeye açık ya da yoruma müsait belirsiz, hükümler koyabilmektedir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde sözleşmeye bağlılık esas ve yüklenicinin sözleşme ile yükümlendiği edimleri tam olarak ifa etmesi zorunlu olmakla birlikte sözleşme dışına çıkılması, kaçak uygulamalar yapılması veya imar değişikliklerinin olması durumunda yukarıda değinilen durumlara ve inşaatın fiili durumunun imar mevzuatına uygun olup olmamasına veya uygun hale getirilip getirilememesine başka bir ifade ile inşaatın kaçak olup olmamasına göre tarafların elde edecekleri menfaat, hak ve yükümlülükler değişebilmektedir. Elbette olması gereken sözleşme imzalanmadan evvel sözleşmeye konu arsanın imar durumunun taraflarca ve özellikle bina yapma işini meslek edinmiş basiretli tacir olduğu kabul edilen yüklenici tarafından araştırılmış olması, mevcut imar durumuna göre projeler yapılarak inşaat ruhsatının alınması, sözleşme imzalandıktan ve/veya ruhsat alındıktan sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğinolabilecek imar değişikliklerinde tadilat ruhsatının alınarak buna göre inşaatın tamamlanması, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturdolayısıyla kaçak inşaat yapılmamasıdır. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeuygulamada her zaman işlerin bu şekilde düzenli ve sorunsuz gitmediği kaçak inşaat nedeniyle sorunların yaşandığı, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020uğranılan zarara ilişkin ihtilafların çıktığı görülmektedir. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda Aşağıda kaçak inşaata yönelik ilişkin kavram ve kurallara değinilecektir.
Appears in 1 contract
Samples: Construction Contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirArsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, müteahhidin binanın plan ve projeye uygun olarak bütün işleri bitirmiş olmasının teslimin bir şartı olup olmadığı hususuna netlik kazandırılmalıdır. YineHakim olan görüşe göre kural olarak, binanın teslim edilebilmesi için, müteahhidin sözleşmede yer alan tüm yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesi gerekmektedir511. Fakat istisnai hallerin varlığı da kabul edilmektedir. Bu istisnalardan ilki, eserin tamamlanmış sayılması açısından tamamen önemsiz ve tali işlerin eksikliği ve bunların arsa sahibi tarafından ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması sayılmasıdır512. Bu bağlamda, bağımsız bölümlerden yalnızca birindeki tek bir prizin takılmamış olması sebebiyle teslimin gerçekleşmeyeceği kabul edilemeyecektir513. Diğer bir istisna ise müteahhidin, arsa sahibinin payına düşen bağımsız bölümleri teslim etme yönündeki iradesini ortaya koyması ve bunun üzerine arsa sahibi, müteahhit üzerinde inşaatı ifa olarak kabul ettiği yönünde haklı bir güven oluşturmasıdır514. Arsa sahibinin bağımsız bölümleri teslim alarak uzun 510 Bkz. s. 69, dn. 452 511 Şahin, Temerrüt, s. 98; Xxxxxxx, s. 88; Xxxxx, Arsa Payı, s. 34 512 Uçar, Teslim, s. 530; Xxxxx, C., s. 1022; Duman, İnşaat, s. 1062 513 Ayan, s. 62 514 Gauch (Werkvertrag), s. 30, no: 104 (Naklen Ayan, s. 63) süre sessiz kalması, taşınmazı kullanmaya başlaması gibi hallerde, müteahhit üzerinde haklı güven yaratıldığı söylenebilir. Diğer taraftan, müteahhidin teslimin gerçekleşmediğini öne sürmesi de dürüstlük kuralına aykırı düşebilir515. Müteahhit tarafından ifa iradesiyle arsa sahibinin payına bağımsız bölümler düşen teslim edildikten sonra, arsa sahibinin ayıptan doğan haklarını kullanması üzerine, müteahhidin eksikliklerin varlığını öne sürerek teslimin gerçekleşmediğini belirtmesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz516. Müteahhit tarafından yapılması üstlenilen işlerin bir kısmının yapılmamış olması halinde, binanın tesliminin hiçbir şekilde mümkün olmadığının kabulü hakkaniyete aykırı sonuçlara sebep olabilir517. Arsa sahibinin kendi payına düşen bağımsız bölümleri kullanmaya başlaması, diğer bağımsız bölümleri kiraya vermesi halinde, bir takım eksikliklerin varlığı sebep gösterilerek teslimin gerçekleşmediği kabul edilir ise, müteahhidin kendi payına düşecek arsa paylarının devrini isteme hakkı muaccel olmayacaktır518. Bu nedenle, somut olayın şartlarına göre, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıhallerde, itirazın teslimin gerçekleştiğinin kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeihtiyaç vardır519. Arsa sahibi, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırtamamen farklı bir edimi ifa olarak kabul edebilecekken, eksik bir inşaatın ifa olarak kabul edilemeyeceğinin ileri sürülmesi doğru olmaz520. ÖrneğinAyrıca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulumüteahhit tarafından bina inşasının tamamlandığının arsa sahibine bildirilmesi akabinde, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu arsa sahibi makul bir süre içinde itiraz etmez ise, itirazı yerinde gördüğündekendi payına düşen bağımsız bölümleri ifa olarak kabul etmiş sayılır. Diğer taraftan, itirazın kabulüne bina inşasının tamamlanmadığının açık olduğu hallerde, müteahhit tarafından inşanın bittiğine ilişkin arsa sahibine yapılacak bildirim icap olarak kabul edilse bile arsa sahibinin sükutu değişiklik önerisinin kabulü anlamına gelmez. 515 Duman, s. 55 000 Xxxx, x. 00 000 Xxxxxx (Nachbesserungsrecht), s. 13, dn. 44 (Naklen Ayan, s. 63) 518 Xxxxx, s. 214, no: 360 (Naklen Ayan, s. 64) 519 Ayan, s. 64 520 Xxxxxx (BernKomm Art. 363–366), s. 96, no: 298 (Naklen Ayan, s. 64) Benzerlik arz eden iki görüş arasındaki temel farklılık ise; eksiklik halinde teslim borcunun ifasının gerçekleşmesi, Xxxxx tarafından TMK m. 2 hükmü çerçevesinde kabul edilirken, Xxxxxx ise teslim borcunun ifasında arsa sahibinin iradesine üstünlük tanımaktadır. Kanaatimizce tamamlanmamış bir binanın hiçbir surette teslim edilemeyeceğinin kabulünde dürüstlük kuralı ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmeklehakkaniyet ölçüsü çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda taraf menfaatleri dengelenmelidir. Bu konuda ise ölçüt olarak, eksikliğin önem derecesinin esas alınması gerekir521. Anılan görüş uyarınca, eksik bir tereddüt yokturbinanın hukuki anlamda teslimi konusunda, eksik bırakılan işlerin, işin tamamına oranına göre bir değerlendirme yapılarak sonuca gidilmelidir522. AncakBu çerçevede, kanımızca itirazın yerinde görülmesi eksikliklerin önemi belirleyici bir kıstas olmaktadır523. Eksikliklerin teslime etkisine göre, üçlü bir önem ayrımına tabi tutulması mümkündür. Eksikliklerin teslime etkisinde, dürüstlük kuralı her halükarda göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda, işin hacmi, eksik kalan işlerin miktarı göz önünde bulundurulduğunda, tamamlanmış binanın ve payına düşen bağımsız bölümlerin arsa sahibi tarafından ifa olarak kabulü, dürüstlük kuralı çerçevesinde, beklenebiliyorsa bu eksiklik teslime engel olmayacaktır. Arsa sahibinin beklentilerini açıkça karşılamayıp, sözleşmeye önemli derecede aykırı olan eksikliklerin varlığı halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesihukuki anlamda teslimin olmayacağı kabul edilecektir. Bahsi geçen iki önem derecesi kapsamında olmayan eksikliklerde -orta derecede önemli eksiklikler- ise, 12/06/2020hukuki anlamda teslimin, arsa sahibinin açık veya örtülü iradesiyle gerçekleşir. İtiraz No : 2020/10Biz de bu ayrımın uyuşmazlıkların çözüm açısından işlevsel bir yöntem olduğunu düşünmekle, Karar No : 2020/11eksikliklere göre teslimin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini aşağıda açıklayacağız. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu521 Ayan, 10.1.2020s. 65 522 Ayan, 2020/6 Es. 65 523 Ayan, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektir.s. 66
Appears in 1 contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirUygulamada yüklenici ön ödemeli konut satışına konu olan konutları meydana getirmek için kendisine daha fazla finansman sağlamak amacıyla bankadan kredi temin etmektedir. Yine5411 sayılı Bankacılık Kanunu48 m. 53'e göre, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıbankalar verdikleri krediler ile ilgili olarak doğmuş veya doğması muhtemel zararların karşılanması için yeterli düzeyde karşılık ayırmakla yükümlüdürler. Yüklenicinin yapıyı meydana getirmesi amacıyla ona kredi sağlayan banka da kendi kredi alacağını teminat altına almak için yüklenicinin inşa edeceği yapının bulunduğu taşınmaza ipotek tescil ettirmektedir49. görüşüdür. Bu konuda bkz. CHK-Kut, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeOR Art. 11 Rn. 21; Xxxxx Xxxxx, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırXxxxxx R Xxxxxxx and Xxxx Xxxxxx, Schweizerisches Obligationenrecht Allgemeiner Teil, s. 10. ÖrneğinAuflage, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluSchultess, CMK'nın 3082014, N. 243; Xxxxxxxx, N. 375. İsviçre Federal Mahkemesi'nin aynı yöndeki kararı için bkz. BGE 398; 403. Kabul ettiğimiz görüşe göre, TKHK m. 41/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturI.c.1 uyarınca ön ödemeli konut satış sözleşmesi tapu müdürlüğünde yapılmalıdır. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeyukarıda yer verildiği üzere, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesiuygulamada tapu müdürlükleri taşınmaz satış sözleşmesinin kurulması için tescil talebinde bulunulmasını aramaktadır. Bu sebeple, 12/06/2020pratikte tüketicinin konut bedelini ödedikten sonra tapu müdürlüğünde taşınmazın mülkiyetinin kendisine devrini içeren ön ödemeli konut satış sözleşmesi yapması mümkün değildir. İtiraz No : 2020/10Dolayısıyla, Karar No : 2020/11ön ödemeli konut satışı uygulamada ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi olarak karşımıza çıkmaktadır50. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile Bununla birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidirTKHK m. 41 uyarınca tarafların kanunda öngörülen şekle uymaksızın ön ödemeli konut satış sözleşmesi kurması mümkündür. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler Zira, yukarıda belirtildiği üzere, şekle aykırı ön ödemeli konut satışının geçersizliği sadece tüketici tarafından ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirBöyle bir hâlde, banka lehine tescil edilen ipotek, ön ödemeli konut satış sözleşmesinin yapılmasından sonra kurulmuşsa tüketici aleyhine sonuç doğurabilir. Benzer şekilde, ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi kurulduktan sonra, bankanın sözleşme konusu konutun bulunduğu taşınmaza ipotek tescil ettirmesi de tüketici aleyhine sonuçlara yol açar.
Appears in 1 contract
Samples: Ön Ödemeli Konut Satış Sözleşmesi
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirİnançlı işlemler, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmeyen ancak varlığı doktrin ve uygulamada kabul edilen bir kavramdır. YineBK m.19 da düzenlenen “sözleşme serbestisine” ilişkin genel kurala dayanılarak – ka- nunun emredici hükümlerine, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıkamu düzenine, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeahlak ve adaba, diğerlerinin itirazın kabulünden kişilik haklarına vb. aykırı olmamak kaydı ile – inançlı işlemler yapılabilir1. İ- nançlı işlem, taraflar arasında karşılıklı güvene dayanılarak yapılan ve öngörülen koşulların ileride gerçekleşmesi halinde, bu anlaşmaya uygun hareket yükümlülüğü doğuran bir işlemdir2. Güven esasına dayanan inançlı işlemlerin tarihsel temelleri, Roma Hukukunda yer almaktadır. Eski Roma Hukukunda, Fiducia olarak adlan- dırılan inançlı işlemler, modern anlamda aynî teminat kurumu tanınmadığı için teminat amacı başta olmak üzere çok çeşitli amaçlara hizmet etmek için kullanılmıştır3. Roma Hukuku’ndaki fiducia kavramı ile Türk Huku- ku’ndaki “inançlı işlem” tümü ile aynı özellikleri taşımaktadır. Her iki hukuk sisteminde de inanan, inanılana bir hakkı belli biçim ve amaçla kul- lanmak ve sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırda bu amaç gerçekleşince geri vermek üzere devreder. ÖrneğinAncak bu iki hukuk sistemi arasındaki tek fark, bizim hukuk sistemimiz de inançlı işlemlerin hukukî düzenlemeye konu olmamasıdır4. İnançlı işlem ile bir kimse (inanan) mülkiyet veya alacak hakkını, belirli bir süre veya amaçla bir başka kimseye (inanılana) geçirir. İnanılan, süre dolunca ya da hedeflenen amaca ulaşılınca, inanç anlaşmasına göre mülkiyeti veya alacak hakkını tekrar inanana devretme borcunu yüklenir5. Bir başka ifade ile, “inançlı işlemler, inanan adı verilen şahsın, teminat teşkil etmek veya idare olunmak üzere, malvarlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı gayeleri istihdaf eden mutad hukukî muamelelerden daha kuv- vetli bir hukukî durum yaratmak maksadıyla inanılan adı verilen şahsa 1 Özkaya, Eraslan : Açıklamalı- İçtihatlı İnançlı İşlem ve Xxxxxxx Xxxxxxxx Ankara 2004, s. 26. 2 Xxxxxxxxx, Xxxxx: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 6.Bası, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu2005, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirs.122.
Appears in 1 contract
Samples: Fiduciary Transactions for Guaranty
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirBir sözleşmede tarafların beyanları karşılıklı olarak uyuşmasına karşın, bu beyan ile tarafların iç iradesi arasında istenmeden bir uygunsuzluk hali meydana gelmiş olabilir. YineBu uygunsuzluk, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıbazen irade beyanının istenmeden arzuya uygun olmaması şeklinde olabileceği gibi bazen de iradenin oluşmasına etkili olan düşüncenin gerçek duruma uygun olmaması şeklinde meydana gelebilmektedir. İlkine beyan yanılması ikincisine ise saik yanılması veya saikte yanılma denmektedir4. Yanılma durumunda sözleşmesel ilişkide bulunan tarafların hukuki yararının çatışması söz konusu olmaktadır. İstemeyerek iradesine uygun olmayan tarafın beyanı karşısında bu durumdan haberi olmayan karşı tarafın bu beyana itibar etmesi arasında bir menfaat çatışması söz konusudur. Hukuk sistemimiz, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeadaletin sağlanması için bu sorunu iki tarafın da çıkarlarını gözetmek suretiyle çözmeye çalışmıştır5. TBK m. 30-35 maddeleri arasında “yanılma” kurumu yer almıştır. Buna göre, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırsözleşme yapılırken esaslı bir yanılmaya düşen tarafın o sözleşmeyle bağlı olmayacağı düzenlenmiş ancak karşı tarafın bu yanılmalı beyana güvenmesi neticesinde uğradığı zararın da tazmin edilmesi hükme bağlanmıştır6. ÖrneğinBenzer hükümler BK’nın 23-26 maddeleri arasında yer 279 4 Xxxxx Xxxxxxxxxxxxxxxxx/ Xxxxxxx Xxxxxx/ Xxxx Xxxxxxx/ Xxxxxxxxxx Xxxxxx, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluBorçlar Hukuku Genel Bölüm Birinci Cilt, CMK'nın 308İstanbul, Filiz Kitabevi, 2008, s. 393-394; Oğuzman/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündeÖz, s.97; Xxxxxx Xxxx, Borçlar Hukuku: Genel Hükümler, Gözden Geçirilmiş 9. Bası, İstanbul, Beta Yayınevi, 2006, s.340; Xxxxx Xxxxx, Borçlar Hukuku Dersleri:Genel Bölüm, İstanbul, 12. Bası, Filiz Kitabevi, 2000, s.60; Ayan, s.160. 5 Xxxxxxxx, s.117; Xxxxxxx Xxxxxx, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu iseBorç Sözleşmelerinin İrade Sakatlığı Sebebiyle İptalinde Uğranılan Zararların Tazmini”, itirazı yerinde gördüğündeErzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekleErzincan, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. AncakC.X, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeS. 3-4, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi2006, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirs.399.
Appears in 1 contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı Anayasanın 125. maddesinin birinci fıkrasına 13.08.1999 tarih ve 4446 sayılı Kanunun1 2. maddesiyle yapılan ekleme sonucunda kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi imkânı getirilmiştir. 4446 sayılı kanunun bu hükmü uyarınca milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilmektedir. Söz konusu Anayasa değişikliğine paralel olarak, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde tahkim yoluna gidilmesi halinde uyulması gereken esaslar ile milletlerarası tahkime ilişkin ilkeleri belirlemek amacıyla 4501 sayılı kanun çıkarılmıştır.2 21.06.2001 tarih ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun 1. maddesi uyarınca ise; “21.1.2000 tarihli ve 4501 sayılı Kamu Hizmetleri ile ilgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Başvurulması Halinde Uyulması Gereken İlkelere Dair Kanun uyarınca yabancılık unsurunun bulunduğu kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyumazlıkların milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi de bu kanuna tabidir”3 4501 sayılı kanunun dili incelendiğinde, bazı hükümlerinin yanlış anlaşılmaya elverişli ve uygulamada sorunlar doğurabilecek nitelikte olduğu görülmektedir. Yine4 4501 sayılı Kanunun 2. maddesinde “tahkim yolu” tanımlanırken; “Tarafların doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlığı aralarındaki anlaşmaya göre hakem veya hakem kuruluna götürdükleri, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıusulü taraflarca belirlenebilecek özel bir yargılama faaliyeti” ifadesi kullanılmıştır. Oysaki kanunun “Yabancılık Unsuru Taşıyan Uyuşmazlıkların Milletlerarası Tahkim Yoluyla Çözümü” başlıklı 3. maddesinin c bendi uyarınca uyuşmazlıkların kendi tahkim usulü bulunan milletlerarası tahkim kuruluşunda çözülebilmesi imkânı getirilmiştir. Bu açıdan kanunun 2. maddesindeki tarafların tahkim usulünü belirleyebilme hakları, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeherhangi bir organize tahkim müessesesini yetkilendirmeleriyle sınırlı olmaktadır. Tarafların herhangi bir organize tahkim kurumunun yargılama usulünü yetkilendirdikten sonra, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırtahkim şartı veya sözleşmesinde ayrı usul kuralları öngörmeleri mümkün değildir. ÖrneğinAynı şekilde kanunun “Tahkim Yoluna İliúkin İlkeler” başlıklı 4. Maddesinde “tahkim şartı veya tahkim sözleşmesinde uygulanması istenen tahkim kuralları ve hakem kurulunun yargılama usulü” biçiminde bir ifade vardır. Bu düzenleme tahkim kuralları ve yargılama usulünün iki farklı kavram olduğu izlenimini vermektedir. Uygulanması istenen tahkim kuralları ihtilafın esasına uygulanacak maddi hukuk kuralları olarak değerlendirilemez. Tahkim kuralları tahkim yargılamasında hakem veya hakem heyeti tarafından uygulanacak usul kurallarını ifade etmektedir. 5 Bu anlamda uygulanacak tahkim kuralı ile hakemlerin yargılama usulü arasında bir fark olmadığı kanaatindeyiz. Özellikle 4501 sayılı Kanunun çerçeve 7. maddesinin kanunun başlığı ve içeriği ile uyumsuz olduğu göze çarpmaktadır. Kanun kamu hizmeti imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde tahkim usulünün uygulanmasına ilişkin ilke kuralları getirmektedir. Bu anlamda imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde tahkim yoluna başvurulması durumunda hangi hususlara dikkat edileceğini göstermesi gerekirken, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulukanunun 7. maddesiyle 3996 sayılı kanunun geçici 1. fıkrasında değişiklik yapılmak suretiyle 3096 ve 3465 sayılı kanunlarda öngörülen sözleşmelerin hukuksal niteliği üzerinde durulmuş ve hukuksal niteliklerinin değişikliğe uğratılabileceği hükme bağlanmıştır. Her ne kadar, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde13.8.1999 tarih ve 4446 sayılı Kanun ile Anayasanın 47. maddesine eklenen 4. Fıkra hükmünde “Devlet, “itirazın kabulüne kamu iktisadi teşebbüsleri ve müteakip işlemlerin 7188 diǧer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmesi ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabileceǧi veya devredilebileceǧi kanunla belirlenir” biçiminde bir ifade yer alsa da, 3096 ve 3445 sayılı kanunlarda belirlenen sözleşmelerin hukuksal niteliklerinin değiştirilmesine yönelik düzenlemenin yerinin 4501 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektir.olmamak gerekir.6
Appears in 1 contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının Ön ödemeli konut satışı sözleşmelerinde dönme TKHK m. 45 hükmünün ilk hali ile ‘ön ödemeli konut satışında, devir veya teslim tarihine kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeksizin sözleşmeden dönme hakkı vardır.’ şeklinde düzenlenmiş olup, tüketiciye geniş kapsamlı, istediği zaman ve herhangi bir sebep belirtmeksizin dönme hakkı verildiği anlaşılmaktadır. Dönme hakkı getirilmesinin sebebi kanun gerekçesinde8 belirtilmemişse de, İsviçre Borçlar Kanunu 227f hükmünün örnek alındığı belirtilmiştir. Ancak gerekçede bahsedilen eİBK m. 227/f hükmü yürürlükten kalkmakla birlikte, süresi bir yıldan uzun veya belirsiz süreli sözleşmelerde, alıcıya her zaman ve haklı bir sebep olmaksızın fesih hakkı tanımış olup, TKHK hükümlerinde ise sözleşmenin süresine bakılmaksızın geçmişe etkili sona erdirilebileceği düzenlenmiş, bu nedenle kimi yazarlar her iki düzenlemenin farklı olduğu görülmektedirolduğunu belirterek eleştirmiştir9. YineBuna ilave olarak, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıbir görüş TBK m. 269/1’de yer alan ödeme süresi bir yıldan daha uzun veya belirsiz olan sözleşmelerde alıcıya, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldemalın devrine kadar her zaman sözleşmeden cayma hakkı tanınmasına ilişkin hükmün gerekçe olarak gösterilmesinin daha yerinde olacağını belirtmiştir10. Aynı şekilde diğer bir görüş, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırtüketiciye verilen dönme hakkının ikinci bir “cayma hakkı” olduğunu11, ancak hakların kullanıldığında sonuçlarının farklılık arz ettiği, cayma hakkı herhangi bir tazminat ödemeksizin kullanılabilirken, dönme hakkında tüketiciye tazminat yükümlülüğüne yol açtığı belirtmiştir12. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu Başka bir görüş ise, itirazı yerinde gördüğündeeTKHK m. 7/IV yürürlükte iken kampanyalı satışlarda “Tüketici kampanyadan ayrılmaya karar verdikten sonra kampanyayı düzenleyen, itirazın kabulüne mal veya hizmetin tüketiciye teslim tarihini geçmemek şartıyla tüketicinin o ana kadar ödediği tüm bedeli ödemekle yükümlüdür.” şeklindeki malın teslim tarihine kadar ayrılma hakkının dönmenin bir şekli olduğu savunulmuştur13. Doktrinde çokça eleştiri14 alan dönme hakkını düzenleyen TKHK m. 45 için hiçbir sebep gösterilmeksizin, tamamen subjektif saiklerle bu hak kullanılabildiğinden kimi yazarlar “keyfi dönme hakkı” tabirini kullanmakta15, kimi yazarlar ise “ahde vefa” ilkesini askıya almış olması nedeniyle hükmün gerekçesini sorgulamaktadır16. Ayrıca tüketiciye istediği zaman dönme serbestisi tanınmasının sözleşmenin kaderini tamamen bir tarafın keyfiyetine bırakılması olarak değerlendirilmiş ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmeklebu durumun tüketici için sözleşmeye bağlanma ciddiyeti bulunmadığından sözleşmenin geçerli olarak doğmadığı görüşü de belirtilmiştir17. Katıldığımız görüşe göre, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedirtüketiciye verilen dönme hakkının hiçbir gerekçe veya şarta bağlanmamasını sözleşmelerde tüketici lehine dengeyi bozduğu ve hakkın kötüye kullanımı ile yükleniciler için telafisi güç zararlara olanak tanıyabileceği yönündedir18. İlgili hükümde düzenlenen dönme hakkı, kanundan doğan dönme hakkı olup, TBK’da yer alan düzenlemelerin (TBK m. 125, m. 227) aksine herhangi bir sebebe bağlanmaksızın bu hakkın verilmesi hatalı bulunmuştur19. Tüm bu nedenlerle, her ne kadar kanun koyucu zayıf taraf olan tüketiciyi koruma düşüncesiyle hareket etmişse de, hiçbir şart ve gerekçe olmaksızın sözleşmeden dönme hakkı verilmesi, sözleşmede tarafların dengesini bozduğu eleştirilerine katılmaktayız. Tüketici ile satıcı arasındaki dengenin sağlanması20 ve tüketiciye verilen dönme hakkının sınırlandırılması düşüncesi ile 684 sayılı KHK m. 8/1 ile hüküm değişikliğe uğramış ve “Ön ödemeli konut satışında sözleşme tarihinden itibaren yirmi dört aya kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır Sözleşmeden dönülmesi durumunda satıcı; bunda bir tereddüt yokturkonutun satışı veya satış vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar ile sözleşme tarihinden itibaren ilk üç ay için sözleşme bedelinin yüzde ikisine, üç ila altı ay arası için yüzde dördüne, altı ila oniki ay arası için yüzde altısına ve oniki ila yirmidört ay arası için de yüzde sekizine kadar tazminatın ödenmesini isteyebilir.” şeklinde güncel halini alarak, süre bakımından sınırlandırılmış ve satıcıya sözleşmenin aşamasına göre artan bedellerde tazminat talep etme hakkı tanınmıştır. AncakTüketici aleyhine artan oranlarda getirilen tazminat hükmü, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeda, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesitüketicinin sözleşmeden rahatça dönmesini engellemek ve mali yönden külfetlerine katlanmak üzere tekrar düşünmesini sağlamayı amaçlamaktadır21. Ancak bu sınırlandırma haklı olarak doktrinde yeterli görülmemiş, 12/06/2020süre bakımından sınırlandırma yerine gerekçe bakımından sınırlandırma yapılması gerektiği belirtilmiştir22. İtiraz No : 2020/10Ön ödemeli konut satış sözleşmelerinde tüketiciye tanınan dönme hakkı, Karar No : 2020/11nispi emredici nitelikte23 olup, tüketici aleyhine değiştirilemez. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluSözleşme ile dönme hakkı sınırlandırılamaz, 10.1.2020kaldırılamaz ancak tüketici lehine değişiklik yapılabilir. Buna göre, 2020/6 Ekanunda sözleşme tarihinden itibaren yirmi dört aya kadar tanınan dönme hakkı, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulutaraflarca sözleşme ile tüketici lehine otuz aya kadar serbestçe uzatılabilir. Bunun aksine, 4.2.2020dönme hakkını sınırlayan, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirkaldıran sözleşme hükümleri tüketici aleyhine olacağından kesin hükümsüzdür.
Appears in 1 contract
Samples: Ön Ödemeli Konut Satışı Sözleşmesi
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirİdare hukukunda kendine özgü bir tanımı olan sözleşmeye geçmeden evvel, esas itibarıyla bir özel hukuk kavramı olarak ortaya çıkan ve gelişen “sözleşme” kavramı üzerinde durmak isabetli gözükmektedir. Yine6098 sayılı Borçlar Kanu- nu’nun 1. maddesine göre, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarısözleşme, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde“tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur”. Benzer şekilde Xxxxxxxxx’xx göre, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırsözleş- me, “iki tarafın, hukuksal sonuca yönelik karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini açıklamalarıyla meydana gelen bir hukuksal işlemdir” (Xxxxxxxxx, 2011: 52). Öğ- retide de buna benzer tanımların bulunduğu göze çarpmaktadır (Eren, 1998: 190-195; Akıntürk, 1994: 17; Nomer, 2011: 19; Odyakmaz, 1998). Görüldüğü üzere, sözleşmenin temelinde birden fazla irade beyanı bulunmaktadır. Bu be- yanların karşılıklı ve birbirine uygun olması gerekmektedir ki o hukuksal işleme sözleşme denebilsin. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluA, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına B’nin evini kiralamak istediğini beyan eder, B de evini A’ya kiraya vermeyi kabul ederse bu durumda birbirine yönelmiş ve uy- gun irade beyanları bulunduğu kabul edilir ve bir kira sözleşmesi oluşur (Gözler ve Kaplan, 2018: 420). Bu kira sözleşmesi aynı zamanda bir hukuksal işlem ola- rak kabul edilir. Esasında bir özel hukuk kavramı olan sözleşme, idare hukuku alanında uygu- landığında, idare hukukunun özelliklerinden etkilenmekte ve kendine özgü bir yapıya kavuşmaktadır (Akyılmaz vd., 2019: 463). Onar da idare hukukunda gö- rülen sözleşme kavramının medeni hukuktaki sözleşme kavramından farklı ol- duğuna şu şekilde değinmiştir: “Amme hizmeti mefhumunun değişmesi ve amme hizmetlerinin yayılması neticesi olarak birçok medeni hukuk müesseseleri gibi akit müessesesi de idare hukukuna geçmiş ve fakat diğer müesseselerde olduğu gibi bu müessese de medeni hukuktaki mahiyetini değiştirerek amme hizmetlerinin ve idare hukukunun bünyesine uygun bir şekil almıştır” (Onar, 1966: 1591). Gerçekten de idare hukukunda uygulanan sözleşme kavramının, sözleşme serbestisinin kısıtlı olması, sözleşmeci karşı tarafın seçiminde belli kıstaslara uyulması gerekliliği gibi özellikleri düşünüldüğünde, idare hukukundaki sözleş- me kavramının özel hukuktaki sözleşme kavramına göre daha farklı algılanması gerektiği ve bazı sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündekurallar içerdiği söylenebilir. Bununla birlikte, idarenin söz- leşmelerine taraf olacak sözleşmeci karşı taraf da sözleşmenin şartları bakımın- dan sınırlanmıştır. Genellikle sözleşme şartnamesinin bu şartları belirlediği gö- rülür. Böylelikle sözleşmeci taraf da idare gibi, önemli şartları önceden idarenin tek taraflı iradesiyle belirlenmiş bir sözleşmeye adeta katılır (Yayla, 2010: 164). Bu sebeple, idarenin abonman sözleşmeleri gibi sözleşmelerine “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesinekatılmalı (iltiha- ki) sözleşmeler” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu isede denilmektedir. Zira örneğin, itirazı yerinde gördüğündeelektrik dağıtımına ilişkin bir abonman sözleşmesinde ilgilinin pazarlıkla fiyat belirlemesi mümkün değildir (Yıldırım vd., itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle2018: 394). İlgililer abonman sözleşmelerini ya olduğu gibi kabul edip imzalarlar (katılırlar) ya da kabul etmeyip imzalamazlar (katılmazlar). İdare diye nitelenen tüzel kişiler, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda tek yanlı işlemler yapabildiklerinden, özel hukuk alanında görülenden farklı olarak sözleşmelere ikinci derecede başvurur- lar. Yani idare hukukunda sözleşme usulü diğer usullerin yanında yer alan bir tereddüt yokturyoldur (Yayla, 2010: 163). Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeözel hukukta sözleşme, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesiaslolan ve yaygın bir usuldür (Xxxxxx, 12/06/20201939: 609, aktaran Yayla, 2010: 163). İtiraz No Yani idare hukukunda -ruhsat gibi- tek yanlı tasarruflar esas, iki yanlı bir tasarruf olan sözleşme yolu istisnadır; özel hukukta ise esas olan sözleşmedir, sözleşmenin taraflarının irade- lerinin eşitliği, karşılıklılığı ve uyuşmasıdır. İdarenin sözleşme yoluna başvurması çeşitli ihtiyaçlara dayanır. Kamu hiz- metlerini kurmak ve işletmek için idarenin yeterli bütçesi, teknik aracı ve per- soneli olmayabilir; idare, tek taraflı işlemler gibi alışılmış usullerle hizmetin gerektirdiği personeli bulamayabilir; benzer şekilde idare, özel kişilerle rekabet koşulları oluşturabilmek, piyasayı düzenlemek, üreticiyi ve tüketiciyi korumak adına özel hukuk tahtında sözleşmeler yapabilir. Bunun gibi, idarenin yeraltı kaynaklarını işletmek üzere veya borç para sağlamak amacıyla sözleşme yoluna başvurduğu da görülmektedir (Yayla, 2010: 2020/10163). İdarenin söz konusu ihtiyaçla- rı, Karar No : 2020/11her faaliyetin tek yanlı işlemlerle yapılamayacağını göstermektedir. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluBu bakım- dan, 10.1.2020kimi zaman idarenin sözleşme yoluna gitmesinin bir zorunluluğa dayandığı düşünülse de, 2020/6 Eidarenin sözleşme ilişkisine girmesi mutlak bir zorunluluk olarak değerlendirilmemelidir. İdarenin faaliyetlerini yürütürken sözleşme yoluna başvurmasının bir baş- ka nedeninin de, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluson yıllarda devletin müdahalelerini, 4.2.2020idare edilenler ve yerel idareler tarafından daha kolay kabul edilebilir kılmak olduğu dile getirilmekte- dir. Bunun yanında, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile yeni sözleşme türlerinin ortaya çıktığı ve kamu tüzel kişi- leri arasında sözleşme kuramının gelişmeye başladığı kabul edilmektedir. Son yıllarda seyreden bu gelişmeleri piyasa ekonomisinin gerekleriyle açıklayanlar bulunmakla birlikte, daire kararının kaldırılmasına kamunun ekonomiye müdahalesinde önemli bir araç ola- rak niteleyenlerin de mevcut olduğu ifade edilmektedir (Tan, 2019: 303). İdare hukukunda, egemenlik yetkisinin kullanımının irade uyuşumundan daha önem- li olduğu, ekonomiye müdahalede sözleşmesel tekniklerin kullanımının tercih edildiği ileri sürülmektedir (Kutlu, 1997: 11). Fransız idare hukukunda idarenin sözleşme yapma yoluna başvurmasının ise, bireysel ve ekonomik özgürlüğe say- gı ilkesinden kaynaklandığı söylenmektedir. Bazı hallerde sözleşme yöntemine, idarenin tek yanlı karar alma yetkisinden daha sık başvurulduğu, bunun sebebi- nin ilgililerin katılımının ve işbirliğinin sağlanması olduğu dile getirilmektedir (Kutlu, 1997: 12). Öte yandan, idarenin tek yanlı işlemleri, iki yanlı işlemleri olan sözleşmelerle karıştırılmamalıdır. İdarenin tek yanlı işlemlerinden olan kamulaştırma işlemi, askere alma işlemi, memur atama işlemi, idari para cezası uygulama yahut vergi- lendirme gibi yetkileri tek yanlı idari işlem olarak kabul edilmektedir. Zira bura- da karar verilmelidirbirbirine uygun, karşılıklı iradeler yoktur; bunun yerine idarenin bizzat kendi iradesiyle tek yanlı olarak uyguladığı hukuksal işlemleri vardır. Henüz İdare, faaliyetlerini genellikle tek yanlı işlemler yaparak yürütmekte, tek yanlı işlemlerinin yanı sıra toplumsal gereksinimlerin karşılanması ve faaliyetlerin yü- rütülmesiyle ilgili olarak belli sınırlar çerçevesinde özel hukuk kişisi gibi sözleş- me yapabilmekte, hatta kamu gücünden kaynaklanan ve özel hukuku aşan yetki- lere sahip olarak kamu hizmetiyle ilgili bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyizkonuda da sözleşme yapabilmektedir (Kutlu, 1997: 5). İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirİdari tasarruflar genellikle tek yanlı olarak tezahür etmekle birlikte, idare ger- çek veya tüzel kişilerle karşılıklı irade beyanına dayanan değişik nitelikte sözleş- meler de yapmaktadır (Akyılmaz vd., 2019: 463). Bu konuya aşağıda değinilecektirsözleşmelere genel olarak “idarenin sözleşmeleri / idarenin mukaveleleri” denmektedir. İdarenin sözleş- meleri, kendi içinde “idari sözleşmeler” ve “(idarenin) özel hukuk sözleşmeleri” olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Bu ayrıma gidilmesinin nedeni, çalışmanın başında da belirtildiği üzere, sözleşmelere uygulanacak hukuk kural- larını ve sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklarda görevli yargı yerini belirleme ihtiyacıdır.
Appears in 1 contract
Samples: İdari Sözleşmeler
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının Genel işlem şartlarında yapılan içerik denetiminin sonucunda iki farklı ihtimalle karşı karşıya kalınabilir. İlk ihtimalde karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler dürüstlük kuralına uygun bulunabilir12. Böyle bir durumda içerik denetimine tabi tutulmuş olan genel işlem şartlarının taraflar arasındaki sözleşmeye uygulanabilir nitelikte hükümler olduğu görülmektedirtespit edilmiş olacağı için bunlar geçerliliklerini sürdürmeye devam ederler13. YineDiğer ihtimalde ise, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıiçerik denetimine tabi tutulan karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümlerin dürüstlük kuralına aykırı olduğu tespit edilebilir14. TBK m. 25’te bu nitelikteki genel işlem şartlarının sözleşmeye konulamayacağı belirtilmiş, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeancak söz konusu genel işlem şartlarına sözleşmede yer verilmesi durumunda bunun yaptırımının ne olacağı madde metninde açık bir şekilde düzenlenmemiştir15. Sadece TBK m. 25’in gerekçesinde “Bu tür hükümlerin yaptırımı, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırTasarının 27’nci maddesinin ikinci fıkrasının 12 XXXXXXX, Xxxxx/ ÖZ, Xxxxxx, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Cilt 1, Gözden Geçirilmiş 15. ÖrneğinBası, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluİstanbul 2017, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündes. 167; TİFTİK, Xxxxxxx/ XXXXX, Zeynep, “itirazın kabulüne Türk Borçlar Kanunu’na Göre Standart Sözleşmelerde İçerik Denetimi”, Banka ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun Ticaret Hukuku Dergisi, Yıl 2015, Cilt 31, Sayı 1, s. 39; XXXXX, X. Yılmaz, Tüketici Hukuku Dersleri, Güncellenmiş 5. Baskı, Bursa 2014, s. 166; YELMEN, Adem, Türk Borçlar Kanunu’na Göre Genel İşlem Şartları, Ankara, s. 2014, s. 157. Genel İşlem Şartlarının İçerik Denetiminin Sonuçları m. 25’te de söz konusu hükümlerde olduğu gibi açık bir düzenlemeye yer verilmesi daha uygun olurdu. İçerik denetimine ilişkin TBK m. 25 hükmü, yine ilgili maddenin gerekçesinde de değinildiği üzere emredici bir hüküm niteliğindedir16. Zira TBK m. 25 hükmü ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu genel işlem şartlarını kullanan tarafın önceden tek taraflı olarak hazırladığı veya hazırlattığı ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirpazarlık etmeden sözleşmede yer verdiği hükümlere karşı sözleşmenin zayıf durumundaki diğer tarafın korunması amaçlanmaktadır. Bu konuya aşağıda değinilecektirsebeple, sözleşmede yer verilmek istenilen genel işlem şartları emredici hukuk kurallarına aykırı olamaz; yani bu kuralları ortadan kaldıramaz. Eğer TBK m. 25 hükmüne rağmen sözleşmeye, dürüstlük kuralına aykırı genel işlem şartları konulursa, bunun yaptırımı TBK m. 27 hükmü gereğince kesin hükümsüz olur17.
Appears in 1 contract
Samples: Genel İşlem Şartları
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının Doktrinde, şekle aykırılığın hukuki sonuçlarına ilişkin beş farklı görüş bulun- maktadır. Doktrinde az sayıda yazar tarafından savunulan görüşe göre, şekil zorun- luluğuna aykırılığın yaptırımı yokluktur101. Bu görüşe göre şekil şartı, sözleşmenin kuruluş şartı niteliği taşımakta olup; şekle aykırı sözleşme kurulmamış sayılır ve şek- le aykırılık hakim tarafından re’sen gözetilir. Doktrinde yokluk görüşü haklı olarak eleştirilmektedir. Yokluk görüşüne karşı doktrinde ileri sürülen eleştiriler; TBK md. 12/f.1 ve 2’de (OR md. 11/f.1 ve 2) “geçerlilik” teriminin kullanıldığı, buna bağlı olarak; TBK ve OR’de şeklin kurucu bir unsur olarak düzenlenmediği; şeklin kurucu unsur olarak nitelendirilmesinin modern sözleşme teorisiyle bağdaşmadığı ve yokluk yaptırımını kabul etmelerine karşılık şekle aykırılığın sonuçlarını gidermeye çalışma- larının kendi içinde tutarlı olmaması şeklinde özetlenebilir102. Azınlıkta kalan ikinci görüşe göre, şekle aykırı hukuki işlemler iptal edilebilir niteliktedir103. Bu görüşe göre; şekle aykırı olarak yapılan hukuki işlem başlangıçtan itibaren geçerli olup, şekil şartıyla korunması amaçlanan tarafın açacağı bir dava so- nucunda mahkeme tarafından verilecek bir karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirile hükümsüz hale gelir104. YineDola- yısıyla hakim önüne gelen uyuşmazlıkta; şekil şartıyla korunması amaçlanan tarafın iptal talebi olmadıkça, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarışekle aykırılığı re’sen dikkate alamaz. Ancak bu görüş de dokt- rinde; TBK md. 12/f.1 ve 2’de (OR md. 11/f.1 ve 2’de) geçersizliğin düzenlendiği105 ve TBK’da sayılan iptal nedenleri arasında, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeşekle aykırılığa yer verilmediği106 gerekçe- leriyle, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırhaklı olarak eleştirilmektedir. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu Xxxxxxxxx ise, itirazı yerinde gördüğündeşekle aykırı hukuki işlemler eksik borçlar ortaya çıkardığını sa- vunmaktadır107. Yazara göre; İsviçre-Türk kanun koyucusu, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekleşekle aykırılığı yaptırıma bağlamış olup; şekle aykırı şekilde ifa edilen değerlerin iadesinin talep edilememesi, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirşekle ilişkin düzenlemenin amacıyla bağdaşmaz108. Bu konuya aşağıda değinilecektirgörüş de eksik borca ilişkin üzerinde kesin uzlaşılan bir tanım bulunmadığı; şekle aykırı hukuki işleme dayanan borçlara, kanun koyucu tarafından eksik borç yaptırımının uygulanacağı düzenlen- 100 Şekle aykırılığın hukuki sonuçlarına ilişkin doktrinde savunulan görüşler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Altaş, s. 89-154. 101 Bu görüş hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Altaş, s. 95-98.
Appears in 1 contract
Samples: Ordinary Partnership Agreement
Genel Olarak. CMK'nın 308/Amaddesinde, “kurulun itirazın kabulüne ilişkin kararları, gereği için dairesine gönderilir” denilmektedir. Görüldüğü üzere, CMK'nın 308/A maddesine göre itirazın yerinde görülmesi halinde “itirazın kabulüne” karar verilecektir. Kuşkusuz ki, bu karar, bölge adliye mahkemesi ceza dairesi kararının isabetli olmadığı anlamına gelmektedir.116 CMK'nın 308 ve 308/A maddelerinde, itirazın kabulü halinde, ilgili daire kararının kaldırılması gerektiğine ilişkin bir hüküm yoktur. Bununla birlikte, itiraz üzerine verilen kararın gereğinin yerine getirilebilmesi ve bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin yeni bir karar verebilmesi için önceki kararının mevcut olmaması, kaldırılmış olması gerekir. İtirazın kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gereken hallerde de, ilgili daire kararı kaldırılmalı, daha sonra ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. Nitekim CMK'nın 308 ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununda, itirazı yerinde gören Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, itirazı yerinde görmesi halinde Yargıtay xxxx xxxxx kararını ortadan kaldıracağına ilişkin bir hüküm yer almamasına rağmen, Yargıtay Ceza Genel Kurulu; itirazın kabulü ile birlikte Yargıtay xxxx xxxxx kararının kaldırılmasına ve Yargıtay özel 115 ERDEM/ŞENTÜRK, s. 176. 116 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi, haklı olarak itirazın kabulüne ilişkin kararın niteliği itibariyle bölge adliye mahkemesi ceza dairesi kararının ortadan kaldırılması niteliğinde olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 00.XX, 6.2.2020, 2020/228 E, 2020/303 K. dairesinin incelemiş olduğu kararın bozulmasına karar vermektedir.117 Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının kurulları da CMK'nın 308/A maddesinde açıkça yer almasa da, itirazın kabulüyle birlikte itiraza konu kararın kaldırılmasına karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirvermelidir. YineEğer hukuka aykırılık aykırılık, bazı bölge adliye mahkemesinin bozma kararı verebileceği türden ise, yani, CMK'nın 289. maddesinin (h) ve (g) bendi hariç bu maddede gösterilen sebepler ile CMK'nın 280/1-f maddesinde gösterilen sebepler mevcut ise, Kurul, itiraz üzerine bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıdairesinin esastan red kararını kaldırmalı ve ilk derece mahkemesi hükmünü bozmalıdır.118 Yargıtay C.Başsavcılığı, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeYargıtay Özel Dairelerinin bozma kararlarına karşı da itiraz yoluna başvurmakta ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu tür itirazları yerinde gördüğünde xxxx xxxxx kararını kaldırmaktadır. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere119 bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin 117 CGK, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin28.05.2020, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu2018/7-163 E, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 2020/235 K. 118 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu Kurulu'nun kararına konu olan bir olayda önödemeye tabi bir suç nedeniyle önödeme hükümleri uygulanmaksızın dava açılmış ve Konya yargılamaya devamla sanığın mahkümiyetine karar verilmiştir. İstinaf üzerine dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza Dairesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş, CMK'nın 308/A maddesi uyarınca yapılan itirazı da yerinde görmemiştir. Dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğündeBaşkan- lar Kurulu, itirazın kabulüne ve itiraza konu kabulü ile ilgili daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturvermiştir. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu). Oysa 7188 sayılı Kanunla CMK'nın 280/1 maddesine ilave edilen (f) bendine göre, 4.2.2020“soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya önödeme ve uzlaştırma usu- lünün uygulanmadığının” anlaşılması halinde kararın bozulması gerekmektedir. Nitekim dosyanın gönderildiği İlgili ceza dairesi, 2020/2 E, 2020/2 K. ilk derece mahkemesinin hükmünün bozulmasına karar vererek yeniden hüküm kurulması için dosyayı ilk derece mahkemesine göndermiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza Daireleri Başkanlar KuruluDairesi,23.1.2020, 10.1.2020, 2020/6 2019/311 E, 2020/6 K sayılı kararın 2019/314 K). Bu arada belirtelim ki, itirazın kabulü üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza Dairesi, dosyayı yeni bir esasa kayıt etmemiş, eski esas üzerinden, daha önce yapılan istinaf başvurusunu değerlendirerek ek bir karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “ “Başkanlar Kurulu tarafından yapılan inceleme sonucunda kurulun 10.1.2020 tarih, 2020/6 Esas ve 2020/6 karar sayılı kararı ile Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A itirazı kabul edilerek Dairemizin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararı bahse konu kararda belirtilen gerekçelerle kaldırılmıştır. Başkanlar Kurulu kararı doğrultusunda tüm dosya kapsamı yeniden incelendiğinde; sanık hakkında 6136 sayılı yasanın 13/4 mad- desi gereğince ceza verilerek hüküm tesis edildiği anlaşılmış olup, 6136 sayılı yasanın 13/4 maddesi gereğince nde tanzim edilen suçun TCK 75. Maddesi kapsamında kalan ön ödemelik suç- lardan olduğu, mahkemece hataya düşülerek sanığa ön ödeme önerisinde bulunulmadığı anlaşıldığından sanık müdafisinin istinaf talebinin kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...hükmün CMK’nın 280/1-e ve 280/1-f maddeleri gereğince bozulmasına.. kesin olarak karar verildi.” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da 119 Bu konuda yukarıda “İtirazın Konusu” başlığı altında yapılan açıklamalara bakınız. bozma kararlarına karşı itiraz yoluna başvurulması mümkün değildir ve dolayısıyla ceza dairesi başkanlar kurulunun benzer bir karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirvermesi söz konusu değildir.
Appears in 1 contract
Samples: Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirArsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, müteahhidin bağımsız bölümleri arsa sahibine teslimi ile arsa sahibinin ayıptan doğan haklarını kullanabilmesi için, TBK m. 474 vd. Yinekıyasen uygulanması nedeniyle, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarımuayene ve ihbar külfetlerini yerine getirmesi gerekmektedir. Keza, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldekarma sözleşme niteliğinde olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi müteahhidin edimi yönünden eser sözleşmesini bünyesinde barındırmakta olup, diğerlerinin itirazın kabulünden kıyasen eser sözleşmesinin ayıbı muayene ve ihbar külfetleri uygulama alanı bulacaktır272. Bu bağlamda, arsa sahibinin kendi payına düşen bağımsız bölüm ve ortak yerlerin sözleşmenin ve sözleşmede yer almasa dahi güven ilkesi gereği bulunması gereken niteliklerin olup olmadığını gözden geçirmesi ve ayıpların varlığı halinde bu durumu, somut olaya göre uygun bir süre içerisinde bildirmesi gerekmektedir. Muayene ve ihbar süreleri ise, bağımsız bölümlerin arsa sahibine teslimi ile başlar. Nitekim, bağımsız bölümlerin sözleşmede öngörülen nitelikleri taşıyıp taşımadığı teslim ile anlaşılacaktır. Arsa sahibinin, muayene ve ihbar külfetini süresinde yerine getirmemesi halinde ise, müteahhit, temelde bir kötü ifa hali olan ayıptan doğan sorumluluktan kurtulur273. Bu bağlamda, muayene ve ihbar, arsa sahibinin bir borcu olmayıp, ayıptan doğan haklarını kullanabilmesi yönünden bir külfettir274. Dolayısıyla, arsa sahibinin üzerine düşen külfeti yerine getirmemesi TBK m. 477/2 hükmüne kıyasen örtülü kabul anlamına gelecektir. Muayene ve ihbar külfetine dair hükümler, arsa sahibinin binanın tamamlanarak tesliminden çok sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırayıp iddiasında bulunulmasının hakkaniyete aykırı olacağı düşüncesi ile getirilmiş düzenlemelerdir. ÖrneğinDiğer deyişle, müteahhidin en kısa zamanda ve zarar artmadan ayıp hakkında bilgi 273 Turut, s. 111; Yücer Aktürk, s. 171; Xxxxxx, s. 40 274 Bilge, Xxxxx, Borçlar Hukuku Dersleri Hususi Borç Münasebetleri, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu1958, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündes. 185; Xxxx, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu iseAyıp, itirazı yerinde gördüğündes. 120; Xxxxxxxx, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekleEk İş, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedirs. 208; bunda bir tereddüt yokturXxxxx, K., s. 70; Xxxxxx, s. 202 sahibi olması amaçlanmaktadır275. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi Arsa sahibinin kendi payına düşen bağımsız bölümlere tamamlanmamasına rağmen yerleşmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesimuayene ve ihbar külfetleri henüz ortaya çıkmayacaktır. Arsa sahibinin muayene ve ihbar külfeti, 12/06/2020kendi payına düşen bağımsız bölümlerin teslimi ile başlar. İtiraz No : 2020/10Diğer taraftan, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirmuayene ve ihbar külfetine ilişkin düzenlemeler emredici değildir.
Appears in 1 contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirSıradan çekilme sözleşmeleri hukukumuza 6102 sayılı Türk Ticaret Ka- nunu ile girmiş bir düzenlemedir. YineYukarıda açıkladığımız üzere, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarışirketin borca batık olması doğrudan doğruya iflası gerektiren bir durumdur. Normal şart- larda şirketin borca batık olduğuna ilişkin olguların varlığı durumunda hazır- lanan bilançolardan şirketin borca batık olduğunun anlaşılması halinde, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri halde, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadır. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ise, itirazı yerinde gördüğünde, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yokturyöne- tim kurulunun şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahke- mesine bu durumu bildirerek şirketin iflasını istemesi gerekmektedir. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halindeTürk Ticaret Kanunu’nun 376/3. fıkrasında istisnai bir düzenlemeye yer ve- rilmiştir. Buna göre; iflas kararının verilmesinden önce, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesişirketin açığını karşı- layacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçları- nın alacaklıları, 12/06/2020alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından son- raki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmişler ve bu beyanın veya söz- leşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmışsa şirketin iflasına karar verilmeyecektir. İtiraz No : 2020/10Kanunumuzda, Karar No : 2020/11sıradan çekilme sözleşmelerinin şirketin borca batıklığı nedeniyle iflasını önleyebilmesi için mahkemece ata- nan bilirkişilerce denetlenmesi öngörülmüştür. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar KuruluÖğretide bazı yazarlara göre, 10.1.2020sıradan çekilme sözleşmeleri gerçek dışı alacak yaratılmasına elverişli olmadı- ğından böyle bir bilirkişi incelemesine gerek yoktur44. Çünkü şirketin aktifleri borçlarını karşılayamaz haldeyken sanal alacaklar yaratılıp bu alacaklarla ilgili olarak sıradan çekilme sözleşmesi yapılması borca batıklığı ortadan kaldır- maz45. Kaldı ki mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılacak başvuru şirketin mali durumunun alenileşmesi sonucunu doğurur ve bu da şirket hakkında olumsuz algılara neden olur46. Kanunumuzda yer verilen sıradan çekilme sözleşmeleri, 2020/6 Eborca batık olan anonim şirketlerde borca batıklığın sonuçlarını önleyen istisnai bir im- kandır. Öğretide bir görüşe göre, 2020/6 Kborca batık haldeki anonim şirketler bakı- mından sıradan çekilme sözleşmesi yapılması iflas erteleme yoluna göre daha avantajlıdır47. Şöyle ki; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü iflas erteleme yoluna başvurulduğunda şirketin içinde bulunduğu mali güçlük üçüncü kişilere karşı alenileşirken sıradan çekilme sözleşmesi yapılması halinde şirketin içinde bulunduğu mali güçlük üçüncü kişilere duyurulmadan şirket faaliyetlerine devam edebilmektedir48. Xxxxx’x göre ise gerek bilirkişi incelemesi gerekse de iflas talebiyle mahkemeye yapılan başvuru ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirşirketin mali durumu tamamıyla alenileşmektedir49.
Appears in 1 contract
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının Doktrinde, şekle aykırılığın hukuki sonuçlarına ilişkin beş farklı görüş bulun- maktadır. Doktrinde az sayıda yazar tarafından savunulan görüşe göre, şekil zorun- luluğuna aykırılığın yaptırımı yokluktur101. Bu görüşe göre şekil şartı, sözleşmenin kuruluş şartı niteliği taşımakta olup; şekle aykırı sözleşme kurulmamış sayılır ve şek- le aykırılık hakim tarafından re’sen gözetilir. Doktrinde yokluk görüşü haklı olarak eleştirilmektedir. Yokluk görüşüne karşı doktrinde ileri sürülen eleştiriler; TBK md. 12/f.1 ve 2’de (OR md. 11/f.1 ve 2) “geçerlilik” teriminin kullanıldığı, buna bağlı olarak; TBK ve OR’de şeklin kurucu bir unsur olarak düzenlenmediği; şeklin kurucu unsur olarak nitelendirilmesinin modern sözleşme teorisiyle bağdaşmadığı ve yokluk yaptırımını kabul etmelerine karşılık şekle aykırılığın sonuçlarını gidermeye çalışma- larının kendi içinde tutarlı olmaması şeklinde özetlenebilir102. Azınlıkta kalan ikinci görüşe göre, şekle aykırı hukuki işlemler iptal edilebilir niteliktedir103. Bu görüşe göre; şekle aykırı olarak yapılan hukuki işlem başlangıçtan itibaren geçerli olup, şekil şartıyla korunması amaçlanan tarafın açacağı bir dava so- nucunda mahkeme tarafından verilecek bir karar formatlarının farklı olduğu görülmektedirile hükümsüz hale gelir104. YineDola- yısıyla hakim önüne gelen uyuşmazlıkta; şekil şartıyla korunması amaçlanan tarafın iptal talebi olmadıkça, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarışekle aykırılığı re’sen dikkate alamaz. Ancak bu görüş de dokt- rinde; TBK md. 12/f.1 ve 2’de (OR md. 11/f.1 ve 2’de) geçersizliğin düzenlendiği105 ve TBK’da sayılan iptal nedenleri arasında, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeşekle aykırılığa yer verilmediği106 gerekçe- leriyle, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırhaklı olarak eleştirilmektedir. Örneğin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğünde, “itirazın kabulüne ve müteakip işlemlerin 7188 sayılı kanun ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu Schmidlin ise, itirazı yerinde gördüğündeşekle aykırı hukuki işlemler eksik borçlar ortaya çıkardığını sa- vunmaktadır107. Yazara göre; İsviçre-Türk kanun koyucusu, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekleşekle aykırılığı yaptırıma bağlamış olup; şekle aykırı şekilde ifa edilen değerlerin iadesinin talep edilememesi, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ise farklı görüşler ileri sürülebilirşekle ilişkin düzenlemenin amacıyla bağdaşmaz108. Bu konuya aşağıda değinilecektirgörüş de eksik borca ilişkin üzerinde kesin uzlaşılan bir tanım bulunmadığı; şekle aykırı hukuki işleme dayanan borçlara, kanun koyucu tarafından eksik borç yaptırımının uygulanacağı düzenlen- 100 Şekle aykırılığın hukuki sonuçlarına ilişkin doktrinde savunulan görüşler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Altaş, s. 89-154. 101 Bu görüş hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Altaş, s. 95-98.
Appears in 1 contract
Samples: Ordinary Partnership Agreement
Genel Olarak. Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarının karar formatlarının farklı Tasarı’nın gerekçesinin incelenmesinden Yeni Türk Ticaret Kanu nu, AB’ye üye diğer ülkelerin, ticaret, şirketler, taşıma, deniz ticareti ve sigorta kanunlarında olduğu görülmektedirgibi, dinamik bir konuma geçecek ve eskisiyle kıyaslanamayacak sıklıkta değiştirilme olasılığına açık bir ka nun haline gelmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. YineTeknolojideki gelişmeler dikkate alınarak sözleşmelerin kurulma larından başlayarak, bazı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurullarıbelgelerin, itirazın kabulüne karar vermekle yetindikleri haldeteyit mektuplarının, diğerlerinin itirazın kabulünden sonra ilgili daire kararının kaldırılmasına karar verdiklerine tanık olunmaktadırihtar ve ihbarla rın, her çeşit sigorta poliçesinin elektronik ortamda oluşturulması ve bu belgelerin bir kısmının elektronik ortamda saklanmaya başlanması; şeffaflığın bu yoldan en üst düzeyde sağlanabilmesi kanunun amaçla rı arasında sayılmıştır. ÖrneğinGerekçeden tasarının hazırlanması sırasında AT ve AB direktifle rinin dikkate alındığı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluözellikle sigorta sektöründe sermayenin serbest dolaşımını sağlayan düzenlemelerin dikkate alındığı anlaşılmaktadır. TTK Tasarısı Komisyonu ve Adalet Bakanlığı “Türk Ticaret Kanu- nu” komisyon ilk toplantısında hedefler arasında, CMK'nın 308/A maddesinin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalarak itirazı yerinde gördüğündeAB müktesebatının yeni Türk Ticaret Kanunu’nun ticarî işletme, “itirazın kabulüne şirketler, sermaye piyasası, ta- şıma, deniz ticareti ve müteakip işlemlerin 7188 sigorta hukuku kitaplarına tam olarak yansıtılması ve kanunun modern ticaret hukuku ile örtüşmesi, mevcut bilimsel birikimin ko- runması, yargı kararlarıyla sağlanan hukukî gelişimin sürdürülmesi sayıl- mıştır. Sigorta sözleşmesine ilişkin normlar sigorta endüstrisini güçlendi recek şekilde ele alınması amaçlanmış kara ve deniz rizikolarına kar şı sigorta ayrımından doğan aykırılıklar ortadan kaldırılmış, sorumlu luk sigortasına yer verilmesi ve mevcut birikimin de korunması amaç lanmıştır. Sigorta hukuku kitabı köklü değişikliğe uğramıştır. Buna sebep olarak 6762 sayılı kanun Kanun’un sigortaya ilişkin hükümlerin 19261929 ta rihli eski Ticaret Kanunun’dan gelmiş olması bunların da uluslararası uygulama ve öğretinin gerisinde kalması olarak ifade edilmiştir. Ayrıca, söz konusu hükümlerin pek çoğunun emredici hükümler le düzenlenmiş bulunmaları, sigorta alanında ağırlığı olan sözleşme hukukunun gelişmesini engellediği bunun da Türkiye’de sigorta en düstrisini olumsuz yönde etkilediği ifade edilmiştir. Sorunların ge nel işlem şartları ile değişik 5271 sayılı XXX’xxx 000/X xxxxxxx xxxxxxxx dairesince yerine getirilmesine” karar vermektedir.112 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu iseaşılması girişimleri ise pek başarılı olmamıştır. Tasarı’ya, itirazı yerinde gördüğündeAET’den yansıyan iki hüküm vardır. Bunlardan birincisi bir tüketici olarak sigortalıyı aydınlatma açıklaması, itirazın kabulüne ve itiraza konu daire kararının kaldırılmasına karar vermektedirler.113 İtirazın kabulüne karar verilmekle, itiraza konu daire kararının isabetli olmadığı kabul edilmektedir; bunda bir tereddüt yoktur. Ancak, kanımızca itirazın yerinde görülmesi halinde, itirazın 112 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12/06/2020. İtiraz No : 2020/10, Karar No : 2020/11. 113 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 4.2.2020, 2020/2 E, 2020/2 K. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu, 10.1.2020, 2020/6 E, 2020/6 K sayılı kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK’nın 308/A maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ... Dairesininin ... sayılı esatan red kararının kaldırılmasına... dosyanın kurulumuzun kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dairesine tevdiine...” kabulü ile birlikte, daire kararının kaldırılmasına da karar verilmelidir. Henüz bir yılını doldurmayan kurulların ileride bu farklılıkları en aza indireceğini düşünmekteyiz. İtirazın kabulü halinde ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerekli olup olmadığı hususunda ikincisi ise farklı görüşler ileri sürülebilir. Bu konuya aşağıda değinilecektirtontinler kurulmasına olanak tanıyan hükmüdür.
Appears in 1 contract
Samples: Sigorta Sözleşmesi